MAD Bülten Sayı 14

Page 43

TÜRKĐYE MAĞARACILAR BĐRLĐĞĐ TEK ĐP TEKNĐKLERĐ ÇALIŞTAYI* A. Bahar HASER Çok ama çok sıkıntılı haftalardı. Bir kaçıp gitme isteği; ama kaçtığım yerde sevdiğim insanları bulma hayali... Kaçıp gitmeye bile plan-program gerekiyordu; ama buna dâhi gücüm yoktu. O sıralarda, takip eden günler için iletilmiş bir çağrıya yanıt vermek, hayatımın yaşadığım şehirden ibaret olmadığını anlamak, sevdiğim bir işi sevdiğim insanlarla yapabileceğimi görmemi sağladı.

Fotoğraf: Anonim (TMB 2005 Arşivi’nden)

Türkiye Mağaracılar Birliği’nin (TMB) 12–13 Şubat 2005 tarihlerinde Antalya-Olimpos’ta düzenlediği Tek Đp Teknikleri- TĐT (Single Rope Techniques-SRT) çalıştayı… TODOSKTAMAG’ın (Toros Doğa Sporları KulübüTemuçin Aygen Mağara Araştırma Grubu) ev sahipliği yaptığı çalıştaya gitmek için önümde uzanan uzuuuun yol dışında bir engelim yoktu. BÜMAK’lı (Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü) mağaracı kardeşlerime askıntı oldum. Telefonla haberleştiğim ve cisminin, Yaman’ın (ÖZAKIN) cismi olduğunu sanmakta olduğum Sencer (ÇOLTU) ile 11 Şubat akşamı beni güzide şehrimin otobüs terminalinden almaları konusunda anlaştık. Şu satırları yazarken, o gün terminalde bekleyişim esnasında not düştüğüm defterimi karıştırıyorum, hayata biraz olsun gülümseyebilmek adına kendimi ittire ittire çıkmak üzere olduğum yolun başlangıcında bahsi geçen bekleyişimin 45. dakikasında yazmaya başlamışım. Yavaş yavaş beni almadan

gideceklerine dair bir düşünceye yaklaşmakta olduğumu hatırlıyorum; ama düşünceye yeterince yaklaşamadan, iki saatlik rötarla Sencer’in cismi olduğunu sanmakta olduğum Mehmet’in (DÖKER) Citroen’le ve e haliyle araç sahibi olarak Mehmet, onun eşliğinde Sencer, Özgür (CANSÖNMEZ) ve Teodor KISIMOV ile buluşabildik. Mesanelerimizi emniyete aldıktan sonra yola çıktık. Olabildiğince1 malzeme ve insan dolu araçta Özgür’ün bana kendimi daha da yaşlı hissettiren müzik seçimleri eşliğinde otobanda Adapazarı’na kadar ilerledik, sonrasında muhteşem Eskişehir yoluna saptık. “Aman Mehmet uyumasın,” eylemlerimize Bozüyük’te ara verdik. Gece yarısı açları olarak o saatte açık olmasını takdir ettiğimiz bir börekçiye dalıp börek-çörek2 ikileminde karnımızı doyurup yolumuza devam ettik. Afyon’da tatlı/kahve, sonrasında çiş ve sigara molaları vererekten sabah 06.00 sularında Antalya’ya ulaştık. Bomboş yollara rağmen kırmızı ışıkta sabırla bekleyen Mehmet’in süper kaptanlığına olan inancım katlandı. Solumuz deniz, sağımız dağlar Olimpos’a doğru yol aldık. Benzinlikte Sencer direksiyona, Mehmet uykuya geçti. Olimpos için yanlış girişi seçtikten ve bir süre dolandıktan sonra, ilk etapta ikna edemediğim beyler kitlesi yolu sormaya karar verdi. Tırmanarak tekrardan ana yola çıktık. Bir sonraki girişi kullandık ve Kadir’in Ağaç Evleri’ne ulaştık. Hava biraz soğuktu. Ya da aslında gerçekten soğuktu; ama Antalya il sınırları içerisinde olduğumuz için kendimi kandırıyordum. Bizden erkenci davranmış olan Đzmir’den Fatih (BÜYÜKTOPÇU), BÜMAK’tan Yaman, Gülgün (GÜRCAN) ve Melek (PELEN) bir süre sonra yanımıza geldiler. Çay, kahve, kahvaltı derken TAMAG’dan Meltem’in (PANCARCI) pastabörekleri de masamızı şenlendirdiler. Gözüm 41


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.