KaosGLD72

Page 54

Evlilik ve Aşk

Evlilik ve Ask Emma Goldman Çev: Volkan TAMER

Evlilik ve ask hakkindaki genel kani, ikisinin es anlamli olduğu, ayni güdülerden kaynaklandiği ve ayni insan ihtiyaçlarini karsiladiğidir. Birçok genel kani gibi bu da, gerçeklere değil, batil bir inanca dayanir. Evlilik ve askin ortak hiçbir özelliği yoktur; bu iki kavram kutuplar kadar birbirine uzak, hatta zittir. Hiç süphesiz bazi evlilikler askin sonucudur. Bunun sebebi de askin evlilikte ortaya çikmasi değil, az sayidaki insanin bir geleneğin ötesine geçebilmesidir. Bugün evliliği saçmalik olarak gören fakat toplum kurallari yüzünden ona teslim olan çok sayida insan vardir. Gene de, bazi evliliklerin aska dayandiği ve bazi durumlarda askin evlilikte devam ettiği doğru olsa bile, iddia ediyorum ki devam eden bu ask evlilikten bağimsizdir. Diğer taraftan, askin evlilikten kaynaklandiği tamamen yanlistir. Evlendikten sonra asik olan çiftlere arada sirada rastlariz. Ama iyice arastirildiğinda anlariz ki bu sadece zorunlu bir uyum sağlamadir. Evlilikteki bu birbirine alisma doğalliktan, yoğunluktan ve asktan uzaktir ki ask olmadiği sürece evlilikteki samimiyet erkeği de kadini da küçük düsürücüdür. Evlilik ilk basta ekonomik bir anlasma bir sigorta sözlesmesidir. Günlük hayattaki sigortalardan daha bağlayici ve daha kuralci olmasi yönüyle ayrilir. Getirileri, yatirimlariyla karsilastirildiğinda oldukça azdir. Ödülün koca olduğu bu evliliği kadin adiyla, özel hayatiyla ve kisisel saygisiyla öder. Dahasi, evlilik sözlesmesi kadini ömür boyu bağimlilik, parazitlik ve sosyal olduğu kadar bireysel bir kullanissizliğa mahkum kilar. Erkek de faturasini (bedelini) öder fakat onun çerçevesi daha genis olduğundan, evlilik onu kadin kadar sinirlamaz. Böylece, Dante'nin cehennem hakkindaki deyisini evliliğe uygulayabiliriz: "Oraya giren bütün umudu geride birakir."

KAOS GL Sayfa 52 Sayı 10 Mart - Nisan 2002

Evliliğin ne kadar aci bir kayip olduğunu anlamak için bosanma istatistiklerine bakmak yeterlidir. Dahasi, kadinlarin artan gevsekliği ve bosanma kanunlarinin hafifliği su gerçekleri açiklayamaz: Birincisi, her on ikinci evlilik bosanmayla sonuçlaniyor; ikincisi, 187'den beri her yüz bin nüfus için bosanma da %28'den %73'e doğru bir artis görülmüstür; üçüncüsü, 1867'den beri zina bosanma nedeni olarak %270,8 artmistir; dördüncüsü, ev terketmeler %369,8 artmistir. Bu korkutucu rakamlara ilaveten, çok sayida edebi eser bu konuyu açiklamaktadir. Robert Herrick, Together; Pinero, Mid Channel; Eugone Walter, Paid in Full adli kitaplarinda ve daha bir çok yazar kendi eserinde evliliğin bir uyum ve anlayis faktörü olarak kisirliğini, iğrençliğini ve yetersizliğini tartismaktadir. Düsünceli birey evlilik olgusunu hakli gösteren yanlis inançlarla yetinmeyecek ve evliliğin neden büyük yikimlara yol açtiğini anlamak için her iki cinsin de hayatini derinlemesine anlayacaktir. Edward Carpenter, evlilikte kadin ve erkeğin çok farkli çevrelere sahip olduğunu, bu yüzden de birbirlerine yabanci kalacaklarini söyler. Asilmaz bir batil inanç, gelenek ve aliskanlik duvariyla ayrilmis olan evlilik kisilerin birbirlerine olan bilgisini ve saygisini gelistirmez. Bunlar ad olmayinca her birliktelik basarisizliğa mahkumdur. Bütün toplumsal yalanlarin düsmani olan Henrik Ibsen muhtemela bu büyük gerçeği farkeden ilk kisiydi. Nora kocasindan ayrilir, sorumluluklarindan biktiğini ve ihtiyaçlarini hissettiği için değil; sekiz yil bir yabanciyla yasayip ona çocuk doğurduğu için. Iki yabanci arasindaki yakinliktan daha asağilayici bir sey olabilir mi? Kadina gelince, hos bir görüntüsü olduğundan baska ne bilir? Daha kadinin ruhu olmadiğini ve sadece erkeğe bir ilave olduğunu söyleyen batil inanci bile asamadik. Belki de kadinin maddi yetersizliği onun asağiliğinin sebebidir. Yine de, kadinin ruhu yoksa onun hakkinda

bilinmesi gereken bir sey de yoktur. Bununla birlikte, kadinin ruhu ne kadar ufak olursa bir es olarak olanaklari da o kadar fazla olur ve kendini kocasina daha çabuk kaptirir. Evlilik kurumunu uzun süredir dokunulmaz yapan da erkeğin üstünlüğünü adi bir sekilde kabul etmedir. Artik kadin kendini bulduğuna göre ve efendisinin disindaki kisiliğini kavradiğina göre kutsal evlilik kurumu yavas yavas zayiflamaya baslamistir ve hiçbir duygusal feryat bunu durduramayacaktir. Çocukluktan itibaren kizlara nihai amaçlarinin evlilik olduğu ve bu yüzden eğitimlerinin o tarafa doğru yönlendirilmesi gerektiği anlatilir. Kesilmek için bağlanmis dilsiz hayvanlar gibi onlar da buna hazirlanirlar. Fakat tuhaftir ki bir anne ve es olarak islevinin ne olduğu konusunda çok az sey bilmesine izin verilir. Saygi değer bir kizin evlilik iliskisi hakkinda bir sey bilmesi ahlâk disi ve iğrençtir. Bu yüzden ahlâk disi olan bu evlilik yemininin hiç kimsenin elestirmeye cesaret edemediği saf ve kutsal bir sözlesmeye çevrilmesi gerekir. Iste bu evlilik taraftari insanlarin tutumudur. Gelecekteki anne ve es rekabet sahasindaki tek kazanim olan seksten tümüyle habersiz ve bilgisiz tutulur. Böylece, en doğal ve sağlikli olan seks içgüdüsünden iğrenen ve korkan biri olarak ömür boyu sürecek bir iliskiye girer. Evlilikteki fiziksel aci, rahatsizlik, sefalet ve mutsuzluğun büyük bir kisminin seks hakkinda bir sey bilmemekten kaynaklandiğini söylemek yanlis olmaz. Bir çok ailenin bu acikli gerçek yüzünden parçalandiği da bir hakikattir. Ama kadin devlet ve dini otoritenin baskisi olmadan seksin gizemi hakkinda bir seyler öğrenecek kadar büyük ve özgürse, kafasi bos ve cebi dolu olan "iyi" bir erkeğe uygun bir es olarak görülmez. Sağlikli, yetiskin, hayat dolu ve tutkulu bir kadinin bir erkek onu es olarak seçinceye kadar doğal istekleri reddetmesi, en yoğun arzusunu bastirmak zorunda kalmasi,


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.