Kontra 7

Page 1

yedi


Abim not al, birader giy montu


İÇİNDEKİLER Sinan Özdemir_“eviri-şiir”le Savunuyoruz!_4

“eviri-şiir” dosyası Thomas Chatterton_A New Song_5 Selcan Peksan_Yeni Güne İlahi_7 Sinan Özdemir_Bir Yeni Son_8 Michael Goertzen_Yeni Ses_9 Mahmut Sefa İpek_Yeni Şarkı_10 İsmail Aslan_Yeni Bir Şiir_11 Efe Murad_Yeni Rota_12 Sevinç Çalhanoğlu_Mutlu Sona Karşı_13 21. Yüzyıl’da Görsel Şiir: Yeni Somut Şiir_15

Cem Kurtuluş_Böyle Bir Şiir_16 Melek Avcı_çok olağanım_18 beni anlıyorsunuz ya şiiri_19

AnketörlüFanzin / İlker Şaguj_20 Reşit İmrahor / Fotoğraf Hal Bu mu?_21

Eylül 2015

3


Sinan Özdemir

“eviri-şiir”le Savunuyoruz!

“eviri-şiir” sayımızla karşınızdayız! “Eviri”, çünkü yaptığımız şey tam anlamıyla bu.

Birçoğumuz kendi aramızda çeviri şiirlerden tat alamadığımızı söyleriz ama kayıtlara geçmesinden çekiniriz bu düşüncenin. Çünkü Rimbaud üzerinde herkes çaresizce anlaşmıştır, onun şiirinden tat almamak artık düşünülemezdir. “Tat” diyorum, yani saf okurun birincil amacına, şiir beğenisine dair konuşuyorum. Şairlerin ulus ve dünya şiirine katkıları değil söz konusu ettiğim. Anadiliyle konuşamayan şiirin “eksik kalması” normal bir durum. Belki tam da bu yüzden Shakespeare kadar onu Can Yücel’in “nasıl” çevirdiğine de vurgu yapıyoruz.

Bildiğiniz gibi Kontra’nın sürekli hatırlatmaya çalıştığı bir şey var: “Şiirin alanını savunmak…” Savunmanın beklemeye karşılık gelmediğini bu fanzini takip edenler anlamışlardır diye düşünüyorum. Şiir adına beklememenin bir savunusuyla daha birlikteyiz. Yabancı dilde bir şiir metninden Türkçe şiir adına ne çıkarabiliriz sorusunun peşine düştük bu sayıda. Türkçede bilmediğimiz bir şaire başvurmanın daha ilginç olabileceğini düşündük bunu yaparken. Bu doğrultuda İngiliz şair Thomas Chatterton’ın* bir şiirini (A New Song) rastgele seçtik. Aynı şiiri seçmemizin nedeni “eviri”ler arasında daha kestirme bir karşılaştırma yapabilmekti. Döndürdük, çevirdik, taklip ettik. Bakalım ne olmuş A New Song’a!

Bu sayıda da proje dışı şiirlere yer vermeye devam ettik. Ayrıca yakın zamanda dünya okuruyla buluşan “21. Yüzyıl’da Görsel Şiir: Yeni Somut Şiir” adlı kitaba dair bir tanıtım yazısını da Kontra sayfalarında bulacaksınız. Her sayımızda yer verdiğimiz AnketörlüFanzin’in konuğu ise İlker Şaguj.

* Thomas Chatterton (1752-1770) İngiliz şair. İngiliz romantik şairleri Wordsworth, Coleridge, Shelley, Byron ve Keats’i şiiriyle etkilemiştir. Radiffe Kilisesi’nin elyazmalarını okuduğunda henüz yedi yaşındadır. İlk şiirlerini ise on ikisinde yazmıştır. On beş yaşındayken “Thomas Rowley” takma adıyla XV. yüzyıl İngilizcesini kullanarak “Rowley Dizisi” adlı ilk eserini “ortaya çıkarmıştır.” Bu yolla on beş yaşın dezavantajından kurtulmak istemiştir ki sahiden de bu “elyazmalar” ilgi görmüştür. On yedisine geldiğinde girdiği depresyon sonucu arsenik içerek intihar etmiştir. Brooke’ta kaldığı çatı katına kapı kırılarak girildiğinde Chatterton’ın naaşı ve kendi el yazısının bulunduğu yırtık kağıt parçaları bulunmuştur.

4


“eviri-şiir”


Thomas Chatterton

A New Song

Ah blame me not, Catcott, if from the right way My notions and actions run far. How can my ideas do other but stray, Deprived of their ruling North-Star? A blame me not, Broderip, if mounted aloft, I chatter and spoil the dull air; How can I imagine thy foppery soft, When discord’s the voice of my fair? If Turner remitted my bluster and rhymes, If Hardind was girlish and cold, If never an ogle was got from Miss Grimes, If Flavia was blasted and old; I chose without liking, and left without pain, Nor welcomed the frown with a sigh; I scorned, like a monkey, to dangle my chain, And paint them new charms with a lie. Once Cotton was handsome; I flam’d and I burn’d, I died to obtain the bright queen; But when I beheld my epistle return’d, By Jesu it alter’d the scene. She’s damnable ugly, my Vanity cried, You lie, says my Conscience, you lie; Resolving to follow the dictates of Pride, I’d view her a hag to my eye. But should she regain her bright lustre again, And shine in her natural charms, ‘Tis but to accept of the works of my pen, And permit me to use my own arms.

6


Selcan Peksan Yeni Güne İlahi

sahi, suçladığın ben miyim kediköy’ün çıkmazından, burası evimiz tramvay yolunda iz sürenler, sağa sola konuşlanmış kuşçular var: uçucular, toprağı koruyanlar ve yarının büyükleri yardım için bir karganın cevizini kırdım, yavrusunu doğurdum, peynirini yedim: doğrunun yolları her zaman çakışmaz onları yemleyerek, hapse tıkarak, silah doğrultarak yatay ki ölmesin öyle habis bir huy gibi yayılsın, zerk olsun azar azar kuzeye devşir bizi dedik sana kuzeyi ver bize bizi kuzeye ari kavmin çekilişi, sınırlara bir suçlama mı, değil, atlılar önde, gevezeliğin tam sırası: cinayetten hemen önce intihar bombacıları için allah allah kolunu kaybedenlere yedeği, ölülere kolluk kuvvetleri korunduğun yerde, bu yüzü unutma dedik sana istila için geri gel züppelik bazen masa başı isyan, bazen kuş tüyü yastık sanki tanrı görmüş, uykuma bağışlamış beni telaşımdan öpmüş sanki dindar bir uyku bu, bakire ve soğuk ve sanki hiçbir zaman tutkuyla uyuyup tutkuyla uyanmamışım sanki Flavio, hem âşık hem kibar, Ercolano’da unutmamış beni ve yaşamı istemeden seçtim diyor zevkle bıraktım, yanlış, bende durum tam tersi itinayla seçtim, iz bıraktım her bir uzvumu bir maymun gibi kuyruğumu aşağıladım zincirimi emdim ve zincirimi aşağıladım ve kuyruğumu emdim ne de bu bir yalandır bir zamanlar yakışıklıymış bambino, seni çocuk, beni belamdan kolla şehre indiğimizi aslında sadece uydurdum, halkını yaktım, kraliçe hariç, onu, gelişi güzel, süsledim ve sana sundum kabul et tanrım bu mektubu, sahneyi değiştir, tozumuzu üfle, çivimizi çak bize geri gönder bizi o, lanet olası, çirkin, kibrini dağladı yalan söylüyorsun deli vicdanım, yalan söylüyorsun; merhametin ne yeri ne de sırası hem de gururuonu bir cadı olarak canlandırmak haksızlık olur. yine de gün doğacak, tramvay ringini, hayat ritmini biliyorduk bunu cazibe her şeydir yine de istedik ve kendi kollarını kullanman için sana izin verdik

7


Sinan Özdemir

Bir Yeni Son

Abim not al, her şeyi yazarsan eğer Ben de inanmıştım koşmuştum Kötüler it gibi düşüncelere ve başka şeylere et gibi Devirmeden direkleri geçelim yıldızdan bile Abim not al, birader giy montu Ay yoktur ve özetler uçuşuyor havada Köpekken ben de görmezdim göğü Sesim saçım bir şema gibi kalıptandı Vazgeçmezsen sen de bu kuşamdan ve tekrardan Sert kızlara yanıksan soğuk kızlara Asla teyzen bile bakmaz sana abim Yabancı ve yaşlı kalırsın flütünle Beyazdan çıkmıştım kuşum işte Gittiğim yerler de çıkmıştı beyazdan ya da maviden Hoş bir maymunun dişlerini saydıydım; ya salaktım ya Çinli Ve yeni bir renk için burası cehennemdi Onca yoktun abim, flütüm flamam ekmeğim Hepsi ölmüştü, cehennemdi Döndün ve et gibi bakanlar korkacak Rabbim yazgımız mı değişiyor Nalet gelsin burnumuz havadaydı Gerçekten koptuk gerçekten Çözümü takip etmek için yollar uydurduk O yoldaki sert kız bir çeşit cadu Et gibi başka şeylere it gibi düşüncelere kötüler Ve senin her doğal karmaşan kabulüm Benim derneğim çalışmaktan ve kucaktan geçiyor Ve kendi kollarımı kullanmam için bana izin ver

8


Michael Goertzen*

Yeni Ses

Gerçek yoldan dönersek Bizi sorumlu tutmayınız Fikirlerimiz bu hale geldi Çünkü yıldızlarınız bizi hiç Kontrol etmiyor artık Sonsuza kadar konuşuyorsak Kaos ve saçlarınız arasındayız diyedir Mesafeli genç kız gibi Pezevenk gibi ve yaşlı olsaydık Bu asla bizim seçimimiz olmazdı Işık huzmesine çekiliyorduk Karanlığının kenarı acıyordu Güzelliğinizde yandık Ama mektubumuzu anlamadığınızda Ülkenizde şehit düştük Dinine yandığım, bu durum her şeyi değiştirdi Sizin dilinizde yalanlar söylüyorduk Cevap verseydiniz Kelimelerde ve Kollarımızda Yalan söylüyor olurdunuz Sürekli * Michael Goertzen, 1976 yılında Kanada’nın batısındaki Chilliwack’ta doğdu. Yedi yıl Türkiye’de yaşadı. Kanada’da çeşitli dergilerde şiirleri yayımlandı. Vancouver’da yaşıyor.

9


Mahmut Sefa İpek

YENİ ŞARKI

Borç bitti, Patpat, doğruya doğru Kapı önlerinden ev hayal ettim Seni Allah yarattım, oğlunu oğlum Evim yıkıldı kapılara tamah ettim Borç bitti, Gitgit, dağlarsa dağlar İpek potlar kırdım, üzerinde damın O vahşi beyaz at, ürkek ve mağrur, Yele yanar gider, koza bende kalır Vahiylerin gelmiyor meleklerin sarhoş İnadım günbegün kanıt topluyor Soruşturma bitti, yara değil yar boş İnancın yüzde yüz yanıt bekliyor Ölüyordum, bir sebep bulamıyordum Sebeplerin vardı, ölemiyordun Seni gövdem yarattım, kolların oldum Neyi hak etmediğini göremiyordum Öfkelerimiz vardı, eğildi nefretim Oğlum Mahmut, sen mi çıkçan hep çetin Ben ölecektim sen de göğe yükselecektin O kadar sakin olsan strawberry* derdin Sana mı mahkumdu eşsiz güzelliği Senin için mi giycek hep jartiyerini Sersemliğin eksikliğin tüm rezilliği Yok yaratıp reddettin var diğerini Nasılsa borç bitti, şişsin yataklar Örümceklerle yapılsın sabah kahvaltılar Kapansın kapılar tütsün ocaklar Sen de artık bir kere kendi kolun ol. *(argo) uyuşturucu karşılığı seks yapan kadın.

10


İsmail Aslan

Yeni bir şiir

Doğru yoldaysan belki de ahta Hareketsiz ve koşmalı aynı anda Düşüncelerin eksiğine doğru soluksuz “Neden kuzeydeki yıldız da onların olsun?” sorusuna Eğer bende bir değilsen Bozulma da nefesindedir Nasıl yumuşayabilirim ki acıyla Sesim benim olmadığında? Gürültünün uzağında seslensen Soğuk bir kadın gibi belirmez Hiç değilse püsküren bir Ağız gibi eskiye sürçen Acıya belirsizlik ve sevgisizlikle Yaklaştığında gerilir kaşlarının arasından Zincirleriyle bir hayvan gibi Boyanmış bütün yalanlar Yakışıklı olduğunu hatırlayanın Öldüğünü unutanın parlaklığına Zamanla döneceği bir bakışla Yükselir o sahnenin karanlığında O çirkin ağlaklık devrilir Yalanın bir vicdanı yoktur dediğinde Gururun hiçbir şeyi çözemeyeceği Gözüne ilişir görmek istemesen de Fakat yine de ölümün parlaklığı gerekebilir Doğal olan ve yaşamda yer eden Bir kalemin silinmez bir yazıyı Bir silaha doğrultması.

11


Efe Murad

Yeni Rota

Catcott, hey beni suçlamayın zaman, doğru yolu Fikirler ve benim eylemler yapmak. Nasıl benim düşüncelerim, ama yanlış yönlendirilmiş, Kuzey Yıldızı iktidar hırsızlık? Yükselişi yüklü Broderip’in borç, Ben konuşurken ve donuk bir hava ortadan ediyorum. Nasıl, onun kendine yumuşak hayal edebiliyorum Anlaşmazlık durumunda, gösteri ses? Turner geçmek bilmez ve bana saçma kafiye ise, Hardind soğuk ve kızlar ise Bayan Grimes bir göz asla eğer Ne zaman Flavia eski aptalsa. Ben, aşk karar, ağrı ve acı olmadan gitti Kaş çatma bir nefes ile karşılaşacaksınız. Bir maymun zinciri beni asmak için gibi, nefret Yeni yalan renk efektleri. Ne zaman pamuk iyiydi. Ben salladı ve yandı, Ben Kraliçe ve netice için öldü. Ama diğer yandan görünce, İsa sahne değiştirdi. Çirkin kınama ve benim gurur adım, Onlar vicdanım vardır diyorlar, bunlar. Gurur çözümden sonradır, Gözlerimde bir cadı bakın. Ama onun ışığını geri yüklemeniz gerekir, Ve onun parıltılı doğal cazibesini, Ama budur kalemi kabul etmek, Bana özel silahlar kullanalım.

12


Sevinç Çalhanoğlu

Mutlu Sona Karşı

Hevesim ve hamlelerim doğruca kaçarsa Bulduğu doğru yoldan Beni böyle belleme Catcott Fikirlerim yoldan çıkmak dışında ne yapabilir Yol gösteren Kuzey Yıldızının yoksunluğunda Yukarılarda dolaşır gevezelik eder, Tatsız havayı yumuşatırsam Beni bunla suçlama Broderip Vicdanımın koyu sesiyle örtüşmeyen Senin ince züppeliğini başka nasıl başımdan salarım? Turner benim kabalığımı ve kafiyeli dırdırımı bağışladı diyelim, Hardind kız çocuğu gibi ve mesafeli o tavrı takındı, Artık, Bayan Grimes gözlerini arzuyla kırpıştırmıyorsa, Flavia mahvolmuş ve yaşlanmış diyelim; Onları sevmemeyi seçmekten başka acısızdı terk edişim İç çekerek surat asmak iyi karşılanmayabilirdi Dalımdan sarkıp küçümsedim, bir maymun gibi Ve onların tüm alacasını yalanlarla süsledim Cotton’un yakışıklı zamanlarıydı; öfkelendim ve öfkelendirdim Yıldız Kraliçe yalnız benim olmalıydı, halsiz düştüm Ama Jesu mektubumu geri yolladığında fark ettim ki Hiç de göründüğü gibi değildi. Onun kahredici çirkinliği karşısında cakam söküldü, Yalan söylüyorsun dedi bilincim, yalan söylüyorsun; Gururumla uygun adım marş mümkün değildi, O sırada gözüme büsbütün cadaloz göründü. Peki sahip olduğu eski pırıltıyı yeniden kazansa, Ve kendi cazibesi içinde parlasa, Ama bu, kollarımın hareketine vesile kalemimin Her söylediğini kabul etmek demekti.

13


14


“21. Yüzyıl’da Görsel Şiir: Yeni Somut Şiir”

Söz, Yazı ve Resim arasındaki ilişki modern sonrası zamanda (21. yüzyılın mecra ağırlıklı yaşantısı, internet, televizyon vb.) kendi okuma ve yazma araçlarını yaşantımıza sokan gündelik yaşam sayesinde yepyeni bir boyuta erdi. Eskiden kentli, küçük burjuva ve Batılı sanatçının uhdesinde gibi görünen yeniden üretme ya da yerinden etme, birleştirme, koparma, yapıştırma ve sanatsal anlam üretebilme, parodi vb. gibi araçlar kitleselleşti. Çok boyutlu bu yeni okuma ve yazma etkinliği yeni edebi türleri ve yeni poetikaları da önümüze serdi.

Oysa bu yeni içindeki eski poetika, kentlileşmenin, kent yaşantısının içinde ve ona karşı fakat onun levazımını kullanarak gelişmesi ile ilgili biraz. Kimi için Batı modernleşmesinin özellikle şiir adına iki yükseltisinin Pound ve Joyce’un Weber’ce formülleştirilmiş önerilerinde gömülü, kimi için Guillaume Apollinaire’nin sayfada “gevşek bıraktığı” mısra düzeninde bu poetika; kimi için ise Rus Biçimcileri’nin “bilimsel” poetika algılarının ürünü. Sonuç ne olursa olsun, gelinen noktada Gomringer ve Augusto de Campos’un yeniden müzakereye açtığı konu, Dada’nın ya da Gerçeküstücülük’ün bile ötesinde bir noktaya ağır ağır taşındı.

“21. Yüzyıl’da Görsel Şiir: Yeni Somut Şiir” kitabı ve sergisi Chris McCabe ve Victoria Bean’in ortak yayını olarak geçtiğimiz günlerde Londra’da yayımlandı. Kitabın giriş yazısını ubuweb.com sitesinin kurucusu, şair Kenneth Goldsmith yazmış. Goldsmith’in dikkate aldığı nokta ise Somut Şiir’in Gomringer’in estetik haz ve tipografik temizlik ile dolu kentli 1950’ler dünyasından çıkıp tam tersi bir alana “kirli, pasaklı, sarkık” bir hale geldiği 1970’lere evrilmesi. Tertemiz, ince, alımlı Helvetica’nın endüstriyel tipografi tarafından evlat edilmesinden sonraki dönem. Sonrasında pasaklı, gürültülü görsel şiirler üretmeye kadar giden ve aradan geçen 20 yıl içinde “yeni toplumun kentsel-endüstriyel çevre duyarlılığına uygun yenilenmiş şiirler” olarak takdim edilen Somut Şiir’in etkisi ele alınıyor. Devamında da Henri Chopin ve Sitüasyonistler tarafından “Somut Şiir entelektüel bir mevzu olarak kaldı, ne yazık!” denilerek 1968’e gelinmesi anlatılıyor kısaca. Daktilo’nun tek bir yazı karakteri ile şiir üretilmesine izin vermesine gelen eleştiri, daha sonra buna bile kuşku ile bakan 68 ruhu da yazıda yer buluyor.

Kitapta Türkiye’den de üç şairin görsel şiirleri yer alıyor: Barış Çetinkol, Ercan y Yılmaz ve Serkan Işın. Yüze yakın şairin şiirlerinin yer aldığı kitap Southbank Center’ın desteği ile Hayward Yayınları tarafından yayımlandı. 240 sayfalık kitap shop.southbankcentre.co.uk adresinden temin edilebilir.

15


Cem Kurtuluş

Böyle Bir Şiir

[ş o f a b i k a f a m ç o k k a r ı ş ı k b i g ü n a n n e m i g ö r ü y o r u m r ü y a m d a bi gun babamı belki de böyle bi şiir yazmalı artık belki art ık dilimleri dillenmiştir onları onlarda onlarsız konuşmaya m akasladığım malları meşkte başım nasıl kırılır bekledim bunc a k o n u ş s a bof abi kafam çok karışık bi gün annemi görüyorum rüyamda bi gün babamı belki de böyle bi şiir yazmalı artık belki artık dilimleri dillenmiştir onları onlarda onlarsız konuşmaya makasladığım malları meşkte başım nasıl kırılır bekledim bunca konuşsa bof abi kafam çok karışık bi gün annemi görüyorum rüyamda bi gün babamı belki de böyle bi şiir yazmalı artık belki artık dilimleri dillenmiştir onları onlarda onlarsız konuşmaya makasladığım malları meşkte başım nasıl kırılır bekledim bunca konuşsa bo...]

‘’böyle bir şiir yazmalı belki artık dilimleri dillenmiş konuşmaya makasladığım malları meşkte başım nasıl kırılır bekledim bunca nasıl konuşur pezevenk bardakları ve duvarda orospu çocuğu marmelat kaseleri ve aşk mektubunu ilk defa o duvarda okuyan annem aynı odada, yalnızız “pardon seni de boğuyorum burda ama ölüm benim ölüm büründüğü ette kadın sofraları ve misilleri sümbül atomunda patlayası epik sunduğu selvi sunduğu kemal saçlı aşk bu otobüs garında kıyamet gençliğim ah seni bi bulsam gari geleceği bekleyebilirim. “ama nasıl da giderdir yargıç kolları terzi ve ince hayat 16


nasıl da yürür açıldığı camdan düzgün ayak hücreye, karnına düşer gibi tanrının marşında sakatat? açtığı her delikte sümbül ölümü dikiş makinesinin ve sanki her hücresinde omuzlarına konmuş bir tilki atkı ahalinin puşt da değil ölüm benim ölüm kendimi yanimdakilere yedirdiğim sofra kaşıkları sevdiceğin malları mal varlığı çocukluğun betonarme kulluğu ve keskin rüzgarında çürünesi hakikat girmeden çökertemezdim.’’

17


Melek Avcı

çok olağanım

insan yetmiyorsa kendine yeterince yetiştirememişse yani yanlış yanlış anlaşılsın bu insanın kendine bile yetişemediği manasına gelir bunu ben söylüyorum evet şu söylemeleri bırak söylemiyorsam hızlı geçiştirmekten bu hızla hızlı hızlı yamulmuşsam çekik gözlü gerçileri bırak ve az önce yaptığım manalı imgeyi dinlemek istemiyorum seni diyorsam fırsat tanımadan sıkıntıma git demişse sıkıntım sıkıntıma sıkıntım sıkıntıdan gidemiyorsa işte bunların hepsini tear here dedirttim sonunda bunu da kendime kendimi kendi numaramdan arayıp saydırdıysam açık açık yazamadığım gibi burada şimdi bütün o numaraları numaralarıyla bırak demişsem çekinmek çekilmeden gelir gevşe ve gevşe yürü bana diyorsam what did you expect ben yani melek çok acayip ama hepsi gerçek

18


beni anlıyorsunuz ya şiiri

uzun zamandır bir şey hissetmeyince bir şeye ya da birilerine bakın burada karşı demedim şahit olun karşıyı hiç kullanmadım insan çok tuhaf oluyor işte düşününce bazen sadece böyle tuhaf olası geliyor insanın tutup tutup tuhaf olası hı hı yo bence hiç garip değil mesela rüyasında insan ağladığını görüyor ya tanıdık birilerinin uyanası geliyor ya uyanamıyor gece geç yatası gelmiş çünkü korkutmayalım şimdi durup dururken kendimizi di mi yatıp yatmadığımızdan da emin değiliz emin değiliz derken de emin geliyor insanın aklına yapacak bir şey yok gelebilir diyor insan kendisine normal normaldir ama işte insan bir süre ne bileyim her şeyden elimi eteğimi çekmek istiyorum demişken yani tam vazgeçmişken anlatamadığım gibi burada bazı şeyler zor geliyor ama insan rüyasını anlatabilir pek güzel rüya bu ya hiç bitmiyor bu uzun zamandır bir şey hissetmiyorumdan daha az tutar belki ama iyi bir bahane bulamadım demekten daha kolay

19


AnketörlüFanzin / İlker Şaguj

Adınızı, soyadınızı yazın, anketimiz gizlilik esaslarını tınlamaz: Bu meseleye de böylece bir açıklık getirmiş olayım. Asıl soyadım Bal’dır; fakat baba soyadı yerine anne soyadını kullanıyorum yazarken, annem de Çerkez. Annem Çerkez olmasaydı da onun soyadını kullanacaktım.

Bir şaire âşık oldunuz mu? Olmadıysanız bile nasıl bir şeydir bu? Bir şaire âşık olmadım. Bir kadına, birilerine, âşık olmak ne kadar zor; kalmadı o âşık olunacaklardan belki de. Yakartop.

Şiirin alan savunması ne demektir? Bostan korkuluğu(?)

Halk nedir? Halkla hiç konuştunuz mu? Halk, ailesine kötü dışarıya iyi davranan babadır; kendine benzetemediği oğullarını döven baba, kendilerine benzetemediği kızlarına orospu diyen akrabalardır. Evet konuştum.

Bakkal kime denir? Mahalledeki çocukların sakız araklamasına göz yuman kişiye ben bakkal derim.

Yeni’den ne anlıyorsunuz? Geçmişe özlem duymama vesile olan şeylere yeni diyorum daha çok; kendinden öncekiyle bir çatışmaya giren şeyler de yenidir diyerek.

Dil mi, bil mi? Senin duruşuna, benim vuruşuma bağlı(?)

Saçmalayın: Bu kadar traş yeter.

20


Reşit İmrahor / Fotoğraf Hal Bu mu?

21


22


23


24


Evim y覺k覺ld覺 kap覺lara tamah ettim


26


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.