Kamer Öncel Öncelik

Page 1

EĞİTİM KADROMUZ

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

1


EĞİTİM KADROMUZ

2

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi


EĞİTİM KADROMUZ

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

1


EĞİTİM KADROMUZ

Bekir AKSOY

Hülya YELOK YAŞA

Müdür Yardımcısı

Esma ATAK

Okul Müdürü

Aybüke ADIGÜZEL

Barış BARAKTAR Coğrafya Öğretmeni

Burak DEMİRTÜRK

Tarih Öğretmeni

Bilişim Öğretmeni

Matematik Öğretmeni

İngilizce Öğretmeni

Resim Öğretmeni

Hemşirelik Öğretmeni

Havva Nurhan SARIOĞLU

Mehmet Şahin KOCAMAN

Melahat YILDIZ

Melda MANKAN

Mine Kırdar MANAV

Hemşirelik Öğretmeni

Müzik Öğretmeni

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni

Merve AYDOĞDU BAĞ

Mustafa YİĞİT

Özlem Canpolat BARIN

Refika YARGI

Fizik Öğretmeni

Biyoloji Öğretmeni

Cengiz ÜRKÜT

Müdür Yardımcısı

İngilizce Öğretmeni

Didar DOĞAN

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Kimya Öğretmeni

Saliha BAYRAKTAR Rehber Öğretmen

Selçuk DURMUŞ Matematik Öğretmeni

Ercan ÇAYLI

Mustafa SARI

Acil Sağlık Hizmetleri Öğretmeni

Serkan KILIÇ

Beden Eğitimi Öğretmeni

Acil Sağlık Hizmetleri Öğretmeni

Sevda Kaplan PALA

Hemşirelik Öğretmeni

Şengül GÖKYURT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Tuğba DAĞOĞLU Acil Sağlık Hizmetleri Öğretmeni

Havva AĞLAMIŞ Hizmetli

2

Gülşen YAŞAR

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Tülay Yayla KOYUNCU

Hemşirelik Öğretmeni

Mustafa MUTİ Hizmetli

Yurdagül DEMİRTAŞ

Felsefe Öğretmeni

Nuray GÜNEY Hizmetli


İÇİNDEKİLER / EDİTÖRDEN

Editörden

İÇİNDEKİLER İstiklal Marşı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi 1 Eğitim Kadromuz 2 İçindekiler / Editörden 3 Başyazı 4 Kurucumuz Kamer Öncel 5 Röportaj 6 Rehberlik Köşesi 8 Erasmus Projesi (Budapeşte/Macaristan) 10 Beslenme Dostu Okul Projesi 14 Sağlık Alanı Tanıtım 16 Tarih Köşesi 17 Biyoloji Köşesi 18 Coğrafya Köşesi 19 Kimya Köşesi 20 Matematik Köşesi 21 Edebiyat Köşesi 22 Veli Savaş YELOK / Salih Kürşad DOLUNAY 23 Şubelerimiz ve Sınıf Öğretmenlerimiz 24 Kütüphane ve Laboratuvarlarımız 25 Etkinliklerimiz 26 Başarılarımız 28

Yıl:1 Sayı: 1 2016 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Adına Sahibi Hülya YELOK YAŞA Okul Müdürü Genel Yayın Editörü Esma ATAK Halkla İlişkiler ve Reklam: Esma ATAK - Bekir AKSOY - Melahat YILDIZ - Hamdi ÇAKIR Yayın Sorumlusu: Şengül GÖKYURT Yazı – Eser İnceleme Kurulu: Şengül GÖKYURT - Merve AYDOĞDU BAĞ Yayın Komisyonu Esma ATAK - Şengül GÖKYURT - Selçuk DURMUŞ Mine KIRDAR MANAV - Mehmet ŞAHİN KOCAMAN Tülay YAYLA KOYUNCU (Alan Şefi) Özlem CANPOLAT BARIN (Labaratuvar Şefi) Bekir AKSOY (Tarih Dersi Zümre Başkanı) Cengiz ÜRKÜT (Matematik Dersi Zümre Başkanı) Saliha BAYRAKTAR (Rehberlik Hizmetleri) Melahat YIDIZ (Biyoloji) Fotoğraf Çekimleri Ve Röportajlar: Hilal Vildan YILDIZ - Bilal YAVUZ Tasarım Ve Baskı : Medianet Görsel Tanıtım www.ajansmedia.net • 0262 223 39 24 İletişim : Rahmiye Mah.Kaman Sok. No:10 Kartepe/KOCAELİ TEL : 0 262 373 44 91 BELGEGEÇER : 0 262 373 44 91 WEB : http://kameroncelasml.meb.k12.tr

Merhaba, Elinizde ‘hayatı ciddiye alan’ dergi ÖNCELİK’in birinci sayısı yer alıyor. Amacımız iyiyi, güzeli, doğruyu ve yararlı olanı, daha da önemlisi sevgiyi paylaşmak. Bu daha ilk sayımız ama inanıyoruz ki, sizin de katkılarınızla kulaktan kulağa, kalpten kalbe yayılan süreli bir yayın haline gelecek. “ÖNCELİK’’ le düşünecek, “ÖNCELİK’’ le öğrenecek ve “ÖNCELİK’’ le gülümseyeceksiniz. Dileğimiz nice güzellikleri birlikte yaratmak . İlk ‘merhaba’ mızda, okulumuzun genel tanıtım bilgileri, personelimiz, çalışanlarımız, okulumuzdan haberler, etkinliklerimiz, projelerimiz hakkında bilgiler, yazı ve şiirler yer alıyor. Dergimizin hazırlığında emeği geçen öğretmenlerimize, yazılarıyla ve fotoğraflarıyla bize destek olan öğrencilerimize, maddi destek sağlayan sponsorlarımıza teşekkür ediyor, ilk sayımızın heyecanı ve mutluluğuyla sözlerimi; Şems-i Tebrizi’nin etkileyici dizeleriyle sonlandırmak istiyorum: Bir şey yap, Güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör. Ve ya, güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel olsun. Çünkü her insan ölecek yaşta! Saygılarımla… Esma ATAK Müdür Yardımcısı

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

3


BAŞYAZI

Başyazı

Değerli Öğretmen Arkadaşlarım ve Sevgili Öğrenciler, Eğitim, geciktirilmeden verilmesi gereken ve yararları uzun dönemde görülebilen bir hizmettir. Bu hizmetin sağlıklı bir ortamda ve çağın gereklerine göre verilebilmesi için devlet, elinden geleni yapmaktadır. Biz eğitimciler de bu hizmette yapılabileceklerin en iyisini yapmanın gayretindeyiz. Eğitim ve öğretim faaliyetlerinde ailenin rolü ve önemi kavrandıkça bu hizmetin daha yararlı sonuçlar vereceğine inanıyorum. Sevgili öğrenciler, Sağlık Meslek Liselerinin eğitimdeki amacı, öğrencilerine meslek edindirme esasında bilgi ve beceri kazandırmak ve onları bu sürecin sonunda da gerekli kazanım ve becerileri kazanmış bir şekilde kendi milletinin mensuplarının ve insanlığın hizmetine sunmaktır. Okulumuzu diğer meslek liselerinden ayıran en önemli özellik, insan sağlığına hizmet eden profesyonel elemanlar yetiştirmektir. Dâhil olduğunuz eğitim sürecin sonunda, kendi meslek sahanızda ayrı alanların mensupları olsanız da insan sağlığına hizmet etmek amacı ile aynı okulda, insan sağlığına hizmet etmek gibi kutsal ve bir o kadar da önem taşıyan hakkı kazanıyorsunuz. Sizler insan sağlığını korumak ve geliştirmek amacı ile insan odaklı bir eğitim alıyorsunuz. Ayrıca; bilimselliğin yanı sıra insan olgusunda var olmasını istediğimiz sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma ve sabır gibi güzel meziyetlerle donatı-

lıyor ve hayata hazırlanıyorsunuz. Sizler bu meziyetlerinizle devletimizin sıcak ve müşfik elinin güzel ülkemizin ücra köşelerine ulaşmasına aracı olun. Kimsesizlerin kimsesi olun. Bunu yaparken kendinize, arkadaşlarınıza, ailenize ve aldığınız eğitime inanın, güvenin. Gelecekten korkmayın, zorluklarla yılmayın ve onlarla mücadele etme gücünü hiç kaybetmeyin. Biliyorsunuz, iyi ve başarılı bir insan olmak ayrıcalıktır ve çaba ister. Bunun için uğraşın. Göreceksiniz, uzun dönemde kazanan hep siz olacaksınız. Sevgili öğrenciler, Mücadele azmi ve dirayet gerektiren her işte kimileri cesaretlerini yitirip yoldan çekilebilirler. Bu nedenle işinize, başarıyla gitmenizi sağlayacak bir coşkuyla başlamalısınız. Kısacası bu tempoyu yıldızları yakalamayı garanti edecek kadar sürdürün ve geri dönmeyeceğiniz kadar da güçleştirin. Azim ve kararlılığın milletimizin tarihinde ne denli önemli bir yer tuttuğunu hepiniz bilmektesiniz. Yüce önder Atatürk’ün bu sayede milletin kaderini bütün olumsuzluklara rağmen değiştirmesi sizlere rehber olmalıdır. Unutmayınız ki, “Vatan çalışkan insanların omuzları üstünde yükselir ve hayat bulur.” Bu vesileyle dergi çalışmasının uzun soluklu olmasını temenni ediyor, emeği geçen bütün öğretmen arkadaşlarımı ve öğrencilerimi yürekten kutluyorum.

Hülya Yelok YAŞA Okul Müdürü

4

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi


KURUCUMUZ

Kurucumuz Kamer Öncel

Okulumuza adı verilen hayırsever kurucumuz Kamer Öncel, Konya eşrafından Kirpik ailesinin ilk çocuğu olarak 1943 yılında dünyaya geldi. Lise eğitiminden hemen sonra, 1960 yılında eczacı Mustafa Öncel ile hayatını birleştiren Kamer Öncel, bugün her biriyle haklı olarak iftihar ettiği beş çocuğunun annesidir. Ailesinin başarıyla yürüttüğü sanayicilik hamlesinde, liderliği ve gayretleriyle tanınan eşine ve bu yükü daha da ileriye götüren çocuklarına her bakımdan destek olan kurucumuz, ailesi için her zaman yüksek bir mutluluk, moral ve ilham kaynağı olmuştur. Geleneksel yardımseverliğin sessiz bir temsilcisi olan kurucumuz; çeşitli hayır kuruluşları, dernekler ve vakıflar aracılığıyla ulaştığı yardıma muhtaç ailelere ve öğrencilere sağladığı maddi ve manevi faydayı, her zaman insani ve itikadi bir borç olarak görmüş ve bu güzel hasleti çocuklarına bir vazife olarak öğretmiştir.

Okulumuzun yapımı görevini üstlenen ve bu gününe kadar bize her konuda destek olan Mehtap Mutfak Eşyaları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öncel ise dergimize yaptığı açıklamada; bu okul ve bu okuldan mezun olacak öğrencilerle, örnek bir hayırsever olan annelerine, manevi değeri yüksek bir hediye vermeyi ve adını ebedi olarak yaşatmayı hedeflediklerini belirtti. Okulu, üzerimizde büyük emekleri olan annelere ithaf ettiklerini de söyleyen Mehmet Öncel şunları söyledi: ‘Üzerimizde en büyük emeğe sahip olan, mayalarımızı sevgi ve özveri ile yoğuran annelerimize olan sevgimizi, minnettarlığımızı dile getirmek için ne yapsak azdır. Bizler anneliğin en yüce görev olduğu ifadesinden yola çıkarak, bu okulu hayata geçirdik. Bütün çalışanlarımızın alın terinin, emeğinin ortak ürünü olan bu okulu, bizleri bugünlere getiren ve bu güzide eğitim yuvasına ismini verdiğimiz annem Kamer Öncel nezdinde bütün annelere ithaf ettik.’

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

5


RÖPORTAJ

Sağlık Yaşam Hakkıdır

Kartepe İlçe Sağlık Müdürü Dr. Harun Arslan ile Röportaj 1.Dr. Harun Arslan kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz? Dr.Harun Arslan, 1981 Ağrı doğumlu. İlkokulu ortaokulu ve liseyi Ağrı’nın Eleşkirt ilçesinde okudum. Daha sonra 1999 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. 2005 yılında mezun oldum. 2008 yılına kadar Ağrı’ da çalıştım. 2008 den bugune kadar Kocaelinde İlçe Sağlık Müdürlüğü yapıyorum. Aile hekimliği yaptım. Verem Savaş’da başhekimlik yaptım. Yani birçok birimde bulundum. 112 haricinde heryerde çalıştım. 2. İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün görev tanımı ve faaliyet alanlarından bahseder misiniz? İlçe Sağlık Müdürlüğü, ilçedeki sağlıkla ilgili her şeyden sorumludur. Aile, çevre sağlığından, eczane, sağlık ocağı, yaşam alanları, içme sularımız ve bunun gibi şeylerin denetiminden sorumluyuz. 3. Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile nasıl bir organik bağınız var? Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile resmi bir bağımız yok. Fakat ilçede sağlıkla ilgili her alanda haberdar olmak zorundayız. Gerek bir sorun var ise bunu elbirliği ile çözmek zorundayız. Resmi olarak bir bağımız yok, mecazen göbek bağımız var. İki kurum da sağlığa hizmet ediyor. Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile 2. Ve 3. sağlık basamağına hizmet veriyor. Biz 1. sağlık basamağı ile ilgileniyoruz. Hepimizin amacı insan sağlığına hizmet etmektir. Görevimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. 4. Kartepe’nin genel sağlık görünümü ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz? Kartepe’nin genel sağlık görünümü, tabiî ki her geçen gün tablo güzelleşiyor. Şu anda tek eksiğimiz hastane-

6

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

nin olmaması. Yani 24 saat hizmet veren bir hastanenin olmaması. Yoksa şuanda 08.00-17.00 ve 17.00-00.00 a kadar hizmet veren bir semt polikinliğimiz var. Tabi ilerleyen zamanlarda 24 saat hizmet verecek bir sağlık yatırımı planlanıyor. Bu biraz zaman alacaktır. Bunun yanında. Kartepe’nin 1. basamak sağlık hizmetleri yönünde genel olarak ilçede ciddi bir memnuniyet var. Hatta bir ara bizden habersiz yapılan ankette Kocaeli’de en iyi sağlık hizmeti verilen ilçe seçilmişiz. Genel olarak ortada memnun bir tablo var. 5. Halkın sağlık konusunda bilinçlenmesi adına ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Halkın sağlık konusunda bilinçlenmesi adına, sürekli eğitimler vermekteyiz. Gerek halk eğitimleri, gerek okullara sürekli eğitim veriyoruz. Bu bizim kendi gönüllü yaptığımız bir faaliyet. Bunun yanında bazen kurumlar ya da okullar bizden eğitim talep ediyor ve biz gönüllü olarak oraya gidip bilgilendirme çalışmaları, eğitimler veriyoruz. 6. Yaşanan sağlık ihmalleriyle ilgili olarak düşünceleriniz nelerdir? Bu konudaki denetimleriniz ne durumda? Tabiki bu ihmallerin %100 çözümlenmesi mümkün değil. Bizim uğraştığımız obje insandır. Bunu yapan da insandır. İstemeyerek gözümüzden kaçan şeyler olmuştur, olacaktır. Bununla ilgili yaptığımız denetimlerde bir eksiklik var ise bununla ilgili tavizimiz yoktur ceza vermekten kaçınmıyoruz. Benim size bir nasihatım olsun; her gelen hastaya anneniz, babanız, kardeşiniz gibi bakın. İnsanın en büyük denetimcisi kendisidir. O zaman denetime gerek kalmayacaktır.


RÖPORTAJ

7. Bizler Sağlık Meslek Lisesi’nin “Sağlık Hizmetleri Alanı” nı seçmiş öğrencileriz. Bu yılın sonunda -Hemşire Yardımcısı -Ebe Yardımcısı -Sağlık Bakım Teknisyenliği dallarından seçim yapacağız ve 11. Sınıftan itibaren bu dallarda eğitim alacağız. Bizler bu mesleklerde görev yapacak ilk mezunlar olacağız. Sizce Sağlık sektöründe yeni tanımlanmış bu mesleklere ne kadar ihtiyaç var ve bizi ne gibi sorunlar bekliyor? Öncelikle beyaz önlüklüler ailesine girdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Bunu unutmayın ki yeryüzündeki en kutsal varlık insandır. En kutsal hizmet de insana hizmettir. Bunların için en kutsal hizmet de insan sağlığına hizmettir. İnsanoğlu var oldukça “beyaz önlüklüler” dediğimiz sağlık çalışanlarına ihtiyaç bitmeyecektir. Sizde şuanda sahada görev yapan sağlıkçı arkadaşlarımız gibi görevinizi yapacaksınız. Yani biriniz hastaya müdahale yaparken diğeriniz paspas yapmayacaksınız. Siz de aynı şekilde ordaki hastalara gerek tıbbi gerek manevi destek olacaksınız. Her meslek grubunun sorunları vardır. Sağlıkta şiddet maalesef ki çok fazla var. Ümit ediyoruz ki sizler mesleğe girdiğiniz dönemlerde bunlar hiç olmasın. Tabi birde şunu unutmayın maalesef ki bazı meslektaşlarımızın hastalarına ve hasta yakınlarına olan yaklaşımlarından da sağlıkta şiddet ortaya çıkıyor. Her zaman empati yapın. “Siz aynı durumda olmak ister miydiniz?” bunun cevabını verdikten sonra zaten hoşgörülü davranacaksınız. Empati yaptığımız zaman sağlıktaki şiddeti en çok biz azaltmış olacağız.

8. Üniversite’de alanımızla bağlantılı bölümle rahat geçiş yapabileceğimiz bölümlere dair bakanlığımızın bir hazırlığı var mıdır? Bunun ile ilgili bir şeyler duymadım. Sadece meslek liseleri ve meslek yüksek okulları arasında geçiş rahatlığı var. Şuan bir hazırlığımız yok. Zaten bu olsa da olmasa da siz bu ordunun içine girdiniz 4 yıllığı tamamlasanız da liseden mezun olsanız da genel aynı işi yapacaksınız. 9. Son olarak neler söylemek istersiniz? Son olarak çocuklar, bana attığınız mail in altında yazıyor “ hekimlik evrensel bir meslektir” birincisi insanlara yaklaşırken dil, din, ırk ayrımı yapmayın. Hümanist bir yaklaşım içinde olun. Yani ayrım yapmayın. İkincisi, az önce söylediğim gibi yeryüzündeki en kutsal varlık insandır. En kutsal hizmet de insan sağlığına hizmettir. Bundan dolayı yaptığınız işin kıymetini bilin. Çok ciddi bir iş yapıyorsunuz. Çünkü sizin objeniz, uğraştığınız insandır. Bir araba veya bilgisayar tamir etmiyorsunuz. En ufak bir hatanızın bile geri dönüşümü yoktur. O en ufak hatanız büyük sorunlar doğurabilir. Bu ciddiyet ile ve bu güzellik ile olaya yaklaşın. Hastalar ile empati kurun ona göre hoşgörülü davranın. Her inan kendine yakışanı yapar. Siz insanlara hoşgörülü ve empati içinde olmayı kendinize yakıştırın. Teşekkür ederim. “Hekimlik evrensel bir meslektir.” Kamer Öncel Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi olarak size çok teşekkür ediyoruz ve kolaylıklar diliyoruz.

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

7


REHBERLİK KÖŞESİ

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR? PSİKOLOJİK DANIŞMA: • • • • • • • •

Bireyin Yetenekleri Becerileri İlgileri Tavırları Güdüleri Kişisel ve duygusal problemleri konusunda Kendisini daha iyi anlaması ve kendi kendine kararlar alabilir Problemlerini çözebilir hale gelmesini amaçlar.

Saliha BAYRAKTAR Rehber Öğretmen

REHBERLİK: • • • • •

Bireyin kendini anlaması Problemlerini çözmesi Gerçekçi kararlar alması Kapasitelerini kendine en uygun düzeyde geliştirmesi Çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum yapması ve böylece kendini gerçekleştirmesi için uzman kişilerce bireye verilen psikolojik yardımlardır.

REHBERLİĞİN AMACI • • • • • • •

Bireyin kendini gerçekleştirmesine yardım etmektir!!! Ortaöğretimde rehberlik hizmetlerinin amacı; Öğrencilerin kendilerini tanıyarak kişisel gelişim ihtiyaçlarını karşılamasına Kendine uygun bir kimlik geliştirmesine Sahip olduğu niteliklerle mesleklerin niteliklerini eşleştirerek kendine uygun meslek seçimi yapmasına ve geleceğe yönelik hedeflerini belirlemesine destek olma Öğrencileri ilgi, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda bir üst eğitim kurumuna yönlendirme Öğrencilere sınavlara hazırlanma ve sınav sürecini yönetme becerisi kazandırmadır.

REHBERLİK NEDİR, NE DEĞİLDİR? REHBERLİK NE DEĞİLDİR? • • • •

8

Rehberlik çocuğun elinden tutup yürütmek, bütün ihtiyaçlarını karşılamak değildir. Rehberlik öğrenciyi korumak, her sıkıntıdan kurtarmak, problemlerini çözmek için doğrudan yardım yapma değildir. Rehberlik öğrenciye öğüt vermek, telkinde bulunmak, tavsiye yapmak değildir. Rehberlik okulda disiplini sağlama, öğrencileri tehdit etme, kontrol altında bulundurma, onları yargılama işi değildir.

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

• • •

Rehberlik idarenin istek ve arzularını öğrencilere empoze etmek, öğrenci ile okul idaresi arasında aracılık etmek işi değildir. Rehberlik öğrenciyle ahbaplık etmek, sohbet yapmak, dertleşmek değildir. Rehberlik bilgi vermek, ikna etmek inandırarak ve önderlik ederek çocukların davranışlarını etkilemek değildir. Rehberlik, her türlü problemi hemen çözebilecek sihirli bir güce sahip değildir; rehberlik uzmanının elinde sihirli değnek yoktur.

REHBERLİK NEDİR? • • • • • •

Rehberlik öğrencinin kendisine yardım etmesi ağırlıklı çalışmalardır. Rehberlik öğrencinin kendisini tanıması, ortayakoyması, kendi kararlarını kendisi vermesi, kendi hayatını kendisi yönlendirmesi ve sonuçlarından sorumlu olması işidir. Rehberlik gönüllülüğe dayalı bir yardımdır. Rehberlikte ilişkiler tek yönlü olmayıp, rehber ile öğrencinin karşılıklı saygı, hak, sorumluluk işbirliğine dayalı bir etkileşim ilişkisidir. Rehberlikte öğrenci hakkında edinilen bilgiler onun en verimli gelişimi için kullanılır ve gizli tutulur. Rehberlik öğrencinin karşılaştığı veya ileride karşılaşacağı problemler için öngörü kazandırmak, problemlere hazır hale getirmek, çözüm için beceri ve anlayış oluşturmaktır. Rehberlik disiplin işi değildir. Yalnız öğrencilere her türlü uyumları için, program ve birlikte yaşama, bilmeden hatalara düşmemeye yönelik kurallar hakkında bilgi verilebilir. Rehberlik sadece sorunlu olan öğrencilerin problemlerinin çözümüne yardımcı olmayla sınırlı değildir. Önleyici, yönlendirici, uyum sağlayıcı, geliştirici, aydınlatıcı fonksiyonlarıyla her öğrenciye hitap etmektedir.


REHBERLİK KÖŞESİ

ASLA ÇOK GEÇ DEMEYİN !!! Çok geç diye bir zaman yoktur!.. Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra; “Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz” dedi.. Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki, yumuşak bir el omzuma dokundu.. Döndüm.. Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi, bana gülümseyerek bakıyordu.. “Ben Rose” dedi.. “Benim adım Rose, yakışıklı.. 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim?. “Güldüm.. “Tabii” dedim.. “Hadi sarıl bana..” Öyle sımsıkı sarıldı ki” Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin” diye şaka yaptım.. Minik bir kahkaha ile yanıtladı: “Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım..” Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık.. Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu dinlemekle, derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum. Sömestre boyunca Rose kampüsün gülü oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. İyi giyinmeyi seviyor, diğer öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu. Rose hayatını yaşıyordu.. Hepimizden daha canlı, daha dolu yaşıyordu.. Sömestre sonunda, Futbol balosuna davet ettik, Rose’u.. Konuşma yapması için.. Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok.. Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile yürürken kartları elinden düşürdü. Konşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi. “Ne kadar beceriksizim, değil mi?.. Özür dilerim..Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil.. Onun için en iyisi ben size ak-

lımda kalanları söyleyeyim, olur mu?..” Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı: “Yaşlandığımız için, evlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz.. Evlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı vardır.. Hergün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak.. Bir rüyanız olmalı mutlak.. Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok.. Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır.. Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz.. Ben 87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşımda olurum. Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak bir şeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir. Asla pişman olmayın.. Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü.. Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır.. Pişman olmaktan korktukları için hiçbir şey yapmayanlardır..” Ders yılı sonunda Rose, yıllarca once başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi. Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü. Cenaze törenine 2 binden fazla üniversite öğrencisi katıldı. “Yapabileceğimiz her şeyi yapmak için asla geç olmayacağını” hepimize hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu. Rose’un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı: “ÇOK GEÇ DİYE BİR ZAMAN YOKTUR!” Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

9


ERASMUS PROJESİ

AB STANDARTLARINDA HEMŞİRELİK UYGULAMALARI PROJESİ MACARİSTAN - BUDAPEŞTE

Avrupa Birliği Erasmus + Mesleki Eğitim Öğrenci ve Personelin Öğrenme Hareketliliği projeleri çerçevesinde kabul gören 2015-1-TR01-KA102-019146 numaralı “AB Standartlarında Hemşirelik Uygulamaları’’ isimli proje kapsamında 20/03/216-02/04/016 tarihleri arasında ,Okul Müdürümüz (Sağlık/Hemşirelik ) Hülya Yelok YAŞA ,15 öğrencimizle birlikte Macaristan’ın Budapeşte kentindeydi. Avrupa’daki hemşirelik uygulamalarının yerinde görülmesi ve Traksiyonlu hastaya yapılan uygulamaların Avrupa’daki merkezlerdeki yaklaşımlarını incelemeye yönelik proje kapsamında Macaristan’a giden 15 öğrencimiz; Ambulans Merkezi, Travmatoloji Enstitüsü, Bethesda Çocuk Hastanesi, Heim Pal Çocuk Hastanesi, Semmelweis Üniversitesi-Sağlık Bilimleri Fakültesi Oksiyoloji ve Acil Tıp Bölümü,

10 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Gottsegen György Ulusal Kardiyoloji Enstitüsü’nde ‘’Traksiyonun endikasyonlarını ve Traksiyonlu Hastaya Hemşirelik bakımı uygulamalarını izlediler.Kendilerine Uygulama faaliyetleri hakkında bilgiler verildi. Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Hülya Yelok YAŞA , öğrencilerin okullarında aldıkları eğitimi uygulamalı görmeleri için her türlü imkanı değerlendirdiklerini söyledi. Stajın öğrenciler için çok yararlı olduğunu kaydeden YAŞA , “Öğrencilerimizin farklı bir kültür ve ortam görmeleri ve tanımaları eminim onların dünyasına çok şey kazandırdı. Onlardaki bu istek ve azmi gördüğümüzde mutlu oluyoruz. Şimdi yeni projelerle daha çok öğrencimizi yurt dışına göndermek üzere çalışma yapıyoruz” diye konuştu ve öğrencilerin kendilerine güvenlerinde ve kişisel gelişimlerinde önemli bir adım olduğunu belirtti.Öğrenciler de mesleklerine ve insana verilen önemi uygulamalı görmenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydettiler.


ERASMUS PROJESİ

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

11


ERASMUS PROJESİ

Macaristan, Çok Da Yabancı Bir “İstan” Değilmiş

Macaristan’a yolculuğumuz hepimizin ilk uçak deneyimi ile başladı. Budapeşte’ye ayak bastığımızda en çok ilgimizi çeken binaların mimarı yapısı oldu. Binaların yapım tarihi çok eski olmasına rağmen tarihi dokuları günümüze kadar zarar görmeden gelmiş olması çok hayret vericiydi. Mimari yapılarının yanı sıra sokakları, ulaşımı, kültürleri ve insanları da bir o kadar ilgimizi çekmişti. Kaldığımız on beş gün içerisinde insanların birbirlerine karşı saygılı ve kibar olduklarını gördük. Buna bir örnek verecek olursak ulaşımda sürücülerin yayalara öncelik vermesi, yayaların da aynı zamanda trafik kurallarına uymasıydı. Macaristan’a gitme amacımıza gelirsek oradaki sağlık sektörü hakkında bilgi edinmekti. Gezdiğimiz hastaneleri, Türkiye’deki hastaneler ile karşılaştıracak olursak Sosyalist Dönem’in etkilerini taşıyan tek tip hastanelerin Avrupa Birliği’nin desteği ile belli bir seviyeye gelip insanlara en iyi tedavi hizmetlerini verdiğini gördük. Tedavi hizmetleri sunulurken kullanılan malzemelerin günümüze göre pek fazla gelişmemiş olmasına rağmen hastane ortamının temiz ol-

12

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

ması ve sağlık personelinin büyük bir titizlikle çalışması hepimizin dikkatini çekmişti. Aynı zamanda ülkede çalışan sağlık personelleri yetersiz ve çalışma standartları düşük olduğu için de bu kişiler ekstra bir iş ile uğraşıyor. Günün bir kısmını hastane çalışanlarından ülkenin sağlık sistemi hakkında bilgi alırken diğer bir kısmını ise şehrin önemli yerlerini gezerek geçiyorduk. Gezdiğimiz yerlerde bizi mutlu eden en önemli kısım ise Türk kültürüne ait yemek mekanlarının ve Osmanlı Devletinin Macaristan’da egemen olduğu dönemden kalma eserlerin özenle korunmuş olmasıydı. Her ne kadar bu ülkede mutlu ve eğlenceli günlerimiz geçse de günün sonunda başımızı yastığa koyduğumuzda aklımıza gelen ilk şey aile ve vatanımıza olan özlemimizdi. Sözün özü “Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım!” demiş. HAZIRLAYANLAR : HİLAL ÖZTÜRK EDA ŞEKERSOY

MELİKE TUNCAY ESRA YILDIRIM


ERASMUS PROJESİ

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

13


BESLENME PROJESİ

BESLENME DOSTU OKUL

Türkiye Sağlıklı Beslenme Ve Hareketli Hayat Programının Okullarda Obezite ile mücadelede Yeterli ve Dengeli Beslenme ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığının kazandırılması başlığı kapsamında ‘’Beslenme Dostu Okul ‘’ projesi çerçevesinde Okul Aile Birliği ve Okul Çekirdek Eylem Grubunca kermes düzenledik.Kermesin ana teması ‘YÖRESEL lezzetlerin öğrencilere tanıtılması olup; katkısız olarak hazırlanmış gıdalarla öğrencilerin buluşturulmasıydı.Yine hareketli yaşamın sağlığımıza olan olumlu etkilerine katkısının altını çizmek amacıyla öğretmen,öğrenci ve tüm okul çalışanlarının katılımı ile topluca step gösterisi yaptık..Keman dinletisi eşliğinde

14 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

lezzetler tadıldı, okul bahçesinde yakılan ateşin üzerinden atlayış yapılarak güzel bir gün geçirildi.Okul Müdür’ümüz Hülya YELOK YAŞA açılış konuşmasında Projenin amacını açıkladı ve bu projede görev alan tüm öğretmen,öğrenci ve velilere teşekkür etti.İlçe Milli Eğitim Müdürü Mahmut Sami Demirci ve Şube Müdürleri Yahya Ali ,Tuncer Cabak etkinliğe katılarak etkinliğimize destek verdiler.Ayrıca İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Biriminden Sağlık Memurları Serkan Alkun ve Özgür Çınar ile Hemşire Gülten Çevik Nasırlıel’ de kermesin misafirleri oldular.


BESLENME PROJESİ

BESLENME DOSTU OKUL

Milli Eğitim Bakanlığı’nın “BESLENME DOSTU OKUL PROJESİ” kapsamında çalışmalarda bulunan ve başarı gösteren okullara sertifika verilmesi için Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ‘nin misafirliğiyle Beslenme Dostu Okul Programı Sertifika Töreni yapılmıştır. Tören başlamadan önce ;okul öğrencileri tarafından proje kapsamında her sabah yaptıkları fiziksel aktıvite gösterisiyle protokol karşılanmıştır. Törene İl Halk Sağlığı Müdürümüz Dr. Sinan ÖZTÜRK, İl Milli Eğitim Şube Müdürümüz Vedat ÇETİN, İl Halk Sağlığı Müdür Yardımcımız Sabri MEDİŞOĞLU, İl Halk Sağlığı müdürümüz Dr. Selim YÜKSEL, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Mahmut Sami DEMİRCİ, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Tuncer CABAK, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Yahya ALİ, Kartepe ilçesindeki okul müdürleri, öğretmen ve öğrenciler katılım göstermiştir. Tören akışında ,bu program kapsamında okulumuz öğrencileri tarafından oluşturulan Kafkas Halk Oyunları gösterisi sunuldu. Tören; okulumuz velileri ve öğretmenleri tarafından hazırlanan yöresel lezzetlerden oluşan ikram sunumuyla sona ermiştir.

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 15


SAĞLIK ALANI TANITIMI

SAĞLIK ALANI TANITIMI

Ülkemizde sağlık sektöründe sunulan hizmetlerin gelişmesi, sağlık hizmetlerinden beklentilerin değişmesi ile profesyonel sağlık personeli nezaretinde yardımcı olarak çalışan ve ayrıca hastaların günlük yaşam aktivitelerinin yerine getirilmesi, beslenme programının uygulanması, kişisel bakım ve temizliği ile ilgili sağlık hizmetlerine ulaşımda yardımcı olan ve refakat eden sağlık teknisyenlerine ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyaç sonucunda Sağlık hizmetleri alanında ebe yardımcılığı, hemşire yardımcılığı ve sağlık bakım teknisyenliği dallarında eğitim ve öğretim verilerek, sağlık kurum ve kuruluşlarında sağlık profesyonellerine yardım ederek sağlık hizmeti sunmayı amaçlamaktadır. Bu programda öğrenciye; • Mesleki gelişimi sağlama, hastanın beslenmesini sağlama, bilgisayar ofis programlarını kullanma, sağlık hizmetlerinde etkili iletişim kurma, insan vücudunun anatomi ve fizyolojisini tanıma, mesleki hak ve sorumluluklar doğrultusunda çalışma, hastanın tıbbi bakımını destekleme, hastanın kişisel bakımını yapma, hasta/yaralıya ilk yardım uygulama ile ilgili bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazandırılması hedeflenmektedir. • Ebe yardımcılığı dalında; aseptik tekniklere uygun çalışma, enfeksiyon hastalıklarına karşı önlem alma, sistem hastalıklarını tanıma, sağlık psikolojisi, doğum öncesi izlem ve doğuma yardımcı olma, kadın hastalıkları ve aile planlaması hizmetlerinde yardımcı olma, yenidoğan ve çocuk sağlığını koruma ile ilgili bilgi, beceri ve yetkinlikle-

16 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

rin kazandırılması hedeflenmektedir. Hemşire yardımcılığı dalında; aseptik tekniklerine uygun çalışma, enfeksiyon hastalıklarına karşı önlem alma, sistem hastalıklarını tanıma, özel bakım uygulamaları, temel ilaç bilgisi, sağlık psikolojisi, kadın hastalıkları ve aile planlaması hizmetlerinde yardım etme, yenidoğan ve çocuk sağlığını koruma ile ilgili bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazandırılması hedeflenmektedir. • Sağlık bakım teknisyenliği dalında; aseptik tekniklerine uygun çalışma, enfeksiyon hastalıklarına karşı önlem alma, sistem hastalıklarını tanıma, sağlık psikolojisi, yenidoğan ve çocuk sağlığını koruma, mesleki temel uygulamalar ile ilgili bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazandırılması hedeflenmektedir. Alan programının toplam eğitim süresi, 9. sınıftan sonra 3 öğretim yılı olarak planlanmıştır. Mezun olan öğrenciye, alan ve dalını gösteren diploma verilmekte ve diploma Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilmektedir. Mesleki ve teknik ortaöğretim programlarından mezun olanlardan isteyenlere, Avrupa Yeterlilik Çerçevesi kapsamında, öğrenim süresince kazandıkları temel yeterlilikler hakkında bilgiler içeren Europass sertifika/diploma ekiyle alınan ve başarılan modüller, mesleki eğitim gördüğü veya stajını yaptığı işletmenin adını gösterir belge düzenlenir. Sağlık Alan yazısının en son satırına ‘’2016-2017 Eğitim Öğretim Yılından itibaren ‘’Hasta ve Yaşlı Bakım’’ alanında da öğrenci almaya başlayacağız.’’ •


TARİH KÖŞESİ

SUSTURUCU TEDAVİ

Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda MehmedÂkif’i küçük düşürmeye çalışıp: – “Affedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?” MehmedÂkif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: – Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

SARAYDA HASTA OLUNCA...?

Sarayda biri hasta olduğu anda derhal haremdeki kapı vurulur ve kapının dışında, nöbet odasında bekleyen harem ağasına haber verilirdi. Ağa ile beraber nöbetçi doktor hareme girer hastanın durumu ağırsa hastaneye, değilse şehirdeki saraylılardan birinin evine çıkarılırdı. Saraydan lüzumlu olan para ve eşyalar ardından gönderilir, hasta tamamen iyileşinceye kadar orada kalırdı. Saraya sarılık hastalığının girmemesi bundan dolayıdır.

SARAYDA HASTA OLUNCA...?

Mumyalama geleneği çok tanrılı dinlerden kalmadır. İlk örnekler Antik Mısır’da MÖ 15. yüzyılda bulundu. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inandıklarından bedenlerinin sağlam kalması amacıyla mumyalama işine büyük önem verirlerdi. Tahnitdenen bu mumyalama yönteminde bugün ayrıntılı olarak bilinmeyen ilaçlar kullanıldı. Ölülerin kalp ve böbrekleri dışında kalan iç organları ve beyin(özel bir aletle burundan) alınırdı. Mumyalar ya taş lahitlere ya da çürümemesi için yağlanmış tahta tabutlara konulurdu. Mısırlılar, ilaçtan başka, mumyalama işinde reçine, talaş, zift ve bez, sodyum karbonat ve yağ kullandılar. Mısırlılar, insandan başka, kedi, köpek gibi hayvanları da mumyaladılar. Şaman geleneklerini sürdüren birçok toplulukta görülen mumyalama geleneği, Afrika’nın kimi yörelerinde bugün de sürdürülmektedir.

Aybüke ADIGÜZEL Tarih Öğretmeni

Bekir AKSOY Müdür Yardımcısı

Devlet-i ebed müddet idealinin ve tarihî tecrübenin Osmanlı’ya ödettiği ağır bedel… Osmanlı Devleti’ nde kardeş katli Fatih Sultan Mehmet döneminde çıkartılan kanunname ile yasallaştırıldı. Bu olay, bazı tarihçiler tarafından vahşet ve saltanat uğruna insan katliamı olarak anlatılmaktadır. Diğer bir görüşe göre ise; müslümanlar, Osmanlı hanedanı sayesinde ayakta durmaktadırlar. Hanedan yıkılırsa din de mahvolur. Bu sebeple hanedanın, din ve devletin selâmeti ve bekâsı evlattan / kardeşten daha mühimdir.Peki sizin bu konu hakkındaki fikriniz ne? Fatih kanunnamesinde Nizâm-ı Âlem için kardeş katli meselesi ile ilgili madde; ‘‘Ve her kimseye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların Nizâm-ı Âlem için katl eylemek münasiptir. Ekser ûlema dahi tecviz etmiştir. Anınla amil olalar.’’

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

17


BİYOLOJİ KÖŞESİ

YAŞAM BİLİMİ BİYOLOJİ

Melahat YILDIZ Biyoloji Öğretmeni

BİYOLOJİ; Canlıların yapılarını , hayatsal faaliyetlerini , davranışlarını , yeryüzüne dağılışlarını , çevreyle ilişkilerini ve canlının yapısıyla burada geçen tüm olayları inceleyen bir bilim dalıdır Kısaca canlı bilimi demektir. BİYOLOJİ BİLMENİN ÖNEMİ: Doğumdan ölüme kadar yaşamın her evresinde bilinçli ve sağlıklı yaşama , ekonomik gelişmeyi sürekli kılma , ve miktarını çevreyi bozulmadan tutma , üretimin kalitesini arttırmada biyoloji bilimi önemli yer tutar. Toplumun ve özellikle bireyin kendisini tanıması, uygar ve bilinçli bir yaşam tarzını günlük gereksinmelerinde kullanabilmesi, kişinin biyoloji bilgisine sahip olmasıyla gerçekleşir. Biyoloji ile ilgili bilgilerin eksikliği, ne yazık ki başta çevrenin bozulması, önlenmesi mümkün olmayan sağlık sorunlarının ortaya çıkması, doğal kaynakların sürekli ve verimli olarak kullanılamaması, biyolojik zenginliklerden yeterince yararlanılamama gibi sorunları doğurmuştur. *Okulumuz tam donanımlı biyoloji laboratuarına,gözlem ve inceleme yapabilmek için uygun çevre şartlarına sahiptir. Okulumuzda diğer canlıları ve doğayı sevdirmek için akvaryumlar kurulmuş,bitki yetiştirme,ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır. İLGİNÇ BİLGİLER * Eğer tüm hücrelerimizdeki DNA zincirlerini açıp uç uca ekleyebilseydik,AY’a 600 kez gidip gelebilirdik.Ayrıca tek bir hücremizdeki DNA molekülü açılırsa 2 metre uzunluğa kadar ulaşabilir,ancak DNA hücre çekirdeklerimizde 0.09 mm boyutunda sarılmış biçimde durmaktadır.

18

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

* Her hücremizin DNA’sı günde ortalama 1 milyon kez hasara uğrar. Bu mutasyonların büyük çoğunluğu etkisizdir, nadiren faydalı ve zararlı etkileri de olabilir. DNA tamir mekanizmaları ile tamir edilmeye çalışılır. Eğer zararlı bir mutasyon tamir edilemezse hücre planlanmış ölümle yok edilebilir, veya kanserleşme ihtimali vardır. * Damarlarımızın toplam uzunluğu yaklaşık 96.000 kilometredir. * Bilim insanları günümüzden yaklaşık 30.000 yıl önce yer sincapları tarafından toprak altına gömülen ve sürekli donuk halde olan toprakta meyveleri ve tohumları korunan, o döneme ait bir bitkiyi tekrar hayata döndürmeyi başardı. En büyük hücre devekuşu yumurtasıdır! * Güney Amerika’da elektrikli yılanbalığı, 350 -550 volt arası elektrik akımı vererek bir atı bile öldürebilir. * Boğalar renk körüdür, bundan dolayı matadorun elindeki beze saldırırlar, rengi ne olursa olsun. * Zehirli oklu kurbağada 2,200 insanı öldürebilecek kadar zehir bulunur. * Bilim insanları şimdiye kadar 1.300.000 türü adlandırıp listeledi. Doğal hayattaki canlı türlerinin 100 milyonu bulabileceği tahmin ediliyor.


COĞRAFYA KÖŞESİ

DOĞAYI VE DOĞANIN BİR PARÇASI OLARAK KENDİMİZİ TANIMAMIZI SAĞLAYAN BİLİM: COĞRAFYA

Coğrafya bilimi için yapılmış onlarca farklı tanım vardır. Bu tanımların hepsinin ortak yönü ise merkezinde doğal çevre ve ondan yararlanan insanın olmasıdır. Zira insansız coğrafya düşünülemez. İnsan, doğadan yararlanırken ondan doğadan etkilenir ve aynı zamanda onu etkiler, dönüştürür ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda ona şekil vermeye çalışır. Bu dönüştürme çabası maalesef her zaman umduğu sonuçları doğurmaz ve doğal ortam bazen geri döndürülemez şekilde bozulur. Doğal çevrenin bozulması ise başta ruh sağlığı olmak üzere aynı zamanda çeşitli fizyolojik rahatsızlıkların oluşmasına yol açar. İşte tam da bu noktada birçok alt disipline ayrılmış coğrafya biliminin uygulamalı coğrafya kısmında yer alan sağlık coğrafyası (tıbbi coğrafya ya da medikal coğrafya da denir) gündeme gelir. Sağlık Coğrafyası, çeşitli hastalıkların ortaya çıkma nedenlerini, bu hastalıkların ortaya çıkmalarının doğal çevreyle olan ilişkilerini, insan faaliyetlerinin doğal çevre üzerindeki tahrip edici etkisinin ortaya çıkardığı veya çıkarabileceği riskleri araştırır. Aynı zamanda çeşitli hastalıkların tedavisi için nasıl ortamların daha uygun koşullar sağlayacağı da sağlık coğrafyasının araştırma alanına girer. Dünya sıcaklığın dağılışına göre sıcak/tropikal, ılıman ve soğuk kuşak olmak üzere üç ana bölgeye ayrılır. Tropikal ve nemli iklim şartlarının olduğu yerler biyoçeşitliliğin en fazla olduğu yerlerdir. Gerek mikroorganizmalar gerekse gelişmiş organizmaların tür ve sayı bakımından çeşitli olması bu bölgelerde kendine has sağlık risklerini oluşmasına yol açmıştır. Bu bölgelerde özellikle ateşli hastalıklara yol açan enfeksiyonal rahatsızlıklar en önemli sağlık risklerini oluşturur. Örneğin tropik Afrika ülkelerine gidecek turistlere sarıhumma, Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı aşılarının yaptırılmasının önerilmesi bu yüzdendir. Sarıhumma virüsü Afrika’nın nemli ormanlık bölgelerinde Aedes veya Haemagogus türü sivrisinekler aracılığıyla bulaşır. Bu sivrisinekler özellikle gündüzleri ısırmaktadır. Bulaşma 2500 metreye kadar olan yerleşim birimlerinde gözlenebilir. Sarıhumma insanları ve maymunları enfekte etmektedir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı ise nemli sıcak ya da nemli ılıman iklimlerde yaşayan bir kene türünden bulaşmaktadır. Kene ısırığı fark edildiğinde genellikle panik yapılması ve kenenin tutulup dokudan koparılmaya çalışılması hastalığın bulaşmasının ana nedenidir. Çünkü kene ısırdığı organ testere dişi ya da olta gibi bir yapıya sahiptir. Biz onu koparmaya çalıştığımızda dokumuza daha fazla batmasına neden oluruz. Bu sırada bir miktar kanımızı emmiş olan kene ağırlaşmış ve hareket kabiliyeti sınırlanmıştır. Koparma çabamız hayvanın panik yapmasına ve emdiği kanı vücuduma geri vererek hareket kabiliyetin arttırma çabasına neden olur. Bu sırada virüs bulaşmış kan vücudumuza zerk edilmiş olur ve virüs insana da bulaşır. Bu nedenle vücudumuzda kene tespit ettiğimizde kesinlikle hiçbir müdahalede bulunmadan bir sağlık kuruluşuna başvurmak atılacak en doğru adımdır.

Barış BAYRAKTAR Coğrafya Öğretmeni

Afganistan, Nepal gibi ortalama yükseltisi 4.000 m’yi aşan ülkeler ya da Hindistan ve Çin’in Himalaya dağlarında yaşayan köylüler yüksek atmosfer koşullarına maruz kalmaktadırlar. Yüksek atmosferde ultraviyole Güneş ışınları yeterince süzülmeden yere ulaşır. Bu durum ise insan gözüne zarar verir ve gözde katarakt oluşumuna neden olur. Bu tür yerlerde yaşayanlar özel gözlükler kullanmalıdır. Verem hastaları için temiz hava koşulları elzemdir. Bu nedenle verem tedavisi için kurulan sanatoryum hastaneleri genellikle ormanlık kırsal bölgelere kurulmuştur. Günümüzün modern büyük kentleri hava kirliliği nedeniyle çeşitli solunum yolu ve akciğer hastalıklarına neden olan ortamlara dönüşmüş durumdadır. Verem gibi romatizma da nemli ve serin iklim görülen orta kuşak ülkelerinde yaygın olan bir hastalıktır. Bir dönem Batı Avrupa ülkelerini kırıp geçiren veba ve tifo gibi hastalıkların ortaya çıkmasının ana nedeni insanın yarattığı hijyenik olmayan çevre koşullarıdır. Özellikle kanalizasyonsuz kentlerde atıkların içme suyuna karışması bu hastalıkların kısa sürede yayılmasına ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olmuştur. Doğal çevre-sağlık ilişkisi yalnız hava koşullarına göre şekillenmez. Bir yerin jeolojik ve hidrojeolojik yapısı da sağlık koşulları üzerinde etkilidir. İçme sularında iyot oranın düşük ya da çok yüksek olması yöre halkında guatr hastalığının görülmesine neden olmaktadır. Bu durumun örneklerine ülkemizde Toroslar üzerinde yer alan birçok dağ köyünde rastlanmaktadır. Öte yandan radyoaktif elementleri veya asbest içeren kayalardan süzülüp gelen suların içme suyu olarak kullanıldığı yörelerde kanserin yaygın olması elbette tesadüf değildir. Yukarıda sıralanan tüm bu olumsuz çevre koşullarına karşın yeraltı suları, özellikle kaplıcalar çeşitli hastalıkların tedavisinde tamamlayıcı tedavi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bitkiler ve hayvanlar farmakoloji (ilaçbilim) biliminin temel uğraş alanlarından birini oluşturur. Bitkilerden ve hayvanlardan ya da kayalardaki minerallerden ve kimyasallardan ilaç, aşı üretimi gibi alanlarda yararlanmaktayız. Bu nedenlerle doğal çevreyi tanımamızı sağlayan coğrafya bilimi sürdürülebilir kalkınma ve refah için önemli olduğu kadar kuşaklar boyunca karşılaşacağımız çeşitli sorunlarla baş etmede bize rehber olacaktır. Refah düzeyi yüksek, sağlıklı bir toplum olma yolunda genel olarak coğrafya ve özel olarak sağlık coğrafyası önemli uygulamalara imza atabilecek başat çalışma alanlarındadır. Çünkü coğrafya, en başta doğayı tanımamızı sağlar. Doğanın sahibi değil onun parçası olduğumuzu kavramamıza yardımcı olur.

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 19


Refika YARGI Kimya Öğretmeni

KİMYA KÖŞESİ

MARIE CURIE HAYATI

Tam adı Marie Salomea Sklodowska olan olan bilim insanı Marie Curie fizik ve kimya üzerine çalışmalar yapmıştır. 1 Kasım 1867- 4 Temmuz 1934 yılları arasında hayat sürmüş olan Curie Polonya doğumludur. Yaptığı çalışmalar dünya bilimi adına çok önemlidir; öyle ki Nobel ödülüne layık görülmüştür. Kimya alanında yaptığı çalışmalarda genellikle Uranyum elementini kullanmıştır. Uranyum radyoaktif bir maddedir ve Curie de bu radyoaktiviteyi geliştirmiştir. Bu başarılı kadın bilim insanı ayrıca Fransa’da ilk doktora unvanı için çalışan kadın olmuş doktor unvanına hak kazanmıştır. Marie Curie Polonya’nın Varşova şehrinde, matematik ve fizik öğretmeni bir baba ile kız yurdu müdiresi bir annenin üç evladından biri olarak dünyaya gelmiştir. Ancak iki ablası da o dönemde ciddi bir hastalık olan tifüs hastalığına yakalanarak ölmüştür. Mezun olmadan 1 yıl önce 1895’te Pierre Curie ile tanışmıştır. Aynı yıl da bu iki bilim insanı hayatlarını birleştirmişlerdir. Bundan 1 yıl sonra 1896’da mezun oldu ve diplomasını alır almaz uranyum elementi ile ilgili çalışmalar yapmaya başladı. Çalışmaları kızına 1897’de hamile kalması ve ardından da doğumu nedeniyle bir süre duraklasa da 1 sene çalışmadan durabildi. 1898 yılında radyoaktivite üzerine çalışmalarını daha iyi sürdürebileceğini keşfettiği toryum üzerinde çalışmaya karar verdi. Polonyumun bulunması ise uranyumun radyoaktif olarak bir süre ışınım yapmasıyla olmuştur. Hocaları Becquerel’in adıyla anılan Nobel Fizik ödülüne layık görüldü ve ardından ikinci ödül de geldi. 1911 yılında da ikinci kez Nobel ödülüne layık görüldü. Onu Nobel ödülüne götüren çalışmaları ise polonyum ve radyum ile ilgili çalışmalarıdır. Tüm hayatı boyunca radyoaktif maddeler hayatında olmuştur. Bu nedenle vücudu büyük zarar görmüştür ve en sonunda Fransa’nın Savoy şehrinde kan kanseri sonucu hayatını kaybetmiştir. Hayatını bilime adayan Curie; radyum, polonyum ve radyoaktiviteyi bulmuştur.

BİRAZDA GÜLELİM Ben Tavaya Yapıştım

Bir gün bir bilim adamı yılbaşı nedeniyle hastaneleri gezip akıllanan delileri salmaya karar vermiş. Bir sürü hastaneyi gezmiş fakat hiç akıllandığına kanaat getirilen deliye rastlamamış. En sonunda bir hastaneye gitmiş birde bakmış ki bütün deliler zıplıyor hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormuş: - “Bunlar neden böyle zıplıyorlar?” - “Bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar.” demiş. Birde bakmışlar ki bir tanesi zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş. Hemen ona yaklaşarak sormuş. - “Sen neden zıplamıyorsun?” - “Ben tavaya yapıştım..

20 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

İLGİNÇ BİLİMSEL BİLGİLER

İnsan DNA’sı muzla yüzde 50 aynıdır. Fotosentez sırasında bitkilerden insanların göremediği bir ışık yayılır. Bilim insanları idrarla cep telefonlarını şarj edebilen bir cihaz geliştirmiştirler. Ay Dünya’dan her yıl 3.78 cm uzaklaşmaktadır. Eğer vücudumuzdaki bütün hücrelerde bulunan DNA’yı uç uca eklerseniz 16 milyar kilometre uzunluğunda olur. Yerfıstığı ezmesi yüksek basınçta elmasa dönüştürülebilir. Depremler sırasında su altına dönüşebilir. Yıldırımların ısısı Güneş yüzeyinden 5 kat daha sıcaktır. Yağmurda B12 vitamini bulunur. Bazı durumlarda sıcak su soğuk sudan daha hızlı donabilir. Ayçiçekleri radyoaktif atıkların temizlenmesinde kullanılabilir. Buz ile ateş yakabilirsiniz. Vücudumuzda bulunan vücut hücreleri sayısından 10 kat fazla bakteri hücresi bulunur. Günümüzde atmosferde son 800 bin yılda bulunan en yüksek karbondioksit oranı görülmektedir. Venüs’te bir gün bir yıldan daha uzundur. Domateste insandan daha fazla gen bulunur. Patateste insandan daha fazla kromozom bulunur. Ses dalgaları objeleri kaldırmak için kullanılabilir. Ağırlığınız Ay yüzeyinde, Dünya’daki ağırlığınızın yüzde 16.5’i (yaklaşık 6 da 1) kadardır. Her ayağımızda 250 bin kadar ter bezi bulunur. Bilim insanları tavuğun yumurtadan değil yumurtanın tavuktan çıktığı kararına varmışlardır. Yumurta kabuğunu oluşturan proteinler sadece tavuklar tarafından oluşturulmaktadır. Neptün gezegenin varlığı bir teleskopla gözlemlenmeden önce hesaplamalarla tahmin edilmiştir. Güneş ışınlarının Güneş’ten Dünya’ya ulaşması 8 dakika 20 saniye sürer. Dünya’da sürüngenlerden örümceklere ve balıklara bilinen 173 bin faklı zehirli tür bulunmaktadır. Virüsler de virüs kapabilir. Bilim insanları idrardan diş geliştirebilirler. Benzin içinde 150 ila 1000 arasında farklı kimyasal bileşen bulunur. Nobel sahipleri, ABD başkanları, NASA astronotları arasında ilk kardeş olanların sayısı ağırlıktadır.

Bilim Adamı

Ünlü bir bilim adamı özel otomobiliyle konferans vermeye giderken, uzun yıllardır onunla çalışan şoförü sıkılarak bir teklifte bulunmuş: - Sizin konferanslarınızı dinleye dinleye virgülüne kadar ezberledim efendim, demiş. Ne olur izin verin bu konferansı da sizin yerinize ben vereyim... Bilim adamı öneriyi kabul etmiş. şoför arka koltuğa geçmiş. Bilim adamı şoförün şapkasını giyip öne oturmuş. konferansın verileceği salona varmışlar. Şoför kürsüye çıkmış, hiç teklemeden çok güzel bir konuşma yapmış ve sormuş : - Sorusu olan var mı? Ülkenin ciddi bilim adamlarından biri “Var!..” demiş ve oldukça zor bir soru sormuş... Şoför hiç tereddüt etmeden: - Çok kolay bir soru bu, demiş, şoförüm bile bilir. Gidip çağırayım, sizin sorunuzu o yanıtlasın...


MATEMATİK KÖŞESİ

Matematik Üzerine Söylenmiş Sözler Matematik, aklın dilidir! Matematikle ifade edebiliyorsanız, bilginiz doyurucudur. Lord KELVIN

Cengiz ÜRKÜT Matematik Öğretmeni

Selçuk DURMUŞ Matematik Öğretmeni

Tarihte üç büyük olay vardır: Bunlardan ilki, evrenin oluşumudur. İkincisi, yaşamın başlangıcıdır. Bu ikincisi ile aynı derecede önemli olan üçüncüsüyse, yapay zekanın ortaya çıkışıdır. Edward Fredkin Hayat sadece iki şey için güzel; matematiği keşfetme ve öğretme. SimeonPoisson Başka her şey de olduğu gibi matematiksel bir teori için de öyledir; güzellik algılanabilir fakat açıklanamaz. Arthur Cayley İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini, payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür. TOLSTOY Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir. Albert Einstein, 1879-1955 Sen de biliyorsun ki biz hepimiz aynı sebepten dolayı matematikçi olduk; tembeliz. MaxRosenlicht 1949 Çözümde görev almayanlar, problemin bir parçası olurlar. GOETHE Bir matematikçi sanmaz fakat bilir. İnandırmaya çalışmaz çünkü ispat eder. Güveninizi beklemez. Belki dikkat etmenizi ister. Henri POINCARE Dünyadaki en masum uğraş matematiktir. G. H. HARDY ...evren her an gözlemlerimize açıktır; ama onun dilini ve bu dilin yazıldığı harfleri öğrenmeden ve kavramadan anlaşılamaz. Evren matematik diliyle yazılmıştır; harfleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik biçimlerdir. Bunlar olmadan tek sözcüğü bile anlaşılamaz; bunlarsız ancak karanlık bir labirenttedolanılır. GALİLEO Bilim deyince, onda hakikat diye öne sürdüğü önermelerin pekin olmasını ister; pekinlik ise en mükemmel şekliyle matematikte bulunur. O halde bilim o disiplindir ki; önermeleri matematikle ifade edilir. O zaman matematiği kullanmayan disiplinler bilimin dışında kalacaklardır. M. Kemal Atatürk İnsanlar sayılar gibidir, o insanın değeri ise o sayının içinde bulunduğu sayı ile ölçülür. NEWTON Matematiğin hiçbir dalı yoktur ki, ne kadar soyut olursa olsun, bir gün gerçek dünyada uygulama alanı bulmasın. LOBACHEVSKY

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

21


EDEBİYAT KÖŞESİ

Şengül GÖKYURT Merve AYDOĞDU BAĞ Türk Dili ve Edebiyatı Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Öğretmeni ÇANAKKALE ZAFERİ MUCİZE MİDİR, DEĞİL MİDİR?

Savaşan iki taraftan birinin denizin altında denizaltıları, denizin üstünde dev gemileri, karada kamyonları, gökyüzünde uçakları var. Diğer taraf o kadar fakir ki 6 yıl sonra Tekâlif-i Milliye Kanunuyla askerin çorabını bile halktan isteyecek. Bilin bakalım hangi taraf yendi? Bu mucize midir, değil midir? Düşman tarafında yemek aralarında bisküvi ve çikolata yeniyor. Bizim tarafta üzüm suyu ve ekmek var yine de düşmanı yendik. Bu mucize midir, değil midir? Bugün bile 7-8 ülkede üzerinde uçak pisti olan savaş gemisi var iken 1915’te İngiltere ilk kez üzerinden uçak kalkan savaş gemisini Çanakkale Savaş’ında kullanıyor. Bizim bugün bile böyle bir gemimiz yok. Savaşı yine de kazandık. Bu mucize midir, değil midir? İngiliz Kraliyet Muhafız Birliği’nin savaş sırasında bir büyük bulut tarafından içine alınıp kaybolduğunu söyleyen de onları Türkler’in esir aldığını söyleyenler de var. Hoş cesetleri bulunamadı. O zaman sormak lazım kralı koruyacak kadar iyi yetişmiş kimselerin bir anda tüm pusulaları bozuluyor ve Türk askerlerinin orta yerine düşüyorlar(?) Bu mucize midir, değil midir? Koca Seyit denilen gencin, günümüz de en iyi gıdalarla beslenip antrenmanlar yapan sporcuların bile kaldırmakta zorlandıkları 275 Kiloluk top mermisini kaldırıp hem de vinç bozuk olduğu için 6 basamak çıkararak topa sürmesi mucize midir, değil midir? Koca Seyit’in bir daha boş mermiyi bile kaldıracak gücü yok mermi tek ve hedef tek hedefi vurma yüzdeliği kaç bilemem

22 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

ama hedefi vuruyor ve hem öndeki gemiyi hem de vurulan gemiyi batırıyor. Bu mucize midir, değil midir? 18 mart 1915 günü 200 yıldır yenilmeyen İngiliz Donanması yenildi. “Malüm soru” İtilaf Devletleri’nin Lozan Antlaşmasında Çanakkale’de ölen askerleri için mezar ve anıt yeri istemeleri ne karşılık bizim savaşarak vermediğimiz topraklardan Çanakkale Boğazı manzarlı topraklara İngilizlerin 1924’te Fransızların 1926’da Yenizelandalıların ve Anzakların daha sonra 34 değişik yerde mezar taşları ve anıtlar dikmeleri mucize midir değil midir? Kendi Şehitlik anıtımızı savaştan 40Yıl sonra yapmamız, diğer anıtları 80 yıl sonra yapmamız da ayrı bir mucize… 1934 yılında Atatürk’ün Anzak analarını teselli için “Sizin evlatlarınız bizim evlatlarımızdır.” demesi sadece Çanakkale’de değil aynı düşmanları Kurtuluş Savaşı’nda da ülkesinden kovmak zorunda kalan bir komutandan çıkması mucize midir, değil midir? Sadece bizim değil her yıl 25 Nisan’da ta Güney Yarım Küre’den, başka kıtadan, okyanusun ortasından gelip atalarını anan Anzak torunları mucize midir değil midir? 1999 yılında İngilizler “Kralın Adamları” adlı filmde İngiliz Kraliyet Muhafız Birliği’nin kaybolmadığını Türklerin onları esir aldıktan sonra yaktıklarını söyleyerek kuyruk açılarını yeni nesillerine de unutturmamaları mucize midir, değil midir? Kısacası M. Akif “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiirinde şöyle diyor ya “Gel seni tarihe gömelim desem sığmazsın.” bu savaşın 101. yılı “ Gel seni tarihe gömelim.” dediler SIĞMADI. Şengül GÖKYURT


VELİ SAVAŞ YELOK / SALİH KÜRŞAD DOLUNAY

İSTANBUL TÜRKÇESİ

İstanbul Türkçesi, bugünkü yazı dilimizin, başka bir ifadeyle edebî dilimizin temelini oluşturan Türkçedir. Nihad Sâmi Banarlı’nın yaptığı şu tarif, İstanbul Türkçesi hakkında yapılabilecek belki de en güzel tariflerden biridir: “İstanbul Türkçesi de yalnız İstanbul halkı tarafından değil, İmparatorluk coğrafyasının her tarafından gelen Türkler ve Türkleşenler tarafından, Türkçe ve Türkçeleşmiş kelimelerle ve türlü söz ve söyleyiş incelikleriyle işlenerek, dil güzelliği ve dil mûsikîsi bakımından emsâlsiz bir tekâmüle mazhar olmuş bir lisandır.” Ziya Gökalp, 1923 yılında yayımladığı Türkçülüğün Esasları adlı meşhur eserindeki “Dilde Türkçülüğün Prensipleri” bölümünde Türkçe ile ilgili görüşlerini 11 madde hâlinde ifade etmiştir. Bu maddeler arasında İstanbul Türkçesiyle doğrudan ilgili iki husus bulunmaktadır. Bu iki madde şöyledir: “Millî dili vücuda getirmek için, Osmanlı dilini -hiç yokmuş gibi- bir tarafa atarak, halk edebiyatına temel vazifesini gören Türk dilini aynıyle kabul edip, İstanbul halkının ve bilhassa İstanbul hanımlarının konuştukları gibi yazmak. İstanbul Türkçesinin fonetiği [ses bilgisi], morfolojisi [biçim bilgisi] ve leksiği [söz varlığı], yeni Türkçenin temeli olduğundan, başka Türk lehçelerinden ne kelime, ne sîga [çekim], ne edat, ne de terkip [tamlama] kaideleri alınamaz.” Ziya Gökalp’ın, “Lisan” adlı şiirinde Türkçe ile ilgili görüşlerini şiirleştirdiğini görüyoruz. Bu şiirin ilk dörtlüğü şu şekildedir: “Güzel dil Türkçe bize, Başka dil gece bize. İstanbul konuşması En saf, en ince bize.” Bugün kullandığımız Türkçenin temelini oluşturan bu görüşlerinden de hareketle Gökalp’ın, İstanbul Türkçesine ne kadar önem verdiğini görebiliriz. Hatta onun bu görüşlerinden Atatürk’ün de etkilendiğini söylemeliyiz. M. Kemal Atatürk, “Dil İnkılâbı”nı yaparken onun dille ilgili görüşlerinden de istifade etmiştir. Edebiyatımızın güçlü kalemlerinden ve Yeni Lisan hareketinin öncü isimlerinden biri olan Ömer Seyfeddin’in dil ve Yeni Lisan’la ilgili fikirlerinin temelini İstanbul Türkçesi oluşturur. 11 Nisan 1911’de Genç Kalemler dergisinde yayımladığı Yeni Lisan isimli makalesinden sonra Ömer Seyfeddin, dille ilgili başka yazılar da kaleme alır. Bu yazılardan birinde o, yazı dili olarak halkın, milletin kullandığı dilin esas alınmasını, İstanbul Türkçesinin de bütün Türklüğün edebî dili hâline getirilmesi gerektiğini ifade ederek Gökalp’la aynı görüşte olduğunu ortaya koymuştur. Yusuf Ziya Öksüz’ün “Türkçenin Sadeleşme Tarihi Genç Kalemler ve Yeni Lisan Hareketi” adlı çalışmasındaki bir tespite göre Ömer Seyfeddin, İstanbul Türkçesinin sınırlarını gayet güzel çizmiştir: “Ne softaların ve ulemânın konuşduğu gibi çok Arapçalı lisân; ne hâlâ divânlardaki eski edebiyat lisânını kullanarak birçok Arapça, Acemce terkibler yapan muharrirlerin husûsî lehçeleri; ne ihtiyar ve muhafazakâr memurların konuşdukları basmakalıb tâbirli Bâbıâli Lisânı; ne Tanzimat maârifiyle tahsil görmüş kadınların lisânı; ne gayri Türkler (yabancılar)’in konuşdukları lisân, İstanbul Türkçesi değildir. İstanbul Türkçesi, İstanbul’da yerli Türk hanımlarının konuşduğu tabiî ve sade Türkçedir.” İstanbul Türkçesinin önemini bilen İsmail Gaspıralı, Kırım’da 1883 yılında yayımlamaya başladığı “Tercüman” gazetesinde İstanbul Türkçesini kullanmıştır. O, bu şekilde bütün Türklerin birbiriyle rahatça anlaşabileceklerini düşünerek hareket etmişti. Balkanlardan Doğu Türkistan’a kadar Türklerin yaşadığı geniş bir coğrafyaya gönderilen bu gazete, İstanbul Türkçesi esas alınarak oluşturulmaya çalışılan ortak Türkçe ülküsüne yönelik gayretlerin mahsulüdür. Bir zamanlar İstanbul Türkçesinin nefis örnekleriyle kaleme alınan eserler, Gaspıralı’nın Tercüman gazetesi gibi Türk coğrafyasının değişik bölgelerinde de okuyucu buluyordu. Burada konumuzla ilgili olarak emekli bir kurmay albay olan Rahmi Apak’ın anlattığı bir hatırayı vermek istiyoruz. Rahmi Apak, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadelede değişik cephelerde ordumuza hizmet etmiş bir komutandır. Onun “Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları” isimli kitabında naklettiği şu hatıra İstanbul Türkçesinin Türk coğrafyasındaki yerini ifade etmesi bakımından son derece ilgi çekicidir: “Bir gün Bakû parkında, Ferit Bey’le birlikte geziyorduk. Önümüzde beş altı kız yan yana yürüyor. Dikkat ettim, tam İstanbullu gibi konuşuyorlar. Hayret ettim: ‘Bu İstanbullu kızlar burada ne arıyorlar?’diye sordum. Ferit Bey cevap olarak ‘Buradaki yerli Azeri Türk gençliği arasında İstanbul şivesi ile konuşmak bir iftihar nişanesidir. Bu gençlerin içinde, Reşat Nuri’nin Çalıkuşu romanını okumayan yoktur. Elden ele dolaşan, okunamayacak derecede eskimiş ve yıpranmış olan bu romanın bir geceliğine beş lira (şimdiki para ile 60 lira) veriyorlar.’ dedi.” O dönemde Moskova Büyükelçiliği’nde ataşemiliter olarak görev yapan Rahmi Apak’ın 1923 yılında yaşadığı bu olay, 1922’de neşredilen Çalıkuşu romanının kısa sürede diğer Türk coğrafyalarına ulaştırıldığını göstermektedir.

Türkiye dışında yaşayan Türklerin, Türkiye Türkçesiyle kaleme alınmış eserleri okuma hasreti çektiklerini ve Türkiye’nin kendilerine kitap göndermesi beklentisi içinde olduklarını Oktay Sinanoğlu’nun anlattığı bir anekdottan öğreniyoruz. 1969 yılında akademik bir amaçla Moskova üzerinden Litvanya’ya giden Sinanoğlu, Baltık Denizi’nin kıyısında Tırakay adında bir Türk köyü* olduğunu öğrenir ve orayı ziyaret eder. Köyün en kıdemlisi olan yaşlı bir Türk’ün Sinanoğlu’na söylediği “Atatürk zamanında Türkiye’den birileri gelirdi, bize Türkçe dergiler falan getirirlerdi, Atatürk’ten sonra ses kesildi, ne oldu size?” sözü bu beklentiyi hazin bir şekilde doğrulamaktadır. Günümüz şair, yazar ve gazetecilerinden Yağmur Atsız, Ömrümün İlk 65 Yılı adlı hatıratında bilhassa İstanbul Türkçesinin geniş Türk coğrafyasında milyonlarca Türk’ün ana dili hâline gelmesi gerektiğini şu şekilde ifade eder: “… Adını ne koyarsanız koyun, ben burada Türkçe’nin yeniden son derece geniş bir coğrafyada ferman-fermâ; İngilizce, İspanyolca, Arabca gibi bir dil olması fırsatını görüyordum. Hep şu misâli veririm: Bugün Yeni Zelanda’nın yâhut Kolombiya’nın en ücrâ taşra kasabalarından birinde adı-sanı bilinmez bir adam veyâ kadın oturup iyi, ama sâhiden iyi bir roman yazsa bu metin birkaç ay içinde yüzbinlerce nüsha basılır. Zîrâ dünyâda ufak-tefek lehçe farklarıyla İngilizce yâhut İspanyolca konuşan yüz milyonlarca insan vardır. (…) Benim amacım, işte Türkçe’yi de ‘kendiliğinden ve nisbeten kısa sürede’ en az 200 milyon kişinin ‘anadili’ hâline getirmekdi. Ama ‘İstanbul Türkçesi’ni!!!” İstanbul Türkçesinin, milletimiz açısından önemini ifade eden ve sadece bir kısmını yukarıya aldığımız görüş ve düşüncelerden başka, İstanbul Türkçesinin güzelliğinden bahseden şiirler de kaleme alınmıştır. Bu şiirlerden biri, Asaf Hâlet Çelebi’ye aittir. Asaf Hâlet, aşağıya aldığımız şiirinde İstanbul Türkçesinin kendi hayatındaki, dolayısıyla bizim hayatımızdaki yerini ve değerini çok veciz bir şekilde anlatmıştır: İstanbul’umun Dili annemin dili babamın dili İstanbulumun dili İstanbullumun dili İstanbulumun efendisi hanımefendisi sokaklarımın bekçisi yoğurtçusu, balıkçısı can dilimi konuşanım canım benim ninnilerimi bu dil söyledi masallarımı bu dil bu dille duydum türkülerimi bu dille okudum şairlerimi “zâlim beni söyletme derunumda neler var”. Asaf Halet’in yanı sıra Necip Fazıl Kısakürek de İstanbul’u şiirleştirdiği ve âdeta hülasa ettiği “Canım İstanbul” isimli şiirinde, Gecesi sümbül kokan, Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul… diyerek İstanbul Türkçesini bülbül sesine benzetmiş; ondaki ahengi ve ses güzelliğini vurgulamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yaklaşık beş asır boyunca dil, kültür ve sanat merkezliğini yapan İstanbul, bugün de ülkemizin en önemli kültür merkezi olma özelliğini korumaktadır. Böylesine önemli bir kültür ve medeniyet merkezi olan İstanbul’da konuşulan Türkçe, elbette bu özelliklerine bağlı olarak her yönden gelişmiş; diğer Türk ağızlarından farklı bir mevkiye yükselmiştir. Onun bu vasıflarını bilen, duyan ve hisseden pek çok kişi, İstanbul Türkçesinin sadece belli bir coğrafyanın değil, bütün Türk coğrafyasının müşterek iletişim dili olması gerektiğini dile getirmiştir. Hem Türkiye Türklüğü hem de bütün Türk dünyası için önemini belirtmeye çalıştığımız İstanbul Türkçesine bugün gereken titizliği acaba gösterebiliyor muyuz? Bu soruya müspet bir cevap vermek mümkün değildir. Maalesef gazetelerimizin, televizyonlarımızın ve radyolarımızın İstanbul Türkçesini kullanırken pek de dikkatli davranmadıklarına hemen her gün şahit olabiliriz. Benzer durumu öğrencilerimizin yazılı ve sözlü anlatımlarında da görmek mümkündür. Yazı dilimizin esasını teşkil eden İstanbul Türkçesinin kullanımı konusunda, basın yayın kuruluşlarında çalışanların, öğretmen ve öğrencilerimizin, kısacası milletimizin her ferdinin daha şuurlu ve dikkatli olması gerektiğini buradan tekrar hatırlatmak istiyoruz.

* Oktay Sinanoğlu’nun verdiği bilgiye göre 15. yüzyılda Litvanya kralı Litutas, kendisine muhafız alayı yapmak için ta Kırım’dan ülkesine getirdiği Kırım Tatar Türklerine, hizmetlerinin karşılığı olarak iki tımar verir. Bunlardan biri bizim bahsettiğimiz Tırakay, öteki de Kırk Tatarlar köyüdür.

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 23


BAŞARILARIMIZ

Şiir Yarışması Türkiye 3.lüğü

Gençlere şiir bilincinin aşılanması amacıyla Özel İhlas Okulları tarafından düzenlenen II. Bestami Yazgan Şiir Yarışması’nda Öğrencimiz Dilara Adak Türkiye 3.sü oldu. “Gönül ve dava adamı Bestami Yazgan ; Bu yarışma neticesinde ülkemiz yeni şairler kazanacaktır” diyerek öğrencimize ödülünü kendi elleriyle takdim etmiştir. DİĞERLERİ Merhaba küçüğüm, Sana beni anlatmaya geldim. Fakat emin değilim; anlatabilecek miyim? Aslında tarifi zor biriyim. Öyle derler, büyüyünce öğrenirsin. Ya da belki hiç geçmez benim adım. Bahsetmezler sana. Biraz olsun vermezler sana benden. Üstün başın kirli diye,sokaktasın diye. Ya da sırf tırnakların kir, pas içinde diye. Aslında bilmiyorlar, onların sol tarafları kirli. Sana beni anlatamayacak kadar kirli. Yürekleri sağlam değil onların. Çünkü derine işlemiş bir kere bensizlik. Onlarda da kalmadı ki benden, sana versinler. Ama merak etme sen, Ben senin derinliklerinde gizliyim. Ortaya çıkarabilirsin beni, biliyorum küçüğüm. Sen güçlüsün. ‘’Yanımda kimse yok’’ deme. ‘’Çaresizim’’ asla öyle söyleme. Çünkü ben en çokta sizlerde hayat buluyorum. En fazla sizde canlanıyorum. Sizlerde saklı benim en saf halim. Senin o minik ellerinde, tatlı dilinde.

24 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Kocaman gözlerinde saklıyım aslında ben. Biliyorum, başından beri merak ettin. Bence fark ettin de. Bulabildin beni hücrelerinde. Evet,evet benim ben. Ben ‘’sevgi’’yim küçüğüm. Ve ben hep seninleyim, senin içindeyim. Kaybolamayacak kadar güçlüyüm sende. Hem seni bırakamayacak kadar tutsak, Hem de başkasına verebileceğin kadar özgürüm. Beni sakın bırakma, olur mu küçüğüm? Bensizlik,sevgisizlik asla yakışmaz sana. Özellikle de sana cancağızım. Senin masumluğunla varım, seninle var olacağım. Daima ellerinden tutacağım. Yüreğinde yaşayacağım. Ben;’’SEVGI!’’ Seni asla bensiz bırakmayacağım. Dilara ADAK 12-B / 155


BAŞARILARIMIZ

Kompozisyon’da İl 2.liği

Gecenin bir yarısı kanlar içinde sokaktasın. Bu uzun bir veda ya da kim bilir gelecek olan mutluluk için güzel bir adım. O an seni öyle görenler oluyor. Hemen yardımına koşuyorlar. Çünkü sana dokunmak, hayata dokunmak. Gözlerin kapalı can çekişiyorsun. Etraf bembeyaz belki de simsiyah ama asla pembe olacak kadar neşeli değil. Sirenler çalıyor belki hayal meyal hatırlarsın. Beyaz kazağıyla gecenin ayazında iki prens iniyor bir arabadan. Ne bilsinler senin içindeki yarayı? Onların görevi iyileştirmek dışındaki yarayı, içindeki yaranın dermanı kim koca bir muamma. Hiç tanımadığı bir insan için herkesin seferber olma hikayesi bu. Çünkü sana dokunmak hayata dokunmak. Dışarı da ki çabanın farkında değilsin haliyle. Bilmiyorsun seni hayatta tutmak için verilen çabaları. Sevgi dolu yüreği durmuş. Kaburgaların kırılıyor ama bu önemsiz. Asıl mesele neşe saçan ruhunu kazanabilmek. Sevdiklerinin sesini duymasını sağlayabilmek. Siren çalıyor arabalar yol veriyor sana. Çünkü senin geçmen için açılan yol hayata dokunmak. Hastanede seni bekleyen bir ekip var şimdi. Evet, bekleyenin var. Sen onları tanımayacaksın ama hep duacı kalacaksın. Eldiven değiyor tenine. Çünkü bu sana dokunmak. Sana dokunmaksa hayata dokunmak. Hayatına dokunmaksa güneşi batacakken bir ailenin güneşini yeniden doğurmak. Dışarıda haykıra haykıra ağlayan annen var. Sen onun hayatın da ki en özel güneş en güzel ışıksın. İlk nefes alışın ilk ağlayışın ve yzünü ilk görüşü dün ki gibi aklında ve şimdide son nefesini görecek kadar ne güçlü ne de yürekli. Senden iyi haber bekleyen insanlar var kapılar ardında. Bak! O insanlara bir koridor hiç bu kadar ne boş gelmişti ne de karanlık, bir o kadarda sıradan. Kestin insanların nefesini. Senin nefesini kesenler gibi. Bir nefret beslendi o kötünün yüreğinde. Kordu alev oldu. Sense bir neşeydin, şimdi de soluyorsun. Bu hayatımda gördüğüm en kanlı savaş en umutlu savaş. Nefes alman için çabalamak. Damarlarında kan dolaşmasını sağlamak herkesin mucize sanacağını profesyonelce yapmak. Ani gelişen olaylar içinde çırpınıyorsun sen şimdi. Bir yok olmaya yelteniyorsun bir de var olmak için deniyorsun. İşte biz senin var olma savaşında ambuyla verilen bir nefes oluyoruz sana. Çünkü ambuya

dokunmak hayata dokunmak ve sana dokunmak bir aileye umut olmak. Şimdi de kalbine dokunuyoruz güzel yürekli masum kadın. Kalp atışlarını ellerimizle taklit ediyoruz bedeninin üstünde. Kim demiş bir sağlıkçı pandomimden anlamaz diye. Yüzümüz en içten hüzün dolu . Hikayeni öğrenmemiz ise empatinin endikasyonu. Resüsitasyon odası içler acısı. Empati kuruyoruz bir anne oluyoruz. Bir kendimizi yerine koyup tekrar tekrar bitiyoruz. Keşke filmlerde ki gibi olsa hayat gözyaşımız bir tene deyince hayatlar aydınlansa. Bak pandomim devam ediyor... Ama bu sefer sahne arkasındayız bir hemşire dışarı çıkıyor sanki az önce ağlayan üzülen o değilmiş gibi. Dışarıda bir sürü hasta birisi dertsiz yere dertli gelmiş kimisi acı içinde kıvranır vaziyette. İçinden geçense şu oluyor hemşirenin. ‘’Hayat bu kadar basit bu kadar bitik ve bir o kadar da yitik.’’ Bak pandomim bitiyor oyun bitti bitecek. İki seçenek var önünde, ya birilerinin yüreğinde hiç dolmayacak o boşluğu yaratacaksın yokluğunla ya da neşe saçacaksın o tozpembe odalarda. Ve son. Eller taklidi bırakır. Ama merak etme bu mutlu sonlardan. Çünkü kalp artık kendi hayatını yaşar ve perde kapanır. Azraille savaş biter ve bir anne çocuğuna bağışlanır. Koca bir ekip başrol de alkışları ise dualarda gizli. Tuğçe ATEŞ / 12-C

Bir Att’nin Sözleri Mutluluğun baş ucunda olduğunu fark edince anlayacaksınız tebessümün önemini. İnsanları mutlu ettikçe artacak yüzünüzde ki gülümseme ve mimik çizgileriniz. Stajın ilk gününü unutamam. O korku, o telaş… boşluktan düşmüş gibiydim. Çığlıklar, yardım isteyen gözler işlemişti içime. Hastaneye adım atar atmaz iki yıldır öğrendiğim her şey yaşadığım duygu karmaşasıyla uçup gitmişti. Ayaklarım geri geri giderken oradan kaçıp gitmek istiyordum. Son cesaret kırıntılarımı toplayıp bölümüme doğru ilerledim. Her adımda biraz daha kendime güvenim geliyordu. O adımlar hayatımın dönüm noktası olmuştu. Çalışan personeller belirli bir düzen içinde koşuşturma halindeydi. Bizden o koşuşturmaya hemen uymamız bekleniyordu. Aldığımız eğitimin sonunda o olay gerçekleşti. Hastayla başbaşaydım, altmışlı yaşların sonunda yaklaşmış fakat tüm gençlere taş çıkaracak enerjisi olan teyze bana öyle güzel gülümsemişti ki tüm korkularım sihirli bir değnek değmiş gibi yok olmuştu. Elinde kesi vardı. Kan görmeye dayanamayan ben o anki özgüvenle pansuman yapmıştım. Pansuman diyip küçümsediğimiz şey aslında o kadar büyük bir işti ki hayatım boyunca bu kadar mutlu sonla biten bir olay daha hatırlamıyorum. Teyze yerinden kalktı giderken “ Hayatın boyunca bu gülümsemeyi kaybetme, en büyük ilaç gülümsemektir. Teşekkür ederim.” Bu sözlerden sonra

insan nasıl mutsuz olabilir. En sevilesi meslek değil mi? Her yaptığım uygulamadan sonra aldığım teşekkür ve minnet sözleri en güzel hediye oldu benim için. Kim olursa olsun karşınızdaki kişinin insan olduğunu unutmayın. Vicdanınız ve gülümsemeniz en büyük tedavidir. En ağır acıların arasında, karmaşanın içinde gülen gözlerinizle kanatsız nefesler olarak doğmayı unutmayın.

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 25


ŞUBELERİMİZ VE SINIF ÖĞRETMENLERİMİZ

9/A : REFİKA YARGI

9/B : MEHMET ŞAHİN KOCAMAN

9/C : ŞENGÜL GÖKYURT

10/A : MELAHAT YILDIZ

10/B : MERVE AYDOĞDU BAĞ

10/C : SELÇUK DURMUŞ

11/A : CENGİZ ÜRKÜT

11/B : AYBÜKE ADIGÜZEL

11/C : MİNE KIRDAR MANAV

12/A : SEVDA KAPLAN PALA

12/B : MUSTAFA SARI

12/C : TUĞBA DAĞOĞLU

26 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi


KÜTÜPHANE VE LABORATUVARLARIMIZ

KÜTÜPHANEMİZİ YENİLEDİK

RENK GELDİ,HEYECAN GELDİ

‘’GELECEĞİMİZİN ÇİÇEKLERİ’’ için

KİTAPLAR, AKLIN ÇOCUKLARI.

ANATOMİ LABORATUVARIMIZ

ATT LABARATUVARIMIZ

HEMŞİRELİK LABARATUVARIMIZ

BİYOLOJİ-FİZİK LABARATUVARIMIZ Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 27


ETKİNLİKLERİMİZ

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

BAŞKANLIK SEÇİMİ

BEYAZ BAYRAK 2.KEZ ALINDI

BURSA GEZİMİZ

MUSTAFA YAZGAN İLE ÇANAKKALE RUHU

REFİKA NEMEZ İLE DEPREM EĞİTİMİ

EŞME YÜRÜYÜŞÜMÜZ

HAFTANIN EN TEMİZ SINIFI

İLKÖĞRETİMLERE İLKYARDIM VE BESLENME EĞİTİMİ

IŞIK ALMA TÖRENİ

KIZ VOLEYBOL TAKIMIMIZ

VM MEDİCALPARK GEZİMİZ

28 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi


ETKİNLİKLERİMİZ

2015 MEZUNİYET TÖRENİMİZ

OKAN ÜNİVERSİTESİ PARAMEDİK GÜNÜ

BESLENME DOSTU SERTİFİKA PROGRAMI

ORGAN BAĞIŞ HAFTASI

ÖĞRENME ŞENLİĞİ

RESİM SERGİMİZ

SİYERİ NEBİ YARIŞMASI BİRİNCİMİZ EREN ERGÜN

YILSONU SEMİNERİ KONUĞUMUZ ENGİN PAŞAOĞLU

ŞİİR DİNLETİMİZ

ŞİİR DİNLETİMİZ

ÖĞRETMENLERİMİZ

OKUL AİLE BİRLİĞİMİZ Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 29



ALO PAKET

351 45 45

(0262)

EV ve İŞ YERLERİNE SERVİSİMİZ VARDIR

*14210936* 12

41 018 ARS Dikkat! Namaz vakitleri ile alakalı açıklamalar ve fark cetveli, takvimin son kısmındadır. Mutlaka okuyunuz.

© www.fazilet.com.tr 500 ADET

Grafiker: Adnan APAYDIN (0212) 657 88 00 (Dahili: 325)



EĞİTİM KADROMUZ

DOĞUMA HAZIRLIK EĞİTİMİ Sağlıklı, doğal bir hamilelik ve doğum yaşamak isteyen bilinçli anne-babalar için en güzel alternatif doğum öncesi hazırlıklar. BEBEK BAKIMI VE EMZİRME DANIŞMANLIĞI

Emzirme bebeğin annesi ile arasındaki sevgi dolu sıcak bir ilişkinin başlangıcıdır.

DOĞUM FOTOĞRAFÇISI Annenin heyecanından babanın koşturmasına kadar sonradan izlendiğinde güzel tatlar bırakacak zamanları ölümsüz kılın!

HAMİLE PİLATESİ

HAMİLE MASAJI Doğal masaj terapisi hamilelik sırasında rahatlatıcı ve yatıştırıcı bir etkiye sahiptir.

Tel: 0(262) 322 37 37

Doğum sonrasında anneye yol gösterip korkularıyla baş etmesine yardımcı olan destekçi bir kişinin varlığı anneyi rahatlatmaktadır.

DOĞUM ORGANİZASYONU Hastane odasını siz ve sevdikleriniz için ,dostlarınızı ağırlayacağınız şirin mi şirin ,sımsıcak bir ortama dönüştürüyoruz. DOĞUM SONRASI EVDE BAKIM DESTEĞİ

Doğumdan sonra anne kendini iyi hissetse de iyi bir bakıma ihtiyacı vardır.

HAMİLE YOGASI

Hamilelerin karın kaslarını güçlendirir ve denge-konsantrasyon kontrolünü arttırarak, bebeğin doğumuna daha iyi yardımcı olur.

Kayıt ve Bilgi İçin:

DOĞUM KOÇLUĞU

Fax: 0(262) 323 08 08

Hamilelik süresince, sağlıklı bir omurga oluşumu, kas gücünün ve dayanıklılığının geliştirilmesi, doğuma yardım etkenlerdendir.

JOIMOVE | DANCE WITH BABIES Hamilelik esnasında oluşacak fiziksel değişikliklere anne adayını adapte eden egzersizlerinden oluşur.

Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 33

Gsm: 0507 249 20 00 | 0507 131 01 92

Ömerağa Mah. Hürriyet Cad. Es - Oray Apt. No: 113/12 K: 5 İzmit / KOCAELİ


ARIĞÜN AVM

PEYNİRİN KALBİ

TURAN ĞÜNEŞ CAD

ÜÇYOL

ZİNCİRLİ KUYU CAD

ŞİRİN SÜRÜCÜ KURSU

TASO TEB GÖRAL DENİZ BANK No244

X EKEN

ARIGÜN SENNUR FORTON

BEKİRDERE PEYNİRCİ BABA

KONFEKSİYON

EKEN GRUP

34 Kamer Öncel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

BAŞARAN CAD

Benzin İstasyonu

BİM

ESKİ ZİRAAT BANKASI

A.MENDERES BULVAR

garaj sokak

MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ

KUŞAK SK

EĞİTİM KADROMUZ

EKEN BESİCİLİK TEXSTİL İNŞAAT MAKİNA SAN.TİC. FİRMAMIZ TEXTİL GURUBUNDA 27 YILDAN BERİ İMALAT TOPTAN VE PERAKENDE OLARAK SİZ DEGERLİ MÜŞTERİLERİMİZE HİZMET VERMEKTEDİR BUNUN YANINDA HER NEVİ İŞLETMENİN İŞ GÜVENLİĞİ VE ÇEŞİTLİ PROMOSYON GRUBU TÜM ÜRÜNLERDE HİZMETLERİMİZ DEVAM ETMEKTEDİR ceyhuneken1@gmail.com


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.