Diş Dostu Dergisi Haziran Sayısı

Page 1



HAZİRAN 2015

DİŞ DOSTU’NDAN

“Toplumsal Duyarlılık Yaratmak İstedik…” Sevgili Diş Dostları,

Her şeyin değiştiği bugünün dünyasında uzun yıllar evvel “Dişler Yolunda” projesi de bu hem binlerce yarının büyükleri olan çocuklarımız için hem de onların ebeveynleri için bir fark yaratmak üzere başladı. Proje ağız bakımı eğitimleri gerekse de diş koruyucularının uygulamaları yoluyla binlerce kişinin hayatına küçük dokunuşlarda bulunarak ülkemizde ağız sağlığı için çalışmalarda bulundu. Tabii ki yukarıda bahsettiğim gibi yıllar içindeki bu değişimler “Diş Dostu Derneği” için de birtakım yeni konseptlerin doğuşuna yol açtı.

Önce “Gülümseten Deneyler Projesi”, ardından daha çok gönüllülerin eğitimi, sonrasında çeşitli tüketim ürünleri içindeki “Diş Dostu Maddeler”in üzerine yoğunlaşmalar ve daha sonra çeşitli “Diş Dostu Ürünler”in dizaynı geldi. Tüm bu devam eden projelerin ardından, bunların yanı sıra uzun çalışmalar sonucunda diş hekimiği muayenehanelerinde “Toplam Kalite” çalışmalarımız ortaya çıkmaya başladı ve bu çalışmalar bizi “Diş Dostu Klinik” projemizin bugünkü düzeyine getirdi.

Dr. Seyhan GÜCÜM Diş Dostu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

“Diş Dostu Klinik” demek her şeyden önce koruyucu diş hekimliği uygulamalarına, hijyen kurallarına belirlenmiş standartlar çerçevesinde uymayı taahhüt eden ve bu çerçeve içinde bağımsız şekilde denetlenen bir klinik demektir. Koruyucu ve önleyici tıp uygulamalarının önem kazandığı ve maddi manevi daha düşük maliyetlerin öne çıktığı günümüz tıp konseptinde bu tip bir yaklaşımın kabul edildiği muayenehaneler tabii ki hastalarımıza aynı zamanda (bulaşıcı hastalıkların arttığı ve çapraz enfeksiyonun öneminin arttığı bugünlerde) kabul edilmiş üst standartlarda hizmet vermeyi de kabul ve garanti etmiş olmaktadır. Kimse bu muayenehanelerde “Biz daha iyi diş hekimliği uygulamaları yaparız” iddiasında bulunmamaktadır. Hastalarımız her yerde olduğu gibi tedavileri için hekim seçmekte özgürdür ve zaten olmalıdır da... Ancak herkesin aynı zamanda yukarıda bahsi geçen asgari modern dünya diş hekimliği standartlarında muayenehaneleri de aradığı ve araması gerektiği de bir gerçektir. Bizler de ülkemizde bu gerçekten yola çıkarak oluşturduğumuz bu projede yine farklı bir toplumsal duyarlılık yaratmak istedik. İsviçre merkezli olan “Toothfriendly International” toplantılarında çok ilgi gören ve çeşitli ülkelerde de uygulaması yapılmak istenen bu projede bu belgeyi almak isteyen muayenehaneler öncelikle “Diş Dostu Onaylı Klinik” olmak üzere başvuru sonrasında bir dizi (hazırlanan el kitapçığına uygun olarak) prosedüre göre hazırlanma süreci geçirmekte. Daha sonra yine bu prosedüre uygun olup olmadıkları konusunda bağımsız denetleme kuruluşu tarafından denetlenerek “Diş Dostu Onaylı Klinik” belgesi almaya hak kazanmaktadırlar. Bu belgeyi gördüğünüz klinikler hem koruyucu diş hekimliği uygulamalarına verdikleri önemle hem de sterilizasyon ve dezenfeksiyon kurallarına “uluslararası” düzeyde uyduklarını beyan etmekte, bu yönde denetlenmektedirler. Bu projemizle yine toplumumuzda diş hekimliği alanında yine bir farklılık ve ayrı bir farkındalık yaratmayı hedefledik. Sizlerin de bu yönde göstereceğiniz hassasiyet “Diş Dostu Onaylı Klinik” sayısında artışa ve ağız sağlığı alanında toplumca bir adım daha öne çıkmamızda yardımcı olacaktır. Unutmayın ki ağız sağlığı toplam vücut sağlığının başlangıç noktalarındandır. Hepinize mutlu sağlıklı ve güzel gülümseyen günler dileğiyle...

Dr. Seyhan GÜCÜM

3


4

HAZİRAN 2015

HOŞ SOHBET

“Şu an basketbolda olmak istediğim yerdeyim.” O son yıllarda hem saha içi hem de saha dışı başarılarıyla örnek gösterilen bir sporcu. En sert rakiplerine göre tam bir centilmen... A Milli Takım’ın ve Galatasaray’ın vazgeçilmez basketbolcusu Sinan Güler ile spor ve hayata dair konuştuk... Fotoğraf: Barış Tekin Basketbolcu anne ve babanın çocuklarının da basketbolcu olması kaçınılmaz oluyor galiba... Hiç aklınızdan başka bir meslek geçmedi mi? Hiç bir zaman farklı bir şey düşünmemiştim meslek olarak. Ara ara basketbol olmasaydı ne yapardım diye düşündüğüm oldu ama kısa düşüncelerdi. Babanız Necati Güler döneminin önemli basketbolcularından. Onun oğlu olarak basketbolcu olmak size bir sorumluluk getirdi mi? Ağabeyim Muratcan ile baktığımızda, babamın oynadığı dönemden çok farklı bir dönemde basketbol oynuyoruz. Babamın zamanında basketbol amatör bir spor olarak gözüküyordu, şu an dünyada önemli seyirci kitlesi olan bir endüstri olarak gözüküyor. Babamın arkasından basketbolcu olmak benim için daha çok bir avantaj oldu her zaman. Onun ve ağabeyimin tecrübeleri bana tecrübe olarak geri geldi.

Ailenizin basketbol konusunda hakim ve tecrübeli olması bazı eleştirileri de beraberinde getiriyor mu? Mesela annenizin maç sonrası ilginç yorumları oluyor mu? Annemin konuyla olan yorumları her zaman değerli oluyor tabii ki. Ancak bana en son yorum yaptığı zaman yanlışlıkla ağabeyime sert bir faul yaptığımda olmuştu. “Oğlumun ekmek parasıyla oynuyorsun” diye kızmıştı. Türkiye’de basketbolcu olmak zor mu? Türkiye’de basketbol veya herhangi bir profesyonel spor ile ilgili en büyük problem sporla eğitimi aynı anda devam ettirecek bir ortamın olmaması. Ben yurt dışında burslu olarak üniversite eğitimimi devam ettirmeye gitmeseydim, belki profesyonel sporcu olabilirdim ama ne bugün geldiğim noktada olurdum, ne de üniversite eğitimimi bitirmeden aktif sporculuk sonrasında ne yapacağımı biliyor olurdum.

4

Bu sene Galatasaray ile sadece 6 oyuncunuzun süre aldığı Fenerbahçe derbisinde taraftarların nezdinde kahramanca bir performans gösterdiniz. Bu maça özel bir hazırlığınız oldu mu? Tabii ki derbi maçları farklı bir motivasyon ortaya çıkartıyor. O maçın da bizim için ayrı bir önemi vardı. Ama her maça aynı istikrarlı performansı göstermek adına aynı şekilde hazırlanıyorum. Sezon süresince milli takımlar ve kulüp takımları ile 90-100 arasında maç yapıyoruz. Hepsinin belirli seviyede önceliği veya önemi olabiliyor. Bir süre sonra her maça aynı şekilde hazırlanmak daha önemli oluyor. Basketbol kariyerinizde buna benzer unutmadığınız anlar var mı? 2010 yılında Türkiye’deki Dünya Şampiyonası bütün anlarıyla bizim için önemli ve özeldi. En güzel anı ise Sırbistan galibiyetiydi.


“İyi bir basketbolcu olmak için ilk 3 şart; çok çalışmak, özveriden hiç bir şekilde vazgeçmemek ve hayallerinin peşinden koşmak.”

İyi bir basketbolcu olmak için ilk 3 şart nedir sizce? Çok çalışmak, özveriden hiç bir şekilde vazgeçmemek ve hayallerinin peşinden koşmak. Profesyonel basketbol yaşamınızda ulaşmayı hayal ettiğiniz en uç nokta nedir? Şu an basketbolda olmak istediğim yerdeyim. Hedefimde ise daha iyi yerlere ulaşmak için yaptığım işi daha istikrarlı ve daha iyi yapmak var.

kullanan sporcusunuz. Bunun sırrı nedir? Teknolojiyi ve hızla gelişen internet dünyasını her zaman takip eden biriydim. Bu yüzden de her zaman sosyal medyadaki gelişimi ilk başından beri takip etmeye çalıştım. Benim için sosyal medya sporseverlerle konuşabileceğim bir ortam. Çok sık cevap vermesem de, ara ara diyalog kurduğum, saha içi ve saha dışından bir şeyler paylaşmaya çalıştığım bir ortam.

Hem takipçi sayınız hem de örnek kullanımınızla sosyal medyayı en iyi

Basketbolun her yönüyle iyi bir oyuncusunuz; saha dışı ve saha içi

5

ilişkileriniz de gayet iyi... Kariyerinizin ilerleyen dönemlerinde koçluk yapmayı düşünüyor musunuz? Guler Legacy benim için emeklilik projesi gibi... Geleceğe dair bu konuda vakit ve fikir ayırdığımı söyleyebilirim. Şu an için yaz kampları ve şirketlere verdiğimiz eğitimlerle sınırlı olsak da daha iyi yerlere gelmek, basketboldan kazandığımız tecrübeyi en iyi şekilde ve şartlarda sporseverlere sunmak istiyoruz. İlerde antrenörlük yapar mıyım bilmiyorum ama gençlerle fikirlerimi ve tecrübelerimi paylaşmak isterim.


Örnek gösterilen bir sporcusunuz, çoğu genç sizi rol model alıyor. Bunun getirdiği belli sorumluluklar sizi kısıtlıyor mu? Spor genelde bugünü isteyen bir oluşum; dün ve yarın çok önemli olmuyor. Bugün yaptığınız saha içinde ve dışında çok daha etkili olabiliyor. Ben kendim gibi davranabildiğim için kısıtlanma yaşamıyorum, olabildiğince kendi istediğim hayatı imkanlar içerisinde yaşıyorum. Antrenmanlar ve maçlar dışında kendinize vakit ayırdığınız özel zamanlarda neler yaparsınız? Ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçiririm, Playstation oynamak, diziler ve filmleri takip etmek, yeri geldiği zamanda müzik dinlemek ve kitap okumak keyif aldığım etkinlikler arasında. Ailenin basketbol geleneğini ve tecrübesini Güler Legacy ile genç nesillere aktarıyorsunuz. Biraz Güler Legacy’den bahsedebilir misiniz? Guler Legacy, ailemizin tecrübelerini sporseverlerle basketbolun evrensel dilini kullanarak paylaşmak amacıyla ortaya çıkmış bir organizasyon. Yaptığımız yaz kampları arasında ilk seneden itibaren uyguladığımız bir sosyal sorumluluk kısmı da var. Geçtiğimiz 4 senede spor imkanlarının daha az olduğu illerde, o illerden seçtiğimiz antrenörlerle birlikte 160 kadar çocuğu kamplarımıza ücretsiz misafir ettik. Çocukları diğer sporcularla birlikte aynı ortama koyup, arada oluşmuş bariyerleri kaldırarak sporun güzelliğini yaşatmak apayrı bir duygu ve tecrübe... Güler Legacy sürecinde gözlemlerinizi aktarabilir misiniz? Gençlerinçocukların ilgisi nasıl basketbola? İmkanlar nasıl olursa olsun, genç nesil temel eğitimlerinin yanında bir de spor eğitimi almak istiyor. Hakkari’den de olsa, İstanbul’un en lüks semtlerinden birinde de oturuyor olsa, sahada aynı formayla benzer şeyleri öğrenebildiğini görmek iki farklı karakter içinde bambaşka tecrübeler yaratabiliyor. Basketbol kampına katılmak çocukların gelişiminde, hayatında nasıl bir rol oynuyor sizce? Çocuklar kampta temel basketbol eğitimini doğru alırken, aynı zaman-

“Genç nesil temel eğitimlerinin yanında bir de spor eğitimi almak istiyor.” da oynadığı basketboldan keyif alan ve sonrasında da profesyonel olarak basketbolcu olamasa bile, basketbolu, sporu seven bireyler olarak yetişiyor. Bugüne kadar bunun sayesinde aldığımız geri dönüş de muazzam... Basketbola gönlünü kaptırmış ve profesyonel olarak bu işi yapmayı isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz? Profesyonel sporcu olmak kolay bir şey değil. Sosyal hayat, eğitim, aile yapısı gibi kavramlardan büyük özverilerde bulunarak bu işi devam ettirmek gerekiyor. Başta da söylediğim gibi özveride bulunmaya hazır olmak ve hayallerine ulaşmak için çok çalışmak gerekiyor.

6

Sporcu olmak sağlığınıza, beslenmenize dikkat etmeyi gerektiriyor. Fiziksel sağlığınız ve bakımınız için neler yapıyorsunuz? Yaşım ilerledikçe fiziksel olarak sahada hazır olmak için saha dışında daha fazla emek harcamak gerektiğini öğrendim. Bu senenin büyük bölümünü antrenmanlardan arta kalan zamanlarda tedavi ile geçirdiğimi söyleyebilirim. Yüksek tempoda oynayan bir sporcu olarak, fiziksel hazırlığın bir parçası da beslenme düzeninin oturmuş olması. Geçtiğimiz 1,5 senedir kampta olmadığım zamanlarda kendi yemeğimi yapmaya çalışıyorum, bunun pozitif etkilerini gördüğümü söyleyebilirim. Ağız ve diş sağlığınızla ilgili neler yapıyorsunuz, nelere dikkat ediyorsunuz? Senede 1 kere dişçiye gitmeye, onun dışında da dişimi düzenli olarak fırçalayarak ve diş ipi kullanarak diş sağlığıma dikkat etmeye çalışıyorum.



HAZİRAN 2015

DİŞİNİZE TAKILANLAR

Ortodontide Yenilikler Günümüzde artan yetişkin ortodonti hastalarının daha kısa sürede sonuçlanacak ve fark edilmeyen aparatlar ile gerçekleştirilecek ortodontik tedavi talepleri, araştırmacıları bu konular üzerinde yoğunlaşmaya ve yeni teknikler geliştirmeye yöneltmiştir. Yazan: Yrd. Doç. Dr. Murat Tozlu Diş Dostu Klinik Üyesi

8


Diş Hareketini Hızlandırarak Tedavi Süresini Kısaltan Yöntemler

Diş hareketi hızı ortodontik tedavi süresini direkt olarak etkilemektedir. Bu nedenle, son yıllarda özellikle artan erişkin hasta sayısı ve hastaların tedavi süreleriyle ilgili endişeleri, araştırmacıları diş hareketinin biyolojisini daha derinlemesine incelemeye ve diş hareketini hızlandırma yönündeki çalışmalara ağırlık vermeye yöneltmiştir. Diş hareketi; alveol kemiği, periodontal ligaman, sement ve ilgili damar ve sinirlerin içerisinde bulunduğu bir süreç sonucunda gerçekleşir. Ortodontik kuvvet ile periodonsiyumda ortaya çıkan selüler ve moleküler değişikliklerin periodontal ligaman ve alveol kemiğin yeniden şekillenmesine yol açtığı biyolojik bir süreçtir. Ayda ortalama diş hareketi 0,8-1,2 mm’dir. Bu hareketi hızlandırmak ve ortodontik tedavi süresini kısaltmak için üzerinde çalışılan konular, lokal ilaç enjeksiyonu, gen tedavisi, elektromanyetik alan oluşturma, elektriksel akım, mekanik vibrasyon ve distraksiyondur. Bugün klinikte rutin olarak kullanıma giren yöntemler ise şunlardır: Kortikotomi: Kemikte yaralanmaiyileşme süreci oluşturarak hücresel faaliyeti arttırır. Lazer tedavisi: Diş hareketinde rol alan elemanlara uyarıcı etki yapar. Mekanik vibrasyon: Diş hareketinde rol alan ara elemanların salgısını arttırır. Ortodontik kuvvet uygulandığında periyodonsiyumda kanlanmayı ve dolaşımı değiştirerek iskemi (kanlanmanın azalması) ve vazodilatasyon (damarların genişlemesi) alanları oluşturacak aseptik enflamasyon meydana gelir. Sitokin ve kemokin gibi birçok biyolojik ara elemanlar ortaya çıkar. Bu elemanlar bazı hücresel cevaplara yol açarak kemik oluşumunda rol alan osteoblast (kemik yapan hücre) ve kemik rezorpsiyonunda rol alan osteoklastların (kemik eriten hücre) oluşumunu sağlarlar. Kortikotomi işlemi, cerrahi bir müdahale olup kortikal kemiğin devamlılığının ortadan kaldırılması şeklinde

9

tanımlanmaktadır. Bu işlemin kortikal kemiğin direncini azaltarak, kemikte görülen demineralizasyon-remineralizasyon döngüsünü uyararak diş hareketini hızlandırdığı gösterilmiştir. Kortikotomi ile kemikte meydana gelen fraktür gibi zararlı bir stimulus sonucunda regional acceleratory phenomenon, yani “bölgesel hızlanma fenomeni” (BHF) olarak adlandırılan mekanizma çalışmaya başlamaktadır. Klasik kortikotomi flap cerrahisi gibi radikal bir girişimi gerektirir. Son yıllarda geliştirilen yeni yöntemler ortodonti kliniğinde basitçe uygulanabilecek kolaylıktadır. Lazer uygulaması, diş hareketinde kemik rezorpsiyonunu sağlayan osteoklast sayısını arttırır. Kullanılan lazerler, Helium-neon (632.8 nm dalgaboyunda), Gallium-aluminum-arsenide (GaAlAs) (805 ± 25 nm dalgaboyunda) ve Gallium-arsenide (904 nm dalgaboyunda) gibi düşük doz lazerlerdir. Mekanik vibrasyon, dişin hareket edeceği taraftaki ara eleman sayısını arttırır. Bu sayede, osteklast sayısı artar ve diş hareketi hızlanır. Bu amaçla geliştirilmiş olan aygıtın günde 20 dakika kullanılması tedavi süresini azaltmada etkili olmaktadır.

Fark Edilmeyen Aparatlar (Şeffaf Plaklar Kullanarak Diş Düzeltimi)

Ortodontik tedavide sabit veya hareketli aygıtlar kullanılmaktadır. Hareketli yani takıp çıkarılabilen aygıtların en önemli avantajı apareyin hasta tarafından çıkarılabilir olmasıdır. Özellikle yetişkin ortodontisinde kullanılan hareketli aygıtlardan biri de şeffaf apareylerdir. Şeffaf apareylerin en büyük avantajı aparey takılıyken hiç fark edilmemesi veya çok az fark edilmesidir. Şeffaf apareylerin metal braketlere göre en üstün yanı, estetik olmalarıdır. Kişinin yeme, fırçalama ve diş ipi kullanımı sırasında apareyi çıkarılabilmesi kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Hastanın hekim koltuğunda geçirdiği süre kısadır. Aparey kullanımı sırasında tel batması veya kopması gibi acil durumlarla karşılaşılmaz. Hasta aygıtları çıkarabildiği için tedavinin ara dönemlerinde dişlerindeki düzelmeyi açık olarak gözlemleyebilir.


kuvvet uygulandığı direkt ankraj; minividalar ile sabitlenen diş veya diş grubundan ankraj alarak hareketin istenen bölgeye kuvvet uygulandığı indirekt ankraj.

Kullanılmaya başlandığı ilk yıllarda hava basıncı veya vakum uygulanarak ısıtılmış ince tabaka plastik malzemenin alçı model üzerinde şekillendirilmesi prensibiyle yapılan şeffaf apareyler teknolojinin hızla gelişmesiyle artık 3 boyutlu yazıcılarda oluşturulabilmektedirler. İlk kullanılmaya başlandığı 1930’lu yıllardan sonra basınç oluşturan makinelerin gelişmesinin ardından akrilik içeren şeffaf plak malzemesi, polietilen ve türevleri şeklinde çeşitlenmiştir. İşlem sırası, ısıtma, basınç ve vakum sonrasında soğuma şeklinde gerçekleşmekte ve işlem sonucunda model üzerindeki bütün detaylar şeffaf plak içerisinde görülebilmektedir. Şeffaf plağın model üzerindeki ayrıntılara adaptasyonu planlanan diş hareketlerinin gerçekleşmesi açısından çok önemlidir. Günümüzde, şeffaf apareylerde iki sistem vardır. Birincisinde alınan ölçü sonrası tüm tedavi planı tamamlanır ve seri halinde takılacak olan plaklar bir defada üretilir. İkinci yöntemde ise tedavi sırasında her 2-3 plak sonrası ölçü tekrar alınır. Birinci yöntemde tedavi planlaması ve plakların üretimi teknolojik olarak daha kapsamlı uygulamalara tabidir. İkinci yöntem ise daha klasik uygulamaları içerir. Sonuçta, estetik olmaları ve istenildiğinde çıkarılabilmeleri nedeniyle her ikisinin de hasta tarafından tolere edilmeleri kolaydır. Ancak, istenen bazı diş hareketleri sabit mekaniklerde (braketli sistemler-klasik tel tedavisi) olduğu gibi tam anlamıyla elde edilemeyebilir.

Şeffaf plaklar ile ortodontik tedavi uygulanacak hastalarda şu durumlarda çok etkili sonuçlar alınmaktadır: n Diş boyları çok kısa olmayan hastalarda yapılacak “dişlerin düzgün sıralanması ve hizalanması işlemi” n Ön bölge dişlerinde (kesici dişler) gömme (intrüzyon) işlemi n Azı dişlerinin 1,5 mm’ye kadar geriye hareketi Şeffaf plak kullanımında aşağıdaki şu durumlarda istenen diş hareketleri tam anlamıyla gerçekleşmeyebilir: n Ön bölge dişlerinde (kesici dişler) uzatma (ekstrüzyon) işlemi n Yuvarlak formda olan dişlerin kendi etraflarında döndürülme işlemi (rotasyon düzeltimi)

Tedavileri Kolaylaştıran Pinler (Kemikten Destek Alan Pinlerin Kullanımı)

Ortodontide pratiğinde, uygulama kolaylığı ve etkin ankraj sağlaması sayesinde minivida (pin, mini-implant) kullanımı rutin hale gelmiştir. Minividanın klinikte uygulanmasında cerrahi bir prosedüre gerek yoktur. Çok az lokal anestezi sonrası uygulanır, çıkarılırken anestezi gerektirmez. Ağız içerisinde ankraj gereksinimi sırasında kalması yeterlidir. Daha sonra çıkarılır. Bu nedenle minividalara “Geçici Ankraj Aparatları” (Temporary Anchorage Devices) denilmektedir. Ortodontistler minividalardan temel olarak 2 şekilde ankraj sağlarlar. Hareketin istenen bölgeye minividadan direkt

10

Ortodontik minividaların tarihsel gelişimine bakıldığında ilk uygulanmaya başlandığından bu yana hareket ettirilecek diş veya diş grubuna minivida başından takılan elastik rondel veya yaylar ile “tek yönde çekme” şeklinde kuvvet uygulanmaktaydı. Günümüzde, minivida desteğiyle ile yapılabilecek ortodontik düzeltimlerin daha çeşitli olabileceğinin anlaşılmasıyla minividalar üzerinde düzenekler geliştirilmektedir. Minivida dizaynları sayesinde; bir diş, bir diş grubu veya tüm diş arkının mezializasyon, distalizasyon, intrüzyon veya ekstrüzyonu yanında iskeletsel düzeltim amaçlı mekanikler uygulanmaktadır. Ortognatik çene ameliyatı gerektiren sınır vakalarda hastalara ameliyatsız çözümler sunulabilmektedir. Sonuç olarak, günümüzde artan erişkin ortodonti hastası nedeniyle hastalardan gelen talepler doğrultusunda ortodontistler daha az görünen hatta görünmeyen aparatlar içeren ve daha kısa sürede sonuçlanacak ortodontik tedavi gerçekleştirme arayışındadırlar.

Referanslar 1. Long H, Pyakurel U, Wang Y, Liao L, Zhou Y, Lai W. Interventions for accelerating orthodontic tooth movement: a systematic review. Angle Orthod. 2013 Jan;83(1):164-71. 2. Andrade I Jr, Sousa AB, da Silva GG. New therapeutic modalities to modulate orthodontic tooth movement. Dental Press J Orthod. 2014 Nov-Dec;19(6):123-33. 3. Butzko R, Stratton E. Thermoplastic sheet forming. Modern Plastics Encyclopedia. 1957;35:736. 4. Boyd RL, Nelson G. Orthodontic treatment of complex malocclusions with the invisalign appliance. Semin Orthod. 2001;7:274-293. 5. Rossini G, Parrini S, Castroflorio T, Deregibus A, Debernardi CL. Efficacy of clear aligners in controlling orthodontic tooth movement: A systematic review. Angle Orthod. 2014 PMID: 25412265.


Ivoclar Vivadent Pazarlama Ofisi Teşvikiye Mah. Şakayık Sok. Nişantaşı Plaza No:40 K:6 D:31-32 34365 Şişli - İstanbul Tel : 0212 343 08 02 • Fax : 0212 343 08 42 • web : www.ivoclarvivadent.com.tr Bizi www.facebook.com/ivoclarvivadentTR adresinden takip edebilirsiniz

11


ile HAZİRAN 2015

DİŞİNİZE GÖRE

3 Boyutlu

Gülüş Tasarımı Gülüş tasarımını yaparken, hastanın dişlerini tüm yüz bölgesi ile birlikte değerlendirmek gerekiyor. Bunu sağlamak için de bir takım başlıklar altında işlemler yapıyoruz. Dişin, diş eti ve dudakların birbirleriyle olan ilişkilerini, kişinin yüz yapısına ve karakterine uygun şekilde dizayn ederek, her bireyde estetik ağız ve gülüş sağlıyoruz. Yazan: Dt. Beyza Ünal

12


Ağız ve Gülüş Estetiği İçin, Hangi Çalışmalardan Faydalanıyoruz?

Günümüzde herkes gülüşüne daha çok önem veriyor, özellikle de gülüş tasarımı üzerinde işler yapıyorsak şu çalışmalardan yararlanıyoruz; Porselen Laminate Venerler, Zirkonyum Dişler veya Solid Zirkonlar ve Estetik Dolgular (Kompozit Dolgular ve Porselen Dolgular)

Estetik Laminate Porselenler…

Estetik Laminate Porselenler, son teknoloji ile donatılmış laboratuvarlarda hazırlanan, diş kesilmeden veya 0,3 mm kadar pürüzlendirme yapılarak dişlere yapıştırılan porselen yaprakçıklardır. Çok ince olmaları, metal içermemeleri sayesinde gelen ışığın geçişine imkan verirlerken, bu özellikleri sayesinde de doğal dişlerden ayırt edilmezler.

Zirkonyum Dişler…

Bilgisayar destekli olarak tasarlanan ve işlenen zirkonyumlar transparanlığı ve estetik görünüşüyle birlikte dayanıklılığı çok yüksek olan formüllerdir. Tüm bu işlemler dişler üzerine az miktarda da olsa müdahale gerektirir, bu tür müdahalelerin olmamasını isteyen bir hasta için de ayrı bir seçenek estetik dolgu işlemleridir. Hastamız 26 yaşında genç bir kadın, 11 numaralı dişi travma sonucu kırılmış, kök ucunda apsesi de olan bu dişe lazer destekli kanal tedavisi ile birlikte yine lazer destekli olarak dişeti düzenlemesi yapıldı. Ardından zirkonyum porselen restorasyonu yapılarak tedavisi tamamlandı. 21 nu-

maralı dişin de dolgusu yenilenerek estetik bir gülüş sağlandı.

Gülüş Tasarımında Dişeti Düzenlemeleri…

Gülüş tasarımında diş etlerinin simetrisi, gerektiği kadar görünmesi, uygulama yapılan birey için önem teşkil eder. Güldüğümüz zaman diş ve dişetinin birleşim sınırı görünmemelidir. Olması gerekenden daha fazla dişetinin görünmesi birey için estetik değildir. Bu sorun basit bir cerrahi işlem ile kolaylıkla düzeltilebilir. Günümüzde lazer destekli olarak yapılan bu işlemler hem kanamasız hem de ağrısız olması sebebiyle hastaya büyük bir konfor da sağlamaktadır.

Gülüş Tasarımında Botoks ve Dolgunun Önemi (Tüm Yüz Estetiği)

Zamanla, yaş ilerledikçe dişlerdeki aşınma nedeniyle, çene ucu ve burun arasındaki mesafe (dikey boyut) azalır, burun kenarından aşağıya inen gülme çizgileri (nazolabial bölgeler) belirginleşir, yer çekiminin etkisiyle yanaklar aşağı doğru iner.

Dişler estetik laminalarla, beyazlatma tedavileri ile daha güzel yapılabilirken, yüzü bir bütün olarak değerlendirmek gerektiği için yenilenmiş pırıl pırıl bir gülümseme ile birlikte çevre dokuların da desteklenmesi tedaviyi tam bir sonuca ulaştırır. Amaç; yeni bir yüz oluşturmaktan ziyade, doku kaybını tamamlamaktır.

13

Dudaklardaki doku kaybı, belirginleşen gülme çizgileri, elmacık kemik ve yanaklarda oluşan çökmeler dermal dolgu maddeleri ile doldurulurken, göz çevresi ve alında oluşan mimik çizgileri belirginleşmesin diye botoks uygulamasından yararlanılır. Bu şekilde yüzü bir bütün olarak değerlendirerek tedavi tamamlanır. Tüm bu işlemler de sonuç itibari ile 3 boyutlu bir gülüş tasarımını oluşturur.

Diş Eksikliğinde İmplant ile Estetik Gülüş

Düzenli bir diş dizilimi olan bireyde sorun yalnızca görünen bir bölgedeki diş eksikliği ise buna en güzel çözüm dental implantlardır. Diğer dişlere herhangi bir müdahale yapılmadan kayba uğrayan dişli bölgedeki kemiğimiz korunmuş olur. Tüm bunların hepsi de beraberinde hastaya estetik bir gülüş sağlar. Çoklu diş eksikliklerinde ise implant sayısı arttırılarak, hastaya, üzerine yapılacak hareketli veya sabit protez seçeneği sunulur. Hastanın yüzüne en iyi şekilde uyumlandırılan hareketli veya sabit protez seçeneği de kişinin yüzünü güldürecek sonuçlar doğurur.


HAZİRAN 2015

DİŞ DOSTUNDAN HABERLER

Blog yazarı anneler Diş Dostu Klinik’te buluştu... Diş Dostu Derneği özellikle ebeveynleri birçok konuda bilgilendiren, takipçileri tarafından ilgiyle okunan 20 blog yazarını Diş Dostu Klinik’lerden birinde ağırladı. 20 Mayıs tarihinde gerçekleşen etkinlikte Dr. Ilgaz Özer kliniğini ziyaretçilere açtı.

G

ün geçtikçe sayısı artan Diş Dostu kliniklerdeki diş hekimlerinin ortak vizyonu, hastalarına en iyi hizmeti vermek. Bu klinikler sadece tedavi anlayışı ile değil, hastalarının dişlerini

çürük oluşmadan koruma altına almak ve koruyucu bakım bilincinin yayılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Diş Dostu logosu, üzerinde bulunduğu gıda ürünlerinin bilimsel testlerden

14

geçmiş olduğunu ve ağız-diş sağlığına zarar vermediğini ifade ediyor. Bu logo Türkiye’de ilk defa hijyen ve sterilizasyon konusunda denetlenmiş ağız ve diş sağlığı hizmeti veren klinik ve muayenehanelerde de kullanılmaya


“Diş Dostu onaylı klinikler, çocuğunuzun dişlerini bebeklikten itibaren fissür örtücü ve flor uygulaması gibi yöntemlerle koruma altına alırlar.” başlandı. Diş Dostu logosunu gördüğünüz klinikler hizmetlerinde en üst düzeyde kaliteyi hedefler ve periyodik olarak denetlenir.

Koruyucu bakımın önemi vurgulandı

Pek çok blog yazarının katıldığı etkinliğin amacı ziyaretçilere ve onların yoluyla tüm annelere koruyucu bakımın ağız ve diş sağlığındaki önemini vurgulamaktı. Diş çürüklerini önlemenin mümkün olduğunun anlatıldığı etkinlikte Diş Dostu’nun bebeklikten itibaren edinilebilecek bir yaşam tarzı olduğu ve Diş Dostu klinikler sayesinde ağız ve diş sağlığı bakımının çocuklar için bir yaşam tarzı haline getirilebileceği konusunda bilgiler verildi. Pedodontist Sezin Kürel, blogger annelerin çocukların ağız ve diş sağlığı bakımı konusunda bilgilendirdi: “Diş Dostu onaylı klinikler, çocuğunuzun dişlerini bebeklikten itibaren fissür örtücü ve flor uygulaması gibi yöntemlerle koruma altına alırlar. Süt dişleri, daimi dişlere, sürmeleri gerektikleri yön konusunda önderlik ederler ve bu dişlerin bakımı çocuğun gelecekteki ağız ve diş sağlığı açısından son derece önemlidir. Fissür örtücü dişlerin çiğneme yüzeylerini örten ve dişleri çürüğe karşı koruyan akıcı kıvamda bir dolgu maddesidir. Yapılan araştırmalar diş çürüklerinin %90’ının dişlerin çiğneme yüzeylerinde bulunan küçük, derin ve dar girintilerden başladığını göstermektedir. Fissür örtücü uygulamasına en çok ihtiyaç görülen dişler 6 yaş dişleri yani birinci büyük azı dişleridir. Süt dişleri de dahil olmak üzere çiğneme yüzeyinde derin oluklar bulunan her diş fissür örtücü ile korunabilmektedir. Flor, diş yapısını kuvvetlendiren ve ağızdaki çürük yapan bakterilerin sayısını azaltan, jel ve vernik gibi farklı formları olan bir bileşiktir. Flor diş çürüklerini önlemede kullanıldığı gibi mevcut çürüklerin ilerleyişini yavaşlatmak için de uygulanmaktadır. Lokal uygulanan flor, sadece dişler üzerine etkide bulu-

narak çocuğun genel sağlığına olumsuz etkide bulunmayacaktır.” Etkinliğin sonunda katılımcılar gerek bloglarında gerekse sosyal medyada paylaşmak üzere katılımcılar diş hekimine birçok soru sordu. Böylece binlerce anne çocuklarının ağız ve diş sağlığı bakımı konusunda bilgilendirilmiş oldu.

Ekonomik koruyucu bakım paketi

Gelecek eğitim ve öğretim döneminden itibaren, Diş Dostu kliniklerde, Diş Dostu Derneği tarafından hazırlanılmış ekonomik koruyucu bakım paketleri hizmeti verilecektir. Koruyucu bakım paketleri 2 yaşından başlamak üzere yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir. Paketler ile çocukların ve yetişkinlerin ağız ve diş sağlığını, senede iki kez muayene ederek takip etmek ve koruyucu uygulamalar ile koruma altına almak amaçlanmaktadır. Kişi kendisi veya çocuğu için Diş Dostu kliniklerden randevu alarak, Diş Dostu koruyucu bakım sürecine başlayabilir. Dişhekimi öncelikle, kişinin risk durumunu tespit eder ve uygulayacağı koruyucu bakımı hastaya anlatır. Diş Dostu onaylı klinikler hastanın durum takibini içeren kayıt tutarlar.

Diş Dostu onaylı klinikler, hem kendiniz hem çocuklarınız için sağlıklı ve kaliteli bir seçimdir.

15



HAZİRAN 2015

TREND SAĞLIK

Yaz Mevsiminde Nasıl Beslenmeli? Yaz geliyor nasılsa aktivitemiz artıyor, daha rahat kilo veririz diye rehavete kapılmayın. Çünkü işin rengi hiç de düşündüğünüz gibi değil. Vücudumuzda yaşamsal bir denge var; kışın hareket azalıp soğuk havalarda metabolizma hızı artarken yazın da bunun tam tersi oluyor. Metabolizma yavaşlıyor... Yazan: Diyetisyen Nesrin Eriş Vücudumuzun normal ısısını koruyabilmesi için metobolizmamız mevsimlere göre değişiklikler gösterir. Bu nedenle kış aylarında metabolizma hızı yaklaşık olarak %10 artar. Yazın ise bu artışa gerek kalmaz. Sıcak havanın etkisiyle metabolizma fazla çalışmadığı için yaz aylarında besin tüketimini de ona göre azaltmak ve dengelemek gerekir.

17


Çocukların kaybettiği enerji beslenmeyle dengelenmelidir

Besin tüketim miktarının artması veya azalması mevsimlere göre değişirken bireysel değişiklikler ve yaşlara göre de değişir. Özellikle çocuklarda yazın aktivite miktarı artar. Yazın dışarda oynama, yüzme ve diğer aktiviteler doğal olarak çocukların enerji harcamasında artışa neden olur. Yazın çocuklarda bu harcanan enerjiyi doğru besinlerle karşılamak sağlıklı ve dengeli beslenme için önemlidir.

Yazın olumsuz etkileri için önlem alın

Yalnız yaz mevsiminde aktivitenin artmasının yanında metabolizma da bazı değişiklikler meydana gelir. Havaların ısınması ile beraber yorgunluk, uyku hali, eklem ve baş ağrıları, halsizlik oluşabilir. Bu dönem özellikle atmosfer basıncındaki değişikliklere bağlı olarak mide, dolaşım problemlerinin ve mevsimsel alerjilerinin tetiklendiği bir mevsimdir. Yaz sıcaklığından en çok etkilenenler çocuklar, yaşlılar, hamileler, kalp ve şeker hastalığı olan bireylerdir. Basınç değişikliklerindense özellikle ergenlik çağındaki bireyler ve yetişkinler daha fazla etkilenir. Ama bu etkileri en aza indirebilmek mümkün. Bunun için bazı önlemler alabilirsiniz. Yazın günlerin uzamasına bağlı olarak yatış saatinizi geciktirmeyin. Geç saatte yatıp yine her zamanki iş ve okul temposuna ayak uydurmak gün içinde halsizlik, yorgunluğa neden olur.

1 2 3 4

Beslenmenizde vitamin ve mineral ağırlıklı besinlere yer verirken bunları çeşitlendirin. Yazın meyve ve sebzenin daha bol olmasının nedeninin bu mevsimde vitamin ve minerale daha çok ihtiyacımız olduğundan dolayı olabileceğini hiç düşündünüz mü? Her sabah en az 10 dakika yürüyüş yapmaya çalışın. Yazın alınan alkol miktarına dikkat edin. Alınan alkol besinlerin içindeki vitamin ve minerallerin vücudunuzda kullanımını engelleyip hiçbir işe yaramadan dışarı atılmasına neden olur. Bu da mide sorunlarını, yorgunluk ve halsizliği tetikler.

Sabah ve akşam güneşlenmek aldığınız besinlerdeki kalsiyumun kemiklerinize yerleşmesini sağlayacağı için özellikle çocuklar için çok önemlidir. Kemik gelişimi çocuklukta en iyi şekilde sağlanırsa ileriki yaşlarda faydası görülecektir.

5

Yazın fazla terleme nedeniyle sıvı kaybı çok olur. Vücutta sıvı elektrolit dengesinin bozulmaması için hem kendiniz hem de çocuklarınızın su tüketimini artırması çok önemlidir. Su tüketiminin artırılması ödemin atılması, elektrolit dengesi bozukluğuna bağlı, bulantı ve baş dönmelerini engeller. İçilen çay, kahve ve asitli içecekler vücudun sıvı ihtiyacını karşılamaz. Günlük su tüketimi yaz aylarında 2 litrenin altında olmamalıdır.

Yazın günlerin uzamasına bağlı olarak özellikle akşam oturmalarının uzaması 18.00’den sonra çerez, tatlı gibi besinlerin arka arkaya tüketilmesine neden olur. Bu tüketimi en aza indirebilmek için gündüz kesinlikle öğün atlanmamalıdır. Unutmayın, gündüz öğün atlamak, gece yemenin en büyük nedenidir.

12

6

Yazın fazla terleme ile beraber mineral kaybını yerine koyabilmek için her yaş grubunun 1 şişe soda içmesi uygundur. Yalnız unutmamak gerekir ki soda aynı zamanda midenin çabuk boşalmasına ve açlık hissinin oluşmasına neden olur. Bu nedenle günde 1 şişe soda yeterlidir.

7

Yazın içecek olarak bol sulu ayran tüketilmesi hem serinletecek, hem de fazla besin tüketiminin önüne geçmenize destek olacaktır.

Yazın rota virüslerden kaynaklanan bebek ve çocuklarda sıklıkla görülen ishallerin önlenmesi için el temizliği, besinlerde ve ortamdaki hijyen çok önemlidir. Besin zehirlenmeleri özellikle besinlerin sıcağın etkisi ile çok çabuk kontamine olmasından dolayı yazın özellikle dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çocuk ve gençleri dışarıda ve açıkta satılan yiyecekleri tüketmenin tehlikesi, zararları hakkında bilinçlendirilmesi gerekir. Yazın özellikle tüketilmesi riskli olan besinler et, yumurta, süt, balık ve bu besinleri içeren yiyeceklerdir. Bu besinlerin hijyen kurallarına ve saklama, bekletilme koşullarına uygun olmadan satın alınması sağlığı tehdit eder.

8

Sıcak havalarda özellikle çocuklarda iştahsızlık görülebilir. Bu nedenle çocukların azar azar sık sık beslenmesi, su tüketiminin artırılması gerekir. Oyuna dalıp besin tüketimini azaltan çocuklarda kilo kaybı oluşabilir.

9 10 11

Yaz aylarında taze sebze ve meyve tüketilmesi çok önemlidir. Meyveleri sıkmadan taze haliyle tüketmek vitamin kaybının önüne geçecektir. Sebzelerin kızartılması vitamin ve mineral miktarının düşmesine neden olur. Pişirme yöntemi olarak haşlama, buğulama, ızgara en ideal yöntemlerdir. Kızartmalardan özellikle yaz aylarında uzak durulması gerekir.

18

13

14

Yazın direnci artırmak, immün sistemi güçlendirmek için mevsimin sağladığı tüm besinlerden faydalanmak, taze taze tüketmek gerekir. Yaz meyve ve sebzelerini çeşitlendirerek her birinin besin içeriğini taze taze vücudumuza almalıyız.

15 16

Çocuklarınızın tüm sebze meyvelerin tadına bakması için sevebilecekleri tarifler ve düzen sağlamaya çalışın. Yazın dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da mangal partileridir. Mangalda ateşe çok yakın pişirilen etin mangal kömürüne damlayıp yeniden ete bulaşması kanserojen etki yaratır. Bu şekilde pişirilen etin zararlarını en aza indirebilmek için ızgara süresini kısaltmalısınız. Eti tam olarak çiğ değil de kısa bir süre fırında pişirdikten sonra mangalda pişirebilirsiniz. Kömürün ateşinin alev alev gözüktüğü sürenin geçmesini beklemelisiniz. Az yağlı etlerin mangalda pişirilmesi ateş üzerine yağın damlamasını en aza indirecektir. Asla yanık ve kararmış et tüketmeyin. Odun ateşi kullanın. Daha kısa sürede pişebilen kebap, şiş gibi etleri kullanın. Pişirdiğiniz etleri mangaldan 15 cm uzakta tutarak pişirin.

17



HAZİRAN 2015

YAŞAMA AÇILAN PENCERE

Bu Yazın Kaçış Planları... Yaz geldi... Gündüzleri pırıl pırıl güneş, akşamların tatlı esintisi aklımızı çelmeye başladı. Tatil hayalleriyle uyanıp, gün içinde tatilde nerelere gitsek diye göz ucuyla internette dolandığınızı biliyoruz! Yıllık tatil planınızı bilemeyiz ama hafta sonları yapacağınız ufak kaçamaklarınız için bizim söyleyeceklerimiz var! Tüm yıl çalıştınız tatil hakkınız. Tüm yılın yorgunluğunu tek bir tatilde çıkarmak yerine arada yapacağınız küçük kaçamaklarla ya da farklı aktivitelerle yazın keyfini doyasıya yaşamak mümkün. Hem böylece daha iyi dinlenmiş, stresten uzaklaşmış, rutinden kurtulmuş olacaksınız, hem de mental olarak rahatlamış hissedeceksiniz.

Günü birlik kaçamak için

İstanbul’dan yaklaşık 2 saat uzaklıkta bulunan Sapanca şehirden kaçıp kafa dinlemek isteyenler için birebir. Gölün çevresinde yürüyüş yapmak, kıyıya oturup güneşin altın kemiklerinizi ısıtmak ve sessizliği dinlemek tüm yorgunluğunuzu atmanıza yetecek. Bu kadar huzur bana fazla diyorsanız da farklı aktivitelerle tatilinize biraz hareket katabilirsiniz. ATV Safari ile çevreyi keşfedebilir, kartingle heyecan yaşayabilirsiniz. Daha sakin bir aktivite istiyorsanız da kano veya deniz bisikletiyle göl üzerinde keyif yapabilirsiniz.

20


Paintball

Hafta sonunuza biraz aksiyon katmak, adrenalin yaşamak ayrıca yaşamsal becerilerinizi test etmek istiyorsanız size paintballu öneriyoruz. Çünkü paintball hem sosyal yaşamınız için hem de iş yaşamınız için motivasyon sağlayan bir spor diyebiliriz. İki takımın çeşitli senaryolarla birbirlerini tabancalardan fırlatılan içi suda çözünür boya dolu jelatin kapsüllerle vurarak oynadıkları bu oyun, ekip kurmak, lider olmak, takımla hareket etmek, rakibe göre karar vermek gibi özelliklerinizi keşfetmenizi sağlayacak. Ayrıca bireysel karar alma, hızlı karar verme gibi özellikleriniz için iyi bir antrenman olacaktır.

Ata binme keyfini yaşayın

Hem ruhunuzu hem de bedeninizi dinlendirmek istiyorsanız ata binmek mutlaka bir hafta sonu yapacağınız aktivitelerden biri olmalı. Çünkü ata binmek vücuttaki tüm kasları çalıştıran bir spor; aynı zamanda sırtınızı dik tutmanızı sağlayarak duruşunuzun düzelmesine de yardımcı oluyor. Ama en önemlisi büyük bir hayvanın üzerinde kontrol yeteneğinizin olması, özgüveninizi tazeliyor, günlük yaşamınızdaki zorluklara karşı da mücadele etme yeteneğinizi güçlendiriyor. Eğer biniciliğe devam etmek isterseniz iyi bir eğitmen bu sporun olmazsa olmazı. Ayrıca eğitim alacağınız yerin geniş bir arazide olduğuna da emin olun.

Orman, çadır ve kamp!

Çocukluk hayaliniz... Evde çarşaflardan çadırlar yapıp içinde kendi dünyalarınızı yarattığınız oyun gerçeğe dönüşebilir. Doğayla iç içe “ruh arındırma” tatili arıyorsanız çadır kampı tam size göre. Kamplar özellikle hafta sonuna uygun olarak 2 günlük programlar şeklinde hazırlanıyor. Daha önce tecrübeniz varsa arabanıza çadırınızı atıp bir kamp alanı bulup kendi kampınızı kurabilirsiniz ama bunu ilk kez deneyecekseniz bu organizasyonu yapan turlarla iletişime geçmekte fayda var. Özellikle İstanbul’a yakınlığı avantaj olan Yedigöller Milli Parkın’da yapılan kamplar kişisel tarihinize farklı bir deneyim olarak kazınacaktır.

21


Macera, heyecan, adrenalin... Hepsi bu tatilde!

Rafting, trekking, canyoning, okçuluk, kayaking, high rope... Nasıl bir macera, nasıl bir adrenalin arıyorsunuz? Size özel programlanan, hatta sadece 2 günlük katılabileceğiniz geziler rutinden kurtulmak, unutamayacağınız bir hafta sonu tatili geçirmek için şahane bir seçim olabilir. Konaklamanın aktivitelerin de yapıldığı Köprülü Kanyon Milli Parkı içinde planlanan tatil programı, kişiye özel macera tatili konseptinde planlanıyor. Siz nasıl bir aktivite istediğinizi belirleyebiliyorsunuz. Ayrıca bu planlama mevsim şartlarına ve kampa katılacak kişi sayısına göre de belirleniyor. İsterseniz nehir kenarında çadırda konaklayıp, enfes doğa manzarası eşliğinde trekking yapabilir, nehrin coşkulu sularında rafting heyecanı yaşayabilirsiniz. Ve bunların hepsini tek bir tatilde yapabilirsiniz. “Hayatıma biraz heyecan katmalıyım diyorsanız” durmayın, heyecan ve adrenaline doğru yola çıkın!

Ekolojik bir geziye ne dersiniz?

Şehir yaşamından sıkıldığınızı biliyoruz, ama onsuz yaşayamayacağınızı da biliyoruz. Bunun için yapmanız gereken belli dönemlerde doğa sığınmak. Bu kaçamaklar için uzun süreli ekolojik tatil seçeneğiniz olduğu gibi yakın yerlerde hafta sonları gidebileceğiniz organik tarım çiftliklerinin içinde bulunduğu konaklayabileceğiniz oteller, çiftlik evleri de mevcut. Bu çiftliklere gidip organik yetişen meyve sebzeleri yiyebileceğiniz gibi çiftliklerde çalışıma şansınız da olabiliyor. Bunun karşılığında konaklama ücreti ödemiyorsunuz. En son ne zaman toprağı kazıp bir bitki ektiniz ya da bahçeden tazecik sebzenizi alıp pişirdiniz? Hatırlamıyor musunuz? O zaman bu kaçamak fikrini ajandanıza bir yere mutlaka not edin.

Bu tatil midenizi şenlendirecek

2 günlüğüne lezzetin peşinden gider misiniz? Konu Anadolu lezzetleriyse kimsenin hayır diyemeyeceğini biliyoruz. Canınız baklava mı çekti neden gidip yerinde yemeyesiniz ki? Şanslısınız ki artık bunu profesyonel olarak yapan organizasyonlar mevcut. Özellikle Urfa, Antep, Van, Antakya, Kapadokya illerine yapılan geziler, tam hafta sonu için... Hem bölgenin tarihi kültürel dokusunu görüp hem de yöresel lezzetlerini tattığınız bir seyahatin hayalini kurmak bile iştahınızı kabarttı, ağzınızı sulandırdı değil mi? O halde hemen midelerinizi şenlendirecek bu tatili planlamaya başlayın!

Ruhunuzu yenilemek isterseniz...

Zaten şehrin ve çalışma hayatının stresinden yoruldum, 2 günlüğüne kaçamak yapacaksam ruhumu dinlendirmeliyim diyorsanız, yoga kampına ne dersiniz? Genelde yaz aylarında yoga ve meditasyon yapanların bir araya gelerek birkaç günlüğüne kendilerini dış dünyaya kapatıp, günün büyük kısmını yoga yaparak geçirdikleri bir kamptan bahsediyoruz. Kamp boyunca yoga konusunda uzman eğitmenler ve yoga sevenlerle beraber vakit geçirerek yogayla ilgili kendinizi geliştirebilir, keyifli birkaç gün geçirebilirsiniz. Tabii öncesinde hiç yoga yapmadıysanız bu kamplara katılmadan önce biraz pratik yapmanızı öneririz. Yogayı deneyimlemişseniz eğer birkaç günlük yoga kampının kulağa çok hoş geldiğine eminiz. Tüm kışın üzerinizde bıraktığı depresyon, stres, kaygı tortularını üzerinizden atma, kamp sonrası yenilenmiş, mis gibi berrak bir ruh ve beyinle hayatınıza kaldığınız yerden devam etme düşüncesi bile insanı heyecanlandırıyor. Bu kamplar doğayla iç içe, deniz kenarında ya da dağlarda yapıldığı için şehirden uzaklaşmak için de bir fırsat...

22



% 100 Alman Teknolojisi

Stres azaltıcı biyonik mikro yivler

BEGO Semados® RS/RSX modern dizayn • Biyonik anlamda mükemmelleştirilmiş mikro yivler • Platform Switch´li cilalı (RS-Line) veya cilasız (RSX-Line) yüzey • 3,0-5,5 mm implant çapı • Mükemmel kesim açısına sahip, kendinden kesici yiv tasarımı • www.begoturkiye.com

Partners in Progress


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.