SINAİ (12)

Page 1




İÇİNDEKİLER

04

SINAİ

07

09

Girişimcilik Zirvesi

Murat ÇÖKMEZ

Teknolojik dönüşüm hedefi

Endüstrimizin perspektifi güçleniyor

İMTIYAZ SAHIBI (İAYOSB ADINA) Murat ÇÖKMEZ Yönetim Kurulu Başkanı GENEL YAYIN YÖNETMENI Seda ALKIM YAYIN KURULU Mehmet Ali FİNCAN Ali Fazıl BÖYET Cem FAYDASIÇOK M. Sinan KILIÇ Merve TORBALI Hakan HATİBOĞLU Ayla DEV YÖNETIM YERI VE İLETIŞIM Aydınlı Mah. Gazi Bulvarı 5. Sokak No: 2 - 34953 Tuzla / İSTANBUL Tel : 0 (216) 593 00 00 Faks : 0 (216) 593 00 09 www.iayosb.com sinai@iayosb.com Yayın Türü: Bölgesel Süreli Yayın

32

48

Sektöre Pimtaş rüzgârı

Tarihe yön veren dahiler

Şamil TAHMAZ

YAYINA HAZIRLAYAN

Başarı Hikâyesi

SANAYİ GAZETECİLİK Matbaacılık Reklam Prodüksiyon ve İnternet Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti Merkez; Mustafa Kemal Mah. 2127. Sokak No:14/3 Çankaya / ANKARA Tel: 0 (312) 417 11 44 Baskı : aaaaa Sınai Dergisi ile ilgili her türlü bilgi ve talep için: sinai@iayosb.com Dergide yayınlanan makalelerde, yazarlar tarafından açıklanan bilgi ve görüşlerde sorumluluk yazarlara aittir. Dört ayda bir yayımlanır.

20

28

30

36

Sporun psikolojik etkileri nelerdir?

İçine doğma

Organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri ve teknoparklar

Gümrük Birliği

Makale

Dr. Dilek TÜRKOĞLU

Makale

İktisadi Kalkınma Vakfı


05

SINAİ

16

İÇİNDEKİLER

24

Mustafa VARANK

Eyüp SÖZDİNLER

Sanayide yoğun gündem

OSB’lerin dönüşüme ihtiyacı var

Seda ALKIM Genel Yayın Yönetmeni

Değerli Okurlar; Ülkemizin kalkınmasında birinci derecede öneme sahip sanayinin, belirli bir plan çerçevesinde ve çevreye duyarlı şekilde gelişmesi için kurulan OSB’lerden biri olan İstanbul Anadolu Yakası OSB olarak, ekonomiye tüm gücümüzle katkı sunmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin öncü sanayi üslerinden biri olarak, katılımcılarımız için elverişli yatırım olanaklarının yanı sıra, çeşitli eğitim faaliyetleri, zirve, fuar katılımları ile nitelikli iş gücünün oluşmasına zemin hazırlıyoruz.

54

56

Kara kutunun icadı

Motosiklet tutkunlarına en iyi 10 rota

Seyahat

Tarihçe

42

46

52

İmar barışı uygulama esasları hakkında bilgilendirme notu

Aile şirketlerindeki 40 yönetim hatası

Bazı icatların ilginç hikâyeleri

Av. Ayşegül AKBAL

Hülya MUTLU

Makale

Sınai Dergisinin 12’nci sayısında da sektörün gündemindeki önemli konularına parantezler açarak, kültürel, tarihi ve sosyal konulara değinmeye gayret ettik. Bölgemizdeki gelişmeler, değişen hukuk mevzuatı, ekonomik analizler, sağlık gibi konularda siz değerli okuyucularımızı bilgilendirmeyi amaçladık. Ayrıca tarihte iz bırakmış başarılı insanların hikâyelerini, ilginç buluşları da sayfalarımıza taşıdık. Yeni sayımızı keyifle okumanızı temenni ediyoruz. Siz değerli okurlarımıza sağlık ve mutluluk dolu günler dileriz.


MAKALE

SINAÄ°

06


07

SINAİ

MAKALE

ENDÜSTRIMIZIN PERSPEKTIFI GÜÇLENIYOR

Murat ÇÖKMEZ İstanbul Anadolu Yakası OSB Yönetim Kurulu Başkanı

Endüstri camiası hem üretim perspektifini hem de ekonomiye sunduğu katma değeri günden güne güçlendiriyor. Nitelikli yatırım bölgelerinin başı çeken aktörleri organize sanayi bölgeleri olarak da bu katma değer üretiminde direksiyon hakimiyeti bizlerde. Sanayiciler, tedarikçiler, yatırımcılar, Ar-Ge sevdalıları ve üreten eller olarak geleceğimize umutla baktığımız yepyeni bir üretim dönemine girdik. Tuzla’nın en güçlü sanayi bölgelerinden biri olarak uyum sağlama konusunda büyük efor sarf ettiğimiz Endüstri 4.0’ı benimsiyor, yeni üretim metotlarına olan entegrasyonumuzu daha da nitelikli hale getirmeye çabalıyoruz. Her geçen gün daha fazla tesisimiz akıllı üretimden, dijitalizasyondan, nesnelerin internetinden, büyük veriden ve bulut bilişimden faydalanıyor, üretim süreçlerine bu nimetleri dahil ediyor. Nitelikli üretim için bu denli çabalarken OSB camiası adına, firmalarımıza sunulacak desteğin artmasını, üretimin

en büyük üsleri olan OSB’lerin karşılıklı istişarelerle talep ve beklentilerinin karşılanmaya devam etmesini temenni ediyoruz. İstanbul Anadolu Yakası OSB olarak sebatla artırdığımız üretimimiz, her geçen gün yenilerini portföyümüze eklediğimiz iş birliklerimiz, yükselttiğimiz Ar-Ge yatırımlarımız ve oluşturduğumuz katma değerle ekonominin omzundaki yükü hafifletiyor, sinerjiyi paydaşlarımızla kurduğumuz güçlü sacayağıyla pekiştiriyoruz. Endüstrinin gündemini titizlikle takip eden organize sanayi bölgemiz, ülkemizin en ciddi ihtiyaçlarından olan insan kaynağı ve girişimciliğe daha fazla odaklanarak vizyonunu güçlendiriyor. Özellikle insan kaynağı konusundaki genel tablo, var olan potansiyelimizi daha da güçlendirmemizi zorunlu kılıyor. Kurumlarımızın ve işletmelerimizin gizli kahramanları olarak nitelendirebileceğimiz personelimizin niteliği, geleceğimizin endüstrisini şekillendirecek ellere vereceğimiz destekle eş değer.

Ayrıca İmar Barışı hakkında da sanayicilerimizi ve misafir olan organize sanayi bölgelerimizi bilgilendirerek, sanayicilerimizin akıllarındaki soru işaretlerinin giderilmesini de amaçladık. Endüstrinin tüm katmanlarında meydana gelen irili ufaklı değişimlerle ilgili sanayicimizi bilgilendiriyoruz. Bu eğitimlere belirli aralıklarla titizlikle devam edeceğiz. Bölgesindeki iş birliği, üretim ve yatırım cazibesini güçlendirme yönünde sürdürülebilir çalışmalar yapan İstanbul Anadolu Yakası OSB ve Yönetim Kurulu olarak yeni sanayi dönemimizin, başta Türkiye için elini üretimden ve yatırımdan çekmeyen sanayicilerimize ve tüm halkımıza hayırlar getirmesini temenni ediyoruz. Üretim inadımızın ve yöntemlerimizin daha da güçleneceği yarınlar için başta bölge sanayicilerimiz olmak üzere, bu topraklarda üretim yapan tüm fedakar yatırımcıları saygıyla selamlıyorum.


BÖLGE

08

SINAİ

OSB YÖNETİMİ İSO KOMİTELERİNDE OSB’DEN KARDEŞLİK SOFRASI İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğü çalışanları, iftar yemeğinde bir araya geldi. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen iftar yemeği organizasyonunda, Ramazan ayının birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu eşliğinde, bölge çalışanları huzurlu bir iftar yaptı. OSB Bölge Müdürlüğü çalışanları, iftar organizasyonunda birbirleriyle sohbet etme imkânı da yakaladı.

MOTİVASYON ARTIRILDI İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğü çalışanları için motivasyon artırma etkinliği organize edildi. Bölge müdürlüğü bahçesinde gerçekleşen etkinlikte, yönetim kurulu ve çalışanlar bir araya gelerek konuşma, kaynaşma ve birbirlerine önerilerde bulunma fırsatı buldu.

İstanbul Anadolu Yakası OSB (İAYOSB) Yönetim ve Denetim Kurulu ile bölge sanayicileri, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meslek Komitesi seçimlerinde adeta fırtına estirdi. İstanbul’un dinamik yönetimiyle dikkat çeken sanayi bölgesi İstanbul Anadolu Yakası OSB (İAYOSB), İSO Meslek Komitesi seçimlerinde önemli bir başarı elde etmiş oldu. 6. Grup Bitkisel Gıda Ürünleri Sanayi ve 9. Grup Endüstriyel Yemek Sanayide, İstanbul Anadolu Yakası OSB ve Türkaş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çökmez yer aldı. Aynı zamanda Çökmez, İSO Disiplin Kurulu Başkan Yardımcılığına seçilen en genç üye oldu. Kibar Holdingin şirketi Assan, Koç iştiraklerinden Tat, Ülkere ait Kerevitaş ve Doğuş Gıda şirketlerinden Doğuş Çayın yer aldığı listenin

oluşturulduğu seçimde, endüstriyel yemek sektörü, tek listede birlik içerisinde seçime gitti.

Tam kadro meclis üyesi oldu 30. Grup Temizlik Ürünleri, Kozmetik ve Esans Sanayide Nazar Kimya Genel Müdürü Hakan Hatiboğlu, 36. Grup Demir Çelik ve Sıcak Hadde Ürünleri Sanayide Maf Metal Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Fincan ve Hasçelik Genel Müdürü Cem Faydasıçok, 40. Grup Genel Amaçlı Makine ve

Aksam Sanayide Hidelsan Genel Müdürü Merve Torbalı Durukan ve Erkekoğlu Genel Müdürü Mustafa Kılıç, 42. Grup Metal Yapı ve Yapı Parçaları Sanayiide Kasso Genel Müdürü M. Sinan Kılıç ve İmes Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Akar, 46. Grup Metallerin Talaşlı İşlenmesi Sanayide Dalgıç Kalıp Yönetim Kurulu Başkanı Ali Dalgıç, 52. Grup Beyaz Eşya ve Ev Aletleri Sanayide ise Akım Metal Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Böyet İstanbul Sanayi Odası Meslek Komitelerinde Meclis Üyesi olarak seçildi.

OSBÜK AKADEMİDEN “ENERJİK” TOPLANTI Organize sanayi bölgelerinin (OSB) kurumsal yapılarını güçlendirmek amacıyla OSB Üst Kuruluşu (OSBÜK) tarafından kurulan “OSB Akademisi”, OSB çalışanlarına çeşitli alanlarda verilen hizmet içi eğitimleri tek çatı altında toplarken; enerji konusunda da bir eğitim toplantısı düzenledi.

Kapasite geliştirme eğitimi OSB çalışanlarının bilgilendirilmesi amacıyla, 5627 Sayılı Enerji Verimlilik Kanunu ile Enerji Kaynaklarını ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Arttırılmasına Dair Yönetmelik gereği, OSB’lerde görevli enerji

yöneticilerinin katılımıyla, “Enerji Yöneticilerinin Kapasitelerini Geliştirmeye Yönelik Eğitim Programı” gerçekleştirdi. Ankara’da düzenlenen eğitimde, OSB temsilcilerinin merak ettiği konular hakkında detaylı bilgilendirmeler yapıldı. İstanbul Anadolu Yakası OSB’yi temsilen Elektrik Mühendisi İsmail Sever programa katılım sağladı.


09

SINAİ

BÖLGE

ESKİ BAKAN YARDIMCISI ÇELİK’TEN SÜRPRİZ ZİYARET

TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM HEDEFİ Girişimcilik Zirvesi’nde düzenlenen panelde konuşan İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez, “Firmalarımızı Ar-Ge’ye adapte etmeyi, OSB’mizin üniversitelerle ve güçlü teknoloji merkezleriyle kurduğu bağı güçlendirmeyi hedefliyoruz” dedi. Gebze Teknik Üniversitesi tarafından düzenlenen 4. Girişimcilik Zirvesi; OSB başkanlarını, sanayi camiasının önemli isimlerini ve genç girişimci adaylarını bir araya getirdi. Endüstri 4.0’ın başlatacağı yeni dönem ve sağladığı fırsatlar, teknolojik dönüşüm ile gelen değişim, bu değişimin girişimcilik ekosistemindeki yansımaları alanının öncü aktörlerinin deneyimleri ve girişimcilik hikâyeleri ışığında değerlendirildi. İki gün süren Girişimcilik Zirvesi’nde, İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez de konuşmacı olarak yer aldı. Çökmez, sanayicilerin OSB’lerden beklentileri, nitelikli istihdam için sağlanması gereken koşullar ve bölgelerin geçirmesi gereken dönüşüm süreçlerine değindi.

Başkanlar panelist oldu Zirveye Başkan Murat Çökmez’in yanı sıra, Eski hükümetin Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Rektör Prof. Dr. M. Hasan Aslan, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler, Dilovası İMES OSB

Başkanı İrfan Küçükay, Dilovası OSB Başkanı Mustafa Türker, TOSB Başkanı Ömer Burhanoğlu, Gebze OSB Başkanı Vahit Yıldırım ve Birlik OSB Başkanı Şenol Telli katıldı. OSB Başkanları, “Teknolojik Dönüşümde Organize Sanayi Bölgelerinin Rolü” konulu panelde, fikirlerini paylaştı.

Örnek bölge vizyonu Panelde söz alan İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez, “Bölgemiz, misyonunu gün geçtikçe güçlendiren yapısı, üniversite-sanayi iş birliğine tuğla koyan sinerjisi ve girişimcilik ekosistemine sunduğu artılarıyla örnek bölge vizyonuyla hareket ediyor. Firmalarımızı Ar-Ge’ye adapte etme, OSB’mizin üniversitelerle ve güçlü teknoloji merkezleriyle kurduğu bağı güçlendirme ve yükte hafif, pahada ağır üretimler gerçekleştirme hedeflerimiz arasındadır” dedi. Bu dönüşüm sürecinde hangi nitelikte çalışanlara ve nasıl kadrolara ihtiyaç olduğunu da anlatan Çökmez, Ar-Ge vadilerini gezen, firmaların inovasyon stratejileri ve yetkinlik çerçevesinde eğiten,

son teknolojileri takip ederek üretim altyapısına uyarlayan bir sanayi bölgesi olarak, firmaları vasıtasıyla katma değerli ihracatı beslediklerini kaydetti. Çökmez, ihtiyaç duyulan nitelikli istihdamı sağlamak için de istihdam ağırlıklı fuar ve eğitim toplantılarıyla hem bilinirliklerini ve endüstri camiasındaki etkinliklerini artırdıklarını hem de personeli mesleğin gereklilikleri üzerine yetkinleştirdiklerini ifade etti.

“Robotlar işsizliği artırmayacak” Başkan Çökmez, “Endüstri 4.0 dönüşümü sürecinde, kuruluşların kendilerine özel yaklaşımlarını modelleyerek, çalışanların yetkinlikleri, iş modeli, gelişim hedefleri, teknoloji ve bilgi yönetimi yol haritalarını belirlenmesi gerekiyor. Risk yönetimi, iş ve çözüm ortakları ile olan ilişkiler organize edilmeli. Robotlar işsizliği artıracak diye düşünmeyin. Dijitalleşme ile yeni iş sahaları, meslekler oluşacaktır. Akıllı fabrikalar ile insan kendi öz varlığına dönecek ve girişimci ruhları ortaya çıkacaktır” açıklamalarında bulundu.

Sık sık sanayicilerle bir araya gelerek onların sorunlarını dinleyen, çözüm önerileri sunan T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı eski Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik, İstanbul Anadolu Yakası OSB’ye ziyarette bulundu. Çelik, İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez ve OSB Bölge Müdürü Ayla Dev tarafından ağırlandı. Görüşmede, organize sanayi bölgesi ve sanayicilerin bakanlıktan beklentilerini konuşuldu.

ÖĞRENCILERDEN OSB ZIYARETI Tuzla Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri öğrencileri, İstanbul Anadolu Yakası OSB’de yer alan Erkekoğlu Pres Makine firmasına ziyarette bulundu. Firma ziyareti ardından İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğü Konferans Salonu’nda, Tuzla Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Süleyman Çetinkaya’nın sunumunu gerçekleştirdiği “Katı Atık Yönetimi” konulu bir program düzenlendi. Programa katılım sağlayan öğrenciler; ambalaj atıklarının yönetimi, atık bitkisel yağların yönetimi ve geri kazanımı, elektronik atıkların yönetimi, atık pillerin toplanması ve karbon ayak izi ve enerji verimliliği hakkında bilgi sahibi oldu.


BÖLGE

10

SINAİ

ANADOLU SOFRASI YABANCI İSTİHDAMI ANLATILDI Yabancı çalışan istihdamı üzerine yürütülmekte olan sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde, işverenlere yabancı işçi çalıştırma ve yasallaştırma süreçleri hakkında bilgi aktarıldı. İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğünde United Work tarafından verilen seminerde, yabancı işgücü ihtiyacı ve yasallaştırma süreçleri hakkında yürütülen çalışmalar anlatıldı. Programda; yabancı çalıştırma izin sürecinin e-devlet üzerinden gerçekleştirildiği belirtilerek, mevzuatta yer alan mülteci çalıştırma ile ilgili düzenlemeler ve mülteci çalışanların adaptasyonunun iyileştirilmesi gibi konular hakkında detaylı bilgi verildi.

Bölge sanayicilerini, akademisyenleri ve bürokratları düzenlediği iftar organizasyonu ile bir araya getiren İstanbul Anadolu Yakası OSB, misafirlerine Ramazan ruhunun eşlik ettiği huzurlu bir akşam geçirme fırsatı sundu. Tuzla’nın önde gelen sanayi firmalarına ev sahipliği yapan İstanbul Anadolu Yakası OSB (İAYOSB), geleneksel hale getirdiği iftar yemeği organizasyonu ile sanayicileri, bürokratları ve akademisyenleri bir araya getirdi. Ar-Ge’ye verdiği önemle öne çıkan, üniversitelerle iş birliğini farklı bir boyuta ulaştıran ve bölge katılımcılarına sağladığı avantajlarla camiadaki yerini sağlamlaştıran İstanbul Anadolu Yakası OSB, iftar yemeği organizasyonuyla; üyeleri arasındaki bağı güçlendirdi. İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde yapılan iftar yemeği, 31 Mayıs Perşembe günü Crowne Plaza İstanbul Asia Hotel’de yoğun katılımla gerçekleştirildi. İftar programına üst düzey bürokratlar, üniversite ve teknopark kurucuları, OSB ve oda başkanları, bölge sanayicileri ve aileleri ile bölge müdürlüğü

çalışanları katılım gösterdi. Programda semazen gösterisi de düzenlendi.

“Ayakları taşa değmesin”

Yükte hafif pahada ağır üretim

Başkan Çökmez, bölgelerinin büyümesinin, firmaların başarısı olduğunu belirterek, “Sanayicimizin ayağı taşa değmesin, üretimden başka bir şeyin kaygısını gütmesin diyedir verdiğimiz mücadele. Sanayicilerimizin yüklerinden arındığı, büyüme gayelerinin gerçekleştiği, katma değerli ihracatın, ekonomideki ağırlığının arttığı üretim alanında herkese kolaylıklar dilerim. İştirak eden tüm dostlarımıza ve organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki nice ramazanlarda Anadolu Soframızın etrafında birlikte olacağız” açıklamalarında bulundu. Yönetimin davetlilerle tek tek ilgilendiği iftar programında bir araya gelen sanayiciler sohbet edip hasret giderdi.

Programda yaptığı konuşmada, bölgelerinin kırmızı çizgilerine değinen İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez, “Soframıza oturan siz değerli paydaşlarımıza söylemek isteriz ki teknoloji ve inovasyon politikasını izlediğimiz yolda; firmalarımızı Ar-Ge’ye adapte etme, OSB’mizin üniversitelerle ve güçlü teknoloji merkezleriyle kurduğu bağı güçlendirmesi ile yükte hafif pahada ağır üretimler gerçekleştirmek için hayata geçirdiğimiz projelerimiz bizleri her geçen gün hedeflerimize daha çok yaklaştırıyor. Bu sebepledir ki bilimin ileriye götüren ışığı sanayimizin üzerinde doğuyor” dedi.


11

SINAİ

BÖLGE

İNSAN KAYNAKLARINA CEO BAKIŞI CEO’ların insan kaynaklarından beklentileri hakkında bilgi veren İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez, “Amacımız, çalışanların iş dünyasında daha yetkin, motivasyonu yüksek ve ilk günden değer oluşturan bireyler olarak yer almalarını sağlamaktır” dedi. Kocaeli İnsan Kaynakları Zirvesi, konusunda uzman birçok konuşmacıyı bir araya getirdi. Wellborn Luxury Hotel’de gerçekleştirilen zirvede; insan kaynaklarının psikolojisi, İnsan kaynaklarının iş hukuku ile sınavı, insan kaynakları ve yetenek yönetimi ilişkisi, performans yönetim sistemi, iş yaşamında kuşaklar ve insan kaynaklarında dijital hareketler konuları ele alındı. Zirvede, İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez de “CEO’ların İnsan Kaynakları Profesyonellerinden Beklentileri” konusunda bir konuşma yaptı.

Motivasyonu yüksek çalışanlar Günümüzde yatırımların önemli oranını insan kaynaklarının oluşturduğunu belirten Çökmez, “Pozitif iklim yaratılan kurumların iş verimliliği ve çalışan performansı son yıllarda çok arttı. Bizler, çalışanlarımıza hem yetkinliklerinin arttırılmasını sağlayan, hem de iş dünyasında fayda sağlayacak sektörlerle iç içe özel eğitimler düzenliyoruz. Amacımız, çalışanların iş dünyasında daha yetkin, motivasyonu yüksek ve ilk günden değer oluşturan bireyler olarak yer almalarını sağlamaktır” dedi.

İlk şart, doğru çalışan CEO’ların insan kaynaklarından beklediği konular hakkında bilgi veren Çökmez, yetenek kaynaklarının şirket stratejileriyle birleştirilmesi gerektiğini söyledi. Hedefe en hızlı şekilde ve güvenli yoldan gitmenin ilk şartının, söz konusu pozisyonu tam anlamıyla dolduran, tüm sorumlulukları yerine getirebilen, işini yeteneklerinin gerektirdiği şekilde kolayca halleden çalışanlar olduğunu dile getiren Çökmez, “Başarılı yetenek yönetimi için uzun vadeli şirket stratejileri ile yetenek havuzunu doğru bir eksende birleştirmek gerekiyor” diye konuştu.

Sezgilerle desteklenmeli Başkan Çökmez, “parlayanı fark etmek gerektiği”ne dikkat çekerek, “Yöneticiler, insan kaynaklarının şirkette boşalan pozisyona uygun kişiyi bulmasından ziyade, o işte parlayacak yıldızı keşfetmelerini arzu ediyor. Bir nevi geleceğin liderini işe alabilmek gibi de açıklanabilecek bu hedef için insan kaynakları süreçlerinin klasik anlayışın dışında daha gözleme dayalı, sezgilerle desteklenen bir

süreç olması gerekiyor” dedi. Oryantasyon süreci önemli Adaptasyon sürecini kolaylaştırmanın önemine de değinen Çökmez, şöyle devam etti: “İş, pozisyona uygun kişinin bulunmasıyla da bitmiyor. Bugün pek çok yöneticiye göre işe başlayan kişinin adaptasyonu beklenenden daha uzun sürede gerçekleşiyor. Bu noktada da insan kaynaklarına önemli görevler düşüyor. Oryantasyon süreçleri ve uyum etkinliklerinin şirket kültürüne yerleşmiş olması, çalışanın ortama daha kısa sürede uyum sağlayıp verimli çalışmaya başlaması açısından önemli.”

Bağ kurulmalı CEO’ların insan kaynaklarından beklediği son kritik noktanın ise “takip” olduğunu anlatan Çökmez, “Yöneticiler yeni çalışanın mutlu ve verimli çalışması için onunla sık sık bağ kurulması gerektiğini düşünüyor. Buna göre insan kaynakları, yeni başlayan çalışanla sürekli iletişim kurabilir, nasıl hissettiğini, geçen sürede neler yaptığını, neleri eksik bulduğunu, nelerden memnuniyet duyduğunu ara dönemlerde gerçekleşen görüşmelerle öğrenebilir” değerlendirmesini yaptı.

İMAR BARIŞI MERCEK ALTINDA Kocaeli ve İstanbul OSB bölge müdürleri, Makina İhtisas OSB Müdürlüğünde toplandı. Bölge müdürleri toplantısına Kocaeli Sanayi İl Müdürü İlhan Aydın, Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nilgün Fığlalı, Nuh Çimento MYO Müdürü Prof. Dr. Engin Özdemir, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü M. Ersan Aytaç katıldı. Kahvaltıyla başlayan ve OSB’nin Bölge Müdürü Yaşar Yalamanoğlu’nun bölge tanıtımını yaparak katılımcıları bilgilendirdiği toplantıya, İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürü Ayla Dev de iştirak etti. Şarık Tara unutulmadı Toplantıya katılanlar, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü M.Ersan Aytaç tarafından imar barışı ile ilgili bilgilendirildi ve soru-cevap şeklinde katılımcıların merakı giderildi. Enka Holding kurucusu Şarık Tara’nın anısına toplantının ardından Kocaeli’de eğitim öğretim alanında fark yaratan Özel Enka Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesine ziyaret gerçekleştirildi. Ayrıca program kapsamında MG Mişel Gülçiçek Uluslararası Esans Şirketi ziyaret edildi.


BÖLGE

12

SINAİ

İNSAN KAYNAKLARI TANIŞMA TOPLANTISI İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğü öncülüğünde organize edilen “İnsan Kaynakları (İK) Departmanları Tanışma Toplantısı”nda; OSB bünyesinde yer alan tüm firmaların işe alım süreçlerini yürüten insan kaynakları yetkilileri birbiriyle tanışma fırsatı buldu. Toplantıda, işveren ile iş arayan adayların buluşturulması, doğru kanala ulaşması ve neticelendirilmesi hakkında fikir alışverişi sağlandı.

BEYLERE KUAFÖR HİZMETİ İstanbul Anadolu Yakası OSB, bölge çalışanlarına sunduğu sosyal olanaklarla hizmet çıtasını yükseltiyor. OSB’de yer alan katılımcılar için, yerinde hizmet anlayışıyla kuaför dükkânı açıldı. Bölge Müdürlüğü yanında yer alan “Ali Uras Bay Kuaförü”, pazartesiden cumartesiye akşam saat 19.00’a kadar hizmet verecek.

ATIK SU EĞİTİMİ Atık suların arıtılması ve arıtma tesisinin yönetimiyle ilgili düzenlenen eğitimde; teknik personel ve firma yetkilileri konu hakkında a’dan z’ye bilgi aldı. Arıtma tesislerinde çalışan personelin atık su arıtma tesisi işletimi ve yasal prosedürleri konusunda eğitilmesi, tesislerin işletimi konusunda yetkinlik kazandırılması amacıyla İstanbul Anadolu Yakası OSB’de “Endüstriyel Atık Su Arıtma Eğitimi” düzenlendi. Arıtma tesislerinin işletilmesinden sorumlu teknik personel, atık suların arıtılması ve arıtma tesisinin yönetimi konusunda bilgi edinmek isteyen firma yetkilileri, atık suların arıtılması konularında hizmet veren firma yetkilileri, deşarj izin belgesi ve resmi prosedürleri hakkında genel bilgi almak isteyen teknik personel ve firma yetkililerinin katıldığı eğitimde, konunun uzmanları öğretici bilgiler verdi. Bir günlük eğitimin sonunda, katılımcılar sınavdan geçirildi.

Ergin Erol’un açılış konuşmasıyla başlayan program, Çevre Yönetim Müdürü Burcu Elif Çalımlı’nın “Çevre Mevzuatında Atık Su Yönetimi” konulu konuşmasıyla devam etti. Eğitim etkinliğinde ayrıca Proje Destek Müdürü Merve Yıldırım “Atık Su Arıtma Tesislerinde İş Güvenliği”, Dr. Mithat Bakoğlu “Çevre Kimyası-Temel Prosesler”, Yurt Dışı Proje Müdürü Levent Çelikkol “Atık Su Arıtma Tesislerinin İşletimi”, Teknik Servis Müdürü Murat Topaloğlu “Atık Su Arıtma Tesislerinin Bakımı” ve Ar-Ge Mühendisi Uğur Arslan “Otomasyon ve SCADA” konularında katılımcıları bilgilendirdi.

İşin mutfağındakiler anlattı

Atık su arıtma tesislerinin sağlıklı işletilebilmesi için teknik detayların verildiği, ortaya çıkabilecek problemler ve çözüm yollarının anlatıldığı etkinlikte

Ar-Ge ve İş Geliştirme Direktörü

Enine boyuna ele alındı

ayrıca, arıtma tesislerinin hatalı işletiminden kaynaklanabilecek maddi kayıpların önüne geçilmesi, arıtmadaki tasarruf kalemlerin belirlenmesi ve uygulanması, atık su arıtma tesisinde optimum miktarda kimyasal harcanması için izlenmesi gereken yollar, atık su arıtma tesislerinin yanlış işletiminden kaynaklanabilecek cezalar da ele alındı. Eğitimde anlatılan diğer konular ise atık su arıtma tesislerinde dikkat edilmesi gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, atık su arıtma tesislerinin genel ve ekipman bakımlarının yapılarak, optimum işletme koşullarının sağlanması, fiziksel, biyolojik, kimyasal ve ileri atık su arıtma tesislerinde deşarj standartlarının sağlanması için uygulanması gereken işlemler, saha uygulamalarında gerekli genel çevre kimyası bilgilendirmesi, deşarj izin belgesinin alınma süreci ve yasal prosedürler oldu.


13

SINAİ

İMAR BARIŞI MASAYA YATIRILDI Ruhsatsız konutlara ve ticarethanelere, bedel karşılığı Yapı Kayıt Belgesi veren “imar barışı” hakkında, sanayiciler bilgilendirildi. İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğünde düzenlenen toplantıya, civar OSB’lerin temsilcileri de katıldı. Konutların yanı sıra OSB’leri ve küçük sanayi sitelerini de kapsayan 7143 numaralı kanunun 16’ncı maddesi ile İmar Kanunu’na geçici bir maddeyle eklenen “imar barışı”, İstanbul Anadolu Yakası OSB’de sanayicilere detaylıca anlatıldı. İmara aykırı yaklaşık 13 milyon bağımsız yapının kayıt altına alınması, vatandaşlar ve belediyeler arasında imardan kaynaklı ortaya çıkan sorunların çözülmesini hedefleyen kanun düzenlemesi, aynı zamanda tamamı kaçak olan sanayi yapılarına önemli kazanımlar sağlıyor.

Bakanlık yetkilileri bilgilendirdi İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürlüğünde düzenlenen toplantıda bir sunum yapan

İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Sezayi Köse, konuk OSB’lerin ve firmaların temsilcilerini aydınlattı. Toplantıya, İstanbul Anadolu Yakası OSB, İstanbul Kimyacılar OSB, Birlik OSB, İstanbul Tuzla OSB, İstanbul Deri OSB ve Gebze Plastikçiler OSB’lerden gelen yetkililer, imar barışının sağlayacağı faydalar üzerine geniş bilgi edindi.

Son başvuru tarihi 31 Ekim İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Sezayi Köse, İmar mevzuatına veya ruhsata aykırı yapılara verilecek Yapı Kayıt Belgesi’yle; vatandaşların devletle ihtilaflı durumunun ortadan kaldırılacağını, imara aykırı, ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı olan

yapıların kayıt altına alınması yoluyla bu yapılara yasallık kazandırılacağını söyledi. Yapı Kayıt Belgesi’nin nasıl hesaplanacağını anlatan Köse, “Yapı Kayıt Belgesi başvuru bedeli; arsa emlak değeri ile yapı yaklaşık maliyeti toplamı üzerinden konutlarda yüzde 3, ticari kullanımlarda yüzde 5, karma kullanımlı yapılarda; konut ve ticari olarak kullanılan alanlar ayrı ayrı ve arsa payları da dikkate alınarak belirlenen katsayı ile çarpılması suretiyle hesaplanacaktır” dedi. Köse, imar barışından faydalanmak isteyenlerin Yapı Kayıt Belgesi almak için 31 Ekim 2018 tarihine kadar başvuru yapabileceğini, son ödeme tarihinin de 31 Aralık 2018 olduğunu kaydetti. Daha sonar e-devlet üzerinden başvurunun nasıl yapılacağını adım adım anlatan Köse, sanayicilerin bununla ilgili sorularını yanıtladı.

BÖLGE

BÖLGE MÜDÜRLERİ SAHADA Sanayinin kalbinin attığı İstanbul ve Kocaeli’deki OSB bölge müdürleri, GEBKİM OSB’de bir araya geldi. İlerleyen günlerde bölge müdürleri ve İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez ayrıca, Sabancı Üniversitesine de bir ziyarette bulundu. GEBKİM’de yer alan Polin Waterparks firmasının ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe, Kocaeli Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü İlhan Aydın ile Kocaeli ve İstanbul illerinde bulunan OSB’lerin bölge müdürleri katıldı. Etkinlik kapsamında Polin Waterparks Kurumsal İletişim Direktörü Şöhret Pakiş bir sunum yaptı ve firmanın üretim alanları gezildi. İstanbul Anadolu Yakası OSB Başkanı Murat Çökmez’in de katıldığı Sabancı Üniversitesi ziyaretinde ise kurumun araştırma laboratuvarları incelendi. Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezini gezen OSB temsilcileri ve üniversite yetkilileri, yeni iş birliklerine açık oldukları mesajını verdiler.


BÖLGE

14

SINAİ

BÖLGE MÜDÜRLERINE MEVZUAT EĞITIMI Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) Bölge Müdürleri Kurulu, Safranbolu’da çalışma toplantısı düzenledi. OSB Kanunu’nda ve OSB Uygulama Yönetmeliği’ndeki değişikliklerin değerlendirildiği ve uygulamanın nasıl yapılacağı konusunun gündeme alındığı toplantıya, OSBDER üyesi olan ve olmayan OSB’lerin bölge müdürleri ve sorumlu çalışanları katıldı. İstanbul Anadolu Yakası OSB Bölge Müdürü Ayla Dev’in de katılım gösterdiği iki günlük toplantıda, OSB hukuku alanında yaptıkları çalışmalar ve geniş birikimleriyle tanınan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı önceki Hukuk Müşavirleri Avukat Önder Canpolat ile Avukat Ilgın Güler, yeni mevzuat hakkında seminer verdi.

İSTİHDAM KAPILARI ARALANDI İstanbul Anadolu Yakası OSB’nin de katkılarıyla düzenlenen istihdam fuarı, yetmiş firma ve iş arayan adayları bir araya getirdi. İstihdama katkı çalışmalarını sürdüren İstanbul Anadolu Yakası OSB, Pendik Belediyesi ve Pendik İŞKUR ile “İş ve Meslek Fuarı” düzenledi. Sahil Etkinlik Alanı’nda düzenlenen istihdam fuarına, çeşitli alanlarda personel arayan yetmiş firma ve aradıkları işi bulmak amacıyla çok sayıda ziyaretçi katıldı. Bir günlük fuarda mühendisten sağlık personeline, satış ve güvenlik elemanından teknikerlere kadar birçok açık pozisyon için personel arandı.

Yüz yüze görüşme imkânı Çeşitli alanlarda faaliyet gösteren firmaların sunduğu iş fırsatlarından yararlanmak isteyen adaylar, hem yüz yüze görüşerek bilgi aldı hem de form doldurarak başvurularını yaptı.

Fuarı gezen ziyaretçiler arasında firmaları ve iş alanlarını tanımak üzere gelen öğrenciler de yer aldı. Türkiye’de istihdamın artırılması, iş olanaklarının tanıtılması, işçi ve işverenlerin buluşturulmasını amaçlayan fuar alanında, firmalar stant kurdu. Stantlarda firmalarını tanıtan ve aradıkları personelin niteliklerini anlatan firma temsilcileri, iş arayan gençlere yeni istihdam olanakları sundu.

Geniş katılım Fuarda stant açan firma ve kurumların isimleri şöyle: İstanbul Anadolu Yakası OSB, Aisin, Akplas, Arvato, Bilgin Tekstil, Birinci Otomotiv, Dalgıç Kalıp, Dekor Rulo, Esitaş, Gemak, Geta, Günak, Has Alüminyum, Kale Bağlantı, Karsac, KLÜH (Şişecam), Mefar, Mutlu Akü, Plast

Met, Politeknik, RTC Technology, Sedef Gemi, Sinerji, Suptex, Teka Puro, Termoindüksiyon, Tongün Pano, Toyotetsu, Tuna Yapı, Turkcone, Türkaş, Prıntronıcs, Alışan, Gratis, Remax, Hakmar, Şok Marketleri, Tamcam, Metro, Eylül İnsan Kaynakları, İSMEK İstanbul Meslek Edindirme Kursları, KOSGEB, Sosyal Güvenlik Kurumu Pendik, İŞKUR, Migros, Yurtiçi Kargo, Emsey Hospital, Tuğçelik Alüminyum, Buyruk Grup, Carrefoursa, Köfteci Yusuf, Ersoy Hastanesi, Pentaş, TCI Kabin İçi Sistemleri, Green Park Pendik Hotel , Ikea, Securıtas Güvenlik Hizmetleri, ISS Tesis Yönetim Hizmetleri, Meryem Bozkurt Sıtkı Pariyer Bilgi Teknolojileri, İdeal Peyzaj, Ensa Ambalaj, Tepe Savunma, G4S Güvenlik Hizmetleri, Bluecom Telekomünikasyon.


15

SINAİ

BÖLGE


RÖPORTAJ

SINAİ

16

Mustafa VARANK T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı

Röportaj: Seda ALKIM


17

SINAİ

RÖPORTAJ

BAKAN VARANK KOLLARI SIVADI

SANAYİDE YOĞUN GÜNDEM T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Bakanlığımızın imkânlarını doğru ve odaklı projelerle katma değer üretenlerin hizmetine sunacağız” dedi. Türkiye’de Ar-Ge ve inovasyon kapasitesinin artacağı, yatırımların hızlanacağı, KOBİ’lere daha çok desteğin sunulacağı yeni bir dönem başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 100 günlük icraat programı, yerli ve yüksek teknolojiyi hedefliyor. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin 100 günlük icraat programı kapsamında, sanayi ve teknoloji alanında yoğun bir çalışma dönemine girildiğini söyledi. Bu süreçte, bazı projelerin hızla tamamlanacağını, bir dizi yeni proje ve program başlatılacağı bilgisini veren Varank, Ar-Ge’den yüksek teknolojili milli ürünlere, model fabrikalardan bölgesel kalkınmaya kadar bir dizi projede hızlı yol almayı planladıklarını anlattı.

Uzay ajansı kurulacak 100 günlük icraat programı hangi alanlara dokunacak? Yapılan planlama çerçevesinde, 100 günlük süreçte Ar-Ge merkezlerinin sayısı yüzde 9 artırılarak 952’den bine, tasarım merkezlerinin sayısı yüzde 8 artırılarak 234’ten 275’e çıkarılacak. Yatırımcılara yatırım teşvik belgesi verilmesiyle ilgili tüm işlemler elektronik ortamda sağlanacak. Kullanıcılar E-TUYS kapsamında firmalar adına yetkilendirilecek. Bilim İnsanlarının Yurda Dönüş Seferberliği Programı ilan edilecek. 500 “Sanayi Doktora Programı” öğrencisi desteklenecek. Bu dönemde, “Türkiye Uzay Ajansı”na ilişkin süreç de hızlanacak. Ajansın kuruluşuna yönelik mevzuat çalışmaları tamamlanacak.

Yerli ve yüksek teknoloji İcraat programı çerçevesinde gerçekleştirilecek büyük kapsamlı projeler nelerdir, bilgi verebilir misiniz? Yerli teknoloji geliştirme projelerine ilişkin, Türksat 6A, İMECE ve MİYEG projelerinin ön tasarım ve kritik tasarım aşamaları tamamlanacak. Uzay Teknolojileri Optik Sistemler Araştırma Merkezinin (OPMER) açılışı yapılacak. Milli Termik Santral Kükürt Arıtma Sisteminin Geliştirilmesi ve Yerli-

leştirilmesi (MİLKAS) Projesi ile yerli ve milli baca gazı arıtma sistemi kuruluş aşamasına getirilecek. Medikal Metroloji Araştırma Laboratuvarı kurulumu tamamlanıp test, ölçüm ve doğrulama hizmetleri sunulmaya başlanılacak.

50 milyon liralık destek Eylem planınızda ileri teknoloji için ne tür destekler uygulanacak? Yüksek teknolojili ürünlerin yerli imkânlarla geliştirilmesi için, “Yüksek Teknoloji Destek Programları” başlatılacak. Bu kapsamda, “Tech-InvesTR Türkiye Yüksek Teknoloji-Erken Aşama Yatırım Fonu” kapsamında kurulacak fon şirketleriyle protokoller imzalanacak. Belirlenecek yüksek teknoloji platformundan her biri için 50 milyon liraya kadar destek sağlanacak. İlk kez Sanayii Yenilik Ağları Mekanizması (SAYEM) desteği çağrısı açılacak.

KOBİ’ler unutulmadı Ekonominin bel kemiği KOBİ’ler için hangi adımlar atılacak? Yerli ve milli üretim için teknoloji ve imalat sektörleri başta olmak üzere KOBİ’lere destek sağlanacak. KOSGEB Stratejik Ürün Destek Programı kapsamında başvuruda bulunan 162 proje değerlendirilecek. Yüksek teknoloji alanlarında yeni girişimcilere 360 bin liraya kadar destek verilecek. KOBİ Gelişim Destek Programı (KOBİGEL) kapsamında, 4 bin 155 imalat ve 357 yazılım sektöründen proje başvuruları sonuçlandırılacak. Yerli Makine Teçhizat Destek Programı kapsamında toplamda 100 milyon lira destek alacak yaklaşık bin işletme belirlenecek. KOBİ Tekno Yatırım Destek Programı kapsamında 139 projenin

değerlendirilme süreci tamamlanacak.

Bilişim ve bilgi güvenliği Çalışma masanızda bilişimle ilgili ne gibi projeler var? Güvenli haberleşme sistemleri olan 10 gigabit kapasiteli IP Kripto Cihazı (IPKC) ve MILSEC-4’ün geliştirilmesi tamamlanarak testleri yapılacak. Bulut bilişim ve büyük veri projesi kapsamında milli güvenli veri depolama sistemi tüm üniversitelerin ortak kullanımına sunulacak. Yerli ve milli mesajlaşma sistemi olarak tasarlanan KurumNet’in TAI, Savunma Sanayii Başkanlığı, TÜBİTAK, BİLGEM ve MAM’a kurulumu ve testleri gerçekleştirilecek.

Bölgesel kalkınma projeleri Sanayide dijital dönüşüme rehberlik edecek model fabrikalar hangi şehirlerde kurulacak? Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezi (model fabrikalar) Ankara ve Bursa’da hizmete açılacak. İzmir, Gaziantep, Mersin, Kayseri ve Konya’daki


RÖPORTAJ

18

SINAİ

model fabrikaların kurulum çalışmaları başlayacak. Bingöl İş Geliştirme Merkezi Projesi (İŞGEM) ile çeşitli büyüklükteki 22 atölye, soğuk hava deposu, yönetim binasının inşası ve tefrişat için gerekli olan ekipman ve mobilyanın tedariki, İŞGEM danışmanlık ve eğitim hizmetleri sağlanacak.

gelecek Bilişim Vadisi’nde son durum nedir? Türkiye’nin en büyük tematik teknoparkı olan 3,5 milyon metrekare alana kurulu Bilişim Vadisinin 1. etap 2. kısmı tamamlanacak. Bu kapsamda, 4 teknoloji üretim (kuluçka) merkezi ve bir kongre merkezi binaları tamamlanacak. 1. etap 2. kısım BT Sistem altyapısı kurulacak.

Mucitpark açılacak

Bilim merkezleri kurulacak

Bunlar dışında hayata geçirilecek projeler nelerdir?

Çocukları ve gençleri bilimle tanıştırmak için hangi projeler hayata geçirilecek?

Günde 120, yılda 1 milyon kişiye hizmet verecek Zemin İstanbul’un destek sözleşmesi imzalanarak proje faaliyetleri başladı. Fiziksel mekanın açılışı yapılacak. Uluslararası Organ Nakli Ağı Merkezi Projesi ile 70 ülkenin dahil olduğu iş birliği ağının merkezi İstanbul’da açılacak. Kahramanmaraş Göksun Soğuk Hava Deposu Projesi ile 3 bin ton kapasiteli “Atmosfer Kapasiteli Soğuk Hava Deposu” kurulacak. KOP Okuma Kültürünün Geliştirilmesi (KOP Okuyor) Projesi hayata geçirilecek. Bin 100 metrekare kapalı alana sahip Mucitpark Fikir ve Bilim Atölyesi’nin açılışı yapılacak.

Haliç Tersanesi Bilim Merkezi Sözleşmesi taraflarca imzalanacak. Üsküdar Bilim Merkezinin ilk aşaması olarak planetaryum ve eğitim atölyelerinin açılışı gerçekleştirilecek. Bursa Bilim Merkezi içindeki Gökmen Uzay Havacılık ve Eğitim Merkezinin açılışı yapılacak. 81 ilde 20 bin öğrenciye Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, STK’ler ve TÜBİTAK iş birliğiyle 100 Deneyap Teknoloji Atölyesi’nin kuruluş sözleşmeleri imzalanacak.

Bilişim Vadisinde sona doğru Tamamlandığında Türkiye’nin göz bebeği haline

Karasu’da temel atılacak Ceyhan, Karasu ve Karapınar’da bulunan endüstri bölgelerinde ne zaman temel atılacak? Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi Master Planı çalışması tamamlanacak. Karasu münferit

yatırım yerinde savunma sanayisine yönelik 222 hektarlık alan üzerinde üretim tesislerinin temeli atılacak. Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi içinde yer alacak yatırımcılara yer tahsisi yapılacak. Sivil ve askeri araçların test, belgelendirme ve Ar-Ge ihtiyaçlarını karşılamak üzere Kara Araçları Test Merkezi fizibilite çalışmaları tamamlanacak.

Savunma sanayi ürünleri yolda Savunma sanayinde yürütülen projeler hakkında da bilgi verir misiniz? Devam eden bazı savunma sanayisi projelerinin test işlemleri tamamlanarak teslimatlar gerçekleştirilecek. Bu kapsamda, SOM-J füzesinin teslimat öncesi F4 uçağıyla son testleri yapılacak. Hassas Güdüm Kiti-4 (HGK) Projesi’nin yer testleriyle F4 ve F16 savaş uçakları üzerinde esir taşıma testleri tamamlanacak. HGK3 Kiti’nin Hava Kuvvetleri Komutanlığına 100 adetlik ilk parti teslimatı gerçekleştirilecek. Yüksek güçlü lazer silah sistemlerinin araca takılı testleri yapılacak. Elektronik Kripto Anahtar Dağıtım Sistemi (EKADAS) Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edilecek. Silahlı insansız hava araçları (SİHA) için geliştirilen BOZOK mühimmatının son testleri gerçekleştirilecek. Harp Başlığı Raylı Sistem Dinamik Test Altyapısı (HABRAS) mühimmat patlama/delme etkinliği test altyapısı hizmete açılacak.


19

SINAİ

RÖPORTAJ


MAKALE

20

SINAİ

SPORUN PSİKOLOJİK ETKİLERİ NELERDİR? Hafif veya ılımlı yoğunlukta egzersiz, bedende iyi stres yanıtına yol açar ve ardından beyinde monoamin maddesinin salgılanmasını sağlar. Böyle bir durumda kişinin kendini daha iyi hissetmesi söz konusudur. Egzersiz ile ruh sağlığımız arasındaki bağlantının birden çok açıklaması vardır. İsterseniz buna kuram, teori de diyebilirsiniz ama “Eğer teori ise henüz tam kanıtlanmamıştır” diyemezsiniz; çünkü birden çok açıklaması olsa da sonuçtan kimsenin kuşkusu yoktur. Birden çok açıklama oluşunun nedeni, konunun iyi bilinememesinden değil, muhtemelen egzersizin birden çok yolla etkili olmasından kaynaklanmaktadır. Egzersizin psikolojik etkisi, birkaç bakış açısıyla açıklanmaktadır. Biyokimyasal varsayımlar Endorfin varsayımı Egzersiz sırasında beyin endorfin adı verilen bir kimyasal madde salgılar. Adından da anlaşılabileceği gibi doğal nitelikteki bu kimyasal madde, morfine benzer fakat morfin gibi zararlı değildir. Bu nedenle endorfinler, iyi hissettirici kimyasallar olarak adlandırılır ve özellikle emosyonu ve ağrı algılamasını düzenlediği bilinmektedir. Egzersiz yapıldığında beyin damarlarındaki kana endorfinler salgılanır. Bu endorfinler ki-

şinin emosyonel olarak kendini daha iyi hissetmesini sağlar. Başka deyişle kişinin mizacını iyileştirir. Monoamin varsayımı Diğer yandan, monoamin metabolizması yoluyla etkilenme söz konusudur. Hafif veya ılımlı yoğunlukta egzersiz, bedende iyi stres yanıtına yol açar ve ardından beyinde monoamin maddesinin salgılanmasını sağlar. Böyle bir durumda kişinin kendini daha iyi hissetmesi söz konusudur. Bugün çok iyi biliyoruz ki mizacımız, duygu durumumuz, beynimizdeki nöronal yolaklardaki (pathway) birçok kimyasal maddenin miktarındaki değişmelerle ilgilidir. Eğer beynimizde monoaminler yeterli oranda ve düzeyde değilse, depresyon, anksiyete gibi birçok duygu durumu rahatsızlığı çıkarma riskimiz artmaktadır. Bu durumda kolayca anlayabiliriz ki beyinde monoamin salgılanması, duygu durumumuz üzerinde iyileştirici bir etki yapacaktır. Antidepresan adı verdiğimiz depresyon giderici ilaçların da beyindeki bu tür kimyasal maddenin dengesini düzene sokarak

iyileştirdiği kesin olarak bilinmektedir. Görüldüğü gibi egzersiz, ilacın yaptığını doğal olarak gerçekleştirmektedir. Ancak bunu söylerken bir parantez açmak gerekir. Şöyle bir çıkarıma başvuralım. Sarımsağın tansiyon düşürücü etkisi olduğunu hepimiz biliriz. Öyleyse eğer tansiyonumuz yüksekse, bol sarımsak yemeliyiz. Bol sarımsak yiyoruz diye tansiyon ilacımızdan vazgeçersek başımızın derde gireceğinden kuşku yoktur. Çünkü sarımsağın her ne kadar tansiyon düşürücü etkisi olsa da bu etki sınırlıdır. Tansiyon ilacındaki etkili madde ise kat kat yüksektir. Öyleyse, sarımsak yememiz, tansiyonumuza ancak çok hafif durumlarda etkili olur, gerçek bir tansiyon yüksekliğinde tek başına yeterli olmaz. Yüksek tansiyonumuz varsa ilacımızı almalı, daha iyi sonuç için sarımsak yemeye de devam etmeliyiz. Egzersiz için de aynı durum geçerlidir.


21

Termojenik varsayım Egzersizin duygu durumumuzu nasıl etkileyebildiğini açıklayan üçüncü varsayım “thermogenic hipotez”dir. Bu bakış açısı, egzersizin vücut sıcaklığını etkilemesi ile ilgilidir. Egzersiz yapan herkes bilir ki egzersiz yapma esnasında vücut ısınmaktadır. Bu nedenle, hepimizce bilindiği gibi kışın soğuk bir havada otobüs bekliyorsak hareketsiz durumda üşürüz ve üşümemize engel olmak için durduğumuz yerde sıçramaya, el kol hareketleri yani egzersiz yapmaya başlar ve böylece ısınmaya çalışırız. Gene bu nedenle yeterli egzersiz yaptığımızda, fazladan üretilen ısı enerjisini atmak için terleriz. Vücut sıcaklığının artmasının terapötik etkisi eskiden beri, yüzyıllardır bilinmektedir. Soğuk ülkelerde birçok kişi sağlığa yararlı olduğu için saunaya gitmekte ve sonuçta kendini iyi hissetmektedir. Gene bilmekteyiz ki sıcak bir banyo veya sauna ile tüm bedenimiz ısınmakta ve kas gerginliğimiz azalmaktadır. Bu tür gözlemlerimizin yorucu bir günün ardından niçin uzun ve sıcak bir duş, sıcak bir banyo almak istediğimizi kolaylıkla açıklar. Egzersiz de aynı şeyi yapmaktadır. Vücudun ısınmasıyla kanda pyrogen dediğimiz kimyasallar ortaya çıkar, ardından adalelerin gevşemesi söz konusudur ve kendini iyi hissetme, dinlenme ve rahatlama ile sonuçlanır. Termogenik açıklamaya göre, egzersiz sırasında beden sıcaklığının yükselmesi, anksiyeteyi iyileştirici ve fiziksel gerginliği azaltıcı bir etkide bulunmaktadır. Fiziksel gerginlikteki azalma, beyin dalgalarındaki, reflekslerdeki ve adale gerginliğindeki değişimleri ölçerek görülebilmektedir. Biliyoruz ki birtakım pasif yöntemlerle de bedenimizi ısıtabilir ve aynen egzersiz yapmada

SINAİ

belirlediğimiz değişiklikleri sağlayabiliriz. Sıcak bir duş, hamam ve sauna, benzer etkileri ortaya çıkarır. Çünkü egzersiz bedeni ısıtır, bedenin ısınması ölçülebilir bir gevşeme etkisi ortaya çıkarır. Birçok uzman, anksiyetenin bu yolla azaltıldığını kabul etmektedir. Ancak gene de sıcak iklimlerde, sıcak yaz günlerinde, anksiyetenin azalması bir yana hatta arttığını düşünürsek, bu varsayımın her zaman geçerli olmadığını da düşünebiliriz. Psikolojik varsayımlar Buraya kadar sözü edilen üç açıklama biyokimyasal temele oturtulmuştur. Gene de egzersizin duygu durumu üzerine olumlu etkileri için biyokimyasal nedenler kadar psikolojik neden ve açıklamalar da olduğu kabul edilmelidir. Distraction varsayımı Bir alternatif açıklama distractrion varsayımıdır. Bu açıklama, tamamen başka ve daha psikolojik bir açıklama getirmektedir. Bu düşünceye göre egzersiz; zihnimizi, endişe verici düşüncelerden ve olaylardan uzaklaştırarak anksiyeteyi azaltmaktadır. Bu görüşe birtakım gözlemler sonucu ulaşılmıştır. Sakin, her zamanki ortamınızdan uzak bir yerde 20-45 dakika dinlenirseniz, kan basıncınızda düşme ve anksiyetenizde azalma ortaya çıkar. Egzersiz de zihnimizin, anksiyeteye yol açan düşüncelerden ve diğer günlük streslerden uzaklaşmasını sağlar. Bu bile kendimizi daha az anksiyeteli hissetmemiz için yeterlidir. Eğer stresli bir ortamda kalmayı sürdürürsek, anksiyetemiz daha da artacak demektir. Gerçekte bu süreç tam bir kısır döngü oluşturur. Daha anksiyeteli isek daha endişeli oluruz. Daha endişeliysek anksiyetemiz daha da artar.

MAKALE

Egzersizin görevi, işte bu kısır döngüyü bir noktada kırmak olmaktadır. Yürüyorsunuz, joging yapıyorsunuz, etrafınızdaki güzel manzarayı izliyorsunuz, kuş seslerini dinliyorsunuz. Ya da bir jimnastik salonunda kan ter içinde egzersiz yapıyorsunuz, zihniniz, otomatik olarak endişe verici düşüncelerden uzaklaşacaktır çünkü dışarıda bisiklet binerken çevremizle ilgili olacağız veya jimnastik salonunda tamamen zihnimiz jimnastiğe odaklanacaktır. Endişelerden uzak kaldığımızda, anksiyete hislerimiz de azalacaktır. Sonuç olarak bu bakış açısına göre, egzersiz, bizi sıkıntılı olduğumuz bir durumdan zihnen uzaklaşmamıza neden olmaktadır, sıkıntılı düşüncelerimizde mola vermemize imkân sağlamaktadır. Bu yolla egzersiz, zihnimizi depresyona sokucu veya anksiyete üretici düşüncelerden uzaklaştırabilir. Bizi gerginlik veren durumlardan başka yerlere götürerek en azından geçici olarak, her gün karşılaştığımız sorunlardan uzaklaştırır. Böyle bir psikolojik etkilenme, egzersizin biyokimyasal etkisiyle birleşince ortaya çıkan sonuç, egzersiz yapanın duygu durumunun iyileşmesiyle sonuçlanır. Birçok egzersiz uzmanı bu etkiyi artırmak amacıyla egzersiz sırasında, pek anlamlı olmayan birkaç sözcüğü tekrarlamayı tavsiye etmektedir. Öz etkinlik varsayımı Egzersizin duygu durumumuzu iyileştirmesi konusundaki son bir açıklama yolu, öz etkinlik (selfefficacy) varsayanıdır. En kolay söyleyişle öz etkinlik; özel bir görevi yerine getirme sonucu kazanılan güvendir. Bu bakış açısı ile spor yapmak kendimiz hakkında daha iyi düşünmemizi ve kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Harcanan zamana


MAKALE

22

SINAİ

değer faydalı bir iş yaptığımızın farkında olmamız bu duyguyu kazanmamıza yol açmaktadır. Egzersiz yaptıktan sonra kendimizi iyi hissederiz çünkü yararlı bir iş yaptığımızı, zamanımızı boşuna harcamadığımız bir iş yaptığımızı biliriz. Sağlıklı bir ruhsal yapı için her zaman ihtiyacımız olan, sahip olmamız gereken öz güven desteklenmiş olur ve duygu durumumuzun diğer yönlerine de taşınır; sonuçta bir bütün olarak kendimizi iyi hissederiz. Özet olarak söylersek, egzersizin duygu durumumuzu nasıl İyileştirdiği konusunda birçok açıklamalar getirilmiştir. Birçok araştırmacı, monoamin, termogenik ve self efficancy teorilerini daha önde görmektedir. Ancak diğer varsayımları dikkate almamak mümkün değildir ve sonuç olarak egzersizin olumlu etkilerinin birçok yollardan olduğu ve bu ayrı yolların birbirini etkilediği ve birbirinin etkisini artırdığı kabul edilmelidir. Düşmanı yok etmek için hücuma geçen bir ordu, tüm gücünü ortaya koyarak, karadan, havadan, varsa deniz yolunu kullanarak hücuma geçer. Karadan geçerken tren, kamyon, jip, bulabildiği bütün taşıtları kullanır, bazı durumlarda aynı zamanda yaya olarak da ilerler. Sonuçta düşmana karşı başarı kazanıldığında, kullanılan hangi yolun en fazla etkin olduğunu tartışmak çok anlamlı olmayabilir. Ordu amaca ulaşmak için her yolu kullanmıştır ve bu yollar birlikte kullanıldığında, tek tek toplamlarından daha fazla etkin olmuştur. Bir başka türlü ve başka örnek üzerinden düşünürsek, doğada

çoğu zaman tek yol yoktur ve doğa tek ata oynamaz, çünkü doğanın temel amacı hayatta kalmak ve nesli sürdürmektir. Bir tohumu etrafa dağıtmada sadece yağmur yeterliyken, doğada rüzgâr, böcek, kuş, birçok yöntem aynı anda kullanılır ve doğa amacına ulaşmış olur. Elbette insan organizması da bu kurala tabidir. Sonuçta amaçlanan, kişilerin egzersiz yapmanın faydalarının neler olduğunu bilmeleri ve bu bilgiye dayanarak egzersiz yapmaları, hem bedensel hem ruhsal sağlıklarını korumaları ve daha iyi düzeye yükseltmeleridir. Gerisi uzmanların konusudur, onlar araştırırlar, tartışırlar ve bir sonuca ulaşırlar; ancak bu konu işin teorisidir, bizi esas ilgilendiren ise işin pratiğidir. Yaşamlarını güç doğa koşullarında sürdürmek zorunda olan atalarımız, pratik ve pragmatik yöntemlerle yaşamanın, hayatta kalmanın, yaşamı ve nesli sürdürmenin yollarını bulmuşlardır. Bütün bunlar olurken, nasılını, nedenini, niçinini bilmek elbette işin sadece teorisini bilmek değil, aynı zamanda gerekliliğine inanmak için önemlidir. Görüldüğü gibi, bütün varsayımlar ve açıklamalar mantıklıdır ve ikna edicidir. Bir de bu açıklamaların birlikte işlev gördüğünü düşünelim. O zaman egzersizin ruh sağlığı üzerine iki yönlü olumlu etki yaptığını kolayca kavrayabiliriz. Madem ki egzersiz anksiyeteyi azaltmakta ve ruhsal durumumuzu daha iyi düzeye çıkarmakta potansiyel etkiye sahiptir, o zaman hangi

egzersizin en etkili olduğu önem kazanmaktadır.


23

SINAİ

RÖPORTAJ


RÖPORTAJ

SINAİ

24

Eyüp SÖZDİNLER Çerkezköy OSB Yönetim Kurulu Başkanı

Röportaj: Seda ALKIM


25

SINAİ

RÖPORTAJ

ÇOSB BAŞKANI SÖZDİNLER’DEN ÇARPICI TESPİT:

“OSB’LERİN DÖNÜŞÜME İHTİYACI VAR” Türkiye’nin yüz akı sanayi üslerinden Çerkezköy OSB’nin Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sözdinler, endüstriyel yüksek düzey teknolojik ürünlerin üretilmesine yönelik, OSB’lerde bir dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Milyarlarca dolarlık üretime ve ihracata imza atan, bünyesinde 37’si uluslararası yatırımcı olmak üzere 247 fabrikayı barındıran Çerkezköy OSB (OSB), Türkiye’nin en verimli üretim üslerinden biri olarak 42 yıldır faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin güçlü OSB’lerinden ÇOSB’un Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sözdinler, Sınai’ye bölge faaliyetleri hakkında bilgi verdi ve sanayi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Sözdinler, “OSB’lerimiz ağırlıklı olarak orta düzey teknoloji üretiyor. Bu anlamda endüstriyel, yüksek düzey teknolojik ürünlerin üretilmesine yönelik dönüşüme ihtiyaç duyuluyor. Bu sayede ülkemiz orta gelir tuzağından kurtulur” dedi.

A.Ş’yi 1991 yılında Çerkezköy OSB’ye taşıdık. Henateks, 1991 yılından bu yana ÇOSB’da üretim yapıyor ve yaklaşık 300 kişiyi istihdam ediyor. Dört yıl Çerkezköy OSB Yönetim Kurulunda görev yaptım. 12 Mayıs 2015 tarihinde yapılan genel kurulda oybirliğiyle ÇOSB Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildim.

Kimya yüksek mühendisi

Biz, Çerkezköy OSB Yönetim Kurulu ve sanayicileri olarak, bölgemizin sunduğu benzersiz çalışma ortamında huzur içinde, diğer sanayici dostlarımızla beraber iş yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Göreve geldiğimizdeki hedeflerimiz, sanayicilerimize en iyi hizmeti, en kaliteli ve en uygun şekilde vermekti. Bunu, bugüne kadar yaptığımıza inanıyorum, bundan sonra da aynı inançla görevimize devam edeceğiz.

Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

Kırıkkale’de 1954 yılında doğdum. İlk ve ortaokulu Kırıkkale’de, lise eğitimini İstanbul Kabataş Erkek Lisesinde tamamladım. Yüksek öğrenimimi Almanya Krefeld Yüsek Mühendislik Okulunda (Fach Hoch Schule Krefeld) Kimya Yüksek Mühendisi olarak bitirdim. Üniversite öğrenimimin ardından Türkiye’ye döndüm. Beş yıl boyunca bir şirketin genel müdürlüğünü yaptım. Almanya’da aynı okulu bitirdiğim iki arkadaşımla 1985 yılında İstanbul’da Henateksi kurduk. Henateks Boya ve Apre Sanayi Ticaret

Beraber iş yapma mutluluğu OSB başkanı olurken ortaya koyduğunuz hedefler nelerdi? Bugüne kadar imza attığınız başarıları anlatabilir misiniz?

Geniş ulaşım olanakları ÇOSB hakkında bilgi verir misiniz? Kapasitesi, istihdamı, firma sayısı ve ekonomik büyüklüğü nedir?

Herkesin bildiği üzere bölgemiz, milyarlarca dolarlık üretim ve ihracat yapan, Türkiye’nin en başarılı şirketlerinin bulunduğu seçkin bir üretim üssüdür. Bölgemiz, bünyesindeki 37’si uluslararası yatırımcı olmak üzere 247 fabrikada yaklaşık 72 bin çalışanıyla üretime katkı sunuyor. ÇOSB, yakın tarihe kadar tekstil alanında daha çok bilinmesine rağmen; kimya, plastik, lastik, kauçuk, elektrikelektronik, gıda ve özellikle son yıllarda ilaç sektöründe ciddi sayıda işletmenin yer aldığı karma bir organize sanayi bölgesi haline geldi. Bu anlamda ÇOSB, sanayicisinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, eğitimli ve tecrübeli personeli, tüm hizmetlerin “Tek Durak Ofis” mantığı ile karşılandığı modern ofisleri, insana ve doğaya saygıyı ilke edinmiş profesyonel yönetim kadrosu ile hizmet ediyor. Trakya’nın en iyi altyapısına sahip


RÖPORTAJ

26

SINAİ

itfaiye teşkilatımız, geniş araç parkımız ile altyapı ve üstyapı hizmetlerimiz ile kurulum ve gelişme aşamasındaki pek çok organize sanayi bölgesine örnek oluyoruz. Avrupa ülkelerine yakınlığımız ihracatta firmalarımıza ekstra imkânlar sunuyor. Geniş bir kara, hava, deniz, demiryolu ulaşım ve lojistik imkânlarına sahibiz. İstanbul’a yakınlığımız ve geniş ulaşım olanaklarımızla İstanbul sanayisinin gelişme hinterlandı içindeyiz.

nokta sizce ne olmalı?

Bölgemizde bir enstitü veya ÇOSB Meslek Yüksek Okulu kurmak istiyoruz. Bölgemizde yaşayan insanların faydasına sunulacak yüzme havuzu projemizin ön hazırlıklarını tamamladık, yakında uygulamaya geçireceğiz. Sürdürülebilir çevre anlayışımız çerçevesinde yaptığımız

Çevreye duyarlı OSB Bölge olarak yürüttüğünüz projeler ve çalışmalar nelerdir?

Çerkezköy OSB olarak, bölge sanayicilerine gelişmiş standartlarda altyapı hizmeti veriyoruz. Başta doğalgaz, elektrik ve su konusu olmak üzere sanayicilerimize aksatmadan hizmet vermeye devam ediyoruz. ÇOSB olarak kurmuş olduğumuz atık su arıtma tesisinde, bölgemiz işletmelerinden kaynaklanan günlük 80 bin metreküp atık su arıtılıyor. Bu arıtma tesisinde atık sulardan kaynaklanan atık çamurunu da yakacak bir tesisi kurduk. Günlük 100 ton kapasiteli bu tesisin de çevre yatırımlarımız adına çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu yatırım, çevreci bir OSB olduğumuzun en önemli göstergelerinden birisidir. Bölge müdürlüğümüzde kurduğumuz kamera izleme ve Scada sistemi kapsamında, günün her saatinde, 300’ü aşkın kamera ile bölgemizdeki gelişmeleri izliyor ve sorunlara çözüm üretiyoruz. Ayrıca firmaların elektrik, su ve doğalgaz tüketimlerini ve lokal arızaları kurduğumuz Scada sistemi kapsamında izleyip değerlendiriyoruz. Türkiye’de örnek olacak bir kampüs alanında inşa ettiğimiz Özel ÇOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, kısmen de olsa ara eleman konusunu çözme noktasında yarar sağladı. Bölgemiz fabrikalarında çalışan kişilerin çocuklarına yönelik özel bir proje olan Özel ÇOSB Kreş ve Gündüz Bakımevinin inşaatını tamamladık, kayıtlar alınmaya başlandı. 240 öğrenci kapasiteli bu hizmetimiz de örnek bir projedir.

Baraj temeli atılacak Gelecek döneme yönelik yeni projeleriniz var mı? Orta ve uzun vadede ÇOSB’un geleceği

kurma projemiz var. DSİ’den projesi çıktı. Bedeli ÇOSB tarafından karşılanacak. Kamulaştırmayı tamamladıktan sonra barajın temelini atacağız. ÇOSB’daki firmaların su ihtiyacını bu barajdan karşılayacağız. Bu projelerin yanında bir de Data Center projemiz var. Data Center projesi, tüm sanayicilerin verilerini güvenle toplayabileceği ve telekomünikasyon hizmeti alabileceği bir alan olacak. Ayrıca ülkemiz açısından önemli bir örnek olacak şekilde zihinsel engellilerin istihdamına yönelik Zihinsel Engelliler Korumalı İşyeri Merkezi-ZEKİ projemizin hazırlıklarını sürdürüyoruz. Bu projemizin uygulamasına en yakın zamanda geçmeyi planlıyoruz.

Yenilikçi üretim merkezleri OSB’lerin ülke ekonomisi ve sanayisi için önemi hakkında neler söylersiniz?

çalışmalar kuşkusuz yeterli değil. Ancak biz ÇOSB olarak yaptığımız işlemlerimizde en çok önem verdiğimiz insan hayatının ve çevrenin korunması prensibini bundan sonra da birincil önceliğimiz olarak tutmaya devam edeceğiz. Yer altı su rezervlerinin korunması amacıyla baraj

Sanayinin disipline edilmesi ve katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesinin yegane yeri OSB’lerdir. OSB’ler kendileriyle birlikte bulunduğu bölgeleri de kalkındırıyor. OSB’lerde, birbirini tamamlayıcı ve birbirinin yan ürününü teşvik eden sanayicilerin bir arada ve bir program dâhilinde üretim yapmalarıyla, üretimde verimliliğin ve kâr artışının sağlanması da mümkün hale geliyor. Sağlıklı, ucuz, güvenilir bir altyapı ve ortak sosyal tesisler kurulması, müşterek arıtma tesisleri ile çevre kirliliğinin önlenmesi de OSB’lerin varlığıyla oluyor. OSB’ler ayrıca ülkenin ekonomik yelpazesinde de önemli bir yere sahip. Organize sanayi bölgeleri sadece gelişmekte olan ülkeler için değil, aynı zamanda gelişmiş ekonomiler açısından da çok önemli. Bu kapsamda ülkemizde 50 yıldan bu yana faaliyette bulunan ve sanayileşmenin temel uygulamalarında önemli ölçüde olgunluk düzeyine


27

ulaşmış bulunan OSB’lerin, Türkiye’nin teknoloji geliştirme kapasitesine önemli katkılar yapabileceği açık. Türkiye’nin teknolojisini geliştirmesi ile birlikte yenilikçi üretimde yeterliliğinin artırılmasında OSB’lerin katkısı büyük olacak.

Önemli bir kapı aralanacak Sizce Türkiye ekonomisinin hedeflerine ulaşması için OSB’lere ne tür görevler düşüyor?

OSB’lerin ülkemizin bir gerçeği olarak ağırlıklı bir şekilde orta düzey teknolojik üretim gerçekleştirildiği alanlar olduğunu biliyoruz. Bu anlamda endüstriyel üretimin yüksek düzey teknolojik ürünlerin üretilmesine yönelik dönüşümüne ihtiyaç duyuluyor. Eğer bu gerçekleştirilirse, ülkemiz orta gelir tuzağı olarak isimlendirilen bir seviyeden daha yüksek bir seviyeye erişeceği gibi, endüstriyel üretim ve ihracat açısından hedeflere erişmek anlamında çok önemli bir kapı aralanmış olacak. Burada en büyük rol OSB’lere düşüyor.

Ucuz enerji avantajı Sanayiciler, mevzuat ile ilgili sorunlar yaşıyor mu?

Gelişen ve değişen dünyada, sanayimizin maliyet kalemleri arasında önemli bir yer tutan enerjinin çevreci ve uygun maliyetli tedariki, sanayicilerimize hem ulusal hem de uluslararası arenada önemli bir avantaj sağlayacaktır. Bu bağlamda, yenilenebilir enerji kaynaklarından sonuna kadar faydalanmak, sanayicilerimizin daha ucuz, daha temiz ve yerinde üretim nedeniyle

SINAİ

daha az kayıpla enerji üretmelerini sağlayacaktır. Enerji, sanayideki en önemli girdi maliyetlerinin başında yer alıyor. Global rekabet ortamında sanayiciler bu girdi maliyetini mümkün olduğu kadar düşük tutmak, aynı zamanda da sürdürülebilir ve kaliteli olarak temin etmek durumundalar. Her ülke kendi sanayisini korumak ve istihdam yaratmak için koruma önlemleri alıyor. Bunların başında da düşük enerji maliyetleri politikası geliyor. Talebimiz, direkt üretime dönük enerji kullanımı ve enerji verimliliği teşviklerinin artırılması. Bu anlamda özellikle sanayi ve üretime yönelik enerji fiyatlarının, üretimi destekleyecek şekilde ayarlanması önemli. Uzun vadede doğalgaza bağlı enerji politikamızın, yenilebilir enerji, güvenli nükleer enerji gibi alternatifleri de içerecek çalışmaları destekliyor, süreçlerin hızlandırılmasını bekliyoruz.

Ülkenin en büyük sorunu Nitelikli ara eleman ihtiyacının çözümü için attığınız adımlar nelerdir?

Yetişmiş, yani kalifiye eleman sıkıntısı ciddiye alınması gereken ve ilerlemeye hızla yürüyen ülkemiz için büyük bir sorundur. Biz ÇOSB olarak bu sorunu çözebilmek adına Özel ÇOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesini bundan yaklaşık altı yıl önce kurduk. Okulumuzdan yüzlerce öğrenci yetişmiş olarak mezun oldu ve bölgemizdeki fabrikalarda istihdam edilmeye başladı. Fakat bu sorun bitmeyecek, herkesin bu konuda üzerine düşeni yapması gerekiyor. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre,

RÖPORTAJ

ülkemizdeki her dört işsizden biri üniversite mezunu. Kaldı ki her üniversite mezunu yavrumuz da mezun olduğu dalda değil, hiç alakası olmayan dallarda iş bulabiliyor. Bu yüzden ailelerimizden, çocuklarına üniversite eğitimi için baskı yapmamalarını rica ediyoruz. Bizim amacımız, bu işsizler ordusuna yenilerini katmak değil, bilakis çocuklarımızın mezun olduktan sonra iş dünyamıza katılımlarını sağlamaktır. Onun için de okulumuzdan mezun olan her evladımıza da iş garantisini veriyoruz.

Örnek ve öncü yatırımlar Önümüzdeki dönem hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

ÇOSB’da üretimin aksamadan kesintisiz sürmesi ve katma değeri yüksek imalatla katılımcılarımızın sürdürülebilir rekabet güçlerini yükseltmek amacıyla eksiksiz tüm alt ve üst yapı yatırımlarına ara vermeden devam ediyoruz. Katılımcılarımızın yüksek verimli üretim yapılabilmesi için tüm teknolojik gelişmeleri takip ederek yatırım programlarımıza yön veriyoruz. Bunların yanında ÇOSB olarak en önemli işlevlerimizden biri olan sosyal sorumluluk programlarını da aksatmadan sürdürüyoruz. ÇOSB’nin kurumsallaşmış yapısı ve birikimli kadroları marifetiyle yönetim kurulunda aldığımız kararlar, onay verdiğimiz projeler zaman geçirilmeden en ekonomik şekilde hayat buluyor. Her alanda öncü olan bir organize sanayi bölgesinin yönetim kurulu olarak, ülkenin kalkınması için her zaman olduğu gibi bundan sonra da üzerimize düşen ne varsa yapmaya devam edeceğiz.


MAKALE

28

SINAİ

İÇİNE DOĞMA

Dr. Dilek TÜRKOĞLU Psikiyatrist drdilekturkoglu@gmail.com

İçe doğma hissi, zihnimizin bize bir çeşit erken uyarı sistemidir. Ancak bu düşünüldüğü gibi yaşanmamış olanlara karşı bir uyarı değil, aksine yaşanmış olanlardan, geçmiş tecrübelerden kaynaklanan bir uyarı sistemidir.

Bazı insanlar, bir olay yaşanmadan önce yaşanacak şeyin içlerine doğduğuna inanırlar. Bu tür durumlarla ilgili anlatacakları üç beş deneyimleri mutlaka vardır. Yaşanmadan önce yaşanacakların içlerine doğacağına dair inançları olan bu tür insanlar, her kötü hissettikleri durumda, sevdiklerinin iyi olup olduğunu kontrol etmeye çalışırlar. Onlar bu duruma, içine doğma, derler; biz ise anksiyete (kaygı) deriz. Kötü bir şey olacak hissi ve huzursuzluk, anksiyetenin temel belirtilerdendir.

rak bu duyguları ne kadar sık yaşıyorsak denk gelme ihtimali o kadar çoktur. Ayrıca o duygu ne kadar tanıdık ise, gerçekten kötü bir şey olduğunda, öncesinde bu duyguyu yaşamışız gibi olasılığı da o kadar artar.

Son yıllarda, olan biten pek çok şeye, mistik açıklamalar bulmak moda haline geldi. Mantıklı düşünme çabası, nerdeyse eski moda olarak görülmeye başlandı. Böyle olunca da duygularla sürüklenme, kanıtlanamayacak şeyleri gerçek gibi kabul etme eğilimleri ne yazık ki arttı.

Hastalık olsun olmasın, yaşamda her zaman düşünce tarzında mantık silsilesini takip etmemiz bizi pek çok gereksiz sıkıntıdan kurtaracaktır.

İçe doğma hissi, zihnimizin bize bir çeşit erken uyarı sistemidir. Ancak bu düşünüldüğü gibi yaşanmamış olanlara karşı bir uyarı değil, aksine yaşanmış olanlardan, geçmiş tecrübelerden kaynaklanan bir uyarı sistemidir. Zihnimiz, kendimizi korumak için çağrışımlarla bağlantılar kurar. Bilinçli tarafımız, saniyede belli bir sayıda bilgi işleyebilir ve farkında olur. Bilinçaltımızın işlediği bilgi sayısı ise çok daha fazladır. Bizim farkındalığımızın ötesinde, çok daha fazla sayıda bilgi işleme kapasitesi olan bu sistem, sürekli içeriyi ve dışarıyı tarar. Tehlike hissetmediği zamanlarda aldığı bilgileri, bilinç düzeyine taşımaz. Böylece hem güvende olup hem de ilgilenmek istediklerimizle ilgilenebiliriz.

Daha önce kötü hissetmiş olmanıza rağmen hiçbir şey olmamış olan zamanları fark etmeye çalışın. Ancak genellikle gerçekleşmemiş olaylardan sonra kaygı unutulur ve hiç yaşanmamış olduğu sanılır. Bu nedenle geçmişte not alma alışkanlığınız yoksa eğer, şimdi tuttuğunuz notlar birikip görülür hale gelene kadar; durumu “hiç kaygılanıp da boş çıktığı olmadı” diye, hatırlama riskiniz de var.

Bilinçaltımızın yaptığı bu sürekli taramalar sayesinde hepimiz, farkında olmadığımız birçok bilgiye sahip oluruz. Geçmişte kötü bir şey yaşanmışsa eğer zihnimizde, bizim olayı hatırladığımızdan çok daha fazla bilgi, çağrışım ve duygu bulunur. İçine doğma, bu çağrışımların sonucudur. Bununla birlikte, herhangi bir çağrışım olmaksızın da anksiyete durumlarında kötü bir şey olacakmış hissi yaşanır. Anksiyetede, önce kötü bir şey olacak hissi alınır, sonra üzerine senaryolar giydirilir. Anksiyeteye yatkın olanlar sebepsiz yere kötü bir şey olacak hissi yaşadığı için kimi zaman da kötü şeylerin denk geldiği olabilir. İstatistiki ola-

Anksiyeteye yatkın olan kişilerde, kötü bir şeyler olacak hissi zaten insanları yorar, üzerine eklenen örnekler de her hissin gerçekleşme potansiyeli taşıdığının sanılmasına sebep olur. Bu da bir süre sonra tükenmeye sebep olur.

Düşündüğünüz şeyin kanıtlarını ve karşı kanıtlarını not alın.

Tam zıddını, yani kötü hissetmediğiniz halde kötü şeylerin olup olmadığını da hatırlamaya çalışın. Ancak hafızanın yanılma özelliğinden dolayı, yaşanmadan önce bir şey hissedilmemiş bile olsa, kötü olay sonrasında hissedilenleri, öncesinde hissedilmiş gibi hatırlama ihtimali dene yazık ki oldukça yüksektir. Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı, hatırladıklarınızla değil, aldığınız notlara bakarak yorumlar yapın. Eğer yeterince not birikmemişse, sizi yakından tanıyanlara (yönlendirme yapmadan) yukarıdaki soruları sorun. Onların cevaplarını not alın ve notlarınızı biriktirin. İçinize sık sık kötü bir şey olacak hissi geliyorsa, diğer insanları kontrol etmeye çalışmayın, profesyonel yardım alın. İçinize ve yaşamınıza güzel şeylerin gelmesi dileğimle…


29

SINAÄ°

MAKALE


MAKALE

30

SINAİ

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ, KÜÇÜK SANAYİ SİTELERİ VE TEKNOPARKLAR Günümüzde hızlı kentleşme, çevre kirliliği, insan sağlığı gibi etkenler nedeniyle sanayi işletmelerinin birçok ülkede kentsel alanlar dışında kurulmasının teşvik edildiği bilinmektedir. OSB’lere yüklenen fonksiyonlardan biri de kentleşmenin planlı bir biçimde gelişimini sağlayacağıdır. Sanayi ve teknolojinin gelişme sürecinde sanayi tesislerinin, sektörel veya teknolojik gelişme düzeyinde üretim yaptıkları bölgeler büyük önem taşımakta ve ekonomik katma değerin artışında büyük rol oynamaktadır. Amaca uygun olarak sitelerin yer seçimi, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını yapacak finansmanın ve kadroların oluşturulması, başarının sağlanmasında ilk adımlar olmaktadır. Tüm sanayi bölge, site ve teknoparkların temel amacı, sanayi sektörünün geliştirilmesi ve mekân taleplerine yanıt verilebilmesidir. Şehirleşme ve sanayileşme ilişkilerini düzenlemek açısından da önemli bir araç konumunda olan organize sanayi bölgeleri (OSB), birçok ülkede sanayiyi, özellikle aşırı nüfusu olan sanayileşmiş yöreleri yönlendirmede “devlet politikası” olmuştur. Günümüzde hızlı kentleşme, çevre kirliliği, insan sağlığı gibi etkenler nedeniyle sanayi işletmelerinin birçok ülkede kentsel alanlar dışında kurulmasının teşvik edildiği bilinmektedir. OSB’lere yüklenen fonksiyonlardan biri de kentleş menin planlı bir biçimde gelişimini sağlayacağıdır. OSB’lerde 1984 yılında yalnızca 4 bin TL’lik harcama söz konusu iken; 1990 yılına ulaşıldığında yatırım harcamaları 77 bin TL’yi bulmakta, kümülatif harcama ise 191 bin TL’ye ulaşmıştır. 1998 yılında yapılan harcamalar 10 milyon 500 bin TL’dir ve o tarihe kadarki birikimli harcama 21 milyon TL’yi bulmaktadır. 2011 yılında 39 milyon 320 bin TL, 2016’da ise tahmini harcamanın yaklaşık 28 milyon TL olduğu ve birikimli harcamaların 666 milyon 367 bin TL’ye ulaştığı görülmektedir. Bu değerleri bugünkü fiyatlarla ele aldığımızda büyük bir kaynağın OSB’lere aktarıldığı görülmektedir. Türkiye’deki 188 OSB’nin 117’si Marmara, Ege

ve İç Anadolu Bölgesi’nde yer almaktadır (toplam OSB sayısına oranı yüzde 62). OSB alanı olarak ise bu 3 bölgenin toplam içindeki oranı yüzde 71’dir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise toplam 28 OSB bulunmaktadır (yüzde 15). Alan olarak bu 2 bölgenin toplama oranı yüzde 14,8’dir. Şehirlere ve bölgelere göre dağılımda, Marmara, İç Anadolu ve Ege Bölgeleri, OSB miktarı yüksek ilk 3 bölgedir.

Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)

arasında değişmektedir. Tesis başına katma değerler ise 152 bin 798 dolar ile 1 milyon 389 bin 604 dolar arasındadır. Burada da bölgesel dengesizlik göze çarpmaktadır. OSB’ler ve KSS’ler toplam ithalatın yüzde 12’sini, ihracatın yüzde 13’ünü yapmışlardır. Bu alanlara yapılan yatırımlar ve teşvikler göz önüne alındığında, ihracat ağırlıklı bir yapı arz etmedikleri rahatlıkla görülebilmektedir. Bugün OSB ve KSS’lerden inşaat ve proje safhasında bulunanlar ile kamulaştırmada ve altyapı aşamasında olanlar, halen üretimde olanların yüzde 26’sı kadardır. Ancak yatırımcılar artık OSB’leri tercih etmemekte, mevcut ve yapılmakta olan OSB’lerde arz fazlası görünmektedir.

Toplam Bölge Alanı

57.490 hektar

Sanayi Parsel Alanı

35.095 hektar

Toplam Parsel Sayısı

38.307 adet

Üretim Yapan Tesis Sayısı

42.882 adet

İnşaat Aşaması Tesis Sayısı

5.626 adet

Proje Aşaması Tesis Sayısı

1.054 adet

Üretime Geçme Oranı

% 59

Mevcut İstihdam

979.196 kişi

Dövme, döküm, metal ve saç işleme

% 15,60

İstihdam Kapasitesi

1.332.700 kişi

Otomotiv bakım-tamir ve yedek parça

% 16,90

Madeni eşya, makine sanayi boru vs.

% 12,70

Plastik eşya, sıhhi tesisat, boru vs.

% 11,60

Marangoz ve ahşap eşya atölyeleri

% 9,60

Tekstil, konfeksiyon, ayakkabı, deri (fason)

% 9,30

Diğerleri (yapı malz., bakır, pirinç, çelik mutfak eşyası, gemi, kimya boya)

% 24,30

Toplam

% 100

Küçük Sanayi Siteleri (KSS) KSS’ler, Türkiye genelinde 1965’ten sonra yaygınlık kazanmıştır. Devlet desteklerinin özellikle bu alanlara akıtılması önemli rol oynamıştır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesindeki Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü, KSS’lerin imar planlarına uygun olarak kurulması, üstyapı-altyapı için kredi sağlanması ve inşaatların denetlenmesi görevini yapmaktadır. İstihdam açısından ele alındığında, OSB’ler ile KSS’ler istihdam yaratıcı bir işlevi yerine getirememişlerdir. Bölgelerde kişi başına katma değer 12 bin 550 dolar ile 22 bin dolar

KSS’lerde üretimin sektörel bazda dağılımı

2016 yılı itibarıyla toplam değerler Toplam KSS sayısı

470 adet

Toplam İşyeri sayısı

105.975 adet

Toplam istihdam

596.800 kişi

Bölgesel dağılımda KSS’ler Marmara ve Ege

% 31

İç Anadolu

% 20

Akdeniz ve Karadeniz

% 31

Doğu ve Güney Doğu

% 19


31

SINAİ

Teknopark veya Teknoloji Geliştirme Merkezleri Teknopark ve teknokentlerin kurulması ve geliştirilmesi süreci, başlaması gerekenden çok daha geç olmuştur. Teknokentler üniversite bünyelerinde ele alınmış, teknoparklar ise OSB’ler kapsamında öngörülmüştü. Bilimsel ve teknolojik bilgi birikiminin araştırma sürecinden sanayiye aktarılmasında en uygun araçlar olarak saptanan teknoparklar, kurulmaya başladıkları 1995’ten bu yana bu amacı gerçekleştirmekten uzak bir görünümdedirler. Kuruluş sorunları ve kaynak yetersizliğinin yanı sıra, altyapı eksikliği de

beklenen yararları asgariye indirmiştir. Üniversite bünyesinde oluşturulan teknokentler (İTÜ, ODTÜ, Yıldız TÜ, Bilkent gibi) akademik düzeyden araştırma– geliştirme ve tasarım aşamasına ulaşamamış, üniversite-sanayi ilişkileri tüm çabalara rağmen rayına oturtulamamıştır. Üniversite-sanayi ilişkileri altyapısının kurulamamasında sanayi kuruluşlarının Ar-Ge’ye ayırdıkları payın düşüklüğü ve özgün ürün üretme potansiyelinin kullanılamaması önemli nedenler arasındadır. Üniversiteler kaynak sorunlarını aşamamış, merkezi bütçeden üniversitelere ayrılan paylar yeterli olamamıştır. Döner sermaye için yeterli projeler bulunamaması, üniversite-sa-

MAKALE

nayi koordinasyonunun yeterince kurulamamasından ve sanayicinin güvensizliğinden kaynaklanmaktadır. Sonuçta son 10 yıl içinde teknoparklar efsanesi, sanayi üretimine yönelik bir Ar-Ge potansiyelini gerçekleştirememiştir. Araştırmamızda, tarihsel gelişme süreci, kalkınma planları dönemleri esas alınarak ayrıntılı biçimde incelenmiştir. Örnek olarak da İkitelli OSB ve İstanbul Dudullu OSB incelenmiştir. Bu bölgelerin sorunları, istihdamı, kentleşme olgusu ile birlikte ortaya çıkan problemleri, sanayinin geleceği açısından önem taşımaktadır. Kaynak: TMMOB Makine

OSB, KSS ve teknokentlerin yer aldığı bölgelerde tesis maliyetleri, istihdam ve katma değerler Organize Sanayi Bölgeleri: (Ortak KSS’ler ile)

Küçük Sanayi Siteleri

Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgeleri

Yatırım maliyeti

42,2 milyar dolar

Yatırım maliyeti

11 milyar dolar

Yatırım maliyeti

0,6 milyar dolar

Katma değer

16,8 milyar dolar

Katma değer

7 milyar dolar

Katma değer

1,0 milyar dolar

İstihdam

879 bin 200 kişi

İstihdam

596 bin 800 kişi

İstihdam

27 bin 400 kişi


RÖPORTAJ

SINAİ

32

Şamil TAHMAZ Pimtaş Yönetim Kurulu Başkanı

Röportaj: Seda ALKIM


33

SINAİ

RÖPORTAJ

YELPAZESİNDE 8 BİN ÇEŞİT ÜRÜN VAR

SEKTÖRE PİMTAŞ RÜZGÂRI Sektörün uluslararası öncü kuruluşlarından Pimtaş Plastik, binlerce çeşit ürünün imalatını gerçekleştiriyor. Üretimin her aşamasında kalite kontrol uygulanırken, firmanın ürünleri 90 ülkeye ürün ihraç ediliyor. 40 yılı aşkın sanayi tecrübesiyle 60 bin metrekare kapalı alanda günde 100 ton üretim kapasitesi bulunan Pimtaş Plastik, plastik inşaat malzemelerinin yanı sıra tarım, endüstri, turizm ve diğer sektörler için 8 bin çeşit ürün üretiyor. Yaklaşık 90 ülkeye ihracat yapan firma; yenilikçi, akılcı, ilkeli ve sorumlu yaklaşımıyla yüksek standartlı kaliteyi benimsiyor. Sınai’ye bilgi veren Pimtaş Plastik İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tahmaz, “Ekonomik fiyat ve doğru nitelikteki ürünleri pazarlamayı, pazar payımızı ve rekabet gücümüzü arttırmayı, gelişen teknoloji ile sektörümüzde ulaştığımız kalite standartlarımızı, ürün ve hizmetlerimizde geliştirerek müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkartmayı hedefliyoruz” dedi. Plastik sektörü hakkında değerlendirmelerde bulunan Tahmaz, sektör çeşitlendirme, maliyet kontrol, ihracat pazarlarındaki yaklaşımı ve risk-maliyet yönetimine ilişkin konulara değindi.

Uluslararası öncü kuruluş Firmanızı tanıtır mısınız? Daha çok hangi ürünler üzerine odaklandınız? Firmamız 1977 yılında iki ortaklı olarak kuruldu. Üretime başladığımız andan itibaren boru, ek parça, küresel vana, kelebek vana, çekvalf, rakor, havuz ve tesisat teknik ekipmanları gibi plastik inşaat malzemelerinin kendine özgü tasarımını ve imalatını yapan, plastik sektöründeki uluslararası öncü kuruluşlardan biriyiz. Halen firma yönetimimiz ikinci kuşak temsilcileri tarafından yönetiliyor. Ana üretim konumuz plastik inşaat malzemeleri imalatı olmakla birlikte; tarım, endüstri, turizm ve diğer sektörlere de hizmet veren yaklaşık 8 bin çeşit ürün yelpazesine sahibiz. Firmamız, 3’ü Gebze Plastikçiler OSB’de bulunan fabrikalarımızla ve diğeri Gebze E5 Eskihisar sapağında bulunan ayrı üretim tesisimizle yıllık toplam 30 bin ton üretim kapasitesi ve 400’ü aşkın tecrübeli çalışanıyla hizmet veriyor.

hız kazandı. Yan sanayi olarak Ford ve Toyota gibi ana üretici firmaların yaklaşık 35 parçasını, Ford kamyonlarının da filtrelerini imal ediyoruz. Ayrıca skalamızda havuz, ekipmanları, arıtma tesisleri, tarım, havuz, inşaat akvaryumları, endüstriyel alanlar, proje şirketleri, su parkları yanı sıra 2016 başı itibariyle üretimine başladığımız içme suyu ve doğalgaz hatlarındaki boru ve ekipmanlar da yer alıyor. Pimtaş Plastik olarak 41 yıldır müşterilerimize daha kaliteli ürünler ve hizmetler sunabilmek için üretiyor ve her geçen yıl kendimizi yeniliyoruz.

90 ülkeye ihracat Rekabetin yoğun olduğu plastik sektöründe, sektördeki yerinizi güçlendirmek için nasıl bir yol izliyorsunuz? Bugün Pimtaş Plastik, ISO 9001 kalite yönetim sistemine ve TSE Belgesi ve pek çok uluslararası sertifikaya sahip olarak en yeni teknolojik altyapı, makine ve kalıp sistemleri ile başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye ürün ihraç ediyor. Firmamız farklı sektörlere hizmet sunmasıyla, sektörel krizlerden mümkün olduğu kadar az etkileniyor. Uluslararası yapıya sahip olmamız, yaklaşık 90 ülkeye ihracat yapmamız üzerimizdeki rekabet baskısını azaltıyor. Ayrıca yurt dışı pazarına açılmak bizi sezonsal üretimden uzaklaştırarak elimizi güçlendiriyor. Pimtaşın gücü buradan geliyor.

İş birliğinden sinerji doğuyor İhracat pazarlarınız hayli geniş. Pazarın çeşitliliği sağlamak noktasında herhangi bir destek alıyor musunuz? Sektördeki kamu ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içerisindeyiz. Bu iş birliği, destekleri ve kendi münferit çabalarımızın birleşmesiyle sinerji oluşturup, ihracat pazarlarını son noktaya kadar taşıma gayretindeyiz. Yıl içerisindeki yaklaşık 12 uluslararası fuara da katılım sağlıyoruz.

Otomotiv sanayine ürün veriyor

İnsan sağlığına duyarlı

Ürünleriniz hangi sektör tarafından tercih ediliyor? Uzmanlaştığınız bir alan var mı?

Temiz su borularında plastik malzemeye yönelik sağlık endişeleri sıklıkla gündeme getirilmeye başlandı. Bu konuda görüşleriniz nelerdir?

Üretimimizin yüzde 35’ne denk gelen ve şirketimizin son 5 yıldır otomotiv sanayisine yönelik çalışmaları

Elbette bu algıların hepsinin sebepleri var. Fakat;

TSE belgesinin sağlık standartları vardır. Bu nedenle insan sağlığına yönelik yapılan testlerden geçmek zorundadır. Tüm testlerimiz onaylı kuruluşlarda yapılıyor. Sadece Türkiye için geçerli değil, mevcut ürünlerimizin uluslararası sertifikalarını da alıyoruz. Şirketimiz bu konuda son derece duyarlıdır.

Hedef mükemmeliyet merkezi Kurmuş olduğunuz Ar-Ge Merkezi hakkında bilgi verir misiniz? Bakanlık onaylı bir Ar-Ge merkezimiz var. Yaklaşık 3 bin 500 metrekarelik bir alanı sadece bu iş için tahsis ettik. Şuan Ar-Ge merkezimizde 30 personel çalışıyor. Fiili olarak yıl içerisinde 10-25 arası Ar-Ge projesi gerçekleştiriyoruz. Asıl hedefimiz bir Ar-Ge merkezi oluşturmaktan ziyade bir mükemmeliyet merkezi kurmak. Bunun için adımları atmaya devam ediyoruz. Ar-Ge konusunda bütün çevre fabrikalarına destek ve hizmet vermeyi hedefliyoruz. Pimtaşı Ar-Ge Üssü olarak kabul edebiliriz.

Çalışanlara master imkânı İki üniversite ile anlaşmanız olduğunu biliyoruz. Eğitime yönelik destekleriniz nelerdir? Firmamız eğitime çok önem veriyor. Okan Üniversitesi ile yaptığımız anlaşmaya göre, rektörlüğe bağlı bir master programımız var. Farklı firmalarda çalışan arkadaşlarımız haftanın 3 günü gelip burada iş çıkışı işletme master derslerini alıyorlar. Bunu yapmamızdaki amaç; piyasadaki çalışan arkadaşlarımızın zaman problemlerini aşarak eğitimlerine devam etmelerini, akademik bilgisi olan ve teorik olarak da hareket eden arkadaşlarımızı bir araya getirerek beyin fırtınası oluşturmayı sağlamaktır. Şu anda bu organizasyon çok başarılı bir şekilde devam ediyor. Yapmış olduğumuz bu çalışma üniversite-sanayi iş birliğinin en güzel örneğidir. Ayrıca; Gebze Sanayi Üniversitesi adında sektörün ihtiyacı olan bölümleri bünyesinde barındıran bir üniversite kurma hedefimiz var, isim haklarını almış bulunmaktayız. Bu üniversite ile öğrencilerin iş kaygısı olmadan sektörün içerisinde yer almasını hedefliyoruz.


RÖPORTAJ

34

SINAİ

Doğruluk, dürüstlük, etik

İş güvenliğine özel önem veriyor

Gelişen teknolojiye uyum

Pimtaş Plastik olarak sosyal sorumluluk politikanız nedir?

Tesislerinizde iş güvenliğine verdiğiniz önem kapsamında aldığınız önlemler nelerdir?

Firmamız, tüm faaliyetlerinde sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ediyor ve insan haklarına saygı göstererek sürekli olarak çalışma şartlarını iyileştirme çalışmaları yürütüyor. Bu amaçla ulusal ve uluslararası yasal mevzuatın gerekliliklerini çalışanları, yöneticileri, müşterileri, tedarikçileri ve diğer paydaşları için takip ediyor. Sosyal sorumluluk prensiplerini yerine getirmek için çocuk işçi çalıştırmanın önlenmesi, zorla ve zorunlu çalışmanın önlenmesi, iş sağlığı ve güvenliği, ücretler ve ödemeler, ayrımcılığın önlenmesi, disiplin uygulamaları, çalışma saatleri gibi ilkeleri doğruluk, dürüstlük ve etik değerleri bağlı kalarak oluşturuyoruz.

Pimtaş Plastik olarak hedefimiz tüm faaliyetlerimizde, güvenli ve sağlıklı bir iş ortamı oluşturarak, olası her tür kazayı en aza indirecektir. Bu politikanın gereği olarak; iş güvenliği ve sağlığıyla ilgili kanun ve yönetmeliklere uyarak, uluslararası standartlar ışığında hareket ediyoruz. Bu konuda uzman kurumlar ile iş birliği içinde firma içinde denetimler yaptırıyoruz. Ayrıca yeni tesis, ürün ve proseslerin iş güvenliği açısından değerlendirilmesini, çalışanların katılımını sağlayarak tehlikeleri kaynağında kontrol altına almayı, kaza, acil durumda kayıpları en aza indirecek yöntemler geliştirmeyi, amaçlayan eğitimler ile çalışanlarımızı iş güvenliği konusunda eğitmeyi hedefliyoruz.

Kalite politikanız hakkında da bilgi verir misiniz? Müşteri memnuniyetini dikkate alarak, ürünlerinizin ne gibi niteliklere sahip olmasını amaçlıyorsunuz? Pimtaş; yenilikçi, akılcı, ilkeli ve sorumlu yaklaşımıyla yüksek standartlı kaliteyi benimsemiş bir kuruluştur. Hedefimiz, müşteri memnuniyeti için müşterilerin istek ve beklentilerini önceden tespit ederek karşılamaktır. Bu doğrultuda; ekonomik fiyat ve doğru nitelikteki ürünleri planlamayı, pazar payını ve rekabet gücünü artıracak önlemler almayı kendimize öncelikli hedef olarak belirledik. Ayrıca, gelişen teknolojiyle sektörümüzde ulaştığımız kalite standartlarını, ürün ve hizmetlerimizde geliştirerek müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmayı da amaçlıyoruz. Bunun yarı sıra takım ruhu anlayışını, çalışanlarımızın katıldığı eğitimlerle pekiştirerek yetkinliklerin artırılmasını; tedarikçilerimizle karşılıklı güven ve dayanışma içinde kalite seviyesini yükseltmeye gayret ediyoruz. Toplam kalite anlayışımızın bir parçası olan kalite politikasını başta üst yönetim olmak üzere tüm çalışanlarımız uygulamaktan ve kalite sisteminin etkinliğini geliştirmekten sorumludur.


35

SINAİ

RÖPORTAJ


MAKALE

36

SINAİ

GÜMRÜK BİRLİĞİ

İktisadi Kalkınma Vakfı

Türkiye-AB Gümrük Birliği, salt bir ekonomik entegrasyon modeli olmanın ötesinde, Türkiye’nin AB ile bütünleşme hedefine yönelik ortaklık ilişkisinin önemli bir aşamasını oluşturmaktadır. Türkiye ile AB arasında ortaklık ilişkisini kuran ve Gümrük Birliği’nin çerçevesini çizen 1963 tarihli Ankara Anlaşması’nın 28’inci maddesinde, ortaklığın nihai hedefi Türkiye’nin üyeliği olarak belirlenmiştir. Gümrük Birliği çerçevesi 1963 yılında Ankara Anlaşması ile çizilmiş ve 1973 yılında Katma Protokol ile ayrıntıları belirlenmiştir. Ankara Anlaşması 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Ankara Anlaşması, üç aşamalı bir bütünleşme modeli öngörmüştür.

Taraflar arasında sanayi malları ve işlenmiş tarım ürünlerinin serbest dolaşımını kapsayan Gümrük Birliği sürecinde, Türkiye, mevzuatını AB’nin gümrük ve ticaret politikalarının yanı sıra rekabet ve fikri sınaî mülkiyet haklarına ilişkin politikalarının da dâhil olduğu kapsamlı bir alanda uyumlaştırma yükümlülüğünü üstlenmiştir.

* Hazırlık dönemi Bu dönemde Türkiye’nin herhangi bir yükümlülüğü yoktur. Topluluk Türk ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Bu kapsamda, ticaret kolaylıkları sağlanmış, mali yardımlarda bulunulmuş ve krediler verilmiştir. AB, 1971 yılında bazı petrol ve tekstil ürünleri dışında Türkiye’den ithal ettiği tüm sanayi ürünlerine uyguladığı gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarını tek taraflı olarak sıfırlamıştır. * Geçiş dönemi 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol ile ikinci aşama olan geçiş döneminin koşulları, yöntemleri ve sürelerini belirlenmiştir. Türkiye, 12–22 yıllık bir takvim içinde, Birlik kaynaklı ürünlere uyguladığı gümrük vergilerini sıfırlamayı ve AB’nin üçüncü ülkelere uyguladığı ortak gümrük tarifeyi benimsemeyi üstlenmiştir.

* Son dönemi Türkiye’nin yükümlüklerini yerine getirmesiyle ile gerekli koşullar oluşmuş ve 1/95 sayılı Ortaklı Konseyi Kararı (OKK) neticesinde Gümrük Birliği tamamlanarak 1 Ocak 1996 tarihinde işlerlik kazanmıştır. Taraflar arasında sanayi malları ve işlenmiş tarım ürünlerinin serbest dolaşımını kapsayan Gümrük Birliği sürecinde, Türkiye, mevzuatını AB’nin gümrük ve ticaret politikalarının yanı sıra rekabet ve fikri sınaî mülkiyet haklarına ilişkin politikalarının da dâhil olduğu kapsamlı bir alanda uyumlaştırma yükümlülüğünü üstlenmiştir. Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği ilişkisinin modalitelerini ortaya koyan 1/95 sayılı OKK; AB’nin İç Pazar mevzuatı doğrultusunda hazırlanmıştır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye-AB Gümrük Birliği; gümrük vergilerinin, miktar kısıtlamalarının kaldırılmasını ve üçüncü ülkelere ilişkin gümrük tarifesinin uyumlaştırılmasını ifade eden geleneksel anlamdaki gümrük birliği ilişkisinden çok daha ileri bir bütünleşme çerçevesi belirlemiş ve bu tip bir ilişkinin ötesine geçen yükümlülükler içermiştir. Söz konusu yükümlülüklerin bir kısmı Gümrük Birliği’nin resmen tamamlandığı 1 Ocak 1996 tarihinde, bir kısmının ise belirlenen geçiş süresi içinde tamamlanması öngörülmüştür. 1/95 sayılı OKK’nın kapsadığı başlıca alanlar şu şekilde özetlenebilir: • Malların serbest dolaşımı: Gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarının kaldırılması ve AB Gümrük Kodu’na uyum; • Ortak Ticaret Politikası: Ortak Gümrük Tarifesi’ne (OGT) uyum, tercihli ticaret anlaşmaları, otonom rejimler;


37

• Ticarette teknik engellerin kaldırılması: Teknik mevzuat uyumu; • Yasal düzenlemeler: Fikri ve sınaî mülkiyet hakları, rekabet kuralları, kamu alımları; • Kurumsal iş birliği: Ortaklık kurumların oluşumu. Gümrük Birliği, Aralık 1999’da Türkiye’nin AB üyeliğine adaylığının teyit edilmesinden ve özellikle Aralık 2004’te gerçekleşen Zirve’de alınan müzakerelere başlama kararından sonra ayrı bir boyut kazanmıştır. Aynı zamanda, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) uluslararası ticarete ilişkin kurallarını temel alan bir yapılanma olan Gümrük Birliği, Türkiye’nin DTÖ yükümlülüklerini yerine getirmesinde de büyük avantaj sağlamıştır. Dolayısıyla, Türkiye’nin Gümrük Birliği kapsamında gerçekleştirdiği yasal ve kurumsal uyum çalışmaları, üyelik hedefi doğrultusunda bir dönüşüm süreci olarak değerlendirilmelidir. Gümrük Birliği kapsamında yürütülen uyum çalışmaları; malların serbest dolaşımı, gümrük birliği, rekabet ve dış ilişkiler gibi müktesebat konu başlıklarında Türkiye’nin önemli düzeyde ilerleme kaydetmesini sağlamıştır. Ekim 2005’te katılım müzakerelerinin başlaması ile bu başlıkların çok kısa sürede kapanması söz konusu olacaktır. Ancak bilindiği gibi, Gümrük Birliği ile ilgili müktesebat başlıklarının açılabilmesi için, öncelikle Gümrük Birliği’nden kaynaklanan ve henüz yerine getirilmeyen ahdi yükümlülüklerin tamamlanmasına yönelik çalışmaların tamamlanması gerekmektedir.

SINAİ

MAKALE

Malların serbest dolaşımı

tamamlanmıştır.

Malların serbest dolaşımı, AB müktesebatının temel bir parçasını oluşturmaktadır. Türkiye, 1 Ocak 1996 tarihi itibariyle, AB’den ithal ettiği sanayi ürünlerine uyguladığı mevcut tüm gümrük vergileri ve eş etkili tedbirleri kaldırmış, üçüncü ülkelere yönelik miktar kısıtlaması uygulamasını AB ile uyumlu hale getirmiştir. Ayrıca, beş yıllık geçiş dönemi tanınan hassas ürünler, haricinde üçüncü ülkelere karşı Birliğin OGT’sini uygulamaya başlamıştır. 1/95 sayılı OKK’nin Ek 1’inde yer alan işlenmiş tarım ürünlerinin de sanayi ve tarım payları hesaplanmış, bir

Tercihli ticaret anlaşmalarına ilişkin olarak, Türkiye’nin, EFTA, Arnavutluk, İsrail, Makedonya, Bosna-Hersek, Fas, Filistin, Gürcistan, Karadağ, Mısır, Sırbistan, Şili, Tunus, Ürdün, Morityus, Güney Kore ve Suriye ile serbest ticaret anlaşmaları (STA) bulunmaktadır. Ancak, Suriye ile yapılan anlaşma Aralık 2011’ten beri askıya alınmıştır. Öte yandan, Merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleriyle akdedilmiş olan STA’lar bu ülkelerin AB üyelikleri nedeniyle feshedilerek, söz konusu ülkelerle ticari ilişkilerin Gümrük Birliği temelinde yürütülmesine karar verilmiştir. Türkiye ayrıca Lübnan, Kosova ve Malezya ile de birer STA imzalamıştır ancak söz konusu anlaşmaların yürürlüğe girmesi için ülkelerin iç onay süreçlerinin tamamlanması beklenmektedir.

kısmı için sanayi payı hemen sıfırlanmış, bir kısmının sanayi paylarının da aşamalı olarak sıfırlanması hükme bağlanmıştır. Ortak ticaret politikası Türkiye, AB’nin Ortak Ticaret Politikası’na uyum kapsamında, üçüncü ülkelerden sanayi ürünleri ithalatında AB’nin OGT’sini uygulamayı, ithalat üzerinden alınan diğer vergi ve fonları kaldırmayı, AB’nin tercihli ve otonom ticaret rejimlerini üstlenmeyi taahhüt etmiştir. Gümrük Birliği’nin tamamlandığı 1996 yılı itibariyle Türkiye, hassas ürünler dışında ortalama yüzde 85 düzeyinde OGT uyumunu benimsemiş, 2001 yılı başından itibaren söz konusu ürünlere ilişkin indirimler de

Türkiye ayrıca birçok ülke ve ülke grubuyla STA müzakereleri yürütmeye devam etmektedir. Bu ülke ve ülke grupları şunlardır: Ukrayna, Kolombiya, Ekvator, Malezya, Moldova, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Gana, Kamerun, Seyşeller, Körfez İşbirliği Konseyi, Libya, Mercosur ve Faroe Adaları’dır. Tüm bunların yanı sıra, Türkiye; ABD, Japonya, Hindistan ve Meksika başta olmak üzere birçok ülkeye de STA müzakerelerinin başlatılmasına yönelik girişimlerde bulunmuştur. Teknik mevzuat Türkiye, malların serbest dolaşımının tam olarak sağlanabilmesi için teknik mevzuat olarak adlandırılan, ticarete konu olan ürünlere ilişkin ortak düzenleyici çerçeveyi de üstlenmeyi taahhüt etmiştir. Uyum sağlanması gereken AB teknik mevzuatı listesi ile uygulama koşul ve kuralları 2/97 sayılı OKK ile belirlenmiştir ve Türkiye’nin uyum çalışmalarını 2000 yılı sonunda tamamlaması öngörülmüştür.


MAKALE

38

SINAİ

Ancak, 1999 yılında gerçekleşen Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylığının tanınmasını takiben uyum sağlanması gereken teknik mevzuat sayısı artmıştır. AB’deki teknik mevzuatın gelişen dinamik yapısı göz önünde bulundurularak başlatılan 2/97 sayılı OKK’nin güncellenmesi yönünde bir gereksinim ortaya çıkmıştır. Teknik mevzuat temel olarak klasik ve yeni yaklaşım direktiflerinden oluşmaktadır. “Klasik yaklaşım”, piyasaya sürülecek ürünlere ilişkin çok ayrıntılı tanımlamaların yanı sıra tüm üye ülkelerin kabul etmesi gereken tip onayını içermektedir. “Yeni yaklaşım” ise, her bir ürüne ilişkin ayrıntılı kurallara uyum yerine benzer mallardan oluşan ürün gruplarına ilişkin temel gerekleri içermektedir. Temelde, kendi kendine belgelendirme ve uyumlaştırılmış standartlara uygunluk ilkesine dayanan yeni yaklaşımı, uygunluk değerlendirmesi, akreditasyon, standardizasyon ve piyasa gözetimi kurumlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla, bu yaklaşımın gerektirdiği yatay idari yapılar, önemli değişiklik gerektirmektedir. Teknik mevzuat uyumu çerçevesinde, ürünlerin asgari güvenlik koşullarına sahip olduğunu gösteren CE (European Conformity) işareti oluşturulmuştur. Bir başka deyişle CE işareti üzerine iliştirildiği ürünün insan, hayvan ve çevre açısından sağlıklı ve güvenli olduğunu gösteren bir işarettir. CE işaretini taşıyan ürünlerin AB’de serbestçe dolaşımı sağlanmaktadır. Türkiye’nin bu alanda uyum durumu ileri düzeydedir. “CE” işaretinin, 1 Ocak 2004 itibariyle Türkiye iç pazarında da kullanılması zorunlu hale getirilmiş, akreditasyon alanında da önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı 2013 Türkiye

İlerleme Raporu’nda, yasal düzenlemelerde yapılan son değişikliklerle, Türk Akreditasyon Kurumunun yapısının Avrupa akreditasyon sistemi ile daha fazla uyumlu hale getirildiği ifade edilmiştir. Söz konusu raporda ayrıca, standardizasyon konusunda, Türkiye’nin Avrupa standartlarına genel uyum oranının yüzde 99 civarında olduğu vurgulanmıştır.

rekli mevzuatı, Gümrük Birliği öncesinde yürürlüğe koymuş ve Patent Enstitüsünü 1994 yılında kurmuştur. 1995 yılında, güncelliğini yitiren Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu güncellenmiş ve AB mevzuatına yakınlaştırılmıştır. Ayrıca, Türkiye, bu alandaki birçok uluslararası sözleşmeye taraf olmuş ve yürürlüğe koymuştur. Nitekim, Türkiye, Gümrük Birliği çerçevesinde fikri mülkiyet haklarına ilişkin uluslararası anlaşmalara, bu çerçevede, örneğin, Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması’na (TRIPs) taraf olarak, DTÖ yükümlülüklerini de yerine getirmektedir. Rekabet

Fikri ve sınaî mülkiyet hakları Gümrük Birliği kapsamında tamamlanması gereken yasal düzenlemeler, malların serbest dolaşımının tam olarak sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu düzenlemeler içinde önemli bir yer tutan fikri ve sınaî haklara ilişkin mevzuatın taraflar arasında farklı düzeylerde bulunması serbest dolaşıma tarife dışı engel teşkil etmektedir. Dolayısıyla, Gümrük Birliği’nin sağlıklı işleyebilmesi için Türk mevzuatının AB mevzuatı ve uluslararası sözleşmelere uyumlu hale gelmesi gerekmektedir. 1/95 sayılı OKK çerçevesinde yürütülen çalışmalar neticesinde, Türkiye bu alandaki mevzuatını AB mevzuatına uyumlaştırmayı büyük oranda başarmıştır. Sınaî mülkiyet hakları konusunda ge-

Türkiye, Gümrük Birliği’ni oluşturan 1/95 Sayılı OKK ile rekabet kurallarına ilişkin mevzuatını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirmeyi taahhüt etmiştir. Uyum çalışmaları kapsamında, 7 Aralık 1994 tarihinde, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kabul edilmiş ve 13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunu uygulamakla sorumlu Rekabet Kurumunun karar organı olan Rekabet Kurulu da, 5 Kasım 1997 tarihinden itibaren başvuruları değerlendirmeye başlamıştır. Rekabet Kurulu, kanunun uygulanmasına ilişkin ikincil mevzuatı, AB düzenlemelerini esas alarak hazırlamaktadır. Özellikle, grup muafiyeti alanında, önemli ölçüde ikincil mevzuat kabul edilmiştir. Bu kapsamda, örneğin, dikey anlaşmalara, Ar-Ge anlaşmalarına, motorlu taşıtlar dağıtım, servis anlaşmalarına ve sigorta sektörüne ilişkin grup muafiyeti tebliğleri bulunmaktadır. Türkiye’deki rekabet düzenlemelerinin, AB’ye uyum süreci içinde ele alması gereken en önemli konularından bir diğeri


39

de devlet yardımlarıdır. Ancak, devlet yardımlarının denetimi alanında ilerleme çok sınırlıdır. 2010 yılında Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun 2010 yılında yürürlüğe girmiştir ancak devlet desteklerini izleyip denetleyen bir kurum henüz faaliyete geçmemiştir. Kamu alımları

SINAİ

Türkiye-AB Gümrük Birliği’nde Yaşanan Temel Sorunlar Günümüzde Türkiye-AB Gümrük Birliği’nde gümrük birliğinin mantığına ters düşen bazı uygulamalar bulunmaktadır. Bu başlıca sorunlar şunlardır; - Danışma ve ihtilafların çözümü mekanizması: Söz konusu mekanizma yeterince hızlı ve etkin bir şekilde işlememektedir.

1/95 sayılı OKK kapsamında, Türkiye’nin kamu alımları alanındaki AB mevzuatına uyum sağlaması hükme bağlanmış ve 1 Ocak 2003 tarihinde Kamu İhale Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Kamu ihalelerine ilişkin uygulamaları yürütecek ve şikâyetleri çözüme bağlayacak hukuki ve idari düzeyde bağımsız Kamu İhale Kurumu ise Temmuz 2002’de yayımlanan yönetmelik ile çalışmalarına başlamıştır. Ancak, kamu alımları alanında, Kamu İhale Kanunu’nun Türk teklif sahipleri lehine hükümler içermesi, kamu alımları için belirlenen eşik değerlerin AB’de öngörülen değerlerin üzerinde olması ve Kamu İhale Kanunu’nda muafiyetlerin sürmesi AB tarafından İlerleme Raporları’nda uyum eksiliği olarak değerlendirilmektedir. Kurumsal iş birliği 1/95 sayılı OKK, Gümrük Birliği’nin işleyişinin denetimi ve karşılaşılan sorunlara ortak çözümler oluşturulması hususunda etkin olacak kurumsal iş birliği modelleri oluşturulmasını hükme bağlamıştır. Bu amaca yönelik; Ortaklık Konseyi, Ortaklık Komitesi, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu ve Gümrük İş Birliği Komitesi tesis edilmiştir. Bunlara ek olarak, 1/95 sayılı OKK uyarınca, bilgi ve görüş alışverişi sağlayarak Ortaklık Konseyi’ne tavsiyelerde bulunmak ve görüş bildirmekle yükümlü olan Gümrük Birliği Ortaklık Komitesi oluşturulmuştur.

- Serbest Ticaret Anlaşmaları: Avrupa Komisyonu’nun üçüncü ülkeler ile yürüttüğü müzakere ve karar alma süreçlerine Türkiye dâhil edilmemektedir. Türkiye tercihli ticaret rejimine uyum çerçevesinde, AB’nin anlaşma imzaladığı üçüncü ülkelerle anlaşma imzalamakla yükümlüyken, bu ülkeler için böyle bir yükümlülük bulunmamaktadır. - Vize Sorunu: Türkiye ile AB arasında mallar serbest dolaşımda olurken; Gümrük Birliği içinde mallarını tanıtmak için fuarlara gitmek, ihalelere veya iş görüşmelerine katılmak, iş anlaşması imzalamak isteyen iş adamlarına vize uygulanması gümrük birliğinin ilkelerine aykırıdır. - Taşıma Kotaları: Bir yandan Türk taşımacılığına verilen kotalar ve diğer yandan taşıma faaliyetini yürüten TIR şoförlerine uygulanan vize, Gümrük Birliği’ne aykırı olarak Türkiye ile AB arasındaki malların serbest dolaşımında ciddi bir engel teşkil etmektedir.

MAKALE

Güncellenme süreci Tam üyelik perspektifinde hazırlanan Türkiye-AB Gümrük Birliği, öngörülenden çok daha uzun bir süre yürürlükte kalmış ve günümüz şartlarında birçok eksiği bulunmaktadır. Bununla birlikte AB, son yıllarda imzaladığı STA’lar kapsamında tarım, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları gibi alanlarda üçüncü ülkelerle Türkiye ile olan Gümrük Birliği’nden daha kapsamlı ticari ilişkiler yürütmektedir. AB ile olan ticari ilişkilerimizdeki mevcut asimetriyi gidermek ve küresel ticaret dinamiklerine uyum sağlamak adına Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve derinleştirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Avrupa Komisyonu ile yürütülen teknik müzakerelerin 27 Nisan 2015 tarihinde tamamlanmasının ardından, müzakerelerin çerçevesini belirleyen rapor kamuoyuna sunulmuştur. 12 Mayıs 2015 tarihinde Avrupa Komisyonunun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin yaptığı ortak açıklamada Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için müzakerelerin başlayacağı ifade edilmiştir. Bunun öncesinde 28 Mart 2014 tarihinde Avrupa Komisyonunun talebi doğrultusunda Dünya Bankası tarafından hazırlanan “AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi” başlığını taşıyan rapor yayımlanmıştır. Raporda Türkiye’nin üzerinde durduğu taşıma kotaları, vizeler ve serbest ticaret anlaşmaları konularındaki sorunlar dikkate alınarak Gümrük Birliği’nin tarım, hizmetler ve kamu alımlarına genişletilmesi önerilmiştir. Aynı şekilde Avrupa Komisyonu da bu konuda bir çalışma yaparak hazırladığı detaylı araştırmayı 21 Aralık 2016 tarihinde kamuoyuna sunmuştur.


HABER

40

SINAİ

117 MİLYARLIK SEKTÖR Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün büyüklüğü, 116,9 milyar liraya çıktı.

Stratejik sektör

ATIK YAĞDAN SABUN ÜRETTİLER Yılın girişimcisi olmak isteyen öğrencilerin ekip kurarak iş fikri geliştirdiği ve bir yıl boyunca kurdukları vergiye tabi olmayan mini şirketler vasıtasıyla ürünlerini pazarlama ve geliştirme fırsatı bulduğu yarışma sonuçlandı. Genç Başarı Eğitim Vakfının (Junior Achievement Turkey) her yıl düzenlediği “GençBizz’ Liselerarası Girişimcilik Programı’nda bu sene, atık yağdan sabun üretmeyi sağlayan bir makine üreten İzmirli lise öğrencisi birinci oldu. Yarışmada, liseli gençler iş dünyası profesyonellerinin ve girişimcilerin de için de yer aldığı Genç Başarı Gönüllülerinden mentorluk desteği aldı. 2017-2018 eğitim yılında Türkiye genelinde bu yarışma kapsamında liseli öğrenciler tarafından tam 351 şirket kuruldu. Kurulan şirketlerin 29’u yapılan elemeler sonucunda finale katılmaya hak kazandı.

Bakanlıktan destek Finale kalan projeler, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Kampusü’nde kurulan sergi alanında ürünlerini sergiledi ve jürinin karşısına çıkarak sunumlarını gerçekleştirdi. Jürinin yaptığı değerlendirme sonunda, yarışmaya İzmir’den katılan ve atık yağların çevreye verdiği zararı azaltmaya katkıda bulunmayı amaçlayan Atatürk Lisesi öğrencilerinin geliştirdiği ev tipi, atık yağdan sabun üretme makinesi birinci seçildi.

Bilgi ve İletişim Teknolojileri toplam sektör büyüklüğü Türk Lirası bazında yüzde 18,2’lik büyüme ile 2017 yılında 116,9 milyar TL’lik hacme ulaştı. Sektörün 2012 yılından bu yana büyümesi yıllık ortalama yüzde 15 olarak gerçekleşti ve bu süre boyunca sektör iki katı boyuta ulaştı. Toplam sektör büyüklüğünü oluşturan iki ana unsurdan birisi olan bilgi teknolojileri Türk Lirası bazında yüzde 18,9’luk büyüme ile 41,3 milyar liraya, iletişim teknolojileri ise yüzde 17,8’lik büyüme ile 75,6 milyar liraya yükseldi.

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Başkanı Kübra Erman Karaca, 2017 yılı “Bilgi ve İletişim Teknoloji Sektörü Pazar Verileri”ni açıkladı. Her yıl çift haneli büyüyen sektörün 2017 yılında da büyüme trendini geliştirerek devam ettirdiğini belirten Karaca, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının sanayinin katma değerini ve yüksek teknolojili ürünlerin payını arttırmak üzere başlattığı “Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı”nın ve bilişim sektörünü stratejik sektörlere dahil etmesinin önemli olduğunu söyledi.

İhracat 1.3 milyar dolar Sektörün, toplam ihracat rakamı ise dolar bazında bir önceki yıla göre yüzde 10,6 artarak 1,3 milyar dolara ulaştı. Toplam ihracatın 898 milyon dolarlık kısmı yazılımdan geldi. Yazılım ihracatı geçen yıla oranla dolar bazında yüzde 13 büyüdü. Özellikle kurdaki artış ve ihracat odaklı politikaların da desteği ile sektörün ihracatı son 3 yılda dolar bazında iki katına çıktı. Rapora göre, en fazla ihracat yüzde 63 ile Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapıldı.

ROBOTLAR ARTIK GÜNLÜK YAŞAMDA İstanbul’da düzenlenen bir konferansta, GEKA Robot tarafından yapılan robot, katılımcılara kahve ikram etti. 4. Sanayi Devrimi’yle birlikte sanayide giderek yaygınlaşan robot teknolojisi, insanların gündelik yaşamlarında daha etkin rol oynamaya başladı. Robotların sanayide ve günlük yaşantıdaki etkilerinin konuşulduğu “Robot Dünyası ve İnsan” konulu konferans, alanında uzman birçok akademisyenin katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirildi. Geliştirilen robotların insanlarla olan ve gelecekte olması öngörülen ilişkilerinin ele alındığı konferansta, Gedik Holding bünyesinde çalışmalarını sürdüren GEKA Robot ekibi tarafından yapılan robot, katılımcılara kahve servisi yaptı.

Yapay zekâya duygu da eklenecek İstanbul Gedik Üniversitesi İnsan Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İHUAM) tarafından düzenlenen konferansın açılışında konuşan İstanbul Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Gedik Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Hülya Gedik, robotların artık hayatın içinde olduğunu, bir taraftan hayatı kolaylaştırırken diğer taraftan da insanların robotlarla ilgili bir endişe taşıdığına dikkat çekti.


41

SINAÄ°

MAKALE


MAKALE

42

SINAİ

İMAR BARIŞI UYGULAMA ESASLARI HAKKINDA BİLGİLENDİRME NOTU 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Av. Ayşegül Akbal Akbal Hukuk Bürosu aakbal@akbalhukuk.com

18 Mayıs 2018 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 7143 numaralı kanunun 16. maddesi ile İmar Kanunu’na geçici bir madde eklenmiştir. Bu madde ile ülkemizdeki imara aykırı yaklaşık 13 milyon bağımsız yapının kayıt altına alınması, vatandaşlar ve belediyeler arasında imardan kaynaklı ortaya çıkan sorunların çözülmesi, bu ihtilaflar sebebi ile vatandaşların evlerine su, elektrik ve doğalgaz bağlatamayıp; kaçak kullanım yapmalarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Yasa hükmü şöyledir: “MADDE 16- 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu’na aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Kapsam dışında sayılmayan ve 31 Aralık 2017 tarihinden önce ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı biçimde yapılmış yapıların tümü için Yapı Kayıt Belgesi alınabilir.

GEÇİCİ MADDE 16- Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir.” 8 Haziran 2018 tarihinde ise Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar ile ilgili bir yönetmelik yayımlanmıştır. Söz konusu yönetmelikle ise Yapı Kayıt Belgesi müracaatına, Yapı Kayıt Belgesi bedelinin hesaplanması ve ödenmesine,

Yapı Kayıt Belgesi verilen Hazineye ait taşınmazların satışına, Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmeyecek yapılar ile bu belgenin düzenlenmesi safhasında yalan beyanda bulunanlar hakkında yapılacak işlemlere ilişkin hususlar açıklanmıştır. İşbu bilgi notu ile imar barışı hükümlerinin değerlendirilmesi, imar mevzuatına veya ruhsata aykırı yapılara verilecek Yapı Kayıt Belgesi ile vatandaşın devletle ihtilaflı durumunu ortadan kaldırarak, imara aykırı, ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı olan yapıların kayıt altına alınması yoluyla bu yapılara yasallık kazandırarak imar sorunlarının çözülmesine yönelik adımların esaslarına değinilecektir. a) Genel bilgiler Yapı Kayıt Belgesi’nin alınabilmesi için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar; 1) Yapının 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış olması 2) Başvurunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara yapılması 3) Başvurunun 31 Ekim 2018 tarihine kadar yapılması 4) Kayıt bedelinin 31 Aralık 2018 tarihine kadar ödenmesi Bu koşullar sağlandığı takdirde “Yapı Kayıt Belgesi” başvurusu yapılabilecektir. Ancak yukarıda sayılan koşullar sağlandığı halde “imar barışı” kapsamına alınmayan yapılar vardır. Bu yapılar; •Boğaziçi Sahil Şeridi ve öngörünüm bölgesi, • Üçüncü kişilere ait özel mülkiyete konu taşınmazlar, • İstanbul Tarihi Yarımada, Sultanahmet ve Süleymaniye çevresi ile Gelibolu Tarihi Alanı’nda belirlenen yerler, • Sosyal donatı olarak belirlenmiş ve Maliye Bakanlığınca aynı amaçla değerlendi-


43

rilmek üzere ilgili kurumlara tahsis edilmiş Hazineye ait taşınmazlar üzerindeki yapılar kapsam dahilinde değillerdir. Kapsam dışında sayılmayan ve 31 Aralık 2017 tarihinden önce ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı biçimde yapılmış yapıların tümü için Yapı Kayıt Belgesi alınabilir. Alınacak bu Yapı Kayıt Belgesi’nin kullanım alanları birden fazladır; • Yıkım endişesi olmadan iskân hakkı sağlar, iskân belgesi olarak da sayılabilir. • Yapıya su, elektrik, doğalgaz bağlatma hakkı verir. • Kat mülkiyeti tesisi ve tapuda cins değişikliği sağlar. Buna kullanım maksadı değişiklikleri de dahildir. • İmar Kanunu kapsamında alınmış yıkım kararları ile tahsis edilemeyen idari para cezalarının iptalini sağlar. • Hazine ve belediye mülkünde olan yerlerin satın alınabilmesini sağlar. Yeni Kayıt Belgesi verilmiş bu yapılar hakkında daha önceden İmar Kanunu’na göre yıkım kararı verilmiş olması, idari para cezası kesilmiş olması halinde; Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir. Elektrik, su, doğalgaz aboneliklerinin bu yapılara bağlanabilirliği konusunda; “Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir. Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, talep halinde ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilir.” Kat mülkiyetine geçilmesinin koşulları ve ödenmesi gereken miktarın değişikliği hakkında; Yapı ruhsatı alıp da yapı kullanma izin belgesi almamış veya yapı ruhsatı bulunmayan yapılarda, Yapı Kayıt Belgesi ile maliklerin tamamının muvafakatinin bulunması ve imar planlarında umumi hizmet alanlarına denk gelen alanların terk edilmesi halinde,

SINAİ

yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilir. Bu durumda, ikinci fıkrada belirtilen bedelin iki katı ödenir. Yapının Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde; Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların, Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlar Bakanlığa tahsis edilir. Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine taşınmazlar Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır. Bu durumda elde edilen gelirler bu maddenin ikinci fıkrasına göre genel bütçeye gelir kaydedilir. Ayrıca bu gelirler hakkında 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5’inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Yapının belediyelere ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde; Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların belediyelere ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine bedeli ilgili belediyesine ödenmek kaydıyla taşınmazlar rayiç bedel üzerinden belediyelerce doğrudan satılır. Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlar için Yapı Kayıt Belgesi alınamamaktadır. b) Yapı Kayıt Belgesi bedelinin hesaplanması “Yapının bulunduğu arsanın 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na göre belirlenen emlak vergi değeri ile yapının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen yaklaşık maliyet bedelinin toplamı üzerinden konutlarda yüzde üç, ticari kullanımlarda yüzde beş oranında alınacak kayıt bedeli başvuru sahibi tarafından genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilmek üzere merkez muhasebe birimi hesabına yatırılır. 6306 sayılı kanun kapsamında kullanılmak üzere kaydedilen gelirler karşılığı Bakanlık bütçesine ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu ödenek, dönüşüm projeleri özel hesabına akta-

MAKALE

rılarak kullanılır. Kayıt bedeline ilişkin oranı iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar azaltmaya, yapının niteliğine ve bölgelere göre kademelendirmeye, ayrıca başvuru ve ödeme süresini bir yıla kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.” Geçici 16. maddenin 2. fıkrasında başvuru bedelinin hangi esaslara göre belirleneceğinden bahsetmiş olup, Yapı Kayıt Belgesi başvuru bedeli; konutlarda yüzde üç, ticari kullanımlarda yüzde beş, karma kullanımlı yapılarda; konut ve ticari olarak kullanılan alanlar ayrı ayrı ve arsa payları da dikkate alınarak belirlenen katsayı ile çarpılması suretiyle hesaplanacaktır. Yapı bedeli; • Tarımsal amaçlı basit binalar için: 200 TL/metrekare • 1-2 katlı binalar ve basit sanayi yapıları için: 600 TL/metrekare • 3-7 katlı binalar ve entegre sanayi yapıları için: 1000 TL/metrekare • 8 ve daha yüksek katlı binalar için: 1600 TL metrekare • Villalar, alışveriş merkezleri, hastaneler, oteller vb. yapılar için: 2000 TL/metrekare Arsa bedeli için ise; • Emlak Vergisi Kanunu’na göre belirlenen emlak vergi değeri dikkate alınarak hesaplanacaktır. c) Başvuruların nereye ve nasıl yapılacağı Yapı Kayıt Belgesi için başvurular kurum ve kuruluşlara yapılabileceği gibi e-devlet sistemi üzerinden de yapılarak, yine aynı sistem üzerinden takip edilebilecektir. Başvuru, yapı maliklerinden herhangi birisi tarafından yapılabileceği gibi, vekalet verilen bir başkası tarafından da yapılabilecektir. Başvurunun kurum ve kuruluşlara yapılması durumunda, Yapı Kayıt Belgesi formu başvuru sahibinin beyanına göre eksiksiz olarak doldurulur, bedelin yatırılması sağlanır, Yapı Kayıt Belgesi formu sistem üzerinden onaylanmak üzere müdürlüğe gönderilir ve müdürlükçe onaylandıktan sonra bir örneği talepte bulunan kişiye verilir. Başvurunun e-devlet üzerinden yapılması


MAKALE

44

SINAİ

durumunda ise, Yapı Kayıt Belgesi formunun eksiksiz olarak doldurulmasından ve bedelinin yatırılmasından sonra, Yapı Kayıt Sistemi tarafından oluşturulan Yapı Kayıt Belgesi talepte bulunan kişi tarafından e-devlet üzerinden alınır. E-devlet üzerinden müracaat ederken yanlış bir beyanda bulunulması durumunda, 24 saat içinde sistem üzerinden yanlışın düzenlenme imkanı bulunmaktadır. 24 saatten sonra başvuru sisteme kaydolduğundan, düzenlenme imkanı şimdilik bulunmamaktadır. Başvurunun reddedilmesi halinde ise yatırılan harç bedelinin iadesi mümkün değildir. İmar barışının TCK 184. maddenin uygulanmasına etkisi 5237 sayılı TCK madde 184; imar kirliliğine neden olma (1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır. (5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. (6) (Ek: 29/6/2005-5377/21 md.) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yukarıdaki maddesine göre; 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarda, yapı ruhsatı olmadan başlatılan inşaatlarda

elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına veya iskân belgesi alınmamış binalarda herhangi bir endüstriyel faaliyetin yapılmasına müsaade eden kişiler cezalandırılmaz. Buna göre, yukarıda belirtilen durumlar dolayısıyla 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılan yapılar için Yapı Kayıt Belgesi alınmasına gerek yoktur. 12 Ekim 2004 tarihinden sonra yapılan yapılarda ise, cezanın düşmesi için Yapı Kayıt Belgesi alınmalıdır. Yapı Kayıt Belgesi alındığında ve bu belge mahkemeye sunulduğunda ceza düşer, yapı ruhsatlanmış veya iskan izni almış gibi hüküm doğurur. d) Yürürlükte olan diğer imar affı yasaları 1. 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Bu Kanunun amacı, konut sahibi olmayan kimselere, bir defaya mahsus olmak üzere konut edindirme, hak sahibi oldukları tespit edilenlere arsa bedeli alınmak suretiyle arsa tahsis etme ve ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapıların ruhsata bağlanmasıdır. Bu af kanunu; Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arazilerdeki mesken amacıyla kullanılan gecekondular ile maliklerin kendilerine ait taşınmazları üzerine imar mevzuatına aykırı olarak yaptıkları tüm yapıları kapsar. 2981 sayılı kanuna göre, ödenecek müracaat masrafı ve harçlar; Yapılacak müracaatlar için belediye veya il özel idareler hesabına milli bir bankaya 2.000 TL müracaat masrafı olarak yatırılır. Banka şubesi bulunmayan belediyelerde bu bedel belediyeye yatırılır. İmar mevzuatına aykırı yapı hangi seviyede olursa olsun, belediye ve mücavir alan sınırları içinde imar mevzuatına veya ruhsatlı ise ruhsat ve eklerine, aykırılık şekline ve derecesine bağlı olarak iki kat bina inşaat harcı alınır. Belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise söz konusu harcın yarısı alınır. Bir kat ve bir bağımsız bölümden

oluşan gecekondulara ekli cetvele göre harç tahakkuk ettirilemez ve alınamaz. Söz konusu yapının tamamı ruhsatsızsa bütün maliklerin hisseleri oranında, ruhsatlı olup da, ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılan veya kullanılan bölümlerde ise, kazanılan veya kullanılan bölümlerin sahipleri adına kazanılan alan miktarı kadar ekli cetvele göre tahakkuk eden harç ayrıca alınır. Arsa bedellerinin tespitinde hak sahiplerinin beyan edeceği değer esas alınır. Ancak belediye veya valiliklerce gerekli görüldüğü takdirde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre bedel tespiti yaptırılır. Beyan edilen bedel, tespit edilen bedelin 2/3’ünden az değilse beyan edilen bedel; şayet beyan edilen bedel, tespit edilen bedelin 2/3’ünden az ise tespit edilen bedel esas alınır. 2. 6360 Sayılı kanunun geçici 1. maddesi 14. bendi; “Bu kanunla mahalleye dönüşen köylerde, bu kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan Ulusal Adres Bilgi Sistemine kayıtlı veya Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uydu fotoğraflarıyla tespit edilen, entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapılardaki işletmeler ile bu yerlerde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, fırın, kahve, lokanta, pansiyon, tanıtım ve teşhir büfeleri, yerleşim yeri halkı tarafından kurulan ve işletilen kooperatifler işletme ruhsatı alınış sayılır. Bu işletmelerin bulunduğu binalar ile konutlardan, bu kanunun yayımlandığı tarihe kadar bitirilmiş olanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediye ya da üniversiteler tarafından fen ve sanat kuralları ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun yapıldığı tespit edilenler rııhsatlandırılmış sayılır. Ayrıca bu yapılar elektrik, su ve bunun gibi kamu hizmetlerinden yararlandırılır. Ancak; bu fıkranın öngördüğü uygulamaların özel kanun hükümlerine aykırı olması durumunda, özel kanun hükümleri geçerlidir.” Sorularınız için aakbal@akbalhukuk.com iletişim bilgilerinden Av. Ayşegül Akbal ile iletişime geçebilirsiniz.


45

SINAİ

RÖPORTAJ


MAKALE

46

SINAİ

Hülya MUTLU Eğitmen/Danışman info@hulyamutlu.com

AİLE ŞİRKETLERİNDEKİ 40 YÖNETİM HATASI Aile şirketleri bizim toplumsal servetlerimiz olarak tanımlanabilir. Aile şirketlerinin güçlenmesi ve uzun ömürlü olması güçlü bir ekonomi için elzem. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 98’i KOBİ ve bunların yüzde 99’u aile şirketi. Halka açık şirketlerin ise yüzde 75’i aile şirketi. Bu şirketler ülkemizde istihdamın yüzde 77’sini sağlıyor. Bu şirketlerin 3. kuşağa devir hızları yüzde 2. Bu istatistiksel veriler bize aile şirketlerinin istikrarlı ve uzun ömürlü olmasının önemini açıklıyor.

Aile şirketleri aileye hizmet için değil, aile şirkete hizmet için vardır. Aile şirketleri sadece ailelere ait değil tüm toplumun ortak değeridir. Ülkenin refahı ve geleceği için kıymet taşıyan bu yapılar ülkeye hizmet misyonu taşır.

Aile şirketlerinin bazılar çok iyi yönetilirken, bazıları ya alabora olarak ya da yavaş yavaş su alarak batıyor. Uzun yıllardır aile şirketleri ile yaptığım çalışmalardan kendi gözlemlerime dayanarak yaptığım 40 maddelik liste ile aile şirketlerinin zayıflamasının ya da batmasının müsebbibi olan hususları sıraladım. Bunlar, internal (iç) sebepler. Yani ekonomideki dalgalanmalar, küresel krizler, hükümetin politikaları, savaş, terör, küresel diğer gelişmeler gibi eksternal (dış) nedenleri içermiyor. Bu bağlamda, esasen iç risklerin öngörülme ve kontrol edilebilme ihtimali aslında yüksek. Ama bir öngörü zaafiyeti aşikar.

Aile şirketlerini yönetenler, aşağıdaki listeyi okuduktan listedeki durumlarla ilişkili mevcut sorunları var ise proaktif (önleyici) yaklaşımlar ile çözmek yoluna çıkmayı gündemine almalı. 1. Aile üyeleri arasındaki fikir ayrılıkları, geçimsizlik ve güç kavgaları. 2. Liyakatsiz aile üyelerine, hakkaniyet dahilinde olmayan pozisyonlar verilmesi. Feodal yapıdan ve tepe pozisyonların aile üyelerince meşgul edilmesinden dolayı profesyonellerin şirketi çalışmak için tercih etmemesi ya da hızla ayrılması. 3. Şirket içindeki aile ferdi sayısın çok olması, herkese pozisyon yaratılma gayreti. 4. Tek adama endeksli, yoğun biat kültürü oluşturulmuş, narsisizmden beslenen yönetim tarzı. 5. Bilhassa üç neslin aynı anda birlikte olduğu şirketlerde ortak karar alma güçlüğü. 6. Aile üyeleri arasındaki zenginlik farkı ve harcama uçurumları. Ya da bazı


47

aile üyelerinin diğerlerinin az çalıştığını düşünmesi ve haksızlığa uğramış hissetmesi. 7. Enerjinin iş geliştirme ve değer yaratmadan ziyade aile içi dengelerin korunması ve kalibre edilmesine harcanması. 8. Hissedar aile üyelerine şirketten bir ücret belirlenmemiş olması ve gayrimuntazam şirketten para alınması. 9. Kontrol edilmesi güç olan hızlı büyüme. 10. Tedarik zincirinin yönetilememesi. Tedarikçi risk analizi yapılmamış olması. 11. Şirketin değerinin artması ve devamlığı için strateji belirlenmemiş olması. 12. Vasat yönetici kadrosu. Ve vasat kadrolarla devam konusunda ısrarcı tavır. Yönetici dışındaki kadrolarda da düşük profilli, patronun duymak istediklerini söyleyen, yanlış yönlendiren kişilerin varlığı.

SINAİ

MAKALE

18. Yapıya uyum sağlayamayacak profesyonellerin çok yüksek bütçelerle transferi ve her birinin kendince bir yönetim anlayışı ile çalışanların iyiye gitme inancını sarsması.

32. Patron veya üst yönetim üyelerinin özel yaşamındaki özensizlik ve düzensizliklerin işe yansıması.

19. Plansız borçlanma.

34. Rakipleri küçümsemek, takip etmemek ve içine kapanık bir yapı oluşturmak.

20. Sistemin olmayışı, işleyişin kişilere bağlı olması. 21. Satın alma sürecinin yanlış yönetilmesi, ehil olmayan kişilerin yanlış satın almalar yapması. 22. Şirket içinde zimmete para geçirme, görevi kötüye kullanma ve yolsuzlukların olması. Bunları önleyecek ve tespit edecek sistemlerin olmayışı. 23. Eski yöntemlerle yeni sorunların çözülmediğinin anlaşılmaması. Gelenekleri korumak ile demode olmak arasındaki ayrımın yapılamayışı.

33. İşi bütçesiz yönetmek.

35. Riskleri yöneterek önlem almak yerine reaktif tepkilerle yönetmeyi tercih etmek. 36. Krizlerle yönetmeyi kurum kültürü haline getirmek. 37. Çalışan mutluluğu ve motivasyonuna odaklanmanın gündeme gelmeyişi. 38. Şeffaf bilgilendirme kültüründen ziyade biçimsel olmayan bir yöntem olan dedikodu ile iletişim kurulan bir ortam yaratılması.

24. Stok yönetimi konusundaki hatalar. 25. Teknoloji ve dijital dönüşümden uzak kalma veya bu süreçleri yanlış yönetme.

13. Nitelikli personeli şirkete çekecek bir işveren markası olamamak ya da mevcut çalışanlar için yetenek yönetimi yaklaşımı ile tutundurma yapamamak.

26. Ölçme ve veri analizinin kullanılmaması.

14. Bilgi sahibi olunmayan sektör ve işlere riskli yatırımlar yapmak.

28. Ar-Ge konusunda çalışılmaması veya yetersiz çalışmalar.

15. Aileye sonradan ve plansız giren gelin ve damatların süreçlere müdahil olup aile birliği ve uyumunu olumsuz etkilemesi.

29. Çalışanların sürekli eğitimine ve gelişimine yönelik bir sistemin olmayışı.

39. Değişen müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin analiz edilmeyişi, müşteri odaklı olmayan yaklaşımlar. 40. Kronik sorunların kanıksanması ve işletme körlüğü oluşması.

16. Aile anayasası gibi kuralları belirleyen araçların olmayışı.

30. Ahde vefa anlayışı ile sisteme faydası olmayan hatta zarar veren kişilerin ısrarla sistem içinde tutulması.

Aile şirketleri aileye hizmet için değil, aile şirkete hizmet için vardır. Aile şirketleri sadece ailelere ait değil tüm toplumun ortak değeridir. Ülkenin refahı ve geleceği için kıymet taşıyan bu yapılar ülkeye hizmet misyonu taşır. Tüm ilgili tarafların (aile, çalışanlar, devlet, sivil toplum kuruluşları, tedarikçiler, müşteriler, akademisyenler, medya, danışmanlar, eğitmenler) müşterek sorumluluğu aile şirketlerinin uzun ömürlü ve güçlü olması için katkı sağlamak ve hoyratça harcanmasına mani olmaktır.

17. İkinci ve üçüncü kuşakların aile işini devam ettirmek konusundaki isteksizlikleri.

31. Alınan kararların çoğunun duygusal olması.

İstatistikler-veriler: http://www.tuik.gov.tr

27. Bilimden minimum ya da hiç istifade edilmemesi.


BAŞARI HİKAYESİ

48

SINAİ

KİMİ RESSAM, KİMİ YAZAR, KİMİ SİYASETÇİ

TARİHE YÖN VEREN DAHİLER Medeniyet denilen toplum bilincinin yükselmesini ve gelişmesini sağlayan, üstün niteliklere ve yüksek becerilere sahip olan dahiler, bilimde olduğu kadar sanatta da kalıcı eserler yaratıyor. İnsanlık tarihi; bilime, teknolojiye, sanata, yenilikçi fikirleriyle yön veren, buluş, politika ve eserleriyle yüzyıllarca adından söz ettiren sıra dışı kişilerle şekilleniyor. Kimi zaman bir sanat eseri, kimi zaman bir icat kimi zaman da ülke için atılan adımlar o isimleri farklı kılıyor. Dahilerin genel olarak çok yüksek bir hayal güçleri, bitmek tükenmeyen enerjileri olurken, yüksek düzeyde araştırmaya yönelmeleriyle de dikkat çekiyorlar. Mantık ve gözlemleme yeteneği

de oldukça geliş olan bu tür insanlar, geride bıraktıkları eserlerle medeniyetin gelişmesinde büyük rol oynuyor. Üstün zekâlı kişilerin düşünme stratejileri, normalden biraz farklı oluyor. Örneğin dahiler sorunlara birçok olası çözüm yolu düşünerek yaklaşırlar. Genel olarak, dahilerin sorunlara yaklaşımı diğer insanlardan biraz daha farklıdır ve çözüme varmanın farklı yollarını

Pablo Picasso 20. yüzyılın en verimli sanatçılarından Pablo Picasso, 25 Ekim 1881 tarihinde İspanya’nın güneyindeki Malaga şehrinde dünyaya gelir. José Ruiz Blasco ile Maria Picasso’nun çocukları olarak dünyaya gelen Pablo Picasso, soyadını annesinden, resim yeteneğini ise resim öğretmeni olan babasından aldı. Çok küçük yaşlardan beri resimle ilgilenen Picasso, bu ilgisini bir tutkuya dönüştürerek bütün dünyasını resme yönlendirmeye başlar. Picasso, öğrencilik yıllarında

Johann Wolfgang Von Goethe 1749-1832 yılları arasında yaşayan, dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Johann Wolfgang von Goethe, yalnızca edebiyatla değil eğitim, doğa bilimleri ve felsefe de içinde olmak üzere pek çok konuyla yakından ilgilenir. Aydınlanma Çağı’nın düşünceleriyle yetiştirilen Goethe, küçük yaşta Fransızca, Latince ve Eski Yunanca öğrenir. Goethe, şiir, drama, hikâye (düzyazı ve dörtlük şeklinde), otobiyografik, estetik,

ararlar. Büyük düşünürler görsel ve mekansal becerilere odaklanırlar. Diyagramlar, haritalar ve çizimlerle görselleştirerek düşüncelerini somutlaştırarak detayları daha net görmeyi hedeflerler. Ayrıca metaforik düşünürler. Farklı varoluş bölgeleri arasında benzerlikleri görüp onları birbirine bağlama kapasitesine sahip olurlar. Gelin, tarihte önemli bir yer edinmiş üstün zekâlı isimlere beraber bakalım…

matematik öğretmeniyle ilginç bir sorun yaşar. Matematik dersinde ne zaman “4” sayısı ile karşılaşsa, “4”ü öne doğru fırlamış bir burun olarak gördüğünden hemen geri kalan uzuvları da çizmeye başlar. Böylece matematik dersinde çözmesi gereken problemleri yarıda bırakıp “4” ile uğraşır. Öğretmeni onun bu davranışına ne yaptıysa engel olamaz. Her seferinde Picasso, bunu yapmak için dayanılmaz bir istek duyduğundan ve gözünün o anda başka hiçbir şey görmediğinden bahseder. Picasso, Barselona’da

bir sanat okulunun giriş sınavında üstün beceri ile başarı gösterir. Hatta o kadar yeteneklidir ki bir aylık ödev verilmesine karşın, ödevini bir günde tamamlar. İyi bir eğitim almamasına rağmen 14 yaşında iyi bir sanat okuluna girmeyi başarır. Daha sonra Paris’e taşınan sanatçı, eserlerini burada vermeye başlar. Pablo Picasso, 1973’te 92 yaşında öldüğünde geride 240 bin tablo, çizim ve eser bırakır. Onun bu çalışmaları kendisine “Çılgın verimli sanatçı” lakabının takılmasına yol açar.

sanat ve edebiyat teorisi, ayrıca doğa bilimleri olmak üzere birçok esere imza atar. Leipzig’de hukuk öğrenimi gördüğü yıllardan başlayarak, yaşadığı ve karşılaştığı olayları dramlar biçiminde kaleme almaya başlar. Goethe, eğitim yönünden oldukça zengin bir dönem geçirmiş olmanın etkisini ve avantajını yaşamı boyunca hissettirir. 25 yaşındayken yazdığı ilk romanı olan “Genç Werther’in Acıları” isimli eseriyle dünyaca ünlü bir isim halini alır. Üslubundaki coşkunluk nedeniyle Alman Edebiyatında yeni bir çığır

açan yazar, sonrasında kısa ve özlü şiirlerin de önemli bir yazarı olur. Toplumsal kişiliği ve edebiyat alanındaki kariyeri ile pek çok kişide derin izler oluşturmuş bir yazar olan Goethe, insanlara ait olan her duygunun doyasıya yaşanması gerektiğine inanan ve yaşamını da bu düşüncesi doğrultusunda yaşamış bir yazardır. Johann Von Goethe, yakın dostlarının, “Yoruldun, artık dinlen” uyarılarına şöyle cevap verir: “Dinlenmek için önümde koca bir edebiyat var.”


49

SINAİ

Indira Gandhi Dünya siyaset tarihinin en önemli ve ünlü şahsiyetlerinden birisi olan İndira Gandhi, Hindistan’ın ilk Başbakanı Nehru’nun kızıdır. 1917-1984 yılları arasında yaşayan Gandhi, küçük yaşta Hindistan’ın bağımsızlığı hareketine katılır. Mahatma Gandhi’nin görüşlerine büyük hayranlık duyarak Gandhi’nin partisinin hizmetine giren 6 bin çocuktan oluşmuş bir topluluk kurar. İsviçre ve İngiltere’de öğrenim gördükten sonra Santiniketan Üniversitesine yazılır ve orada Tagor’un etkisinde kalır. Ardından, bir yıl Oxford’da okuyup, 1938’de Kongre Partisine girer. Henüz 20 yaşındayken baba-

William Makepeace Thackeray Ünlü İngiliz yazar ve şair Thackeray, üst ve orta sınıfın yaşamını konu alan yergici romanlarıyla ünlüdür. Babasının görevi nedeniyle 1811’de Hindistan’da dünyaya gelen yazar, babası ölünce İngiltere’ye gönderilir. Ciddi bir iş edinmeyi gereksiz bulan Thackeray, üniversiteden ayrılır. Çeşitli edebiyat dergilerine

Bernard Shaw Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Bernard Shaw, 1856 İrlanda’da dünyaya gelir. Ömrü boyunca tiyatro oyunlarından romanlara pek çok alanda önemli eserler veren yazar, yaşadığı ve ünlendiği ülke olan İngiltere’de sanat ve toplumun her alanıyla ilgili sorunlara yaptığı korkusuzca eleştirileriyle dikkatleri çeker. Oyun yazarı olarak ünlenen yazar, altmıştan fazla

BAŞARI HİKAYESİ

sının yandaşı ve danışmanı olarak çalışmaya başlar. Babasıyla birlikte İngiliz sömürgesine karşı mücadele veren İndira, daha çok eğitsel ve sosyal politikayla meşgul olur. 1959’da partisinin genel başkanı olarak seçilen Gandhi, muhalefet tarafından eş-dost kayırıcılığı yapmakla suçlanınca, Kongre Partisini yenileyip gençleştirir. Hastalığı sırasında zaman zaman babasının görevlerini yerine getirir. Babası Nehru 1964’te ölünce, hükümete basın-yayın bakanı olur. Şastri’nin 1966’da apansız ölümü üzerine de Ocak 1967’de başbakanlığa getirilir. Bangladeş’in bağımsızlığı için girişilen mücadeleyi destekler

ve Pakistan’a karşı sürdürülen 1971 savaşı sayesinde ulusal bir kahraman haline gelir. Ülkede Sihlerle Hindular arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle, özel koruması iki Sih tarafından 1984 yılında öldürülür. Hindistan Başbakanı Indira Gandhi, bir gün yaptığı bir konuşmada çalışmakla ilgili şu ilginç anısını anlatır:

ve gazetelere edebiyat eleştirileri yazan Thackeray, Vanity Fair (Gösteriş Dünyası) isimli romanıyla adını duyurur. Thackeray, çeşitli türlerde yazılmış, özellikle toplumsal yergiye ağırlık veren romanlarıyla İngiliz ve dünya edebiyatında önemli bir yer edinir. Aynı zamanda ressam olan Thackeray, kitaplarının çoğunu kendi resmeder. Thackeray’in elde

ettiği başarıyı kolay yoldan şöhret olmaya bağlayan biri şöyle der:

oyuna imza atar. Hem 1925’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü hem de 1938’de Pygmalion ile Oscar’ı alarak, bu iki ödülü de alabilen ilk ve tek insan olur. Shaw, 94 yaşına geldiği 1950’de, ağaç budarken merdivenden düştükten sonra oluşan yaralarının iyileşmemesi sonucunda olaydan birkaç gün sonra ölür. Shaw, çalışma konusunda şunları söylemiştir:

yok ettiğim vakit, ölmek isterim. Çok çalışırsam çok yaşayacağıma inanıyorum. Hayat, benim için titrek bir kandil değil, kuvvetli bir meşaledir. O meşalenin mümkün olduğu kadar güçlü ve parlak bir şekilde yanmasını sağladıktan sonra, onu gelecekteki nesillere emanet etmek istiyorum. Nefret, yüreksizlerin korkutuldukları zaman duydukları bir öç alma isteğidir.”

“Bütün çalışma gücümü kullanıp

“Büyükbabam, iki türlü insan bulunduğunu söylerdi: İşi yapanlar ve yapılan işten kendilerine pay çıkaranlar. O benim, birinci grupta yer alarak çalışmamı istedi. Çünkü orada diğerlerinden daha az rekabet vardı.”

“Thackeray, bir sabah gözlerini açtı ve kendini meşhur bir adam olarak buldu.” Thackeray’in yaşantısını yakından bilen Lord Nortcliff ise bu iddiaya şu cevabı verir: “O, yataktan kalkıp kendini meşhur bir adam olarak bulduğu ana kadar, 15 sene her gün 8 saat yazmıştır.”


BAŞARI HİKAYESİ

50

SINAİ

Franklin D. Roosevelt 1882-1945 yılları arasında yaşayan Franklin D. Roosevelt, Amerika Birleşik Devletleri’nin 32’nci başkanıdır. En uzun süreyle görevde kalmış olan başkan unvanını da taşıyan Roosevelt, tam 4 kez başkan seçilir. 1921 yılında, yani 39 yaşındayken Campobello Adası’nda tatil yaptığı sırada Roosevelt bir rahatsızlık geçirir. Bunun sonucunda belden aşağısı felç olur. Felç kalıcıdır ancak siyasetçi, hayatı boyunca rahatsızlığının kalıcı olduğunu kabul etmek istemez. Gerçekte iyileşiyor olmadığı halde

Roosevelt, etrafındakileri iyileştiğine inandırmayı başarır. Kalçalarına ve bacaklarına takılan demirler sayesinde kısa mesafeler de olsa yürümeye başlar. Halkın karşısında değilken tekerlekli sandalye kullanır ve onu kimsenin bu şekilde görmesine izin vermez. Roosevelt, 1932 yılında, ABD Başkanı olarak seçilir. Çok zor bir dönemde başkanlığa gelen Roosevelt, işbaşına geldiğinde ülkesinde, 1929’dan beri Büyük Buhran adı verilen tarihinin en büyük ekonomik çöküntüsü hakimdir. Nüfusun yüzde 25’i işsizdir, 2 milyon Amerikalı evsiz kalmıştır. Roosevelt, Yeni Düzen

adıyla anılan çok yönlü bir yeniden yapılanma programı geliştirir ve 1930’ların sonuna doğru ABD ekonomisi tekrar rayına oturup, hızla büyümeğe başlar. 2. Dünya Savaşı boyunca görev yapan Franklin Roosevelt, halen ABD halkının gelmiş geçmiş başkanlar içinde en çok sevdiği 4 başkandan biridir. Onca işin üstesinden gelmesine rağmen nasıl bu kadar zinde ve dinç kalabildiği sorulduğunda, Roosevelt şu yanıtı verir:

Leonardo Da Vinci 15 Nisan 1452’de dünyaya gelen Leonardo Da Vinci, yaptığı eserlerle Rönesans sanatına yön vermiş, ünü zamanı aşarak günümüze kadar ulaşmış ender sanatçılardan biridir. Da Vinci, ressamlığının yanında; filozof, astronom, mimar, mühendis, matematikçi, heykeltıraş, müzisyen, kartograf ve yazardır. Sadece döneminde değil, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehası olarak da kabul edilen Da Vinci, henüz ilköğrenim çağında iken, geometri ve aritmetik alanlarında sorduğu sorularla öğretmenle-

rini şaşkına çevirecek kadar hızlı gelişir. Leonardo, yetenekleri ve keskin zekâsıyla küçük yaşlarda dikkat çekmeye başlar. Aynı zamanda müzikle de ilgilenir ve çok iyi derecede lir çalar, ancak çocukluk dönemlerinde en çok ilgi duyduğu şey resimdir. Leonardo’nun bu ilgisini fark eden babası, onu Floransa’daki en önemli atölyelerden birine vermiştir. Floransa’yı terk eden Da Vinci, Milano Dükü Sforza’nın hizmetine girer. Sforza’nın hizmetine girmek amacıyla silahlar, mermer, bronz ve kilden heykeller, köprüler ve gemiler yapabileceğini yazdığı

ama göndermediği mektubu, tüm zamanların en olağan dışı iş başvurusu olarak tarihe geçer. İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa için 1503’te çalışmaya başladığı söylenir. Bu resmi tamamladıktan sonra hiç yanından ayırmamış, tüm seyahatlerinde yanında taşır. Bu meşhur sanatçının yaşamdaki zorluklara bakış açısı şöyledir: “Engeller, zorluklar beni yıldıramaz. Her engel, beni daha iyiye doğru kaçınılmaz bir değişime iter. Gözünü bir yıldıza diken kişi, kararını değiştirmez.”

“Beyler! Şu an ayağının başparmağını hareket ettirebilmek için iki yıl uğraşan birine bakıyorsunuz.”


51

SINAÄ°

MAKALE


MAKALE

52

SINAİ

BAZI İCATLARIN İLGİNÇ HİKÂYELERİ Teknolojinin üretiminde kullanılan temel maddeler, doğada bol miktarda bulunan nimetlerdir. Dahası, soyut düşünme, matematik, ölçüm, hesap, tasarım, geometri, fizik-kimya-biyoloji yasaları ve bilim-teknolojiyi mümkün kılan daha yüzlerce koşula sahibiz. Mucitler; daha önce olmayan yararlı bir nesneyi keşfeden ya da üreten kişilerdir. Bugün günlük hayatimizi büyük ölçüde etkileyen bazı icatlar dışında, modern icatları tek bir mucidin keşfettiğini söylemek güçtür. Birçok icadın, şu anki modern biçimini alana dek gelişmesi yıllar sürmüştür. Modern icatların mucitleri ve bazı icatların ilginç öykülerine geçmeden evvel şunu belirtmek yerinde olacaktır; her teknolojik gelişim bir ihtiyacın sonunda ortaya çıkmış ve bilim ilerledikçe teknoloji de bu ilerlemeyi hızlandırmıştır. Ancak, teknolojinin üretiminde kullanılan temel maddeler, doğada bol miktarda bulunan nimetlerdir. Dahası, soyut düşünme, matematik, ölçüm, hesap, tasarım, geometri, fizik-kimya-biyoloji yasaları ve bilim-teknolojiyi mümkün kılan daha yüzlerce koşula sahibiz.

İngiliz Percy Shaw, basit bir icattan servet sahibi oldu. 1933’de sisli bir gecede neredeyse otomobiliyle bir uçurumdan aşağı düşüyordu. Otomobilin farlarından yayılan ışığın, yolun kenarındaki bir kedinin gözünden yansıması hayatını kurtardı. Bu olaydan esinlenen Shaw, kedigözü adını verdiği bir yansıtıcı icat etti. Kısa süre sonra birçok ülkenin yollarına bunlardan yerleştirildi.

taşınıyordu. Üniforma giymiş isçiler evdeki halıları temizlemek için makinenin hortumunu pencereden içeriye uzatıyorlardı. - Joseph Bramah, karmaşık bir kilit icat etti. Bunu açabilene de ödül vaat etti. Nihayet, 75 yıl sonra, 1851’de dünyadaki en yeni teknolojilerin gösterildiği Londra’daki Büyük Sergi’de bir ziyaretçi kilidi açmayı basardı, ama bunun için tam 51 saat uğraştı. - Daha önce bir sağırlar okulunu yöneten ABD’de yasayan İskoç Alexander Graham Bell, çalışmalarına üniversitede devam etmiştir. Bell ve Thomas Watson adlı bir elektrik mühendisi, bir mikrofon ve kulaklıktan oluşan ilk telefonu yaptılar. Tarihteki ilk telefon konuşmasını 10 Mart 1876’da Bell yapmıştır. Pantolonuna yanlışlıkla asit dökmüş ve arkadaşına “Bay Watson lütfen gelir misiniz?” demiştir.

- Japon şirketi Sony’nin genel müdürü, golf oynarken müzik dinleyebilmesini sağlayacak bir cihaz istemişti. Bunun üzerine firma teknisyenlerinden oluşan bir ekip ilk kişisel kasetçaları geliştirdi: Walkman! - İlk dikiş makinesini, 1830’da Barthelemy Thimonnier adli Fransız terzi yapmıştır. Bu makinede ayak pedalıyla döndürülen bir tekerlek, iğneyi kaldırıp indiriyordu. Bir terzi dakikada ortalama 30 dikiş atarken, bu alet 200 dikiş atabiliyordu. Ancak birçok terzi bu makine yüzünden işini kaybedebileceği endişesine kapıldı. Öfkeli bir kalabalık bu aletlerin 80 tanesini tahrip etti. - İlk başarılı elektrikli süpürgeyi, İngiliz mühendis Hubert Booth icat etmiştir. Booth 1901’de British Vacuum Company adli bir şirket kurdu. Booth’un Puffing Billy adını verdiği makine yakıtla çalışıyor ve evden eve, atların çektiği bir arabayla

- Atacı, 1900’de Norveçli Johann Vaaler icat etti. Kâğıtları sıkıca tutabilmek için, iç içe geçmiş iki halka oluşturan, metal bir telden ibaret orijinal tasarım, bugüne kadar hemen hiç değişmemiştir. Daha önceleri kâğıtlar iğneleyerek bir arada tutuluyordu. - 1816’da Fransız doktor Rene Laennec, Paris sokaklarında dolaşırken, oynayan iki çocuk gördü. Çocuklardan biri elindeki tahta sopanın bir ucuna kulağını dayamıştı, öbürü ise tahtanın öteki ucuna iğneyle vuruyordu. Vuruş sesleri tahtanın içinden iletiliyordu. Daha sonra Laennec bir sayfa kâğıdı rulo yaparak iple bağladı. Bunu hastanın göğsüne dayadığında kalp atışlarını dinleyebiliyordu. Bu alete Yunanca göğüs anlamındaki stethos sözcüğünden gelen steteskop adı verildi. Kaynak: TÜBİTAK yayınları, “Mucitler” (14. basım), Struan Reid - Patricia Fara


53

SINAİSINAİ FUARTARİHÇE TAKVİMİ

EYLÜL

04.09.2018 TISSUE WORLD İstanbul 2018 İstanbul Kongre Merkezi İstanbul

05.09.2018 DISCOP İSTANBUL Haliç Kongre Merkezi İstanbul

06.09.2018 İSKİF 2018 İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

06.09.2018 43. Uluslarararası Gamex Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul

12.09.2018 Metalexpo Eurasia İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

EKIM

10.10.2018 GURME 2018 Tüyap Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi Adana

11.10.2018 Biltek/ Bilim ve Teknoloji Fuarı Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Merinos Bursa

13.10.2018 Autoshow ANFA Altınpark Fuar Merkezi Ankara

16.10.2018 4.Robot Yatırımları Zirvesi WOW Kongre Merkezi Yeşilköy İstanbul

16.10.2018 1.Endüstri 4.0 Uygulamaları Zirvesi WOW Kongre Merkezi Yeşilköy İstanbul

25.10.2018 GESS Turkey 2018 WOW Kongre Merkezi Yeşilköy İstanbul

31.10.2018 SANTEK 2018 Kocaeli BB Uluslararası Fuar Merkezi İzmit

KASIM

01.11.2018 Terminal Expo İstanbul Kongre Merkezi İstanbul

06.11.2018 FURNITURE İstanbul İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

08.11.2018 EIF 2018 ATO Kongre ve Sergi Sarayı Ankara

10.11.2018 37.Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul

12.09.2018 Steel Expo, Çelik, Metal Ürünleri İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

24.10.2018 Hometex 2018 İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

13.09.2018 ANKA-MAK 2018 ANFA Altınpark Fuar Merkezi Ankara

25.10.2018 TURKCAST 2018 Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul

14.11.2018 MÜSİAD 2018 17.Uluslararası Müsiad Ticaret Fuar İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

19.09.2018 İstanbullight İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

25.10.2018 Ankiros 2018 Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul

29.11.2018 Kaynak Teknolojileri Fuarı Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi Bursa

ARALIK

05.12.2018 Plastik Endüstrisi Fuarı Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul

06.12.2018 Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi ve Fuarı Susesi Luxury Resort Kongre Merkezi Antalya 06.12.2018 Bursa Kariyer ve İnsan Kaynakları Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Merinos Bursa

06.12.2018 Fespa Eurasia İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy İstanbul

10.12.2018 Educaturk Eğitim ve Kariyer Fuarı İstanbul Kongre Merkezi İstanbul

12.12.2018 Gapshoes OFM Ortadoğu Fuar Merkezi Gaziantep

13.12.2018 Maden Türkiye Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul

13.12.2018 Adana Kozmetik ve Kişisel Bakım Fuarı Tüyap Adana UluslararasıFuar ve Kongre Merkezi Adana

14.12.2018 İBS Anne Bebek Çocuk Fuarı İstanbul Kongre Merkezi İstanbul


TARİHÇE

54

SINAİ

ASLINDA RENGİ TURUNCU, ADI DA “UÇUŞ KAYDEDİCİ”

KARA KUTUNUN İCADI Uçuşa dair her tür veriyi kaydeden kara kutu, icat edildiği ilk yıllarda rağbet görmedi. Cihazın mucidi David Warren, asla pes etmedi ve cihazını geliştirdi. Kara kutu bugün tüm uçaklarda zorunlu hale geldi.

Uçuş esnasında bir uçakta belli verileri kaydetmeye yarayan araç olan kara kutu, hava olayları ve kazalarının soruşturulmasında kolaylık sağlaması amacıyla hava taşıtlarında bulunuyor. Halk arasında kara kutu olarak bilinen cihaza, havacılık endüstrisi ve resmi uçuş terminolojisinde “flight recorder” yani “uçuş kaydedicisi” adı veriliyor. Olası bir kazadan sonra kolayca bulunabilmesi ve dikkat çekmesi için parlak

turuncu kutulara yerleştirilen bu cihazlar, yaklaşık 5 kilogram ağırlığında oluyor ve uçuşa dair her tür veriyi kaydediyor. Bir ayakkabı kutusu büyüklüğünde olan kara kutu, çarpma etkisine karşı özel koruma testlerinden geçiriliyor ve kutu bin 100 derece ısıda bir saat, tuzlu suda 30 gün dayanacak şekilde yapılıyor.

Avustralyalı mucit Warren Kara kutunun mucidi David Warren, 1925 yılında Avustralya’nın kuzeyindeki bir adada dünya geldi. Henüz daha 9 yaşında bir çocukken trajik bir olay yaşayan Warren, 1934 yılında uçakların henüz yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı zamanda babasını Bass boğazındaki bir uçak kazasında kaybetti. David Warren’in havacılık adına önemli bir icada imza atmasının altında bu olayın yattığı tahmin ediliyor.

Küçük ses kaydedici ilham verdi Cihaz günümüzde uçak kazalarını açıklığa kavuşturmada hayati öneme sahip olsa da David Warren, 1950’lerde bu fikirle ortaya çıktığında neredeyse kimseyi icadının faydasına inandıramamıştı. Avustralya Havacılık Araştırma

Kurumunda çalışmaya başlayan Warren, uçakların düşme nedenini araştırıyordu. Warren 1953’te, Avusturalya Havacılık Araştırma Kurumunda uzman bir bilimadamı olarak, dünyanın ilk jet yolcu uçağı De Haviland Comet’in düşmesinin ardından enkaz incelemelerine katıldı. Bir ticaret fuarında gördüğü küçük ses kaydediciyi hatırlayarak, uçağın düşme anında kokpitte neler olduğunu bilmenin çok işe yarayabileceğini düşünen Warren, böylece uçaktaki aygıtların göstergeleri ile pilotun sesini kaydedebilecek bir makine yapmak için kafa yormaya başladı. Warren, bunun için ayrıntılı bir teklif yazıp birkaç farklı ülkenin havacılık yetkililerine gönderdiyse de ilgilenen kimse çıkmadı. Bu alanda çalışmaktan


55

SINAİ

TARİHÇE

vazgeçmeyen David Warren, pilotun konuşmalarının yanı sıra, uçağın hız, irtifa ve yönünü kaydedebilen bir prototip yaptı. Veriler bir teyp bandı yerine çelik tel üzerine kaydedildiğinden yangınlarda zarar görme olasılığı da düştü.

Sonunda onay aldı Aradan geçen yıllar içinde cihazını geliştiren Warren, 1958’de prototipini, daha önce RAF’ın yüksek bir mevkiinde bulunmuş olan Sir Robert Hardingham’a gösterme fırsatını buldu. O sıralarda Avusturalya Havacılık Kurumunu ziyarete gelen Sir Robert, aygıtın potansiyelini fark etti. Sir Robert Hardingham, İngiltere’ye döndüğünde hareketle savunduğu fikir, Havacılık Bakanlığından onay aldı. Böylece kara kutu, daha sonra İngiltere’de zorunlu hale getirildi. Fakat, kara kutuları zorunlu hale getiren ilk ülke Avusturalya oldu. 1960’ta Queensland’de meydana gelen bir uçak kazasını inceleyen yargıç, tüm uçaklarda uçuş veri kayıt cihazlarının olmasını tavsiye etti. 1960’lı yıllarda bu ekipman bütün ticari uçaklar için zorunlu hale geldi.

Kara kutu nasıl yapılır? Bu malzemeler çoğunlukla alüminyum ve plastiktir. Kokpitteki sesleri ve uçuş bilgilerini kaydeden her iki kutu da paslanmaz çelikten yapılır. En ve boyları yaklaşık 25’er santimetre, derinlikleri 12-13 santimetredir. Kutuların et kalınlıkları ise 6-7 milimetre kadardır. Kutular ayrıca ısıya ve yangına karşı tedbir olmak üzere plastikle çevrili sıvı köpük ile de donatılmışlardır. Kutular o kadar sağlamdırlar ki denize düşmüş bir uçağın kutuları 7 sene sonra çıkarılabilmiş ama buna rağmen kayıtlar sağlıklı olarak dinlenebilmiştir. Başlangıçta kutular kanatların birleşme noktasına yakın bir yere onuluyorlardı. Bu bölge uçağın en ağır kısmı olduğundan düşüş anında bu ağır parçalar kutuların üzerlerine düşerek zarar verebiliyorlardı. Sonraları kutular uçağın kuyruk kısmına konulmaya başlanıldı. Tabii bu, uçağın kuyruk kısmındaki koltuklar insanlar için daha emniyetlidir anlamına gelmez, ancak bu yer kara kutuların uçağın enkazından en uzağa düşmesini sağlıyor.

Neden uçakta bu malzeme kullanılmıyor? Uçakların rahatça havada kalabilmeleri, uzun mesafelere az yakıtla ulaşabilmeleri, mümkün olduğunca hafif malzemeden yapılmış olmalarına bağlıdır. Uçak kazalarının nedenleri değişiktir. Havada bir şekilde infilak ederek düşen uçaklarda yolcuların kurtulma olasılığı yoktur. Bu nedenle de uçağın yapıldığı malzeme bu açıdan önemli değildir. Uçak yere bir bütün halinde çarpsa da düşen bir asansörde olduğu gibi yolcular çarpmanın şiddetinden hayatlarını kaybederler. Uçağın içine sıvı köpük doldurmak elektronik aletleri koruyabilir ama insanların sadece ölüm nedenlerini değiştirir. Uçağın malzemesini kara kutu malzemesinden yapmak, parçalanma ve yangından zarar görme tehlikelerini önler ama ne yazık ki bu malzemeden yapılmış bir uçak da uçamaz.


SEYAHAT

56

SINAİ

KARADENİZ’İN YAYLALARINDAN, AKDENİZ’İN SAHİLLERİNE

MOTOSİKLET TUTKUNLARINA EN İYİ 10 ROTA İnsana özgürlük duygusunu en çok veren taşıtların başında gelen motosiklet ile seyahat yapan macera tutkunları, Türkiye’nin doğa harikaları için çıkarılan rotalarda eşsiz güzelliklere tanıklık edebiliyor. Kimi insan kitap okumaya, kimi insan seyahat etmeye, kimi insan otomobil kullanmaya ve kimi insan da motosikletiyle gezmeye tutkun olur. Motosikletin sunduğu maceralı dünya, özellikle büyük kentlerin yaşam karmaşasından kaçma arzusu,

çok kültürlülüğe özlem ve özgürlük isteğiyle birleşince karşı koyulamaz bir boyut kazanır. Bazı motor sevdalıları grupla gezmeyi tercih eder, bazıları yalnız. Ancak grup halinde yapılan gezi, motosiklet kullanan insanların en keyif aldıkları ortam-

lardır. Kişinin motosiklet felsefesi ne olursa olsun, ondan beklentileri ve size verdikleri ne olursa olsun, uygun bir yol mutlaka bulunur. Motosikletle yolculuk ederken virajları, yolları, sürati ve rüzgârı hissederek seyahat etmenin tadına doyulmaz.

Kış gelmeden motosikletle yolculuk yapmanın tam zamanı! Manzaranın, sürüş keyfinin ve adrenalinin tavan yaptığı en iyi rotaları derledik. Listemizde yeni başlayanlardan deneyimli sürücülere kadar çeşitli rotalar var.

Artvin-Ardahan 210 kilometre

Karaburun Yarımadası 120 kilometre

Soğanlı Geçidi 106 kilometre

Gökçeada-Bozcaada 900 kilometre

İstanbul-Kırklareli 200 kilometre

Nefes kesen virajlar, dereler, göller ve yemyeşil bir doğa… Artvin’de gezilip görülecek o kadar çok tarihi yapı, doğal manzara ve muhteşem yerler var ki, haftalarca gezseniz bitmez. Çünkü her dağda bir yayla, muhteşem şelaleler, inanılmaz manzaralar, tarihi kaleler mevcut. Şavşat’taki Tibet Kilisesi, Satlel Kalesi, Karagöl-Sahara Milli Parkı, Arsiyan Yaylası ve yeraltı mahzenleri görülmeye değer yerler arasında. Artvin Hopa’dan başlayan rota Borçka, Şavşat ve Karagöl üzerinden geçerek Ardahan’da son buluyor. Ardahan ise camileri, konakları ve kaleleriyle tarihin tozlu sayfalarında gezinme fırsatı sunuyor. Sahra Milli Parkı’na uzanan yol sadece sürüş keyfi için değil doğal güzellikleriyle de tercih edilebilecek bir güzergâh.

İzmir ve çevre şehirler için harika bir hafta sonu kaçamağı fırsatı sunan İzmir’in en küçük ilçesi Karaburun, “motosikletseverler”için de cazip bir rota. İzmir’in diğer ilçelerine göre daha az tanınması nedeniyle turistik yatırımlardan muaf kalmış ve doğası bozulmamış bir cennet olan Karaburun, mavi bayraklı koyları ve kalabalıklardan uzak yeşili ile genellikle yerli turistleri ağırlıyor. Küçük bir balıkçı kasabası olan Mordoğan, adını gün doğumu ve batımı sırasında gökyüzünün aldığı renkler ve kasabada mor renkte yetişen 70’ten fazla çeşitteki çiçeklerden alıyor. Motosiklet tutkunları; Gülbahçe’den başlayıp Balıklıova, Mordoğan, Karaburun’dan devam edip Haseki, Salman Köprü’nden geçip yarımadayı tamamlayabilirler. Sürprizli doğası, nefes kesen gün batımı ve değerli ıssızlığı mevcut.

Rusların Trabzon’u işgali sırasında Bayburt’a ulaşmak için 1916’da yaptıkları yol, macera ve adrenalin tutkunları için ideal bir rota. Daracık yol, 180 dereceden bile fazla açılardaki dönüşler, hemen kafayı çevirince görülen o yüksek muhteşem görüntü Soğanlı Geçidi’ni anlatmaya yetmez. Geçide uğrayanlar korku ve heyecanı aynı anda yaşarlar. Soğanlı Dağı eteklerinde 2 bin 35 metre yükseklikteki yol, 29 keskin viraja sahip. Yağmurlu ve sisli havanın da eklenmesiyle cesaret gereken rota, dünyanın en tehlikeli yolları arasında gösteriliyor. Ayaklarınızın altında Karadeniz’in muhteşem güzelliği ile karşılaşacağınız bu geçidi, Bayburt’a giderken kime sorsanız tarif eder. Bu muhteşem doğa manzarasına siz de tanıklık etmek istiyorsanız Soğanlı Geçidi’nden mutlaka geçin.

İzmir yönünden geliyorsanız Ezine’deki Geyikli Limanı’ndan, İstanbul’dan geliyorsanız da Eceabat Kabatepe Limanı’ndan adalara feribotla ulaşabilirsiniz. Ada etrafındaki virajlı, engebeli ve doğal güzelliklerle dolu yollar sizi bekliyor. Gökçeada’da Rum köyleri Zeytinli, Tepeköy, Dereköy ve Bademli’ye de direksiyonunuzu kırın. Tepeköy mevkiinde yer alan Çınaraltı’da, tarihi çınar ağacı ve hemen çevresindeki piknik alanı görülmeye değer yerlerden. Yaşı 600’ün üzerinde olduğu bilenençınar ağacı, herkesi büyüleyecek güzellikte. Burada Semadirek Adası, sonra yeşil bir vadi ve uçsuz bucaksız Ege Denizi izlenebiliyor. Türkiye’nin en güzel gün batımını manzaralarından birine sahip olan Bozcaada ise doğal güzelliği, temiz havası ve tarihi dokusu ile ziyaretçilerini kucaklıyor.

İstanbul’un kuzeyindeki Karaburun’dan başlayan yolculuk Kıyıköy, İğneada’dan geçerek Kırklareli Limanköy’de son buluyor. İğneada Longoz Ormanları, Dupnisa Mağarası, Cehennem Şelaleler ve Çilingöz Tabiat Parkı’nı rota üzerinde uğranılabilecek duraklar. Kırklareli’nin Vize ilçesinde yer alan küçük bir Karadeniz köyü olan Kıyıköy, küçük tatlı balıkçı tekneleriyle bir sahil kasabası. Kıyıköy, İstanbul’a yakın tatil yeri arayanlar için ideal bir tatil yeri. Kumsalı, dereleri, kamp alanları, piknik yerleriyle İstanbullulara hitap eden Kıyıköy, Aya Nikola Manastırı’yla da tarihi zenginliğe sahip. İstanbul’a yaklaşık 250 kilometre uzaklıktaki İğneada, Longoz Ormanları ile görsel bir şölen sunuyor. Kökleri suyun içndeki orman, değişik kuş türlerine de ev sahipliği yapıyor.


57

SINAİ

SEYAHAT

Antalya-Muğla 560 kilometre

Mardin-Bitlis 320 kilometre

Ankara-Tuz Gölü 180 kilometre

Kumbağ-Şarköy 72 kilometre

Karadeniz yaylaları 130 kilometre

Güney sahillerindeki güzergâh Antalya Kemer’den başlayıp Kaş, Kalkan, Demre, Muğla Fethiye, Gökova’dan geçerek Bodrum’da son buluyor. Kaputaş Plajı gibi yolda durup fotoğraflanacak onlarca doğal güzellik var. Virajları ve manzaralarıyla sürerken keyif alacaksınız. Deniz, dağlar ve çam ormanlarının birleştiği muhteşem doğal güzelliklere sahip bir tatil beldesi olan Kemer, Phaselis ve Olimpos gibi mutlaka gereken iki önemli antik şehre sahip. Phaselis Antik Kenti ve Koyu, tarihi değerinin yanı sıra doğal güzelliği nedeniyle de popüler hale gelmiş. Bu antik kentte denize girilebilecek 3 koy ve plaj var. Kaş, özellikle sualtı dalış sporu meraklılarına hitap ediyor. Kaş’ın Hidayet Koyu yakınlarında Sualtı Arkeoloji Parkı bulunuyor. Körfezin içinde 70 kadar dalış noktası mevcut. Gökova, ülkedeki en girintili çıkıntılı körfez olma özelliği taşıyor ve bu yapısından dolayı sayısız güzellikte koya ev sahipliği yapıyor. Bodrum ise geniş bir alana yayılmış bir belde olduğundan, motorcuların rahatlıkla gezebileceği bir yer. 67 mavi bayraklı koya sahip olan Bodrum, dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnas Mozolesi’ne, dünyanın en önemli sualtı batığına sahip.

Mimarisi, kültürel zenginliklere sahip Midyat’tan gaz kolunu çevirip yola çıkılan rota Hasankeyf, Kurtalan, Bitlis Tatvan’dan ve Ahlat’la sona eriyor. Yapılacak barajla beraber yok olma tehdidiyle karşı karşıya olan Hasankeyf, bünyesinde 12 bin yıllık tarihi barındırıyor. Tarihin her evresine ait örneklerin görülebildiği Hasankeyf Ören Yeri, Babil, Asur hatta Sümer medeniyetlerinin izlerini taşıyor. Toplam sayısı 4 bini bulan bu Hasankeyf mağaraları, binyıllar boyunca barınma ve sığınma amacıyla kullanılmış. Hasankeyf gezisinde, Bizans döneminde inşa edilen, yüzyıllar boyunca farklı uygarlıklar tarafından kullanılan Hasankeyf Kalesi, Hasankeyf Köprüsü, Zeynel Bey Türbesi, Küçük Saray, Büyük Saray gibi çok sayıda tarihi abide de gezilebilir. Mezopotamya’nın bereketli hilalinin önemli merkezlerinden Ahlat’ta ise Selçuklu geçmişine tarihte yolculuğa çıkılabilir. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi adaylarından biri olan şehir, turistik açıdan da oldukça önemli. Ahlat’taki Selçuklu Mezarlığı, adeta bir açık hava müzesi görünümünde.

İç Anadolu’nun bozkırları ve sapsarı tarlaların arasından geçerek bir doğa harikası olan bembeyaz Tuz Gölü’ne uzanan rotayı kış gelmeden önce tamamlayın. Köprüköy, Bayramözü, Hirfanlı Barajı, Acıkuyu ve Tuz Gölü yol zerindeki destinasyonlar. Ankara, Konya, Aksaray illerinin kesiştiği bir noktada, olağanüstü manzaralar sunan bir göl olan Tuz Gölü’nde beyaz mavi ile karışıyor. Göle yaklaşıldığında, uzaktan tuz kristallerinin muhteşem beyazlığı ve parlaklığı kar ve buz gibi görülür. Su yüksekliği asla birkaç santimetreyi geçmez. Turistlerin uğrak yeri olan Tuz Gölü, flamingo kolonilerini de ağırlar. Tuz Gölü’nün kuzey doğusunda Kızılırmak üzerinde yer alan büyük bir baraj olan Hirfanlı, binlerce kuşu barındırır. “Orta Anadolu’nun Denizi” olarak bilinen Hirfanlı Baraj Gölü, eşsiz manzarası, plaj ve sosyal tesisleri ile dikkatleri çeker.

İstanbul’a bir buçuk saat uzaklıktaki rotaya günü birlik olarak gidilebilir. Tekirdağ Kumbağ’dan start alıp Ganos Dağı, Uçmakdere Köyü ve üzüm bağları görülerek Şarköy’e ulaşılıyor. Özellikle Uçmakdere yamaç paraşütü tepesine çıkılan yol manzarası ve virajlarıyla eşsiz. Tekirdağ’ın en gözde tatil beldesi olan Kumbağ, İstanbulluların yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Eski bir Rum yerleşim yeri olan Kumbağ, kumu ve güneşiyle tatilcileri çekiyor. Ganos Dağı, Kumbağ’ın batı çıkışından itibaren başlıyor. Kasabadan iki kilometre kadar yol alınca muhteşem bir orman başlıyor. Çamların arasından kıvrıla büküle ilerleyen yolda yaklaşık yedi kilometre ilerledikten sonra Yeniköy’e ulaşılıyor. Uçmakdere’ye yolu düşenlerin buraya kadar gelmişken yapması gerekenlerin başında Ganosların zirvelerinden yamaç paraşütü ile uçmak gelir.

Offroad tarzı olan rota, asfalt olmayan yollarda Karadeniz’in yeşillikler içerisindeki yaylalarına doğru uzanıyor. Rize merkezden başlayan rota, Ardeşen’e kadar sahil yolundan gidilip ardından Çamlıhemşin üzerinden Hazindak, Pokut ve Sal yaylalarına ulaşılıyor. Bu rota için ise deneyim ve araziye uygun motosiklet şart. Ardeşen, Türkiye’nin en yağışlı, en nemli ve en az güneş gören ilçelerinden biri olarak öne çıkıyor. İlçede dikkate değer en önemli özellik, yaklaşık 50 civarında su değirmeni olurken, tek gözlü köprülere ve asma köprülere de sıkça rastlanabiliyor.

Kaynak: Serkan Ocak – Hürriyet Seyahat Yayın Yönetmeni


SEYAHAT

SINAÄ°

58


59

SINAÄ°

SEYAHAT


TANITIM

SINAÄ°

60


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.