ocak2011

Page 1


32

4


1


İçindekiler

Organize Sanayi Bölgesi Ali Osman Sönmez Bulvarı 2. Sokak No: 1 Nilüfer Bursa Tel: 0.224 243 29 29 (Pbx) Fax: 0.224 242 51 00

güneybursa dergisinde yer alan yazı ve fotoğraflar tanıtım amacı dışında izinsiz kllanılamaz. Dergimizde yer alan ilan, yazı ve fotoğrafların sorumluluğu sahiplerine aittir. www.guneybursa.org www.dagder.org.tr

OCAK2011

Dağ-Der Yardımlaşma ve Kültür Derneği Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Sorumlusu Erkan Aydın (Dağ-Der Genel Başkanı) Genel Yayın Yönetmeni Sefer Göltekin Yayın Kurulu İsmail Fedai, Hüseyin Koçak, İbrahim Ferik, Fethi Yıldız, Selami Acar, İhsan Aydın İletişim İnönü Cad. Güneş İş Hanı No:74 Kat: 5 Osmangazi - BURSA Tel: 0224 272 58 58 Reklam Rezervasyon 0535 564 94 25 guneybursa@gmail.com Baskı AKMAT Akınoğlu Matbaacılık San. Tic. A.Ş.

BURSA’NIN YEREL KÜLTÜR DERGİSİ SAYI

19

03 Başkan’dan 04 Haberler 06 Neden Pozitif Ayrımcılık - İhsan Aydın 07 Dağlı Efeler - Ömer Faruk Dinçel 10 Dağlılarda Siyaset - Fahrettin Beşli 12 REstorasyonla Büyüyen Kent - Y.Emre Coşan 18 Hazinelerini Saklayan Şehir - Tuğba Özmelek 21 Yörük-Türkmenlerin Soy Kütüğü 22 Kilise ve Tapınaklar 24 Büyükorhan’’da Bir Köy: Hacılar 28 Yarım Hayat / Fotoğraf - Nilay Şahinkanat


03

Yeni Umutlar YeniHeyecanlar...

M

ERKANAYDIN

2011 yılının bu ilk sayısınaa yeni umutlar ve yeni heyecanlarla sizleri selamlıyoruz. Bu ayın sonunda gerçekleştireceğimiz 2. Dağ yöresi kültür şenliği heyecanla beklediğimiz etkinliklerimizden biridir.

erhaba değerli Güney Bursa okuyucuları. Dergimizin 20. sayısıyla karşınızdayız. 2011 yılının bu ilk sayısınaa yeni umutlar ve yeni heyecanlarla sizleri selamlıyoruz. Bu ayın sonunda gerçekleştireceğimiz 2. Dağ Yöresi Kültür Şenliği heyecanla beklediğimiz etkinliklerimizden biridir. Çünkü böyle günler mutat birlikteliklerden farklı olarak, her zaman bir araya gelemeyen yöremiz insanın görüşme kaynaşma ve kültürümüzü folklorümüzü yaşatma ve koruma adına hayra vesile olmaktadır. Bu yıl Büyükşehir Beledyesi’nin de katkılarıyla Dağ yöresi Kültür Şenliğimizi 2 güne yayıyoruz. 29 Ocak 2011 saat 19’da gerçekleştireceğimiz konser ve 30 Ocak 2011 saat 13’te gerçekleştireceğimiz folklor yarışmaları ve diğer etkinliklerimiz olmak üzere 2 gün boyunca Bursa’ya dağ yöremiz damgasını vuracak. Yöremizin sorunlarını ve çıkış yollarını her fırsatta ve her ortamda gümdemde tutmaya çalıştığımızı daha önceki dergilerimizde sizlerle paylaştık. Geçtiğimiz günlerde Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in katılımlarıyla gerçekleştirdiğimiz bir kahvaltı organizasyonunda yöremizin sorunları dosya olarak sayın Bakanımızza ilettik. Bu arada dağ yöremizin kalkınmasında ciddi katkılar sağlayacağına inandığımız ve Sayın Valimizin startını verdiği ipek yetiştiriciliği projesi için 1 milyon TL’lik destek verileceği açıklandı. Bu gelişmeler yöremiz adına sevindirici ve umut vaat eden gelişmelerdir. Dergimizin bu sayısında dağ yöremizin siyasetteki yeri noktasında önemli tespitler okuyacaksınız. Bunun yanında değerli yazarlarımızın Dağ yöremiz ve Bursa’ya dair araştırma ve incelemeleri de ilgiyle okuyacağınız çalışmalardır. Yeni sayılarda buluşmak üzere...

ydın A n a k r E


04

HABERLER Olay Gazetesi’ne Ziyaret OLAY Medya’nın dağ yöresinin sesi olmasını isteyen Dağ-Der üyeleri, Çağlar’ı kendilerinden birisi olarak gördüklerini ifade ettiler. OLAY Medya’nın yeniden gerçek sahibine verilmesinden büyük mutluluk duyduklarını söyleyen Dağ-Der Başkanı Erkan Aydın, OLAY Medya’nın Bursa kadar dağ yöresi içinde önemli olduğunu vurguladı. Tüm konuklarına teşekkür eden Cavit Çağlar da, dağ yöresinde yaşayan insanların Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan vatandaşlar kadar bazı imkanlardan mahrum kaldığını ancak çaresizliğine isyan etmediğini söyledi. Dağ yöresinin aktif siyaset yaptığı zamanlarda kendisine büyük destek verdiğini hatırlatan Çağlar, burada yaşayan hemşehrilerinin kendisi için özel bir yere sahip olduğuna dikkat çekti.

BAKAN ÇELİK DAĞ-DER’İ DİNLEDİ Orhaneli, Keles, Büyükorhan, Harmancık Yardımlaşma ve Kültür Derneği (Dağ-Der) üyeleriyle kahvaltıda buluşan Devlet Bakanı Faruk Çelik, Bursa Valisi Şahabettin Harput ve daire müdürleriyle

beraber dernek üyelerinin sorunlarını dinledi. Dernek Başkanı Erkan Aydın, dağ yöresine ait sorunları içeren bir dosyayı Bakan Çelik’e takdim etti.

DAĞ YÖRESİ İPEKÇİLİK İLE CANLANACAK Dağ ilçelerinin kalkınmasına öncülük eden Bursa Valiliği, yöre halkı için ek bir gelir getirecek yeni bir projeye daha imza atıyor. Dağ ilçelerine pozitif ayrımcılık uygulandığını belirten Harput, ipekçiliğin yetiştirilmesini sağlamak için bölgeyi dut ağaçlarıyla donatacaklarını ifade etti. Kırsal kalkınma çerçevesinde dağ bölgesine bu yıl 1 milyon TL’lik destek verileceğini de hatırlatan Harput, dut ağaçları sayesinde yörede ipekçiliğin gelişeceğini kaydetti. Projenin bu yıl içerisinde start alacağının müjdesini veren Harput, “Dağ yöresine şimdiye kadar uygulanan pozitif ayrımcılık artık ortadan kalkacak. Harmancık, Keles, Orhaneli ve Büyükorhan’a ayrılan 5 milyon TL’lik bütçeyi yavaş yavaş yöreye aktarıyoruz. İpekçilik de bunun bir parçası. Osmanlı döneminin önemli ipek merkezlerinden olan Bursa’da bu faaliyetler dağ bölgesinde sürecek. Dağ ilçelerimizdeki bahçelerin etrafını tamamıyla dutlarla donatacağız. Bu konuda özel proje başlattık. Vatandaşımız bahçesinde hem kendi ekeceği ürünü yetiştirecek hem de ipek böceği dutları için alan oluşturacak. İl Özel İdaresi, Kozabirlik ve Tarım İl Müdürlüğü’nün

destekleriyle dağ yöresinin yeni bir mesleği daha olacak. İpek böcekçiliğin daha da canlanmasına katkıda bulunacak proje, yöre insanına da ek gelir sağlayacak” diye konuştu. Dağ yöresindeki potansiyeli harekete geçirmek için çaba sarf ettiklerini dile getiren Harput, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dağ yöresine uygulanan bu projeler bir pozitif ayrımcılıktır. Bu zamana kadar umursanmayan bu yöre artık kalkınmalı. Dağ yöresi, bizim gerçek manada ahilik kültürünün ve Şeyh Edebali’nin koyduğu temel kuralların uygulandığı yerlerdir. Kırsala sahip çıkarsak ülkeye sahip çıkmış oluruz. Ayrımcılığa son vermenin zamanı geldi”


05

DAĞDER KÜLTÜR MERKEZİ’NDE SONA DOĞRU BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN KATKILARIYLA AYAĞA KALDIRILAN TAHTAKALE’DEKİ 150 YILLIK SİVİL MİMARLIK ÖRNEĞİ YAPI, YÖRÜK VE TÜRKMEN KÜLTÜRÜNÜN YAŞATILACAĞI BİR MERKEZ OLACAK.

B

ursa Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi ve kültürel mirası ayağa kaldırma çalışmaları arasında yer alan Tahtakale’deki 150 yıllık sivil mimarlık örneği yapının restorasyon çalışmaları tamamlanma aşamasına geldi. Çalışmaları yerinde inceleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, tarihi binanın Yörük ve Türkmen kültürünün yaşatılacağı bir merkez haline geleceğini söyledi. Başkan Altepe, Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla restore ettirilen ve mülkiyeti Orhaneli Keles Büyükorhan Harmancık Yardımlaşma ve Kültür Derneği’ne (DAĞDER) ait olan 150 yıllık sivil mimarlık örneği yapıda incelemelerde bulundu. Büyükşehir Belediyesi Projeler Koordinatörü Aziz Elbas’tan çalışmalar hakkında bilgi alan Başkan Altepe, restorasyon bittiğinde tarihi yapının bölgeye büyük bir değer katacağını söyledi. DAĞDER Başkanı Erkan Aydın’ın da katıldığı ziyarette dış cephe düzenlemesi büyük ölçüde tamamlanan binanın içini de gezen Başkan Altepe, yapılacak çevre düzenlemeleriyle Tahtakale semtinin önemli bir değer kaşanacağını kaydetti. “Kentin tüm değerlerine sahip çıkıyoruz” Tarihi ve kültürel mirası koruma çalışmaları kapsamında sivil mimarlık örneği yapıların da kente kazandırılması için yoğun bir çalışma içinde olduklarını hatırlatan Başkan Altepe, “Kentin tüm değerlerine sahip çıkıyoruz. Burası da DAĞDER’in mülkiyetinde olan eski bir paşa konağı. Önceki yönetimler burayı

restore etme konusunda cesaret gösteremiyorlardı. Biz Büyükşehir belediyesi olarak yönetimi cesaretlendirdik ve çalışmalar başladı. Şuan da büyük ölçüde çalışmalar tamamlandı. İnşallah Nisan ayında çevre düzenlemesi de yapılmış bir şekilde hizmete açacağız. DAĞDER bu merkez ile diğer sivil toplum

kuruluşlarına da örnek olacak. Bu bine bölgeye prestij kazandıracak” diye konuştu. DAĞDER Başkanı Erkan Aydın da restorasyon çalışmalarıyla ilgili Büyükşehir Belediyesi’nin kendilerine sürekli destek olduğunu hatırlatarak, Başkan Altepe ve ekibine teşekkür etti.


06

?

NEDEN

E

POZİTİF AYRIMCILIK

şit temsil ve eşit hizmet sıkıntısının bu gerekçelerle hakkı olan hizmetten mahyaşandığı alanlarda pozitif ayrımcılık rum bırakmıştır. Bunun farkındayız. Şimdi şarttır. bu açığı hızla kapatacağız. Bu nedenle de hizmette bölgeye Bursa’nın diğer ilçelerinBu durumu, daha çok erkek egemen siyaseden farklı ve öncelikli davranacağız.” tin seçimle gelinen organlarında yeterli yer bulmayan kadınlarımız için konuşuruz. Bu noktaya kolay gelinmedi. Pratikte kadın ve erkeğin her alanda eşit 25 yıl önce kurulmuş bir dernek, daha ilk olduğu söylense de, siyasette böyle değildir. günden bu yana o toprakların ve insanlarıİHSANAYDIN nın mahzun, yoksul bırakılışını her platKeza, toplumda hak ettiği yeri alamayan formda gündeme taşıyor. özürlülerimiz için de pozitif ayrımcılık sosyal devlet ilkesinin gereğidir. Ankara’da, Türkiye’nin 4. büyük kenti olan Bursa’nın geri bırakılmış ilçelerinin olamayacağını düşünenler, Bir bölgenin, yıllarca yönetimsel ve siyasi anlamda yeterli hizmet alamaması, oraya devletin yatırım noktasın- devlet kayıtlarındaki gayri safi milli hasıla rakamlarını ve gelişmişlik sıralamalarını iyi incelemeliler. da pozitif ayrımcılık yapmasını gerekli kılar. Cizre’den, Kulp ’tan,Yüksekova’dan ve Beytüşşebabap Geçenlerde Dağ-Der Genel Merkezi’nde Devlet Bakanı ’tan bile daha geride olan dağ ilçeleri Bursa’nın ayıbıdır. Faruk Çelik, Vali Şahabettin Harput ve İl Genel Meclisi Başkanı Nurettin Avcı ile bazı bürokratların da katıldığı Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu’nun hemen toplantı vardı. her ortamda dillendirdiği şu söz doğru bir tespittir. Dağ-Der malum, bu kentin sıradan bir sivil toplum “Biz dağ yöresi olarak devletten 100 yıllık alacaklıyız.” örgütü ve hemşehri topluluğu değil. Şimdi tahsilat zamandır. İhmal edilmiş Orhaneli, Keles, Büyükorhan ve Tek başına güçlü bir iktidarın, yöreye olan devlet borHarmacık’tan oluşan dört dağ ilçesini gündemde tutma cunu ödemek için konjonktürel manada önünde hiçbir adına Bursa’da örgütlenmiş bir fayda kuruluşu. engel yoktur. Bakan Çelik ve Vali Harput bu durumun farkında. Engel olmadığı için Dağ-Der Genel Başkanı Erkan AyYapılanmayı önemsiyorlar. dın Bakan Çelik’e sorunlar ve çözümlerden oluşan özet bir dosya sunmuştur. Bir devletin valisi, Dağ-Der’in öncülüğünü ve sözcülüğünü üstlendiği yöreye, devletin hizmet anlamında Ulaşım, eğitim, sağlık, kalkınmada öncelikli ilçeler, çevpozitif ayrımcılık yapması gerektiğini itiraf edebiliyorsa, re, tarım, hayvancılık, sulama ve kırsal turizm başlıklabu aynı zamanda bölge halkından devlet adına dilenmiş rında somut istekler de bulunmuştur. bir özürdür. Bunun anlamı şudur: Devlet, eğer itirafında samimi ise, bölgenin hizmet ve “Evet, devlet sizin yaşadığınız vatan parçasını şu ya da yatırıma olan açlığı bitirilmelidir.


7

BURSA’NIN YUNAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNDA

)

DAGLI EFELER ÖMER FARUKDİNÇEL

1325 yılında Adranos’un(Orhaneli’nin) fethinden sonra Orhan Gazi’nin önderliğindeki Osmanlı kuvvetleri Pınarbaşı semtinden Bursa üzerine yürümüşler ve şehri fethederek Müslüman ve Türk şehri yapmışlardı. Aradan uzun yıllar geçti. I.Dünya Savaşı sonrasında Bursa, Yunanlılar tarafından işgale uğradı. Tam 597 yıl sonra 11 Eylül 1922 Tarihinde yine dağdan, Pınarbaşı semtinden inen Kabakçı Salih Efe önderliğindeki Dağlı efeler ve Işıklar semtinden inen diğer çetelerle birlikte Bursa, bu sefer düşman işgalinden ve yanmaktan kurtarıldı. Bursa’nın hem fethinde hem de kurtulmasında Pınarbaşı’ndan şehre giren Dağlı Efelerin yani Dağ Yüreklilerinin büyük payı olduğunu söyleyebiliriz.


8

Bursa’nın işgali sırasında Yunanlılar, şehri terk ederken binaları ateşe vermişler ve şehri yakmak istemişlerdir. Buna karşılık şehrin yakılmasını önleyen çeteler olmuştur. Bunlardan birisi Püskülsüz İsmail Çetesi diğeri de Kabakçı Salih Efe önderliğindeki Kabakçı Çetesidir. Fidyekızık köyünden Ahmet Gültekin’in anılarına baktığımızda Bursa’nın Yunan işgalinden kurtuluşu ve Püskülsüz İsmail hakkında şu bilgiler bulunmaktadır; “Biz Işıklar’da iken Gökdere istikametinden silah sesleri gelmeye başlamıştı. Merhum babam Ahmet, “Püskülsüzler geliyorlar” diye haber vermişti. Püskülsüz İsmail ve arkadaşlarının şehre inmek istedikleri anlaşılıyordu. Düşman müsademeyi terk ederek kaçmıştı. Işıklar’dan sarkarak şehre girmemize bizim için bir mani kalmamıştı. Bu şekilde Setbaşı’na indiğimizde Püskülsüz ve arkadaşlarının Maksem’den şehre girmekte olduklarını görüyorduk. Biz bunları beklemeden şehrin yakılmasını ve yağma edilmesini önlemek maksadıyla bazı tedbirler almıştık. Akşam karanlığı olmuştu. Düşmanın müdafaa ettiği Duaçınarı semtindeki silah sesleri de kesilmişti. Ordumuzun gelmesini bekledik. Ordumuz geldi, şehri teslim aldı. Bizim vazifemiz de burada bitmiş oldu.”

Bursa’nın düşman işgalinden kurtulması sırasında Kabakçı Salih Efe, sağdan soldan çetesine ilhak edenlerle birlikte yaklaşık 500 kişilik çetesiyle diğer çeteler gibi Uludağ’dan Pınarbaşı semtinden Bursa’ya inmiştir. Bursa’dan kaçan Yunanlıların çıkardığı yangınlar işte bu dağdan inen çeteler tarafından söndürülmüştür. Bursa’da daha büyük yangınların olması bu çeteler tarafından önlenmiştir. Bursa’nın işgalden kurtarılmasıyla birlikte Uzun Çarşı ve Bakırcılar Çarşısında Ermeni ve Rumlara ait dükkânlar halk ve çeteciler tarafından yağmalanmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda Bursa adlı eserinde Yılmaz Akkılıç şöyle yazmıştır; “O günleri yaşayanlardan Abdürrahim Yücelik şöyle anlatıyordu: Püskülsüz İsmail Çetesi, Işıklar’da bulunan Yunanlıları esir almak için teşebbüste bulundu. Bursa 10 Eylül Pazar gününü 11 Eylül 1338(1922) Pazartesi gününe bağlayan gece kurtuldu istilâdan. Işıklar semtinden Püskülsüz İsmail Çetesi, Pınarbaşı semtinden Kabakçı Çetesi şehre girdiler. İnegöl istikametinden gelen 3.Kolordu Komutanı Şükrü Naili Paşa ve emrindeki askeri birlikler, 11 Eylül Pazartesi sabahı Bursa’ya girdiler.” Bursa’nın Yunan İşgalinden Kurtuluşu ile ilgili Canip Efe’nin, oğlu Nail Kahraman’a anlattığı ilginç bir


9 anektodu aktarıyorum; Bursa’nın Yunan işgalinden kurtulması için eline tek tüfeğini, silahını, tarasını, baltasını kapanlarla beraber 150 kişi Dağ Yöresinden Kuzguncuk’a inmişler buradan da şehrin içine girmişler. Diğer taraftan da Işıklar semtinden diğer çeteler şehre girmiş. Ardından Mudanya’ya kadar Türk ordusuyla birlikte Yunanlıları takip etmişler. Yunanlıları Mudanya’da denize dökmüşler. Mudanya’nın da kurtulmasından sonra babamlar Bursa’ya geri dönmüşler. Bu arada Bursa Belediyesine Türk Bayrağını çeken Şükrü Naili Paşa, oraya toplanan halka hitaben bir konuşma yapmış. Konuşmanın bir bölümünde Şükrü Naili Paşa ;”Efendiler, efendiler” diye bağırmış. Babamların da üstü başı çamurlu, halleri perişan imiş. Efendi olacak bir halleri olmadığından başları öne eğik bir şekilde duruyorlarmış. O sırada Bursa’nın kravatlı, ceketli beyefendileri başlarını yukarıya kaldırmışlar. Bunu gören Şükrü Paşa; “Ben size demiyorum efendiler diye, oturun yerinize, dağda eşeğini satıp, eline tarasını kapıp gelen ve Yunanı buradan kovalayan Dağdan inen efelere, Kuvay-ı Milliyecilere efendiler diyorum, evlatlarım sizinle gurur duyuyorum” diyor. Babam, ben dünyaya gelince Şükrü Naili Paşa’nın adından dolayı adımı Nail koymuş. Şükrü Naili Paşa, babamlara gidin Altıparmak’ta boş bir sürü bina var gidin oturun, sizin olsun, herkes bir eve sahip olsun” diyor. Rahmetli babam bu olayı bize anlatırken “Oğlum Akalan’ın yarık tabanlı kadınlarına özendik fakat Altıparmaktaki evlere özenmedik” derdi. Babamlar o gece Altıparmak’ta üç katlı ahşap bir evde kalıyorlar. Gece yarısı takır tukur sesler gelmiş. Gidip baktıklarında kimseyi göremezlermiş. Bir süre sonra tam uyuyacakları sırada yine kapılara takır tukur vurulup sesler gelirmiş. Sandalyeler ve kapılar bir tarafa savrulurmuş. Kapıya ateş etmişler, dışarı çıkıp bakmışlar fakat kimseyi görememişler. Sabaha kadar uyuyamamışlar. Sabahleyin bir bakıyorlar ki: Bursa’yı terkedip kaçan Yunanlılar tarafından Kur’an-ı kerim ve dini kitapların tuvaletlere atıldığını görüyorlar. Rahmetli babam, “Cinler sabaha kadar bizi rahatsız ettiler” derdi. Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşu sırasında Kabakçı Çetesi içersinde yer alan, Keles’in Belenören köyünden Celalettin Efe’nin oğlu Ahmet Çalım, Bursa’nın işgalden kurtulmasıyla ilgili bize babasından dinlediği şu bilgiyi vermiştir; “Babamlar buradan Hüseyinalan köyünden Bursa’ya gidiyorlar. Yunan askerleri dağ ile irtibatı kesmek için Irgandı köprüsünü dinamitle havaya uçuruyorlar. Ulucamiye kadar Yunanlılara silah atmışlarsa da vuramıyorlar. Bursa’nın yerlileri de babamlara “Pis Dağlılar Bursa’yı mı yaktıracaksınız” diyorlar. Babamlar Tahtakale’den Çekirge tarafına doğru gidiyorlar. Acemler tarafında Yunan

ordusu toplanmış kaçmak üzere. Ateş açıyorlar Yunan askerlerine. Bir kurşunda 7-8 kişiyi öldürüyorlar. Yunan bozulup Mudanya’ya doğru kaçmaya başlıyor. Çeteler Bursa’nın içine girmişler. Babam dükkanın birinden bir boy aynası alıyor. Ramazan Efe de bir güğüm almış köye getirmiş. Babamın yanında Hacı Ahmet(Kaplan), Ramazan, İslam ve Haydar köyünden Hacı İbrahim de varmış.” Kaynakça: 1-Ahmet Çalım. (Belenören köyünden Celalettin Efe’nin oğlu). 1931 doğumlu. Belenören köyü/Keles. Görüşme Tarihi: 30 Temmuz 2010 2- Nail Kahraman. (Harmancıkakalan köyünden Canip Efe’nin oğlu). 1944 doğumlu. Görüşme Tarihi: 14 Temmuz 2010 3-Uludağ’ın Beşibirliği Bursa Kızık Köyleri. Prof.Dr. Mefail Hızlı. ”Bursa Kızık Köylerinin Muhteşem Direnişi” BURSAV. Editör:Raif Kaplanoğlu, Aziz Elbas.2009 Bursa. Sayfa 270, 272 4- Yılmaz Akkılıç. Kurtuluş Savaşında Bursa. Sayfa 466


10

DAĞLILARDA SİYASET

SİYASETE DAĞLILAR YENİ DÜNYA DÜZENİNDE ARTIK ÖZELLİKLE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDE DAHA ETKİLİ, DAHA GENİŞ TABANA YÖNELİK SİYASET YAPILMA İMKÂNI DOĞMUŞTUR. KISACA SİYASET SİYASİ PARTİLERİ DE İÇİNE ALAN ÇOK GENİŞ BİR ANLAMI VE ÇALIŞMA ALANINI İHTİVA EDER.

D

AĞ-DER Gençlik Komisyonun bir Bu teorik ifadelerden benim anladığım Siorganizasyonu; hem amaç olarak hem yaset birbirinden farklı kulvarlarda, büyükde içerik olarak son derece yerinde bir lüğüne bakılmaksızın toplum ve devlet için konu seçmişti kendine: Dağ yöresi ve siyaset. faydalı ve doğru olanı bulmak üzere düşünmek, hareket etmek, çaba sarf etmektir. Özellikle gelişmeleri yakından takip ettiğinden, siyasete aşina birikimli bir gazeteci; Siyaset sadece siyasi partilerde ve TBMM yöremizin değeri Ahmet Emin Yılmaz’ın mode yapılmaz. Muhtarın da yaptığı siyasettir, deratörlüğündeki Dağ-Der Siyaset Paneline belediye başkanın da, belediye meclis üyesiFAHRETTİNBEŞLİ iki önemli isim panelist olarak katıldı. Her nin de, herhangi bir siyasi parti bünyesinde ikisi de dağ yöresinden çıkmış, yerel siyaseolmaksızın bağımsız milletvekilinin mesatin iki farklı kulvarında kendilerini ispat etmiş, tecrüisi de, seçmenin oy vermesi de siyasettir. Yeni dünya beli siyasi kimlik; birisi eski milletvekili Sayın Faruk düzeninde artık özellikle sivil toplum örgütlerinde daha Ambarcıoğlu, diğeri de eski Bursa Büyükşehir Belediye etkili, daha geniş tabana yönelik siyaset yapılma imkânı Başkanı Sayın Erdoğan Bilenser idi. doğmuştur. Kısaca siyaset siyasi partileri de içine alan çok geniş bir anlamı ve çalışma alanını ihtiva eder. Her ikisi de eski, çünkü yenilerini bulamadılar, çünkü yok. Panelin gizli konusu da buydu zaten. Neden yeni Ne bireysel, ne de kurumsal olarak yaşadığımız dünsiyasetçimiz yok? Efendim mevcut iktidar zaten ihtiyaç- yada siyasetten uzak durmaktan söz edilemez. Bu larımızı görüyor, siyasetten alacağımızı alıyorsak neden söylemden asıl maksat; herhangi bir siyasi partiye gayret sarf edelim ki? Siyaset sadece hizmet almak, yakın olmamaktır. Her hangi bir siyasi partiye fayda işimizi gördürmek için mi yapılır? Bu sorular irdelenesağlayacak şekilde bilinçli ve sürekli çaba sarf etmemek, cek, görüşler alınıp cevaplar bulunacaktı. Kısıtlı sürede bir partiyi veya o partinin görüşlerini yaymaya çalışmahepimiz panelistlerin tecrübeleri üzerine odaklanınca maktır kastedilen. bu hususlara zaman kalmadı. Bizim milletimiz ortak tarih, ortak coğrafya, ortak külEn baştan siyasetten ne anladığımızın üzerinde durmatürüne rağmen çok doğal olarak farklı siyasi partilerin ya ihtiyaç var. Nedir siyaset? Arapça Seyis(At Bakıcısı) görüşlerini benimseyen insanlardan oluşuyor. Bu tabii kelimesinden türeyen siyaset, “devlet işlerini düzenleme tercihlerden yola çıkılmasına karşın; eğitim seviyesinin, ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış” yada kendisinin ulaşabildiği bilgilerin ve sosyal çevrenin “topluma veya devlete ait etkinlikler” olarak tanımlaolumsuz etkisi ile oluşan farklılıklar zaman içinde nıyor. Aynı anlamda kullandığımız Politika bilimi ise istismar edilmeye başlayınca derin görüş ayrılıklarına (politoloji) politik hareketler ve güç edinilmesi ve kuldönüşüyor. Bunun acı sonuçlarını geçmişte yaşadık. lanımı konusunu inceler. Poli yunanca çoğul kelimeOysaki amaçlar penceresinden bakınca hiçbir politik sini ifade eder. En kısa tarifi filozof Aristoteles yapmış: görüşün yekdiğerinden farkı yok. Bir kısmı devleti ve Politika, toplumun halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir. milleti selamete götürecek yolun soldan gittiğine, di-


11 ğerleri sağdan gittiğine inanıyor. Ama herkesin varmak Mevcut siyasetçilerimizin yıpratılmaması sağlanmalı. Bu istediği yer aynı yer. gün elimizde kalmış birkaç mütevazı siyasi değerimizin, en başta kendi yöremiz gazetecileri tarafından yıkıcı Bu durumda, aynı amaca hizmet etmeye çalışan, bireleştirildiğine üzülerek tanık oluyoruz. O yazıların birinden farklı tüm siyasi partileri içinde barındıran üçüncü şahıslar tarafından da okunduğunu ve yeri toplumlarda; bütüne etki edebilen kişi ya da organigeldiğinde de kullanıldığını göz ardı ediyoruz. zasyonların iradesini kullanıp siyaseti bütünsel olarak yönetmesi pekâlâ mümkün görünüyor. Yıpratmanın tersine ilçe, parti, yaş, statü, görev ayırımı yapmaksızın tüm siyaset yapan değerlerimizin isimleri Ekonomik ve sosyal açıdan güçlü aileler, gruplar ya da sürekli parlatılmalı. Köşe yazarlarımız gazetecilerimiz organizasyonlar fertlerini farklı farklı siyasi partilerde köşelerinde bu isimlerden daima övgü ile bahsetmeli. etkin rol almalarını sağlıyorlar. Politik koşullara göre değişkenlik göstereceğinin bilinci ile hiç birisine ne çok Belediye başkanlarımız başta olmak üzere siyasette bir etkin görevi olanların başarılı olmaları yakın, ne de çok uzak duruyorlar. için destek verilmeli. İhtiyaç oldukça Türkiye büyük millet meclisinin içinSİYASET SADECE SİYASİ yanlarında olduğumuz, ihtiyaç oldukde sadece milletin ya da siyasi partiPARTİLERDE VE TBMM DE ça da arkalarında olduğumuz cümle lerin mi temsilcileri değil, her partide YAPILMAZ. MUHTARIN DA âleme gösterilmeli. yer almış sendikaların, holdinglerin, YAPTIĞI SİYASETTİR, BELE- En sonunda seçim zamanı gelince de derneklerin, cemaatlerin ve etnik alt DİYE BAŞKANIN DA, BEkimliklerin(!) temsilcileri var. o anki şartlar değerlendirilerek tek LEDİYE MECLİS ÜYESİNİN adayımız varsa elbette onun yanında Dağlılar da birilerinin öncülüğünde aynı yöntemleri hayata geçirecek DE, HERHANGİ BİR SİYASİ toplanmak sağlanmalı. Bir den fazla ve farklı yerlerde ise o koşullar çerçeveşekilde siyaset yapmalıdır. Ancak bu PARTİ BÜNYESİNDE OLsinde yalnızca kendi adaylarımızdan şekilde devlet gücünü elinde tutan MAKSIZIN BAĞIMSIZ MİL- yana taraf görüntüsü verilmeli. siyasetçilerin veya bürokratların iane LETVEKİLİNİN MESAİSİ DE, Bu şartlar altında, disiplin ve kararlıve lütuflarının dilencisi olmaktan SEÇMENİN OY VERMESİ DE lıkla çalışmalarını sürdürmesi halinde; çıkması mümkün olabilecektir. SİYASETTİR. birkaç seçim sonra dağ yöresi, gücü87 yıllık cumhuriyet tarihinde dağ nü birleştirerek hiçbir siyasi partiye yöresinden yanlış bilmiyor isem 2 eyvallah etmeye lüzum görmeden en bakan, 4 milletvekili çıkmış. Elbette ki yetmez. Bu az bir bağımsız adayına seçim kazandırabilecek duruma durumda aktif siyaset yapacak yeni değerler meydana gelecektir. getirmemiz gerekiyor. Bunun için potansiyeli olanları cesaretlendirerek, kendilerine uygun gelen kulvarlarda Dağder siyaset panelinin sonunda da ifade edildiği gibi sahaya çıkmalarını teşvik etmek gerek. Başlangıçtaki bu günden çalışmaya başlanmalı. İlk iş olarak dağ yörenicelikte büyüklük ileride nitelikte de büyüklükler sinin eski bakanından ilçe başkanına kadar tüm siyasi doğuracaktır. kadrolarda görev almış kişiler bir yerde toplanmalı. En Teşvik edip seyretmekte yetmez. Lobicilik faaliyetleri ile az bir gün sürecek bir çalıştay yapılarak karşılaşılan bu adayların ilerlemeleri, gelişmeleri ve güçlenmeleri sıkıntılar, ihtiyaçlar, hassasiyetler, imkân ve kabiliyetler, sağlanmalı. Aklımın erdiğince yapılması gerekenleri avantajlar ve dezavantajlar analiz edilmeli. Dağ yöreşöyle sıralayabilirim: sinde siyasetin nasıl olduğu ve nasıl olması gerektiğine dair bir sonuç çıkartılmalı. Siyaset hakkında genel katılımlı bilgilendirme toplantıları yapılmalı. Hemen ardından da Bursa’da siyaset yapan tüm partiKeşfedilmemiş potansiyelleri bulmak üzere alan araştır- lerin yetkilileri, bakanı, milletvekili, il başkanı katılımı maları yapılmalı. ile siyasi partilerin gözünde dağ yöresinin ne şekilde görüldüğü anlaşılmalı. Siyasi partilerin yaptığı gibi içerini dağ yöresine has şekillendirerek siyaset okulu tarzı kurslar düzenlenmeli. Çıkan iki sonucun harmanlanması ile bundan sonraki strateji belirlenip, yol haritası çizilmeli, bir anlamda bu Bir çizelge oluşturup mevcut tüm siyasi partilerin içinişin yönetmeliği ortaya çıkarılmalı. de en az bir dağlının etkin görev alması temin ve takip edilmeli. Sonuç olarak önümüzdeki seçim sürecini çok iyi yöPotansiyel adayların öncelikle dağ yöresinden çıkmış netip; yukarıdaki hususları başaranların senaryolarının bizim siyasetçilerimizin yanında, imkân ölçüsünde figüranları olacağımıza; kendi senaryomuzu kendimiz etkili ve güçlü diğer siyasi kişilerin yanında çıraklık yazıp kendi filmimizi kendimiz çekelim, başkaları da yapmaları, kendilerini geliştirmeleri sağlanmalı. oturup biraz da bizi seyretsin.


12

RESTORASYONLA

BÜYÜYEN KENT

BURSA

TARİHİ YAPILARIN VE GELENEKSEL BURSA MİMARİSİNİN YAŞATILMASIYLA BURSA KİMLİKLİ ŞEHİRLERDEN BİRİ HALİNE GELDİ. BURSA CADDELERİNDE BAŞIMI HER GÖĞE KALDIRIŞIMDA ENFES BİR TARİHİN KOKULARI GELİYOR BURNUMA.

YUNUS EMRECOŞAN

B

ursa için şimdiye kadar çok farklı tanımlamalar yapıldı. Yeşilin başkenti, tarih kenti, tarihin başkenti, ipeğin merkezi, kuruluşun temsilcisi, sanayi kenti, Avrupa kenti gibi birçok isim yakıştırıldı. Eminim sizin de birçok yakıştırmanız vardır Bursa’ya… Teknolojinin ve insan yaşamının buluştuğu, gelişmiş ekonomik faaliyetleri, kültürel ve tarihi alandaki çalışmalarıyla Bursa yaşanılabilir kentler arasında ilk sıralarda geliyor. Denizi, dağı ve doğasıyla… Özleten ve özendiren şehir yapısıyla kültürünü de sırtına alıp geleceğe koşuyor. Bu koşunun son metrelerinde ise karşımıza bizi büyüleyen bir tarih ortaya çıkıyor. Tarihi yapıların ve geleneksel Bursa mimarisinin yaşatılmasıyla Bursa kimlikli şehirlerden biri haline geldi. Bursa caddelerinde başımı her göğe kaldırışımda enfes bir tarihin kokuları geliyor burnuma. Elbette bu güzel kokulara kötü kokular da karışmıyor değil. Her şeye rağmen tarihi güzelliğiyle Bursa kendisine olan iyimser duygularımı azaltamıyor. Bilakis gün geçtikçe ve çalışmaları gördükçe uçan halıma binip Bursa siluetinin en görkemli yapılarında geziniyorum. Tarihin ayağa kaldırılmasında Başkan Recep Altepe’nin katkısı yadsınamaz. Ama yanındaki proje koordinatörleri, tarih danışmanları ve fikir babaları da çok güçlü. Bu fikir babalarının en önemlileri Projeler Koordinatörü Aziz Elbas ve Bursa Kent Müzesi Koordinatörü aynı zamanda Başkan Danışmanı olan Ahmet Erdönmez. Elbette Yusuf Oğuzoğlu, Raif Kaplanoğlu, Ramis Dara, Eser Çalıkuşu gibi Bursa kültürü ve tarihi üzerine çalışmalar yapan birçok kişi… Hepsinin emeği çok büyük. Bursa caddelerinde avare gibi dolaşmaktansa şehri gezerken bir de alıcı gözle bakmak gerekir. Bu kente hangi eller hizmet etmiş ve tarihin hangi sayfaları yazar bu şehri. İşte bunu anlamanın en kolay yolu Bursa’da yapılan restorasyon yani tarihi yenileme çalışmalarına bakmak gerekir. Yeşil Türbe, Ulu Cami, Uludağ, Kestane Şekeri, İnegöl Köfte, İskender


13 Kebap, Muradiye, Emir Sultan, Kaplıcalar, Karagöz ile Hacivat, Süleyman Çelebi gibi isimler hepimizin anılarında en güzel haliyle durur. Bursa güzellikleri sayesinde edebiyatı da beslemiştir. Şimdilerde yoğun olarak sürdürülen çalışmalar edebiyatı, kültürü, sosyal hayatı ve insani duyguların gelişmesini daha da arttıracaktır. İşte bu yazımda Bursa’da gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları hakkında bilgi verip bu işlerle uğraşan güzel insanlardan örnekler vereceğim. Elbette tüm çalışmaların hepsi kanımızı kaynatıyor. Ancak bu çalışmaların içinde şüphesiz bizi en çok heyecanlandıran ise DKM’nin yani Dağ-Der Kültür Merkezi’nin Dağ Yöresi ve Bursa Kültürü’ne hediye edilecek olmasıdır.

şehir Belediyesi ve modacı Faruk Saraç’ın işbirliğinde yapılan çalışmalarla bu bina, hem moda ve ipek üzerine eğitimin verildiği bir okul, hem de yaşayan bir müze olarak işlev görecek. Tarih burada okutulacak.

BURSA KALESİ VE SURLARI RESTORASYONU “Yüreği delinip batmadan, / Şarkısı tükenip bitmeden, Cennetini kaybetmeden, / Yatar Bursa kalesinde...” Nazım gibi birçok şaire ilham veren Bursa Kalesi, yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Bursa’nın ilk yerleşim yeri olma özelliğini taşıyan ve Hisar Bölgesi’ni çevreleyen Saltanat Kapı, Fetih Kapı, Yerkapı ve bunlara bağlı sur duvarlarından başlatılan restorasyon ve rekonstrüksiyon (özgün biçimiyle yeniden inşa etme) çalışmaları devam ediyor. DAĞ – DER KÜLTÜR MERKEZİ Bu projeyle Dağ yöresi kültür merkezine kavuşacak. Dağ Yöresi insanının kültürünü tanıtma ve Bursa’nın kent kimliğindeki lokomotif rolü artacak. DKM adıyla kültür merkezi olacak olan bina Dağ-Der’in önemli katkıları ve Büyükşehir ortaklığında restore ediliyor.

FABRİKA-İ HÜMAYUN RESTORASYONU Tarihi belgeler yapının 1854 yılında “Hazine-i Hassa-i Şâhâne” tarafından finanse edilerek kurulan devlete ait ilk “harir” (ipek) fabrikası olduğunu gösteriyor. Büyük-

TARİHİ ÇARŞI VE HANLAR BÖLGESİ Hanlar bölgesi kimin hatıralarında yer etmez ki? İşte buradan etkilenenlerden biri de dünyaca ünlü Mimar Massimiliano Fuksas. Fukas’la yapılan bilgi alışverişi ile bölgenin yeniden ayağa kaldırılarak ‘Yaşayan Müze Kent Bursa’ hedefine yakışır konuma gelmesi için çalışmalar sürdürülüyor.


14 birlikte Okçular ve Uzun Çarşı’da olduğu gibi modern ve işlevsel bir örtüyle kapatılması planlanıyor. Bu çerçevede cepheler ve zemin yeniden ele alınacak.

AKÇALAR AKTOPRAKLIK ARKEOPARK Bu proje ile Bursa’nın 8500 yıllık tarihi gün yüzüne çıkacak. Türkiye’nin ilk Arkeoloji Parkı, Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde Bursa’da kuruluyor. Akçalar’da Aktopraklık Mevkii’nde 2004 yılından bu yana İstanbul Üniversitesi tarafından Güney Marmara Arkeoloji Projesi kapsamında yürütülen bilimsel kazıların yapıldığı bölge, açık hava müzesine dönüşüyor. Yapılan kazılar tarih öncesinin izlerine ışık tutacak

ULUCAMİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ Oraya her gittiğimizde huzur dolarız. Önünden geçerken içine doluşan insanlara imreniriz. Bursa siluetine yoğun manevi hava katan Ulucami’nin bahçesinde başlatılan çalışmalarla Kapalıçarşı yangınında kül olan iki ahşap şadırvan kubbesi yeniden inşa edilirken, cami avlusu ve çevresinde iyileştirme çalışmaları yapılıyor. Güneşin varlığıyla görkemini Bursa’ya armağan eden 20 kubbeli tarihi Yıldırım Beyazıt yapısı, yapılacak ışıklandırma sistemiyle geceleri de aynı ihtişamıyla Bursa’nın duacısı olacak. TUZPAZARI – PAZARYERİ ÇATI ÖRTÜSÜ Ecdadımızdan bahsederken hanlar, hamamlar, yollar, kervansaraylar yapmışlar diye övünürüz. İşte bu hanlardan biri de Tuz Pazarı. Tarihi çarşıda yer alan handa çalışmalar yapıldı. Bununla

KÜTAHYA – ÇUKUR HANI RESTORASYONU Bursa Tarihi Çarşı Bölgesi’nde Okçular Çarşısı üzerinde yer alan han, önümüzdeki günlerde restore edilerek daha işlevsel bir biçimde Bursa’ya kazandırılacak. II. Murat dönemi eserlerinden olan ve günümüzde özel mülkiyette bulunan handa, restorasyon uygulaması için mülk sahipleriyle anlaşma sağlandı.

ESKİŞEHİR HANI RESTORASYONU Bursa’nın ekonomik yaşamında önemli bir yere sahip olan Arabacı hanlarından olan Eskişehir Hanı, restore edilerek kente yeniden kazandırılacak. Büyükşehir Belediyesi ile handaki mülk sahipleri arasında imzalanan protokol çerçevesinde yapı mülk sahipleriyle birlikte restore edilecek. DAVUTPAŞA HAMAMI RESTORASYONU 1485 yılında yapılan ancak günümüzde özel mülkiyette olan tarihi yapının restorasyonu için kamulaştırma çalışmaları başlatıldı. Bir yandan mülk sahipleriyle görüşmeler yapılırken, diğer taraftan da röleve(derleme, toparlama) ve restorasyon projeleri hazırlanan hamam, restore edildiğinde bölgenin sağlıklaştırılması anlamında büyük bir işlev üstlenecek.


15 HAMAMLIKIZIK HAMAMI RESTORASYONU Hamamlıkızık Hamamı restorasyonu ile Kızık köylerinin sosyokültürel mirasının yaşatılması ve geleceğe aktarılmasının yanında köylerin özgün kimliklerinin korunmasına da katkı sağlanıyor.

İNCİRLİ HAMAMI RESTORASYONU İncirli Caddesi üzerinde yer alan hamam restore edilerek bölgenin sosyal ve kültürel ihtiyaçları çerçevesinde değerlendirilecektir.Yapının kamulaştırılması için başlatılan çalışmalar tamamlanmak üzere. Tarihi yapının çevresindeki yapıların kamulaştırması tamamlandı. Restorasyon amaçlı projenin çalışmalarına devam ediliyor

MUALLİMZADE (DÖKÜMHANE) HAMAMI İncirli Caddesi üzerinde yer alan hamam uzun süre dökümhane olarak kullanıldığından dolayı Dökümhane Hamamı olarak da anılmaktadır. Günümüzde depo olarak kullanılan hamam restorasyon çalışmaları kapsamında kamulaştırıldı. Çalışmalar tamamlandığında bölge, sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılabileceği tarihi bir mekana kavuşacak. NALINCILAR HAMAMI RESTORASYONU Sultan Murad Hüdavendigar döneminde yapılan ve Bursa’nın ilk büyük hamamı olan Okçular Çarşısı üzerindeki hamam, özel mülkiyet kapsamında. Kentin önemli

tarihsel değerlerinden olan yapının restorasyonu için mülk sahipleriyle gerçekleştirilen görüşmelerin ardından projesi hazırlanan tarihi yapı yeniden Bursa’ya kazandırılıyor. Projeleri Anıtlar Kurulu’nca onaylanan mimarisiyle dikkat çeken hamamın restorasyonuna da kısa zamanda başlanması hedefleniyor.

MAHKEME HAMAMI RESTORASYONU Çifte hamam niteliğindeki ender yapılardan biri olan Mahkeme Hamamı’nda restorasyon başladı. Hamam kültürünün yaşatılması amacıyla tarihi yapının bir bölümü orijinal kimliği ile hizmet vermeye devam edecek. Diğer kısmına ise bölgedeki eğitim kurumlarının yoğunluğu ve bu kurumların kullanabileceği sosyal ve kültürel amaçlı salon bulunmadığı dikkate alınarak ‘sosyal ve kültürel’ işlev kazandırılacak

REYHANPAŞA HAMAMI RESTORASYONU Pazaryeri gezme ve halk pazarından alışveriş yapma duygusunun yoğun olarak yaşandığı Reyhan Çarşısı’nda yer alan 580 yıllık tarihi hamam, Büyükşehir Belediyesi ile mülk sahipleri arasında yapılan görüşmeler neticesinde restore edilerek kente kazandırılıyor. Röleve ve restorasyon projeleri hazırlanan yapı bulunduğu konum itibariyle kent turizmine de katkı sağlayacak. KAYIHAN HAMAMI RESTORASYONU Vezir Koca Mehmet Nizamüddin Paşa tarafından 15.yüzyılın ikinci yarısında yaptırılan ve yaklaşık bin 500 metrekare alana sahip olan yapının kamulaştırılma-


16

sı için ilk adım atıldı. Mülk sahipleriyle varılan anlaşma çerçevesinde Büyükşehir Belediyesi‘nin hanı restore etmesi kararı alındı. Bu sayede tarihi yapı 10 yıllığına belediyenin kullanımında olacak. Projesi tamamlanan ve önümüzdeki günlerde restorasyon ihalesine çıkılacak olan yapının yeni işlevi ‘kültürel mekan’ olarak tespit edildi. SOKAK SAĞLIKLAŞTIRMA PROJELERİ Tarihi sokaklarında yürüdüğümüz Bursa daha da güzel olacak. Caddelerin temsil ettikleri kimliği yansıtacak şekilde ele alınarak cephe düzenlemeleri ve özgün kent mobilyaları ile bir bütün olarak yenilenmesi hedefleniyor. GELENEKSEL YAPILARIN RESTORASYONU Geleneksel kültürel değerlerimiz arasında yer alan ancak yok olmaya yüz tutan yapılar, restore edilerek sosyal ve kültürel mekanlar olarak Bursa’ya kazandırılıyor. TARİHİ MEZARLIK VE TÜRBE DÜZENLEMELERİ Yaşayanlar kadar dünyadan göçenlere de saygı duyduğumuzun en güzel göstergesi olacak projeler iki eksen üzerinde çalışacak. Birincisi sayıları 70 civarında olan hazirelerin düzenlenmesi, restorasyonu; ikincisi ise mezar taşlarının okunması, Türkçe’ye çevrilmesi, taşıdığı sanatsal ve kültürel yönlerin tespit edilmesi şeklinde olacak. ÜFTADE TEKKESİ VE CAMİİ RESTORASYONU Önünden Bursa’yı doyasıya seyrettiğimiz tarihi yapıda daha önce başka kurumlar tarafından başlatılan restorasyon ve düzenleme çalışmaları yürümeyince devreye Büyükşehir Belediyesi girdi. Tekkedeki restorasyon ve çevre düzenleme çalışmalarının 2010 yılı sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. Sosyal ve kültürel anlamda değerlendirilmesi hedeflenen yapı ve müştemilatlarında ayrıca restore edilen Üftade Hazretleri’nin şahsi eşya ve giysilerinin de yer alacağı müze bölümü bulunacak. YILDIRIM CAMİİ MİNARELERİ Tarihi kent kimliği içerisinde önemli bir yere sahip olan külliye düzenlemelerinin yapılması, özgün yapısal konumun korunarak daha sağlıklı ve düzenli hale getirilmesi çalışmaları kapsamında Yıldırım Camii’ne ait 1854

depreminde yıkılan minareler yeniden ayağa kaldırılacak. Bu anlamda hazırlanan projeler Anıtlar Kurulu’nca onaylanmış olup kısa süre içerisinde uygulama çalışmaları başlatılacak. MUDANYA ESKİ HAL ALANI VE TAHİRPAŞA HAMAMI ÇEVRESİ Mudanyalılar’ın tarihi buluşma mekânlarından olan eski zeytin halinin yeniden kimliğine uygun olarak düzenlenmesi ve Tahir Ağa Hamamı’nın restorasyonunun yapılması amacıyla hazırlanan projeler Anıtlar Kurulu’na sunuldu. MUDANYA HASANPAŞA HAMAMI RESTORASYONU Restore edilerek Mudanya’ya kazandırılması hedeflenen tarihi yapının kamulaştırma çalışmaları başladı. Restorasyon projeleri tamamlanan Hasanpaşa Hamamı’nın kültür merkezi olarak kullanılacak. GÜRSU SU DEĞİRMENİ RESTORASYONU Gürsu’da bulunan değirmen, sosyal ve kültürel bir mekan olarak ilçeye kazandırılıp su değirmeni kültürünün ve tanık olduğu kültürün izlerini yaşatacak.

KÖPRÜLERİN RESTORASYONU Velhasıl Bursa sudan ibarettir diyen Evliya Çelebi Uludağ’dan birikip ovaya süzülen suların üzerine yapılan köprülerden de bahseder. Birçoğu tarihi nitelik taşıyan bu köprüler restore edilerek gece ışıklandırmalarıyla kent estetiğini zenginleştirecek. Tüm bu çalışmalarla birlikte Cumalıkızık ve Hanlar Bölgesi’nin UNESCO Dünya Mirası listesine alınması için çalışmalar da hızla sürüyor. Kocakovacık’a yaptığım bir gezide Köy Konağına uğradım. Oradaki kültürü görmek çok değişik bir duygu. Geçmişimizle görüşmek ne kadar güzel. Sonra bir sokak isminin Recep Altepe olduğunu görmek kalıcılığın da simgesi oluyor. Bu yapıların korunması ve güzelleştirilmesi sürdükçe Keles’in Kocakovacık köyüne Osmangazi Belediye Başkanlığı döneminde gelen Recep Altepe’nin ismini daha çok duyar ve anarız. Kaynak: Tarihi Bursa Hanları Ve Kapalıçarşı – Ramis Dara www.bursa.bel.tr



18

ŞEHİR HAZİNESİNİSAKLAYAN

TUĞBAÖZMELEK

MEDENİYET ŞEHRİ BURSA’NIN TARİHİNİ 8 BİN 500 YIL ÖNCESİNE DAYANDIĞININ EN AÇIK KANITI ARKEOPARK. AKÇALAR’DA KAZILARI SÜRDÜRÜLEN MEKAN TAMAMLANDIĞINDA BURSA’DAKİ TARİH AYAĞA KALKACAK VE GERÇEKTEN BURSA YAŞAYAN BİR MÜZEYE KAVUŞACAK.


19

B

azı insanlar vardır, büyükburunlu tabir edilen cinsten… Tanımadan çözemezsiniz özünü. Ancak önyargıyla yaklaşıp olmadık sıfatlarla betimleyebilirsiniz kafanızda. Ama gün gelir yakından tanırsınız ve tanıdıkça da daha da bağlanırsınız. Hatta bu kez de kopamazsınız o insandan. Ne büyüklüğü kalır ne de ukalalığı… Aslında o değildir değişen. Siz, içinde saf sevgi ve iyimserlik bulunan insandaki gizemi çözmüşsünüzdür. Bundan sonrası mutluluktur, paylaşılması gereken ve siz istedikçe de paylaşılacak olan… Kimi şehirler de böyle insanlara benzer. Sahip oldukları güzellikler, bilinenin çok ötesindedir. Hazinesini içinde saklar… Her yeni gün sanki bambaşka bir yanını keşfedersiniz o kentin ve daha çok bağlanırsınız. Bir gün kaçıp gitmek istediğiniz şehir, çok sevdiğinizdir artık… Osmanlı Devleti’nin en önemli başkentlerinden olan Bursa da böyle değerli bir gizeme sahip. Güzelliklerini yüreğine hapseden kent, her yeni gün yepyeni bir ziynetini daha sunuyor sanki, bağrında yaşayan insanlara. Görkemli güzelliği dillere desten olan Bursa, her geçen gün yeşilliğinin azalmasına ve artan nüfusuna rağmen hemşehrilerine sahip çıkıyor. Bursa’nın merkezden ibaret olduğu sanılır, Altıparmak ve Heykel’den ibarettir bu şehir kimine göre. Oysa Bursa öyle değerlere sahip ki, ‘Yeşil Bursa’ namına inat edercesine her an başka bir yönü ortaya çıkıyor. Bunun en güzel örneği, halen çalışmaları süren Arkeopark’ta gözler önüne seriliyor. Medeniyet şehri Bursa’nın tarihini 8 bin 500 yıl öncesine dayandığının en açık kanıtı Arkeopark. Akçalar’da kazıları sürdürülen mekan tamamlandığında Bursa’daki tarih ayağa kalkacak ve gerçekten Bursa yaşayan bir müzeye kavuşacak. ‘Türkiye’nin ilk arkeoparkı’ ünvanına sahip olan bölge, Bursa’da ilk yerleşik yaşamın gerçekleştiği Aktopraklık Höyük’te gün ışığına çıkıyor. Akçalar’daki arkeolojik alan İstanbul Üniversitesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Arkeopark olarak düzenleniyor. Arkeolojik kalıntıların bulunduğu alanda, Bursa’nın geleneksel köy yaşantısının canlandırıldığı köyler, sergi salonları ve eğitim atölyeleri de yapılıyor. Bursa’nın 8 bin 500 yıllık mazisine mercek tutacak olan Arkeopark, ziyaretçilerini Uluabat Gölü kıyı-


20 sında yaşanan bin yıla doğru zaman yolculuğuna çıkaracak adeta. MÖ 5600 yıllarında kerpiç tuğladan bitişik olarak yapılandırılan evler, evlerin önündeki avlular, merkezde ortak kullanılan fırınlar, ölülerin gömüldüğü ve çapı 130 metreyi bulan hendekler geçmişin izlerini geleceğe taşıyacak. Bilimsel çalışmaların halkın izlenimine sunulacağı bir atmosfer oluşturulan alanda, Anadolu’dan Avrupa’ya uzanan göç yolculuğunun kanıtı olma özelliğini de elinde tutacak. Tarih öncesi dönemden geç Roma dönemine uzanan yerleşimlerin işaretlerinin bulunduğu Arkeopark, bugünkü Avrupa kültürünü oluşturan sürecin başlangıcını da oluşturuyor, bir anlamda. Bölgede elde edilen kemik delici, biley taşları, tezgah ağırlıkları gibi bulgular, tarih öncesi insanının kemikten mekik dokumacılığıyla uğraştığını gösteriyor. Öte yandan bölgede bulunan kilden biçimlendirilen sapan taneleri de bölge insanının avcılıkla beslendiğine dikkat çekiyor. Bugünden asırlarca öncesinde de takının önemli olduğu yine bulgulardan anlaşılan Arkeopark’ta, insan heykelciklerin tümünün kadınları simgelemesi

de döneme ait ilginç detaylardan sadece biri… Mermer süs eşyaları, el yapımı pişmiş toprak kaplar – özellikle kalker boncuk kakmalarla bezenen 7500 yıllık kap- da bölgedeki yaşama ışık tutan diğer öğelerden. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nemci Karul’un başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarına ‘Güney Marmara Arkeoloji Projesi’ kapsamında devam ediliyor. Proje tamamlandığında Arkeopark’, müze özelliğinin yanı sıra öğrencilere okul gezileriyle interaktif eğitim imkanı da sunacak. Yüreğinde gizli bir sır saklayan Bursa’da ilk açıkhava müzesi olacak Arkeopark’ın büyük ilgi çekeceğine inanıyor, çalışmaların tamamlanmasını heyecanla bekliyorum…

(DÜZELTME): Bir önceki yazımıza konu olan Tophane Saat Kulesi Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilip, ışıklandırılmıştır. Düzeltir, özür dileriz.


21

YÖRÜK - TÜRKMENLERİN SOY KÜTÜĞÜ - OĞUZLAR (TÜRKMENLER , YÖRÜKLER) BOZOKLAR

ÜÇOKLAR

1 - ALITIHALABLU 2 - TRABZON ŞAM TÜRKMENLERİ 3 - KIZIK 4 - ALKAEVLİ 5 - KARAEVLİ (Karaevliler) 6 - YAZIR (Yazar) 7 - DÖĞER (Töker) 8 - DUDURGA 9 - YAPARLI (Çarıklı) 10 - BEĞDİLİ (Beydili-Bağdıllı) 11 - KARKIN 12 - KAYI A ) Saçıkara (Saçıkaralı) B ) Atçekenler C ) Kurtlu D ) Sarıkeçili E ) Kızılkeçili F ) Haculu G ) Karakeçili g - a ) Osmanlı Padişahları g - b ) Yeni Osmanlı 13 - BAYAT A ) Dulkadır (Zulkadır) B ) Kaçar C ) Şambayat D ) Kerkük Türkmenleri E ) Inallı (Ulu Yörükleri-Kocacık Yörükleri)

1 - BÜGDÜZ 2 - CAVINDIR (Çavuldur) 3 - BAYINDIR 4 - IĞDIR 5 - YÜREĞİR (Üreğir-Yüreğir-Yüreil) 6 - YİVA (Yuva) 7 - EMÜR (Emir-Emre) 8 - ALAYÖNDLÜ (Alayöntlü) 9 - BİÇNE (Beçenek-Peçenek) 10 - SALUR A ) Usta B ) Yomut C ) Hızır D ) Karaman (Karamanlı) E ) Akkoyunlu (Akçakoyunlu) F ) Sarıklı (Aksarıklı) G ) Karakoyunlu (Karacakoyunlu) H ) Teke 1 ) Burgaz 2 ) Akseki 3 ) Bahşı (Bahşiş) 4 ) Karaca 5 ) Karatekeli 6 ) Alseki 7 ) Aziz (Aziziye Kınalı Yörükleri) 8 ) Daş (Taş) 9 ) Tongüç (Tonguç) 10 ) Ayak (Kızılayak) 11 ) Ötemiş (Ödemiş) 12 ) Mırış 13 ) Tutamış 14 ) Karaahmet 15 ) Toktamış 16 ) Tufaz 17 ) Gökçe 18 ) Saçmaz (Şıçmaz) 11 - KINIK (KANIK - KONUK) A ) Atalar (Atabeyler) B ) Selçuklu Padişahları 12 - CEPNİ A ) Ruğuş B ) Yakupoğulları C ) Ganetler (Canıklar) D ) Oturak d - A ) Bayramoğulları E ) Demirler e - A ) Kuşdemir e - B ) Kandemir

14 - AVŞARLAR A ) Deller (Karamanlı) B ) Caper (Cafer) C ) Kadirli D ) Cerit E ) İmamlı F ) Torun (Toran) G ) Burhanlı H ) Havarizm (Horzum) I ) Balabanlı J ) Haliller (Haliloğlular) K ) Kızılışık l ) Çatak (Çıtak) M ) Solaklar N ) Hacınallu O ) Karahacılı P ) Farsak (Varsak) R ) Honanamlı (Honamlı) S ) Cingöz T ) Türkmenaliler (Aliler) U ) Çakıl (Çakal-Çakalanlar) Y ) Meller (Milliler)


22

Kilise ve Tapınaklar BURSA´DA YAPILAN KILISELER ÇOĞUNLUKLA BAZILIKA PLANLIDIR. BURSA´DA YAPILAN KILISELERIN BÜYÜK BÖLÜMÜ XIX. YÜZYILDA YAPILMIŞTIR. 1905 YILINDA BURSA MERKEZDE 6 KILISE ILE 3 HAVRA BULUNUYORDU.

B

ursa´da, Türklerden önce var olan bazı anıtlar da günümüze gelebilmiştir. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz kilise ve havralardır. Bu kiliseler çoğunlukla İznik, Mudanya ve Bursa´da yoğunlaşmıştır. Bursa´da yapılan kiliseler çoğunlukla bazilika planlıdır. Bursa´da yapılan kiliselerin büyük bölümü XIX. yüzyılda yapılmıştır. 1905 yılında Bursa merkezde 6 kilise ile 3 havra bulunuyordu. Günümüzde ise sadece bir havra faaliyetini sürdürmektedir.Bursa´da bulanan kiliseler iki döneme aittir.Biri, Türklerin bölgeye gelmezden önce yapılmış olan Bizans kiliseleridir. Bu kiliseler çok eski ve değerlidir. Diğerleri ise, 1922 yılına kadar Bursa´da yaşayan Hıristiyanların yaptığı ve çoğu da 18-19. yüzyılda yapılmış kiliselerdir. Bir de şehir dışında bir külliye biçiminde yapılmış manastırlar

vardır.Bursa´da 55 kadar Hristiyan köyü vardı. Her Hristiyan köyünde ise en az bir kilise faaliyette idi. Ancak köylerdeki bu kiliselerin çoğu 18-19.yüzyıldan kalmadır. Bir çoğu Kurtuluş Savaşı sırasındaki hengamede yıkılıp yok olmuşsa da yine de azımsanmayacak kadar kilise günümüze gelebilmiştir. Kiliseler çoğunlukla Karacabey, Mudanya ve Bursa´da yoğunlaşmıştır.Cumhuriyet öncesinde Bursa merkezde 10, tüm ilde ise 100´e yakın kilise bulunmaktaydı.Merkezde bulunan kiliselerden 7´si büyük, üçü ise çok ufaktır. 1898 tarihli yıllığa göre Bursa merkez ilçede 29, Mudanya´da 11, Gemlik´te 12, Orhangazi´de 7, Karacabey´de 4, M.Kemalpaşa´da 2, Yenişehir´de 1, İnegöl´de 3 kilise olduğu yazılmaktadır. Bu sayılara İznik gibi birçok merkez sayıları dahil değildir.Bursa


23 merkezdeki Rumların metropoliti, Kırkmerdiven olarak anılan Zafer Plaza karşısındaki yamaçta idi. 1922 yılında Yunanlılar giderken yanan kilisenin kalıntıları yakın zamanlara kadar duruyorken, günümüze çok az kalıntısı ulaşmıştır. Rumların yaşadığı ikinci önemli mahalle Demirkapı´dır. Bu mahallede bulunan kilise Bursa´nın en sağlam kilisesidir. Uzun süre fabrika olarak kullanılmıştır. Bir diğer Rum mahallesi de, Muradiye ile Hisar arasında bulunan Kayabaşı Mahallesi´ndedir.Bu mahallede bulunan büyük kilise bugün oldukça harap durumdadır. Halen Askerlik şubesi bahçesindedir.Setbaşı semtinde ise 1922 yılı öncesinde üç Ermeni kilisesi bulunuyordu. Bugün Namazgâh yolunda sağlam bir Ermeni kilisesi vardır. Cumhuriyet döneminde özel şahıslara verilmiş ve uzun süre fabrika olarak kullanılmıştır. İl Halk Kütüphanesi´nin hemen altında bulunan Ermeni Kilisesi ise 1980´li yıllarda yıkılmıştır.Hocaalizade Mahallesinde, Santa Maria adlı misyoner kilisesi, İkinci Dünya Savaşı´na kadar Bursa´da faaliyete devam etmişti. Günümüzde ayakta kalabilen kiliseler ise bunu cami olarak kullanılmasına borçludur. Bir kısmı da fabrika ve depo olarak kullanıldığı için yıkılmamıştır. Köylerdeki kiliselerin çoğu ise ahır, samanlık ve depo olarak kullanılmıştır. Bursa´daki kiliselerin ayakta kalabilmesi için yaşayabilir yapılar olması gerekir. Farklı amaçla ama bir tapınağa yakışır saygınlıkta işlevle kullanılarak bu eserler ayakta kalabilir. Buna en güzel örnek Mudanya Kilisesi´dir. Uzun süre sinema olarak kullanılan kilise günümüzde,Uğur Mumcu Kültür Sitesi olarak Mudanya´nın en yararlı eserlerinden birini oluşturur. Bu kilise, Bursa´nın en sağlam kilisesidir.Bursa´da bulunan dinsel yapılar içinde en orijinal yapı Karacabey Tümbekli Camii´dir. Çünkü bu cami, her üç dinin birleştiği mekândır aslında. Önce Yahudilere Havra, sonra Hristiyan-

lara kilise, bugün de Müslümanlara cami olarak hizmet vermekte olan bir yapı olması özelliği ile eşine az rastlanır bir örnektir. Camiye girdiğinizde önce haç işareti bulunan sütunlarla karşılaşılır. Sonra kubbeli bir ibadet mekânı vardır. Soldaki kapıdan ise havraya girilir.Caminin dolayısıyla havranın bahçesinde ise Yahudi mezar taşları vardır. Ets Ahayim Sinagogu: Arap Şükrü (Yahudilik) sokağında bulunan Ets Ahayim Sinagogu XIV. yüzyılın başında yapılmıştır. Ets Ahayim İbrani dilinde Hayat Ağacı anlamına gelen bir sözcüktür.

BURSA´DA 55 KADAR HRISTIYAN KÖYÜ VARDI. HER HRISTIYAN KÖYÜNDE ISE EN AZ BIR KILISE FAALIYETTE IDI. ANCAK KÖYLERDEKI BU KILISELERIN ÇOĞU 18-19. YÜZYILDAN KALMADIR. BIR ÇOĞU KURTULUŞ SAVAŞI SIRASINDAKI HENGAMEDE YIKILIP YOK OLMUŞSA DA YINE DE AZIMSANMAYACAK KADAR KILISE GÜNÜMÜZE GELEBILMIŞTIR. Osmanlı döneminde yapılan ilk sinagog olmasından ötürü de önem taşımaktadır. Orhan Bey Bursa’yı fethettikten sonra bu sinagogun yapılmasına izin vermiştir. Mayor Sinagogu:Daha çok Arap Şükrü olarak bilinen Yahudilik Sokağı’nda bulunan bu sinagog, İspanya’nın Mayorka Adası’ndan XV. yüzyılda gelen ve Bursa’ya yerleştirilen Yahudiler tarafından yaptırılmıştır. Sinagoga topluluğun geldiği Mayorka’dan ötürü Mayor ismi verilmiştir. Sinagog dikdörtgen planlı olup, içerisi renkli kalem işleri ile bezenmiştir. Geruş Sinagogu:Yahudilik sokağının bir başka mabedi olan Geruş Sinagogu, XVI.yüzyılın başlarında Sultan II.Selim’in izni ile yaptırılmıştır. İbrani dilinde “Geruş” kovulmuş

anlamına gelen bir sözcüktür.Bu isimden ötürü de sinagogun ayrı bir önemi vardır.Dikdörtgen planlı olan yapı, kesme taştan yapılmıştır. Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Fransız Kilisesi:19. yüzyılda Fransızlar tarafından bazilika plan tipinde yapılmıştır. Kesme taş ve tuğladan yapılmış olan kilisenin önündeki çıkıntı üzerine küçük bir çan kulesi yerleştirilmiştir. Kilise barok üslupta olup, günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Kilisenin duvarların bitiminde küçük kule şeklinde eklemeler yapılmış olup,yan bölümüne hasta bakım yeri de eklenmiştir.Misyonerlik amacıyla yapılan kilisenin üslubu baroktur. Hocaalizade mahallesindeki kilise,kültür evi olarak kullanılmak üzere restore edilmiş olup, orijinal adı “Santa Maria Kilisesi”dir. Böcek Ayazması (Baptisterium):İznik’te Koimesis Kilisesi’nin doğusunda yer alan ve halkın “Böcek Ayazması” olarak tanımladığı, araştırmacılara göre Vaftizhane olan bu yapıda; MS.II. yüzyıla tarihlenen İbranice Tevrattan alınmış ifadeler bulunur. Schneider’e göre MS. 6.yüzyıla ait olan bu yapıya Yakup Çelebi Sokağı’ndan demir parmaklıklı bir kapıdan geçildikten sonra on bir basamaklı bir merdivenle inilmektedir. Mekânın içerisi 4.50 m. çapında ve 3.80 m. yüksekliğinde kubbeli bir odadır. H. Constantinos Manastırı(Helena Kilisesi):Nilüfer ilçesine bağlı Uluabat Gölü’nde Manastır Adası’nda bulunan bu kiliseyi ilk kez XVI. yüzyılda S. Gerlach görmüştür. Daha sonra C.Mango tarafından tanıtılmıştır. Bu yapı plan tipi ve duvar tekniklerine göre 8.-10. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. 18.-19. yüzyıllarda büyük bir onarım geçirmiş ve dış cepheleri yenilenmiştir. (Kaynak: bursa.bel.tr)


24

BÜYÜKORHAN’DA BİR KÖY

HACILAR


25

H

acılar, Büyükorhan Hacılar, Bursa ilinin Büyükorhan ilçesine bağlı bir köydür. Bursa iline 88 km, Büyükorhan ilçesine 3 km uzaklıktadır. Köyün iklimi, Marmara iklimi etki alanı içerisindedir. Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün 24 saat suyu mevcuttur. kanalizasyon alt yapısı tamamlanmıştır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Köyün adının nereden geldiği bilinmemektedir hacılar köyü çevre köylerin en eskilerindendir köyün ilk kuruluşu dereye yakın bir yerdedir zamanla gelen seller nedeniyle biraz

daha yukarıya çıkmışlardır. KÜLTÜR Düğünlerde Önce erkek tarafı kız tarafına geleneklerine dair haber verir.Kız tarafı kabul edince,erkek tarafı aile büyükleriyle birlikte,kız istemeye giderler.Giderken yanlarında çiçek ve çikolata götürürler.Kız konuklara kahve ikram eder. Erkek tarafından en yaşlısı kızı Allahın emriyle ister. Eğer evlenecek kişiler razı olursa kız verilir. ÇEYİZ : Kız verildikten sonra düğün tarihine kadar çeyiz hazırlıkları devam eder. Kız ve erkek tarafı anlaşarak gerekli eşyaları alırlar.Kız tarafı çeyizin büyük bir kısmını örgü ve dikim ile gerçekleştirir. NİŞAN : Aileler oturup,nişan tarihi belirlerler. Nişan alışverişine gidilir. Kız tarafı erkeğe,erkek tarafı kıza

takı ve kıyafet alır. Nişana yakın dostlar davet edilir. Nişan töreni kız tarafının evinde yapılır. İki ailenin de uygun gördüğü bir kişi iyi dileklerde bulunarak yüzüklere bağlı olan kurdeleyi keser. Konuklar gelin ve damadı tebrik ederek hediyelerini verir. Daha sonra müzik eşliğinde eğlence yapılır. DÜĞÜN : Düğün tarihi belirlendikten sonra davetiyeler basılır. Tüm tanıdıklara davetiyeler gönderilir. Düğünden üç gün önce kız evinden çeyiz alınarak çiftin evinde sergilenir. Cumartesi gecesi kız evi kına gecesi düzenler. Kına gecesinde gelinin ellerine kına yakılıp çeşitli eğlenceler yapılıp,konuklara çerez ikram edilir. O gece gelinin arkadaşları ve yakın çevresi erkek tarafına tavuk almaya giderler. Onlara pilav,tavuk ve çeşitli hediyeler verilir. Erkek tarafı da aynı şekilde kız tarafına gider. Daha sonra gelin ve arkadaşları


26 sabahın ilk saatlerine kadar eğlenirler.Cumartesi gecesi erkek tarafında çalgı ve yemek eşliğinde eğlenceler olur. Pazar günü damat tarafı kalabalık bir şekilde gelin almaya giderler.Gelin alırken eğer damat tarafı köyün dışında ise köydeki genç kızlara ve erkeklere belirli miktarda para verilir. Pazar gecesi gelin ile damat odalarına çekilerek gerdeğe girerler. ASKER UĞURLAMA Asker uğurlamak için herkes köydeki bütün asker evlerine ziyarete bir kaç gün önceden başlar. Ziyaret sırasında yumurta, tavuk, çorap,iç çamaşırı gibi hediyeler götürülür. Ev sahibi gelenlere çay, limonata vb. ikram eder. Bunun dışında asker adayları bir ay öncesinden akrabaları tarafından yemeğe davet edilir. Askerler topluca bu yemeğe iştirak edeceğinden bir liste tutulur. Genelde askere gidecek genç son bir ay evinde bir kez yemek yeme fırsatı bulur. Son zamanlarda gençler çeşitli eğlenceler de düzenlemekte ve bu uğurlamayı düğüne çevirmektedir. Son akşam gece yarılarına kadar asker evleri dolup taşar. Asker uğurlama Dede Pınarı dediğimiz koyun üst tarafında harmanlarda yapılır. Tüm köy burada toplanır. Dualarla askerler uğurlanır.Herkes tek tek haklarını helal eder. Bir genç için en zor an işte o andır. Analardan koptuğunda harçlığı cebine sokar. Ve toplanan gençler uğurlanır. Orada toplanan paralar askere acemi birliğinde yetecek kadar vardır.


27


28

YARIMHAYAT Sen, bu yalnızlık cumhuriyetine yeni bir soluk veren lider gibi girdin topraklarıma. Nerdeydin bu güne kadar. Neler yaşadın. Nasıl bu kadar özgür, bu kadar yakın, bu kadar ırak durabiliyordun. Her halinden belliydi henüz iyileşmemiş, kabuk tutmuş yaralarınla canının yandığı. Farkındaydın topraklarımın yalnızlıktan susuz kaldığının. Yanımdaydın. Canın o kadar yanıyordu ki korkuyordun yanaşmaya, ırağımda duruyordun. Sende kafesi genişletmiş olmanın özgürlüğü kol geziyordu, bense kafeste çırpınmaktan yara almış kanatlarımı tedavi etmeye ve tekrar mücadeleye çabalıyordum. ************************* Ömrüm varlığını özleyerek geçiyor. Ömrüm yokluğunla eksilerek, Ömrüm yarım kalarak geçiyor. Günlük işler, olağan yaşam akıyor hissetmiyorum, takvim yaprakları azaldıkça fark ediyorum. Yoksun. Olmayacaksın da, biliyorum. Çünkü hayat bana hep yarım.

NİLAYŞAHİNKANAT


29 MUDANYA




32

32


3



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.