Yeşil İnci 2

Page 1

Mayıs 2008

Yeşil Đnci

Sayı 2

Yeşil Đnci Orhaniye Đnci Narin Yerlici Đlköğretim Okulu Çevre Bülteni

Güneşi Uyandıralım Bu sayıda:

Çevresel Atıklar : Plastikler 2 Gezginci : Bozburun

2-3

Denizleri Nasıl Korumalıyız ? 3 Hikaye: Çevreci Yeliz

4

Çevremizdeki Ağaçlar : Çam 5 Kyoto Protokolü

6

Asparan Gezisi

6

Çevre Örgütleri : Tema

7

Köyümüzü Ağaçlandırıyoruz

7

Ağaç Nasıl Dikilir?

8

Doğanın Đncileri:Karatavuk

9

Çiçekçi: Nergis

9

Fotoğraf Karesi

10

Sizden Gelenler Bulmaca

11 11

Ayrıntı • Plastik atıklar hakkında öneriler. Sayfa 2’de • Nergis adı nereden geliyor? Sayfa 9’da • Çam ağacını yeniden tanıyoruz. Sayfa 5’te • Siyah güzellik: Karatavuk. Sayfa 9’da • Bulmaca. Sayfa 11’de

Sabahı sabah yapan nedir? Bizler için güzel bir günün tarifi nasıldır? Bir çoğumuzun aklına güzel bir gün tanımı içinde güneş birinci sırada gelir. Şöyle masmavi bir gökyüzü, parlayan ama yakmayan bir güneş hangimizin içini kıpırdatmaz. Hele birde kuşların cıvıltıları varsa… Ormanlar, denizler ve onların içlerinde barındırdıkları tüm canlılar, hepsi bizim için o kadar faydalı ve vazgeçilmezlerdir ki onları korumamız gerekir. Tüm bunların yanında bizleri ısıtan, bitkilere hayat veren güneş için bir koruma gerekmez. O karşılıksız para veren tefeci gibidir. Bizden tek istediği, beklide sadece değerini bilmemiz-

dir. Isıttığı sularıyla, can verdiği hayatlarla tüm bunların ötesinde ruhumuzu heyecanlandıran ışıklarıyla bizi aydınlatır. Yüzyıllardır sıkılmadan, usanmadan şaşmaz bir doğrulukla bize sabahı getirir, içimizi ısıtmaya, hatta gecelerin karanlığından bizi bir nebze olsun kurtaran Ay’a ışığını sunmaya devam eder. Güneşsiz gözlerimizin bile bir anlamı yok! Enerjisinden, ışığından, sıcaklığından faydalandığımız güneşin en azından değerini bilmek gerekir. “Gün doğmadan neler doğar” sözü o kadar umut doludur ki hep en umutsuz anlarda söylenir. Peki, ya güneş olmasaydı? Gene diyebilecek miydik?

Güneş; hayatımıza ışık veriyor!

Çevremizi korumak için milletçe hareket etmeliyiz.

Güneş olmasaydı bu fotoğraf bu kadar güzel çıkar mıydı?

Köyümüzü Geziyoruz! Okulumuza komşu köyümüzden gelen öğrenciler köyümüzü yeterince tanımıyorlardı. Bizde onlara bir sürpriz hazırlayıp gezi düzenledik. 3/A sınıfı öğrencileri ve Turgut Köyü’nden gelen öğrencilerle köyümüzü gezdik. Sadece gezmekle kalmayıp köyümüz-

deki ağaç, çiçek ve diğer otların isimlerini hazırladığımız formlara yazmalarını istedik. Sonuç ise harikaydı. Çoğu öğrencimize 1 sayfa yetmemişti bile. Hava soğuk, gezi yorucu olsa da yaşananlar içimizi ısıtmaya yetmişti.

Formları doldurmak zor. Bazen duvarları bazense direkleri sıra yerine kullandık.


Sayfa 2

Yeşil Đnci

Sayı 2

Çevresel Atıklar: Plastikler Günlerin uzayıp hiç bitmeyecek gibi olduğu günlerde kardeşimle rüzgarın esintiyle nazlı nazlı sallanan o güzel dalların altında yürümek çok hoşumuza giderdi. Tabiat ananın o güzel yuvasına girdiğimizde; sallanan, sanki bir yandan da bize gülümseyen, yeşil kollarının altında gözlerimiz kapanıyor ve adeta kendimizden geçiyorduk. Doğa o kadar masum ve güzeldi ki bizi her seferinde etkilemeyi başarıyordu . Ne yazık ki her şeyin bir Bir kez kullanılıp atılan değil tekrar tekrar kullanılabilen ürün- sonu olduğu gibi bugünün de sonu gelmişti. Güneş leri tercih etmeliyiz yüzündeki o masum ve üzgün ifade ile dağların arkasına doğru gidiyordu. Bizi büyüleyen o yeşil güEn Çok Kullanılan Plastikler zellik artık kırmızıya dönü1. Şişeler şüyordu. Bu demek oluyordu ki eve gitme vakti gel2. Naylon torbalar mişti. Gitmek bize zor geli3. Tek kullanımlık yordu çünkü her şey çok bardaklar güzeldi. Yavaş yavaş tabiat ananın kucağından ayrılırken yolun bir kenarında yer alan çimler ve rengârenk Aslı TUNCEL Burcu ÖZDEMĐR Tijen ŞENGÜL

çiçeklere dönüp dönüp bakmaktan kendimizi alamıyorduk. Bunu tamamen zıt bir görüntü oluşturan yer yer etrafa fırlatılmış çöpler, bu güzellikleri bir anda kirletiyordu adeta. Đnsanı korkutan bu olay karşısında seyirci kalamazdık. Bu nedenle de birçok kaynaktan atıklarla ilgili bilgiler araştırmaya karar verdik. Bunların arasında da en çok ilgimizi çeken plastik atıklar oldu. Çünkü gördüklerimizin çoğu plastikten yapılmıştı. Şimdi sizleri bu konuda aydınlatmak istiyoruz. Plastik, uzun yıllardır kullanılıyor ve hayatımızda bir çok kullanım alanına sahip. Ama işi bittiğinde hızla yok edilemediği için, çevre kirliliğinin artmasına sebep olmakta. Plastik atıkların kullanılmasında işte size tavsiyelerimiz! Plastik atıkları yok etmenin bir yolu plastiklerin toplanarak yakılması ise de, bu hem pahalı bir işlemdir, hem de zehirli gazların açığa çıkmasına sebep olmaktadır.

•Plastikleri yok etmekten çok düzgün kullanmalıyız. Mümkün olduğunca geri dönüşümlü plastikleri seçmeliyiz •Plastik bardak, tabak vb. şeyler yerine cam ürünler kullanıp, yıkayarak daha az atık oluştururuz •Okulumuzda ya da evimizde plastik atıkları diğerlerinden ayırarak geri dönüşümünü kolaylaştırabiliriz. •Okullarda da bu konuda çalışmalar yapılmalı, hepimizin bilgilenmesi için gerekli etkinlikler düzenlenmeli ve her zaman duyarlı olmalıyız. Plastik hakkındaki bilgileri yenilemek için sadece kaynaklardan yetinmek yeterli değildir. Biraz da görüp öğrenmek gereklidir. Bu bilgiler hafızamızda sadece bilgi olarak değil bir anlam ifade ederek kalırsa daha iyi olur. Bu yüzden öğrendiklerimizi uygulayalım ve arkadaşlarımızda anlatıp onları bilgilendirelim.

Gezginci: Yeşil Bozburun Öğretmenimiz bir yeri yeşerteTuğçe AKDENĐZ ceğimizi söylediğinde içimizde Merve YAMAN büyük bir mutluluk uyandı. Hepimiz seçilmek için adeta birbirimizle yarıştık. Yeşertilecek yer Bozburun’du. Boz burunu yeşil burun yapmak için elimizden geleni yapacaktık Bozburun’a doğru yol alırken elimizdeki kartonlara okulumuzun ismini yazdık. Bozburun’a yaklaşık yarım saatte ulaştık. Tören yaklaşık bir saat sürdü. Daha sonra ağaçlarımızı dikmek için açılmış olan yerlere gittik. Ağaçları dikerken gözüHedefimiz Bozburun’a biraz olsun yeşil müzdeki ışıltılar sevincimizi belli ediyordu. Bir annenin renk katabilmek

çocuğuna bağlandığı gibi bizde ağaca bağlanmıştık. Đçimizde annelik duygusu belirdi. Çünkü annenin çocuğuna verdiği yaşamı bizde ağaca verecektik. Bazılarımızın ilk defa kendi elleriyle diktiği bir ağacı olacaktı. Bunu anlamak hiç de zor değildi. Aynı duyguyu biz de hissediyorduk. Fidanları dikerken onları incitmemeye özen gösteriyorduk. Bildiğiniz gibi bir ağaç on iki insanın oksijenini üretir ve bu yüzden bize verdiği yararları göz önünde bulundurarak onları daha bir özenle diktik. Ağaçlar; kullandığımız kâğıttan

tutun da yaşamımızın bir parçası olan aldığımız oksijene kadar bizlere birçok şeyi sağlıyor. Ormanları korumak bizlerin elinde. Günümüzde, özellikle yaz aylarında çıkan orman yangınları hepimizi üzüyor. Đnsan nasıl üzülmez ki: Bir düşünün, kendi diktiğiniz,onu yaşama sunduğunuz, kendi ellerinizle büyüttüğünüz ağaç gözünüzün önünde kül olup gidiyor.Ne kadar acı bir durum. Bize verilen fidanları dikerken onları nasıl dikeceğimizi de öğrenmiş olduk. Ağaç dikerken yardımcı olan görevlilerin anlattıklarından aklımızda kalan-


Yeşil Đnci

Sayı 2

ları size sunmak istiyoruz. Bir gün siz ağaç diktiğiniz de bu bilgilere ihtiyacınız olacak :

Sayfa 3

* Đki ayağınızla fidan etrafını hafifçe bastırın. * Can suyu vermeyi unutmayın.

* Fidan poşetinden çıkartın * Fidanın alttan sarkan kıvrılmış köklerinin 2-3 santimini bıçakla kesin.

* Yılların geçmesini bekleyin… Not: Resimli anlatım için sayfa 8 ‘e bakın.

* Fidanı çukura yerleştirin. * Çukuru fidan toprağının seviyesine kadar toprakla doldurun.

Toprağın koynuna bıraktığımız fidana, hayat öpücüğünü can suyu ile veriyoruz.

Ağaç dikim ekibimiz iş başında Ağaç diktikten sonra parkta eğlenmek, güzel bir yemeğin üstüne tatlı yemek gibiydi.

Denizleri Nasıl Korumalıyız? Dünya yüzeyinin yaklaşık %70’ ini denizler ve sular kaplar. Deniz hem insanlar için önemli bir yere sahiptir hem de deniz canlıları için yaşam olanağı sağlar. Deniz doğal bir güzellik olarak hep hayatımızdadır.Yaz ayları kumsallarda dolaşmayı, denizin manzarasını seyretmeyi, dalgaların sesini dinlemeyi o kadar çok yaparız ki. Bunaldığımız anlarda kumsalda yürüyerek ve denizin o eşsiz manzarasına bakarak dalgaların sesini dinlerken bir anda bütün sıkıntılarımızı unuturuz. Manzaraya bakarken hayallere daldığımız anda ve dalgalarla birlikte gelen kuş seslerine kendimizi kaptırmışken, yüzen şişeler, ne olduğu belli olmayan atıklar görsek dikkatimiz dağılır, hayal kurmayı bırakırız herhalde. Bir daha belki kirli diye oraya gelmeyiz. O masmavi denizin kirlenmesini görmek hiç hoş olmasa gerek. Denizlerimiz günden güne kirlenmekte ve eski güzelliğini yitirmektedir. Denizlere çöp atılmasıyla, kanalizasyon atıklarının denize bırakılmasıyla, deniz taşıtlarının atıklarını denize bırakmasıyla ve daha birçok nedenin zamanla büyümesiyle denizlerimiz kirleniyor. Köyümüzdeki çoğu aile deniz

turizmiyle ilgileniyor, ondan para kazanıyor. Bu yüzden deniz turizmi köyümüz için önemli bir yere sahip ve bir gelir kaynağı durumunda. Göz göre göre kirletmeye devam etmekle geleceğimizi kendi ellerimizle tehlikeye atıyoruz… Denizi kirleten etmenleri şöyle sıralayabiliriz: •Televizyonlardan gördüğümüz gibi fabrikalardan gelen kanalizasyon atıklarının bırakılması •Teknelerden sızan yağ, petrol gibi atıklar •Denizlere fırlatılan her türlü plastik, kâğıt ya da metal çöpler •Kanalizasyonların arıtılmadan denizlere aktarılması Denizin kirli olmasından dolayı sudaki tüm oksijen tükendiği için suda oksijenle yaşayan zararsız bakteriler ölür. Suda yalnızca oksijensiz yaşayan hastalık yapıcı bakteriler kalır. Bu da denizdeki canlıları öldürmeye yetmektedir. Böylece canlılara yaşam olanağı sağlayan deniz artık onları yaşatmamaktadır. Deniz kirliliği en çok deniz canlılarına zarar vermektedir. Birçok balık ve deniz canlısı türü yok olmak üzere. Bu önemli sorunu yok etmek için yapılacak en önemli şey denizi sadece yüzülecek yer olarak görmemek-

tir. Denizde yüzmek çok eğlencelidir. Hatta yazın bunaldığımız zamanlarda, kendimizi denizin serin sularına bırakırız. Yaz aylarının vazgeçilmezi diyebiliriz denizde yüzmeyi. Rukiye EVCAN Bizi oldukça rahatlatır ama Yavuz ŞAHĐN sadece öyle görülmemelidir. Biz bu alışkanlığımızı değiştirmezsek çevremiz, denizimiz fazlasıyla zarar görür. O zaman da zaten denizin kirliliğinden dolayı o serin sulara kendimizi bırakmak istemeyiz. Kim kirli bir denizde yüzmek ister ki? Çözüm için en basitinden başlamalıyız: •En azından denizin dışını, kumsalları temiz tutabiliriz. Deniz kıyılarındaki çöpleri •Ama en önemlisi de bu konutoplamak kolay ama asıl kirlilik da duyarlı bir birey olmaktır. •Gemiler sürekli olarak kontrol denizin gözle görünmeyen edilmeli kısmında ! •Okullarda çevre ile ilgili dersler konulabilir.

Öneriler Kirliliği biz yaratıyoruz, en azından biraz düşünerek duyar•Fabrikaların hepsinde lı insanlara saygılı olalım, deszorunlu olarak arıtma tek verelim. Hep birlikte bu tesisleri kurulmalı sorunu çözelim. Çünkü Biz bugünün çocukları olarak te•Özellikle turistik miz bir dünya istiyoruz. Çünkü yerlerdeki lokantalar ve iş biz bugünün çocukları olarak yerleri atık sularını arıtmalı güzel bir dünyada yaşamak istiyoruz…


Sayfa 4

Yeşil Đnci

Sayı 2

Hikaye : Çevreci Yeliz Yeliz, küçük yaşında olmasına Rukiye ÇOBAN rağmen çevreyi çok seven Rukiye ERSOY birisiydi. Bu özelliği de çevre mühendisi olan çok sevdiği dayısından geçmişti. Çevrede çöp görünce hemen alıp çöp kutusuna atardı. Bir gün yolda yürüyordu. Giderken çöpler gördü. Çöpleri alabildiği kadar aldı. Ancak yakınlarda bir çöp kutusu yoktu. Çöplerin birazını cebinde birazını da yanındaki torbaya doldurdu. Neredeyse çöpleri bir saat yanında taşıdı. Çöpleri çöp kutusuna attı. Artık içi rahattı. Çöpleri atarken, yakınlarda bir Çöpler, kokusuyla çamların o adamın sigara içmekte olduğugüzel, temiz havasını da kirlet- nu gördü. Onu bir süre izledi mekteydi. ve sigara izmaritini yere attığını görünce uyarmak için yürüdüyse de bir türlü adamı uyaramadı, azarlayacağından korktu. Adam uzaklaşınca gidip izmariti söndürdü. Yeliz, yine çok sevdiği orman yolunda yürüyüşe çıkmıştı. Ancak gezerken etrafın çöp dolu olduğunu görünce canı sıkıldı. Yeliz çöplerin çevre için ne kadar büyük bir sorun olduğunu biliyordu. Çöpler, kokusuyla çamların o güzel, Beş kafadar ertesi günün heye- temiz havasını da kirletmekteydi. O, böyle güzel bir orcanıyla neşeyle evlerine gitti. manın hatta böyle güzel bir ülkenin bu şekilde kirlenmesine izin veremezdi. Yeliz gibi gençler böyle yaparsa… Yapmamalıydı. Bunun için hemen bir şeyler düşündü. Yeni fikrin verdiği heyecanla hemen en yakın arkadaşlarına gidip anlattı. Arkadaşları bunu istemediler. Hepsi bahaneler yaratıyordu: Đmdaat - O çöp bizim değil. Atanlar toplasınlar. - Çöpleri toplayamam; çünkü çok pisler. Daha bir sürü bahane uydurdular. Hiçbirinin gitmek için Yeliz imdaaat diye bağırıyordu. isteği yoktu. Ama Yeliz o kadar ısrar etti ki sonunda kabul etmek zorunda kaldılar. Çünkü Yeliz söylediği hiçbir sözden dönmezdi. Çöpleri topla-

maya karar verdiler; bunun için malzeme gerekiyordu. Malzemeleri kararlaştırmak için o gece beş kafadar Yeliz’lerin bahçede toplandı. Hava o kadar aydınlıktı ki sanki doğa ana ve ay onlara yardım ediyordu. Ay günlerdir saçmadığı ışığı onlar için saklamıştı. Hepsi ailesine Yelizlerde ders çalışacaklarını, Yeliz de arkadaşlarıyla dışarı çıkacağını söyleyecekti.Yalan söylemenin kötü bir davranış olduğunu biliyorlardı; ancak ailelerine çöp toplamaya gideceklerini söylerlerse aileleri buna izin vermeyebilirdi. Yeliz, önceden gerekli malzemelerin bir listesini çıkartmıştı. Listede çöp torbası, temizlik eldiveni gibi araçlar vardı. Bir de herkes yiyecek getirecekti. Çünkü geç kalabilirlerdi. O gün beş kafadar yataklarına erken gitti; çünkü yarın yorulacaklarını biliyorlardı. Ama uyuyamadılar. Đçlerinde korkuyla karışık bir heyecan vardı. Yarın ne olacaktı? Bilmiyorlardı. Sadece yarını bekleyeceklerdi ve göreceklerdi. O gün tan yeri ağarırken yola koyuldular. Sabah ormana vardılar. Đlk işleri çöpleri nasıl toplayacakları oldu. Đki grup olacaklardı. Birinci grupta Yeliz ve Tarık; ikinci grupta ise Seda, Ekin ve Murat olacaktı. Toplayacakları çöpleri geri dönüştürmek için de cam, plastik, kâğıt olarak ayıracaklardı. Bunları ayarladıktan sonra iki grup çok uzaklaşmamak şartıyla iki tarafa ayrıldılar. Bu işlerini daha da kolaylaştıracaktı. Yeliz ve Tarık’ın gittiği yerde çok çöp vardı. Çünkü orası bir piknik alanıydı. Gelen ziyaretçiler yedikleri, içtikleri yiyeceklerin çöplerini buraya atıyorlardı. Attıkları çöp yetmiyormuş gibi birkaç sene önce söndürmeden attıkları mangal kömürü yangın çıkartmıştı. Neyse ki oradan geçen iki köylü yangını büyümeden söndürmüştü. Söndürmüştü söndürmesine ama yine de

orman bu yangından zarar görmüştü. Sadece orman değil, bunun yanında hayvanlarda zarar görmüştü. Yeliz yangından birkaç gün sonra ormana gittiği zaman yanmış birkaç hayvan görmüştü. Buna çok üzülse de elinden hiçbir şey gelmemişti. Tarık ve arkadaşları çöplerin çokluğunu gördükçe ne kadar büyük bir yanlıştan döndüklerinin farkına varıyorlardı.Atılan çöpleri topladıklarında o kadar çöp çıktı ki onları taşıyamadılar. Taşıyamadıkları için de torbaları orada bıraktılar. Vakit öğleyi geçti. Đki grupta acıkmıştı. Birbirlerini bulmaları gerekiyordu. Bunun için bağırarak ormanın içinde ilerlediler. Beş dakika sonra birbirlerini bulduklarında, yorgunlukla oldukları yere oturdular. Yemek yiyecek halleri bile yoktu. Birkaç saat dinlendiler, yemeklerini yediler. Kalkmak istemedikleri halde kalkmak zorunda kaldılar. Çünkü saat ilerliyordu. Hepsi yorgun ve bitkindi. Yine grup halinde ayrıldılar. Birkaç saat sonra burada buluşacaklardı. Hepsi çöpleri toplayabildikleri kadar topladılar. Saatler geçiyordu. Hepsi bir an önce evlerine dönmek istiyordu.Yine buluşacakları yere dönmek için yola çıktılar. Seda, Ekin ve Murat toplanacakları yere gelmesine rağmen Yeliz ve Tarık hâlâ oraya gelmemişti. Arkadaşları onları merak ediyordu. Ama ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Çünkü onların nereye gittiğini bilmiyorlardı. Bilseler ne yapabilirlerdi ki… Eğer arkadaşlarının başına bir iş gelmemiş olsaydı şu ana kadar gelirlerdi. Biraz daha beklemeyi düşündüler. Yarım saat kadar beklediler. Ama gelen giden olmayınca arkadaşlarını aramaya karar verdiler. Yarım saat yürümüşlerdi ki bir ses işittiler. Bu ses yakından geliyordu ve Yeliz’in sesiydi. “Đmdaaaaatt!!!” diye bağırıyordu….. Devamı gelecek sayıda...


Yeşil Đnci

Sayı 2

Sayfa 5

Çevremizdeki Ağaçlar : Çam Her yılbaşı olduğu gibi bu yılbaşında eğlence düzenlemiştik. Aile bireylerinin hepsi büyük bir mutluluk içinde eğleniyorlardı. Bende çok mutluydum. Kardeşim Aslı çok sevinçli bir şekilde dans etmek istiyor bende duramayıp onunla dans ediyordum. Birden televizyonda geri sayım başladı ve bizde saymaya başladık.10 saniye sonra 2007'ye girmiştik! Aslı ve ben sevgiyle kucaklaştık. Akşam yatarken Aslı ile geçen senelerde neler olduğunu ve neler yaptığımızı hatırladık ve ikimizin de belleğinden silinmeyen bir anımız vardı:"Bir gün sabah okuldaydık. Öğret-

menler odasına, öğretmenimize bir şey sormak için gitmiştik. Birden masanın üstünde çok güzel süslenmiş, parıl parıl parıldayan bir ağaç gördük ve ikimizin de gözü o ağaçta kalmıştı. Öğretmenimiz anlayarak bizi sınıfa gönderdi. Daha sonra da öğretmenimiz geldi. Hiçbir şey olmamış gibi ders işledik. Bir süre sonra zil çaldı ve herkes birbirine iyi yıllar dileyerek ayrıldı. Yolda giderken bile aklımız o yılbaşı ağacındaydı. Eve geldiğimizde çok mutlu olduğumuz bir olayla karşılaştık. Masanın üstünde bir çam ağacı vardı ve okuldaki gibi çok güzel süslenmiş,

parıl parıl parlıyordu. Üstünde bir not bulmuştuk. Notta aynen şöyle yazıyordu:"Benim biricik, çalışkan öğrencilerime! Sizi çok seven öğretmeniniz!"Bu notu okuyunca Aslı ile sarılıp ağlamaya başlamıştık."Đşte böyle... Ama şimdi hiçbir yılbaşında çam ağacı almıyoruz. Çünkü onların tabiata verdiği güzellik, bize verdiği bol oksijen ve hayvanlara verdiği barınak şansı bizim onları yok etmemizi engelliyor! Đşte bu güzel anımızın hatırına, bu sayımızda sizlere ormanlarımızın olmazsa olmazı çam ağacını tanıtacağız.

Melek ÇALIK Sevgi ÇETĐN

Ayrıntı •Çamların yaprakları dikenlidir ve kışın bile dökülmezler. •Ülkemizde en çok çam ağacı bulunur. •Ülkemizde çam ağacı kesmek yasaktır ve cezası vardır •……………………..? •……………………..?

Kullanım KullanımAlanları Alan-

ları

Özellikleri

•Tıpta ilaç yapımında

*Püsküle benzer demetleri vardır.

*Tohumlar rüzgarın etkisi ile çevreye dağılır.

Çam Ağacı Türleri 1.

Karaçam

*2-3 yıl kadar yeşil kaldıktan sonra kuruyup dökülür.

*Bazı türlerinde ise kozalaklar çürüyerek, yanarak yada hayvanlarca açılır.

2.

Kızılçam

3.

Sarıçam

*Çamların 100 kadar türü vardır. Ancak bu türler çeşitli yerlerde üremektedir.

4.

Fıstık Çamı

*Đğne gibi ince uzun yaprakları vardır. *Kozalakları ile tanınır. *Bitkinin üremesini kozalaklar sağlar. *Tohumların olgunlaşması 2 ya da 3 yıl sürer.

*Çam çok dayanıklı bir bitkidir.

Yukarıdakiler en bilinen türleri olup farklı bir çok türleri de bulunmaktadır

•Sobalarımızda ısınma amacıyla • Mobilya ve ağaç işlerinde . •Kağıt-kalem yapımında •…………………? •………………….? Boş bırakılan yerleri siz doldurun

Resimler

Kozalak

Yaprak

Resim : Defne Yüksel


Sayfa 6

Yeşil Đnci

Sayı 2

Nedir Şu Kyoto Protokolü? Đbrahim ŞAHĐN Müşerref EVCAN Ceylan EVCAN

Dünyamız sera gazları etkisinde ve giderek ısınmakta...

Kyoto Japonya’ da bulunan bir şehrin ismidir. Aynı Đstanbul, Ankara, Đzmir gibi bir şehirdir. Protokol ise profesörlerin tartıştığı konu sonucunda bir sonuca varıldığında imzalanan bir belgedir. Yani bir çeşit anlaşmadır. Kyoto Protokolü ise sera etkisi yaratan gazlarını kısmak üzere sanayileşmiş ülkeler arasında imzalanan ve 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlülüğe giren, küresel ısınmaya karşı çözüm öneren bir belgedir.

Sera gazını sizlere şöyle anlatabiliriz. Kışın yetişmeyen meyvelerinizi ve sebzelerinizi yetiştirdiğimiz seralar vardır. Onların içi çok sıcak olur. Hiç onların içine girdiniz mi? Eğer onun içine girerseniz sıcaktan duramazsınız. Çünkü içeri giren güneş ışığı dışarı çıkamaz. Isı içeride kalır. Sera gazlarını da dünyanın üzerini örten bir naylona benzetebiliriz. Dünyamızın içine giren ışınlar sera gazlarının oluşturduğu katmandan (seradaki naylon gibi) tekrar dışarı çıkamaz.

Đçersi aynı seralardaki gibi normalden çok daha sıcak olur. Böylece dünyamız olduğundan fazla ısınır. Bu sonuçlar doğrultusunda kutuplardaki buzlar erimektedir. Eğer önlem alınmazsa birçok şehir sular altında kalacaktır. Kyoto Protokolünü imzalayan devletler arasında henüz Türkiye yoktur. Umarız en kısa zamanda Kyoto Protokolü’ nü imzalayan devletler arasında bizde yer alırız...

Gezginci :Asparan Doğa Yürüyüşü Çağrı KĐRT Sibel KILIÇ

Yürüyüşün üstüne yakar top oynayarak eğlenmek, üzerimizdeki tüm sıkıntıyı atmak için bire bir.

Derslerden başımızı kaldıramıyorduk. Ardı ardına gelen yazılılardan sonra çok yorgun düştük. Birde küresel ısınmadan dolayı sıcaklaşan havalar yüzünden bunalıyorduk. Ama sonradan gelen bir haber bizi çok sevindirdi. Bu haber Asparan doğa yürüyüşü ve sonrasında piknik yapılacağıydı. Sonunda azda olsa eğlenecek hem de doğayla buluşarak sınavların baskısını üzerimizden atabilecektik. Asparan’a öğleye yakın saatlerde gittik. Dolmuşta şarkılar söyleyip camdan etrafımızı saran ağaçların güzel manzarasını izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadan yürüyüşün başlayacağı noktaya vardık. Asparan’a vardığımızda ilk dikkatimi çeken şey çimenlerin arasındaki restoran ve etrafında bulunan bir sürü arabaydı. Aklıma gelen şey ise insanların bu kadar arabayla gelmesine ne gerek vardı. Çünkü gelenler toplu taşıma araçları ile gelselerdi daha az

yakıt harcarlar çevreye de daha az zarar verirlerdi. Etraf çok güzeldi. Ağaçlar, çimenler ve yer yer çalılıklar vardı. Dolmuştan iner inmez hemen yürüyüşe başladık. Bir tepeye doğru yürüyorduk. Önümüze dere çıkınca karşıya geçemedik. Đnsan doğa karşısında ne kadar da aciz. Orada bulunan bir traktör bizi karşıya geçirdi. Hepimiz için daha sonra hatırlanacak güzel bir anı oldu bu. Yürürken kaplumbağalara bile rastladık. Etrafımız saran kuş sesleriyle birlikte şarkılar söylüyorduk. Kuşlar değil de sanki biz onlara eşlik ediyorduk. Yürüdüğümüz yolda çöplerin atıldığı bir yer vardı. Bu çöpler sorumsuzca atılmıştı. Yeşilliklerin güzelliği arasından hemen fark ediliyordu Havanın sıcak olmasından dolayı daha fazla ilerlemeden geri döndük. Dönüş yolunda arkadaşlarımız ellerinde tabelalarla “Orman hayat, hayat ormandır” diye slogan attılar. Bizi dinleyenlere böylelikle

mesajımızı da vermiş olduk. Piknik yapmak için gölgelik bir araziye gittik. Gittiğimiz yer otluk ve iki, üç tane çok büyük ağaç bulunuyordu. Yemek yemek için bir ağacın gölgesine oturduk. Đşte, ağaç dikmenin yararlarından biri de bu. Diktiğin ağaç büyüyünce onun gölgesinde oturup güzel vakit geçirmek ve en güzel şey ise orada bir ağacın olduğunu söylemek. Yemekten sonra 23 saat oyun oynadık. Tüm sınavların ve ödevlerin yorgunluğu koşup eğlendikçe üzerimizden akıp gitti. Dönerken ise geride hiçbir çöpümüzü bırakmamıştık.

Caddeden karşıya geçmekten çok daha güzeldi !


Yeşil Đnci

Sayı 2

Sayfa 7

Çevre Örgütleri: TEMA TEMA ( Türkiye Erozyonla Mücadele Ve AğaçlandırRukiye ÇOBAN ma Vakfı ) Vakfı; 11 Eylül Büşra TAŞHAN 1992’de kurulmuştur. TEMA Vakfının temel amacı sahip olduğumuz doğa güzellikleri korumaktır. Ayrıca erozyonu önlemek, ağaç ve orman sevgisini insanlara kazandırmak için büyük bir çaba içerisindedir. Türkiye’nin beklide en bilinen çevre kuruluşudur. Đnsanların ormanlara, ağaç-

lara ve özelliklede erozyona olan duyarlılıklarını arttırmayı başarmıştır. TEMA’ nın en büyük mücadelesi “erozyon”dur. Erozyon, toprağın zamanla başka yerlere sürüklenmesidir. Bunun başlıca nedeni ise ağaçlandırmanın az olmasıdır. Erozyon sebebiyle bir çok insanda toprak altında kalarak hayatını kaybedebilir. Diktiğimiz ağaçlar, kökleriyle toprağı sım sıkı tuttuğu için erozyonu

da önlemektedir. TEMA vakfı bunun bilinciyle bir çok ağaçlandırma çalışması yapmıştır. TEMA Vakfı bizim yaptığımız yardımlarla görevine devam etmektedir. Bizde onlara yardım ederek Türkiye ‘nin çöl olmasına dur diyebiliriz. Dikilecek ağaçlarla bekli bir gün bizim ya da tanıdıklarımızın hayatları kurtulacak beklide farkında olmadan gölgelerinde dinleneceğiz..

Köyümüzü Ağaçlandırıyoruz ! Recep ÖZER Mevlüt ÖZER

Bozburun’ u yeşil burun haline getirdikten sonra sıra köyümüzü ağaçlandırmaya geldi. Bunun için denize bakan ve köyümüzde çıkan

orman yangını sırasında evlatsız kalan bir tepeyi seçtik. Böylece “servi” ağaçlarından oluşan küçük bir ormanımız oldu. Tabi ki sadece dikip

Önce nasıl ağaç dikileceğini ve “servi” ağacının özelliklerini dikkatlice dinledik, sonra hemen işe koyulduk.

bırakmadık. Zaman zaman gelip sulayarak ziyaret etmeyi de unutmadık . Đşte size fotoğraflar...

Hepimizin ağaçlara yardım elini uzatması gerekli.


Sayfa 8

Yeşil Đnci

Sayı 2

Ağaç Nasıl Dikilir? Ağaç dikmek her ne kadar zor olmasa da bilmeyenleri düşünerek resimli olarak anlatıyoruz. Umarız Ayten Eren okuyunca ağaç dikmek istersiniz.


Yeşil Đnci

Sayı 2

Sayfa 9

Doğanın Đncileri : Karatavuk Kenan ÇOBAN Yakup KAYA

Resim : Cemre Yavuz

Karatavuk siyah tüylü, turuncu ya da sarı gagalı bir kuş türüdür. Simsiyah olduğu içinde insanlar tarafından hemen fark edilmektedir. Masum güzelliğinin yanında tüyleri güneşin ışıkları sayesinde pırıl pırıl parlayarak güzelliğine güzellik katar. Köyümüzde karatavuk av yönünden çok sevilmektedir. Karatavuk çevremize kasım ve aralık aylarında gelir ve karatavuğun etini ya da avını seven kişilerde bir telaş başlar. Karatavuklar ilk geldiklerinde zayıf, ince ve yağsız olurlar. Bu yüzden önce

yüksek bölgelere çıkarak orada beslenirler. Ama havalar ocak ayında iyice soğumaya başlayınca yüksek bölgelerde yiyecek biter ve alçak kesimlere doğru inmeye başlarlar. Yüksek kesimlerde havalar soğuyuncaya kadar iyice beslendiklerinden tombullaşırlar ve alçak kesimlere inince, eti güzel olduğu için insanlar onları avlamaya başlarlar. Karatavuklar alçak kesimlerde mersin ve sarmaşık denilen bitkilerle beslenirler. Đnsanlarda avlanırken karatavuğun bu bitkileri yemesini beklerler. Bu

güzel kuşlar bahar gelince yumurtlamaya başlayıp zayıflarlar ve etlerinin tadı bozulmaya başlar. Đnsanlar avlanırken israfa kaçmamaya dikkat etmelidirler. Eğer israf ve fazla avlanma yapılırsa bir canlının canını gereksiz yere almış oluruz. Onun için avı bilinçli bir şekilde yapmalıyız. Şirinlikleriyle köyümüze güzellik katan bu göçmen kuşları her yıl görmek için avcıların denetlenip sınırlı sayıda avlamalarına izin verilmeli. Yoksa sonsuza kadar göçüp gidecekler...

Kar saflığında simsiyah bir güzellik

Çiçekçi : Nergis Aslı TUNCEL Tijen ŞENGÜL

Dergimizin ikinci sayısında yine sizlerle birlikteyiz. Artık her sayımızda size bir çiçekten söz edeceğiz. Bu sayımızda köyümüzde bol bulunan, hem de çok sevdiğimiz nergis çiçeğini ele alacağız. Nergis çiçekleri kokusuyla bize kış mevsimini hatırlatıyor. Çünkü nergis bir kış çiçeğidir.

Nergis; yeşil saplı soğanlı bir bitkidir. Soğuğa, fırtınaya karşı çok dayanıklıdır. Gövdesinin üstünde beyaz, kemik, sarı, turuncu, pembe renkte olabilen yaprakları vardır ve en Portakal Nergisi güzeli de yapraklarının üstünde demet şeklinde görünen Nergisin adı Đngilizceden gelir. Narcissus ismi mitolojik bir öykü- renk renk tohumlarıdır. Suden gelmektedir ve kendini beğen- yun ve ağaçların bol olduğu yerlerde yetişir. Kışın da mis miş anlamındadır. Belki de bu gibi kokan şahane bir çiçekçiçekler kendi güzelliklerini fark tir. Hatta onu ilk elimize ettikleri için bu anlamı taşır. aldığımızda dünyada ne kadar güzel bitkilerin olduğunu düşünürüz. Kokusunu içimize çektiğimizde kendimizden geçer, masallar da okuduğumuz Alice Harikalar Diyarına gitmiş de oranın büyülü havasını soluyoruz gibi gelir. Nergisin kokusu kadar onun o masum ve saf güzelliğini de Deli Nergis / Yaban Nergisi

yabana atmamak gerekir. Kokusu ile insanları büyülediği gibi görüntüsünün de büyük bir yeri vardır güzelliğinde. Tabiat ananın her evladı gibi nergisler de doğayı özenle süslemeyi; doğaya yakışır bir evlat olmayı başarmışlardır. Tabi nergisler yaşamlarını tek bir tür olarak sürdürmüyorlar, birçok kardeşleri akrabaları var. 43 kadar farklı türü olan nergislerin anavatanı, ismini aldığı Narcissus Đzmir Mordoğan’da yaşadığı için burası kabul edilir. Bu bitkilerde sap 20-80 cm kadar yükselebilmektedir.Kusturucu, ishal verici, yatıştırıcı ve ateş düşürücü etkilere sahip olduğu için ilaç olarak da kullanır. Nergisler parfüm ve kozmetik sanayisinde de çok önemlidir. Çiçeklerinden elde edilen uçucu yağ çok pahalı doğal bir parfüm ham maddesini oluşturmaktadır. Ama onun saf kokusu çok daha güzeldir. Tabiat ananın mis kokulu evlatlarından olan nergisler saf ve muhteşem görüntüleriyle insanların ilgisini çekiyor. . Bizim nasıl ailemiz bir yerimi-

ze zarar gelmesini istemiyorsa tabiat ana da çocuklarına zarar gelmesini istemez. Belki de anlatacak bir ağızları yok ama bizim bunları anlamamız gerekiyor. Bu yüzden onları koruyup değer verelim. Gerekmedikçe koparmayalım… Narcissus ‘un Hikayesi Narcissus isimli genç, sadece kendi sesi tekrar edildikçe yaşayan Eko isimli bir periye aşık olur. Bu ilişki onaylanmaz ve ona periye değil, kendine aşık olma cezası verilir. Bir su birikintisinde kendini görür, kendine aşık olup aşktan ve açlıktan acı çekerek ölür. Bedeni nergis (Narcissus) çiçeğine dönüşür.

Köyümüzde en çok gördüğümüz beyaz yapraklı ortası sarı nergisler


Sayfa 10

Yeşil Đnci

Sayı 2

Fotoğraf Karesi: Asparan Doğa Yürüyüşü Bu sayımızda karemizi Asparan Doğa Yürüyüşü fotoğrafları dolduruyor...

Atasözüne inat: Dereyi gördük ama paçalarımızı sıvamaya gerek kalmadı.

Piknik: Açık havada bol oksijen hepimizin iştahını açtı.

Mesaj: Yürüyüşümüz sırasında hazırladığımız tabelalar ile hem mesaj verdik hem de çevre duyarlılığımızı tazeledik.


Yeşil Đnci

Sizden Gelenler

Hazırlayanlar Cihan ŞEN

Küresel Isınma

Okul Müdürü :Đbrahim SOLMAZ

Küresel ısınma denen

Đletişim Bilgileri: Adres :Orhaniye Köyü / Marmaris - Muğla E-posta : yesil_inci_2007@yahoo.com Tel : (0252) 4871342 Lütfen görüşlerinizi e-posta adresimize bildirin.

Ülkeleri yok eden Rahat yaşamamızı engelleyen Evrensel bir sorundur Sebebi zarar vermek

Ata’ya Đnciler

Evrenimizi tüketmek

O Geliyor

Lazım çabuk davranmak Isınıyor yavaş yavaş dünyamız

O geliyor; uzak diyarlardan Bizim için, insanlar için Çocuklar için geliyor.

Sonunda hepimiz kavrulacağız Kader ÖZDEMĐR

Ilık bir hava için yalvaracağız ama

6/A

Ne yapacağını söyleyebilirim sana

O geliyor; Güzel Anadolu’suna ayak basıyor Mustafa Kemal geliyor

Madem ki yaşamak istiyorsun güzel bir dünyada Acele etmeli kurallara uymada şu an da.

O geliyor; barış getiriyor yanında, bize hediye Biz çocuklar gülsün, Đnsanlar ölmesin diye

Ayşenur BĐLGĐÇ 7/A

Bulmaca 1

3

4

5

6

7

8

1

2

3 4 5 6

Yukarıdan Aşağıya 1. En güzel renk ! 7. Ağaçlarla dolu çok güzel yer 2. Önceki sayımızda gezi yaptığımız yerin adı 8. Bir çevre kuruluşu 3. Bir çevre kuruluşu 4. Çok zararlı bir atık türü 5. Đlk sayımızdaki hikaye kahramanımız. 6. Çevreye en çok zarar veren canlı

Sağdan Sola 1. …………. Protokolü 2. Kullanışlı bir pil türü 3. Mis kokulu bir çiçek ismi 4. Siyah mı siyah, güzel mi güzel bir kuş 5. Bu sayımızda doğa yürüyüşü yaptık. Neresiydi? 6. …….. palamudu—Ağaç diktiğimiz yer.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.