Düşünce Gündem 47

Page 1


ED‹TÖRDEN

Hak, insana belli bir yafla ulaflt›¤›nda verilmez. Her insan, yafl›na, cinsiyetine, ›rk›na, rengine bak›lmaks›z›n temel insan haklar›na sahiptir. Oysa bugün dünya üzerinde milyonlarca çocuk ne çocuk oldu¤unun ne de herhangi bir hakk› oldu¤unun bilincinde. Temel insan haklar›n› yaln›z kendileri için varsayanlar taraf›ndan istismar edilen, sömürülen milyonlarca çocu¤a her geçen gün yenileri ekleniyor. Çocuklar fabrikalarda, maden ocaklar›nda en a¤›r ifllerde çal›flt›r›l›yor, ellerine silah verilip savafllara sürülüyor, fiziksel ve duygusal tacize maruz kal›yorlar. Bu ayki dosya konumuz “Çocuk ‹stismar›”. Çocu¤u bir sömürü arac› olarak gören zihniyetin savafl, iflgal ve do¤al afetler gibi kriz ortamlar›n› kullanarak savunmas›z kalan çocuklar› sömürmesinden bahsediyoruz. Dünyan›n gözü önünde, kriz bölgelerinde yaflanan otorite eksikli¤ini f›rsat bilen insan ticareti flebekeleri, organ mafyalar› veya misyoner kurulufllar taraf›ndan çocuklar kaç›r›l›yor ve istismar ediliyor. Dergimizin Dünya Gündemi bölümünde sizlerle paylaflaca¤›m›z ilk makalemiz, Orta Amerika’da özgürlük mücadelelerinin sembol ülkesi olan Haiti’nin tarihi arka plan›n› ve d›fl güçlerin müdahaleleriyle ülkenin bugün içinde bulundu¤u durumu sebepleriyle ele al›yor. Kudüs’te ‹srail’in Filistin aleyhine yapm›fl oldu¤u zulüm ve haks›zl›klar› teflhir eden ve Kudüs’ün kültürel miras›n› koruma görevini üstlenen Aksa Kurumu’nun kapat›lmas›n› konu alan makalemizi de yine Dünya Gündemi bölümümüzde bulacaks›n›z. Bu ayki gündemlerimiz aras›nda, Güneydo¤u Asya ülkesi Filipinler'in Moro bölgesinde Müslümanlar ile hükümet aras›nda yaflanan s›cak geliflmeler, Almanya'da zorunlu k›l›nan vatandafll›k testi ve hükümet de¤iflikli¤i ile Pakistan'› bekleyen yeni süreç de yer al›yor. Bu ay Adanm›fl Hayatlar köflemizde 19 Ekim 2003 tarihinde hayata gözlerini yuman Bilge Kral Aliya ‹zzetbegoviç’i en yak›n çal›flma arkadafllar›ndan Cemalettin Latiç’in anlatt›klar›yla yâd ediyoruz. ‹slam Co¤rafyas› köflemizde ise Afrika’n›n kuzeybat›s›nda yer alan ve yüz ölçümü olarak dünyan›n en büyük 30 ülkesi içinde yer alan Moritanya’y› tan›t›yoruz.

D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M • S A Y I : 4 7 • Y I L : 4 • E K ‹ M 2 0 0 8 ‹HH ‹nsan Hak ve Hürriyetleri ‹nsani Yard›m Vakf› ad›na sahibi: FEHM‹ BÜLENT YILDIRIM Genel Yay›n Yönetmeni: ENSAR KILIÇO⁄LU Editör: ZEL‹HA SA⁄LAM Yay›n Kurulu: AHMET EM‹N DA⁄, AM‹NE TUNA, MURAT YILMAZ, H. ZEHRA ÖZTÜRK,

OSMAN ATALAY, Z. TUBA KOR Musahhih: ÜMMÜHAN ÖZKAN Kapak ve Sayfa Düzeni: nuhungemisi Bas›m: Mavi Ofset • Tel: 0212 549 25 30 Adres: Büyük Karaman Caddesi. Taylasan Sokak. No: 3 Fatih - ‹stanbul Tel: 0212 631 21 21 • Fax: 0212 621 70 51 • dusuncegundem@ihh.org.tr



DOSYA

Masumiyetin Sömürüsü: Çocuk ‹stismar› • Çocuk korunmas›n›n tarihsel geliflimi /24 • Küresel ölçekte çocuk istismar› ve hukuki yetersizlik /27

• Çocuk istismar› ve ihmali: Türkiye’de ve dünyada durum /31

‹htilaller Ülkesi MOR‹TANYA ‹SLAM CO⁄RAFYASI /38

ADANMIfi HAYATLAR /35

Aliya ‹zzetbegoviç

K I S A

D Ü N Y A 6\ Karayip köle ayaklanmalar›ndan Haiti devrimine -Baflar›n›n bafla¤r›s›-

K I S A

/ 4 - 5

G Ü N D E M ‹ Afrika’da kronik açl›¤›n temel sebepleri /13 Almanya’da vatandafll›¤a kabul testi /14

9\ Kudüs’te kritik dönemeç

Kafkasya’daki savaflla k›r›lan fay hatlar› /16

10\ Moro’da bitmeyen savafl

Siyaset ray›na oturdu, sorunlar büyüyor /19


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

GÜNDEM

K

I

S

A

K

I

S

A

lerin gözetilmedi¤i vurgulan›yor. ABD ve NATO kuvvetle-ri taraf›ndan geçti¤imiz temmuz ay›nda bir dü¤ün yerine yap›lan sald›r›da 47 kifli hayat›n› kaybetmifl, bu olay Afgan kamuoyunda büyük tepki yaratm›flt›. Yine a¤ustos ay›nda Herat’›n Azizabad bölgesinde düzenlenen hava sald›r›la-r›nda da ço¤unlu¤u kad›n ve çocuk 90 sivil hayat›n› kay-betmiflti.

Tayland’da Müslümanlar toplama kamplar›nda tutuluyor

Afganistan’da sivil ölümleri art›yor

‹nsan Haklar› ‹zleme Örgütü (Human Rights Watch) tara-f›ndan eylül ay›nda yay›mlanan raporda, 2008 y›l›nda, Af-ganistan’da, ABD ve NATO’nun hava sald›r›lar› sonucu gerçekleflen sivil kay›plar›n geçti¤imiz y›la göre üç kat art-t›¤› belirtiliyor. 2007 y›l›nda resmi olarak 321 Afganl› sivi-lin ABD ve NATO hava sald›r›lar›nda hayat›n› kaybetti¤i aç›klanm›flt›. 2008 y›l›n›n ilk yedi ay›nda da 540 sivilin ABD ve NATO kuvvetleri taraf›ndan “yanl›fll›kla” öldürül-dü¤ü, bu ölümlerin 119’unun hava sald›r›lar› sonucunda oldu¤u aç›klanm›flt›. Raporda, ABD ve NATO güçlerinin Afgan direniflçilere karfl› yürüttükleri operasyonlar›nda hava sald›r›lar›n› artt›rd›klar› ve bu sald›r›larda sivil hedef--

Budist Tayland yönetiminin Patani Müslümanlar›na uygu-lad›¤› bask› ve zulüm politikalar›na gün geçtikçe yenileri ekleniyor. Geçti¤imiz günlerde uluslararas› medyada, Tayland’›n güneyindeki toplama kamplar›nda binlerce Müslüman’›n tutuldu¤unu gözler önüne seren foto¤raflar yay›mland›. 5 milyon Müslüman’›n yaflad›¤› Patani’de Ya-la, Narativat, Satun ve Songla toplama kamplar›nda en az 30 bin Patanili Müslüman’›n tutuldu¤u tahmin ediliyor. Aralar›nda kad›n, yafll› ve küçük yafltaki çocuklar›n da bu-lundu¤u kamplarda s›k s›k iflkence, tecavüz ve darp olay-lar›n›n yafland›¤› haberleri geliyor. Dünya bas›n›ndan ve insan haklar› örgütlerinden titizlikle saklanan kamplar›n ele geçirilen son görüntülerinde oldukça bitkin gözüken Patanili tutuklular›n vücutlar›ndaki darp izleri dikkat çe-kiyor.

‹ngufletya’da gerginlikler art›yor

Rusya’da meydana gelen flüpheli gazeteci ölümlerine bir yenisi daha eklendi. Rusya s›n›rlar› içerisindeki ‹ngufletya Cumhuriyeti’nde muhalif gazeteci Magomed Yevloyev, ‹n-gufl polisi taraf›ndan gözalt›na al›nd›ktan sonra bafl›ndan

Teknaf’ta mülteci krizi daha da kötülefliyor

Bangladefl’in Teknaf bölgesindeki Leda mülteci kamp›nda, geçti¤imiz aylarda 29 Arakanl› mülteci tedavi edilemedi¤i için hayat›n› kaybetti. Mültecilerin ölüm nedeninin zatürre, s›tma, yüksek atefl, ast›m gibi tedavi edilebilir hastal›klar ve açl›ktan kaynakland›¤› aç›kland›. Yard›m kurulufllar› arac›l›¤› ile sadece a¤r› kesici ve antibiyotik ilaçlar›n temin edilebildi¤i bölgede, hastalara bunun d›fl›nda bir tedavi imkan› sa¤lanam›yor. Mültecilerin g›da ihtiyaçlar›n›n da karfl›lanamad›¤› bölgede açl›k da ölüm oran›n›n artmas›nda büyük rol oynuyor. Leda mülteci kamp›n›n bulundu¤u bölgenin yerleflim alanlar›na uzak olmas› nedeniyle mülteciler geçimlerini temin edecek ifl imkanlar›ndan da yoksunlar. Bölgede mülteci kamplar›nda yaflanan insani krizi hafifletmeye çal›flan ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf›, Ramazan ay› boyunca Leda mülteci kamp›nda g›da da¤›t›m› yapt›.

SAYI 47

SAYFA 4


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

GÜNDEM

vurularak öldürüldü. 2006’da Moskova’da öldürülen arafl-t›rmac› gazeteci Anna Politkovskaya’dan sonra en çok ta-n›nan muhalif Rus gazeteci olan Magomed Yevloyev, ‹n-gufletya’da Rus yanl›s›, eski KGB ajan› lider Murat Zyazi-kov’u en sert elefltiren gazetecilerden birisiydi. Yevloyev, kurdu¤u internet sitesinde Zyazikov yönetimi karfl›t› bir imza kampanyas› bafllatm›fl ve Rus güvenlik güçlerinin bölgede Müslümanlar› sindirmeye yönelik fliddet, adam kaç›rma ve cinayet gibi olaylara kar›flt›¤› haberlerine yer vermiflti. Magomed Yevloyev’in öldürülmesinden sonra düzenlenen protesto gösterilerinin güvenlik güçleri tara-f›ndan fliddet kullan›larak bast›r›lmas› bölgede gerginli¤i artt›rd›.

K

I

S

A

K

I

S

A

da etkili oluyor. Somali’de acil yard›ma ihtiyaç duyan insan say›s› ocak ay›na nazaran %77 oran›nda artt›. Uganda, Erit-re ve Kenya’da da açl›k gitgide yay›l›yor.

Do¤u Afrika’da çocuk ölümleri art›yor

Do¤u Afrika’da iç çat›flmalar, kurakl›k ve g›da fiyatlar›n›n yükselmesi milyonlarca insan›n hayat›n› tehdit ediyor. Sa¤-l›kla ilgili alt yap› hizmetlerinin yetersiz, temiz suya erifli-min oldukça k›s›tl› oldu¤u ve açl›¤›n yayg›n olarak yaflan-d›¤› kriz bölgelerinde en çok çocuklar risk alt›nda. Birlefl-mifl Milletler Çocuklara Yard›m Fonu (UNICEF)’nun eylül ay›nda yapt›¤› aç›klamaya göre, Do¤u Afrika’n›n kurak böl-gelerinde üç milyon çocuk, yetersiz beslenme ve çeflitli bu-lafl›c› hastal›klara yakalanma riskiyle karfl› karfl›ya. Özellik-le orta-güney Somali’de ve Etiyopya’da görülen insani kri-zin etkileri, halk›n ihtiyaçlar›na cevap veremeyen zay›f yö-netimlerin politikalar› ve insani yard›m kurulufllar›n›n gü-venlik sorunlar› nedeniyle çal›flmalar›n›n sekteye u¤ramas› nedeniyle gitgide derinlefliyor. Kimi bölgelerde %200 artan g›da fiyatlar› da yetersiz beslenmenin ve açl›¤›n yay›lmas›n--

Çin yönetiminin Ramazan bask›lar›

Çin’in Do¤u Türkistan’da gerçeklefltirdi¤i insanl›k d›fl› uy-gulamalar devam ediyor. Ramazan ay›nda yeni yasaklar› uygulamaya koyan Çin yönetimi, teravih namaz› k›l›nma-s›n› ve erkeklerin sakal b›rakmas›n› ve kad›nlar›n yüzleri-ni örtmesini yasaklad›. Yay›mlanan bildiri sonucu, bölge-de resmi görevlilerin oruç tutmas› yasakland›, orucu tefl-vik eden vaizler hakk›nda soruflturma aç›ld› ve ibadet me-kanlar›n›n etraf›ndaki polis kontrolleri artt›r›ld›.

Nijerya, Bakassi Yar›madas›’n› Kamerun’a b›rak›yor

Dünyan›n birçok bölgesinde toprak ihtilaflar› büyük savafllara sebep oluyor. Afrika k›tas›nda da zengin yer alt› kaynaklar›na sahip Bakassi Yar›madas› Nijerya ve Kamerun aras›nda büyük çat›flmalara sebep olmufltu. Kamerun’un da üzerinde hak iddia etti¤i yar›mada dünyan›n petrol ve do¤al gaz rezervlerinin %10’unu ihtiva etti¤i tahmin edilen Gine Körfezi’nde yer al›yor ve 1960 y›l›ndan bu yana Nijerya’n›n yönetimi alt›nda bulunuyordu. 2002 y›l›nda, Kamerun’un baflvurusuyla Uluslararas› Lahey Adalet Divan›’na tafl›nan davada ‹ngiltere ile Almanya aras›nda 1913’te -sömürge döneminde- imzalanan bir anlaflmaya dayand›r›larak yar›madan›n Kamerun’a verilmesi karar› al›nd›. ‹ki ülke aras›nda yeni çat›flmalar›n ç›kmas›n› engellemeyi hedefleyen karar›n ard›ndan, askeri birliklerini yar›madadan çeken Nijerya’n›n yönetimi Kamerun’a b›rakmas› bekleniyor. Adan›n kuzeyinden tamamen çekilen Nijerya’n›n sivil idaresi, adan›n geri kalan›nda iki sene daha devam edecek.

SAYI 47

SAYFA 5


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Karayip köle ayaklanmalar›ndan Haiti devrimine

-Baflar›n›n bafla¤r›s›-

AHMET FARUK ÜNSAL afunsal@gmail.com

Cenevizli gemici Kristof Kolomb, 3 A¤ustos 1492’de Santa Maria, Pinta ve Nina gemilerine ald›¤› 39 tayfas›yla Atlantik’in karanl›k sular›na do¤ru aç›ld›. Hispaniola ad›n› verdikleri, bugün Haiti ve Dominik Cumhuriyeti’nin ortaklafla paylaflt›¤› ada, yerlilerle ilk karfl›laflt›klar› yerdi. Arawaklar Avrupal› konuklar›n› çok iyi karfl›larlar. Kolomb, bir grup tayfay› adaya b›rak›p 500 kadar yerli kad›n ve erke¤i gemilere yükleyerek ‹spanya’n›n yolunu tutar. 200’ü yolda ölen yerlilerden kalanlar›n teflhiri sponsorlar› ikna etmeye yeter ve 1493’ün sonunda bu kez 17 gemilik filoyla do¤ru Hispaniola’ya yelken açar. Arawaklar yeni misafirlerini yine ikramlarla karfl›larlar ama bu sefer gelenlerin mukabil hediyesi, ba¤›fl›kl›k sistemlerinin aflina olmad›¤› bir virüstür ve virüs, Arawaklar› k›r›p geçirir. Salg›ndan kurtulmay› baflaranlar, ‹spanya Kral›’na götürülmek üzere gizledikleri (!) alt›nlar›n› vermeye zorlan›rlar. Z›rhl›, tüfekli, atl› ‹spanyollara karfl› verilen her mücadele baflar›s›z olur ama ada halk› direnmekten asla vazgeçmez. Çaresizlikten, toplu intiharlara ve çocuklar›n› topluca öldürmeye baflvururlar. ‹ki y›l içinde 250 binlik ada nüfusunun yar›s› yok olur. 1508’e gelindi¤inde Arawaklar›n nüfusu 60 bin kadar kal›r, 1548’de ise sadece 500! Bir taraftan yerli katliam› yaflan›rken di¤er taraftan adada fleker kam›fl› plantasyonlar›nda çal›flt›r›lacak yeterli say›da adam kalmad›¤› için di¤er adalardan ve Afrika’dan adaya köle nakli bafllam›flt›r. 18. yüzy›l ortalar›nda Frans›z kolonisi Saint Dominik (Haiti), Amerika’n›n en büyük fleker üreticisi ve dünyan›n en büyük kahve üreticisiydi ve sadece buradaki köle say›s› tüm Karayip kolonilerinin köle say›s› olan bir milyonun yar›s› kadard›. Kölelefltirilerek zorla Amerika k›tas›na tafl›nan 10-15 milyon civar›ndaki siyahinin iki milyon kadar› nakil esnas›nda hayat›n› kaybeder. 18. yüzy›la gelindi¤inde Virgin Adalar›’ndaki bütün beyazlar›n öldürüldü¤ü 1733 köle ayaklanmas›n› Hollanda ancak 1734’te ‹ngiliz ve Frans›z donanmalar›n›n

SAYI 47

ORTA AMER‹KA

yard›m›yla bast›rabildi. Teslim olanlar iflkence ile öldürüldüler, teslim olmak istemeyenler ise t›pk› ayn› kaderi paylaflt›klar› selefleri olan yerliler gibi topluca intihar ettiler. 1792-1804 y›llar› aras›nda Frans›z Saint Dominik (Haiti)’inde yaflananlar, fliddetin a¤›rl›¤›, y›k›m›n büyüklü¤ü, isyan›n kitleselli¤i ve nihayetinde baflar›n›n elde edilmesiyle bir ilkti. Bütün plantasyonlar köleler taraf›ndan yak›ld›. 1 Ocak 1804’te ayaklanman›n öncülerinden Dessalines, Haiti’nin ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti. Beyaz toprak sahiplerinin bütün mallar›na el konuldu. Haz›rlanan anayasa, köleli¤in tamam›yla kal-

d›r›ld›¤›n› ilan ediyordu. Oysa ABD’de köleli¤in kald›r›lmas› 1865’te yap›lan anayasa de¤iflikli¤iyle mümkün olabilmiflti. ABD’nin ‹ngiltere’den ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmesinden sonra Yeni Dünya’n›n ikinci yeni devleti Haiti olmufltu. Bir farkla ki, ABD’nin ba¤›ms›zl›¤›, Amerika topraklar›nda yaflayan ‹ngiliz aristokratlar›, Kraliyet’e ba¤l› yönetici elit ve yeni sermaye sahiplerince örgütlenmiflti; Haiti devrimi ise, zincirlerinden baflka kaybedecek fleyi olmayanlar taraf›ndan gerçeklefltirilen, yeryüzünün baflar›ya ulaflm›fl tek köle devrimiy-

SAYFA 6


di. Haiti Devrimi, sonuçlar› itibar›yla hem siyasi hareketlenmelere hem de hukuk mevzuat›nda baz› önemli de¤iflikliklere ilham verdi. Brezilya’n›n Bahia bölgesinde 1808 ile 1835 y›llar› aras›nda Müslüman köleler fleker plantasyonlar›na el koyup köle pazarlar›n› bast›lar. Bu Müslüman köleler, hükümet güçlerince ac›mas›zca bast›r›l›p katledildiler. 1816 ile 1832 y›llar› aras›nda ‹ngiliz sömürgelerinde, Barbados’ta, Jamaika’da, ‹ngiliz Ginesi’nde on binlerce köle ayakland›. ‹syanlar bast›r›ld› ve yüzlerce ölüm, binlerce k›rbaç ve hapis cezas› infaz edildi. Hollanda kolonilerinde 1848’de Toussaint Louverture öncülü¤ündeki devrimle, Genel Vali köleli¤in ilgas› metnini imzalamak zorunda kald›. Köleli¤in kald›r›lmaya baflland›¤› 19. yüzy›l ortalar›ndan itibaren Avrupa, tropikal “fleker kam›fl›” yerine ›l›man iklim ürünü olan “fleker pancar›”n› fleker üretiminde kullanmay› ö¤rendi¤inde, dünya fleker piyasala-

SAYI 47

r› çöktü. Bu geliflme Haiti için büyük bir ekonomik darbe oldu. Kar›fl›kl›klar, iflsizlik, kötü yönetim, askeri darbeler, insan haklar› ihlalleri, d›fl müdahaleler, ambargolar Haiti’nin yakas›n› hiç b›rakmad›. Bugün Haiti, 8 milyon nüfusuyla ayn› aday› paylaflt›¤› ve benzer nüfusa sahip Dominik Cumhuriyeti ile k›yaslanmayacak kadar a¤›r yaflam koflullar›na katlanmak zorunda de¤ildir sadece. Buradaki yaflam koflullar› ayn› zamanda bütün Karayip ve Latin Amerika devletleriyle hatta pek çok yoksul Asya ve Afrika devletleriyle de k›yaslanmayacak kadar a¤›rd›r. Haiti, yayg›n AIDS, %85 iflsizlik oran›, yetiflkinlerde %50 okuma yazma oran›, yüksek bebek ölümleri ile dünyadaki en fakir ülkelerden biridir. Nüfusun tamam›na yak›n› siyahidir. Her ne kadar resmi kay›tlara göre Haitililer Hristiyanl›¤›n Katolik mezhebine ba¤l› iseler de Afrika yerel dini olan Wadoo inanc› ve kimi törenleri, Hristiyan ayinleri içinde hayatiyetini sürdürmektedir. Yar›s› baflkentte olmak üzere ülkede 3500 civar›nda sonradan Müslüman olan Haitili vard›r. Baflkentin çeflitli yerlerinde, küçük mahalle mescitlerine benzer befl adet cami bulunmaktad›r. Nüfusun %80’i günlük 2 avronun alt›nda gelire sahiptir. Nüfusun %5’i, toplam zenginli¤in %95’ini almaktad›r. Dört milyonluk baflkent Port au Prince; alt yap›s›z, elektriksiz ve kokudan durulamayan sokakla-

SAYFA 7

Karayip köle ayaklanmalar›ndan Haiti Devrimine -Baflar›n›n bafla¤r›s›-

‘‘

ABD’nin ba¤›ms›zl›¤›, Amerika topraklar›nda yaflayan ‹ngiliz aristokratlar›, Kraliyet’e ba¤l› yönetici elit ve yeni sermaye sahiplerince örgütlenmiflti; Haiti devrimi ise, zincirlerinden baflka kaybedecek fleyi olmayanlar taraf›ndan gerçeklefltirilen, yeryüzünün baflar›ya ulaflm›fl tek köle devrimiydi.


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

Karayip köle ayaklanmalar›ndan Haiti Devrimine -Baflar›n›n bafla¤r›s›-

‘‘

Dayat›lan IMF programlar› Haiti halk›n›n elindeki iki lokmadan birini daha istemektedir. Yolsuzluk ve suiistimal, ülkede yaflanan sefaleti daha da katlan›lmaz hale getirir. Haiti, kaçamayanlar›n mecburen katland›¤› bir ülkedir art›k. r›ndaki çöp da¤lar› aras›nda köpekler, domuzlar›n, insanlar›n ve döküntü arabalar›n beraberce dolaflt›¤› bir sefalet flehridir. Trafik keflmekeflinin içinde, ara s›ra da olsa, ABD ve di¤er Bat› ülkelerinde yaflayan zengin Haitililerin lüks araçlar›na rastlamak mümkündür. Aç›ktan akan la¤›m yüklü derelerin k›y›lar›nda tenekeden tek göz oda evlerde yaflamaya çal›flan yüz binlerce insan y›¤›n›… Ve görece daha iyi koflullarda olan, ama bizdeki en kötü koflullara sahip gecekondulara benzer tek katl›, sa¤l›ks›z, elektriksiz evlerde yaflamaya çal›flan baflka milyonlar… Ve flehrin zengin semtlerinde, yüksek duvarlar›n ve özel güvenlikçilerin korudu¤u lüks villalarda sürdürülen, k›skan›lan onlarca yaflam… fiehrin sokaklar›, geceleyin özellikle beyazlar için korkunun kol gezdi¤i, fidye için adam kaç›rman›n, soygunun s›radanlaflt›¤› bir suç batakhanesine dönüflebilmekte. Amerika k›tas›nda ABD’den sonra Avrupa’dan ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan ikinci ülke olan Haiti, özgürlük mücadelesinde ABD taraf›ndan, bir yandafl olmaktan çok, hep bir tehdit gibi alg›land›. Sadece insiyaki öfke ile hareket eden bir toplulu¤un yok ettiklerinin yerine getirebilece¤i fley, düzenden ziyade kaos olabilirdi. Ba-

SAYI 47

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

¤›ms›z Haiti, 1826’da Panama’da yap›lan Ba¤›ms›z Amerikan Devletleri Toplant›s›na ça¤r›lmad› bile. ABD taraf›ndan tan›nmas›, Baflkan Lincoln döneminde, köleli¤i sona erdiren sivil savafltan sonra, 1862’de olabilmiflti. Ama iki ülke aras›ndaki iliflkiler hep zoraki olmufltur. Haiti, 1915-1934 y›llar› aras›nda mütemadiyen ABD askerlerince iflgal edilmifltir. ABD asker göndermedi¤i zaman ise elini hiç çekmemifltir bu fakir ve küçük ülkeden. 1980’lere kadar ülkede 30’a yak›n darbe yaflanm›flt›r. Eli kanl› Duvalier, 1986’da büyük kitlesel ayaklanmalarla devrilmifltir. Ama Haitili ne kendi düzenini kurabilmifl ne de d›flar›dan müdahalelere seyirci kalabilmifltir. Kitlesel gösteriler, sokak çat›flmalar› ve grevler, Haiti’de günlük yaflam›n vazgeçilmezlerindendir. Generallerin kendi aralar›nda çat›flmalar›, tekrarlanan ama derde deva olmaktan uzak seçimler, k›sa süreli iktidarlar… Ülkeye çok uluslu BM gücü çerçevesinde 1994’te gönderilen askerler aras›nda ABD askerleri a¤›rl›kl›d›r ve ABD bu sayede kendi adam› Aristide’yi yeniden iktidara oturtur… Dayat›lan IMF programlar› ellerindeki iki lokmadan birini daha istemektedir halktan. Yolsuzluk ve suiistimal, ülkede yaflanan sefaleti daha da katlan›lmaz hale getirir. Haiti, kaçamayanlar›n mecburen katland›¤› bir ülkedir art›k. Yurt d›fl›ndaki Haitililerin gönderdi¤i paralar ise biraz olsun nefes ald›r›r ada halk›na. Olaylar› yat›flt›ramayan Aristide, bu sefer ABD’nin muhalefetine ra¤men 2000’de baflkanl›k seçimlerine girer ve kazan›r. ABD ambargosu ülkede hayat› iyice çekilmez hale getirir ve ABD destekli paramiliter güçler sokak çat›flmalar›na bafllarlar. Nihayetinde fiubat 2004’te Aristide sürgünü kabul eder ve Jamaika’ya yerleflir. Ülke o tarihten itibaren BM taraf›ndan oluflturulan MINUSTAH misyonu gözetiminde yönetilmektedir. Acaba, baflta Fransa ve ABD olmak üzere, zengin Bat›l› ülkeler, köle devriminin baflar›s›n› hazmedemedikleri için mi, 200 y›ld›r siyasi kar›fl›kl›klar, iflgaller, müdahaleler, isyanlar ve ayaklanmalar ile bir ekonomik enkaza dönmüfl olan bu küçük ada ülkesinin zavall› insanc›klar›n› yeryüzünün en a¤›r yaflam koflullar›na mahkum ediyorlar? Dünyan›n en büyük pazar›na bu kadar yak›n olman›n avantaj› (!) bu olsa gerek. Irkç›l›k belki ka¤›t üzerinde tarihe kar›flt› ama zihinlerin gerisi halen çok kirli. Her baflar›n›n bir bafla¤r›s› var. Haiti’ninki 200 y›ldan fazlad›r sürüyor.

SAYFA 8


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Kudüs’te kritik dönemeç AHMET EM‹N DA⁄

ahmetemin@ihh.org.tr

‹srail’in yasa d›fl› olarak elinde tuttu¤u Kudüs’e yönelik imha politikalar› son y›llarda daha tehlikeli ve cüretkar bir hal almaya bafllad›. 1967 y›l›nda iflgal etti¤i Kudüs’ün demografik ve fiziki yap›s›nda aradan geçen 40 y›l içinde büyük de¤ifliklik yapan ve kenti ebedi baflkenti ilan eden ‹srail, bu yöndeki çabalar›nda yeni bir aflamaya geçti. Bu aflama, yasal kurumlar› kapatmaya varan ve 2020 y›l›n› kendine hedef olarak koyan bir y›k›m stratejisi. Kudüs’ün kültürel miras›n›n korunmas› ve ‹srail’in hukuksuz giriflimlerinin teflhir edilmesi için çal›flmalar yürüten Aksa Kurumu’nun kap›s›na kilit vurulmas›, girilen son aflaman›n belki de ilk ad›m›n› oluflturuyor. Yapm›fl oldu¤u çal›flmalar, yay›nlad›¤› raporlar ve açt›¤› davalarla kentin tarihi dokusunu yok eden ‹srail’in tüm politikalar› önünde engel olmaya çal›flan bir kurumun, üstelik basit gerekçelerle kapat›lmas›, önümüzdeki döneme iliflkin kayg›lar›n ciddiyetini ortaya koyuyor. Zira, yasal kurumlar›n ortadan kald›r›lmas›, Kudüs’e yönelik halen yürürlükte bulunan ve kentin kimli¤ini de¤ifltirmeyi hedefleyen üçlü stratejinin ifflas›n› çok daha zorlaflt›racak ve yürütülen çal›flmalar›n dünyaya ulaflt›r›lmas›nda bölge Müslümanlar›n›n sesini oldukça k›sacakt›r. ‹srail’in uygulad›¤› üçlü stratejide Kudüs’ün demografik, fiziki ve co¤rafi olarak tam bir Yahudi kenti haline getirilmesi planlan›yor. Bu ifl için kendine iki aflamal› bir yol haritas› belirleyen ‹srail iflgal rejimi, ilk aflamada 2020, ikinci aflamada da 2050 y›l›n› nihai tarihler olarak belirledi. Buna göre, uygulanacak politikalarla kentte, birinci aflaman›n bitiminde Yahudilik d›fl›ndaki unsurlar›n etkinli¤i yok edilecek, ikinci aflaman›n sonuna kadar ise Kudüs, gerek d›fl görünüm gerekse burada yaflayan insan unsuru olarak tamamen Yahudili¤in hakim oldu¤u bir kent haline getirilecek. ‹flgal bafllamadan önce Kudüs’ün sadece %10 gibi küçük bir kesimini oluflturan Yahudiler, aradan geçen y›llar içinde uygulanan demografik politikalar sonucunda %63 gibi bir ço¤unlu¤a yükseldiler. Ayn› süre içinde Müslüman halk ise %90’l›k bir ço¤unluktan %35 gibi bir az›nl›k durumuna geriledi. Bundan sonra konulan hedef ise, kentte bulunan Müslüman ve Hristiyanlar›n oran›n› %5’ten daha aza indirmek. Fiziki aç›dan bak›ld›¤›nda da, Müslümanlar›n denetiminde kald›¤› 1400 y›ll›k dönem boyunca oluflturulan tüm ‹slam miras›n›n yok edilme süreciyle karfl› karfl›ya kalan Kudüs, d›fl görünüm olarak tam bir Yahudi kenti haline dönüfltürülüyor. Kentteki ibadethanelerin %85’i Yahudilere ait yap›lardan oluflurken Müslümanlara ait mekanlar›n oran› sadece %5 gibi düflük bir se-

SAYI 47

O R T A D O ⁄ U

viyeye geriletildi. Bundan sonra en önemli hedef ise, Kudüs kentinin ‹slam dünyas›n›n bir parças› oldu¤unu ispatlayan en önemli yap› durumundaki Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs-Sahra’n›n aflamal› olarak yok edilmesi. ‹lk aflama, Ma¤ripliler Kap›s›’n› y›karak A¤lama Duvar›’n› büyütmek ve Mescid-i Aksa’n›n bat› yönündeki yaklafl›k 40 dönümlük araziyi Yahudi mahallesine katmak. Bu gerçeklefltirildikten sonra, s›ra Davud Mabedi’ni infla etmeyi düflündükleri ve Kubbetü’s-Sahra’n›n da içinde bulundu¤u Harem’in orta ve kuzey bölümlerini bat› bölümündeki iflgalle birlefltirme aflamas›na gelecek. 2007 y›l›nda bafllayan kaz›lar bu plan›n sistematik biçimde yürütüldü¤ünü gösterirken Türkiye’den böl-

geye giden heyetin raporuna ra¤men inflaat›n -büyük inflaat araçlar› kullan›lmadan, düflük yo¤unluklu olarak- sürmesi, ‹srail’in ‹slam dünyas›ndan gelen tepkileri hiçe sayd›¤›n› göstermekte. ‹srail’in uygulad›¤› bir di¤er Yahudilefltirme stratejisi ise kentin co¤rafi dokusunu de¤ifltirmek. 1998 y›l›nda büyük bir belediyecilik hamlesi görüntüsünde yürürlü¤e konulan Büyük Kudüs Projesi ile kentin s›n›rlar›n› geniflleten iflgal yönetimi, Bat› fieria içindeki birçok Yahudi yerleflim birimini Kudüs s›n›rlar›na katarak kentteki Yahudi nüfusunu ve Yahudi kal›tlar›n› artt›rm›fl oldu. Tüm bunlar olurken bu planlar›n dünyaya duyurulmas›nda önemli rol oynayan ve önlenmesi için yasal yollarla mücadele veren kurumlar›n kap›s›na kilit vurulmas›, Kudüs’ün gelece¤ini tehdit eden unsurlardan biri olarak de¤erlendirilmeli. 2020 efli¤ine haz›rlanan iflgal yönetiminin planlar›n› bofla ç›karmak için h›zl› ve bilinçli hareket edilmesi gerekiyor.

SAYFA 9


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Moro’da bitmeyen savafl MURAT YILMAZ

muratyilmaz@ihh.org.tr

Güneydo¤u Asya’da Çin Denizi ile Büyük Okyanus aras›nda yer alan Mindanao, Sulu, Palavan, Basilan ve Tavi Tavi adalar›, ‹slam’›n bölgede uzun y›llard›r yafland›¤› co¤rafyalard›r. Bölgenin Müslüman halk› için kullan›lan Moro ismi, Katolik ‹spanyollar›n bafllang›çta Fasl› ve Endülüslü Müslümanlara verdikleri, Müslüman anlam›ndaki “moor”dan geliyor. Bangsamoro ise “Müslümanlar›n diyar›” anlam›nda kullan›l›yor. Dolay›s›yla Müslümanlar›n yaflad›klar› adalar Bongsamoro olarak an›l›yor. Bugün bu adalarda 10 milyonun üzerinde Müslüman yaflarken tüm Filipinler’de bu say› 12 milyonu buluyor. 9. yüzy›lda Çin ve Bruney’den bölgeye ulaflan Müslüman tüccarlar›n etkisiyle ilk defa ‹slam’la tan›flan bölgenin putperest halk›, ‹slam dininin emir ve yasaklar›na uymaya bafllad›. Güçlü bir motivasyonla ve h›zl› bir biçimde co¤rafyan›n tamam›nda yay›lmaya bafllayan ‹slam, zamanla bugünkü Filipinler devletinin her yan›na ulaflt›. 1450 ve 1515 tarihlerinde Sulu ve Mindanao adas›nda iki ‹slam sultanl›¤›n›n kurulmas›yla bir devlet düzenine de kavuflan Moro’da, Müslüman halk›n yaflam› Macellan’›n ‹spanya ad›na bölgeye ulaflmas›yla tamamen de¤iflti. ‹spanyollar›n ‹slam’›n tüm adalarda kök salmaya bafllad›¤› bu dönemdeki iflgali yo¤un bir karfl› koyuflla geri çevrilmeye çal›fl›lsa da, bölgenin son yöneticilerinden Raja Süleyman’›n 1571 y›l›ndaki direniflinin k›r›lmas›yla bölgedeki ‹slami ilerleyifl de durdu. ‹spanyollar kuzey adalar›n› ele geçirdikten sonra tüm güçleriyle Mindanao ve çevresindeki Müslüman adalara sald›rd›lar fakat baflar›l› olamad›lar. Gerilla takti¤i ile düflmanlara karfl› koyan Morolular, ‹spanya ordular›na geçit vermediler. Sonras›nda, üç buçuk as›r boyunca bölgedeki egemenli¤i devam eden ‹spanya, misyonerlerin yo¤un çal›flmalar›yla Müslümanlar›n yaflad›klar› güney adalar› hariç bugünkü Filipinler’in neredeyse tamam›n› Katoliklefltirdi. ‹spanyollar›n bölgeden çekilifli ABD’nin 1898 y›l›nda co¤rafyaya hakim olmas›na kadar devam etti. ABD de, t›pk› ‹spanyollar›n yapt›¤› gibi baflta Moro olmak üzere bölgede büyük katliamlar gerçeklefltirdikten sonra bölgenin kontrolünü ele geçirdi. 124 bin ABD askeriyle bafllayan ve üç sene süren kuflatmada 700 binin üzerinde in-

SAYI 47

GÜNEYDO⁄U ASYA

san hayat›n› kaybetti. ABD hakimiyetindeki Filipinler, II. Dünya Savafl› s›ras›nda Japonlar›n eline geçti. Savafl›n ard›ndan 1946 y›l›nda bugünkü Filipinler devleti oluflturuldu. Bölge Müslümanlar› ise kendilerine sorulmaks›z›n dahil edildikleri bu yeni devleti kabul etmediler. Müslümanlar›n ABD’ye yapt›klar› özgür ve ba¤›ms›z bir devlet olma amaçl› ziyaretleri bir netice vermeyince bölgede bu kez Filipinler yönetimine karfl› 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndaki ilk mücadele de bafllam›fl oldu. 800’ünde insanlar›n yaflad›¤› 7100 adadan müteflekkil Filipinler Devleti, baflta Mindanao olmak üzere Müslümanlar›n bulundu¤u adalar›n tamam›n› bilinçli bir yok-

SAYFA 10


sullaflt›rma ve istikrars›zlaflt›rma sürecine maruz b›rakt›. Müslümanlar›n yaflad›klar› alanlara hiçbir yat›r›m yap›lmazken, özellikle 60’l› y›llar›n sonundan itibaren bölgeye yo¤un bir sald›r› süreci bafllad›. Morolular camilerde, sokaklarda katliama u¤ruyorlard›; ayn› ak›beti yaflamak istemeyenler ise evlerini terk etmeye bafllad›lar ve böylece Moro, mülteci ak›nlar›yla tan›flm›fl oldu. Bu sonu gelmeyen istikrars›z ortam, bölge Müslümanlar›n› örgütlü bir yap› içerisinde hareket etmeye itti. Böyle bir ortamda, 1972 y›l›nda aralar›nda Selamet Haflimi ve Nur Misvari gibi uzun y›llar bölgedeki direnifli örgütleyecek olan isimlerin de bulundu¤u Moro Ulusal Kurtulufl Örgütü (Moro National Liberation Front / MNLF) kuruldu. Tam ba¤›ms›zl›k hedefiyle yola ç›kan MNLF içerisinde 1976 y›l›nda Filipinler hükümetiyle Trablus’ta yap›lan ve ayn› ismi tafl›yan anlaflma sonras›nda ciddi ayr›l›klar yafland›. Anlaflma flartlar›n› be¤enmeyen ve Misvari’yi ifl birlikçi-

SAYI 47

likle suçlayan Haflimi, 1977 y›l›nda Moro’nun ikinci direnifl örgütü olan Moro ‹slami Kurtulufl Örgütü’nü (MILF) kurdu. 2003 y›l›ndaki vefat›na kadar yap›n›n bafl›nda bulunan Haflimi’nin yerine bugün hâlâ bu görevde bulunan Murat Süleyman geçti. 1977 Trablus Antlaflmas›’n›n bozulmas› fazla zaman almad› ve 1980 y›l›nda çat›flmalar yeniden bafllad›. Filipinler’in bozdu¤u anlaflma sonras›nda, tekrar tekrar görüflmelerde bulunulduysa da bunlardan çok az› netice verdi. Baflar›l› olan anlaflmalardan biri, 1993 y›l›nda Endonezya’da imzalanan ‹lkeler Antlaflmas› oldu. Üç y›l devam eden görüflmeler akabinde Moro’ya özerklik veren anlaflma, MNLF ile 1996 y›l›nda Cakarta’da imzalanarak uygulamaya konuldu. Bir sene sonra, bu kez MILF ile Filipinler aras›nda ateflkes anlaflmas› imzaland›. Fakat Moro özerk devletini oluflturacak flehirlerin demografik durumlar›yla ilgili olarak ç›kan anlaflmazl›klar nedeniyle bu anlaflma da baflar›l› olamad›. Bu uzun tarihi süreç boyunca mücadele tüm fliddetiyle devam etti. Morolular k›t imkanlar›yla savafl› sürdürürken her sald›r›, say›lar› yüz binleri aflan yeni mülteci dalgalar›n› oluflturdu. Maalesef bu insanlar›n çok az› hariç, evlerinden uzaklaflanlar bir daha geri dönemediler. Batakl›k kenarlar›nda, sefalet içerisinde bafllayan mülteci hayatlar zamanla bu yerleflkelerden de göç edilerek devam etti. Müslümanlara ait olan balta

SAYFA 11

Moro’da bitmeyen savafl

‘‘

‹HH ‹nsani Yard›m Vakf› olarak Ramazan ay› öncesinde yeniden kanl› çat›flmalar›n yafland›¤› Filipinler s›n›rlar› içerisinde bulunan Moro’dayd›k. Muhacirleri, yetimhaneleri ve yar›m asra yak›n bir süredir devam eden mücadeleleriyle havadan ve karadan yüzlerce kilometre yol katetti¤imiz Moro’da olmak, farkl› bir deneyimdi.


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

Moro’da bitmeyen savafl

‘‘

MILF’in Siyasi ‹fller Sorumlusu Gazali Cafer: “Lütfen Mindanao’da olanlar› dikkatle incelesinler. Bu problemin çözümü konusunda bize büyük yard›mlar› dokunabilir. Bize sadece Mindanao’da bar›flç›, ak›lc›, kal›c› ve kabul edilebilir bir çözüm elde etmememiz yönünde destek olman›z› istiyoruz.’’ girmemifl ormanlar›n bulundu¤u verimli ve bereketli arazilere ise Katolik yerleflimciler iskan ettirildi. Ayr›ca bu yerleflimcilere ifl imkanlar› tan›narak, zenginleflmeleri sa¤land›. Bu yerleflim politikas› süreç içerisinde o kadar ileri boyutlara getirildi ki, zamanla Müslümanlar adada az›nl›k durumuna düflürüldüler. Bugün 30 milyonluk Mindanao Adas›’n›n yaln›zca 10 milyonu Müslüman’d›r. Moro’da bu flekilde 40 y›la yak›n bir süredir devam eden bask› ve sald›r› döneminde 125 binin üzerinde kifli hayat›n› kaybederken, yüz binlercesi de evlerinden, yurtlar›ndan göç etmek zorunda kald›. Bafllang›çta ba¤›ms›zl›k hedefiyle yola ç›kan Moro’daki her iki hareket de süreç içerisinde özerkli¤e r›za gösterirken, liderli¤ini Nur Misvari’nin yapt›¤› MNLF hareketi Filipinler Devleti’yle direkt ifl birli¤ini devam ettirmektedir. MILF ise, Filipinler yönetimine karfl› silahl› mücadeleyi sürdürmektedir. Moro’yu uzun aradan sonra dünya gündemine tafl›yan olay ise, 4 A¤ustos 2008 tarihinde yap›lmas› öngörü-

SAYI 47

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

len anlaflman›n Filipinler Anayasa Mahkemesi taraf›ndan son anda bozulmas›yla yafland›. 11 y›l aradan sonra 3 sene 8 ay süren görüflmeler sonras›nda haz›rlanan anlaflman›n savafltan beslenen birtak›m Filipinli yöneticilerin baflvurular›yla bozulmas›, Ramazan ay› öncesinde bölgeyi yeniden kan gölüne çevirdi. Anlaflma, Müslümanlara güneyde, kendi temel kanunlar›, polisi ve iç güvenlik kuvvetleriyle yurtlar›n› kurma hakk› veriyordu. Bölge, kendi banka ve finans sistemini, sivil servislerini, kurumlar›n›, yasama ve seçim kurumlar›n› kurabilecekti. Bölgedeki madenler ve di¤er do¤al kaynaklar›n ç›kar›lmas› ve kullan›lmas› konusunda da tam kontrol bulunmaktayd›. Kendi yöneticileri taraf›ndan idare edilecek olan Moro, di¤er ülkelerle ticari anlaflmalar yap›p heyetler gönderebilecekti. Ayr›ca bölge, BM ve Güneydo¤u Asya Ülkeleri Birli¤i’ne de temsilci atayabilecekti. Anlaflman›n son anda bozulmas› bölgedeki istikrar ve bar›fl hedeflerini yeniden bofla ç›kartt›. Savafl›n hemen akabinde ‹HH ekibi olarak bulundu¤umuz Kotabato bölgesinin kuzeyi ise savafl›n merkez co¤rafyalar›ndand›. Her iki taraftan toplam 400 binin üzerinde mültecinin bulundu¤u Moro’da hayat›n› kaybedenlerin say›s› ise 300’ü aflt›. Siyasi kaosun yan› s›ra yo¤un bir biçimde muson ya¤murlar›n›n da devam etti¤i co¤rafyada yaflanan sel felaketleri nedeniyle insanlar›n zor durumda kalmas› bölgede inani krizi derinlefltiriyor. Bir k›sm›n› ziyaret etti¤imiz ve insani yard›mlarda bulundu¤umuz mülteci aileleri, batakl›k kenarlar›nda, çad›r bezlerinin alt›nda g›das›z, ilaçs›z bekleyifllerini sürdürüyorlar. Mülteci kamplar›nda görüflme yapt›¤›m›z mülteciler, evlerinin yak›l›p y›k›ld›¤›ndan ve tüm eflyalar›n›n ya¤maland›¤›ndan bahsettiler. Halihaz›rda dünyan›n hiçbir yerinden yard›m alamayan bu insanlar, bir an evvel bölgede istikrar›n sa¤lanmas›n› ve evlerine geri dönecekleri günü bekliyorlar. Bölgeye dair bu de¤erlendirmemizi, görüflme f›rsat› buldu¤umuz MILF’in Siyasi ‹fller Sorumlusu Gazali Cafer’in sözleriyle bitirelim: “‹slam ülkelerine, Türk hükümetine ve Türk liderlere bir mesaj göndermek istiyoruz. Lütfen Mindanao’da olanlar› dikkatle incelesinler. Bu problemin çözümü konusunda bize büyük yard›mlar› dokunabilir. fiu zamanda Bangsamoro halk›n›n deste¤e çok ihtiyac› var. Mindanao’da bar›flç›, ak›lc›, kal›c› ve kabul edilebilir bir çözüm elde etmememiz yönünde destek olman›z› istiyoruz. Sizden ve uluslararas› kamuoyundan istedi¤imiz sadece bu.”

SAYFA 12


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Afrika’da kronik açl›¤›n temel sebepleri

OSMAN ATALAY oatalay@ihh.org.tr

Afrika, 1980’li y›llarda k›tada yaflanan büyük kurakl›k ve buna ba¤l› sebeplerden kaynaklanan toplu ölümlerle dünya kamuoyunun gündeminde yer almaya bafllad›. Bu y›llardan sonra da dönem dönem, -bazen yo¤un bir flekilde- k›tadaki kurakl›k, açl›k, bulafl›c› hastal›klara ba¤l› ölümlerle ilgili yay›nlanan istatistikler, dünya kamuoyunda düzenli olarak yer buluyor. K›taya dair yay›nlanan bu istatistiki veriler ile buradaki insani durumun her y›l daha da kötüye giden bir grafik izledi¤ine tan›kl›k ediyoruz. BM, Dünya Bankas›, IMF gibi kurumlar Afrika’ya yönelik yard›m projelerini, programlar›n› ve Afrika’y› ›slah etme çal›flmalar›n› ortalama üç ila dört y›lda bir Afrika’da ya da Bat› ülkelerinde düzenlenen konferanslarda dile getiriyorlar. Afrika’ya uzun y›llard›r hem maddi hem de manevi, siyasi, kültürel ve ekonomik destekler verilmesine ra¤men maalesef k›tada yaflanan sorunlar›n çözümünde ilerleme sa¤lanam›yor. K›tada kronikleflen açl›k ve hastal›klar›n, siyasi, ekonomik ve sa¤l›k alan›nda yaflanan s›k›nt›lar›n bertaraf edilmesi konusunda ne yaz›k ki kayda de¤er bir iyileflme bir türlü sa¤lanam›yor. Sahip oldu¤u yer alt› ve yer üstü zenginlikleri, tar›ma elveriflli topraklar›, tropikal iklimi ve çok büyük turizm potansiyeli düflünüldü¤ünde k›tadaki en temel sorunun, klifleleflmifl bir ifadeyle, sömürge devletleri ve onlar›n ya¤malama zihniyetleri oldu¤unu görüyoruz. Bugün Afrika’n›n zengin maden yataklar› güçlü Bat›l› flirketler taraf›ndan iflletiliyor ve elde edilen zenginlikten bölge insan› faydalanam›yor. Di¤er taraftan Afrika’da yaflanan tüm sorunlar›n kayna¤› olarak sömürge devletlerinin gösterilmesi, sorumluluklar›n› yerine getirmede baflar›s›z olan bölge ülkelerinin idarecileri için bir k›l›f görevi görüyor. Ülke kaynaklar›n› kullanmada baflar›s›z olan ya da kendi ç›karlar›n› halk›n ç›karlar›n›n önünde gören idareciler, günah keçisi olarak Bat›l›lar› suçlamaktan geri durmuyorlar. K›tada yaflanan insani problemlerin çözümü için herkesin üzerine düflen sorumlulu¤u almas› gerekiyor. 1960’l› y›llarda Afrika ülkeleri kendi topraklar›n› ekiyor, kendi ihtiyaçlar›n› karfl›layabildikleri gibi Avrupa’ya da g›da maddesi ihraç ediyorlard›. Bugün asl›nda e¤itim, uluslararas› iletiflim ve teknolojik imkanlar›n çok k›s›tl› oldu¤u ve küresel yap›lanman›n tamamen d›fl›nda olan bir Afrika yok art›k. Afrika, günümüzde Avrupa, Hindistan ve Amerika k›tas› ile yak›n iliflki içinde ve ülkeler aras›nda eski sömürge iliflkilerinden farkl› bir yol izlenmekte. Ancak Afrika ülkeleri de küresel rüzgardan pay›n› almakta, kapitalist sömürgeci sermaye, Afrika’n›n çok yönlü potansiyelini dün oldu¤u gibi bugün de kullanmaya devam etmektedir.

SAYI 47

A

F

R

K

A

Afrika halklar›n›n k›tada yaflanan olumsuz koflullarla ilgili hiç mi günah› yok? Tabii ki as›l sorun Afrikal› devlet yöneticilerinin, Afrikal› akademisyenlerin, Afrikal› ayd›nlar›n, e¤itimini Afrika’n›n d›fl›nda tamamlayan fakat ülkesine dönmeyen ö¤rencilerin, kabileci yönetim tarz› anlay›fl›n›n… Yine, Afrika’n›n kaynaklar›n›n yabanc› flirketlere sat›lmas› veya ortak iflletilmesi, k›ta halk›n›n kendi kaynaklar›n› kullanamamas› k›tada yaflanan açl›¤›n ve yoksullu¤un en temel sebeplerini oluflturmakta. Y›llard›r Dünya Bankas›, IMF ve BM’den al›nan yard›mlar›n yerli yerinde, programl› olarak kullan›lmamas›, sorunlar›n kronikleflmesini beraberinde getirmifltir. Son y›llarda üst üste yap›lan Afrika zirveleri Çin, Hindistan ve Türkiye’de Afrikal› üst düzey yöneticilerinin bir araya gelmeleri, daha ziyade ticari ifl birli¤i kapsam›nda olmaktad›r. Oysa bugün Afrika’daki as›l sorun hükümetlerde bafl gösteren yolsuzluklard›r. Bu yolsuzluklar›n önü al›nmad›¤› takdirde Afrika’n›n bo¤ufltu¤u temel sorunlar ne Dünya Bankas› ne IMF ne de BM ve STK’lar taraf›ndan sa¤lanan lokal yard›mlar ile çözüme kavuflturulabilir. Afrikal› idarecilere ve onlar›n kontrolüne b›rak›lan maddi desteklerin hiç biri, Afrika’n›n problemlerini çözmeye muktedir de¤ildir. Afrika’n›n yoksulluk ve geri kalm›fll›k kaderini ancak Afrika’n›n kendi insan› de¤ifltirebilir ama önce sorunlar›n kayna¤›n›n do¤ru tespit edilmesi gerekiyor. K›tada yaflanan yolsuzluklar›n temel sebebi, mevcut hükümetlerin yaklafl›mlar› ve e¤itim seviyesinin düflüklü¤üdür. K›taya yard›m götüren yabanc› STK’lar›n y›llard›r devam eden özverili çabalar›n›n onda biri maalesef yerel idarecilerde görülmüyor.

SAYFA 13


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Almanya’da

vatandafll›¤a kabul testi HASAN POLAT redar@web.de

Almanya, II. Dünya Savafl›’ndan sonra çok say›da iflçi göçü almas›na ra¤men, vatandafll›k yasas›nda uzun süre bir de¤ifliklik yapmad›. Hep, gelen iflçilerin bir gün geri döneceklerini varsayd›. Geri dönüflün olmayaca¤›n› çok geç de olsa kabullendikten sonra yeni bir vatandafll›k yasas› kaç›n›lmaz oldu. Sosyal Demokrat ve Yefliller koalisyonunun ilk haz›rlad›¤› vatandafll›k yasas›nda Alman vatandafll›¤›na geçme flartlar› nispeten kolaylaflt›r›lm›flt›. Ancak bu yasa, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan anayasaya usulen ayk›r› bulundu. Gidilen yeni düzenleme ile bu nisbi kolaylaflt›rma ön koflullarla tekrar zorlaflt›r›ld›. 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlü¤e giren yasaya göre, vatandafll›¤a geçecek kiflinin Alman Anayasas›’n›n hür ve demokratik temel düzenini benimsemesi gerekiyordu.. Bu nedenle de vatandafll›¤a kabul dairesi, vatandafll›¤a kabul etmeden önce adaylar› bir görüflmeye tabi tutmak zorundayd›. Bu görüflme büyük oranda oradaki memurun insiyatifine b›rak›lm›flt›. ‹lk olarak, eyalet baz›nda belli bir standart oluflturmak için

SAYI 47

A

V

R

U

P

A

Baden-Württemberg eyaleti ‘’vicdan testi’’ ad›yla meflhur olan soru katalo¤unu haz›rlad›. Müslümanlar hedef al›narak haz›rlanan bu test çokça tart›fl›ld›. Daha sonra Hessen eyaleti de bu anlamda bir soru katalo¤u haz›rlad›. Bu katalog uygulanmad›, ama o da epeyce tart›fl›ld›. Bu testlerde adaylar›n vicdan›na, inanc›na ve dünya görüfllerine yönelik sorular belirgin bir flekilde yer al›yordu. Baflka eyaletlerde de benzer soru kataloglar› haz›rlanmas› yönünde baz› çal›flmalar bafllat›ld›. Bu geliflmelere paralel olarak bütün Almanya çap›nda geçerli tek tip soru katalo¤u iste¤i daha güçlü bir flekilde belirmeye bafllad›. May›s 2006 tarihinde federal ve bütün eyalet içiflleri bakanlar› Almanya genelinde tek tip bir testin haz›rlanarak uygulamaya geçilmesi konusunda anlaflt›lar. Bunun üzerine Federal ‹çiflleri Bakanl›¤› ülke çap›nda tek tip vatandafll›¤a geçifl testini haz›rlatt›. Siyasetçiler, göçmenlerin vatandafll›¤a geçmeleri ko-

SAYFA 14


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

SAYI 47

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

‘‘

Almanya’da yürürlü¤e giren yasaya göre Alman vatandafll›¤›na geçmek isteyen kifliler vatandafll›k testine tabi tutuluyor. Bu uygulamayla entelektüel birikimi olan kifliler vatandafll›¤a al›nmak istenirken, nitelikli olmayan göçmenleri d›fllayan bir tav›r gelifltirilmifl olunuyor.

Alman vatandafll›¤›n› edinmek için öngörülen onca flarttan sonra, böyle bir testin yap›lmas› ifli yokufla sürme gibi bir izlenim uyand›rmaktad›r. Haz›rlanan soru katalo¤undan seçilen sorulardan oluflan bu test, s›nava haz›rlan›rken adaylar› ezbere teflvik etmektedir. Pedagojik olarak ezbere dayal› bir bilgilendirme, s›navdan k›sa bir süre sonra tekrar unutmaya maruz kalaca¤›ndan, test için amaçlananlar sadece bir dilekten ibaret kalmakta, böyle bir test adaya zorluk ç›karmaktan öte pek bir anlam ifade etmemektedir. Federal Almanya Yabanc›lar Meclisi Baflkan› Avukat Mehmet K›l›ç, bunca ön koflulun göçmenlerin Alman vatandafll›¤›na geçiflini engelleme amaçl› oldu¤unu düflünüyor. Bu uygulamayla entelektüel birikimi olan kifliler vatandafll›¤a al›nmak istenirken, nitelikli olmayan göçmenleri d›fllayan bir tav›r gelifltirilmifl olunuyor. Test, daha önce baz› eyaletlerde haz›rlanan testler gibi adaylar›n direk vicdan, inanç ve dünya görüfllerini sorgulayan bir içerikte olmasa da, yukar›da dile getirilen endifle ve elefltirilerden de uzak de¤ildir.

SAYFA 15

Almanya’da vatandafll›¤a kabul testi

nusunu s›k s›k vurgulasalar da, göçmenler için Alman vatandafll›¤›na geçmek pek o kadar kolay de¤il. Vatandafll›¤a geçmek isteyenlerin; yasal olarak en az sekiz y›ld›r Almanya’da ikamet etmeleri, iyi derecede Almanca bilmeleri, geçimlerini sa¤layabilecekleri ölçüde düzenli bir gelire sahip olmalar›, Alman anayasa düzenine ba¤l›l›klar› ve sab›kas›z olmalar› flartlar› aran›yor. Bütün bu flartlar yerine getirildikten sonra, 1 Eylül 2008’den bu yana ülke çap›nda uygulanan tek tip vatandafll›¤a geçifl testini geçmeleri koflulu da bunlara eklendi. ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n talebiyle Berlin Humboldt Üniversitesi’ne ba¤l› E¤itim Alan›nda Kalite Gelifltirme Enstitüsü taraf›ndan haz›rlanan çoktan seçmeli testte, Almanya’n›n tarihi ve siyasi yap›s›na iliflkin 310 soru bulunuyor. Bu soru katalo¤unun 300 sorusu Almanya ile ilgili genel bilgilere yönelikken 10 soru, testin yap›laca¤› eyalete göre de¤ifliklik arz etmekte. Test, “Demokratik Yaflam’’, “Tarih ve Sorumluluk’’, “‹nsan ve Toplum’’ bafll›klar› alt›nda bölümlere ayr›lm›fl. Vatandafll›k için flart koflulan s›nava kat›lan adaylara bu 310 soru aras›ndan rastgele 33 soru soruluyor. Adaylar›n bir saatlik süre içerisinde bu sorular›n en az 17’sini do¤ru cevaplamas› gerekiyor. ‹çiflleri Bakan›’n›n ifadesiyle bu testle vatandafl olacak kiflinin Almanya’n›n hukuku, toplum düzeni ve yaflam biçimi hakk›nda asgari düzeyde bilgi sahibi olmas› hedefleniyor. Almanya’da al›nan bir okul diplomas›, testten muafiyet için yeterli kabul ediliyor. Ayr›ca 16 yafl›ndan küçük bütün adaylar, hastal›k, sakatl›k ya da yafll›l›k mazereti bulunanlar testten muaf tutuluyor. Kazanamama durumunda test tekrarlanabiliyor. Her seferinde 25 avro test ücreti al›n›yor. Federal ‹çiflleri Bakanl›¤›’nca haz›rlat›lan bu teste farkl› tepkiler gösterildi. Hristiyan Birlik Partileri testi savunurlarken, koalisyon orta¤› baz› Sosyal Demokrat Parti üyeleri ve parlamentoda üyeleri bulunan bütün muhalefet partileri, testi vatandafll›¤a geçmeyi daha da zorlaflt›ran gereksiz bir uygulama olarak de¤erlendirdiler. Göçmen dernekleri de testin vatandafll›¤a geçmek isteyenler için cayd›r›c› oldu¤unu dile getirerek karfl› tepki gösterdiler. Test sorular›n› inceleyen Birleflmifl Milletler’in Ayr›mc›l›kla Mücadele Komisyonu temsilcileri, baz› sorular›n formüle ediliflinin ayr›mc›l›k içerdi¤ini ileri sürerek testi elefltirdiler. Ancak bunlara ra¤men testi düzenleyen karar, ‹çiflleri Bakanl›¤›’nca 5 A¤ustos 2008 tarihinde ç›kart›ld›; Bakanlar Kurulu’nca da 23 A¤ustos’ta onayland› ve 1 Eylül 2008’de uygulama yürürlü¤e girdi.

D


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Kafkasya’daki savaflla

k›r›lan fay hatlar› FEH‹M TAfiTEK‹N

fehimtastekin@hotmail.com

Tarihi ya deliler yaz›yor ya da dahiler. Ama maalesef Kafkasya’n›n nasibine hep deliler düflüyor. Güney Osetya’ya sald›r› ile patlak veren son savafl, uluslararas› düzene yeni bir flekil verme potansiyeline sahip olsa da ard›ndakinin dahi oldu¤unu düflünmek delilik olur. Kuflkusuz 7 A¤ustos 2008 tarihi, bölge ülkeleri kadar küresel aktörler aç›s›ndan da tarihsel dönüm noktalar›na iflaret ediyor. Gürcü-Oset ya da Gürcü-Abhaz çat›flmas›n›n üst perdedeki aktörlerinin Rusya ve ABD oldu¤undan kuflku yok. Bir de yedekteki aktörler var: Amerikan projelerinin tafleronlu¤unu üstlenmifl Türkiye ve Ukrayna. Tabii bir de ABD’yi de yönlendiren ‹srail... Rusya ise bölgenin büyük a¤abeyi olarak tek bafl›na aktör. Tarihte Kafkasya ile ilgilenmifl olan ‹ran ise son dönemde ilgisini Azerbaycan ve Ermenistan’la s›n›rlad›¤›ndan dolay› de¤erlendirme d›fl›. Yerel düzeyde ise Sovyetler’in da¤›lmas›n›n ard›ndan Gürcistan’›n yan› s›ra ba¤›ms›z devlet olarak tan›nma trenini kaç›rm›fl ve Gürcistan’›n toprak bütünlü¤ü içerisinde mülahaza edilmifl iki cumhuriyet yer al›yor: Güney Osetya ve Abhazya. Tarihsel bir çarp›kl›k olarak Gürcü as›ll› Sovyet diktatörü Joseph Stalin’in Gürcistan’a arma¤an etti¤i Abhazya ve Güney Osetya, 1990’lar›n bafl›ndaki Gürcü istilas›n› atlatt›ktan sonra ambargolara ra¤men ba¤›ms›zl›k çizgisinden kopmad›. Abhazya, Gürcü sald›rganl›¤›n›n Korkunç ‹van ve Deli Petro’dan beri Kafkasya’n›n bafl cellad› Rusya’ya mahkum etti¤i bir ülke. Güney Osetya ise Kafkas s›rada¤lar›n›n öte yakas›nda yer alan Kuzey Osetya ile bir gün birleflme ümidiyle “de facto’’ ba¤›ms›zl›¤›n›n hazz›n› bile duyamam›fl bir diyar. DOLAYLI KAYBEDENLER: ABD VE TÜRK‹YE 7 A¤ustos, Kafkasya’da uluslararas› sistemin fay hatlar›n› çat›rdatt›; Gürcistan, Abhazya ve Güney Osetya’da 1991’de yitirdi¤i kontrolünü ebediyen kaybederken Rusya, Boris Yeltsin’in “Götürebildi¤iniz kadar özgürlük al›n.” sözüyle kendi haline b›rakt›¤› Kafkasya’daki emperyal vizyonuna yeniden sar›ld›. Küresel

SAYI 47

K A F K A S Y A

‘‘

7 A¤ustos, Kafkasya’da uluslararas› sistemin fay hatlar›n› çat›rdatt›; Gürcistan, Abhazya ve Güney Osetya’da 1991’de yitirdi¤i kontrolünü ebediyen kaybederken Rusya, Boris Yeltsin’in “Götürebildi¤iniz kadar özgürlük al›n.” sözüyle kendi haline b›rakt›¤› Kafkasya’daki emperyal vizyonuna yeniden sar›ld›. düzlemde ise Rusya, So¤uk Savafl dönemindeki fiyakas›na kavufltu ve dünya politikalar›n› belirleyen “aktör’’ koltu¤una geri döndü. Beri tarafta ABD’nin Kafkasya politikas› çöktü. Haliyle Türkiye’nin politikas› da yerle yeksan oldu. Bush yönetimi, So¤uk Savafl döneminde Kafkasya için ancak uzaktan gazel okuyabiliyordu; yapabildi¤i tek fley Kongre’nin finanse etti¤i Özgürlük Radyosu ile milletler hapishanesine özgürlük idealleri satmak ve Aleksander Soljenitsin gibi son nefesini Putincilik yaparak vermifl muhaliflere kucak açmakt›. ABD BUGÜNE YILLARDIR HAZIRLANIYORDU 11 Eylül sald›r›lar› ABD’ye Kafkasya’n›n kap›s›n› da açt›. Vladimir Putin’le Çeçenya’n›n tamamen Rusya’n›n insaf›na terk edilmesini beraberinde getiren

SAYFA 16


SAYI 47

beklenen fliddetle tepki vermedi; o da bugünü bekledi... (8 A¤ustos’ta savafla müdahil olup geriye dönük yedi¤i gollerin intikam›n› ald›.) Polonya ve Çekya’ya Amerikan kalkan› projesiyle tedirgin edilen Rusya, ABD’den son darbeyi Balkanlarda yedi; S›rbistan’dan kopan Kosova’n›n BM karar› olmaks›z›n tek tarafl› ilan etti¤i ba¤›ms›zl›¤›, Moskova’n›n “Baflkalar›na emsal olur.” uyar›s›na ra¤men tan›d›. Slav kardeflli¤i depreflti ama bu, Moskova’n›n Bulgaristan üzerinden ‹talya’ya giden Güney Ak›m do¤al gaz boru hatt›n› 400 km’lik ilaveyle S›rbistan’a uzat›p gösterdi¤i dayan›flmayla s›n›rl› kald›. ‹ntikam yine bugüne saklanm›flt›... (Ruslar, Gori ve Poti’ye kadar girip Gürcistan’›n burnunu sürttükten sonra Abhazya ve Güney Osetya’y› tan›yarak Kosova’n›n nas›l emsal teflkil etti¤ini gösterdi.) DOLAYLI KAYBEDENLER: TÜRK‹YE VE ABD Savafltan sonraki tabloya bak›ld›¤›nda ABD’nin 2001’den bu yana infla etti¤i Kafkasya politikas›n›n bir gecede havaya uçtu¤u çok aç›k. AB ise enerjideki ba¤›ml›l›¤› yüzünden Gürcistan’dan yana efelense de Moskova ile köprüleri y›kmak istemiyor. Rus tokad›-

SAYFA 17

Kafkasya’daki savaflla k›r›lan fay hatlar›

bir ittifak sayesinde Washington, Afganistan’da açt›¤› cepheye giderken s›çrama tafl› olarak Gürcistan’› seçmifl ve böylece Kafkasya’ya arka bahçeden girmiflti. Zaten 1999 AG‹T ‹stanbul Zirvesi’nde Rusya’ya zokay› yutturan Bat› cephesi, eski SSCB topraklar›ndaki askeri üslerinden çekilme anlaflmas›n› koparm›fl, Ruslar da ayak direte direte Gürcistan’dan askerlerini çekmeye bafllam›flt›. Ruslar›n boflaltt›¤› Tiflis yak›nlar›ndaki Vaziyani Üssü, Türkiye’nin katk›lar›yla onar›l›p Amerikan emperyalizminin hizmetine sunulmufltu. 2002’den itibaren de ABD, Rusya’ya karfl› Trans Kafkasya’y› sa¤lama almak için Gürcistan’a ordu kurmaya koyuldu. Program›n ad› da “E¤it ve Donat’’t›. Bütün bu yat›r›mlar bugün içindi... (ABD’nin e¤itti¤i Gürcü askerleri, 7-8 A¤ustos’ta Güney Osetya’y› yerle bir ederken rehberleri Amerikal› komutanlard›.) Askeri haz›rl›¤› siyasal operasyonlar izledi; Amerikan e¤itimli Mihail Saakaflvili, nam-› di¤er Mifla, para sihirbaz› George Soros’un finansörlü¤ünde “Gül Devrimi’’ denilen ama halk darbesinden öteye gidemeyen kalk›flmayla 2004’te iktidara getirildi. Ard›ndan halk darbesinin “turuncu’’ versiyonuyla Ukrayna, Rusya’n›n yörüngesinden ç›kart›ld›. Rusya ise


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

Kafkasya’daki savaflla k›r›lan fay hatlar›

n› yemifl eski Do¤u Blo¤u ülkeleri, ABD’nin de k›flk›rtmas›yla AB’yi Rusya’ya karfl› yapt›r›m kararlar› ald›rtmaya zorlasa da Birlik’in bat›s›ndaki lokomotif güçler bu restleflmeyi göze alam›yor. fiimdi Kafkasya, ‹stikrar ve ‹flbirli¤i Forumu ile pozisyonunu kurtarma çabas›nda. Ama gelin görün ki bu forumun da t›pk› kendinden öncekiler gibi, Kafkasya kilidini açacak bir giriflime dönüflmesi çok zor. Ancak Gürcistan’›n güvenilir bir müttefik olamayaca¤›n› da gören Ankara’n›n bundan sonra Ermenistan’la yak›nlaflma çabalar›n› daha görünür k›lmas› mümkün. Bu, Türkiye kap›s›n› açarak Erivan’› Rusya’ya ba¤›ml› olmaktan kurtarmay› düflleyen Washington’›n talepleriyle de örtüflüyor. KÜÇÜK VE BÜYÜK EMPERYAL‹STLE SINAV Burada yerel düzeyde kazananlar için de bir not düflmek gerek: Abhazya ve Güney Osetya, “küçük emperyalist’’ Gürcistan karfl›s›nda “büyük emperyalist’’ Rusya’dan ummad›klar› öpücü¤ü alm›fl oldu. Kuflkusuz Rusya, himaye sa¤laman›n karfl›l›¤›nda iki bölgeyi Gürcistan’›n NATO’ya üye olaca¤›n› da hesaba ka-

SAYI 47

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

tarak tampon bölgeye dönüfltürecek. Abhazlar›n da Osetlerin de Gürcistan’dan gelecek olas› sald›r›lara karfl› kendilerini korudu¤u müddetçe Rus üslerinin aç›lmas› ve Rus askeri varl›¤›n›n perçinlenmesine bir itiraz› yok. Zaten Güney Osetya, Kuzey Osetya ile birleflmek için yan›p tutufluyor. Bu, haliyle Rusya’ya dahil olmak anlam›na geliyor. Son savaflta Osetlerle dayan›flma ad›na Gürcistan’a ikinci cepheyi aç›p 1993’ten beri kontrol edemedikleri Kodor Vadisi’nden can kayb› vermeden Gürcüleri kovan Abhazlar›n en az alt› bin y›ld›r yaflad›klar› kendi ülkelerinde ba¤›ms›z kalmak, yegâne tercihleri. Ama Rusya’n›n askeri varl›¤›n› art›racak olmas›na ba¤l› olarak Abhazya, bundan sonra as›l s›nav› Rus etkisine karfl› verecek. Tarihte krall›klar kurmufl ve devlet gelene¤i olan Abhazlar›n Rus nüfuzuna karfl› hassasiyeti dikkat çekiyor. Abhazlar, 2005’te ambargo alt›ndayken tek ç›k›fl kap›lar› Rusya olmas›na ra¤men Moskova’n›n seçilmesini istedi¤i aday› reddetmiflti. Abhazlar bu duyarl›l›¤›n ölmeyece¤ine inan›yor... Tabii zaman›n nelere kadir oldu¤unu yine zaman gösterecek...

SAYFA 18


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

D

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Siyaset ray›na oturdu, sorunlar büyüyor

MAHMUT OSMANO⁄LU mosmanoglu@gmail.com

18 A¤ustos 2008 günü Pervez Müflerref, televizyondan yay›nlanan konuflmas›nda istifas›n› ilan etti. 1999’da kans›z bir darbe ile dönemin baflbakan› Nevaz fierif’i devirmifl ve tüm dizginleri eline alm›flt›. 11 Eylül hadiseleri, Amerika’n›n e¤er flartlar›n› yerine getirmezse Pakistan’› “tafl devrine götürecek bombalama” tehdidi alt›nda Müflerref’i bir yerde Amerika ile birlikte hareket etmeye mecbur etti. Amerikal›lar bir alternatif ya da en az›ndan bir yedekleme aray›fl› içerisine girdiler. En uygun seçenek Benazir Butto idi ve görüflmeler bafllad›. Pakistan’da 2007’nin son çeyre¤inden itibaren günümüze kadar yaflanan siyasi hareketlili¤in temelinde Amerika’n›n bu aray›fl› vard›. Güçlü Müflerref’i, halk deste¤i arkas›nda olan bir lide-

‘‘

Perviz Müflerref’ten boflalan devlet baflkanl›¤› koltu¤una As›f Ali Zerdari’nin oturmas›yla sivil siyasete geçifl tamamlanm›fl ve tafllar yerine oturmufltur. Ancak ba¤›ml› ve ifl birlikçi bir yönetim kadrosuyla Pakistan’›n sorunlar› daha da artaca¤a benziyor.

SAYI 47

G Ü N E Y

A S Y A

rin desteklemesi, kontrol d›fl› geliflmeleri engellerdi. Çünkü o dönemde ana muhalefet görevini, dini partilerin bir birli¤i olan “Birleflik Eylem Konseyi’’ yürütüyordu ve iktidar›n, Amerikan aleyhtar› da olan bu kesimin eline geçmesi Amerika için adeta bir kâbus senaryosu idi. Di¤er taraftan sürgünde olan ve iki dönem baflbakanl›k yapm›fl Nevaz fierif’e de güvenemiyorlard›. Bunu aç›kça ifade etmekten de çekinmiyorlard›. Böylece yeni süreç için dü¤meye bas›ld›, anlaflmaya var›larak Benazir’in Pakistan’a geri dönüfl yolu aç›lm›fl oldu. Öte yandan Nevaz fierif’in yolu, kontrol d›fl› bir giriflim oldu¤u için kapat›ld›. 5 Ekim 2007’de “Ulusal Uzlafl›” bafll›kl› bir baflkanl›k kararnamesi ile Benazir, hakk›ndaki tüm suçlamalardan kurtuldu ve böylece Pakistan’a ve iktidara dönüfl yolu aç›lm›fl oldu. Karfl›l›¤›nda ise Müflerref’in yeniden devlet baflkan› olmas›n›n yolu aç›ld›. Bundan sonra süreç h›zl› geliflti. Önce Benazir Butto ve sonra Nevaz fierif ülkeye geri döndüler. Ama bu arada Müflerref, yeni baflkanl›k dönemi ile ilgili bir “balans ayar›” için “ola¤anüstü hal” ilan etti ve baflkanl›¤›n› garanti ettikten sonra da kald›rd›. Benazir Butto 27 Aral›k 2007’de bir intihar sald›r›s›nda hayat›n› kaybetti ve sald›r›y› kimin yapt›¤›na dair so-

SAYFA 19


Siyaset ray›na oturdu, sorunlar büyüyor

mut bir neticeye ulafl›lamad›. Bir buçuk ay kadar ertelenen seçimlerden, Binezir’in ölümünden sonra o¤lunun ve efli As›f Ali Zerdari’nin bafla geçti¤i “Pakistan Halk Partisi” birinci, Nevaz fierif’in “Müslüman Birli¤i Partisi” ikinci olarak ç›kt›. Seçimin birincisi ve ikincisi koalisyon kuracaklar›n› ilan ettiler ve böylece Baflkan Perviz Müflerref için de yolun sonu gözükmüfl oldu. Müflerref, istifa edip baflkanl›ktan çekilmesi karfl›l›¤›nda siyasi iktidar da, Nevaz fierif’in tüm muhalefetine ra¤men “güvenli ç›k›fl”›n› sa¤lad›. Yani Müflerref, yapt›klar›ndan dolay› hesaba çekilmeyecek ve yurt d›fl›na ç›kmak isterse serbestçe ç›kabilecekti. Koalisyon ortaklar›n›n anlaflmas›ndaki ilk madde, yani Müflerref’in gönderilmesi sa¤lanm›flt›. Görevden al›nan tüm yarg›çlar›n eski makamlar›na dönmesi ifline gelmeyen As›f Ali Zerdari, “Anlaflman›n hükümleri Allah’›n buyru¤u de¤il ki!” diyerek koalisyonu bozma u¤runa buna yanaflmad›. Bunu koalisyonun devam› için bir ön flart olarak gören Nevaz fierif ise partisini koalisyondan çekti. Daha sonra yap›lan baflkanl›k seçimlerini As›f Ali Zerdari ezici bir üstünlükle kazand› ve baflkanl›¤a oturdu. “Bay Yüzde On” lakab›yla ünlenen, bu suçlamalarla 11 y›l›n› hapiste geçiren, ülkesinde ve yurt d›fl›nda aleyhinde yolsuzluk davalar› bulunan, kay›nbiraderini öldürtmekle suçlanan As›f Ali Zerdari, Pakistan devletinin en üst makam›na oturdu. Zerdari’nin baflkanl›k makam›na oturmas›yla birlikte Pakistan’da sivil siyaset de yoluna girdi. Böylece Pakistan, asker vesayetinden bir kere daha ç›km›fl ve siyasi atmosfer aç›s›ndan 1999 öncesine dönül-

SAYI 47

‘‘

Pakistan’daki güvenlik sorunlar›na bir de ülkenin g›da ve enerji ba¤lam›ndaki ekonomik s›k›nt›lar› eklenirse yeni hükümet ve devlet baflkan›n›n ne denli zor bir süreçle karfl› karfl›ya oldu¤u görülür.

müfl oldu. Demokratik sisteme geri dönüldü ve 1970’li y›llardan beri Pakistan siyasetine damgas›n› vurmufl olan iki büyük parti yeniden siyaset sahnesine ç›kt›. Ülkede zaten iktidar ve muhalefet hep bu iki büyük partinin aras›nda el de¤ifltirmiflti. Bu noktada Amerika-Benazir Butto iliflkilerinin bafllad›¤› andan günümüze kadarki süreci mercek alt›na ald›¤›m›zda ortaya ç›kan tablo, sürecin Amerika’n›n istedi¤i gibi flekillendi¤ini gösteriyor: • Amerikan taraftar› ve ifl birlikçisi Müflerref gitti, Amerika ile anlaflmal› Benazir Butto’nun partisi iktidara geldi. Hem de baflbakanl›k ve devlet baflkanl›¤› koltuklar›n› elde ederek. • Sürecin Amerika aç›s›ndan en önemli geliflmesi, Müflerref döneminde adeta ana muhalefet görevi sürdüren ve dini partilerin oluflturdu¤u “Birleflik Eylem Konseyi”nin Müflerref alt›nda yap›lacak seçimleri hileli olaca¤› suçlamas›yla boykot etmeleri ve seçimlere kat›lmamalar› oldu. Böylece Mevlana Fazlurrahman’›n “‹slam Ulema Cemaati” hariç, dini partilerin büyük ço¤unlu¤u parlamento d›fl›nda kald›lar. • Müflerref’e “güvenli ç›k›fl” sa¤land›. • Nevaz fierif de yarg›çlar konusu dolay›s›yla iktidar-

SAYFA 20


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

daki koalisyon d›fl›na ç›kar›ld› ve meydan tamamen Amerika ile anlaflmal› “Pakistan Halk Partisi”ne kald›. Dolay›s›yla, iktidar de¤iflimine ra¤men Amerika, süreçten Pakistan ba¤lam›nda daha güçlenerek ç›kt›. Demokratik olmayan, istenmeyen, halk deste¤i bulunmayan bir iflbirlikçi zarar görmeden sahneden çekildi; seçimleri kazanm›fl, halk taban› güçlü, federal meclis ve eyalet meclislerinde a¤›rl›¤› olan, hem baflbakanl›¤a ve hem de baflkanl›¤a sahip baflka bir ifl birlikçi ustaca iktidara getirildi. Sürecin tek kurban› ise, flüpheli bir suikastta hayat›n› kaybeden Benazir oldu. Tabii bu durum, Pakistan için sorunlar›n bitti¤i, her fleyin güllük gülistanl›k oldu¤u manas›na gelmiyor. ‹çeride gitgide kötüleflen ekonomik durum bir tarafa, Pakistan’›n etraf›n› saran ve birli¤ini tehdit eden güvenlik sorunlar›na nas›l yaklaflaca¤›, bir yerde Pakistan’›n kaderini de belirleyecek öneme haiz görünüyor. Öncelikle Pakistan’›n güvenlik sorununa, nükleer si-

SAYI 47

Ü

N

Y

A

G

Ü

N

D

E

M

Gülbeddin Hikmetyar’a tabi militanlar›n bulundu¤u kabile bölgelerinden Pakistan ve Afganistan’a yönelik silahl› eylemler yap›l›yor. Amerika ve müttefikleri Pakistan kabile bölgelerine tek tarafl› müdahale ve s›cak takip izni isterken Pakistan buna karfl› ç›k›yor. Buna ra¤men Bush’un bu bölgelere tek tarafl› operasyon için gizli izin verdi¤i bas›na yans›d› ve nitekim de kabile bölgelerine s›k s›k bu tür müdahaleler yap›l›r oldu. Pakistan genelkurmay›n›n Pakistan’›n egemenli¤ine yönelik bu tür giriflimlere sert tepki göstermesi ve karfl›l›k verece¤ini ilan etmesi, Amerika ile iliflkileri gerdi. Bölgede büyük bir gerginlik var: Pakistan askerleri s›n›r ihlallerine müsaade etmiyor ve atefl aç›yorlar. Amerika ve NATO’nun, Pakistan’›n ön izni ve dahas› ön bilgisi olmadan bu bölgelere pervas›zca müdahaleleri, tehlikeli geliflmelere neden olabilir. S›n›rdaki gerginli¤in t›rmanmas›, Pakistan’da yeni bir askeri rejimi tetikleyebilir. Sivil hükümetin dizginleri ele almas›ndan sonra Amerikan güçlerinin tek tarafl› operasyonlar›n› h›zland›rmas› ve sadece s›n›rl› hava sald›r›lar› ile kalmay›p insani unsurlar›n› da bu bölgeye sokmas› acaba Benazir’in Amerika’ya verdi¤i söz yerine mi getirilmektedir, kuflkular›na da neden olmaktad›r. Benazir Butto’nun verdi¤i sözlerin ikincisi olan ve Abdulkadir Han’›n sorgulanmas›na müsaade edilmesi konusunun ise yak›n gelecekte gündeme gelmesi sürpriz olmaz. Eski Baflkan Perviz Müflerref’in daha önceden yapt›¤› bir aç›klama dikkat çekicidir: “Ben baflkanl›ktan indirilirsem Amerika kabile bölgesine tek tarafl› müdahale edecek ve Abdulkadir Han kaç›r›lacak.” Müflerref’in iddias›n›n ilki flu an do¤rulanm›flt›r ve kabile bölgeleri üzerinde büyük bir anlaflmazl›k ç›kmak üzeredir. Abdulkadir Han ile ilgili iddian›n do¤rulu¤unu ise zaman gösterecektir. Belucistan sorunu ise k›sa bir süreli¤ine dondurulmufl olsa da Pakistan’›n en önemli yumuflak kar›nlar›ndan birisidir ve er geç Pakistan’›n bafl›n› a¤r›tacakt›r. Pakistan’›n önemli güvenlik sorunlar›ndan birisi de Keflmir’le ilgilidir. Hindistan iflgali alt›ndaki Keflmir’de önemli geliflmeler olmaktad›r ve bu da Pakistan’› çok yak›ndan etkileyecektir. Güvenlik sorunlar›na bir de ülkenin g›da ve enerji ba¤lam›ndaki ekonomik s›k›nt›lar›n› eklersek yeni hükümet ve devlet baflkan›n›n ne denli zor bir süreçle karfl› karfl›ya oldu¤unu görürüz. Evet, Perviz Müflerref’ten boflalan devlet baflkanl›¤› koltu¤una As›f Ali Zerdari’nin oturmas›yla sivil siyasete geçifl tamamlanm›fl ve tafllar yerine oturmufltur. Ancak ba¤›ml› ve ifl birlikçi bir yönetim kadrosuyla Pakistan’›n sorunlar› daha da artacakt›r.

SAYFA 21

Siyaset ray›na oturdu sorunlar büyüyor

laha (ba¤›ms›z olarak) sahip ilk ve tek Müslüman ülke gözlü¤ünden bakmak gerekiyor. Atom silah› Pakistan’›n hem güç ve cayd›r›c›l›k kayna¤› ve hem de zaaf noktas›n› oluflturuyor. Bu güç Pakistan’›n elinde bulundukça uluslararas› nükleer güçler Pakistan’la ilgili bir bahane her zaman bulacaklar ve Pakistan’a rahat vermeyecekler. Pakistan’daki nükleer silahlar›n güvenli¤i bahane edilerek bu silahlara el koyma hesaplar› ve bu amaçla Pakistan’› istikrars›zlaflt›rma senaryolar› y›llard›r oynanmaktad›r. Pakistan’›n yak›n ve orta gelece¤ini etkileyecek en büyük güvenlik sorununu, kabile bölgeleri ve burada yuvalanm›fl yerli ve yabanc› militanlar oluflturuyor. Afganistan Taliban’›, el-Kaide, Pakistan Taliban’› ve muhtemelen

D


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

DOSYA

Masumiyetin Sömürü

Savafl, iflgal ve do¤al afetlerin ma¤dur etti¤i kesimin bafl›nda çocuklar gelmektedir. Savafllarda yetim kalan çocuklar, organ mafyalar›, uluslararas› suç flebekeleri, insan kaçakç›lar› ve misyoner kurulufllar taraf›ndan istismar edilebilmektedir.

Savafl, iflgal ve do¤al afetler nedeniyle yetim kalan çocuklar; korunmaya muhtaç ve istismara aç›kt›r. Halihaz›rda sadece Irak’ta savafl nedeniyle yetim kalan 5 milyon çocuk bulunmaktad›r.

SAYI 47

SAYFA 22

Kriz bölgelerinde yaflanan o lik ortam›, çocuklar› istisma


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

Çocuk istismar›, aile veya toplumun çocu¤un fiziksel veya psikososyal geliflimini olumsuz yönde etkileyecek davran›fllar sergilemesi olarak tan›mlan›r. Çocu¤un fiziksel, zihinsel, duygusal veya cinsel aç›dan zarara u¤ramas›, çocuk istismar›n›n kapsam› içerisinde de¤erlendirilir. Çocuk istismar› günümüz modern toplumlar›nda yayg›n olarak görülmekte; toplumun veya ebeveynlerin tutumundan kaynaklanan sorunlar, çocu¤un geliflimi üzerinde olumsuz etkiler b›rakmaktad›r. Ancak, toplumun kendisinden kaynaklanan bu durumun yan› s›ra, do¤al afet, savafl, iflgal ve çat›flma gibi kriz zamanlar›nda oluflan zafiyetlerin kullan›larak çocuklar›n istismar edilmesi de s›k yaflanan bir durumdur. Kriz zamanlar›nda oluflan gayri insani koflullar nedeniyle korunmaya muhtaç duruma düflen çocuklar, kriz bölgelerinde görülen otorite eksikli¤ini f›rsat bilen insan ticareti flebekeleri, organ mafyalar› veya misyoner kurulufllar taraf›ndan kaç›r›lmakta ve istismar edilmektedirler. Bu durumun örnekleri yak›n geçmiflte Açe, Pakistan, Bosna, Çeçenistan, Irak, Afganistan, Darfur ve Somali gibi bölgelerde yaflanm›fl; ailelerini kaybeden çocuklar uluslararas› suç flebekelerinin, insan kaçakç›lar›n›n veya misyoner kurulufllar›n eline düflmüfltür.

üsü: Çocuk ‹stismar›

otorite eksikli¤i ve güvensizara aç›k b›rakmaktad›r.

Savafl, iflgal ve do¤al afetler nedeniyle binlerce çocuk mülteci konumuna düflmektedir. Mülteci kamplar› çocuk istismar›n›n, çocuk kaç›rma olaylar›n›n en yayg›n görüldü¤ü yerlerdendir.

SAYI 47

Kriz bölgelerinde çocuklar›n sa¤l›k, e¤itim, giyinme ve bar›nma gibi alanlardaki temel ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› noktas›nda devreye giren kimi yap›lar istismar›n tetikleyicisi olmaktad›r.

SAYFA 23


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

Çocuk korunmas›n›n tarihsel geliflimi M‹NE YILDIZ

mine.yildiz@st.fatih.edu.tr Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü

DOSYA

ÇOCUK KORUNMASININ TAR‹HSEL GEL‹fi‹ fi‹M‹

Çocuk haklar› Çocuk haklar›, dünya üzerindeki tüm çocuklar›n do¤ufltan sahip oldu¤u e¤itim, sa¤l›k, bar›nma haklar›n›n ve fiziksel, duygusal ya da cinsel sömürüye karfl› korunma gibi haklar›n›n kanunlarla korunmas›d›r. Çocuklar›n yetiflkinlere göre daha farkl› fiziksel ve psikolojik yap›lar›n›n olmas›, sürekli bir büyüme ve geliflme gösterdikleri bilincinin yerleflmesi ve çocu¤un bak›m›n›n sadece yetiflti¤i ortam› de¤il tüm toplumu ilgilendiren bir konu oldu¤u ve herkesin bu sorumlulu¤u paylaflmas› gerekti¤i düflüncesi, çocuk haklar›na iliflkin sözleflmelerin oluflturulmas›nda göz önüne al›nan faktörlerdendir. Tüm haklar gibi çocuk haklar›n›n temeli de 10 Aral›k 1948’de BM Genel Kurulu taraf›ndan kabul edilen “‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi”ne dayan›r. Sözleflmenin 25. maddesinde, “çocu¤un özel bir ilgi ve yard›m görmek hakk›na sahip oldu¤u ve bütün çocuklar›n, evlilik d›fl› do¤salar bile, ayn› sosyal haklara sahip olduklar›” vurgulanm›flt›r. Uluslararas› hukukta, çocu¤un haklar›n›n tan›nmas› ve korunmas›na iliflkin en kapsaml› düzenlemeyi içeren metin, 20 Kas›m 1989’da kabul edilen “Çocuk Haklar›na ‹liflkin Birleflmifl Milletler Sözleflmesi”dir. Savafllar›n yaratt›¤› olumsuzluklar›n ortadan kald›r›lmas› ve insanlar›n bar›fl ve huzur dolu bir dünyada yaflamak istemeleri sonucu kurulan Birleflmifl Milletler (BM), çocuk haklar›yla ilgili ilk ad›m›n› 26 Eylül 1924’te Çocuk Haklar› Cenevre Bildirgesi ile atm›fl, ancak II. Dünya Savafl›’n›n ç›kmas›yla bu sözleflme uzunca bir süreli¤ine ertelenerek 20 Kas›m 1959’da 78 ülke taraf›ndan kabul edilmifltir. Fakat geçen otuz y›ll›k süre içinde üye devletler taraf›ndan sözleflmede baz› de¤iflikliklerin yap›lmas› uygun görülmüfl ve yap›lan çal›flmalar sonucunda 20 Kas›m 1989’da BM Genel Kurulu, Çocuk Haklar› Sözleflmesi’ni oy birli¤i ile ka-

‘‘

Çocuk istismar›, ihmali ve önlenmesiyle ilgili olarak devletlere yasal olarak önemli sorumluluklar ve görevler yüklenmesi Çocuk Haklar› Sözleflmesi ile olmufltur. bul etmifltir. 14 fiubat 1990 tarihinde Türkiye taraf›ndan da imzalanan sözleflme, 9 Aral›k 1994 tarihinde TBMM taraf›ndan onaylanm›flt›r.* Görüldü¤ü üzere 1924’te ad›mlar› at›lan çocuk haklar›, ancak 1990’da uluslararas› kimli¤ine tam olarak kavuflabilmifltir. 10 maddeden oluflan sözleflme; çocu¤un fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal aç›dan sa¤l›kl› bir flekilde geliflmesi için gerekli tüm flartlar›n bu amaçla ç›kar›lacak yasalarla desteklenmesi gerekti¤ini vurgulam›fl ve çocuk hakk›nda yap›lacak ifllemleri belirlerken, yol gösterecek ölçütlerin üzerinde önemle durmufltur. Bu ölçütler; “18 yafl›na kadar herkes çocuktur. Çocuk hakk›nda al›nan her türlü kararda çocu¤un görüflü al›nmal› ve çocu¤un yüksek yarar› gözetilmelidir. Çocuklar herhangi bir ayr›mc›l›¤a maruz kalmaks›z›n eflit olarak ve do¤ufltan haklara sahiptir.” fleklinde s›ralanabilir. Çocu¤un ihmal ve istismara karfl› korunmas› Çocuk istismar›n›n tarihi çok eskilere dayanmakla beraber, yasal boyutu ile gündeme gelmesi ilk kez 1874’te New York’ta olmufltur. ‹lk Çocuk Korunmas›, Mary Wilson adl› üvey annesiyle yaflayan 8 yafl›nda bir k›z çocu¤unun korunmas›na yönelik gerçekleflmifltir. Küçük

* Uluslararas› sözleflmeler kanun hükmündedir. Bir sözleflmeye imza atan ülke, belli bir süre sonra o sözleflmenin hükümlerinin, kendi kanunlar› yoluyla ifllerli¤inin sa¤lanmas›n› taahhüt eder.

SAYI 47

SAYFA 24


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

k›z›n evde tek bafl›na b›rak›ld›¤› ve sürekli dayak yedi¤i, bir kad›n misafir taraf›ndan saptanm›fl, yard›m için birçok yere baflvuran kad›n, en sonunda Hayvanlar› Koruma Derne¤i’nden yard›m görebilmifltir. Hayvan statüsünde çocu¤u bulundu¤u ortamdan kurtarmak konusunda baflar›l› olamay›nca, uzun süren u¤rafllardan sonra, bir vatandafl olarak çocu¤un haklar› için u¤raflm›fl, en sonunda çocu¤u bir bak›mevine ald›rarak üvey annenin bir y›l hapis cezas›na çarpt›r›lmas›n› sa¤lam›flt›r. Bu olaydan sonra çocuklar› korumaya yönelik ilk dernek, bu davan›n avukatl›¤›n› yapan flah›s taraf›ndan kurulmufltur. Çocuk istismar›, ihmali ve önlenmesiyle ilgili olarak devletlere yasal olarak önemli sorumluluklar ve görevler yüklenmesi ise, yine Çocuk Haklar› Sözleflmesi ile olmufltur. Sözleflmenin 19. ve 20. maddeleri, çocu¤un fliddetten korunma hakk› ile ilgili olup “çocu¤un bedensel veya zihinsel sald›r›ya, fliddet ya da suiistimale, ihmal ya da ihmalkar muameleye, ›rza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karfl› korunmas› için yasal, idari, toplumsal, e¤itsel bütün önlemlerin al›nmas›n›” içerir. Ayn› flekilde, ihmal ve istismara u¤rad›¤› belirlenen çocuklar›n ç›karlar›n›n korunmas›, bunun için gerekirse ço-

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

YET‹M ÇOCUKLAR KAÇIRILMA TEHL‹KES‹ ‹LE KARfiI KARfiIYA 2008 y›l›n›n bafllar›nda L’Arche de Zoe isimli Frans›z yard›m kuruluflu befl yafl›n alt›nda 103 yetim çocu¤u Fransa’ya kaç›rma girifliminde bulunmufltu. Çad polisi, Çad ile Sudan’›n sorunlu Darfur bölgesi aras›ndaki bir yerleflim yerinde yaflayan 103 çocu¤un kaç›r›lmas›yla ilgili olarak, çocuklar›n tedavi bahanesiyle Fransa’ya götürülmek istendi¤ini, ancak esas amac›n bu çocuklar› kaç›rarak gelir elde etmek oldu¤unu duyurmufltu.

cu¤un bulundu¤u ortamdan uzaklaflt›r›larak korunma ve bak›m alt›na al›nmas› gerekti¤i vurgulanmakta, hiçbir çocu¤un t›bbi bak›m hizmetinden yoksun b›rak›lmamas›n› güvence alt›na almak için, bu hakk›n kullan›lmas›n› takip etmekten devletleri sorumlu k›lmaktad›r. Çocu¤u, kanuna ayk›r› yer de¤ifltirmenin zararl› etkilerinden korumay› ve çocu¤un kal›c› ikamet yeri olan devletine derhal dönüflünü teminat alt›na almak için usuller tespit eden ve çocu¤un ailesine ziyaret hakk›n›n korunmas›n› sa¤layan Uluslararas› Çocuk Kaç›rman›n

Hukuki Veçhelerine Dair Sözleflme, Lahey’de 21 Ocak 1998’de imzalanm›fl ve Türkiye de bu sözleflmeye 5 fiubat 1999’da taraf olmufltur. ‹nsan ticaretini, özellikle kad›n ve çocuk ticaretini önlemek için, transit ve hedef ülkelerde insan tacirlerinin cezaland›r›lmas› ve bu ticaretin ma¤durlar›n›n haklar›n›n korunmas› dahil önlemler içeren ‹nsan Ticaretinin, Özellikle Kad›n ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmas›na ve Cezaland›r›lmas›na ‹liflkin Protokol, 12-15 Aral›k 2000 tarihinde ‹talya’n›n Palermo flehrinde imzalanm›fl ve Türkiye de 30.01.2003’te sözleflmeye taraf olmufltur. Çal›flan çocuklar›n haklar›n›n korunmas› Bugün dünyan›n ço¤u bölgesinde çocuklar, henüz fiziksel ve zihinsel geliflimlerini tamamlamadan, geliflimleri için gerekli olan oyun ve e¤itim haklar›ndan mahrum b›rak›larak daha ucuza “iflçi” s›fat›yla çal›flt›r›lmaktad›r.

SAYI 47

SAYFA 25

DOSYA

ÇOCUK KORUNMASININ TAR‹HSEL GEL‹fi‹ fi‹M‹

‘‘

Bugün dünyan›n ço¤u bölgesinde çocuklar, henüz fiziksel ve zihinsel geliflimlerini tamamlamadan, geliflimleri için gerekli olan oyun ve e¤itim haklar›ndan mahrum b›rak›larak daha ucuza “iflçi” s›fat›yla çal›flt›r›lmaktad›r.


E K ‹ M ’ 0 8

DOSYA

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

ÇOCUK KORUNMASININ TAR‹HSEL GEL‹fi‹ fi‹M‹

Çocuklar›n bu flekilde istismar›n› önlemek için, Uluslararas› Çal›flma Örgütü, 26 Haziran 1973 tarihli Genel Konferans›’nda ‹stihdamda Asgari Yaflla ‹lgili ILO Sözleflmesi’ni kabul etmifl, çocuk çal›flt›rman›n etkin bir flekilde ortadan kald›r›lmas›n›, istihdama kabul için asgari yafl›n 15 yafl olarak belirlenmesini ve çal›flma flartlar›n›n gençlerin fiziksel ve ruhsal yönden eksiksiz geliflmelerine imkan verecek düzeye yükseltilmesi gerekti¤ini vurgulam›flt›r. Uluslararas› Çal›flma Örgütü (International Labor Organization / ILO), çal›flan çocuklar›n haklar›n›n daha iyi korunmas› amac›yla 1 Haziran 1999 tarihinde Cenevre’de toplanarak En Kötü Biçimlerdeki Çocuk ‹flçili¤inin Yasaklanmas› ve Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Acil Eylem Sözleflmesi’ni kabul etmifltir. Sözleflmede, ‘’en kötü biçimlerdeki çocuk iflçili¤i’’; “çocuklar›n al›m-sat›m› ve ticareti; borç karfl›l›¤› veya ba¤›ml› olarak çal›flt›r›lmas›; çocu¤un fuhuflta kullan›lmas›, pornografik yay›nlar›n üretiminde veya gösterilerde kullan›lmas›; do¤as› veya gerçeklefltirildi¤i koflullar itibar›yla çocuklar›n sa¤l›k, güvenlik veya ahlaki geliflimleri aç›s›ndan zararl› olan ifllerde çal›flt›r›lmas›” fleklinde tan›mlanm›fl ve önlenmesi için gereken tedbirlerin taraf devletlerce al›nmas› sa¤lanm›flt›r.

SAYI 47

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

Çocuk suçlulu¤unun önlenmesi BM Genel Kurulu’nun 14 Aral›k 1990 tarih ve 45/112 say›l› karar›yla kabul edilen Çocuk Suçlulu¤unun Önlenmesine ‹liflkin Birleflmifl Milletler Yönlendirici ‹lkeleri; yani k›saca Riyad ‹lkeleri, çocuk suçlulu¤unun önlenmesi için küçük ve büyük çapl› yaklafl›mlara gerek duyuldu¤u, her çocu¤un ücretsiz olarak e¤itim alma hakk›na sahip oldu¤u, ihmal ve istismar edilen çocuk say›s›n›n gün geçtikçe artt›¤› gerçe¤i göz önüne al›narak oluflturulmufltur. Çocuklar›n sosyal yaflam ve e¤itimle ilgili her hakk›n› savunmay› amaçlayan bu sözleflmede; devlet, çocuklar›n huzurlu bir aile ortam› içerisinde yetiflmesi için gereken tüm sosyal yard›m› sa¤lamak zorundad›r. Çocuklar›n kurumlara yerlefltirilmesi son çare olarak görülürken, bunun olmas›n› gerektirecek sebepleri ise; çocu¤un ailesi taraf›ndan cinsel, bedensel ve duygusal istismara u¤ramas› sonucu, bedensel ve ruhsal olarak tehdit alt›nda kalmas› olarak s›ralanm›flt›r. Çocu¤un cinsel sömürüsünün engellenmesi Çocu¤un ekonomik sömürüsünden e¤itimi aç›s›ndan zararl› olan veya e¤itimini engelleyen ya da sa¤l›¤›na, fiziksel, zihinsel, manevi, ahlaki ya da sosyal geliflmesine zarar veren çocuk fuhflu ve pornografisinin giderek artmas› sonucu, gereken önlemlerin artt›r›lmas› konusunda fikir birli¤ine varan BM Genel Kurulu, 25 May›s 2000 tarihinde Çocuk Haklar›na Dair Sözleflme, Çocuklar›n Sat›lmalar›, Çocuk Fuhflu ve Pornografisi Konusunda ‹ste¤e Ba¤l› Protokol’ü kabul etmifltir. Çocuk pornografisi suçunun daha çok internet ortam› üzerinde yay›nlanan görüntüler ve yine internet arac›l›¤›yla oluflturulan ticaretle ifllendi¤i göz önüne al›narak, bunun yay›lmas›n› sa¤layacak tüm faaliyetlerin yasakland›¤› ve yapan kiflilerin cezaland›r›laca¤› garanti alt›na al›nm›flt›r. Sözleflme, ‘’Devletler çocuk sat›fl›, çocuk fuhflu, çocuk pornografisi ve çocuk seks turizminin önlenmesi; bu faaliyetlerden sorumlu olanlar›n ortaya ç›kart›lmas›; soruflturma, kovuflturma ve cezaland›r›lmas›na yönelik uluslararas› ifl birli¤i ve ma¤dur çocuklar›n rehabilitasyonunda bütün ad›mlar› atacakt›r” ifadesi ile çocuk fuhflu ve pornografisine karfl› uluslararas› bir ifl birli¤i yap›lmas› gerekti¤i üzerinde durmufltur. Görüldü¤ü üzere çocuk haklar›n›n korunmas› ve bunun uluslararas› düzeyde ele al›nmas› tarihsel olarak oldukça yenidir. Bununla beraber, flimdiki bak›fl aç›s›yla çocuk korunmas›n›n önemi anlafl›lm›fl, de¤iflen de¤erlere göre de çocu¤un istismar›n› önlemek için gerekli önlemlerin yasalarca al›nmas›na verilen önem artt›r›lm›flt›r.

SAYFA 26


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

Küresel ölçekte çocuk istismar› ve hukuki yetersizlik AV. E. BETÜL AVCI

Çocuk istismar› konusunda çok fazla tan›m yap›labilse de en kapsaml› tan›m, 1985 y›l›nda Dünya Sa¤l›k Örgütü taraf›ndan konunun uzmanlar› taraf›ndan yap›lan tan›md›r: “Toplumun en çok koruma ve deste¤ine muhtaç kesimi olarak çocu¤a (18 yafl›n alt›ndaki her insana) karfl› baflka bir yetiflkin, kendi ailesi, toplumu ve ülkesi taraf›ndan çocu¤un sa¤l›¤›n›, fiziksel ve psikososyal geliflimini olumsuz yönde etkileyecek her türlü davran›fl›n gerçeklefltirilmesi, genel anlamda “çocuk istismar›’’ olarak adland›r›l›r.’’ ‹stismar›n her toplumda alg›lan›fl› farkl› olabilir ancak genel anlamda çocu¤un zarar gördü¤ü sistemli ve bilinçli bazen de bilinçsiz- tutum ve hadiselerin hepsi istismar›n alt bafll›klar›n› oluflturur. Çocu¤u koruma alt›na almaya çal›flan ve birçok ülkenin de alt›na imza att›¤› çocuk haklar› ile ilgili uluslararas› çocuk haklar› sözleflmelerinin temeli, 1924 y›l›nda Cenevre Çocuk Haklar› Bildirgesi ile at›lm›flt›r. Cenevre Bildirgesi denilen bu bildirgede çocuklar›n ‘’yaflama, geliflme, beslenme, yard›m görme, istismardan korunma’’ haklar› güvence alt›na al›nm›flt›r. Ard›ndan 1959 y›l›nda bir BM Çocuk Haklar› Bildirgesi kabul edilmifltir. 10 ilkeden oluflan bu bildirge afla¤›daki gibidir: 1. ‹lke: Tüm dünya çocuklar› bu bildirgedeki haklardan din, dil, ›rk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet veya siyasi ve sosyal s›n›f ayr›m› yap›lmaks›z›n yararlanmal›d›r. 2. ‹lke: Çocuklar özel olarak korunmal›; yasa ve gerekli kurumlar›n yard›m› ile çocuklar›n fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sa¤l›kl› ve normal koflullar alt›nda özgür olarak ve onurlar› zedelenmeyecek flekilde yetiflmeleri sa¤lanmal›d›r. Bu amaçla ç›kar›lacak yasalarda çocu¤un en yüksek ç›karlar› gözetilmelidir. 3. ‹lke: Her çocu¤un do¤du¤u anda bir ad› ve bir dev-

SAYI 47

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

letin vatandafl› olma hakk› vard›r. 4. ‹lke: Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmal›, sa¤l›kl› bir biçimde büyümeleri için kendilerine ve annelerine do¤um öncesi ve sonras› özel bak›m ve korunma sa¤lanmal›d›r. Çocuklara yeterli beslenme, bar›nma, dinlenme, oyun olanaklar› ile gerekli t›bbi bak›m sa¤lanmal›d›r. 5. ‹lke: Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bak›mdan özürlü çocu¤a gerekli tedavi, e¤itim ve bak›m sa¤lanmal›d›r. 6. ‹lke: Çocu¤un kiflili¤ini gelifltirmesi için anlay›fl ve sevgiye gereksinimi vard›r. Çocuk, anne ve babas›n›n bak›m› ve sorumlulu¤u alt›nda her durumda bir sevgi ve güvenlik ortam›nda yetiflmelidir. Küçük yafllarda çocu¤u annesinden ay›rmamak için bütün olanaklar kullan›lmal›d›r. Ailesi ve yeterli maddi deste¤i olmayan çocuklara özel bak›m sa¤lamak toplumun ve kurumlar›n görevidir. Çocuk say›s› fazla olan ailelere devlet yard›m› yap›lmal›d›r.

‘‘

‹stismar›n her toplumda alg›lan›fl› farkl› olabilir ancak genel anlamda çocu¤un zarar gördü¤ü sistemli ve bilinçli -bazen de bilinçsiz- tutum ve hadiselerin hepsi istismar›n alt bafll›klar›n› oluflturur.

SAYFA 27


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

7. ‹lke: Çocu¤a genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücünü, ahlaki ve toplumsal sorumlulu¤unu gelifltirecek ve topluma yararl› bir üye olmas›n› sa¤layacak e¤itim hakk› verilmelidir. Bu e¤itimde sorumluluk önce ailenin olmal›d›r. E¤itimin ilk aflamalar› paras›z ve zorunlu olmal›d›r. 8. ‹lke: Çocuk, her koflulda koruma ve kurtarma olanaklar›ndan ilk yararlananlar aras›nda olmal›d›r. 9. ‹lke: Çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karfl› korunmal› ve hiçbir flekilde ticaret konusu olmamal›d›r. Çocuk uygun bir asgari yafltan önce çal›flt›r›lmayacak, sa¤l›¤›n› ve e¤itimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki geliflmesini engelleyecek bir ifle girmeye zorlanmayacak ve buna izin verilmeyecektir. 10. ‹lke: Çocuk ›rk, din ya da baflka bir ayr›mc›l›¤› teflvik eden uygulamalardan korunacakt›r. Anlay›fl, hoflgörü, insanlar aras› dostluk, bar›fl ve evrensel kardefllik ortam›nda enerji ve yeteneklerinin di¤er insanlar›n hizmetine sunulmas› gerekti¤i bilinciyle yetifltirilmelidir. Bildirinin ard›ndan 20 Kas›m 1989 y›l›nda kabul edilen Çocuk Haklar›na Dair BM Sözleflmesi, uluslararas› hukukta çocuk haklar›n›n tan›nmas› ve korunmas›na iliflkin en kapsaml› düzenlemeyi içeren metindir. Birleflmifl Milletler

DOSYA

KÜRESEL ÖLÇEKTE ÇOCUK ‹ST‹SMARI VE HUKUK‹ YETERS‹ZL‹K SAYI 47

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

Genel Kurulu’nun oy birli¤i ile kabul etti¤i sözleflme metni 26 Ocak 1990’da imzaya aç›lm›fl ve 2 Eylül 1990’da ise sözleflmeyi onaylayan 21 devlet aras›nda yürürlü¤e girmifltir. Türkiye ise 20-30 Eylül 1990’da Birleflmifl Milletler Genel Merkezi’nde toplanan “Çocuklar için Dünya Zirvesi’’nde sözleflmeyi imzalam›flt›r. Sözleflme, çocuk haklar› ile alakal› uluslararas› yasa gücü niteli¤indeki ilk belgedir. Sözleflmenin di¤er bir özelli¤i de insan haklar› ile ilgili uluslararas› anlaflmalar aras›nda en k›sa zamanda yürürlü¤e giren bir belge olufludur. 54 maddeden oluflan Çocuk Haklar› Sözleflmesi, çocu¤un her anlamda yüksek menfaatini esas al›rken sözleflmeye taraf olan 191 devletin kendi iç hukuklar›nda gerekli düzenlemeleri yapmalar›n› da zorunlu hale getirmifltir. Çocu¤un sa¤l›kl› bir ortamda yetiflmesi ve kiflilikli bir birey olarak toplumda yer almas› için sözleflmeye imza atan taraf devletlerin befl y›lda bir yay›nlayacaklar› durum raporlar›n›n takibini de yapan BM Çocuk Haklar› Komitesi, ülkelerin sorumluluklar›n› yerine getirmelerini de dikkatle izlemektedir. Çocuk iflçiler ve ifl hayat›nda çocuk istihdam› 18 yafl›na kadar herkesin çocuk say›laca¤›n› belirten Çocuk Haklar› Sözleflmesi, çocu¤un hiçbir ayr›mc›l›¤a maruz kalmadan büyümesini ve anlay›fl, bar›fl, hoflgörü ve kardefllik ilkeleri ve ortam›nda yetifltirilmesini öngörmektedir. Fakat bu sözleflmeye imza atan ülkelerin birço¤unda yaflanan çocuk haklar›na yönelik ihlaller incelendi¤inde çocuklar›n, yetiflkinlerin dahi katlanmakta zorland›¤› yaflam standartlar›na mahkum edildi¤ine ve baz› co¤rafyalarda ise en temel haklardan mahrum edildi¤ine flahit olmaktay›z. Tüm dünyada yaflanan insan haklar› ihlalleri mercek alt›na al›nd›¤› zaman çocuklar›n daha fiziksel ve ruhsal geliflimlerini tamamlayamadan birileri taraf›ndan sömürülmesi “çocuk iflçi” kavram›n› ortaya ç›karm›flt›r. Geliflimini tamamlayamam›fl ülkelerdeki çocuk iflçilerin durumunun bir benzerinin art›k Bat› ülkelerinde de görülebiliyor olmas›, küresel düzlemde insan eme¤inin sömürüsünün en masum varl›klar olarak çocuklar üzerinden gerçekleflti¤inin baflka yönden bir ispat›d›r. Henüz yetiflkinli¤e ad›m atmadan sosyal ve ekonomik yükümlülüklere bo¤ulmufl çocuklar›n a¤›r çal›flma koflullar›nda ve riskli meslek gruplar›nda çal›flt›r›larak ekonomi düzenine verilmifl en kolay kurbanlar olmas›, gelece¤ini sa¤lam zeminlere oturtma kayg›s› güden ülkelerin en büyük problemlerinden biridir. Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO) verilerine göre geliflmekte olan ülkelerde çal›flan 514 yafl grubundaki çocuk say›s› 250 milyondur. Bu 250

SAYFA 28


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

SAYI 47

ifade etmeyen bu çocuklar büyükleri ile beraber yeni bir yaflam alan› bulmak için ç›kt›klar› yolda onlardan çok daha fazla tehlikeler ile karfl› karfl›yad›rlar. Kötü beslenme sonucu çeflitli hastal›klarla tan›flan, fliddet ve fuhufl pazar›nda kullan›lmak üzere kaç›r›lan mülteci çocuklar organize suç örgütlerinin en büyük ticari kazanç kaynaklar›ndan birisi haline gelmifltir. Geçti¤imiz yaz Küçükçekmece Kayabafl› Köyü’nde ele geçirilen ve yaklafl›k 140 kaçak göçmeni tafl›yan t›r›n içinde havas›zl›ktan bo¤ularak ölen 14 yafl›nda bir çocu¤un olmas›, çocuk mültecilerin durumunu bir nebze de olsa anlatmaya yetecektir. Çocu¤un cinsel istismar› ve çocuk fuhflu Çocu¤a karfl› gerçekleflen en çirkin muamele kuflkusuz cinsel istismara karfl› çocu¤un savunmas›z bedeninin kul-

‘‘

Çocuk Haklar› Sözleflmesi’ne imza atan ülkelerin birço¤unda yaflanan çocuk haklar›na yönelik ihlaller incelendi¤inde çocuklar›n, yetiflkinlerin dahi katlanmakta zorland›¤› yaflam standartlar›na mahkum edildi¤ine ve baz› co¤rafyalarda ise en temel haklardan mahrum edildi¤ine flahit olmaktay›z. lan›lmas›d›r. Çocuk Haklar› Sözleflmesi’nin 34 ve 35. maddelerinde taraf devletlerin çocuklar›n cinsel istismar›na karfl› da her türlü önlemi alma sorumlulu¤unda olduklar›n› belirtmifltir. Ancak gittikçe büyüyen ve bir sektör haline gelen fuhufl flebekelerinin baflta kimsesiz veya evden kaçm›fl ya da ailesi taraf›ndan sahiplenilmemifl çocuklar› seçmek suretiyle gerçeklefltirdikleri bu istismar, insanl›k d›fl› ve zalimce bir muamele olarak en korunmas›z varl›klar olan çocuklar› hedef almaktad›r. Ülkelerin hukuki mevzuatlar›nda her ne kadar çocu¤un korunmas›na yönelik düzenlemeler yap›lm›flsa da bunlar›n yeterli olmad›¤› aç›kt›r. Geçti¤imiz günlerde ‹ngiltere’de çocuk tecavüzcülerine karfl› “k›s›rlaflt›rma” fleklinde bir cezay› öngören yasal düzenlemenin gündeme getirilmesi, çocuk istismarc›lar›na verilen cezalar›n cayd›r›c›l›¤› konusunu tüm dünyada yeniden tart›flmaya açm›flt›r. Özellikle Afrika’dan kaç›r›lan çocuklar, AIDS korkusu yaflayan insanlara fuhufl flebekesi taraf›ndan alternatif bir sömürü arac› olarak sunulmaktad›r. Yaln›zca Güney Afrika’da 38 bin çocuk fuhufl pazar›nda kullan›lmaktad›r. Ülkemizde de durum pek farkl› de¤ildir. Çocuk sap›klar› olarak adland›r›lan tecavüzcülerin ya da istismarc›lar›n

SAYFA 29

DOSYA

KÜRESEL ÖLÇEKTE ÇOCUK ‹ST‹SMARI VE HUKUK‹ YETERS‹ZL‹K

milyon çocu¤un %61’i (153 milyonu) Asya’da; %32’si (80 milyonu) Afrika’da ve %7’si (17,5 milyonu) Latin Amerika’dad›r. 1973 tarihli 138 say›l› En Az Çal›flma Yafl› Sözleflmesi, bütün ekonomik sektörlerde çal›flan çocuklar›n ifle bafllamas›nda en küçük yafla iliflkin, en kapsaml› ve yetkili uluslararas› tan›m› yapmaktad›r. Bu sözleflmeye göre, en az çal›flma yafl› 15’tir; ancak hafif ifllerde 13 yafl›n› doldurmufl çocuklar çal›flt›r›labilir. Ayr›ca ekonominin ve e¤itim faaliyetlerinin yetersiz oldu¤u ülkelerde en az çal›flma yafl› 14 olarak kabul edilir ve hafif ifllerde 12 yafl›n› bitirmifl çocuklar çal›flabilir. Türk hukuk mevzuat›nda çocuk iflçilerin durumu ‹fl Kanunu’nun muhtelif hükümleri ile (71-73-8586-87. maddeler ile) düzenlenmifl olsa da denetimden yoksun alanlardaki “ucuz iflgücü” olarak nitelendirilen çocuk iflçiler a¤›r flartlarda çal›flmaktad›rlar. Çocuk iflçili¤i ile ilgili yap›lan düzenlemeye ra¤men Türkiye de dahil birçok ülkede e¤itimi yar›da kesilerek ya da e¤itime hiç bafllayamadan uygunsuz flartlarda çal›flt›r›lan milyonlarca çocuk vard›r ve uzun vadede bu sorunun çözülmesi mümkün görünmemektedir. ‹nsan ticareti ve çocuk mülteciler Çocuklar›n dünya ölçe¤inde yaflad›klar› baflka bir sorun da art›k mültecilik kavram› ile birlikte konuflulmaktad›r. Do¤u’dan Bat›’ya do¤ru gittikçe artan göç dalgas›n›n en önemli k›sm›n› illegal bir sektör olarak bu alanda varl›¤›n› gösteren insan ticareti flebekesi teflkil etmektedir. Daha iyi yaflam vaadiyle kand›r›lan insanlar›n Bat›’da herhangi bir ülkeye götürülme hikayeleri ço¤u zaman hazin bir son ile noktalanmakta, ancak bu hikayelere her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. Küreselleflmenin ortaya ç›kard›¤›, Bat›’daki ifl gücü a盤›n› Do¤u’dan devflirme arzusu, Do¤u’da yaflayan ve gelir durumu açl›k s›n›r›ndaki insanlar›n kendi topraklar›ndan baflka yerlere gitme mecburiyetini de beraberinde getirmifltir. ‹nsan ticareti güzergah›n›n en önemli k›s›mlar›ndan birini oluflturan Türkiye’de ele geçirilen ve hukuki statüsü ne mülteci ne de s›¤›nmac› olan bu insanlar›n içinde çocuklar hiç eksik olmamaktad›r. Dünya üzerindeki mülteci ve s›¤›nmac›lar›n %80’ini kad›n ve çocuklar olufltururken resmi kaynaklar tüm dünyada kendi ülkelerinden ve yurtlar›ndan edilmifl 25 milyondan fazla çocuk oldu¤unu ifade etmektedir. Özellikle Ortado¤u’daki kötü yaflam koflullar›ndan kurtulmaya çal›flanlar aras›nda bulunan çocuklar, kötü muamele ve iflkencenin ilk s›radaki muhataplar› olmaktad›rlar. Kaçak bir yolculu¤un içinde sadece say›sal bir veriyi

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

‘‘

Dünya üzerindeki mülteci ve s›¤›nmac›lar›n %80’ini kad›n ve çocuklar olufltururken resmi kaynaklar tüm dünyada kendi ülkelerinden ve yurtlar›ndan edilmifl 25 milyondan fazla çocuk oldu¤unu ifade etmektedir.

DOSYA

KÜRESEL ÖLÇEKTE ÇOCUK ‹ST‹SMARI VE HUKUK‹ YETERS‹ZL‹K

çocu¤un ruh dünyas›nda gerçeklefltirdikleri hasar dikkate al›nd›¤›nda Türk Ceza Kanunu’nun 103. ve 104. maddelerinde öngörülen yapt›r›mlar›n suç ve ceza aras›ndaki dengeyi kuramad›¤› aç›kça görülecektir. Ayr›ca flunu da belirtmek gerekir ki, emniyet verilerine geçmifl cinsel istismar rakamlar›n›n yan› s›ra ne yaz›k ki hâlâ kay›tlara geçmemifl ensest (aile içi cinsel iliflki) vakalar›ndan kaynaklanan ölümler ve cinayetler bulunmaktad›r. Ayr›ca çocuk pornografisi ile mücadele hâlâ yeterli seviyeye gelememifl ve bu da hâlâ bir sektör olarak özellikle metropollerde varl›¤›n› sürdürmeye devam etmektedir. Vuku bulan olaylar›n say›sal verisi ne olursa olsun çocuk pornografisi de sosyal bir felaket olarak ivedilikle ele al›nmay› ve çözüme kavuflturulmay› bekleyen korkunç bir gerçektir. Çocuklar›n maruz kald›¤› istismar flekilleri incelendi¤inde özellikle ülkemiz aç›s›ndan geçerli sebepler ve sorunun ana bafll›klar› flu flekilde özetlenebilir: • Savafllar ve çat›flmalar›n ortas›nda kalan çocuklar›n ç›kar amaçl› örgütlerce kullan›lmas›; • Psikolojik sorunlar›n, aile bask›s›n›n ve yoksullu¤un çocuk üzerindeki olumsuz etkileri;

SAYI 47

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

• Yetimhaneler ve yetifltirme yurtlar›ndaki fiziksel fliddet ve psikolojik bask›; • Sosyal hizmet uzmanlar›n›n azl›¤› ve yetersiz flartlar nedeniyle devlet himayesindeki çocuklar›n yaflad›¤› çeflitli problemler; • Denetimsiz ve kontrol edilemeyen baz› ekonomik sektörlerdeki çocuk istihdam›; • E¤itim sistemindeki aksakl›klar›n ve yetersizliklerin çocuklar›n geliflimine olumsuz etkisi; • Ailesi taraf›ndan kötü muamele gören çocu¤un himaye ve korunmas›nda devletin pasifli¤i; • Sokak çocuklar›n›n say›s›n›n artmas›, uyuflturucu kullan›m›n›n yayg›nlaflmas›; • Bu çocuklar›n topluma kazand›r›lmas›na yönelik proje gelifltirilmemesi; • Rehabilitasyon ve e¤itim merkezlerinin olmamas›; • Devletin gençlik politikalar›ndaki eksiklik ve yetersizlik; • Çocuk suçlular için gelifltirilen projelerin a¤›r iflleyifli ve bu konuya ehemmiyet verilmemesi; • Çocuklar›n alkol ve uyuflturucuya eriflimi konusunda mevzuatta bulunan yasal boflluk; • Çocuk e¤itimi konusunda medya eliyle yap›lan ve olumsuz örnek teflkil eden davran›fl modelleri; • Do¤u ve Güneydo¤u?daki çocuklar›n e¤itim ve sa¤l›¤› için gerekli koflullar›n sa¤lanamam›fl olmas›; • Sa¤l›k alan›ndaki büyük boflluklar›n doldurulamamas› nedeniyle çocuk hasta say›s›n›n artmas›; • Organ mafyas›n›n çocuklar üzerinden gerçeklefltirdi¤i ticaret; • Çocuklar aras›ndaki cinsiyet eflitsizli¤i ve ayr›mc›l›k Her y›l 20 Kas›m’da kutlanan Dünya Çocuk Haklar› Günü, çocuklar›n kendileri için gittikçe tehlikeler yuma¤›na dönüflen bir dünyada yaflama mücadelesinin ortas›nda kalm›fl ve art›k anlam›n› yitirmifltir. Çocuk Vakf› Baflkan› Mustafa Ruhi fiirin’in 20 Kas›m 2001 tarihinde Dünya Çocuk Haklar› Günü nedeni ile haz›rlanan rapor için yapt›¤› aç›klama, tüm topluma ve dünyaya ciddi bir ça¤r› da olmufltur ve durumu özetler mahiyettedir: ‘’Tarihin hiçbir döneminde çocuk sorunu bugünkü kadar kuflat›c› boyutlara ulaflmam›flt›. Bugün bütün dünyada çocuk merkezli bir kriz yaflan›yor. Buna karfl›l›k çocuk dünyan›n ilk gündem maddesi olam›yor. Yoksullu¤un, e¤itimsizli¤in, açl›¤›n, fliddetin, savafllar›n, her türlü ihmalin ve istismar›n tüketti¤i çocuk gerçe¤i karfl›s›nda bütün insanl›k çocuk ödevine yönelmedikçe çocu¤u kolay hedef olmaktan kurtaramay›z.’’

SAYFA 30


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

Çocuk ‹stismar› ve ihmali: Türkiye’de ve dünyada durum EDA ERDENER edaerdener@hotmail.com

A) ÇOCUK ‹ST‹SMARI KAVRAMI Çocuk istismar›; çocu¤un sa¤l›¤›n›, fizik geliflimini, psikososyal geliflimini olumsuz yönde etkileyen, kendisine bakmakla yükümlü kifli veya kifliler taraf›ndan zarar verici, kaza d›fl› ve önlenebilir bir davran›fla maruz kalmas›d›r. Davran›fl›n, çocuk taraf›ndan istismar olarak alg›lanmas› veya yetiflkin taraf›ndan bilinçli olarak yap›lmas› flart de¤ildir. Çocuk istismar›n›n iki de¤iflkene ba¤l› oldu¤u söylenebilir: Birincisi, hangi tutum ve davran›fllar›n istismar ola-

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

rak kabul edilece¤i zaman içinde de¤ifliklik gösterir. Bundan 50 y›l önce normal kabul edilen bir davran›fl›n, bugün olmas› gereken davran›fl›n d›fl›nda kal›yor olmas›, çocuk istismar›nda önemli bir boyut oluflturmaktad›r. ‹kincisi ise, istismar kavram› kültürler aras› farkl›l›klar gösterir. Bir kültürde çocu¤a vurmak bir e¤itim arac› olarak görülürken, di¤er bir toplumda bu hareket, istismar olarak görülebilir. Çocuk bak›m› kültürden kültüre farkl›l›k gösterdi¤i için, burada her ülkenin kendine ait gelenekleri, de¤er yarg›lar›, dolay›s› ile kanunlar› ön plana ç›kmaktad›r. Fakat yine de baz› ortak noktalar, örne¤in çocu¤un bir yetiflkin taraf›ndan öldüresiye dövülmesi ya da cinsel tacize u¤ramas›, dünyan›n her ülkesinde “istismar” olarak kabul edilir. Çocuk istismar› daha fazla alt bafll›¤a ayr›labilse de, temel olarak fiziksel, cinsel, duygusal ve ekonomik olarak dört flekilde s›n›fland›r›labilir.

‘‘

Çocuk istismar›; çocu¤un sa¤l›¤›n›, fizik geliflimini, psikososyal geliflimini olumsuz yönde etkileyen, kendisine bakmakla yükümlü kifli veya kifliler taraf›ndan zarar verici, kaza d›fl› ve önlenebilir bir davran›fla maruz kalmas›d›r.

SAYI 47

SAYFA 31

DOSYA

ÇOCUK ‹ST‹SMARI VE ‹HMAL‹: TÜRK‹YE’DE VE DÜNYADA DURUM

1) Fiziksel istismar Fiziksel istismar, “çocu¤un bak›m›yla ilgilenen kiflinin, çocu¤un sa¤l›¤›n› olumsuz yönde etkileyen veya vücutta iz b›rakan yaralanmalar oluflturmas›”d›r. Belirlenmesi en kolay istismar tipi olan fiziksel istismar, duygusal istismarla birlikte en s›k görülen istismar çeflididir. Genellikle disiplin ve cezaland›rma amac›yla “tokat, yumruk, tekme, sarsma, çimdikleme, f›rlatma ve düflürme” fleklinde olup, bazen de “kemer, kay›fl, herhangi bir ev eflyas› (tava, vb.), hortum, sigara, ütü, s›cak su ve s›cak yiyeceklerin” araç olarak kullan›ld›¤› fliddeti içerebilir. En yayg›n ölüm nedeni, çocu¤un ald›¤› darbeler sonucu kafa travmas› geçirmesidir. Fiziksel istismara u¤rama riskinin, her iki cinsiyet için eflit olsa da, az bir farkla erkek çocuklar için daha fazla oldu¤u dikkat çekmektedir. S›kl›kla bebeklik ve ilk çocuklukta görülür ve ergenlik döneminde azalma e¤ilimindedir. Hem anne hem de baba eylemin içinde olmas›na ra¤men, istismarc› genellikle annedir. a) Sars›lm›fl bebek sendromu (SBS): Çocuk istismar›ndaki önemli tan›lardan biri olup, yetiflkin taraf›ndan kas›tl› olarak tutulup sars›lmas› sonucu beyinde meydana gelen kanaman›n ço¤u kez bebe¤in ölümüne sebebiyet vermesidir.


E K ‹ M ’ 0 8

DOSYA

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

ÇOCUK ‹ST‹SMARI VE ‹HMAL‹: TÜRK‹YE’DE VE DÜNYADA DURUM

Fiziksel istismar için risk faktörleri: Risk, bir olay›n ortaya ç›kma olas›l›¤›d›r. Risk de¤erlendirmesi de gelece¤e yönelik bir yordama olup, gözlenebilen bir fley olmaktan çok, risk etmenlerinin varl›¤›ndan ya da yoklu¤undan ç›kar›labilir. Fiziksel istismar için risk tafl›yabilecek faktörler flöyle s›ralanabilir: Yafl: ‹stismar en yüksek oranla do¤umdan sonra ve 2 yafl›n alt›nda görülür. Ebeveynin yeni do¤an bebekle nas›l bafl edece¤ini bilememesi ve çocu¤un maruz kald›¤› istismar› baflkalar›na anlatamayacak denli küçük oluflu, bu yaflta görülmesinin temel sebebi kabul edilir. 4–14 yafl aras›nda ise en çok 7 yaflta (okula bafllama ça¤›nda) görülmektedir. Cinsiyet: Amerika’da, 12-17 yafl aras› ergenlik ça¤›nda ma¤durlar genelde k›z çocuklar› iken, 12 yafl alt›nda ise ma¤durlar daha çok erkek çocuklar›d›r. Ülkemizde ise k›z çocuklar›na k›rsal kesimlerde daha fazla sorumluluk verildi¤i için daha fazla fiziksel istismara u¤ramaktad›rlar. Prematüre veya düflük kilolu do¤um: Normal çocuklar›n üç kat› oranda istismar edilirler. Fiziksel olarak çekiciliklerinin az olmas› ve s›k a¤lamalar› temel sebeptir. Annenin yafl›: 20 yafl›n alt› ve 50 yafl›n üstü anneler, çocuklar›n› daha s›k istismar etmektedirler. Hiperaktivite, annenin do¤umdan sonra 24 saatten fazla çocuktan ayr› kalmas›, do¤um s›ras›, çok çocuk, do¤umlar aras› boflluk, çocuktaki zihinsel ya da fiziksel özür, güç do¤um, çocuktaki kötü fiziksel görünüm, çocu¤un afl›r› a¤lamas› ve kronik hastal›¤a sahip olmas› da di¤er sebeplerdendir. 2) Cinsel istismar Cinsel istismar, r›za yafl›n›n alt›ndaki bir çocukla bir eriflkin aras›ndaki temas ya da iliflkinin, eriflkinin cinsel uyar›m›na ya da doyumuna yol açmas› ya da bu duruma göz yumulmas›d›r. Bir çocu¤un bir baflka çocuk üstüne belirgin bir gücü veya kontrolü söz konusuysa ya da bariz bir yafl fark› varsa -en az 5 yafl- yine cinsel istismar olarak kabul edilir. “Cinsel içerikli konuflma, teflhir, röntgencilik” gibi temas içermeyen türlerden, “cinsel amaçl› dokunma ve cinsel iliflki” gibi temas içeren türlere kadar uzanan bir yelpazede görülen cinsel eylemlerdir. Araflt›rmalar sonucu oluflturulan istatistiklere göre; k›z çocuklar› erkek çocuklara oranla daha fazla cinsel istismara u¤ramakta olup, olgular›n %85-95’inde istismarc› erkektir. ‹stismar, e¤er aile içindeyse baba ya da üvey baba taraf›ndan yap›lmakta; aile d›fl›ndan biriyse, özellikle okul ya da evde sorunlar› olan ya da bir hastal›k nedeniyle sars›nt› geçiren çocuklar› seçen ve kendi de genellikle cinsel istismara maruz kalm›fl kiflilerdir. Son y›llarda yayg›nlaflan

SAYI 47

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

internet kullan›m›, istismarc›lar›n çocuklar› tespit etme ve iliflki kurmalar›nda bafll›ca araç olmufltur. Bununla beraber, özellikle cinsel istismar›n büyük bir k›sm›, çeflitli sebeplerle gizlenir ya da ortaya ç›kmamas›ndan dolay› karanl›k say›lar olarak kal›r. 3) Duygusal istismar Duygusal istismar; çocuklar›n anne, baba ya da kendilerine bakmakla yükümlü olan kifliler taraf›ndan, onlar› olumsuz yönde etkileyecek davran›fllara maruz kalmalar› ve geliflimlerinde ihtiyaç duyduklar› sevgi ve ilgiden mahrum b›rak›lmalar› sonucu psikolojik hasar yaflamalar›d›r. Reddetme, tek bafl›na b›rakma, y›ld›rma, duygusal tepki vermeyi reddetme, afla¤›lama, kendi ç›kar›na kullanma, vaktinden önce yetiflkin rolü verme fleklinde ortaya ç›kabilir. Bunun yan› s›ra s›k elefltirme, kardefller aras›nda ay›r›m yapma, küçük düflürme, önemsememe, alayl› konuflma, lakap takma, afl›r› bask› kurma, kararlar›na sayg› duymama da sistemli yap›ld›¤› takdirde, duygusal istismard›r. Duygusal istismara maruz kalan çocuklarda bu durumun sonucu olarak, alt›n› ›slatma (enüresis), kakay› kaç›rma (enkopresis), ifltahs›zl›k, yalan söyleme, h›rs›zl›k, ba¤›ml›l›k, baflar›s›zl›k, duygusal aç›dan tutars›zl›k ve uyum-

SAYFA 32


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

SAYI 47

rin, çocu¤un temel gereksinimleri olan bak›m, koruma, beslenme, giyim, t›bbi bak›m ve e¤itimini ihmal etmesidir. ‹hmalle istismar› birbirinden ay›ran nokta, istismar›n aktif, ihmalin pasif olmas›d›r. Karfl›lanmam›fl temel ihtiyaçlar; sa¤l›k bak›m›n›n yetersiz olmas› ya da geciktirilmesi, yetersiz besleme, kiflisel hijyenin kötü olmas›, giysilerinin yetersiz olmas›, evdeki koflullar›n güvenli olmay›fl›, ihmalin alt bileflenleridir. Münchausen sendromu: ‹hmalin di¤er kutbunda yer almakta olup, çocu¤a afl›r› t›bbi bak›m verilmesini sa¤layarak, çocu¤un ruhsal ve fiziksel geliflimine zarar verme türüdür. ‹stismarc› genellikle anne olup, sa¤lam olan çocuklar›n› hastaym›fl gibi doktor doktor gezdirir. Özellikle sa¤l›k bilgisi fazla olan anne, çocu¤unda bilerek baz› hastal›k belirtileri oluflturur ve çocu¤u tekrarlayan biçimde gereksiz t›bbi incelemelere ya da tedaviye maruz b›rak›r.

‘‘

Ülkemizde çocuk istismar›n›n önlenmesi için, öncelikle gerçek rakamlara ve risk faktörlerine ihtiyaç vard›r. Risk faktörleri belirlendi¤i takdirde, önleyici-koruyucu çal›flmalar›n yap›lmas› mümkün olacakt›r. C) ÇOCUK ‹ST‹SMARINI ÖNLEMEK ‹Ç‹N NELER YAPILMALIDIR? Ülkemizde çocuk istismar›n›n önlenmesi için, öncelikle gerçek rakamlara ve risk faktörlerine ihtiyaç vard›r. Risk faktörleri belirlendi¤i takdirde, önleyici-koruyucu çal›flmalar›n yap›lmas› mümkün olacakt›r. Sonraki ad›mlar ise, çocu¤un güvenli¤inin sa¤lanmas› ve toplumun istismarc›dan korunmas›d›r. Bununla beraber, 1992 y›l›nda N. Ziyalar’›n ‹stanbul’da befl büyük devlet hastanesinde yapm›fl oldu¤u çal›flmas›nda, “istismar” tan›s› alan hiçbir vakaya rastlanmam›fl olmas›, istismar konusunda t›p alan›nda çal›flanlar›n dahi dikkatsizli¤ine ya da aile içi meselelere ve bunlar›n hukuki sonuçlar›na kar›flmak istemediklerine iflaret etmektedir. Özellikle istismar›n, genelde “kaza” olarak s›n›fland›r›l›p gözden kaç›r›lmas› büyük olas›l›kt›r. ‹stismara iliflkin veriler, ancak polis ve mahkeme kay›tlar›ndan elde edilebilmektedir. Bunun yan› s›ra, çocu¤un hangi merciye baflvuraca¤›n› bilmemesi, toplumun da bu durumu istismar olarak kabul etmede ve “ailenin iç meselesidir” diyerek müdahale etmede tereddüt yaflamas› nedeniyle, çocuk istismar›na iliflikin say›lar di¤er suçlara k›yasla hep belirsiz say›lar olarak kalmaktad›r. Çocu¤a yönelik istismar›n ortadan kalkmas›, kültürel

SAYFA 33

DOSYA

ÇOCUK ‹ST‹SMARI VE ‹HMAL‹: TÜRK‹YE’DE VE DÜNYADA DURUM

suzluk, organik nedeni olmayan büyüme gerili¤i, depresyon, güvensizlik, içe dönüklük, intihar, sald›rganl›k, cinayet, olumsuz benlik kavram› ve düflük benlik sayg›s› görülebilir. Risk faktörleri: Yoksulluk, iflsizlik, suçluluk, olumsuz fizik koflullar, erken yaflta annelik, do¤um sonras› çocuk ile anne aras›nda s›cak ba¤›n kurulamamas›, bozuk iletiflim, olgunlaflmama, genifl aileler, ebeveynlerdeki psikolojik problemler risk faktörlerinin bafll›calar›d›r. Anne baban›n kifliliklerinin tutarl›l›k göstermedi¤i, bak›mlar›n›n kontrole dayand›¤›, düflmanca tav›rlar›n oldu¤u ve flefkat içermedi¤i ailelerde rastlan›r. Gergin, sinirli ve düflük bir özsayg›s› olan annelerin, yeni do¤an çocuklar›na ilgi göstermedi¤i, çocu¤u yat›flt›rmada etkili olmad›¤› ve çocuktan gelen iflaretlere cevap verme fleklinde bir etkileflim gerçeklefltirmedi¤i belirlenmifltir. 4) Ekonomik istismar a) Çocuklar›n kaç›r›lmas›: Kand›rma, yalan; güç kullanarak, bir borcu sebep göstererek ya da korkutarak taciz ve cinsel sömürü amaçl›, zorla fuhufl ya da baflka kölelik biçimli hayat için, çocu¤un yerinin de¤ifltirilmesidir. Günümüzde çocuklar›n kaç›r›lmas›, ilerleyen iletiflim teknolojileriyle devletler üstü bir boyut kazanm›flt›r. Ülke s›n›rlar› içinde kaç›rma, k›rsal alandan kentlere, turistik yerlere, askeri üslere ya da büyük inflaat alanlar›na do¤ru yap›lmaktad›r. S›n›r d›fl›na kaç›rma ise, ana ülke (çocuk yasal olmayan yollarla buradan kaç›r›l›r), hedef ülke (gidilmek istenen yer) ve geçifl ülkeleri olmak üzere üç ülkeyi içerir. Ülke d›fl›na kaç›r›lan ve “kurtar›lan” çocuklar ise, ülkelerine döndüklerinde fuhufl yapt›klar› ve daha sonra ülkelerine yasal olmayan yollarla geri geldikleri için suçlu say›l›rlar. b) Çocuk iflçili¤i/ çal›flt›r›lmas› Çocu¤un geliflimini engelleyici, haklar›n› ihlal edici ifllerde ya da düflük ücretlerle ifl gücü olarak çal›flt›r›lmas›d›r. 2002 tahminlerine göre, Türkiye’de 6-14 yafl aras› çocuklar›n %4,2’si ve 15-17 yafl aras› çocuklar›n %28’i çal›flmaktad›r. Türkiye’de en az 42.000 çocu¤un sokaklarda yaflad›¤› ya da çal›flt›¤› tahmin edilmektedir; ancak gayriresmi rakamlar 80.000’e kadar ç›kmaktad›r. Bu çocuklar›n büyük ço¤unlu¤u, çok az belediyenin sa¤layabildi¤i daha iyi yaflam standartlar› aray›fl› içinde flehirlere ak›n eden ve sosyal olarak s›n›rl›l›klar› olan göç etmifl ailelerden gelmektedir. Köyden kente göç, yoksulluk, çok çocuk, kaçak iflçilik ve çocuk eme¤inin ucuzlu¤u nedeniyle iflveren taraf›ndan tercih edilmesi çocuk iflçili¤inin temel sebeplerindendir. B) ÇOCUK ‹HMAL‹ Çocuk ihmali, çocu¤a bakmakla yükümlü olan kiflile-

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI


E K ‹ M ’ 0 8

DOSYA

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

ÇOCUK ‹ST‹SMARI VE ‹HMAL‹: TÜRK‹YE’DE VE DÜNYADA DURUM

yanl›fl inançlar›n de¤iflmesi ile yak›ndan iliflkilidir. Ülkemizde hâlâ görülen ve çocu¤un haklar›n› ihlal eden namus ve töre cinayetleri, bekaret kontrolü, e¤itimde cinsiyet ayr›mc›l›¤›, bafll›k paras› karfl›l›¤› erken yaflta evlendirme, istismarc› geleneksel uygulamalardan say›labilir. Yine, “Her anne baba, çocu¤u için en iyisini ister. Hangi aile çocu¤una eziyet eder ki?” gibi peflin kabuller, “dayak cennetten ç›kmad›r, eti senin kemi¤i benim, anan›n vurdu¤u yerde gül biter, k›z›n› dövmeyen dizini döver” gibi toplumun zihnine yerleflmifl söylemler, çocuklar›n aile taraf›ndan istismar›n› kolaylaflt›rmaktad›r. Oysa, bebe¤in dünyaya gelmesiyle birlikte, iyi anne baba olma yetene¤inin birden kazan›lmayaca¤› bilinmelidir. Çocu¤un sadece onu do¤uran aileye de¤il, tüm topluma ait oldu¤u fikri yayg›nlaflmal›d›r. “Çocuk benim de¤il mi? Severim de döverim de!” anlay›fl›n›n kökten de¤iflmesi için, toplumun her ferdi, çocu¤un sa¤l›kl› geliflimi üzerinde mesuliyetinin oldu¤unu kabul etmelidir. Gerekti¤inde polis, savc›l›k, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ve SHEÇEK taraf›ndan kurulmufl olan 183: Alo Kad›n ve Çocuk Hatt›na ya da Çocuk ‹stismar›n› Engelleme Derne¤i (Ç‹KORED) gibi sivil toplum kurulufllar›na suç duyurusu yapmay› bir insanl›k görevi bilmelidir. Çocu¤un aile taraf›ndan dayak, cinsel fliddet, afla¤›lama, ekonomik sömürü (çal›flt›rma, dilendirme) suça ve fuhfla yöneltme gibi davran›fllara maruz kalmas›; devletin önleme, koruma ve tedavi sürecinde çok yetersiz kalmas›, çocuk istismar› olgusunun ciddiyetini daha da artt›rmaktad›r. Sadece istismar›n tespiti yeterli de¤ildir; önemli olan sonras›nda, çocu¤un yeterli donan›ma sahip bar›nma ve

SAYI 47

DOSYA: MASUM‹YET‹N SÖMÜRÜSÜ: ÇOCUK ‹ST‹SMARI

korunma flartlar›na, uygun tedaviye ve e¤itime sahip olabilmesinin devlet ve kanunlar taraf›ndan güvence alt›na al›nmas›d›r. Çocuk istismar› konusunda genel ve yerel yönetimler, koruyucu, önleyici ve rehabilite edici ciddi politikalar gelifltirmelidir. Bugüne kadar tüm merkezlerde kurulmas› gerekirken bugün sadece 11 adet olan çocuk mahkemelerinin say›s› artt›r›lmal›d›r. Bunun yan› s›ra, çocuklara ve ailelerine çocuk haklar› konusunda verilecek e¤itimler okullarda zorunlu hale getirilmelidir. Çocuklara gerekti¤inde “hay›r” demeyi ö¤retmek, s›n›rlar›na sayg› göstermek, haklar›n› bilmelerini sa¤lamak, istismara karfl› bedenini ve kendini korumay› ö¤retmek, istismar›n gelebilece¤i ortam ve durumlar hakk›nda bilgilendirmek amaçl› gerçeklefltirilecek projeler bu e¤itimlerin bir parças› olmal›d›r. Di¤er yandan, çocu¤un temel haklar›n›n çi¤nenmesinin sadece bireysel ve ailevi boyutta de¤il; hükümetsel, ekonomik ve dinsel uygulamalar ve politikalarla da gerçekleflebilece¤ini unutmamak gerekir. Savafl›n ya da silahl› çat›flmalar›n yo¤un oldu¤u bölgelerde, çocuklar›n birçok hakk› sistemli olarak ihlal edilmekte ve çocuklar istismara u¤ramaktad›rlar. Böyle durumlarda, uluslararas› boyutta çocuklara hukuksal ve yaflam haklar› bak›m›ndan yard›m sa¤layan sivil toplum kurulufllar›n›n çal›flmalar›na destek vermek, insani bir görev haline gelmelidir. KAYNAKÇA Aksoy, E.; Çetin, G.; ‹nan›c›, M. A.; Polat, O.; Sözen, fi.; Yavuz, F. (1999). Çocuk ‹stismar› ve ‹hlali, Adli T›p Ders Notlar›, Adli T›p Uzmanlar› Derne¤i web sitesi: http://www.ttb.org.tr/eweb/adli/icinde.html (Temmuz 2008 tarihinde elde edilmifltir.) Berliner, L. (2002). Cinsel ‹stismara Yönelik Müdahaleler, Çev: H. Günefl, Türk Psikoloji Bülteni, Say›: 24-25. Daro, D. (2002). Çocuk Cinsel ‹stismar›n› Önleme: Strateji ve Bundan Sonraki Ad›mlar, Çev: A. ‹. Koçkar, Türk Psikoloji Bülteni, Say›: 24-25. Kurtay, D. (2008). Çocuk ‹hmal ve ‹stismar›n›n Önlenmesi, http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ (Temmuz 2008 tarihinde elde edilmifltir.) UNICEF (2008). Önce Çocuklar: Çocuk ‹flçili¤inin Ortadan Kald›r›lmas›, UNICEF resmi web sitesi: http://www.unicef.org/turkey/dn_2006/_cp41.html (Temmuz 2008 tarihinde elde edilmifltir.) Polat, O. (2007). Tüm Boyutlar›yla Çocuk ‹stismar› 1: Tan›mlar, Seçkin Yay›nevi. Polat, O. (2007). Çocuk Pornografisi, Nokta Kitap. Polat, O. (2001). Çocuk ve fiiddet, Der Yay›nlar›. Y›lmaz, B. (2002). Çocukta Cinsel ‹stismar: Risk Etmenleri, Türk Psikoloji Bülteni, Say›: 24-25. *Uzman Klinik Psikolog

SAYFA 34


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

A

D

A

N

M

I

fi

H

A

Y

A

T

L

A

R

Bilge Kral

Aliya ‹zzetbegoviç PROF. DR. CEMALETT‹N LAT‹Ç

1925 y›l›nda Bosanska Kruba flehrinde do¤an Aliya ‹zzetbegoviç, Saraybosna’da büyüdü. 1943 y›l›nda Alman Erkek Lisesi’ni bitiren Aliya II. Dünya Savafl› boyunca faflist ideolojiye, daha sonra ise komünist ideoloji ve uygulamalar›na karfl› ç›karak Mladi Muslumani (Genç Müslümanlar) isimli, kolej ve üniversite ö¤rencilerinden oluflan ve Bosnal› Müslümanlar› II. Dünya Savafl› s›ras›nda yaflanan biyolojik soyk›r›mdan; savafl sonras›nda ise manevi soyk›r›mdan kurtarmak amac›n› güden bir organizasyonun kurucusu oldu. ‹lk kez 1946 y›l›nda tutukland› ve 1949 y›l›na dek ha-

piste kald›. O dönemde komünist rejim, Mladi Muslumani örgütüne mensup en yak›n arkadafllar›n› öldürdü, binlercesini de senelerce hapsetti. Bu, Güneydo¤u Avrupa’da ortaya ç›kan en büyük anti-komünist hareketin yok edilifl biçimiydi. Entelektüel çal›flmalar›ndan dolay› komünist hükümet Aliya’y› ve 12 Bosnal› ayd›n›, 1983 y›l›nda yarg›layarak 14 y›l hapis cezas›na çarpt›rd›. Aliya ‹zzetbegoviç, öncelikli olarak özgürlük, ‹slami düflüncenin ça¤›m›zda yeniden canland›r›lmas› ve yay-

‘‘

Entelektüel çal›flmalar›ndan dolay› komünist hükümet taraf›ndan tutuklanarak 14 y›l hapis yatan, yaflam› boyunca kendisini ülkesine ve de¤erlerine adayan bir Bilge Kral Aliya ‹zzetbegoviç. g›nlaflt›r›lmas›, günümüz Müslümanlar›n›n vahim durumunun iyilefltirilmesi, Bat› ile ‹slam dünyas›n›n iliflkisi, ‹slam ile di¤er dünya dinleri aras›nda ba¤lant› kurulmas› gibi konular› ele ald›. Tutuklanmadan evvel yay›mlanan üç kitab›: “‹slam Rönesans›’n›n Problemleri, Do¤u-Bat› Aras›nda ‹slam ve ‹slam Deklarasyonu” idi. Bu kitaplar, Bat›l› gibi düflünen fakat Do¤ulu gibi hisseden bir Müslüman taraf›ndan yaz›lm›fl ve en ac›mas›z as›rlardan birinin damgas›n›; “büyük ülke’’nin planlar›n›, bonkör ve barbarca fikirlerin geçifl noktas› olan, farkl› kültür ve medeniyetlerin birlikte yaflad›¤› ve kar›flt›¤› “büyük bir s›n›r’’da yaflayan talihsiz bir halk›n kaderini tafl›makta ve yans›tmaktad›r. “‹slam Deklarasyonu” isimli kitab›ndan dolay› Aliya ‹zzetbegoviç, 1983 y›l›nda Saraybosna’da komünist mahkeme taraf›ndan 14 y›l hapis istemiyle yarg›land›. Ömrünün son 10 y›l›nda ‹zzetbegoviç, bu eserine yönelik devam eden sald›r›lar, fikirleri hakk›nda yap›lan birçok tahrifat ve manipülasyonlar yüzünden -ki baz›lar› bunlarla Bosnal›lara yap›lan vahfleti hakl› göstermek istemifltir-, bu kitab› hakk›nda yorum yapmak istememifl ve bu konuyu tarihe b›rakmay› tercih etmifltir. S‹YAS‹ B‹R ÖRGÜT OLUfiTURMAK Aliya ‹zzetbegoviç, 1988 y›l›n›n sonunda Yugoslavya hükümetinin “sözlü muhalefet sebebiyle cezaland›r›lan

SAYI 47

SAYFA 35


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

bütün mahkûmlar›n serbest b›rak›lmas›” karar›yla hapisten ç›kt› ama Yugoslavya’daki siyasi durum gün geçtikçe daha zor ve s›k›nt›l› bir hal al›yordu. Siyasi bir örgütü bulunmayan Bosnal› Müslümanlar›n, silahs›z bir flekilde savaflla yüzlefltikleri II. Dünya Savafl›’nda tecrübe edilen durumun tekrar›n› önlemek için Aliya, 27 Mart 1990 tarihinde Demokratik Hareket Partisi (Stranka Demokratske Akcije-SDA) isimli bir parti kurdu. Böylece Bosna Hersek’te sosyal demokratikleflme süreci bafllam›fl ve çok partili sistemle tan›fl›lm›fl oldu. YUGOSLAVYA’NIN GERÇEKLEfiT‹R‹LEMEYEN KURTULUfiU 18 Kas›m 1990 tarihinde yap›lan ilk çok partili seçimlerde SDA, parlamentodaki toplam 240 milletvekilli¤inden 86’s›n›, Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin baflkanl›¤›n› ve 7 üyeli¤in 3’ünü kazanm›flt›. Anayasal Bosna-Hersek Cumhuriyeti Baflkanl›¤› toplant›s›nda Aliya ‹zzetbegoviç baflkan seçildi. Seçim sonuçlar›na göre, SDA ve H›rvat Demokratik Birlik Partisi (Hrvatska Demokratska Zajednica-HDZ) ve S›rp Demokratik Partisi (Srpska Demokratska Stranka-SDS)’nin koalisyonundan oluflan bir hükümet kuruldu. Fakat bu hükümet, Bosna-Hersek Cumhuriyeti ve onun iç anayasas› hakk›nda tamamen birbirinden farkl› olan görüfllerinden dolay› hiçbir zaman görev yapamad›.

SAYI 47

A

D

A

N

M

I

fi

H

A

Y

A

T

L

A

R

Fakat S›rp rejiminin “Büyük S›rbistan”› kurma karar›ndan ve Milofleviç ile H›rvat Cumhuriyeti Baflkan› Franjo Tudjman aras›nda Bosna-Hersek’i bölmek için yap›lan gizli mutabakattan dolay›, Yugoslavya ayakta duramad›. 29 fiubat ve 1 Mart 1992 tarihlerinde ülkede referandum yap›ld›. Vatandafllar›n %63’ü referanduma kat›ld› ve Bosna-Hersek’in özerkli¤i ve ba¤›ms›zl›¤› lehine oy kulland›. Referandumu baz alan AB, Bosna-Hersek’i 6 Nisan 1992 y›l›nda tan›d›. Bir gün sonra ABD de ayn› tepkiyi verdi. Ayn› gün, Karadziç ve Milofleviç, uluslararas› platformda tan›nan Bosna-Hersek’i, ülkenin Müslüman halk›yla birlikte di¤er tüm vatansever yurttafllar› yok etmek amac›yla, tamamen suç teflkil eden, askeri sald›r›lar›na bafllad›lar. Bosnal› S›rplar›n liderleri, Bosna-Hersek referandumundan ç›kan sonucu kabul etmemifller ve S›rp halk›n›n bu konuda ba¤›ms›z bir flekilde tepki vermesinin önüne geçmifllerdi. SDS’nin lideri ve gelece¤in savafl suçlusu Radovan Karadziç, parlamentonun aç›l›fl konuflmas›nda aç›k bir flekilde Müslümanlar› ve Bosna-Hersek bar›fl›n› tehdit ediyordu. H›zla geliflen savafl sürecinde, Bosna-Hersek Baflkanl›¤›, Bosna-Hersek Cumhuriyeti ordusunu ve savafl hükümetini kurma karar› ald›.

SAYFA 36


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

SARAYBOSNA CEHENNEM‹NDE 2 May›s 1992 Aliya ‹zzetbegoviç, Baflbakan Yard›mc›s› Zlatko Lagumdzija ve kendisinin resmi tercüman› olan k›z› Sabina ile Lizbon’da yap›lan bar›fl görüflmelerinden dönerken Saraybosna Havaalan›’nda JNA taraf›ndan gözalt›na al›nd›. O gün, savunma kuvvetlerinin Saraybosna’y› kurtarmak için en önemli çat›flmay› yapt›klar›, en dramatik savafl günlerinden biriydi. Bu günlerde, hastanelerde ve morglarda hiç bofl yer yoktu; mezarlarl›klarda da yer kalmam›flt›, ölü bedenler sokaklara dizilmiflti. Cenaze törenleri keskin niflanc›lar›n en sevdi¤i yerler haline geldi¤inden, defin ifllemleri ya en az tehlikeli yerlerde (Kovaçi Park› gibi) yap›l›yor ya da flehitlerin topra¤a verilmesi için gecenin karanl›¤› bekleniyordu. En korkunç savafl günlerinde ülkesi her gün çocuklar›n› kaybediyorken, ülkesi kanlar içindeyken, Baflkan ‹zzetbegoviç dininden, ailesinden ve milletinden ald›¤› ahlaki prensipleri kaybetmemiflti. Herhangi bir ulusa karfl› kötü veya zarar verici bir ifadeyi asla kullanmam›fl; asla intikam ça¤r›s› yapmam›fl, iyili¤in kötülü¤e galip gelece¤i gerçe¤ine inanmaktan vazgeçmemifl, küstah ve kibirli davranmam›flt›. ‹slam dünyas›nda yazar ve bilim insanlar›na verilen en büyük ödül niteli¤inde olan “Kral Faysal” ödülünü ald›. BM HUZURUNDA SOYKIRIM Sald›r›lar›n bafl›ndan sonuna de¤in Aliya ‹zzetbegoviç, Bosna-Hersek ordusunu gizli bir flekilde silahland›rd›. Bu çal›flmalar, savafl hatt›nda baz› durum de¤iflimlerine ve böylece müzakerelerin konumunun da de¤iflmesine sebep oldu. Fakat 1995 y›l›n›n yaz›nda, BM taraf›ndan korundu¤u söylenen Srebrenitsa ve Zepa’n›n kuflat›lm›fl bölgelerinde, Bosnal› S›rplardan oluflan siyasi ve askeri yap›lar, Slobodan Milofleviç rejiminin yard›m›yla, bu bölgeye sahip olmak amac›yla silahs›z erkek, kad›n, çocuk ve gençlerden oluflan yaklafl›k 13 bin kifliyi katlederek bir soyk›r›m gerçeklefltirdiler. Bu soyk›r›m dünya televizyonlar›n›n, BM ve uluslararas› toplumun bilgisi dâhilinde ve gözleri önünde gerçeklefltirildi. Savafl›n son aflamas›na ise Amerikan Askeri Üssünde, 21 Kas›m 1995 tarihinde imzalanan Dayton Antlaflmas› ile ulafl›lm›fl olundu. Bosna-Hersek devletinden üç temsilcinin yan› s›ra, S›rbistan ve H›rvatistan siyasi temsilcileri ve dünya güçleri taraf›ndan imzalanan bu anlaflma ile bir kez daha, Bosna-Hersek’in özerkli¤i ve tarihi s›n›rlar› teyit edildi. Bosna grubu, ülkenin iki çok uluslu idari bölge fleklinde ayr›lmas›n› kabul etmek zorunda kalm›flt›. Anlaflman›n 7. ek maddesiyle bütün mültecilerin ve yerlerinden sürülen insanlar›n özgürce evlerine geri dönmeleri

SAYI 47

A

D

A

N

M

I

fi

H

A

Y

A

T

L

A

R

teyit edildi. Siyasi hayat›n›n sonuna kadar Aliya, ülkeyi, ülkenin kurumlar›n› kuvvetlendirmek, mültecilerin dönüflünü sa¤lamak, ifllenen savafl suçlar›n›n mahkemeye tafl›nmas›n› sa¤lamak, daha iyi uluslararas› iliflkiler kurmak ve insan haklar›n›n yay›lmas› için mücadele etti. Sa¤l›k durumu kötü olmas›na ra¤men, savafltan sonraki dört y›l boyunca da ülkenin kalk›nmas›na önemli katk›larda bulundu. Birçok uluslararas› konferansta, “Bosna Gayesi’’ni, vurgulamaya devam etti. O, Do¤u ile Bat›’y› birlefltirmek istiyordu. Sa¤l›k durumundan dolay›, Ekim 2000’de, Bosna-Hersek baflkanl›¤› görevinden çekildi. Bir y›l sonra, SDA’n›n ömür boyu onursal baflkan› olarak seçildi. 9 Ekim 2003’te ebedi hayata geçti. Onun düflüncelerine ve siyasi hedeflerine sayg› duyan 150 binden fazla kifli, cenazesine kat›ld›. Naafl›, Kovaçi fiehitler Mezarl›¤›’nda topra¤a verildi.

‘‘

Aliya ‹zzetbegoviç, özgürlük, ‹slami düflüncenin ça¤›m›zda yeniden canland›r›lmas› ve yayg›nlaflt›r›lmas›, günümüz Müslümanlar›n›n vahim durumunun iyilefltirilmesi, Bat› ile ‹slam dünyas›n›n iliflkisi, ‹slam ile di¤er dünya dinleri aras›nda ba¤lant› kurulmas› için gayret gösterdi.

SAYFA 37


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

‹SLAM

CO⁄RAFYASI:

MOR‹TANYA

‹htilaller Ülkesi

MOR‹TANYA ÖMER FARUK KORKMAZ ofy182@yahoo.com

Ülkemizde çok az bilinen Moritanya, resmi ad›yla Moritanya ‹slam Cumhuriyeti, bir Kuzeybat› Afrika ülkesidir. Bat›s›nda Atlas Okyanusu, güneybat›s›nda Senegal, güneydo¤u ve do¤usunda Mali, kuzeydo¤usunda Cezayir, kuzeyinde ise Bat› Sahra yer al›r. Yüz ölçümü olarak dünyan›n 29’uncu büyük ülkesi olan Moritanya, M›s›r ile yaklafl›k ayn› büyüklüktedir. Resmi dili Arapça ola, 3,1 milyon nüfuslu ülkede Frans›zca ikinci resmi dildir. ÜLKE HALKI Üç milyon nüfusu ve topraklar›n›n büyüklü¤ü itibar›yla beflinci büyük Arap devleti olan ülkenin nüfusu Araplar ve zencilerden olufluyor. Ülkedeki Araplar, cömert ve kültürlü insanlar. Siyahiler, Güney Moritanya, Senegal ve Mali kökenlidir. Ülke nüfusunun önemli bir bölümünü ise eskiden köle olan Haritunlar oluflturuyor. Ülkede hâlâ köle kültürü, ›rk ayr›m› ve afliret anlay›fl› var. ‹slami hareket bunlar› yeni söylemle yok etmeye çal›fl›yor. Erkeklerin de peçe takt›¤› ve geleneksel k›yafetlerin aynen korundu¤u ülkede peçe kullan›m›n›n temelinde afl›r› kum f›rt›nalar› ve bedevi kültürü var. Moritanya’da her taraf tabii kaynaklarla dolu ama ülke halk› çok ciddi bir fakirlik s›k›nt›s› içinde. Ülkede yaflamak flansa kal-

SAYI 47

A

V

R

U

P

A

m›fl durumda. Toplumda en meflhur, önde gelen kiflilerin evleri bile Türkiye’deki en yoksul durumdaki evlerden daha kötü durumda. Moritan halk›, Anadolu insan›n›n özelliklerini tafl›yor. En fakir aileler bile misafirleri için büyük haz›rl›klar yap›yor. ‹mkan› olanlar gelen misafire mutlaka küçükbafl hayvan kesiliyor. Kesilen hayvan, oldu¤u gibi piflirilip sofraya öyle getiriliyor. E⁄‹T‹M Ülkede Mahdara ad› verilen çok say›da medrese var. Dini e¤itim bu medreselerden al›n›yor. Ülkenin her yerinde bulunan Mahdaralar› bitirenler üniversitede di¤er bilim dallar›nda e¤itim al›yorlar. Devlet, Mahdara mezunlar›n› özel bir s›nava tabi tutarak kendilerine lise diplomas› veriyor. 1904’ten 1960’a kadar sömürülen, yerel kültürün izlerinin silinmeye çal›fl›ld›¤› Moritanya’da Mahdaralar, ülkenin milli kültürünün ve dilinin korunmas›nda büyük rol oynam›flt›r. Ayr›ca k›z ö¤renciler için Novakflot’ta Özel K›z ‹slam Enstitüsü bulunuyor. Devlete ba¤l› olan bu kurumda Türkiye’deki ‹HL e¤itimine benzer bir e¤itim veriliyor. Ülkede, befl y›ll›k bir e¤itim veren bu kuruma benzer baflka bir k›z okulu bulunmuyor. Ülkenin kuzeydo¤usunda bulunan fienk›yt flehri, ülkenin en

SAYFA 38


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

çok alim yetifltirmifl bölgesi. O kadar alim yetifltirmifl ki dünyaya da¤›lan bu alimler sayesinde Moritanya, fienk›ytl›lar ülkesi olarak tan›n›yor. fienk›yttan yetiflen alimler Ortado¤u’da en tan›nm›fl olan alimlerdendir. CO⁄RAF‹ DURUM VE ‹KL‹M Moritanya’n›n her taraf› kum; toprak yok. Ülkede neredeyse hiç a¤aç bulunmuyor. Ülkede k›fl aylar›nda gündüz s›cakl›klar› 30 dereceden afla¤› düflmüyor. Geceleri ise çöl so¤u¤u var ve s›cakl›k 5 dereceye kadar iniyor. Yaz›n ise s›cakl›k 45-50 derece civar›nda. BAfiKENT NOVAKfiOT Moritanya 1960 y›l›nda ba¤›ms›zl›¤›n› elde etmifl ve Novakflot baflkent yap›lm›flt›r. Co¤rafi yap›s› itibar›yla düzlük bir ülke olan Moritanya’n›n baflkenti Novakflot, Atlantik k›y›s›nda bulunmaktad›r. Baflkent o kadar düzlüktür ki her an Atlantik sular›n›n baflkenti basma ihtimali vard›r. S‹YAS‹ DURUM Frans›zlar bu topraklardan çekilmifl olsa bile ülke bir türlü siyasi istikrara kavuflamam›flt›r. Dünyan›n en fakir ülkelerinden biri olan ancak 2006 itibar›yla petrol ülkesi haline gelen, az nüfusuna ra¤men genifl bir yüz ölçümüne ve önemli bir jeo-stratejik konuma sahip Moritanya, daha flimdiden Bat›l›lar›n ilgi oda¤› haline gelmeye bafllam›flt›r. Bundan dolay› da d›fl müdahaleler daha çok artmaya bafllam›flt›r. Moritanya’y› di¤er ülkelerden ay›ran en ilginç yönlerinden biri, 1978’den 2008’e kadar geçen 30 y›ll›k süre içerisinde 15 ayr› darbe giriflimine sahne olmas›d›r. Ülkede y›llardan beri devam eden, askeri darbelerle iktidar de¤iflikli¤i gelene¤i ilk kez 2007’de de¤iflmifl ve yerini demokrasi s›nav›na b›rakm›flt›r. A¤ustos 2005’te yine bir askeri darbe ile iktidara gelen Ali Veled Muhammed Fal, 19 ay içinde anayasa de¤iflikli¤i ve özgür seçimlerin gerçeklefltirilmesi hususlar›nda ad›mlar atm›flt›r, Fal’›n çabalar›yla 25 Mart 2007’de genel seçimlere gidilmifl ve bu kez Sidi Veled fieyh Abdullah demokrasi kurallar› çerçevesinde iktidara gelmifltir. Ancak hiç beklenmedik bir anda Muhammed Veled Abdulaziz’in öncülük etti¤i ve üst rütbeli subaylar›n da kat›ld›¤› ani bir müdahale gerçekleflmifl ve 15 ay süren fieyh Abdullah dönemi sona ermifltir. Asl›nda devrik lider fieyh Abdullah gerek sosyal alanlarda gerekse ekonomide önemli at›l›mlar gerçeklefltirmifl, ülke d›fl›nda yeni bir ifl birli¤i sürecini bafllatarak olumlu ad›mlar atm›flsa da, baz› hayati hatalar› kendi sonunu getirmifltir. Ülkenin bir baflka özelli¤i, bölgede ‹srail ile diplomatik iliflki kuran az say›da devletten biri olmas› ve bu çerçevede ‹slam aleminin yo¤un elefltirilerine maruz kalmas›d›r. Moritanya’n›n mevcut durumunda ‹srail’in rolü de inkar

SAYI 47

A

V

R

U

P

A

‹SLAM

CO⁄RAFYASI:

MOR‹TANYA

edilemez. Nitekim bölgede ‹srail ile yak›n iliflkiler gelifltiren ender ülkelerden olan Moritanya’n›n, fieyh Abdullah döneminde buna son verece¤i yönünde sinyaller vermesiyle ülke içindeki darbe süreci h›z kazanm›flt›r. ‹srail, Novakflot’ta açaca¤› büyükelçilik için uzun dönem yer bulamam›fl, daha sonra devlet kendisi yer tahsis etmek zorunda kalm›flt›r. Bölgede ‹srail’e karfl› çok sert ve radikal tepkiler vard›r. ‹srail bu tepkileri azaltmak için baflkentte büyük bir kanser hastanesi yapt›rmaktad›r. Ülkede s›k s›k gerçeklefltirilen ihtilallere karfl› halk, ihtilallerin toplumsal de¤erleri yerinden oynatmas›, okullarda ‹slami e¤itimi s›n›rland›rmas›, ‹srail’le iliflkileri bafllatmas› ve Arapçay› geriletip Frans›zca ve ‹ngilizceyi ön plana ç›karmas› nedeniyle çok tepkili. ‹htilaller, ekonomik imkanlara ra¤men yaflanan fakirli¤in sorumlusu olarak görülüyor. Ülkede bulunan partiler, siyasi veya ideolojik olmaktan

‘‘

Moritanya’y› di¤er ülkelerden ay›ran en ilginç yönlerinden biri, 1978’den 2008’e kadar geçen 30 y›ll›k süre içerisinde 15 ayr› darbe giriflimine sahne olmas›d›r.

SAYFA 39


E K ‹ M ’ 0 8

D Ü fi Ü N C E

G Ü N D E M

‹SLAM

CO⁄RAFYASI:

MOR‹TANYA

Resmi Ad› : Moritanya ‹slam Cumhuriyeti Yönetim Biçimi : Baflkanl›k Tipi Cumhuriyet Ba¤›ms›zl›k tarihi: 28 Kas›m 1960 Baflkenti : Novakflot Nüfusu : 3.364.940 (Temmuz 2008 Tahminleri) Yüz ölçümü : 1.030.700 km2 Resmi Din : ‹slam Resmi Dili : Arapça (resmi), Pular, Soninke, Wolof, Frans›zca, Hassaniya Önemli fiehirleri : Novakflot, Navathibu, Atar Do¤al Kaynaklar›: Demir, alç›tafl›, bal›k, bak›r, fosfat, elmas, alt›n, petrol

çok afliret temelli partilerdir. Sa¤-sol, ‹slamc›-‹slam karfl›t› diye bir ayr›m bulunmaz. Halk Partisi’nde ve Demokratik Cephe’de de bu durum ayn›d›r. Bir de flah›s partileri vard›r. Ülkede sol partiler de bulunmaktad›r ancak ideolojik olarak güçlü olsalar da insan kaynaklar› yoktur. Moritanya’n›n gelece¤inin ne olaca¤› tam anlam›yla belirsizdir. Bu aç›dan ülkenin tekrar askeri yönetimde mi kalaca¤› veya demokrasiye mi geçece¤i konusunda halk önünü net görememektedir. Kötümser senaryoya göre, iktidar› ele geçiren güçlerin bu gücü elden b›rakmayarak demokrasi sürecine son vermeleri flu an için a¤›r basmaktad›r. FRANSIZ SÖMÜRGES‹ Frans›zlar, 1800’lerin sonlar›ndan itibaren bölgeyi, bugünkü Moritanya topraklar›n› Frans›z kolonisi haline getirmifltir. Moritanya, 1920’den itibaren sekiz eyaletten oluflan Frans›z Bat› Afrika’s›n›n bir eyaleti olmufltur. Bar›fl, adalet ve özgürlük vaat ederek bu topraklara el koyan Frans›zlar, ülkede bulunan büyük çöllere, yerel yöneticiler ve afliretler aras›ndaki kavgalar› kullanarak girmifllerdir. Frans›zlar, Moritanya’da dünyan›n en uzun trenini yapm›fllar. Fakat bu, halk›n hizmetinde kullan›lan bir tren olmay›p Zuveyrat’tan ç›kan demiri Nuvazibu’daki fabrikalara, oradan da Fransa’ya veya dünya pazarlar›na tafl›maktad›r. Oysa o kadar kumu, o kadar demiri olan ülkenin baflkentinde bile 3-4 kat yüksekli¤inde bir bina bile bulmak neredeyse SAYI 47

A

V

R

U

P

A

imkans›zd›r. K›saca Frans›zlar, bu ülkeyi iliklerine kadar sömürmektedir. Art›k ülkede petrol de ç›k›yor ama Moritanlar›n petrolden ne kadar istifade edece¤ini zamanla görece¤iz. S‹V‹L TOPLUM KURULUfiLARI Ülkedeki en önemli sivil toplum kurulufllar›ndan birisi olan Moritanya Hay›r Derne¤i, sadece bir yard›m kuruluflu olmay› hedeflemifl. Faaliyet alanlar› içerisinde kuyu aç›lmas›, cami yap›m› ve onar›m›, yetimlere destek, fakirlere yard›m gibi çal›flmalar yer al›yor. Derne¤in okuma-yazma ve dikifl-nak›fl kurslar› ile kültürel vb. faaliyetler fleklinde, kad›nlar için ayr› çal›flmalar› var. Ayr›ca Fakirlikle Mücadele Derne¤i gibi kurulufllara da yard›mc› oluyorlar. 1999’da kurulan ve birçok flubesi olan Fakirlikle Mücadele Derne¤i’ni kad›nlar idare ediyor. Ülkedeki misyonu ise okuma-yazma seferberlikleri, erzak ve giyim yard›mlar›, sa¤l›k taramalar›, su projeleri, yetimlere destek çal›flmalar›, ö¤rencilere burs deste¤i ve halka aç›k konferanslar düzenlemek fleklinde. 2003’te devlet, özel bir kanunla yabanc› yard›m kurulufllar›n› kapatm›fl. Bu da bölgede ciddi bir sorun oluflturmufl. Bütün yetimhaneler sahipsiz kalm›fl, çocuklar soka¤a at›lm›fl. Bölgedeki fakirli¤in fark›nda olan ve bu yolla ülkeye giren ‹srail’e karfl› halk çok tepkili. Bu amaçla oluflturulan, Siyonizmle Mücadele Kurumu ad›nda bir kurumlar› bile var. SAYFA 40



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.