yere geldik. Burada bir tepenin ü s t ü n e ' m e z a r kazıp kardeşimi g ö m d ü k ve mezarın başına da kesilmiş bir yabani manda başını koyduk. Ü ç ü n c ü çocuğunu kaybetmenin acısıyla ağlayan a n n # H ^ ç o k ü z ü l ü y o r du. Hafız M. Tardu Karı anneme «evladın şehİddir, ■ ağlama» diye teselli ediyordu. A n n e m de «nasıl olur, o harpte ölmedi ki şehîd o l s u n » diye kızgın kızgın cevap veriyordu. Hafız M. Turdu da «Biz niçin bu yola çıktık, niçin bunlara katlanıyoruz. Blbettekİ, A l iahı İnkâr eden komünistlerden nefret ettiğimiz için. Şu halde değil insanlar, bize vasıta olan, bizleri ta şıyan şu hayvanlar dahi ö l d ü k l e r i n d e şehittirler.» d i yordu. Nur Kemal'in mezarına yakın bir yerde gecele dik. Ertesi g ü n Sabıhan Pınar, çok sevinçli bir yüzle gece bir hikmet gördüğünü söyledi. Biz kendisiyle şaka etmeğe başlayınca o c i d d î olduğunu İddia ede rek anlattı. «Akşam, çadırın yanında hazırladığım yatağa yatarken, kible tarafından bir aydınlık g ö r d ü m . Bu aydınhk ne diye bakarken, ışık sür'afle ba şımın üstünden geçerek. Nur Kemal'in mezarının ba şına vardı. Orası çok aydınlanmıştı. Hemen yanımda ki arkadaşlara bak bak dedim. Onlar kalkarken be yaz bîr at gözüme ilişti ve üzerine birisi binmiş gibi oldu. Bu binen kimseyi göremedim ama, sadece bir eteğini f a r k e t t i m . » Biz gençler, bunun rüya olacağı nı İleri s ü r d ü k . Ö t e k i arkadaşları, o n u n kalk dediği zaman düşman geliyor zannettikleri ve kalkarken be yaz bîr aydınlık g ö r d ü k l e r i n i söylediler. Bu g ü n Kay serinin Yeşilhisar kazasında İkamet eden Sabihan Pı nar, aklı başında bir kimsedir. Bu g ü n dahi b u ha disenin doğruluğunu söyler. Biz de bunu, «Allah'ın
252