Kass Morgan
mesafeyi kapattı. Irmağa yaptığı yolculuklar sırasında kendi kendine yüzme öğrenmesiyle böbürlenip duruyordu ve bu sefer gerçekten de abartmamıştı.
Clarke, babasının tabletine dikkatle bakmak için eğilerek
Clarke’ı bir parça endişelendirecek kadar bir süre suyun
“Atlas oyununu oynayabilir miyiz?” diye sordu. Tabletin
altında kayboldu. Sonra eliyle Clarke’ın bileğini kavradı.
ekranı, Clarke’ın bilmediği, karmaşık denklemlerle kap-
Clarke intikam almak için onu ıslatacağını bekleyerek çığ-
lıydı. Ama yakında öğrenecekti, sadece sekiz yaşında ol-
lık atarken Bellamy ona bir an baktı ve tek elini kaldırıp,
masına rağmen kısa süre önce cebire başlamıştı. Cora ve
parmaklarını boynunda gezdirdi. “Henüz solungaçlar çık-
Glass bunu duyduklarında gözlerini devirmiş ve matema-
mamış,” dedi.
tiğin ne kadar anlamsız olduğunu onun duyacağı şekilde
Clarke ona bakarken titriyordu. Bellamy’nin saçları geriye
fısıldamışlardı. Clarke, matematik olmasaydı, doktorların ve
yatmış ve su damlaları çenesinin etrafındaki kirli sakallarına
mühendislerin de olmayacağını, bunun da hepsinin aslında
tutunmuştu. Kapkara gözleri, o bildik oyunbaz sırıtışların-
önlenebilecek hastalıklardan öleceklerini –tabii öncesin-
dan fersah fersah uzak bir güçle tutuşmuştu. Onun ormanda
de Koloni yanıp kül olmazsa– açıklamaya çalışmıştı. Ama
kaygısızca sarıldığı çocuk olduğuna inanmak zordu.
Glass ve Cora gülmekle yetinmiş, günün geri kalanında da
Bellamy’nin bakışları değişince Clarke gözlerini kapat-
Clarke yanlarından her geçtiğinde kıkırdamışlardı.
tı, onu öpeceğinden emindi ama sonra ormandan bir çatırtı
“Bir dakika sonra,” dedi babası. Ekrana dokunup,
geldi ve Bellamy kafasını çevirdi. “O da neydi?” diye sor-
denklemlerin sıralarını değiştirirken hafifçe suratını astı.
du. Clarke’ın cevap vermesini beklemeden onu suda yalnız
“Önce bunu bitirmem gerekiyor.”
bırakarak kıyıya gitti.
Clarke tablete iyice yaklaşıp, “Yardım edebilir miyim?”
Clarke, Bellamy’nin yayını kapıp gölgelerin arasında kaybolmasını izledi. İç geçirdi ve aptallığından dolayı ken-
diye sordu. “Eğer bana açıklarsan, zor kısmı anlayabileceğimden eminim.”
dini suçladı. Aradıkları kendi ailesinden biri olsaydı o da
Babası gülüp saçlarını okşadı. “Yapabileceğinden emi-
zamanını suda oynamakla harcamazdı. Kafasını geri atıp
nim. Ama sadece orada oturarak bile bana yardım edi-
su damlalarını savurarak gökyüzüne baktı ve yıldızların
yorsun. Araştırmamızın neden bu kadar önemli olduğunu
arasında sürüklenen iki bedeni düşündü. Ailesi o an, hep
bana hatırlatıyorsun.” Gülümseyip üzerinde çalıştığı prog-
yuvamız demeyi hayal ettikleri gezegende onu görebilseydi
ramı kapattı ve atlası açtı. Kanepenin hemen üzerinde ha-
ne düşünürdü?
vada holografik bir küre belirdi. 20
21