Tehlikeli Oyunlar

Page 172

ayrıntıları ve mümkün olan bütün çözüm yollarım bana gösterselerdi, belki o zaman daha yüksek meselelere atlamam sağlanırdı. Soyut konularda Bilge'yi bu kadar yalnız bırakmazdım. Durmadan, ben ben ben diye tuttur-mazdım. Hiç olmazsa İnsan' ya da 'Birisi' ya da 'Herhangi bir Varlık' diye başlardım söze. Ben kendimi aşmış olurdum da, sanki dışardan kendime bakıyormuşum gibi yaparak daha uzun süreli çözümlerle ilgilenirdim. Sözlerim daha uzun süre dayanırdı. Şimdi, günlük ihtiyacı bile zor karşılıyorum. Günlük meselelerimi çözebilseydim, ona yüksek seviyede bir mektup bile yazardım durup dururken. Ölüm kalım meselelerini, rüzgârın dağıttığı sözler olmaktan çıkarırdım. Sevgi'yle orada nasıl olmuştu, burada nasıl olmuştu? diye gecekondulara kapanıp düşünmezdim. İngilizler gibi günlük tutardım. Pijama ve yatak örtüsü meselelerinin ötesinde olduğum için de, insanın ruhunu doyuran yoğun bir hazine sererdim gözlerinizin önüne. Tablanın üstünde unuttuğu sigarası sönmüştü; kalktı, yeni bir sigara yaktı. Sevgili Bilge, diye mırıldandı. Söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. (İyi bir başlangıç oldu: Belirsiz ve samimi.) Büyük Ansiklopedinin içimde yarattığı geçici ferahlıktan yararlanarak sana soyut kavramlardan söz etmek istiyorum. Sevgili Bilge, sen yanımda olmadığın zaman seni düşünmek gerçekdışı bir olgu. (Nasıl oluyor, iyi mi?) Ben, gecekondudaki varlıklarla (soyut bir kavram olsun diye 'varlıklar' dedim) birlikte yaşamak istiyorum. Ben, birlikte yaşadığım varlıkları, ayrıca birer 'kavram' olarak düşünmek istemiyorum. Gönlümün rüzgârına kapılıp gidiyorum. Bunun dışında, bulanık hayaller _________m^cueu ua^iı nusamettin Albay ya da Nurhayat Hanımla karıştırdığım oluyor; fakat, istediğim gibi düşünüyorum bu insanlan. Sen olduğun gibi yaşamak istiyorsun kafamda: Bir varlıkkavram olarak çıkıyorsun karşıma. Yaşanırken düşünülmesi ve düşünürken yaşanma.-» gereken bir mesele olmak istiyorsun. Bilge'yi, senin gibi hissetmemi istiyorsun. Nasıl olur? Yani albayı da, kendimi onun yerine koyarak mı düşüneceğim? İşte bu nedenle, kurmak istediğim dünya, senin yüzünden yıkılıyor; bütün oyunlar anlamını kaybediyor. Sevgili Bilge, işte bu yüzden hayal ve gerçek, benim onlara verdiğim anlamları kaybetmek üzere. Sen, yaşadığım bir gerçek misin? Yoksa, bir zamanlar yaşamış olduğum bir rüya mısın? Yoksa, ikisi de değil misin? İlk gençlik günlerimin bir efsanesi misin yoksa, ey esrarlı kadın? Belki ben, efsanenin heyecanı içinde, ıssız bir adaya düşmüş zavallı bir ruh gibi, karaya çıkacak ilk canlıyı beklerken seninle karşılaştım. İngilizler, adada yaşadıkları için, belki de bu özlemi daha iyi belirtebilirlerdi. Ben, mutlak yalnızlığı ancak hayal edebiliyorum. Ben, erginlik öncesi hayallerimin sıcak bir görüntüyle teselli edilebilmesi uğruna bütün soyutluklardan vazgeçiyorum. Sevgi, yakınlık arzu, ilgi, merak, güzellik gibi susamış olduğum, bütün kavramları ellerimle tutmak için büyük bir gerginlikle sarılıyorum sana. Benim gerçekliğim seni rahatsız ediyor. İlişkimizin sonsuza kadar uzanması için belirsiz ve esrarlı bir yaşantı istiyorsun sen. Bütün suç bendedir. Sana gecekonduyu ve orada yaşayan insanları gerçekdışı bir biçimde anlatan biri olarak, benden çok şey bekliyordun. Oysa bizim bütün güzelliğimiz, yaşantılarımızla düşündüklerimiz arasındaki acıklı çelişkinin yansımalarından ibaretti. Albayları ve dul kadınları içimde taşıdığım için bu yansımalar biraz gözünü kamaştırıyordu.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.