Sivilfanzin 2

Page 1

n i z n a f l i siv sivil söz HAZ‹RA N 2010

lük

SAYI 2

•com

birlikte üretmek, paylaflmak esast›r. ayn›l›k çark›na diflli olanlar›n kerpeteniyiz efendim.sivil, sivilin haldafl›d›r, sivilli¤in tan›m› yeniden anlam›n› bulana kadar bir sivil yazar bir di¤er sivil yazar›n el feneridir ve üstelik yolu bildi¤imizi hiç söylemedik çünkü yol biziz. bu sözlü¤e konu olacak her türlü birikim eksikli¤imize delil olacakt›r. koca koca kelimelerimiz ve hiçlik bilgimizle inat etmeye geldik. fark› anlatmak diye bir derdimiz yok, çünkü fark› anlamak için burada yazmak flartt›r gibi bir bilgeli¤e de a盤›z. yani sivil sözlük kendini bilir,kendini bilmez, ak›ll›d›r, delidir, yoktur çoktur. inat cümlesi ile sizi selamlar›z: var›z.

ahtamara

Sivilsozluk.com ad›na sahibi: Sivilsözlük

sivil sözlük, Söyleyecek sözü oldu¤u halde bu güne kadar söyleyememifl, susturulmufl, korkmufl ama bilen, bildi¤inin arkas›nda durabilen, tart›flman›n üslup gereklerini yerine getirebilen, cümle avc›l›¤› yapmayan, çabuk sinirlenen ya da hiç sinirlenmeyen, sinirlenip çabuk dinginleflen, film çeken/izleyen, kitap okuyan/yazan, resim yapan, foto¤raf çeken, heykel yapan, tiyatroyla didinen, dünyay› felsefenin diliyle anlayan/anlamaya çal›flan/anlamak isteyen, hayata dair duruflu/bak›fl› olan ötekidir. ve k›saca ötekinin diliyle buradakine seslenifltir. bask› alt›na almak ya da bask›y› do¤al sürece efl tutmak bu sözlü¤ün ifli de¤ildir. çelme takmay› sevmez, takmaya kalkan› hiç sevmez.

ahtamara

Bilimum sivilsözlük yazar› • Tasar›m: MT

yazarlar› • Pek sorumlu müdür: qaf • Az sorunlu müdüre: aylakmadam • Görseller ve Yaz›lar:


Bulan›k Sular I. ‹ki yaka aras›nda gidip gelen bir vapur, beynim; Yolcular› kelimeler, binen ve inen Ayn› sular› geçti¤ini san›r gün boyu Yeni bir yer keflfetmek için rota de¤ifltirse de kimi zaman Görür ki yetmez; Bilir, uzak denizlere aç›lma vakti, Ama bulan›kt›r sular. <<<

II. Vakitsiz bir atefl yanar tenimde ans›z›n Sarar bedenimi, teslim al›r bir odada beni yang›n, ‹çinde kocaman sözler ve ince tül perdeler olan odada Kalkar, yürürüm, kap›lar aç›l›r Girerim, ›fl›k selama durur Girmem, ›fl›¤›n boynu bükük kal›r Bir deli dervifl misali, bir deli kufl, bir deli yaprak Bir deli sevmek tutturmufl kalbim Bitmeyen, bitirmedi¤im — Sen sevdikçe ço¤al›r, büyür, da¤lara döner kalbim <<<

<<<

Ama sular bulan›k Ve b›rak›yorsunuz öyle kal›yor Gözlerim bir an›t mezar Bir aflk› gömmüfl içine O ki, bulanm›fl sular bir kere Dile ve iste ki, berrak olsun Ak›t ki duru duru, damla damla göl olsun Ne çare, olmaz. <<<

— Hep yollar›n›zda oldu¤umu ya da olaca¤›m› sand›n›z Hep kendi yolumdayd›m oysa — Aylin Güven -Londra


kalemim

<<<

Hadi o asil duruflunla yerlefl parmaklar›m›n aras›na. Isl›k çala çala dolafl k⤛d›n üzerinde. Bilinmedik yerlere gidelim. Yol boyunca ben saçmalayacak olsam da, sen do¤rusunu yaz. Hani bir zamanlar saçmalamak serbest demifltik ya, fiimdi de biraz saçmalayabiliriz istersen. Nas›lsa do¤ruyu buluruz daha sonraki zamanlarda. Hem do¤ru nedir ki? Kim yazm›fl en do¤ruyu? Gel hadi, yine rengârenk çiçekler yapal›m sayfa kenarlar›na. Patikalar çizelim sat›r aralar›na. Kaybolmamak için papatyalar da yapal›m Kenarlardaki tafllar›n Günefl’i gören taraflar›na. Her sayfaya bir üçgen çizelim sayfa numaralar› yerine. Üçgenin üzerine bir yuvarlak. Yuvarla¤›n ortas›na kafl, göz, burun, dudaklar. Etraf›na k›v›rc›k saçlar. Üçgenin alt›na ç›rp›dan bacaklar, iki kenar›na yine ç›rp›dan kollar. Ve her sayfada hiç yanmadan ip atl›yor olsun, o küçük k›z çocu¤u. Büyümemifl olsun son sayfay› yazarken bile. Sonra, seninle eskiden yazd›klar›m›z›n hepsini unutal›m. Nas›l unutacaksak? Her sat›r bafl›nda döktü¤üm gözyafllar›m›n, Senin bana bak›p hüzünlenifllerimin üzerine kal›n bir çizgi, Nas›l çizeceksek? Çizelim ve unutal›m. Sat›r bafllar›nda duraksar ve yutkunursam, ald›rma bana. Ben dere diyorsam sen deniz, gece diyorsam; gündüz, K›fl diyorsam yaz, sonbahar diyorsam ilkbahar yaz. Ne dersem tersini yap yani. Biliyorum ilk bafllarda çok zorlayaca¤›m seni. Keçi gibi inat edece¤im öteki sat›ra geçmemek için. Tak›l›p kalaca¤›m bir virgülden sonra, ya da noktadan önce belki. Bir foto¤raf gelecek akl›ma. Davetkâr bir an geçecek gözlerimin önünden. K›rmaya çal›flaca¤›m parmaklar›m›n aras›ndaki seni. Belki öfkelenece¤im senin yazmak istediklerine. Kelimelerle bitmek bilmeyen bir savafla tutuflaca¤›m sat›r aralar›nda… Görmüyormufl gibi bofl bofl bakaca¤›m parmaklar›ma ve sana. O arada a¤l›yor da olaca¤›m belki. Kara bulutlar geçirmek isteyece¤im her sat›r›n bafl›ndan. Ç›kmaz sokaklar çizmek isteyece¤im sat›r sonlar›na. Ne olur ald›rma bana. Yaln›z flark› söylüyorsam bekle beni biraz. Hem soluklan›rs›n sen de o arada. Düflünsene; ne çok zaman geçirdik birlikte. Hani, flark›lar vard›, titreyerek dinledi¤imiz. Dolunay zamanlar› vard› saatlerce dans etti¤imiz. Foto¤raflar vard› bakmadan geçemedi¤imiz. Aralar›nda dolafl›rken soluk solu¤a kald›¤›m›z. Unutulmaz denen pek çok zaman. Ne dersin? Unutabilir miyiz sence de? -bulutlu


yaflam

bolobolo

küçük bir orospunun

Yafl›m 41. Ufak tefek, t›f›l bir fleyim. Annem ben daha çocukken “aslan gibi” bir k›z oldu¤umu, erkekleri çat›r çat›r dize getirece¤imi söyler dururdu. Eni konu ev ifli yapt›¤›m› hat›rlamam. Canavar gibi sokaklarda sürter, babam›n saat yedi gibi eve geliflini beklerdim. ‹lkokul, ortaokul derken lisede ad›m “baskül” e ç›kt›. Bana yazan, sarkan, laf atan o¤lanlara: “daflflaan kaç gram lan? tartt›r da gel, hödük!” diye ç›k›flt›¤›m için... Sonra iflte, lise sonday›z, bi o¤lanc›k vard›. Metin... Öyle giriflken, eli kolu d›flarda de¤ildi. Çak laf› otursun yerine gibilerden. Ak›ll› bi çocuktu yani. Hasta olmufltum ona; bafl›n› kitaplardan kald›r›p beni farketsin diye yapmad›¤›m numara kalmam›flt›. Bi gün bakt›m, bahçede bizim s›n›ftan üç eleman bunu alm›fl bi köflede s›k›flt›rm›fl. Kollar›n› da duvara dayam›fllar ellerinden kaçamas›n diye. Çakt›rmadan yanaflt›m, kulak kabartt›m. Me¤er metincik yumuflakm›fl. Ç›k›flta elemanlardan hangisine vercek, onu konufluyolar. Kafama bomba düfltü sand›m. ‹nanamad›m ilk duydu¤umda ama belli ki sezmifller baz› hareketlerden ve durum aç›kça ortaya ç›kana kadar zorlamaya devam edecekler. Çevrede bulunabilecek hiç kimsenin olmamas› için dua ediyordum. Korktu¤umdan de¤il ama, okul hayat›m›n böyle bir süreci kald›ramayaca¤›n›n fark›ndayd›m. Hofluma gitmiyor da de¤ildi asl›nda. Bir flekilde ilgileniliyor olmak her insan›n hofluna gider. Aç›kças›, daha o zamanlardan, hofl bir beyefendinin partneri olabilecek küçük, sevimli ve ak›ll› bir han›m gibi görüyordum kendimi. D›flar›dan nas›l göründü¤ü hiç umurumda de¤ildi; kendimi tan›yor ve özelliklerimle gurur duyuyordum. Hareketlerim elbette bir k›za göre daha keskin, duruflum bütünüyle erkeksiydi. Babam gibi olmay› istiyordum; en içerde annem gibi olmay› seçmifl olsam da.

Elemanlardan birinin ad› arda’yd›. Di¤erlerine göre daha c›l›z, daha ele avuca gelir bi tipti. Ç›k›flta k›st›r›p bahçede olan bitenin ne demeye geldi¤ini sormaya karar verdim. Tam bizim semt meydan›n›n ç›k›fl›nda, köflede bi yerde tuttum bunu. Çok güzel dudaklar› vard› eflfle¤in. Yalan de¤il, bifleyler vard› bak›fllar›nda falan. Tutamad›m kendimi ve yap›flt›m dudaklar›na. Nas›l güzeldi... A¤z› yar›m kar›fl aç›k kalm›fl, bak›fllar› sanki içimi delip geçmifl de arkamdaki bir fleye saplanm›flt›. Ona flimdiye kadar hiç bir erke¤i öpüp öpmedi¤ini sordum. Afallam›flt›. Kekeleye kekeleye, zor zar: “ha – hay›r. Ne alaka ya?” diye sordu. Bunun utan›lacak bir fley olmad›¤›n›, hislerini do¤al saymas› gerekti¤ini ve benim de ayn› fleyleri yaflad›¤›m› söyledim ona. Oradan kaças› var gibiydi. Ama art›k anlamaya çal›fl›yor ve sorgularcas›na bak›yordu gözlerime. “manyak m›s›n sen ya? niye öptün o zaman beni k›z?” deyiverince anlad›m; benim nas›l biri oldu¤umu çoktan farketmiflti. Sonra beni duvara do¤ru itekleyip, elini orama götürdü. Tam orama... “k›z, bak›y›m m› fleftaline bi?” diye salakça bir soru sorunca flalterler att› bende ve bir tokat patlatt›m surat›na. “fleftali anand›r, it!” diye ba¤›rd›¤›m› hat›rl›yorum. S›r›ta s›r›ta gitti sonra. Sinirden kaskat› kesilmifltim. Biraz gücümü toplay›p, derin nefes al›p elimi orama götürdüm. Allah kahretsin! oradayd› iflte lanet fley. Allah kahretsin. Neden var bende bu? neden? lanet fleftali burda iflte. Burda! allah kahretsin. Ama bir gün gelecek ve onu yak›p yok edece¤im. Parçalan›p gidene kadar oyduraca¤›m onu. Bende oldu¤una piflman olacak pislik fley. Piflman olacak. Önümde olmas› gereken fley o de¤il, o aptal yar›k de¤il. Bir gün ama... Bir gün defolup gidecek oradan ve haketti¤im fleyi alaca¤›m. Ne olursa olsun arda’y› bulaca¤›m ve olmam gereken kifli haline geldi¤imde beni seviyor olacak. Söz veriyorum! -Chimei


gölge oyunu

ani bun ¤ i i l i r un omu morogili

ceket

H

yafl e¤ilmeden yafl›ndayken hayat›n örtüp üstüne uykuyu , gecenin öz çiçeklerini yapar iplik iplik köklü karanl›¤›na dik duran a¤aç. dal›nda, hak kokulu çiçekler bir k›fl kuflu bir uykusuz omur seslenir insana, düflsün gece sabah›n sahteli¤i yüzüne ve sar›n yafl›n› sen de özüne e¤ilmesin dünyan, yafl yafl biriken iskeletinde elif.

lapa lapa ya¤arken kar uyumamak için ç›r›l ç›plak koflan delileri ac›tmayan rüzgar süpürür ça¤›l ça¤›l gerçekleri. kal›r önü beyaz gölgesi iz gözlerin kay›p renkleri ve beyaz bir perdede gölge oyunu. ceket


Merhaba Dünya

Sen Walt Whitman, tut ellerimden Ak›p giden bunca flaflk›nl›k! Bunca görüntü, bunca ses! Her biri sonrakine ilifltirilmifl bu eyleflen bitimsiz ba¤lar Her biri sorulunca söyleyen, her biri dünyadan ayn› ölçüde pay eksilten Hangi filizler sürgünlenir içinde Walt Whitman? Hangi okyanuslar, hangi k›t'alar taflk›nlan›r? Hangi iklimler, hangi insanlar, hangi flehirler uzanm›fl burada? Kim bu çocuklar, bir baz›s› oynaflan, baz›s› uyuklayan? Kim bu k›zlar? Bu evli kad›nlar? Kim bu ihtiyarlar, kar›nca ad›mlar›n› birbirlerinin omuzlar›ndan do¤rultan? Hangi nehirler, hangi ormanlar ve hangi renkli meyveler? Hangi da¤lar ya bu gök sislerinin üstünden aflan? Hangi say›s›z ev, içleri sahiplerince doldurulan? -Walt Whitman Tercüme: Kadir Y›lmaz- [çokmant›kl›]

A¤abeyimle ‹çmek Bir birahane, bar de¤il (bar dedi¤in de birahanedir ya); Yahut bir pazar buluflmas› steve'in otelinde; Yahut evimizin bahçesinde, Komflu taflk›nlar› la woman sesleriyle. Neresiyse art›k, bira ve

David mccooey (avustralya)

Hat›ralar yirmili gençlerden; Yitmifl birinden bahseden birileri Ki ecifl bücüfl mazereti bir fleylerin; S›cak bira ve so¤uk eller; Sigara ve gürültüye do¤ru bir yaslan›fl; Bulan›k kafas› dördüncü biran›n;

Güneflin alkolik bafla¤r›s›; An›msayamad›¤›n birinin ad›; Med-cezir suyuna bulanan bir k›rm›z› esky. Ve daha da içemedi¤imde iflte, A¤abeyimin sundu¤u elma flarab›. [esky: avustralya'da meflhur bir klima markas›] [la woman: meflhur bir “kad›n” dergisi] -Chimei


Ç›¤l›k Ressam Deniz Bilgin ve Yazar Hür Yumer’in yüce an›lar› için, Kiflisel erdem eylemi evrensel bir yank›y› m› ister? Böyle bir fley mümkün mü? Bu o eylemi bofla ç›karmak için uydurulmufl bir “fleydir”. Trajik ölçüler, ölçütlerde gömülü bir 盤l›¤›n gen haritas›n›n izinden gitmek abes bir giriflimdir, geriye bir tek “anlama yetisi” kal›rsa onun yarataca¤› fazlal›¤› kavrayarak, bilerek ve onun c›l›z varl›¤›na s›¤›narak sadece olan bitene karfl› bir seyreltilmifl içsel örtü olarak kullanabiliriz. “Yükseklik” olarak seçtim görünen foto¤raf›n ad›n›, hani derin ve doruk denkleminde duran, asl›nda her hangi birimizin yaflam kadraj›n› temsil eden bir kare. Bakt›¤›m›zda bazen sadece gökyüzü, bazen kübist düfller, gözlerin yard›m›yla “ben”in kay›p zamirini arar dururuz. Kierkegaard’›n bütün felsefi serencam›n›n ucunda savrulan korku ve titremesini and›r›yor sanki, Abbas Kiyarüstemi’nin “Kira-

z›n Tad›” adl› filmindeki o genç, sessiz adam›n arad›¤› ve hiç hesapta olmayan, tarif edilmemifl mekan› gibi. Belki de onu ilk gören s›radan bir göz “‹rtifa…falan” der geçer. Ama o “irtifa ve falan” noktas›ndan, sözcüklerinden bize pür dikkat bakan o karga’n›n gözleri çok fleye gebedir, çok fley aktar›r, ikaz sireni gibi kulaklar› sa¤›r eder. ‹flte bu “falan, filan” sözcü¤ü üzerinden ve benzer bir yükseklikten

kendilerini yaflam›n k›y›s›na, bofllu¤una b›rakan daha ergenlik yafllar›ndaki 13 Japon ö¤rencinin kahreden öyküsü de denk gelir. Gelir iflte akl›m›za. Bu¤day tarlas›n›n ortas›ndan geçen çekirgelerin 盤l›¤› kadar ac›kl›, dokunakl›. fiaka¤›n köflesinden döner bazen yaflam›n öyküsü, burada birileri bir fleyler bekleyerek öylesine kala kal›rlar. Buz tutmufl elleriyle, mücerrep gözlerle. Burada hiçbir fley söylenmez. Tarih çoktand›r ki hep e¤ri döküm yap›yor, insanl›k için. Bu foto¤raf›n görünmez kadraj›nda Pauel Klee’nin mele¤i, Benjamin’in “tarihin mele¤i” diyerek kanatlar›n› geniflletti¤i bir varl›k daha uçar sonsuzlu¤a, sorunlara, sorulara do¤ru, ve hep ayn› yerden bafllat›r gök yüzü hareketini. Bir varm›fl, bir yokmufl, bu “yüksek” gök kubbenin alt›nda bir kola kutusu varm›fl, içindeki köpek cesediyle. Ve aya¤›m›z›n alt›ndaki topra¤›n ruhu çat›rdar, yan›k ka¤›tlar aras›nda. Bir karga may›s gecesine tutunuyor gökyüzü dura¤›nda. -Hamufl


sen de gÖr! konuflulur... "‹lk filmi çekmek en zorudur" diye. bir yönetmenin ilk filmi için yaflayaca¤› zorluklar bu klasikleflmifl sözde de vurguland›¤› üzere hayat›n›n en s›k›nt›l› zamanlar›ndand›r. bu s›k›nt›lar baflta maddi s›k›nt›lard›r ancak ad› üstünde "ilk film" izleyiciyle paylaflmas› cesaret isteyen, maddi yönün yan›nda manevi zorluklar da ç›karmas› kaç›n›lmaz olan bir süreçtir. almanya'da yaflayan kürt kökenli yönetmen miraz bezar, sa¤dan soldan kula¤›m›za çal›nd›¤› üzere bir film çekti. evvelinde k›sa filmleri de olan yönetmenin ilk uzun metrajl› filmi; min dit: the children of diyarbakir, türkçe vizyon ad›yla; ben gördüm. bezar klasik ilk film sanc›lar›n› biraz daha farkl› yafl›yor. bunun sebebi de be¤eni ne olursa olsun çok konuflulacak olan bir projeyle cesurca kendini göstermesi. min dit türkiye'de gösterilen ana dili kürkçe olan ilk film olma özelli¤ini tafl›yor. filmin misyonu sadece dil ile s›n›rl› de¤il, kürt halk›n›n yaflam koflullar›na, maruz kald›klar› sistematik devlet iflkencesine de en narin noktalar›ndan de¤iniyor min dit ve bu a¤›r sosyal sorumlulu¤undan dolay› her zaman sosyal mesaj› sanatsal de¤erinin üzerinde kalacak bir film ortaya ç›k›yor. yönetmen miraz bezar sosyal yükümlülüklerini karfl›larken sanatsal yükümlülüklerini de geri planda b›rakmayan iyi bir film çekmifl. ald›¤› pek çok ödül aras›nda ünlü san sebastian film festivalinden ald›¤› genç yetenek ödülü ayr› bir parl›yor. antalya alt›n portakal film festivali’nden mansiyon ödülü ile dönen film ‹stanbul film festivalinde ise en iyi yönetmen, en iyi kad›n oyuncu ve en iyi müzik ödüllerini kazand›. filmin önemli bir bölümü çocuk oyuncular üzerine kurulu. miraz bezar diyarbak›r’da bir grup çocukla zaman geçirmifl, onlar›n günlük yaflam›n› kameraya çekmifl ve sonunda aralar›ndan rollere uygun olduklar›n› düflündü¤ü çocuklar› belirlemifl. bu belirleme sonucunda henüz 13 yafl›ndaki fienay orak’›n ‹stanbul film festivalinde en iyi kad›n oyuncu ödülü almas› arka planda yine miraz bezar’›n resmini görmemizi sa¤l›yor. Ülkemizin en büyük sosyal ve siyasal sorunlar›ndan olan “kürt sorunu”nun potansiyel siyasi çözümü konusunda bütün ülkenin fikir birli¤ine vard›¤› nokta samimiyetsizlik ve pek ifle yarayacakm›fl gibi durmamas›. bu noktadan sonra, asl›nda bu noktadan evvel olmas› gereken toplumu etkileyecek sosyal ve sanatsal hareketler ifle el atacak ve iyileflme

için en büyük sorumluluk bu sosyal ve sanatsal karakterlerin omuzlar›nda. ‹flte miraz bezar bu ilk filminde çevreye gözlerini kapam›yor ve bu büyük sorumlulu¤u omuzlayarak yüzümüze do¤ru net bir biçimde konufluyor: “Çok kötü fleyler oldu, kendimize gelelim.” filmde net bir devlet cinayeti görüyoruz, j‹tem cinayeti, sorgusuz, sualsiz, yarg›s›z infaz. ama irkiliyoruz da… neden? her gün konufltu¤umuz 15-20 bin faili meçhulden ufak bir örne¤i görünce irkiliyoruz. kuvvetle muhtemel ki bizi korumas› gereken kurumlar›n bize ne kadar zarar verdiklerini gözlerimizle görmek ürkütüyor bizi, say›lar sadece istatistik olarak yerlefliyor kafam›za, ha yirmi bin ha yirmi milyon. devletin bizi sürekli dövme tehdidi ve bundan ürkmüfl, sinmifl çevremizle birlikte ne kadar yaln›z ve umutsuz bir haldeyiz! min dit ince ayar› kusursuz verilmifl bir film. bu ayar içinde bir nevi çözüm de bar›nd›r›yor. bu çözüm de insanl›¤›m›z› kaybedecek kadar yozlaflm›fl, sinmifl olmad›¤›m›z kabulüne dayan›yor. ‹nsanlar, katil devlet de olsa, ç›k›p “bu yanl›flt›r” diyebilirler, en az›ndan öyle umut ediyor. filmde sorunun çözümü için “bu yanl›flt›r” diyebilenler sorunun bo¤az›na sar›lm›yor. film pek çok noktas›nda sald›rganl›ktan kaç›n›yor ve kötüye “kötüsün” diye hayk›rabilen insanlar eflli¤inde sorunun “aç bir kurt” gibi kendili¤inden ölmesini bekliyorlar. vicdanl› insanlar›n sadece taraflar›n› belli ederek alabilece¤i bu tavr›n sorunlar›n çözümünde en do¤ru yol oldu¤u filmin getirdi¤i yeni bir bak›fl olarak nitelendirilebilir. min dit’te devletin katil olmas› herkesi ürpertti. baz›lar› da buna karfl› sesli tepkiler de gösterdiler. miraz bezar’›n da dedi¤i gibi “neden kendilerini katillerle özdefllefltirdiler de ma¤durlarla empati yapmay› bile kendilerine yediremediler?” Çünkü çöktük, sindik ve bu sinmiflli¤in üzerine yalandan bir hayat kurduk. ama enkaz›n üzerinde ne kadar sa¤lam durulabilir ki? ma¤durlar›n sesi az da olsa kula¤›m›za çal›n›yor. bu noktadan sonra ya y›k›lmaya mahkum yalandan hayat›m›za devam edece¤iz ya da vicdan›m›z› dinleyip katillerin kendi kendini yok etmelerini sa¤layaca¤›z. sadece kürtlerin de¤il tüm “farkl›lar›n” tepesine kurulan hayatlar›n onlar›n bast›r›lamayacak sesleri sonucu y›k›laca¤›n› biliyoruz. y›k›lacak yalandan hayatlar için birilerinin muhafazakarlaflmas› da s›radan bir durum. min dit de diyor ki: “ben gördüm, sen de gör, daha fazla gözlerini kapaman›n anlam› yok, kulaklar›n› kapasan da, sesim içeri s›z›yor.” -hewit


bolobolo

gerçek dünya tasavvurlar› ben hayat›n ola¤an ak›fl›na uyan cinayet senaryolar›n› severim kaç gerçek cinayet gördüysem, mesela maktul parçalar halinde nereden nereye tafl›nabilir, yani hayat›n ola¤an ak›fl› içinde kaç sevgili di¤erinin bafl›n› kopararak seviflir ben hayat›n ola¤an ak›fl›n› düflününce bunun bir hukuk terimi olup olmad›¤›n› merak ederim izaha memur koro ne zaman ve nerede karfl›laflacak bizimle ve bizim ellerimizde alk›fllar›m›zla duraca¤›m›z yer nerede söyleyin hayat›n ola¤an ak›fl› nas›l durur üzerimizde. neva

Sen bana deli diyorsun ya Akl›ma kuyunun tafllar› düflüyordu hep

gövde

‘m

Deliysem Giydirilmiflsem Erginleflmifl cinler görüyor ‹nkâr yoluyla inand›r›yorsam Sarkaç kopuyor, terlikler da¤›l›yorsa Sözcüleri de kar›fl›yor El yaz›s›ndan bir imge de Et istiyorsa, senden hücre, ‹çeri tafl›yorsam eklemleri Ben deli ya aflk ak›ll›s›ysam Geçiyorsa içimden Ölü atlar› atl›kar›nca sanan çocuksuzlar Ölü atlar› kemiren kar›ncalara bak›p Da¤lar›n içinden atlar, Atlar›n içinden ölüler hâlâ Ben deliysem Ya giydirilmiflsem Kime ne kadar âfl›k olursam olay›m Gaspard Ulliel ile seviflmeyi ye¤lerim Diyen sesin arkamdan geliyorsa Jack, Luck, Gaspard olamam›flsam Yüzümde sinek ›s›r›¤› Gamzesiz gövde´m gerdekte Yo! gövde´m Gerçekte maruz kalm›flsa -Ayna da do¤rularAyna do¤rular Beni de aynalar do¤rular m›? Do¤urur mu hiç sil bafltan? -Yahni halda


KaY›p

Sahne 1 Sahne karanl›k. Sahnenin arka k›sm›nda tel örgüler. Her sahnenin bafl›nda 2-3 mahkum, mahkum elbiseleriyle tel örgülerin arkas›ndan takip ›fl›¤› ve siren sesleri aras›nda kaçarak sahnenin bir yan›ndan di¤er taraf›na do¤ru kofluflturacaklard›r. Ön tarafta tek kiflilik bir koltuk. Sahnenin arkas›nda büyük bir sinema perdesi. Perdeden yans›yan görüntü: piyano çalan bir adam. Koltukta bir adam oturmaktad›r. Üstünde beyaz bir gömlek, kanlar içinde, alt›nda siyah bir kumafl pantolon. Koltu¤un üstüne hafif bir ›fl›k düfler. Adam›n yüzü yar›-karanl›ktad›r, seçilemez. Arka tarafta büyük bir gürültü kopar. Silah sesleri gelir belli belirsiz. Adam hiç k›p›rdamaz. Sessizlik… Yürek yak›c› bir kad›n sesi… Sahneye iki tane palyaço girer. Palyaço 1: selam dostum! Adam fark›nda de¤ildir. Palyaço 2: duymad› galiba. hey!!! Adam’a yanafl›rlar. Palyaço 1: dostum bir fley sorabilir miyiz? biz yolumuzu kaybettik de… burada bir flenlik olacakm›fl… onun için gelmifltik ama… arkadafl›na döner. san›r›m duymuyor. Palyaço 2: can›m duymuyorsa gözü de mi kör! hey dostum. baksana. fliiiflflt! ölü gibi… Elini Adam’›n gözünün önünde sallar. sahiden kör galiba... Palyaço 1: can›m ne körü! bal gibi görüyor da görmezlikten geliyor iflte! fliiiflflt! alooo! Sahne karar›r… Perdede piyano çalan adam… Sahne 2 Sahnede bir Kad›n… Koltukta oturmakta. Sahne yar›-karanl›k… Kad›n’›n yüzü seçilemez. Üstünde beyaz bir elbise, kanlar içinde… Arkada yerde sürünerek kaçmaya çal›flan bir kad›n, üstü bafl› y›rt›k. Arkas›nda elinde bir kasap b›ça¤› ve önlü¤üyle yar›-ç›plak bir adam… ‹kisi de 盤l›k atarak sahneye girerler. Ç›kana kadar da 盤l›klar› devam etmeli. Çok fliddetli bir müzik sesi… Sahne k›rm›z› ›fl›kla ayd›nlanmal›. K›rm›z› ›fl›k söner. Gene yar› karanl›k sahne… Adam ve Kad›n ç›km›flt›r. Müzik susmufltur. Palyaçolar girer. Kad›na seslenirler. Palyaço 1: bayan!!! pardon… biz bir fley soracakt›k da… burada bir flenlik varm›fl. oraya geldik ama… yolumuzu kaybettik… flimdi siz de biraz önce bizimle konuflmayan o Adam gibi bizimle konuflmayacaksan›z… bak›n bafltan söyleyeyim… Arkadafl› ona bakmaktad›r. Palyaço 1, h›zl› ve heyecanl› bir flekilde konuflmas›n› sürdürmektedir. Arkadafl›n›n ensesine att›¤› tokattan sonra durulacakt›r. Palyaço 2: salak!!! görmüyor musun ne duyuyor ne de iflitiyor?.. Palyaço 1: allah›m! nereye düfltük biz? sabahtan beri yollarday›z… ama bir türlü yolu bulamad›k… bunlardan baflka da kimseye rastlamad›k… kaybolduk galiba… Palyaço 2: kes d›rd›r› be! Sahne karar›r… Perdede piyano çalan kad›n… Sahne 3 Sahnenin ön k›sm› bütünüyle ayd›nl›k… Sahnenin sol k›sm›nda sa-

dece çerçevesi, iskeleti olan bir kap›… Adam girer, kap›dan geçer. Sahne önüne do¤ru yürür. Arkas›ndan Kad›n girer. O da kap›dan geçip sahne önüne kadar gelir. Kad›n: merhaba! demek buradayd›n, sabahtan beri seni ar›yorum! nerdeydin? Adam: bana sorana bak! as›l ben seni ar›yordum. sen nerdeydin? Kad›n: nerede olaca¤›m. akflamki dinleti için elbise almaya gitmifltim. seni arad›m. beraber gideriz diye ama… nerede! beyefendi ortal›klarda yok! Kay›p… Adam: eehh! kes d›rd›r›! hadi gidiyoruz! akflamki konuklar›m›z çok uzaklardan gelmifller… bizi dinlemeye… generaller, komutanlar… Kad›n: bok herifler! ne anlarlarsa! Kap›dan ç›kacaklarken sahnenin sa¤›ndan palyaçolar girer. Birbirlerini görmezler. Palyaçolar heyecanl› bir flekilde tart›flmaktad›rlar. Palyaço 1: flimdi benim anlamad›¤›m fley… biz dönüp dolafl›p buraya geliyoruz… neresi oldu¤unu bilmedi¤imiz yere… baflka yol yok mu?.. Palyaço 2: ben nereden bilebilirim ki?.. baflka yol yok demek ki… girdi¤imiz bütün kap›lar buraya ç›k›yor… lanet olsun! zaten geç kald›k… Palyaço 1: nas›l yani! geç kald›ysak neden bulmaya çal›fl›yoruz ki! eve dönelim o zaman… Palyaço 2: yolu bulam›yoruz ki! anlam›yor musun?.. Sessizlik… Aniden büyük bir gürültü kopar. Belli belirsiz silah sesleri… Sahne yar›-karar›r. Palyaçolar irkilirler. Sahnenin ön taraf›ndan kaçmaya çal›fl›rlar. Sahne ayd›nlan›r. Olduklar› yerde kal›rlar. Alttan piyano sesi gelmeye bafllar. Etraflar›na bakarlar. Palyaço 1: Palyaço 2:

gidelim buradan! ben korkmaya bafllad›m! sus be! gidebilsek gidece¤iz zaten…

Sahne karar›r. Palyaçolar kaybolur. Sahne 4 Sahnede bir piyano… Adam ve Kad›n… Adam: evet dostlar! say›n de¤erli komutanlar›m, generallerim!.. hofl geldiniz. bugün size sunaca¤›m›z gösteri “Kaybolmufl Kad›n›n Öyküsü”… Kad›n› göstererek kaybolmufl kad›n…. Kad›n, Adam’ a döner, flaflk›n bir ifadeyle. Kad›n seyircileri i¤renerek selamlar. evet müzik… Müzik sesi gelir. Oynak bir hava… flimdi ›fl›klar… Renkli ve dönen ›fl›klar aç›l›r. Kad›n zorla oynamaya bafllar. Oynamaktan vazgeçer. Adam, Kad›n’a sert sert bakar. Kad›n sahneden ç›kmaya yönelir. Adam, izleyicilere döner sevimli bir yüzle bakar. Ifl›klar aniden kapan›r. Arkada perdede, yerde ölü bir flekilde yatan Adam ve Kad›n’ ›n görüntüsü… Son görüntü: Sahnenin arkas›ndaki tel örgülerin üstünde k›rm›z› ›fl›k… Mahkumlar› göremeyiz. Onlar›n yerine palyaçolar tellere sar›lm›fl seyirciye do¤ru bakmaktad›rlar… Piyano çalan adam›n görüntüsü perdeye yans›r. Ard›ndan piyano çalan Kad›n’›n görüntüsü... -yakup yok yok yusuf


Cinayet Saati Gözlerini gözlerime dikmifl bak›yordu. Yüzünde en küçük bir se¤irme, korku ya da endifle ifadesi yoktu. Küstahça bir p›r›lt›yla parl›yordu gözleri ve yapaca¤›m hamleyi bekliyordu. Titreyen ellerimle silah› ona do¤rulttum, aram›zdaki birkaç metrelik mesafeye ra¤men hedefimi tutturamamaktan korkuyordum. Ellerimin titredi¤ini görünce yana¤›n›n kenar›nda küstah bir k›vr›m belirdi ve dondu kald› orada. Bu ifadeden kurtulmak, o yüzü parçalara ay›rmak istedim ama biliyordum; flimdi o surat› parçalasam bile hayat›m boyunca kurtulamayacakt›m bu resimden. Silah› yüzüne do¤rulttum ve bir fley söylemesini bekledim, herhangi bir fley. Belki hala bir uzlaflma yolu bulunabilir, az sonra yapaca¤›m dehflet verici fleyin yükünü hayat›m boyunca tafl›mak zorunda olmaktan kurtulabilirdim. Ama sustu, tek kelime ç›kmad› a¤z›ndan. 'beni tahrik ediyor.' diye düflündüm, 'bu ifli yapmam için kafl›yor öfkemi.' O anda son umudumun da tükendi¤ini, art›k geriye dönemeyece¤imi, orada mutlaka bir fleylerin olaca¤›n›, (olmas› gerekti¤ini) anlad›m ve biraz rahatlad›¤›m› hissettim. Uçurumdan afla¤› yuvarland›¤›m› fark etmifltim nihayet, ne yaparsam yapay›m bunu durduramayacak, büyük çarp›flmaya kadar düflmeye devam edecektim. Bunu hissetmenin verdi¤i bir anl›k cesaretle teti¤e bast›m. Büyük çarp›flma!

içim minnetle doldu birden, ölmedi¤i için koflup sar›lmak istedim ona, g›rtla¤›mdan yükselen kesik h›çk›r›klarla ba¤›ra ba¤›ra teflekkür etmek ve özür dilemek… tafl gibi kaskat› kesilip beklemekten baflka bir fley yapmad›m ama. Arkas›n› döndü ve a¤›r ad›mlarla kanepeye yürüdü. Televizyon kumandas›n› eline al›p kanallar› gezmeye bafllad›. Tek kelime etmedi uzun süre. O anda ne isterse yapaca¤›m› ikimiz de biliyorduk, pencereden atlamam›, silah› beynime dayay›p teti¤e basmam› ya da yan›na gelip oturmam› söyleyebilirdi. ‹çkisinden bir yudum ald› ve “git!” dedi sadece. “git, çünkü gitmezsen seni öldürürüm.” Silah› yemek masas›n›n üzerine koyup ç›kt›m odadan. Ask›dan ceketimi ald›m, ayakkab›lar›m› giydim, cebimden gürültüyle düflen anahtar› yerden al›p ayakkab›l›¤›n üstüne koydum. Son bir kez bafl›m› uzat›p salona bakt›m. Kafas›n›n arkas› görünüyordu sadece, ne kadar sinirli oldu¤unu anlamak için ekrana bakmak yeterliydi, kanallar alg›n›n ötesinde bir h›zla de¤ifliyordu televizyon ekran›nda. Döndüm ve ç›k›fl kap›s›n› açt›m. Bir ad›m att›m yavaflça, sonra bir ad›m daha ve bir ad›m daha… Babam› ölümünden tam alt› yüz k›rk befl gün sonra verdiler topra¤a. Törene beni de ça¤›rd›lar ama gitmedim. Sarhofltum çünkü ve kas›mpafla'dayd›m. -fiatov

Silah›mdan ç›kan kurflunun takip edemedi¤im bir h›zla ona do¤ru yaklaflt›¤›n›, sol gözünden içeri tok bir ses ç›kararak girdi¤ini, yüzünden f›flk›ran kanlar›n neredeyse bana kadar ulaflt›¤›n›, kafatas›n› parçalay›p ç›kan ayn› kurflunun arkada b›rakt›¤› büyük, derin, karanl›k bofllu¤u hiç umursamadan odan›n duvar›nda yolculu¤unu tamamlad›¤›n›, bedeninin t›pk› bir mucize gibi birkaç saniye ayakta öylece kal›p ard›ndan, içinden saklad›¤› eflya çekip ç›kar›ld›¤›nda anlams›zlaflan bir poflet gibi yere y›¤›ld›¤›n›... Görece¤imi san›yordum ama hiçbir fley olmad›! Bir ses duydum sadece, bir patlama, belli belirsiz bir yank›…

Karfl›mda durmufl tarifsiz bir kay›ts›zl›kla bakmaya devam ediyordu bana. Nas›l söyleyeyim…

bolobolo

‹skalam›flt›m!


“Hiç yara almadan geçemezsin aynadan Geçemezsin aynadan hiç yara almadan.” Y›ld›r›m Türker Geçmiflin yüzy›ll›klar› ve yaln›zl›klar› aras›ndan s›yr›lm›fl gibiyim. Bir kabristan sessizli¤i kadar ürkütücü ve so¤uk nefesim. Duvarlarda nem, camlarda bu¤u, aynalarda flekli bozuk görüntüler çiziyorum. Esef ediyor, pes diyor bir ses bana uzaklardan ve kalkm›fl ak›l veriyor di¤erleri. Birisi olman›n zorlu¤u ve zorunlulu¤u k›r›yor bileklerimi ve art›k hiçbir kalemi kendi iste¤imce tutam›yorum. Her söz kendili¤inden dökülüyor ben bu sözlerin neresindeyim bilmiyorum. Tavan aras› yaln›zl›¤›ma kapan›rken hiçbir ses duymak istemiyorum. Bir hazan örüntüsü sadece geride b›rakt›¤›m. Gelece¤i bir sofra bezi kadar ördüm, gerisini düflünmüyorum. Tüm aflklar müsvedde ve kal›ps›z. Kalp bu kez haks›z . Tüm yeminler pervas›z. Tüm yüzler maskelerden ar›nsa bir yalan kadar bile masum olmayacak. Bir ayna tutsam geçmifle gelecek herkesten hesap soracak. ‹ndirdim tüm yelkenlerimi, o usanç denizinde sal›n›yorum. Bir yolu var biliyorum. Bütün o romanlardan yola ç›k›p, bütün o fliirlerin içinden geçip, gördü¤üm tüm yüzlere yans›yorum. Bütün o zor flark›lardan geçiyorum nefesim yetti¤ince… Bir misal, bir bilmeze aç›lan kap› zaman. Tüm aray›fl ve tüm kaybolufllarda salk›m salk›m uzanan. Her kaybolan bir ayna tutar kendine, her ayna bir ›fl›k arar kendisine. Asl›n› bulman zorlafl›r zamanla. Yedekledi¤in hiçbir fley huzur vermez. Her aray›fl bir karmaflaya yol açar, her karmafla bir kaybolufla yeniden. Önce kendinden muaf tutulmal›s›n, sonra izin ç›karmal›s›n ruhuna. Yan›na ald›¤›n bir heybe hayat! dikkat etmelisin. Bir daha düflünmelisin ÖLMEDEN ÖNCE. Her sabah uyand›¤›nda gördü¤ün sen de¤ilsin. 100 ayna ile çevrelesen etraf›n›, bir yüz göremezsin. Her sand›¤›n bir san›, bir yan›lsama, bir yans›ma. Her ayna s›rr›n› kendi içinde sakl›yor. Her s›r kendinde olan› ar›yor. Çevir flimdi yüzünü! K›r›k ve paramparça hayatlardan ç›k gel. Ayna’n›n s›rr›n› kaz›maya çal›flt›kça sim sim dökülecek. Saydam bir cam kalacak geriye. T›rnaklar›nda bir ac› feryat. Geçebilmek arka tarafa kolay de¤il elbet “hiç yara almadan geçemezsin aynadan” hiç can›n yanmadan geçemezsin hayattan. Kanamadan dizlerin büyümüfl olamazs›n. Kalbinde kazand›klar›n ve kaybettiklerinden izler olmal›. En az bir kez vurulmufl olmal›s›n aflktan. Yenilmifl olmal›s›n ve kuyunun en dibindeyken uzanan bir eli tutmufl olmal›s›n mutlaka. Yaralar almal›s›n, her yara bir di¤erine kabuk ba¤lamal›. Her gördü¤ün yüzde bir benzerini bulmal›s›n. Gördüklerinden bir pay ç›karmal›s›n. Kendine bakmak esaret ister, aynan›n arka taraf›na geçmek cesaret. Mutlaka bakmal›s›n, iyi bakmal›s›n kendine. Yüz çevirsen de yüksündü¤ün fleylerden, kendine bakmaktan korkmamal›s›n… Her yüz bir ayna, Her ayna bir yüz bulur kendisine...

morogili

Arzu Öztürk -[temmuz]


“Ve ö¤reneceksin zamanla di¤erlerini..’!// Sufi Federico, Görüyorum iflte dünyay›, Ceddeleri, sirkeyi, istasyonlarda u¤urlamalar›, duman kalk›nca ve dönünce hissiz tekerlekler hiçbirfleyin ve kimsenin olmad›¤› diyara do¤ru ayr›l›fllar›, tafllar›, raylar›.. insanlar dert ç›karmadan duramazlar, kendini koyuvermifller, endifleden t›rnak a¤ac› olanlar, onun bunun s›rt›ndan geçinen eflkiya eksilmez. ‹flte hayat böyle Federico, iflte bunlar, sana dostlu¤umun delikanl›ca kederinden sunabilece¤im fleyler. Zaten biliyordun bunlar›n nicesini ve ö¤reneceksin zamanla di¤erlerini.. -Pablo Neruda Ben bir “hiçim”, zaten az sonra söyleyeceklerimi size bir yaflayan yetiflkin söylese inanma ihtimaliniz olmazd›. Çünkü bir yetiflkinse ve yafl›yorsa muhtemelen yapacak çok daha önemli iflleri vard›r! De¤il mi? Çal›flmas› gerekir, koflmas›, kahkaha atmas›, saatini kontrol etmesi gibi hayati ifllevlerden söz ediyorum. Hayat ozan›, keramet taslay›c›, mitos yarat›c› varl›klar gibi davranmal›, paradoksal keyif meselesi dünyayla kutsal bir ba¤lant›y› en güçlü anlam›yla bir re-ligio’yu tap›nma ve dogma olmaks›z›n-akaidsiz bir inanç olarak- yüceltmeli. Hatta yeri gelmiflken bir y›¤›n de¤eri parodilefltirerek uzaklaflt›rma gerekir yaflam çemberinden. Yalan söylemesi, do¤ruymufl gibi yapmas› gerekir. Hiç ölmeyecekmifl gibi yaflamas› – yafl›yormufl gibi yapmas› – gerekir. Çünkü yafl›yorsan›z meflgulsünüzdür. Ya da insanlar›n narsistik dünyalar› içinde giderek artan oranlarda kilitlenmesi ve sistemin yar›flmaya yönelik beklentileri içinde sürüklenip gitmesi. Yaflamak böyle bir fley mi acaba? Kim demifl? E¤er bal›klar›n tümü afl›l› olsayd› deniz hep f›rt›nal› olurdu ve iki paralel çizginin belirsizli¤inde siz ve yaflam denilen kavram hayal ya da “masal ”olurdu. Erdem ulumalar›n›n yo¤un atmosferinde gönülde yer açmak ve böyle bir yerin varl›¤›na inanmak. ‹nsan olma onuruna bu yak›fl›r. Varoluflçular›n “being there” deyimiyle aç›klad›klar› gibi, insan ancak birileriyle ya da fleylerle, yani “dünyas›yla var olarak” kendisini alg›layabilen ve yaflam›na anlam verebilen varl›kt›r. Mestane ya da Akil olmak tercihi (ya da: an) meselesi! “Harabat ehliyiz mestaneyiz biz Alemin nadan biganeyiz biz Vahdet flarab› içmek istersen Bizden iç meyhaneyiz biz”. Dedim ya ben bir hiçim, yani meflgul olaca¤›m hiçbir fley kalmad›, bu suni, sahte düzene, riya dolu oyunlara, sahte gülücüklere, sahte çabalara, suni kofluflturmalara, temelsiz stratejilere dair de bir fley, hiçbir fley söylemeyece¤im art›k. Satranç düzleminde içi bofl hamlelere seyirci olmak yoruyor kalbimin gözünü. Yitirdi¤imiz de¤erlere, yiten fleylerin ard›ndan kalan bofllu¤u doldurmak için giriflti¤imiz o korkunç ve sonuçsuz feryatlar, figanlar, kofluflturmaca ve karmaflaya, karmaflay› düzenli hale getirmek ve bofllu¤u unutturmak için kulland›¤›m›z ya da üzerimizde uygulanan tüm stratejilere dair de hiçbir fley yazmayaca¤›m art›k. Ya da bir “ölü , “ öldürülmüfl” olarak, bunu hat›rlay›p, haddimi bilip sizin gibi susabilirim..

Esas konuflulmas› gerekenden bahsetmeye gerek yokmufl gibi ..unutmak için her gün saatlerce çal›flt›¤›n›z bofllu¤unuzu size hat›rlatabilirim!Ama ben kimim ki? Susabilirim, ki “ölüler” genelde böyle yapar.. oysa bizim susuflumuz, gerçekten trajik sand›¤›m›z trajik de¤il, y›llarca trajik sand›¤›m›zdan kaçmak için yapt›klar›m›z›n trajik oldu¤unu anlamam›zdand›r.. ikiyüzlü, üçyüzlü, çok yüzlü hiç olmad›m.. Hat›rlad›klar›m›n, arenada izlediklerimin hepsi de¤ilse yar›dan fazlas› yalan! ‹nan›n: yalan! “Yetifltirildim, e¤itildim ve “s a t › l d › m”” budur iflte bütün mesele! (ironik benlik nihayet patlad›). Üzgünüm, hepimiz birer kuklaya dönüfltürüldük, hatta “Hay”› da “öldürdü¤ünüze” göre iplerimiz yüzlerini bilmedi¤imiz ama emellerini bildiklerimizin elinde art›k. Masum do¤mufl olsan›z da her traji¤i tadan gibi düzeninizi kurtarmak için insan›, adaleti bile hor görenleri sadece izliyoruz. Herfleyi “MIfi” gibi yapman›n hafifli¤i sarm›fl dört bir yan›m›z›, j.m’nin dedi¤i gibi “dekora dönüflmüfl ortamda, mekanlarda gerçekli¤ini yitiren, sonra ayn› hakikatleri tekrar, bu kez a¤›r aksak aramaya meyilli bir hayat› tercih eden sözde postmodern ama kendi kuyru¤unu ›s›ran bal›klar› olduk! Sahte zevk deryas›n›n “meraks›z” bal›klar› olmak da var, say›lar› hiç de az de¤il…Ama bu naçiz ten der ki, kendiniz için de olsa bir fley yap›n, böyle bir fley kald›ysa, yeter ki umutsuz olmay›n, öyküleriniz, fliirleriniz, resimleriniz, ka¤›t cinsinden söz kaleleriniz, o en kutsal yapraklar, kitaplar›n›z, dergileriniz gür bir nehir gibi aks›n daima, sözün, yaz›n›n kutsaniyeti ad›na. Bilmeliyiz, yara, görünmeyen tuhaf yaz(g)›n›n ruhunda aç›lm›fl. Dert de sizsiniz derman da.” Bu sözler, sözcükler bana Milan Kundera ve o efsane yap›t› “Varolman›n Dayan›lmaz Hafifli¤i” adl› yap›t›n›n tafl›d›¤› ana taslak ve düflünceyi de an›msatt› bir yandan. Yaflam›n bir rastlant›lar dizisinden olufltu¤unu, ama onun bu kadar önemli olan fleyin, insanlar›n bu rastlant›lar› nas›l yaflad›klar› ya da yaflayamad›klar› oldu¤unu kahramanlar›n›n yaflam öykülerinde dile getiriyor. Kitaptaki karakterler, kendilerini kendi dünyalar› içinde alg›layarak olmay› ya da olmamay› sonuçlar›n›n getirece¤i sorumlulu¤u kabul ederek yafl›yorlar. Yaz›m›n bafl›ndan beri söylemek için can att›¤›m nokta: “olmak” ile “yapmak” aras›ndaki o büyük fark. Kendi yaflam›m›zda bu denklemi ne kadar kavrayabiliyorsak o kadar “var›z”.

-sufi


21. 01. 2010

›nda halde, asl ründü¤ü ö g ndii e k ib , g ra a n erden son n ve boflu tl a zu u sa ›nn li y m çe da ge humu a d ndan öne afla gar'›n canl›l›¤› ru ve yak›fl›kl› rma aç›s› n u k ri › le p Haydar p n a y ri lt enedim att›m. Vit yönelik a afetleri d erkezine gibiydi. gelece¤e ca¤›m k›y a l›flverifl m y ¤u geçmifl cafe' a a lu ›n n lm k u a a y p rg o fl› y la n o ns mi en d a tü je ü za gloria ünün b aza ma¤a elefltim. G . Kendimi en yak›n ni süzerek, palv latt›. Ma¤ ci a rl la u o¤lan . elen geçe orgunlu¤ tezgahtar yönelttim ad›m ve g rman›n y n ruhuma en ›smarl nin ve ku d e al› la e v o m v a h le h te a k k k e e ça B ngirli a olduk a beklem mi en ale ad›¤›m am siye etti. Gühala gard › m n a a y y ye at›p is la ir n b a diye tav ini tam k›fllar›m› ralaks ba an biri ism zetti. Yani yiyeyim ›n kahveyle hiç git flanlar›nd d sö l› ta n › ça e in ¤ d in t› y im k n Cafe s› bir fle da b›ra tü deney olan tatl›m . Dama¤›m erek vard›? bu kö ükbir t›n›s› m dedim g l› e a markal› d n k e a a v y b i a r ll ti fi rm e a g u n , v e ta ip y n n sa a lümse kalard boncuk ›z›n yüzü ncuklu to imi incik çocukca¤ incikli bo için kend medi¤ini k n salatas› ›m a a ¤ k lm ri ca u e ta rt m u n ku giakt›m. A ›m nmay› un b a e ›¤ ll tl tt etkisinde u e a k , rl sr p a f› yata¤a birine at› yönüne h , kendimi kanlar›n erken gar rday›m. kavga edip . Eve dön m. Ve bu le t› ›m ›fl m ld fli m a e a n tl rd a a h k sat› ra in ›k iç rt koydu¤u lad›m. A na turflu sars›la a¤ n sars›la zu u n zu bi u

Bugün berbat bir gündü . Sabah flirketin çin'de ifl yapt›¤› firmadan bi elemanla konuflmaya çal›flt›m. Adam çinli old u¤unu iddia ediyor ama ben çince bildi¤ind en em dum " ama biz inglizce kon in de¤ildim. Salak gibi bunu ona soru›fluyoruz?" dedi ukala. Arkas›ndan patron gel bakim k›z›m, dedi. Aman dedim bu sef er kovulduk, kredi kartlar›n› patlatm›fl›z zat en, napcam ben derken, kuzu peflinden. Yurtd›fl› seyeha ti için otel rezervasyonuym kuzu gittim kiflilik odadan kar›s›n›n ufl derdi, çift haberi olmamas› gereki yor ya aba alt›ndan sopa gösterdi bana, rica ederim, dedim. Gün büy ük bir devam ederken patronun sümsük o¤lunun kafas›na s›k›nt›yla indirebilece¤im kal›n kit aplar›n listesini yapt›m. Yar›n gidip tek tek al›cam, bir gün yolda giderken kafama piyano filan düflerse belki okurum da. Neyse ifl ç›k›fl› bizim ela gözlü elemanla bulufltuk. Konuflurken bana sana bir fley demem laz›m ded i cid endifleli bi sesle. Aha bu evli, dedim içimden. O s›ra diyetle ve da seksi göürnmek için baflparma¤›m›n t›rna¤›n› kemirdi¤imden söyledi¤i fleyi anlay›nca t›rna¤› tek ›s›r kta kopar›verdim,iyi mi ! demez mi ki, ben sadece kad›nlardan hofl lanm›yorum. Kavrayana kadar aval aval bakt›¤›mdan eminim son ra gitti bizim t›rnak. Uy duruk bi fleyler deyip eve yolland›m tab ii. Att›m kendimi yata¤a . Tanr›m benim zengim bir kocam ve yak ›fl›kl› bi afl›¤›m olmayacak m› ya! ah itiraf ediyorum t›rna¤› yuttum tabi. Bats›n bu dünya! Asl›nda

TRENSES’‹N S‹V‹L SÖZLÜK GÜNLÜ⁄Ü

11. 01. 2010

19. 01. 2010

ini doland›m flöyle bir. Bugün ifl ç›k›fl› taksim'e gidip kitabevler bunlar okumufl böyle Ula . sözlükteki gözlüklü enteller yüzünden m. Gözüm sözlük, yerim dedi larda kitap flu var ne olmufllar, bi bakim ›rken, kitabevlerin yani, dolan seni. ‹yi ki gitmiflim ayol. Bi tanesinde bi kitap gördüm. Ama diye i tarih ar yonl istas ta uzak raflara bakarken lar m›, z›pl›yorum am›fl koym rafa adamlar kimse almas›n diye en üst ›p al›verdi uzan dan yan›m el bir da esna O m. atl›yorum alam›yoru ik. Gözler ela, üstel de z üksü Gözl l. kitab›. Anam bi o¤lan, güzel mi güze ötmekte. Uzatt› kleri düdü tren rl› buha de ‹çim koca koca kirpikler. ya o¤lan dehflet). Benim otuz bana dehflet yak›fl›kl› kitab› (kitap de¤il Sonra h›zla trenlerden , gartum. unut filan b› Kita . iki difl d›flarda tabii rinin de kahrolsun kapitalbevle Kita lardan filan sözetmeye bafllad›m. fluraya otural›m isterseniz, o¤lan ›m, anac am›fl kalm ist cafelerden fark› bi fley yemedik. tatl› ama duk dedi. Benim can›ma minnet. Otur

19. 01. 2010

Patronun sümsük o ¤lu, sana m›, diye m prada çan esaj atm›fl ta alay›m . Karama kafana ye zov karde rsin, az sa flleri y›da gri h eder dedim ücren de düflüncesi se ni terk zce. Elve Tutulsun da yatlar, çenem bir katlar. daha aç›l mas›n ya rab!

diye düflüne03. 03. 2so0n10günleri. Epeyde düfltü fiyatlalar›fl, ve rifl merke-

20. 01. 2010

l cakal› bir Ucuzlu¤un göaftasonu bo h i m di n, birden ilk n ke Patronun süm l›p gitmiflke rek att›m da a sük o¤lunun ka kl , l› or aç ›y k rl fas› için gerek r›l pa re büyü bu bafll›k alt›n eyim. Par›l pa zine. Vitrinle ey da yap›lan gere yl sö ›m n ld la da ya en ne kse de özel mes yoluyla bertra renkte. Hem aj rüflte vuruldum nd russell bat› ik en sevdi¤im el n alacak st felsefesi tarihi ü de m de li E em vedat türkali gü ve incecik h bi uçarak. gi ven (2 cilt bird er kl deri be le en) önerilerine içeri, ke rüya gibi bir minnettar›m. Ö ma¤azadan me. Resmen ü zellikle das kapi st ü titim im rd er çirive tal, bu sabah sim. Ell yan›ma yaklafl varm›fl gibi ge ›k at›yor iç se ›p f›s›lt›yla " ka ¤l ç› z k› ye di c› t› ›, botaj bayram›n olmal i alan sa maldivlerde ba › mont. Benim deki sinyaller flbafla kutlayal›m en " B ra ›. ›z pa m aç ›r k›pk m›?" diye eden "k sordu¤unda ep riyor, yüzüm akit kaybetm V eyce ifle yarard a. . u ›m n m ya ru › san›r›m. or so afl›yor diye cevapl›y hevesle yakl a " 375 lira" rl ru n, öfkeyle " gu z ke k› er , öt diyorum ri son ses le n re si › araya gi›¤ ayalk›r›kl am›fl bir ses h m de ol im da ‹ç a n es n›rsözlük riyorum. Tam ne diye bak› plar ve sivil oha!" deyive laf›m!" bu da lu kalin kita k im o¤ t› n k ar be i, sü öf a r m im bi oh sü i¤ , maz gerçek k de¤iflt Patronun riyor. " oha ol ›z›n yüzünde yüzünden ço ks a ca am ba flm am r an r› fll bi ec ka ba ey da n ar›n beni h m. " se okumaya ken, 6-7 yafll nu görüyoru kab›lar›n bile ¤u ak h›i du ay es ol n ve ta z an ta u ak n prada ça na bakm bacaks›z›n dini umuts ba n an e ke yl ad n ke lm de k, n ka ü en ac›meme as› yüzü ›s›n sözl a giriyor. Zat bacaks›z" de lamd›rmam ay den utanmal m n l› ar di ka ye en ba di K " r. in ylüyo k mutsuz! dikkat ed ›n üzerine hissetti¤ini sö h›rsla kad›n " laflar›n›za sük o¤lan ço m ›? la m m sü r fl› da bi n , ri ru den bi osu oluni bulmak zo senin yüzün ün son fiyask n gü l›y›m, bela be am m ›l at ma¤azadan yürümekten dünya ya. r bi at rb Ne be yor elbette.

25.03.2010

03.04.2010

Kaç gündür sözlükteki yok lu¤umu fark eden etmeyen herbik es duyduk duymad›k demesin. ‹lk kal›n kitab›m› okumufl bulunuyorum . Gerçi yar›s›n› anlamad›¤›mdan, kalan k›s›m kal›n kitap kategorisine girmeyebilir ama biçimsel olarak ilk kitap bitti. Kitab› bilmem ama ben çok mutluyum lan sözlük.

17.04.2010

larsa, m›yorum sadece d›flardan, patron yaka Gündüzleri iflyerinden sözlü¤e yaza rç›ka ses a mun foru kafesleme yöntemleri" hemen yan›nda aç›k olan " behlül'ü ›r cakt yaza d› ka¤› sevk di¤imi düflünüp hemen mayacak ama sözlü¤ü görürse delir nu ço¤u , orum yabildi¤im kadar›n› okuy diye korktu¤umdan, bak›yorum. Oku tmad›¤›m fleyleri yazan insanlar›n haya anla ve u¤um anlam›yorum. Sonra o okud li, giyim f tuha kta soka n nlar acaba diye. Baze lar›n› düflünüyorum, bunlar nas›l insa mu yor yaz› ükte sözl kad›nlara bak›p bu da saç sakal birbirine kar›flm›fl erkek ve edi¤i kitap okudu¤unuzu, kimsenin izlem sürü Bir m. acaba diye merakla süzüyoru inizi edi¤ dinl i n› duymad›¤›m müzikler filmleri bulup izledi¤inizi, ad›n› san› um ama buradan da vazgeçemiyorum. uyor kork düflünüp size benzemekten Pazartesi sevk alsam fena olmayacak!


Bana sorarsan›z, günümüz fliirinin omurgas›n›, yaflam›n içerisindeki "sa¤a e¤ik" hastal›¤› sola düzeltmek eylemi oluflturuyor; yani "flairlerin ölümüne çabas›..." Sa¤ görüfllerin hakimiyetindeki dünyan›n yapay "varl›¤"›ndan, onun cüruflar›ndan bile "bofllukla dolu bir nesne" yaratmak ve onu sola e¤elemek, e¤retilemek... fiiir! hapishaneye dönmüfl flehirleri de¤il de bina y›¤›n›ndan, trafikten ve maçtan geriye kalan kütlesel boflluklar› sahiplenmek, yaka kartlar›nda ya da kartvizitlerde yazanlar› de¤il de yazmayanlar› sahiplenmek... Bir tümcenin alt›n› çizmek de¤il de üstünü çizmek... fiiir! boflluktan seller yaratmak, "kel flark›c›"lar yaratmak, boflluk sellerini kullanmak... (boflluklar› tartacak bir tart› icat edilmifl midir sizce? diyelim ki fliirin omurgas› bir "karanl›k"t›r. Peki, "karanl›k" dedi¤imiz fleyi ele al›p, tart›p, çeflitli aletler yard›m›yla inceleyebilir miyiz? dahas›, onu satabilir miyiz? hay›r: fliirin omurgas›n› "evet" demekten çok "hay›r" demek oluflturur. Bu böylece bilinsin...)

Kodamanlar ve nobranlar her fleyi kulland›lar; bienalcilik ve galericilik arac›l›¤›yla plastik sanatlar›, televizyon arac›l›¤›yla sahne sanatlar›n›, gazetecilik arac›l›¤›yla da söz sanatlar›n› kulland›lar. Anketler, istatistik ve "indirgeme" arac›l›¤›yla "bilim"i bile kulland›lar. Ama iflte, mesele fliire ya da "ikinci yeni"ye gelince, kodamanlar, "bofllu¤un boyunun ölçüsü"nü alam›yorlar... Bu nedenle de fliiri tutup, ölçüp, stoklay›p, paketleyip, istedikleri fiyattan da¤›t›p, satam›yorlar ve ellerine yüzlerine irsaliye iadesi bulaflt›r›yorlar. Antolojilerle ve fliir y›ll›klar›yla bunu denediler ama baflaramad›lar. Demem o ki flairlerin kavgas›n› satam›yorlar, ortak paranteze alam›yorlar... Düflünün, neden antoloji / y›ll›k haz›rlay›c›lar›na ya da seçicilerine "elefltirmen" de¤il de "ülefltirmen" kelimesi daha çok yak›fl›r? boflluktan yap›lm›fl saydam bir kap›y›, "koçbafl›" gibi bir silahla, öküz gibi zorlad›klar› için mi? bofllu¤u neresinden tutacaklar›n› bilmeden, kifayetsiz bir keyifle (öküzün trene bakmas› gibi) bir fleyler uydurmak / ülefltirmek zorunda kald›klar› için mi? ölçemedi¤i / tutamad›¤› bofllu¤u "ücretli izinli" olarak tasfiye etmeye çal›flt›klar› için mi? yapay bir denge oluflturmaya çal›flt›klar› için mi? yoksa, bunlar›n hepsi birden mi? fiiirin omurgas›n› "boflluk" ve onun "pazarlanamaz ya da ölçülemez niteli¤i" oluflturmaktad›r. E.m. Cioran bir kitab›nda flöyle bir ifade kullan›r; "ayaklar›m›n alt›ndan bafllayan, tersine sonsuz tanr›..." san›yorum, fliirin omurgas›n› bu çeflit bir tanr› / boflluk oluflturmaktad›r. -Zafer Yalç›np›nar

Ahtamara

Önce, "çal›flma yapmak" deyiflinin içinden bir fleyler çal›nd› ve "ifl yapmak" söylemine yerlefltirildi. Sonra, "ifl yapmak" deyiflinin içinden al›nanlar "proje yapmak" deyifline monte edildi. Günümüzde ise "proje yapmak" mertebesinden "yenilik (inovasyon) yapmak" mertebesine do¤ru bir inflaat e¤ilimi söz konusudur. Bilginin paraya çevrilmesi gibi korkunç bir endüstri sürecinin içindeyiz. K›sacas› omurgada (yaflam›n omurgas›n›n röntgeninde, ortopedisinde) "sa¤a e¤ik" olarak görünen bir hastal›k var...


Bir örnek üzerinde n

stensil (flablon ile b oyama) yap›m›


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.