Hammer-1

Page 259

Büyük Osmanlı Tarihi

Cilt 1

Joseph von Hammer

tehdîd etti954. Ordunun ahlâkî vaziyetinin neticesi intizamsızlığa, karışıklığa sebep olmuştu. îleri gelen kumandanların müs-lümanlar hakkında gösterdikleri hor görme ve küçümsemeler, harbde alınması şart olan ihtiyatî tedbirleri ihmâl ettiriyordu. Ordugâhta nöbetçi konulmasına, sevkıyatta keşif yaptırılmasına tenezzül olunmuyordu. Şövalyeler gafleti o dereceye götürmüşlerdi ki, «Gök düşecek olsa mızraklarının ucuyla tutacaklarını» söylüyorlardı. Bâyezıd ise, üstünlüğünden haklı olarak emîn bulunarak, daha az gurur ile «Yakında hayvanıma Sen Piyer Kilisesi'nin mihrabında yulaf yedireceğim» diyebilirdi955. Niğbolu kumandanı, mevkii cesurca müdâfaa etti, ve Bâyezıd'e tedâriklerini tamamlaması için vakit kazandırmak üzere Hıristiyan ordusunu şu suretle tuttuğu sırada, Pâdişâh serî ve Müttefiklerin müşahede nazarlarından mâhirâne şekilde gizlenmiş bir yürüyüşle, yukarıda yazıldığı veçhile, ordugâhlarına altı mil mesafeye gelmişti956. Müttefikler ordusu Osmanlılar tarafından firara mecbur bırakılan birkaç yağmager mârifetiyledir ki, Bâyezıd'in yaklaşmasından haberdâr olabildiler. Şu haberi aldıkları zaman, Türk keşif kolları, yâni Azablar ovaya yayılmağa başlıyorlardı. O vakit bütün Hıristiyan gençleri silâhlarına koşmak üzere, sofrayı, kumar masalarım alelacele terkettiler. Kont Dö Never Fransız süvarileri için muharebe esnasında en şerefli mevkii talep etti (önde bunların bulunmasını arzu etti); Türkler'in ne suretle muharebe ettiklerini, onlara karşı ne usûl kullanılmak lâzım geleceğini pek güzel bilen Sigismund, Kont'a bu intizamsız ve silâhları eksik pişdarlara karşı hafîf asker gönderilerek ordunun mümtaz kısmını düşmanın mümtaz kısmı, yâni Yeniçeriler ve Sipahiler için saklamak lâzım geleceğini basî-retkârâne ihtar etti. Sir Dukası ve amiral Jan Dö Viyen Kral'ın Verto, s. 9. Müellifinin ismi malûm olmayan Sen Deniş Târîhi'nden. Daro, Venedik Târihi, 2, s. 103. (Sultân Bâyezıd'in böyle bir söz söyleyeceğine ihtimâl verilemez. Timur Osmanlı memleketlerine musallat ol mayıp da, Yıldırım Roma'yı zaptetseydi, Sen Piyer Kilisesi*ni, torunla mim Ayasofya'yı nıuhâlaza etl'ği gibi, büyük bir itinâ ile muhafaza edeceğine şüphe yofctu. Mütercim). 956 Tacti't-Tevârîh'den telhîs: «798'de yüz otuz bin kadar Macar N'ğbolu Üzerine düşüp, Bvranos Beğ dil (düşmandan haber verecek esir) almağa gönderilirse de düşman nâ-ma'dûd ve medâhil ve mehâric-i mesdûd olduğundan, 'Ne dil alabilir, ne de kal'adan haber almağa yol bulur". Ev-ranos bu haberi Bâyezıd'e îsâl etmesi üezrine, Padişah k'mseye haber vermeksizin, gece bir ata binerek, hisar yakınında bir yüksek mahalle çıkar, 'Nidây-ı ra'd-ı şada' (sadâsınm gök gürültüsünü andırır nidasıyla) Niğbolu zabitini «Bre Doğan! Bre Doğan!» diye çağırır. Zâten hisar duvarı üzerinde bulunan, Doğan Beğ sesi tanıyıp, meserretinden oynayarak, koşar; Pâdişâh karanın ahvâl'ni sorar; her taraf muhkem, muhafızlar gece gündüz uyanık, zahire kâfî olduğu cevâbını alarak, hemân avdet eder. Düşman bu mehâtaJbayı işiterek, KraVin emriyle Pâdlşah'ı taharriye çıkarlarsa, da, teinç erişeanezler.» (Mütercim), 954

Sayfa

259

955


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.