Bilgi çağı ve ahlak çıkmazı

Page 1

Downloaded from: justpaste.it/vx2t

Bilgi Çağı ve Ahlak Çıkmazı Bu çağın problemi, entelektüel zayıflık veya yeterince rasyonel olmama değil, manevî ve ahlakî zafiyettir. Bugün insanlık, ahlakî bir kriz içindedir ve bu kriz, ferdî, toplumsal, ekonomik ve siyasi problemleri de etkilemektedir. Günümüz Müslüman entelektüelleri ise, birey ve toplum olarak bir taraftan eskiden görkemli bir yapıya sahip düşüncenin kalıntıları, diğer taraftan hâkim bir batı dünyasının zihnî ve sosyal dayatmaları ile karşı karşıya kalmıştır.

Bilgi, çağımızda en kuvvetli ve en etkili güç kaynağıdır. Bilgi bitmez tükenmez bir hazinedir. Anahtarı yılmadan çalışmaktır. Başarı onur duyup keyfini çıkarmaktır.

Bilgiye kim daha çok sahipse o daha kudretli ve etkili bir konuma yükselmektedir.

Bilgi ve hikmetten uzak din anlayışı ve dünya görüsü, taassup ve bağnazlık üreterek, hayatın gerçekleriyle çatışır.

BİLGİ; Okuma ile, yeni fikir ve nazariyeler hakkında bilgi edinmek suretiyle geliştirilmedikçe, unutulmaya ve kısır kalmaya mahkumdur.

Bilgi toplumunun başarılı bireyleri her konuda bilgiye başvurarak kendi kendine ve yaşam boyu öğrenebilen bireyler olmalıdırlar. Bir toplumda o topluma ait olan bireyleri şekillendirmede etkin olabilecek ne kadar fazla bilgi birikimi varsa o toplum o kadar ileridir.

Bilgi toplumunun günümüzdeki karşılaştığı en ciddi sorunların başında, sığlaşmadüzeysizleşme-sıradanlaşma tehlikesi gelmektedir. Bilgi toplumu ahlak yoksunluğu daha çok bir ahlak ve değerler sorunu olarak düşünmemiz yönünde bir çağrıdır. Yeni toplumun önemli üç sacayağının bilgi, bilişim ve yönetişim olduğunu söyleyebiliriz. AHLAK, ERDEM ve diğerine saygı artık yoktur...

Toplumların, var olabilmeleri ve varlıklarını huzurlu bir şekilde devam ettirebilmeleri


için bir takım kurallara ve bazı değerlere ihtiyaçları vardır. Bu değerlerden en önde geleni de kutsal değerlerdir. Bu değerlerin sağlıklı bir şekilde nesilden nesile aktarılmasıyla toplumda güven ve huzur ortamı sağlanacak, tam aksi meydana geldiğinde, yani toplumu ayakta tutan manevî değerler yozlaştırıldığında; huzursuzluk, terör ve anarşi ister istemez etkili olmaya başlayacaktır.

İslam toplumu, kendi medeniyetini kurup, onu en üst seviyeye getiren ve bu noktadan dünyaya mesaj ulaştırmış bir toplumdur. Yani bu toplum ve medeniyet kendine ait "üst sınırı" yakalamıştır. Bu üst sınırdan sonra insanın ve toplumun tabiatında bir iniş ve çıkış grafiğinin varlığına şahit olmaktayız. İslam medeniyeti, kendisine yabancı kültür unsurları karışınca ya kadar iman felsefesinin çerçevesinde sürekli gelişti içine karışan kültür unsurlarının gelişmesi ile, zamanla asaletini yitirip kavramları tahrif edildi. Böylece hareketliliği donuklaştı, müslüman aklı tembelleşti, müçtehid ve mücahidlerin sesi kısıldı.

Kur'an-ın bir çok ayetinde bilgisizlik, çoğu zaman nankörlük ve inkarın; bilgi ise inanmanın sebebi olarak öne çıkarılmıştır.

Kur’an, inanç prensiplerini kabul edenleri; aklını kullanan, onu işlevsel hale getiren, ibret alan, ahlâklı, üstün meziyetli kişiler olarak yüceltmektedir. Buna karşın küfrü cehâlet, akılsızlık, beyinsizlik, şirki ise en büyük zulüm olarak nitelemekte; imânın mantığını kavrayamayanları hayvanlardan daha aşağı kabul ederek şiddetle yermektedir. Buradan hareketle imânın, bilgi ile doğrudan irtibatlı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak imânın, yalnızca ilimden ibaret olmadığını da belirtmeliyiz. Çünkü bilgiye rağmen, farklı sebepler imânı engelleyebilir; imânı engelleyen faktörler, bilgiye rağmen inkârın devamını sağlayabilirler. O halde imân ve ilmi ya da imân ve bilgiyi birbirinin zıddıymış gibi göstermek, birinin bulunduğu yerde diğerinin bulunamayacağını varsaymak, Kur’an’ın insanlardan istediği imân açısından kesinlikle doğru değildir. Akıl sahibi varlık olarak tanımlanan insan, zihnin veya aklın gücüyle bilgi nesnesinin verilerini kavramsal hale getirerek bilgi elde eder. Kur'an, hiç bir zaman tek bir bilgi, anlama ve kavrama seviyesine hitap eden tek düze ve sıkıcı bir kitap değildir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak kişiyi halk nazarında küçültecek fiiller işlemesine yol açar bu vesile ile kişi hor ve hakir görülür. İnsan, ancak bilgi vasıtalarıyla Allah’a giden yolu bulabildiği gibi, kendisini ve çevresini de bu araçlarla tanır ve bilir. Bilgi güçtür, aydınlıktır, gerçeği tanımaktır; bilgi gerçek anlamıyla vahiydir, haktır, hakkı/İslâm’ı kabul edip teslimiyettir. İçerisinde yaşadığımız ve insanoğlunun hizmetine verilmiş olan kâinatı, işleyişini, ona egemen olan düzen ve ahengi gören, onunla ilgili bilgi sahibi olanların, Allah’ın varlığını ve birliğini de bilmeleri ve idrak etmeleri gerekir.


Câhiliyye toplumlarında, vahyi kabul etmeyen câhilî eğitim sistemleri, vahyi ilim kaynaklarının, bilgi vâsıtalarının içine katmazlar. İslam ölçüsüne uymayan diğer mâlumatlar, bilgi yığınlarından, kafa hamallığından ibarettir ve bizatihi cahilliktir. Allah’tan başka ilâh olmadığını bilmek, öncelikle O’nun isimleri, sıfatları, azamet, kudret ve kemâline delâlet eden fiilleri üzerinde düşünmektir. İlim, kalbin hayatı, gözlerin nuru, göğüsler-deki hastalıkların şifası, akılların gül bahçesi, ruhların zevki, yalnız kalanların arkadaşı, şaşıranların delilidir. Batıda bilgi çalınmıştır = Saklar, karşı kullanır. İslam’da ise bilgi verilmiştir. Allah vermiştir. Şükür gerekir. İlim, şek ile yakîni, hak ile bâtılı, hidâyet ile sapıklığı birbirinden ayıran otorite-dir. Allah, ilim sayesinde bilinir, ilim sayesinde Allah’a ibadet edilir, Allah zik-redilir ve ilim sayesinde Allah birlenir. İlim, gurbette arkadaş, yalnızlıkta sırdaş ve dost, şüpheleri ortadan kaldıran bir güçtür. İlim, öyle bir zenginliktir ki, hazinelerine erenler için fakirlik söz konusu değildir. Yine ilim öyle bir sığınak-tır ki, himâyesine girenler için kaybetmek yoktur. İnsanın ilme ihtiyacı, yemek ve içmekten daha fazladır. Çünkü insan, günde bir veya bir kaç defa yemek ve içmeye ihtiyaç duyar, ilme ise, neredeyse her nefeste ihtiyaç duyar. Kişiye Allah’ı ve kendi sorumluluklarını hatırlatmayan, onu Allah’tan uzaklaştıran bilgi yığınlarına ilim denilebilir mi? Bilgi, marifet, tedbir, uyanıklık, sorumluluk hissi, tevekkül ve ilahi vaade ümit, değersiz ve naçiz isteklerden vazgeçmek İslamın emridir.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.