Turski_jazik_7_emin

Page 115

Günler günlerle birleşiverip aylar olmuş. Aylar aylara birleşiverip yıl olmuş da kimse farkına varmamış. Derken efendim, baharlar yazları, yazlar da kışları kovalamış... Yel esmiş, sel gelmiş, üç yıl gelip çatmış. İhtiyar babanın da artık sabrı tükenmişmiş... Çocukları burnunda tütüyormuş. Onları o kadar göreceği gelmiş... Zenginler zengini ihtiyar, etrafındaki adamlara: - Artık demiş, çocuklarım nerede ise gelirler... Hasretlik çöktü içime... Daha sözünü bitirmemiş ki, adamlarından biri gün doğusunu göstererek: - Gelenler var, demiş, her halde sizin çocuklarınızdır. Hep birden o tarafa bakmaya başlamışlar. Tozu dumana katarak bir şeydir geliyor... Gele gele büyük oğlan çıkagelmiş. Arkasından da birbirinden babayiğit kırk atlı varmış. Hemencecik koşup babasının elini öpmüş. Derken arkadan ortanca oğlan görünmüş. Onun yanında da yüz tane deve varmış. O da gelip babasının elini öpmüş. En sonra küçük oğlan gelmiş.. o da kırk katırın üzerinde kırk erkek çocuk getirmiş. Çocukları yere indirdikten sonra gelip babasının elini öpmüş. Katırlardan inen çocuklar da gelip ihtiyar adamın elini öperek bir kenara çekilmişler. İhtiyar zengin, yanındaki adamlara: - İzin verirseniz, demiş, oğullarım bugüne kadar neler yaptıklarını anlatsınlar!... Orada bulunanlar: - Hay hay, demişler, biz de merak ediyoruz zaten... Önce büyük oğlan söze başlamış: - Az gittim, uz gittim. Öyle bir yere vardım ki, her taraf ormanlık... Pınarlarından buz gibi sular akıyor... Kayalıklarda keklikler sekiyor... Yaylalarında geyikler, ceylanlar dolaşıyor... İnsanların yüzlerinden de kan damlıyor... Şu kırk babayiğidi oradan aldım. Onlar ata binmeyi, kılıç kuşanmayı öğrettim. Bana vereceğin malları, paraları bu adamlar koruyacaklar... İhtiyar baba, büyük oğluna hiçbir şey söylememiş. Dönüp ortanca oğluna bakmış. Ortanca oğlan, sıranın kendisine geldiğini anlayarak konuşmaya başlamış: - Az gittim, uz gittim... dere tepe düz gittim. Öyle bir yere geldim ki, insan ayağını uzatıp otursa da hiçbir iş görmese, aç kalmaz. Giderken bana verdiğin altınları şu 100 deveyi aldım. Ama görüyorsunuz, öyle develer ki, her biri bir kese altın eder. Burada onları satarak zengin olacağım... Fazla mal göz çıkarmaz ya... Ortanca oğlan sözlerini bitirince, ihtiyar baba ona da bir şey söylememiş. Sıra küçük kardeşe gelmiş. O, demiş ki: - Az gittim, uz gittim... dere tepe düz gittim. Altı ay bir güz gittim. Bir ulu su başına vardım... Öyle bir su ki, kızıl akar, boz akar, durmaz yatağını yıkar. Sordum araştır-

115


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.