Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu | Çınar Dergisi 1.Sayı

Page 1


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

Müdür Yardımcısı Betül Karakeçi

Memurlar Emine Çoban - Nilgün Başaroğlu

Müdür Yardımcısı Sevgülay Öztürk

Müdür Yardımcısı Hüseyin Ünal


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

2012

zenginliktir, nimettir. İşte tam da bu noktada öğrencilerimize bu zenginliği , doluluğu fark ettirerek onları yetiştirmek kaçınılmaz olacaktır. İşte bu yüzden yöneticiler olarak bizlere, eğitimcilere, öğretmenlerimize büyük sorumluluk düşmektedir. Bu bağlamda tarihimizi, medeniyetimizi, medeniyetimizin temel kavram ve kilometre taşlarını öğrencilerimizle yeniden tanıştırmalı; onlara tarih okumaları yapmalıyız, medeniyet okumaları yapmalıyız,kavram okumaları yapmalıyız. İlim kavramından alim kimliklere ulaşılmalı, irfan kavramından arif şahsiyetler düşünülmeli, hikmet kavramından hakim değerler bilinmelidir. Bu duygu ve düşüncelerle birlikte, ciddi gayretlerle emek verilerek meydana getirilen okulumuz dergisinin oluşumuna katkıda bulunan herkese teşekkür ediyor, öğrencilerimize zihin açıklığı ve muvaffakiyetler diliyorum.

yılında eğitim-öğretime açılan okulumuzun mezun edeceği öğrenciler ile yüksek seviyede farkındalık oluşturacağına olan inancımı peşinen ifade etmek isterim. Okulumuz öğrencileri, Türk Milli Eğitim Sistemi içerisinde hem pozitif ilimleri almakta hem de din eğitimi alıp bununla ilgili pratik yaparak kamil insan olma arzu ve isteğini ortaya koymaya çalışmaktadır. Kurmakta olduğumuz okulumuzun temel hedef ve vizyon algısı; medeniyetimizin kökleri ile tanışıp unutulmaya yüz tutmuş kavramlarımızın içini doldurarak , bunları anlayarak ve davranış haline getirerek en üst seviyede sahiplenmeyi gerçekleştirmektir. Büyüklerimiz, ecdadımız asırlar boyunca her alanda ilim alanında, sosyal alanda büyük gayret göstererek şimdi bizim anlamakta zorlandığımız büyük işler başarmış, köklü bir medeniyet kurmuşlardır. Bu bir gerçektir ve canlı olarak gözümüzün önünde durmaktadır. Bu bir

Mustafa Memiş Okul Müdürü 2


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

ÖĞRETMENLERİMİZ

ÇALIŞANLARIMIZ 3


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ İLE RÖPORTAJ...

Aşağıdaki kelimeler size Öğrenci: Her insan, beşikten mezara kadar öğrencidir.Yani hayat, doğumdan ölüme kadar öğrencilik olarak devam eder. Bu aynı zamanda bir eğitim faaliyetidir. Yani eğitim insan için ömür boyu sürmesi gereken bir faaliyettir. Eğitim sadece okulda olacak bir şey değildir.Bunun için her insan hayat boyunca öğrenci konumundadır. Öğretmen: Öğretmen kelimesi de yine eğitimde rehberliği çağrıştırıyor. Örneğin, her insan eğitime muhtaç olduğuna göre onları eğitecek bir rehbere, bir öndere, bir öğretmene de ihtiyaç vardır. İnsanlık tarihi hep böyledir. Bunun için ben zaman zaman söylerim: Allah Peygamberleri de bir öğretmen olarak göndermiştir. Peygamber Efendimiz(sav)'in bu

balardır. Çocuklar ilk eğitimlerini aileden alırlar. Anne ve babalar da ailelerden alırlar.Dolayısıyla ailenin eğitimdeki rolü temeldir. Çünkü çocuklar belirli bir yaşa kadar annebabalarına bağlıdırlar.Bu yüzden her anne-baba birer öğretmen rolündedirler. Okul kelimesi size ne çağrıştırıyor?

Okul, eğitimin planlı olarak yapıldığı mekan olarak tanımlanabilir. Yani eskiden okullarımızın genel adı Osmanlı’da “medrese” olarak ifade edilirdi. Daha alt düzeydeki okullar “mektep” olarak ifade edilirdi. Demek ki bunlar daha iyi anlamlar ifade ediyor. Batılılaşma ile birlikte günümüzde okul olarak kullanılmaktadır. Okul kelimesi zaten “ekol” kelimesinden geliyor. Okumanın bize katkıları nelerdir?

Okumak her şeyin temelidir. Allah tarafından ilk emir “oku” olmuştur. Okuma hayatın besmelesi demektir. Okumadan, öğrenmeden hayatı algılamak mümkün değildir. Bilgi edinmenin, öğrenmenin anlamanın ve aynı zamanda öğrendiklerimizi hayata aktarmanın anahtarıdır okumak. Okumadan bir şey yapabilmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla çok okumak bizi hayata hazırlamakta faydası olduğu gibi zihnimizin daha iyi çalışması,daha güzel konuşabilmemiz, daha fazla kelime ile kendimizi daha güzel ifade edebilmemiz okumak sayesinde olur. İlçe Milli Eğitim Pınar HOŞOĞLU İbrahim Emre Çalışmak: Çalışmak, öğrendiklerimizi Müdürümüz BAYKUŞ hayata aktarmanın fiiliyatı demektir. Fiili Faik KAPTAN olarak uygulanışı demektir. Yani bir bakıma çalışmak ağırlıklı olarak öğrendiklerimizin eyleme dönüşmüş şeklidir. Tabii okumakta bir çalışmadır. konuda bir hadis-i şerifi vardır "Ben öğretmen olarak gönAma çalışmak derken daha ziyade toplumdaki algı çalışderildim." diye. Öğretmenlere bunun için bir hadis-i şerifte "Öğret- ma hayatıdır. Herkesin bir çalışma alanı,bir mesleği vardır. men Peygamberlerin varisleridir." denilmiştir. Yani bu demek Dolayısıyla çalışmak her insanın programlayarak yapması oluyor ki öğretmenler Peygamberlerden sonra öğretici insan- gerekenleri uygulaması demektir. Her insan, bulunduğu şartlardır.Dolayısıyla Peygamberlik sona erdikten sonra ilim ve lar itibariyle hangi konumda ise - misal bir öğrenci olaraköğretme vazifesini öğretmenler yapmak durumundadırlar. Bunun kendisine düşen işleri yapmalıdır, gerekli çalışmayı gösteriçin de öğretmen eğitimin en önemli parçasıdır. melidir. 24 saatini planlamak, planlamasıyla beraber günAile: Aile kelimesi de tabii insanın birlikteliğini ifade e- lük derslerini yapmak; bunun dışında belirli saatlerde okuder, yani aile kurumu insan hayatının, insan neslinin sağlıklı mak,belirli saatlerde belki kendini geliştireceği, sosyal,kültürel devamını sağlayan bir müessesedir. Allah insanı tek bir var- faaliyetlerde bulunmak; sanatla uğraşmak, sporla uğraşmak; lık olarak yaratmamış. Evlilik denen bir müessese ile aile oluş- belirli saatlerde de dinlenmek… Hayatı böyle planlayıp prog turmayı emretmiştir. Çünkü sağlıklı bir hayatın ve neslin de- ramlamak lazım. Yani ha-yat hep planlı ve programlı olvamı buna bağlıdır. Erkek ve kadın yalnız başına bir mânâ i- malıdır. Plansız bir hayat olmamalıdır.Bizim sıkıntımız bifade etmez.Yani erkek ile kadın bir araya gelerek noksanlığı raz günlerimizi, aylarımızı yani zamanımızı ayarlayatamamlar.Erkek ve kadın birbirine muhtaç varlıklardır. mamızdır. Bu planlamayı iyi yapmak lazım ve bu plana uyDolayısıyla aile kurumu bu birliği sağlayan bir müessese olarak mak lazım. Allah kainatı planlamıştır. Hayatımızı bir bakıemredilmiştir. ma kolaylaştırmıştır. Geleceği, geceyi, gündüzü yaratPeki, bu bağlamda çocuk eğitimde ailenin rolü nedir? mıştır.Gecenin ayrı, gündüzün ayrı bir fonksi- yonu vardır. -Tabii ki çocuk eğitiminde ailenin rolü çok önemlidir çünkü Sorumluluk: Sorumluluk duygusu çok önemli bir ilk eğitmenler veya öğretmenler annelerdir, sonra ba- duygudur. Bu duygu taşınmadığı takdirde, toplumsal anarşinin 4


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

...

ne çağrıştırmaktadır? yaşandığı bir toplum olur. Yani illa anarşi denilirken birbirlerini vuran,öldüren insanlar anlamında değildir. Ama düzensizliğin gerçek yeri biraz daha uygun bir ifade olur, düzensizlik olur. Nasıl isterse öyle yapmaya kalkarsa o toplumda nîzam, düzen kalmaz. Düşünün sorumluluk duygusu gelişmeyen arkadaşlarınızın çoğunlukta olduğu bir okuldasınız. Öğretmen ders anlattığı sırada birisi kalkıyor, olmadık bir şeyler söylüyor. Dersi dağıtıyor, dersi sabote etmiş oluyor, dikkatler dağılıyor ve o zaman zayi olup gidiyor. İşte sorumluluk duygusu taşıyan herkes derse zamanında girer, dersine çalışır, kendisinden istenen bir şey varsa yapar. Bu her yerde böyledir. Yani sorumluluk duygusu olmayan bir toplumda huzur bozulur, şikayetler artar, düşmanlıklar ortaya çıkar, huzur kalmaz; anarşi denilecek noktaya gelir ve o toplum yaşanılır olmaktan çıkar. Sevgi: Sevgi kelimesi bana daha ziyade fedakârlığı çağrıştırır, zira seven sevdiği insan için her türlü fedakârlığa katlanır. Düşünün anneleriniz… İzlediğim bir haberde çocuğu düşen bir anne kendisi de ikinci kattan atlamış. Sevgi sevene her türlü fedakârlığı yaptıran duygudur. Dolayısıyla “Ben sizi seviyorum.” diyen bir öğretmen varsa o size karşı her türlü görevini yapması lazım. Siz de öğretmeninizi sevdiğinizi söylüyorsanız, öğretmeninizin sizden istediği her şeyi yerine getirmelisiniz; yoksa sevgi sadece lafta kalmış olur. Türkiye: Türkiye deyince öncelikle dünyaya önderlik edecek bir ülke geliyor hatrıma. Bir zamanlar Dünya'ya düzen vermiş Osmanlı İmparatorluğu’nun ardından kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün de aynı rolleri üstlenmesi lazım. Dolayısıyla Türkiye denilince tüm dünya ülkelerine ve insanlığa önder olacak büyük bir ülke hayal ediyorum. Bu büyük ülkenin olabilmesi için, tabii büyük insanların yetiştirildiği bir ülke olmak gerekiyor. Yani hem eğitimde, hem sporda, hem de kültürde yani aklınıza gelen her konuda dünya çapında insanların yetiştiği bir ülke olmalıdır ki bu söylediğimiz mânâda, dünyada örnek alınan, takdir edilen,sözü dinlenilen bir ülke olsun.

Çünkü bizim inancımız, Peygamber Efendimizin de buyurduğu gibi "Bir insanı kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmak gibidir; bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir.” Dolayısıyla insanlığı diriltebilmemiz lazım; insanlara hakikati, iyiyi ve güzeli, hoşgörüyü, Peygamber Efendimiz'in bizlere tavsiye ettiği güzel ahlakı benimsetebilecek bir vizyona sahip olmalı imam hatipliler. Yani evrensel olmalıdır. Küçük çaplı değil; yani kendi okulunu, kendi sınıfını, kendi çevresini değil, tüm dünyayı adeta kucaklayabilecek vizyona sahip olmalıdırlar. Bu vizyon çerçevesi içinde misyonunu ifa edebilmeli. "Neler yapması gerek" bunun üzerinde kafa yorup "Ben şöyle bir misyona sahip olmalıyım, bana düşen görevler şunlardır." diyerek kendine bir görev belirleyerek üzerine düşenleri en iyi şekilde yapmaya çalışmalı. Bu ,imam hatipli olmanın size yüklediği görevdir. Meslek hayatınızda sizi etkileyen bir olay oldu mu?

Yani tabii çok olay yaşadık, en başta sizin okulun açılışı için uğraşılarımızı söylesek, gerçekten yazılabilir. Yani gerçekten bunlar önemli okullarımız. Bu okullarımız için birçok sıkıntılara katlanıyoruz. Ama onlar bir ölçüde olması gereken şeyler. Esas okumak isteyip de gerçekten imkan bulamayan birçok arkadaşınızın bazı dönemlerde bu okullarda okuma imkânı bulamamaları benim zihnimde çok büyük bir yaralar bırakmıştır. Yani kayıt olamayıp da ağlayarak geriye dönen arkadaşlarınız, sizden büyükler diyelim ya da anneler babalar benim zihnimde büyük yaralar bırakmıştır. Bu olaylar bana ızdırap veren olaylardır. Bununla beraber zaman zaman bu okullara gelen arkadaşlarınızın maddi durumlarının iyi olmamasıdır ve bunlara sürekli yardımlar yapmışızdır. Mesela, Betül Hocanızla Maltepe Anadolu İmam Hatip'te birlikte çalışmıştık, imkanımızın olmadığı bir anda bizden yardım bekleyen insanlar için Hızır gibi birisi çıkıp gelmiştir, yardıma ihtiyacı olan kişilere bu yardımlar sayesinde yardım edebilme imkanımız olmuştur. Yani bir taraftan yardıma ihtiyacı olan kişi beklerken, Allah bir başkasını göndererek,bizi yardıma vesile kılmıştır. İhlas ve samimiyet her türlü zorluğu aşmanın birinci şartıdır.

İmam Hatipli olmak:

İmam hatipli olmak, örnek insan olmak demektir. Rol-model olan bir kişilik olmak demektir. İmam hatip, biliyorsunuz adı üstünde "imam" demektir. Örneğin, Peygamber Efendimiz bir imamdır. Ondan sonra gelen, İslam tarihinde İmam-ı Azam… Bunlara bu isim verilmiştir. İşte,İmam Hatipliler bu rol-model görevini üstlenen kimseler olmalıdır, örnek insanlar olmalıdır. İmam hatipli olarak insanlar sizi örnek almalıdır. Başka okullarda okuyan öğrenciler, sizi gördükleri zaman “Güzel bir ahlaka sahipler, ne kadar terbiyeli insanlar.” demelidirler. Aynı şekilde çocukları başka okullarda okuyan anne ve babalar "Keşke benim oğlum, kızım da bu okulda okusaydı. "dedirtebilmelisiniz.

Öğrencileri nasıl buluyorsunuz, onlarda gördüğünüz herhangi bir eksiklik var mı?

Öğrencilerimizde biraz gayret istiyorum, yeterince gayret görmüyorum. Bazı tutum ve davranışları itibari ile sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Örnek olmaları lazım. Biraz önce de anlattığım gibi,çok çalışkan olmalı, planlı programlı çalışmalı, herkese örnek olacak bir kişilik sergilemelidirler. Son olarak İmam Hatiplilere, gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Bunların cevabını vermiş oldum zaten. Söylediğim gibi her şeyiniz ile örnek olacaksınız, yolda yürüyüşünüze kadar. Oturuşunuzla, kalkışınızla, arkadaşlarınızla diyaloglarınızla, başarılarınızla, ahlakınızla, giyim-kuşamınızla, durum ve tavırlarınızla, kısacası her şeyinizle örnek olacak bir kişilik olmalısınız. Tavsiyem budur… (Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Faik KAPTAN’a kıymetli vakitlerini bizlere ayırdığı için çok teşekkür ederiz…)

Sizce İmam-Hatip öğrencisinin misyonu ve vizyonu ne olmalıdır?

Biraz önce söylediğim mânâda, vizyonumuz çok geniş olacak. Vizyonumuz tüm dünya insanlığını kurtarmak olacak. 5


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

EBRU KURSUMUZ

Öğrencilerimizin estetik duygularının gelişmesi, aynı zamanda da milli tarihimizle bağlarının güçlenmesi için okulumuzda okullar Hayat olsun Projesi çerçevesinde Ebru Kursu açtık. Ebruzen Sümeyye Kala’nın verdiği kursa öğrencilerimizden büyük bir ilgi oldu. Haftanın

iki günü yaptığımız kursumuzda öğrencilerimiz çok güzel çalışmalar yapıyorlar ve yıl sonunda Ebru Sergisi açmaya hazırlanıyorlar. Su üstündeki renklerin kardeşliğinin ve bu kardeşlikten doğan anlamlılığın ahengi içinde iyiye, güzele doğru yelken açıyorlar.

6


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

NEY KURSUMUZ

NEY KURSUMUZ Dinle neyden! Dedik. Okulumuzda Okullar Hayat Olsun Projesi kapsamında ney kursu açtık. Müzik öğretmenimiz Fazilet Arzu Yücebıyık’ın verdiği Ney üfleme kursumuza öğrencilerimizin ilgisi büyüktü. Ney sesleri okul koridorumuzda içten, derinden duyulduğunda: “Allah’ım bu güzel ve anlamlı günleri bize yaşattığın için sana sonsuz şükrediyoruz. İmam Hatip Orta Okullarımız açıldı. İçinde pırıl pırıl 850 öğrenci. Şimdi onlardan bazıları ney üflüyorlar. Gönül ve ruh dünyalarını zenginleştiriyorlar” diye dualar ve niyazlar yükseldi gönüllerimizden.

NEnYı islam

ı ağı Kayn h’ın insan a l l u da A ırken ruh yarat lemiş üf alır. ndan ı s a m ol NEYZEN MI TÜRKÇE ANLA , Ney çalan kimse ey n eskiden hem y çalan hem de ne da ın m yapan anla kullanılırdı. Ney üfleyen de denir. Neyzen kelimesi tabiri FARSÇADAN gelmiştir.

NEY NEDİR ? Ney üflemeli çalgıdır. Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati't-Türk adlı Türk kültür ve dilini anlatan eserinde, Sagu denilen, "Erler" için düzenlenen, ölüm, erdem ve acıları anlatan tören'lerde kullanıldığını aktarmıştır."Ney", yakın zamanlarda Farsça'ya geçmiş olup nâ veya nay (kamış) adını almıştır. Arap toplumunda da üflemeli çalgıların hemen tümü için kullanılan mizmâr sözcüğü ise, (nefes borusu, ses organı anlamında) ney için de kullanılmıştır. Türkçe’de ise hemen her zaman ney olarak anılmıştır. Kavimler Göçünden çok eski zamanlardan kalan, Runik Harfler'in aslının henüz anlaşıldığı; Proto Türk Yazıtları zamanından

kaldığı düşünülen kültür'izleri gibi miras kalmış olan, çok az kültürel öğelerin devamı olarak ise, bugünkü Romanya’da nayu olarak Ad'landırılır...Günümüzde ney, Türk sazı olarak anılmaktadır ve tasavvuf müziğinin bir simgesi haline gelmiştir. Bir müzik aleti için kullanılan çalmak yerine, Ney için üflemek tabiri kullanılır. Burada üflemenin mecazi bir anlamı vardır.

7


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

TİYATRO GÖSTERİSİ

Tiyatro kursumuzda öğrencilerimiz profosyonel tiyaro öğretmeni Serhat Özbek tarafından eğitim alıyorlar. Büyük ilgi ve zevkle tiyatro kursuna katılıyorlar. Hem eğleniyorlar, hem öğreniyorlar. Sahne performaslarıyla özgüvenleri gelişiyor, topluluk önünde heyecanlanmadan rahatça kendilerini ifade ediyorlar. Öğrencilerimiz Kutlu Doğum Programımızda hazırladıkları orotorya çalışmasıyla beğeni kazandılar. Güzel bir sahne performansı gösteren öğrencilerimiz yeni çalışmalara başladılar bile. ...

8


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

AYIN YILDIZLARI PROJEMİZ

“ Ayın Yıldızları ” okulumuzun projelerinden biridir. Bu proje kapsamında öğrencilerimiz belirlenen kriterler gereğince sınıf ve branş öğretmenleri tarafından seçilirler. Seçilen öğrencilerimiz okulumuzda yıldız ile resmedilerek ödüllendirilir. Diğer öğrencilerimizin ’ Ayın Yıldızı’ olma hevesini arttırarak aralarında tatlı bir rekabet oluşturmak suretiyle doğru davranışın kalıcı olmasını umut ediyoruz… Din Kült. Ve Ahlak Bil. Öğretmeni Hayriye Memiş

9


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

İYİLİKTE YARIŞAN SINIFLAR lerdi. Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında iyilikte yarışma ile ilgili o ve sahabe arasında yaşanan şöyle güzel bir örnek vardır. İyilikte yarışma konusunda Hz. Ömer ile Hz. Ebu Bekir arasında tatlı bir rekabet vardı. Hz. Ömer bu rekabetle ilgili bir anısını şöyle anlatır: “Bir gün Hz. Peygamber herkesin elinden geldiğince sadaka vermesini istedi. O zamanlarda benim maddi durumum iyiydi. Ebu Bekir’i geçebileceğim bir gün varsa işte o bugündür, dedim. Malımın yarısını gidip Hz. Peygamber’e teslim ettim. Peygamber Efendimiz bana bir soru sordu: “Çoluk çocuğuna ne bıraktın?” Ben de “Getirdiğim kadarını onlar için ayırdım” dedim. Sonra Ebu Bekir de elindekileri getirdi. Peygamberimiz ona da sordu: “Ailene ne bı-raktın?” Ebu Bekir şöyle cevapladı: “Allah ve Resulünün sevgisini!” Kendi kendime dedim ki: “Hiçbir zaman iyilikte Ebu Bekir’i asla geçemeyeceğim. ( Ebû Dâvûd, Zekat: 27 ) Okulumuz Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu öğretmen öğrenci ve velileri olarak İslam ümmetinin yetim çocukları sorununa karşı duyarsız kalamazdık.Öğrenci ve velilerimizin katılımıyla dünyanın farklı bölgelerinden toplamda 20 yetim çocuğa kardeş olduk.Öğrencilerimiz kendi harçlıklarından biriktirerek bu projeye destek oldular. Bazı öğrencilerimiz tek başına bir yetim kardeş sahibi oldular.

İHH, Türkiye’nin tüm kesimlerini yetim seferberliğine dahil edebilmek amacıyla 2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı destekli “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” adıyla bir kampanya başlatmıştı. İHH Yetim Biriminden alınan bilgiye göre kampanya kapsamında 80 ilde 1700 okul ve Kur'an kursu, 5 bin 500 üzerinde de sınıfa ulaşıldı. Dünyada savaş, açlık, yoksulluk vb. sebeplerle çok sayıda korumasız ve yetim çocuk bulunmaktadır. Irak’ta devam eden savaş boyunca 5 milyon civarında çocuk yetim kalmıştır. Afrika’da binlerce çocuk iklim koşullarındaki olumsuzluklar, iç çatışmalar ve benzeri nedenlerle yetim ya da korumasız durumdadır. Pakistan, Açe, Bangladeş gibi doğal afetlerin büyük yıkımlara sebep olduğu bölgelerde de binlerce çocuk yetim ve korumasız kalmıştır. Kura’n-ı Kerim Nisa Suresi 36.ayette Rabbim şöyle buyuruyor: “Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.’’ Hz. Peygamberin arkadaşları iyilikte yarışırlardı. Her nerede bir hayır işi olsa sevabını kaçırmak istemez-

Tek başına yetim alan öğrenci ve velilerimiz: : Yetim sahibi sınıflarımız

ğu’dan 5-H/İ/K sınıflarının Ortado ’dan 6-A/N/O sınıflarının Afrika 5-A/C/ sınıflarının Asya’dan n ’da 6-L/M sınıflarının Ortadoğu n ’da 6-G/H sınıflarının Balkanlar ’dan doğu 5-B/E/F/G/ sınıflarının Orta bir yetim kardeşleri var.

1-İBRAHİM HAKKI ERTÜRK-SOMALİ 2-ESLEM İSLAMOĞLU-TÜRKİYE 3-YAKUP NURULLAH NARİN-ETİYOPYA 4-ÇAĞLA BAŞARAN-PATANİ 5-ZEYNEP ZÜLAL ÖGE-FİLİSTİN 6-ENES ÇINAR-IRAK 7-SÜMEYYE İCLAL EZBER-PAKİSTAN 8-RAVZANUR GÖKKAYA-MISIR

9-FATMANUR UZUNKAYA-ORTADOĞU 10-FİSUN SAYIN-AFRİKA 11-SELMA TARAKÇI -ETİYOPYA 12-NURGÜL DEMİRTAŞ-AFRİKA ‘’Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur,yetimin başını okşa.’’ (Hadis-i Şerif)

Ebru Okuyan Küçük/ Sosyal Bilgiler Öğretmeni Fatma Şule Gül/ Meslek Dersleri Öğretmeni 10


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

İsmail Ertürk/ Maltepe İmamet Hitabet ve İlmi Araştırmalar Vakfı

R E L T E Y İ S H A Ş L E D O M ROL İmam Hatip’te okumak, o kültürü almak bir farklılıktır, ve bu farklılık çok değerli bir farklılıktır. Bizler de öğrencilerimizin bu önemli farklılığı anlamaları, İmam Hatipli olma şuuru kazanmaları amacıyla onları İmam Hatipte okumuş, o terbiye ile yetişmiş veya İmam Hatibi önemseyen başarılı şahsiyetlerle buluşturmak istedik. Proje haline getirdik ve projemizin adına da rol model şahsiyetler dedik. İlk konuğumuz ilçe milli eğitim müdürümüz Faik Kaptan’dı. İkinci konuğumuz Maltepe İmamet Hitabet ve ilmi Araştırmalar Vakfı Başkanı İsmail Hakkı Ertürk’tü. Üçünce konuğumuz velimiz Avukat Rıza Yorulmaz’dı. Konuklarımız erkek öğrencilerimizle söyleşi gerçekleştirdiler. Söyleşi de, İmam Hatipte okumak ne anlama geliyor, başarılı olmak için neler yapılmalı, başarımızda ailemizin önemi v.b. konularla ilgili konuklarımız tecrübelerini dinlediler. Sorular sordular. Bu projemiz her hafta bir konukla yıl boyu devam edecek.

Faik KAPTAN Maltepe İlçe Milli Eğitim Müdürü 11


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULU

Çanakkale Şehitlerimizi anmak ve onları anlamak için okunuzda çeşitli etkinlikler yaptık. Bunlardan bir tanesi “ Çanakkale Fotoğraf Sergimizdi” Türkçe öğretmenimiz Veysel Yıldız rehberliğinde açılan sergimiz öğrencilerimiz tarafından büyük ilgi gördü. Öğretmenlerimiz öğrencilerimize resim sergisindeki her bir resmi ayrı ayrı anlattılar. Ecdadımızın Çanakkale Geçilmez cümlesini yedi düvele nasıl söylettiğini anlattılar. Çanakkale’de Çocuk yaşta şehit olan binlerce Mehmetçiği rahmetle yad ettiler.

12 MART İSTİKLAL MARŞIMIZIN KABULÜ DOLAYSIYLA TÜRKÇE ÖĞRETMENİMİZ VEYSEL YILDIZ REHBERLİĞİNDE OKULUMUZDA ASRIN ŞAİRİ MEHMET AKİF ERSOY’A ÖĞRENCİLERİMİZİN DAHA YAKINDAN TANIMASI, MEHMET AKİF ERSOY’U HAYATLARI BOYUNCA BÜTÜN YÖNLERİYLE ÖRNEK ALMALARI İÇİN MEHMET AKİF ERSOY FOTOĞRAF SERGİSİ AÇTIK. ÖĞRENCİLERİMİZ SERGİYİ BÜYÜK BİR İLGİYLE GEZDİLER. AKİF DEDELERİNİ DAHA YAKINDAN TANIMA FIRSATI BULDULAR.

12


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

HUZUREVİ KONSER

Bahar geldi. Her yerde bir uyanış bir diriliş var. Çiçekler rengarenk bezemiş her yeri. Kuşlar neşeden zevklerin şahikalarında. Müzik öğretmenimiz Fazilet Arzu Yücebıyık, muhterem eşleri Hulusi Yücebıyık Beyefendi ve koromuzdaki sevgili öğrencilerimiz ve sevgili velilerimiz Fatma Kurt, Ayşe Dinç ile birlikte Büyük Şehir Belediyesine bağlı Kayışdağı Darülecezenin yollarındayız. İçimizde büyük bir heyecan. Darulecezedeki sakinlerimize ilahi koromuz küçük bir konser verecek. Konser saati yaklaştığında bir iki gelemeye başladı sakinler. Gözlerindeki ışığın gittikçe azaldığı, yüzlerinde donuk bir ifade, içe dönük davranışlarıyla insanın içini acıtıyorlardı. Suskun ve anlamlı bakışlarıyla, başlayan ilahi konserini dikkatlice dinlemeye başladılar. Öğrencilerimizi sevgiyle seyrettikleri, zaman ilerledikçe zamanın çizgi çizgi derinleştiği, hüzünleri sanki dağılıp gitmişti yüzlerinden. Yerine sevginin, mutluluğun huzur verici aydınlığı ve neş’esi gelmişti. İnsanların elinden tutabilmek, gönüllerine dokunabilmek ne güzel şey. Bizler için de büyük bir mutluluk kaynağı olan bu anlamlı çalışmamız her ay devam edecek. Mayıs ayında da biz onlardan okulumuzda misafir edeceğiz. Öğrencilerimizle birlikte ebru yapacaklar. Biraz olsun hüzünleri, içlerindeki yalnızlıkları bizim güzel öğrencilerimizle azalacak, işte bizler o zaman çok mutlu olacağız.

13


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

İYİLİK GÜNLÜĞÜ PROJESİ

İyilik yapmak ibadettir anlayışını öğrencilerimize kazandırmak için, iyilik m yapmanın en büyük erde meleri ren olduğunu yaşayarak öğ la cıy ve ifade etmeleri ama ğü iyilik Federasyonunun yürüttü lduk il o ah günlüğü projesine d rer bi izi cim isteyen her öğren ı lar tık ap günlük verdik. Y iyilikleri günü gününe günlüklerine yazacaklardı. ğlu, Meryem Atalay Keskino emirkol D an urd N al, Melek Gürd ve Beysefa Karabağ ğü bu öğretmenlerimizin yürüttü çalışmada gördük ki pmayı öğrencilerimizin iyilik ya a çok seviyorlar ve bunu d klerini başarıyorlar. İyilik günlü ımız dığ okurken çok duygulan balin tik is anları bizlere yaşatan rı ay zi mi altın nesli öğrencileri . ayrı tebrik ediyoruz

14


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

Kardeş Aile Projesi

İyilik sahibi insan başkalarına yardım etmeye çalışır. Onun bir önemli özelliği de bu yardımı içten gelerek ve severek yapmasıdır. O, yaptığı yardımın boşa gideceğini asla düşünmez. Bu konuda Peygamberimizin hayatında şöyle bir örnek olay yaşanmıştır: Bir gün Hz. Peygamber eve gelir, eşine sorar: “Dünkü koyundan bize ne kaldı?” Bir gün önce kesilen koyunun çoğu ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştır. Eşi cevap verir: “Bir but kaldı ey Allah’ın Resulü!” Gerçekten de evlerinde bir parça et kalmıştı geriye. Çoğu dağıtılmıştı konu komşuya, fakir fuka-raya. Oysa Hz. Peygamber’in düşüncesi farklıydı ve onun cevabı bize gerçekte yapılan yardımların boşa gitmediğini gösterir niteliktedir. Şöyle karşılık verir: “Hayır, asıl bir butun dışındakiler bize kaldı.” (Tirmizi, Kıyamet, 33 )

“Mümin, cennete girinceye kadar kulağına gelen hayırlı işlerden asla doymaz.”(Tirmizi, İlim,19) İslam dininde yardımlaşma ve paylaşmaya ayrı bir değer verildiği bilinciyle okulumuzda geçen yıl başlattığımız kardeş aile projemizi bu yılda 6-O sınıfımızla devam ediyoruz. Ailede yaşlı bir dede, diyalize bağlı bir amca yine böbrek hastası on bir yaşındaki bir erkek çocuk, on üç yaşında bir kız çocuğu ve anne baba bulunmaktadır. Evde sadece çocukların babası çalışmaktadır. Evleri kiradır. Ev ziyaretimiz sırasında ailenin ciddi anlamda yardıma ihtiyacı olduğunu tespit ettik. Her ayın son Perşembe günü belirlenen aileye öğrencilerimizin getirdiği yardımları götürdük. Amacımız öğrencilerimizin paylaşma ve yardımlaşma duygularını geliştirmek, yardıma ihtiyacı olan insanların durumunu görmelerini sağlamak, ellerinde bulunan imkânların farkına varmalarıdır.

Ebru Okuyan Küçük/ Sosyal Bilgiler Öğretmeni Fatma Şule Gül/ Meslek Dersleri Öğretmeni 15


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

BANA FATİH’İ ANLATIR

Bilirsiniz, öğrenciler derslerden proje ödevi alırlar. Alper’in ödevi de Sosyal bilgilerdendi. Ödevin konusu Fatih Sultan Mehmet’in Bilinmeyen yönleriydi. Alper’in pek hoşuna gitmemişti; çünkü bu ödevden yüksek not alabilmesi için araştırması, okuması ve bunları kâğıda dökmesi gerekiyordu ki bunlar Alper’e göre değildi. Kendisi daha çok TV seyretmeyi, bilgisayarla zaman harcamayı seviyordu. Umutsuz değildi aslında, ödevin son teslim tarihine yaklaşık kırk gün vardı. Bir şekilde üstesinden gelebileceğini düşünüyordu yalnız acı tecrübeleri de yok değildi. Kırk günlük ödev süresinin çok çabuk biteceğini de biliyordu. Alper’i asıl düşündüren zamanın çık hızlı geçmesi ihtimaliydi. Akşam yemeğinden sonra “Dedeciğim, öğretmenim bana Fatih’in bilinmeyen yönlerini proje ödevi olarak verdi. Bana yardım eder misin? Ödevi yetiştiremezsem düşük not alırım, Haydi! Aslan dedem, bana yardım et.” dedi. Dedesi, Alper’in isteğini yerine getirecek ama onu hazıra alıştırmayacaktı. Alper’e yeteri kadar bilgi verdikten sonra geri kalanını araştırması, incelemesi ve okuması için Alper’i teşvik edecekti. “Tabiki Alpercim, sevgili torunum, sana yardım ederim; ama önce benim de Fatih hakkında birkaç kitap okumam, araştırma yapma lazım bir haftaya hazırlıklarımı tamamlarım, bu işler okumadan olmaz evladım!” dedi. Dedesi bir hafta boyunca özellikle salonda Alper’e nispet yapar gibi kitap okudu, internette araştırma yaptı. Dedesinin bu azmini gören Alper de şevke geldi. Ödevlerine daha fazla zaman ayırmaya, özen göstermeye gayret etti. Bir hafta sonra dedesi, Alper’i yanına alıp sohbet havasında ona Fatih’i anlatmaya başladı. -Evladım, büyük şahsiyetler iyi eğitim alan, kendilerini yetiştiren kişilerdir. Fatih Sultan Mehmet çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim almış ve kendisini çok yönlü yetiştirmişti. Her şehzade gibi onun da eğitimi Kuran ile başladı. 3-4 yaşlarında yabancı dil öğrenmeye başladı. -Ama dedeciğim 3-4 yaşında bir çocuk Kuran, yabancı dil öğrenmeye nasıl başlar, çok erken değil mi? -Evladım, tabiki olabilir. Zaten artık günümüzde de çocukların ezber ve öğrenmelerinin yetişkinlere göre daha hızlı olduğunun farkına varan eğitim kurumları kreşlerde bile yabancı dil öğretmeye başladılar. Düşün

bir kere 10 yaşında Manisa’ya vali,12 yaşında da padişah oldu. Böyle bir şahsiyet yönetici olabilmek için kesinlikle yabancı dil bilmesi gerekiyordu. Daha çocuk yaştayken Arapça ve Farsça eğitimi almaya başladı. İnanmayacaksın ama daha küçük yaştayken Arapça ve Farsça şiirler bile yazıyordu. -Dedeciğim niçin İngilizce öğrenmiyordu. Bizler şuan İngilizce öğreniyoruz. - 1400’lü yıllarda bilim ve teknolojide, güzel sanatlarda İslam Medeniyeti daha ileriydi ve biliyorsun Arapça Kuran’ın dili, Yabancı dil eğitimi de dini eğitimine paralel olarak Arapça ve Farsça ağırlıklı başladı. Yine o zamanlar Avrupa’da İngilizce değil Latince daha popülerdi. Ayrıca Fatih Sultan

Mehmet sadece Arapça ve Farsçayı değil Rumca, Latince, Slavca, İbranice, Çağatayca da biliyordu. -Yani Alper kendini yetiştirmek için erken yaşlarda, senin yaşlarında çok gayretli olman gerekiyor. Unutma ağaç yaşken eğilir. Ayrıca Fatih de senin yaşlarındayken spora çok meraklıydı. -Futbol oynuyor muydu? -Hayır, o zamanlar futbol yoktu ya da yaygın değildi. Fatih bizim ata sporumuz olan güreşe ve biniciliğe, okçuluğa meraklıydı. Binicilerle yarışabilecek kadar iyi at kullana biliyordu. Ayrıca o zamanlar iyi bir komutanın at kullanmada becerikli olması şarttı. Çünkü Fatih’in ömrü at sırtında devlete hizmet etmek, yeni yerler fethetmekle geçti. -Peki dedeciğim, Fatih benim gibi öğrenciyken matematik dersi filan görüyor muydu? - Evet, matematik, tarih, edebiyat, coğrafya, harp sanatı, asroloji, mantık, kimya gibi dersler de öğreniyordu. Kendisi16

ni kimya, harp sanatı balistik gibi konularda öyle yetiştirmişti ki günümüz mühendislerine taş çıkaracak kadar bilgisi vardı. İstanbul’un fethi için kendisi top çizimleri bile yapmıştı. -Dede İstanbul’un fethini anlatır mısın? -Çok sabırsızsın Alper. Sırayla onu da öğreneceksin. -Ne yapayım dede, çok merak ediyorum. Peki dedeciğim okulumuzda Fatih’in bir resmi var o gerçek mi? -Evet, gerçektir. Fatih güzel sanatların ve bilimin gelişmesi için sanatçıya ve bilim adamlarına büyük değer veriyordu. Senin okulda gördüğün Fatih portresi 25 Kasım 1480 tarihinde Gentile Bellini tarafından çizilmiştir. Resmin orjinali ise Londra'daki Victoria and Albert Müzesi’ndedir. Hatta Fatihin günümüze kadar gelen çocukluk defterlerinin birinde kendisi tarafından çizilmiş beyaz at, kuş, baykuş ve tuğra çalışmaları vardır. - Dedeciğim tuğra nedir, niçin baykuş resmi çiziyordu? -Tuğra bir çeşit imzadır ve insanların karekterini gösterir. Fatih’in kararlı, istikrarlı olduğu çizdiği tuğralardan bile anlaşılırdı. O kadar istikrarlıydı ki çocukken çizdiği tuğraları 30-40 yaşlarında bile imza olarak kullandı. Baykuş resimlerine gelince, Fatih çocukluktan beri hep İstanbul’u düşünürdü. İstanbul onun için en büyük amaçtı. Daha çocukken bile hülyalara dalar İstanbulu almak için planlar yapar, hayaller kurardı. Hocaları da özellikle Akşemsettin ona bu konuda hep destek verirdi. Tabi her şeye rağman başarısız olmaktan da korkar, karamsarlığı kapılırdı. İşte baykuş resimleri fatihin içine düştüğü karamsarlığı ifade ederdi. Unutma Fatih bile karamsarlığa kapılırdı ama ne olursa olsun tüm olumsuzluklara rağmen asla amacından vazgeçmezdi. Bu senin kulağına küpe olsun. -Dedeciğim Fatih’in 21 yaşında istanbulu fethettiğini söylüyorsun ama bizim okulumuzdaki fetih tablolarında Fatih’in İstanbula girişini anlatan bir tablo var. O tabloda Fatih 45-50 yaşlarında duruyor. Neden Fatih’in resimlerini hep yaşlı bir insan gibi çiziyorlar. -Evladım bu soruyu daha önce ünlü bir yazarımıza da sormuşlar. O da şöyle cevap vermiş: “Yaptigi isler o kadar büyük ki, bunlari genç bir insanin yapacagini hayallerine sigdiramiyorlar. “


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

MISIN DEDECİĞİM -Dedeciğim Fatih’in yapmış olduğu en büyük iş nedir? - Bana soracak olursan Fatih’in yapmış olduğu en büyük iş İstanbul’u fethetmek için gösterdiği azim, gayret, çaba ve nihayetinde İstanbul’u fethetmesidir. Çünkü bir işte başarıya ulaşmak kadar başarı için gösterilen emek de çok değerlidir. İstanbul tarih boyunca yaklaşık 29 defa kuşatılmıştır ve birçok hükümdar şehri alamamış, başarısız olmuştu. Peygamberimizin “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” sözüne ise Fatih Sultan Mehmet layık olmuştur. - Peki dede, Sosyal Bilgiler dersinden hatırlıyorum bizim atalarımız bir toprağı aldıkları zaman fethetmek ifedesi kullanılırken. Yabancılar bizim toprağımızı aldıkları zaman işgal ettiler kelimesi kullanılıyor bu ikisinin arasındaki fark nedir? - İki kelime birbirinden çok farklıdır oğlum, işgal etmek bir yeri sömürmek, talan etmek, insanlara eziyet etmektir. Fethetmekse orayı adaletle, eşitlikle, hoşgörüyle yönetmek, insanlara hoşgörüyle muamele etmektir. Napolyona bir gün sormuşlar “Siz mi daha büyüksünüz, Fatih mi büyük?” sorusuna şöyle cevap vermişti: “Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. Çünkü ben, kılıçla zaptettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım. O ise; fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır.” demiştir. Napolyonun da dediği gibi Fatih beldeleri, insanların gönlünü fethederken, yabancılar işgal ediyordu. -Anladım dedeciğim, Fatih Sultan Mehmet çok adaletli, Derviş Yunus Emre gibi hoş görülü birisiymiş. Geçen yıl öğretmenimiz bizlere Fatih’le ilgili şöyle bir olay anlatmıştı: ”Fatih Sultan Mehmet, yeni yaptıracağı caminin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Sinan Atik isimli Rum mimara teslim eder. Mimar, bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fatih de buna sinirlenerek mimarın elini kestirir. Haksızlığa uğradığını düşünen mimar Fatih’i Kadı’ya şikâyet eder. Kadı Fatihin Haksızlık yaptığına ve Fatih’in de elinin kesilmesi gerektiğine karar verir. Mahkemenin koskoca bir padişahın elinin kesilmesine karar vermesi ve padişahın karara, mahkemeye, adalete saygı duymasını gören Rum mimar şaşkınlığını gizleyemez, şikâyetini geri alır. Mahkeme bunun üzerine Fatih’i tazminat ödemeye mahkûm eder.” Öğret-

menimiz bize bunu anlattığında çok şaşırmıştık. -İşte Alper, Osmanlının yüzyıllarca 3 kıtada hüküm sürmesinin sebebi de hoşgörülü ve adaletli davranmasıdır insanlara. Alper, Fatihin yargılandığı mahkemenin şu an Adalet Tarihi Müzesi olduğunu ve Üsküdar’da bulunduğunu biliyor muydun? - Hayır dede ilk defa duydum. Ne zaman gidiyoruz dede oraya ödevim için fotoğraf da çekerim. - Gideriz beraber. Alper, biraz önce Fatih’in Derviş Yunus Emre gibi hoşgörülü olduğunu söyledin. Gerçekten de Fatih’in komutanlıkta padişahlıkta başlarda hiç gözü yokmuş. O da hocası Akşemseddin gibi gönül insanı olmak istiyor, dünyanın gelip geçici işleriyle çok fazla meşgul olmak istemiyormuş, ancak Akşemseddin ve diğer hocaları onu her zaman padişah olması için yönlendiriyorlarmış. Çünkü dervişlikte ki güzellikleri, tadı alınca bir daha asla padişah olmayı istemeyeceğini, Osmanlının deha bir padişahtan yoksun kalacağını düşünüyorlarmış. - Dede, Fatih’in hocalarında olan Akşemsettin nasıl birisiymiş? - Akşemseddin, Hacı Bayram-ı Veli’nin öğrencisidir. Fatih Sultan Mehmet’in özel ders hocalarından biridir. Fatih’i siyaset, ahlak, görgü kuralları konusunda eğitmiştir. Çok iyi bir tıpçı ve eczacıdır. Hastalıklara neden olan mikrobun varlığını ilk keşfeden bilim adamıdır. Fatih’in en sevdiği hocalarından biridir. İstanbul’un fethinden önce Ebu Eyyub El Ensari’nin mezarını da Akşemsettin bulmuştur. -Dede Ebu Eyyub El Ensari kim? - Ebu Eyyub El Ensari, Peygamberimizi Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde evinde ilk misafir eden kişidir. İstanbul’u fethetme şerefine nail olabilme uğruna şehit olmuştur. -Dedeciğim Fatih hangi savaşlarda komutanlık yapmıştır, nereleri fethetmiştir? -Hepsini sırasıyla öğreneceksin. Alper, Kont Drakula İsmini duydun mu hiç? -Evet, dede duydum. Vampir değil mi o? Hatta filmi filan da var. Kötü bir karakter, masum insanların öldürüyor ve kanlarını emiyordu. - Doğru duymuşsun Alper, Kont Drakula Fatih zamanında Eflak prensiydi. Çok acımasız ve cani bir insandı. Halkına zulüm ve işkence ederdi. İnsanları zevk için kazıklara çakarak öldürür, yoksulları ziyafete davet ed17

erek yemek masalarıyla beraber bu insanları yaktırırmış. Daha buna benzer birçok insanlık dışı hareketlerini Fatih duyunca sinirinden dudaklarını ısırmış. “Bekle beni geliyorum d…..” diyerek Vampir Kont Drakula’nın zulmüne son vermek amacıyla sefere çıkmış ve sonuç itibariyle Drakula’nın vampirliği Fath’e sökmemiş, Fatih’in gazabına uğramıştı. Onun zulmüne uğrayan masum halk “Keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner.” diyerek Fatih’e dualar etmişti. -Dedeciğim dünyada ne kadar zalim insanlar var, ama şükürler olsun ki zalimlerin zulmü varsa mazlumların da Fatih’i varmış. -Evet, Alper İstanbul’daki Bizans halkı da zalimin zulmünden bıktığı için “Kardinal Külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederim.” demişti. -Yaşasın! Sıra İstanbul’un fethine geldi. Dedeciğim İstanbul’u fethini anlatacaktın bana. -(Dedesi gülümseyerek) Hayır, Alper anlatacağım demedim. Öğreneceksin dedim. Bak Alper! Ben 60 yaşında, ihtiyar, ilkokul mezunu olduğum halde sadece bir haftada okuyarak eksiğiyle gediğiyle öğrendim bunları. Sen ortaokul 6. Sınıf öğrencisisin okuyarak, araştırarak neler neler öğrenebilirsin. Benim aldığım kitapları okuyarak ödevini güzelce hazırlayabilirsin. Okuyup Fatih’i, Yavuz’u, Kanuni’yi öğrendiğin zaman Alperen olabilirsin. Bundan sonrası artık sana kalmış. Eminim büyük bir azim ve gayretle araştırıp ödevini hazırlayacak ve tarihini çok seveceksin. Bu sözleri şaşkınlıkla dinleyen Alper: “Dedem benim! Sen bir tanesin.” Diyerek dedesine sarıldı. Üzülmedi değil, dünyalar tatlısı dedesini ödevi için çok yormuştu. Ama, dedesinden de güzel bir ders aldı. Sırf dedesi üzülmesin diye onun aldığı tüm kitapları okudu ve güzel bir ödev hazırlayarak 100 puan aldı. Sevincini ilk dedesiyle paylaştı ve ona her zaman teşekkür ve dua etti. Proje ödevine yardım ettiği için değil okumaya yönlendirdiği ve ona okuma şevki verdiği için. SON

RADİ İBBİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETMENİ

DEDENİN OKUDUĞU KİTAPLAR VE WEB ADRESLERİ:

1-Nasıl Fatih Oldu (Zafer Bilgin) 2-Fatih’in Rüyası (Mustafa Armağan) 3-Ufukların Sultanı(Mustafa armağan) 4- http://www.kubacami.com/makaleler/fatihin_elinin.htm 5- http://tr.wikipedia.org/wiki/Ak%C5%9Femseddin 6- http://tr.wikipedia.org/wiki/Ebu_Eyy%C3%BBb_el-Ensar%C3%AE 7- http://www.balkanlar.net/forum/index.php?topic=5060.0;wap2


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

ZEKÂ OYUNLARI İLE Tarihimizin hangi sayfasını çevirirsek çevirelim karşımıza yiğitlik ve kahramanlıklarla dolu birçok hikâye çıkmaktadır. Bu hikâyelerden yalnızca biri olan Kanije Savunması sadece bu özelliğiyle değil aynı zamanda savaş sırasında uygulanan zeka ve kurnazlık eseri tedbirleriyle de tarihimizdeki dikkat çekici yerini hep korumuştur. “Harp hiledir” sözünü doğrulatmak istercesine geliştirilen stratejilerin uygulandığı bu savunmadaki akıl oyunlarına dilerseniz birlikte göz atalım. Yer: Kanije Kalesi/ Avusturya Tarih:1601 Kale Komutanı: Tiryaki Hasan Paşa Kalededeki Türk asker sayısı: 4.000 Düşman ordusu komutanı: Avusturya Arşidükü Ferdinand Asker sayısı: 50bin+30 bin 1596’da yapılan Haçova Meydan Savaşının ardından Eğiri Estergon ve Kanije kaleleri Avusturya’dan alınmıştı. Bu durumu kabullenemeyen Avusturya, Osmanlı ordusunun çekilmesinden bir süre sonra bu kaleleri geri almak için harekete geçti. Kanije kalesi Avusturyadan henüz alınmıştı ki birkaç ay geçmeden kale kuşatıldı. Kanije kalesine kumandan olarak Tiryaki namıyla meşhur ( İşlerinde titiz olmasından dolayı bu isim verilmiştir.) Hasan Paşa görevlendirilmişti. Tiryaki Hasan Paşa düşman ordusunu yanıltmak ve kalede büyük toplardan bir tane bile bulunmadığına inandırmak için kale önüne kadar gelmiş olan düşman askerlerine top atışı yaptırmadı. Bu duruma inanmayan Arşidük Ferdinand birkaç kez askerlerini kale önüne gödermişse de kaleden top atışı yapılmamışır. Bu duruma oldukça sevinen düşman ordusu kaleyi kolaylıkla alacağı zannına kapılarak ertesi gün büyük bir yürüyüşe geçti. Kalede top bulunmadığına inandıkları için topların atış menzilleri içine çekinmeden girdiler. Tiryaki Hasan Paşa topların ateşlenmesi emrini vereceği sırada daha önce çevre kalelerden erzak bulmaları için gönderdiği kafilenin kaleye gelmekte olduğunu gördü. Bu nedenle ateş emrini geciktirdi. Bu kafileyi arşidük Ferdinand ve adamları da gördü. Ferdinand kaledekilerin kendilerinden korkup teslim olacağını ve bu kafilenin( at ve öküz arabalarının) kaledeki malzemeleri dışarı taşımak için getirildiğini zannetti. Bu nedenle bu kafilenin kaleye girmesine müsaade etti. Tiryaki Hasan Paşa kafilenin kaleye girşiyle birlikte büyük toplara ateş emri verdi. Düşman askeri neye uğradığını şaşırdı. Perişan bir halde bozguna uğradı. Bozgundan pes etmeyen düşman

bir müddet geri çekildi. Tiryaki Hasan Paşa kaleye yakın bölgede bulunan serdar Yemişçi Hasan Paşa’dan yardım istemişse de Yemişçi Hasan Paşa sefer nedeniyle ancak ileriki bir zamanda gelebileceğine dair bir cevap mektubu göndermişti. Duruma üzülen Tiryaki Paşa mektubu değiştirerek birkaç gün içinde büyük bir orduyla kalenin yardımına geleceğini yazdırtmıştır. Tiryaki Hasan Paşa içeriğini

değiştirdiği bu mektubu kendi askerlerinin içinde yüksek sesle okutarak askerinin moral ve motivasyonunu arttırmıış ve zaman kazanmıştır. İlerleyen günlerin birinde düşman ordusunun kaleyi yoğun top atışına tutmasından ve kalenin delik deşik olmasından ümitsizliğe kapılan Kenan ve Handan isimli iki mutfak hizmetçisi( Macar asıllı iki Osmanlı askeri) korkup kaleden kaçmış ve düşman ordusuna sığınmıştır. Arşidük Ferdinand’ın huzuruna çıkartılan bu iki kişi kalede yiyeceğin ve barut maddesinin tükenmek üzere olduğunu ve kalenin durumunun çok kötü bir halde olduğunu bir bir anlattılar. Kaleden kaçan bu iki hizmetçiden haberdar olan Tiryaki Hasan Paşa kaygılandı. Hemen sonra yeni bir oyun planlayarak düşman ordusundan iki askerin yakalanmasını emretti. Yakalanan esirleri teker teker sorguya çekti. Sorguda onlara, Ferdinand’ı öldürmeleri için iki casusunu gönderdiğini bu casusların varıp Ferdinand’ın huuzuruna çıkıp çıkmadıklarını soru. Esirler iki kişinin geldiğini ancak onların casus değil kaleden kaçan iki kişi olduklarını söylediler. Tiryaki Hasan Paşa bu haberi duyunca sanki planının işe yaradığını anlamış ve buna çok sevinmiş gibi yaptı. Bir süre daha esirlerle görüştükten son-

18

ra idam edilmesi emriyle onları Kara Ömer Ağaya teslim etti. Kara Ömer Ağa Nemçe(Avusturya) dilini bilen bir askerdi ve Tiryaki Paşa ile önceden anlaştığı üzere rolünü oynamaya başladı. Bu esirleri hapse götürürken onlarla kimsenin olmadığı bir yerde Nemçe diliyle konuştu. Bu duruma şaşıran askerlere kendisinin de onlardan olduğunu ve kendisinin çocukken Osmanlıya verilmiş bir Avusturyalı olduğunu söyledi. Ayrıca onların idam edilmesini engelleyeceğini ve kaleden salıverilmelerini sağlayacağını söyledi. Bu duruma çok sevinen esirlere kalede çok az bulunan beyaz undan yapılmış ekmek iram etti. Kaledeki durumu da bildirdi. İçi kum ve toprak, üstü ise un ve barut dolu çuvalları göstererek kalede erzak ve barutun çok olduğunu bu durumu kumandanlarına haber vermelerini ve o iki casusa Ferdinand’ın dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Bir süre sonra esirleri kaleden gizlice salıverdi. Esirler doğruca Ferdinand’ın huzuruna gittiler. Kalede gördüklerini bir bir anlattılar. Kalenin un ve barut çuvallarıyla dolu olduğundan haber vererek daha önce kaleden gelmiş olan iki kişinin(Kenan ve Handan) Tiryaki Hasan Paşa’nın casusları olduklarını ve amaçlarının kendisini(Arşidük Ferdinand’ı) öldürmek olduğunu söylediler. Duyduklarına çok şaşrıran ve üzülen Ferdinand iki kaçağı(Kenan ve Handan) getirterek sorguya çekti. Onlara kendilerinin Tiryaki Hasan Paşa’nın casusları olduklarını anladığını söyledi. Handan ve Kenan isimli kaçaklar türlü yeminler ettiyseler de Ferdinand’ı inandıramadılar. Nihayet idam edildiler. Ferdinand bunların başlarını birer mızrağa taktırıp kale önüne diktirdi. Bir adamına Tiryaki Paşanın casuslarını tanıdıklarını ve idam ettiklerini haykırttı. Bu duruma kaledeki askerler çok şaşırdı. Tiryaki Paşa ise yaptığı oyunun başarıya ulaştığını görünce çok şükreyleyip dualar etti. Düşman ordusu bir ara kaleyi yoğun top atışına tutmuş ve kale çok zarar görmüştü. Bu duruma askerin morali de oldukça bozuldu. Buna rağmen Tiryaki Paşa askerlerine haber salarak o akşam kalede büyük bir şenlik yapılacağını herkesin şenliğe katılmasını istedi. Askerler herşeyin kötü gittiği bir zamanda hiçbir sebep yokken böyle bir şenlik yapılmasına anlam veremediler. Şenlikte bir konuşma yapan Tiryaki Paşa, Serdar-ı Ekrem Yemişçi Paşanın emrindeki orduyla birlikte Kanijeye yakın Zigetvar kalesine geldiğinin haberini aldığını ve hemen buraya davet etmek için bir askerini göndereceğini açıkladı.(Aslında böyle bir durum yoktu.) Bunu duyan askerler sevinç


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

SAVUNULAN KALE: içinde büyük bir şenlik yaptılar. Tiryaki Paşa ertesi gün Kara Pençe adlı birkaç dil bilen bir askerini çağırarak ona onu çok önemli bir işle görevlendirdiğini söyledi ve bir mektup verdi. Mektubu kale dışında düşman askerlerinin çokça bulunduğu bir yere düşürülmüş süsü vererek bırakmasını söyledi. Mektubu bıraktıktan sonra doğruca Zigetvar’a Serdar Yemişçi Paşa’ya gidip kalenin durumunun çok nazik olduğunu ve yiyecek maddesinin ancak birkaç gün yetebilecek kadar olduğunu ve en kısa zamanda yardıma yetişmeleri gerektini söylemesini tembihledi. Tiryakinin hazırladığı ve Serdar Yemişçi Paşaya yazılmış gibi görününen mektupta şunlar yazılıydı: Serdarım Efendim Hazretleri, sizin yakınımızda bulunan Zigetvar Kalesine geldiğinizin haberini aldım. Pekçok mesrur(sevinç) olduk. Dün gece kalede şenlik eyledik. Lakin sizin buraya kadar gelmenize hacet(ihtiyaç) yoktur. Zira kalemizde daha bir yıl yetecek erzak ve barut bulunmaktadır. Kalemizde 40 bin askerimiz vardır. Ayrıca düşman ordusunun içinde 15 bin Macar dostumuz vardır. Pazar günü düşman üzerine bir saldırı planladık. Macar dostlarımız işaretimizi beklemektedirler. Macar dostlarimizdan her gece bin kişi kalemize girer ve bize düşman ordusundaki ahvali(durumu) bildirir. Onlara olan güzenimiz tamdır. Lakin geçenlerde tuhaf bir olay oldu. İki casusumu Ferdinand’ı öldürmesi için kaleden kaçmışlar süsü vererek göndermiştim. Ferdinand onların casus olduğunu anlamış katletmiş. Bunu nasıl fark ettiğine hayret ettim. Herhalde içimizde bir hain vardır, haber verir. Ben o hainin Kara Ömer Ağa olduğundan şüphelenmekteyim zira kendisi de Avusturya asıllı bir Osmanlıdır. Ancak gözüm üzerindedir. Her neyse Serdarım, pazar günü inşallah büyük saldırı ile düşan ordusunu parça parça edeceğiz. Şayet başaramaz isek o vakit sizi buraya davet eyleriz. Allah sizleri başımızdan eksik eylemesin efendim hazretleri… Mektubu alan Kara Pençe emir gereği mektubu düşman askerlerinin çok olduğu bir yere düşürülmüş süsü vererek bırakıp Zigetvara’a doğru yola çıktı. Çok geçmeden bir düşman askeri mektubu buldu ve doğruca Arşidük Ferdinand’a götürdü. Mektubu tercüman okudu. Ferdinand Mektubun Tiryaki Hasan Paşa’dan Serdar Yemişçi Paşaya yazıldığından şüphe etmedi. Mektupta yazılı olanları işitince dehşete kapıldı. Kalede bir yıl yetecek erzak ve barutun var olduğunu zannetti.( Daha önce kaleden gelen esirler de bu haberi vermişlerdi. Böylelikle bu haberin

KANİJE doğruluğuna emin oldu.) Geçen akşam kalede yapılan şenliğin serdarın gelecek olmasından kaynaklanan şenlik olduğunu zannetti. (Zaten onlar da bu şenliğin niye yapıldığını merak etmekteydiler.) Kaleden kaçan Kenan ve Handan isimli kaçakların Tiryaki’nin casusları olduğunundan emin oldu. Kaledeki Kara Ömer Ağa’yı Tiryakiye ihanet eden bir Hıristiyan zannetti. (Daha önce esirleri kaleden salıveren kişi o idi.) Pazar günü büyük bir saldırının planlandığı haberini duyunca hayret ve korkuya kapıldı. Ferdinand’ı en çok şaşırtan şey ise kendi emrindeki Macarların Tiryaki Hasan Paşa ile işbirliği içinde olduğu bilgisiydi. Bu durum Ferdinand’ı hem şaşrıtmış hem korkutmuş hem de öfkelendirmişti. Bütün bu asılsız bilgilerden kaynaklanan yanılgılar Arşidük Ferdinand’ı ve onun ordusunu büyük hatalar yapmaya hazır hale getirdi. Tiryaki Paşa planının başarılı olup olmadığını anlamak için iki düşman askeri yakalattı. Onları ayrı ayrı sorguya çekti. Sorguda düşman ordusunun kale önünde çok miktarda siper kazmalarının nedenini sordu. Esir, ordularıdaki Macarların Türklerle işbirliği

19

içinde olduğu gerçeğini Ferdinandın öğrendiğini onları öldürmek için böyle bir tedbir aldığını söyledi. Bunu duyunca Tiryaki Paşa ve beraberindeki Musli Bey çok telaşlanmış ve planları ortaya çıkmış gibi yaptılar. Tiryaki Paşa Macarların bu durmunu Ferdinand’ın nereden öğrendiğini sordu. Esir Türkler tarafından düşürülmüş bir mektuptan olduğunu söyleyince Tiryaki Paşa çok kaygılanmış gibi yapıp “Eyvahlar olsun bizim bütün planlarımız ortaya çıktı. Şimdi mahvolduk. Ferdinand Macar dostlarımızı kırıp geçirir.” deyip hayıflandı. Musli Bey de elleriyle yüzünü kapatıp ağlıyormuş gibi yaptı . Meger ellerine bir parça soğan koymuş ki gözlerini yaşartsın. Tiryaki Paşa Macarları sordu. Esir Macarların Ferdinand’ın kendilerini öldüreceğini anladıkları için dağa doğru kaçıştığını söyledi. Bu haberlere çok sevinen Tiryaki Hasan Paşa, üzülmüş ve telaşa kapılmış gibi yaparak kızgın bir ses tonuyla esirlerin idam edilmesini emetti. Esirler Kara Ömer Ağaya teslim edildi. Kara Ömer Ağa her zamanki rolünü yaptı. Tenha bir yerde Nemçe diliyle konuşarak kendisinin de onlardan olduğunu onların idam edilme-


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

sine izin vermeyeceğini ve kaleden salacağını söyledi. Bunları duyan esirler çok şaşırıp çok sevindiler. Kara Ömer Ağa kalede az miktarda bulunan beyaz undan yapılmış ekmekle onların karnını doyururken bir yandan da mutfaktaki çuvalları gösterip kalede bir yıl yetecek un ve barutun olduğunu söyledi(Çuvalların içi yine toprak doluydu) Kara Ömer Ağa sözü pazar günkü saldırıya getirip bu saldırıya iyi hazırlanmaları gerektiğini çünkü Zigetvardaki serdarın ordusuyla saldırıya katılacağını ayrıca Ferdinand’ın ordusundan kaçan Macarların dağda toplanıp pazar günkü saldırıyı beklediklerini söyledi. Saldırı günü kaledeki askerlerle beraber toplam asker sayısının 100 bini aşacağını söyleyerek hazırlıklarını buna göre yapmaları gerektini söyledi. Ayrıca Ferdinand’ın kendisini tanıdığını belirterek selam göndermeyi de ihmal etmedi. Daha sonra esirleri kaleden gizlice gönderdi. Esirler kur-

uğrayacaklarını düşünüp siperler kazmaktaydılar. Nihayet pazar günü geldi çattı. Tiryaki Paşa sabahtan düşman askerinin durumunu gözetlemekteydi. Düşman ise dedikoduları duyan bazı askerler korkularından kaçmaya başlamıştı. Ferdinand kaçanların üzerine ateş açılmasını emretmişti. Bu durumu gören Tiryaki Paşa saldırı için 350 heybetli askerini hazırlattı.( Düşman ise 100 bin askerin saldıracağına inanıyordu) Ayrıca Nemçe dilini bilen 7-8 askerini çağırarak onlara 350 askerin saldırıya geçtiği vakitte kale önünde Nemçe(Avusturya) diliyle “Serdarın ordusu da saldırıya katıldı. Serdarın ordusu geliyor. Dağdan Macar ordusu geliyor. Canını seven kaçsın.”diye bağırmalarını ve her yerde çığırtkanlık yapıp seslerini düşmana duyurmalarını emretti. Tüm hazırlıkların tamamlanmasının ardından kalede toplar tüfekler patlatıldı. Her yer inledi. Düşman ordusu saldırının başladığı korkusuyla iyice

tulmanın sevinci duyduklarının şaşkınlığı içinde doğruca Ferdinand’ın huzuruna çıktılar. Ferdinand’a kaledeki un ve barut çuvallarından, kaçan Macarların dağda bekleştiğinden(Aslında böyle bir durum yoktu.) ve pazar günkü saldırıda Osmanlı ordusuyla birleşeceğinden ve serdarın ordusunun pazar gününe kadar gelip saldırıya katılacağından haber verdiler. Kara Ömer Ağa’nın selamını ilettiler. Duyduklarına şaşıran Ferdinand dehşete kapıldı. Diğer taraftan Serdar Yemişçi Paşadan haber getiren Karapençe gelip kaleye girdi. Serdarın kaleye gelemeyecek durumda olduğunu Tiryaki Hasan Paşaya haber verdi. Duruma üzülen Tiryaki Paşa bu durumu askerlerinden sakladı ve askerlerine serdarın ordusuyla yola çıktığını birkaç gün içinde kaleye yetişeceklerini söyledi. Böylelikle askerinin moralini yükselterek onları gayrete getirdi. Ferdinand ve askerleri pazar gününe dikkat kesilmişlerdi. Büyük bir saldırıya

telaşa kapıldı. Kaçanların sayısı arttı. Bir süre sonra kalede davullar çalmaya başladı. Davullar öyle bir gümbürtü çıkarıyordu ki dışarıda düşman askerinin tüyleri diken diken olmuştu. Az sonra nihayet kalenin kapıları açıldı 350 atlı asker Allah! Allah! nidalarıyla yeri göğü inleterek büyük gürültü eşliğinde dışarı çıktı. Bir yandan da görevlendirilen 78 asker Nemçe diliyle serdarın ordusunun geldiğini dağdaki Macarların da saldırıya geçtiğini haykırmaya başladılar. Düşman askeri bağıranların kendi askeri olduğunu zannedip arkalarına bakmadan kaçışmaya başladı. Bütün ağırlıklarını ve muazzam kuşatma toplarını kale önünde bıraktılar. Tiryaki Paşa biraz sonra düşman askerlerinin düştükleri oyunu farkedeceklerini bildiğinden önceden hazırladığı askerlerine kale önündeki malzemeleri hızla kaleye çektirdi. Kale önündeki muazzam kuşatma toplarının (bu topları kaleye çekmeye vakit olmadığından) birer tekerleğini çıkartmıştı ki düşman

20

askeri de yararlanamasın. Düşman askeri kaçışırken malzemeler kaleye çekilmeye başlamıştı. Az sonra düşman askeri düştüğü oyunu farketti. Kendilerine saldıranların 350 asker olduğunu, serdarın ordusunun ve Macarların ortalıkta olmadığını gördüler. Bir tepede toplanıp bu hale hayret ettiler. Düştükleri oyundan dolayı pekçok utandılar. Sonra gözlerini kin bürüdü. İntikam almak için saldırı düzeni alıp kaleye doğru harekete geçtiler. Bu sırada Tiryaki kale önündeki malzemeleri çektirmiş(gülle ve barutu)ve bütün top ve tüfekleri doldurtup düşmanın geldiği yöne çevirtmişti. Düşman ordusunun anlamaması için önünlerine bez koydurup gizlemişti.. Düşman ordusu savunmasız gibi görünen kaleye doğru hızla yaklaştılar. Korkusuzca topların atış menziline girdiler. Birden kaledeki tüm top ve tüfekler ateşlendi. Bu, o zamana kadar kaleden yapılan en yoğun atıştı. Düşman ordusu neye uğradığını şaşırdı. Beşer onar yere serildi. Ortalık toz duman oldu. Ölen öldü kalan kaçtı. Ferdinand ve komutanları da kale önünde top menzilinden uzak bir yere kendilerini zor attılar. Biraz sonra ortalık yatıştı. Bir çadıra girip durumu değerlendirip yapacaklarını planlamaya başladılar. Çadırları kaledeki topların menzilinden uzak olduğu için kendilerini güvende sanıyorlardı. Durumu inceleyen Tiryaki Paşa menzili Ferdinand’ın çadırına yetişebilecek bir topun bulunup bulunmadığını araştırdı. Nihayet bir top getirtildi. Tiryaki Hasan Paşa topçubaşına, toplantı yapılan çadıra nişan almasını emretti. Topçubaşı öyle ince bir hesap yaptı ki gören iğne deliğinden gülle geçirecek sanardı. Nihayet topçubaşı Ya Allah! deyip topu gümbürdetti. Yer gök sallandı. Gülle gidip çadıra tam isabet etti. Yanıp yıkılan çadırdaki kumandanlar hep öldü ancak Ferdinand ölmedi. Çadırın başına geleni gören düşman askeri hepten ümitsizliğe kapılıp kaçtı. Ferdinand da bir fırsatını bulup kuzey yönüne doğru kaçtı. Kaledeki askerler dışarı çıkıp sağda solda kalmış nice düşman askeri varsa hepsini kovaladılar. Nihayet 80 bin kişilik düşman ordusu 4 bin kişilik Türk ordusunun gayretine Tiryaki Hasan Paşa’nın akıl oyunlarına yenildi. Ferdinand’ın ve askerlerinin yüzü hep kara oldu. Bu büyük zafer üzerine padişah, Tiryaki Hasan Paşa’ya üç kılıç gönderip onu vezir eylediğini bildirdi. Bu zaferden sonra Tiryaki Hasan Paşa’nın ve Kanije kalesinin adı bütün Türk memleketlerinde bilinir oldu. Tiryaki Hasan Paşa uyguladığı bu taktik ve oyunlarla çok önemli bir Osmanlı kalesini çok büyük bir düşman ordusuna karşı bitmek üzere olan erzak ve mühimmatla korumayı başarmakla birlikte bizlere de gösterdi ki silah mühimmat cephane teçhizat önemlidir ancak ondan da önemli olan insan aklı insan zekâsı ve hedefe ulaşmaktaki sarsılmaz imanıdır. Tiryaki Hasan Paşayı ve savunmaya katılmış olan tüm askerleri rahmet ve minnetle anıyoruz. Beysefa KARABAĞ Sosyal Bilgiler Öğretmeni


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

FUTBOL TURNUVASI

OKULUMUZDA 6.SINIFLAR ARASI ERKEKLER FUTBOL TURNUVASINDA 6-F SINIFIMIZ TÜM RAKİPLERİNİ YENEREK ŞAMPİYON OLMUŞLARDIR.6-F SINIFIMIZI TEBRİK EDER BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİZ.

BASKETBOL Maltepe İlçe Basketbol turnuvası 1.tur maçında, okul basketbol takımımız Dumlupınar Ortaokulunu 2012 gibi net bir skorla yenerek 2.tura yükselme başarısı gösterdiler. Maltepe İlçe Basketbol turnuvasında okul basketbol takımımız Güzin Dinçkök Ortaokulunu net bir skorla yenerek yarı finale yükselme başarısı gösterdiler.

BEDEN EĞİTİMİ ursun Şen rehberliğinde öğrenBeden eğitimi öğretmenimiz D etkinrinde çok güzel çalışmalar ve cilerimiz beden eğitimi dersle an bazıları... likler yapıyorlar. İşte onlard

Dursun Şen / Beden Eğitimi Öğretmeni 21


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

22


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

. .. R E L E M Ç E S N E ’T F İ K A T E M MEH

r, al kan içinde, Gök kubbenin altında yata can veren erler! Ey yolcu, şu topraklar için ürbeye girmez; Hakk'ın bu veli kulları taş t Fatiha bekler. Gufrana bürünmüş, yalınız

armış... Geçmişten adam hisse kap Ne masal şey! hisse mi verdi? Beş bin senelik kıssa yarım ediyorlar; tarif “Tarih “i, “tekerrür” diye mü ederdi? Hiç ibret alınsaydı, tekerrür

i asla sevemem; Zulmü alkışlayamam, zalim p sövemem. lkı Gelenin keyfi için geçmişe ka boğarım! ... tta ha Biri ecdadıma saldırdı mı, -Boğamazsın ki! arım! -Hiç olmazsa yanımdan kov

Duygusuz olmak kadar düny ad Öyle salgınmış ki me'lun: Ku a lakin dert yok; rtulan bir fert yok! Kendi sağlam... Hissi ölmü ş, ruhu ölmüş milletin! İşte en korkuncu hüsranın, h elakin, heybetin!

, askerim, Yılmam ölümden, yaradan ber'im. Orduma 'Gazi' dedi Peygam rim: Bir dileğim var ölürüm iste basmasın! Yurduma tek düşman ayak

Ey sürüden arkaya kalmış yiğit! Arkadaşın gitti haydi sen de git. Bak ne diyor ceddi şehidin i şit: Haydi git evladım uğurlar ol a, Haydi git evladım açıktır yo lun, Zalimlere karşı bükülmez ko lun Bayrağı çek ön safa geçmiş , bulun, Uğurun açık olsun uğurlar ola!

iğitler, “Âmin” desin hep birden y r, Allahu ekber gökten şehitle ! Âmin! Âmin! Allahu ekber

Kağan Fettah KAÇARAN Türkçe Öğretmeni 23


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

KUKLA GÖSTERİSİ

Çanakkale’de daha çocuk yaşta iken vatan savunması için şehit olan isimsiz kahramanların destanını anlatıyordu kuklacı. Bu kutsal vatanın her karış toprağının şehit kanıyla sulandığını örnekler vererek ifade ediyordu. Salondaki bütün öğrencilerimiz pür dikkat anlatılanları dinliyordu. Aziz vatanımızın bizler için ne kadar önemli olduğunu kendilerince anladıkları ışıl ışıl gözlerinden okunuyordu. Atacakları her adımda ben vatanınım için ne yapabilirim sorusunu kendilerinin ömürlerinin her anında soracaklarına ve buna göre hareket edeceklerine olan inancımız tamdı. İşten o an istikbale daha güvenle bakmaya başladım. İnanıyoruz ki istikbal onlarla daha güzel olacak

24


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

KUTSAL EMANETLER SERGİMİZ

Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde okulumuzda Kutsal Emanetler sergisi açtık.Maslak Dersleri öğretmenlerimizin rehberliğinde açılan sergimiz öğrencilerimiz,öğretmenlerimiz ve velilerimiz tarafından büyük ilgi gördü.

Efendimizle (sav) ilgili eşyaların fotoğraflarına bakarken çok etkilendik. Kullandığı eşyaların fotoğraflarına bakmak bile bizleri bu kadar etkilediğine göre o gül yüzünü yakından görsek kim bilir nasıl olurduk. İşte o an her birimiz, gökteki yıldızlara

25

benzetilen Efendimizin Ashâbına bir kez daha imrendik. Onlara gıpta ettik. Onların nasıl yıldızlaştığını daha iyi anladık. Efendimiz (sav) uzaklardan da olsa yönümüzü, gözümüzü ve gönlümüzü sana çevirdik. Efendimiz (sav) aydınlat bizi.


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

Naat-ı Şerif Yarışması Kutlu Doğum Etkinlikleri çerçevesinde yaptığımız bir etkiliğimizde Maltepe’deki İmam Hatip Okulları arasında Naat-ı Şerif ezber yarışmasıydı. Arif Nihat Asya’nın Seccaden Kumlardı, Sezai Karakoç’un Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine ve Mehmet Akif Ersoy’un Bir Gece isimli naatlarını seçtik. Ezberlenecek naatlar olarak. Afişler hazırladık. Okullara ilan ettik. Her okulun ilk üçe giren öğrencilerinin katılımıyla 18 Nisanda okulumuzda Final elemelerini yaptık. Öğrencilerimizin her birine tablet ve altın ödüllerimizi Kutlu Doğum programımızda Okul Müdürümüz Mustafa Memiş takdim etti. Ayrıca finale kalan bütün öğrencilerimizi okul olarak ödüllendirdik. Öğrenciler o uzun naat-ı şerifleri öyle güzel ezberlemişlerdi ki hepsini gözyaşlarıyla seyrettik. Onlarla onur duyduk.

Birincilik ödülünü; Orhangazi İHO öğrencisi Şule Meryem Abak, İkincilik ödülünü; Osmangazi İHO öğrencisi Feyza Yavuz, Üçüncülük ödülünü; Orhangazi İHO öğrencisi Yasemin Kaya elde etti. 26


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

BU GİDİŞİN SONU

BEN ABDULHAMİD

Fatih’im kalksa da baksa yer Halimizi görüp “EYVAH inden, LAR” derdi. Kuzular kurt olmuş fevza yerinden, Kardeş düşman olup karde şi yerdi.

Ben Abdulhamid’in kızıyım, , Susmayı öğrendim babamdan , dim Sabretmeyi öğren Affetmeyi ... Babam sükut etti Sükut etti siper, Her olumsuzluğa rağmen Hayatı yamalamayı öğrendim Uğruna yürüdüğüm yolda Dikenlere rağmen Dimdik durmayı öğrendim. eyi Pes etmemeyi ve devam etm … Ben Abdulhamidin kızıyım lan o adamın Yatmadan önce dahi abdest a ak için yatağının başında ; am ıkm iz ç Hani yataktan abdests O ADAM VARYA ! AN OL SI LA TOPRAKTAN TUĞ

Bir karış toprağa canlar kurbandı, Vuslatın bağrında güller açardı, Kardeşlik kayboldu artık kalmadı, Bu gidişin sonu kardeşçe d eğil! Kardeşin kardeşe yoktur s ela Sorun bizde mi, yoksa dü mı, nyada mı? Dost zinciri kopmuş hüsr an zamanı, Bu gidişin sonu hiç belli değil!

alan Her sabah ondan teyemmüm … ım ızıy ın k İşte ben o adam Başım dik gururla söylüyorum a devletinin ulu hakanının kızıyım üny Ben 6 asır ayakta kalmış bir d k hükümdarın kızıyım… üyü n b uta a t akt ı ay Hasta adam Onlar kaçtılar sultanım, Sen çekildin yerin altına, a. Göklerdesin kartalım, a attığın imzada yaşıyorsun hal Bilecik beldesinde limon suyuyl Evet, ben o adamın kızıyım… cengaverin kızıyım ış o Ömrünü kurtlarla dansa adam idim yiğ Hala sürüyor bu kavga u ülke ezanla nefes alacak Çocukların yaşadığı sürece b üyük hakan! Gözün arkada kalmasın ey b YIM. IZI N K DI BEN ABDULHAMI Sümeyye Nur Solak

Ecdad bir uyansa ayıplar biz Tarihe bir baksak, kalmışt i, ır Dostlar acı söyler uyarır b izi, izi, Bu gidişin sonu hiç güzel değil! Akif’in sonsuz mısraların ın izi, Yazmış bizlere her şeyi d izi dizi, Yazdıkları ile uyarır hep imizi Bu gidişin sonu kardeşçe o , lsun!.. BÜSRA DEMIR 9/E

r şeyi anlamak demektir.” “Abdulhamid’i anlamak he Necip Fazıl Kısakürek

MERHAMET

p görür. Onu a ilerlemeye çalışan bir akre Hintli bir adam suda bata çık nı uzatır, akrep onu sokar. Hintli, tekrar armağı lardaki kurtarmaya karar verir ve p rep onu tekrar sokar. Yakın ak ma r a lışı ça aya arm çık urtarmaya akrebi sudan ekli sokmaya çalışan akrebi k sür nu a, o am i ad ntl Hi isi, başka bir le der: söyler. Ama Hintli adam şöy merhamet var. çalışmaktan vazgeçmesini ise da am doğ vardır. Benim da sın oğa n d ebi akr ak okm “S n merhametten da var diye, kendi doğamda ola sın oğa n d ebi akr ak km so Neden vazgeçeyim?’’ KİŞİYE, “MERHAMET ETMEYEN EZ…’’ TM T E ME ALLAH DA MERHA Hadis-i Şerif

27


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

Ruhun sınavı, düştüğü beden kuyusundan Yusuf olarak çıkabilmektir. Nuriye Çeleğen Kendime baktım. Uzun bir elif gibiydim. Tek başıma bir elif. Yere baktım. Nokta gibiydi gölgem. İnsan olmak bu değil miydi? Elif olup elifin oluş sırrı olan noktaya kadem basmak. Nuriye Çeleğen Öğrenim durumu,siyasi görüşü,olaylara bakış açısı;Habünallah ve ni’mel vekil. Mehmet Deveci Zikir kalbin ilacı,yüzün nuru,dilin tadı,ömrün bereketi,dünyanın sığınağı,ahiretin yoldaşıdır. Mehmet Deveci Şarkının değil Ezan’ın sesinin güzel olduğunu söyleyen gence hayranım. M.Ali Bozyel Hesabını veremeyeceğiniz işlere kalkışmayınız. Zira ahirette bulaşık yıkatmıyorlar.Başarınızı ilk unutan, başarısızlığınızı ilk gören siz olun. Mümin Sakman Aradığını bilmeyen,bulduğunu anlayamaz. Cladue Bennard Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsınız ki, bütün vaktini ona harcıyorsun! Bediüzzaman Said Nursi Beklentiler azaldıkça huzur çoğalır. Uğur Koşar

Düne tövbe, Bugüne secde, Yarına dua yakışır. Unutmayın! Bugün amel var,hesap yok. Yarın da hesap var,amel yok! Diyorum ki her şeye rağmen insan mühim. Cahit Zarifoğlu Güçlükler başarının değerini arttıran süslerdir. Bacon Kitap okumayı sevmeyen yoktur,aradığı kitaba henüz rastlamamış olan vardır. Kâmil odur ki; koya her yerde bir eser, Eseri olmayan yerinde yeller eser.

Mevlana

Çünkü insanlar kitap okumayı bırakıp, Parfüm koklamaya başladıklarından beri edebiyattan anlamaz oldular. Betül AKDOĞAN 9-D

28


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

UYAN KARDEŞİM Ezan sesi ... Caddelerde dolaşıyor. Alemlerin rabbi seni çağırıyor."Gel kulum, bana secde et!" Bense televizyon izliyorum. Sanki "Bir dakika Ya Rabbi, televizyon izliyorum en heyecanlı sahne." (hâşâ) İçler acısı değil mi ? Hâşâ deyişlerinizi buradan duyuyor gibiyim. Lakin sözlü olarak belirtmesek de lisan-ı halimizle bunu diyoruz. Belki büyüklerimiz yıllardır bizlere namaz kılmanın önemini aşılasa da bizlere önemsizmiş gibi geliyor. Bu noktada bir sıkıntı var. Hemen taklidi imandan tahkiki imana geçmemiz lazım. Bizim o önemsizmiş gibi gelen namaz dinin direği. Ben demiyorum Efendimiz (s.a.v) diyor. Bir yapıtın direği olmayınca nasıl ki duramaz yıkılırsa, senin de namazın olmazsa dinin yıkılır yerle yeksan olur. Namaz şükürdür. Şu misafirhanede bize ikram edilen birbirinden kusursuz nimetlere teşekkürdür. En ufak bir ev ziyaretinde bile ikram edilen tatlı için teşekkür ediyorken bu dünyada zerrelerden atomlara kadar her noktada seni düşünmüş rabbine teşekkür etmeyerek ne büyük bir saygısızlık ettiğinin bilmem farkında mısın? Öyle ki tüm ömrünü ibadete adasan dahi tartıya konulduğunda sadece bir gözün ibadetlerinden üstün çıkar. Şimdi günde sadece 1 saatini namaza ayırsan çok mu ? Birinden her gün 24 altın alsan ve gene her gün 1 tanesini geri vermen gerekse kalan 23 altını ret mi edersin? Zamanı verene ayıracak zamanın yok mu? Namaz emirdir. Kuran ı kerimi süsleyen 70’ten fazla ayettir. Ben demiyorum Allahu teala diyor. İnkar edilecek gibi bir mesele değil. İtaatsizlik edilebilecek bir konu değil. Ne yazık ki dünya nimetlerini gözümüze bir perde ediyoruz. O nimetleri vereni göremiyoruz. Sen 2 rekat namazını rahat kılabilesin diye nice sahabi can verdi. Çok uzaklara değil 1400 yıl önce Allah sana bir Nebi gönderdi. Nefsin gözü miyoptur, uzağı göremez. Tamam o halde daha yakınlara 17 yıl öncesine de bakabiliriz. Allah sana emretmiş. Bir rica değil bu, bir çağırış. Uyan kardeşim, tozlanmış dinin üzerini silkele. Toparlan biraz onca insanın hesabını Allah senden elbet bir gün soracak. Yapmak zorunda olduğun ufacık bir hizmet, ucunda ne keder var ne hezimet; yaparsan sonunda sonsuz bir cennet. Ne karlı bir ticaret !

Hadi bugün yolda yürürken kaldırım kenarlarına sıkışmış çimenlere bak! Bir portakalı al, incele. Eline bir çiçek al ve düşün. Sonbaharda can veren ve ilkbaharda yeniden dirilenin bir dirilteni var. Ve gün gelecek senden dehşetli bir şekilde hesap soracak. Felçli insanlar dahi namaz kılarken sanırım senin saydığın onca bahane çöpe girdi bile. Dünyan için ahiretini zehir etme. Hadi kardeşim, bugün son gününmüş gibi kalk ve abdest al. Seni yaratan Rabbinin rızası için yaşlanınca değil, seneye değil, pazartesi değil, işte bugün şu an namaz kıl. Rahim ve Gafur olan Rabbinden af ve mağfiret dile. Daha fazlası için izlemenizi tavsiye ederim ... Namaz kılmakta zorlanıyor musun? İşte reçetesi/Youtoube Namaz kılmakta zorlanıyormusun ? İşte reçetesi 2 /Youtube NUR SOLAK 9-C

29


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

K U L U L T U M Mutluluk ölçülebilen bir şey değildir. Çünkü hiç ummadık zamanda küçücük bir şeyle bile mutlu olabilir insan. Hem de öyle bir mutluluktur ki bu öyle bir sevinçtir ki gözlerin içinden okunur. Ve hayata her yönüyle pozitif bakar. Her insan mutlu olamaz kolay kolay çünkü onlar hep kötü tarafından bakarlar, her olaya hep negatif yaklaşırlar ve somurturlar. Her şeye sahip olmasına rağmen şükretmeyi bilmeyen insanlardır bunlar . Bir de her şeyle mutlu olabilen, şu fani hayatta sabretmeyi ve şükretmeyi başarıp bütün pozitif enerjisiyle hayata tutunan, hayat dolu insanlar vardır. İşte bu insanlar hayatları boyunca kolay kolay üzülmezler çünkü her ne olursa olsun ALLAH (c.c) şükretmeyi ve hamd etmeyi bilen insanlardır. Her ne kadar olumsuzluklar içinde yaşasalar da o olumsuzluk içinde mutlu olmak için bir sebep bulmaya çalışırlar. Bazılarımız okula gitmeyi sevmez ama mutluluk arayan bir insan okula gittiği için, güzel öğretmenlere ve arkadaşlara sahip olduğu için bunu avantaj olarak görürler ve mutlu olmayı başarırlar. İşte böyle insanlar hayatındaki bütün olumsuzluklara rağmen hayatın bir imtihan olduğunu bilir ve imanından aldığı güçle bütün zorluklara ve sıkıntılara rağmen ALLAH 'a şükreder. Her şeyde bir hayır olabileceğini düşünüp hayata olumlu yönünden bakıp mutlu olmaya çalışır . Gözlerinizden mutluluk ve sevincin hiç eksilmemesi dileğiyle… Şeyma Nur Çimagil - 9-E

OLAMIYORUM n, gün başlamıyorsa Nasıl ki güneş doğmada adan son bulmuyorsa Nasıl ki gece, sabah olm alsız olmuyorsa Orman ağaçsız, kovan b an uzak olamıyorum… Ben de Rabbim, aşkınd mıyorsa Nasıl ki Dünya Aysız ola rak canlanmıyorsa Bulutlar yağmadan, top uramıyorsa Âşıklar Leylasız, nasıl d evmeden duramıyorum… Ben de Rabbim, Seni s raksız açamıyorsa Çiçekler güneşsiz, top , yalnız duramıyorsa Nasıl ki insan kimsesiz iz akamıyorsa Nasıl ki nehirler vadis re ezansız olamıyorsa Cami cemaatsiz, mina etsiz olamıyorum…. Ben de Sensiz ve ibad HÜSNA YURT 9/D

30


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

OKUMA SAATİ

OKUYAN BİLİR Okumanın faydaları herkes tarafından bilinir; ancak çoğu kimse, okuma alışkanlığı olmadığı için hem bu faydalardan hem de okuma zevkinden mahrum kalır. Öğrencilerin okumanın faydalarından ve zevklerinden mahrum kalmaması için okumanın değerini” vurgulayacak projelere imza atılması gerekir. Okul ders programının hazırlanırken okuma saatine yer verilmesi, öğren-

cilerin okuma saatinde öğretmenleri gözetiminde kitap okuması öğrencileri, velileri kitap okumaya daha çok yönlendirecektir. Öğretmenlerin, çocukların yaşlarına ve zevklerine uygun kitaplar tavsiye etmesi ve öğrencilerin okudukları kitapları kendi aralarında tartışmalarını sağlamaları, okuduklarından neyi, ne kadar öğrendiklerini ölçmeleri elzemdir. Aksi takdirde öğrenciler yaşlarına ve seviyelerine uygun kitaplar okumayacak, okuma zevklerini yeşertmek

yerine köreltecekler ya da hiç kitap okumayacaklardır. Öğrencilerimizin okuma alışkanlığı, araştırma inceleme alışkanlığı kazanması, edebiyata ilgi duyması, kendi kültürünü ve kendi kültürüyle ilgili şahsiyetleri çok iyi tanıması, ilme, sanata, değer vermesi, yaşlarına ve seviyelerine uygun kitaplar okuması, kitapların toptan alınarak velilerin maddi yükünün azaltılması, öğrencilerin neyi, ne kadar öğrendiklerini ölçmek amacıyla okulumuzda “okuyan bilir” projesi adında kapsamlı bir okuma alışkanlığı kazandırma süreci vardır. Projenin uygulama aşamaları: Öncelikle öğrencilerimizin, öğretmenleri gözetiminde kitap okumaları ve birbirlerini olumlu motive etmeleri maksadıyla ders programımızda okumak için her gün bir ders saati ayırdık. Türkçe ve DKAB öğretmenlerimiz, kitap seçimi öğrencilerin seviyelerine uygun olarak yaptılar. Projenin sağlık bir şekilde sürdürülebilmesi ve kurum kültürü haline gelmesi için veli-öğretmen iş birliğini gereken seviyeye çıkarmak için velilerimizi dönem başında ayrıntılı olarak bilgilendirdik. Projenin planlı olarak yürütülmesi için öğrencilerimizin hangi kitabı ne kadar sürede okuyacaklarını ve ne zaman sınav olacaklarını

gösteren okuma takvimini hazırlayarak öğrencilere ve velilere duyurduk. Seçilen kitapları öğrenciler on beş günde okumakta ve bu kitaplardan sınav olmaktadırlar. Öğretmenler çocukların kitaplara gereken ilgiyi göstermesi için ders için de okumaya teşvik edecek etkinlikler yapmaktadır. Sınavlarda

ve ders içi etkinliklerde yeterli başarıyı gösteren öğrenciler ödüllendirilmektedir. Bu proje ile okulumuzdan mezun olan her öğrencimizin birer kitap dostu olması temennisiyle “Okuyan bilir.” diyoruz. Saygılarımızı sunuyoruz… Türkçe Öğretmenleri

31


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam

KARDEŞLİK

KARDEŞLİK HALKAMIZ DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİN KAPSAMINDA BÜTÜN ÖĞRENCİLERİMİZ İLE ELELE GÖNÜL GÖNÜLE VERDİK “KARDEŞLİK HALKASI” OLUŞTURDUK. ELLERİMİZİ VERDİK BİRBİRİMİZE. SIMSIKI TUTTUK HİÇBIRAKMAYACASINA KARDEŞİZ DEDİK… SONSUZA DEK KARDEŞİ.

BU HALKA KARDEŞLİK HALKASI DÜŞMAN GİREMEZ, BİZİM HALKAMIZI BOZAMAZ, BİZİ DARMADAĞIN EDEMEZ SIMSIKI TUTTUK ELLERİMİZİ HİÇ BIRAKMAYACASINA GÖNÜL GÖNÜLE VERDİK ÇOĞALTTIK SEVGİMİZİ SONSUZLUK RESMENDEN DERYALARA YOL ALDIK DAMLADIK, SEVDİK, ÇOĞALDIK, DERYALAŞTIK, SONSUZLAŞTIK…

TAKIM RUHU

32


FEN BİLİMLERİ

5/A sınıfı ile “Sigara Ve Alkolün Zararları” konulu poster çalışmamız. Isı ve sıcaklık konumuzdan bir deney görüntüsü.

6/G sınıfından devre tasarlama görüntüleri ve grup çalışması.

6. sınıf öğrencilerimizin hücre maketi çalışmalarından örnekler.

6. sınıf öğrencilerimizden “Hücre Modeli” çalışması.

6. sınıf öğrencilerimizden “Hücre Modeli” çalışması.

5/A sınıfı ile “Sigara Ve Alkolün Zararları” konulu poster çalışmamız.

5.Sınıf” Sindirim Sistemi” maket çalışması.

6. Sınıf öğrencilerimizin “Fen Dergisi” çalışmalarından örnekler.

5/A sınıfı laboratuar çalışmalarımızdan bir görüntü. Konu ısı ve sıcaklık.

6. sınıf öğrencilerimiz portakal içindeki vitamin miktarını belirliyor.

6. sınıf öğrencilerimiz bitkisel yağlardaki kolesterol oranını karşılaştırıyor.

6. sınıf öğrencilerimiz portakal içindeki vitamin miktarını belirliyor.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlıyoruz.

6/O sınıfı ile elektrik devresi tasarlıyoruz. Ayşe ÖZMEN Fen Bilimleri Öğretmeni

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlıyoruz.

6/O sınıfı ile elektrik devresi tasarlama ve grup çalışmalarından görüntüler.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlıyoruz.

Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

5/K sınıfı ile “Sigara Ve Alkolün Zararları” konuşu poster ve grup çalışmamızdan örnekler.

6. sınıf öğrencilerimizden “Hücre Modeli” çalışması.

5/A sınıfı ile “Sigara Ve Alkolün Zararları” konulu poster çalışmamız.

5/A sınıfı ile “Sigara Ve Alkolün Zararları” konulu poster çalışmamız.

5/A sınıfı laboratuar çalışmalarımızdan bir görüntü. Konu ısı ve sıcaklık.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlıyoruz.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlıyoruz.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlama ve grup çalışmalarından görüntüler.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlama ve grup çalışmalarından görüntüler.

5/A sınıfı laboratuar çalışmalarımızdan bir görüntü. Konu ısı ve sıcaklık.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlama ve grup çalışmalarından görüntüler.

6/H sınıfı ile elektrik devresi tasarlıyoruz.

6.Sınıf öğrencilerimizden 5/K sınıfı ile “Kör Soru “oyunu ile Fen Bilimleri dersimizi bitki ve hayvan hücresi eğlenceli hale getirdik. modelleri.

Ayşe Özmen / Fen Bilgisi Öğretmeni 33


Osman Gazi İmam Hatip Ortaokulu /Kız Lisesi

Peygamberimize Mektup Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde okulumuzda Peygamber ası Efendimize mektup yazma yarışm düzenlenmiştir. na Öğrencilerimizin manevi dünyaları emiş katkıda bulunmak amacıyla düzenl , olduğumuz yarışmanın asıl hedefi şetnak peygamber sevgisini gönüllere mektir. İslam Dini’nin ancak enilerek Hz.Peygamberin hayatının iyi öğr arak anlaşılabileceği kanaatinden yola çık ıza bu yarışmayı düzenledik. Yarışmam öğrencilerimiz gerçekten büyük ilgi bere gösterdiler. Bu teveccühün Peygam olan muhabbetten kaynaklandığını rını biliyoruz.Öğrencilerimizin mektupla n okurken peygamberimizin hayatında kesitleri duygu dolu cümlelerle aktardıklarını gördük.Bizim amaçlarımızdan bir tanesi de çocuklarımızın rol model olarak Peygamberimizi hayatlarına yansıta yol bilmeleri, O’nun rehberliğinde i almaları, Hz.Peygamberin manev i hatırasının müslümanlar için önemin n kavramalarıdır.Bu anlamda kısme başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz. imizin Şimdi de dereceye giren öğrenciler inci isimlerini aktaralım.Yarışmada bir ar olan öğrencimiz 6/O sınıfından Pın 6/ F HOŞOĞLU ,ikinci olan öğrencimiz L sınıfından Ahmet Tarık ÇAMLIBE ıfından ,üçüncü olan öğrencimiz 5/ E sın Rüveyda ÖĞE. Öğrencilerimizi tebrik ediyoruz ve gisinin yaşamları boyunca Peygamber sev yoruz. gölgesinde kalmalarını temenni edi ienc Ayrıca yarışmaya katılan tüm öğr lerimize teşekkür ediyoruz. Kezban AYDIN Meslek Dersleri Öğretmeni

Ey Güzeller Güzeli, Sana Binlerce Selam Olsun Rabb’imin Sevgilisi, Bu mektup size Efendim. Size sev dalı milyonlar adına selam olsun! Bugün yine hüzün düştü yüreğimin derinliklerin e , yine sevda yamaçlarında dolanıyorum ken dimden geçmişcesine. İçimde zelzeleler kopuyor, yüreğim paramparça oluyor sessiz ce ve sensizce. Senin ismini duyunca gön ül pınarlarımdan yaşlar akıyor. Bu küç ücük yaşımda yüreğimin en pak, en tem iz yerindesin ya Resulallah! Gece uykuya daldığımda“ Gel, gel.’’ diye seslendiğim sensin. Bütün insanlığın yüce peygamberi gel artık, gel de hasret tükensin. Mutluluk belirsin gözlerimd e. Ey Gül Yüzlü! Ben ne Mekke’yim hüz nüne ortak, ne Medine’yim sevdana tut sak, ne Osman’ım hayasından haya ett iğin, ne Ömer’im adaletiyle övdüğün, ne baş ını okşadığın Enes bin Malik’im, ne Ta if’im seninle ağlayan, ne Zeyd’im sana yoldaş olan… Ben sana sevdalı milyonlardan biriyim. Ben çok şanslıyım ki senin ümmetind enim. Çünkü sen olmasaydın bulamazdık kimliğimizi, kaybederdik benliğimizi. Sana mu htacız Güzeller Güzeli! Allah’a sonsuz hamd, sana sayısız selam olsun Ya Resulallah! Küçük Ümmetin Pınar… ,Mektup yarışmasında 1. olan öğr encimiz 6/O sınıfından Pınar H0ŞOĞLU

34


Osman Gazi İmam Hatip Ortaokulu /Kız Lisesi

Yazma Yarışması Ey Sevgili Muhammed (S.A.V) Ümmetin yolunu gözler. Hep gelme ni bekler. Sana Cennette komşu olm ayı ümit eder. Ey kainatın Efendisi Ya Muhamme d, seni çok seviyoruz. Seni çok özlüyo ruz. Keşke şu an yanımızda bulunsan. Seni ne kadar göremesek de sana yine ima n ediyoruz. Biliyorum sana ne kadar eziyet ettiklerini, biliyorum seni şehrinden çıkarmaya çalıştıklarını, seni öldürm eye çalıştıklarını biliyorum. Hatta bir gün Ebu Cehil’inde bulunduğu yedi kişinin senin üzerine pislikler attığını ve daha sonra Hz. Fatma’nın gelip senin üzerindeki pislikleri temizlediğini biliyorum. Bunun için zaman zaman içimden ağlıyorum. Bazen orada olu p keşke seni koruyabilseydim diye düşünüyorum. İçim yanıyor… İçimd eki aşk ateşi bir türlü sönmüyor. Bu ateş öyle bir ateş ki, peygamber aşkıyla yanıp sönmeyen bir ateş. Ey gönlümüzün sultanı! Ey kalbimizin parçası! Seni çok seviyoruz. Ben seni çok seviyorum Ya Resulallah, sen de beni sev. Sen o kadar merhametlis in ki, düşmanlarına bile kıyamıyorsun. Yan ına melek gelip, sana “düşmanlarının üzerine dağı yıkıp yıkmayacağını.” soruyor. Sen ise sonsuz merhametinden “Ha yır” cevabını veriyorsun. Bazen arkada şlarım bana : “Eğer bir tane dilek hakkın olsaydı ne dilerdin?” diye soruyorla r. Ben de senin yanında olmak istediğ imi söylüyorum Efendim. Şu an ben bu mektuba içimden gelenleri tüm içtenliğimle yazıyorum. İçimdeki sev giyi kağıda döküyorum. Hayatta en çok istediğim şey cennette sana kavuşm ak… Mektup yarışmasında 3.olan öğrenc imiz 5/E sınıfından Rüveyda ÖĞE

Esselamü Aleyküm ve Rahmetullah Allah’ın Rasulü: alemin Vema erselnake illa rahmeten lil cı’nın sırrına mazhar olan Yüce Yaratı ed mm sevgilisi son peygamber Hz.Muha ’nin Mustafa (SAV) .Sen ki, o Mekke ınlakoyu cehaletinde girdiğin odayı ayd in, inis tan Mekke’nin Muhammed’ül em Allah’ın rasulüsün. Rabbimizin sen olmasaydın alemleri yaratmazdım iltifatına mazhar son nebisin. ayan Ben ise yirmi birinci yüzyılda yaş Allah’ın aciz kullarından Ahmet. Bu ndim; zamanda çocuk olmak çok zor efe imizi Nereye gitsek , ne yapsak dikkat efon toplayamıyor ya televizyon ya tel oruz. ya da internet zehirine yakalanıy Öğlen namazına mescide çede gitmek istiyorum arkadaşlarım bah adan oyuna çağırıyor farkında bile olm namazım geçiyor. Akşam olunca bir n pişmanlık duyuyorum fakat iş işte i dak nız geçmiş oluyor. Sizin zamanı çocukların namazı nasıl geçmiyor ne yapıyorlardı ki Ya Rasulallah ! Sen ki, geceleri namaz kılmaktan ise ayakları şişen bir peygamber, biz t. gözleri uyumaktan şişen bir ümme iriz ver Şu anda çıkıp gelsen ne cevap ki; bilmiyorum. Bize dua ve şefaat et l, Namazımız kalkan, duamız makbu edebimiz seninki gibi olsun. Yoksa bu dünyada çocuk olmak çok zor Ya Rasulallah. Mektup yarışmasında 2. olan öğrencimiz 6/F sınıfından Ahmet Tarık ÇAMLIBEL

35


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

Öğrencilerimizi ve ailelerini daha yakından tanıyabilmek için veli ziyaretleri yaptık

Yaptığımız ziyaretlerden çok verim aldık. Velilerimiz bizi konuk etmekten çok büyük mutluluk ve memnuniyet duydular. Öğrencilerimizin durumunu daha

güzel ve farklı bir mekanda konuşmak daha verimliydi. Öğrencilerimiz evine geldiğimiz için heyecanlandılar, mutlu oldular. Bizler velimizi ve öğrencimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduğumuz

36

için problemleri ve çözüm yollarını daha doğru tesbit etme fırsatı bulmuş olduk. Rehber öğretmenimiz Lütfiye Kılıç rehberliğinde yaptığımız veli ev ziyaretlerimiz devam ediyor..


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

REHBERLİK

Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve Kız İmam hatip Lisesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi’nde verilen hizmetler: • Öğrencilerimize bireysel/kişisel, eğitsel ve mesleki konularda rehberlik etmek, problemlerinin çözümünde yardım sağlamak, • 5. ve 9. sınıflarımızla tanışma etkinlikleri, • Okula uyum süreci, • Planlı ve etkin ders çalışma yöntemleri, • Ailevi sorunlar, • Merkezi sınavlar hakkında bilgilendirme, • Kaygıyla başa çıkma yöntemleri, • Ergenlik Dönemine ilişkin sorunlar,

• Arkadaşlık ilişkileri, • Velilere yönelik seminerler ve bilgilendirme, • Öğretmenlere yönelik seminerler ve paylaşım gibi konularda bireysel görüşmeler, grup çalışmaları, sınıf çalışmaları, seminer çalışmaları şeklindedir. Amacımız “her çocuk özeldir ve değerlidir” ilkesiyle Rehberlik hizmetlerini imkanlarımız nispetinde tüm öğrenci ve velilerimize ulaştırabilmektir. Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve Osmangazi Kız İmam Hatip Lisesi Rehberlik Servisi

7-19 YAŞ AİLE EĞİTİM PROGRAMI

grubun 8 hafta programa katılması zorunludur. Okulumuzda 21 velimizin katılımıyla Kasım ve Aralık aylarında bir Kapalı Oturum gerçekleştirdik. Bu programda işlenen konular: 1.OTURUM: ERGENİ TANIMAK *Gelişim Alanları ve Ergenlik Döneminin özellikleri *Ergenlikte Bedensel gelişim *Ergenlikte Zihinsel Gelişim *Ergenlikte Duygusal Gelişim *Ergenlikte Sosyal Gelişim *Ergenlikte Cinsel Gelişim ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri 2.OTURUM: İLETİŞİM KURMAK *İletişim ve İlişki Kavramları *Farklı Yaşlardaki İletişimde Zamanı Planlama

Okulumuzda 2013-2014 Eğitim ve Öğretim yılında velilerimize yönelik 7-19 Yaş Aile Eğitim Programı düzenledik. 7-19 Yaş Aile Eğitim Programı, Çocuklarımızı Daha Yakından Tanımak, Onlarla Daha İyi İletişim Kurmak, Onlara Yaklaşmak İçin En Uygun Aile Tutumunun Ne Olduğunu Öğrenmek, Ergenleri Bekleyen Riskleri Tanımak ve Başa Çıkma Yollarını Fark Etmek, Çocuklarımızla Girdiğimiz Çatışmaları Çözmenin Yollarını Bulmak, Onların Geleceğini Daha Bilinçli Bir Şekilde Planlamak için oluşturulan bir programdır. Açık ve Kapalı Oturumlar şeklinde uygulanır. Açık oturumlar herkese açık bir kez yapılan seminerlerdir. Kapalı oturumlar ise 24 kişiyi geçmeyecek bir grupla 8 hafta süren 8 ayrı oturum şeklinde gerçekleştirilir. Aynı

Lütfiye Kılıç/ Rehber Öğretmen 37


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

*Sözlü-Sözsüz İletişim Becerileri *Eşler Arası İletişimin Aile içi İletişime Etkisi 3.OTURUM: BİRLİKTE BÜYÜMEK *Aile Yaşam Döngüsü *İlişki nedir? İnsan ihtiyaçları Nelerdir? *Anne Babalık Rolü *Anne-Baba Çocuk Karşısında Nasıl Davranmalı? 4.OTURUM: AİLE TUTUMLARI *Aile içi Tutumlar *Yetkin Tutum *Ailenin Rolü ve Sınırlar 5.OTURUM: RİSKİ YÖNETMEK *Risk nedir? Risk Etmenleri Nelerdir? *Gelişim Dönemlerine Göre Risk Takvimi *Riskler Karşısında Ailenin Yapabilecekleri 6.OTURUM: OLUMLU DAVRANIŞ KAZANDIRMA *Kişilik Nedir ve Nasıl Oluşur? *Davranış Kazandırma *Eleştiri ve Takdirin Ergenin Kişiliğine ve Davranışlarına Etkisi 7.OTURUM: UZLAŞABİLMEK *Çatışmanın Tanımı ve Çatışma Türleri *Üç farklı Dönemde Çatışmanın Algılanışı *Çatışmanın Akışı *Çatışma Çözmede 6 Basamak *İlişki Stratejileri *Çatışmayı Çözmeye Hazır Olmak: Öfke Kontrolü 8.OTURUM: GELECEĞİ PLANLAMAK *Geleceği Planlama Ne demektir? *Geleceğimizi Planlamada Karşılaştığımız Güçlükler Nelerdir? *Geleceğe Umutla Bakabilmek *Neler Yapabilirim? Programımıza katılan velilerimizin 7-19 Yaş Aile Eğitimi hakkındaki görüşleri: “Aldığım bu eğitimler sonucunda eşime ve çocuklarıma daha sabırlı olmayı öğrendim, her doğrunun kendi doğrum olmadığını, çocuklarımın seviyesine inmeyi öğrendim, teşekkürler.” “Bu programda olmak ayrıcalıktı, hocamızdan ve katılımcılardan, fark-

lı bakış açıları öğrendim, oto kontrollü olmayı, öfkelenmeden çözüm üretebilmeyi öğrendim.” “Bu programda öğrendiğim ben dili, öfke kontrolü, kişiliğe değil davranışa yönelik tutum ve sandviç yöntemi günlük hayatımı, çocuklarımla iletişimimi kolaylaştırdı, teşekkürler.” “Bu eğitimle ailemizde gözle görülür değişimler oldu, çocuklarımla daha sakin, onların da fikirlerini alarak konuşmayı öğrendim, bildiğimiz fakat uygulayamadığımız konuları ev etkinlikleriyle yapabilmeye başladım, hocamızın anlattıkları, okuduğu hikayeler, diğer katılımcıların paylaşımları eksikliklerimi tamamlama fırsatı verdi.” “8 hafta boyunca katıldığım oturumların her biri ayrı güzeldi, zaman zaman çocukluğumuza döndük, gençlik dönemlerimizi hatırladık, şimdi çocuklarımıza nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik.” “8 haftalık seminerler süresince aldığım eğitimi aileme yansıtarak daha olumlu ve bilinçli birey olmayı, eşime ve çocuklarıma daha faydalı olmayı öğrendim, kızıma meslek seçimi konusunda yardımcı oldum.” “16 yaşında bir oğlum var. Takdir etme ve inatlaşma konusunda eksikliklerim olduğunu fark ettim bu programda, sorunlarımızı çözdük, teşekkür ediyorum.” “Bu programa küçük kızım için katılmıştım ama büyük çocuklarımla yaşadığım sorunlara da çare oldu, teşekkür ediyorum.” “Bu program sayesinde önce kendi davranışlarımda sonra çocuklarımın davranışlarında değişimler gözlemledim, bu kısa sürede oluşan sıcak samimi ortam, sorunlarımızın ortak olduğunu fark etmek, katılımcıların eğitime etkinliklerle dahil edilmesi çok faydalıydı.” 7-19 Yaş Aile Eğitim Programı’na 8 hafta düzenli katılan 21 velimize sertifikaları İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Faik KAPTAN ve Okul Müdürümüz Mustafa MEMİŞ tarafından verildi. Eğitime katılan velilerimizi kendilerinin ve ailelerinin gelişimine gösterdikleri özenden dolayı kutluyoruz. Yeni dönem kayıtları için ve bilgi almak amacıyla velilerimiz okulumuz Rehberlik Servisine başvuruda bulunabilirler. Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve Osmangazi Kız İmam Hatip Lisesi Rehberlik Servisi

SORUMLULUK BİLİNCİ “Sorumluluk” kavramını, bir kimsenin kendi davranışları veya üzerine aldığı işlerin neticesini üstlenme hali olarak tanımlayabiliriz. Başka bir deyişle, yapılan işin sonuçlarından doğrudan etki altında olma bilinci yani sonuçları üstlenme bilincidir. Başkalarının haklarına saygılı olmak ve kendi davranışlarının sonuçlarını yüklenmek… İnsanın hayatının kendi elinde olduğunun farkında olması… Kişinin vazifesi olan işleri hakkıyla yerine getirme duyarlılığı… Yani sorumluluk almak bir işi en iyi biçimde yapmayı yüklenmektir. Bu tür sorumlulukta kişi, hiç kimseye hesap vermek zorunda olmasa bile kendi vicdanına karşı hesap verme zorunluluğu duyar. Bir çocuğu yetiştirirken ona ilk aşılanması gereken duygu bizce sorumluluktur. Sorumluluğunun bilincinde olan bir çocuk zaten hata yapmaz. Derslerine çalışır, kopya çekmez, yalan söylemez, haksızlık yapmaz, başarılı, çalışkan ve örnek bir birey haline gelir. SORUMLULUK EĞİTİMİNDE DİKKAT EDİLEC EK NOKTALAR •Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun görev ve sorumluluklar verin, başarması için onu destekleyin. •Çocuğun işlerini yapıp yapmadığını kontrol edin, yapmadığında da uygun dille hatırlatın; gerekirse göreceği yerlere notlar asın. •Çocuğunuz çok düzensizse günlük zaman çizelgesi yapıp gününü planlamasını öğretin. •Çocuklarınız arasında işbölümü yaparken adil olmaya gayret gösterin. •Çocuğunuz verdiğiniz görevi yerine getirdiğinde onu takdir edin. •Ev işlerine yardım etmeye başlayan bir çocuk, başlangıçta mükemmel

bir performans gösteremeyebilir; bu normal karşılanmalı ve zamanla daha iyi duruma geleceği düşünülmelidir. •Çocuğa kendi kendine yetmeyi ve kendini yönetmeyi öğretin. •Çocuğun seçim yapmasına izin verin. •Gerektiğinde onu görev ve sorumluluklarıyla başbaşa bırakın. •Sorunları onun adına çözmeyin, sorunu çözmesine fırsat verin ki kendi sorumluluğunun farkına varsın. •Çocuğunuza onu sevdiğinizi ve onun sizin için önemli olduğunu hissettirin. ÇOCUKLARIN YAPABİLECEKLERİ EV İŞLERİ Okul çağındaki çocukların en önemli sorumluluğu ödevlerdir. Ama bu, okuldan döndükten sonra ve hafta sonlarında ev işlerine yardımcı olmalarına engel teşkil etmez. Unutmayın ki daima onların yanında olabileceğimizin hiçbir garantisi yok. Kendi kendilerine yetmeyi öğrenmeleri gerek… Üstelik ev işlerini sadece kız çocukları öğrenmeli diye bir kaide de yok. İşte evde hem sorumluluk duygusunu geliştirecek, hem de iş yapmalarını öğrenmelerini sağlayacak bazı örnek davranışlar : •Kendi odasını toplamak •Yatağını toplamak •Yatak nevresimlerini değiştirmek •Kirli kıyafetlerini ayırıp kirli sepetine koymak •Sofra kurup kaldırmak •Evdeki bitkilerin suyunu vermek •Kendisine sandviç, tost gibi basit yemekler hazırlamak •Hafta sonları kahvaltı hazırlamak •Çamaşırları katlamaya yardım etmek

38


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

•Bulaşıkları makinaya dizmek ve temiz bulaşıkları makinadan çıkarıp yerleştirmek •Evde bulunan evcil hayvanı beslemek. •Elektrik süpürgesiyle evi süpürmek •Kendi kıyafetlerini ütülemek •Küçük kardeşinin bakımına yardımcı olmak Tekrar belirtelim ki burada önemli olan bu işlerin sürekli ve düzenli yapılmasıdır. Yani arada bir sizin zorlamanızla değil, onların kendi işleri olarak benimseyip devamlı yerine getirmeleri gerekmektedir. Bunun için önce oturup beraber bir işbölümü listesi hazırlanmalı, evdeki her bireyin görev ve sorumlulukları tek tek belirlenmeli ve gerekirse yazılı hale getirilmelidir. Eğer çocuklar görev listesindeki işlerini aksatırlarsa, asla onlar adına siz bu işleri yapmamalısınız ki, yerine getirilmeyen bir sorumluluğun sonuçlarının kimleri nasıl etkilediğini görsünler. Bu şekilde kararlı ve tutarlı bir yaklaşımla eğitilemeyecek hiçbir birey yoktur. SORUMLULUK DUYGUSUNU GELİŞTİRECEK BASİT EV İÇİ ETKİNLİKLER Ev İçi Sorumluluk Planı •Aile haftalık planlama yapabilecekleri bir şablon hazırlar. •Bu şablona hafta içi yapılması gereken görevle yazılır. •Görevlerin dağılımı gerçekleştirilir. •Herkes görevini yaptıkça yerine getirilmiş görevin yanına işaret koyar. Sade Hayat Önerileri •Evde en çok tüketilen şeylerin listesi çıkarılır. •Bunların fiyat araştırmaları yapılır. •En uygun neredeyse oradan alınır. •Aile bütçesine katkıda bulunan çocukların paranın yönetimiyle ilgili sorumlulukları gelişecektir. •Evsel atıklardan geri dönüşüme gidebilecekler ayrılıp yerlerine ulaştırılır. Evde Tadilat Var •Onarılacak eşyalar listelenir; kopan düğmeler, kırılan prizler, sökülen SORUMSUZ BİR ÇOCUK YETİŞTİRMEK kıyafetler. •Uygun çözüm yolları aranır. İSTEYENLERE ÖĞÜTLER •Herkes üzerine düşen görevi yapacaktır. •Onun adına yalan söyleyin. Eskileri Atmayın Değerlendirin •Onun davranışları için mazeretler üretin. •İşlevini yitirmiş ya da ihtiyacın dışındaki eşyalar listelenir. •İşlevini yitirenleri dönüştürme, yeni işlevler kazandırma yolları aranır. •Bizzat siz sorumluluk, kararlılık ve söylediklerini yerine getirme •Örneğin bir şişe dekoratif amaçlı kullanmak üzere süslenebilir. Hem konusunda eksiklikler göstererek “iyi” bir model olun de beraber eğlenceli vakit geçirmeniz için bir fırsat yakalamış olursunuz. •Hatalı olduğunda hatasını reddedin. •Daha fazla çatışma oluşturmamak için kabul edilmez •İhtiyaç fazlası olanlar uygun yerlere ulaştırılır. davranışlarını affedin, hoşgörün. Rol Değişimi •Ev içinde bir günlüğüne roller değiştirilir. •Yorgun veya bezgin olduğunuz ya da uğraşmaya değmez bul•Anne, çocuk; çocuk da anne olur. duğunuz zamanlarda ona kendi davranışlarının sonuçlarına kat•Karşılıklı yüklenilen sorumluluklar konuşulur. lanma konusunda farklı davranın. •Sorumlulukların fark edilmesi karşılıklı olarak duyarlılık geliştirecektir. •İyi bir mazereti varsa yaptıklarının yanına kâr kalmasını Kumbara sağlayın. •Çocuk kumbarasına para atmadan önce parayı niçin ve nasıl kul•Nasıl olsa sizin yapmanız daha kolay, onun evdeki işlerinin siz lanacağına karar verir. yapın. •Örneğin parasını ihtiyaç sahibi bir aileyle paylaşmayı amaçlayabilir. •Bu sefer çok ciddiyim sözünü •Harçlıklarından keserek parasını biriktirebilir. sıklıkla kullanın. Evde Hayvan Besleme •Evde besledikleri kedi, köpek ve kuş gibi hayvanlarla yakın arkadaşlık ve dostluk ilişkisine giren çocuklar yaşıtlarına oranla çok daha hızlı bir İyi yapılan işin şekilde sosyalleşmektedirler. Çünkü bu çocuklar hayvanlarla kurdukları ödülü sıcak ve sevecen iletişim sayesinde paylaşmayı, sevmeyi, kendilerine güvenpmış olmaktır. ya iyi onu meyi dostluğu ve yardım etmeyi öğrenirler. Ayrıca bu çocuklarda, yiyeEmerson cek ve içeceğini verdiği, sağlığıyla yakından ilgilendiği hayvan sayesinde sorumluluk duygusu gelişir. Vatana millete faydalı, kendi ayakları üzerine durabilen, başarılı, örnek bireyler yetiştirmek; önce Allah’a, sonra topluma sonra da eşlerin birbirine karşı sorumluluğudur ve bizler bu görevi hakkıyla yerine getirmek için çaba göstermezsek, çocuklarımızdan da iyi şeyler beklemeye hakkımız olmaz. Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve Osmangazi Kız İmam Hatip Lisesi Lütfiye Kılıç / Safiye İbar Rehber Öğretmenleri Lütfiye Kılıç / Rehber Öğretmen Yaralanılan Kaynak : EDAM Karakter Okulu Anne Baba El Kitabı

Safiye İbar /Rehber Öğretmen

39


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi MÜZİK VE İNSAN

MÜZİK VE İNSAN YAŞAMINDAKİ ÖNEMİ Toplumsal olaylar (siyaset,spor,kültür Günlük yaşam …vs…) Eğitim( okul ,dershane,kurs vs…)

Duygu ve düşüncelerimizin kulağımıza hoş gelen seslerle anlatılması diye ifade edilen müzik en önemli sanatlarımızdan biridir .Daha açık bir ifadeyle İçimizdeki her şeyin ;duyguların,düşüncelerin,hayallerin ,isteklerin,tutkuların, Amaçların,özlemlerin vs.. vs .. her şeyin anlatılmasını sağlayan ve direkt ruha hitap eden bir sanat dalıdır . Bu işi de güzel seslerle yapar . Bu nedenle müzik evrenseldir. İnsanlar dil,din,ırk,cinsiyet,yaş,kültür,ülke ,ekonomik güç ayırımı Olmadan aynı müzikten hoşlanabilir ve iletişim kurabilir . Böylece geçmişle olduğu kadar gelecekle de bir birlik ve beraberlik kurabilir . Her ulusun kendine ait ulusal bir müziği vardır . Bütün sanatlarda olduğu gibi müzikte de ortaya çıkan eserler tüm insanlığın ortak malıdır .Özellikle de ortak bir kültür ve dil beraberliği olan her ulus müziğine de damgasını vurur. Yani müziğiyle de kendi kimliğini yansıtır. Ve bu kimliği tüm dünyaya duyurur. Ses bir doğa olayıdır. Müzik bu doğal ve etkili olayda bilinçle çalışıp Emek vererek sanat eseri yaratmaktır .Ve yaratılan bu eseri bilimsel temellere oturtmaktır. Y ani yalnız kalpten gelen duygularla değil; eğitim, bilgi, yetenek ve teknik birikimle çalışıp uğraşarak yaratılabilir . Müzik bilgilerinin öğrenilmesi bir sanat yapıtını anlama yolunda büyük olanaklar edinmeyi sağlar. Kalıcı bir müzik kültürü ise kaliteli bir müzik eğitimi ile gerçekleşebilir . Kültürlü bir toplumdan söz edebilmek için sanattan ,müzikten anlayan ,duyarlı ,estetik zevkleri olan ,diline hakim ,geçmişini tanıyan ,gelenek ve göreneklerini bilen ,geleceğe bilgi birikimini aktarabilen ,yenilik ve gelişmeleri takip edebilen, çağdaş bilim ve teknolojinin getirdiği olanaklardan yararlanabilen ,ulusal kimliğini yansıtacak donanıma sahip kişiler olmamız gerekir . Yani müziği sadece zevk olarak niteleyen ‘’ zevkler ve renkler tartışılmaz ‘’diyen eski kafalı kişiler olursak gelişmiş bir toplumdan söz edemeyiz . Çünkü aydın,eğitimli ,kültürlü,yetenekli ,topluma karşı sorumlu uluslar gelecek nesillere örnek olabilirler.

2-Müzik bir ifade yöntemidir = Duyguların ifadesi (aşk,acı,neşe,sevgi,korku Hüzün,sevinç,endişe vs…..) Düşüncelerin ifadesi ( ideal,ilke,amaç vs….) Hayaller,beklentiler,tutkular,istekler Gerçek veya gerçek dışı olaylar Soyut veya somut güzellikler Doğada veya insanlar üzerindeki gözlemler Heyecanların ifade edilmesi 3-Evrensel dil olma özelliği = Dil, din, ırk, ülke, soy, yaş, cinsiyet, eğitim, Kültür,ekonomik güç ayırımı olmadan anlaşabilme, dostluk kurma,zevk alma iletişim kurabilme. 4-Birleştirici güç özelliği= Milli birlik ve beraberliği sağlama,ideal ve ilke Birliği sağlama, ortak coşku ve heyecanı yansıtma Ortak coşkuyu sürdürebilme Sosyal yaşamda ,eğitim ve toplumsal olaylarda Güç birliği sağlama . 5-Sanatların içinde olması = Bale, Opera, Operet, Müzikal, Sinema,Televizyon Dans, Folklor, Tiyatro ve Çeşitli etkinliklerin İçinde olması 6-Etkileme yöntemi olması = Ruhsal ve bedensel hastalıkların tedavisi için Kullanılması Reklam ve propaganda amaçlı kullanılması Motivasyon ve ikna amaçlı kullanılması Mesaj, heyecan, dikkat çekme amaçlı Kullanılması 7- Bilim olma özelliği =Müzik yüksek oranda matematiksel hesaplara dayanan ,varlığını uyumlu sayılarla ifade eden, kuralları Fizik ve Matematik gibi ilimlerle kesin olarak açıklanabilen bir bilimdir. Fazilet Arzu YÜCEBIYIK Müzik Öğretmeni

doğum,ölüm,hobi,özel günler Kutlamalar vs….) Sosyal yaşam (meslek,gelenekler,eğlence, toplumsal kutlamalar vs….) 40


MÜZİK VE İNSAN

Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

SES VE SES TÜRLERİ le müzik yapılamaz . Hatta armonikleri çok az olan ya da olmayan sesler fiziksel olarak incelendiğinde bunların insan ruhuna zarar verdiği görülmüştür . Bu seslere gürültü diyoruz ( korna ve siren sesleri ,gıcırtılar ,hışırtılar,birbiri içine geçmiş yüksek frekanslı sesler ,doğal olmayan sesler vs… ) Sesin 1 sn.deki titreşim sayısına Frekans denir İnsan kulağının sesleri duyabilmesi için uygun frekans gerekir . Kulağımızın duyamadığı frekanstaki seslere Ultrasonik ve İnfrasonik sesler denir. Bu sesler Tıp’ta ,Fizik’te ve teknolojinin değişik alanlarında (örneğin radyo ,radar,sonar,ultrason ….vs) kullanılır . Fiziksel olarak sesi ; dalgalar halinde yer değiştiren basıncın bir çeşitidir ya da gözümüzle göremediğimiz bir enerjidir diye de ifade edebiliriz . Ama bu Müzikal açıdan yetersiz olur çünkü sesi bu kadar basite indirgersek insan ruhu ,zihni ve bedeni üzerindeki etkilerini de küçümsemiş oluruz . Oysa ki Müzik seslerin bilimidir. Bu bilimin kapsamına da Edebiyat,Fizik,Psikoloji , Matematik, Felsefe ,Tarih,Sosyoloji gibi bilimlerle Estetik gibi kavramlar da girer. Böylece Müziğin insan ve toplum için önemi çok büyüktür.

Cisimlerin titreşmesiyle meydana gelen fiziksel olaylara Ses denir. Bu titreşimler esnek bir ortam olan havada dalgalar halinde yayılarak kulağa kadar gelir ,oradan beyine iletilerek işitilmiş olur. İnsan kulağı 1 sn.de yaklaşık 20 -20.000 kere ya da 16- 30.000 ( değişik deneyler ve kaynaklara göre değişik sonuçlar elde edilmiştir) kere titreşebilen sesleri duyabilir . Sesin oluştuğu cisim ya da araca Ses Kaynağı denir . Sesler iki türlüdür. Ölçülü ve Uyumlu Sesler ( Müzikal Sesler ) Ölçüsüz ve Uyumsuz Sesler (Müzikal olmayan sesler ve gürültüler) Tanımdan anlaşılacağı gibi her ses müzik yapmak için elverişli değildir. Ölçülü ve uyumlu seslerle kısaca güzel seslerle Müzik yapılabilir. Herhangi bir sesi duyduğumuz zaman aynı anda işitmesek bile ( ortalama insan kulağı bu yeteneğe sahip değildir.) o sesin Armonikleri denilen derecelerini yani bileşenlerini de aynı anda duyarız . İşte bu Armonikler düzenli olduğu zaman Sesler kulağa hoş gelir . Bunlar düzgün konuşma sesleri ,doğadaki güzel sesler ve Müziktir . Armonikler düzensiz ise bu sesler kulağa hoş gelmez ,hatta kulağı rahatsız eder. Ve bu çirkin sesler-

TOPLUMSAL OLARAK MÜZİĞİN ÖNEMİ TOPLUM, SANAT VE MÜZİK Bilim, teknik ve sanat toplum yapısının oluşmasında başlıca etmenlerdir . İnsan yaşamının vazgeçilmez elemanlarıdır. Bilim ,teknik ve sanat birlikte işlediği zaman ya da bu öğelerden birlikte faydalanıldığı durumlarda insan ve toplum yaşamında bozukluk ,eksiklik ve yetersizliklerin giderilmesi mümkündür . Bir toplum ekonomi ve kültür alanlarında yarattığı; kendi yaşam tarzına ve insanlığın genel yaşam tarzına uygun, çağına uygun değerlerle varlığını sürdürebilir. Bunda da ekonomiden çok KÜLTÜR önemlidir . Ve kültür’ ün en önemli unsurları Dil ( yani Edebiyat ) ve Sanat ( özellikle Müzik ) özellikle önemlidir . Sanat insanları özgür kılar . İnsanlar ve toplum üzerinde duyarlılık, estetik duygular ,estetik bakış açısı ve olgunluk kazandırır. Sanatsız bir insan ve sanatsız bir toplum düşünülemez . Sanatla toplum arasındaki karşılıklı etkileşim sonucu kalkınma ve güçlenme sağlanır . Tüm sanat dalları içerisinde özellikle Müzik; insan ruhu üzerinde en derin etkiyi bırakan , toplumla insanı bütünleştiren özelliğe sahiptir . Bir milletin gelişmişlik düzeyini belirlemekte ,Müzik önemli rol oynar. Çünkü Müziğin insandan insana ,toplumdan topluma bir köprü olması ,evrensel bir dil olması ( yani dili, dini, kültür seviyesi, cinsiyeti yaşı, milliyeti, ırkı, ekonomik gücü ,,yaşam tarzı, ilkeleri vs … vs… ayırımı olmaksızın ) ve birleştirme gücü olması

onu diğer sanatlardan önemli ölçüde farklı kılar . Müzik sözle anlatılmayanı anlatma sanatıdır. Sözcüklerin anlatabildiği, zekanın kavrayabildiği şeylerin çok ötesine hitap eder. Çinli Filozof Konfiçyus kişiler ve toplum üzerinde müziğin etkisini şöyle dile getirmiştir; Bir milletin mutlu ve ahlaklı bir şekilde idare edilip edilmediğini anlamak isterseniz eğer ,o ülkenin müziğini dinlemelisiniz . Müzik devlet de kurar ,devlet de yıkar . Eski Yunan filozoflarından Eflatun ve Aristo’ da müziğe büyük önem vermiş gerek özgür insanların yetişmesinde eğitimde , gerekse devletin yönetimi ve düzeninde müziğin önemini incelemiş ve vurgulamışlardır . Güçlü ve gelişmiş toplumlarda sanatın özelikle de müziğin önemi toplumu demokratik ve çağdaş yönde geliştiren ana unsur olarak belirlenmiştir. Çünkü bir ülkenin sınırları onun ekonomik ,bilimsel ve kültürel alanlardaki başarısıyla genişler . Tüm dünyada varlığını bu unsurlar ile gösterir ve sürdürebilir . Diline ,sanatına ,müziğine ,bilim ve teknolojisine hakim, gelenek ve göreneklerine bağlı ,geçmişten gelen değerlerini geleceğe geliştirerek taşıyabilen uluslar çağdaş dünyanın temel taşı olabilirler . Ve tüm dünya ile sağlıklı iletişim kurabilirler. Ve tabiî ki çağın gerisinde kalmadan çağa ayak uydurabilirler. Böylece gelişmekte olan ya da gelişmemiş toplumlara da örnek olabilirler .

Fazilet Arzu Yücebıyık/ Müzik Öğretmeni 41


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

ÖĞRENCİLERİMİZE SORDUK ? Neden? uz un rs yo vi Se i in et ar İş a m la ta ok N Hangi

. . .

İ benim en T E R A Ş İ K A N TIR a işaretidir. m la a t k o n im iğ d sev ın ismini r la p a it k m u ğ u Çünkü okud rım ben. a z a y e d in ç i in in tırnak işaret

Ç NOKTA Ü a d k o ç n e , ız ş Biz üç arkada nkü üç nokta, ü Ç . z ri e v e s i n işareti rin sonuna le le m ü c ış m a m tamamlan sik cümleleri k e e c le y ö B r. u kon lıyoruz. kendimiz tamam

e sevdiğim Oooo! Benim d reti var bir noktalama işa da, elbet! Şaşırdığım ecankızdığımda, hey anırım ben landığımda kull TİNİ! ÜNLEM İŞARE

42


şaretini i a t k o n i k i im Biz bebi sevmemizin se em şudur: Çünkü h açıklama em de cümlelerinde h internette web en ark adreslerini yaz ayı. okt kullanırız iki n

:

Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

a, Düşünüyorum d bir şey iç soru sormasak h dik öğrenebilir miy mlelerimin acaba? Soru cü u sonuna hep sor n. be işareti koyarım

tayı k o n k o ç n e n e B erde severim. Her y a da ad olduğu gibi bur , son sözü söyler . cümleyi bitiririm Kağan Fettah KAÇARAN Türkçe Öğretmeni 43


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

YAZARLARIMIZ

YAZARLAR OKULUMUZDA

BESTAMİ YAZGAN

azarlar Okullarda Projesi kapsamında okulumuza çok değerli yazarlar teşrif ettiler. Öğrencilerimizle söyleşi yaptılar. Kitaplarını imzaladılar. Öğrencilerimiz bir yazarı yakından tanımanın onların hayat tecrübelerini dinlemenin en önemlisi de

Y

yazarlık serüvenlerinden hayat dersi çıkarmanın mutluluğunu yaşadılar. Kendilerince dersler çıkardılar ve hayatlarına kattılar. Kitapların sonsuz güzelliğine dalmanın önemini daha iyi anladılar..Ve kitap dediler, okuyan bilir dediler....

MEHMET SOLMAZ

44


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

YAZARLARIMIZ

YUSUF DURSUN

MURAT KAYA

MUSA BOYACI

Dursun Şen / Beden Eğitimi Öğretmeni 45


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

SPOR

ATLETİZM

OKULUMUZ MALTEPEDEK OKULLAR ARASINDA DÜZENLENEN KAYMAKAMLIK ATLET ZM KROS YARIŞMASINDA ÖĞRENC LER M Z KÜÇÜK KIZLAR KATEGOR S NDE OKULUMUZU BAŞARIYLA TEMS L ETM Ş OLUP MALTEPE B R NC S ŞEYMA SUDE TAŞBAŞI VE MALTEPE K NC S YÜSRA LENA

KANATÇI OLMUŞTUR.TAKIM OLARAKTA MALTEPE ŞAMP YONU OLARAK BÜYÜK B R BAŞARIYA MZA ATTIK ATLET Z M TAKIMIMIZDA TER DÖKEN OKULUMUZU BAŞARIYLA TEMS L EDEN TÜM SPORCULARIMIZI KUTLAR BAŞARILARININ DEVAMINI D LER Z.

46


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

ETKİNLİK-SEÇMELİ DERS

MASA TENİSİ

OKULUMUZ MALTEPEDEK OKULLAR ARASINDA DÜZENLENEN MASA TEN S TURNUVASINDA KÜÇÜK KIZLAR KATEGOR S NDE MALTEPE 4.LÜĞÜ ELDE ETM ŞT R.OKULMUZU BAŞARIYLA TEMS L EDEN TÜM SPORCULARIMIZI KUTLAR BAŞARILARININ DEVAMINI D LER Z

Beysefa Karabağ/ Sosyal Bilgiler Öğretmeni 47


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız

HAYAT HİKAYESİ

HÜRRİYETİN NEFESİ

Bir telefonla başladı hürriyette kavuşma yolculuğum. Telefondaki sesin samimiyetiydi bana evet dedirten. İmam Hatip Ortaokulunda çalışmaya evet. Beklenen baharı yaşamaya evet. Bir sancının bitişinin hafifliğini yaşamaya evetti benimkisi. Bir ay önce, hiç başını açmamış, o ezikliği yaşamamak için birçok şeyden fedakârlık yapmış arkadaşlarım gidip orada görev yapsınlar diye tercih etmediğim İmam Hatip Okuluna bu sefer çağrılmıştım. Hikmet vardı bu çağrıda, bunca yılın ezilmişliğini ve dışlanmışlığını silmek vardı. Lütuf vardı. Görev ve sorumluluk vardı. İmtihan vardı. Sabrın mükâfatı, şükrün ve çalışmanın imtihanı vardı… Tayin olduğum okula ben daha gitmeden o başörtülüdür yaftam giderdi yıllarca. Müfettişler benden önce gelirlerdi beni teftiş etmek için yeni sürgün olduğum okuluma. Hiç unutmuyorum bir Cuma günü

sınıfımdayım başım sınıfta açık, koridorda kapalı. Ders anlatmaya dalmışım. Birden sınıfımın kapısı açıldı kapının açılmasıyla erkek öğrencilerimin de kapıya koşup kapatmaya çalışması bir oldu. Gelen meğerse müfettişmiş. Başım kapalı mı açık mı derslere giriyorum diye teftişe gelmiş. Adam içeri girmeye çalışıyor, öğrencilerim bir dakika öğretmenim başını kapatıyor bekleyin diye kapının açılmasını engellemeye çalışıyorlar. Sonunda mücadele bitti, müfettiş içeri girdi ben de şalımı çoktan takmıştım. Bu manzara karşısında şok oldu. Ona göre karşısında büyük bir suçlu ve büyük bir suç vardı. Hemen müdür odasına çağırdı beni tutanak, imza büyük bir öfke. Elinden gelse beni darp edebilirdi. Birkaç gün sonra çok uzak bir köy okuluna sürüldüğüme dair bir yazı geldi okuluma. Bunun gibi daha nice olaylar. İki defa bu sebepten görevimden istifa ediş. 48


HAYAT HİKAYESİ Sicil dosyam da her geçen gün kabardıkça kabardı. Bir gün olsun ödüllendirilmedim ben. Onlara göre suçluydum hep cezalandırıldım. Daha 19 yaşımın içindeyken PKK olaylarının yoğun olduğu dönemde Rus sınırındaki bir köy okulunda kız başına verdiğim mücadele hiç kayda değer bulunmamıştı. Silah seslerinin altında, tezek kokan sobanın yanında ellerim üşüyerek ders anlatışlarım, bu vatan için ben de askerliğimi böyle yapmalıyım deyişlerim hiç duyulmamıştı devlet yetkileri tarafından. Bu vatan için binlerce can verenlerin yanında zamanın Kara Fatma’sı olma sevdamı hissettirememiştim onların gönüllerine. En nihayetinde Hayrettin Karaman Hocamın iknasıyla başörtümü çıkarışım. İlk gün çok zordu benim için. Bütün zerremle açıkta, ortada kala kalmıştım. Bir an karardı gözlerim. Davam için açıyorum güçlü olmalısın dedim kendime. İmanımın gücüyle kuvvet buldu yere yığılmak üzere olan benliğim. Gün boyu içime aktı gözyaşlarım. Bu zulme, haksızlığa isyanım dağlar aştı. Öz vatanımda paryaydım. Esaret zincirlerine vurulmuştum bir anlamda. Onlar kazanmıştı görünürde. Hakikatte kim kazandı bilinmez. Her gün okulun kapısından içeriye giriş, bir lavabo köşesinde başını açış, insanların yadırgayıcı bakışları… İçimde isyanlar, sitemler, sahipsizlik… Her sınıfa girişimde öğrencilerimin gözlerinde bulduğum istikbale dair umutlarla geldim bu günlere. Sınıf benim için bir ibadet yeri oldu her zaman. Hak ve hakikati anlattığım, iyi ve güzeli öğrencilerimin zihnine ve gönlüne nakış nakış işlediğim kutsal bir mabetti... Zamanla ortaya çıkan güzel desenler baharlar getirdi gönlüme . Dualar ettim Hayrettin Hocama. İyi ki mesleğimi bırakmamışım dedim. Öğrencilerim bensiz olacaklardı dedim ve uçurumun kenarında onların bahar dalarlına tutundum. Baharlar geldi yurduma. Zemheriler gitti uzak diyarlara. Her gittiğim ortamda yadırgandığım başörtümü çıkarıp açmayı kanıksamıştım yıllar geçtikçe. Bu kanıksayış da içimi kemirmeye başladı zamanla. Bizi ne hale getirdiler diye içlendim her daim. Utanarak açtığım örtümü 49

çıkarırken normal bir davranışı yapıyormuşum gibi yapmaya başladım. Alışmıştım esarete. Yapılan haksızlığın haksızlık olduğunu bile gün oldu unutmuştum. Akışa kapılmış giderken, zaman değişti. Bunun çilesini çeken güzel insanlar güzel şeyler yaptılar. Yıllardır hasretini çektiğimiz İmam Hatip Okullarını açtılar. Ve bugün ben o okulda idareci olarak çalışıyorum. Bu benim için büyük bir lütuf, büyük bir onur. Okula ilk başladığım bir kaç hafta başörtümü açmadan onurluca görev yaptığım için içimde neler yaşadım neler. An oldu hüzünlendim ağladım, an oldu sevincimden uçtum havalara. Hürriyetin enginliğinde oradan oraya uzandım uçurtmalar misali. Beni yadırgayan, bana ön yargıyla bakan insanlar yoktu artık. Beni olduğum gibi kabul eden, bana ben olduğum için değer veren insanların içindeydim. Okula girer girmez artı k lavaboya gidip başımı açmıyordum. Odama geçip aşkla işime bakıyordum. Bu halimden dolayı kınanmıyordum Soruşturma geçirmiyordum, benim için müfettişler gelmiyordu. Allahım bize bu günleri gösterdiğin için sana sonsuz teşekkürler ediyorum. Senin her şeye gücünün yettiğine bir kez daha şahit oluyorum. Sana olan sevgim, güvenim ve inancım arttıkça artıyor. Sen varsın, birsin ve herkesten ve her şeyden güçlüsün Allahım. Seni seviyorum Allahım. Yine bu okulların açılmasına vesile olan, zerre kadar da olsa katkısı olan bütün kardeşlerimden dünyada ve ahrette razı ol rabbim. Onları hiçbir zaman zorda bırakma. Her daim yardımcıları Sen ol rabbim. Bu okulda senin rızan için, senin beğendiğin ve hoşnut olduğun çalışmaları yapmayı bizlere nasip et . Her anımızı ibadet şuuruyla geçirmeyi, istikbale matuf güzel ve doğru çalışmalar yapmayı bizlere nasip et Allahım. Öğrencilerimizi istikbalin Fatihleri, Yavuzları, Mevlanaları, Yunusları olarak yetişmelerini, dünyaya yön veren, asrın idrakine İslam hakikatini söyletecek Allah ve Peygamber sevdalısı olmalarını nasip et Allahım. Amin…Amin….Amin… Sevgülay Öztürk Müdür Yardımcısı


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

KUTLU DOĞUM Peygamber Efendimizin (sav) dünyayı teşriflerinin yıldönümü olan Kutlu Doğum etkinlikleri çerçevesinde meslek dersleri ve müzik öğretmenimiz rehberliğinde 18 Nisan da Kutlu Doğum Programımızı yaptık. Öğrencilerimiz, Kur’anlar okudular, Nat’ı Şerifler ezberlediler. Efendimiz’e (sav) kendi yazdıkları mektupları okudular, ilahiler söylediler, orotoryo yaptılar, dualar ettiler. Velilerimizin yoğun ilgi gösterdiği programımız çok güzel geçti ve herkes tarafından çok beğenildi. Programımızın uhrevi ve manevi boyutu çok yüksekti. Programı göz yaşlarıyla seyreden velilerimizin ifadeleri bizleri de duygulandırdı. İnşallah Allah’ın rızasına ve Efendimizin (sav) şefaatine nail olmamıza vesile olan bir program olmuştur. Peygamber Efendimiz’i (sav) örnek aldığımız bir hayatı yaşamayı ümit ediyoruz.

50


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız

ÖĞRETMEN BULUŞMALARI

Okulumuzda görev yapan kıymetli öğretmenlerimizle ayda bir kez İstanbulun farklı mekanlarında yemeğe gidiyoruz. Okul idaremizin de katıldığı yemek organizasyonlarda

öğretmenlerimiz daha yakında sohbet ve muhabbet etme imkanı buluyorlar. Okul dışındaki nezih bir mekanda huzur ve sukunu yaşıyorlar...

51


Osman Gazi İmam Hatip Ortaokulu / Kız Lisesi

ÖĞRENCİLERİMİZİN ŞİİRLERİ TATLI NUR Ey sevgili peygamberim, Sen Allah’ın elçisisin. Bizleri uyarmaya geldin, Ey nebi,Ey tatlı nur. Bizi İslamiyet ile şereflendirdin, Nur yüzlü Muhammed. Öğrettin güzel ahlakı, Sünneti uygulamayı. Bize Kur’an-ı getirdin, Okuruz, O Allah kelamı. Her okuyuşta, Hem içimiz açılır, hem de Allah korkusu bürünür her yerimize. Bizlere Allah’ı anlattın, Namaz kılmayı öğrettin, Dinimizi sevdirdin. Ahiretten bahsettin. Bütün bir gayretle, Savaştın kafirlerle. Ey tatlı nur Bizim biricik Peygamberimiz.

Hatice Senemo lu 6-O 157

52


Osman Gazi İmam Hatip Ortaokulu / Kız Lisesi

ÖĞRENCİLERİMİZİN ŞİİRLERİ ALLAH’IN SEVGİLİ GÜL MUHAMMED Gözümüzden inen yaş, Söylediğimiz sözler, Kalbimizde muhabbet olsun, Sen ey Muhammed, Allah’ın sevgilisi Gül Muhammed.

Tüm dünya senin için Değişti bir gecede, Allah’ın sevgilisi Gül Muhammed. Geldiğini anladı, Kurtlar, kuşlar, kuzular Ağladı mutluluktan, Güller, menekşeler, laleler Yetimlerin, yoksulların sevgilisi, Allah’ın sevgilisi Gül Muhammed.

Demişsin ya ey Muhammed, Beni görmeden Bana inanıp, beni sevenler Kardeşlerimdir diye. Seni görmeden , Sana inanan, Seni görmeden , Seni seven, Kardeşleriniz biz, Allah’ın sevgilisi Gül Muhammed. S Elif KERVANOĞLU 6-O

Sen bembeyaz, tertemiz, günahsız, Sen kusursuz, berrak ve güzel Ahlaklı, sevgi dolu ,merhametli, Allah’ın sevgilisi Gül Muhammed.

EY PEYGAMBERİM Ey peygamberim(s.a.v.) Sen doğmadan önce ne mucizeler olmuş, Allah evini korumuş, putlar yüzüstü düşmüş, En büyük mucize sen doğdun, bize rehber oldun.

Ey peygamberim(s.a.v.) Allah için savaştın, hep bize örnek oldun, Zengin, fakir, hür, köle ayırt etmeden, Herkese açtın kapılarını.

Ey peygamberim(s.a.v.) Ne kadar çok isterdim senin o gül yüzünü görmeyi, Dudaklarından çıkan her bir sözcüğü dinlemeyi, Ne kadar çok isterdim hep yanında olmayı.

Ey peygamberim(s.a.v.) İslamla Allah’a çevirdin imanı, Sevgili peygamberim(s.a.v.) cennette şimdi, Allah resulü EY MUHAMMED(s.a.v.). Nisa Nüket SARICI 5-A

53


Osman Gazi İmam Hatip Ortaokulu / Kız Lisesi

HİKAYE

TAMİRCİ ALİ USTA Nuri usta çok yaşlı bir ayakkabı ustasıydı. 40 yıldır bu işi yapıyordu. Ayrıca çok çalışkandı. Aldığı ayakkbıları eksiksiz tamir eder, zamanında teslim ederdi. Ama gözleri görmemeye, kulakları duymamaya, elleri ağrımaya başlayınca, kendi yerine geçecek, dükkanını bırakabileceği, dürüst birini aramaya başladı. Yeğeni Ali, çok dürüst, zeki ve çalışkandı. Nuri Usta Ali’yi iyi tanırdı. Oğlu olmadığından dükkanını Ali’ye bırakmaya karar verdi. Ali amcasının teklifini duyunca çok sevindi ve teklifini kabul etti. Çok teşekkür etti. Nuri Usta birkaç günde ona işi öğretti. Çivi nasıl çakılır, nasıl yapıştırılır, kalıba nasıl oturtulur, nasıl boyanır… Ali, zeki ve çalışkan olduğundan, işi hemen öğrendi. Bir ay sonra Nuri Usta vefat etti. Ali, Nuri Usta’ya verdiği sözü tutmaya karar verdi. O da Nuri Usta’nın yaşına gelene kadar canla başla çalıştı. İşini tüm hünerlerini katarak yaptı. Ali de yaşlanmış, hastalanmaya başlamıştı. O da amcasının ona bıraktığı tamirci dükkanını güvenilir birine emanet etmek istedi. Yanına birkaç çırak alıp, çalıştırmaya başladı, onlar ise, ya parayı fazla alıyorlar ya da müşterileri memnun edemiyorlardı. Dükkanını emanet edemezdi. Hastalığı giderek ilerliyordu. Bir çırak yetiştirmeye ömrünün yetemeyeceğini düşünerek son bir eser bırakmaya karar verdi. Bütün hünerlerini sergileyerek, en güzel malzemelerden sergilemek için bir ayakkabı yaptı. Sadece bu eseri sergilemesi karşılığında dükkanı arkadaşına bırakarak hayata gözlerini yumdu. Yüzünde huzur dolu bir ifade vardı. Çünkü biliyordu ki, severek ve dürüstçe yapılan işlerin en büyük kazancı yüzdeki bir tebessümdü. S. Elif Kervanoğlu

54


Osman Gazi İmam Hatip Ortaokulu / Kız Lisesi

HİKAYE

YEŞİL Loş ışığın altında parlayan yemyeşil gözler odayı aydınlatırcasına parlıyordu. Bu kocaman zümrüt yeşili gözler bebek daha minicik olmasına rağmen etrafı gözlemliyormuş gibi sağa sola hareket ediyordu. Yanında biri vardı, hissediyordu. Hemşire Alev’in yüzü tuhaf şekillere girmiş, dünya güzeli bebeği gözlemliyordu. Bu muazzam bebeğin hasta olmaması gerektiğini düşünüyordu. Bir an önce o daracık pusetten çıkıp, o güzel zümrüt yeşili gözleriyle dünyayı keşfetmesi gerektiğini düşündü. Ayrıca annesinin hastaneden çıkmak için bu kadar acele etmesini anlayamıyordu. Zaten kayıtlara göre, hastaneye tek başına gelmişti. Kocası, annesi veya kardeşi yoktu yanında. Bu düşünceleri kafasından uzaklaştırdı. Bebek iyileşince geri gelecekti annesi. Büyük ihtimal bebeğini böyle görmek istemediğinden uzaklaşmıştı buradan. Bebeğe şiddetli sarılık sonucu oluşan kernikterüs teşhisi konuldu. Hemşire Alev, dudaklarını büzmüş, üzüntüyle bebeğe bakarken, çağrı cihazı öttü. Amerika’dan gelen başhekimleri Dr. Smith Alev’i çağırıyordu. Alev hızlı adımlarla Dr. Smith’in odasına doğru yürümeye başladı. Kapıyı çaldı, izin gelince içeri girdi. “Bir şey mi istediniz doktor?” “Kernikterüs teşhisi konulan bebeğin annesi bir hafta önce çıkış yapmış ve hala ortalarda yok. Kayıtları kontrol ettik. Bize verdiği adres ve telefon numarasına ulaşmaya çalıştık ama ulaşamadık. Bilerek yanlış vermiş olmalı. Yani bebek maalesef ortada kaldı. Yetimhaneye göndermemiz gerekecek. İletişime geçmeni istiyorum.” Hemşire Alev’in gözleri dolmuştu. O bebeğin öylece yetimhaneye gönderilmesi gerektiğine inanmıyordu. Birkaç saniye sonra gözleri parladı. Doktor merakla Alev’e bakıyordu. Alev sonunda dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. “Bebeği ben evlat edinebilirim. Ah bu bebek o kadar güzel ki…” Doktor Smith yavaş yavaş gülümsedi . Alev’in kocaman altın bir kalbi olduğunu düşündü. Bebeği ne kadar sevdiğini biliyordu. Kararını onaylamaya karar verdi. Alev sevinç içinde küçük çaplı bir çığlık attı. Smith, bebek için çok sevinmişti. İkisinin de çok mutlu olacağını umdu. Umuyordu ki bebek gerçek annesini aramayacaktı. Zaten Alev’in, bebek büyüyünce ona gerçeği söyleyemeyeceğinden emindi.

Buz mavisi küçük bir saat, kulak delici bir sesle ötüyordu. Ayda aniden gözlerini açtı ve ilk gördüğü şey su yeşili duvarlarıydı. O gün çok halsizdi. Turuncu saçlarını kahküllerinden ateşine baktı. Feci şekilde yanıyordu. Yavaşça kalktı ellerini, yüzünü yıkadı. “Ayda, kahvaltı hazır. “ Ayda kahvaltıya geldi. Annesi Ayda’yı görünce çok güzel olduğunu düşündü. Ne kadar büyümüştü. 15 yaşına gelmişti. Bir de yetim aldığı günü düşününce… Bunları düşünürken kızının alnına bir öpücük konduracakken alnının yandığını hissetti. “Ayda? Tatlım, iyi misin?” “İyiyim, bugün okula gitmeliyim. Matematik sınavım var.” Ayda o gün okula gitti. Ders Biyoloji’ydi. Ayda ’nın durumu gitgide kötüye gidiyordu. Zilin çalması için dakikaları sayıyordu Ayda. Bir anda rahatladı, zil çalmıştı. Dışarı çıktı. Gözleri kararıyordu. Kantindeki görevliye seslendi. “Bir poğaça ala…” “Tatlım iyi misin? Başını çok kötü çarptığını söylediler.” Biri kendisiyle konuşuyordu. Gözlerini açmaya çalıştı. Hemşire Aylin revirde çalışıyordu. Ayda nerede olduğunu anlamaya çalışırken, Aylin “Revirdesin tatlım, bayılıp kafanı sertçe çarpmışsın. Hasta olarak okula gelmemeliydin.” Kız gözlerini devirdi. “ayrıca sana bir şey sormalıyım. Küçükken bir hastalık geçirdin mi?” Ayda biraz düşündükten sonra hatırladı. Annesi söylemişti. “Sanırım… Neydi galiba ker… Kernikterüs, evet öyleydi.” Hemşire heyecanlandı, aniden laptobuna koştu. Acaba Ayda onun 15 yıl önce hastaneye bıraktığı kızı mıydı? Öyle olsa ne güzel olurdu. Onu yıllar sonra kucaklardı. Aslında Ayda’yı bırakmak zorundaydı. Maddi durumu yoktu. Kocası da ülkeden kaçmıştı. Birden kapının sesiyle irkildi. Alev gelmişti. Kızına sarıldı. Aylin aniden kızını düşündü. Onun elini tuttuğunda hissettiklerini, kocaman yeşil gözlerini hatırladı. Bir de kızının saç diplerinde üç ben vardı eğer o kız Aylin’in kızıysa bilmeliydi. Elleriyle kızın kahküllerini açtı. Benler yoktu. O anki hayal kırıklığını kimse düşünemezdi. Yavaşça cam kenarına geçti. Sandalyeye oturdu. Onları izledi. Daha sonra bembeyaz bulutlara baktı. Acaba bir gün kızıyla yollarlı kesişecek miydi? Gözlerini kapadı. Yanağında bir damla gözyaşı hissetti. Zehra BÜYÜKÇE(6-O)

55


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

Bi’ oyun buldum Bi Oyun Buldum Projesi çerçevesinde Rehber öğretmenimiz lütfiye kılıç ve Beden Eğitimi öğretmenimiz Dursun Şen rehberliğinde öğrencilerimiz kendileri oyunlar ürettiler. Oyunlarını okul bahçesinde sergilediler. Yapaılan elemeler sonunda dereceye giren öğrencilerimiz ve Bi Oyun buldum projesine katılan bütün öğrencilerimiz okul idaresi tarafından ödüllendirildi.

56


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

GEZEN DE BİLİR Çok okuyan mı bilir yoksa çok gezen mi bilir ? sorusu yıllardır tartışılır. Biz okumanın

da gezmeninde önemli olduğuna inanıyorduk. Görselliğin bu kadar ön planda olduğu günümüzde anlamsız ve amaçsız gezmek yerine öğrencilerimize gezi kültürünü yerleştirmeyi hedefledik.Bakmak ve görmek arasındaki farkı anlayan öğrencilerimiz olsun istedik.Bu amaçla 2013-2014 EğitimÖğretim yılının başında Gezi komisyonu öğretmenleri olarak Sosyal Bilgiler öğretmeni Ebru OKUYANKÜÇÜK, Fen Bilgisi öğretmeni Ayşe ÖZMEN ve Beden Eğitimi öğretmeni Dursun ŞEN öğretmenlerimizle birlikte bir araya geldik. Öğrencilerimizin sene boyunca hem öğrenebileceği hem de eğlenebileceği geziler neler olabilir diye düşündük ve gezi planımızı oluşturduk. İlk gezimiz öğrencilerimizin deniz canlılarını ve yaşamlarını yakından görmeleri için İSTANBUL AKVARYUM’a gittik.Her deniz ve okyanusun farklı deniz canlılarını yerinde gördük. I.Dönemin sonunda derslerden ve sınavlardan bunalan öğrencilerimizi stres atmaları için ATLANTİS eğlence merkezine götürdük.Tüm öğretmen ve öğrencilerimiz dönemin yorgunluğunu eğlenerek çıkardı. Her öğrencinin içinde bir yetenek olduğuna ,her öğrencinin başarılı olacağı bir mesleğin olduğuna inanıyorduk. Önemli olanın kişinin ilgi ve yeteneklerini doğru tesbit edebilmesi ve kendisi için en uygun mesleği seçmesidir. Bu amaçla öğrencilerimizi meslekleri yaparak yaşayarak tanıyabilecekleri KIDZANIA gezisine götürmeye karar verdik. Nisan ayında baharın coşkusunu Emirgan korusunda lalelerle birlikte yaşadık.Velilerimiz ve öğrencilerimizle birlikte Emirgan’da İstanbul’u bir başka yönüyle gördük.Ecdadımızdan bugüne gelen lale kültürünü gördük. Nisan ayı içinde öğrencilerimize ülkemizin ve Dünyanın ortak tarihi miras eserlerinin sergilendiği MİNİATÜRK’e gitmeyi hedefliyoruz. 3 Mayıs’ta veli öğretmen ve öğrenci buluşmasını gerçekleştirip bu buluşmayı boğaz turuyla taçlandırmayı planlıyoruz.Bu vesileyle Boğaziçi kültürü ve tarihi hakkında profesyonel rehber eşliğinde bilgileniyoruz. Haziran ayında da Darıca hayvanat bahçesinde hayvanlar alemini ve yaşam ortamlarını görüp yıl sonu pikniğimizle bu yılı tamamlamayı hedefliyoruz. EBRU OKUYAN KÜÇÜK 57


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

SATRANÇ

Öğrencilerimizin düşünme güçlerini daha da geliştirmek, muhakeme kabiliyetlerini şahikalara çıkarmak ve beyin gücünün farkına varmalarını sağlamak amacıyla Sosyal Bilgiler öğretmenimiz Fatih Kurt rehberliğinde satranç seçmeli ders açtık. Öğrencilerimiz satranç seçmeli

dersine büyük ilgi gösteriyorlar. Satranç oynarken öyle odaklanıyorlar ki zamanı ve mekanı unutuyorlar. Başarmak için odaklanmak gerektiğini çok iyi anlıyorlar. İnsanın sevdiği bir şeyi yaparken daha başarılı olduklarının farkına varıyorlar.

58

Odaklı düşündüğümüzde beynimizin o uçsuz bucaksız kapısının nasıl aralandığını ve insanın ne kadar mükemmel bir varlık olduğunu anlıyorlar. Yarışmayı yarışırken dort olmayı başarıyorlar. Sonuç olarak öğrencilerimiz satranç oynarken çok şey öğreniyorlar.


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

KIZILAY KAN BAĞIŞI

Kan verdiğimizde üç kişinin hayatını kurtardığımızı öğrendiğimizde çok etkilendik.Ne yapabiliriz diyedüşündük. Sosyal Bilgiler öğretmenimiz Ebru Okuyan Küçük'ün rehberliğinde Türk Kızılayı'yla irtibat kurduk. Okulumuzda Kan Bağışı Kampanyası düzenledik. Velilerimizin yoğun ilgi gösterdiği bu anlamlı çalışmayı yapmış olmaktan ayrı bir onur ve mutluluk duyduk. Verilen kanlarla kibbilir kimlerin canı kurtulacak ve yüzleri gülecekti. Bütün bunları düşündükçe hala bizim de yüzümüz gülüyor. Birilerine faydalı olabilmek ne büyük mutluluk....

59


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

SİVİL SAVUNMA GÜNÜ

Okulumuzda sivil savunma gününde çeşitli etkinlikler yaptık. Türkçe Öğretmenimiz Kaan Fettah Kaçaran rehberliğinde öğrencilerimiz güzel bir program sundular. İtfaiye, okul bahçemizde yangın tatbikatı yaptı. Öğrencilerimiz bu tatbikatı ilgiyle seyrettiler.

60


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

MEHMET ŞAHSUVAROĞLU KUR’AN DAĞITIMI Birgün okulumuza orta yaşını geçmiş bir amca geldi. Buyur ettik, ikramda bulunduk. Yüzünde kutsal bir görevi biran önce yapmak isteğinin heyecanı vardı. Hal hatır ettikten sonra bizden ne istediğini sorduğumuzda; “okulunuza Kur’an getirdik öğrencilere

dağıtmak istiyorum dedi. Öğrenciler dersteydi. Bize bırakmasını, biz daha sonra dağıtırız dediğimizde biraz sinirli, biraz eceleci ama samimi. Yok olmaz. Ben öğrencilere bizzat kendim teslim etmek istiyorum. Hemen bana öğrenci bulun dedi. O samimi haline hayran kaldığımız Mehmet

61

Amcamızın isteğini hemen yerine getirdik. Öğrencilerimize tek tek Kur’an-ı Kerimleri kendisi verdi. O yaşında okul okul dolaşarak öğrencilerimize Kutsal kitabımız Kur’anı Kerim’i dağıtan Mehmet Amcamıza çok teşekkür ediyoruz. Onu diğer amcalara örnek gösteriyoruz.


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı sözünü iki vecheli yaşıyoruz. hem okuyoruz hem geziyoruz. istanbulda bahar başka güzel, Emirgan'da bahar bambaşka güzel dedik öğrencilerimizle Emirgan'a gittik. Aman Allahım dünyada var mı böyle güzel şehir. Cennet vatan sözünün ne anlama geldiğini yaşayarak bir kez daha öğrendik, bir kez daha anladık. Bu cennet vatanı bizlere emanet aziz ecdadımızı hayırla ve hayranlıkla yad ediyoruz. Onlara şükranlarımızı sunuyoruz...

Kidzanya Gezimiz

Kidzanya gezimizde öğrencilerimiz doyasıya eğlendiler. Hayallerindeki mesleğin

EMİRGAN KORUSU

sahibi oldular. Mesleği icra ettiler. Yaparak ve yaşayarak öğrendiler. Doktorlarımız oldu, , gazetecilerimiz, tiyatrocularımız

62

aşçılarımız, diş doktoru, itfaiyeci..... Gün boyu mesleklerini en güzel yapmanın onurunu yaşadılar ve doyamadılar....


Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Kız Lisesi

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çÇocuk Bayramı’nı coşkuyla kutladık. İngilizce zümresi öğretmenlerimizin rehberliğinde öğrencilerimiz şiirler okudular sevgiye, çocuğa, vatana ve bayrağa dair.... Günün anlamına uygun yazılar okudular... Şarkılar söylediler. Elele gönül gönüle sevgiyle barışın en güzel

63

resmini çizdiler ideallerine ..Onlar bu günün çocukları yarının büyükleri olacaklardı. Sevginin ve barışın şarkısını söyleyeceklerdi her daim. Zulmün karanlığını adaletin ışığıyla yok edeceklerdi. Yüzler onlarla gülecek, gözyaşları onlarla dinecekti....Yarınlar umut doluydu onlarla..


Osman Gazi İmam Hatip Ortaokulu / Kız Lisesi

m i d n e f E

alem geliyor, i b e b e s e iz s n u Müjdeler ols lem geliyor, a k i ir b e k k a c a z a Cihan defterini y i yaren geliyor, iğ d v e s n e in 'in b Alemlerin Rab ağıyor rahmet, y e n ü z ü ry e y e n eti i Muhammet. Yüzün suyu hürm et zr a h a y ef er ş ne büyük Ümmetin olmak t huzur buldu, a in a k im d n fe e u, Senin gelişinle sik ne kusur buld k e e n e il b r le ik Cahil müşr hep hazır buldu, r le n re e v i b e N Emindin sen ya at merhamet, fk e ş k ü y ü b in rd öste Muhammet. i İnanmayana da g et zr a h a y ef er ne büyük ş Ümmetin olmak ldın annesiz, a k ra n o s ın d z sı Doğuştan baba akmadı çaresiz, ır b ı d y a d ın n a y Rabb'in hep halimiz sensiz, im iz b a b a c a u rd Nice olu nya bize cennet, ü d u b im d n fe e . Senin sayende zreti Muhammet a h a y ef er ş k yü ü ne b Ümmetin olmak n, yük çileler çekti ü b e d in v re ö g t e Nübüvv n, lü tohumlar ekti k ö k e in m le a k lı İnsan un, ne bıktın, ld ru o y e n in ç i Rızayi bari rur ve izzet, u g k ü y ü b z rı şı a Senin sayende t eti Muhammet. zr a h a y ef er ş k yü ne bü Ümmetin olmak isini görmedi, ib g in n e s m le a Onsekizbin dı, ir an bile durma b s e rk e h u şt o k İmana oru sormadı, s şa o b tı ış m n a Müminler in üyük asalet, b a d ın ln a l su e R a Köklüydün sen y eti Muhammet. zr a h a y ef er ş k ne büyü Ümmetin olmak i mumla arıyor, n se t e y y ri şe e b Bugün tüm rehber oluyor, e iz b r le ir m e in r, Getirdiğ şu hususu diliyo n e d im b b a R m let, Kalbim, gönlü lur gölgende bek 'o n i iz b n e k ir il k i Muhammet. Hesaba çe et zr a h a y ef er ş ne büyük si Ümmetin olmak AZ Öğrenci Veli M U L U R O Y A AV.RIZ

64


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.