UMUT HER ŞEYDİR - ABDULLAH ORAL

Page 1

— ŞĐĐRLER—

Emeğin Sanatı EE-Yayınları


2


UMUT HER ŞEYDĐR —Şiirler—

ABDULLAH ORAL Emegin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Kitaplığı Şiir Dizisi - 20 Temmuz / 2012

3


Umut Her Şeydir Abdullah Oral

Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Dergisinin yan kuruluşudur.

Kapak Fotoğrafı:

Đlgili web adresleri: http://emeginsanatie-yayinevi.blogspot.com

Yayın, Tasarım ve Düzenleme: A. Z. ÇAMUR Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Kitaplığı Şiir Dizisi:20 Temmuz 2012

http://emeginsanati.blogspot.com http://issuu.com/emeginsanati

Emeğin Sanatı E-Yayınları e-posta adresi: emeginsanati@gmail.com

© Bu e-kitabın tüm hakları Abdullah Oral’a aittir. Bu kitap ve kitabın özgün özellikleri Emeğin Sanatı kolektifine aittir. Abdullah Oral’ın ve Emeğin Sanatı Kolektifinin izni olmadan hiçbir biçimde taklit edilemez, kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir.

4


8 -------------------------------------------------- Umut Her Şeydir 9 -------------------------------------------------- Yeniden Çoğalacağız 10 ------------------------------------------------- Acının Keskin Bıçağı 11 ------------------------------------------------- Adı Eylül 12 ------------------------------------------------- Bir Şey Var Sende 13 ------------------------------------------------- Kalbime Çöken Sızı 14 ------------------------------------------------- Uzak Düşler-I 15 ------------------------------------------------- Uzak Düşler II-III 16 ------------------------------------------------- Uzak düşler IV 17 ------------------------------------------------- Uzak Düşler V 18 ------------------------------------------------- Gözlerimde Pusuya Yatmış Yaşlarım 19 ------------------------------------------------- Ayrılığa Notlar - I 20 ------------------------------------------------- Düşlerde Yaşamak! 21 ------------------------------------------------- Yağmurun Türküsü 23 ------------------------------------------------- Gidersen Kelebekler Ölür 24 ------------------------------------------------- Bir Nefeslik Duraklar Vardır… 26 ------------------------------------------------- Emek ve Đnsan 27 ------------------------------------------------- Đnsan Ve Yaratılış 28 ------------------------------------------------- Hoş Geldin Đşçi Kardeşim 29 ------------------------------------------------- Uyan ki Seni Öldü Bilmesinler 30 ------------------------------------------------- Uyan II 31 ------------------------------------------------- Uyan III 32 ------------------------------------------------- Uyan IV 33 ------------------------------------------------- Uyan V 34 ------------------------------------------------- Hangi Maviye Dokunsam Çıldırır 35 ------------------------------------------------- Kendime Misafirim 37 ------------------------------------------------- Su Çürüdü Tuz koktu 39 ------------------------------------------------- Gel 41 ------------------------------------------------- HALK ŞĐĐRĐNĐN RÜZGÂRIYLA 43 ------------------------------------------------- Yaşam Ve Kavgam 44 ------------------------------------------------- Şair Yüreği 45 ------------------------------------------------- Ardımdan Kuyu Kazanlara 46 ------------------------------------------------- Ne Ararsan Var Bizde 47 ------------------------------------------------- Seninle Öldüm 48 ------------------------------------------------- Sınıf Kimliğinden Bihaber Đşçi 49 ------------------------------------------------- Zaman Aşımıydı Yollarda Kaldı 50 ------------------------------------------------- Gönül Çırası 51 ------------------------------------------------- Đnsan Okudum 52 ------------------------------------------------- Bizim Zaman 53 ------------------------------------------------- Gönül Beni Benden, Öteye Sürme 54 ------------------------------------------------- Deniz Gezmişin Anısına 55 ------------------------------------------------- Utanıyorum 56 ------------------------------------------------- Atomlar Harfimiz, Kâinat Kitap 57 ------------------------------------------------- Đnsan Kalmak 58 ------------------------------------------------- Çağdaşlık 59 ------------------------------------------------- Zulmün Çarkı 60 ------------------------------------------------- Başımı Eğersem Öldüm Bilinsin 61 --------------------------------------------------Katlime Fetva

5


6


Umut Her Şeydir Umut fakirin lokmasıdır Umut Đş, iş dönüşü yüzü gülen çocuklar Umut fırıncının camındaki o sıcak ekmek, Hayatın çarkları hep umut üzerine döner Özgürlüktür umut…. Sıcacık bir somun ekmeği verir gibi Sevdiğin kadının, sevgisini sana sunuşunda, saklıdır umut.. Umut her yerde Đlkbahar sabahındaki çiy damlasında Uçuşan kelebeğin sevincinde Coşkun akan nehirde, kırlangıcın kanadında.. Bahara çıkan kuş cıvıltılarında umut Yeni doğan bebeğin dünyaya açtığı gözlerinde Balıkçının çektiği ağda Vira vira sesleridir umut Umut bazen kurumuş toprağa düşen. ilk yağmur damlasıdır.. Bazen dalda tomurcuklanan gül Bir selvi dalında salınan yaprak Denizin hırçın dalgalarında zıplayan balık Bazen özlemlerin kucaklaştığı anlarda Sevdalına sarılmaktır umut.. Dolunaylı bir gece sevdiğinle eli Sevgilinin dudaklarında esen ılık meltem Sevgi filizlenen tüm yüreklerde Doyumsuz yaşanan aşktır umut…. Umut bazen dağlarda yakılan çoban ateşi Bazen çığlıktır, Nefesini yettiği ana kadar dudaklarından patlayan Bazen ayaz gecelerde doğan ay ışığı. Umut bazen bir mermidir Hain ve kalleş duruşlara özgürlük adına namludan fırlayan……

7


Yeniden Çoğalacağız Yağmur çiseliyor- içimde çağlayan sevdaya Aşkın kristal ışınlarıyla ayaklandı duygular Silerek geçmişini yaralı sözlerin Dostluğun halayına kalktı / salkım söğüt Sevgiydi: baharda ekilen tohumda başkaldıran Olmasaydı gece yarısı sayıklamalar Yaşanmazdı sevda - doğmazdı nesil Çiseleyen yağmurlara eşlik ediyorSevinç gözyaşları. Sevda gemileri geçer gülüşlerden Uyandığımda nöbet devrettiğim sabahlar Ki türküler söylenir yaşanası yarınlara Bizim türkümüz- direnenlerin dillerinde Sevdalı günler doğar gülün tomurcuklarından Nehir olur akar avuçlarımdan hayat Çoğalırız Karadeniz yağmuru gibi umuda Güneşi damıtarak çağımızın doruklarına Gayrı sızlama sol yanım, sök içindeki pasları Mengene de durmasın ayaklarım yürüsün Güneş oluk oluk akacak yarınlara seninle ey emekçi Yeniden çoğalacağız grizularda hiç ölmemiş gibi.

(1993 maden işçilerinin yürüyüşüne yazılmış bir şiir)

8


Acının Keskin Bıçağı Akşamın içinde koyu bir sis kokuyor Ürkütüyor insanı bu ara sokaklar Motorcu çırağı yüzünü unutmuş sokakta Tornacı çırağı ellerini torna aynasında, Sobalardan çıkan yanık yağ dumanları yayılıyor Yaralı çocuk sesiyle Ostim sanayisinin ara sokaklarına doğru, Acının keskin bıçağı olur söz büyür sivrilir dilimde Đnsanı kahreden bir sızı salarak yüreğime… Bazen gün öyle yorar ki insanı, Küfrederken bile boğazına bir kör düğüm, olur boğar seni söz, Gözlerinden, silemeyeceğin düşler başlar geçmeye Öyle bir iş çıkışı işte yaşanan Bilenirde dilinde, öfke keskin Bıçağı olur acının….

9


Adı Eylül Bu gün seni yazmak istedim, Eylüllerin sancısı düştü yüreğime Kanamaya başladı, tenimdeki, işkence izleri Đçimde irkilen çocuğun kan tuttu gözleri.. Bugün seni anlatmak istedim Kalemim ki hala küstü kâğıtlara, Eylüldü adın, ben bu yarayı eylül de aldım.. Farkındaydı aslında kalemim Seni anlatmaya yetmeyecekti cümleler, Ama yine de seni anlatmak istedin bile bile, Bile bile seni tanımlamak. Ki eylüldü senin ilk adın Ben bu yarayı Eylül de aldım.. O kadar çok büyüdün ki içimde, Yüreğim küçük gelmeye başladı göğüs kafesime; Ne zaman adını ansam Sonu belirsiz diyarlara, sürüklüyor beni sevdan. Artık ben bile engel olamıyorum, yüreğime.. Elimde değil, sana sürgün yüreğime zincir vurmak Đçimde saniyelerin, dakikaları nasıl hançerlediğini, Bir bilsen.. Bir bilsen Yıllar geçtikçe daha da büyüyorsun içimde… Sahi Aşk değil de, neydi seni içimde büyüten? Dedim ya ne zaman adını ansam, Gayrı dilimde, eylülden kalma yaralar sızılıyor.. Ki zaman seni anlatmaya kalksa yüreğim Đçimden ılık bir nehir boşalır. Sızılar dilimde, sevdaya dair bir yangın Ki eylüldü senin ilk adın Ben bu yarayı Eylül de aldım..

10


Bir Şey Var Sende

Diyemediğim adını sırrına eremediğim Bir şey var sende. Bir yağmur tanesi gibi düştü, Gözlerimden yaşlarım, Acıkmış toprağın karnına Beni sana sürgün eden Bir şey var sende.. Yaklaştıkça gözlerim gözlerine Kayboluverdim gözlerinin derinliğinde Şiirlerin her mısrasında, Yaşanmamış sana sürgün sevdalar, Bir şey var sende.. Kır çiçekleri gibi masum bakışların Açılmamış bir gonca gibi yanakların Ki adına şiirler yazdım her gece Her satırında sen ve gözlerin var.. Bir şey var sende Dudaklarının henüz dudaklarında tatmadığı Ki, içimi yakıp kavuran bu sevda da ne Gözlerimden gülüşlerin geçiyor. Đlkbahar sıcaklığında nisanlar gibi sevecen… Bir şey var sende. Hangi gül, sakladı ellerinde baharı Bir top menekşe bir demet çiçek mi? Menekşe mi yoksa nergis mi? Anlaşılması kolay değil algılaması zor Bir şey var sende. Hiçbir ateş böylesine derinden yakmadı Şu sana yorgun yüreğimi Hiçbir şiir böylensin çekmedi içine beni Ve hiç kimseyi sevmedim ben böylesine, Bir şey var sende………..

11


Kalbime Çöken Sızı

Ben sende tutuklu kaldım gülüm, aşkına tutsağım Đsterim ki, sen her sabah odama giren, tatlı yaz güneşimsin olasın Ben mehtap misali, sessizce odana sızan olsam, Sen balkonda durup, sevda şiirlerimi okuyan, Ben sana şiirler yazan sakıncalı aşığın…..

Bakışların aşk rüzgârı gibi, eser durursun içimde Ben sana sevdalı bulutum, sensizliğe hüzün döken Sen dolunaylı, gecelerde mehtabımsın, Kalbime sızısı çöken. Yüreğimde, deniz dalgasının sensizliğe isyanı Aşkın kumsalında oynaşması gibi, sana titrer bedenim! Düşlerde de olsa çıldırasıya sevişiriz seninle, Sen ey yar sensin kalbimin aşka yakanı….. Sen Ben Sen Ben

bir yıllanmış saz olsan elimde bir sevdaya yazılan şiir olsam dilinde, dudaklarından name name aksan içime! aşka susamış divane gibi, Đçsem seni yudum yudum…

Gözlerin sevi yağmuru gibi, yarken gönlüme Ben aşk ile açan bir gül misali titrerim üstüne Sen notaları alev almış, türkü misali dolarsın içime Ben sana akan aşk ırmağıyım, Akarım bana yer açtığın kalbine……

12


Uzak Düşler Seni sevmek nefes alıp vermek gibiydi, Her nefes alışımda dolardın ya içime, Seni sevmek ellerimin avuçlarında erimesiydi, Kor alevlere tunmuş gibi ateş salardın içime, Sen yokken sessiz karanlıklar çöker üzerime, Seni sevmek ölümüne, duyabilmekti, yüreğimin sesini.

Uzak Düşler I Gözlerin uzak bir aşk masalını anlatıyor bu akşam Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda Dokunuyor gözlerime gözlerin Bir yıldız kayıyor içimden.. Kokladığım hayat çiçeğinin özü sensin. Sen yanımdayken Bir kuşun yüreği gibi özgür yüreğim… Ne kadar güzeldi, bir bilsen, sevgili Gülüşlerinde gözündeki o ışığın, ben olduğumu düşünmek… Oysa biliyorum ki sen: Şimdi başka uzaklara özlem yüklüyorsun.. Olsun be gülüm! Yalnız kalsam, sen benim olmasan da Özlüyorum seviyorum yine seni ben Sen benim olmasan da, Güç alıyorum masum gözlerinden

13


Uzak Düşler II Yoksun kar yağıyor sanki avuçlarıma Yüreğinin papatyalarını koklayamadan, Đçimde çığ gibi büyüyor sana aşk ile Kuşatıyor yüreğimin yamaçlarımı gözlerin… Ellerini bırakmak zor geldi öptüm kokladım Düş kurdum gözyaşları akıtıp, sana doyamadım.. Şimdi çırpınıyorum yüreğim! Sensizliğin kâbustan uyanmak için Çığlık çığlığa terler dökülüyorum sensiz sabahlara Düşlerimin kanatlarını yoluyor umut tacirleri Đçimdeki dilek ağacımın dalları budanıyor birer birer, Gözlerine saldığım uçurtmalarımdan Siliyor usumdaki mavilerimi son baharlar, Ben senin bal sarısı gözlerinin, mavisinden ölüyorum…….

Uzak düşler III Cebeci kaldırımlarında, Yürüdüğüm akşamın dağılan karanlığında Sana dökülüyor kalemimden bütün kelimeler Sen aklıma geldiğinde Kara bir bulut olur yüreğim sana yağıyorum, Her düşen yağmur damlaları, sen, oluyorsun… Belki seninde, ben aklına geldiğimde, Yüreğine bir yağmur damlası düşecek, Ki o gün, Ben yaprak yaprak dökülüyorum olacağım Gayrı şiirlere sığmaz sensizliğin sancısı…. Bu gün, Sensizliğin başkentinde yürüyorum tek başıma Sakarya da kızılca kıyamet kopuyor Siliyorum mavilere sığınmış hayallerimi Sonbaharında, sensizliğe sığınıyor, içimi yakıp kavuran sözlerim….

14


Uzak düşler IV Henüz gönül sularında kulaç atmadan Yokluğuna üşüyor yüreğim, sevda sahillerinde, Yıldızlar düşüyor sevda denizlerime, kum taneleri gibi… Rüyalarımda hep sen vardın Uyanamadım uyanmak istemedim, Sessiz çığlıklar vuruyor yumruklarını gözlerime Yokluğunun her anında, zift karası efkârlar demliyorum… Sen yoksun: Sevda kelebeklerim konacak çiçek bulamıyor Sensizliğe yıkık, viran gönül bahçelerinde Begonyalar sensizliğe küs. Yavruağzı kan revan içinde sana yanmaktan, Yokluğunun ocağında, dağlıyorum yüreğimi Ki kızıl bir alev topu küllenir dudağımda_ Dağılır iken dilimde yüreğimin sızısı Đlk Bahar güllerimi, Ayaz vurdu tam yüreğinin tam ortasından…

15


Uzak Düşler V Sonu görünmeyen bu yolun yolcusudur yüreğim.. Gözlerine her bakışında sızladı usulca Oysa ben sende yanmayı seçtim ey yar Ben sevdayı senin gözlerinde yaşadım…. Karşıma çıkışın yol arkadaşı oldu yalnızlığımın Bütün sevgi limanlarını kapatıp gitti senden öncekiler Oysa durup demir atmak, vardı_ yüreğinin ta derinlere bağlanıp, sende tutsak kalmak….. Kim bilir; Hangi yolcular gelip geçmiştir bu limandan, Sırf dudaklardan çıkması istenen değil de Đçimde senin için atan bir kalbin feryadı bu.. Sana ulaşamasa da yüreğim, Sana ait her şeyi saklıyor en gizli yerlerinde Kanlı ve uykusuz gözyaşlarımın Her gece aynalardan süzülmesi gibi acı veriyor Gayrı sensizlik dilime…..

16


Gözlerimde, Pusuya Yatmış Yaşlarım,

Hani ayrılıklarımızı yaşanmamış sayacaktık, Söz vermiştin! hani sensiz hayat yoktu. Taşıyamayacağın sözlerle hançerledin, bu aşkı, Sensiz yaşayamazdım sevdayı içime gömüp, Biliyordun, ya aldırış etmedin, öylece gittin.. Sevdik birbirimizi, çıkarsız, yalansız… Küçük yüreklerimize sığdırdık, Dünyalara sığmayacak aşkımızı Umutlarımızı paylaştık gün doğumuna dek Şimdi yoksun! Gözlerimde, pusuya yatmış yaşlarım, Kışa dönüyor, hayat, en güzel çağımda. Karada sevda görünüyor, namlunun ucunda. Mutluluklar vuruluyor, Sevdalar yeniden soluksuz, esir düşüyor içime. Sensizliğe giden yolda, Daha bi eksik yürüyor adımlarım, Hayallerime takılıyor uçurtmalar Umutlarımdan, terk emri geliyor Đçimde ki ben seni sayıklıyor.. Aşksız toprağın kollarına açılıyor kapılar.. Bakışlarından fırlayan, sevda oklarıyla Vuruluyor ömrün orta yerinde hayat, Ve soluksuz düşüyor bedenim sensizliğe Avuçlarımda ellerinin sıcaklığı kanıyor hâlâ.. Biliyor musun ey sevgili! Göçten kalmış kuşlar gibiyim Sensiz ölümler çıplak gelir, Geceyi indirir yavaşça gözlerime…….

17


Ayrılığa Notlar

Sensizliğin beni sana sürgün ettiği saatleri yaşıyorum şimdi... Saniyeleri bölüyorum çoğalıyor özlemin içimde... Dokunsam yüreğime, Gözlerimi yağmur bulutları kuşatır. Her yanı seninle çevrili, bir yürek sızısı bendeki... Şimdi nasıl çıkar bilmiyorum aklımdan! Ayrılık vakti bakışlarımı kırbaçlayan Gözlerin...... Gece yarıları başlıyorsa gözlerimin sağanakları Çığlıklarım duyulsun diye değil ey sevgili! Silemediğimden! Dudaklarında bıraktığın, dudaklarının tadını?

Ayrılığa Notlar I

Seninle birlikte yola çıkarken, Neleri almadık yanımıza, Bu yol bu kadar kısa sürdü Bir gönül yangında neler kurtarmalıydık Söylesene ey sevgili_ Biz nerede çürüttük zamanı.. Oysa nasılda Đçim titrerdi seni seviyorum derken Sevdim seni ya, anladım ki boşa yanmamışsım Yüreğimden bakarken gözlerine; Bakışların kaçıyordu benden Ürkekliğindendir dedim aldırmadım. Bir zamanlar aşk için nasılda çarpardı kalbimiz Şimdi anladım ki bozguna uğramıştı düşler, Biz gönül serüvenleriyle Hangi fırtınalı hayatların yanından geçtik, Ki bizi de içine aldı savuruyor bu sam yeli! Yeni başlamış ince yağmurlarda eriyoruzDumanını yitirmiş saman alevi gibi….

18


Düşlerde Yaşamak! Yine yalnızım sensiz gecede Mehtap usulca düşerken üstüme. Seni öpüp kolladım düşlerimde Gözlerin bir denizde bir aydaymış bende kumsalında garip bir balıkçı.. Bakışlarında yakamozlar ışıldar Gözüme bir mızrak misali Saplanıp kalırdı gözlerin! Neler paylaşırdık seninle! Çoğaltsaydık, paylaşımları dudaktan dudağa çoğalırdık, nefes nefese, yanımda olabilseydin Ay ışığını, yakamozları oynaşırken denizin yüzünde... Rengârenk olurdu; Duygular belirginleştiğinde gözlerin tutuşup yanacaktık beklide! biraz daha sesiz esseydi rüzgâr Biraz daha durgun olsaydı, sam yeli.. Yüreğinin sahillerinde oynaşırken Biraz daha dalıp çıkabilseydik, enginlere çoğalabilirdik belki ter dökerek yarına Nasılda buharlar yükselirdi dudaklarından nefesin nefesime değdiğinde Bakışlar daha sıcak, daha bir yakardı gözlerimi.. Yüreklere sığmayan duygulardan Şimdi düşlerde yaşamak kaldı payımıza Hani diyorum! Ayda, bir de olsa bir kahve içimi kalabilseydik Güneşe el sallasaydık, geceden.... Aşka dair şiirler okusaydık, Yeniden dökebilseydik içimizdeki ateşi Deryalara eteklerimizden. Yorgun / halsiz / sırım sıklım, Yeniden çıksaydık güneşin ağdırdığı yere! Gayrı içimi acıtıyor düşlerde yaşamak!........

19


Yağmurun Türküsü

Bir hüzün sarmış bulutları Gökyüzünün kaşları çatık Sanki kararmaya yüz tutmuş Güneş Havada bir matem suskunluğu Đnceden inceye dökülüyor Bulutların gözyaşı Bir garip duyguyla titreşiyor bedenim Kondu muzun kuytu bir odasında, Yağmurun türküsünü dinliyorum! Rüzgârlar fon tutuyor yağmurun türküsüne Sonra bandolarını çalıyor gökyüzü Gümbür gümbür Şimşekler yanar döner ışıldaklar gibi Işıklandırıyor yeryüzünü... Ardından yağmurun türküsü başlıyor Yeryüzü ve gökyüzü arasına sıkıştırılmış sanki bedenim Anlamsız bir ihtirasın Çelişkisini yaşamaktayım, Kendimi aşamamanın umarsızlığı içinde! Yağmurun türküsünü dinliyorum.. Bir yandan sevdalar devşirirken yüreğim Bir yandan sımsıcak bir ürperti sarıyor bedenimi Kondumun kırık dökük çatısından Dökülüyor odamın içine yağmur taneleri Bazen! Sıcacık bir özlemin doyumsuzluğunu yaşıyorum Bazen bir dal gibi titreşiyor bedenim Bir yandan yağmurun soğuk damlalarıyla Dolup gider iken gözlerim, bir yandan ateşleniyor dilimdeki sözlerim Yağmurun türküsünü dinliyorum 20


Yani, yağma pazarında kalmış Haraç mezat yıkık dökük Kondu muzun kuytu bir odasında Sevdalımı sardığım Đlk gece gibi Sırılsıklam sarıyor beni Yağmur taneleri Odamızın camına vuran her damla Sanki ritim veriyor yağmurun sesine Dilimde bir türkü Tutuşurken alev alev Bedenim sırılsıklam Yağmurun türküsünü dinliyorum...... Nisan 1997

21


Gidersen Kelebekler Ölür

Zulana bohçalamışsın umutlarımı Seni benden alıp nereye böyle ey sevgili Yüreğim dilime şaşkın, iki çığlık arasında bırakma beni Gidersen bütün ormanları ateşe verilir yüreğimin… Bazen yıldızlarda küser göğüne, Bir çocuk gibi içini çeker gülüşlerini gökyüzü Karanlığa düşüp kalan rüzgârlar, şaşırır yönünü Gönül dağlarında bütün pınarların suyu çekilir Solar nazlı kır çiçekleri kalbimin…… Birde sen böyle çekip gidersen selamsız sabahsız öksüz kalır içimdeki imge dağları. Ardında yokluğunun fırtınaları kalır, Bilmez misin, yalnızlıklar ayaklandırır anıları….

Saçlarını tarayan seher yeli, susar, Yönünü kaybeder çoban yıldızı, Bir daha turnalar geçmez bu dağlardan, bülbüller ötmez Sensiz güllerim boynunu büker. Gayrı çiçekler açmaz bahçemde …. Ne kadarda suları koyaklarımızda tutmaya çalışsak Durduramayız damlaları, denizlere çekilir sular Ellerimizden bir sabun misali kayıp düşer zaman Bir rüzgâr hıçkırır, yüreğimin tenhalarında, bir dal kırılır Boynunu büker sabah kervanları, Sen gidersen kelebekler ölür…

(Eşimin kanser olduğunu öğrendiğimde bu şiir döküldü kaleminden. Ama bunu dilim varıp da anlatamadım)

22


Bir Nefeslik Duraklar Vardır…

Elbet el gövdede kaşınan yeri bilir Her yarayı mutlaka saran bir el vardır. Diner yağmur, durulur sular Her karanlık gecenin bir sabahı vardır. Bırak patlasın yüreğinde, Đlkbaharın coşkusu. Nisana yumma gözlerini. Ki gör nisan yağmurları nasıl ayaklandırır, içindeki hapis duyguları… Hep engebeli yollarda geçmez ömür, Bazen sel vurur yüreğine de, Alır seni götürür uzak ötelere, Hangi gece ermedi ki sabaha! Bir daha ağarmasın tan yeri Her sabahın bir sahibi vardır….. Kapatma kapılarını umutsuzluğa Haydi, aç yüreğini, içine umut girsin Bir gün elbet, kalkar dikleşir, eğilen başlar Yangın söner, zorba susar müzik başlar Unutma; Đsyan yüklü şiirlerinde bir zamanı vardır.. Pencerenden kuş sesleri ile girer, Güneş odanın karanlığına Kaçar gider boğazını sıkan cümleler Sıkı tut dudaklarını _O gün geldiğinde_ Yarına soluklanacak, Bir nefeslik duraklar vardır, Dağlardan esen yelin soluğunu tutarsın Sonra çekersin öfkeni, içine Ana avrat küfredecek kadar soluklanırsın, Yavaşlar içindeki acılar Đner yüreğindeki çatlağın derinliğine Ardından başlar dudaklarından patlamaya sözler Her suskunluğun bir dışa vurumu vardır… O gün geldiğinde duyarsın emeğin türkülerini. 23


Đşçi tulumuyla kortejin en önlerinde Can evinden vurursun, Seni sana yasak sayanları, Yanında yoldaşının sıcak nefesini duyarsın Azgın akan sellerin Şiir ırmakların da yüzer gibi……..

24


Emek ve Đnsan

Yüreğini insan onurunun erdemine açan emekçi Aç bir çocuk gibi düşlerini emer, gecenin kara göğsünden Yüreğiyle kucağında uyutur kalır özlemlerini Ki gecenin sabahında, yeniden başlar yürek sızıları.. Çocukları üşümesin, aç kalmasın diye Sabahın ayazında, gün henüz ağarmadan, düşer yollara Açlık kokar kendi soluğu Çoktan unutmuştur sabah çayını.. Hasretin sarhoşluğuna uyanır iken gözler Çarmıha gererler haykırışlardan Zulasında yetim kalmış şiirleri. Okşar dilini.. Yatağı musallasıdır yorgun uzanışların, Alın terine buladığı lokması üşür dudaklarında Ki kefen gibi uzat gözünü toprağına Aklında firara çıkar, direniş türküleri Gözleri odasının sol köşesine asılı kalır. Ki yüreğinin sol yanı darağacıdır……

25


Đnsan Ve Yaratılış

Đnsan selinde, içimi kemiren sessizlik! Şehirlerde, günbegün büyüyen, karanlıklar yaratıyor. Yıkılmışlığımın simgesidir başıboş adımlar, Terk edilmiş gönül istasyonlarda, son duraklar… Çıkar yasalarıyla; Düzlenir bütün eğriler bir kalemde! Sahi kaderin müsebbibi, alın yazısı da neydi! Sanki geçmişiz dünyadan, da Gezinir gönlümüz başka âlemde.. Hayatın içinde çoğalan sessizlik! Büyüyüp yayılırken sokaklara, Başlar isyan şiirlerine mekân olmaya gönlüm Sonra yavaşça kaybolurum şiirlerde, Yaşam denizinde, Dalgalara direnen yelkenli gibi.. Bir hayat kurdudur, bakışlarımdan savrulan duman Gündoğumuyla dağılır geceden kalan sisler Toplanır çevremde birer birer, bütün başsız gövdeler. Bitsin isterim ayrılıklar birleşsin bütün coğrafya da, Yine uzak düşlere dalgın dalgın bakar gözlerim… Hala asırlardır yağmurlara direnen, Bir çınar gibi, göklerde başım, Varsın matemlere bürünüp ağlasın, Yaratılış bir anlık! Çekilen sancılar büyüdükçe devleşecek açılar, Ve elbet bu yıkık harabe bedenlerden, Yine kendini küllerinden yaratacak insanlık… Ki o gün geldiğinde; Kuşatırız gönülleri kurtulur sömürüden emek, Kırarız zulmün belini, açılır hakka kapılar O gün bütün, şarkılarım, Sevdaya durur hasretin bittiği yere…….

26


Hoş Geldin Đşçi Kardeşim Đmkânsızın belini kırarak düşmüşsün yollara,_ sorgusuz yargılanan ve katledilen emeğim.. en zorlu davamsın benim, emekçi yoldaşım Sensizliğe yoruldum yollarını gözlemekten ey işçi kardeşim. Şimdi tütün sarmalında bir unut yükselir fabrikalardan. bak dili isyana düşmüş, Đşçi sınıfının, çığlıkları yankılanır yüreğimde, ki deli rüzgârların sesidir savrulur emekçinin özleminde Sensizliğe çağlar yüreğinin ırmakları gözlerimden, Örse inen balyoz gibi, öfkesiyle vurur dilinde acıları alanlara emekçiler.... Đçindeki yıllanmış suskunluğun çizgileri, yüzüne vurmuş ekmeğine sarılırcasına sarıldı yarınsız sabahlara, Kayıp giden yıldızlar gibi, sönmesin diye, umutları nasırlı elinde, Başladı kendini yeniden yaratmaya, Sıhhiye, Abdi ipekçi parkında... Hardal gazını çekti içine, yudum yudum, düğümlenen nefesiyle Yeni şehirlerin karanlığına güneşsiz bıraktılar kendilerini Mevsimsiz kar yağdırdı düşlerine, panzerler, tazyikli sularla Sevda türkülerine ateş düştü, sazlar bamteliyle durdu yasa... Bir kıvılcım gibi düşer emekçi yüreğinin tam orta yerine ateş Yakar içinde büyüyen sevdayı, evlat ve baba hasretiyle, Ki açlıkla doyurulmasın diye çocukları, başlarlar bıraktıkları yerden, yeniden hürriyet adına kavgaya, sürerler yüreklerini yanar dağ gibi kolluk güçlerinin üzerlerine... Kırk altı gündür, emekçi kardeşlerinden başka kimse duymaz sesimi Kasalarını vatan sayanlar, bükerler salyalı dudaklarını da, O kurşunla dolası ağızlarını açtıklarında, Yalanlar, söyleyerek kandırmaya çalışırlar, senden olanları.. Sevdanın adı o kadar büyük ki, kavganda eriyerek çoğalıyorum iste, Ankara’ya gelişinle ayaklandırdın içimdeki ölü hisleri Seninle yeşerir emek ağacında dalım, Ki yaprağım sensiz gazel, hayat sonbaharım... Gayrı kar etmez açlık susuzluk, ben seninle yaşıyorum seninle varım Sen benim sevdam, özgürlüğüm, ey benin kavgadaşım, Hoş geldin Đşçi kardeşim........... 27


Uyan ki Seni Öldü Bilmesinler

Gündoğumuna nasıl sevdalanırsa bir çocuk. Mısralarını. Öyle düşürür yaşam kavgasına şair. Sabahın sürgün gözlere düştüğü yerde Ayaklanır hapis duygular. Ki Barikatların arkasında direnenler El sallarlar gelen güne Kaç kez çöl rüzgârlarından kaçırdımılık meltemleri. Üşütür diye sevdiklerimi kar yel Sakladım yüreğimin kuytularını sam yelini. Biz değimliydik güler yüzle günleri karşılayan Ayıt yaktığımız gecelere aldırmadan Ey tüm zamanların sancısını içinde saklayan Silkin gayrı ölüm uykularından. Bak meneviş yeşilinden Patlıcan moru ayva sarısına döndü Üzerine doğan al kızıl tan Haydi gayrı uyan Haydı gayrı uyan Haydı gayrı uyan Lan…

28


Uyan II Şimdi senin yürümeni bekler(Ayaklanmanı Tarih.) Sen ki çökmüşsün dizlerinin üstüne. Sıkıştırmışsın avuçlarına başını Yürümeni beklerken Unutmuşsun emeklemeyi de. Ne yapsam da sana doğru kanatlandırsam dizeleri. Sana yıldızlar saklıyorum avuçlarımda Ellerime dökülen hasret Zincirleşti bileğimde Felaketim olmuş esmer bakışların. Söyle ey kızıl saçlı sevgili söyle yüreğimde kabaran bu okyanus ne ya bu yakan ateş/ bu sürgün kavga söylesene sevdasına vurulduğum. bu aşk değilse ne. Ya bu kanayan günün ağardığı yerde Yağmalanan tenimdeki sızı bu şehir ne kadar unutturmak istediyse seni ölümüne diledi seni benden içimde ki sevda hangi dalga kıran dayanabilir ki, sana. sokaklarında uçuk gölgelerin volta attığıbir kent düşlemedim hiç. biliyorum sen yoksan ben hiç var olmadım ki. Onurunu yitirenlerin açlığa tecavüz ettiği gecelerden geçerken hırçınlığımı gizledim zemheri ayazına Emek cephesinde bozguna uğradım Uyan..

29


Uyan III Biz ki hiç hak etmedik Bu kadar incinip dökülmeyi Paslanmış yerlerinden hayatın Köleliğim bile esir durmamıştı bu kadar.. Genlerimizde başkaldırı vardı Teknoloji amelesi olmadan. Şimdiyse can telef etmekteyiz Varlık ve yokluk arasında.. Günün yüzüne yayılmış tutsak korkularım Muştusunda alaca karanlığın Düşeriz yollara gün ağarmadan. Zinde sevinçler yüklemek için sabaha. Kömür karası bedenlerde gizli mutluluğun resmi. Oysaki ten kararmış/öfke kocamış Harmanlanır dile gelir/ ter ter yanık ezgiler. Esmer bir sevda geçer içimden Uzun türkülerde kaybolurum. Martılar ağlar limanlar susar Doludizgin geçer ellerimden uçarı yaşam. Bezgin akşamların sevdasındayım. Kendinden kaçan insanlar içinUmut deriyorum yıldızlardan. Alkışlayarak kendi infazımı.. Nehirler kanıyorDünyanın uzak yerlerinde. En aymaz zamanındayız tarihin. Barut kokusu yakmış yüreğini dağların Her yer Her yer kan gölü Her yer Ana DoluEvlatları vurulmuş Uyan….

30


Uyan IV Bozkır yalnızlığına kucak açmış umut Işık sızdırmaz labirentlerindeKayboldum sokakların. Soykırımların tanığı tarihsel dokular Ayaklanmış içimdeki suskun çocuk Gülümsüyor öylesine içten sabırsız Biz susarız da gözlerimiz konuşur dercesine. Yaşama -aşk kadar uzak yüreklerinEllerinden nasıl tutar ölümSoldurur soğutarak düşlerin bedenini. Dişleri sökülmüş yılan gibi sessiz gece Çarparak geçiyor kulaklarımaSessiz tınısı geçmişin Solgun bir tebessüm bırakarak tarihe.. Zorlu yolların dikey yolcusuyum. Sürgün zamanların yorgunu dizler. Uzak ülkelerde çoğalırız yeniden Öfkesi camlarda buğulanır korkunun.. Đşte uzattım ellerimi Haydi, ne duruyorsunuz tutsanıza Çığlığımı gömdüm seherin ıssızlığına da Ötesi olmayan aydınlıklar getirdim sizlere. Bir demet gül takarken düşlerimde yar saçlarına. Đrkildim silah sesleriyleTamda uyanmak üzereyken- Faili meçhulüm. Kadavralarım geleceğe emanet. Barut yanığı gözlerimden baksınlarGeçmişine emekçi yoksul halkımın.. Belki bir çare bulunur emperyalist zulme . Uyan.......

31


Uyan V

Hani bir kez uyanmıştın Đlk kez yürümeye başlamıştın. Hayli yol almıştın emeklemeden. Yıl bin dokuz yüz yetmiş yedi On beşiydi aylardan Haziran Hani bir yumruk gibi perçinlemiştinKara gözleriniSınıf tarihimin orta yerine de Kızıl bir ateş sarmıştı Yurdu bir baştan bir başa… Haydi, gayrı anımsa yıldız yutan geceleri Đdam sehpasına türkü söyler gibibaşları dik çıkanları. Ölüm cesaret bulur ellerindeyırtardı sokakları. Sen sustukçayuvarlanan bir çığ büyümekte- kap kara. Telef oluyor -çocuk yüzlü sevecenliğim. Sen uyudun- ben ateşkeslere hüküm giydim. Nerede bir yaprak kıpırdasa Koşturarak gelir başıma cellâtlarım. Şimdi karanlığın bir ışık boyu derinindesin Haydi gayrı kıpraştır kirpiklerini ki Karanlığıma ışık sızsın Sonra başla yumruklamaya Daha Daha Daha çok yumrukla ki Gözlerin güneşe döküksün.. Uyan ey emekçi halkım. Uyan ki 15 16 Haziranlar Unutulmasın…

32


Hangi Maviye Dokunsam Çıldırır

Sabahın uçurumdan ürkek bir ceylan iner ovaya Doyurmak için kayalıklarda saklar bedenini. Vurulur güpegündüz sorgusuz açlık Ruhunu yeşile kaptırmış ölüm küçüğüm Hangi yeşili diksem önüne çıldırır utancından. Nere varsam ardımda gezinir kör olası yalnızlık Ayaklarım hiç bilmediği mutluluğun arayışında Yaşanmamış sevgi ararken zindanlar karşımda Saçlarıma asılır masum parmaklarım tırnakların kan Hangi maviye dokunsan çıldırır utancından Ruhumun yedi rengini gösterirken gökyüzü Yalnızlığım kucağına doğmuş ölümün Đçimde konargöçer, göçebe bir gönül yarası Güneş buğulanır yağmur kaçkını gözlerimde Hangi sulara dokunsam çıldırır utancından. Gelenlerimden çoktur arkasını dönüp gidenlerim Hep ezildiğimden ezip geçmedim hiç kır çiçeklerini Donuk tebessümler de saklı gözlerimde yağmur Dökülüp gideceğim, kıyılarına tutunacak liman bulsam. Dokunsam gözlerime, içimde duygular çıldırır utancından.

23 4 2001

33


Kendime Misafirim.

Akşamın sisli karanlığı düşünce üzerine bu şehrin Kırılmış camlardan içeri sızan yağmur gibi akıyor Đçimdeki sensizliğin odalarına hasret gözyaşım!. Sen gittin yüreğimin sokakları bana sağır Bombalanmış şehirlerin Viran kaldırımları gibi yüreğim Yokluğunun sessizliği böyle çöküyor içime!.... Yoksun kendimin misafiriyim, bu akşam Gözlerim gözlerinden vazgeçmiyor bir türlü Yokluğunda, soğuk yastığım, üşütür rüyalarımı Ve uyanınca sen kokuyor düşlerinden sızın her şey Yüreğimde açık bir yara, Ki, yar sızısı var sol göğsümün altında kanayan.. Yağmur dışarıda kalmış bir kuş gibi döğünürken penceremde. Bir bilsen: Yokluğunda özlem yığını suskun bedenime Nasıl ağır geliyor hasreti taşımak.. Şimdi duvarlar sağır ve dilsiz, Oysa sen susunca, ben fırtınaların sesini duyardım. Dağlardan esen yel usulca okşardı saçlarımı! Yüreğimin limanlarından martılar havalanırdı.. Güneş ışığına susamış topraktan ışığını saklarken Yıldızları dökülmüş bir gece doğuyor günden Đçimdeki çocuk vurmuş kendini sokaklara Ölü toprağı serpiyorlar gecenin zifirine.. Sen gittin kendime misafirim bu akşam! Đçimdeki o masum çocukla sensizliği çekiştiriyoruz! Parmaklarım tenine dokunuşlara sızılıyor Ellerinde yokluğunun sıcaklığı üşüyor Yarın, dünde kalmış günlere gebe Güneş usulca tırmanırken pencereme Sensizliğe ölü doğuyor, güneşin sarı yüzü… 34


Bu akşam kendime misafirim Hasretinden yandığım kızıl gecelerden geçerken Yüzümdeki hiç kimsesizlik yansır aynalara. Beyaz saçlarıma inadına mor çiçekler takıyorum. Gece karalığından utansın ki Gün doğumuna çevirsin yüzünü kızıla dursun özlem!. Kendime misafirim! Gayrı zaman donup kalmaya hazır bedenimde Sensizliğin üşüten rüyalarında, kala kalmak öylece! Ölümde böyle yakışırdı bana..

35


Su Çürüdü Tuz koktu

Bu yüreği sana bırakıyorum, ey zaman Ağır geliyor bana, ondaki sevdanla yaşamak Ellerimden zamana dökülen şiir haracı Neye dokunsa, kirleniyor gayrı sokaklar.. Ölüm üşüdü, su çürüdü, tuz koktu!... Geçmişten bu güne, ihanet emziriyor, günler Masum bakışlar ile yüzleşir iken ihanetin yüzü Zaman aşımına dökülür dilimdeki ezgili şiirler Düşleri kırık kandırılmış, halklar Gayrı gezgin, mülteciydi kendi ülkelerinde. Uykunun deliksiz karanlığında Yaşamak gibi bir şey Cami avlularındaki terk edilmişlik Ölçüleri çiğnenmiş hayatta gebe yarınlar Ki ölüm üşüdü, su çürüdü, tuz koktu Haydi mavzer kurşunuyla dilini bileyen çığlık Kaz, derinlemesine yüreğinin duvarlarını Đçinde sonsuzluğun ufkunu bulacaksın.. Son kazmayı özüne vur ki! Kendi özünde kendini yeniden yaratacaksın Ellerindeki bahar kokusu Kirpiklerindeki hüzün gamzesini, Siler diye düşlemiştim Yarına yüklenen acıları! Ki yasak koydular ellerime, aşındı zaman Korku kumaşından dokunan Yüzlerin mutluluğu üşüdü. Su çürüdü, tuz koktu Artık yasak: Uzaklara saplanıp kalan gözlerin patikasında Düşler ile yarına yürümek!.. Haydi mezarcı kaz, derinlemesine zamanı Kendi içine doğru vur kazmayı Kendi dağlarını yarat kazdıklarından Kendi özünde doğal cennetini bulacaksın. Baksana ölüm üşüdü su çürüdü tuz koktu!.. Koyaklardan akıp giderken, 36


Kıyılarında gelincikler sevişen su Gölgesinde zamansız uçurumlar büyüten çınar Haydi vur dallarını bir birine Ki iğnelensin yüreği nasırlaşmış insancıklar. Kızıl ırmak yataklarından karşı ufuk çizgisine Dökülüp gelen nehir haydi ne duruyorsun öyle Zaman tarihe sığmıyor, Ölüm üşüdü su çürüdü tuz koktu!...

37


Gel Gel Gel Yer Gel

sevdalım ki gözlerim gülsün etmiş yüreğime sevdan ki ölümüne sarayım seni

Gel şafağa gidilen yolun Şarkısını söyleyerek birlikte Yakalım özgürlük ateşini Gel yüreğimin kızıl koncası Ölüm çocukların gözlerinde sulanmadan gel Gel ki dinsin yüreklerin sancısı Ekmeğimde tuzum ol Bardağımda suyum Dudağımda sözüm ol Özlem yanığı oldu iki gözüm Gel de kesilsin zulmün soluğu Namlulara mermi sürülmeden gel Yargısız hesabım görülmeden Kızıl güller açsın bahçemizde Korkusuz başı dik yaşasın çocuklarımız Kurtar emekleri sömürü çarkından Özgürlüğe zincir vurulmadan gel Gel de coştur sevdamızı Damarımdaki kanımın ateşiyle gel Gel karanlığıma ışık ol Anaların yüreği yasa düşmeden gel Gel de oğul sıcaklığında sar Gözleri kanayan anaların yüreğini Gel ki kara yel gibi eritsin Buzdan barikatı güneşin Seni bekler çocuklarımız Soğuk çatısız kondular da Tarlada fabrikada Maden ocaklarında Đşsiz sokaklarda Ekmeğe doymamış Çocuklar bekler yolunu. Gel de güldür bizi 38


Gülmemişliğimiz son bulsun Güldür ağız dolusu. Umut dolu yüreğim susmadan gel Bırakmayız seni ellerimizden Sıkı tutacağız avuçlarımızı. Emeğimiz yağmada Gel alın terimin sularıyla Serinlet yüreğimi Sevdalıma sarıldığım Đlk gece gibi gel Sarsın kavgamın ateşi Sarsın dünyanın bütün yüreklerini Gel gayrı sevdalımın kızıl saçlı kızı Gel ki dünyamıza gelin götüreyim seni Ezilen bütün insanlar adına gel Aşk olsun Sevda olsun Hürriyet olsun Özgürlük olsun gelişinin adı Özgürlük olsun...

Mart 1992

39


HALK ŞĐĐRĐNĐN RÜZGÂRIYLA

40


Yaşam Ve Kavgam

Kavgaya karıştı çektiği darlık Öfkesi bilenmiş düşlerde kaldı Yoksulun yatağı olur mezarlık Umut zemheride kışlarda kaldı Yar aradı gönül bağı ektire Đlkbahara tohumları diktire Gözü çıka, bu düzeni yıktıra Deli diye başı taşlarda kaldı Bir ömür boyunca çekti bu gamı Kefenine koymuş iktidar zam ı Olmadan kopuyor meyvenin hamı Dalında çiçeği düşlerde kaldı Gün geldi yerde yolda süründü Derdi anlatılmaz hayli derindi Zaten Tanrının da yüzü serindi Bir tarafı kırık yaşlarda kaldı Ocağına çökmüş gelip yoksulluk Sofu diyor neden yapmıyon kulluk Đt gibi havlatır insanı bolluk Sevdası bilenmiş dişlerde kaldı. Yan yana gelince hocayla kadı Vurguni ozanın doldu miladı Beynamaza çıktı sokakta adı Bir tek ahtı dinci puştlarda kadı..

41


Şair Yüreği

Sevda ummanına salar gönlünü Aşılmaz yollardır şair yüreği Mum alevi gibi yanar titreşir durur Derilmez güllerdir şair yüreği Mazilere daldım geçmişe bakıp Yıllar çekip gitmiş su gibi akıp Bir güzel sevdası gönümü yakıp Kanatır yıllardır şair yüreği Her mısra aşkına seyir anlatır Kanatır yüreği her kırık satır Aşka düşer gönül dinlemez hatır. Sarılmaz bellerdir şair yüreği Ölürüm yoluna yeter ki çık gel Gözyaşım olmasın boşa akıp sel Saz boynunu büktü paslanıyor tel Akortsuz tellerdir şair yüreği Yanında çocuktur yüreğim sabi Aşk öyle derin ki görünmez dibi Şiirler akıttık nehirler gibi Yar için sellerdir şair yüreği Vurguni çalıyor ayrılık çanı Doymadı ki aşka onun bir yanı Terk edip gidiyor şu koca hanı Ateşiz küllerdir şair yüreği

42


Ardımdan Kuyu Kazanlara

Yine özlem sardı her bir yanımı Bağımda güllerim soluyor gayrı Aşksız donduruyor hayat kanımı Dostlarım defterden siliyor gayrı Đkiyüzlü oldu boyun eyenler Hani nerde yola yoldaş diyenler Patronun verdiği kürkü giyenler Postuma dişini biliyor gayrı Dizilir karşıma şerefsiz boy boy Çıkarı olursa der şöyle koy Kalleşlik okuyla vurulmuşum oy Puştlar ölümüme gülüyor gayrı Ar namus bilmeyen hiç arınır mı? Đnsan yılan olup hiç sürünür mü? Đhanet içinde sır aranır mı? Dalımda yaprağım soluyor gayrı Arkasında sıfır altı plaka Hak dedim gördüm her gün falaka Varsın düğün bayram etsin yalaka Vurguni ozanda ölüyor gayrı

43


(Söz Meclisten Dışarı)

Ne Ararsan Var Bizde

Bilim yuvasında âlim yetişir Bizde hakkı bilmez bodurlarda var Biz küfrün içinden imanı seçtik Henüz çok da taze küfürlerde var Đşçiyi patrona satmak huy olmuş Gördüğü her şeyi varıp dökülmüş Ağzı kör, çiviyle taşa çekilmiş Balta bildiğimiz satırlarda var Bakarsın habersiz gittiği yönden, Kıçı kurtulmuyor kirlenmiş dondan Bok desen ki bokta ar eder ondan Ne yazık ki böyle müdürlerde var Fark etmez ne yana dönerse dönder Đt gibi prizma almaya gönder Kendini at sanır eşeğe benzer Eşekten inatçı katırlarda var Nedir sebatın arkası önü Şaşırmış bak soysuz gittiği yönü Vurguni yarına koymadı dünü Đti taşlarım ya, hatırlarda var

44


Seninle Öldüm

Nasıl unuturdum, geçen günleri Gülüşün yastaymış haberin aldım Şairin lal oldu gayrı dilleri Küçük bir damlaydım deryaya daldım Kısa bir ömürde savrulduk durduk. Uçmaktan yorulmuş kelebek olduk Kader dedik boşa yanıp kavrulduk Gayrı umutları rüzgâra saldım Dünyayla tamamen, kestik bağları, Yıktık gönüllerde yüce dağları Esip geçti ömrün güzel çağları Hayalin gözüm de kanadı sildim Veda vakti, gönlüm darda dumandı Tüm sözlerin bitip yittiği o andı Yutkundum, yutkundun ayrılan candı Hayatta ölçüyü kaybettim, soldum Umut olsa güne günler eklerdik Ayrılık acısı deyip beklerdik Hazanda bir yaprak gibi titredik, Ben gayrı yarsız hayattan yıldım Kaldırdın başını baktın yüzüme, Bir ok deydi yandım iki gözüme Ayrılık yağmuru yağdı yüzüme Gözlerinden aşkı içtikçe doldum.. Vurguni’nin gözü özlem karası Aşka delil oldu yandı çırası Meğer sarılmazmış gönül yarası Vurguni ozanım seninle öldüm………..

45


Sınıf Kimliğinden Bihaber Đşçi

Sen kendi yolunu seç be arkadaş Batık gemilerde sen ne gezersin Bilirsin zulümdür, eğilen her baş Neden yüreğini boşa ezersin Sen sesini ara sesin yol sana Đçin de sızı var zorbadan yana Nasırlı ellerin belenmiş kana Ellerinle, iste zulmü bozarsın. Her nere gidersem orda çok fişçi Sınıf kimliğinden, bihaber işçi Sağlam dişlerini çekiyor dişçi Sen benim katlime fetva yazarsın Bak, bu ellere ki yandı yıkıldı Bazen kelepçeyle zincir takıldı Emekçiler birer birer yıkıldı Đste, kapitalizme mezar kazarsın Saldılar pazara koyunu kurdu Çiftçiyi yok etti, Köylüyü yordu Fındık ile buğday çay dibe vurdu Uyanmazsın nere varsan sızarsın. Baklava düşlersin, kıymalı börek Baksana küf tutmuş sofranda çörek Desem ki hak için savaşman gerek Döner gelir yine bana kızarsın. Emekçi saç arama elin kelinde Nereye gidersin, saptın yolunda At başkasının ya yular elinde Đşte bu düğümü mutlak çözersin Ozan Vurgun inin yüreği zarda Bir ömür sattı şu lanet pazarda Emek cephesinde kapandı perde Emekçiyim dedim derim yüzersin…

46


Zaman Aşımıydı Yollarda Kaldı

Gayrı bu gün bayram günü olmasın O eski bayramlar dillerde kaldı Çocukların gözü yolda kalmasın Ağacın sızısı dallarda kaldı Kuş yüreği sığmaz altun kafese Zulüm var alınan her bir nefese Kurbanlar veririz pis bir nefise Umut çöl kaçkını yellerde kaldı Zemheride bindik dağdan kayağa Çözüldü de buzlar düştük koyağa Tabiat uyanmış, kalkmış ayağa Emeğim nasırlı ellerde kaldı Güneş doğmaz oldu gayrı kentlere, Halka takılıyor şimdi bentlere, Çoluk çocuk muhtaç olduk sentlere Annelerin gözü sellerde kaldı Aslan yatağında tilki yatıyor Hemi beni hemi yurdu satıyor Đnsanı insana vurup çatıyor Korlanmış ateşim küllerde kaldı Hırsızlar bozuyor arif fendini Yıkıp kırıyorlar dostluk bendini Aradım bulamaz oldum kendimi Zaman aşımıydı yollarda kaldı Đçimde ağlayan bir çocuk sezdim Yangın yeriydi çok yürekler gezdim Ben hakkı insanda okuyup yazdım Sevdam tomurcuk al güllerde kaldı Şafağa âşıktım güne başlarken Yandım ocaklarda çelik işlerken Türkü tadında bir yaşam düşlerken Sevdalar bükülmüş bellerde kaldı Ozan Vurguni ikilik dağını yıktım Yürekte kandiller çıralar yaktım Davut Sulari'yle çağladım aktım Dillenmiş şiirler tellerde kaldı

47


Gönül Çırası

Đnsanlık içinde hakkı bulunca Özde ikiliği yener giderim. Arif sofrasından lokma alınca Kendimi kendimde sınar giderim. Yağmur dövülür mü sırca havanda Tomurcuklanır gül aşkın tavında Seher bülbülleri ulu divanda Sulari adını anar giderim. Yoluna eyledim gönlümü harman Düştüm ocağına derdime derman Bu aşk mahkûmuna yokmu ki ferman Bir ömür durmadan kanar giderim. Gönül çırasını aldım eline Takıldım giderim sülfün teline Kapıldım bir garip sevda seline Yüreğim girdapta döner giderim. Temmuzda buz tutar damın saçağı Anadolu’m saklar vermez kaçağı Boynumda biliyor cellât bıçağı Her gelen kendini dener giderim. Denizin içinde yaktıkça közü Uludere yanar insanın özü Utanır kendinden kanar gökyüzü Đnsanlığa zulmü kınar giderim. Emekçinin bitmez kederi yası Sevgisiz silinmez gönlünde pası Kimseler duymuyor yürekte sesi Sızılar içime siner giderim. Gönüllere ektik sevgi gülünü Mecnunla dolaştık sahra çölünü Taşıdım yürekte şiir selini Đçimden dökülür pınar giderim. Uykular bölündü, amansız gece, Dilimde sevdaya dokundu hece. Vurguni neyleyim bu büyük güce Aşkın narı özde yanar giderim. 48


Đnsan Okudum

Zor iş insanı tanımak Eğil bir yol gözüne bak Kapağına aldanma, dost Dışa değil özüne bak, Đnsan oku her yönüyle Đncele günü dünüyle Davulda itin gönüyle Tele değil sazına bak Kamil insan ışıklı yoludur Düşküne kanattır koludur Đzzeti ikramı boldur Işık saçar yüzüne bak Kopsa damardan iliği Arif bilmez ikiliği Başa kakmaz iyiliği Dillenmeyen sözüne bak Đnsan oku bir hisse kap Kendin için bir şeyler yap Đnsan denen canlı kitap Küllenmeyen közüne bak Okudum insan okudum Đbrişimden gül dokudum Ben kendimde hiç yokudum Đçimde dert izine bak Vurguni ozandı adı Kalmadı dünyada tadı Đnsan okuyup kanadı Gözlerinde hüzüne bak.

49


Bizim Zaman

Anlatsam söz yetmez bizim zamanı Akıl para etmez pulu tartarlar Sevmez olmuş artık insan insanı. Gerçeği kaldırıp çöpe atarlar Hocada imamda hileli sözler Yürür üzerine kararmış gözler Keçeye benziyor kızarmaz yüzler Şiir yazdım diye taşa tutarlar.. Aklı kıtın fikri kuyumu kazmak Mollaların zikri başımı ezmek Đşverenin derdi hakkımı çizmek Emek pazarında insan satarlar Đşte böyle ey dost bu demi devran Yüreği kurşun yap, silaha davran Bu çağın dışına yürüyor kervan Üreteni kızgın nara iterler Zevki sefa sürer bir avuç insan Başın darda kalır umudu ansan Kimse dönüp bakmaz ateşte yansan Bir de üzerine keyif çatarlar Bin bir bela gelir düşünen başa Bakmazlar gözde döktüğün yaşa Ne ağalar gördü, nice bey paşa Zoru gördüğünde alta yatarlar Düşünen insana vermezler aman Vurguni halımız gayrı çok yaman Uçkurundan kopmuş halkım da tuman Becerene kızmaz havlu tutarlar..

50


Gönül Beni Benden, Öteye Sürme

Sevda özlem aşklar insanlar için Yüreğim sen beni kötüye sarma! Viran etme beni inadın için? Gönül beni benden öteye sürme! Sevdanın kapısı dardır, açılmaz! Aşk yürekte ince nardır, geçilmez Her şeyden kaçsan aşktan kaçılmaz, Gönül beni benden öteye sürme! Gönül sazı ille aşka varmışsın Aşkın kapısından varıp girmişsin Gül dalında gonca gülü dermişsin Gönül beni benden öteye sürme! Bilmez misin, ırmak geriye akmaz Yürek tutsak düşer ardına bakmaz Bu ateşe giren bir daha çıkmaz Gönül beni benden öteye sürme! Gönül her kapıyı açar girersin Nerde güzel görsen orda erirsin Aşk dediğin yolda hakka yürürsün Gönül beni benden öteye sürme! Vurguni'nin hakka açık kapısı Kolay mı, alınır gönül tapusu Bozulmuş âlemin dostluk yapısı Gönül beni benden öteye sürme!

51


Deniz Gezmiş’in Anısına

Üç karanfil üç meşale Savaşı başlatmış deniz Altı mayıs döndü güle Dağları kuşatmış deniz Karanlık güneşten kaçar Özgürlük kuşları uçar Devrim çiçekleri açar Güle durur darağacı, Ağıt yakmasın bacılar Dinecek bir gün acılar Sussun yürekte sancılar Dağları kuşatmış deniz Bir annenin emeğinde, Bir bebenin yüreğinde, Son yüz yılın çeyreğinde Dağları kuşatmış deniz Üç fidan kanıyor özüm Karanfille doldu gözüm Sosyalizm zulme çözüm Dağları kuşatmış deniz.. Karşı yaka sahilimiz Sular derya kadar temiz Utanmayın bakım beyler Dağları kuşatmış deniz Dalgaları sarar beni Berraktır suyu ezeli Can yoldaşım Ankara’da Denizlerin en güzeli Güneşi kuşansın aklar Birleşsin çaylar ırmaklar, Vurguni o günü bekler Dağları kuşatmış deniz. Dalgaları sarar beni Berraktır suyu ezeli Can yoldaşım Ankara’da Denizlerin en güzeli

52


Utanıyorum

Kim yazmışsa bozsun alın yazımı Çözün bu düğümü utanıyorum Đnsanlık yitirmiş güzel yanını Demeyin yazgıymış utanıyorum Savurur acının dağı neşemi Bırakmaz rüzgârlı ölüm peşimi Görmesin bu berbat rezil yaşamı Sökün şu gözümü utanıyorum Esiri olmuşuz Konağın köşkün Kendini yitirmiş Đnsanlar şaşkın Đhaneti çalar özünde aşkın Kırın şu sazımı utanıyorum Ozanın dilin de söylence narin Âşıklarda şimdi yaşama serin Rüzgârlı saçını kim öper yârin Yakın şu özümü utanıyorum Hangi yola düşsem çıkmaz ve eğri Yenik düşmüş gülüş dostundan ayrı Bağlayın açmasın çiçekler gayrı Silin gökyüzünü utanıyorum Ölüm düşmüş bağa bayıra dağa Zulüm nasıl sığar bu güzel cağa Vurguni ölmeden kara toprağa Çevirdim yüzümü utanıyorum

53


Atomlar Harfimiz, Kâinat kitap

Kendine bak, okur sendeki beni Đnsanda öz hakka olunca hitap Bir aşkın narına yatırdık teni Atomlar harfimiz, kâinat kitap Sazlıktan kopan ney cana can verir Tohumlar ağaca doğru yeşerir Ummana hasret damlalar erir Atomlar harfimiz, kâinat kitap Bulutlu gökyüzü güneşin ahı Kâinat şifresi gönüller şahı Âlem insan için döner semahı Atomlar harfimiz, kâinat kitap Perdeler ardında sızlanan benim Söz dile vurdukça yanıyor tenim Mızrapta perdede sazdadır dinim Atomlar harfimiz, kâinat kitap Emekçi alnında terdir şahadet Yolu Bedrettin’e Şeyhime yönelt Aşığı mest eder sözle muhabbet, Atomlar harfimiz, kâinat kitap Kâinatı haktan saydım da doldum Okudum kendimde ben beni buldum Ben vücut ilminden gıdamı aldım, Atomlar harfimiz, kâinat kitap Vurguni Ozanım Dağlar aşarım, Ten ölse sonsuza kadar yaşarım, Hak bildiğim gönül okur okşarım, Atomlar harfimiz, kâinat kitap

54


Đnsan Kalmak

Sevdanın tarifi olur mu dostlar? Faili meçhulüm hak dedim diye Emekçiyim dedim vuruyor puştlar Para yoksa işte yok dedim diye Sevdalım hayattır, cananım canım, Zulme başkaldırdım dökülür kanım Kuşatılmış solum, kanar dört yanım Şu havlayan ite bak dedim diye Emekçim sarılmaz yaran çok derin Boynumdaki bu zincir senin eserin Senin için kanar şu mundar tenim Bu gidişin sonu bok dedim diye.. Halkımıza aşkım dağları aştı Şu gönlüm hak için yollara düştü Aşkın mayasını almadan pişti Geceye bir kibrit çak dedim diye.. Kemik yalayan it düştü peşime Zorbanın kılıcı saplı döşüme Ne işler açtım bak garip başıma Her gün azımıza çok dedim diye Bağlamışım doğar iken karamı Dost görünen yılan deşer yaramı Đyi gün dostları yaktı çıramı Yaramdan elini çek dedim diye… Dediler sırtına binek eğil ki Đnsan kalmak öyle kolay değil ki Vurguni soysuza vermez meyil ki Vuruldum, eğilmek yok dedim diye..

55


Çağdaşlık

Giyim kuşam hırka çağdaşlık mıdır? Çağdaş toplum çağdaş devletle olur Zorbanın elinde bilenmiş satır Soruyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Yeni dünya denir yağma düzene Bak şu yan ki yamyam halkı ezene Emekçinin kafasına gözüne Vuruyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Döndürdüler koca yaşamı düşe Hiç aklım ermiyor böyle gidişe Özgür düşünceyi her gün ateşe Veriyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Okul yollarında kanlanır gözler Soldukça umutlar yüreğim sızlar Göz altında kayıp oğullar kızlar Eriyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Ağustos ayında buz tutmuş koyak Boş tencere ile kolay mı doymak Baş açık döş açık hep yalın ayak Yürüyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Fabrikada köyde tarla tabanda Öküzümün ahtı kaldı sabanda Bir oğul yurdumda biri yabanda Arıyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Sermaye jandarma olmuş bu çağa Kar mı dayanır dost sarı sıcağa Emekçiyi diri diri ocağa Sürüyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Örümcekler düşmüş dikensiz bağa Elinde kırbacı öfkeli ağa Vurguni kefensiz kara toprağa Giriyoruz çağdaş yaşam bu mudur? Sahi neydi çağdaşlık? Temmuz 1998 56


Zulmün Çarkı

Ben insanı sevdim, Kâbe’m Đnsandır Beni sevdiğimle yerme gör n'olur Yürek yanar, deli gönlüm susarsa, Sevdi diye hüküm verme gör n'olur!.. Bozuk zikir derde derman olmuyor. Feryadı figanla ömür dolmuyor Nedendir adalet hakkı bulmuyor Yaramı tütünle sarma gör n'olur!.. Katliam resmini aldım sergiden Bahtıma kararlar çıkmış yargıdan Adalet ararız cübbe sargıdan! Dalımda gülümü vurma gör n'olur!.. Menekşeler açar bizim dağlarda, Bülbüller ötüşür şimdi bağlarda, Balık olduk, umut, kaldı ağlarda Bir umudum sende kırma gör n'olur!.. Baksana kırılmış felek çarkı da Yargıçlarda hesap verir yargı da Umut çekilmiş yay gibi gergide Anla beni bir şey sorma gör n'olur!.. Duman çöktüğünde yaslıdır dağlar. Hazan vurduğun da bozulur bağlar. Çiçekler yastadır bülbüller ağlar. Tomurcuk gülümü derme gör n'olur!.. Adalet yok gözüm silenim olmaz. Đnfaz masasında yargı sorulmaz Yargısız ülkede hakka varılmaz, Haksıza serimi verme gör n'olur!. Hani adalet var ya, hani ya Yargı Kitaplar yakıldı, sırada dergi Ne ocaklar yıktı şu haksız vergi Yiğitsen bu çarka girme gör n'olur!.. Çile dergâhına daldım çıkamam. Ozan Vurguni'yim zulmü yıkamam Zorbaya eğilip boynum bükemem Yargısız Ocağa sürme gör n'olur!..

57


Başımı Eğersem Öldüm Bilinsin

Boynumda bir urgan, ucunda ölüm Dönersem yolundan soldum bilinsin. Hiç bir şerefsize bükülmez boynum Başımı eğersem öldüm bilinsin Kara burunda kanla yuğdular beni Mansur um etenimden soydular teni Gerçeği yazdıkça öldüren cani Başımı eğersem öldüm bilinsin… Doğruluk özümde bağlar gerçeği Hakkımı yiyemez zorbanın beyi Beni asıyorlar ama sen deyi Başımı eğersem öldüm bilinsin Ozan olan halkla gelir yüz yüze O gün gelir çatlar elbette koza Yalaka yolsuza, soysuza yoza Başımı eğersem öldüm bilinsin Ben emekçiyim sermaye avım Sanırsın işçiler başka bir kavim Ayva sarısında çelektir tavım Başımı eğersem öldüm bilinsin Yoksullar ekmeği tuza bandırır Yüzsüz ozanlar hep yürek yandırır Sermaye üstümde dolap döndürür Başımı eğersem öldüm bilinsin Hakkıma göz kulak olur mu densiz Dili yılan, felsefeden habersiz Başı belli ama yüzü bedensiz Başımı eğersem öldüm bilinsin.. Haykırdım sesimi ulu divana Yayıldı feryadım bütün cihana Nesimi, Bedrettin, pirden bu yana Başımı eğersem öldüm bilinsin.. Vurguni Ozanım, sevda yazarım Umudun rengini güne çizerim Ben halkın içinde hakka yüzerim Başımı eğersem öldüm bilinsin……

58


Katlime Fetva

Hak için divana durmuşum dostlar Sandım ki yaralar sarılır bugün Pir sultan yoluna başım koymuşum Yargısız infazım görülür bugün Hileyi koymuşlar yaşam içine Đftira etmişler kardeş bacıma Can alıcı gelmiş başım ucuna Ölüm gözlerimde yorulur bugün Đçimde bir sızı kanar derinden Đftirayla geçtim ben bu serimden Enel hakkı bilmez yargıç elinden Katlime fetvalar verilir bugün Adaletin yolu bize çok uzak Yurtlar bölgesinde kurulmuş tuzak Dedim derdimizi dostlara yazak Kalemin ortadan kırılır bugün Serez çarşısında bitmemiş hesap Mansur oldum boynum vuruyor kasap Yeni değil ki bu çok eski hesap Tomurcuk güllerim derilir bu gün Vurguni ozanım kendi halimce Anlattım derdimi dil yettiğince Hâkim bildiğimiz kadı çıkınca Boynumuza urgan vurulur bugün

59


ÖZGEÇMĐŞĐM

1962 yılının haziran ayında duman yürümüş Karadeniz dağlarını duldasında adı gibi şirin bir köyde dünyaya geldim. Adını çiçekten alan Çiğdem köyü baharda başka güzel olur burcu burcu çiçek kokar papatyadan karanfile çiğdemden menekşeye neyi koklamak istersen öylesine güzel kokar sokaklara yayılmış çiçekler köyümde. Sularında nergis başka güzeldir. Dağlarında akasyalar kestane çiçeği bal taşır arılara. Yazı başka güzeldir, kışı başka güzel. Gelini ayrı bir güzeldir kızları başka güzel. Her şey o kadar güzeldi ki çocukluğumun şimdi o günleri andıkça tarifi imkânsız sızılar hissediyorum yüreğimde... Sonradan kopartıldı güller dalından kanatıldı dağların yüreği, barut kokularına yenik düşen kökler taşıyamadı dallara can suyunu ondandır, erken yaprak dökümü bizim dağlarda. Kızıl dere varsın vura vura başını taşlara koştursun koyaklar boyu, silemez içindeki kan kokusunu güneş enginlere doğmuyor gayrı..... Doğduğu yerde doymayan insanlar kendi gözyaşlarını içerek düştüler göç yollarına ve adına gurbet denildi yurtsuz sürgünlüğün, sular gibi akıp gittiler doğdukları yerden büyük şehirlere bende böyle bir sevda seline kapıldım. Đlkokulla çocukluğumu da bitirdiğim köyden ayrıldım. Çırak olarak bir lastik fabrikasının torna bölümünde çalışmaya başladım. Günler günleri getirdikçe zulümler büyüdü zulümler büyüdükçe içimdeki isyanı yeşertti çırak olmak kolay değildi bu şehirde. Ne sahip çıkacak devlet nede arka verecek anne baba vardı. Zaten babamın o son sözleriyle perçinlenmişti köleliğim, ustaya “eti senin diyordu kemiği benim”... 14 yaşında ilk sendika mücadelesine başladım 6 aylık onurlu bir direnişten sonra nihayet kazanmıştık ilk zaferimizi grev çadırında bu sürede bir çok kitle örgütleriyle tanıştım. Bir demokratik kitle örgütünde dinlediğim müzikle büyülenmiştim. Ruhi su söylüyordu el kapıları daha sonra bendeki Ruhi Su düşkünlüğü beni şiir yazmaya zorladı. O gün bugündür emeğin ve emekçinin sevdasını ve isyanını yansıtmaya çalıştım dizelerimde büyük şehirler kendi içine çekiyordu beni... Ünye’den sonra ilk durağım samsun oldu iki yıllık bir süreden sonra da Đstanbul’a doğru çekmeye başladı içimdeki büyük şehir özlemi.... 12 Eylül, güzel olan ne varsa her şeyi silip götürüyordu, tutuklanmalar gözaltılar derken askerlik görevim geldi düştü kapıya. Askerden sonra tekrar Đstanbul’a gittim o eski Đstanbul yoktu artık. Her şey tadını yitirmiş zehir zıkkım.... 1985 yılında Ankara’ya yerleştim hâlâ Ankara’da yaşamaktayım. Birçok dergilerde yazım ve şiirlerim yayınlandı, birçok ödüller aldım ve yedi arkadaş bir araya gelerek Halk Ozanları Kültür Ve Dayanışma Topluluğu Derneği kurduk hâlâ aynı dernekte mücadeleye devam etmekteyim. Bir çok halk ozanları antolojisi çıkardık ve yüreğimizdeki isyan ve sevdalarımız adlı bir şiir kitabını okurlarla buluşturdum. Eylül Zamanı adlı yayınlanmış bir kitabım vardır.

60


EMEĞĐN SANATI E-KĐTAPLIĞI

Şiir Dizisi: 1- Kalp Örsünde Karanfil - ALĐ ZĐYA ÇAMUR 2- Arsız Akrostiş - SERKAN ENGĐN 3- Diplerin Zirvelere Uçurumlardır Yolu - ADNAN DURMAZ 4- Acının Ucu - HAMZA ĐNCE 5- Yıldızlı Gece Kanamaları – ĐRFAN SARĐ 6- Öfkeye Tutunmak – ERCAN CENGĐZ 7- Semahlar, Horonlar, Gowendler – YAŞAR DOĞAN 8- Militan Bir Ağrı – MELĐH COŞKUN 9- Söylenmemiş Sözdeyim – ABDULLAH KARABAĞ 10- Yaralı Ağaç – MEHMET RAYMAN 11- Bahara Gebe Düşlerim – SEVGĐNAZ ĐNAL 12- Dene Ve Yenil – UYSAL HĐMMET ASLAN 13- Mevsim Değirmeni – MEHMET GĐRGĐN 14- Seksen Kere Söyledim – ŞEREF ÖZTÜRK (Usta) 15- Dilbaz Şiirler – SERKAN ENGĐN 16- Naif Buğday Tarlaları – MEHMET GĐRGĐN 17- Yıldız Dalı Yasaklı Gönül - ABDULLAH KARABAĞ 18- Mavi Đğne - MEHMET GĐRGĐN 19- Her Şiirin Uyaksızı – SERKAN ENGĐN 20- Umut Her Şeydir - ABDULLAH ORAL

Anlatı Dizisi: 1-Ofir’e Yolculuk – MUHAMMET DEMĐR 2-Uysal Cinayetler (Roman) - SERKAN ENGĐN 3-Hayatın Sesleri ve Yüzleri – ERDOĞAN TEZGĐDEN 4-Cumartesi Anneleri (Oyun) – ADĐL OKAY Düşünce Dizisi: 1- Gölge Boksu – SERKAN ENGĐN 2- Umut Sarkacında Yaşam – ALĐ ZĐYA ÇAMUR

http://emeginsanatie-yayinevi.blogspot.com http://issuu.com/emeginsanati

61


62


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.