Bu konuşmaları m ü t e a k i p aramızdan ancak y ü z kişi kadar bîr grup dönmeğe karar vermişti. Böyle ce. A l i b e g Hakim, General Lukaming'e bir mektup ya zarak elçiye vermişti. Alibeg bu mektubunda: «Sen benim teslim olmamı istiyorsun. Ben hayatta iken bu imkânsız. Ben hayatta komünizme asla baş eğmîyeceğim. Tibette askerlerin varsa, bu bizim fçîn birşey ifade etmez. Ben teslim ol teklifinizi red ediyo rum. Bana vaad etmiş o l d u ğ u n İyi muameleyi, bu sana inananlara g ö s t e r . . . » demişti... Her iki taraf da ağlaşarak ayrıldık. Zira hepimiz ö l ü m e gidiyorduk. Kafilemiz ü ç yüze yakındı. Düş man her an bizi takip edebilirdi bu sebeple, acele et memiz gerekiyordu. Ama b ü da imkânsızdı. Daha şim diden Hîmalayaların ıs denilen fena havası zorluklar çıkarmağa başlamıştı. İstikametimiz Esekbatı geçidi i d î . . Kar durmadan yağıyordu. Rüzgar ise h î ç kesilmeden b ü t ü n şiddetiyle esiyordu-... Ö n e ve arkaya' nöbetçiler koyarak bu fırtınaya karşı yol alıyorduk... Düşman'm her an saldıracağını biliyorduk. Ç ü n k ü , onla rın kışlık elbiseler ve tanklarla 5 ' b i r i kişilik bîr kuv vet halinde peşimizde olduğunu Öğrenmiştik. HASTALIKLAR BAŞLİYOR... 6 Şubat 1951'de, meşhur. Böke Batur'un karde şi Şoke Batur'un mezarlığı olan Esekbatı'ya yaklaş mıştık. G ö ç ' ü m ü z yeni başladığı halde, kafilenin d u rumu h î ç de iyi değildi. Bu yüksek geçidi geçtiğimiz g ü n 70 kişi hastalanmıştı. Bunların çoğu çoluk çocuk t u . Aralarında yaşlılar da vardı. Gece g e ç vakit bir yere konaklayıp yemek yemek istedik. Ateş yakmak için b ü t ü n Himalayalarda o l d u ğ u g i b î burada da tek bir ağaç yoktu. Yabani mandaların tezeklerini topiamak_
244 •—