Geçici Toplu Yerleşimler

Page 1



İÇİNDEKİLER ATÖLYE KATILIMCILARI

2

SÜREÇ

3

1/ARAŞTIRMALAR TAYFUN

// MEVSİMLİK İŞÇİLER GEÇİCİ VE TOPLU YERLEŞİMLER

12

RAHİME

// MANİSA-ALAŞEHİR

26

BERRA

// MİSAKÇA - BANDIRMA

44

RONAY

// KEŞAN, ÇAMLICA

50

TUNÇ

// ÇANAKÇIBULANCAK, GİRESUN

70

BÜGE

// SÜREYYA PAŞA HASTANESİ, İSTANBUL / LA MARMOTTE, LOZAN

74

MİRAY

// LE MANOIR, RENNES

88

BERRA

// TAŞINABİLİR KAPSÜL

92

RONAY

// TENT HOUSE FOR TEMPORARY WORKERS

96

ZEYNEP SEDA

// ELAZIĞ

98

İREM

// GEÇİCİ YERLEŞKEYİ ZEMİNDEN KOPARMAK

2/ÖNERİLER

102

3/LİNKLER 11ww0


//

ATÖLYE KATILIMCILARI

Berra Nur Bay Büge Yaman Emrah Güllüoğlu Emre Gündoğdu İrem Yaşar Kerem Erginoğlu Miray Türkoğlu Rahime Göktürk Ronay Barış Civas Tayfun Parlak Tunç Alp Kasım Zeynep Seda Atlı

4


//

SÜREÇ

Geçici Toplu Yerleşimler atölyesi, Herkes İçin Mimarlık Derneği ve Kerem Erginoğlu’nun 2018 Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu Vardiya projesi vesilesi ile başlattığı sosyal ve toplu konut araştırmalarındaki ikinci etap olan, Evin Halleri atölye dizisindeki “Uçsuz Bucaksız Azınlık 2” atölyesinin bir parçasıdır. Göçmenler, mevsimlik işçiler gibi grupların geçici toplu yaşama mekanlarının kurulumunun ve kullanımının araştırılmasını hedefleyen atölye, Uçsuz Bucaksız Azınlık’ın ana teması olan birlikte yaşam pratikleriyle ilişkili konutlar meselesini kendi araştırma konuları açısından irdelerken, Evin Halleri dizisinin düşünmeye davet ettiği pandemi zamanı konut meselesini de ele almıştır. Atölyede açık çağrıya yanıt veren ve dernek üyelerinden oluşan 11 kişilik bir grupla 17 gün içerisinde 8 çevrim içi buluşma ve 1 final sunumu gerçekleştirildi. Farklı yerlerde yaşayan katılımcılar, kendi mevcut ya da geçmiş tecrübelerinden yola çıkarak mevsimlik işçilerin, göçmenlerin, sağlık çalışanlarının ve afetzedeler barınma ve çalışma koşullarını aktardılar. Farklı coğrafyalarda, farklı yaşam ve çalışma ihtiyaçlarına göre ortaya çıkan yapılanmalar, geçici yerleşimler için geliştirilen yapısal önerilerin altlığı oldu. Kerem Erginoğlu da süreç boyunca yorumları ile tartışmalara ve üretimlerin geliştirilmesine katkı koydu. Burada yer alan araştırmalar ve öneriler kısa bir süre içerisinde kişisel aktarımların toplu olarak tartışılması ile ortaya çıkmış ve tamamlanmış olma iddiasında olmayan, aksine geleceğe dönük araştırma ve öneriler için altlık olması, ilham vermesi hedeflenen çalışmalardır. Herkes İçin Mimarlık Derneği ve atölye katılımcıları bu araştırma ve önerilere devam etme niyetindedir, dahil olmak isteyenleri her zaman beklemektedir.

5








TAYFUN

DÜZCE UMUT EVLERİ

Bu atölyeye katıldığımda Mekanda Adalet Derneği’nde yaptığım araştırma stajı sonucu Düzceye giderek şantiye sahasını deneyimlediğim zamanlarımı bana hatırlattı .Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi Düzce Umut Evleri 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra depremzedeler için yapılmış kalıcı sosyal konut projesidir. Bence bu proje geçicilikten kalıcığa uzanan bir sürecin de göstergesidir. Aynı zamanda Kadıköy -Fikirtepe kentsel dönüşümleri,Karadeniz HES projeleri de yerleşim yerleri için hak mücadelesi olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Geçici Toplu Yerleşimler Atölyesinde deneyimlediğim tecrübelerden yola çıkarak mevsimlik ürünleri ve yetiştirildiği zaman dilimlerini merkeze koyarak, birçok farklı bölgedeki mevsimlik işçilerin barınma ve çalışma koşullarına, ulaşım koşullarına yoğunlaşarak incelemeye çalıştım.Yaptığım araştırmalar sonucu mevsimlik işçilerin aynı zaman dilimlerinde birden çok bölgede çalıştığını ve bu çalıştığı süreç boyunca yaşam alanı olarak kullandıkları çadırların; yüzde 95,8’i plastik brandadan, yüzde 1,7’si bezden imal edilmiş olduğunu yüzde 0,4’ü konteyner, yüzde 2,1’i ise baraka tipi barınma yerlerinde kaldığını saptadım. Ayrıca olumsuz hava koşullarından dolayı kötü şartlara maruz kalan mevsimlik işçiler elçi-çavuşdayı aracılığı ile tarla sahipleriyle iletişime geçiyor ve belli bir komisyon ödemek zorunda kalıyorlar. Genellikle %35 i sosyal güvenlik sigortası olmadan çalışan mevsimlik işçiler barınma yeri olarak demiryol, deniz, anayol, taliyol, sulama kanalı kenarı gibi yerleri tercih ediyor

12


1/ARAŞTIRMALAR

MEVSİMLİK İŞÇİLER GEÇİCİ VE TOPLU YERLEŞİMLER

Bu atölye sürecinde konuyu ele alırken önerdiğimiz yerleşim yerinin sadece bir gruba değil, kullanacak/dahil olan her grubun tasarıma dahil edilmesi gerektiğini fakat zamansal kullanım farkları olabileceğini belirttim. Pandemi gibi bir dönemde hızlı ve yerine özgün çözümler ile sürdürülebilir çözümlerin fark yaratacağını düşündüm. Öyle bir mekan tasarlamalıyız ki çocukları ile gelen anneler çocuklarını bırakabilmeli .... Mekan farklı yaş gruplarından kullanıcılara cevap verebilmeli. Yerleşim yerinin sabit kalıp mekanın kendi içinde dönüşebilir-değişebilir olması bize ne katabilir? Geçicilikten kalıcılığa uzanan bu süreçte aididiyet duygusu mekanı kullanan kişinin mekanı sahiplenmesi mekan konforu ile ilişkilendirilebilir mi? Evin tanımı insanlara sorsak ona göre yerleşim yerlerini tasarlasak kullanıcı mekanı daha fazla sahiplenmez mi ? Mekan raylı bir sistemden üretilse , duvarların istenildiği zaman kaldırabileceği micro loft benzeri daireler mümkün olamaz mı ? Açık ve yarı açık sistemler ile doğal havalandırma içeren mekanlar olsa dönemsel olarak kullanıcısı değişsede meknın devam ettiği ve sürdürülebilir olan bir yerleşim yeri çok büyük fayda sağlamaz mı ? Sürdürülebilir mekan için yerel malzemeler kullanıp ekonomik maliyeti azaltarak hem de doğaya zarar vermeden mümkün olabilir mi? Saman balyası, bambu, ahşap, geri dönüştürülmüş atıklar........

13


MEVSİML GEÇİCİ VE TOPL

14


LİK İŞÇİLER LU YERLEŞİMLER

15


ŞEKER PANCARI AYÇİÇEĞİ

ESKİŞEHİR

FINDIK

16


NARENCİYE

ADANA,CEYHAN

KAYISI

Tüm yerleşimlerdeki toplam çadırın; yüzde 95,8’i plastik brandadan, yüzde 1,7’si bezden imal edilmiş olup yüzde 0,4’ü konteyner, yüzde 2,1’i (16) ise baraka tipi barınma yeridir

MALATYA

17


FINDIK

18


19


NARENCÄ°YE

AD 20


DANA,CEYHAN 21


KAYISI

Tüm yerle 1,7’si bez baraka tip

MALATYA 22


eşimlerdeki toplam çadırın; yüzde 95,8’i plastik brandadan, yüzde zden imal edilmiş olup yüzde 0,4’ü konteyner, yüzde 2,1’i (16) ise pi barınma yeridir

23


AYÇİÇEĞİ

E 24


ESKİŞEHİR 25


RAHİME

Evin Halleri atölyeleri bünyesinde, Herkes için Mimarlık Derneği ve Kerem Erginoğlu’nun birlikte yürüttüğü Uçsuz Bucaksız Azınlık 2 Atölyesi, Geçici Toplu Yerleşimler grubuna ait bu çalışma Manisa Alaşehir’deki Yeşilyurt Mahallesi’ne yaz aylarında gelen mevsimlik tarım işçileri ve onların geçici olarak kurdukları yaşamları kapsamaktadır. Her yıl ağustos başı gelip eylül sonu giden orada yaşayan halka üzüm kesme ve kurutma işlemlerinde yardım eden mevsimlik işçiler genellikle romanlardan oluşmakla birlikte bazı grupları da yörüklerin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu sene Aydın’dan gelen romanlar mahalede bulunan İbrahim Süzer Parkı’na çadırlarını kurdular. Marangozdan aldıklarını söyledikleri çıtalarla çadırın iskeletini oluşturup iskeleti bezlerle ve çarşaflarla sardılar. Tuvalet ve banyo olarak kullanacakları alanı da mavi plastik brandayla çevrelediler. Kamp kurmak için hiçbir alt yapıya sahip olmayan parkta yağmur, şiddetli rüzgar vb çevresel faktörlere hazırlıksız olan atıl yerleşimde, toprağın üzerine karton ve battaniye sererek zemini örgütlemeye çalışan mevsimlik tarım işçilerinin bu hamleleri maalesef yetersiz kalmaktadır.

26


1/

MANİSA-ALAŞEHİR Yeşilyurt Mahallesi

27


28


29


30


31


32


33


34


35


36


37


38


39


40


41


42


43


BERRA

Evin Halleri atölyeleri bünyesinde, Herkes için Mimarlık Derneği ve Kerem Erginoğlu’nun birlikte yürüttüğü Uçsuz Bucaksız Azınlık 2 Atölyesi, Geçici Toplu Yerleşimler grubuna ait bu çalışma; Bandırma’nın Misakça köyünde yaşayan ‘kalıcı’ Roman ailelerini ele almaktadır. Misakça Köyü, Bandırma’nın denize kıyısı bulunan sayılı köylerinden biridir. Burada yaşayan halk; geçimini balıkçılık, hayvancılık ve tarım ile sağlamaktadır. Misakça birçok açıdan kendine yeten ve belli noktalarda dışarıya kapalı bir köydür. Hasat ve balık mevsimleri dışında, yabancı insanları pek kalıcı olarak dahil etmemektedir. Burada yaşayan Roman aileler ise; mevsimlik işci olarak geçici geldikleri köye, seneler içinde kalıcı olmaya ve yerleşik bir hayat sürmeye başlamışlar. Bunun sebebi ise, her mevsim burada hayatlarını devam ettirecek geçim kaynağı bulmuş olmalarıyla birlikte, buradaki insanlarla kurdukları güçlü arkadaşlık bağları ve karşılıklı güven ilişkisi olmuştur... Fakat, 2020 yılının başlarında dünyayı etkisine alan pandemi süreciyle birlikte, köydeki geçim kaynaklarının sıkıntıya girmesi ve yetersizliği Romanların tekrardan bir arayış halinde olmalarına sebep olmuştur. Yaz aylarında çalışacak başka civar köyler bulmuş ve ailenin erkekleri geçici olarak civar köylere yerleşmiştir. ‘Yer değiştirmek’ konusunda cesaretli olan Romanlar üzerinden araştırmalarıma devam etsem de bu süreçte sonuca yaklaştığımda çıkan ürün; daha çok ‘göçebe’ olmak zorunda kalan veya bu hayatı tercih eden insanlara yönelik olmuştur.

44


1/

MİSAKÇA - BANDIRMA Geçicilikten Kalıcılığa

Nerede yaşıyorsun? /Ivan Illich ‘Konut/1984’/ Bu soruyla birlikte 3 haftalık bir serüvene dahil oldum. Konuttan konuşarak başladığımız atölyede dahil olduğum ekibin ana odağı ‘geçici toplu yerleşimler’di. Bu kapsamda; mevsimlik tarım işcilerine, doğal afetlerden zarar gören insanlara, ve mültecilere odaklandık. Birbirinden farklı sebepleri olsa da sorunlarının ortak olduğunu fark ettiğimiz insanlar için bir çözüm arayışına girdik. Hepimizin ortak fikri, bu durumda kalan insanların; hayat standartlarının altında kalmayıp aileleriyle birlikte daha iyi şartlarda yaşama haklarının olmasıydı. Bu yüzden kalacakları mekanların daha kaliteli çevreye, iyi altyapıya, hava şartlarına ayak uyduran bir strüktür sistemine ve belki daha fazlasına karşılık vermeliydi. Ben de atölye kapsamında, kendi köyümde yaşayan Roman bir aileden yola çıkarak, göçebe yaşayan insanlara bir yaşam birimi önerdim. Geçici olarak geldikleri köyümüze, seneler içinde kalıcı olan Roman aile bu sene belki de tekrardan göç etmek zorunda kalacaktı. Ben de bu ihtimal üstünden ilerlemeye karar verdim. Eğer göç ederlerse, bu sefer arkalarında bıraktıkları çadırdan kalan bir kumaş parçası veya bir örtü değil, masif 4 duvar olacaktı. Ve bu dört duvarı yanlarında götürme şansları yoktu. Acaba, şansları olsaydı kendi yarattıkları konfor alanını her haliyle yanlarında götürmek isterler miydi? Ve isterlerse, bu nasıl gerçek olurdu? Bu soruya benim cevabım, ‘kapsül’ yaşam alanları oldu. Yaşarken mahremiyetin olduğu ve güvende hissettiği kapsül ile birlikte, zorunda kaldığında veya istediğinde göç edebilirdi. Belki böylelikle, duygusal ve fiziksel yükü de azalabilirdi. Ve arkasında bir kalıntı bırakmadan, tam olarak hayata devam edebilirdi.

O zaman 1000 yıl sonra, ‘geçiciliğin’ kalıntısı olur muydu?..

45


46


47


48


49


RONAY

Bu çalışma Edirne kentinin Keşan ilçesine bağlı Çamlıca koyunun kıyısında yasamakta olan Romanların yerleşimini ele almaktadır. Çocukluğumun yaz aylarında sık sık bulunduğum bu köyde kendimi bildiğimden beri Romanların göçebe yaşantısına tanık olmaktayım. Romanlar köy halkına işlerinde yardımcı olup geçinebilecekleri parayı kazanma amacıyla geçici olarak yaz aylarında koyun dışına doğru, okulunu geçtikten sonra ve mezarlığının tam karşısında ki tepede çadırlarını kurmaktadırlar.

50


1/

KEŞAN, ÇAMLICA Roman Yerleşkesi

Bu atölyede Romanların bulundukları çevrenin doğasından faydalanan (kozalak toplamak ve bununla ısınmak aynı zamanda satıp para kazanmak gibi), onu bir yer olarak benimseyip hep orada olmayı tercih eden fakat mimari açıdan kalıcı bir yer kurmayı talep etmeyen aynı zamanda köy halkına işlerinde yardımcı olan yaşantılarına değindim. Bu durum bana geçici toplu yerleşimlere karşı farklı bir bakış açısı kazandırdı. Geçici ve kalıcı arasında olma durumu aslında bir «yer» oluşturabiliyordu...

51


52


53


TEPEDE ROMAN Y

54


YERLESKESI (2020)

55


13 06 2019

30 03 2018

56


17 02 2017

04 08 2013

57

18 09 2011


"Koyden tarlalara giden yavan yol ve roman cadirlari�

58


59


60


61


“Yerleske meza

62


arlığa bakıyor…

63


64


65


66


“Muhtemelen dusakabin.”

67


“Yemek pişirmek icin yapilmis fırın ve baca muhtemelen dumanı ustu seviyelerden çıkarmak adına uzun b

68


borular kullanilmis. Gelecekte izine rastlanabilecek bu gecici yerleşkeden bir arkeolojik kalıntı olabilir mi?

69


TUNÇ

Evin Halleri atölye çalışmaları bünyesinde, Herkes için Mimarlık Derneği ve Kerem Erginoğlu’nun düzenlediği Uçsuz Bucaksız Azınlık 2 Atölyesi, Geçici Toplu Yerleşimler grubu içinde yapılan bu çalışma Giresun ilindeki Çanakçı ve Bulancak İlçelerindeki çeşitli bölgelerden gelen farklı etnik gruplardaki mevsimlik tarım işçilerini ve yaşantılarını ele almaktadır. Küçüklüğümden beri her yaz babaannemi ziyarete etmek için gittiğimiz Giresun’da fındık hasadı dönemine tanık oluyordum.Yaklaşık 15 yılı kapsayan bu süreçte yıllar geçtikçe değişen ihtiyaçlar ve bunun sonucunda değişen mevsimlik işçi profili ve çalışma dinamiklerini gözlemledim. Fındık bahçeleri miras yoluyla bölünmeden önce gerek Giresun’un çeşitli ilçelerinden gerekse de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden mevsimlik tarım işçileri sistemli bir şekilde çalışırdı. Aynı bölgede yaşayan insanlar fındık hasadı için birbirlerine imece usülü yardım edecek vakit bulamazlardı. Bu ihtiyacı mevsimlik işçilerden karşılarlardı.Ancak son yıllarda fındık bahçelerinin miras yoluyla paylaşımından dolayı büyük fındık bahçeleri bölünmüş, dolayısıyla yüksek sayıda işgücünü istihdam edecek ihtiyaç kalmamıştır. Bu durumda dışardan gelen işgücüne ihtiyaç kalmamıştır . Artık hasat işlemini aynı köyde ve mahallede yaşayan insanlar birbirlerine yardım ederek veya yevmiye usülü çalışarak çözmektedir. Bu atölye benim çocukluğumda tanık olduğum ancak son yıllarda unuttuğum mevsimlik tarım işçilerinin yaşamları, barınma ihtiyaçları, sosyal entegrasyonu ve mekansal yer seçimi konusunda araştırmaya yöneltmiştir. Atölye süreci, bende farklı bölgelerden gelen mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı beslenme, barınma ve sosyal entegrasyon sorunlarına karşı farkındalık oluşturdu.

70


1/

ÇANAKÇI-BULANCAK, GİRESUN Tam’da Yaşam

Atölyenin üretim sürecinde çeşitli bölgelerden gelen mevsimlik işçi profilleri ve kaldıkları mekanlar hakkında bilgi paylaşımı yapıldı. Tartışmalar ve bilgi paylaşımları sırasında mevsimlik tarım işçilerinin genellikle yerleşim yerlerinden uzak bölgelerde yaşamak zorunda kaldıklarını fark ettik. Mevsimlik işçiler bu bölgelerde genellikle çadır gibi kolay kurulup sökülen barınma sistemleri kullanmakta ve ihtiyaçlarını kendi çözümleriyle gidermektedirler. Giresun ili örneğini incelediğimiz zaman karşımıza diğer bölgelerde olduğu gibi yerleşim yerlerinden uzak, kendi çadırlarında kalan mevsimlik tarım işçileri çıkmıştır. Buna ek olarak, mevsimlik işçilerin ‘tam’ adı verilen yapılma amacı ahır veya depo gibi izbe yapılar olan küçük yerleşim kümeleri içinde konumlanan tarla sahiplerine ait mekanlar da ilkel şartlarda barındıkları da gözlemlenmiştir. Atölye süreci boyunca yerleşim yerlerinden uzakta kalan mevsimlik işçiler hakkında yerel halkın olumsuz görüşlere sahip olduğu ama hasat işlemi için onlara ihtiyaç duyduklarını anladık. Bunun nedenini sorgularken ‘mevsimlik tarım işçilerinin yerleşim yerlerinden uzakta, yerel halkla etkilemişimde bulunmayan izole bir biçimde yaşamaları bu olumsuz görüşleri arttırabilir mi’ gibi konular hakkında fikir alışverişi yaptık. Tamda barınan mevsimlik tarım işçilerinin çalışma saatleri dışındaki vakitlerini yerel halk ile iç içe geçirdikleri için atölye kapsamında şu soruyu araştırmak istedim: Tamlarda konaklayan mevsimlik tarım işçileri, yerleşim yerlerinden mekânsal olarak dışlanmadığı için, sosyal olarak bölgeye ve yerel halka daha kolay entegre olabilir mi? Bu soru kapsamında yerel halkın daha önceki deneyimlerinden, kaymakamlık yetkililerinden ve literatür çalışmalarından bu konu hakkında edindiğim bilgiler Tam’ın mevsimlik işçilerin sosyal entegrasyonuna katkı sağladığı şeklindeydi. Ancak bazı bölgelerde mevsimlik işçilerin yerel halkla iç içe yaşaması mevcut olan sorunların artmasına ya da yeni sorunların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Ortaya çıkan sorunların farklı nedenleri olsa da genellikle iki neden yaygın olarak görülmüştür: Mevsimlik işçiler ile yerel halkın etnik kökeni ile ilgili çatışmalar ve tamların teknik altyapılarının yetersizliği sonucu ortaya çıkan kirliliğin yerel halkı rahatsız etmesi. Karşılaşılan bu iki sorunun çözümünde mevsimlik işçilerin etken olarak yer alamayacağı görülmektedir. Bu sorunlar mevsimlik işçilerin sosyal entegrasyonu konusunun sadece mekan seçimi ile çözülecek bir konu olmadığını çeşitli ölçekteki kurumlar ve politikalarla desteklenmesi gerektiğini anlatmaktadır.

71


72


73


BÜGE

Evin Halleri Atölye serisi kapsamında, Herkes İçin Mimarlık ve Kerem Erginoğlu’nun düzenlediği Uçsuz Bucaksız Azınlık 2 Atölyesi, Geçici Toplum Yerleşimleri grubunda “geçicilik, kalıcılık ve aidiyet” kavramlarını ele aldım. Covid sürecinde evlerinde kalmak istemeyen sağlık çalışanları, farklı geçici konaklama mekanlarına yerleştiler. Sürecin başlarında durumu ciddi olmayan hastalar, virüsten korumak için taburcu edildiler ve bu yüzden hastanelerin bazı katları boşaltıldı. Bazı sağlık çalışanları ise devlet yurtları, sağlık çalışanlarına hizmet verene kadar hastanelerde bu alanlarda konaklamaya başladılar. Devlet yurtları, sağlık çalışanlarının ve yurt dışından gelen kişilerin geçici konaklamasına açıldığı zaman sağlık çalışanları yurtlara yerleşmiştir. Gündelik hayatında sabit bir yaşam alanı olan sağlık çalışanları birkaç aylık konaklama alanlarını kişiselleştirmemişlerdir. Sadece uyuyabilecekleri alanlar olarak görmüşlerdir. İsviçre’de evsizlerin günübirlik konaklayabilecekleri yapı, La Marmotte kuruluşu tarafından idare edilmektedir. Herhangi bir sürekli konaklama mekanına sahip olmayan kişiler, rezervasyon ile sadece bir gün konaklayıp, sabah bütün eşyalarını toplayarak çıkıyorlar. Eğer bir gün daha konaklamak istiyorlarsa tekrar gelip tekrar yerleşiyorlar. Hastaneye ve yurda yerleşen sağlık çalışanlarının aksine her gün bütün eşyalarını çantalarından boşaltıp mobilyaların yerlerini değiştirerek mekanları kişiselleştiriyorlar.

74


1/

SÜREYYA PAŞA HASTANESİ, İSTANBUL LA MARMOTTE, LOZAN

Geçici Toplum Yerleşimleri Atölyesi kapsamında geçici yerleşim mekanlarını birçok farklı perspektiften ele aldık. Tek bir kullanıcı profilini değil birçok kullanıcıyı düşünerek, bu durumda kalan insanların hayat standartlarını nasıl yükselte bileceğimizi tartıştık. Bense “Geçicilik ve kalıcılık kavramı herkes için aynı şeyi mi ifade eder? Bir gün mü geçicidir? Bir ay mı? Bir yıl mı?” sorularına cevap aradım. Mevcutta yerleşik hayata sahip olan birey ile belirli bir yere sahip olmayan bireyin, geçicilik ve kalıcılık kavramları aynı değildir. Yerleşik hayatı olan birey için geçici belki de bir yılken, yerleşik hayatı olmayan bir birey için bir gün bile kalıcı olabilir. Bu kavramlar kullanıcıya göre değişiyorsa, kullanıcının mekandaki ihtiyaçlarının da değiştiği anlamına gelir. Çünkü tekrar aidiyet kavramını ortaya çıkartır. Tekrar tekrar gördüğümüz nesnelere, mekanlara, kişilere ait hissederiz kendimizi. Yerleşik hayata sahip bireyin hayatında geçici toplum yerleşkeleri yeterli tekrara sahip değildir. Bu yüzden bu bireyler kendilerini geçici yerleşim yerlerine ait hissetmezler. Ancak belli bir yere sahip olmayan kişilerde durum biraz farklıdır. Çünkü bu sefer geçiciliğin kalıcılığı söz konusudur. Geçicilik sürekli olarak tekrar eder. Bu bireyler bir gün konakladıkları mekanlara bile aidiyet hissederler. Kalıcı, geçici mekanı sadece uyuma mekanı olarak görürken; geçici, geçici mekana çok daha fazla anlam yükler ve mekan ile çok daha fazla ilişi halindedir. Dolayısı ile bu mekanların da bu ihtiyaçlara göre şekillenmesi gerekmektedir. Kalıcı bireyin geçici konaklama alanı için sadece uyku kabini yeterli olabilecekken, geçici birey için daha fazla etkileşime geçebileceği bir mekan gereklidir.

75


76


77


78


79


80


81


82


83


84


85


MİRAY

*herkes için konut

Atölye hazırlama aşamasında ve süresince bildiğim ve deneyimleme şansı bulduğum şehirlere veya topluluklara odaklanmaya çalıştım. Bunun nedeni üzerine konuştuğumuz konuyu daha iyi anlamak ve bir fikir sahibi olmaktı. Üzerinde bir fikir sahibi olduğum şehirlerden biri ise Rennes. Fransa’nın batısında bulunan bu şehirde 5 sene boyunca yaşadım ve okudum. İster istemez, bu süre zarfında şehri ve değişimlerini gözlemleme fırsatım oldu. Çalışmam bu nedenle Rennes’de bulunan bir geçici toplu yerleşimi ele almaktadır. Bu mekan birkaç aydır Fransa’ya göç etmiş bir grup insanı barındırıyor. Jean Pierre Laloy adlı Fransız mimar tarafından çizilen bu bina aslında büyük bir hastane merkezinin içinde yer alıyor. Uzun suredir bos olan bu binayı, 5 sene önce gayrimenkul işlemi yapmayı düşünen belediye satın aldıktan sonra bos ve atıl bir durumda bırakır. Özellikle Rennes’de evsizlik sorunuyla mücadele eden bir grup eylemci bu durumu fark eder ve bu binayı evsiz göçmenleri yerleştirmek için ele geçirirler. Belediyeye ait bu eski hastaneyi işgal eden göçmenlerin bir kısmı, başka bir göçmen kampı, Rennes’in sanayi bölgesindeki eski bir depodan göç ederler. Bu sakinlerin daha önce de bir park kampında ikamet ettikleri biliniyor. Binayı ele geçirdikleri günden bu yana çoğunlukla Arnavutluk ve Afrika kıtasından gelen yedisi çocuklu olmak üzere 60 civarında göçmen buraya yerleşir. Benim burayla tanışmam yakın bir arkadaşımın bu grubun üyesi olması sayesinde oldu. Bu grup 14 Ekim 2018 de bir grup göçmen ve insanın sokaktaki endişe verici sayıda insanın bulunmasına bas kaldırmasıyla kurulur.

86


1/

LE MANOIR, RENNES Geçici Göçmen Barınağı

Yetkililerin hareketsizliği hatta bir şekilde barınma çaresi bulmuş insanları yerlerinden etmesiyle birlikte, şehirde yüzlerce ev ve binanın boş ve atıl halde bekletildiğinin farkında olan bu insanlar göçmenlere geçicide olsa yerleşim yerleri bulmak isterler. Boş olan bu mülkleri basit bir şekilde yaşanır hale çevirip evsiz insanlara barınak kurmak ne kadar zor olabilir ki aslında? Bu grup tam da bunu ispat etmek için öncelikle Rennes’de bulunan boş binaları ve onların sahiplerini bulmaktan, daha sonra kilitlerini açmaktan, elektrik, su durumunu kontrol etmekten ve birkaç gündür orada olduklarını kanıtlamaktan sorumlu gönüllülerden oluşmakta. Binaları evsiz göçmenlere açıp, onlarla birkaç toplantı gerçekleştirip, kendi kendileri yönetebilmeleri için çekilmek isterken. Bugünlerde her hafta toplantıları sürdürmekte. Sakinlerden desteklerini eksik etmeyip ara ara yerleşimde ki kriz yönetimleri için de bir ara geliyor. Onca insanın sorumluluğunu alan bu insanlar aslında yetkililerin yapması gereken işleri yapıyorlar. Ve bunları her gün farklı bir kuruluşa, farklı bir yetkiliye karşı savaş vererek yapıyorlar. Atölye surecinde gerçekleştirdiğim bu araştırma beni birçok yönden bilinçlendirdi. Bunlardan en önemlisi de yer ve zaman değişmeksizin her insanın bir şekilde konut hakkı olması ve aileleriyle birlikte daha iyi şartlarda yaşama haklarının olmasıydı. Atölyenin bitiminden sonra hala araştırmak istediğim ve cevaplamak istediğim bir soru var: Hala sokaklarda binlerce insan yaşıyorken, kentlerin sahip olduğu boş mülklerden faydalanarak niye yetkililer bir çalışma yürütmüyor ?

87


ATIL HASTANE

YENI YERLESIM YERLERI

LES VEYETTES ESKI YERLESIM YERLERI

LE BOIS PERRIN ATIL HASTANE 03.2020

60 göçmen

88

1000 m2


ALBA,22

‘‘ burada kendimi çok iyi hissediyorum’’

‘‘odamızı yavaş yavaş düzenledik. bir mobilyaya ihtiyacım oldugunda söylüyordum ve bana buluyorlardı ’’

‘‘ bir iş bulmak istiyorum. iş benim hayatımı degiştirebilir’’ ‘‘odamızın manzarası çok güzel’’ ‘‘ çok büyük bir bahçemiz var, dişarıda çok zaman geçirdik ’’

VJOSAVA, 13

‘‘her şeyi biz düzenledik’’ ‘‘bir odam ve gardırobum olsun isterdim’’

‘‘bahçe güzel, çünkü çok büyük, her yerde meyve var, çok güzel’’

‘‘çok korktum çünkü yeri bilmiyordum’’ ‘‘annem sürekli evin düzenini degistirdi’’

89

‘‘burayı tercih ederim çünkü burası gerçek bir ev’’


BERRA

In his tractibus navigerum nusquam visitur flumen sed in locis plurimis aquae suapte natura calentes emergunt ad usus aptae multiplicium medelarum. verum has quoque regiones pari sorte Pompeius Iudaeis domitis et Hierosolymis captis in provinciae speciem delata iuris dictione formavit. Hoc inmaturo interitu ipse quoque sui pertaesus excessit e vita aetatis nono anno atque vicensimo cum quadriennio imperasset. natus apud Tuscos in Massa Veternensi, patre Constantio Constantini fratre imperatoris, matreque Galla sorore Rufini et Cerealis, quos trabeae consulares nobilitarunt et praefecturae. Quod si rectum statuerimus vel concedere amicis, quidquid velint, vel impetrare ab iis, quidquid velimus, perfecta quidem sapientia si simus, nihil habeat res vitii; sed loquimur de iis amicis qui ante oculos sunt, quos vidimus aut de quibus memoriam accepimus, quos novit vita communis. Ex hoc numero nobis exempla sumenda sunt, et eorum quidem maxime qui ad sapientiam proxime accedunt. Victus universis caro ferina est lactisque abundans copia qua sustentantur, et herbae multiplices et siquae alites capi per aucupium possint, et plerosque mos vidimus frumenti usum et vini penitus ignorantes.

90


2/ÖNERİLER

TAŞINABİLİR KAPSÜL

91


BERRA

92


2/

TAŞINABİLİR KAPSÜL

93


RONAY

94


2/

TENT HOUSE FOR TEMPORARY WORKERS

95


ZEYNEP SEDA

Evin Halleri atölyeleri bünyesinde, Herkes için Mimarlık Derneği ve Kerem Erginoğlu’nun birlikte yürüttüğü Uçsuz Bucaksız Azınlık 2 Atölyesi, Geçici Toplu Yerleşimler grubuna ait bu çalışmada ben de Elazığ Depremi sonrası burada neler olduğunu, yıkımları ve konteyner kentleri inceledim. Yıkımlara bakınca bir mahallenin neredeyse tamamen yıkıldığını şehir içince yürürken bile görebiliyordum. Bazı evlerin balkonlarında çamaşırlarının asılı kalması, bir mahallenin komple değişime uğrayacak olması, insanların anıları… Daha sonra uydudan yıkım yapılacak bölgelere bakınca bu kadar büyük alanların olması beni şaşırttı. Bu dönüşüm karşısında tabi ki insanlar geçici olarak bir mekana ihtiyaç duyuyordu. Kışın en soğuk günlerinde insanların çadırda kaldığını görünce(şehrin her köşesinde) depremi zararsız atlatanlar olarak bizi de psikolojik olarak zorluyordu. Sonra konteyner kentler kuruldu.Bunlar şehrin çok dışında ve iki ayrı uçta bulunuyor. Orayı ziyaret ettiğimde kutu kutu modüllerle adeta ölü bir yerleşim yeriydi.Bu modüller tam karşılıklı yerleştiği için mahremiyet konusunda problem oluşuyor yazın sıcak günlerinde daha da sıcak olan konteynerlarla insanların terk etmek istediği mekanlardı.Konteynerların aralarındaki alanlara sokak isimleri verilmişti burada birkaç kişi dışında kimse yoktu. Kendimi o insanların yerine koyunca da mevsimlik işçi veya depremzede hangi amaçla kullanacaksam o mekanı diğer insanlardan tamamen izole olarak değil bir şeyler paylaşabileceğimiz ortak alanlarımızın olmasını da isterdim. Hayatımın neredeyse bir yılının ve “zor” olacak bu döneminin geçici de olsa sadece yaşamımı sürdürmekten ibaret olmayan bu zorlukları beraber aşabileceğimiz mekanlar olmasını dilerdim.

96


2/

ELAZIĞ

Atölyenin en başında “Geçici Toplu Yerleşimler” denince bana çağrıştırdığı doğal afetler oluyordu. Fakat her birimiz farklı şehirler yaşayıp farklı deneyimlerimizi paylaştıkça aslında konunun ne kadar geniş ve ihtiyacın ne kadar fazla olduğunu gördüm. İlk başlarda aidiyet duygusunu çok fazla sorguladık. Örneğin Romanlar onlara dört duvar sunmamızı mı istiyorlar? Yoksa süregelen kültürlerine uyum sağlayacak bir strüktür mü ihtiyaca cevap verebilir? Tek tip bir sistem mi üretmeliyiz? Bu her iklime nasıl uyum sağlar? Bunlar kendi içimde çok fazla sorduğum sorulardı. Bu sorular ele alınan her sorunun birbirinden farklı olduğu için çeşitlendi ve tek tip bir modülün ihtiyacı karşılamayacağını anladım. Araştırdıkça çocuklar için bir alanın ve hatta okulun da büyük bir sorun olduğunu bu konuda bazı çözümler üretildiğini fakat yeterli olmadığını ve her ihtiyaç anında uygulanmadığını gördük. Marmara Depremi sonrası ahşap strüktürden kolayca monte edilip sökülebilen geçici okullar kurulmuş ancak Elazığ Depreminden sonra kurulan konteyner kentlerde bunu görememiştik. Öğrenciler taşımalı gidip geliyorlardı. Ne amaçla kullanıldığından bağımsız olarak da ortak bir şey daha vardı: sosyalleşebilecekleri, yalnız olmadıklarını hissedebilecekleri belki kendilerine bir şey katabilecekleri ortak mekanlar da sunulamaz mıydı? Sadece insan bazlı düşünmekte yeterli değildi. Herhangi bir doğal afet karşısında hayvanlara ne olacaktı? Bir çadır onları koruyacak mıydı? Veya bir yangında kendi kaderlerine mi terk edileceklerdi?

97


98


99


İREM

Evin Halleri atölye çalışmaları bünyesinde, Herkes için Mimarlık Derneği ve Kerem Erginoğlu’nun düzenlediği Uçsuz Bucaksız Azınlık 2 Atölyesi, Geçici Toplu Yerleşimler grubu içinde yapılan bu çalışma, çeşitli lokasyonlarda ve çeşitli toplu yerleşim sakinleri için, atölye sürecinde irdelediğimiz, kullanıcıların mekandan beklentileri, mekana yaklaşımları konusunda farklı deneyimler sunmayı amaçlayan ‘’bağlamsız ve zamansız’’ bir öneridir. Atölye boyunca diğer katlımcılar tarafından incelenen geçici yerleşimler ve kullanıcılarının mekan yaklaşımları incelenmiş ve karmaşık, yeni bir teknolojiyle onları ürkütmek yerine; alışkın oldukları “kendinyap” strüktür ile benzer bir strüktür üzerine çalışılmış, örneklerde sıkça görülen basit asma-germe sistemler ile Pritzker Ödüllü mimar Frei Otto’nun Munih Olimpiyat Stadyumu örneği arasında ilişki kurulmuştur.

100


2/

GEÇİCİ YERLEŞKEYİ ZEMİNDEN KOPARMAK

“Geçici Yerleşkeyi Zeminden Koparmak “ isimli önerimde, belirleyici 4 temel unsur vardı; bağlam, malzeme, sistem ve kullanıcılar. Bağlam, geçicilik meselesinin derinlerinde indiğimizde ve “geçici yerleşkeleri tercih eden insanların bu davranışlarının sebebi nedir?”, ”geçici-kalıcı olan nedir?” diye sorduğumuzda büyük ölçüde belirleyiciydi. Bu insanlar, para kazanabildikleri, özgür ve konforlu hissettikleri yere gelip yerleşkelerini kuruyor ve maddi-manevi konforlarını kaybettikleri anda da toparlanıp başka bir yerleşke aramaya koyulmakta çekinmiyorlardı. Yani aslında barınma eylemini, tek bir yerde bulunup koşullarını geliştirmek üzerine değil, koşulların uygun olduğu yerde koşullar devam ettiği sürece kalarak kurdukları yöntemle devam ettiriyorlardı. Bu durum da aslında bağlamı kullanıcıların zihninde “geçici” kılıyordu. Malzeme ise bu yerleşkenin; taşınabilir, geçici, kullanıcı tarafından kolayca inşa edilebilir ve bu sebeplerle hafif olması konusunda oldukça etkili bir unsurdu. Bu insanlar dışarıdan bir yardım veya hizmete ihtiyaç duymayacak şekilde, kendi çadırlarını kurup takıyor, özgürce üzerinde değişiklik yapabiliyorlardı. Bu yüzden de onları uzun sürede, maddi ve fiziksel güç ile inşa olabilen sistemler ile bir zemine bağlamak yerine olabildiğince hafif ve taşınabilir bir sistem sunmak ve bu sistemin kurulumunu, koşullarını onlar için olabildiğince ulaşılabilir ve konforlu hale getirmek daha uygun bir öneri olacaktı. Burada temel bir asma-germe sistem, dikmeler ve örtüler ile sağlanırken, örtünün altında döşeme ve bölücü elemanları örtünün bulunması istenen yöredeki ulaşılabilir malzemelerle oluşturmak, temel malzeme kararıydı. Bu sistemi, ana döşemenin zeminden kopup yükselmesini sağlayan bir mikro kazık temel sistemi ile dikmeler üzerine yerleştiriyor ve daha sonra bu dikmelerin yer yer farklı ölçülerde yükseldiğini ve membran örtünün basit çadır mantığıyla bu dikmeler üzerini örtüverdiğini, daha sonra bu dikmelere çeşitli döşemelerin takılmasıyla farklı kotlarda, farklı kullanımlara uygun mekanları oluşturduğunu görüyoruz. Döşemeler mutfak, ıslak zeminler gibi temel birimlerin dışında olabildiğince esnek hareket edebiliyor. Bu örtünün kesitleri ile asma-germe sistemler ve hafif strüktürler üzerine çalışan Pritzker ödüllü mimar Frei Otto’nun Munih Olimpiyat Köyü gibi işleri, büyük referans sağlıyor. İki sistem de aslında aynı temel prensipler üzerine kurulu. Otto’nun strüktürleri geçicileştirmek ve bu sebeplerden ötürü hafifleştirmek üzerine kaygısı aslında atölye sürecinde sürekli bahsi geçen mevsimlik işçiler, afetzedeler, zorunlu göç mağdurları gibi grupların hızlı, esnek ve özgür mekan ihtiyaçlarını yanıtlıyor ve dolayısıyla bu mekan arayışında rehberlik ediyor.

101


102


103


104


105


106


107


MAKALELER Afet Sonrası Sürdürülebilir Geçici Eğitim Yapılarının Yaşam Süreçlerindeki Eylem Adımları ve Öneriler, Elif YÜKSEL, Sevgül LİMONCU: http://www.journalagent.com/megaron/pdfs/MEGARON-18209-ARTICLE_(THESIS)-YUKSEL.pdf Dwelling, Ivan Illich: https://www.atlasofplaces.com/essays/dwelling/ Diyarbakır Narlıca Köyü Ziyareti: https://herkesicinmimarlik.org/blog/diyarbakir-narlica-koyu-ziyareti-narlica-village-visit/ Hassan Fathy mimarlığında tasarım ilkeleri üzerine eleştirel bir inceleme, Zeynep TUNA ULTAV ve Sare SAHİL : https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/76181 Kamuya hitap etmek, İşgal Evleri: http://www.md1927.org.tr/media/PDF/31.pdf Mevsimlik tarım isçileri, Adana Raporu: https://drive.google.com/file/d/1g0uM1KrNbfES4AL4LrXtKq4txmfvp25m/view?usp=sharing Salgında ötelenenler: http://www.ka.org.tr/dosyalar/file/Yayinlar/Covid19%20Pandemi/Salg%C4%B1nda%20%C3%96telenenler.pdf

108


3/LINKLER

MİMARİ ÖRNEKLER Abeer Seikaly’s Structural Fabric Shelters Weave Refugees’ Lives Back Together: https://www.archdaily.com/778743/abeer-seikalys-structural-fabric-shelters-weave-refugees-lives-back-together Fold and Float, SO?: https://bigumigu.com/haber/istanbulda-deprem-sonrasi-barinma-icin-yuzen-ev-foldand-float/ Maidan Tent - Architectural Aid for Europe’s Refugee Crisis: https://www.archdaily.com/871542/maidan-tent-architectural-aid-for-europes-refugee-crisis MEB afet bölgeleri için demontabl okul yapıları, Köksal Anadol, Vedat Tokyay / 1999: https://bogachandundaralp.files.wordpress.com/2011/07/binder1_low.pdf https://www.instagram.com/p/B1RwxFvH1kv/ Pao: Dwellings For the Tokyo Nomad Woman by Toyo Ito (1985 and 1989): http://socks-studio.com/2016/02/07/pao-dwellings-for-the-tokyo-nomad-woman-bytoyo-ito-1985-and-1989/ Straw Bales: Building Efficient Walls with Agricultural Waste, Eduardo Souza: https://www.archdaily.com/945267/straw-bales-building-efficient-walls-with-agricultural-waste?ad_medium=gallery

109



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.