tadığımız yerden ayrılıyor öğleye kadar y ü r ü y o r d u k . Akşam üzeri tekrar yola devam ediyorduk. Böylece düşmanı yanıltmağa çalışıyorduk. EFENDİ BİR TİBETLİ Bir g ü n başında şapka bulunan bîr Tibetliyi ya kalayıp getirdiler. Bu, diğerlerine nazaran biraz efen diye benziyordu. Ayağında deri elbise yerine pan tolon bulunuyordu. Bize işaretle, buradan birçok Tür kistanlının gelip geçtiğini anlatmak istiyordu. Tibet lilere düşman, olmadığımızı izah edebilmek gayesiy le, kendisine bir t ü f e k hediye ettik. Bu-belkİde za vallının aleyhine olacaktı. Ç ü n k ü komünistler yaka ladığı takdirde, kendisine birşey yapabilirlerdi. ■ ÇEMBER'E GİRİYORUZ Geceli g ü n d ü z l ü y ü r ü y o r d u k . Bir g ü n , taştan yapılmış b i r k a ç eve tesadüf ettik. Kaynaş'ın riyasetin d e yapılan araştırmada, buranın tapınak olduğu mey dana çıktı. Bu' arada b i r k a ç tane de elbiseli adam ge tirdiler. Onlara buralarda komünistlerin olup olmadı ğını sorduk. İşaretle « y o k » cevabını verdiler. Halbu ki yanlış anlaşmışız. Sabah g e ç vakitlere kadar isti rahat etmiş İyice uyumuştuk. Nöbetçilerimiz de et rafı gözlemişlerdi. Ertesi g ü n ü ağır adımlarla göç'e devam etmeğe başlamıştık. Fakat sonradan anladık ki çok tehlikeli bir bölgede bulunuyormuşuz. Sağımız da çamurlu bir g ö l , solumuzda da b ü y ü k bir kayalık vardı. Bu sebeple tek bir geçitten geçmemiz gereki yordu. Turdu Kan ve Delilhan buradan geçmişler; Alîbeg Hakim de geçidin tam başında atından İne rek, vaziyeti İdare ediyordu. Tam bu sırada bir silâh —
260 —