Martial Arts Magazine Budo International Turkish Number 1 2016

Page 1


İNDEKS 3

Siyah Kuşak 8 Dilde, Şimdi Türkçe! Alfredo Tucci

4

GERÇEKLEŞEN HAYALLER ve ÖTESİ Hasan AKIN

6 Son SAMURAY Samurai Yoroi 18 Wooden Dummy (Tahta Adam) Muk Yang Chong 24 Neden Atılım Sifu Hasan Akın ile ATILIM Hakkında!

Aklın, taktik eğitim ve savunma sanatları öğretiminde etkin kullanılması için…

ESCRIMA Minimum zamanda, minimum kuvvetle; maksimum kontrol veya etki.

36 Grand Master Sifu Paolo Cangelosi Ropörtaj: Grand Master Sifu Paolo Cangelosi 44 Check Norris Bruce Lee’yi Anlatıyor 57 Escrima’yı Seçmek için BEŞ NEDEN

Hızlı, Etkili, Fonksiyonel yağ yakıcı, Her yaş ve cinsiyete uygun, Günlük eşyalardan savunma aracı, Yakın bir dostluk ve aile ortamı .

59 Kyusho Martial Art! Kyuhso’yu Seçmek İçin Beş NEDEN 62 Brezilya Jiu Jitsu’su (BJJ) Francisco Mansur

www.atilimglobal.org

72 Avi Nardia & Carlos Newton: Dövüşün Püf Noktaları BU SAYIDA – KATKILAR ”REKLAM, GÖRÜŞ VE KATKILARINIZ IÇIN LÜTFEN EDITÖRLE ILETIŞIME GEÇINIZ“

BUDOTURK Alfredo Tucci/ Genel Müdür Hasan AKIN/ Türkiye Editörü 2 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

www.budointernational.com e-mail: budoturk@budointernational.com


“Devam etmek için tekrar en baştan başlamam lazım.” León Gieco

Siyah Kuşak 8 Dilde,

Şimdi Türkçe! + Alfredo Tucci/ Genel Müdür

75 “Bin millik bir yol ilk adımla başlar.” Lao Tse

Milyonluk nüfusuyla Türkiye, doğu ve batı medeniyetleri arasında bir köprü görevi görmektedir. Dünyanın her yerine yayılmış Türkleri de dahil ettiğimizde (sadece Avrupa’da 2,5 milyondan fazla Türk yaşamaktadır), dergimizin Türkçe yayınının çok geniş bir yelpazeye ulaşacağını söylemek mümkündür. Bir iletişim aracı olarak internet, bir kaç yıl önce mümkün olmadığını düşündüğümüz işleri artık mümkün hale getirmektedir. Bu sayede dergimiz, ücretsiz yayınıyla, her ay daha da geniş bir kitleye hitap etmekte olup, 360.000’den fazla bir okuyucu kitlesine ulaşmaktadır. Bu projeye bir kaç yıl önce ayda iki dergi yayınlayarak başladık ve şu anda 8 farklı dildeki yayınıyla sadece dövüş sanatı eğitmenleri değil, aynı zamanda bu sporlara ilgi duyan herkese hitap eden bir yayın haline geldik. Günümüzde, iletişim alanındaki gerçeklikleri de gözönüne aldığımızda, bu zamana kadar ortaya koyduğumuz

emeklerle birlikte Dergimiz dövüş sanatları camiasındaki değişimi yansıtmakta olduğundan pek çok farklı dilde yayınlanması bir zaruret haline gelmiştir. Bugün öğrenciler, her zaman olduğundan daha fazla bilgiye ulaşma imkanına sahiptirler. Web sitemiz olan www. budointernational.com adresinde dünyadaki en iyi eğitmenlerin altı farklı dilde yayınlanmış 600’den fazla videosuna erişmek mümkündür. Oldukça ucuz bir fiyatla, bir tıklama ile videoları indirmek mümkündür. YouTube kanalımız, videobudo, 23.000’den fazla abone ve yaklaşık 14 milyon izlenme sayısına sahiptir. Bu kanalımız, ücretsiz materyallerle dövüş sanatı camiasına katkı sunmaktadır. 1968 yılında dövüş sanatına başlayan genç Alfredo Tucci’nin eğitime ilk başlarken sadece iki kitap bulabilmesinin aksine şu anda web sitemizde kitaplar, ekipmanlar ve dövüş sanatlarıyla ilgili daha pekçok şey bulabilmek mümkündür. Ancak, bilgi öğrenme sürecinin yerine geçen bir şey değildir. Dövüş sanatları, sadece savunma teknikleri değil, insanın varoluşu ve şekillenmesine katkı sağlar. Bireylerin karakter oluşumuna yardımcı olur. Günümüz eğitmenleri, eski formüller artık aynı sonucu vermediğinden eğitim amaçlarını ve şekillerini güncellemek zorundadırlar. Diğer taraftan, niceliğe önem verirken insanlık tarihi kadar eski olan oldukça mühim değerleri görmezden gelen insanlar da mevcuttur. Bu değerler, insan karakteri, onuru ve içsel-dışsal değerleri için olmazsa olmaz prensiplerdir. Pozisyonları ne olursa olsun, dergimizde herkesin ilgisini çekebilecek bir şeyler mevcuttur. Bu nedenle, öğretilerimizi ve oldukça değer verdiğimiz sizlerden gelecek görüş ve mesajlarınızı yayınlamaya devam edeceğiz. Umarız, dünyadaki diğer dövüş sanatı kardeşlerimize saygı gösterme ve takdir etmeyi öğreniriz. BUDO ailesine Hoşgeldin TÜRKİYE!!!

BUDO INTERNATIONAL PUBLISHING CO INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

3


GERÇEKLEŞEN

HAYALLER ve ÖTESİ + SİFU Hasan Akın/ Ocak 2016 Vaşington

İ “Bir hayalim var.” M. Luther King

4 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

nsanoğlu için gelişme hayal kurmakla başlar. Hayal kurmadan, gelişme veya ilerleme olması, icatlar yapılması, yeni yerler keşfedilmesi pek mümkün değildir. Bazen tesadüf gibi görünen gelişmeler yardımcı olsa da, gelişmelere esas olan şey, o gelişmeyi ortaya koyan düşünce ve hayaldir. Yoksa, altyapısı olmayan hiçbir gerçeklik farkındalığa dönüşmez ve her gün etrafımızda düşünsel hazırlığı yapılmamış pek çok fırsatı ve yeniliği gözümüzün önünden akıp geçerken farketmediğimiz çoktur. 1993 yılında Wing Tsun’a

başladığımda hocalarımızın Almanya’dan getirdikleri BUDO adlı derginin baskı, fotoğraf ve içerik kalitesini gördüğümde neden Türkiye’de dövüş sanatları alanında böyle bir dergi yok diye üzülmüş ve BUDO’yu gıptayla okumuştum. Çünkü o yıllarda ülkemizde zar zor ayakta durmaya çalışan Karakuşak gibi dergiler vardı; ancak, bu dergiler o zamanki samimi gayretlerine rağmen kağıt, baskı, içerik gibi hususlarda BUDO ile rekabet edebilecek nitelikte değildi. O çalışmaları ve altında yatan emeğe saygı duyuyordum ve her ay derginin çıkmasını sabırsızlıkla bekliyordum. Bu alanda başka girişimler de oldu ancak bütün bu girişimler bir şekilde akim kaldılar. Ben de içimde hep bir burukluğu hissetmeye devam ettim. Zaman geldi, aynı organizasyonda çalıştığımız bir hocamız dövüş sanatları sahasında kağıt, baskı ve içerik kalitesi olarak iyi olacağını düşündüğüm bir dergi çıkartmaya karar verdi. Niyet çok iyiydi. Ben de oldukça ümitlenmiş ve bu derginin ülkemdeki bir eksikliği giderecek olduğu


hayaliyle hemen işin mutfağına girmeye karar vermiştim. Aylarca çeviriler yaptım. Ancak dergimiz büyük düşünmeyi beceremeyen, her bulduğu fırsatta ideoloji aşılamaya çalışan bir zihniyetin kurbanı oldu. Spor ve dövüş sanatları camiasının birilerinin ideolojik çıkarları için kullanılmaması gerektiği düşüncesiyle derginin çıkmasına desteğimi keserek o mutfaktan çıkmanın en uygun adım olacağına karar vermek zorunda kaldım. Elbette, dövüş sanatları hakkında bir dergi satın alan okuyucu da parasının karşılığını almak isterken, bir ideoloji zorlanmasını kabul etmedi ve o dergiyi satın almaktan vazgeçti. Çok büyük ideallerle atılan bir adım daha boşa gitmiş, emekler siyasi ve ideolojik dayatmasının kurbanı olmuştu. Büyük düşünmeden büyük olunamayacağı muhakkaktır. Ben de sadece Türkiye’deki kısır çekişmelerle sınırlı kalmayıp, dövüş sanatları camiası adına global seviyede bir dergi çıkartılması amacıyla 2000 li yıllarda BUDO ile iletişime geçmiştim. O zaman yazıştığım Alfredo Tucci’nin işbirliğine hazır olduğunu ifade etmesine rağmen sahip olduğum imkanlar kısıtlı olduğundan büyük ideallerim için biraz daha beklemem gerektiği ortaya çıkmıştı. Ancak, M.Luther King’in “Bir hayalim

karar verdik. Dünyada 7 farklı dilde yayınlanan BUDO dergisinin 8. dil olarak Türkçe’de yayınlanmasına karar verdik. BUDOTürk, bir avuç arkadaşımla her türlü zorluğu göze alıp çıkartmaya karar verdiğimiz bir dergi olarak artık belirli aralıklarla ücretsiz online bir yayın olarak siz değerli okuyucularımızla buluşmaya başlayacaktır. Amacımız, dergimizde hem uluslararası seviyede içerik, hem de ülkemize özgün konuları ele alarak dövüş sanatları camiasında yeni bir ses ve yeni bir soluk olarak yer almak. Tarihte adını kahramanlar listesine yazdırmış insanların hepsinin dönmek için çok fırsatları olmuş, ancak sadece dönmeyip sebat edenler en sonunda kahramanlık payesiyle özdeşleşmişlerdir. Bizim kahraman olma hayalimiz yok, ancak, bizden sonraki nesillere bir eser bırakmak idealimiz var. Bu idealde bana yardım etmeye söz vermiş arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Değerli Okuyucularımız, Sizlere ücretsiz olarak ulaşan bu online derginin bizlere elbette bir maliyeti bulunuyor. Bu hizmetimiz için sizlerden para istemiyoruz. Tek bir ricamız bulunuyor. Lütfen bu dergiyi okuyunuz ve daha fazla kişi tarafından

var.” dediği gibi benim de bir hayalim vardı. Türkiye’de global kalitede bir dövüş sanatları dergisi çıkartmak, bu sahaya önemli bir hizmet olacaktı ve bu eksikliğin kapatılması için yapılması gerekenler vardı. Hayalini kurduğum ama o zaman imkan bulamadığım BUDO dergisi ile 15 yıl sonra yeniden iletişime geçip artık bu sefer hazırım dedim ve Alfredo Tucci yine benimle işbirliği yapmaya hazır olduğunu ifade ederek uzun soluklu bir işbirliğine gitmeye

okunmasını sağlayınız. Sanatçı, sanatının takdir edilmesini arzu eder. Bizler de emeğimizin boşa gitmediğini, okunduğumuzu, takip edildiğimizi görmek isteriz. Sizler dergimizi okuyup, okuttukça, bizler de sizden aldığımız motivasyonla daha geniş içerik sağlamak için gerekli enerjiyi buluruz. İlk adımını attığımız bu yolun, sizlerden gelen destekle birlikte, uzun bir yol olması temennisiyle.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

5




Son

Samuray

%LU +ROO\ZRRG <ร OGร ]ร ROPDN LVWHGLรฟLPL NHฤ IHWWLP %DEDPร Q FHYDEร Pร " ยถยท+D\ร U 6HQLQ ELU Lฤ VDKLEL ROPDQ JHUHN %LU GRNWRU RO DYXNDW \D GD Pย KHQGLV ยทยท 9H HQ Eย \ย N RรฟXO RODUDN E|\OH ELU ]RUXQOXOXรฟXP ROGXรฟXQX Gย ฤ ย QGย P + Ropรถrtaj: Thomas Lynch )RWRรทUDI Don Warrener T.L. Security Solutions

L]L HQ EDรบWD '|Yย รบ 6DQDWODUร oDOร รบPD\D oHNHQ รบH\ QH\GL" รธVWHU LQDQร Q LVWHU LQDQPD\ร Q VLQHPD LรบL %DEDP +RQJ .RQJ YH +ROO\ZRRG DNVL\RQ ILOPOHULQH ED\ร Oร U YH KHU DNรบDP HYH HOLQGH ILOPOHUOH JHOLUGL (YLPL]GH \DOQร ]FD WHN ELU WHOHYL]\RQ ROGXรทXQGDQ oRN ELU VHoHQHรทLPL] \RNWX <D EDEDPOD ELUOLNWH ILOP L]OH\HFHN YH\D GHUV oDOร รบDFDNWร P %LOLQ EDNDOร P KDQJLVL VHoHUGLP" +DKD %DEDP HYGH ROGXรทX ]DPDQODUGD ILOP L]OHGLรทLQGHQ HUNHN NDUGHรบLP YH EHQ DUWร N oL]JL ILOP L]OH\HPL\RUGXN $QFDN EX GXUXP ]DPDQ LoLQGH VLQHPD\D HN RODUDN

S

6 BUDO TURK - ฯญอ ^ฤ ว ลฆ อฒ Kฤ ฤ ลฌ ฯฎฯฌฯญฯฒ

'|Yย รบ 6DQDWODUร QD GD LOJL GX\PDPD VHEHS ROGX 9H RNXO oDรทร QGDNL her oRFXN JLEL HUNHN NDUGHรบLP YH EHQ G|Yย รบ VDQDWODUร ยฟOPOHULQLQ VDKQHOHULQL ELUELULPL]OH WDNOLW HGHUGLN รธรบWH R ]DPDQ ELU +ROO\ZRRG <ร OGร ]ร ROPDN LVWHGLรทLPL NHรบIHWWLP %DEDPร Q FHYDEร Pร " ยตยถ+D\ร U 6HQLQ ELU Lรบ VDKLEL ROPDQ JHUHN %LU GRNWRU RO DYXNDW \D GD Pย KHQGLV ยถยถ 9H HQ Eย \ย N RรทXO RODUDN E|\OH ELU ]RUXQOXOXรทXP ROGXรทXQX Gย รบย QGย P

3HNL EDEDQ .HLVKLQNDQ oDOร รบWร รทร Qร |รทUHQLQFH QH ROGX" (VDVร QGD DLOHPH '|Yย รบ 6DQDWODUร |รทUHQPHN LVWHGLรทLPL V|\OHGLรทLPGH ยตยถ+D\ร Uยถยถ GHGLOHU %LUNDo GDNLND VRQUD


INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

7


8 BUDO TURK - 1. Say覺 - Ocak 2016


merakla neden diye sordular. Bende böylece bir aksiyon aktörü olabilirim diye cevapladım. Ve bir kez daha ‘’Hayır’’ dediler. (Hala ‘’HAYIR’’ en sevdiklerini kelimelerden biri) Birkaç gün daha ard arda bu konuyu açınca babam, gerçekten Dövüş Sanatları öğrenmek istiyorsam bunun masrafını harçlıklarımdan karşılamam gerektiğini söyledi. Böylece ben de harçlığımı biriktirmeye başladım ve Keishinkan Karate çalışmaya başladım. Babam bunu öğrenir öğrenmez, eğer antrenmanda yaralanırsan ‘’bana söyleme’’ dedi. Ek olarak da eğer yaralanırsan, hastane masraflarını da kendin karşılarsın dedi. (Ama Japonya’nın Ulusal Sağlık Hizmeti Sistemi vardı, eğer yaralanırsam, en kötü ihtimalle 5 dolara patlardı) En çok hangi Dövüş Sanatı antrenmanı seviyorsunuz ve neden? -Dürüst olmak gerekirse yalnızca bir tanesini seçemem. Derslerde ve antrenmanlarda yaptığımız şeylerin niteliği örneğin köklü duruşu, silahlar ile uzun ve zorlu formlarından dolayı Kuzey Shaolin Kung Fu’sunu seviyorum. Ve tekniklerimizi test edebilmemize fırsat sağlayan “full-contact” mücadelelerinden dolayı da Keishinkan Karate’yi seviyorum. Fakat özellikle birini seçmek zorunda kalsam, en çok sevdiğimi, Kung Fu’daki ‘’köklü duruşları’’ tercih ederdim. Kesinlikle çok zorlar ve benim dövüş sanatlarında temelimi sağlamlaştırıyorlar… özellikle programım birkaç saat antrenmam yapmamı engellediyse.

Hayata yenidne gelseydin özellikle daha erken bir yaşta başlamayı isteyeceğin bir Dövüş Sanatı var mı? -Vov… Zor bir soru. Sanıyorum bu gerçekten de o zamanki amacıma ve gelecek planlarıma göre göre değişirdi. Eğer gençsem, örneğin ilkokul yaşları, muhtemelen gerçekten gözalıcı bir şey isterdim… Wushu ya da XMA gibi. Ancak şimdi daha yaşlıyım, dövüş sanatları boyutunda ‘’pratiklik’’ ihtiyacı görüyorum bu yüzden muhtemelen MMA’ı seçerdim. Keishinkan Karate’de favori tekniğiniz neydi? -Hiç şüphesiz gelmiş geçmiş favori tekniğim ‘’gyakuzuki (ters yumruk)’’ idi. Sebebiyse Keishinkan eğitmenimin bana her zaman Karate’de amacın dövüşü sonlandıracak akıcı bir tekniğe sahip olduğunu öğretmesidir… Tıpkı ‘’ichigeki (tek vuruşta ölüm)’’ gibi. Eğer kaçamıyorsanız ve kendinizi savunmak için Dövüş Sanatları eğitimini kullanmaniz gerektiğinde az ama öz teknik uygulamak en mantıklısı. Yani, eğer rakibimi yenmek için ona yalnızca bir kez vurmam yeterliyse, bu birkaç dakika mücadele etmekten çok daha iyidir. Dövüş sanatlarındaki favori silahınız nedir ve neden ? -Kung Fu’da favori silahım çift kılıçtır. Nedendir bilinmez ilk elime aldığımda kılıç şaşırtıcı şekilde kullanışlı geldi. Hatta elimden

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

9


10 BUDO TURK - 1. Say覺 - Ocak 2016


geldiğince Jackie Chan’i taklit ederek sağa sola sallardım. Bu kılıçlarla ilk “uzun form”umu denediğimde, beceremedim. Çok yoğun, ayrıntılı ve zorlu bir “form”du. Ama çok sevmiştim. Hergün saatlerce kılıçlarla çalıştım ve bunun semeresini katıldığım ilk silahlar turnuvamda birinci sırayı alınca gördüm. Vay, seni Japon Katana’sı ile birçok kere gösteri yaparken görünce, Japon Katana’sını seçersin sanmıştım. -Aslında evet, gerçekten de Katana ile performans sergilemeyi çok seviyorum, ama Katana ile çalışmaya gösteri amacıyla başladım. Çift kılıçtan basit bir geçiş olur zannetmiştim ama gerçekten yanılmışım. Ne kadar basit görünse de, aslında çetrefilli bir silah. Dövüş Sanatı idolleriniz kimler? -Dürüst olmak gerekirse şuan idolüm yok. Ama çocukken neredeyse bütün Hollywood ve Hong Kong aksiyon yıldızına hayrandım. Stallone, Snipes, JCVD, Jackie Chan, Steven Seagal, Tom Cruise, Bruce Willis. Peki ya Chuck Norris ve Bruce Lee? -Ben Amerika’ya geldiğimde onların kim olduğunu bile bilmiyordum, haha. Sanırım babam onların filmlerini hiç kiralamamıştı.

stillerini ve disiplinlerini (ister bilindik bir dövüş sanatı olsun ister olmasın) tanıtmak ve herkese eşit bir şans vermek için düzenleniyor. Bunu festival biçiminde çeşitli dövüş sanatı stillerini halka sahnede sergilemek için tonlarca kişiyi davet ederek yapıyoruz. Bayiliklerimiz, kişisel dövüş sanatı stantlarımız ve seminerlerimiz, gösterilerimiz, kırmızı halı girişlerimiz (ünlü aktörler ve dövüş ustaları tarafından çeşitli gösteriler) ve daha bir çoğu var. Birbirlerini hiç tanıma fırsatı bulamamış büyük ustaların bile birbirini tanıdığı çok eğlenceli bir etkinlik. Ayrıca, halkın çeşitli dövüş sanatı disiplinleri arasındaki belirli farkları görmesi için de bir platform sağlıyoruz. Demek istediğim; halktan birine Shotokan Karate ve Kyokushin Karate arasındaki farkı sorsanız bilemez. Burada, farkı ilk elden görebiliyorlar. Yalnızca bu da değil, ayrıca halk bu büyük ustalarla tanışabiliyor ve istedikleri soruları yüz yüze sorabiliyorlar. Birçok kişinin asla elde edemeyeceği bir fırsat. Katılan herkes için oldukça eğlenceli ve eğitici bir ortam.

Dövüş Sanatlarında gelecek planlarınız nelerdir?

-Karate öğrenmekle ilgileniyordum çünkü bunun bir Hollywood yıldızı olmamda yardımcı olacağını düşündüm. Böylece harçlığımı biriktirip başladığım Keishinkan Karate’de arkadaşlarım, dojolar ve eğitmen Tadashi Yoshii (8.Dan) ile tanıştım. Zaten atletiktim ve birkaç sokak kavgasına karışmıştım, bu yüzden derslerde ‘’kendime hakim olmam gerektiğini’’ biliyordum. Ve Tadashi’ e bunu hissetmiş olmalı ki ufak bir ukalalığı yanlış anlayarak beni ona saldırmaya çağırdı. ‘’Ne…?’’ dedim. Yumruk, tekme nasıl istersem ona saldırmamı istedi. Sonra şöyle dedi: ‘’zenshin aru nomi’’ ‘’Gel bakalım kardeşim’’ Haha. Bende saldırdım. Yaklaşık 10-12 dakika sonra yorgun ve kızgın çölde kalmış bir köpek gibi soluyordum. Her saldırımı bloke etmişti, ciddiyim her saldırıyı... Saldırılarım boşa gittikçe, nazik bir şekilde beni bu sefillikten göğsüme vurduğu bir ön tekme

-Kısa vadeli planlarım Koyamada Vakfı ve Birleşik Milletler Dövüş Sanatları Festivali ile Dövüş Sanatlarına katkıda bulunmaya devam etmek. Koyamada Vakfında düşük gelirli şiddet görmüş çocuklara dövüş sanatı bursu vererek onlara sponsor oluyoruz. Bunu yapıyoruz çünkü dövüş sanatlarının çocukların hayatına özgüven, kendine saygı ve tam bir pozitif görünüm aşıladığına inanıyoruz. Zorbalığın göz önüne çıkartılmasında ve ulusal düzeyde buna karşı bilinç oluşmasından çok memnunuz. Kisitli bağışlarla, bu çocuklara teker teker yardım etmek için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Öte yandan, festivaller bütün Dövüş Sanatları

Bize dövüş sanatlarına nasıl başladığınızı anlatır mısınız?

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

11


ile kurtarmaya karar verdi. Bitmiştim. Bu aşağılayıcı ilk seferden sonra her derse yarım saat erken gelip yalnızca ikimizin antrenman yapmak üzere davet etti. Ve her ders erkenden gittim, o da tekrar ‘’Gel bakalım kardeşim’’ dedi. O her saldırımı kolaylıkla savuştururken, yüreğimi ortaya koyarak onunla mücadele ettim. Birkaç ay sonra, tekniklerimin ve hızımın giderek geliştiğini fark etmeye başladım. Daha konsantre, disiplinli ve savaşçı hale geliyordum. Ve bunu o da fark etmişti Tadashi Usta bana yaklaşıp: ‘’Nagano’da açık bir karate turnuvası var, senin yarışmanı istiyorum’’ dediğinde yalnızda üç aylık bir eğitim geride kalmıştı. Öz güvenle konuşurken cevabım güzel düşünülmüş ve yerindeydi: “Yani..?” Kuşak ayrımı yoktu, sınırlar okul yaşıyla belirlenmişti; ortaokul, lise ve yetişkin. İlk maçım başlamadan önce açıkça korkudan kaskatı kesilmiştim. Tadashi bana şöyle dedi: ‘’Daha yeni başladığını biliyorum ama korkma. Çünkü insanlar korktuklarında geri gitmeye meyillidirler. Karatede başarının anahtarı, korktuğunda ileri gitmektir. Çünkü eğer yakından bir darbe alırsan, o kadar canını yakmaz’’ Böylece yakınlaştım ve yumruklandım, çok yumruklandım. Ama haklıydı, o kadar canım yanmamıştı. Elbette turnuvayı kazanmadım fakat kupadan daha önemli bir şeyle ayrılmıştım: yenilenen bir özgüven ve daha fazla çalışma motivasyonu. Tadashi Usta beni öğrencileriyle ‘’kapışmam’’ için diğer dojo sahibi arkadaşlarının yanına götürmeye başladı. Arka arkaya bir çok rakip, ve hepsi bana artık kımıldayamayana kadar tekmeyi bastılar. Bir kez daha (yenildikten

12 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

sonra bile) kendime güvenim büyük ölçüde artmıştı. Çünkü neredeyse bütün karate uygulamalarımda net ve hızlı bir ilerleme görüyordum. Artık ‘’Dövüş Dünya’’sında başarılı olmaya daha da kararlıydım. Canlandırdığınız karakterlerden sevdiğiniz hangisi? Ve neden?

en

-Oynadığım bütün karakterleri sevdim. Fakat göze çarpan iki tanesi: ‘’Son Samuray’’daki Nobutada ve ‘’Wendy Wu: Homecoming Warrior’’daki Shen. Çok azimli bir karakter olduğundan Nabutada da favorimdi. Gerçek bir samurayın hayatının her alanında sahip olması gereken şeref ve saygıdan ibaretti. Shen’e gelince, dürüst olmalıyım ki, benim için gerçeğe dönüşen bir rüya gibiydi çünkü sonunda bir aksiyon yıldızını oynayabilmiştim, çocukluğumdan beri uğruna çalıştığım şeyi. Dövüş sanatları yeteneğimi çok eğlenceli ve ilham veren bir ortamda sergilemeyi başarabilmiştim. İki karakter de kişilik ve güdüsel itici gücü açısından tamamen farklı hayvanlardı (Kung Fu hayvan stillerini kastediyor). İkisi de iddialı ve ikisi de rüyalarımın gerçekleşmesinin farklı formlarıydı. Setlerden aklınızda kalan deneyiminiz var mı? -Gerçekten mi? Yiyecekler. Büyük bir Hollywood yapımında her kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği için yemek firmasıyla anlaşılır. Yani diyorum ki EN ÜST kalitede yemekler. Her gün bir öncekinden daha iyiydi:


INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

13


14 BUDO TURK - 1. Say覺 - Ocak 2016


biftek, deniz mahsülleri, marine edilmiş tavuk, makarna, tatlı barı.. herşey. Herkes sette kilo aldı. Gelgelelim, “Son Samuray”da, yüzlerce ekstra ile Japon ağırlıklı film ekibimiz vardı. Ve Yeni Zellanda’daki film seti kırsal kesimde olduğu için hiç Japon yemeği ya da restoranı yoktu. Bunun üzerine ekstralardan birinin aklına harika bir fikir geldi. Küçük bir yemek arabası aldı ve orda Japon yemeği yapıp sattı (tabi film çekim sırasında değilken). Çoğumuz orda yedik. Büyük bir servet yapmış olmalı! Fakat daha büyük bir yanı, Tom Cruise ile hergün harika sohbetlerimiz oldu. O tanıştığım en alçakgönüllü ve gerçekçi insanlardan biri. Provadayken ve bazen de film çekimi sırasında, “Kestik!” diye bağırabilir ve beni bir kenara çağırabilirdi. Başta yanlış birşey yaptığımı sanmıştım (çünkü benim ilk uzun metrajlı filmimdi). Aslında benimle konuşmak istemiş sadece. Kendisinin benim yaşlarımdaki halini hatırlattığımı söyledi. Ben “Tom, sen Amerikansın bense Japonum” dedim. Güldü ve “Hayır o açıdan değil, masumiyetini ve kararlılığını kastettim. Ciddi bir konsantrasyonun ve kişiliğin var. Bu kendimi hatırlatıyor” dedi. Bunu söylediğinde çok onurlanmıştım. Bu andan sonra hergün herşey hakkında kısa geyik muhabbetlerimiz oldu. Bugün de, ona arkadaş diyebildiğim ve bu deneyime hayatımdaki en iyi zamanlarım diyebildiğim için onurluyum. Pekâlâ, sormak zorundayım… Tom Cruise ile çalışmak nasıldı? Demek istediğim, bu senin ilk filminde ve birden onun karşısında yardımcı oyuncu oluyorsun. -Kesinlikle ve kesinlikle gerçek üstüydü. Bu yapımın içinde olmaktan onur duymuştum ve bana verilen fırsat için minnettardım. Bu ilk filmimdi ve hâlihazırda kariyerimde bir dönüm noktasıydı. Onunla çalışmanın farklı düzeyde bir profesyonellik gerektirdiğini biliyordum ve dürüst olmak gerekirse bundan önce çok az tecrübem olmuştu ve ne ummam gerektiğine dair bir tek fikrim yoktu. Tamamen rolüm Nabutada’yı oynamaya ve yapımın kendisine odaklanmıştım. Sandığım kadar endişelenmemiştim ve kendime

çok güveniyordum. Ancak, tam da ilk gün yaptığım büyük hata ile korkudan kaskatı kesilmiştim. Ve olanlar oldu. Tom Cruise’un sahneler arasında ‘’Shin! Shin, neredesin? ‘’Shin nerede? Shin! Shin!’’ diye bağırdığını duydum. Herkes donmuş bir şekilde, sanki korkunç bir şey yapmışım gibi bana bakıyordu. ‘’Ah, buradayım’’ dedim. ‘’Buraya gel, seni arkadaşımla/yönetmenle tanıştırmak istiyorum’’ dedi. (Donup kalmıştım, bu gerçek miydi? Kımıldayamadım çünkü hala bana kovulduğumu falan söylemesini bekliyordum.) Ama bu hiç olmadı. İnanılmaz derecede kibardı. Hayatımda Tom Cruise’dan daha alçakgönüllü ve samimi biriyle tanışmadım. Yani bu adam sete ulaşıyor ve çevresinde gördüğü bütün ekip üyeleriyle selamlaşıp tokalaşıyor. Her sabah bunu yaparak dışarı çıkardı. Bunu sekiz ay boyunca yaptı! Birbirimizi sette ya da set dışında her gördüğümüzde sanki Yeni Zelanda bölgelerinde ya da başka bir yerde anılarını paylaşan eski dostlar gibiydik. Fakat o zamanlar sık sık kafam allak bullak oluyordu. Ne demek istiyorsun? Nasıl allak bullak? Şöyle, örneğin… Bir gün Tom, çekim arasında beni bir kenara çekti ve ona nasılda benim yaşlarımdaki halini hatırlattığımdan bahsetti. Şöyle düşünüyordum: ‘’Nasıl olabilir?’’ Yıllar sonra nihayet bunun en samimi iltifat olduğunu anlayabildim. Ondan önce sık sık kafamı kaşıyarak nasıl olup da ona kendisini hatırlattığımı düşünürdüm. Haha! https://www.facebook.com/pages/TL-SecuritySolutions/805843832765631 www.shinkoyamada.org (personal website) www.koyamada.org (charity / foundation) www.shincaentertainment.com (production company) www.usmafest.org (U.S. Martial Arts Festival)

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

15






Son zamanlarda formlardaki hareketleri, dövüşte veya dövüş egzersizlerinde formda olduğu gibi yapmaya çalışan akımlar bulunuyor. Her ne kadar bütün stillere saygı duysam da, kişisel olarak bunun mümkün olmadığını düşünüyorum ve bu düşüncemin temelinde yatan sebepleri paylaşmak isterim.

+ Röportaj: BudoTURK

Muk Yang Chong

Tahta Adam W

ingTsun’un formları Siu Nim Tao formu (“Küçük fikir” veya “Küçük fikirler”formu) nun genel konseptini örnek alır. Herbir hareket eğitici bir psikomotor fonksiyona sahiptir ve içinde ChiSao (“Yapışkan Eller” çalışması) ve Lat Sao (yapılandırılmış dövüş uygulaması)’da geliştirmemiz gereken bir “fikir” barındırır. Bence, uzun yıllar çalıştıktan sonra, formlardaki hareketler “fikir” veya “fikirler” olmadan anlamlı olamaz ve ilk başta çok açıkmış görünen olgulara daha derin bir bakışla bakmak için derin bir araştırmaya devam etmeliyiz. Son zamanlarda formlardaki hareketleri, dövüşte veya dövüş egzersizlerinde formda olduğu gibi yapmaya çalışan akımlar bulunuyor. Her ne kadar bütün stillere saygı duysam da, kişisel olarak bunun mümkün olmadığını düşünüyorum ve bu düşüncemin temelinde yatan sebepleri paylaşmak isterim.

16 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

17


Daha önceki makalelerimden birisinde WingTsun (WT)’un geçirdiği mantıksal değişimden bahsetmiştim. WingTsun (ve diğer Çin Savaş Sanatları) Çin boksu “ekosistemi”nden ayrılınca, yeni rakiplerle yüz yüze gelmiş ve farklı şekillerde evrilmiştir. Şüphesiz ki, WT özel bir zaman ve yer içinde özel bir amaç için tasarlanmıştır ki; bu amaç diğer Çin boksçularına karşı koymaktı. Rakiplerdeki bu değişim, yeni şartlara uyum sağlayabilmesi amacıyla dövüş mantığında bazı değişimlere zorlamıştır. Zira, teknik bir iş ve gerçek dövüş arasındaki fark o kadar büyüktür

18 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


ki bu muhteşem teknikleri ve stratejileri uygulamak neredeyse imkansızdır. Siu Nim Tao formu hakkındaki bu değerlendirme mantıksal olarak WT’nin diğer formları ve ChiSau için de geçerlidir. Şimdi onlar hakkında konuşalım... Bütün bölümlerin en az 2 yönü vardır: Elastik gücün veya elastik enerjinin (Yin ve Yang yönlerinden) gelişmesi ve taktiksel bir konseptin iletimi. Bir partnerle çalışıldığında, bu “drill”ler (çalışma metotları) formlardan daha açık hale geldiği gibi, uygulamaların çıkartılabilmesi ve fikirlerle taktiklerin çoğunlukla unutulan asıl hedef yani “DÖVÜŞ” e evirilebilmesi için Lat Sao içinde araştırılması gereken pek çok fikir ve element ihtiva etmektedir. Bu yazıda, “Tahta Adam” antrenmanını ele almak istiyorum. Bizim sistemimizde, klasik Tahta Adam (Muk Yan Chong-MYC) formuna ek olarak, 3. Tekniker Seviye ( 3. Dan Siyah Kemer) den itibaren antrenmanlar öğrencilerin MYC formundan türeyen düşünceleri uygulama imkanı bulduğu ikili çalışmalar şeklinde devam eder. İlginç bir gerçek (bilmeyenler veya bilenler için bir hatırlatma) de bunların hepsinin Pak Sao hareketi + yumrukla başlamasıdır. Bu girişten sonra, rakibin enerjisine göre çeşitli tepkiler

geliştirilerek simule edilir. Ancak, Pak Sao + yumruğun normal bir dövüş esnasında bu bölümlerde uygulandığı uygulanması pek olası değildir. Peki o zaman neden bu kadar üstünde duruluyor? Cevap, durumun bizi koordineli kas dizisi ve elastik gücümüzü (enerjimizi) artıran özel hassaslığı geliştirmeye itmesidir (böylesi bir elastik güç bize büyük bir savaş kabiliyeti verir). Peki, madem gerçek bir dövüşte Pak

“DÖVÜŞ” e evirilebilmesi için Lat Sao içinde araştırılması gereken pek çok fikir ve element ihtiva etmektedir.

Sao ve yumruk uygulamak bu kadar zor, hangi durumlarda bu uygulanabilir? Son yıllarda, ustam araştırmalarını bu alana yoğunlaştırarak önemli huşular ortaya çıkardı. Ve bu kritik ruhtan bir miktar miras alan ben, daha derine bakma isteğiyle Chi Sao’nun ileri bölümlerindeki hareketleri değişik bir yoldan irdeledim. Doğrudan tekniğe odaklanmaktansa, arkasında yatan “düşünceyi”yı aradım ve müteakiben farklı uzaklıklarda ve değişik WT stilleriyle nasıl yapılabileceği üzerinde durdum. İlk vardığım sonuçlardan birisi

her şeyi Tahta Adam formunu olduğu gibi dövüşte uygulamanın MÜMKÜN OLMADIĞIdır. Hatta sadece Tahta Adam tekniklerini uygulamak da mümkün değildir. Yani, dövüş esnasında teknikler Biu Tze ve Bart Cham Dao’nun diğer unsurlarıyla birlikte sinerji içinde kullanılmalıdır. Tahta Adam formu üzerinde kapsamlı ve tam bir çalışmanın diğer sonuçları da şunlar olabilir: ● Gücün ve patlamaya hazırlığın belirgin gelişmesi ● Rakibin vücudunun daha iyi kontrolü ● Artırılmış hareketlilik ● “Beklenmedik” durumlara (bilinmedik tekniklere) yeteneğinin gelişmesi ● Bütün mesafelerde gelişme ● Bütün vücudun, özellikle ayaklar ve omurganın, daha rahat ve daha doğal hareketi. Bütün bu özelliklere ek olarak, Tahta Adam formunun bizim sistemimizde nadiren ele alınan, formun görüntüsünün altındaki derinliğe inme düşüncesi olmayan bazı sistemlerde ise hiç olmayan diğer “incileri”nden bahsetmek isterim: “Bölge” konsepti: bu genişletilmiş uygulamaları yakın ve uzak mesafelerde kullanırken, klasik olmayan durumlarda

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

19


farklı WT stillerine karşı Tahta Adam açılarını bularak “bölge” konseptine ulaştım.

ğiyle birlikte saldırganın koluyla temas kurarak darbeye adapte olabilmek gerekir.

Aslında nerdeyse sistem kadar eski olan bu “yeni fikir”, pratiğimizi daha heyecanlandıran çok daha karışık bir senaryoya götürür:

3.

Tahta Adam saldırısı açıları konseptinin uzak mesafede (gard pozisyonundan) uygulanması: Kendimizi saldırgana hissettirmeden saldırganın iki tarafından birisini kullanışsız kılan bir açıyla yerleştirmeyi öğrenmeliyiz. 1.

Yakın (temasta) ve uzak (temassız) mesafelerde saldırı uygulaması: 2.

Bizim saldırımız eğimli açısı ve bizzat hareketin kendisiyle bizi korumalıdır. Saldırı, girişte ve sonrasında devam ederken belirli bir bölgeyi korur. Bu aynı zamanda rakiple teması kaybettiğimizde, rakip uzaklaştığında veya düştüğünde oldukça önemlidir. Saldırganlık Tahta Adam tekniklerinin doğasında vardır: tek bir hareketle ve aynı kolla hem savunma hem de saldırı yaparız. Bunun etkili olabilmesi için rakibe doğru enerji kaybetmeden yaklaşılırken hafif açı değişikli�-

20 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

Bir saldırının açılarının genişletilmesi (gardı açmak). Eğer saldırgan becerikliyse, kollarıyla bizim kollarımızı kilitlemeyi deneyebilir. Buna karşılık olarak kısa dirsek ve bilek hareketleriyle (Huen Sao hareketleri) açma ve vurma tekniklerini uygulayabiliriz. Tamamlayıcı kutupluluk. Tahta Adam teknikleri, çok saldırgan olmasına rağmen temel olarak yin saldırılarıdır. 4.

WT içinde daima var olmuş kutuplar kavramından bahsetmem müsaade edin. Elastik enerji, saldırganın saldırısına karşı koymayarak onu absorbe eden yin olabileceği gibi, ortaya çıkan boşlukta saldıran yang şeklinde de kendini gösterebilir. Dışardan bakıldığında Tahta Adam’da teknikler saldırıdır, ama aslında olan, kontrol ve saldırının birleşip tek bir darbe� ye dönüştürülmesidir. Saldırıyı temsil eden, Tahta Adamın koluna kuvvetli vuruş yapan yang saldırısı, bittiğinde bile pasif hale gelmeden bir sonraki saldırı için zayıf noktayı arayan bir hale dönüşür. Bu durumda, sağlam olan

Tahta Adamın açısı değişmeyeceğinden, açıyı değiştirmek ve Tahta Adamın yolundan çekilme� ye zorlanan biz oluruz. Bu Tahta Adamın klasik formu� dur. Ama… ilginç bir şekilde, birisi belirli süreyle MYC form ve bölümlerini ikili pratik yapınca, vücudu “klasik estetiklerden uzaklaşmaya” başlar ve doğal olarak daha rahat ve esnek bir harekete sahip olur. Dengesizliğin kontrolü. Tahta Adam taktiklerinden biri de bir süpürmeden veya kuvvetli bir ittirmeden dolayı denge bozulursa, rakibi kavrayıp ona tutunmadır. 5.

Ancak, bu taktiğin bir zayıf yanı da vardır. Saldırgan üzerimize düşüp bizi yer dövüşüne sürükleyebilir (böyle şeyleri ancak bir güreşçiyle pratik yaptığınızda anlayabilirsiniz). Başka bir ifadeyle, doğru dürüst bir yer dövüşü çalışmanız yoksa dövüşü oraya götürmek istemezsiniz. WingTsun stillerinin bazılarında bu konsept olmadığından, bu stillerdekilerin yer dövüşüne girişmemeleri en iyisidir. Rakibi kavrayıp tutunma taktiğinin işe yaraması için rakibin ek-


senine doğru ileri yönde sürekli baskı kurma prensibi önemlidir. Bunu yapmak iki şey kazandırır: - Rakibin boğuşma mesafesine erişmesini engeller, - Daha etkili bir şekilde yerleşme ve üst ve alt bölgelerle temastan kaynaklanan kuvvetle vurmaya devam edebilme imkanı sağlar. Aksi halde, vuruşlarda yeterince güç olmaz ve rakipte temasta olmama rağmen onun saldırıları engellenemez. Omurganın rahatlaması ve özel hareketleri. İleri sevi�yelerde, duruş güçlü ve dengeli olurken, vücut yumuşak ve rahat kalır ki; bu hal öncekinden “daha fazla şey” yapmaya olanak sağlar. 6.

Sonuç olarak: Uygulamalarda değişmez formların ötesinde prensiplere dikkat etmek, bize sadece formu ve bölümlerini tekrar tekrar uygulamaktan çok daha fazla yetenek ve kabiliyet kazandırır. Ayrıca, sanatımızı çalışmayı çok daha zevkli ve eğlenceli hale getirir. Bunun için

Uygulamalarda değişmez formların ötesinde prensiplere dikkat etmek, bize sadece formu ve bölümlerini tekrar tekrar uygulamaktan çok daha fazla yetenek ve kabiliyet kazandırır.

hiçbir şeyle ilişkinizi kesmenize gerek yok. Kendinizi tekniklerin “estetik sadeliğinden” ayırarak WT ruhuna ve prensiplerine inançlı kalmanız yeterlidir. Zira, “temel ve form” arasından benim için önemli olan temeldir. Peki ya sizin için? Dikkatiniz ve desteğiniz için tekrar teşekkür ediyorum. Mütevazi fikirlerimi tüm dünya üzerindeki dövüş sanatları ustalarıyla paylaşmak benim için bir zevktir. Dövüşçü sarılmasıyla…..

Omurgayı çalıştıran bu egzersizler, saldırganın kollar ve bacaklarıyla temas halindeyken, vücu�dun gevşek olmasını sağlar. Böylece, kendinizi ileri gitmek için serbest bırakabilir ve rakibe kol ve bacak teknikleriyle devamlı şekilde saldırarak farklı açılarda hareketle rakibin size yaklaşmasına izin verebilirsiniz. Adımlar ve Chi Gerk. Tekniklerde erişilen entegrasyon sayesinde en uç pozisyonlarda dahi (mesela geriye doğru bükülme) kol ve bacaklarla vuracak kadar gücümüz olmasına imkan sağlar. Böylesi muhteşem koordinasyon, Chi Gerk bağlantılarında, daha etkinlik ve daha fazla adım çeşitliliği sağlar. 7.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

21




• AT I L I M TA K T I K E Ğ I T I M V E S AV U N M A S A N AT L A R I O R G A N I Z A S Y O N U

PORTR E

RÖPORTA J

S

a d n ı k k a H M I L I AT

e l i N I K A n ifu Hasa

22 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


e d L İ Ğ DE

AT I L I M ?

Organizasyonları kuran ustalar, yaptıkları işteki bütün yeterlilikleri, istisnai kabiliyetleri, öğretme yetenekleri, liderlik vasıfları ve öngörülerine rağmen kurdukları organizasyonları tek kişi etrafında büyüyebileceği doğal sınırlarında tutma gayreti içerisindedirler.

B

udoTURK: Genelde alışık olduğumuz ustaların kendi isimleriyle organizasyon kurmalarıdır. Oysa siz kendi isminizi kullanmamayı tercih etmişsiniz. Neden AKIN Wing Tsun değil de ATILIM oldu? Sifu Hasan AKIN: Kendimi, Wing Tsun veya Escrima dahil, hiçbir zaman olağanüstü beceri ve kabiliyetleri olan birisi olarak görmedim. Bu bağlamda, kendi adımla ve bireysel olarak kendimi

en ön safta tutacak bir anlayış ve yapı istemedim. Benim de katkı sunabileceğim ancak şahıslardan çok daha etkin ve önemli bir bünye içerisinde faaliyet göstermenin daha uzun soluklu ve başarılı olacağı inancıyla hareket etmeyi en doğru yol olarak gördüm. Bu nedenle, yola çıkar çıkmaz desteğini dile getiren arkadaşlarımızla birlikte, kişilerden bağımsız, belirli bir standardı sağlayan ve her gün genişleyerek yeni kitlelere ulaşabilen kurumsal bir yapı tesis

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

23

• AT I L I M TA K T I K E Ğ I T I M V E S AV U N M A S A N AT L A R I O R G A N I Z A S Y O N U

N I K A n e d e N n u s T Wing


Bana ait değil, benim de içinde olduğum, bize ait kurumsal bir yapı olsun istedik..

24 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


etmek istedik. Gözümüzde ve gönlümüzde bireysellik değil, kurumsallık daha öne çıktı, bir kişiye bağlı hegemonya değil, kurumsal bir oluşum arzu ettik. O nedenle bana ait olsun değil, benim de içinde olduğum bize ait kurumsallaşmış bir yapı olsun istedim. BudoTURK: Sizin gözünüzde kurumsallaşma nasıl bir şeydir? Sifu Hasan AKIN: Özellikle son yüzyılda kurumsallaşma insan hayatının vazgeçilmez bir unsuru olmuş, -tıpkı sanayileşme gibi- insan hayatının her yönünü, özellikle de üretimini, tüketimini, eğitimini ve kişisel gelişimini kontrol eden yegane unsur haline gelmiştir. Bu nedenle kurumsallaşma, ayrı bir bilim dalı olarak ele alınmaktadır. Kurumsal teoriler, tıpkı canlılar gibi kurumların da belirli bir ömürleri olduğunu ortaya koymaktadır. Kurumları oluşturan bireyleri tutmak için semboller ve sloganlar veya ideolojiler olmadan aidiyet hisleri oluşturmak güçtür. Nadiren bazı kurumlarda kurumu ayakta tutan sembol idealleştirilmiş kişilerdir ve kurum ancak bu kişinin varlığı etrafında bir benlik kazanabilir. Ancak, karizmatik lidere bağlı varlık gösteren kurumlar liderin gidişi veya ayrılması neticesinde bir anda dağılabilirler. Bütün dünyada değişik yapılanma formlarında faaliyet gösteren WT, WC, VC türevleri de esasen herhangi bir kurumdan farklı değildir. Ancak, neredeyse bütün Ving Çun yapılanmalarında, karizmatik (veya kendini öyle zanneden) lidere bağlı faaliyet gösteren bir yapı ön plana çıkmaktadır.

Sözkonusu organizasyonlarda, idealleştirilmiş bir lider sembolüyle birarada duran bir kurumsal yapı hakimdir. Bu bağlamda, karizmatik lidere dayalı kurumsallaşmanın bütün güçlü ve zayıf yönlerini bünyesinde barındıran bir yapı özelliği mevcuttur. Bu tip yapıların sınırları sadece, liderin istediği, müsaade ettiği, kontrol altında tutabileceğine inandığı ve çıkarlarına hizmet ettiği ölçülerde genişleyebilir ve büyüyebilir. Organizasyonları kuran ustalar, yaptıkları işteki bütün yeterlilikleri, istisnai kabiliyetleri, öğretme yetenekleri, liderlik vasıfları ve öngörülerine rağmen kurdukları organizasyonları tek kişi etrafında büyüyebileceği doğal sınırlarında tutma gayreti içerisindedirler. Zira, bundan sonraki büyüme çabaları kişisel karizmayla devam edemez, daha ciddi kurumsal bir altyapı gerektirir. Böylesine köklü ve yapısal bir değişiklik ise karizmatik liderler tarafından genellikle istenmez. Zira, ortada mevcut şartlara duydukları memnuniyetten vazgeçmelerini sağlayacak bir neden yoktur. Ancak karizmatik liderin kişisel çıkarlarının ötesinde idealler taşıyan bireyler bu durumu kabullenemezler. Böylece ideallerini gerçekleştirebilecekleri daha uygun bir zemin arayışına girerler ki; tarih bunun sancılı ama bir o kadar da verimli örnekleriyle doludur. Tecrübelerimiz göstermektedir ki, organizasyonları kuran ve idare eden Ustalarımız, sayılan bütün üstün vasıflarına rağmen, kaynak birikimi, karar verme ve icraat

Sifu Hasan AKIN

Sifu Hasan AKIN ile ATILIM Hakkında Halen pek çok Ving Çun organizasyonunun faal olduğu Türkiye, Mayıs 2015 ayı itibariyle ATILIM DövüşSanatları ve TaktikEğitim Organizasyonu adıyla WingTsun ve Escrima ağırlıklı yeni bir organizasyonla tanıştı. Organizasyonun en üst düzey eğitmeni pozisyonunda olan Sifu Hasan AKIN, Ving Çun camiasının yakından tanıdığı, pek çok ilk adımları büyük bir cesaret ve girişimcilikle attığı bilinen bir Ving Çun eğitmeni. Yaptığı çalışmalarda dövüş sanatlarının kuvvet ve bedensel değil, akıl ve mantıksal yanına, modern ve çağdaş eğitim pedagojisine önem veren Sifu Hasan AKIN’la ATILIM hakkında konuştuk. INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

25


“Mevcut bütün sorunları aşabilecek, kurmaylarını ve üyelerini her anlamda tatmin edebilecek, objektif işleyiş yapısı ve tamamen kurumsallaştırılmış, standart prosedürlere dökülmüş iç dinamikleriyle ayrı bir yapılanmaya gitmek gereksinimi yadsınmamalı, garip karşılanmamalıdır.”

bağlamında kurumsal herşeyi kendisinde toplamaktadırlar. Ancak, bu Ustalarımız bütün enerjisini ve vaktini sadece seminerlerine ve eğitimlerine harcamakta olduklarından, kurumsal dinamikleri, çevresel faktörleri, dış aktörleri ve en önemlisi kurum içi dinamikleri değerlendirememektedir. Bazısı 10 küsür, bazısı 50 küsür ülkede faaliyet gösterdiğini iddia eden muhtelif WT organizasyonlarında, bütün kararlar tek kişiye bırakılıp, sözkonusu tek kişi de seminer ve ders vermekten kendisi ve ailesine bile zaman ayıramayacak hale gelince, memnuniyetsizlikler baş göstermekte, projeler yarım kalmaktadır. Seminerlerin yapılabilmesi için belirli bir öğrenci sayısı ve öğrenciye dayalı para sirkülasyonu olduğu müddetçe kurumsal sorunlar hep kişilerin rağmına ve kurumun zararına olacak şekilde ertelenmektedir. Yukarıda yazılanlar çerçevesinde, bütün bu sorunları aşabilecek, kurmaylarını ve üyelerini her anlamda tatmin edebilecek, objektif işleyiş yapısı ve tamamen kurumsallaştırılmış, standart prosedürlere dökülmüş iç dinamikleriyle ayrı bir yapılanmaya gitmek gereksinimi yadsınmamalı, garip karşılanmamalıdır. Atmış olduğumuz adım, Wing Tsun-Escrima ve diğer savunma sanatlarının bir kişiye değil, kurumsal bir yapıya bağlı şekilde şeffaf, kriterleri belli, hak yenmeyen ve hakkın karşılığı teslim edilen bir kimlik oluşturma niyetiyle atılmıştır. BudoTURK: Kurumsallaşma dediğiniz olgu, kime ne sağlayacaktır? Sifu Hasan AKIN: Mevcut

26 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

WT organizasyonlarında, “franchising” sisteminin uç bir formu uygulanmaktadır. Usta veya lider, her yere seminere yetişmeye gayret etmekte, on yıllarca ter, zaman ve para harcayan yeni eğitmenlerin önünün açılmasında statükocu ve ağır davranmaktadırlar. Bu şekilde, aslan payı hep kısıtlı sayıdaki kişiye kalırken, diğer emek verenlerin maddi ve manevi bazı hakları ertelenmektedir. ATILIM, yetki ve refah paylaşımı bağlamında daha paylaşımcı ve yol açıcı bir anlayışla hizmet verecektir. ATILIM’ın standartları belli ve her üyesinin bilgisi dahilinde şeffaf olacaktır. Bir kişi ortalama olarak kaç yılda nereye ulaşacağını, ne kadar emek verirse ne kadar kazanabilecek olduğunu, ne zaman hangi unvanı almasının mümkün olduğunu baştan bilecektir. Bu bağlamda, verilen sözler tutulacak, aynı programı bir kişi 10 yılda bitirirken, başkası iki yılda bitirmeyecektir. Veya aktif ders veren bir kişi herhangi bir eğitmen programında 15 yılı aşan sürelerle bekletilmeyecek, “diploma olmasa da olur, sen gönüller sultanısın” şeklinde teselliler yerine hak edilen diploma veya unvan varsa hak ettiği zaman verilecektir. Ayrıca, anlamsız politikalar ve iç çekişmelere fırsat vermeden, şeffaf bir yönetim anlayışıyla hareket edilecektir. ATILIM’da katılımcı bir karar mekanizması olacaktır. ATILIM’ın yönetiminde bütün kararlar liderin iki dudağı arasında olmayacaktır. Yıllarını adamış her birey, bu kadar emek verdiği yapının devamı için alınacak kararlarda söz hakkı olacaktır. Bu bağlamda, farklı tavsiye ve karar mercileri oluşturularak, idari ve eğitim


Atmış olduğumuz adım, Wing Tsun-Escrima ve diğer savunma sanatlarının bir kişiye değil, kurumsal bir yapıya bağlı şekilde şeffaf, kriterleri belli, hak yenmeyen ve hakkın karşılığı teslim edilen bir kimlik oluşturma niyetiyle atılmıştır.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

27


yönetimi daha koordineli ve katılımcı bir şekilde ele alınacaktır. ATILIM sadece bir hobi değil, isteyen için geçimini sağlayacağı bir iş olacaktır. Wing Tsun veya Escrima özellikle son 40 yıldır ticari bir yapıda öğretilmektedir. Buna rağmen, bu işten hayatını idame ettirebilecek kadar maddi gelir kazanan kişi sayısı oldukça sınırlıdır. ATILIM, çağdaş yönetim modeliyle savunma sanatı eğitmenliğini iş haline getirmek isteyenler için gerekli koşulların oluşmasına imkan verecek bir işletme anlayışına sahip olacaktır. ATILIM ürün çeşitliliğini geliştirecek ve daha geniş bir müşteri portföyüne erişecektir. Kuruluş aşamasında ATILIM’ın sacayağı WingTsun, Escrima ve TaktikEğitimdir. Bunlara ilaveten zaman içerisinde bir yönetim modeli olarak ATILIM bünyesinde diğer savunma sanatlarını da dahil ederek genişleyecek, ilave hizmetler sunarak müşteri portföyünü geliştirecektir. Bu çerçevede, ATILIM’da sürekli bir inovasyon ve AR-GE faaliyeti devam ederken, savunma sanatları konseptine ve pazarına yeni açılımlar sağlanacaktır. Daha geniş müşteri portföyüne ve yeni pazar imkanlarına ulaşmak, ATILIM eğitmenleri için daha fazla gelir getirici hale evrilecektir. ATILIM sadece kas ve bedene değil, aynı zamanda akla da hitap edecek, üyelerinin kapasite geliştirmelerine katkı sağlayacaktır. Mevcut dövüş sanatları eğitimleri genelde öğrencinin sadece sportif/ dövüşebilme becerilelrine ağırlık vermekte, diğer tarafta kişisel gelişim ve disipline yönelik konularda eksiklikler

28 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

oluşmaktadır. ATILIM öğrencileri, sadece bir savunma sanatı değil, onlarca farklı konuda kendilerinin kişisel gelişimine katkı sağlayacak seminerler ve okuma malzemeleriyle kendilerini zihnen de geliştireceklerdir. Öğrenciler, kapasite artırımıyla sadece sportif etkinliklerinde değil, gündelik hayattan tutun, iş hayatlarına kadar pek çok alanda muhatapları için rol model olabilecek hale geleceklerdir. ATILIM bir çeşit sürekli eğitim merkezi gibi faaliyet gösterecektir. Ne üyelere altından kalkılması imkansız yük yüklenecek, ne de üyelerin durağan bir halde kalmalarına müsaade edilecektir. Kişisel gelişimde sınırsız kapasite artırımı gayretinde olunacaktır. Sorumluluk ve yetki dağıtılacak, sınırlar belirli olacaktır. ATILIM bünyesinde sorumluluk paylaşılırken, yetki de paylaşılacak, sorumluluk verilen kişi yetkisiz bırakılmayacaktır. Buna ilaveten, yetki ve sorumluluğun sınırları baştan belli olacak, kimse kimsenin alanına girmezken, herkes hesap verebilir olacaktır. BEN değil BİZ, SÖZDE değil ÖZDE AİLE olunacaktır. Wing Tsun’un aile sistemi olarak var olduğu iddia edilmektedir. Ancak, zaman içinde tecrübeler ailenin sadece Baba için var olduğu, bunun dışında aile üyelerinin Babanın bekası için harcanabileceği bir yapı haline geldiği üzülerek görülmektedir. ATILIM iş yaparken iş kuralları çerçevesinde sömürüye izin vermeyen bir anlayışla çalışırken, aile olmanın gereği olan birlik ve beraberlik anlayışını gerçek manada yerleştirmeye gayret edecektir. ATILIM’da sadece ödenecek

paralar değil, kazanılacak paralar da bellidir. ATILIM sadece alacak olduğu paraya göz koymuş halde davranmayacak, ödeyeceği paraları da baştan ilan edecektir. Asistanlar ve eğitmenler hangi iş karşılığı ne alacağını bilecekler, kimse ne olduğu belli olmayan çeklerle oyalanmayacaktır. BudoTURK: ATILIM’ın gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sifu Hasan AKIN: 10 Mayıs 2015 tarihinde kuruluşunu ilan ettiğimiz ATILIM DövüşSanatları ve TaktikEğitim Organizasyonu markasıyla kısa sürede beklediğimden daha iyi bir kabul gördüğümüzü rahatlıkla ifade edebilirim. Şimdiden sıklet merkezi Türkiye olacak şekilde dört farklı ülkede faaliyetlerimize başladık. Elbette emekleme aşamasında olduğumuz için gruplarımız göreceli olarak çok kalabalık değiller, ancak kuruluş aşamasını oldukça başarılı şekilde atlatmakta olduğumuzu düşünüyorum. Arkadaşlarımız elini taşın altına koymaya başladılar ve oldukça güzel bir motivasyon ve sinerji yaklanmış halde. Mevcut dövüş sanatları camiasında daha önce kimsenin uygulamadığı pek çok yenilikle nitelik olarak şu an bile büyük kabul edilen organizasyonlarla (tatlı bir) rekabet edebilecek haldeyiz. Bu motivasyonumuzu muhafaza ederek kısa sürede, onyıldan daha uzun süredir faaliyet gösteren organizasyonlarla nicelik olarak da rekabet edecek hale geleceğimizden eminiz. BudoTURK: Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çıktığınız yolda başarılar dileriz. Teşekkürlerimle...


ATILIM sadece kas ve bedene değil, aynı zamanda akla da hitap edecek, üyelerinin kapasite geliştirmelerine katkı sağlayacaktır. Mevcut dövüş sanatları eğitimleri genelde öğrencinin sadece sportif/ dövüşebilme becerilerine ağırlık vermekte, diğer tarafta kişisel gelişim ve disipline yönelik konularda eksiklikler oluşmaktadır. INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

29




BUDO YAYINLAR

DVD KAMPANYALARI

2 DVD x 30 € 5 DVD x 70 €

Bütün kataloğumuz için.... 30 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


ÖZEL

KOLEKSİYONCULAR İÇİN

10 DVD x 129.99 € - 35% İNDİRİLEBİLECEK VİDOLAR: 6 Video x 50 €

İNDİRMEYE HAZIR

VİDEOLAR 2 VIDEOS x 20 € 6 VIDEOS x 50 € 2 VİDEO x 20 € 6 VİDEO x 50 €

budointernational.net

İndirmeye Hazır 500 İngilizce Video ANINDA İNDİRİN Dil seçeneğine göre sınıflandırılmış yeni video kataloğumuz hazır.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

31


Te k P a r ç a Ü CR ET SİZ V i d e o Universal Pictures’ın Avrupa temisilciliği adına Budo International tarafından yapılan ikinci videoyu sunmaktan memnuniyet duyuyoruz. Dövüş sanatları camiasında bütün zamanların en büyük yıldızı olan Bruce Lee efsanesi hakkında istisnai bir eser. Tim Tackett, Ted Wong, Mike Anderson, Joe Lewis veya Ralph Castro gibi öğrenci ve arkadaşları Bruce Lee’nin fiziksel yetenekleri ve zekası hakkında konuştular. Aynı zamanda Cass Magda veya Burton Richardson gibi aksiyon filmleri aktörleri ile ikinci nesil öğrencilerine ilavete halen en büyük dövüş sanatı ustalarının fikirlerini de sizler sunuyoruz.

Sakın Kaçırmayın!

32 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


DVD KAMPANYASI

: 2 x 30 €

2 DVD sadece 30 €

İNDİRİLEBİLİR VİDEO

: 6 x 50 €

6 Video sadece 50 €

ÖZEL KOLEKSİYON

: 10 DVD sadece 129.99€.

35 % İNDİRİM

Tek Parça ÜCRETSİZ Video Sadece:

budointernational.net INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

33


Paolo Cangelosi

Kung Fu

C

+ Röportaj: BudoTURK INTURA NERA’nın Ana Merkezinde icra edilen bir seminer vesilesiyle, herkes için harika bir tecrübe olan “Oriente Carrara Festivali”nin müdavimleri olarak, ismini vermeye gerek olmayan çok tanıdık bir sima ile birkaç kelam etme fırsat ve ayrıcalığını bulduk. Esasen, düzenli okuyucularımız Grand Master Paolo Cangelosi’nin 15 yılı aşkın tecrübesine dayanarak engin dövüş sanatları bilgisiyle alakalı eğitim videoları yayınlaması yanında sayısız makale ve dergi kapağıyla “Budo Uluslararası”nın sponsor olduğu bir dizi etkinlik ve uluslararası galalarda yer aldığını ve sürekli işbirliği şeklinde dergimize paha biçilmez katkılarda bulunduğunu iyi bilirler. 35 yılı aşan bir süredir geleneksel Çin dövüş sanatlarını yaymaya kendini adayan Ustayı bugünlerde daha çok kişisel savunma ve dövüş sporları konusunda spesifik yaratıcı programlar geliştirilmesiyle uğraşırken görüyoruz. İtalya’da ve dünyada giderek artan bir medya ilgisiyle karşı karşıya bulunan ve takipçileri sürekli olarak artan Dövüş Sanatları alanının ilerlemesiyle alakalı halihazırda yürütmekte olduğu projeler konusunda kendisini tebrik etmek istedik. İşte okuyucularımızı son gelişmelerden haberdar etmek ve dövüş retoriğinden

34 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

uzak durarak bütün eğitmen ve öğrencilerin hiçbir zaman göz ardı etmemesi gereken değerler olan saygı ve minnettarlık konularında açık bir mesaj göndermek amacıyla Grand Master Paolo Cangelosi’nin bizlere lütfettiği dobra dobra bir mülakat. Budo Uluslararası (B.I.): Öncelikle burada okulunuzun Genel Merkezinde gerçekleşmekte olan etkinlikle alakalı bir soru soralım. Nedir bu etkinlik? Grand Master Paolo Cangelosi (GM P.G.): Bugün burada iki konuyu ele alan sunumlar yapılacak. Shuai Jiao ve Jiao Li, Çin menşeli ayakta dövüş ve yerde dövüş sanatları. Bunlar “Serbest Dövüş” kurslarımızda ele aldığımız geleneksel stillerle aramızda bir bağ sağlayarak daha da gelişmemizi sağlıyor. Aynı zamanda bu bölümde silahlı dövüş ve kılıç oyunları da yer alıyor. B.I.: Dolayısıyla bu komple bir sistem… GM P.C.: Evet, yıllarca geleneksel Çin, Japon ve Tayland stillerinin temel tekniklerini dövüşe uygun bir karışım halinde birleştiren bir metot geliştirerek W.M.A. (Warrior Martial Art), Savaşçı Dövüş Sanatı, adı verdiğim bir sistem


INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

35


36 BUDO TURK - 1. Say覺 - Ocak 2016


kodladım. Bu bölüm bütün okullarımızda geliştirildi ve aynı zamanda müsabakaya uygulanabilir hale geldi. B.I.: WMA sistemine müsabaka unsurunu bu şekilde mi kazandırdınız?

hiç ele alınmamıştı ve sadece bir dövüş antrenmanı metodu olarak kullanılıyordu ve şimdilerde kursumuzun sadece ilk aşamalarında olsa da bazı atletlerimizi ringde mücadeleey çıkacak şekilde hazırladık.

GM P. C.: Evet doğru. Sportif alana uygun bir hale getirmek için bir Yönetmelik çıkarttık ve üç kategori belirledik: amatör, yarı-profesyonel ve profesyonel. Burada mevcut bütün yakın dövüş, yumruk, tekme, dirsek, diz, tutma ve ayakta dövüş tekniklerinin kullanılması, yer dövüşünde teknik olarak sadece kırış ve boğmaların serbest olması ve neticede yer dövüşüyle dövüşlerin bitmesi planlanmaktadır. Müsabık atletlerin seviyelerine bağlı olarak, Yönetmelik full kontak veya hafif kontak ve nispeten koruma ekipmanı kullanılmasına imkan vermektedir. B.I.: Halihazırda okullarınızda geliştirmiş olduğunuz yeni sisteme entegre olmuş atletler de bulunmakta değil mi?

Kurallarımız çerçevesinde iki takımımızın da yer aldığı bir etkinlik olan Angelo Baglio tarafından Turin’de organize edilen galada da olduğu gibi bu sıralar sistemimizi bazı etkinliklerde tanıtmaya başlıyoruz. B.I.: Yönetmelik ve temas sporları ele alındığında ve özellikle de son zamanlarda oldukça yaygınlaşan MMA gibi disiplinlerle karşılaştırıldığında, AMMyi nasıl bir yere oturtmayı düşünüyorsunuz?

GM P.C.: Çok yakında, 18 Ocak’ta, yine WMA’yı tanıtmak için Gcenova’da olacağız ve mümkün olduğunca bu sistemi yaymaya devam edeceğiz. Sistemimizi öğrenmek ve uygulamak isteyenler her zaman bizimle temasa geçebilirler. Bu eğitim sistemi okulumda her zaman mevcuttu. Programlarımızda “genel teknik” alanı olarak adlandıra geldiğimiz bir bölümdü. Sonraları zamanla gelişerek halihazırdaki “Serbest Dövüş” şeklindeki mükemmelliğine ulaştı. Geçmişte, bu şekilde bir müsabaka boyutu

GM P.C.: Benim istediğim mevcuda bir tane daha full kontak tarzı bir spor eklemek değildi çünkü bunlardan zaten yeterince mevcut. Tekniklere daha artistik bir hava katmak ve daha bir netlik ve etkililik kazandırmak istedim. Ancak “Cangelosi Serbest Dövüş” stilinin esas amacı tekniği ön plana çıkartmaktır zira dövüş sanatları alanında mevcut bulunan bütün o malzemeleri göz ardı etmemek lazım. Ben her şeyin tekme veya yumruğa indirgenmiş bir hale dönüşmesini arzu etmiyorum. Elemanlarımın ellerinden geldikçe Dövüş Sanatları tekniklerini ortaya koymalarını istiyorum. Bu bağlamda kendi sistemimden yerde sırtüstü yatmayı çıkardım çünkü benim kanaatime göre bu sokak dövüşünde oldukça gülünç ve yersiz; üstelik bir dövüş sanatının etik yönüne de saygı duyulmalı. Kurallarımız uygulayan kişinin bütün teknik ve artistik yeteneklerini ortaya koymasını,

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

37


38 BUDO TURK - 1. Say覺 - Ocak 2016


kullanmasını sağlayacak ve bütün bunları bir veya birkaç harekete indirgemeyeceği bir şekilde dizayn edilmiştir. B.I.: Teknik yeteneklerden bahsetmişken, Carrara’daki son “Oriente Festival”inde oğlunuz Shan’ın ringe çıktığına şahit olduk. Oğlunuz nasıldı? GM P.C.: K1 kuralları çerçevesinde dövüştüğünü düşünürsek oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Geleneksel Kung Fu stillerinden gelmesi ve son zamanlarda da Muay Tai üzerine uzmanlaşması bakımından bu tip kurallar aşırı cezalandırıcı olabiliyor. Rakibi özellikle K1’de oldukça hazırlıklı ve tecrübeliydi fakat karşılaşacağı tüm güçlüklerin farkında olmasına rağmen Shan ringe her zamanki cesaretiyle çıktı. İyi iş gördüğünü düşünüyorum çünkü rakibini oldukça uygun bir şekilde karşıladı; kendisine ve yöntemlerine biraz fazlaca güven duyarak tekniklerini sık sık değiştirdi ve bence bu iyi bir durum. K1’de halen daha bireysel teknikler uygulamaya karşı bir eğilimi olduğunu görüyorum, fakat saldırı ve kontr-ataklarında daha fazla kombinasyonlar denemeli. Her neyse, bence dövüş oldukça iyiydi, kazandı ve şimdi hem Muay Tai’de hem de Superkombat’da farklı tecrübelere doğru yelken açacağız. B.I.: Aslına bakarsanız dövüşün medya boyutuyla Superkombat çerçevesinde ve teknik düzeyde böylesine önemli bir etkinlik çerçevesinde gerçekleşmiş olması elde edilen sonuca biraz daha önem katmıyor mu? GM P.C.: Elbette. Etkinlik WTKA tarafından oldukça başarılı bir şekilde organize edildi ve her zaman olduğu gibi elimizden

gelenin en iyisini yapmaya gayret ederek yolumuzda ilerleyeceğiz. B.I.: Dövüş sanatları ve dövüş sporlarına geri dönersek, bu birbiriyle oldukça alakalı ancak birbirinden çok farklı iki dünya arasında nasıl bir bağlantı var sizce? GM P.C.: Teknikler yoluyla. Teknik kısım, kolların ve ayakların kullanılması, hem Çin ve Japon Dövüş Sanatlarında hem de ring sporlarında aynı. Tek fark kurgulamada hareketler ince elenip sık dokunarak öldürücü ve tehlikeli darbeler çıkartılıyor ve koruma ekipmanlarıyla tehlike düzeyi ayarlanıyor. Fakat neticede spor da olsa Karate, Kung Fu, Jiu Jitsu ve benzerlerinden gelen bir dövüş ortamı oluşturuluyor. Ortak nokta işte bu. B.I.: Öyleyse oldukça önemli bir ortak örgü var… Fakat safi teknik hareketlerin ötesinde de meydana gelen bir şeyler yok mu sizce? GM P.C.: Tabi ki var! Dövüş Sanatlarını ve dövüş sporlarını çerçeveleyen değerler vardır. Her zaman dediğimiz gibi saygı ve minnet hisleri bu disiplinlerin temelini oluşturur. Bu hususta Dövüş Sanatları ile alakalı bir olumsuz yönü burada belirtmek istiyorum. Son yıllarda değişik uluslararası toplantılar vesilesiyle ring sporları çevrelerinde sıklıkla dolaşmaya başladım ve büyük bir memnuniyetle vurgulayabileceğim bir değer olarak atletler, antrenörler ve diğer camia mensupları arasında sürekli olarak bir aidiyet ve büyük bir saygı hissinin var olduğunu gördüm; bu değerler Dövüş Sanatları camiasında o kadar da sık rastlamadığımız şeyler. Hatta genellikle gördüğüm şey şu, kıskançlık, çekememezlik,

“Her şeyin tek bir yumruk ya da tekmeye indirgendiğini görmek istemiyorum… Elemanlarımızın Dövüş Sanatları tekniklerinden mümkün olduğunca çoğunu göstermelerini istiyorum” saygı ve minnet yoksunluğu. Açıkçası dünyadaki geçmiş ve mevcut bütün Dövüş Sanatları eğitmenlerinin başarısının bununla bir alakası var. En son düzenlenen Festivalde başıma gelen bir şeyi anlatayım; uzun yıllar okulumda antrenman yapmış bazı eski öğrencilerime rastladım ve benden sadece birkaç adım ötede olmalarına rağmen benimle göz göze gelmemek için ellerinden geleni yaptılar. Kontak kurmaktan kaçındılar, oysa dövüşün ardından ringden yeni inmiş eski bir dosta karşı beraberlik adına gösterecekleri tek şey bir gülümseme veya bir baş işareti olabilirdi. Neden böyle bir davranış? Oysa bunlar, bu davranışların tam aksini öğreten ve saygı ve minnettarlığın zirve derecede önemli değerler olduğu Dövüş Sanatlarına yakışmıyor… bu insanlar muhtemelen hiçbir bir şeyin farkında değil! Ve bunu

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

39


“Son yıllarda değişik uluslararası toplantılar vesilesiyle ring sporları çevrelerinde sıklıkla dolaşmaya başladım ve büyük bir memnuniyetle vurgulayabileceğim bir değer olarak atletler, antrenörler ve diğer camia mensupları arasında sürekli olarak bir aidiyet ve büyük bir saygı hissinin var olduğunu gördüm; bu değerler Dövüş Sanatları camiasında o kadar da sık rastlamadığımız şeyler”

40 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

içimde bir buruklukla ifade ediyorum: halihazırda Dövüş Sanatları camiasının gerçeği bu ve maalesef bu durum hepimizi sürekli olarak temsil ediyor. B.I.: Konuyu değiştirirsek, self defans ile alakalı çalıştığınız ve bu dönem FAD kursunda başlatacağınız yeni proje hakkında konuşabilir miyiz? GM P.C.: Bütüncül bir Defans Aksiyonu olarak F.A.D. sistemi bir dizi tekniklerden ve self defansa yönelik aletlerin kullanılmasından oluşan, severek yaptığım bazı hobilerimi bir araya getirip Dövüş Sanatlarına ilave ederek geliştirdiğim bir program. Programa ateşli silahlar, okçuluk, bıçak, bazı self-defans teknikleri ve ileri düzey güvenli sürüş teknikleri ekledik. Böylelikle biraz eğlenmek isteyenlerden tutun da, heyecan ve macera arayan kişilere kadar ve aynı zamanda profesyonel meslek mensupları da dahil olmak üzere herkese uygun bir kurs oldu. Bu teknikler kamu güvenliği için kullanılabilecek yararlı teknikler ve aynı zamanda Dövüş sanatlarını tamamlayıcı mahiyette. Tabancayla ateş etmek, yay kullanarak ok atmanın kendine has lezzetini hissetmek bir kum torbasının karşısına geçip tekme ve yumruk atmaktan oldukça farklı şeyler ve oldukça sıra dışı bir konsantrasyon gerektiren aktiviteler. Bıçakların ne kadar tehlikeli olabileceğini hepimiz biliyoruz ve bıçağı kullanmak için gerekli emniyet ve güvenin neler gerektirdiğinin de farkındayız. Araçları oldukça ekstrem şartlarda sürüyoruz, böylece ani adrenalin akışını kontrol altına alıp, ani dönüşlerde, ani fren ve hızlanmalarda aracı doğru ve içgüdüsel olarak kullanmayı öğreniyoruz. Bütün bunlar bir

araya getirilip diğer tekniklerle harmanlanarak F.A.D.’nin çerçevesi tanımlanıyor. Bir eğitim hipodromunda okçuluk için boy hedefleri, tabanca için hedef tahtaları yerleştirerek ve bıçaklı ve bıçaksız durum senaryoları için sahneler oluşturarak kursta öğretilen her şeyi hayata geçireceğiz. Bunlar başı ve sonu belli olan ve giderek gelişen bir süreçte seviye atlanan kısa fakat komple kurslar. B.I.: Öyleyse bu kurs dövüş sanatları ile uğraşsın uğraşmasın herkes için uygun bir kurs? GM P.C.: Elbette. Tabi ki, tecrübelerim Dövüş Sanatları ile uğraşmış ve belirli bir geçmişi olan kişilerin daha iyi vücut kontrolü, duruş ve koordinasyonları olduğu için belirli bir avantaja ve üstünlüğe sahip olduğunu gösteriyor. Fiziksel yönünü göz ardı etmeksizin söylemeliyim ki, bir saat boyunca tabanca ile atış yapmak hem zihinsel hem de fiziksel açıdan oldukça yorucu bir iş. 15-16 kiloluk bir yayla 100 tane ok atmak da kas kullanımı açısından hiç de yabana atılacak bir şey değil. Tabi sadece fiziksel bir iş değil bu, aynı zamanda zihinsel bir aktivite… bir de insanı enerjik olarak da etkileyen eğlenceli bir yönü de var. Yaptığımız ilk derslerde öğrencilerin oldukça heyecanlı ve ilgili olduğunu buradan duyurmaktan oldukça memnuniyet duyuyorum. B.I.: Görüşmemizin neredeyse sonuna yaklaştık. Okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz neler var? GM P.C.: Her şeyden önce Budo International ve Dövüş Network portalı ile işbirliği içerisinde gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerin


oldukça mutluluk ve gurur verici olduğunu söylemeliyim. Kanaatimce kültürel açıdan bakıldığında bu dergi ve portal faaliyetlerinin dünyanın her tarafında meydana gelen olaylar ile alakalı ilgilileri bilgilendirme ve güncel tutma konusunda çok mühim araçlar olduğunu düşünüyorum. Bir de Budo International’ın, ilgililere hem isterlerse her zaman ulaşabilecekleri bir platformda ve hem de evlerinde koleksiyonlarına ekleyebilecekleri bir şekilde hem basılı hem de online olarak okuyuculara ulaşacak olmasından dolayı ayrıca mutluyum. Budo International okuyucuları ellerinin altında Dövüş Sanatları ve Uzakdoğu disiplinleri ile alakalı her şey konusunda tam ve komple bilgiler elde edebilecekleri bir araç olduğunun farkındalar. Bu nedenle hepimizin bu projeyi sonuna dek desteklemesi gerektiği kanaatini taşıyorum. B.I.: Okuyucularımızın giderek artan bir enerjiyle yolumuza devam edeceğimizi bilmelerini istiyoruz ve Sizi de Budo International sayfalarında görmeye devam etmek istiyoruz. Ne dersiniz? GM P.C.: Kesinlikle, bu konuda elimden geleni yapacağım. B.I.: Çok teşekkürler, Usta! GM P.C.: Ben teşekkür ederim

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

41








REF.: • DVD/SERAK-1

Pukulan Pencak Silat Serak is a very brutal and devastating Art. The Arts concept its to dominate and take over battleground and space, fast dominating space and engulfing opponents to prevent them from being able to use their weapons or body. Once space is acquired, the base and angle are taken to control opponents rotation or projection, rooting or uprooting is produced from the smallest expression of touch or angle and base position, this we call “Lengket” or sticky. Keeping very close to opponents when striking or using a weapon and putting opponents on “Slywa” or weightless stage of spinal and muscle misalignment. Once rooting takes place, the strike makes massive contact in the body that has no muscle or skeletal protection. “Sambuts” are finishes meaning something very hard to walk away from especially when compression of neck or spine, so finishing means its a done deal. The opposite of that is a “Buang” that stands for throws less devastating in the beginner levels but taught to learn mechanics that in later phases of development of the student or practioner can be modified to “Sambuts” for devastating throws. Compressing skeletal structure, weapons and body structures or striking, grapping defense and offence are all played and studied in our platforms. In this video there's a beginner “Pantjar” platform, also the “Jurus”, which are the playbooks of the system of Pukulan Pencak Silat Serak, are played here. This platform teaches where to be in position to attacker, the platform is 3 dimensional and teaches where opponents body's alignments are the weakest to point of contact the platform. It also teaches how to deal with multiple opponents and space needed, base angle and levers are all play here. Hope you enjoy my small offering into a vast large Art. “Hormat Terima Kasi”.

All DVDs, wichi is produced by Budo International, si provided and alone in the formats DVD-5 or MPEG-2, in VCD, DivX or the like is however neves offered with a special holograma sticker. Besides our DVD is characteristed coverings by the hig quality in pressure and material. If this DVD and/or the DVD covering do not corespond to the requirements specified above, it concerns illegal pirat copy.

ORDERS: Budo international.com


Master Shaolin Shi Yanti is a monk of the 34th generation of the Songshan Shaolin Temple and a direct disciple of Venerable Abbot Shi Yong Xin. In this his first work for Budo International, he presents the Luohan Shibashou, one of the older and most representative basic forms of empty hand of the Shaolin Temple. According to the book "Shaolin Quan Pu", in the Sui Dynasty, the Shaolin's warrior monks developed a series of simple movements, chosen according to the "18 Luohan statues", hence the name Luohan Shou Shi Ba (18 hands of Luohan). The style of this Taolu is particular and in its continuous movements can be clearly seen combinations of real and unreal movements, defense and counterattack, and a variety of hidden movements. The main hand techniques in this Taolu are those of the palms, and learning requires great agility and coordination, as well as mastering the positions Xubu, Dingbu, Gongbu and Mabu and their features.

REF.: • DVD/YANTI-1

All DVDs, wichi is produced by Budo International, si provided and alone in the formats DVD-5 or MPEG-2, in VCD, DivX or the like is however neves offered with a special holograma sticker. Besides our DVD is characteristed coverings by the hig quality in pressure and material. If this DVD and/or the DVD covering do not corespond to the requirements specified above, it concerns illegal pirat copy.

ORDERS: Budo international.com


Chuck Norris EJDERİ ANLATIYOR + Röportaj: Martial Cinema

Metin: Gladys Caballero & Pedro Conde Kapak fotoğrafı: Michael Tudela Metin fotoğrafları: Pedro Conde

42 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


“Uluslararası Şampiyonadan kısa bir süre sonra Bruce Lee’den bir telefon aldım ve bana başrollerinde Dean Martin ve Elke Sommer’ın olduğu ‘The Wrecking Crew’da düblor koordinatörü olarak anlaşma yaptığını söyledi. ‘Senin çok iyi yapabileceğini düşündüğüm küçük bir rol var’ -dedi.

B

ruce Lee, “Ejder’in Dönüşü (Way of the Dragon)’’ndeki mafya babası John Benn ile tanıştığında ona ‘’John, bu filmle seni zengin etmeyeceğim fakat ünlü edeceğim’’ dedi. Aslında kimse onun sayesinde zengin olmadı, ancak kazandığı ün ve itibar ile, en azından onunla yolları kesişecek kadar ‘şanslı’ olanların büyük çoğunluğu, yanında yıllarca saltanat sürdüler. Chuck Norris de bunlar arasındaydı ve bir istisna değildi.... Şüphesiz “Ejder Kalesi (Enter the Dragon)” dövüş sanatları sinemasının mükemmel bir klasiğiydi, gerçekten de Yedinci Sanat (sinema) tarihinin en iyi dövüşü “Ejderin Dönüşü”nde Bruce Lee’nin Roma Kolezyumu’nda Chuck Norris ile karşı karşıya gelişiydi (orjinalinde adı “Way of the Dragon” olan film, ABD’de “Return of the Dragon” adıyla piyasaya çıkmıştır). Hiç kuşkusuz o zamanlar “asrın dövüşü’’ olarak kaydedilmişti, doğrusu öyleydi ve hala da öyle çünkü 40 yıl önce çekilmiş olmasına rağmen şu ana kadar hiç bir dövüş sanatı filminde alt edilemedi. Bruce Lee’nin ölümünden sonra, “dövüş sanatları kralı”nın tahtı sahipsiz kaldı; onun yerini alabilecek yeteneğe sahip Doğulu bir aktör yok gibi görünüyordu, bunun üzerine Hollywood bir alternatif aramaya koyuldu. Mantık olarak o zamanlar ünü ve dövüş bilgisiyle bu pozisyonu doldurabilecek tek Batılı Chuck Norris idi. Dövüş sanatları sineması adıyla anılabilecek ekolün ilk Batılı aktörü, yıllar sonra Steven Seagal, Jean Claude Van Damme, Jeff Speakman, Wesley Snipes v.b gibi aktörler tarafından takip edilecek bir yol açtı.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

43


Chuck Norris, dövüş sanatları sinemasındaki düşüşü öngörerek, her biri 90 dakikalık üç deneme yayınını içeren ve 45 dakikadan 200 bölümlük ‘’Walker, Texas Ranger’’ televizyon dizisiyle ilk önce Amerika’da ve daha sonra da dünyanın geri kalanında büyük bir başarı yakaladı. Büyük yıldızlar ve bir kaç dövüş sanatı uzmanı bu dizide yer aldı. Kuşkusuz Chuck Norris’e sinema dünyasına girebilme şansını veren Bruce Lee idi ve yakaladığı fırsatı ustaca verdiği kararlarla değerlendirmesi ve iyi şansı sayesinde Chuck Norris, bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde marka haline gelmiş ve en çok saygı gören dövüş sanatı aktörüdür. Fakat, Bruce Lee ve Chuck Norris arasındaki arkadaşlık nasıl doğdu dersiniz?

44 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

“Bruce Lee ile 1968’te New York’ta, Madison Square Garden’da düzenlenen ‘All American Grand Championship’ turnuvasında tanıştım. Ben bir müsabıktım, o ise bir ünlü. Kazandığım zaman, sponsorum beni Bruce Lee ile tanıştırdı. Onun kim olduğunu bilmeme ve onunda beni turnuvada görmüş olmasına rağmen birbirimizi şahsen tanıma şansımız olmamıştı. Onu 1964 ‘International Championship of Long Beach’teki harika gösterisinde izlemiştim ve aktör olarak işlerini Green Hornet dizisinden biliyordum. Bruce beni tebrik etti ve finallerde Joe Lewis’i yenişimin benim için ne kadar zor olduğunu itiraf etti. İçtenlikle sohbet ettik ve aynı otelde kaldığımız ortaya çıktı. Saat 10.00’dan beri dövüşüyordum ve çoktan 23.00 olmuştu. Çok

yorgundum fakat onu daha fazla tanımak istiyordum. Böylece konuşmaya başladık, felsefi ve teknik mütalaalarda bulunduk, daha sonra bir taksi tutup birlikte otele döndük. Sohbet koyulaşmıştı. Asansöre bindik ve onun odasının olduğu yedinci katta durduk, benimki dokuzuncu kattaydı. Fakat konuşmaya devam ettik böylece asansörden indim ve sohbetimize koridorda devam ettik, neredeyse geceyarısıydı ve sonrasında bildiğim şey ceketimi çıkarmış, antrenman yapmaya başlamış olduğumuzdu. Size yemin ederim tekrar saatime baktığımda saat sabahın 7’siydi! Bruce o kadar hareketliydi ki bana yalnızca 20 dakika gibi gelmişti. Kimsenin otel güvenliğini arayıp koridorda tuhaf hareketler yapan iki deliden şikayetçi olmaması inanılmazdı.


İki saat içinde Los Angeles’a dönüş için uçuşum olduğuna inanamıştım. ‘Dert etme’ –dedi Bruce- ‘döndüğümüzde birlikte antrenman yapacağız.’ Kısa süre sonra beni kendisiyle antrenman yapmam için California, Culver City’deki evine davet etti. Bruce, kendi yaptığı tahta adam (wooden dummy), vuruşlarını çalıştığı saman sarılı direk, göğüs korumaları ve boks eldivenleri dahil her çeşit antrenman aletine sahipti. Haftada iki kez, seans başı 3-4 saat antrenman yaptık. Bunu iki yıl boyunca sürdürdük. Bruce bana bazı Kung Fu tekniklerini öğretti, bende ona biraz Tae Kwon Do tekmelerini gösterdim. Bruce ve ben birlikte antrenman yapmaya başladığımızda, o asla yüksek tekmeler kullanmadı, onun anlayışında tekmeler kalçanın aşağısına temel alınmıştı, bu yüzden ben tekmelerini biraz daha yükseltmesini önerdim. Ona yüksek tekmeyi öğreten bendim. Bruce kafaya tekme atmanın, bacaklara yumruk atmakla aynı şey olduğuna inanıyordu, ki öte yandan yine de mantıklı, ve Jeet Kune Do’daki ayak çalışmaları da bu anlayışa dayanıyordu. Fakat ben ona istediği her yere tekme atabilecek yeterli yeteneğe sahip olması gerektiğini söyledim ve böylece ona yüksek tekmeleri, döner tekmeleri vb. öğrettim ve elbette, çok hızlı öğrendi! Yeni şeyleri öğrenmeye ve uyarlamaya yönelik özel bir becerisi vardı. Altı aydan daha az sürede bu tekmeleri en az benim kadar uygulayabildi ve onları muazzam bir etkililikle kendi repertuarına ekledi. Bu becerisine kendi evindeki spor salonunda bulunan çok yönlü antrenman aletlerinin son derece büyük katkıda bulunduğuna inanıyorum. Bu alanda Bruce, herkesin çok

çok önündeydi ve bununda dışında dövüş sanatlarında inanılmaz derecede yetenekli ve dirayetli, tanıdığım en güçlü adamdı.” Chuck Norris o antrenman yıllarına ait sevdiği bir kaç anı hatırlıyor ve bazen onlarla ilgili dikkat çeken açıklamalar yapıyor...

Bruce bana bazı Kung Fu tekniklerini öğretti, bende ona biraz Tae Kwon Do tekmelerini gösterdim.

“Bruce Lee, Amerika’da yalnızca karate bilinirken, eldivenleri ve korumaları ilk kullanan kişi olarak kesinlikle Full Contact konusunda bir öncüydü, fakat ....” - Chuck Norris gülümseyerek ekliyor“asla dövüşmedi! Onunla 2 sene antrenman yaptım ve benimle asla dövüşmedi. Ne zaman ‘Bruce hadi biraz kapışalım’ desem, O ‘Hayır, hadi biraz daha teknik çalışalım, teknik’ diye cevaplardı, yani hiçbir zaman onunla dövüşemedim. Sürekli teknik çalışıyordu, vov! (Norris iki adet hızlı yumruk tekniği gösteriyor ve pozisyonuna geri dönüyor) ve işte bu kadar!” Pekçok okuyucu “Neden hiç dövüşmediler? O antrenmanlarda ne yaptılar?” diye merak edebilir. O zamanlar makiwaranın (çeşitli geleneksel karate stillerinde kullanılan antrenman aleti) dışında dövüş sanatlarında kullanılan sadece bir kaç antrenman aleti

bulunuyordu. Bruce Lee diğer sporların antrenman aletlerini uyarlamada tam bir öncü ve yenilikçiydi, hatta antrenmanlarını iyileştirmek için kendi aletlerini bile tasarlamış ve icat etmişti. Chuck Norris, diğer pek çok dövüş sanatı ustası gibi, bu aletler ile kısa zamanda harika sonuçlar alınabileceğinde hemfikirdi. “Bruce Lee evinde harika antrenman gereçlerine sahipti ve tüm yaptığımız buydu, yalnızca antrenman: kum torbasına yumruk, tekmeler ve bu tarz her şey. Asla dövüşmedik, ben profesyonel bir dövüşçüydüm, o ise değildi. Fakat o, iyiydi, çok iyiydi. Büyük olasılıkla gerçek bir karşılaşmada onu yenerdim, fakat ne Bruce Lee ne de ben o noktaya gelmek istemedik.” İlginç bir şekilde ve herkesin düşündüğünün aksine, Bruce Lee’nin Chuck Norris’i bir filmde rol alması için aradığı ilk sefer “Ejderin Dönüşü” değildi. Elbette ilk çıkışı Bruce Lee sayesinde oldu fakat bu başrollerinde Dean Martin, Elke Sommer ve Sharon Tate’in olduğu, aksiyon sahnelerinin kareografisini Ejder’in üstlendiği “The Wrecking Crew’’ filmiydi. Çekimler Temmuz 1968’te gerçekleşti. Chuck Norris’in film dünyasındaki başlangıçları pek cesaret uyandıran türden değildi... “Uluslararası Şampiyonadan kısa bir süre sonra Bruce Lee’den bir telefon aldım ve bana başrollerinde Dean Martin ve Elke Sommer’ın olduğu ‘The Wrecking Crew’da düblor koordinatörü olarak anlaşma yaptığını söyledi. ‘Senin çok iyi yapabileceğini düşündüğüm küçük bir rol var’ -dedi Bruce-. ‘Elke’nin korumasını oynayacaksın, Dean Martin’le dövüşecek ve diyalogda bir cümle söyleyeceksin. İlgilenir misin?’, ‘Kesinlikle!’

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

45


dedim. Oyunculuğa dair hiçbir şey bilmiyor olmama rağmen denemeye değeceğini düşündüm. Bana çekim stüdyosunda olmam gereken tarihi söyledi ve tam da Uluslararası Şampiyona’dan bir gün sonrasıydı.” Chuck Norris, çekimlere morluklarla dolu bir suratla gitmemek için yüzüne dokunulmasını istemedi ve finallerde ulusal düzeyde 3. sırada olan karateci Skipper Mullins’e soyunma odasında dedi ki: “Yarın bir filmde ilk rolümü oynayacağım. Vücuduma vur ama yüzüme dokunma”. Mullins cevaben: “Pekala, ama sonra bana borçlu olacaksın.” Norris ondan bir sürü puan aldıktan sonra, Skipper sözünü tutmayarak Norris’in gözüne bir yumruk attı. Norris sonunda turnuvayı kazansa da çekime hoş olmayan bir hatıra

46 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

götürdü. “Ertesi gün morlukla çekimlere gittiğimde, makyözün onu kapatması bir saat sürdü. Stüdyoya ilk girdiğimde büyülenmiştim. Daha önce hiçbir sette bulunmamıştım ve ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Çalışma büyük bir depodaydı ve bizim çalıştığımız kısım ise yüksek tavanlı, müthiş parlak ışıklarla ve heryeri kablolarda dolu devasa bir küptü. Düzinelerce insan bir yerden diğerine karıncalar gibi koşuşturuyordu ve ben nasıl oluyor da böyle bir kaosun içinde film yapılabiliyor diye düşündüm. Hemen yönetmen gelip kontrolü eline aldı. Aktörlükle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Yönetmenlerin yalnızca kamerayı çalıştırdığını ve aktörlerin tıpkı ortaokulda yapıldığı gibi kendi kısımlarını oynadığını sanıyordum. Evet, yanılıyordum. Her bir sahneyi çekmek yaklaşık iki

saat aldı. Işıklar tekrar ayarlanmalı, kamera açıları tekrar sürekli gözden geçirilmeli ve aktörler yerlerini almış, bilgilendirilmiş olmalıydılar. Benim ilk sahnem tek bir cümleyle sınırlıydı. Filmde, Dean Martin bir gece kulübüne giriyor, ben onun önünde durup ‘İzninizle, Bay Helm!’ diyerek silahını alıyorum. Bölüm Dean ve benim aramdaki dövüş ile bitecekti. Çekimden önce hafta boyunca ayna karşısında kendime bakıp sesimin en iyi tonunu yakalamaya çalışarak cümlemi defalarca tekrar ettim. Onun (Dean) geldiğini gördüğümde, boğazımın ve vücudumun kaskatı kesildiğini hissedebiliyordum. Kelimeler ağzımdan bir solukta çıktı: ‘İzninizle, Bay Helm!’’ Dean Martin benim boğuk sesimi duymuş gibi bile gözükmüyordu ve itaatkar bir şekilde silahını bana verdi. Kendi kendime ‘Kariyerim


bitti! Bir cümleyi bile doğru düzgün söyleyemedim!’ diye düşündüm.” Birlikte geçen o kadar saatlik antrenmandan sonra, aralarında müthiş bir minnettarlık olması kaçınılmazdı, devamlı saygı ve empatinin olduğu bir yerde birbirleriyle sırlarını ve hayallerini paylaşmış olmaları da şaşırtıcı değildi: “En büyük özelliği ve belki de en büyük hatası, kendisiydi: Bruce Lee sadece dövüş sanatlarını yaşıyor, sadece dövüş sanatlarını soluyordu. Hayatını dövüş sanatları etrafında şekillendirmişti. Dinlenmenin ne demek olduğunu bildiğinden emin değilim. Biz iyi arkadaştık, bana gerçek hayalinden bahseceği kadar iyi: ‘Chuck, ben bir film yıldızı olmak istiyorum’demişti. ‘Tüm çabalarım bunun için’. Bruce, Kareem Abdul Jabarr, James Coburn, Lee Marvin ve Steve McQueen gibi bir çok ünlüyü eğitiyordu. Öğrencileri onu sıklıkla filmlerdeki ufak roller için öneriyorlardı ve Bruce bir kaç tanesinde dublör olarak çalışmıştı. Fakat film yıldızlarının uzman dublörü olmak onu tatmin etmiyordu, o isminin neon ışıklarıyla sinemaların markizlerinde parlamasını istedi ve sahip olduğu motivasyonla bunu yapacağına şüphe yoktu.’’ Hollywood’a girmek kolay değildi, özellikle de bir Doğulu için. O zamanlar Amerikan yapımında yıldız olan bir Asyalı aktör yoktu. Arkadaşlarının tavsiyelerini dinleyerek Bruce Lee, Golden Harvest ile Güneydoğu Asya’da çekilecek iki filmin yıldızı olmak için bir anlaşmayı kabul etti. “Bruce, kariyerine bir olarak devam etmek üzere Kong’a gitti ve iki yıl ondan haber alamadım. Bir

aktör Hong kadar sabah

Hong Kong’dan beni aradı: ‘Chuck, Hong Kong’da iki film çektim ve gişe rekorları kırıyor. Roma Kolezyum’da çekeceğim filmin senaryosunu yeni bitirdim’ -dedi heyecanla. ‘İki gladyatör ölümüne dövüşüyor! Hepsinden iyisi, kareografiyi kendimiz hazırlayacağız. Seni temin ederim bu dövüş, filmin en can alıcı kısmı olacak. Herkesin aklına kazınacak bir dövüş sahnesi yapmak istiyorum.’ -‘Harika!’ kazanıyor?’

–dedim-

Bruce gülerek benim!’ dedi.

‘Ben!!

En büyük özelliği ve belki de en büyük hatası, kendisiydi: Bruce Lee sadece dövüş sanatlarını yaşıyor, sadece dövüş sanatlarını soluyordu.

‘Kim Yıldız

-‘Ooo, halen dünya Karate şampiyonu olan kişiyi dövebilecek misin?’ -‘Hayır!!’-dedi Bruce‘dünya Karate şampiyonunu öldüreceğim!’ Kahkaha attım ve filmi kabul ettim. Filmde rol almayı kabul ettim çünkü biliyordum ki Bruce işin içindeyse, bu boş bir uğraş olmazdı. Onun işleri halletme şekline ve özellikle dövüş sanatlarındaki mükemmellik ve gerçekçilik üzerindeki ısrarına saygı duydum.” Üç hafta sonra Bruce Lee, Chuck Norris’i filmin çekilmeye başlandığını ve Roma’ya gelmeye hazır olup olmadığını sormak için tekrar aradı. Chuck Norris filmdeki rolünün Bruce Lee’yi dövmek için kiralanmış profesyonel bir dövüş ustası olduğunu o zaman öğrendi. “Daha önce Avrupa’ya hiç seyahat etmemiştim. Bu yüzden iyi arkadaşım ve Karate akademisindeki partnerim Bob Wall’dan bana eşlik etmesini istedim. Roma, Leonardo Da Vinci Havaalanı’na ulaştığımızda, Bruce film ekibinin alçalan uçağı çekmesini bekliyordu; varışımızı filmde bir sahne olarak kullanmak istemişti. Bob da yanımda olduğundan, Bruce onun da dahil olmasına karar verdi. Bruce’u en son görüşümün üzerinden iki yıl geçmişti ama o hala her zamanki kadar dost canlısıydı. Bizi arabaya almadan önce bize erkek erkeğe sarılmaktan da çekinmedi. Kolezyum’daki sahnede zorlu bir rakip göstermek istiyordu. Ben 72 kg geliyordum, onun 64 kilosuyla karşılaştırıldığında benim 9-10 kg daha almamı istedi. Şansıma metabolizmam oldukça yavaştı ve bir haftadan kısa sürede 3-4 kg

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

47


alabildim, elbette egzersizlerimi azaltıp diyetimi ihmal ederek. ‘Harika!’ -dedim- ‘karnımı şirketin hesabından doyurabilirim.’ Bob ve ben iki haftamızı Roma’da gezen tipik turistler gibi geçirdik; Vatikan’daki St.Peter’s Basilica gibi tapınakları ve Fontana de Trevi ya da Villa Borghese’nin güzel bahçeleri gibi anıtları ziyaret ettik. Kendimi makarna ve dondurma ile tıka basa doyurabileceğim bir restorant buldum, tattıklarımın en iyisiydi! Neredeyse her gece Trastvere’deki Taverna Flavia’da yedik. Hızla kilo almaya başladım ve istenen zamanda hedefime ulaştım.” “Ejderin Dönüşü” nün çekimi 10 Mayıs 1972’de, 350.000 dolarlık bir bütçe ile başladı. Ekip gününe göre sabah altıda çalışmaya başlar, akşam altı ya da sekiz gibi bitirdi. İlk günlerde Bruce Lee, bazı en sembolik caddeler ve Roma’nın Via Veneto, Tivoli Fountain bahçeleri, Pizza Navona vb. meydanlarında gerekli gördüğü dış çekimleri yapmaya konsantre oldu. Ve sonra Chuck Norris ile Kolezyum’daki dövüş sahnesinin kayıtlarına başladı. Amfitiyatroda çekim yapma izinleri olmadığından, kamerayı ve gerekli tüm ekipmanı seyahat çantalarının içine yerleştirip, güvenlik görevlilerine çalışmaya başladıklarını farketmemişler gibi davranmaları için yüklü bahşişler verdiler. “Bruce ve ben büyük dövüş sahnesi için detayları tekrar gözden geçirmeye Kolezyuma gittik. Arenaya çıkan bu tünellerde onunla yürümek garip bir duyguydu. Kirk Douglas’ın kumlar içinde dövüştüğü Spartaküs gibi filmleri anımsadım ve Kolezyumda Roma

48 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

halkını eğlendirmek için sürekli düzenlenen gerçek ölüm-kalım mücadelelerini düşünerek bir saygı hissettim. Kolezyum hayal ettiğimden çok daha büyük ve etkileyiciydi. Arenadaki taştan oturaklara oturup sahneyi tartıştık. Bruce kameranın açıları ile ilgili notlar aldı. Birbirine karşı savaşan iki gladyatör gibi görünmemiz için sahneyi planladı. Kareografinin başında biz olduğumuz için, bana şöyle sordu: ‘Ne yapmak istiyorsun?’ ‘Pekala, şunu yapacağım ve şunu...’ dedim ve ona ilginç olacağını düşündüğüm teknikleri gösterdim. Beni onlayladı ve savunmalarını hazırladı. Arenanın içine girdik ve serbest bir kapışma yaptık. Birbirimizi çok iyi tanıdığımızdan, çok uzun süre beraber antrenman yaptığımızdan, sahne mükemmel oldu. Bu bölümlerde Bruce bana saldırmaktan başka hiçbir şey

Arenaya çıkan bu tünellerde onunla yürümek garip bir duyguydu.

yapmıyor, hepsi bu. Saldırı, saldırı, saldırı. Beni yormaya çalışıyor, hepsi ağır çekimde. Etrafımda o güzel akıcı hareketlerle hamle yapışını, beni yormaya çalışmasını hatırlıyorum, ne zaman saldırmaya çalışsam beni her seferinde savuşturdu ve atlattı. Sonunda, bütün hamlelerimi kaçırdığımda yorgun hissetmeye başladım. Bütün zayıf noktalarıma attığı yumrukları artırıyor ve beni devirmeye çalışıyordu. Bu noktada tamamen tükenmiştim. Sonra benim bağırdığım ve Bruce’un beni duvara doğru ittiği bölüme geldiğimizde beni duvara doğru fırlatıyor. Böylece benim bütün çabamla ayağa kalkmaya çalıştığım ve sonra Bruce’un bana ‘Hadi duralım, ben kazandım...’ der gibi baktığı dramatik sahneye ulaşıyoruz. Kamerayı bir tarafta onun diğer tarafta benim suratım olacak şekilde yüzlerimiz arasında panoramik bir çekim yapacak şekilde yerleştirdiler. Yüzümde vermeye çalıştığım gülümse ‘Ben bir profesyonelim’ ya da ‘Kazan yahut öl’ tarzında bir gülüş değil, ‘vazgeçip kaybedeceğime ölmeyi yeğlerim’ gülümsemesiydi. O an bir çığlık atıyorum ve Bruce’un üstüne atlıyorum, neredeyse uçarak, o da beni ensemden yakalayıp tutuyor. Tüm yapabildiğim seri halde böbreklerine yumruklar savurmak ve sonunda boynumu kırıyor. Ardından beni hafifçe yere bırakıyor ve beni öldürdüğü için üzülerek uzaklaşıyor. Neyse ki Bruce beni bu kadar acımasız olmaya zorlamadı, bu iki profesyonel arasındaki bir dövüştü. Dövüşün sonunda, beni öldürdüğünde, oldukça seremonik ve saygılı bir şekilde beni elbisenin üstüyle kapatıyor ve en üste de kemerimi koyuyor.”


Bruce Lee, bazı en sembolik caddeler ve Roma’nın Via Veneto, Tivoli Fountain bahçeleri, Pizza Navona vb. meydanlarında gerekli gördüğü dış çekimleri yapmaya konsantre oldu.

Düellonun çekimi üç gün sürdü; bu sahne filmin doruk noktası olacaktı. Linda Lee’ye göre Chuck Norris’le olan harika dövüş 20 sayfalık bir senaryo olmuş ve profesyonel bir bale gösterisi kadar dikkatle planlanmış. Bruce Lee kareografiyi evinde düzenlemiş ve hareketleri sık sık onunla denemiş. Dul eşinin sözleriyle: “Birden ilham gelirdi ve şöyle derdi: ‘Hadi, şunu deneyelim!’” Bruce Lee’nin bütün bu çalışması ve zekası kameraya yansıdı. Bu konuda Chuck Norris hürmetle şöyle diyor: “Zor ve çetin bir sahneydi, ama bundan zevk aldım. Bruce’un ilk yönetmenliği olsa da, ne istediğini ve kameranın nasıl yakalaması gerektiğini biliyordu. Bruce’un da öngördüğü gibi, dövüş sahnemiz bir klasik haline geldi. Bugün istediğiniz dövüş sanatları öğrencisine favori dövüş sahnesini

sorabilirsiniz ve neredeyse hepsi Bruce Lee ve benim ‘Ejderin Dönüşü’ndeki sahnemizi hatırladıklarını söyleyeceklerdir. Yalnızca bir kamerayla bunu ortaya çıkarmış olmamız inanılmaz.” Peki onu farklı kılan ne? Neden saygın bir Amerikan yayını bu dövüşü film tarihinin ilk 10 aksiyon sahnesi arasına dahil etti? “Hali hazırda/günümüzde harika dövüşler var. Bruce ve benim aramdaki daha çok duygusal tarzda bir dövüştü, birbirimizi izledik, gözlemledik ve çekimler arasında dövüştük. ‘Ejderin Dönüşü’nü bu kadar heyecan verici yapan buydu. Bruce çok zekiydi, her zaman duyguları kamera ile yakalamak istedi, çünkü kullandığı teknikler benim filmlerde kullandıklarımla aynıydı, fakat Bruce’un kamera ortamında yarattığı duygu... bu özel birşeydi. Genelde dövüşler

yalnızca dövüştür, bir kaç yumruk, hareketler vs. Fakat Bruce gerçekten çok zekiydi; kamerayı dövüşlerde heyecan ve gerilim yaratmak için eşsiz bir doruk noktası oluşturmakta nasıl kullanacağını biliyordu. Bu alanda onun bir dahi olduğunu kabul etmelisiniz.” Roma’da bütün lojistik ve hava durumu aksaklıkları, sayısız izin alma ve diğer üstesinden gelinmesi gereken zorluklar mevcuttu, bu nedenle dövüş sahnesi bitmemişti... “Bruce, Bob Wall ve ben filmin geri kalan sahnelerini çekmek için Hong Kong’a uçtuk. Vardığımız gün Bruce, bizim Amerikan Johnny Carson ile ‘The Tonight Show’un Hong Kong versiyonu ‘Enjoy the Night’ adlı televizyon şovuna davet edilmemizi ayarladı.” HK-TVB tarafından davet edilince,

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

49


Bruce, Norris ve Bob Wall dövüş sanatları gösterisi sergilemek ve röportaj vermek için programa katıldılar. Bruce’un niyeti Norris ve Bob’u Hong Kong halkına tanıtmaktı. Bruce Lee’yi tanıyan sunucu Josiah Lau şöyle dedi: ‘Bruce, seyircimiz çok meraklı, bizlere son zamanlarda neler yaptığından bahsedebilir misin?’ Bruce cevapladı: ‘Raymon Chow ve ben son zamanlarda yeni filmimizin dış çekimlerini yapmak için Roma’daydık. Bir başka dövüş sanatları ustası bizimle Hong Kong’a geldi, kendisi Amerika Karate şampiyonu. Bay Norris ABD’den Roma’ya bizimle çalışmak için geldi. Ayrıca, bir başka Amerikan Karatesi ustası daha burada, Bay Bob Wall. İkisi de filmimizde, ‘Ejderin Dönüşü’nde yer aldılar”. Sonra Lau: “Haberlerden Norris ve Bob Wall’un öğrencilerin olduğunu duymuştum, ayrıca senin peşinden gitmeye başladıklarında yıllarca Karate şampiyonu olan ünlü kimseler oldukları da biliniyor. Senin Jeet Kuen Do’nun oldukça güçlü olduğunu düşünüyorum!’’ dedi. Bruce başıyla itiraz ederek ve elini sallayarak şöyle dedi: “Hayır, benimle o oyunu oynama, ben asla onlar benim öğrencilerim demedim, biz arkadaşız, zamanımız olduğunda bir araya geliyor ve dövüş sanatlarını tartışıyoruz.’’ Bundan sonra, Bruce Lee Jeet Kune Do’nun ne olduğunu açıkladı ve dövüş sanatları üzerine farklı görüşleri ve özellikle Çin Kung Fu’sunu harmanladı. Seyirci, Ejderi aksiyon halinde görmek istiyordu fakat Bruce Lee bu teklifi geri çevirdi ve ‘Hong Kong izleyicisi beni zaten tanıyor, bugün sizlere bu iki adamı, ‘Ejderin Dönüşü’ndeki dövüş ustalarını ve gerçek

50 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

hayattaki Norris ve Bob Wall’u takdim edeceğiz. Artık başrol onlar. Bugün onların konuşmasına izin vermelisin’ dedi.

küçük bir objeye hızla vuracaksan. Bob sigarayı ağzında tutmalı, eğer Norris yeterince kusursuz değilse, Bob’un ağzı ya da burnu yaralanır.’

Stüdyodakiler öneriyi kabul etti. Norris ve Bob gülümseyerek kalktı ve: ‘Ne görmek istersiniz?’ diye sordular. Katılımcılar dövüş sanatları hakkında fazla bir şey bilmiyorlardı ve bu nedenle ne yanıt vereceklerini de bilemediler, sonra Bruce dedi ki: ‘Ben bir öneride bulunabilir miyim? Esasen dövüş sanatları ustaları dört şeyi antrenman ederler; kusursuzluk, saldırganlık, hız ve güç. Bence onların tekmelerindeki kusursuzluğu sergileyecek bir oyun oynayabiliriz. Bob Wall ağzında bir sigara tutsun ve Norris onu tekmeyle düşürsün.’

Hızla Bob’a bir sigara bulundu, Norris bir kaç dakika Bob’u izledi ve sonra bir kaç saniye içinde, vücudunu döndürdü ve sağ bacağını kaldırarak sigaraya vurdu... Sigara havada süzüldü...

Herkes bu fikirle heyecanlandı. Bruce şöyle ekledi: ‘Hepimizin bildiği gibi, bacaklarımız yürümek içindir, eğer onları yüksekteki bir objeye ulaşmak için kullanırsak, bacaklarımızı kontrol etmek oldukça zor olacaktır. Bu yüzdendir ki bir bacağınızı kaldırdığınızda, diğeri vücut ağırlığınızı desteklemeli. Kusursuz tekme kolay değildir, özellikle

Seyirciler arasında bir alkış kıyameti başladı, fakat tatmin olmamışlardı, daha fazlasını istediler. Bu konuda Chuck Norris söylüyor: “Benden bir gösteri yapmam istendi ve ben de Bob’un ağzındaki sigarayı tekmelemekle başladım, sonra bir kaç tahta levha kırdım ve sonra Bob ve ben serbest bir müsabaka gösterisi yaptık. Bir döner tekmeyle Bob’ın göğsüne vurdum ve onu stüdyonun öbür ucuna yolladım. Herkes etkilenmişti, fakat Bob hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Gösteriyi bitirdiğimizde, TV sunucusu Bob’un kullandığı göğüs korumasını görmek istedi. Bob: ‘Hangi koruma?’ dedi elbisesini açarken. Ayağımın izi göğsündeydi!”


Program bitiminde Lau “Bir çok insan, ikinizin de Bruce’un öğrencisi olduğunuzu söylüyor, fakat Bruce bunu reddetti, sizin arkadaş olduğunuzu söylüyor, işin aslı nedir?” diye sordu. Chuck Norris, her zamanki gibi saygıyla ve alçak gönüllülükle cevapladı: “Belki de Karate tekniklerimizin ve bizlerin onun öğrencisi olmak için yeterli olmadığımızı düşünüyordur, ancak, biz onun Kung Fu’suna hayranız.” Yani her ne kadar o bize öğrencileri gibi davranmasa da, biz onu hocamız olarak kabul ediyoruz. Bu tarz ifadeler Amerikan devlerine bir çok problem getirdi; çoğu Dövüş sanatları ustası şöhret için deliriyordu ve Lau TaiChuen gibi ustalar, Bruce’a basın yoluyla meydan okuduktan sonra, amaçlarına ulaştılar. Bruce Lee ile dövüşmemiş olsa da, Lau kısa

ömürlü kariyerine rağmen müthiş bir reklam yaptı ve dört filmde yer aldı. Bir başka tanınmamış dövüşçü de, Lau’nun örneğini takip ederek, aynı şeyi Chuck Norris ile yapmaya çalıştı: “Ertesi gün yerel gazetelerde biri benimle dövüşmek için meydan okudu. Bruce yazıdan etkilendi ve bana okudu. ‘Sence ne yapmalıyım?’ diye sordum. ‘Oh, boşver onu’ dedi. ‘Bana devamlı meydan okuyorlar, tek istedikleri reklam.’ Ancak Bob gerçekten üzgündü: ‘Ben bir film yıldızı değilim’ -dedi- ‘Ben kabul etsem?’. ‘Eğer istediğin buysa, durma’ diye yanıtladı Bruce. Ertesi gece Bob TV şovuna çıktı ve seyircilere: ‘Bir izleyici benim eğitmenime, Chuck Norris’e meydan okudu. Chuck benden daha iyi bir dövüşçü. Bu yüzden meydan okuyanla ilk ben yüzleşmek istiyorum. Her kimsen,

önce benimle dövüş ve onun rakibi olacak kapasitede olduğunu ispat et. Dövüşümüz bu TV şovunda olacak ki Hong Kong’taki herkes seni parçalara ayırdığımı görebilsin’ dedi. Meydan okuyan her kimse, asla ortaya çıkmadı ve bir daha Hong Kong’da hiç kimse bana meydan okumadı.” Filmi bitirdikten sonra, Bob Wall ve Chuck Norris dövüş ustaları olarak işlerine devam etmek üzere Amerika’ya geri döndüler. Bruce Lee’nin Doğu’da yakaladığı şöhreti gördükten sonra oyunculuk kariyerine devam edeceğini ve filmin yalnızca Asya’da gösterime gireceğini düşünerek filmi unuttular. İkisi de Bruce’un kendini kariyerine adayacağını ve bir daha görüşmelerinin uzun zaman sonra olacağını düşündüler, fakat yanılıyorlardı.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

51


Ölümünden sonra bunu çok fazla düşündüm ve yaşamın yıllarla değil başarılarla ölçülebileceği sonucuna vardım. Bruce’un hayatta iki hedefi vardı: birincisi bir dövüş ustası olarak tanınmak, ki elbette bu hedefine ulaştı, ve diğeri de bir aktör olarak tanınmaktı... ve bunda da başarılı oldu.

“1973 Temmuz’unun ortalarında, Bruce Lee check-up için Los Angeles’a geldi. Akşam yemeği için beni aradı, ben de Bob Wall’a söyledim ve Chinatown’da bir restorantta buluşmak üzere anlaştık. Kabul etmeliyim ki, Bruce’u gayet iyi bir formda, ince ve güçlü gördüm. Bruce çok iyimser görünüyordu. Bize Hong Kong’taki doktorların son zamanlarda yaşadığı bayılmalara bir sebep bulamadıklarını, asıl ziyaret sebebinin bu olduğunu söyledi. Los Angeles’ın en iyi hastanelerinden birinde muayene olmak için gelmişti. Çok mutluydu çünkü doktorlar hiçbir şey bulamamıştı; ona 18 yaşındaki bir gencin vücuduna sahip olduğunu söylemişlerdi. Otuz ikisinde fiziği mükemmel durumdaydı, fakat şaşkındım. ‘Pekala, madem o kadar iyisin, doktorlar bayılmanın sebebinin

52 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

ne olduğunu düşünüyor?’ Bruce yerken cevapladı: ‘Stres, sanırım, fazla çalışma, dinlenme eksikliği, her zamanki gibi.’ Sonra en son yapımı olan ‘Ejder Kalesi’nin zorluklarından bahsetmeye başladı. Sonuçlarla ilgili oldukça iyimserdi. Doğrusunu söylemek gerekirse, hem fiziksel hem de mental olarak en iyi zamanındaydı. Eve dönerken Bob’a bundan bahsettim.” - Kısa bir sessizliğin ardından, ekliyor“Bu onu en son görüşümdü...’’ Yemekten kısa süre sonra, ‘Küçük Ejder’’ Hong Kong’a döndü, hiçbir şey yaklaşan korkunç olaylara işaret etmedi... Bruce Lee, 20 Temmuz 1973’te vefat etti. Beş gün sonra Hong Kong ‘Kowloon Cenaza Evi’nde özel bir cenaze töreni düzenlendi. Basına göre, aktör 25,000 insanı bir araya getirdi. Arkadaşları, ailesi, iş arkadaşları ve sayısız yabancı Bruce Lee’ye son vedasını etmek için toplandılar.

Ertesi gün “Ejderin Dönüşü” Hong Kong’da piyasaya sürüldü. Belki de yapımcılar son projesinin can alıcı anına tutunmak istediler! 31 Temmuz’da, Bruce Lee Seattle’da sakin ve daha samimi bir törenle defnedildi. Arkadaşları ve ailesi dahil yaklaşık yüzseksen kişi törene katıldı. Tabutu Ying-Yang sembolünü oluşturacak beyaz, sarı ve kırmızı çiçeklerle kaplanmıştı. Tabut, Steve McQueen, James Coburn, Dan Inosanto, Taky Kimura, Peter Chin, ve Robert ( Bruce Lee’nin erkek kardeşi) tarafından taşındı. En yakın arkadaşlarının ve akrabalarının arasında, Chuck Norris vardı... “Onunla akşam yemeği yedikten dört gün sonra, korkunç haberi, öldüğünü duydum. İnanmak istemedim. Onu öyle neşeli ve hayat dolu görmüştüm ki, tam da sağlığın, heyecanın ve mutluluğun resmi.


Nasıl olabilirdi? Gizemli ölümü hakkındaki söylentiler, Pasifik’ten tabutunu getiren jetten daha hızlı uçtu. Bazı söylentiler Bruce’un esrar çekmekten öldüğüne işaret ediyor ve uyuşturucu kullanımıyla ilgili hususları ele alıyorlardı. Diğerleriyse ölümüne sebep olanın steroid kullanımından kaynaklandığını savundular. Bazıları da halen Bruce’un Asya’lı cinayet tekniklerinde uzman bir kiralık katilin, ölümcül darbesiyle öldürüldüğünden bahsediyorlar. Ölümü için önerilen açıklamalardan bazıları kabul edilebilir göründü fakat çoğu saçmaydı. Belki de söylentiler dünyanın gerçeklere bir anlam verebilme şekliydi, hiçbirimizin önündeki beş dakikasının garantisi yoktu. Yaşam Tanrı’nın bir hediyesi.” O günlerde, Hong Kong’taki adli tıpçılar ölüm sebebi olarak baş ağrısı ilacındaki bir bileşene verilen alerjik bir reaksiyonun beyinde ödeme sebep olmasından kaynaklandığı yönünde teşhis koydular. Tıpkı bazı kişilerin arı sokmasına karşı verdiği ender reaksiyonlar gibi. Amerikalı doktorlar beyin anevrizmi (damar genişlemesi) dediler. Bruce, Seattle’da defnedildi ve Çin halkına olan güçlü yakınlığından dolayı daha öncesinde yaklaşık yirmi bin kişinin katılımıyla Hong Kong’da başka bir cenaze töreni olmuştu. Ben, Bob Wall, Steve McQueen ve James Coburn ile beraber Seattle’daki cenazeye katıldım. Coburn, Bruce’un özel öğrencilerinden biriydi ve hocası hakkından etkileyici bir konuşma yaptı. Cenazeden sonra, Bob, James, Steve ve ben aynı uçakta uçtuk fakat uçuş inanılmaz derecede sessizdi. Her birimiz derin düşüncelere dalmış, Bruce’un ölümünün bize verdiği mesajı

düşünüyor gibiydik. İşte orada, en iyi zamanında, kariyerinin doruk noktasında ve aniden, herşey bitti... Elbette bir yıldız olma hedefine ulaştı, ancak ne çıkar? Bunun, arkasında bıraktığı harika karısı ve iki çocuğuna ne faydası olacaktı? Ölümünden sonra bunu çok fazla düşündüm ve yaşamın yıllarla değil başarılarla ölçülebileceği sonucuna vardım. Bruce’un hayatta iki hedefi vardı: birincisi bir dövüş ustası olarak tanınmak, ki elbette bu hedefine ulaştı, ve diğeri de bir aktör olarak tanınmaktı... ve bunda da başarılı oldu. Bu yüzden Bruce, 32 yıllık kısa bir sürede hayatındaki iki hedefe de ulaştı. Çoğumuz koyduğumuz hedeflere asla ulaşamadan 80 yıl yaşarız...” “Kung Fu’’ serilerinin ana bölümü 14 Ocak 1972’de ABD’de çıkarılmıştı ve orjinali “The Warrior (Savaşçı)” olarak adlandırılmıştı. Dizi, “The Little Dragon (Küçük Ejder)”ın özgün fikri üzerine bina edilmişti ve oldukça başarılıydı. Bruce Lee sayesinde, dövüş sanatları Batı’da kendini göstermeye başlamıştır. Ne gariptir ki, 17 Ağustos 1973’te, vefatının üstünden neredeyse bir ay geçmişken, “Ejder Kalesi”

New York’ta gösterime girdi. İki gün sonra Amerikanın diğer şehirlerinde gösterime girecekti. Efsane doğmaya başladı... Seyirci daha çok Bruce Lee filmi talep etti. 7 Ağustos 1974’te, “Ejderin Kalesi” nin galasından neredeyse bir yıl sonra, “Ejderin Dönüşü” piyasaya sürüldü... “Sinemalarda duyurulmaya başlayana kadar filmi neredeyse unutmuştum. Güney Kaliforniya’da galası yapıldığında, bir çok öğrencim gidip görmek için çabuk davrandı. Ertesi sabah okullarımdan birinde, hepsi sanki Bruce’un beni gerçekten öldürmediğine inanamıyor gibi bakıyorlardı. Öyle komik görünüyordu ki, bir önceki gecenin onları etkilediğini görebiliyordum. Sanırım şunu diyebiliriz ki ‘Ejderin Dönüşü’filmindeki dövüş sahneleri, hayranların görebileceği bütün dövüş sanatları filmlerinin mutlak gerçekçilik ve mükemmelliğindeydi.” Seyirci Bruce Lee’nin filmini görebilmek için sinemaları doldurdu. “Ejderin Dönüşü” için ayrılan bütçe 240.000 dolardı ve dünya çapında 800 milyon doların üstünde gişe hasılatı elde etti.

Cenazeden sonra, Bob, James, Steve ve ben aynı uçakta uçtuk fakat uçuş inanılmaz derecede sessizdi. Her birimiz derin düşüncelere dalmış, Bruce’un ölümünün bize verdiği mesajı düşünüyor gibiydik. İşte orada, en iyi zamanında, kariyerinin doruk noktasında ve aniden, herşey bitti...

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

53






Aklın, taktik eğitim ve savunma sanatları öğretiminde etkin kullanılması için…

ESCRIMA Minimum zamanda, minimum kuvvetle; maksimum kontrol veya etki.

Hızlı, Etkili, Fonksiyonel yağ yakıcı, Her yaş ve cinsiyete uygun, Günlük eşyalardan savunma aracı, Yakın bir dostluk ve aile ortamı .

www.atilimglobal.org

54 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016



Diğer dövüş sanatları gençlere hitap etmekte ve yaşlandıkça zorlaşmaktayken, yaşlılık Eskrima becerilerini geriletmez, hatta tam aksine ilerletebilir.

Bana göre birisinin Eskrima’yı seçmesi için beş neden: 1-Silahlı veya silahsız bir saldırganla karşılaşılması durumunda kullanılabilen gerçek zamanlı beceriler geliştirir. 2-İhtiyaç anında yerde bulunabilecek herhangi bir şeyi kullanabilme kabiliyeti. 3-Diğer dövüş sanatları gençlere hitap etmekte ve yaşlandıkça zorlaşmaktayken, yaşlılık Eskrima becerilerini geriletmez, hatta tam aksine ilerletebilir. 4-Silahlar çok sayıdaki saldırgana karşı mükemmel eşitleyicidir. 5-Birçok ülke ateşli silahları yasadışı ilan ederken Eskrima kişiye erişebileceği herhangi birşeyle kendini savunma imkanı verir; bu bir bıçak, çatal, kalem, tornavida, çekiç, tuğla yada pala gibi bir eşya veya anlık olarak çevrede kolayca ele geçebilen herhangi

56 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


birşey olabilir. Dürüst olmak gerekirse, silah olarak kullanılabilme potansiyeli olan herşey yasadışı ilan edilemez. Sonuçta silah olan elinizde tuttuğunuzcisim değil, tuttuğunuz ne olursa olsun onu silah olarak kullanabilen akıldır. Ben, hocam Punong Guro Edgar G. Sulite öğrendiğim haliyle Lameco Eskrima Sistemini temsil ediyorum. Onun amacı bir kaç teknik öğretmek değil, dövüşçü yetiştirmekti. Lameco Eskrima’nın bir dövüş sanatı ve öğretmen olarak kendisinin rolünün de öğrencilerini herhangi bir güçlük ve tehlikeye karşı en iyi şekilde hazırlamak olduğunun farkındalığına sahip yetenekli dövüşçüler yetiştirmek olduğunu hissetti. Bir kere, onun gözünde ilerleme olduğuna karar verdiğinde, bizim kapasitemizi daha da durulaştırırdı. Lameco Eskrima, silaha

Punong Guro Edgar G. Sulite öğrendiğim haliyle Lameco Eskrima Sistemini temsil ediyorum.

dayanan bir sanat değil, elinize geçebilecek olan herhangi bir şeyi etkin bir silah olarak

kullanmayı sağlayan bis dövüş sanatıdır. Silah olan zihnimizdir, elimizde tuttuğumuz cisim değil.

Silahlı veya silahsız bir saldırganla karşılaşılması durumunda kullanılabilen gerçek zamanlı beceriler geliştirir.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

57


Eskrima





In this DVD, Master Marco Morabito, with exclusive rights for Budo International, presents a preview of the Israeli Krav Maga Survival System. In this colossal work, the basic method and techniques of this discipline are illustrated in a clear and transparent manner. That is, no secrets, but in an extraordinary job that will take you to the very core of self-defense. The techniques are illustrated so that they are easily understood by all. A truly unique opportunity to approach selfdefense or improve your knowledge on the subject. The author is one of today’s top self-defense exponents worldwide and has to his credit an extensive experience both in the military field and in security companies; awarded several times in various countries and acclaimed by his courses and seminars around the world, he has become an international spokesperson for different combat and self-defense systems, little known but highly effective. He has learned and studied all over the world, from Japan to the US, via Poland, Spain, Cape Verde, Germany, Israel, France and Russia, a continued research in remote areas of the world, such as Siberia or the desert of Texas, without stopping at any point in his tireless search for new knowledge without ever stop asking questions. The Israeli Krav Maga Survival System is not a discipline or a set of rigid rules, but a method, a process of continuous and constant evolution. This makes it adaptable to any situation and circumstance and permeable to any changes, and then be able to take stock of its mistakes and use the experience as an opportunity to improve.

REF.: • KMISS-1

All DVDs, wichi is produced by Budo International, si provided and alone in the formats DVD-5 or MPEG-2, in VCD, DivX or the like is however neves offered with a special holograma sticker. Besides our DVD is characteristed coverings by the hig quality in pressure and material. If this DVD and/or the DVD covering do not corespond to the requirements specified above, it concerns illegal pirat copy.

ORDERS: Budo international.com



n i ç i k e m ç e S u y ’ o h Kyus n e d e N Ş BE 58 BUDO TURK - ϭ͘ ^ĂLJŦ Ͳ KĐĂŬ ϮϬϭϲ


İlk başta çoğu inanmadı, sonra gördüler, hissettiler ve kabul ettiler. Şimdi tek sorun başlamakta. Fakat hepimiz bu birikimin bizden sonaki nesillere aktarmayı öğrenmeliyiz, bizim sorumluluğumuz da bu. Kyusho öğrenmeniz için Beş nedene gelince: 1. Kyusho dövüş sanatlarının özüdür, sadece nesilden nesile geçmemiştir. Eski orjinal stiller her zaman en etkili şekilde insan anatomisinde en zayıf bölgelere saldırırdı. Okuyucuya şunu sormak isteriz; daha zayıf bölgere varken neden daha güçlü bölgerele saldırasınız veya saldırdığınız yerin zayıf mı güçlü olduğunu önemsemezsiniz ki? 2. Çoğu dövüş saantçısı yumruk, tekme, tutmalar ve atmaların fizyolojisinin çalımak için onyıllarca emek sarfetmektedir. Fakat neden bedenin kendi fonksiyonelliğinin fizyolojisini çalışmıyolar. Hayati bölgelere ya

hiç veya oldukça az önem veriyorlar. Oysa bu çalışmalar ve ters mühendislik yöntmeiyle saldırgan etkisiz hale getirilebilir. Bu yapılar bir bütün ve ayrılamaz şeylerdir. Ancak, çoğu halen sebeplere odaklanırken, etkilere veya belli sonuçları etkiler doğuran sebeperi görememektedir.

duyma, düşünme, denge gibi değerlerinde çok kolay kayıp olabilidiğini söylesem dikkatiniz çeker mi? Kyusho, hem acı duyulan hem de acı veren temasa dayalı bir sanattır. Sadece acı vermek değil, gerçek bir durumda ayakta kalabilmek için aynı zamanda acıya karşı da dirençli olmak gerekir.

3. Savunma sanatı teknik temelli olmamalı. Belli ataklara belli karşılıklar çalışırsanız ve gerçek durumda saldırgan bu önceden çalışılmş ataklarla saldırmazsa, büyük bir risk altındasınız demektir. Saldırganın zayıflıklarını hedef alacak şekilde doğaçlama çalışmak gerekir. Bu Kyusho’dur.

5. Ufak, zayıf ve yaşlanan kişilerin, diğer stiller kuvvet ve hız gerektirdiği için Kyusho’dan başka şansı yoktur. Yine aynı soruya geliyoruz. Öğrenci neden kas, sinir sistemi, anatomi ve motor sistemini daha derinlemesine öğrenmez ki? Neden insanlar bütünü yarısını öğrenmekle yetinirler ama sanatın özünü anlamazlar ki?

4. Hedefin çok kolay ulaşılabildiği, görme,

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

59




BJJ

BJJ BJJ BJJ

60 BUDO TURK - ϭ͘ ^ĂLJŦ Ͳ KĐĂŬ ϮϬϭϲ

BJJ BJJ


Brezilya Jiu Jitsu’su

BJJ

M

ansur Jiu-Jitsu pes ettirme (submission) tekniklerine karşı “Kontr-Submission” teknikleri öğretiyor BJJ öğretme konusunda dünyanın sayılı otoritelerden kabul edilen, 9. Usta Seviye Francisco Mansur, en çok korkulan BJJ “submission” tekniklerine karşı savunmaları gösteren bir DVD çıkarıyor. USTA, başkalarının gidemediği yerlere ulaşabilene denir. Usta Mansur, meydan okumamızı gözünü kırpmadan kabul etti. Son kitabı üzerinde bazı detayları çalışırken, masanın karşısında oturan

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

61

Fotoğraflar:www.budointernational.com

+ Metin: Marcelo Alonso


Bütün Jiu-Jutsu tekniklerinin karşı tekniği vardır; bu rakipten devamlı daha iyi bir oyuncu olmaya çalışılan sonsuz bir oyundur.

62 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


Mansur’a “Mansur, herkes bir rakibi nasıl pes ettireceğini konuşuyor. Bu tekniklere karşı koymak mümkün değil mi?” soruma cevaben, Mansur bir an düşünerek dedi ki: “Bütün JiuJutsu tekniklerinin karşı tekniği vardır; bu rakipten devamlı daha iyi bir oyuncu olmaya çalışılan sonsuz bir oyundur.” “Tamam, öyle olsun, ama

sanki bu iyi korunan bir sırmış gibi hiç kimse bu tekniklere karşı koymayı göstermek istemiyor. Bizim için öğretici bir video yapar mısın?” diye sordum. “Kötü adamsın” diye cevap verdi “ama ben daha da kötüyüm. Çünkü meydan okumaları severim.” Oradan buradan aklına gelen birkaç karalama notla yatağına gitti

Benim yaptığım, Helio Gracie’nin bana öğrettiklerini bir araya getirmek ve onları daha hızlı ve daha iyi öğrenebilmek için belirli bir sıraya koymaktı.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

63


ancak ertesi günse hiç bitirmek istemiyormuş gibi görünen bir video kaydetti. Günün sonunda, birkaç fotoğraf çekerken, Usta oldukça memnun ve ışık saçan bir haldeydi. Takipçilerin ve öğrencilerin kolaylıkla erişebileceği bir eser ortaya çıktı. Bu alanda 50 yıllık tecrübeyle gerçek bir samuray ruhuna ve özelliklerine sahip tatamilerin Titan’ı bir USTA’nın öğretme yeteneklerini ve çalışmasını gösteren yeni bir çağ açan muhteşem bir proje oldu. Büyük Usta Francisco Mansur’un JiuJutsu’yu öğretme tekniğini dinleyen birisi Yumuşak Sanat’ı öğrenmesi bisikleti sürmek kadar kolay olduğu izlenimi edinir: “Öyle değil mi? Jiu-Jutsu iyi bir refleks hariç herkesin öğrenebileceği ve büyük bir yetenek gerektirmeyen bir sanattır. Helio Gracie her şeyi hazırladı, hava aracı, iniş pisti, ve şimdi bizler Ay yolundayız.” diyor sıklıkla Mansur sıklıkla kendisine 8. derece kırmızısiyah kemerini veren Usta’sından büyük bir hayranlıkla bahsederken.

64 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


BAYANLAR İÇİN

WingTsun

Kaba kuvvet gerektirmez, etkisi teknikdendir, Kilo sorununa etkin çözüm, formda fit bir vücut, Bir bayan tarafından geliştirilmiş, bayan doğasına en uygun savunma sanatı.

Minimum zamanda, minimum kuvvetle; maksimum kontrol veya etki.

www.atilimglobal.org

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

65


Ama eğer Helio Gracie “onu Ay’a götürdüyse”, kimse Francisco’nun muhteşem bir astronot olduğunu inkar edemez. Sonuç olarak Usta Mansur, Kioto sistemi adıyla kendi oluşturduğu didaktik bir öğretme modeliyle 45 yıl içinde, 39 tanesini siyah kuşağa kadar olmak üzere 19,000’i aşkın öğrenciye Jiu-Jitsu öğretti. “Kimse Jiu-Jitsu içinde bir şey yaratmaz. Benim yaptığım, Helio Gracie’nin bana öğrettiklerini bir araya getirmek ve onları daha hızlı ve daha iyi öğrenebilmek için belirli bir sıraya koymaktı. Ben sadece her şeyin nasıl yapılacağını öğrenmenizi kolaylaştırdım.” diyor Brezilya’da en iyi ve en büyük çocuk Jiu-Jutsu okuluna sahip 66 yaşındaki Usta. Mansur, etkileyici öğretme metotları sayesinde aynı zamanda bedensel engellilere de (nörolojik problemler, sağır ve dilsiz, otistik, motor koordinasyon problemli engelliler vs.) Jiu-Jutsu öğretme metodu geliştirdi. Helio Gracie’nin akademisindeyken 39 ValeTudo maçına çıkan dindar dövüşçü “Jiu-Jitsu Allah’tan bir nimettir” diyor. Jiu-Jitsu’nun en sanatsal öğreticileri arasında dünya çapında otoritelerinden biri olan Francisco Mansur, zekasını Yumuşak Sanat’ı

66 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

herkese öğretme yönünde kullanıyor. “Brezilya JiuJitsu İncili” adlı 200 sayfalık renkli bir kitap ve Kioto öğretme sistemini anlattığı bir DVD çıkartan Usta, şimdi de Gracie Jiu-Jitsu bilgi deryasını temel Jiu-Jitsu “submission” tekniklerine karşı nasıl savunulacağını göstermek için açıyor. “Jiu-Jitsu İncili” adlı kitabı ve Kioto sisteminde ilk derslerde öğretilen ana tekniklerin genel bir bakışını içeren DVD’sine geri dönüşlerden oldukça memnun olduğunu saklamayan Mansur, yeni DVD’sini

Jiu-Jitsu insan vücuduyla satranç oynamak gibidir. Bütün pozisyonların bir saldırısı ve savunması vardır çıkartmak mümkün olursa çok daha başarılı olacağına inanıyor. Şu anda New York’ta yaşan Brezilyalı Usta şöyle özetliyor: “Jiu-Jitsu insan vücuduyla satranç oynamak gibidir. Bütün pozisyonların bir saldırısı ve savunması vardır ve oyun bir taraf şah-mat olana dek sürer, kim pes ederse.” Bu yeni DVD’de, Mansur bize tam olarak Jiu-Jitsu tekniklerini

kullanarak bir şah-mattan nasıl kurtulacağımızı ve nasıl şahmat yapılacağını gösteriyor. İkinci olarak da, mücadeleye ruhunu veren “submission” tekniklerini öğretiyor. Ustasının(Helio) oğlu, Rickson Gracie’yi hala gelmiş geçmiş en iyi dövüşçü olarak gören Usta, “JiuJitsu rakibin hatasıyla oyun oynayabileceğiniz fantastik bir sanattır. Bu, arkamdaki boğma amacıyla duran bir rakip olabilir, ama ben ayak-kilidiyle boynuma erişemeden onu pes etmeye zorlayabilirim.” diyor. Mansur ilaveten, “Rickson gibi bir dövüşçünün doğduğunu görmek isterim ama bu kolay olmayacak. Sıklıkla Rickson’un Helio’nun elinden yetiştiği söylenir.” diyor. Helio Gracie’ye en yakın öğrencilerden biri olan Mansur, Kral Zulu ile Rickson Gracie arasındaki Maracanazinho’da 1983 yılında gerçekleşen dövüşte hakem seçilmiştir. Yetişme döneminde idol olarak gördüğü idolü hakkında gözleri paralayarak konuşurken, “Rickson’un bir samuray, ve Zulu’nun bir savaşçı gibi göründüğü bu karşılaşmada hakem olarak seçildiğim için çok gururluyum. Maç sonunda samurayın teknikleri galip geldi”. diyor Usta. Kademeli Hareketler Mansur, öğrenmeyi kolaylaştıran Kioto Sistemi’nde


INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

67


hareketlerin kademeli olarak takip edilmesinin en önemli husus olduğunu ifade etmektedir. Usta, sporcu gelişimindeki pratiğin önemini vurgulayarak kendine has espri anlayışıyla “Eğer sizi seven bir kız arkadaşınız var ama sizi öpmek istemiyorsa, ondan bir öpücük alabilmek için onu immobilize etmeniz gerekir değil mi? Jiu-Jitsu’da da aynı şey geçerlidir. Eğer pes ettirmek istiyorsanız rakip üzerinde baskın hale gelmelisiniz. Benim programımın detayı budur.” diyor. “Bazı pozisyonlarda zorluk yaşandığından başlangıçta temel teknikleri çalışmalısınız. Eğer temel pozisyonları iyice özümserseniz, gelişim doğal bir şekilde birbirini takip eden aşamalarla devam eder. Jiu-Jitsu’da her şey etki, tepki ve bol çalışma prensipleri üzerine kurulmuştur. Cirque du Soleil’i gördüğümde, iyi bir antrenmanla hiçbir şeyin imkansız olmadığını anladım.” diye ısrar ediyor Usta. Kioto sisteminin kaidelerinden birisi olan kademeli hareketler konseptini “Jiu-Jitsu İncili”nde de görebilirsiniz. “Bu serimin ilk kitabı. Kırk iki ders var. Birinciden ikinci kitaba geçtiğinizde çoktan Jiu-Jitsu’ya

68 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016

aşık olmuşsunuz demektir. Okulumda, mavi kemeri almak için 1. ve 2. kitaptaki tüm teknikleri bilmeniz gerekiyor. Eğer 3, 4 ve 5’tekileri de biliyorsanız mor kemeri alabilirsiniz.” şeklinde onaylıyor Kioto Sistemi’nin kurucusu. “Kontr-Submission” tekniklerinin gösterildiği üç DVD’de, Usta kademeli

Bazı pozisyonlarda zorluk yaşandığından başlangıçta temel teknikleri çalışmalısınız. Eğer temel pozisyonları iyice özümserseniz, gelişim doğal bir şekilde birbirini takip eden aşamalarla devam eder.

hareketler düşüncesini muhafaza ediyor. “Kol-kitleme, Amerikan boğma, bacak ve ayak kilitleri. Jiu-Jitsu’da, bütün bu hareketlere karşı atak yapmayı ve rakibi zor bir durumda bırakmayı sağlayan savunmalar var.” diye anlatıyor New York Polis Departmanı

tarafından devamlı olarak seminer ve kurs vermeye davet edilen Mansur heyecanlı bir şekilde. “Jiu-Jitsu tutkulu bir sanattır, 3-4 ayda, dünyanın herhangi bir yerindeki polis memuru kendisini bir JJ uygulayıcısı yapabilir. Bir polis memuru olarak, o korkuyu hissedemez. JJ kendimize hükmetmemize ve bu kontrolü sağlamamıza olanak sağlar.” “Kontr-Submission” teknikleri üzerine üç DVD’lik koleksiyonunun çekimlerinden gayet memnun olan Mansur, şimdiden bir sonraki projesi olan SelfDefans DVD’si hakkında konuşuyor: KENDINI KORUMA, BIR SONRAKI BÖLÜM Kasım ayında tüm Avrupa’da piyasaya sürülmesi planlanan, Mansur’un Gracie JiuJitsu’sundan en iyi savunma tekniklerini gösteren yeni DVD, serideki en ilginç eser olmak için her şeyi ihtiva ediyor. “Kendini savunma toplu tabanca gibidir, antrenman ve refleks. Dahası yok. Aktif bir hayat yaşamayanlar bile bunu öğrenebilir. Yalnızca ve yalnızca refleks.” diyerek Usta Mansur kendisine has sadeliğiyle bize DVD’yi özetliyor Şimdi yalnızca bekleyip görmemiz gerekiyor.


Aklın, taktik eğitim ve savunma sanatları öğretiminde etkin kullanılması için…

WingTsun

Gerçekçi, Doğal Fonksiyonel yağ yakıcı, Her yaş ve cinsiyete uygun, Öğrenmesi ve uygulaması kolay, Birden fazla saldırgana karşı etkili, Yakın bir dostluk ve aile ortamı sunar, Saldırganın gücü saldırgana iade edilebilir, Minimum zamanda, minimum kuvvetle; maksimum kontrol veya etki.

www.atilimglobal.org

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

69










.DUPD '|Y ü 6DQDWODU×

<HQL '9' 9LGHR

8)& 35,'( ûDPSL\RQX

70 BUDO TURK - ϭ͘ ^ĂLJŦ Ͳ KĐĂŬ ϮϬϭϲ


+ Carlos Newton ile Avi Nardia ve Ken Akiyama Budoda Farkındalık Carlos Newton ile ilk defa 17 yaşında iken tanıştım. Yetenekli olduğunu o zamandan görebilmiştim fakat Carlos’un eriştiği başarı yetenekten öteydi. Onun başarı ve becerisi sıkı bir çalışmanın sonucuydu ve sıkı çalışma çalışmayan yetenekten her zaman üstündür. Yıllar boyunca Carlos ile ortak bir arkadaşlığımız oldu ve birlikte badirelerden geçtik. Uzun zaman önceydi, Carlos İsrail’de Özel Tim eğitimi için misafirim olarak kabul edilen çok az ustadan birisi olmuştu. Son birkaç yıl boyunca, Carlos ile birçok yeni proje üzerinde çalıştık. Kuzey kutbundaki “Cree” ve “Inut” kabileleri ile çalışmak oldukça büyük bir maceraydı. Kuzey kutpunda, yaklaşık 500 km.lik yolla ulaşılabilen izole topraklar ü z e r i n d e , sıcaklığın sıfırın altında 45 dereceye k a d a r düştüğü yerlerdi.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

71


Projemizde kabilelere, kültürel geleneklerini ve değerlerini pekiştirmeleri için dövüş sanatlarını öğretmeyi hedeflemiştik. Carlos ile aynı zamanda seminerler üzerinde de birlikte çalışmaktayız. Bu yıl, Ken Akiyama ve Budo Dergisi ile birlikte“farkındalık” temalı bir DVD hazırladık. Farkındalık dövüş sanatlarında anahtar bir konudur. Dövüş sanatlarında beceri kazanmak için kendiniz, korkularınız, kim olduğunuz, ne olduğunuz ve en önemlisi ne olmak istediğiniz konularında farkındalık kazanmalısınız. Ancak kendiniz üzerinde çalıştıktan sonra başkalarının üzeride çalışmaya başlayabilirsiniz ve yalnızca kendinizi tanıdıktan sonra başkalarını tanıyabilirsiniz. Hayatın ne kadar farkındaysanız, hayattan o kadar faydalanabilirsiniz. Dövüş sanatları stratejisinde çevrenizde olup bitenin ne kadar farkındaysanız, yeteneğiniz o derece algılar ve cevap verir. Çalışma için farkındalık çok önemlidir, farkındalıkla savunmanın ilk kuralı olan aksiyon her zaman reaksiyondan hızlıdır prensibini gözlemleyebilirsiniz. Askeri ve spor uygulamalarında, meydan okumalarla yüzleşir ve hatta çatışma ararız. Oysa, nefs-i müdafaada, çatışmayı önlemenin yolunu arar ve çatışmadan kaçarız. Çoğu kez bir askeri birimin görevi düşmanı arayıp bulmak ve çatışmaya

Yeni DVD Video

UFC PRIDE Şampiyonu

72 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


girmektir. Oysa, siviller için nefs-i müdafaanın arkasındaki fikir çatışmadan sakınmak ve zarar görmeden kaçınmaktır. Arada büyük bir fark olduğunu ve şimdi askeri sistem öğreten birçok eğitmenin kendini savunma noktasında neden bazı hususları atladıklarını anlayabilirsiniz. Askeri mücadele uygulaması kendini savunma yaklaşımından tamamen farklıdır. Polislik mesleği de kendi spesifik karakteristik özellikleriyle farklı bir içeriktir. İyi savunma iyi farkındalık, çok iyi savunma ise çok iyi farkındalık gerektirir. Adamlarına sadece 5 hareket öğretmek için bir sistem tasarlayan İsrailli bir dövüşçü biliyorum. Stratejisinin dayandığı tek taktik; eğer birisi sana yakın ise kasık bölgesine tekme at. Stratejisini desteklemek için bir anekdot paylaştı. Bir kedi tehlikelerden kaçmak için daima ağaca çıkar dedi. Öğrencilere bir sürü teknik öğretildiğinde stres altında düşünemeyeceklerini söyledi. Hemen bir soru ile cevap verdim, “Eğer bir ağaç yoksa ne olacak?” Bazı eğitmenler uygulamaları basite indirgeme teorilerini bilimsel araştırmalarla desteklerler. Dövüş sanatlarıyla ilgili olmayan bir deney, insanların birçok seçeneğe sahip olduklarında karar vermek için, en iyi seçeneği aradıklarından dolayı, daha fazla zamana ihtiyaç duyduklarını sergilemiştir. Bu araştırma, bir restoranda hangi meyve tabağını seçileceği konusunda geçerli olabilir. Öğrencilerin düşünme acizi olduğu varsayımına dayalı bir öğrenme sistemi, ölü bir vücuda vitamin vermek gibidir. Neden düşünme kapasitesi olmayan insanlara öğretmek isteyesin ki? Daima öğrencilerime bir jet pilotunun yüksek

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

73


hızda aynı anda birçok şeyi hesaplaması gerektiğini açıklarım. Pilot hızlı reaksiyon verebilmeli ve uçağı havada tutarken birçok tehlikenin farkında olmalıdır. Bu örnek insanların stres altında karar verebilme kabiliyetine sahip olduğunu ispatlar. Bu yeteneğin sırrı, reaksiyondan ziyade aksiyon mantığıyla hareket etmektir. Daha önce bahsettiğim gibi, en iyi savunma saldırıyı ilk önce yapmaktır. Hatta ABD yasaları, tehlikeli bir durum hissedildiğinde, saldırıyı önleyici eyleme müsaade etmektedir. İlk vuruşu yapma hakkına sahipsiniz ve nefs-i müdafaa kapsamında değerlendirilir. Carlos Newton ile son seminerde Ken Akiyama ile aksiyonun reaksiyondan hızlı olduğunu ve rakibi bastırmak için yerçekimi ve nesnelerin kütlesinden nasıl yararlanılabileceğini öğrettik. Aiki Kenpo Jujutsusu ve Machado Brezilya Jiu Jitsusu konusundaki fikirlerimizi paylaştık ve bazı misafirlerin serbest dövüşteki fikirlerini paylaşmalarına müsaade ettik.

Yeni DVD Video

UFC PRIDE Şampiyonu

74 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


Farkındalık ruhunu genişletebilmek için ayrıca “ya olursa” senaryolarını çalışmanın önemi, ataklar zinciri ve sebep-sonuç ilişkilerini öğrettik. Ken Akiyama üzerinde çalıştığımız büyük bir projeden gücün gelişimi ve rahatlama için çok etkili hareket egzersizleri gösterdi. Brezilya Jiujitsusu ve nefs-i müdafaada bedeni rahat bir şekilde hareket ettirebilmek hayati bir beceridir. Jiujitsu aksiyon ve reaksiyonu anlamaktır. Hareketlerinizin etki ve zayıf noktalarını tahmin edebiliyorsanız saldırıya geçmeden önce rakibinizin seçeneklerini her zaman engelleyebilirsiniz. Bunu yaptığınızda rakibiniz oldukça gerilecektir. Bu durumda, rakibinizin düşünme yeteneğini ortadan kaldırmış olursunuz. Rakibiniz düşünemediğinde siz kazanırsınız. Jiujitsuyu büyük bir strateji oyunu yapan budur. Strateji, bir çeşit aksiyon, reaksiyon ve öngörme çalışılmasıdır. Strateji farkındalık gerektirir. “Carlos Newton ile son seminerde Ken Akiyama ile aksiyonun reaksiyondan hızlı olduğunu ve rakibi bastırmak için yerçekimi ve nesnelerin kütlesinden nasıl yararlanılabileceğini öğrettik.

“Farkındalık dövüş sanatlarında anahtar bir konudur. Dövüş sanatlarında beceri kazanmak için kendiniz, korkularınız, kim olduğunuz, ne olduğunuz ve en önemlisi ne olmak istediğiniz konularında farkındalık kazanmalısınız.”

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

75


“Sadece kendiniz üzerinde çalıştıktan sonra başkalarının üzeride çalışmaya başlayabilirsiniz ve yalnızca kendinizi tanıdıktan sonra başkalarını tanıyabilirsiniz.” “Jiujitsu aksiyon ve reaksiyonu anlamaktır. Hareketlerinizin etki ve zayıf noktalarını tahmin edebiliyorsanız her zaman saldırıya geçmeden önce rakibinizin seçeneklerini engelleyebilirsiniz. Bunu yaptığınızda rakibiniz oldukça gerilecektir. “

Yeni DVD Video

“Dövüş sanatlarında Sensei Avi Nardia bir kişinin büyük beceri ve teknikleri harmanlayarak erişebileceği farkındalık seviyesini güzel bir şekilde göstermektedir.” Carlos Newton.

“Öğrencilerin düşünme acizi olduğu varsayımına dayalı bir öğrenme sistemi, ölü bir vücuda vitamin vermek gibidir.”

UFC PRIDE Şampiyonu

76 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016


“Farkındalık ruhunu genişletebilmek için ayrıca “ya olursa” senaryolarını çalışmanın önemi, ataklar zinciri ve sebep-sonuç ilişkilerini öğrettik.”

“Bu yeteğin sırrı reaksiyondan ziyade bir aksiyon ziyniyetine sahip olmaktan geçer.”

Porto Rico MMA Şampiyonu ve halen ABD’de öğrencim Mass Ortis ile. UFC, Pride ve Vale Tudo Şampiyonu Ronin lakaplı Carlos Newton ile bir kaç fotoğraf çektik. Ronin lakaplı Carlos Newton, Boks,Thai Boks ve MMA Şampiyonu öğrencim Mass Ortis, Paul Colon ve Mike Wilson’la. Halen 70 yaşında olan Mike, 63 yaşında başladığı BJJ Machado’da Kahverengikuşak ve Siyahkuşak olması yakın. Ona ve carlos’a her zaman derim “siz şampiyonsunuz, şampiyonsunuz”.

Ben ve hocaları olmaktan gurur duyduğum Carlos Newton, Mass Ortis ve Paul Colon.

INTERNATIONAL JOURNAL - BUDO TURK

77




Aklın, taktik eğitim ve savunma sanatları öğretiminde etkin kullanılması için…

TaktikEğitim

WingTsun Escrima

Sifu AKIN, 25 yıllık dövüş sanatları tecrübesini, 15 yıllık devlet görevi ve diplomasi birikimini, çatışmaların çözümlenmesi ve işletme eğitimlerini, birlikte yola çıktığı arkadaşlarının sinerjisiyle bir potada eriterek TaktikEğitim, WingTsun ve Escrima’da yeni bir

ATILIM gerçekleştiriyor.

www.atilimglobal.org 78 BUDO TURK - 1. Sayı - Ocak 2016































José Manuel Reyes Pérez, Hapkido 7th Dan by the World Hapkido Federation (WHF) and a member of the Board thereof, International Director for Western Europe and President of the Federación Española de Hapkido (FEH - Spanish Hapkido Federation Hapkido), in his first DVD, presents a complete treatise on the techniques that make truly great this traditional Korean Martial Art, through the legacy that was directly transmitted to him by Grandmaster Kwang Sik Myung, Hapkido 10th Dan. Hapkido is the Art of Dynamic Self Defense par excellence that combines speed and fluidity, along with the physical preparation, technique, breathing, meditation and the cultivation of internal energy. An art that covers a variety of techniques with and without weapons combining defenses and attacks, including leg, knee, fist, elbow, throws and choke techniques, and very especially dislocation techniques. In this work, Master Reyes shows us the Danjon Hop breathing exercises, the Gonkiok Sul arm attacks, the Jok Sul double and triple leg techniques, the Ho Shin Sul self-defense, the Dan Bong attack and defense techniques with short stick, and defense against knife. A complete work on an art, Hapkido, or the way of harmonizing the energy, the practice of which helps greatly improve our health, both physical and mental, and provides the practitioner with vitality, energy, self-confidence, character and personality.

REF.: • DVD/FEH-1

All DVDs, wichi is produced by Budo International, si provided and alone in the formats DVD-5 or MPEG-2, in VCD, DivX or the like is however neves offered with a special holograma sticker. Besides our DVD is characteristed coverings by the hig quality in pressure and material. If this DVD and/or the DVD covering do not corespond to the requirements specified above, it concerns illegal pirat copy.

ORDERS: Budo international.com


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.