Yüz Yıllık Yalnızlık-Marquez

Page 118

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

kaplattı. Her zamankinden daha eli açık, daha hesapsız, her zamankinden daha neşeli oldu. Her gün onbirde gelen trenle kasa kasa şampanya ve konyak getirtiyordu. İstasyondan dönerken içki şişelerini uydurma bir arabaya yükler, ister yerli ister yabancı, ister tanıdık ister henüz tanımadık kişiler olsun, herkesin gözü önünde çeke çeke arabayı götürürdü. Yalnızca garip bir dille konuşan Mister Brown bile, Aureliano Segundo'nun bu halini görünce baştan çıkmış, birkaç kez Petra Cotes'in evine gelip sarhoş oluncaya dek kafayı çekmiş, hatta akordeon çalıp Teksas havaları mırıldanarak, yanından hiç ayrılmayan köpeğini de bu havaya ayak uydurtup oynatmıştı. Aureliano Segundo, partinin en kızıştığı sırada ortaya çıkıyor, -Durun artık be inekler, ömür göz açıp kapayana dek geçer! diye bağırıyordu. Aureliano Segundo, hiç o günlerdeki gibi sağlıklı, neşeli olmamış hiç o kadar sevilmemiş, hayvanları hiç o kadar hızla ürememişlerdi. Sonu gelmez partilerinde kesilen sayısız domuz, inek ve pilicin kanından bahçe kapkara çamur olmuştu. Bahçede öbek öbek kemikler, bağırsaklar yığılıyor, artıkların atıldığı çöp kuyuları ağzına dek doluyordu. Şahinler, atmacalar konukların gözünü oymasın diye, boyuna dinamit patlatmak zorunda kalıyorlardı. Aureliano Segundo, Jose Arcadio'nun dünyayı dolanıp geldiği zamanki iştahına benzer bir oburlukla yiyip içmekten göbek bağladı, suratı mosmor kesildi. Aureliano Segundo'nun oburluğu, hesapsız para harcayışı, eşi görülmemiş konukseverliği dillere destan oldu; ünü bataklık bölgesinin sınırlarını aştı, kıyı boyunca bütün kasabaların, kentlerin anlı şanlı oburlarının kulağına gitti. Boğazına düşkün olanlar dört yandan akın akın gelmeye başladılar. Petra Cotes'in evinde oburluk ve dayanıklılık turnuvaları düzenlendi. Bütün ülkeye 'Fil' diye nam salan ve totemlere benzer bir kadın olan Camila Sagastume'nin çıkageldiği o uğursuz cumartesi gününe kadar, oburluk yarışında Aureliano Segundo'yu kimse altedemedi. Camila gelince, Aureliano ile aralarındaki yemek düellosu cumartesiden salı sabahına dek sürdü. İlk yirmi dört saat içinde Hint yerelması, manyok ve kızarmış muz garnitürlü dana etini, üstüne de birbuçuk kasa şampanya deviren Aureliano Segundo, zaferi çantada keklik sayıyordu. Kendisinden daha profesyonel, ama evi dolduran büyük kalabalığı coşturmayan bir yeme yöntemi olan rakibinden daha canlı, daha hevesli görünüyordu. Zafer sarhoşluğuyla başı dönen Aureliano Segundo, ağzına iri iri lokmalar tıkarken, Fil bir operatör titizliğiyle etini kesiyor, acele etmeden, hatta tadını çıkara çıkara yiyordu. Kadın, dev yapılı, enine boyuna bir yaratıktı. Ama o kocaman cüssesinin üzerinde bile bir dişi yumuşaklığı havası vardı. Yüzü öylesine güzel, elleri öylesine düzgün, bakımlı ve havası öylesine çekiciydi ki, Aureliano Segundo onu görünce, yarışmayı masada değil de yatakta yapmayı yeğleyeceğini mırıldanmaktan kendini alamadı. Daha sonra kadının, zerafetini hiç bozmadan, sofra kurallarına bütünüyle uyarak yarım danayı yediğini görünce, bu güzel, çekici ve doymaz filin, ideal kadın olduğunu inançla söyledi. Yanılmamıştı. 'Fil' denmezden önce de ünü duyulmuştu: 'Kemik kıran' diyorlardı. Oysa bu sözün aslı astarı yoktu. Fil, söylendiği gibi bir Yunan sirkinde halka gösterilen sakallı kadın ya da oburluk kraliçesi değil, bir şan okulunun yöneticisiydi. Çok yemeyi, evlenip çoluk çocuğa karıştıktap sonra öğrenmişti. Çocuklarına yok vitamindi, yok ilaçtı diye yapay birtakım iştah açıcılarla yemek yedirmekten kaçınmış, sağlıklı olabilmeleri için doğal bir iştah duymalarını sağlamaya çalışmış, bu yüzden de onlara örnek olayım diye kendisi oburluğa alışmıştı. Çocuklarına aşılamaya çalıştığı ve kendi uyguladığı yöntem, kişinin vicdanı rahatsa, yorgunluktan tükeninceye dek yemek yiyebilir ilkesine dayanıyordu. Hiçbir ilkesi olmayan, aklına estiğince oburluk eden adam diye bütün ülkeye ün salan Aureliano Segundo ile yarışmaya böyle ahlakçı bir görüşle ve sportmence heyecanla heveslenmiş, evini, okulunu bırakıp buralara gelmişti. Camila, Aureliano Segundo'yu ilk gördüğü anda, onun midesinin dayanıksızlığından değil, kişiliği yüzünden yarışı kaybedeceğini anlamıştı. Birinci gecenin sonunda Fil, hiç yılmadan yemeyi sürdürürken, Aureliano Segundo bir alay gevezelik ve kahkahayla kendini yormaya başlamıştı. Dört saat uyku molası verdiler.

Page 117


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.