Bodrum Bülten Kış 2012

Page 26

A yın İçinden BODRUM’UN FARKLI SİMALARINDAN BİRİ DAHA ARAMIZDAN AYRILDI 20 yılı aşkın süredir Bodrum’da, son 10 yılını da Yalıkavak’ta yaşayan 1937 doğumlu Tony Marciniec 74 yaşında yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybetti. Bodrum’un simge isimlerinden biri haline gelmiş, bir çok dergi ve gazetede uzun yıllar yazıları yayımlanmış olan usta kalem, uzun süredir mücadele ettiği hastalığına geçtiğimiz hafta yenik düşerek aramızdan ayrıldı. Vasiyeti üzerine İslami kurallara göre cenazesi gerçekleştirilerek, dostları tarafından eski Sandıma Köyü’nde bulunan mezarlığa defnedildi. Tüm sevenlerine başsağlığı diliyor, sevgili Tony”i daha önce bir dergide yayınlanmış olan yazılarından birisiyle anıyoruz...

S

izlere hemen şimdi itiraf etmeliyim ki yukarıdaki başlığı dikkatinizi çekmek ve yazımın okunmasını teşvik etmek için attım. “Hatırla”, “hatıra” ve “hafıza” sözcüklerinin birbirleriyle olan yakın akrabalık ilişkilerine dayanarak başvurduğum bu küçük hileden ötürü atfınızı diliyorum. Artık vakit geçirmeden konuya girelim. “Hatırla Sevgili” adlı yerli TV dizisinin seyircilerin ilgisini çektiği aşikâr. Bunun nedenleri arasında hem kişisel hem toplumsal belleklerde saklanan olguların yeniden gün ışığına çıkarılması da yatıyor kanımca. Geçmişte yaşanan olaylar veya hissedilen duyguların yeniden yaşanmasını işte “bellek” (ya da “hafıza”) dediğimiz şey mümkün kılıyor; geçmiş ile gelecek arasında bir bağ, bir köprü oluşturuyor. Geçmişini hiç algılamayan bir insanın veya kendi tarihinden habersiz bir toplumun sağlıklı bir gelişme göstermesi de beklenmiyor doğal olarak. Bir insan için anılar, edinilmiş tecrübeler ne ise, toplumlar için de tarih aynı anlama gelir. Hiçbir hatırası olmayan, hiçbir deneyimini hatırlamayan insan dünyada “var” olabilir, ama böyle birisi için gerçek anlamda yaşıyor denilebilir mi? Ya tarihi olmayan bir toplum?

vb.) bütünlüğünün (yani eksikliklerinin olmaması) ne denli önemli olduğu günlük hayatta sık sık karşımıza çıkar. Okul çağında sınavlarda aklımıza gelmeyen yanıtlardan başlayıp, daha sonra unutulan doğum günleri ya da randevulara kadar uzanan geniş bir yelpazede bu olgunun sıradanlığına hep tanık oluruz. Tabii bunun en uç -ve en acı- kademesi olan Alzheimer hastalığı veya bilgisayarın “hard disk”inin tamamının silinmesi de belleğin yaşamsal öneminin değerini vurgular.

Belleğin anlamını irdelerken

(Yazının Türkçe kısaltılmışına www.nati0nalgeographic.com. tr/ngm/0711 ve İngilizce özgün tam metnine http://magma. nationalgeographic.co m/ngm/2007-ıı/memory/foertext.html adreslerinden erişebilirsiniz.)

Bilgisayarlarla iç içe yaşadığımız şu günlerde söz “bellek”ten açılınca birileri hemen “RAM” mi? “ROM” mu? Kaç gigabayt? gibi sorular yöneltebilir. Ya da teknoloji yerine sosyolojik kıstaslara daha fazla önem verenler “toplumsal bellek” üzerinde odaklanabilirler. Ancak hangi yönden bakarsanız bakın, belleğin temel işlevi değişmez. Bunu kısaca, birzaman diliminde elde edilen verilerin depolanması, korunması ve istendiğinde kullanıma hazır halde tutulması şeklinde tanımlayabiliriz. Belirli sınırlar içerisinde bilgisayarlar bu işlevi büyük bir başarıyla götürmekle beraber, teknolojik açıdan çok önemli ve kaçınılmaz bir mahzur da söz konusudur: “Ne yüklersen onu alırsın” (Bu deyim İngilizce karşılığı olan “Garbage İn, Garbage Out” sözcüklerin baş harflerinden oluşan GIGO kısaltmasıyla da bilinir.) Tabii ki bu olgu, yani hatalı/yanlış bilgi girdisi yalnızca bilgisayarlara mahsus değil, sadece “bellek” işlevi gören ve saklanan verilerin doğruluğu hakkında hiçbir fikir vermeyenher araç (kitap, gazete vb.) için geçerli. Bellekteki verilerin (anıların

24

Bu arada, tam da bu “bellek” konusunu düşünüp araştırırken, tesadüfen aynı konuyu irdeleyen makale, toplantı gibi bazı yayın ve etkinliklerin de bu günlere denk gelmesi bu okumakta olduğunuz satırları oluşturmama önemli katkılar sağladı.

Hafıza Nasıl Çalışıyor

National Geographic Türkiye dergisinin Kasım 2007 sayısında “Hafıza Nasıl Çalışıyor” başlıklı ana makale sanırım konusundaki en önemli bilimsel yazılardan biri.

Bu makaledeki tanımlar, tespitler ve hayattan alınan örneklerle belleğin hepimiz için nasıl “olmazsa olmaz” değerinde olduğunu metnin yazarı Joshua Foer”Alan Notları” bölümünde şöyle anlatıyor: “Bellek kişiliğin özüdür. Hiç belleği olmayan birine rastlamadığınız sürece bunun ne kadar doğru olduğunu anlayamazsınız.” Makalede Foerbu durumda olan bir adamı anlatıyor. Beyninin bir kısmı virüsten hasar görmüş, belirli bir tarihten sonraki tüm anıları silinmiş, yeni algıları kaydetme konusunda engelli olan bu kişinin beyni, ‘içinde kaseti olmayan video kameraya’ benzetiliyor. Yani görebiliyor ama kayıt yapamıyor. Bir düşünelim, bir insan sergilediği yanlış davranışları ve bundan doğan olumsuz sonuçları belleğinde hiç tutamazsa, yaşamı boyunca neden olacağı ve


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.