İnovatif Kimya Dergisi Sayi 14

Page 1

Kimya Dergisi

İNOVATİF Kimya Dergisi YIL:2 SAYI:9 EYLÜL 2014

KONTROLLÜ ILAÇ SALINIMI

Dünü ve Bugünü ile Aşı Kafein ve İlgi Çekici Ailesi Alkaloitler İçilebilir Kimya Dispergatörler Kimya ve İnternet Lundbeck İLAÇ Genel Müdürü ŞEBNEM GİRGİN İLE

AYIN RÖPORTAJI

Haberler Element Tanıma Faydalı Linkler Sözlük(İng-Trk) Bulmaca


Önsöz Hakkımızda

İnovatif Kimya Dergisi Haziran 2013’te çalışmalarına başlayan Ağustos 2013’te ilk sayısını çıkaran, internet ortamda faaliyet gösteren, Kimya ve Kimya Sektörü hakkında yazılar yazılan, yazarlarını online ortamdan edinen bir e-dergidir. Dergimiz Kimya ile ilgili yazılarınızı online ortamda sizlerden alarak sizi tanıtmayı, sektörden olan arkadaşlara kimya dergisi okumanın keyfini yaşatmayı, kimya ile ilgili piyasada çok okunan bir dergi olabilmeyi kimyayı seven, kimyayı takip eden, kimya ile ilgili bildiklerini paylaşan bir kesim oluşturmayı hedef edinmiştir. Dergimizde kimya üzerine bölüm okuyan, mezun herkes bize yazabilir. Kimya ile ilgili bir bölüm bitirmiş olmanız yeterli. Dergimizde yazarlarımızın yazdığı yazılar kısmı, haber kısmı, bulmaca kısmı, elementleri tanıyalım kısmı, kimya sözlüğü kısmı ve faydalı web siteleri kısmı adlı bölümler vardır. Eğlenerek ve öğrenerek okumanız, bize yazmanız dileğimizle...

Sahibi :

Yavuz Selim Kart

Genel Yayın Yönetmeni :

Yavuz Selim Kart

Yayın Danışmanı :

Yavuz Selim Kart

Dergi Editörleri :

Yavuz Selim Kart Aybike Kurtuldu Seda Çoban

Haber Bölümü :

Seda Çoban Aybike Kurtuldu Ebru Çetinkaya Hatile Moumintsa

Röportaj Bölümü :

Yavuz Selim Kart Aybike Kurtuldu Ebru Çetinkaya

Facebook Yönetimi ve Bilgi Araştırma :

İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi

Yavuz Selim Kart Hatile Moumintsa Ebru Çetinkaya Ezgi Sulu Kadir Mert Efeoğlu

Twitter Yönetimi :

Yavuz Selim Kart

Instagram Yönetimi :

Yavuz Selim Kart

Dergi Tasarımı :

Yavuz Selim Kart


KURALLAR Dergimiz Hakkında 1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir

makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız. Kullanmış olduğunuz bu yazıların kaynağını bu dergi olarak belirtmek zorundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek resimlerini dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise. Yazılarınız için lütfen Yavuz Selim KART ile konuşun. Dergi ile iletişim kurmak için www.facebook.com/groups/147842018740235/ Grubu aracalığı iletişim kurabilirsiniz. Bu grup aracılığı ile bizimle iletişimde kalabilirsiniz. 6. Elimize çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan bir kesim sağlamak, hem bilgilerinizi 3. şahıslara yaymak hem de sizleri en iyi şekilde tanıtmaktır. 7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 8. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. 9. Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi herkes gönüllü yapıyor. Lütfen saygıda kusur etmeyiniz. 10. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu

dergi ilk kurulduğu andan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen herkese en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen, ben kafama göre hareket ederim diyen herkes ekipten çıkarılır. 11. Dergimizde yazabilecceğiniz konular aşağıda listelenmiştir. * Akademik Makaleler * Endüstriyel Konular * Üniversite Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar (Kimya üzerine bölümler için) * İş Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar * Laboratuvar Üzerine Yazılar * Kimya Sanayi Uygulamaları * Teorik Kimya Üzerine Makaleler * Ülkemizdeki Kimya ile ilgili Kanunlar Üzerine Yazılar * Kimya Sektöründe Güvenlik Önlemleri ve Dikkat Edilecek Husular Üzerine Yazılar * Kimya Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları Üzerine Yazılar temel konular bunlar. Bu konular ile ilgili bize yazıp gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz şeyler Kimya Dünyası ile alakalı olmalı yoksa yayımlanmaz. 12. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 14. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.

İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi


Ekibimiz BİZ KİMİZ

Yavuz Selim KART EBRU ÇETINKAYA

Hatile MOUMINTSA

Aybike KURTULDU

Seda ÇOBAN

Kimya Ezgi SULU

Dergisi

Kadir Mert EFEOGLU

https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya http://www.linkedin.com/profile/view?id=299289606 Instagram

http://www.instagram.com/inovatifkimyadergisi


Editörden Merhaba İNOVATİF KİMYA Dergisi Okuyucuları

Değerli Okuyucularımız; Gönüllülük esasına göre işleyen dergimizde sizin gönderdiğiniz yazılarla bu ay 14. sayıyı çıkarmanın keyfini yaşıyoruz. Bize yazı gönderen herkese çok teşekkürler. 13. Sayımızdan itibaren tasarımımızı düzenlemeye başlamıştık. Hem e-dergiyi hem de sosyal medyadaki tasarımlarımızı düzenleyerek, içerikleri geliştirmeye devam ediyoruz. Yazmanın keyfini yaşayacağınız bir e-dergi olma yolunda ilerliyoruz. Bu ay E-Dergimizde 6 farklı yazı ve bir de röportaj bulunmakta. Lundbeck İlaç Firmasının Genel Müdürü Kimya Mühendisi Şebnem Girgin Hanım ile röportaj yaptık. İlaç sektörüne ilgi duyan arkadaşların kesinlikle okuması gerekli bir röportaj olduğu kanaatindeyiz. Röportaj konusunun ilginizi çekeceğini düşünüyoruz. Bize gönderilen yazılara gelince. Kafein ve İlgi Çekici Alkaloitler yazısında, kafein ve alkaloitler üzerine bilgilendirici bir yazı göreceksiniz. Dünü ve Bugünü ile Aşı yazısı, aşı ve sağlık üzerine dikkat çekici bir yazı. Kontrollü İlaç Salınımı konusu bu ayın kapak konusu, dikkatinizi çekeceğini düşünüyoruz. İçilebilir Kimya konusu şarap yapımı üzerine bilgilendirici güzel bir yazı. Dispergatörler konusunda ise dispergatör maddeler ve türleri üzerine bir yazı göreceksiniz. Kimya ve İnternet konusunda ise internette kimya üzerine bir şeyler ararken nelere dikkat etmemiz gerektiğine dair bir yazı göreceksiniz. Element Tanıma kısmınında bu ay Helyum Elementi var. Yurttan ve Dünyadan Kimya Haberleri ile de gündemi takip edeceksiniz. Her ay web siteleri kısmı ile bu ay da birçok web sitesi keşfedeceksiniz. Sözlük kısmında İngilizce-Türkçe Kimya kelimelerini öğreneceksiniz. Bulmaca kısmında ise hem eğlenip hem öğreneceksiniz. Umarım zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen emek harcayan meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bize her zaman yazı gönderebilirsiniz. Bir sonraki ay görüşmek üzere sevgiyle kalın.

Yavuz Selim Kart Dergi Editörü


IÇINDEKILER Kafein ve Ilgi Çekici Ailesi Alkaloitler 7 Dünü ve Bugünü ile Aşı 10 Kontrollü Ilaç Salınımı 13 Içilebilir Kimya 16 Dispergatörler 19 Kimya ve Internet 21 Röportaj 26 Element Tanıyalım 34 Sözlük (Ing-Trk) 35 Haberler 36 Faydalı Siteler 43 Kimya Bulmaca 44 Kimya Bulmaca Çözüm (Önceki Ay) 45 Sizde Yazarımız Olun 46


Öznur ÇALISKAN znrcaliskan13@gmail.com

KAFEİN VE İLGİ ÇEKİCİ AİLESİ ALKALOİTLER

Kimya ve Süreç Mühendisi (Ögrenci)

H

ayatımızın büyük bir kısmını çalışmaya adarız. Çalışırken ve iş hayatına hazırlık (öğrenci olduğumuz dönem) sürecinde özellikle daha fazla enerjiye ve zindeliğe ihtiyacımız olur. Bu sebeptendir ki genellikle kafeine başvururuz. Kafein nedir, ait olduğu başka bir sınıf var mıdır, akrabaları ve akrabalarının etkileri nelerdir? Tüm bu soruların cevabı alkaloidlerdedir.

Alkaloidlerin büyük bir kısmı bileşimlerdir ve genellikle bitkilerin doğal olarak ürettikleri azot ve heterosiklik halka içeren amin yapısındaki kimyasal bileşiklerdir. Ayrıca çoğunlukla fizyolojik olarak aktif ve alkali olan ikincil metabolitlerdir. Bağımlılık yapabilme özellikleri bulunur. Bunun yanında özellikle bitkilerin yaprak ve köklerinde daha çok bulunurken en az kabuk tohum ve saplarında görülür. Neredeyse hepsi acı, yakıcı bir tada sahip oldukları halde kokusuzdurlar."ALKALOİD" önceleri bitkilere özgü bir terim olarak bilinmesine karşın günümüzde mantarlarda ve hayvanlarda üretilen aminlere de alkaloidler denir. İlk keşfedilen alkaloid olan morfin 1804 yılında Friedrich Sertürner tarafından izole edilmiştir ve güçlü bir ağrı kesici olarak günümüzde de kullanılır. Bu tür maddelerin alkali benzeri davranışlarından dolayı sekaloitler olarak da isimlendirilir.

7


8

Bitkilerde sürekli oksalik, asetik, laktik, malik, tartarik, sitrik asit gibi bitkisel asitlerle oluşturdukları tuzları biçiminde bulunurlar. Kimyasal yapı yönünden birbirleriyle ilişkili bir alkaloid dizisi genellikle aynı bitki türünün üyesi olan çeşitli bitkilerde bulunur. Bitkilerin alkaloid içerikleri mevsime ve yetiştikleri bölgelerle ilişkili olarak değişkenlik gösterir. Alkaloidlerin bitkiler üzerindeki biyolojik işlevleri tam olarak bilinmese bile hayvansal organizmaların fiziksel etkinlikleri üzerinde oldukça güçlü etki gösterdikleri bilinmekte. Oldukça eskilerden beri alkaloid içeren bitkiler uyuşturucu olarak ya da çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Bazıları da güçlü zehir özelliği gösterir. Bitkilerdeki alkaloidin çıkartılması için genellikle bitki kurutulup toz haline getirilir ve sulu asit çözeltiyle işleme sokulurlar. Bu sırada baz özelliği gösteren alkaloidler tuzları biçiminde asitli çözeltiye geçerler. Ardından bu çözeltiye amonyak ya da alkali hidroksit katılarak alkaloid serbest baz durumuna geçirilir. Serbest duruma geçirilen alkaloid, sulu çözeltiden kloroform ya da eter gibi bir organik çözücü yardımıyla ya da su buharı damıtılmasıyla saf olarak ayrılır. Bazı durumlarda sulu çözeltiden bunlarla çözünemeyen tuzlar, fosfotungstik asit, pikrik asit, tanen ya da cıva tuzları yardımıyla çöktürülerek ayrılırlar.

Sekaloitlerin çoğu basit ya da karmaşık keterosiklik halka sistemi içerirler ve içerdikleri bu temel halka sistemlerine göre şu şekilde sınıflandırılırlar; Feniletilamin, Purin, Pirolidin-piperidin, Kinolin, İzokinolin, İndol.


Gelelim en sevdiğimiz alkaloid olan kafein ve etkilerine… Kafein suda çözünebilir, saf hali beyazdır ve tüm alkaloidler gibi kokusuz ve tadı acıdır. Bunun yanında kristalize bir tozdur. Çayda bulunan teofilin ve kakao meyvelerinde bulunan teobormin ile benzerlik gösterir. Günlük hayatımızda oldukça fazla tükettiğimiz çay, kola, kahve, çikolata gibi ürünlerde bulunur. Kafein adenozin reseptörlerini bloke ederek sinir hücrelerinin faaliyetlerini yavaşlatır, merkezi sinir, solunum ve dolaşım sistemlerini uyarır. Bunun yanında yağ asitlerinin sirkülasyonunu arttırdığından dolayı sporcular yağ asidi metabolizmalarını hızlandırmak amacıyla kafein kullanırlar. Aspirinle beraber olarak da baş ağrısı için kullanılr. Fazla dozlarda alındığında sağlık üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilir ve bağımlılık yapabilir. Aşırı dozda alındığında kemik yoğunluğunu azalttığını gösteren çalışmalar yapılmıştır. Kafeinin özellikle hamilelik döneminde tüketilmemesi önerilir. Her ne kadar çok sevseniz ya da uyanık ve zinde olmak adına bolca tüketseniz de kafeinle olan bağlarınızı belirli bir samimiyetten öteye taşımamanızı öneririm. Kaynaklar : www.bilgius.com/alkaloit www.nfku.com/alkaloitler-nelerdir-alkaloitlerin-sınıflandırılması/ www.aktuelkimya.com/2012/05/kafein.html?m=1 evrimagaci.org/sozluk/alkaloidler sukru4490.blogcu.com/alkaloidler/6638214 stabilyasam.com/bitki-kimyası.html http://www.kimyaders.com/wp-content/uploads/2011/11/113011_0635_12.png http://p6.storage.canalblog.com/65/13/937437/81787014_p.png http://www.organiclifestylemagazine.com/green/images/issue-5/coffee.png http://www.menshealth.com.tr/wp-content/uploads/2011/10/shutterstock_50599528.jpg

9


Efe YAVUZSOY efeyavuzsoy@gmail.com

DÜNÜ VE BUGÜNÜ ILE ASI

10

Biyo Mühendis (Ögrenci)

İ

lk uygulamalarını eski Çin medeniyetlerinde gördüğümüz aşı günümüzde çok yüksek parasal yatırımlarla araştırılan bir bilim dalı haline gelmiştir. Her geçen gün yenileri eklenen hastalıklarla mücadele etmek tabiki kolay değil. Bu hastalıklar ile mücadele etmek için geliştirilen ilaç ve aşılar gün geçtikçe ivme kazanarak artmaya devam ediyor. Fakat M.Ö. Çin’ de bulunan Türkiye ve Afrika üzerinden Avrupa’ya ulaşan aşı işlemi getirdiği yenilikle büyük bir akımın başlamasına neden olduğu aşikârdır. Çin’ de bulunan ilk aşının o zamanlar milyonlarca insanın ölümüne neden olan çiçek hastalığı ile ilgili olduğu bilinmektedir. Bu büyük icadın isimsiz mucidi vücuda direk deri üzerinden bir iğne ile nakledilen ve kan yoluyla yayılan maddelerin ağızdan alınan ya da dışarıdan sürülen maddelere daha etkili olacağını düşünmüş olmalı. İlk aşılama yönteminde kullanılan maddenin içeriği bilinmese de günümüzde aşı üretiminde daha çok canlı bakteri, hücre veya virüs tabanlı ürünler kullanıldığı bilinmektedir. Bu kullandığımız canlı organizmalar ise çeşitli kimyasal maddeler kullanılarak zayıflatılmış, sadece hangi organizma olduğunun bilinmesi için gerekli olan kimliksel bilgilerine dokunulmayan canlılar haline getirilmektedir. Sistemik olarak aşı işlemine ise 1796 yılında Edward Jenner başlamış ve bu gelişme bağışıklık sisteminin incelenmesi üzerine yapılan bir çok araştırmayı beraberinde getirmiştir. Hatta modern dünyada bağışıklık sisteminin ayrı bir sistem olarak incelenmesi de bu dönemlerde başlamıştır. Jenner da çiçek hastalığı üzerinde çalışmıştır ve bu çalışmalar günümüzde bilinen ilk aşı örneği olduğundan çok önemlidir. Fakat aşı sektörünün en önemli gelişmesi sayılabilecek atılım ise Louis Pasteur tarafından 1885 yılında köpekler üzerinde deneyip başarılı olduğu kuduz aşısıyla yapılmıştır. Bu başarı arkasından difteri, tetanoz, şarbon, kolera, veba, tifo, tüberküloz gibi hastalıkların aşı ile engellenebileceği düşüncesi üzerine yapılan çalışmalar bu hastalık aşılarının birer birer bulunmasını sağlamıştır. Peki ince bir iğne ile vücut içerisine verilen bu maddeler nasıl oluyor da insanları bu büyük hastalıklardan koruyabiliyor?


Bunun çok basit ve herkesin bildiği bir cevabı var aslında ‘’Mikrop’’ dediğimiz bakteri ya da virüs kaynaklı hastalığa neden olan organizmalar mükemmel bir arşive sahip olan vücudumuza girdiğinde vücudumuz onların kimlik bilgilerini kaydediyor. Bu sayede bir daha gelmeye yeltenen mikrobumuz istediği etkiyi yapmaya başlayamadan vücudumuzun bağışıklık sistemi dediğimiz koruma kalkanına yakalanıp etkisini kaybediyor. İşte bilim inşaları da bu bilgiden yola çıkarak hasta etme gücü elinden alınmış mikropların kimliğini insan vücuduna önceden veriliyor ki vücut tanısın korunsun ve bağışıklık mekanizması harekete geçsin. Buraya kadar hepimizin ilkokuldan beri bildiği bilgileri tekrarladık. Şimdi başlıca aşı tiplerine bir bakalım. Başlıca aşı tipleri 4’e ayrılır. Bunlar canlı aşılar, ölü aşılar, subünit aşılar ve toksoid aşılar dır.

11 Canlı Aşılar: Yaygın olarak bilinen aşı tanımlaması aslında sadece canlı aşıların tanımıdır. Canlı aşılar vücuda zararsız hale getirilen canlı organizmanın bir solüsyon içerisinde enjekte edilmesiyle oluşan aşılardır. Örnek olarak verem, kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşıları verilebilir. Ölü Aşılar: Aşı için ölü mikroorganizmalar kullanılır. Ölü olmalarına rağmen vücudun antikor oluşturmasını sağlayacak özelliklerine dokunulmamıştır. Bir başka değişle mikroorganizmalar ölse bile kimlik kartları üzerindedir. Boğmaca aşısı örnek olarak verilebilir. Subünit Aşılar: Öldürülen mikroorganizmaların daha küçük parçalara ayrılması ve bu parçaların vücutta antikor oluşmasını sağlaması prensibiyle üretilen aşılardır. Bu aşılardaki temel prensip mikroorganizmanın direk kimliğini vücuda verip olası tehditlere karşı vücudu uyarmaktır. Örnek olarak Hepatit B ve Grip aşıları verilebilir. Toksoid Aşıları: Mikroorganizmaların ürettikleri zehirler kimyasal maddelerle birleştirilerek hastalık yapıcı özelliği ortadan kaybettirilir. Toksoid aşıların özelliği ise mikroorganizmanın başkalaşmasıyla oluşacak tehditleri en aza indirmektir. Bu nedenle mikroorganizma değil ürettiği salgı verilir. Bu tür aşılara ise toksoid aşı denir. Tetanoz ve difteri aşıları bu aşılara örnektir.


HASTALIK

Kızamık Difteri Kabakulak Boğmaca Çiçek Hastalığı Kızamıkçık Çocuk Felci Tetanoz

20.Y.Y. ÖNCESİ AŞI KULLANIMININ YAYGIN OLMADIĞI ZAMANDA YILLIK KARŞILAŞILAN VAKA SAYISI 503,282 175,885 152,209 147,271 48,164 47,745 16,316 1,314

2009 YILI KARŞILAŞILAN VAKA SAYISI

YÜZDELİK OLARAK AZALMA

71 0 1,991 13,214 0 3 0 18

%99.9 %100 %98.7 %91.0 %100 %99.9 %100 %98.6

Yukarıda incelediğiniz tablo İngiltere’nin verileri baz alınarak hazırlanmıştır. Tablo incelendiğinde aşı işleminin işe yaradığı ortaya çıkmaktadır. Zamanında çok kişinin ölümüne yol açmış hastalıklar artık basit bir aşı işlemi ile kesin olarak engellenebiliyor. Sonuç olarak hala birçok hastalık için süren aşı araştırmalarının artması gerektiğini söyleyebiliriz. Kim bilir bugünün ölümcül hastalıkları gelecekte bir aşı ile engellenebilecek

12

Kaynaklar : http://www.niaid.nih.gov/topics/vaccines/understanding/pages/vaccinebenefits.aspx http://www.hastane.com.tr/asi-nedir.html http://www.historyofvaccines.org/content/timelines/all http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2008/12/23/unbelievable-correspondence-with-cdc-about-vaccine-safety.aspx http://image.cdn.haber7.com/haber/haber7/photos/asi_yapilmasaydi_14_bin_kisi_olecekti13666203940_h1017095.jpg http://www.analitikbakis.com/Upload/a%C5%9F%C4%B1-i%C4%9Fne-476129828473968908743. jpg http://www.metinkerem.com/wp-content/uploads/2013/09/EYEPAT_doctor.png http://www.cocuklayasam.com/wp-content/uploads/2014/05/verem-a%C5%9F%C4%B1s%C4%B11. jpg


Ismail BAYRAKTAR ismbyrktr@gmail.com

“kontrollü İlaç Salınımı”

Yüksek Kimyager (Mezun)

S

on yıllarda en çok çalışma yapılan uygulamalardan biri de kontrollü ilaç salınım sistemleridir. İlaçlar dışarıdan kontrollü olarak belli zaman ve dozda hedef dokuya veya organa uygulanarak etkin ve benzer ilaç tedavilerine kıyasla daha etkili olduğu bir tedavidir.

Peki kontrollü olması ne demek? İlacın yüksek konsantrasyonlarda uygulanmasıyla hedeflenen kısım veya çevresinde istenmeyen yan etkiler olabilir. Zamanla ilacın bozunması veya eliminasyonu etkinliğini azaltacaktır. Oysa ideal ilaç konsantrasyonu belli zaman periyotlarında sabit kalması tedavinin sürecini kısaltırken, ilaç etkinliği artacaktır.

13

Kontrollü ilaç salınım sistemleri bu avantajının yanı sıra, sürekli ilaç kullanımın ve enjeksiyonda olduğu gibi ani ilaç yüklemesinin hastada yaratacağı etkinlerinin azaltılması, yarılanma sürecinin kısa olan ilaçların bozunmasının önlenmesi ve lokal uygulamalarda istenmeyen yan etkilerin önüne geçilmesi gibi avantajlara da sahiptir[1]. Şekil 1 : Plazmadaki ilaç konsantrasyonun zamanla değişimi, a) Ağızdan kullanım (normal doz) b) Ağızdan kullanım (aşırı doz) c) Enjeksiyon d) Kontrollü ilaç salınımı ideal doz


Farklı uygulama yollarından verilmek üzere veya etki yerini hedeflendirmek üzere hazırlanan taşıyıcı sistemler de kontrollü salan sistemler arasında sayılır. Bu sistemlerin en yaygın ve eski uygulamaları, sağlık alanında ilaç taşınmasına yöneliktir ve ilacın taşınması saatlerden yıllara kadar sürebilir[2].

Kontrollü salım tıp, eczacılık, kimya, çevre, tarım ve veterinerlik alanlarında gereksinim duyulan ve uygulamaları olan bir konu. Tarımda ve çevrenin korunmasıyla ilgili uygulamalarda gübreler veya böcek öldürücüler, kontrollü salım yapan sistemlerde doğaya zarar vermeden, düşük dozda kullanılarak etkili sonuçlar alınabilir. Kimyasal işlemlerde, fermantasyon ortamına eklenen enzimler gibi pahalı ve atık sorunu yaratan malzemeler kontrollü olarak salınması yoluyla, üretimde süreklilik sağlanabilir

Polimer

İlaç Zaman

14

Kontrollü salınım başlıca uygulama alanı, ilaç taşınmasıdır. İlacın etki gösterebilmesi için önce etkin maddeyi taşıyan ve dozaj şekli adı verilen sistemlerden çıkmaları, daha sonra güvenli ve etkin olarak kana karışması, dokulara dağılmaları ve canlı dışına atılmaları gerekir.

Kontrollü salım sistemlerini hazırlamakta kullanılan biyomalzemeler, doğal veya sentetik olarak elde edilen polimerik moleküllerdir ve sayıları gün geçtikçe artmaktadır. Doğal malzemelerin yüzeyi aldehitlerle çapraz bağlanma yoluyla değiştirilir ve salınım hızı ayarlanır[3]

Şekil 3 : İlaç salınımında görev yapan nanoküreler

Şekil 2 : Zamanla ilaç salınımı


Hangi amaçla kullanılıyor? • Hastalıklara doğru tanı konabilmesi için radyoaktif görüntüleme maddeleri, kontrollü salan sistemler içerisinde uygulanıyor. • Cerrahi alanlarda organ ve doku onarımında ya da yanık, yara iyileşmelerinde büyüme faktörlerini, genleri veya antibiyotikleri içeren kontrollü salım yapan doku yamaları veya damar destekleri uygulanıyor. • Kanser tanı ve araştırmalarında uygulanıyor. • Daha önceden belirtiğimiz gibi uzun süreli ilaç kullanımlarını önlemek amacıyla kullanılıyor[4]. Kontrollü ilaç, salınım sistemlerinin pek çok ticari örnekleri mevcut olup, günümüzde birçok hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılmıştır. Bunlar arasında göz hastalıkları (glaucoma, yapay göz), doğum kontrolü, antikoagülasyon ve bağışıklık mekanizmalarının sağlanması, şeker hastalığı, diş hastalıkları (fluorid salınımı), kanser, kalp hastalıkları vb. sayılabilir. Sonuçta ilacın aşırı dozu ve etkisinin zamanla azalmasının önüne geçilebilmiştir ve bu da tıp alanında ilerisi için umut vericidir. Kaynaklar : 1. Denizli, A., Kiremitçi, M., Pişkin, E., 1988. Kontrollü Salınım Teknolojisinin Kemoterapik Uygulamaları, ANKEM Dergisi 77-85. 2. Yüksel, N., Baykara, T., 1991. İlaç Taşıyıcı Sistemler Olarak Mikroküreler ve Hazırlama Yöntemleri, Pharmacia-JTPA 31: 54-68. 3. Sezgin, Z., Yüksel, N., Baykara, T., 2003. İlaç Taşıyıcı Sistemler Olarak Polimerik Misellerin Hazırlanması ve Karakterizasyonu, Ankara Ecz. Fak. Dergisi 32: 125-142. 4. Şengel, T., Hasçiçek, C., 2009. Surface Modification of Polymeric Nanoparticulate Drug Carriers Systems, Ankara Ecz. Fak. Dergisi 38: 137-154. http://obrienlawfirm.com/wp-content/uploads/2012/12/NewDrug.png

15


Firuze YÜKSEL fiiruzeyuksel@gmail.com

IÇILEBILIR KIMYA

Kimya Mühendisi (Ögrenci)

Y

üzyıllardır insanlar kimyayla iç içe yaşamıştır. Farkında olsak da olmasak da yaşamımızın birçok yerinde reaksiyonlarla işimizi görüyoruz. Temizlikte, kozmetikte, medikalde hatta içtiğimiz içeceklerde bile kimyanın tam içindeyiz. Meyve sularındaki katkı maddeleri, şaraptaki alkolün tamamı kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşmuştur. Bu yazıda tükettiğimiz şarabın kadehimize doluş hikâyesini ele alacağız.

16

Şarap yapımı uzun ve meşakkatli olmasının yanında evde kendi arınık ortamınız da yapabileceğiniz kadar da basit bir iştir. Temel bir kimya bilgisiyle ev yapımı şarabınızı hazırlayabilirsiniz. İşlem 3 ana basamaktan oluşur. Bunlar; ezme-sıkma, mayalanma ve saklamadır. Şarap yapımı için gerekli olan alet edevatlar: Gıdanın konulması için uygun bir kova, Cam damacana, Hidrometre, vinometre, termometre, Akvaryum hortumu, Hava kilidi, Steril eldiven ve sürmek için kullanacağımız bir tülbenttir. Kaç litre şarap yapmak istiyorsanız iki katı kadar üzüm kullanmanız gerekir. Bunun yanında şarap mayası, maya gıdası, arınık etmek için sodyum Metabisülfit, şarap için ise potasyum Metabisülfit gereklidir.


Yanda gördüğünüz hidrometreyi sıvı içine attığınızda, sıvı yüzeyine çıkan hidrometrenin dereceli kısmı sıvıdaki şeker miktarını verir. Ölçüm yaparken hidrometrenin kaba yapışmamasına dikkat edilmelidir ve ölçüm 20 derece civarında yapılmalıdır. Hidrometrenin ambalajı üstünde kaç gram şekere ne kadar alkol elde edeceğimiz de belirtilmektedir

Vinometrenin kullanımında ise öncelikle hunisine doldurduğunuz sıvının kılcal borudan akmasını sağlamanız gerekir. Ardından ters çevirdiğinizde kanaldan bir miktar daha sıvı akar. Sıvının durduğu yer size sıvıdaki alkol miktarını verir. Bu ölçümde dikkat edilmesi gereken husus kanalda havanın olmaması ve ölçümün 20 derecede yapılmasıdır. Ayrıca 3 kez ölçüm yapıp sonuçların ortalamasını alırsanız daha sağlıklı bir değere ulaşmış olursunuz. Hava kilidi, bir ucu damacanada diğer ucu ise su dolu bir kapta olan düzenektir. Bunu ayrıca akvaryum hortumu ile de yapabilirsiniz. Sodyum ve potasyum Metabisülfit kullanım amacı ise mayanın yapacağı fermantasyonla şişedeki hava basıncını yükseltip şişeyi kırmasını engellemektir. Bunu ufak bir kükürt hilesi olarak da nitelendirebiliriz. Sodyum Metabisülfit tuz içerikli olduğu için kalp ve tansiyon hastaları için tehlike arz eder. Bunun için daha çok temizlik alanında kullanılır. Potasyum Metabisülfit ise asitli ortamda daha etkin olduğundan şarap içeriğinde kullanılır. Eğer şarabınızı kısa sürede tüketecekseniz kükürt kullanmanız gerekli değildir. Zira kükürt kısa süreli kullanımda istenmeyen koku yapabilir. Kükürt şarap yapımında koruyucu amaçlı kullanılır. Kısa süreli tüketimleriniz için %13 ve üzeri alkol oranı da şarabınızı koruyacaktır. Şarap yapımında hijyenin çok önemli bir yeri vardır. Kullanılacak kap özenle yıkanıp temizlenmelidir. 2 gram sodyum Metabisülfit ve 1 çay kaşığı limon suyunu su ile karıştırarak şişe arınık edilebilir. Daha sonra toz almayacak bir şekilde kurumaya bırakılır. Kükürtlü suyla arınık edilen şişe su ile durulanmaz, kükürtten arındırılmaz. Çünkü bu solüsyon zehirlidir. Elle, gözle teması engellenmeli, çocuklardan uzak tutulmalıdır. Ayrıca şarap yapılacak ortamın ısısının ve ışığının sabit olması gerekir. Sıcaklık yaklaşık 20 derece civarında olmalı, ortam da fermantasyonun hızı açısından karanlık olmalıdır. Şarabın beklediği ortamın dezenfektesi için 2 çay kaşığı sodyum Metabisülfit bir gazete kağıdına sarılıp yakılabilir. Yakma işlemi kapalı ortamda olmalı ve bu ortamdan uzak durulmalıdır. Daha sonra bu ortam havalandırılmalıdır.

17


Özellikle bağbozumu denilen 15 üzümlerin ivedilikle, hırpalanivenlerle taneler patlatılır. Bu sırada Aksi taktirde bu acı-buruk bir tat metre yardımıyla ölçülür. Oran edilip karıştırılır. Ölçüm tekrarlanır. sağlayacaktır. 20 litre (patlatılmış kükürtlenerek yabani mayalardan Yapılan kovanın üstünde en tülbentle örtülür. 24 saat sonra kovanın oluşturur. Bu posanın leceğinden posanın

18

Ağustos- 15 Ekim tarihleri arasında hasat edilen madan ve yıkanmadan taneleri ayrılır. Steril eldüzüm çekirdekliyse çekirdekler kırılmamalıdır. verebilir. Oluşan bu şıranın şeker oranı hidro1100 olmalıdır. Eğer daha düşükse şeker ilave Bu şeker fermantasyon sonucu % 13 alkol oranı üzüm tanesi) 1 gram Potasyum Metabisülfit ile arındırılır. az 4 parmak boşluk bırakılıp, kovanın üstü sonra mayalanmaya bırakılır. Bir süre üstünde posa birikerek bir kapak kapağın uzun süre susuz kalması küflenmesine neden olabikova günde 2 kez karıştırılıp ıslanması sağlanır.

Yaklaşık 10 gün sonra hidrometreyle ölçüm tekrarlanır ve oranın 1020 olması beklenir. Bu orana ulaşan karışımın posası tülbent yardımıyla ayrılır. Bu şıradan azami ölçüde yararlanmak için posanın üstüne kevgir konulup cibre steril eldivenle sıkılır. Böylelikle şıra cibreden de arındırılır. Kalan şıraya hava kilidi takılır. Şarap farklı ebatlardaki şişelere omuz hizasına kadar doldurulur. Çünkü şarabın belli miktarda havaya ihtiyacı da vardır. Daha önce fermantasyon köpürme şeklinde olurken hava kilidi takılan şişelerde gözle görülür bir gaz çıkışı olur. Bu aşamada şişenin dibindeki tortu akvaryum hortumuyla ayrılmalıdır ve bu işlem her tortu birikiminde tekrarlanmalıdır. Böylelikle şarap berrak bir görünüm kazanır. Gaz çıkışı bittiğinde hidrometre yardımıyla şeker oranının sıfırlandığı onaylanır, vinometre yardımıyla ise istenilen alkol oranına ulaşılıp ulaşılmadığı saptanır. Damacanadaki şarap şişelere doldurulur. Şarap dinlenmeye alınır. Şarap +4 ile -5 derece arasında dinlendirilirse içindeki tartarik asit kristalize olarak dibe çöker. Bu da size daha yumuşak bir içim sağlar. Bir sonraki bağbozumu zamanına şarabınız içime hazır olur. Afiyet olsun. Kaynaklar : http://www.evdesarap.org/srpyapim.htm#01 http://www.hayyam.com/konuk-yazarlar/evde-sarap-yapimi/ http://www.inisiyatif.net/bilgiweb/Document/wine/makewine.htm http://www.efmeyra.com/wp-content/uploads/2014/05/grapeglass.png http://i00.i.aliimg.com/wsphoto/v0/643238314/free-shipping-5L-wooden-Oak-Wine-Agingwood-Barrel-Rum-Cask-Beer-Keg.jpg_250x250.jpg http://3.bp.blogspot.com/-CWONMvQ58PY/UKfWbLZsnyI/AAAAAAAACXc/wxgoTdC3c9w/ s1600/uzumdensaraba.jpg http://www.vfautomatika.hu/szurestechnika/kepek/bilek_szures.jpg


Anıl Yasin AKDOGAN anil_yasin_akdogan@hotmail.com

DISPERGATÖRLER

Kimya Teknikeri (Mezun)

S

uda çözünmeyen katı maddelerin su için de homojen olarak dispersiyon oluşturmasını sağlayan yardımcı maddelerdir. Bu maddeler özellikle suda çözünmeyen dispers boyar maddelerin flotte içinde homojen dağılması için önem taşır. Dispers boyar maddelerin flotte içerisinde homojen olarak dağılabilmesi için yapılarında yaklaşık % 45 – 55 oranında dispergir madde içermesi gerekir. Dispergatörler üç şekildedirler; • Anyonik tipte suda çözünebilen dispergatörler • Anyonik ve noniyonik tipte yüzey aktif maddeler • Polimerler Bu bileşikler boyarmaddeyi suda kolaylıkla dispersiyon haline getirir. Böylece uygulanan işlem boyunca boyar madde stabil hale gelir. Partiküllerin kabalaşması veya dispersiyonun bozulmasına koagülasyon denir. Dispergatörler tüm işlem boyunca boyarmaddenin stabil halde kalmasını sağladığı gibi koagülasyon oluşumunu da engeller. Dispers boyar maddeler için dispersiyon maddelerinde aranan özellikler

• Boyarmaddeye ve elyafa yan etkisi olmamalıdır. • Güçlü bir dispersiyon yeteneğine sahip olmalıdır. • Suda kolay ve çabuk çözünebilmelidir.

19


Örnek bir dispergatör Görünüm

Sarımsı berrak sıvı

İyonik karakter

Anyonik / noniyonik

Kimyasal yapısı

Sülfone alkil eterlerin karışımı

20 o C deki yoğunluk

1.03

Köpük gücü

Düşük

Uygunluk

Anyonik / Noniyonik / Katyonik boyarmadde ve kimyasallarla uyumlu

Özellikleri • Mükemmel çözünürlük • Yüksek sıcaklıklara karşı stabilite. • Poliesterin pamuk , yün ve ipek karşımlarının boyanmasında uyumluluk gösterir. • Çevre dostu ürün.

20

Dispergatörlerin işletmeye faydaları • Yağları emulsifiye eder. • Boyarmadde dispersiyonunu sağlar • Dispersiyon stabilitesi artışına karşı uyumluluk • Polyester oligomerleri için kısmen çözücü görevi görür Tekstil işletmelerin de genellikle Anyonik ve noniyonik tipte yüzey aktif maddeler dispergatör olarak kullanılırlar. Dispergatörler HT şartlarda poliester boyama için kullanıldığında boyarmadde moleküllerinin homojen dağılmasını sağlayarak düzgün boyama sağlar. Dispergatörler ve reaktif boyarmaddelerle boyanmış üründe yıkama sonucu maksimum haslık sağlanır. Dispersiyon özelliklerinden dolayı boyarmadde taneciklerinin ve kirlerin kumaş üzerine tekrar çökmesini önler. Kaynaklar : Tekstil on terbiyesi solver kimya.com http://teknolojikarastirmalar.com/pdf/tr/04_2010_4_1_76_488.pdf http://fernakimya.com/wp-content/uploads/4.png http://www.heykem.com/navigation/varil.jpg http://www.heykem.com/navigation/kapaklitoplu.jpg


Yavuz Selim KART kim_muhselim@hotmail.com

KIMYA VE INTERNET

Kimya Mühendisi (Mezun)

M

erhaba Arkadaşlar,

14. Sayıda yine sizlerleyim. Öğrendiklerimi öğretme, bildiklerimi paylaşma yolunda hızlı adımlarla yol alıyoruz. 13 sayıdır şunu gördüm ki öğrettikçe daha çok öğreniyorum. Bu beni araştırmaya ve yeni şeyler öğretmeye teşvik ediyor. Yazımı okuyan arkadaşlara şunu öneririm ki sürekli yazsınlar. Her yönden kişisel gelişiminize fayda sağlayacaktır. İnternette bir şey aramak sıkıntı bir durum olabiliyor. Doküman bulamadım. Bilgi bulamıyorum. Bu durumlara internette sıklıkça rastlıyorum. İşte bu yazıda sizlere bunun ile ilgili bir şeyler anlatacağım. Nasıl doküman bulunur? Nasıl arama yapılır? Bu gibi şeylerden sizlere bahsedeceğim. Umarım yararlı olur. Arama Yapmak İnternette arama yaparken ilk önce ne aradığınızı bilmelisiniz. Komik geliyor olabilir. Ne aradığımı bilmeden nasıl arama yaparım ki diyor gibisiniz. Burada kast ettiğim şey kelime seçiminin düzgün ve anahtar kelimelerinizin özenle seçilmiş olması. Böyle bir seçim yaparsanız arama süreniz kısalır ve aradığınızı daha hızlı bulursunuz. Ararken neler yapacağız sıra ile belirtelim. 1-) Arayacağınız konuyla ilgili anahtar kelimemizi seçeceğiz. Doğru sonuç için birden fazla sayıda anahtar kelime seçmeniz faydanıza olacaktır. 2-) Eğer anahtar kelimeniz birden fazla ise kelimeleri birbirine bağlarken aralarına "and", "&" veya "+" işaretlerini yerleştirin ve bu işlemi yaparken tırnak işaretleri kullanmayı unutmayın. Örnek: Diyelim ki analitik kimya ile ilgili bilgi arıyorsunuz. Nasıl arayacağız? Analitik kimya ile Google’dan sonuçlara bakalım:

21


Resim 1 : İnternet arama sonucu 1

Klasik arama neticesinde 835 bin sonuç çıkıyor. Peki şu şekilde ararsak, “analitik+kimya” ile Google’dan sonuçlara bakalım:

22

Resim 2 : İnternet arama sonucu 2 Bu şekilde aramamız neticesinde sonuçlarımızda yüzde 90 ‘ a yakın azalma oldu. Bu azalma işlerimizi ciddi anlamda kolaylaştırır. 835 bin neresi, 99 bin neresi… 3-) Anahtar kelimelerin bulunduğu sayfalara ulaşmak için kelimeleri çift tırnak içine alın. Bu 3. madde ile araştırırsanız sonuçlarınız önemli ölçüde azalır ve işiniz kolaylaşır. Başka hangi yöntemleri kullanarak aramalarımızı genişletebiliriz bunları inceleyelim. Uzantı tipi ile arama yapmak Bu yöntem aramalarınızı oldukça güzelleştiren bir yöntem, bilen var mı bilmiyorum lakin bu yazıyı okuyorsanız hemen deneyip sonuçlara göz atmalısınız. Konuyu örnekleyelim, misal olarak;


kromatografi hakkında doküman arıyoruz. Doküman tipimiz de Acrobat Reader’in açacağı şekilde bir doküman olsun yani pdf türünde bir doküman olacak. Peki arama işlemini nasıl yapacağız? kromatografifiletype:pdf şeklinde aramamızı Google arama çubuğuna yazıyoruz ve çıkan sonuçları inceleyelim. İşimize yaramış mı bir görelim. Resim 3’te sonuca bakalım.

23

Resim 3 : İnternet arama sonucu 3 Görüldüğü üzere aramamız neticesinde her doküman pdf olarak geldi. Peki bu işlemi sadece pdf olarak mı yapabiliyoruz? Tabii ki hayır. Word dosyası olsun, Power Point dosyası olsun, Excel dosyası olsun bu şekilde aratarak kısa zamanda etkili sonuçlar alabiliyoruz. Word Dosyası aramak için: kromatografifiletype:doc ya da kromatografifiletype:docx Power Point aramak için: kromatografifiletype:ppt ya da kromatografifiletype:pptx ya da kromatografifiletype:pps Excel dosyası aramak için: kromatografifiletype:xls ya da kromatografifiletype:xlsx gibi arama işlemlerini sizler de deneyerek çıkan sonuçları inceleyebilirsiniz. Aklınıza gelen dosyaları bu şekilde daha hızlı bulabilirsiniz.


İçerikli Arama Yapmak Şimdi daha içerikli arama nasıl yapılır bir bakalım. Aramamızı belli bir site üzerinden yapmak istiyorsak ne yapacağız?

24

Resim 4 : İnternet arama sonucu 4 Bu şekilde; site: www.aramayapmakistediginizsite.com aramayapacağınızbaşlık Şeklinde istediğimiz bir site ile ilgili ve istediğimiz başlığa göre arama yapabiliriz. Resim 4 ile inovatifkimyadergisi.com sitesinde kimya ile ilgili geçen başlıkları aradım ve çıkan sonuçlar bize gösterildi. Peki yazacağımız kelime içinde başka benzer kelimelerinde olmasını istiyorsak işlemi nasıl yapacağız? Bu şekilde; site: www.aramayapmakistediginizsite.com aramayapacağınızbaşlık~ekkelime

Resim 5 : İnternet arama sonucu 5


Resim 5 ’te görüldüğü üzere içinde reaksiyon kelimesi geçen ifadeler bulunmuş oldu. Siz de bu şekilde arama yaparak işlerinizi daha kolay hale getirebilirsiniz. Author: Aranılıcakyazarismi -> Yazar ismi ile arama yapıp sonuçlar almanızı sağlar. filetype:pdf site:inovatifkimyadergisi.com -> Site üzerindeki tüm pdf belgeler görüntülenir yoksa görüntülenmez. Genel olarak söyleyeceğim şeyler bunlar. Bunun haricinde eğer görsel bir resim aramak istiyorsanız da bunun için Google arama araçlarına girmelisiniz. Misal HPLC ile ilgili bir resim istiyorsunuz ve bunu sunumunuzda kullanmak istiyorsunuz o zaman Google sitesini açıp HPLC yazmalısınız veya İngilizce Türkçe isimlerini ayrı ayrı aratıp sonuçları inceleyebilirsiniz. HPLC için sonuçları Resim 6 ’da inceleyelim.

Resim 6 : İnternet grafik arama sonucu 6 Burada altı yeşil ile çizili kısma tıklayınca, kırmızı ve mavi içerikli kısımlar görünüyor. Buradan boyutunu ve türünü girerek istediğimiz resim sonucuna ulaşıyoruz. Bu sayıda anlatacaklarım bunlardan ibaret. Bu işlemler akılda kalıcı gibi gözükmeyebilir. Akılda kalıcılığı sağlamak için sürekli pratik yapmalısınız. Bu sayede düşünmeden sadece odaklanarak daha hızlı şekilde aramalar yapabilirsiniz. Bu bilgilerin işinize yarayacağını düşünerekten bir sonraki sayımızda görüşmek üzere diyorum. Saygı ve Sevgilerimle Kaynaklar : http://www.google.com.tr/intl/tr/insidesearch/tipstricks/ http://www.google.com.tr/intl/tr/insidesearch/tipstricks/all.html http://i.tmgrup.com.tr/aktuel/2013/09/22/Haber/1379863496697.jpg

25


Röportaj Lundbeck İlaç Şirketi Genel Müdürü Kimya Mühendisi

Şebnem Girgin

ile Ayın Röportajı

Merhaba, öncelikle röportaj için bize zaman ayırdığınız için İnovatif Kimya Dergisi olarak size teşekkür ediyoruz. Firmanızın kuruluş öyküsünden ve çalışmalarından kısaca bahseder misiniz?

26

Lundbeck, 1915 yılında Danimarka Kopenhag’da kurulmuştur. Kurulduğu ilk yıllarda ilaç dışında farklı alanlarda ticari faaliyetleri sürdürmüştür. Geniş bir ürün yelpazesi zemininde 60 yıllık büyüme ve gelişme sonrasında, Lundbeck 1970'lerin sonunda diğer birimlerini kapatma kararı almış ve yalnızca ilaçların geliştirilmesi ve tıbbın hizmetine sunulmasına odaklanmıştır. 1980'lerin sonunda, Lundbeck iş stratejisi odak noktasını daha da özelleştirmiştir ve bundan sonraki bütün çabalarını beyin hastalıklarının tedavisine yönelik ilaçların geliştirilmesi, üretimi ve tıbbın hizmetine sunulmasına adamıştır. Lundbeck bugün merkezi sinir sistemi hastalıklarının tedavisine yönelik ürünleri ile 57 ülkede yaklaşık 6.000 çalışanı ile faaliyet göstermektedir.

Lundbeck bir vakıf şirketidir. Lundbeck vakfının da varlığı ile Danimarka’da araştırmaya en büyük önemi veren kuruluşlardan birisidir. Araştırma ve geliştirme birimlerinde 1.200 'den fazla uzman istihdam etmektedir. Lundbeck her yıl gelirinin yaklaşık % 20’sini, dünya çapında, beyin hastalıklarına sahip, milyonlarca insan için tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi amacıyla, yeni ilaçların araştırılması ve geliştirilmesine ayırmaktadır.


Öncelikle sizi tanıyalım bize kendinizden, şirketteki pozisyonunuzdan ve şirketin vizyonundan bahseder misiniz? Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği mezunuyum. Mezuniyetimden bu yana hep ilaç sektöründe çalıştım. İlk on yılım pazarlama, satış yönetimi, stratejik planlama gibi pek çok görevi birbiri arkasına yapabildiğim gerçek bir öğrenme dönemiydi. Daha sonra o dönemlerde sektörümüz için çok yeni olan pazar erişimi ve kurumsal ilişkiler alanında çalışmaya başladım. Bu dönem benim için eşsiz bir deneyimdi çünkü günümüzde ilaç sektörü için en kritik noktaya gelmiş olan ürün fiyatlandırmasını, geri ödeme süreçlerini ve kamudaki paydaşlarla birlikte çalışmayı on yıl gibi bir süre tecrübe etme fırsatı buldum. Tüm bu yıllar boyunca GSK, Lilly, Wyeth ve Pfizer gibi uluslararası firmaların ekiplerinde yer aldım 2013 yılı Mart ayından itibaren üstlendiğim Lundbeck Genel Müdürlüğü ise benim için çok özel ve değerli. Lundbeck’in misyonu psikiyatrik ve nörolojik rahatsızlıkları olan kişilerin yaşam kalitesini yükseltmektir. Vizyonu ise bu alanda bir dünya lideri olmaktır. Merkezi sinir sistemi alanına olan odağıyla ve keşifleriyle hastaların hayatlarında yaratabildiği farklarla büyük gurur duyuyorum. Lundbeck, dünya üzerinde psikiyatrik ve nörolojik bozuklukların tedavisine odaklanmış tek entegre ilaç şirketi. Bu tarz merkezi sinir sistemine yönelik ilaçlar üretilmesi firmanın geçmişinden kaynaklı bir seçim şekli mi, Firmanızın bu tür hastalıkların tedavisine yönelme nedeni nedir? Lundbeck kuruluş döneminde farklı alanlarda ticari faaliyetlerini sürdürürken, 1980’ler sonrası araştırma ve geliştirme faaliyetlerini sadece merkezi sinir sistemi (MSS) rahatsızlıkları üzerine odaklamıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 700 milyon kişi MSS hastalığı tanısı almıştır ve tedavideki ilerlemelere ve erken tanıyı artırmak için yapılan çalışmalara rağmen bu kişilere karşı belirgin bir stigmanın varlığı da gerçektir. Dünyada bu odağa sahip tek firma olarak bu alanda bir misyonunun olması Lundbeck’i özel kılmaktadır.

27


Lundbeck, Merkezi sinir sistemi ile ilgili hastalıkların tedavisine odaklanmış; araştırma ve geliştirme temelli bir ilaç firması, bu doğrultuda sosyal sorumluluk projelerinde yer aldınız. Gelecekte buna benzer projeleriniz var mı? Varsa nelerdir? Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre merkezi sinir sistemi hastalıklarının topluma yükü üretkenlik kaybı nedeniyle sadece Avrupa’da 350 milyar eurodur ve bu tutar kalp hastalıkları ve kanserin toplam yükü kadardır. Bu nedenle, merkezi sinir sistemi hastalıkları her zaman sağlık ajandasında en üst noktalarda yer almalı; ayrılan bütçeler, oluşturulan teşhis ve tedavi rehberleri hep bu bilinçle ele alınmalıdır. Merkezi sinir sistemi hastalıklarının toplumsal yükünün ülkemizde de daha iyi anlaşılması ve sağlık politikaları geliştirilirken hak ettiği önceliği alabilmesi için tüm paydaşlarımızla birlikte çalışmak, projeler geliştirmek ve desteklemek bizim için de önceliklidir. Bu noktada Lundbeck’in globalde yürüttüğü önemli projelerinden biri olan Lundbeck Enstitüsünden bahsetmek isterim. Lundbeck içinde uluslararası bir eğitim platformu olan Lundbeck Enstitüsü, kurulduğu 1997 yılından itibaren tıpta mezuniyet sonrası akreditasyonu ile kredilendirilen eğitim aktivitelerini yürütmektedir. İlgili tedavi alanlarında karşılaşılan zorlukların tartışılmasını ve güncel yayın ve araştırmaların gözden geçirilmesini hedefleyen bu toplantılara şimdiye kadar 65 ülkeden 4300 uzman katılmış olup enstitünün danışman kadrosunda uluslararası platformlardan 80 psikiyatri ve nöroloji uzmanı yer almaktadır. Misyonu psikiyatrik ve nörolojik hastalıkları olan insanların yaşam kalitelerini yükseltmek olan biz Lundbeck’liler, bu alanın daha iyi anlaşılması, hastaların daha iyi hayatlar sürebilmesi konusunda kendimizi sorumlu hissediyoruz. Lundbeck’in 100. kuruluş yılı olan 2015 yılının bu anlamda sembolik bir öneme sahip olduğunu düşünerek, paydaşlarımızla yürüttüğümüz tüm çalışmalarımıza bu dönemde daha büyük bir motivasyonla ivme kazandırıyor olacağız.

28


Türkiye’deki ilaç sektörünün bugünkü ve gelecekteki durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Son yıllarda sağlık sektörünün büyük bir değişimin içerisinde olduğunu söyleyebilirim. Bunun sonucunda sektörün doğru iş modellerini bulma yolunda çok ilerlediğini düşünüyorum. Şöyle örnek vermeye çalışayım. Lundbeck, merkezi sinir sistemi alanına değer katmayı misyon edinmiş bir vakıf firması olduğu için sorumlu paydaş zihniyetiyle çalışmayı prensip olarak benimsemiştir. Burada odak, hastanın hayatında fark yaratacak tedavi seçeneklerinin doktorlar tarafından en iyi şekilde bilinmesi ve bu tedavinin ulaşılabilir olmasıdır. İş modelinizi bu şekilde yerleştirdiğinizde, pratiğinizin her aşamasında buna göre yaşarsınız. Bu nedenle biz ülkemizde ürün tanıtım elemanlarının gitgide daha fazla eğitimli olma gerekliğinden ve artan etik düzenlemelerden çok memnunuz. Sektördeki bir diğer dönüşüm de, sağlık meslek mensuplarına birebir yapılan tanıtım faaliyetlerine ek olarak gitgide çok kanallı ve çok paydaşlı bir iletişim platformunun desteklenmesi gerekliliğidir. Bu nedenle sektörümüzdeki hemen her pozisyonun gerektirdiği yetkinliklerin değişeceğine ve inovasyonun çok daha fazla günlük hayatımıza gireceğine inanıyorum. En önemli dönüşümü de kamu ve özel sektörün, hasta ve toplum sağlığı odağıyla “birlikte hareket eden paydaş” zemininde çalışmasının giderek artması olarak görüyorum. Hastanın öncelikle koruyucu sağlık hizmetlerini alması, gerektiğinde teşhis ve tedavi için en modern yöntemlere ve akılcı ilaç kullanımı prensipleri doğrultusunda en inovatif tedaviler dâhil tüm alternatiflere ulaşabilmesi için giderek daha fazla birlikte hareket edilmesini bekleyebiliriz. Bu doğrultuda, sektörün kamuyla daha fazla iletişimde olması, ülkemizin sağlık hedefleri ve bütçeleri belirlenirken sektörün aktif bir rol ve sorumluluk üstlenmesi, daha hızlı ve daha net süreçlerin yerleştirilmesi bu amaca olumlu hizmet edecektir. Sektörün büyümesine ve gelişmesine katkıda bulunacağını düşündüğünüz tavsiye ve önerileriniz nelerdir? Ülkemiz her zaman önemli yatırımları çekme, Ar-Ge, üretim ve yönetim alanlarında merkez konumunda olma açısından yüksek potansiyele sahip. Bizler de yöneticiler olarak kendi firmalarımız içinde ülkemizin bu alanlarda daha fazla ön planda olması için ciddi bir mücadele veriyoruz. Açıklanan 2023 vizyonu içinde, sağlık ve ilaç sektörlerinin gerçek birer lokomotif olabileceğine gönülden inanıyorum. Bu nedenle, sektör olarak başta Sağlık Bakanlığımız olmak üzere farklı bakanlıklarımızla yapılan strateji planlarına ve iş birliği çalışmalarına çok değer veriyorum ve hayata geçmeleri için desteklenmesini hepimizin görevi olarak görüyorum. İkinci çok önemli husus ise, yenilikçi ürünlere erişimin çok geç olması. Bu gerçeğin öncelikle çok derin bir şekilde hastaları, sonrasında ilaç sektörünün tüm oyuncularını etkilediğini söylemek mümkün. Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Projesi çerçevesinde önemli sağlık parametrelerinde öne çıkmış, birçok ülke tarafından örnek olarak takip edilir hale gelmiştir. Bu kapsamda, yenilikçi ilaçlara hızlı erişimin de düzenli olarak sağlanması tüm paydaşlara fayda getirecektir.

29


Bize Ar-Ge stratejinizi anlatır mısınız? Firmanız, Ar-Ge projelerinde hangi hastalıklara odaklanmıştır? Merkezi Kopenhag’ da bulunan ve global bir firma olan Lundbeck, merkezi sinir sistemi hastalıklarının tedavisine odaklanmış ve bu alanda yenilikçi tedaviler geliştirmeyi hedefleyen, sürdüren, yeni molekül araştırma ve geliştirmesine büyük yatırım yapan bir firmadır. Günümüzde, bilimsel araştırmalara rağmen merkezi sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde pek çok karşılanmamış ihtiyaç varlığını sürdürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ ne göre, dünyada 700 milyon insan merkezi sinir sistemi hastalığı tanısı almış durumdadır. Bu hastalıkların hastalar üzerindeki etkisi ise yaşam süresi beklentilerini normal nüfusa göre 10-20 yıl kısaltmasıdır. Lundbeck, merkezi sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde karşılanmamış ihtiyaçlara yanıt aramanın önemli olduğunu bilerek bu alanda hedeflerini belirlemektedir. Araştırma ve geliştirme faaliyetleri depresyon, alkol bağımlılığı, şizofreni, bipolar bozukluk, Alzheimer ve Parkinson Hastalığı alanlarındadır ve santral sinir sistemi hastalıkları olan kişiler için yenilikçi tedaviler sunulmasını amaçlamaktadır. Bu amaçla Lundbeck, 50 yıldan uzun bir süredir sinirbilim alanında önde gelen araştırma projelerinde yer almaktadır.

30

2013 yılında Lundbeck’ in karının %20’ si araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ayrılmıştır. Lundbeck, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini yürütürken Vernalis plc. (İngiltere), Genmab A/S (Danimarka), Ossianix Inc. (ABD) gibi biyoteknoloji firmalarıyla ve Otsuka,Takeda ve Merck & Co. gibi ilaç firmalarıyla stratejik ortaklıklar kurmaktadır. Bu ortaklıkların yanısıra Lundbeck King’ s College, New York Üniversitesi, Mayo Kliniği ve Heidelberg Üniversitesi gibi bilimsel ve akademik kurumlarla da birlikte çalışmalarını sürdürmektedir. Firmanızda Ar-Ge çalışmalarıyla ilgili olarak Türkiye'de ve yurt dışında neler yapılıyor? Türkiye ile yurt dışındaki Ar-Ge çalışmaları arasındaki fark nedir ve şirket olarak Ar-Ge çalışmalarına verdiğiniz önemden kısaca bahseder misiniz? Lundbeck’ in yenilikçi araştırma ve geliştirme faaliyetleri ve tedavide karşılanmamış ihtiyaçlara yanıt verme hedefi doğrultusunda nöroloji ve psikiyatri alanındaki en yeni projeleri ve alınan sonuçları üzerine bilgi vermek isterim.

Alzheimer ve Parkinson hastalıkları alanındaki global projeleri anlatmakla başlayabilirim. Bu tedavi alanlarında araştırmacılar, bu hastalıkların gelişmesine neden olan ve bu hastalıklara özgü gen mutasyonlarını tanımlamış durumdalar. Buna ek olarak bazı proteinlerin aktivitelerinin biliniyor olması, bu iki hastalığın altında yatan neden üzerinde etki gösterebilecek yeni tedavilerin geliştirilmesinde yararlı olabilir. Parkinson Hastalığı’ nda alfa sinüklein adlı proteinin hastalık seyri boyunca çözünmeyen cisimcikler halinde beyinde ortaya çıktığı uzun bir süredir bilinmektedir. Bu protein yapısı üzerinde etki gösteren bir tedavinin hastalığın seyrini yavaşlatabileceği düşünülmektedir. Lundbeck bu alanda alfa sinükleine bağlanan bazı antikorları tanımlamış durumda. Bu antikorlardan biri ile de hayvan deneylerinde olumlu sonuçlar rapor edildi. Bu proje inovatif olması nedeni ile dünyanın önde gelen Parkinson araştırmaları merkezlerinden biri olan Michael J. Fox Vakfı tarafından araştırma bütçesi desteği ile dikkate değer görüldü.


Alzheimer hastalarında da benzer şekilde beyinde tau ve beta amyloid proteinleri birikmekte ve beyin yapısını bozmakta. Danimarkalı araştırmacılar, tau araştırmaları uzmanı olan, New York Üniversitesi’ nden Professor Einar M. Sigurdsson ile birlikte çalışarak tau protenine karşı çalışan bir antikor ve hastalığın erken evrelerinde bu antikorun yararlılığını anlamaya yönelik bir tanısal belirleyici geliştirmeye çalışmaktalar. Bu proje ile daha uzun sürede ve daha yüksek bütçelerle yürütülecek çalışmaların daha belirli bir alana odaklanması ve muhtemel bir tedaviye daha kısa zamanda ulaşılması hedeflenmektedir. Şizofreni alanında ise Lundbeck uzun yıllardır genetik varyasyonlar üzerinde çalışmakta ve şizofreni ile depresyon alanında uluslararası bir ortaklık platformunda yer almakta. Avrupa Yenilikçi İlaçlar İnisiyatifi (IMI) ve NEWMEDS işbirliğinde üniversite ve ilaç firmalarının yer aldığı bu ortaklık platformunun çalışmaları sonucunda insan genomunda belirli bazı varyantların beyin işlevselliği üzerindeki doğrudan etkileri Nature dergisinde yayınladı. Bu varyantları taşıyan kişilerin yaşamı kısıtlayıcı ve tehdit edici önemli bir santral sinir sistemi hastalığı olan şizofreni hastalığına yakalanma risklerinin yüksek olması nedeniyle bu araştırma sonuçları şizofreni hastalığının nedenlerini daha iyi anlamaya yardımcı olmak açısından önem kazanmıştır. Lundbeck Türkiye olarak geliştirilmekte olan ürünlerimizin klinik çalışmalarında yer alıyoruz ve klinik çalışmaların giderek artan bir oranda ülkemizde yürütülmesini amaçlıyoruz. Uzun soluklu projelerle yıllar içinde gerçekleşen Ar-Ge projelerimiz sonrasında tedaviye sunduğumuz yenilikçi ürünlerin, ihtiyaç duyan hastalara ulaşabilmesi ve hayatlarında bir fark yaratabilmesi çalışmalarımızda en önemli amacımız ve motivasyon kaynağımızdır. İlaç pazarlama trendlerinin başında gelen ve yeni yeni adaptasyon sağlanan dijital uygulamalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Dijital uygulamaların pazarlamadaki avantajları nelerdir? Siz bu konuda neler yapmaktasınız? Günümüzde hepimizin hayatında olduğu gibi doktorların, eczacıların ve hastaların da yaşamlarında internet, sosyal medya, mobil teknoloji gibi dijital araçlar oldukça önemli bir rol oynamakta. Bu iletişim araçları sahip oldukları üstün özellikle aynı zamanda bir etkileşim aracı. Öncelikle size mekan ve zamandan bağımsız olarak tüm doktorlarınıza ulaşma fırsatı veriyor. Ayrıca onların size ulaşması ve geri bildirim vermesini sağlıyor. Yapılan faaliyetlerin ölçümlenmesi açısından da avantajları var. Sektörde değişen iş yapış şekli göz önüne alındığında dijital uygulamalar gibi yeni iletişim araçları kullanmak kaçınılmaz hale gelmekte, bu bağlamda başarılı olan uygulamalar hem ürüne hem de kurumsal imaja katkı sağlamaktadır. Firmamızın faaliyet gösterdiği terapotik alanlarda hekimlere hem ürünlerimizi anlatmak hem de “eğitim ortaklığı” ilişkimizi devam ettirmek amacıyla bu dijital pazarlama araçlarını etkin şekilde kullanmaktayız. Sektör adına ilk projelerden biri olan www.psikiyatri.tv 6 yıldır zengin içeriği ve 6.000 den fazla üye sayısı ile dikkat çekiyor. Nörolojideki online projemiz ise www.postakutumdaparkinson.com . Moderatörümüz tarafından hazırlanan, her hafta değişen konu başlıkları SMS, e-posta ve twitter aracılığı ile hekimlere iletiliyor ve site üzerinden ilgili içeriğe erişilebiliyor. Bu proje ile Nöroloji hekimlerin büyük bir çoğunluğuna her hafta ulaşma fırsatı buluyoruz.

31


İlaç sektöründe kullanılan kare kod sistemi ve buna benzer yeniliklerin artmasının, üreticiler ve biz tüketiciler için ne gibi yararları olur? Sahteciliğin önüne geçilebilir mi? Karekod sistemi, veya diğer adıyla İlaç Takip Sistemi (ITS) sektörümüzdeki en önemli ve en değerli yeniliklerden biri oldu. ITS sayesinde ilaçların tedarik ve dağıtım süreçlerinde gerçekleştirdiği her hareketi izlemek mümkün olabiliyor. Bildiğiniz gibi, ülkemizde de sahte ilaçlara ve ilaçlar üzerinden yapılan yolsuzluğa karşı büyük bir tepki oluşmuştu. Her gün yakalanan ilaç kutuları ve kaçak ilaç üretim yerleriyle ilgili haberler vatandaşların güvenini sarsmıştı. 2010 yılında uygulamaya sokulan ITS sayesinde hasta güvenliğinin sağlanması konusunda çok önemli bir adım atılmış oldu. İlaç takip sistemi, insan sağlığını ciddi oranda tehdit eden ilaç sahteciliği ve ilaç kaçakçılığının önlenmesini sağladı. Buna ek olarak, ülkemizde yaşanan kupür sahteciliğini önledi. Bu sistem vasıtasıyla yan etkisi tespit edilen ilaçların piyasadan toplatılması kolaylaştı. Özetle ITS, hem hasta güvenliği açısından hem de üreticinin ürünlerinin kontrolünü sağlayabilmesi açısından çok önemli bir kazanım olarak görülmektedir.

32

İlaç sektöründe bayan istihdamı hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Şirketinizdeki durum nedir? Yapılan bir araştırma orta ve üst kademe yönetimde bayan istihdamının en yüksek olduğu sektörün ilaç sektörü olduğunu gösteriyor. Bayanların çok görevli ortamda verimli çalışabilme ve iyi iletişim kurma yetkinlikleri ile mükemmeliyetçi yaklaşımları kariyerlerinde hızlı ilerlemelerini destekliyor. Lundbeck olarak bayan yönetici oranımız %43 ile iyi bir noktada. Bayan istihdamının artırılmasında şirketlerin esnek çalışma saatleri gibi iş-özel hayat dengesini koruyacak uygulamalarda bulunmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Firmanızdaki kariyer basamaklarından bahsedebilir misiniz? Kimya bölümlerinden yeni mezun olmuş meslektaşlarımız için firmanızdaki kariyer fırsatları nelerdir? Kurumunuzda kimyager, kimya mühendisi ve kimya teknikeri meslektaşlarımız hangi pozisyonlarda çalışıyorlar bilgi verir misiniz? Lundbeck’de tüm çalışanları kapsayacak bir kariyer sistemi bulunmaktadır. Yüksek performans, kıdem ve potansiyelin değerlendirildiği bu sistemde çalışanlar mevcut rollerinde kendilerini geliştirerek derinlemesine uzmanlaşabilir veya farklı pozisyonlarda görev alabilirler. Yıllık veya pozisyon oluştuğunda yapılan değerlendirmelerde bugüne kadar çok sayıda iç terfinin ve atamanın gerçekleştiğini söyleyebilirim. Lundbeck olarak Türkiye’de ar-ge ve üretim faaliyetimiz bulunmamaktadır. Bu sebeple üniversitelerin kimya ve kimya mühendisliği bölümlerinden mezun olanlar genellikle ruhsatlandırma & kalite güvence, kurumsal ilişkiler & pazara erişim departmanlarında görev almaktadırlar. Ben de 1992 yılında genç bir kimya mühendisi olarak mezun olduğumda laboratuar ve üretim tesislerinde görev alarak iş hayatına atılacağımı düşünüyordum. Fakat bir dizi tesadüf ve karşıma çıkan fırsatlar ile ilaç sektörünün pazarlama kolunda çalışmaya başladım. Sonraki yıllarda da bunun bana en uygun olan kariyer yolu olduğunu gördüm. Genç arkadaşlarıma her zaman seçmiş oldukları branşlarda tahsillerini keyifle tamamlamalarını ancak neticede kendilerini rahat hissettikleri ve potansiyellerini en yüksek noktada kullanabilecekleri ortamları, görevleri dikkate alarak iş seçimi yapmalarını tavsiye ederim.


Çalışanlarınız Lundbeck’i nasıl bir firma olarak görüyorlar? Çalışma ortamı, kariyer planlaması fırsatları açısından değerlendirir misiniz? Lundbeck, Türkiye’de 14 yıldır faaliyet göstermesine karşı 7 yıl personel kıdem ortalaması ve 2013 yılında %4 personel gönüllü devir oranı ile çalışanlarımızın uzun soluklu çalışmayı tercih ettikleri bir iş ortamı sağladığımızı söyleyebilirim. Bu devamlılığı sağlamamızdaki en önemli faktörün “bireye saygı” olan yönetim felsefemizi tüm uygulamalarımıza yansıtmamız olduğunu düşünüyoruz. Şirket içerisinde açılan bir pozisyonun öncelikle kendi insan kaynağımız değerlendirilerek doldurulması hedeflenir. Bu noktada iç atama ve terfileri başarı ile gerçekleştirebilmek için çalışanların gelecek rollere hazırlanmasına yönelik eğitim, gelişim faaliyetlerinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca tüm çalışanları kapsayacak, açık ve şeffaf bir kariyer yönetimi sistemine sahip olmamızın atama ve terfi süreçlerinin etkinliğini artırdığını düşünüyorum. Çalışanların şirket bağlılığının ve motivasyonunun iş sonuçlarını doğrudan etkilediğine inanıyoruz. Bu sebeple Lundbeck’ i çalışanlarımız için cazip bir iş ortamı olarak korumak adına her yıl düzenli çalışan memnuniyeti anketleri düzenliyoruz. Bu sürecin arkasından tüm çalışanlarla yüz yüze toplantılar düzenliyor, sonuçları çalışanların katılımıyla derinlemesine analiz edip çözüm ürettiğimiz şekilde devam ediyoruz. Lokalde uyguladığımız bu süreçlere ek olarak uluslararası bir ilaç firması olan Lundbeck’ in globalde de sunduğu kariyer fırsatları vardır. Yüksek performanslı ve potansiyelli çalışanlarımız globalimiz tarafından yürütülen süreçlerde her yıl değerlendirilmekte ve global yetenek havuzlarına dahil edilmektedir. Bu programlara kabul edilen çalışanlar uzun soluklu eğitim, koçluk süreçlerine dahil oluyorlar ve global fırsatlar da dahil olmak üzere bir sonraki adıma hazırlanıyorlar. Şirketiniz de staj yapmak isteyen öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir, staja kabul ederken nelere dikkat ediyorsunuz? Öğrenci arkadaşlar hangi konulara hakim olarak size gelmeliler, bu konudaki tavsiyeleriniz nelerdir? Lundbeck olarak fırsat buldukça üniversitelerin kariyer günlerine katılarak üniversite öğrencileri ile iletişime geçmeye özen gösteriyoruz. Staj başvurusu yapacak öğrencilere genel olarak tavsiyem; iyi hazırlanmış bir özgeçmiş ile staj başvurularını yapmaları, mülakatlarda kendilerini ve kariyer hedeflerini açıklıkla ifade etmeleri ve staj sürecinde ise sürekli öğrenmeye açık olmalarıdır. Lundbeck’ in Türkiye’de ar-ge ve üretim tesisleri olmadığı için bu departmanlarda staj yapmak isteyen öğrencilere yardımcı olamıyoruz. Ancak kimya mühendisliği veya kimya bölümünde okuyan öğrenciler stajlarını pazarlama,pazara erişim, ruhsatlandırma ve kalite güvence gibi departmanlarda yapmak isterlerse kendilerine her zaman yardımcı olmak isteriz. Bu süreçte başvurularını insan kaynakları departmanımıza web sitemiz olan www.lundbeck.com.tr üzerinden ulaştırabilirler. Firmanıza iş başvurusunda bulunan adayların hangi özelliklere sahip olmasına dikkat ediyorsunuz? iİe alım süreci şirketinizde ne şekilde uygulanıyor? İş başvurusunda bulunan adayları öncelikle ilgili pozisyon profili üzerinden değerlendiriyoruz. Eğitimi, tecrübesi, yabancı dil bilgisi gibi pozisyon bazında farklılık gösteren kriterlerde özgeçmiş üzerinden yapılan değerlendirme sonrasında adaylarla yapacağımız yüz yüze mülakatlar, envanter uygulamaları ve referans kontrolü ile süreç devam ediyor. Mülakat ve envanter şirket kültürümüzü tanımlayan değerlerimize uyum açısından da çok önemli süreçler. Aramıza katılan tüm iş arkadaşlarımızın Lundbeck değerleri olan yaratıcı, sorumluluk sahibi ve azimli olması bizim için çok önemli. Bize bu röportaj için zaman ayırdığınızdan dolayı Lundbeck İlaç Şirketi Ailesine ve Size teşekkür ediyoruz.

33


ELEMENT TANIYALIM

Helyum Simgesi: Grubu: Atom numarası: Bağıl atom kütlesi: Oda sıcaklığında: Erime noktası: Kaynama noktası: Yoğunluğu: Keşfi: Atom çapı: Elektronegatifliği: Elektron dizilimi: Yükseltgenme basamağı (sayısı):

34

He 8A (Soygaz) 2 4,00260 Gaz -272,05 °C -268,785 °C 0,1785 g/L 1895 - Sir William Ramsey 0,49 Å Yok 1s2 0

Helyum (He) (Antik Yunanca: ἥλιος helios güneş) periyodik cetvelin birinci periyot 8A grubunda yer alan bir gazdır. Hidrojenden sonra en hafif gazdır. Renksiz, kokusuz olmakla beraber soy gaz olduğu için tepkimeye girmez ve bu yüzden eylemsizdir. Soy gazların son yörüngelerindeki elektron sayısı o yörüngenin maksimum elektron bulundurma kapasitesi kadardır, yani o yörünge ne kadar elektron alabiliyorsa o kadar olur. Helyum’un atom numarası ikidir (2), her elementte de olduğu gibi, helyumda da ilk elektron yörüngesinin maksimum alabildiği elektron ikidir. Bu doğrultuda helyum, soy gazlar kuralına uyan bir gazdır. Helyumun Elde Edilmesi Havadan hafif olması uçan balonlarda kullanılabilmesini sağlar. Hidrojen gibi yanıcı-patlayıcı özelliği olmadığı için de oldukça güvenlidir ama bu güvenlik pahalı olduğu için bu madde pek kullanılmamaktadır. Pahalı olmasının nedeni evrende hidrojenden sonra en çok bulunan element olmasına ve dünya atmosferinde 1/200.000 oranında bulunmasına rağmen, sıvı havanın ayrımsal damıtılmasıyla elde edilemez. Bunun sebebi, Helyumun atmosferdeki diğer birçok gazın aksine Joul-Thompson katsayısının pozitif olmayışıdır. Bu da onun sıkıştırılmak suretiyle sıvılaştırılmasını engeller ve de havadan elde edilmesini imkânsız hale getirir. ABD’deki bazı doğal gaz yataklarında % 7’ye varan oranlarda He gazı bulunmaktadır ki bu Helyumun ticari olarak satılabilecek kadar üretilmesine imkân sağlamaktadır. Kullanım Alanları Zeplin ve balon gibi hava taşıtlarını şişirmede kullanımıyla bilinen helyum gazı; kaynakçılıkta, germanyum ve silisyum kristallerinin yapımında, titanyum ve zirkonyum eldesinde, süpersonik rüzgar tünellerinde ve derin dalış tüplerinde de kullanılır. Ayrıca, düşük sıcaklık araştırmalarında ve nükleer enerji santrallerinde "soğutucu" olarak da önemlidir. Tüm elementler arasında, en düşük erime ve kaynama sıcaklıkları helyuma aittir. Makro ölçüde bile atomik özelliklerini göstermesi nedeniyle "kuantum sıvısı" olarak da adlandırılan ve ısı iletkenliği olağanüstü derecede yüksek olan sıvı helyum, manyetik rezonans görüntülemede (MRI) ve kanser teşhisi için MRE'de de kullanılır. Yakın zamanda, sıvı roket yakıtı sıkıştırmada da helyumdan faydalanılmaya başlandı. Helyum inert gaz olması özelliğinden dolayı bazı metallerin inert atmosfer oluşturulmasına kullanılır. Ayrıca dalgıç tüpleri % 80 He ve % 20 O2’den oluşur. Sıvı hava yerine helyumla karıştırılmış oksijen kullanılmasının sebebi vurgun diye tabir edilen olayı önlemektir. Helyumun buradaki fonksiyonu, yukarıda bahsi geçen Joule-Thompson katsayısının negatif olması nedeniyle yüksek basınçta sıvılaşmayıp, dalgıçlar yukarı doğru çıkarırken yüksek basınçtan düşük basınca hızlı geçişte oluşan çözünürlük farkından dolayı kanda baloncuklar oluşturup felce neden olmamasıdır. Helyum ayrıca sıvı roket yakıtlarının basınç altında tutulmasında kullanılır. Sıvı helyum soğutma amaçlı da kullanılmaktadır (NMR cihazlarında)


SÖZLÜK Ingilizce-Türkçe Phenol Bleaching İmpure Raw Materials

Fenol-Fenil Hidroksid-C6H5OH Ağartma Saf Olmayan Ham Maddeler

Sublimation

Süblimleşme

Heat Waste

Atık Isı

Dissolution

Çözünme

Aerometer

Gaz Yoğunluk Ölçer

Coalifacition Dry Permeable

Kömürleşme Kuru Geçirgen

Maltose

Maltoz

Graphite

Grafit

Endothermal

Isıalan

Drop by drop

Damla Damla

Drying Tower

Kurutma Kulesi

Concentrate Atomic Volume Allocate Ammonization Extinguisher

Deriştirmek, Yoğunlaştırmak Atomik Hacim Ayırmak Amonyaklaştırma Söndürücü

Flax

Keten

Forceps

Pens

35


HABERLER

Yurttan Kimya Haberleri DÜNYA’NIN EN HIZLI KAMERASI Tokyo ve Keio Üniversiteleri (Japonya) tarafından denenen ve geliştirilen STAMP kamerası, bilinen ve gelişmiş kameraların hızlı çekimlerini geride bıraktı. Bir ekip tarafından üzerinde çalışılan kamera, saniyenin trilyonda biri hızında çekim özelliğiyle, detaylı bir çekim imkanı sunacak.

36

STAMP kamerası, ard arda çekimlerinin her trilyonda birinde 450×450 piksellik görüntüler yakalıyor. Diğer bilinen gelişmiş kameralarda ise bu uygulama saniyenin milyarda biri oranında yapılabiliyor. Kimyasal reaksiyonları gözlemlemek amaçlı geliştirilen kamera, test anında ısı iletimini görüntülemek için kullanıldı. Süreç ise, ışık hızının 6’ da 1’ i hızında gerçekleşiyor. Araştırmacılar, kameranın tam anlamıyla kullanımına hazır olması için boyutunun küçültülmesi gerektiğini söylüyor. Kimya dışında, tıpta ve otomotivde lazerli üretim süreci ve yarıiletkenliklerin geliştirilmesi süreçlerinde kullanılabilecek. PETROL İSTASYONLARININ YERİNİ GÜNEŞ İSTASYONLARI ALIYOR Petrol çağıydı 20. Yüzyıl Bilim ve teknolojideki birçok buluşlarla birlikte petrol dünyaya hakim tek güçtü. Artık bu devir gerilerde kaldı demek için elde birçok done var. Güneş, rüzgar, su… Bunların hepsi ayrı ayrı bir enerji kaynağı. İnsanların ilk çağlardan bu zamana kadar kullandığı kaynaklardır. İnsanoğlunun bunlarla ilgili deneyimi pek çoktur. Ama 19. Ve 20. Yüzyılın küresel politiği karbon egemenliğini ortaya çıkarmıştır. Günümüzde başta Almanya ve Danimarka gibi Avrupa ülkeleri olmak üzere Çin’in de dahil olduğu pek çok sınır ülkesinin tekelinde karbon kaynaklara bağımlılıktan kurtulmak için projeler geliştiriyorlar.


Kaynak neyse ekonomi de o oluyor. Başta Japon teknolojisi olmakla birlikte ABD ve bir çok Avrupa ülkesinde taşıt enerjisi olarak güneş enerjisinin kullanımı prototip seviyesinde yıllardır kullanılıyor ve geliştiriliyor. Bugün gelinen nokta ise yenilenebilir kaynakların üretim ve tüketimi kitlesel üretim düzeyi işaretleri vermektedir. Petrol istasyonlarının yerini güneş istasyonları alacak, petrol temelli tüketim piyasasının yerini güneş ve rüzgar benzeri esaslarına göre üretilmiş tüketim malları alacak. Bu da başlı başına bir ekonomi demektir. GÜBREDEN İÇME SUYU ELDE ETTİLER ABD'de bilim adamları, gübreyi içme suyuna dönüştürmeyi başardı. Dünyamızın tehlikede olduğu ve ilerleyen senelerde içme suların azaldığı bu günlerde Michigan Üniversitesi’nden bilim adamları, biyogaz üretimindekine benzer bir sistemle gübrenin içindeki suyu, içme suyuna dönüştürdü ve böylece gübrenin çevreye olan zararlı etkisinin azaltılması konusunda bir adım daha atmış oldu. Gübreden nasıl içme suyu olabilir ki? diye çoğumuzu düşündürsede bilim adamları herşeye çözüm bulmaya çalışıyor. Bilim adamlarından Steve Safferman, gübrenin yaklaşık yüzde 90’ının sudan, yüzde 10’unun çok sayıda besin, karbon ve hastalığa yol açan maddelerden oluştuğunu belirtti. Safferman, geliştirilen yöntemle gübrenin içerdiği sudan ayrıştırılarak hayvanlar tarafından içilebilecek kadar temiz bir su elde edildiğini vurguladı. Bu sistemin yardımıyla 378 litre gübreden 190 litre su elde edilebiliyor. Gübreden su elde edilmesi tasarrufun yanı sıra evrenin korunmasını sağlıyor.Böylece evren için bir başarı daha olmuş oluyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün 2006’da yayımladığı bir rapora göre, organik bir kirletici olan gübre, sera etkisine yol açan en önemli 4. gaz olan azot hemioksit salımının yüzde 65’inden sorumlu. Sistemin yıl sonunda bir şirket tarafından piyasaya sürülmesi bekleniyor. KÜKÜRTSÜZ ÇEVRE DOSTU KÖMÜR GELİYOR Ankara Üniversitesi 2 saatte temiz kömür üretti. Ankara Üniversitesi bir adım daha ilerleyerek, orman ve gıda atıkları kullanarak linyite göre çok daha verimli ve kükürtsüz çevre dostu kömür üretti. 2 saatte üretilen kömür evlerde ısınma amaçlı ve işletmelerde kullanılabilecek, böylece maden facialarının önüne geçilecek. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Sınağ ve ekibi, tarımsal atıkları kullanarak özel bir yöntemle 2 saat gibi kısa bir sürede ısıl değeri yüksek çevre dostu biyokömür üretti. Üretilen biyokömürün ülkemizde çıkartılan linyitlere göre ısıl değerinin çok daha yüksek (7 bin 200 Kalori/Kilogram) olduğunu belirten Sınağ, biyokömürün, kükürt içeriğinin de kabul edilebilir sınırların çok altında seyretmesi (yaklaşık yüzde 0.1) nedeniyle çevre dostu olduğunu vurguladı. Bu üretilen biyokömürün hem çevre kirliliğine bir çözüm hem de maden facialarına son demektir.

37


Yakın zamanda yaşadığımız Soma faciasında kömür çıkartmanın nelere mal olabileceğinin görüldüğünü vurgulayan Sınağ, bu yöntem yaygınlaştığında işletmelerin kendi kömürlerini kendilerinin yapabileceğini belirtti. Sınağ, “Biyokömürün büyük ölçekte üretimi ve ticarileştirilebilmesi için gerekli fizibilitenin yapılabilmesi amacıyla TÜBİTAK’ın 1003 kodlu Enerji projeleri çağrısına bir proje sunduk, projemiz 1’inci aşamayı geçti, 2’nci aşama sonucundan da oldukça ümitliyiz. Eğer abu projemiz kabul edilirse yakın zamanda biyokömürü birçok yerde görmeniz mümkün olacaktır" diye konuştu. Çevre kirliliği için ise Biyokömür, kül ve nem içerikleri çok düşük olduğu için enerji verimliliği yüksek olan, bu özelliği ile termik santrallerin neden olduğu çevre kirliliğine bir çözüm oluşturma potansiyeline sahip. 3 yıldır proje üzerinde çalıştıklarını anlatan Sınağ, "Biyokömürümüz özellikle çimento sektörü için oldukça önemli. Çünkü çimento sektöründe toz kömüre ihtiyaç var ve çimento sektöründe toz kömür farklı ülkelerden, yüksek maliyetlerle elde ediliyor. Bunun yanında yüksek ısıl değere sahip toz kömür ihtiyacı olan tüm alanlarda da kullanılabiliyor” dedi.

Dünyadan Kimya Haberleri POTANSİYEL KANSER MÜCADELECİSİ OLARAK İYİ BİR HABER “ZEHİR”

38

Bilim adamları arı, yılan ya da akrep zehrinin kanserle mücadele ilaçlarının yeni nesil temelini oluşturabileceğini belirtti. Bilim adamları, toksinlere neden olan yan etkilerini azaltan ya da ortadan kaldıran, sağlıklı hücreleri korurken özellikle kötü huylu hücreleri zehir proteinleriyle hedeflemek için bir yöntem geliştirdi. Araştırmayı yöneten Dipanjan Pan “ Laboratuarda göğüs kanseri ve melanom hücrelerinin tedavisi için nanometre büyüklüğünde parçacıklarda zehir toksinlerini güvenle kullandık “ dedi. Yılan,arı ve akreplerdeki zehirde kanser hücre zarlarına bağlanabilen protein ve peptidler bulunmaktadır. Pan ve ekibi bu zehirlerde bulunan bazı maddelerin anti-tümör maddeleri olabileceğini söylüyor. Ama sadece zehirlerin bir hastaya enjekte edilmesinin yan etkileri olabilir. Bunlar, kalp kası ya da sinir hücrelerinde hasar, istenmeyen pıhtılaşma ya da deri altında kanama olabilir. Bu nedenle, Pan ve ekibi Illinois Üniversitesi’nde bu sorunu çözmek için harekete geçti. Pan, balarısı çalışmasında ekibinin zehirde kanser hücrelerini tutan melittin denilen bir madde tespit ettiklerini söylüyor. Pan, yılan veya akrep gibi diğer zehirlerin bileşenlerini taklit eden sentetik peptidlerin nanopartiküllerin içinde muhtemel kanser tedavisi olarak oldukça iyi çalıştığını söylüyor. Pan, bir sonraki adımın sıçan ve domuzlarda yeni tedavi yaklaşımını incelemek olduğunu söyledi. Hastaları kapsayan bir çalışma başlatmak istediklerini ve bunun önümüzdeki 3-5 yıl içinde olması gerektiğini tahmin ettiğini belirtti.


KİMYAGER, KALİTE GÜVENCESI İÇİN X-IŞINI VİZYONUNU GELİŞTİRDİ

Danimarka Üniversitesi Araştırmacısı Christian Grundahl Frankær, belirsiz bir tozda bulunan maddelerin hızlı tanımlanması için X-ışınlarının kullanıldığı bir yöntem geliştirdi. Yeni teknik, protein gibi gelişmiş biyolojik moleküllerin tanınması için kapasiteye sahiptir. Bu nedenle yeni yöntem hem gıda üretimi hem de ilaç sektöründe, örneğin protein bazlı ilaçların kalite güvencesi için yeni fırsatlar açan muazzam bir potansiyele sahiptir. Maddelerin Parmak İzi Teknik, “Toz difraksiyonu” olarak adlandırılır ve yoğun X-ışını demeti için bir örneğe tabi tutulmasını içerir. Toz difraksiyonu şu anda mineraller, tuzlar ve şeker gibi basit maddelerin tanımlanması için kullanılmaktadır. Christian Grundahl Frankær, “Bebek sütü formülü, protein tozları ve deterjanları test ettim. Küçük bir örnek alarak ve X-ışını ile bombardıman ederek, 10 dakika içinde hangi maddeyi hangi konsantrasyonlarda içerdiğini belirleyebilirim. Ek olarak, bu analiz tipik olarak ürünün nasıl yapıldığı ile ilgili bazı bilgileri de ortaya koyacaktır” dedi. Hızlı Yanıt Yöntem, katı maddeleri içeren tüm üretim kurulumlarında hem kalite hem de üretim süreçlerinde en iyi duruma getirme bağlamında büyük bir potansiyele sahiptir. Yeni yöntemin uygulanması, üretim sürecinde kullanılan farklı maddelerin değişiklikleri ve ya dönüşümleri için sürekli kontrol etmeyi mümkün hale getirecek. Christian Grundahl Frankær, ”Yöntemimizin avantajı, üretim hattından doğrudan numune almasına olanak sağlıyor olmasıdır. 15 dakika içinde sonuçları görüp, kristal yapının neler içerdiğini tam olarak söyleyebilirim. Buna ek olarak, kullandığımız X-ışınları sayesinde standart laboratuar ekipmanlarını kullanarak kolayca elde edebiliriz” dedi ve bu sonuçların sadece bir başlangıç olduğunu dile getirdi.

39


MOLEKÜLER MÜHENDİSLER ELEKTRONLARIN KUANTUM DAVRANIŞLARINI KAYDETTİLER Chicago üniversitesi başkanlığındaki araştırmacı ekipler elmasın bir nano defekt içinde bulunan tek bir elektronun kuantumunu mekaniksel davranışını kaydetmek için bir teknik geliştirdi. Onların tekniği, zamanla nasıl tek bir elektronun konumunun değişiklikleri gözlemek için hem de bozukluğun tüm kuantum durumunu kontrol edebilir ve lazer ışığı ultrafast darbeleri kullanılabilir.

Bu fotoğraflar elmas örnekleri ve tek elektron spin/kuantum görünür hali ile ışık emisyonu hemisferik lens ile birlikte görüntülenmiştir. Kırmızı kan hücrelerinin yaklaşık çapı, beş mikronluk ölçü resmin sol üstündeki ölçek barında gösteriliyor.

40

Bu araştırma kuantum bilgi işlemesine katkıda bulunur. Bu sistem elektronların geleneksel ikili mantığının evrenini geride bırakmak istemektedir 0 veya -1 aynı anda birçok konumda olabilir. Kuantum bilgi işlem aygıtlarının gelişimi ve ekstra işlem gücü daha kolay malzemelere uygun kuantum özellikleri tanımlamak ve hızlandırılmak için kullanılıyor. Spin sistemi incelenmiş olarak bilinen merkez azot-vacancy (NV), bir atom büyüklüğünde hata oluşturur. Doğal olarak bulunan elmas, boş bir yerde kristal kafesten oluşan nitrojen atomu içindedir. “Sağlayan bir test-yatak sistemi için geliştirme yarı iletken kuantum bit gibi nano sensörlerin ,Kusurları geçen on yıllık süre boyunca büyük ilgi topladı, " dedi David Awschalom, Liew Aile Profesör Moleküler Mühendisliği UChicago. "Tamamen çok yüksek hızlarda bu kusurun kuantum durumunu kontrol etmek için ışık demeti oluşturmayı başardık." Anlık Kuantum Bu yeni teknikte, araştırmacılar tek NV merkezi ve sonra da lazer ışığı çok kısa sinyaller çifti ile aydınlatıldı. Her darbe piko saniye (bir saniyenin bir milyonda bir milyonda sürer). İlk darbe kusurlu elektron veya karakteristik elektron değiştirmek gelişmeye bağlı kuantum konumlarını belirtiyor. İkinci darbe, bu geçen zamanda kuantum konumunun bir resim yakalamasıdır. Giderek iki darbe arasında geçen süreyi uzatmak, takım kuantum dizisi-konum anlık nasıl kuantum durumunu her zaman değişiklikler bir film oluşturur. Geçen süre olarak pikosaniye, (bir saniyenin bir milyonda bir milyarda biri) veya nano saniye (saniyenin milyonda binde bir)olabilir. İnsan ölçeğinde, bu zaman aralığında bir saat arasındaki fark ve bir asır gibidir. Zaman ölçeğinin bu geniş yelpazeye sahip olan bu teknik, özellikle değerli hale gelir. Elektron duyarlı ve karmaşık yerel çevreyle etkileşim çok farklı şekillerde, karakteristik bir zaman ölçeği ile kullanılmaya başlanmıştır. Bu zaman çizelgesi geniş bir yelpazede test edebilme NV merkezi dinamiklerinin çok daha eksiksiz bir resmini daha önce elde edilmiştir.


"Oldukça çok yönlü bir teknik sağlayarak, tam bir resim uyarılmış hal kuantum kusuru oluşur," dedi Joseph F. Heremans, UChicago doktora sonrası araştırmacı, diğer eş baş yazarı. "Bu teknik önemli bir konum haberi için herhangi bir kuantum bilgi sistemine sahip spin kontrolü sağlar" dedi Hu uygulamalı fizik ve elektrik mühendisliği Profesörü Evelyn. Buna ek olarak, bu yöntem özellikle kusur araştırmakla sınırlı değildir. Materyal ve teknolojileri bir dizi konuda, birçok yarı iletken malzeme dahil kuantum durumları için uygulanabilir. Dr. Guido Burkard, "Bu teknik, atom düzeyinde yeni malzemeleri anlayış ve kontrolü için doğru bir yol sunuyor .” KARBONDİOKSİT ‘SÜNGERİN TEMİZ ENERJİYE GEÇİŞİNİN KOLAYLAŞTIRILMASI’ “Anahtar nokta, bu polimer kararlı, ucuz ve CO2’ i son derece iyi adsorbs eder. Dişi görev fonksiyonu, gerçek dünyadan bir ortamda," diyor Andrew Cooper, Doktora “Yakıt hücresi teknolojisi kullanıldığı yerlerde gelecekteki bir manzara, bu absorbentin sıfır emisyonlu teknolojisi ile işe yarayabilir.” CO2 adsorbentleri en sık santrallerin bacalarından kaynaklanan sera gazı kirleticileri yani kömür veya gaz gibi fosil yakıtların yakılması kaldırmak için kullanılır. Ancak, Cooper ve ekibi kirliliği azaltmaya yardımcı olmak için adsorban, mikro organik polimer, üretmek istemektedirler. Yeni malzeme ile hidrojen gazına fosil yakıtlarına dönüştürebilirsiniz, bu entegre gazlaştırma kombine çevrim (IGCC) olarak adlandırılan ve gelişmekte olan teknolojinin, bir parçası olacaktır. Hidrojen yakıt-hücreli otomobil ve elektrik üretimi için büyük umut çünkü neredeyse hiç kirlilik olışturmaz. IGCC bir köprü teknolojisine atlama da hidrojen ekonomisini başlatmak için tasarlanmıştır. Hala mevcut fosil yakıt kullanırken hidrojen yakıta geçişin, altyapı yakıtıdır. Ama IGCC işlemi hidrojen karışımı verir ve CO2 gazı ayrılmalıdır. Cooper, Liverpool Üniversitesi'nde, süngerin en yüksek basınçları IGCC sürecinin altında çalıştığını söylüyor. Mutfak süngeri gibi su alır şişer, adsorban biraz CO2 kendi molekülleri arasında küçük boşluklar yukarı doğru ıslatırken şişer. Basıncı düştüğünde CO2 söndürür onları daha sonra toplamak, depolama veya yararlı karbon bileşiklerine dönüştürmek için absorblar. Malzeme, kahverengi, toz gibi, çok küçük karbon bağlama ile birlikte network bazlı moleküller ile yapılır. Cooper bu yapıya strafor, strafor plastik ve kullanılan ambalaj malzemesinden esinlenerek yapıldığını açıklıyor. Polimer kullanmanın bir avantajı da çok istikrarlı olma eğilimidir. Malzeme basit, enerji santrallerinde ağır şartlara tahammül gerektiğini kanıtlayan ve kaynatıldıktan sonra dayanabilir adsorbentler ihtiyaç vardır. Diğer CO2 temizleyiciler, plastik veya metalden yapılmış veya sıvı olsun her zaman bu kadar iyi tutunan form yok diyor. Yeni adsorban bir diğer avantajı CO2 soğurma yeteneğidir. Ayrıca su buharı, diğer malzemeleri tıkar. Düşük maliyette sünger polimer cazip hale getirmektedir. Diğer birçok adsorbanlar ile karşılaştırıldığında, ucuz. Prensip olarak, çok kullanımlık ve uzun bir kullanım ömrüne sahip çünkü çok sağlam.

41


Kaynaklar : http://www.aljazeera.com.tr/haber/dunyanin-en-hizli-kamerasi http://07akdeniz.com/index.php?option=com_content&view=article&id=90:ant&catid=37:teknoloj&Itemid=56 http://enerjigunlugu.net/petrol-istasyonu-out-gunes-istasyonu-in!_9649.html#.U_O5ccV_vLU http://www.kimyahaberleri.com/petrol-istasyonlarinin-yerini-gunes-istasyonlari-aliyor/ http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknik/gubreden-icme-suyu-elde-ettiler-131035.html http://www.milliyet.com.tr/ankara-universitesi-2-saatte-temiz-komur-ankara-yerelhaber-324443/ http://www.sciencedaily.com/releases/2014/07/140731145414.htm http://www.sciencedaily.com/releases/2014/08/140810124200.htm http://phys.org/news/2014-08-venom-good-potential-cancer-fighter.html http://www.chemeurope.com/en/news/149321/chemist-develops-x-ray-vision-for-quality-assurance.html

42


FAYDALI LINKLER

Periyodik tablo ile ilgili çok güzel bir site. Sitede periyodik tablodaki elementlere özgü ses dosyaları, videolar, bilgiler yer almakta. Çok orjinal bir şekilde hazırlanmış siteyi incelemenizi öneriyoruz. http://www.rsc.org/periodic-table

Kimya Mühendisleri için soru bankası denilebilecek bir site. Sitede kimya mühendisliği dersleri ile alakalı sorular ve cevapları bulunmakta. Kaynak arayışında olan arkadaşlarımıza faydası olması dileğimizle. http://www.unitoperation.com/

2 senedir aktif faaliyet içinde bulunan, birçok kişinin iş ilanı bıraktığı ve iş bulduğu online bir platform. Gruba dahil olarak iş ilanlarınızı ekleyebilir. Kişilere daha çabuk ulaşabilirsiniz. Farklı değişik ilanlar görmek isteyenleri grubumuza bekliyoruz. https://www.facebook.com/groups/146410248837424/

43


BULMACA Kimya Bulmacasi 1

2

3 4

5 6

7

8

9

44

10

Soldan Saga 2. Büyük kütle numarali atomlarin hizlandirilmis nötronlarla bombardimani sonucu daha küçük atomlara bölünme tepkimesidir. 7. Iriölçekteki ortamlarda çözünmeyip, sivinin dibine çöken kati tanelerin olusturdugu katman. 8. Isi ya da kivi geçirmeyen 9. ]: Her adimda isildevingen dengede bulunma, dolayisiyla dengenin iki yanina da kolayca gidebilecek durumda olma. 10. Degisik bir özdege, fiziksel kuvvetlerle tutunup kalabilen ya da bu özelligi ile iki ayri özdegi birbirine tutturabilen özdek

Yukaridan Asagiya 1. Derisik olmayan, içinde oylum basina az çözüneni olan (çözelti). 3. Akis özellikleri gözlenebilen sivi ya da gaz evresindeki özdek. 4. Birim oyluma düsen özdecik sayisi. 5. Bir kimyasal özdegi yabanci özdeciklerden ayirma islemi. 6. Süngerimsi bir özdegin kimi özdecikleri tutmasi olayi.


BULMACA Geçen Ayın Çözümü Kimya Bulmacasi 1

K

A

L

O

R

I

M E

T

2

R

O

7

Y

Ü

K

S

S 8

P

I

E

M

A

O

D

N 4

Y

5

3

E

J

O

O

A

A

L

K

K

T

O

I

L

F

L

L

T

G

I L

E

6

R

N M E

R

Z O

9

T S

L

E

K 10

U

O

G

T

N

U

R M A

Z

N S

Soldan Saga 1. Isi miktarini ölçmek için kullanilan araca denir. [KALORIMETRE] 4. 0,239 g suyun sicakligini 1°C artirmak için gerekli olan isiya denir. [JOULE] 7. Bir maddenin elektron kaybetmesine denir. [YÜKSELTGENME] 8. Kendiliginden gerçeklesen bir kimyasal tepkime sonucunda açiga çikan enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araçlardir. [PIL] 10. Isinlarin, madde üzerinde tutularak isiya dönüsmesi olayina denir. [SOGURMA]

Yukaridan Asagiya 2. Çekirdegi kararsiz olan elementlerin kararli çekirdek olusturmak için isin yayinlamalari olayina denir. [RADYOAKTIFLIK] 3. Bilesik iskeletinin herhangi bir yerinde tek bir tane –OH bulunduran alkollerdir. [MONOALKOLLER] 5. Elementlerin oksijenle olusturmus olduklari bilesiklere denir. [OKSIT] 6. Bir molekülün degisik sekillerde gösterimine denir. [REZONANS] 9. Asit ve bazlarin nötürlesmesinden meydana gelir. Asitlerin (-) gruplari (anyon) ile bazlarin (+) gruplari (katyon) nin birlesmesiyle olusan iyonik katilara denir. [TUZ]

45


E-Dergide

Yazarlık

SİZDE YAZARIMIZ OLUN

-- Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz ki aksi durumda yazınız kopya yazı sıfatı görür yayımlanmaz. -- Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. Aksi durumda sorumluluk yazardadır. -- Yazılar Facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Bu bizim işimizi zorlaştırıyor. Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli. -- Yazmayı düşünen arkadaşlarımız Dergi Editörlerimiz olan Yavuz Selim Kart, Aybike Kurtuldu,Seda Çoban arkadaşlarımıza ulaşması gerekmektedir. -- Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız yayımlanmayacaktır.

46

--Ad Soyad Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı) Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz üniversite ismi Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz. -- 2014 Ekim ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Eylül 2014’tür. Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar bir sonraki ay yayımlanacaktır. -- Kopyala-Yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor ve araştırılıyor. -- Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Yazdığınız yazı en az bir kaç görsel içersin.Fikir düşünce yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir kaç tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey katıyor. -- Herhangi bir sorun olursa yazı gönderen meslektaşımıza ulaşırız. Gerekli düzeltmeleri yapması için bildirimler yaparız. Gerekli görüldüğü takdirde yazınızın güzel görünmesi adına küçük değişiklikler yaparız ve sizi bu durumdan haberdar ederiz. -- İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.

İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.