Inovatif Kimya Dergisi Sayi 30

Page 1

Kimya Dergisi

İNOVATİF Kimya Dergisi YIL:4 SAYI:30 OCAK 2016

ENSTRUMENTAL ANALİZ VE ÖTESİ DOĞAL POLİMERİK BAMBU PROF. DR. AZİZ SANCAR ÖDÜLÜNÜ ALDI ATIK PLASTİKTEN GERİ DÖNÜŞÜM NCSU ARAŞTIRMACILARI,Q-KARBON’LA BİLİM DÜNYASININ EN BÜYÜK BULUŞLARINDAN BİRİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ KİMYA İHRACATI 14,2 MİLYAR DOLAR NANO İLAÇ TAM HEDEFİ BULUYOR

JOHN DALTON ve HAYAT HİKAYESİ KİMYA SEKTÖRÜ ve SERTİFİKALAR JAPON SAĞLIK DEVİNDEN TÜRKİYE’DE İLAÇ ÜRETİMİ KİMYA SANAYİMİZ YOK AKMİB’DEN MERSİN-ADANA KİMYA SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ AÇACAK PROJE POLİSAN KİMYA, ELEKTRİKTEN TASARRUF ETTİ


KURALLARIMIZ

1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak belirtmek durumundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde, yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine mail atabilirsiniz.

SOSYAL MEDYA

6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu

kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin yazılarını maalesef yayımlamayacağız. 8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma yapmayı seven herkes yazabilir. 10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler ekipten çıkarılır. 11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.

http://www.inovatifkimyadergisi.com https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya https://instagram.com/inovatifkimyadergisi http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw


Ekibimiz YAVUZ SELİM KART KİMYA MÜHENDİSİ KURUCU-YÖNETİCİ PELİN TANTOĞLU KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ MAHMUT ATASEVER BİYOKİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ

HATİLE MOUMİNTSA KİMYA FACEBOOK EDİTÖRÜ TUBA ÜNÜGÜL KİMYA MÜHENDİSİ FACEBOOK EDİTÖRÜ ELİF KOÇ KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ

SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN


EDİTÖRDEN

Merhabalar Öncelikle bize olan ilginiz için çok teşekkür ediyoruz. 2015 yılında bilim dünyasında olumlu gelişmeler oldu. Bu gelişmeleri sizlerle paylaşmaya çalıştık. Ülkemiz açısından 2016 yılının daha bilimsel, daha araştırmacı şekilde geçmesini temenni ediyorum. Bu ay birçok konuda yazı geldi. Sektörden birçok haber de ekledik. Bu yazılarda çeşitli şeyler okuyarak bilgileneceksiniz. Yazı gönderen arkadaşlarımıza da ayrıca çok teşekkür ediyorum. Geçmişe dönük analizlerimiz gelecek açısından önemli diyerekten yeni yılınızı en içten dileklerimle tekrar tebrik ediyorum. Keyifle okumanız dileğimizle


DOĞAL POLİMERİK BAMBU

7

İÇİNDEKİLER

DERİDEN ESİNLENEN VE KENDİNİ ONARAN PLASTİK KİMYA SANAYİMİZ YOK

11

13

ATIK PLASTİKTEN GERİ DÖNÜŞÜM 14 PROF. DR. AZİZ SANCAR ÖDÜLÜNÜ ALDI

KİMYA İHRACATI 14,2 MİLYAR DOLAR

17 19

ENSTRUMENTAL ANALİZ VE ÖTESİ

20

JAPON SAĞLIK DEVİNDEN 25 TÜRKİYE’DE İLAÇ ÜRETİMİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN ÇALIŞMASI 26 PATENT ALDI 27 JOHN DALTON ve HAYAT HİKAYESİ

NCSU ARAŞTIRMACILARI,Q-KARBON’LA BİLİM DÜNYASININ EN BÜYÜK 30 BULUŞLARINDAN BİRİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ AKMİB’DEN MERSİN-ADANA KİMYA 31 SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ AÇACAK PROJE

KİMYA SEKTÖRÜ ve SERTİFİKALAR NANO İLAÇ TAM HEDEFİ 36 BULUYOR POLİSAN KİMYA, ELEKTRİKTEN TASARRUF ETTİ ARGON

38

37

32


AYIN WEB SİTESİ

İÇİNDEKİLER

KİMYA BULMACA

39

40

KİMYA BULMACA ÇÖZÜMÜ KİMYA SÖZLÜĞÜ 42 YAZARIMIZ OLUN

43

41


ZEHRA SEVDE HATİPOĞLU KİMYA MÜHENDİSİ ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ zehrasevde.hatipoglu@gmail.com

DOĞAL POLİMERİK BAMBU BAMBU BİTKİSİ, DOĞAL POLİMERİK LİF ÜRETİM YÖNTEMLERİ VE YAPILAN ÇALIŞMALAR

P

olimer malzemeleri, hayatımızdaki her alanda görmek mümkündür. Kullandığımız birçok eşya polimer malzemelerden üretilmektedir. Hafif, güvenli ve dayanıklı olmalarıyla ilgi çekmekte ve özellikle günümüzde polimerler üzerine çok fazla çalışma yapılmaktadır. Teknolojik yeniliklere açık ve uygun maliyetli olan bu polimerler, doğal, sentetik ve yarı sentetik olmak üzere üçe ayrılmaktadırlar. Doğal polimer malzemelerin kullanılma alanları ile çok fazla çalışma yürütülmektedir. Bambu bitkisinin de doğal polimerik yapıda olmasından dolayı birçok çalışmaya konu olduğunu gözlemlemek mümkündür.

Bambu Bitkisi Hakkında Bambu, tropikal iklim bölgelerinde yetişir ve 3 – 4 yıl içerisinde olgunluğa erişir. Kağıt, mobilya, yapı, gıda, kimya endüstrisi gibi pek çok alanda kullanılan bir bitkidir. Özellikle tekstilde kullanılan bambu lifi, gelişim ve üretim itibariyle Asya kökenli olup, Moso bamboo (Phyllostachys heterocycla pubescens) olarak adlandırılan bambu cinsinden elde edilmektedir. Bambu lifi doğal antibakteriyel özelliği, biyolojik olarak ayrışabilme, yüksek oranda nem tutma kapasitesi, yumuşaklık ve parlaklık, UV ışınlarını kırma gibi özelliklere sahiptir. Bu sayede tekstilde geniş bir kullanım alanı bulmaktadır. Ayrıca diğer selülozik liflere alternatif oluşturmaktadır. Bambu lifleri temelde selüloz, hemi selüloz ve ligninden oluşmaktadır. Bunlar yüksek polimer olan dekstrozdur ve bambu liflerinin kuru ağırlığının % 90’ını oluşturmaktadır. Diğer bileşenleri ise; protein, yağ, meyve özü ve renkli maddelerdir. Bambu bitkisinin yaşı ile içerdiği doğal polimerik lif oranı arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Bu oran ise, bir yılın altındakilerde yaklaşık % 75, bir yıllıklarda % 66, üç yıllıklarda % 58 oranında lif bulunmaktadır.

7


Doğal Polimerik Bambu Lifinin Üretim Yöntemleri Polimerik bambu lifi üretimi kimyasal ve mekanik yolla gerçekleştirilebilmektedir. Bu bölümde sadece kimyasal yolla üretimini anlatacak olursak:

Kimyasal yolla doğal polimerik bambu lifi üretimi Kimyasal yolla üretim, hidroliz alkalizasyon ve çok fazlı ağartma prensibine dayanmaktadır. Buna göre rejenere bambu lifi üretimi basamakları;

1. Hazırlık: Bambu yaprakları, gövdedeki yumuşak 8. Çözündürme: Bu aşamada, selüloz sodyum

ve süngerimsi dokular ekstrakte edilir ve parçalanır. 2. Islatma: Parçalanmış olan bambu selülozu 20-25 ° C sıcaklıkta alkali selüloz oluşturmak üzere 1-3 saat süreyle %15-20’lik NaOH (Sodyum Hidroksit) çözeltisine daldırılır. 3. Presleme: Sodyum hidroksit çözeltisinin uzaklaştırılması için bambu alkali selülozu preslenir. 4. Parçalama: Selülozun daha kolay işlenebilmesi ve yüzey alanını artırmak için alkali selüloz küçük parçalara ayrılır. 5. Kurutma: Küçük parçalara ayrılan alkali selüloz, 24 saat süreyle kurumaya bırakılır ve oksijenle temas etmesi sağlanır. Bu süreç esnasında alkali selüloz kısmen okside olur ve yüksek alkaliniteden dolayı daha düşük molekül ağırlığına ulaşır. 6. Sülfirizasyon: Bu aşamada, alkali selüloz çözeltisine karbon disülfid eklenerek sülfirizasyon sağlanır. 7. Ksantatlama: Sülfirizasyon aşamasından kalan karbon disülfid buharlaşma yoluyla uzaklaştırılır ve sonuçta selüloz sodyum ksantat oluşur.

ksantat çözeltisine seyreltik sodyum hidroksit çözeltisi eklenir ve %5 sodyum hidroksit ve %7-15 bambu lifi selülozu ihtiva eden viskoz çözeltisi elde edilir. 9. Lif çekimi: Birbirini izleyen olgunlaştırma, filtreleme ve gazlardan arındırma işlemlerinden sonra viskoz bambu selülozu, seyreltik sülfirik asit çözeltisine gönderilerek selüloz sodyum ksantatın sertleşmesi ve selülozik bambu liflerine dönüştürülmesi sağlanır.

8


Doğal Polimerik Bambu Liflerinin Özellikleri * Selüloz esaslı lifler olduğundan asitlere karşı hassasiyet göstermektedir. Bazlara karşı dayanımı ise yüksektir.

* İnceliği 1200’den 2000 Nm’e kadar değişebilmektedir. Düşük ve orta kalınlıktaki iplik üretimi için uygundur.

* Dış duvar, dairesel tabaka yapısındadır ve nemi hemen absorbe edip buharlaşmasını sağlayan (nemin nüfuz ettiği) liflerden oluşmaktadır.

* UV ışınlarını kırabilme özelliğine sahiptir ve biyolojik olarak ayrışabilmektedir.

* Fiziksel özelliklerinin analiz edilmesiyle yüksek bir mukavemetinin ve düşük esnekliğinin olduğu bulunmuştur.

Doğal Polimerik Bambu Liflerinin Kullanım Alanları Doğal bambu liflerine “nefes alan lifler” denilebilir. Yazlık kıyafetler için oldukça uygundur. Giysi ve ev tekstilinin dışında jeotekstillerde, endüstiyel filtrelerde, taşıma bantlarında, kord bezlerinde, inşaatlarda kullanılan tekstillerde, tıbbi tekstillerde kullanılmaktadır. Bambu lifleri ayrıca kompozitlerde güçlendirici olarak kullanılmaktadır. Günümüzde yüksek üretim maliyetleri olan cam, karbon, alüminyum, alüminyum silikat gibi kompozit malzemelerin güçlendirilmesinde kullanılan sentetik liflerin yerine, düşük maliyet, ekolojik üretim ve tükenmeyen kaynaktan elde edilen bambu ve diğer doğal liflerinin kullanımı da geniş çapta araştırılmaktadır.

Doğal Polimerik Bambu Lifi Üzerine Yapılan Çalışmalar Bambu lifi üzerine özellikler ve işlevliği açısından birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan bir kısmı; Wang, Y., ve Gao, X., “Study on Structure of the Nature Bamboo Fiber” adlı çalışmalarında bambu lifi hakkında detaylı bilgi elde etmek amacıyla bambu lifinin mikroyapısını incelemişlerdir. Liu ve arkadaşları “The Dyeing Behaviours of Bamboo Fiber with Reactive Dyes and The Product Development” adlı çalışmalarında bambu lifinin üretim prosesi, mikroyapısı ve lif özelliklerini ve bambu lifinin boyama davranışlarını incelemiş, lifin performans özelliklerine göre %100 bambu örme kumaş ve bambu lifini PET ile kaplayarak örme kumaş elde etmişlerdir.

9


K. Murali Mohan Rao ve K. Mohana Rao, “Extraction and tensile properties of natural fibers: Vakka, date and bamboo” adlı çalışmalarında hafif ve ekonomik kompozitlerin yapımında takviye malzemesi olarak kullanılan yeni doğal lifleri tanıtmayı amaçlamışlardır.

Okubo ve arkadaşları “Development of bamboobased polymer composites and their mechanical properties” adlı makalelerinde ekolojik amaçlı kompozitlerin (ekokompozitler) bambu lifleri ve onların temel mekanik özellikleri kullanılarak geliştirilmesini anlatmaktadırlar.

Sonuç Olarak; Polimerik bambu lifleri doğal ve yenilenebilir bir kaynaktır. Üretimde kullanılan yöntemler, çevre ve insan sağlığına zararlı değildir. Tamamen çevre dostudur. Nem absorbe edebilmesi ve antibakteriyel özelliklere sahip olması nedeniyle oldukça avantajlıdır. Ayrıca kompozit malzemelerin

güçlendirilmesinde kullanılmakta ve bunun üzerine çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Düşük maliyet, ekolojik üretim ve tükenmeyen kaynak olması yönüyle de birçok araştırmaya kapı aralaması kaçınılmazdır.

Kaynaklar : 1) Erdumlu N., 2008. Bambu Lifi ve Özellikleri, İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, İstanbul. 2) Okur N., 2006. Bambu Lifi ve İplik Özelliklerinin Diğer Lif Ve İpliklerin Performans Özellikleri ile Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 3) Karahan H. A., Öktem T., Seventekin N., 2006. Doğal Bambu Lifleri, Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği, İzmir. 4) Wang, Y., ve Gao, X., 2004. Study on Structure of the Nature Bamboo Fiber, Proceedings of the Textile Institute 83rd World Conference, May 23-27, 135-137, Shangai, China. 5) Shen, O., Liu, D.S., Gaoc, Y., Chenc, Y., 2004. Surface Properties of Bamboo Fiber and a Comparison with Cotton Linter Fibers, Colloids and Surfaces B: Biointerfaces 35(3-4):193-195. 6) Rao, K. M. M., Rao, K. M., 2005. Extraction and Tensile Properties of Natural Fibers: Vakka, Date and Bamboo, Composite Structures. 7) Okubo, K., Fujii, T., Yamamoto, Y., 2004. Development of Bamboo-Based Polymer Composites and Their Mechanical Properties, Composites Part A-Applied Science and Manufacturing, 35 (3): 377-383.

10


Haber Yabancı

DERİDEN ESİNLENEN VE KENDİNİ ONARAN PLASTİK Vücudun kendisini yenilemesinden esin alan yeni materyallerle bir gün kendi kendisini tamir eden uçaklar ya da binalar yapılabilir. Bir kemiğiniz kırıldığında vücudunuz yavaş yavaş bu kemiği onaracak, bir yeriniz sıyrıldığında deriniz kendisini yenileyecektir. Ancak aynı şey bina, köprü veya uçak inşasında kullanılan insan yapımı maddeler için geçerli değil. Plastik, çelik, beton gibi maddelerin onarımı zor ya da imkansızdır. Fakat bunun yakın zamanda değişebileceği belirtiliyor. Bilim insanları doğadan esinlenerek kendisini yenileyip onarabilecek materyaller üretmeye çalışıyor.

‘Kanayan’ plastik Yıllar boyunca mühendisler çeşitli stratejiler kullandı. Fakat Illinois Üniversitesi’nden Nancy Sottos insan derisinden esinlenerek yeni bir plastik geliştirdi. Bu plastik kesildiğinde ‘kanıyor’ ve kendi kendisini defalarca onarabiliyor. Sottos’un araştırması her tür çevresel etkene karşı tepki veren yeni maddelerin geliştirilmesi konusunda öncülük ediyor. Bu şekilde bakım ve teftiş alanında önemli ölçüde tasarruf sağlanması kadar, büyük ve ölümcül kazaların önlenmesi de mümkün olabilecek. İnsanların yaptığı büyük yapılar başarısız olduğunda sonuçları da felaket içeriyor. Trafik altında çöken bir köprü düşünün. Fakat buna yol açan arızanın başlangıcı küçük bir nedenden kaynaklanıyor çoğu zaman. Küçük bir çatlak örneğin.

Reçine kapsülleri 2001’de Sottos kendi kendini onaran bir plastik üreterek haber konusu olmuştu. Bu plastik, içinde sıvı reçine olan minik kapsüller içeriyordu. Plastiğin bir yerinde herhangi bir çatlak meydana geldiğinde kapsüllerin bir kısmı yırtılarak reçine salgılıyor ve çatlağı doldurup katılaşıyordu. Bu madde önemli bir adım olmakla birlikte mükemmel değildi. Bu kapsüller bir kez açılıp reçineyi salgıladığında boşalmış oluyordu. Yani ilk çatlakta açılıp onarım yaptıktan sonra, aynı bölgede meydana gelen yeni bir çatlak durumunda işlevsiz kalıyordu.

Fark edilmediğinde bu çatlak büyüyüp köprünün çökmesine yol açabilir. “Kendi kendini onaran maddenin amacı işte o küçük çatlakların büyümesini önlemektir,” diyor Sottos.

11


Sottos daha sonraki yıllarda insan derisini taklit edecek şekilde, plastik üzerinde yaygın bir biçimde onarım sıvısını içeren bir sistem geliştirdi.

Kılcal damar sistemi Kendisini onaran plastiğin ilk aşamasında kalın bir polimer tabakası oluşturuluyor. Bu tabakanın yüzeyinin hemen altında yoğun ve içi boş kanallardan oluşan üç boyutlu bir ağ var. Sonra bu kanalların bir kısmına sıvı reçine, bir kısmına da “kür kimyasalı” konuyor.

koyuluyor, yüzeyinde çatlaklar oluşturmaya çalışıyor. Çatlak büyüdükçe sıvı dolu kanallara denk gelip her iki sıvının da salgılanmasını tetikliyor. Sıvılar karıştığında kür malzemesi reçineyi sertleştiriyor ve böylece çatlak doldurulup onarılmış oluyor. Bir tek çatlağı doldurmak için fazla sıvıya gerek olmuyor. Ayrıca içerdeki kanallar epeyce sıvı tutabiliyor. Yeni bir çatlamada aynı işlem tekrarlanmış oluyor.

Sonra da Sottos bu yeni materyali denemeye Tıpkı deri altında yayılmış kılcal damar ağlarının deriyi onarması gibi. Böylece aynı noktalar tekrar tekrar onarılabildiği gibi, uzun süre kullanımda olan maddeye dışarıdan sıvı takviyesi de yapılabiliyor.

Bilgisayar ve elektronik aletler Sottos ayrıca çatlak kısmına onarıcı sıvı püskürten bir plastik de geliştirdi. Bu tür materyaller uçak, rüzgar türbinleri ve elektronik eşyalar gibi irili ufaklı çok sayıda ürünün ömrünü uzatabilir. 2011’de yayımladığı bir makalede Sottos, plastikte kullandığı kılcal damar ağlarında su dolaştırılması yoluyla, ısınma eğilimi olan maddelerde ısıyı düşürmenin mümkün olacağını vurguladı. Bu yöntem bilgisayar çipleri ve diğer elektronik aletlerde ısı düzenleme amacıyla kullanılabilir. Bu yöntemler nerede kullanılırsa kullanılsın Sottos doğadan esin almaya devam ediyor.

12


Yerli

Haber

KİMYA SANAYİMİZ YOK

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Şeref Üyesi Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, Ege Üniversitesi Aliağa Meslek Yüksek Okulu Kimya Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Sevil Şener ile kimya alanında ortaklaşa gerçekleştirdikleri çalışmaları takip etmek amacıyla Aliağa Meslek Yüksek Okulu’nu ziyaret etti. Türkiye’de ftalosiyanin kimyasının kurucusu, İstanbul Teknik Üniversitesi Anorganik Ana Bilim Dalı’nın kurucularından, çıkardığı makaleler ve koordinasyon kimyasındaki etkin çalışmaları ile Türkiye’nin önde gelen kimyagerleri arasına giren ve ülke çapında isminden söz ettiren Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesi Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, Yard. Doç. Dr. Sevil Şener ile kimya alanında ortaklaşa gerçekleştirdikleri çalışmaları değerlendirmek amacıyla Ege Üniversitesi Aliağa Meslek Yüksek Okulu’nu ziyaret etti.

Bilim ve Teknoloji Politikası Yapılmıyor Davet üzerine değişik üniversitelerde araştırmalar ve makaleler yayınlayan, İzmir İleri Teknoloji Üniversitesi’nde düzenlenen kimya ile ilgili bir konferansın davetlisi olarak İzmir’e geldiğini söyleyen Prof. Dr. Bekaroğlu, ardından da Ege Üniversitesi Aliağa Meslek Yüksek Okulu’nu ziyaret ettiğini belirterek, “TÜBA kanalıyla bizim üniversite konferans programlarımız oluyor. Yıl içerisinde birkaç üniversiteye gidebiliyoruz bunun için. Türkiye’de biliyorsunuz kimya fakülteleri kapanıyor. Fizik kapanıyor. Matematik kapanıyor. Bunların nedenleri ile ilgili bir konferans verdim. Bilim ve teknoloji politikası yapım ve yönetimi üzerine bir konuşma yaptım. Türkiye’de zaten bilim ve teknoloji politikası yapılmıyor. Siyasilerimiz bu işi ciddiye almıyor. Bu konuda bir kamuoyu yaratmak için ben birkaç yıldan beri konferans veriyorum. Ben bu konuda 25 yıldır yaptığım araştırmalarla epey bilgi sahibi oldum. Çok karmaşık bir konu olduğu için bunu herkesin anlayacağı bir kalıbın içine sokup üniversitelerde

anlatıyorum. Buraya da onun için geldim” diye konuştu.

Kimya Sanayimiz Yok Prof. Dr. Bekaroğlu, Yard. Doç. Dr. Sevil Şener ile karboranlar (Bor, karbon ve hidrojen içeren bileşikler sınıfı) üzerine müşterek çalışmalarının bulunduğunu, kanser tedavisinde kullanılan nötron kapsüller üzerine çalıştıklarını, bu çalışmaları kontrol edip, neler yapılabilir, bunun üzerine değerlendirmede bulunmak için de Aliağa’ya geldiğini kaydetti. Türkiye’de fen bilimlerinin, özellikle kimyanın çok ihmal edilmiş bir dal olduğunu sözlerine ekleyen Bekaroğlu, “Bunun başlıca nedenlerinden biri Türkiye’de kimya sanayiinin olmaması yani kimya teknolojisi üzerine çalışmaların ihmal edilmesidir. Türkiye sadece yarı işlenmiş kimyasalları alıp, bunlara basit işlemler yapıp dışarıya satmaya çalışıyor. Bütün dünyada kimya, sanayinin motorudur. Türkiye’de kimyasal madde üretimi yok. Bu üretim olmadığı için Türkiye’de yetişen kimyacılar da çalışma ortamı bulmakta zorlanıyor” dedi.

13


HAZAL ÖZTAN KİMYA MÜHENDİSİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ hazaloztan@gmail.com

S

ATIK PLASTİKTEN GERİ DÖNÜŞÜM

on yıllarda önemli boyutlara ulaşan katı atık sorunu, ülkelerin gündemini 1980’li yıllardan bu yana işgal etmektedir. Katı atıklarla ilgili başlıca politikalar, başlıca üç temel başlık altında toplanabilir.

bulunmakta ve her yıl dünyamıza binlerce ton üretilmektedir. En çok termoplastikler üretilmektedir.

• Atığın kaynağında önlenmesi veya atık azaltımı • Katı atıklar içinde yer alan çeşitli maddelerin geri döndürülerek yeniden kullanımı • Yeniden kullanılmayacak kısmın, emniyetli biçimde yok edilmesi ve/veya depolanması Polimerler; plastik, lastik ve kauçuk malzemelerin temel yapı taşları olarak yaygın kullanım alanı

Plastikler atık olarak doğaya atıldıklarında, bozunma sıcaklıklarının yüksek olması, ultroviyole ışınlarına dayanıklı olması, doğadaki bakterilere karşı dayanıklı olması onların uzun süre bozunmadan kalmalarına sebeptir.Bu sebepten dolayı çevreyi kirlettiklerinden“geri dönüşümleri” bir toplumsal zorunluluktur. Plastiklerin en çok PE, PP, PVC, PS tüketilmektedir. Dolayısıyla atık olarak da çevrede bunlar çok bulunmaktadır.

Doğada “imalat artık”ları olarak ve “şehir çöp artık”ları olarak atık plastik vardır.

14


Atık plastiklerin geri kazanımı incelendiğinde;

haldeki plastik artıklar,ayrılır,temizlenir eritilerek kullanılır. 3. Bu tip geri kazanıma kimyasal geri kazanım işlemi de denir. * Bu işlemde amaç, atık plastiklerden ihtiyaç olan monomeri alıp, yeni kimyasal içerikli farklı özellikte polimerler elde etmektir.

4 çeşit yol izlendiği görülür. 1. Atıkları, orijinal plastiklere katıp orijinal polimere yakın yeni plastik elde etmek için yapılan geri kazanım, * Bu tip geri kazanımda,makinalardan çıkan artık plastikler ile temiz çöp plastikler kullanılır.

4. Dördüncü geri kazanım işlemi ise atık plastikleri yakıp, çıkan enerjilerinden faydalanmaktır.Bu çıkan gazların insan sağlığına zararları yüzünden mahsurlu bir yöntemdir.

2. İkinci geri kazanım yöntemi, orijinal plastik elde etme yerine II.ci kalite mal elde etmek için yapılan işlemdir. * Plastik kullanılıp kirlendikten sonra, yani çöp

“Plastiğin geri dönüşümü” ne demektir? * Kullanım dışı kalan “plastik atık malzeme”lerin tekrar kullanıma geri kazandırılması işlemine denir.

“Plastiğin geri dönüşümü” nasıl olmaktadır? 1.Önce plastik çöp atıklar toplanıp bir yere yığılır. Geri kazanılması düşünülen plastikler aşağıdaki kaynaklardan temin edilmektedirler. 1. Sanayi tesislerinde çıkan plastikler 2. Ticari merkezlerde oluşan plastik artıklar 3. Tarımda kullanılan plastik atıkları 4. Belediye çöplüklerinde oluşan plastik 5. Evlerde kullanılan plastikler 2. Bu çöp atıkları kaba bir şekilde ayrılır.

içinde bulunan ve yüksek hızda dönen bıçaklar plastik filmi yüksek sıcaklıkta ısıtarak parçalar. Daha sonra az miktarda su ile şoklanan plastik, yeniden kullanılabilir GRANÜL hale gelir.

3. Bir bant üzerinde taşınırken manyetik bir sistemden geçirilerek plastik olmayan maddelerden ayrılır. 4. Bu çöp atıkları yüzdürme tankına konarak yıkanır. 5. Yıkanan plastikler kurutulur ve kırma makinalarında parçalanır.

7. Geri kazanılan plastik tekrar extrüzyon veya diğer yollardan işlenerek plastik üretimine kazandırılmış olur.

6. Kırılan plastik parçalar aglomer makinalarında granül hale sokulur. Aglomer makinaları plastik film atıklarının geri dönüştürlmesi için kullanılır. Kazan

15


Kaynaklar : 1.http://www.yildiz.edu.tr/~akdogan/lessons/plastikmalzeme/Plastiklerin_Geri_Kazanimi.pdf 2.w3.balikesir.edu.tr/~ay/plastik malzemeler 3. G. Akovalı, N. Uyanık, ‘Plastik ve Plastik Teknolojisi’,Çantay Kitabevi,s.325-370, İstanbul;1998

16


Haber Yabancı

PROF. DR. AZİZ SANCAR ÖDÜLÜNÜ ALDI

Nobel Kimya Ödülü’nü kazan ilk Türk olan Aziz Sancar, İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen törenle ödülünü aldı. Türkiye için gurur gecesi… 2015 yılı barış, fizik, tıp, kimya, edebiyat ve ekonomi dallarındaki Nobel ödülleri, Oslo ve Stockholm’de düzenlenen törenlerle sahiplerine veriliyor.

Aziz Sancar 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne “DNA onarımı” hakkındaki bilimsel çalışmalarıyla layık görüldü. Sancar dünkü resepsiyonda “Türkiye için bu kadar önemli olduğunu bilseydim 2 misli çalışır ve 20 yıl önce alırdım bu ödülü” demişti.

Prof. Dr. Aziz Sancar, Nobel Kimya ödülünü İsveç Kralı 16’ncı Gustaf ’ın elinden aldı. Çalışmalarını ABD’de sürdüren Mardin doğumlu genetik bilimci Prof. Dr. Aziz Sancar, bu yılki Nobel Kimya Ödülü’nü İsveçli Tomas Lindahl ve ABD’li Paul Modrich ile paylaşmıştı.

Mardin’deki Yakınları Sancar’ın ödül almasını böyle izledi…

Sancar Çalışmasını Böyle Anlatmıştı Prof. Aziz Sancar 2014 yılında kanser tedavisindeki ‘sirkadiyen saat’ (Ritmik saat) buluşunu anlatmıştı. Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusunda önemli çalışmalar yapıldığını belirtirken, kanser mekanizmasının 10 yıl içinde çözüleceğine inandığını söylemişti. Ancak kanserin nasıl olduğunu çözümlemenin onu tedavi etmek anlamına gelmediğine işaret eden Sancar, tedavi konusunda bir şey söylemek için erken olduğunu belirtmişti.

DNA’yı tahrip ediyor ve vücutta bulunan DNA onarım mekanizmaları, o kanser hücrelerinin yaşamasını sağlıyor. Biz bu mekanizmayı anlamak, aydınlatmak için bir çalışma başlattık. Bu mekanizmayı anlayınca onu “inhibe” edip, kanser hücrelerinin normal hücrelerden daha önce öldürülmesini sağlamaya çalışacağız. DNA onarımı mekanizmasını aydınlatmak, kanser tedavisi noktasında çok önemli. Gayemiz bu mekanizmayı açıklamak.”

Kanserle ilgili olarak ”DNA onarımı” konusunda çalışma yaptığını bildiren Sancar, şunları kaydetmişti; “Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu

17


DNA Onarımının Minimum Olduğu Zaman Tespit Edilecek Sirkadiyen saat (günlük ritm) konusunda önemli bir buluş yaptıklarını bildiren Sancar, sirkadiyen saatin DNA onarımını kontrol ettiğini ifade etti. Sancar, DNA onarımının günün belli saatlerinde arttığını, belli saatlerde de minimum seviyeye indiğini söyledi. Amaçlarının vücuttaki DNA onarımının minimum olduğu zamanı tespit edip, kanser hücrelerine ilaç verip, bu hücrelerin ölmesini sağlamak olduğunu belirten Sancar, ”HedefimizDNA onarımının ne zaman minimum ne zaman maksimum olduğunu belirleyerek, DNA onarımı potansiyelinin en az olduğu zaman ilaç tedavisi uygulayarak, hem ilacın etkisini çoğaltmak, hem de yan etkileri azaltmak” şeklinde konuştu. Bu kapsamda çalışmayı öncelikle kalın bağırsak kanseri üzerinden başlatacaklarını anlatan Sancar, ”Kalın bağırsağın biyolojisi ve DNA onarımı saatleri konusunda daha çok bilgi sahibi olmamız nedeniyle bu kanser çeşidinden çalışmalarımızı başlatacağız. Araştırma çalışmalarına 2-3 ay içinde başlıyoruz” dedi.

Deri Kanserinin Önüne Geçilebilecek Sirkadiyen saat konusundaki çalışmalarının deri kanserini önleme noktasında da faydalı olacağına dikkati çeken Sancar, bu şekilde hangi saatlerde

güneşlenildiğinde kanser riskinin arttığının, hangi zamanlarda azaldığının tespit edilebileceğini ifade etti.Fareler üzerinde yaptıkları bilimsel çalışmalarda, UV ışınlarına maruz kalan farelerde kanser riskinin akşam saatlerinde daha az olduğunu tespit ettiklerini belirten Sancar, şöyle devam etti: “Fareler üzerinde yaptığımız araştırmalarda sabah saatlerindeki UV maruziyeti sonucu kanser riskinin akşamüstü saat 4’teki tespit ettiğimiz oranlara göre 5 misli daha yüksek olduğunu gördük. Yani farelerde deri kanseri riskinin akşam saatlerinde daha az olduğunu belirledik. Farelerde ortaya çıkan sonuçlar insanlarda tam tersidir. Buna dayanarak, insanlar için sabah saatlerinin deri kanseri riski açısından daha düşük olacağını söyleyebiliriz. Yani sabah saatlerinde güneşlenmek, öğlen ve akşamüstüne göre daha az risk taşıyor. Ancak bunu kesin olarak söylemek için öncelikle insanlar üzerinde deney yapmamız lazım” Bu konuda çalışmalara başladıklarını ve Amerikan Sağlık Bakanlığından izin aldıklarını anlatan Sancar, ilk etapta gönüllüler topladıklarını ve gönüllülerin derilerindeki DNA onarımlarını gün boyu nasıl olduğunu ölçmek için çalışma yapacaklarını söyledi. Sancar, “Yani DNA onarımı konusunda kalın bağırsakta yapacağımız çalışma kanserin tedavisini, cilt üzerinde yapacağız çalışma da kanseri önlemeyi amaçlıyor” ifadelerine yer verdi.

18


Yerli

Haber

KİMYA İHRACATI 14,2 MİLYAR DOLAR

Kimya sektörünün ihracatının, bu yılın 11 ayında 14,2 milyar dolar olduğu bildirildi.

açısından zorlukları da beraberinde getirdi” değerlendirmesinde bulundu.

Kimya sektörünün ihracatı 2015 ocak-kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 13,56 gerileyerek 14 milyar 196 milyar dolara düştü.

Akyüz, şunları kaydetti:

“Kimya sektörü tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin ihracatında ilk üç sırada yer almayı başarıyor. 2016’nın bu yılki rakamların üzerine İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği’nden (İKMİB) yapılan açıklamaya çıkabileceğimiz daha iyi bir yıl olacağına inanıyoruz. Türkiye ve Rusya arasında devam göre, kimya sektörünün ihracatı kasımda değer eden gerilimden endişe duyuyoruz. Rusya’ya batılı bazında yüzde 12,53 azalarak 1 milyar 307 milyon ülkeler tarafından uygulanan ve halen devam dolara indi. eden yaptırımlar, emtia fiyatları ve özellikle petrol fiyatlarındaki düşüş ile rubledeki belirgin azalışın Kimya sektörünün kasım ayında en fazla ihracat yaptığı ilk üç ülke Irak, İspanya ve Almanya şeklinde neticesinde Rusya ekonomisinde yaşanan daralma kimya ihracatımızı olumsuz etkiliyor. sıralandı. Bu dönemde Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İngiltere, İtalya, Yunanistan, Fransa ve İran da en fazla ihracat yapılan diğer ülkeler arasında Ruble bir önceki yıla göre dolar karşısında yaklaşık yüzde 33 değer kaybetmiş durumda. Aynı şekilde öne çıktı. Ocak-kasım döneminde de Irak, Mısır ve Almanya sektörün en fazla ihracat yaptığı ülkeler Rusya’nın en önemli gelir kaynaklarından olan petrol ve doğalgazın fiyatları geçen yılın aynı oldu. dönemine göre yüzde 33 oranında azaldı. Bu durum Rusya’nın satın alma gücünü olumsuz ‘Rusya’ya alternatif olabilecek etkiliyor.”

pazarlara yöneleceğiz’

Açıklamada görüşlerine yer verilen İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, 2015’in ihracatçılar açısından kolay geçmediğine dikkati çekerek, “Küresel ekonomideki yavaşlamanın olumsuz etkisine içerideki belirsizliklerin eklenmesi ihracatçılarımız ve sanayicilerimiz

Ticarette, Rusya ve Türkiye arasında uzun yıllara dayanan güçlü bir iş birliği olduğunu vurgulayan Akyüz, “Beklentimiz, bu iş birliğinin siyasi sürece kurban edilmemesi. Ancak gelişmelere baktığımız zaman sorun yakın zamanda çözüleceğe de benzemiyor. Rusya’ya alternatif olabilecek pazarlara yöneleceğiz” ifadelerini kullandı.

19


ERMAN GİRGİN KİMYAGER GAZİ ÜNİVERSİTESİ MEZUN ermangirgin2006@yahoo.com

ENSTRUMENTAL ANALİZ VE ÖTESİ Üniversite dönemlerinde pek üzerine düşülmeyen, belki de yalnızca bir dersle geçiştirilen; fakat günümüzün modern laboratuvarlarının vazgeçilmezidir enstrümantal analiz cihazları. Gaz Kromatografisi (Gc), Gaz Kromatografi-Kütle Spektrometresi (Gc-Ms), İyon Kromatografisi (IC), Yüksek Performans Sıvı Kromatografisi (HPLC) ve Yüksek Performans Sıvı Kromatografisi-Kütle Spektrometresi (Lc-Ms) en bilinen kromatografi cihazlarıyken Spektrofotometre (Uv-Vis), Furier Dönüşümlü Kızılötesi Spektrometresi (FT-IR) Atomik Absorpsiyon (AAS), Indüktif Eşleşmiş Plazma (Icp) ve Indüktif Eşleşmiş Plazma-Kütle Spektrometresi en bilinen spektroskopi cihazlarıdır. Spektroskopi cihazlarına numune hazırlamak

veya organik sentez amacı ile kullanılan kapalı sistem mikrodalga cihazları veya Elemental analiz cihazlarını unutmamak gerekir. Bu yazımda sizlere Gaz Kromatografisinin teorisini ve işleyişini anlatacağım. Gaz Kromatografisi teorik olarak maddelerin gaz ile sürüklenerek durgun fazda adsorplanması ve fiziksel olarak durgun fazdan sürüklenerek farklı zamanlarda dedektöre ulaştırılması tekniğidir. Gaz kromatografi cihazı uçucu ve yarı uçucu madde analizleri için tasarlanmıştır. Cihaz 5 ana bölümden oluşur. Gaz Kaynağı, Otomatik Örnekleyici, Enjektör, Kolon Fırını ve Dedektör.

Gaz Kaynağı : Gaz Kromatografi tekniğinde pratikte

Helyum, Azot veya Hidrojen gazları kullanımı uygundur. Bu gazların yüksek saflıkta, yani minimum %99.999 saflıkta, olması bir zorunluluktur. Her ne kadar hidrojen gazı yüksek hızı (gas velocity) sayesinde en iyi sonucu verse de, yanıcı/patlayıcı özelliğinden dolayı pek tercih edilmez. Azot gazı oldukça ucuz ve kolay bulunur olmasına rağmen sıcaklık ile ters orantılı akış hızı azalması (gas velocity) nedeniyle çok tercih edilmez. Helyum gazı ise yüksek maliyetine rağmen inert bir gaz olması ve optimal değerleri ile dünya çapında en yaygın kullanılan gazdır.

20


Otomatik Örnekleyici : Gaz

üretilmeye başlandı ve bu sayede numuneler yüksek tekrarlanabilirlikte enjekte edilebilir hale geldi. Otomatik örnekleyiciler, sıvı veya gaz numunelerin hassas bir şekilde sisteme giriş yapmasına olanak sağlamaktadırlar. Bunun yanında önceden programlanarak çok sayıda analizi sırası ile yapabilme kabiliyetine sahiptirler.

Enjektör:

Basit bir mantık ile, analiz edilecek maddeler basınçlı gaz yardımı kullanılarak taşınırsa GC, eğer basınçlı bir sıvı ile dedektöre taşınırsa LC adını alır. Gaz kromatografi tekniğinde sıvı numune önce buhar haline getirilmelidir ki gaz ile taşıma yapabilelim. Bu noktada devreye enjektör bölümü girmektedir. Bu bölümü, pratikte en fazla 350 oC kullanılan fakat aslen 450 oC’ye kadar ayarlanabilen yüksek sıcaklığa sahip bir hazne olarak düşünebilirsiniz. Amaç mikrolitre hacminde, sisteme giriş yapan sıvı numunenin ani olarak

buharlaştırılması ve buhar haldeki numunenin bir an önce kolona ulaştırılmasıdır. Bu bölüm ısıtmanın yanı sıra kirli veya yüksek konsantrasyondaki numunenin belirlenen bölümünün gaz yardımı ile sistemden uzaklaştırılarak sistemi temiz tutma ve seyreltme işleminin yapılabildiği bölümdür. İsteğe bağlı olarak eser (düşük) miktar analizler için maddenin tamamı da kolon bölümüne gönderilebilir. Bu teknik, ayrımlı (split) ve ayrımsız (Splitless) enjeksiyon teknikleri olarak adlandırılır.

Kolon Fırını : Bu bölüm homojen olarak

maddeler polar fazlı kolonlarda daha çok tutunurken, apolar maddeler apolar fazlı kolonlarda daha fazla tutunur. Analizi yapılacak numunenin içeriğine bağlı olarak kolon tipi seçilmelidir. Bu tutunma ile maddeler birbirlerinden ayrılır, sıcaklık etkisi ve gaz ile zorla sürüklenerek farklı zamanlarda dedektöre ulaşarak analiz yapılmasına olanak sağlanır. Bu bölümde sıcaklık, zamana karşı arttırılarak maddelerin kolonda tutunma kuvvetleri azaltılır ve analizlerin daha kısa sürede bitirilmesi sağlanır.

Kromatografinin ilk zamanlarında sıvı numuneler mikrolitre seviyelerindeki düşük hacimli şırıngalar ile direk olarak enjekte edilirdi. Fakat bu yöntem kişiden kaynaklanan göz yanılmaları nedeniyle tekrarlanabilir sonuçlar alınmasını engelliyordu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte robotik sistemler

ısıtma sağlayan, ısı yalıtımlı bölümdür. Amaç, madde ayrımlarının yapıldığı kolon adı verilen ve iç yüzeyi belirli bir faz ile kaplanmış, ince, cam tüpü çok hassas bir şekilde ısıtmaktır. Ticari olarak çok farklı tip kolon fazları olsa da bunlar yapı olarak kuvvetli polar faz ile kuvvetli apolar faz ve bunların farklı yüzdelerde karışımlarından oluşur. 10 metre – 100 metre arası ve 0.25mm, 0.32mm ve 0.53mm iç çapa sahip kolonlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Polar

21


Dedektör: Madde tayininin yapıldığı bölümdür.

Çok farklı tipleri olsada ticari olarak en bilinenleri Alev İyonlaşma Dedektörü (FID), Termal İletkenlik

Dedektörü (TCD) , Elektron Yakalama Dedektörü (ECD)’dür.

FID genel bir dedektördür. Karbon Hidrojen bağlarına karşı hassastır. Bu nedenle CO, CO , NO, NO , H O 2

2

2

gibi maddelere karşı hassasiyet göstermese de çok geniş bir analiz kabiliyeti vardır. Düşük ppm seviyelerinde analize uygundur. Hidrojen hava karışımlı aleve ulaşan maddeler burada iyonlaştırılarak yüksek voltajda kutuplanmış anot/katot sayesinde elektronik sinyallere dönüştürülür ve bilgisayar yazılımı sayesinde kalitatif veya kantitatif analize imkan sağlar.

TCD genel bir dedektördür. Çok hassas

olmamakla birlikte neredeyse her maddeye karşı hassasiyet gösterir. Yüzdesel veya ppm seviyelerinde analize uygundur. Yapısı aslında bir wheatstone köprüsüdür. Bir kanaldan referans taşıyıcı gaz

geçirilir. Diğer kanaldan taşıyıcı gaz ile birlikte sürüklenen madde bir potansiyel fark yaratır ve bilgisayar yazılımı sayesinde kalitatif veya kantitatif analize imkan sağlar.

22


ECD halojen spesifik bir dedektördür. Bileşik

izotopu tarafından üretilen elektronlar azot gazı ile çarpıştırılarak bir elektron bulutu yaratılır. Dedektöre ulaşan bileşik bu elektron bulutu dengesini bozar ve sinyal oluşumu sağlar. Yazılım sayesinde kalitatif veya kantitatif analiz imkanı sağlar.

Gaz Kromatografisi oldukça kullanışlı bir yöntemdir. Enjektör bölümüne gönderilmek istenen maddeler destekleyici cihazlarla veya farklı düzeneklerle kombine edilerek çok farklı analizlere imkan verir. Gaz kromatografisi tekniğini kısaca özetlemek gerekirse; karışım içiren numune sisteme enjekte

edilir, buharlaştırılır, taşıyıcı gaz ile kolonda birbirlerinden ayrılmalarını sağlanır ve dedektöre ulaştırılır. Yazılım sayesinde kromatogram adını verdiğimiz data toplanır

Yazılım ; Her ticari firma kendisine has

değerlendirilebilir. Analizi yapılacak maddeler farklı konsantrasyonlarda sisteme enjekte edilerek pik alanları kaydedilir. Bu kromatogramlar sayesinde pik alanları ile bir kalibrasyon eğrisi çizdirilerek kantitatif analize olanak sağlanır.

yapısında Flor (F), Klor (Cl), Brom (Br), İyot (I) gibi yüksek elektro negatifliğe sahip halojen olması durumunda düşük ppb seviyelerinde oldukça hassas analize imkan verir. Radyoaktif Nikel 63

yazılımlar kullansa da temel olarak yazılımlar benzerlik göstermektedir. Yazılımlar sayesinde cihazın bütün fonksiyonları kontrol edilebilirken aynı zamanda metot yapma ve analiz sonuçları

23


Biliyormusunuz; mevye ve sebzelerde pestisit analizleri, yemeklik sıvı yağlarda serbest asit içeriği, fabrika bacalarından çıkan gazların içeriği, atık sularda poliklorlu bifenil analizleri, alkol analizleri, hidrokarbonlar, mineral yağ analizleri, poliaromatik karbon analizleri ve daha niceleri bu cihaz sayesinde analiz ediliyor.

Umarım yazımdan keyif almışsınızdır. Sizlere her ay başka bir cihazı tanıtmak istiyorum. Cihaz seçimi konusunda tekliflerinize açığım. Aynı zamanda herhangi bir uygulama veya merak ettiğiniz sorulara memnuniyetle cevap vereceğim. Şubat ayında görüşmek üzere.

24


Haber Yabancı

JAPON SAĞLIK DEVİNDEN TÜRKİYE’DE İLAÇ ÜRETİMİ

Merkezi Osaka’da bulunan ilaç şirketi Takeda, Türkiye’de 13 yeni ürünün isim hakkını satın aldı. Türkiye pazarına giriş yapan şirket, bazı ürünleri ise Türkiye’deki diğer ilaç şirketlerine ürettiriyor. Türkiye’de ilaç endüstrisine girişleriyle ilgili bilgilendirme toplantısı yapan Takeda Türkiye Genel Müdürü Gamze Yüceland, firmanın çalışmaları hakkında bilgi verdi. Gamze Yüceland, Türkiye’nin Takeda için çok kritik öneme sahip olduğunu söyledi. 2015 yılının Takeda için önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten Yüceland, “Türkiye’de önemli bir yatırım yaparak, bir yerli üretici firmadan seçilmiş 13 ilacın bulunduğu ürün portföyünü satın aldık” dedi.

Meyve vermeyen kiraz ağacı ile tanıtım Firmanın tanıtım broşürlerinde; Japonya’da her yıl geleneksel vestivali düzenlenen sakura (meyve vermeyen bir çeşit kiraz ağacı) bitkisi var. Nobel ödüllü araştırmacıyla çalışan Takeda, 70’ten fazla ülkede faaliyet gösteriyor. 18 ülkede toplam 27 üretim merkezi olan şirket, 30 bin çalışanıyla (2014 yılı rakamlarına göre) yıllık 14,6 milyar dolarlık bir gelire sahip bulunuyor.

En Ucuz Ülkelerden Biri Türkiye’nin ilaç fiyatları açısından en ucuz ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Gamze Yüceland, “Sistemi yapıcı bir tavırla ele almanın değerine inanıyoruz. Hastalarımızın uygun fiyatlı yenilikçi ilaçlara erişimi gibi olumlu bir sonucu göz ardı edemeyiz” diye konuştu.

25


Yerli

Haber

KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN ÇALIŞMASI PATENT ALDI

İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Yunus Önal ve Doç. Dr. Canan Akmil Başar’in “Kayısı Çekirdeği Kabuğundan Ardışık Yöntem ile Yüksek Yüzey Alanlı Tıbbi Süper Aktif Karbon” başlıklı çalışması, Türk Patent Enstitüsünden patent belgesi aldı.

karşılanması yolunda önemli bir adım atılmış olduğunu ifade etti. Kayısı çekirdeğinden aktif karbon üretimi yapacak bir firmanın yakın gelecekte Malatya’da faaliyete geçeceğini belirten patent sahipleri, kayısı dışında kayısı çekirdeğinden de önemli bir katma değer sağlanacağını söylediler.

Öğretim üyeleri, bu patentin alınmasıyla tamamı ithal edilen ve halen tüm hastanelerin acil servislerinde kullanılan aktif karbon solüsyonlarının

26


HATİLE MOUMİNTSA KİMYA YANYA ÜNİVERSİTESİ MEZUN hatile_m@hotmail.com

JOHN DALTON ve HAYAT HİKAYESİ

KİMYADA İSMİNİ ÇOK DUYDUĞUNUZ, RENK KÖRLÜLÜĞÜ VE ATOM MODELİNE YENİ DÖNEM BAŞLATAN GÜZEL BİR İNSANIN HAYAT HİKAYESİ John Dalton (6 Eylül 1766 – 27 Temmuz 1844)

İ

ngiliz kimyager, meterolog ve fizikçi. Modern Atom Teorisi’yle ilgili öncü çalışmaları ve renk körlüğü (Onun onuruna Daltonizm olarak da bilinir.) üzerine araştırmalarıyla bilinir. Cockermouth, Cumberland yakınlarındaki Eaglesfield köyünde, Dostların Dinî Derneği üyesi bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Babası bir dokumacıydı. 15 yaşında ağabeyi Jonathan ile beraber Kendal yakınlarındaki bir Dostların Dinî Derneği okuluna gitmeye başladı.

Gençliği 1790 civarlarında, Dalton hukuk ya da tıp okumayı düşünüyordu. Ancak planları akrabaları tarafından teşvik görmüyordu O yıllarda İngiliz Muhalifleri’nin İngiliz üniversitelerinde öğrenim görmesi veya öğretim yapması yasaktı. 1793 Baharında, Manchester’a taşınana kadar Kendal’da kalmıştır. John Gough – Dalton’un bilimsel bilgisinin çoğunu borçlu olduğu görme engelli bir filozof ve bilgin – sayesinde Manchester’daki İngiliz Muhalifi okullardan biri olan New College’da matematik ve doğa felsefesi öğretmenliğine başladı. Bu pozisyonda, okulun finansal sorunlar nedeniyle istifa edene kadar, yani 1800’e kadar kaldı. Daha sonra yine Manchester’da aynı dallarda özel öğretmenlik yapmaya başladı. Dalton gençken, onun matematik ve meteoroloji ile ilgilenmesine neden olan, yetkili bir meteorolog ve enstrüman yapımcısı olan, önemli

bir Dostların Dinî Derneği üyesi ve Eaglesfield’lı olan Elihu Robinson’dan oldukça etkilenmiştir. Kendal’daki yılları boyunca, Gentlemen’s and Ladies’ Diaries’e birçok konudaki problemlerin çözümüyle ilgili yardımcı olmuştur. 1787’de bir meteoroloji günlüğü tutmaya başlamıştır ve 57 yıl boyunca 200.000’den fazla gözlem kaydetmiştir. Bu sıralarda, George Hadley’in Atmosferik Dolaşım teorisini yeniden keşfetmiştir. Dalton’un yayınlanan ilk eseri, 1793’de yayınlanmış olan, onun sonraki keşiflerinin tohumlarını içeren, Meteorological Observations and Essays’dir (Meteorolojik Gözlemler ve Yazılar). Çalışmalarının orijinalliğine rağmen, diğer akademisyenlerinden az ilgi gördü. Dalton’un yayınlanan ikinci eseri, 1801’de yayınlanmış olan Elements of English Grammar’dir (İngilizce Dilbilgisinin Temelleri).

27


Renk Körlüğü

tanımlanmamış veya fark edilmemişti. Kendisi yaşarken çalışmalarına güvenilmemesine rağmen, kendi görme problemi – yani renk körlüğü – üzerine yaptığı eksiksiz ve sistemli çalışmalar günümüzde o kadar geniş kitleler tarafından tanınmaktadır ki renk körlüğü yerine Daltonizm sözcüğü de sıkça kullanılmaktadır. Dalton’un korunmuş göz küresi 1995’te incelendiğinde, onun renk körlüğünün pek yaygın olmayan bir çeşidine, dötoranopiye sahip olduğu ve orta dalga boylarını gören ışık hücrelerinin eksik olduğu ortaya çıkmıştır.

1794’te, Manchester’a gidişinden kısa bir süre sonra, Manchester Literary and Philosophical Society’nin bir üyesi olarak seçildi. Bundan birkaç hafta sonra; renk algısındaki kısıtlanmanın, göz küresinin sıvı kısmının solmasından kaynakladığını anlattığı, Renklerin Görülüşü ile İlgili Sıradışı Gerçekler adlı çalışmasını yayınladı. Aslında, Dalton bu çalışmasında kendisinde fark ettiği renk algısındaki bu kısıtlanmayla – yani renk körlüğüyle – ilgili yazana kadar renk körlüğü resmi olarak

Dalton Atom Teorisi’nin Ortaya Çıkışı 1800’de, Manchester Literary and Philosophical Society’de bir sekreter oldu ve sonraki yıl “Experimental Essays” adlı dört adet yazıdan oluşan önemli çalışmalarını sundu. 1802’de, bu yazıları Manchester Literary and Philosophical Society tarafından Memoirs’da yayınlandı. Bir olay ya da olgunun doğru şekilde açıklanması bir süreç işidir. Bu süreçte en fazla yararlanılması gereken bilgi, önceki bilim insanlarının deneyimleri ve görüşleridir. Öncelikle bu görüşler ve deneyimler dikkatli şekilde irdelenerek gözlemleri açıklamak için bir hipotez ortaya atılır. Bu hipotez gözlemleri yorumlamada kullanılan geçici bir açıklamadır. Daha sonra hipotezi desteklemek ya da çürütmek için çeşitli deneyler yapılır. Eğer deneylerden elde edilen verilerle çelişiyorsa hipotez reddedilir ve farklı bir hipotez kurulur. Hipotez, deneylerden elde edilen tüm verilerle uyuşuyorsa o zaman teori olarak diğer bilim insanlarına sunulur. John Dalton’un atom teorisi, bu basamaklardan geçerek Sabit Oranlar Kanunu’nu açıklamak üzere ortaya atılmış bir teoridir. Dalton, teorisini ortaya koymadan önce geçmişte yapılan açıklamaları incelemiş ve Sabit Oranlar Kanunu’nun MÖ 400 – 500 yıllarında Yunan filozofları Leucippus ve Democritus tarafından ortaya atılan atom kavramıyla açıklanabileceğini düşünmüştür. Bu düşünceyle bazı hipotezler geliştirmiştir. Dalton’un geliştirdiği hipotezler şöyledir:

2 – Bir elementin bütün atomları birbirinin aynıdır, yani bu atomların boyutları eşittir, aynı kütleye sahiptir ve kimyasal özellikleri aynıdır. Ancak bir elementin atomları diğer bütün elementlerin atomlarından farklıdır. 3 – Bileşikler birden çok elementin atomlarından oluşmuştur. Herhangi bir bileşikteki iki elementin atom sayılarının oranı bir tam sayı ya da basit tam sayılı bir kesirdir. 4 – Kimyasal tepkimeler, yalnızca atomların birbirinden ayrılması, birbirleri ile birleşmesi ya da yeniden düzenlenmesinden ibarettir, atomların yok olmasına ya da oluşmasına yol açmaz.

1 – Elementler atom adı verilen son derece küçük taneciklerden oluşur.

28


Dalton Atom Teorisi’ndeki Hatalar Dalton Atom Teorisi, ortaya atıldığı günlerde bu konuyla ilgili çok iyi açıklamalar yapmış olmasına rağmen günümüzde bazı yanlışları olduğu bilinmektedir. Bazıları şunlardır: 1 – Bir elementin tüm atomları tamamen aynı özellikte değildir. Tüm kimyasal özellikleri aynı olsa da kütleleri farklıdır. Bundan dolayı bir bileşik tüm molekülleri de aynı değildir. Buna sebep olan nötronlardır. Ancak Dalton Atom Teorisi ortaya çıktığında nötron bilinmediği için izotop kavramı da bilinmiyordu. 2 – Atomlar içi dolu küreler değildir. Aksine boşluklu yapıdadır. 3 – Atomlar bilinen en küçük parçacıklar değildir. Dolayısıyla bölünmez de değildir. Günümüzde atom çekirdeğini oluşturan 70 çeşit parçacığı olduğu ve bunların 50 farklı hareketinin olduğu bilinmektedir.

Dalton Atom Teorisi’nin Kütlenin Korunumu Kanunu’yla İlişkisi Dalton tarafından 1808’de ortaya atılan bu hipotezler irdelenirse Kütlenin Korunumu Kanunu’nu çok iyi açıklayabildiği görülür. Örneğin dördüncü hipotez gereğince eğer kimyasal tepkimeler atomların yeniden düzenlenmelerinden ibaretse ve kimyasal

tepkimelerde yeni atom oluşmazsa tepkime süresinde kütle sabit kalır. Bir başka anlatımla kütle korunmuş olur.

Kimyaya Yaptığı Katkılar Nelerdir ?

çözümleyerek kimyasal formülünü kurdu

1.John Dalton birçok elementin atomlarının ağırlığını ölçmeye çalışmış ve bu ağırlıklarla ilgili tablo hazırlamıştır.

5.Kimyasal elementlerin gösterimine ilişkin bir simgeler sitemi geliştirdi ve elementlerin bağıl atom ağırlıklarını saptadıktan sonra 1803'te bunları bir tablo halinde düzenledi.

6.Son olarak da en önemli çalışması olan ve tüm 2.Gazlar üzerine yaptığı ilk çalışmaların sonucunda elementlerin atom adını verdiği aynı ağırlığa ve kendi adıyla tanınan "Kısmi Basınçlar Yasası"nı buldu aynı yapıya sahip olan çok küçük ve bölünemez parçacıklardan oluştuğunu öne süren atom kuramını 3.Gazların mutlak sıcaklıklarıyla doğru orantılı geliştirdi. olarak genleştiklerine ilişkin yasayı geliştirdi (bu yasa Dalton tarafından geliştirilmiş olmakla birlikte bu 1844 yılında öldü.Tabutunu 40.000 kişi seyretti. gün Charles Yasası olarak bilinir) Cenaze alayının uzunluğu üç kilometreyi geçmişti. 4.Bütan bileşiğini bulan Dalton, eterinde yapısını Kaynaklar : https://tr.wikipedia.org/wiki/John_Dalton

29


Haber Yabancı

NCSU ARAŞTIRMACILARI, Q-KARBON’LA BİLİM DÜNYASININ EN BÜYÜK BULUŞLARINDAN BİRİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ North Carolina State University’den bazı bilim insanları, katı karbonun yeni bir formunu keşfetmeyi başardılar.

North Carolina State University’deki (NCSU) ilim insanları, katı karbonun katı haldeki karbonun farklı bir formunu keşfetmeyi başardılar. Q-Karbon adının verildiği bu keşif, başta teknolojik aletler olmak üzere birçok ürünün yapımında kullanılabilecek. Q-Karbon’un grafit (yumuşak karbon) ve elmas’tan bazı önemli ayırt edici özellikleri bulunuyor. Örneğin Q-Karbon, elmastan çok daha sert. Ayrıca üzerine ışık geldiğinde elmasa oranla çok daha güçlü parlıyor. Bu formu üretmek için karbon kaynağı ve reaksiyona giren alt bir maddenin varlığı yeterli. Bu durumda en iyi seçeneklerden bir tanesi kömür gibi duruyor. Eğer Q-Karbon’un üretiminde kömür

30

kullanılacaksa, alt malzeme olarak bulunması çok daha kolay olan plastik ya da cam tercih edilebilecek. Bu sayede formun üretim hacmi daha geniş olacak. Bu keşifle ilgili bir makale yayınlayan Jay Narayan, karbonun katı halde bulunan üçüncü bir fazını ortaya çıkardıklarını ve normalde bu malzemenin magma sıcaklığı sayesinde doğal yollarla oluştuğunu belirtti. Uzmanların açıklamalarına göre eğer Q-Karbon üretim maliyeti düşük olacak şekilde üretilebilirse, elektronik sektörünün bir numaralı parçası durumuna gelebilir. Sağlam bir materyal olmasının yanı sıra ışığa maruz kaldığında parlaklık kazanması sebebiyle Q-Karbon’un dijital ekran üretiminde kullanılabileceği söyleniyor.


Yerli

Haber

AKMİB’DEN MERSİN-ADANA KİMYA SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ AÇACAK PROJE

Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AKMİB), Mersin ve Adana’daki kimya sektörü firmalarının uluslararası rekabet gücünü artırabilmeleri amacıyla Ekonomi Bakanlığı tarafından 4 milyon dolara kadar destek verilecek UR-GE projesini hayata geçirecek. Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nden (AKİB) yapılan yazılı açıklamaya göre, AKMİB tarafından, kimya sektöründe yer alan şirketlerin yurt dışı pazarlarında etkinliğinin arttırılması ve uluslararası rekabet gücünün geliştirilebilmesi amacıyla bir UR-GE (uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi) projesi gerçekleştirilecek. AKMİB’in, kimya sektörü ihracatının desteklenmesi için yürüteceği projede, firmaların uluslararası rekabet güçlerinin geliştirilmesine yönelik ihtiyaç analizi, istihdam, eğitim, danışmanlık, yurt dışı pazarlama ve alım heyeti faaliyetlerine Ekonomi Bakanlığı tarafından 4 milyon dolara kadar destek verilecek. Projeye katılan firmalar, AKMİB önderliğinde, ortak ihtiyaç analizi, ortak öğrenme (eğitim ve danışmanlık) ve ortak pazarlama (tanıtım, marka, ticaret heyeti, eşleştirme) gibi ihracata yönelik eylem ve faaliyetleri yerine getirecek. AKMİB, proje maliyetlerinin yüzde 75’i Ekonomi Bakanlığı, yüzde 25’i ise projeye katılan firmalar tarafından karşılanan UR-GE projesi kapsamında hayata geçireceği uygulama ile üyelerinin mevcut ihraç pazarlarına yenilerini ekleyebilmelerini ve ihracatlarını

artırabilmelerini amaçlıyor. Başvuru için en az 10 firmanın bir araya gelerek bir küme oluşturması gereken UR-GE projelerinin şu ana kadar kimya sektörüne yönelik olarak sadece İstanbul, Ankara, İzmir ve Gaziantep illerinde uygulandığına dikkat çekilen AKİB açıklamasında, “İlk defa Mersin ve Adana’da kimya sektöründe faaliyet gösteren firmalara yönelik gerçekleştirilecek proje, yeterli sayıda başvuru sağlandıktan sonra Ekonomi Bakanlığı onayına sunulacak” denildi.

31


YAVUZ SELİM KART KİMYA MÜHENDİSİ CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ MEZUN kim_muhselim@hotmail.com

KİMYA SEKTÖRÜ ve SERTİFİKALAR

K

imya sektöründe çalışanlar, öğrenciler birçok sertifika alıyorlar. Herkesten bir adım önde olmak hepimizin olmazsa olmazı gibi. Bu sertifikaları aldığınızda garanti iş bulacaksınız diye bir durum söz konusu değil lakin iş bulma ümidiyle de aldığımız muhakkak. Sektörde sizlere yararlı olacak olan iki eğitim ve bunların içeriklerinden bahsedeceğim. Bu eğitimleri iki başlık altında toplayacak olursak. • Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Sertifikası • MSDS Güvenlik Bilgi Formu Sertifikası

Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı görevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve ilgili mevzuat hükümleri kapsamında, tehlikeli madde taşımacılığı sürecinde işletmelerin yaptığı işlemleri çevreye ve insanlara zararsız ve güvenli bir şekilde yapmaları için işletmelere yardımcı olmaktır.

Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Hakkında Tebliğ kapsamında eğitimler, yetkilendirilen tehlikeli madde güvenlik danışmanı eğiticileri tarafından, tehlikeli maddelerin taşınması konusundaki yürürlükteki mevzuat, taraf olduğumuz uluslararası anlaşma ve sözleşmeler ile AB müktesebatı düzenlemeleri esas alınarak verilir.

Kimler Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Olabilir? • Üniversitelerin lisans bölümlerinden mezun olmak, • Kaçakçılık, dolandırıcılık, dolanlı iflas, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, kaçak insan taşımacılığı veya ticareti, hırsızlık, rüşvet suçlarından hürriyeti bağlayıcı ceza ile hükümlü bulunmamak, • Yetkili yangın söndürme eğitim merkezlerinden uygulamalı yangın söndürme eğitimine katıldığına

dair alınan belgenin aslını ibraz etmek veya noter onaylı suretini sunmak, (Yangın söndürme eğitimi İris Akademi tarafından sağlanmaktadır.) • TMGDEYB sahibi eğitim kuruluşlarında, tehlikeli madde güvenlik danışmanı eğitimine katılarak, tehlikeli madde güvenlik danışmanı eğitimi tamamlama belgesini almak, bu Tebliğ kapsamında açılacak sınavda başarılı olmak gerekir.

32


Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Görev, Yetki ve Sorumlulukları Nelerdir, Neler Yapar, Nasıl Yapılır ? a) Tehlikeli maddelerin taşınmasında uluslararası anlaşma ve sözleşme (ADR/RID) hükümlerine uyulduğunu izlemek. b) Tehlikeli maddelerin ADR/RID hükümlerine göre taşınması hususunda işletmeye öneriler sunmak. c) İşletmenin tehlikeli maddelerin taşınması ile ilgili yıllık faaliyet raporunu, yıl sonu itibariyle ilk üç ay içerisinde hazırlamak ve elektronik ortamında İdare’ye ibraz etmek. ç) Taşınacak tehlikeli maddelerin tespiti yapılarak, bu maddeye ilişkin ADR’deki zorunluluklar ile uygunluk prosedürlerini belirlemek. d) İşletmenin faaliyet konusu olan tehlikeli maddelerin taşınmasında kullanacağı taşıma araçları satın alınırken rehberlik etmek. e) Tehlikeli maddelerin taşınması, yüklenmesi ve boşaltımında kullanılan teçhizatın kontrolüyle ilgili prosedürleri belirlemek. f) Ulusal ve uluslararası mevzuat ve bunlarda yapılan değişiklikler hakkında, işletme çalışanlarına göreve yönelik eğitim vermek veya almalarını sağlamak ve bu eğitimin kayıtlarını muhafaza etmek. g) Tehlikeli maddelerin taşınması, yüklenmesi veya boşaltılması sırasında bir kaza veya güvenliği etkileyecek muhtemel bir olay meydana gelmesi durumunda uygulanacak acil durum prosedürlerini belirlemek, çalışanlara bunlarla ilgili tatbikatları periyodik olarak yaptırmak ve bunların kayıtlarını tutmak.

i) Tehlikeli malların taşınması, yüklenmesi veya boşaltılmasında muhtemel risklere karşı hazırlıklı olmak için, ilgili personelin farkındalığını artırmaya yönelik önlemler almak. j) Tehlikeli maddenin sınıfına göre taşıma sırasında taşıtta bulunması gereken doküman ve güvenlik teçhizatlarının taşıma aracında bulundurulmasına yönelik talimatları oluşturmak. k) ADR/RID Bölüm 1.10.3.2’de belirtilen işletme güvenlik planını hazırlayarak planın uygulanmasını sağlamak. l) Faaliyetler konusunda eğitim, denetim ve kontrol dâhil yaptığı her türlü işi kayıt altına almak, bu kayıtları 5 yıl süreyle saklamak ve talep edilmesi halinde İdareye ibraz etmek. m) İşletmede görevi ile ilgili yapacağı denetlemelerde; denetlenen kişi ve işlerle ilgili tarih ve saat belirterek kayıt tutmak. n) Herhangi bir tehlikenin söz konusu olduğu durumlarda tehlike giderilene kadar yapılan işi durdurmak, tehlikenin giderildiği durumda da işi kendi onayı ile başlatmak ve tehlike giderilene kadar geçen süreçteki her türlü aşamayı işletmeye veya yetkili mercilere yazılı olarak bildirmek. o) Taşıma aracına yüklenen yükün ADR/ RID hükümlerine uygun olarak; paketlenmesi, etiketlenmesi, işaretlenmesi ve yüklenmesiyle ilgili iş ve işlemlere ilişkin prosedürler belirlemek.

ğ) Kazaların veya ciddi ihlallerin tekrar oluşmasını önleyecek tedbirlerin alınmasını sağlamak. h) Alt yüklenicilerin veya üçüncü tarafların seçiminde ve çalıştırılmasında tehlikeli maddelerin taşınmasıyla ilgili mevzuatın öngördüğü özel şartların dikkate alınmasını sağlamak. ı) Tehlikeli maddelerin taşınması, doldurulması veya boşaltılmasında yer alan çalışanların, operasyonel prosedürler ve talimatlar hakkında bilgiye sahip olmalarını sağlamak.

33


Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Sınav İçeriği Nedir ? Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı ( TMGD ) sınavı, ADR/RID Bölüm 1.8.3’e uygun, uluslararası anlaşma ve sözleşmeler kapsamında yazılı olarak yapılır.

verilmez. Söz konusu dokümanların güncel hallerini sınav esnasında bulundurmak adayın sorumluluğundadır. Söz konusu uluslararası mevzuat Türkçe olabileceği gibi İngilizce, Fransızca, Almanca veya Rusça olabilir. Ancak, sınav Türkçe olarak yapılır.

Sınav 100 puan üzerinden değerlendirmeye tabi tutulur. Sınav sonunda başarılı olabilmek için en az 70 puan almak gereklidir.

Sınav, test veya açık uçlu sorular ile vaka çözümünden oluşur.

Sınavlarda, tehlikeli madde taşımacılığına ilişkin ilgili uluslararası sözleşme/anlaşma dokümanlarının haricinde başka dokümanların kullanımına izin

Malzeme Güvenlik Bilgi Formu Kimyasal maddelerin kullanımı ve depolanması sırasında oluşabilecek İşçi Sağlığı İş Güvenliği risklerini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaların önemli bir parçasını oluşturan ve kullanıcıyı doğru ve

yeterli düzeyde bilgilendirmek amacıyla hazırlanan, ilgili kimyasal maddelerin tehlike ve riskleri ile diğer bilgileri içeren dokümanlara Malzeme Güvenlik Bilgi Formu (MSDS) adı verilir.

Kimler Malzeme Güvenlik Bilgi Formu Sertifikası Alabilir? • Adayın Kimya ve/veya Çevre konularında iş tecrübesini gösterir yazı(lar)-(Adayların Öğrenim durumlarına göre sahip olması gereken iş tecrübesi şartı ile ilgili ayrıntılı bilgi içeren “GBFH Başvuru Şartları” dokümanı ile verilmektedir. Lisans mezunu adaylardan iş tecrübesi belgesi istenmemektedir!) • Nüfus Cüzdanı Fotokopisi • Diploma Fotokopisi Türkiye’de akredite bir kuruluştan eğitimini başarıyla tamamlamış, sertifika sahibi kişiler tarafından hazırlanma veya Türkçeye tercüme edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır (yönetmelik 27092, Madde 5, e). MSDS (GBF-Güvenlik Bilgi Formu) hazırlamak için sadece sertifika sahibi olmak da yeterli olmayabilir. Çünkü MSDS hazırlamak aynı zamanda derin bir tecrübe, bilgi birikimi ve diğer ilgili yönetmeliklere de hakim olmayı gerektirir. Bu sebeple, MSDS'lerinizin hazırlanması için başvurduğuz kişinin bilgi birikimini ve tecrübesini de sorgulayınız.

34


Malzeme Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısının Görev, Yetki ve Sorumlulukları Nelerdir, Neler Yapar, Nasıl Yapılır ?

Türkiyede TÜRKAK tarafından akredite olmuş sadece TSE (Türk standartları enstitüsü ) tarafından verilen eğitim sonrasında alınan güvenlik bilgi formu hazırlayıcısı sertifikasına sahip kişiler tarafından hazırlanmaktadır. Güvenlik Bilgi Formları (GBF) (MSDS - Material Safety Data Sheet) kimyasal madde ve müstahzarları (karışımları) üreten, ithal eden firmaların ve alt kullanıcılarının kimyasal ürünü güvenle kullanmak için yeterli bilgiye sahip olmasını sağlamak amacı ile hazırlanmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan Tehlikeli Maddelerin ve Müstahzarların Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve Etiketlenmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında tehlikeli olarak sınıflandırılan madde ya da müstahzarların piyasaya arzından sorumlu, üretici, dağıtıcı ya da ithalatçıların Tehlikeli Maddeler ve Müstahzarlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Dağıtılması Hakkında Yönetmelik kapsamında güvenlik bilgi formlarını hazırlatması zorunludur. 26 Aralık 2008 -27092 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve 13 Aralık 2014’te - 29024 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete ile güncellenen “Tehlikeli Maddeler ve Müstahzarlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Dağıtılması Hakkında Yönetmelik ile MSDS’lerin nasıl olması gerektiği ve içerikleri tanımlanmıştır. Yönetmelik uygulamalarınca üreticiler ithalat ve ihracat esnasında son kullanıcılara üretimde kullanılan kimyasallarla ilgili açıklayıcı bilgileri vermek zorunda ve GBF sertifikasına sahip kişilere MSDS’leri hazırlatmakla mükellef tutulmuştur. Bu Yönetmeliğe göre bir MSDS aşağıdaki başlıklardan oluşmalıdır.

1. Zararlı Madde/Karışım ve Şirket/İş Sahibinin Tanıtımı, 2. Bileşimi/İçeriği Hakkında Bilgi, 3. Tehlikelerin Tanıtımı, 4. İlk Yardım Tedbirleri, 5. Yangınla Mücadele Tedbirleri, 6. Kaza Sonucu Yayılmaya Karşı Tedbirler, 7. Elleçleme ve Depolama, 8. Maruziyet Kontrolleri/Kişisel Korunma, 9. Fiziksel ve Kimyasal Özellikler, 10. Kararlılık ve Tepkime, 11. Toksikolojik Bilgi 12. Ekolojik Bilgi, 13. Bertaraf Bilgileri, 14. Taşımacılık Bilgileri, 15. Mevzuat Bilgileri, 16. Diğer Bilgiler. Hazırlanacak GBF’ler için en kritik nokta kimyasal için yapılan “Tehlike Sınıflandırılmasının” doğruluğudur. Aşağıda bulunan 4 madde de genel olarak bu sektörler verilmiştir. • Kimyasal Madde Üreticileri • Biyosidal madde üreticileri • Temizlik Madde Üreticileri • Madeni Yağ Üreticileri Güvenlik Bilgi Formlarının uzman personeller tarafından hazırlanması hem yönetmelik gereği zorunludur, hem de insan sağlığı ve çevre için gerekli tedbirlerin alınmasında, gerçek analizlerin yapılması ve en gerçekçi maruziyet senaryolarının yazılması açısından oldukça önem taşımaktadır.

Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısının Sınav İçeriği Nedir ? Eğitim sonunda TSE yetkilileri tarafından yapılacak içeriği güncel doküman ve bilgilerden derlenerek sınavda %70 oranında başarılı olan katılımcılara hazırlanmakta. Detaylı bilgiyi eğitim alınan TÜRKAK akreditasyonu kapsamında "Güvenlik kurumdan da almanız mümkündür. Bilgi Formu Hazırlayıcısı" Sertifikası verilir. Sınav Kaynaklar : http://irisakademi.com.tr/tehlikeli-madde-guvenligi-danismanligi-egitimi/ http://tmgd.tuisag.com/ http://www.crad.com.tr/tr/622/MSDS-Haz%C4%B1rlama%20Y%C3%B6ntemleri%20Nelerdir%3F/#.Vn_ yyFJoN_k http://www.maviyesilkalite.com/?s=sayfa&id=140 http://www.uluscevre.com/hizmetlerimiz/msds-guvenlik-bilgi-formu.html

35


Haber Yabancı

NANO İLAÇ TAM HEDEFİ BULUYOR Geliştirilen bir yöntem ilacın doğrudan hastalıklı bölgeye ulaşmasını sağlıyor, bu sayede yan etkiler de azalıyor. Başka bir ifadeyle nokta atışı yapılıyor. Amerika’da çalışıtığı üniversitede ‘Yılın Mucidi’ unvanına da sahip Türk bilim insanı Profesör Hayat Önyüksel yöntemin hangi hastalıklara iyi geldini anlattı.

İlacın doğrudan hasta olan bölgeye ulaşmasını sağlayan yöntemi geliştirdi, bu şekilde yan etkiler azaldı ve ilacın etki gücü arttı. Yöntem, buluşlarıyla çalıştığı üniversitede ‘yılın mucidi, yılın kadını’ seçilen Profesör Hayat Önyüksel’e ait. Öyüksel, dünyanın en iyi eczacılık fakültelerinden biri sayılan ABD’deki Illinois Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin de ilk kadın profesörü.

Prof. Dr. Hayat Önyüksel Nano teknolojinin kullanıldığı yöntemde, bir taşıyıcıya yerleştirilen ilaçların kanda dolaşarak sadece hasta olan bölgeye verildiğini belirten Prof. Dr. Hayat Önyüksel, çalışmasını, “Sağlık açısından gerçekten Amerika’da bile en önde olan bir gelişme. Bizim taşıyıcı, nano boyutunda olduğu için nano ilaç diyoruz, gerçekten çok yeni bir gelişme” sözleriyle değerlendirdi.

Sadece Kanserde Değil Birçok Hastalıkta Kullanılacak Yöntemin kanser hastalıklarının tedavisinde büyük önem taşıdığını vurgulayan Önyüksel, “İlaç taşıyıcı sistemleri geliştiriyorum. ilaç moleküllerini taşıyıcının içine koyuyoruz ve kana verildiğinde taşıyıcı ilacı dışarı çıkartmadan hasta bölgeye götürüyor ve yan etkisi de bu sebeple olmuyor. En güzel uygulanan alan kanser ilaçları. Ama onun haricinde bağışıklık ilaçlarını da, pepdit protein dediğimiz ilaçları da bu şekilde gönderebildik ve hayvanlarda çok başarılı oldu” şeklinde konuştu. Nano ilacın sadece kanser için değil farklı hastalıklarda da kullanılabileceğini aktaran Prof. Önyüksel, ilacın hayvanlar üzerindeki deneylerde büyük başarı sağladığını, piyasaya çıkması için biraz daha zaman ve kaynak gerektiğini söyledi.

36


Yerli

Haber

POLİSAN KİMYA, ELEKTRİKTEN TASARRUF ETTİ

Yeni Gümüş Katalizörlü Formaldehit Üretim Tesisini devreye alan Polisan Kimya, Molibden Katalizörlü Formaldehit Tesisi’nde ise üretim prosesi teknoloji iyileştirmesi yaptı. İki yatırımla bir yılda yaklaşık 1 milyon KWh elektrik tasarruf etti. Polisan Holding, sürdürülebilir yapısı ile grup şirketlerinde, ürün ve hizmet kalitesinden ödün vermeden birim hizmet veya ürün miktar başına enerji tüketimini azaltma çalışmalarını devam ettiriyor. Bu çerçevede elektrik, su, yakıt, buhar, hava, azot gibi tüm enerji kaynakları, belirlenen enerji politikası doğrultusunda etkin kullanılırken, enerji tüketimleri kontrol altında tutulup, hesaplanan enerji kritiklik seviyeleri esas alınarak verimlilik çalışmaları yürütülüyor. Polisan Holding ayrıca, yeni yatırımlarla gerek üretim teknolojileri gerekse üretim tesislerini yenileyerek ürün kalitesini arttırırken, maliyetlerini azaltıp, doğal kaynak kullanımını en aza indirmeye çalışıyor.

ile yüzde 10 kapasite artışı, proses performansında artış ve enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 14 düşüş sağlamayı hedefliyor. Yüzde 14’lük enerji tasarrufu sadece bu iyileştirme projesi ile yaklaşık 465.000 KWh’lık tasarruf sağlayacak. Böylelikle, yeni tesis ve teknoloji iyileştirmeleriyle bir yılda sağlayacağı yaklaşık 1 milyon KWh elektrik tasarrufu miktarı ile yaklaşık 600 hanenin 1 yıllık elektrik tüketimine eş tasarruf sağlamış olacaktır.

Enerji Yönetim Sistemi Polisan Holding şirketlerinde kurulu olan Enerji Yönetim Sistemi’yle enerji etkinliği, kullanımı ve tüketimini kapsayacak şekilde, enerji performanslarını geliştirmekte ve sistemin sürekliliği sağlanıyor. Böylelikle ülke ekonomisine yük olan enerji konusunda sanayici olarak üzerine düşen görevleri yerine getiriyor.

Çevresel İzler

Yeni Tesis Devreye Giriyor Çalışmalar kapsamında Polisan Kimya’nın, yeni kurduğu gümüş Katalizörlü Formaldehit Üretim Tesisi, 2015 Aralık ayı sonu itibarıyla start-up fazına geçiyor. Mevcut tesislerini devreden çıkararak güncel teknolojilerle kurduğu yeni üretim prosesi ile aynı ürünü yüzde 30 daha düşük enerji ile üretecek ve yıllık 530.000 KWh enerji tasarrufu sağlayacak. Polisan Kimya, ayrıca 2015 yılı enerji verimliliği projeleri arasında yer alan mevcut ve gelecek enerji tüketimleri ile önemli enerji tüketimini etkileyen değişkenleri inceleme projesini tamamlamış ve Molibden Katalizörlü Formaldehit Tesisi’nde kullanılan katalizör tipini, üreticisi tarafından geometrik yapısı değiştirerek geliştirilmiş katalist ile değiştirmeye karar verdi.

Polisan Kimya bünyesinde kurulan enerji izleme sistemleri, uzaktan erişim ile anlık elektrik tüketimleri izlenebilir hale getirildi. Böylelikle birimlerin günlük, saatlik elektrik tüketimleri takip edilebileceği gibi sistem harmonileri, anlık pik değerleri gibi birçok konuda da izlenebilirlik oluşturuldu. Ayrıca, 2012 yılında sektöründe gönüllü olarak Kurumsal Karbon Ayak İzi Çalışmaları başlatan ve faaliyetlerinden kaynaklanan enerji kullanımına bağlı karbon salınımını azaltan Polisan Holding, yarattığı tüm çevresel izleri en aza indirmeye devam edecek.

Elektrik Tasarrufu Yeni molibden katalizör sistemi ile hava akışına dirençlerin azaltılması, yani basıncın aynı çalışma kapasitesinde yüzde 10 düşüşü, ayrıca aynı basınç

37


ARGON

Simgesi: Grubu: Atom numarası: Bağıl atom kütlesi: Oda sıcaklığında: Erime noktası: Kaynama noktası: Yoğunluğu: Keşfi:

Ar 8A (Soygaz) 18 39,948 Gaz -189,19°C -185,7°C 1,7824 g/L 1894 - Sir William Ramsey, Baron Rayleigh Atom çapı: 0,88 Å Elektronegatifliği: Bilinmiyor Elektron dizilimi: 1s22s2p63s2p6 Yükseltgenme basamağı (sayısı): 0 Argon, periyodik tablonun 8A grubunda yer alan element. Simgesi Ar dir. Renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Soy gazlardandır. 8'inci grup elementlerinde 3'üncü sıradadır. Sanayide gazla doldurulan elektrik lambalarında yaygın olarak kullanılır. Proton sayısı 18'dir. Dünya atmosferinde % 1'den az oranda bulunmakta ve böylece en yaygın soy gaz olmaktadır. En dış elektron kabuğu dolu ve diğer kimyasal elementlerle bağ yapmaya karşı dirençlidir. Termodinamik denge noktası (triple point) sabit sıcaklığı 83.8058 K olarak 1990 yılında Uluslararası Sıcaklık Ölçümü (ITS) ile tanımlanmıştır. Oksijen gazının sudaki çözünürlüğü ile aynı çözünürlüğe sahiptir ve bu da nitrojen gazının sudaki çözünürlüğünden 2,5 kat daha fazladır. Yüksek kararlılığı olan kimyasal element renksiz, kokusuz, tatsız ve toksit değildir hem sıvı hem gaz fazı için. Argon’un Elde Edilmesi 1785 yılında havada argon olduğu ilk defa Henry Cavendish tarafından iddia edilmiş ve 1894 yılında Lord Rayleigh ve William Ramsay tarafından keşfedilmiş. İnert bir elementtir. Gaz ve sıvı formda bulunabilir. Havada bulunur ve saf olarak havadan ayrıştırılması ile elde edilir. Kullanım Alanları Gazaltı kaynağında koruyucu gaz olarak kullanılır. Kaliteli çelik üretiminde, homojen bir çelik banyosu sağlanması ve banyo içerisinde oluşan, döküm sonrası mekanik özellikleri kötü yönde etkileyecek gazların tasfiyesi için kullanılır. (Argon degassing), Ampul imalatında, Elektronik sanayiinde bazı kristallerin üretimi sırasında inert koruyucu atmosfer sağlamada, Spektrometrik analiz cihazlarında taşıyıcı gaz olarak, Bazı özel metallerin saflaştırılması sırasında inert koruyucu atmosfer oluşturulmasında. Çift cam ünitelerinde iki cam arasına doldurularak ısı yalıtımının artırılmasında.

38


Ayın Web Sitesi

İncelemeniz gereken elementin ya da bileşiğin teknik özelliklerini, konu ile ilgili var olan makalelerin listesini, 3 boyutlu yapısını ve birçok özelliklerini bulabileceğiniz bir site. Sitede arama yaparak sonuçları detaylı olarak analiz etme imkanı verilmiş. Siteyi detaylı olarak incelemenizi öneriyoruz.

http://www.chemspider.com

39


KİMYA BULMACA

1

2 3 4

5

6 7

8

9

Soldan Saga

Yukaridan Asagiya

1. Dubniyum simgesi. 6. Bilesikteki elementlerin sembollerini ve bu bilesigin bir molekülündeki atomlarin kaçar tane oldugunu gösteren sayilari içeren basit ifadedir

1. Dogrudan buhar temasi ile suyu isitarak içindeki çözünmüs oksijeni gidermek için kullanilan bir besi suyu isiticisi

7. Asiri doymus çözeltilerde kati fazin ayrilmasi. 8. Oksijenin soygazlar ve flor haricindeki elementlerle yaptigi bilesikler 9. Termal iliski içindeki maddeler arasinda meydana gelen isi akisini tanimlayan fiziksel özellik

2. Bir maddenin uyarilmasi sonucu ortamdan uyarici kaldirilsa da bir süre daha isima yapmasi 3. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir kaptan, daha düsük basinçli ortama yayilmasi 4. Dogal sodyum alüminyum silikat 5. Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüstüren düzenek.

40


KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)

1

D 2

I 3

S

U

B

S

T

R

A

P 4 5

K

A

R

A

O

B

P

S

O

O

R

R B L 10

M A M

H

I

T

R i

S

i

M

B 6

A N 7

Y

O

S 9

K

N D R

A

T

S

O

B

Ç

Ö Ü

K M 8

E

T

Ü

V

Y K

R O

K

I

K

N

A Soldan Saga 3. Enzimin üzerinde islerlik kazandigi molekül. Tepkimeye giren madde. [SUBSTRAT] 4. Iki ya da daha fazla maddenin kimyasal tepkimeye girmeden, gelisigüzel oranlarda, kimyasal özelliklerini yitirmeden olusturduklari madde. [KARiSiM] 7. Nötr bir yapi olan atomdan elektron uzaklastirarak ya da elektron ilave ederek olusturulan elektrik miktari. [YÜK] 8. Içinde belirli bir sicaklik elde edilerek kurutma, mikrop üretme ve dezenfekte veya sterilizasyon gibi gâyelerle kullanilan alete denir [ETÜV]

Yukaridan Asagiya 1. Redoks reaksiyonlarinda ayni elementin hem yükseltgenip hem de indirgenmesi [DISPROPORSIYON] 2. Karbon atomunun üzerinde pozitif yükün oldugu yapilar. [KARBANYON] 5. Bir cismin bir baska cisim içine bütünüyle alinmasi veya o cismin içinde tamamen dagilmasi. [ABSORBLAMA] 6. Asiri doymus çözeltilerde kati fazin ayrilmasi. [ÇÖKME]

9. Kristal yapisinda belirli miktarlarda su molekülü içeren bilesiklerdir. [HIDRAT] 10. Çiplak gözle incelenebilen. [MAKROSKOBIK]

41


İNGİLİZCE-TÜRÇE KİMYA SÖZLÜĞÜ Absolute Alcohol Loss Liquid Drop Explosion

Mutlak Alkol Kayıp Sıvı Damlası Patlama

Piece

Parça

Flash

Parlama

Chopper

Parçalayan

Firing

Pişirme

Pectin

Pektin

Mineral Oils

Petrol

Cell Oil Slick Scale Osmosis Organic Sulfur

Pil Petrol Sızıntısı Ölçek Ozmos Organik Kükürt

Sample

Örnek

Polymer

Polimer

Polar Bond

Polar Bağ

Polyvinyl

Polivinil

Practical

Pratik

Ladle Proton Number Propane

Pota Proton Sayısı Propan

42


YAZARIMIZ OLUN

KOŞULLAR 1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK YAZIN 2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine AD-SOYAD SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ PROFİL FOTOĞRAFI YAZINIZIN WORD FORMATI İLE GÖNDERİN. BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM


REKLAM İÇİN iletisim@inovatifkimyadergisi.com

BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE REKLAM VERİN

BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.