4 Mevsim Bahçeşehir Sayı 10

Page 20

BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYOR

Sinem’in günahı ne? “Hiçbir neden yokken söylenen birkaç söz, bazen toplumda üzücü yaralar açar. FİLİZ SÜZER O birkaç kelimenin insanları, hele hele günahsız insanları nasıl kırdığını ve nasıl töhmet altında bıraktığını düşünemeyiz. Hele bu sözler, iftira ve hakaret boyutunda olursa affedilemez. Toplum da, yasalar da, vicdanlar da affetmez.” Bu ayki yazıma güzeller güzeli DİLARA’nın ailesine ve tüm yakınlarına başsağlığı dileklerimle başlamak istedim. Bu acı olayı öğrendiğimde yüreğim sızladı ve içimde derin bir üzüntü hissettim. Allah’ım bu genç kızımıza rahmet eylesin. MEKANI CENNET OLSUN. Yıllardır Bahçeşehir’de oturan biri olarak her zaman bu Enver Paşa Caddesi’nden korkmuşumdur. Büyük şehir belediyesine ait olan bu yolda senelerdir bir çok kişinin uyarısına ve isteğine rağmen hiçbir şekilde tedbir alınmamıştır. Daha önceleri de defalarca meydana gelen kazalara rağmen ne bir ışık ne de üst geçit yapılmamıştır. Benim anlayamadığım bir yerin yapılması için illaki o yerde büyük acılar ve kayıplar mı yaşanmalı? Neden bizim ülkemizde insan hayatı bu kadar ucuz? Bu olayı biraz araştırmaya başladığım da bazı kişilerin bu masum, bu pırıl pırıl genç kızımızı suçladıklarını gördüm. Duran bir kamyonun önünden geçtiği için kızımızı dikkatsizlikle suçluyorlardı. Bu durum daha da canımı sıktı. Şimdi soruyorum? Bu kadar işlek olan bir caddede saat sabahın 09:00’unda ve herkesin okuluna, işine gittiği sırada kamyonun orada işi neydi? Kamyonun mıcır döktüğünü duydum. Bu yol yapımı en hareketli olan saatlerde mi yapılır? Ben burada kamyon şoföründen çok belediyeyi suçlu gördüğümü söylemek istiyorum. Ve tüm yetkililere sesleniyorum; hiç mi içiniz acımadı, hiç mi vicdanınız sızlamıyor.

hissettim ve şunu düşündüm. Bugün böylesine bir vahşeti kediye uygulayan bir kişi gözünü kırpmadan aynısını bir insana da uygulayabilir. Alkolün arkasına sığınan bu genç demek ki alkol sınırını aştığı zamanlarda karşısındaki insana da büyük zararlar verebilir. Ve ne yazık ki bunu yapan genç hala aramızda hiçbir şey olmamış gibi gezebiliyor. Geçen gün Okan Bayülgen’in programını izledim. Programın konusu İzmir’de yaşanan bu trajik kedi olayıydı. Ve ceza yasamızda böyle bir suçun cezasının ne olduğu konuşuluyordu. Bir kez daha çok üzüldüm. Çünkü sahipli bir hayvana uygulanan ceza ile sahipsiz bir hayvana uygulanan ceza çok farklıydı. Eğer sahipli bir hayvana şiddet uygulandıysa şiddeti uygulayan kişiye hapis ve paraya çevrilen bir ceza, eğer bu hayvan sahipsizse sadece para cezası uygulandığını öğrendim. Bunun üzerine söylenecek tek bir söz olduğunu düşünüyorum. Allah kimseyi, hiçbir canlıyı sahipsiz bırakmasın…

İZMİRDE VAHŞET Beni çok üzen bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum: İzmir’deki vahşet. İzlerken gözlerime inanamadım. Bir insanın diğer bir canlıya üstelik savunmasız bir kediye uyguladığı şiddet görüntüleri inanılmazdı. Bu görüntüleri izlerken kediye bu vahşeti uygulayan U.G.’nin içinde bir canavar olduğunu

SİNEM’İN GÜNAHI NE? Hiçbir neden yokken söylenen birkaç söz, bazen toplumda üzücü yaralar açar. O birkaç kelimenin insanları, hele hele günahsız insanları nasıl kırdığını ve nasıl töhmet altında bıraktığını

20

KASIM 2010

düşünemeyiz. Hele bu sözler, iftira ve hakaret boyutunda olursa affedilemez. Toplum da, yasalar da, vicdanlar da affetmez. İşte böyle bir olayı geçenlerde yaşadık. Futbolcu Arda ile sanatçı arkadaşı Sinem Kobal, bir spor yorumcusunun çirkin sözleriyle inanılmaz bir olayın konusu oldular. Bu yorumcu ekranda açtı ağzını yumdu gözünü. Arda’nın sakatlığı ile ilgili olarak çirkin sözler söyledi. Ertesi gün bir gazete Sinem’le birlikte fotoğraflarını koyup konuyu nerelere taşıdı. Galatasaraylı ünlü futbolcumuz ile genç ve ünlü sanatçı arkadaşını kırdılar, incittiler, üzdüler. Sorumluluk duygusunun çok önemli bir duygu olduğunu hepimiz gayet iyi biliriz. Biliriz de bazıları buna hiç önem vermez. Çıkar televizyona sorumsuz bir şekilde ağzına geleni söyler. Doğru olup olmadığını bilmediği konular hakkında ileri geri konuşur. Atar tutar. İnsanları kırıyor mu, üzüyor mu düşünmez. Arda Galatasaray ve Milli Takımın, Sinem ise Sanat Dünyası’nın yıldızlarıdır. Böyle gençlerimiz için konuşurken, kelimeleri bir değil, on değil, bin kere düşünerek söylemek gerekmez mi? Ekranda reklamlara da çıkan bu spor yorumcusu, o sorumsuz ağzıyla 4 kelime söyledi: “Arda, seks yüzünden sakatlandı.” Böyle bir laf etmeye kimin, ne hakkı olabilir? Arda bu olaydan sonra aynen şöyle dedi: “Bazı şeylerden nefret ediyorum. Ekranlardan ona buna hakaretler savurup yalan yanlış laflar edenler bir aynaya baksınlar. Kibirlerinden yalanlarından ayna bile dayanamayıp çatlayacaktır.” Evet ben de aynen böyle düşünüyorum. Ben de bunlardan nefret ediyorum.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.