Bilgi Sizsiniz! 10. Sayı

Page 1

BiLGi SiZSiNiZ! BİLGİ TOPLULUĞU ANKARA ÜNİVERSİTESİ

BİZİM PENCEREMİZDEN 60. YIL SEMPOZYUMU · BBY ÖĞRENCİLERİNİN MESLEKİ EĞİTİM ALGISI · HATTUŞA GEZİSİ · 60. YILA ÖZEL BÖLÜM YAYINLARIMIZ · BİZLERİN SESİ · BENİM PENCEREMDEN BİLGİ TOPLULUĞU · KÜTÜPHANEDE KISMİ ZAMANLI ÖĞRENCİ OLMAK · EDEBİYAT KÜRSÜSÜ · KİTAP DESTEK! DEVAM EDİYOR · FİLM/DİZİ TANITIMLARI · EDEBİYAT KÜRSÜSÜ · BÖLÜMÜMÜZDE NELER OLUYOR?

S A Y I | 10 2015 ŞUBAT -- MART

RÖPORTAJLAR

PROF. DR. ÖZER SOYSAL İLE KÜTÜPHANECİLİĞE BAKIŞ · PROF. DR. OYA GÜRDAL TAMDOĞAN İLE RÖPORTAJ · PROF. DR. TÜLAY FENERCİ İLE RÖPORTAJ · DR. NEVZAT ÖZEL İLE ERASMUS · ARŞ. GÖR. AYŞENUR VAROL İLE RÖPORTAJ · RAHŞAN MUSLU İLE RÖPORTAJ


Editörden (İsmail K araca) ........................................................................................................................- 2 Prof. Dr. Özer Soysal İle Kütüphaneciliğe Bakış (Gamze Duran - Ercan Öztoprak) ................................................- 3 Prof. Dr. Oya Gürdal Tamdoğan İle Röportaj (Aysel Culfa – Erc an Öztoprak) ......................................................- 8 Bizim Penceremizden 60. Yıl Sempozyumu (Bilgi Toplulu ğu) ................................................................... - 13 BBY Öğrencilerinin Mesleki Eğitim Algısı (60. Yıl Sempozyu mu Öğrenci Etkin liği) ................................................. - 15 Hattuşa Gezisi (Meltem Çalışkan) ............................................................................................................ - 16 Ankara Üniversitesi DTCF BBY 60. Yılına Özel Bölüm Yayınlarımız (Mustafa Koyuer) ................................. - 17 Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 60. Yıl Armağan Kitabı................................................................. - 17 Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 60. Yıl Albümü 1954-2014 ................................................................. - 18 Prof. Dr. Tülay Fenerci İle Röportaj (Halime Yıldız) ................................................................................. - 19 Dr. Nevzat Özel Ile Erasmus Hakkında Röportaj ( Ahmet Turaç - Süph an M ağaç) .............................................. - 21 Arş. Gör. Ayşenur Varol İle Röportaj (Yavuz Pulcuoğlu – Metin Akar) ............................................................... - 23 Rahşan Muslu İle Röportaj (Mustafa K aya) ............................................................................................ - 25 Bizlerin Sesi… (Mustafa Koyuer) .............................................................................................................. - 27 Benim Penceremden Bilgi Topluluğu (Gamze Yıldız)............................................................................... - 28 Kütüphanede Kısmi Zamanlı Öğrenci Olmak (Şeyma Dolen) ................................................................... - 29 Kitap Destek Devam Ediyor!.......................................................................................................... - 30 Kitap Destek 5 Yaşında............................................................................................................... - 30 Film / Dizi Tanıtımları (Aysel Culfa) ....................................................................................................... - 31 Edebiyat Kürsüsü.......................................................................................................................... - 34 Bölümümüzde Neler Oluyor ? ....................................................................................................... - 35 Bölümümüz Tandoğan Kampüsüne Taşındı! ................................................................................ - 35 Bölüm ve Topluluk Web Sitelerimiz Yenilendi!............................................................................. - 35 Bilgi Topluluğu’nda Neler Oluyor?................................................................................................. - 36 Yönetim Kurulumuz Değişti! ....................................................................................................... - 36 Bilgi Topluluğu Hakkında............................................................................................................... - 37 Üyeler .......................................................................................................................................... -39-1

-1-


(

)

Değerli hocalarım, arkadaşlarım ve meslektaşlarım, “Bilgi-Sizsiniz!” Ailesi olarak 10. sayımızla sizlerin huzurundayız. Dergimizin bu sayısında keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz, bizlerin de keyifle gerçekleştirdiği röportajlarımızın yanı sıra "Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 60. Yıl Sempozyumu" ana temasıyla oluşturduğumuz içeriğimizin ayrıntıları şu şekilde; Değerli Hocamız Prof. Dr. Sayın Özer Soysal ile gerçekleştirdiğimiz "Kütüphaneciliği Bakış" başlıklı röportajımız, bölümümüzün değerlerini ortaya koyan genel bir şablonu bizlere sunmasının yanı sıra, geçmişten bu güne bölümümüzün yaşadığı süreçler hakkında çok değerli bilgilerle büyük emekler sonucunda huzurunuzda. Topluluk danışmanımız Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal Tamdoğan Hocamızla gerçekleştirdiğimiz söyleşimizde ise, sadece meslek sahibi olma uğruna değil, inancın ve ideallerin peşinden giderek gerçekleşen bir akademisyenlik serüvenine, hocamızın bölümümüz ve mesleğimiz hakkında görüşlerinin yanı sıra gerçekleştirdiği projelere ve yaklaşık 16 yıldır büyük bir emek ile sürdürülen keyifli bir araştırma projesinin ayrıntılarına şahit olacaksınız. Mesleğimizin bölüm adına kuruluşundan itibaren bugüne kadar olan ilerleyişini, bu zaman içinde yapılan çalışmaları, verilen ve verilmesi gereken eğitim hakkında bilgilendirmelerin aktarıldığı "Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 60. Yıl Sempozyumu" hakkında öğrenci arkadaşlarımızın görüşlerini yansıtan yazımızla birlikte yine sempozyumun son gününde gerçekleştirdiğimiz "BBY Öğrencilerinin Mesleki Eğitim Algısı" etkinliğimizin ayrıntılarını ve kazanımlarınıda sizlerle buluşturduk. Hattuşa gezisi hakkındaki yazımız ve 60. Yıl Armağan Kitabı ile 60. Yıl Albümü’nün tanıtımı da bu bölümde yer alıyor. Prof. Dr. Sayın Tülay Fenerci hocamızla mesleğimiz hakkında, Sayın Dr. Nevzat Özel hocamızla Erasmus programı hakkında genel bir değerlendirmenin aktarıldığı röportajlarımızın yanı sıra, Arş. Gör. Ayşenur Varol ve meslek aşığı olarak tabir edebileceğimiz sürpriz bir ismin röportajlarını da keyifle okuyacağınızı tahmin ediyoruz. Bilgi Topluluğu ile ilgili serüvenini anlatan topluluk başkanımız Gamze arkadaşımız ile k ütüphanede kısmi zamanlı öğrenci olmanın getirilerini aktaran Şeyma arkadaşımızın kaleme aldığı yazısını ve bölümümüze yeni gelen arkadaşlarımızın görüşlerini "Bizlerin Sesi" bölümünde bulacaksınız. Kütüphane temalı birer kısa film ve dizinin tanıtıldığı "Film/Dizi Tanıtımları" bölümümüzün yer aldığıbu sayımızın son bölümünde sizleri “Edebiyat Kürsüsü” ile başbaşa bırakıyoruz. Bilgi Topluluğu’ndan desteğini esirgemeyen Bölüm Hocalarımıza ve meslektaşlarımıza, bültenimizin basımında bize yardımcı olan hocamız; Prof. Dr. Sayın Doğan Atılgan’a, Topluluğumuzun değerli danışmanı Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal Tamdoğan başta olmak üzere, editör yardımcım Tuğçe Üncü ve emeği geçen bütün “Bilgi Topluluğu” üyesi arkadaşlarıma teşekkür ediyor, sizlere keyifli okumalar diliyorum.

-2-


(

)

20/12/2014 tarihinde bölümümüzün değerli öğretim üyesi Prof. Dr. Özer Soysal hocamız ile kütüphanecilik mesleği ve disiplinine genel yaklaşım, mesleki eğitim ve Kütüphanecilik Bölümü’nün kuruluşu konularında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Bizi evinde ağırlayan hocamız ile görüşmek büyük bir onur ve ayrıcalıktı. Prof. Dr. Özer Soysal hocamıza değerli vaktini ayırıp içtenlik ile bizi evinde misafir ettiği için teşekkür ediyoruz. Biz kütüphanecilere mesleğimiz hakkında önerileriniz nelerdir? Kütüphanecilik mesleği hakkında ne düşünüyorsunuz? -3-


Prof.Dr. Özer Soysal : Önce, mesleğinize aklınızla bağlanmalısınız. Meslek sahibi olmak salt yaşamı sürdürmek için değil varlık nedeninizi kavrayabilmek için gerekli. Bu anlayışa sahip birey güçlü, her zamanayakları üstünde, sonuçta saygın; o’na bu gücü veren de ‘bilgi’dir. Ancak, örneğin sadece kaynak bilgisi edinmek, sınıflama kataloglama ya da bilgi teknolojisini öğrenmek yetmiyor. Bunlar, daha nitelikli hizmet üretmek için kaçınılmaz ama amaca dönüştürülmemesi gereken araçlardır. ‘Bilgili’ olmak, iki biçimde açıklanabilir: 1. Konu, ya da, 2. O konu’ya ilişkin bilginin nerede bulunabileceğini bilmek. Sizler, bilgi’yi, akılcı yöntemlerle kullanma durumdasınız. Kütüphanecilik, bilgi’nin bireyi de aşarak toplum üzerindeki etkisini irdeleyen; hizmeti kuram, kural, yöntem, araç ve hedefler bağlamında yorumlamakla yükümlü bir disiplindir. Bu yüzden, toplumsal tarihi bilmek önemli. Böyle bir tarihin varlığını yadsıyarak kütüphaneci olamazsınız. Meslek dersleri ile sadece işin genel yapısını öğrenir ama bütünü diğer deyiş le ‘düşünsel dokusu’nu göremezsiniz. Meslek, birey ve toplumu bütünlük içinde algılamalı. Ne yapmanız ve nasıl olmamız gerektiğini bilelim ki görevin gereğini yerine getirebilelim. Mesleğin hukuku, ahlakı, estetiği kısaca her şeyi bir kavramlar ekseninde oluşuyor. Toplumsal tarih, bunun için önemli.

Bölümümüz öğretici ve öğrencileri hakkında neler söylemek istersiniz? Nasıl bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor ve zihnimizi nelere yönlendirmeliyiz? Prof.Dr. Özer Soysal : Sizler, öğrencisiniz. Karşınıza öğretici olarak gelen kişinin görüş, algı, sezgi ve değerlendirmeleri farklıdır. Sıralarında sorumluluk duygusu ile oturanlar yanı sıra, varlığını hissettirmemeye çalışan, hocanın görüş açısından çıkarak kendini sanki güvene almak isteyenle r de bulunabilir. Ön sıralardan arkaya doğru değişik duygular yaşayan bir kitle. Oysa derslik, bir sorumluluğun paylaşıldığı ‘yer’dir. Gerçek şu: öğrenci, ‘ben bilgiyi paylaşmak üzere buradayım’ düşüncesi taşıyorsa, verim alınır. Unutmayın, ‘iyi öğreticiler, iyi öğrencilerin bulunduğu sınıflarda yetişir. Öğrenci kitlesi ne canlı,

-4-


uyanık ise öğretici de o ölçüde hazırlıklı, kendini her an ateşlemeye hazır hissedecektir. Bezgin bir sınıfta, ileride belki yaşamınızı değiştirecek sözler de buharlaşır. Demek ki,’bir ortak sorumluluk’ durumu var: öğreticinin dersi belli bir disiplin içinde ve anlaşılır biçimde vermesi, öğrencinin de öğreticinin beklentilerini sezip bunu karşılaması. Böyle sınıflarda yetişmiş kütüphanecilere gereksinimiz var. Bu gerekli ama kolay erişilebilir bir hedef değil. Öğrencinin, mesleği ve öğreticisine saygı duyması önemli. Öğrenci derse yaşamın boyutlarını tanıma, mesleğin amaçlarını kavrama arayışı ile giriyorsa, başarıdan söz edilebilir. Kısaca sınıfta, bir duygu ve düşünce platformunun paylaşıldığı hissedilebilmeli. Eğitim güç, kütüphanecilik eğitimi bize özgünedenlerle daha da sancılı. Bir bakıma, ‘hoşgörü’ yerine tarafların ‘zihinsel çabayı giderek yoğunlaştırmasını öngören’ bir süreç. Kütüphane kavramı ve Kütüphanecilik Bölümü adının Bilgi ve Belge Yönetimi olarak değiştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Prof.Dr. Özer Soysal: Meslekleri, bizdeki toplumsal yaklaşımı dikkate alarak, şöyle sınıflarım: 1. Mensuplarını onurlu kılan meslekler. Örneğin; doktor, mühendis, avukat rozeti taşıyanlar için toplumca önceden açılmış bir kredi söz konusudur. 2. Mensuplarıyla onur kazanmak durumundaki meslekler. Kütüphanecilik, bu tür’ün örneklerinden. Biz’de kütüphaneciler çokluk anlaşılmadıkları ya da hor gördüklerinden yakınır, kimisi de dokümantalist, bilgi uzmanı, sistem analisti gibi pırıltılı sanlara sığınırlar. Bir genç, üniversite düzeyinde dört yıl eğitimini gördüğü mesleğin adını vermekten niçin gocunur? Ya da, Kütüphanecilik Bölümleri’nin adını neden değiştirme gereği duyuldu? Ad ve kimlik değiştirmek yerine, mesleğin güç ve erdemini ilkin içimizde yaşamak sonra da ondan kaynaklanacak aydınlığı kitlelere mal etmek gibi bir görevimiz var. Bu konulardaki görüşümü yayımlarımda ayrıntılarıyla bulabilirsiniz. Bölümün kuruluşundan bahseder misiniz nasıl kuruldu ve nasıl gelişti? Prof. Dr. Özer Soysal : Bölüm, 1954 yılında, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne bağlı bir Enstitü olarak kuruldu; 1960’ta Kürsü haline getirildi, giderek Bölüm’e dönüştü. Gelişme süreci, özellikle:

-5-


1. Öğretim kadrosu, 2. Ders programları bağlamında değişiklikler gösterir. On yıl süren ‘destek’ dönemi (1954–1964) sona erdiğinde artık kendi kanatlarımızla uçmak ve bulunduğumuz noktada sanki atletizmin birkaç dalında birden rekora koşacak sporcular yetiştirmesi beklenen antrenörler durumundaydık. Öyle ki, beklentiler arasında, bürokrasinin gerektirdiği yazışmaları yapabilme kültürünün kazandırılması da vardı. Açarsak, ülke kütüphaneleri için hem yönetim hem materyal seçme/sağlama, kataloglama, sınıflama gibi temel hizmetleri yürütecek elemanlar yetiştirmek öncelik alıyordu. O dönemde referans hizmetleri var mıydı? Sorunuzun konusu olan ‘referans’ ders programlarında ‘Müracaat ve Bibliyografya’ olarak geçer. Bu ders, biraz önce belirtilenlerle birlikte, pek çok ülkede ‘Çekirdek Ders Programı’ denen ‘okutulması zorunlu dersler’ kümesini oluşturur. Bu dersi yıllarca ama giderek artan bir coşku ile verdim. Çünkü o’nda, insanla yüz yüze gelme olanağı ve bilgi paylaşımının ürettiği ortak elektriklenme vardı. Kütüphanecilik bölümü neden enstitü olarak kurulmuştur, acaba farklı bir misyon mu yüklenmek istendi? Prof.Dr. Özer Soysal : Kuruluşa ilişkin belgelerde, birim’in niçin Enstitü olarak nitelendirildiğine öncelik bir anlatım bulunmuyor. Enstitü’nün kuruluşunda öncülerden biri de Adnan Ötüken olmuştur. Ötüken,önceki yıllarda (1942- ) DTCF’de üniversite mezunlarının katıldığı kursları yönetmişti. Bu süreçte kurs biçiminde ürütülen öğretim programı Enstitü’nün açılmasıyla, bilimsel anlamda dört yılıkbirsürece yayılıyor, daha kapsamlı sistematik hale getiriliyordu. Enstitü’nün doğuş öyküsü, 1950’lerde Ankara Amerikan Kütüphanesi Müdürü Emily Dean Heilman’la başlar. Girişimin bir ayağı Emily Dean Heilman, Ford Vakfı ve Amerikan Kütüphaneciler Derneği, diğeri Ankara Üniversitesi’dir. Kuruluş hazırlıkları (fiziksel yapılanış ve ders programlarına ilişkin ilk çalışmalar) Prof. Robert Bingham Downs tarafından yürütüldü. İçinde kütüphanenin de yer aldığı geniş bir alanda, kitaplarla omuz omuza ders yapan öğrencilerdik. Bir yıl sonra burası Kulübümüz’ün de yüreği oldu. Öğrencisi olduğum Prof. Grieder, hepimizde (dokuz öğrenci) insan ve öğrenci olarakunutulmaz izler bırakmıştı. Bilgiyi, çevirmen aracılığıyla üstelik konuya yabancı kitleye özgül -6-


ağırlığını yitirmeden aktarabilmek için öğreticilikten öte bu özellik gerekiyordu ki, Prof.Grieder’de işte bu vardı. O yıllarda (1954–1956), Fakülte’de başlıca öğrenci etkinliği Cumartesi günleri düzenlenen müzikli toplantılardı. Cumartesilerin unutulmaz şöleni ise, CumhurbaşkanlığıSenfoni Orkestrası’nın Farabi Salonu’ndaki konserleri. Kütüphanecilik Enstitüsü Kulübü’nce gerçekleştirilecek etkinliklerin alışılmışın dışındaolmasını düşünüyorduk. Kurucular olarak, önce, bize sürekli destek vermiş asistanlarımız Dr. Osman Ersoy ve Berin Uğur Yurdadoğ sonra Enstitü Müdürü Prof. Grieder’ın görüşünü alarak bir çalışma programı geliştirdik. Neler yapılacağını özetlemeden önce, Enstitü’nün (günün yaygın çoğalma aracı) teksir makinesinden slayt projektör, film gösterme makinesinden ses kayıt cihazı ve benzeri zengin bir donanıma sahip olduğunu belirtmeliyim. İlk adım, (sonra KEK kısaltmasıyla ünlenen) Kütüphanecilik Enstitü Kulübü’nü kurmamızdır. Kulübün, her sınıftan seçilerek gelmiş birer temsilciden oluşan bir yönetim kurulu vardı. Bunlar etkinlik alanlarından birisinden sorumluydular. Hazırlanan çalışma planı uyarınca, önce, A.Ü.DTCF. Kütüphanecilik Enstitü Kulübü Bülteni adıyla bir süreli (aylık) çıkarılmaya başlandı (Mart 1957).(Bu Bülten, daha sonra/1962-/ Kütüphanecilik başlığı ile yayınlanan bir meslek dergisine dönüşmüştür). Bülten’de, Türk-yabancı kütüphaneciler yanı sıra, öğrencilerin yazı çizileri; Fakülteye ilişkin haberler yer alıyordu. Belli aralarla, konferans ve tartışmalar, mesleki film gösterileri, müzik günleri, geziler düzenlendi. İlk öğrenci/mezunlar albümü de Kulübün çabasıyla yayınlanmıştır. O günleri yaşadığım için, mutluyum. Prof. Dr. Sayın Özer Soysal hocamıza katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.

-7-


(

)

Bu mesleği seçme sebebiniz nedir? Öncelikle lisans düzeyinde eğitime 1983 yılında bölümümüzde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü’nde başladım ve 1987 yılında mezun oldum. 1980’li yıllar, ülkemiz ve dünya koşullarını düşündüğümüzde, daha çok basılı ortamda bilginin üretildiği ve yine yazılı iletişimin basılı ortamla gerçekleştiği birdönemdi. 1983 yılında Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldum; iyi bir okul kütüphanemiz vardı. Ortaokul ve lise döneminde Edebiyat öğretmenlerimizin bizi okul kütüphanemize ve Türk Dil Kurumu Kütüphanesi’nde araştırma yapmamız için yönlendirmesi olmuştu. Türk Dil Kurumu Kütüphanesi’ni gördüğümde çok etkilenmiştim, orada bulunan kaynaklardan ve kütüphanenin kitap kokusundan çok etkilendiğimi “Burada yaşamak ne kadar güzel olsa gerek keşke bütün günümü burada geçirsem” diye düşündüğümü hatırlarım. “Raflar dolusu kitabın bilgisine sahip olsam, kim bilir hayatta neleri değiştirebilirim, o bilgiye sahip olabilmek bana neler kazandırır” diye düşündüğümü ve çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Bahsettiğim hissi yaşarken, tercihlerim arasında kütüphanecilik bölümünü yazmamda esas olarak annemin üzerimde büyük etkisi olduğunu söylemeliyim. Annem, çalıştığı bankada bir kütüphanecinin varlığından söz etmişti ve kütüphanecinin de bizim bölümümüzün ilk mezunl arından olduğu bilgisini aktarmıştı. Annem, kütüphaneci Ayhan Hanım için banka mensuplarının hangi bakışaçısına sahip olduğunu, kendisine ne kadar değer verdiklerini aktarmıştı. Ayhan Hanım’ın üniversite düzeyinde kütüphanecilik eğitimi görmüş, çok bilgili ve donanımlı özel bir insan olduğunu ve bankanın bütün çalışma süreçlerinde her mensubu tanıdığını ve her mensuba destek olduğunu belirtmiş, tercihlerim arasına kütüphanecilik bölümünü yazmanın yerinde olacağı önerisinde bulunmuştu. Doğrusu o günün gerçeklerinde ben kütüphanecilerin üniversite düzeyinde eğitim aldığı bilgisine lise son sınıfa gelinceye kadar, annemle bu görüşmeyi yapıncaya kadar sahip değildim. Üniversite düzeyinde eğitim almış bir kütüphanecinin yarattığı saygınlık, ona duyulan güven ve iş disiplini annem kanalıyla bana aktarılmış oldu ve beni çok etkiledi. Bölüme geldiğim daha ilk yılda aldığım eğitimin, meslek ve bilim öğretisi yanında, kendimi geliştirmem ve bilgi gereksinimlerimi daha iyi ifade edebilmem ve mümkün olan en üstdüzeyde erişim yöntemini öğrenebilmem ve edindiğim bilgiyi sistematize edebilme yeteneğini kazanmayönünde ne çok katkısı olacağını ve çok doğru bir tercih yaptığımı düşünmüştüm. Bugüne kadar da yaptığım seçimin ne kadar isabetli olduğunu görüp dünyanın en kutsal, en onurlu mesleklerinden birinin mensubu olmanın gururunu yaşamışımdır. -8-


Mesleği seçtikten sonra, bölümümüz ve meslek hakkındaki düşünceleriniz nelerdi ve değişen düşünceleriniz oldu mu? Üniversite benim için bilinmeyen bir ortamdı. Çok da fazl a çalışmayı, okumayı, araştırmayı gerektirmeyecek, hocalar anlatacak biz onların aktardığı bilgilerin üzerine yorum yapıp tartışabilecekmişiz gibi düşünüyordum. Oysa yine öğrencilik yıllarında anladım ki meslek alanında ya da belli bir konualanında uzmanlık bilgisi edinebilmek, ayrı bir çaba göstermeyi, çok okuyup çok araştırma yapmayı gerektiriyor.Yine o yıllarda anladım ki, üniversiteler belli bir konu alanında uzmanlık bilgisini; kuram ve kavram bilgisi nasıl edinilir, bilinen kuram ve kavram bilgisini kullanarak soru ya da sorunları belirleme ve çözümleme yöntemini öğreterek aktaran kurumlar. Kısacası yöntem ve daha da önemlisi düşünme yönteminin öğrenildiği yerler; ben bunu öğrendim üniversitemde. Üniversitenin, düşünme yönteminin, herhangi bir araştırma yönteminin, soru sorma ve sorulara yanıt bulma yönteminin öğrenildiği ve pekiştirildiği bilgi ve bilim yuvası olduğu yönündeki görüşüm daha birinci sınıftan oluşmaya başlamıştı. Çok değerli hocalarımız vardı ve her biri yaşamımıza farklı açılardan değer katıyordu. Öğrencilik yıllarımda bölümümün ders programı, derslerin içeriği ile özellikle derslerin sunuluş yöntemine baktığımda, üniversite gerçekanlamda budur demiştim ve üniversitede olduğumu tam anlamıyla hissetmiştim. Aynı oranda mesleğimadınaülkem ve insanlık için çok büyük sorumluluk taşıdığımı, üniversiteye girmeyen ya da girme olanağı olmayan yada girse bile eğitim görme şansını yakalayamayan bireylerin karşısında benim bu sorumluluğu çoküstdüzeyde yerine getirmem gerektiği anlayışı ve sırtımda taşımam gerektiğine inandığım ağır yükü hatırlıyorum üniversitenin ilk yıllarında. Lisans eğitimi sonrası bir yıl Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’nde çalıştım; ardından araştırmagörevlisi olarak bölüme gelip yüksek lisans eğitimimi aldım. Akademik yaşama geçtikten sonra mesleğim,disiplinim ve akademik yaşam ile ilgili görüşüm daha da derinleşti. Lisansüstü düzeyde bölümün ders programlarıve ders içeriklerini gördüğümde, kütüphanecilik ve enformasyon biliminin boyutlarını gördükçe hayretler içerisinde kaldığımı açıkça ifade etmem gerekir. Doğrusu meslek ve disiplinimizin boyutunu gördükçe, lisansta uzmanlık alanımızın sadece temel bilgisini edindiğimizi, sahip olduğumuz bilginin üzerine dahane çok bilgi inşa etmemiz gerektiğini, bunu elde edebilmek için 24 saatin bile yetmeyeceğini görmüş, kaygı duymuş ve bocalamıştım. O bocalamayı yaşadım ve kısa sürdü. Çok değerli hocaların öğrencisi olarak kendimi çok çok şanslı hissediyorum. Örneğin; mesleğin bir felsefi boyutu olduğu, yöntem, teknik ve kuramsal bilginin yanında bu mesleği niçin yaptığımız, nasıl yapmamız gerektiği konusunda yöntem kadar niçin sorusunun da önemli olduğunu üniversitede öğrendim ve bu benim günlük hayatıma da yansıdı. En radikal ve en çarpıcı değişim, hayata bakış açısında oldu. Lisansüstü eğitim sonunda da bu anlayış devam etti ve disiplinimizin ele aldığı konuların derinliğine, çeşitliliğine ve birey için ne kadar değerli olduğuna ilişkin bilgileri edindikçe, mesleğime duyduğum saygı ve inanç daha da arttı. Dolayısıyla bu durum, benim özsaygım ve özgüvenim konusunda derin değişim süreçleri yaşattı. Akademisyen olmayı seçmek demek yaşamınızın son demine kadar öğrenci olmayı kabul etmek anlamına geliyor ve ben iyi ki de yaşamımın sonuna kadar öğrenci olacağım ve sürekli yeni bilgilerle kendimi donatacağım, kendimi o bilgilerle sınayarak eksik kalan yanlarımı tamamlamak için çaba göstereceğim. Bu olağanüstü bir deneyim; insana büyük bir mutluluk ve haz veren, yaşamın özü belki de varlık nedeni olan bir durum bana göre.

-9-


Şimdiye kadar hangi projelerde yer aldınız? Proje olarak düşündüğümüzde, benim yaşamımda formal ve informal projeler oldu. Mizacım gereği, görünenden ziyade soyut düzlemde olan biten, bireyin ya da toplumun ruhu ve özünde oluşturduğu, oluşturabildiği değerleri yakalamak dikkatimi çekmiştir. Formal düzlemde, veri tabanlarının kullanımı konusunda Ankara Üniversitesi Rektörlüğü tarafından desteklenen ve Prof. Dr. Doğan Atılgan hocamızın Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı görevi dolayısıyla yürüttüğü projel erde araştırmacı olarak görev aldım. Ankara Üniversitesi kütüphanelerinde veri tabanlarının daha etkili bir kullanımı, veri tabanlarında sunulan bilgi kaynaklarının değerlendirilmesi ve performans ölçümüne yönelikiki projede yer aldım. Daha sonra yine formal olarak TÜBİTAK’a bir proje başvurusunda bulundum ve destek aldım. Proje Yürütücüsü olarak görev yaptığım projede, proje ekibindeki arkadaşlarım ile birlikte, Sosyal Bilimler alanında bilgi üretimi sürecinin parametreleri nelerdir ve kütüphane kurumunun bilgi üretimi sürecine katkısı metrik olarak ölçülebilir mi, sorusuna yanıt aradık. Bu soruya yanıt vermek üzere bir metodoloji geliştirilmesi gerekiyordu, proje öncesi bu metodolojiyi kuramsal düzlemde geliştirmiştim;projede de söz konusu metodoloji, uygulama sürecine aktarılarak pratik düzlemde bilgi edinilmesini olanaklı kıldı. 2008 yılında başlayıp 2010 yılında biten bir projeydi. Sonuçları hem rapor olarak hem de makale olarak yayınlandı. Bunun yanında informal düzlemde de katıldığım projeler oldu. Bölümümüzün çok değerli emekli öğretim üyesi hocam Prof. Dr. Özer SOYSAL ile yaklaşık son on beş, on altı yıldır sürdürdüğümüz Anadolu antik kentlerinde kütüphane envanterini çıkarma ve Anadolu’da bilgilenme, bilim ve eğitim sürecinde kütüphane ve okuma olgusunu araştırma yönünde informal bir projemiz oldu: Her yıl Anadolu’nun farklı antik kentlerine giderek kütüphanelerin mimari açıdan kent planında nerede yer aldığı, bu kütüphanelerin mimari açıdan nasıl yapılandırıldığı, o dönemdeki bilgiye yaklaşım, o dönemde filozofların, düşünürlerin kütüphaneye nasıl yaklaştığı, okuryazarlık durumunun ne olduğu, eğitim ve kütüphane arasında organik bir bağın olup olmadığı, yönünde kuramsal düzlemde araştırmalarımızın yürütüldüğü bir proje. Uzun soluklu araştırmayı gerektirdiği için bu çalışmayı formal olarak herhangi bir kuruma başvurarak gerçekleştirmedik. Bilgi ve bilim mirasının oluşumu ve dolaşımı açısından önemli bir konuma ve değere sahip topraklar üzerinde yaşıyoruz. Anadolu, bizim vatanımız; ülke insanları ve özellikle kütüphaneci olarak öyle bir kültürel geçmiş ve uygarlık üzerinde yaşıyoruz ki, bilginin bilime dönüştüğü topraklarda bilgi adına ne olup ne bittiği sorusu benim için çok büyük bir merak konusuydu; çok keyifle sürdürdüğüm hâlâ da üzerinde çalıştığımız bir proje. İnformal olarak, yine kendi olanaklarımız ile bölümümüz öğrencilerinin oluşturduğu Bilgi Topluluğuile beş yıldır yürüttüğümüz, köy okul kütüphaneleri kurma projemizin danışmanı ve proje çalışanı olarakgörev yapıyorum. Bölümümüzün kurulduğu ilk yıllardan itibaren her zaman öğrenci toplulukları olmuştur. Bir kütüphaneci ve akademisyen olarak, her zaman öğrencilerin büyük bir enerji kaynağı, büyük birpotansiyel güç olduğunu düşünürüm. O potansiyel gücün, enerjinin açığa çıkarılması için takım çalışması yapılması gerektiğine inanan insanlardanım ve öğrencilerin de eğer doğru yönlendirilirse, yol gösterilir ve yanında olunursa çok güzel işler ortaya çıkaracakları konusunda güvenim vardır. Bu sebeple bir öğretim üyesi olarak öğrencilerimize bu bağlamda hep inandım ve bu tür projeleri onlarla birlikte gerçekleştirdim. Yıllardır Bölümümüz öğrenci topluluğunun danışmanlığını yürütüyorum. Aslında diğer sorumluluklarımız yanında, yeterince zaman ayırabilir miyim, kaygısını taşıdığım halde yıllardır öğrencilerimle beraber bir takımolarak - 10 -


ve ben de o takımın bir bireyi olarak gerçekleştirdiğimiz projelerimiz oldu. Çok sayıda kullanıcı eğitim programları düzenledik, bölüm öğrencilerimizin, öğretim elemanlarının, meslektaşlarımızın ve diğer bölümlerdeki akademisyen ve öğrencilerin bir araya gelmesi için mesleki, bilimsel, sosyal ve kültürel etkinlikler düzenledik, bülten biçiminde de olsa yayın çıkarmaya çalıştık. Ancak öğrencilerimle birlikte yürüttüğüm etkinlikler içinde beni en çok heyecanlandıran, köy kütüphanesi projemiz olmuştur.Buprojeyi 6 yıl önce ilk kez teklif ettiğimde, öğrenci arkadaşlarım çok sıcak yaklaştıkları için hemen programladık, 5 yıldır da kesintisiz sürdürüyoruz. Her yıl ülkemizin bir köyünde kütüphanesi bulunmayan bir ilkokuldayeni bir kütüphane kurmak, çocuklarımız, öğretmenlerimiz ve köy halkı ile iletişim kurmak ve sımsıcak yüreklerin sevgisini yaşamak paha biçilmez değerde. Bugüne kadar Bilgi Topluluğu olarak ülkemizin farklı illerinde bulunan köylerimizde –bazıları kasaba- altı ilkokul kütüphanesi kurduk. Bu yıl yedinci kütüphanemizi kuracağız; dilerim daha çok çocuğumuzu kütüphaneyle tanıştırır, onların yaşamlarına olumlu yönde katkıda bulunuruz. Bugüne kadar hangi alanlarda, üniversitelerde ve konumlarda çalıştınız? Mezuniyetin hemen sonrasında 1986 yılında kurulan ilk vakıf üniversitesi olan Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’ne sınavla girdim ve orada yaklaşık bir yıl kütüphaneci olarak çalıştım. Sonrasında tekrar bölümüme geldim. Bu dönüşte bütün hocalarımın varlığı ve desteği benim için çok değerlidir fakat yuvaya dönüşte Prof. Dr. Özer Soysal’ın etkisi çok büyüktür. Ben öğrenciliğimde akademisyenliği hiç düşünmemiştim. Derslerimde başarılı bir öğrenciydim ancak akademisyenliğin çok daha farklı bir al tyapı gerektirdiğine ve o sorumluluğu taşımaya hazır olmadığıma inanıyordum. Çünkü çok değerli hocalarım önümde örnekti. Özer Soysal Hocam, iş yerimi -Bilkent Üniversitesi’ni- ziyaret ederek neden akademik çalışma yapmayı düşünmüyorsun diye sorduğunda kendisine henüz yeterli olmadığım için hiç düşünmediğimi belirtmiştim. Özer Hocam bana doğru düşünmediğimi, bilimsel açıdan olgunlaşmanın akademik çalışma ve çaba ile mümkün olabileceğini, bunun yerinin de akademi olduğunu söylemişti. İyi ki hocam o gün geldi ve yanlış düşündüğümü söyledi. Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi, benim için mesleki deneyimleri edindiğim, lisans düzeyinde kuramsal düzlemde edindiğim bilgilerimi sınadığım, pratik düzlemde edindiğim bilgilerle kuramsal bilgimi bütünleştirdiğim çok önemli b ir yerdir. Bilkent Üniversitesi’ndeki bir yıllık deneyimden sonra iş yaşamına yuvada devam ettim. Başka bir çalışma deneyimim olmadı. Ders ya da seminer düzleminde, özellikle çalışma alanım itibariyle enformasyon okuryazarlığı ya da bilgi erişim teknikleri konusunda hem üniversitemizin diğer bölümlerinde hemde diğer kurumlarda bilgi birikimimi aktarmaya çalıştım. Bölümümüzü seçecek öğrenciler için onlara söyleyebilecek en geçerli sebep sizin için ne olurdu? Bölüme gelmeyi düşünen lise son sınıftaki arkadaşlarımızdan bahsediyoruz galiba. Benim özlemim, öncelikle geleceğin kütüphaneci adaylarının daha çocuk yaşlarında biz kütüphanecilerle tanışmalarını, iletişim kurmalarını olanaklı kılmak, kütüphanelerle, bilgiyle, bilgi kaynaklarıyla daha çocuklukdöneminde bağlantı noktalarını inşa etmek ve kütüphanecilerin yaşamlarına olumlu bir değişken olarak girmesini sağlamaktır. Bizler, onların yaşamlarına değer katan olumlu bir değişken olarak girebilir, onlara sunduğumuz bilgiler, öğrettiğimiz yöntemler ile etki yaratarak bu güzel iklimi oluşturabilirsek, daha o yaşlarda “Ben kütüphaneci olmak istiyorum.” dedirtebiliriz. Hepimiz buna inanır ve çaba gösterirsek,inanın ki başarırız. Benim en çok önemsediğim husus, bireylerin algısında kütüphaneci imajının ço k olumlu bir değer olarak taşınması ve “Gelecekte ben de çok iyi bir kütüphaneci olmak isterim.” diyen bir kitlenin - 11 -


olması. Bölümü seçmeyi düşünen gençlerimize, alacakları eğitim ile hem bir bilim öğretisi hem de meslek edineceklerini, yapacakları işin insanlık adına çok kutsal bir değer taşıdığını bilmelerini ancak diğerpek çok iş alanında olduğu gibi hemen somut bir karşılık alamayacaklarını kabul etmelerini öneririm. Bizim mesleğimiz için değerli Özer Hocamızın yine bir sözünü aktarmak istiyorum. Der ki “Meslekler vardır, mensuplarını onurlandırır; meslekler vardır, mensupları mesleklerini onurlandırır.” Biz ikinci gruptayız. Mesleki bilgi ve donanımımız, bireysel yeterliliklerimiz ve yaratıcı yetilerimiz ile birey ve toplumlabuluşan kütüphaneciler olarak mesleğimizi onurlandırmak için çaba gösterirsek, zaten mesleğin mensubu olarak hakettiğimiz onuru elde ederiz. Bu bakış açısı ile mesleğinin onuru adına sürekli çaba gösteren bir bireyin, bir meslek mensubunun onurlanmaması mümkün değildir. Mesleğimizi seçen ve bu mesleği seçmek isteyen arkadaşlarımızın bu gerçekliği bilmesini ve kabul etmesini dilerim. Mesleğimizin geleceği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? İnsanlığın var olduğu andan itibaren bilgiye duyulan gereksinim düşünülürse, bilgiyi aktaran ve bu işi üstlenen birileri mutlaka vardı. Tabii ki insanlığın var olduğu anda meslek grupları yoktu, bir kütüphaneci yoktu belki, somut olarak bilmiyoruz fakat biz biliyoruz ki, kütüphaneci olarak tanımlanmasa da üretilenya da elde edilen bilgiyi kaydeden, koruyan ve düzenleyen dolayısıyla bilginin aktarıcısı olarak işlev gören bireyler, ilk kütüphanecilerdi. Bir başka deyişle; kanımca, meslekten önce meslek mensuplarıvardı.Somut olarak biliyoruz ki yaklaşık 4000 yıl öncesinde bizim topraklarımızda, Anadolu’da, Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşa’da Kraliyet Kütüphanesi ve kent içerisinde üç dört yerde daha kütüphane kurduklarını biliyoruz. Bugünü düşünürsek 4000 yıl öncesinde kil tabletlere kaydedilen bilgiye o kütüphaneler ve kütüphanelerde bulunan katalog tabletler aracılığıyla erişebiliyoruz. “Kütüphaneler olmasaydı ne olmazdı?” sorusuna en somut biçimde “4000 yıl öncesi üretilen bilgiye ve 4000 yıldır üretlen bilgiye erişim söz konusu olmazdı.” yanıtını verebiliriz. Gelecekte bilgiye duyulan gereksinim daha da çok artacaktır. Çünkü üretilen bilgiyi sistematik hale getirecek süzülmüş, gerçek, yeterli, güncel, zamanlı ve yeni bilgiyi derleyip aktaracak birey ve kurumlara her zaman gereksinim olacaktır. Geçmişten günümüze üretilen bilgiyi insanlığın bilgi mirası olarak düşünürsek, bu mirası taşıyacak, ister basılı ister e lektronik ortamda kayıtlı olsun, üretilen bilgiyi edinecek, edinilen bilgiyi sistematize edecek, sistematikhale getirilmişbilgiden süzülmüş bilgiyi çıkaracak, süzülmüş bilgiyi yeniden sistematik hale getirip insanlığın yararına sunacak ve üretilen bilgiyi bilgi mirası olarak gelecek kuşaklara aktaracak sistemlere, sistemle ri inşa eden ve yaşatan meslek mensuplarına ve mesleğe belki de geçmişten daha fazla ihtiyaç duyulacaktır. Bundandolayıinsanlık ve insanlığın bilgi gereksinimi var olduğu sürece bu meslek olacaktır. Bilginin kaydedildiği ortamlarve bilgiyi aktarım biçimi değişecektir ancak bilgi hangi ortama kaydedilirse edilsin üretilen bilginin edinilmesi, sistematik hale getirilerek bibliyografik denetim araçlarına ya da sistemlerine aktarılması, gereksinim duyulan bilginin süzülmüş biçimde sistemlerden çekilip alınması ve en üst düzeyde yayımının sağlanması ve değer yaratılması süreci hep yaşanacak, yaşatılacaktır. Bu bağlamda baktığımızda bize düşen görev nedir? Bize düşen görev; öncelikle yukarıda özetlemeye çalıştığımız varlık bilincine yani niçin var olduğumuz bilincine sahip olmak ve onun gereklerini en üst düzeyde yerine getirmektir.Buaradakendimizi sürekli yeni bilgilerle donatmamız gerekmektedir. Bizim mesleğimizin ve disiplinimizin nesnesi yani inceleme konusu bilgi ve bilginin öznesi dolayısıyla insandır. Biz bu iki kutsal değeri bir araya getirmeye çalışıyoruz; mesleğimizin kutsallığı da buradan kaynaklanıyor. O halde varlığımız için söz konusu iki değere odaklanmamız gerekiyor. Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal Tamdoğan hocamıza katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. - 12 -


(

)

Ankara Üniversitesi DTCF Bilgi Topluluğu olarak bölümümüzün kuruluşunun 60. Yılı sempozyumundastand açtık ve topluluğumuzu gelen konuklara tanıtarak “Kitap Destek VI“ için destek aldık. Sempozyum aracılığıyla birçok değerli isimle tanışma fırsatı bulduk. Bölümümüzün 60. yılını kutlama sevincine ve gururuna ulaşmak bizleri çok mutlu ve memnun etti. Böyle köklü ve tecrübeli bir üniversitenin bünyesinde bulunan Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünü tercih etmiş olmanın ne kadar isabetli ve doğru bir karar olduğunu bu sempozyum sayesinde çok daha iyi anladık. Hem bölümün öğrencileri hem de “Bilgi Topluluğu” üyeleri olarak, 60. Yılını yaşayan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünün önemi, amacı ve gelecek planları hakkında bilgi almamız, hem hedeflerimizi oluşturabilmemiz, hem de bölümümüz hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmemiz için büyük yarar sağladı. Sempozyuma katılan değerli hocalarımızın gerek yaptıkları konuşmalar olsun, gerek yaptıkları - 13 -


sunumlar olsun biz öğrencilerin bilgilenmesi açısından güzel bir tecrübeydi. Öğrenci etkinliği aracılığıylabiz öğrencilere de söz hakkının sunulması bizlere cesaret ve güven verdi, bunun neticesinde özgür bir şekilde fikirlerimizi değerli hocalarımıza sunabilme imkânına erişebildik. Bu sayede sorunlarımızı ve isteklerimizi dile getirmiş olmamız biz öğrencilerin kafasındaki soru işaretlerinin de giderilmesine büyük katkılar sağladı. Oturumlar haricinde de değerli hocalarımızdan bilgi alma fırsatı bulduk. Oturum saatini beklerken Farabi Salonu’na Özer Soysal hocamız ile tanışmak için yanına gittik, çok heyecanlı ve çekingendik ama karşımızda ilk defa gördüğümüz değil, adeta yıllardır tanıdığımız Özer hocamız vardı. Hocamızın bize olan sıcak tavırlarıyla biz de rahatladık ve sohbetimizi güzel bir şekilde devam ettirdik. Hocamız bölümümüzün herkesce tanınmamış bir bölüm olarak görülmesi ile ilgili bizimle düşüncelerini paylaştı. Bizlere çok güzel tavsiyelerde bulundu. Mesleğinizi önce siz sevin, saygı duyun, değer verin ki, başkaları da saygı duyabilsin dedi. Her konuda kendimizi geliştirmemiz gerektiği üzerinde durdu. Bizlere kitap önerilerinde bulundu. Büyüklerimizin biz yeni nesil kütüphanecilerden beklentilerinin büyük olduğunu gördükve mesleğimize bir kere daha saygı duyduk. Sempozyum sayesinde mesleğimiz, bölümümüzün kuruluşundan itibaren bugüne kadar olan ilerleyişini, bu zaman içinde yapılan çalışmaları, verilen ve verilmesi gereken eğitim hakkında bilgilendirmelerin aktarıldığı sempozyum, meslek hakkında fikirlerimizin şekillenmesine büyük katkılar sağladı. Genç fikirler ve farklı düşünsel yaklaşımlarıyla kütüphanecilik bilimi ve mesleği açısından önemli bilgilerle ortaya çıkan sonuçların değerlendirilerek çözüm yollarının aranacağına olan inancımızla, bu gibi etkinliklerin daha sık yapılmasını diliyor ve oldukça faydalı bir sempozyum gerçekleştirildiğini düşünüyoruz. Mesleğimize emek vermiş, katkıda bulunmuş kişilerle tanışmak, konuşmak çok heyecan ve gurur vericiydi. Sempozyumun gerçekleşmesinde büyük emek veren değerli hocalarımıza, arkadaşlarımıza ve katılan misafirlerimize teşekkürlerimizi sunarız. Daha nice 60 yıllara ...

Bilgi Topluluğu olarak oluşturduğumuz ve sempozyumla ilgili gözlemlerimizin yer aldığı “Bizim Penceremizden 60. Yıl Sempozyumu” başlıklı bir yazımız Türk Kütüphaneciliği Dergisi’nde Cilt 28, Sayı 4 (2014) yayınlanmıştır. Yazının hazırlanmasında, başta Prof. Dr. Oya Gürdal Tamdoğan Hocamız olmak üzere, emeği geçen bütün “Bilgi Topluluğu” üyesi arkadaşlarımıza teşekkür ederiz.

- 14 -


(

)

Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 60. Yıl Sempozyumu’nun son gününde topluluk danışmanımız Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal Tamdoğan hocamızın önerisi ve çabası ile bir araya gelen Ankara Üniversitesi Bilgi Topluluğu, Hacettepe Üniversitesi Bilgi Topluluğu ve TKD Kampüs üyesi öğrencilerinin işbirliği ile düzenlenen “Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrencilerinin Mesleki Eğitim Algısı” konulu forumda; hocalarımız, dernek başkanları, meslek büyüklerimiz ve öğrenci arkadaşlarımızın katılımlarıyla sorularımızı ve sorunlarımızı tartıştık. Forum aracılığıyla biz öğrencilere de söz hakkının verilmesi, fikirlerimizi özgürce değerli hocalarımıza ve meslek büyüklerimize sunabilmemize imkân verdi. Farklı üniversitelerden gelen öğrenci arkadaşlarımızın da katılımlarıyla mesleğimiz hakkında güncel problemler üzerinde durulması verimli ve BBY Öğrencilerinin Mesleki Eğitim Algısı Etkinlik Afişi faydalı bir ortam oluşturdu. Sorunlarımızı ve isteklerimizi dile getirmiş olmak biz öğrencilerin kafasındaki soru işaretlerinin giderilmesine yardımcıoldu. İlk olarak Mesleki Eğitim Algısı adı altında öğrencilere uygulanan anketin sonuçları incelenerekMesleki Eğitim Farklılıkları adı altında katılımcılara sorular yöneltildi. Bu kısımda özellikle BBY eğitimi veren üniversitelerin farklı eğitim programları konusu üzerinde duruldu. Bölüm mezunlarımızın Çalışma Alanları Nelerdir? başlığında meslek olarak tek bir alana bağlı kalınmaması gerektiği, kendi kendimizi sınırlandırmamamız gerektiği, aldığımız eği timle beraber kendimizi istediğimiz ölçüde geliştirebileceğimiz belirtildi. Her öğrencinin kendi farkını kendi yarattığı, seçmek istediği mesleki alana göre kendini geliştirmesi gerektiği özellikle vurgulandı. Üniversitelerin temel eğitimleri verdiği, üniversiteden üniversiteye elbette ki farklılıklarınolduğu,farklı eğitim şekilleri ile farklı eğitim programlarının uygulanmasının sınırlılık değil zenginlik katacağı ancak geleceğin insan gücünü yetiştirme konusunda bütün bölümlerin bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunmasının çok yararlı olacağı konusunda görüş birliğine varıldı. Bunun yanı sıra öğrencilerin kesinlikle yurtdışı imkânlarını değerlendirmesi gerektiği, böylelikle farklı bakış açılarına sahip olunabileceği belirtildi. Etkinliğimize fikirleriyle destek veren bütün katılımcılarımıza teşekkür ediyoruz.

- 15 -


(

)

60. Yıl sempozyumunun son günü olan 15 Kasım 2014 tarihinde gerçekleştirilen Hattuşa gezisinde Hitit Uygarlığı zamanında bilgiye verilen önemin anlatıldığı gezimizde, gün içinde nelerin yapılarak belgelere kaydedildiğini, Hitit İmparatorluğu zamanında arşivin ve kütüphanenin ne derece önemli olduğunu,nasıl yerleşim yerleri kurduklarını, örf, adet ve geleneklerinin neler olduğunu, nasıl bir inanç sahibi olduklarını, Hititlerin özelliklerini, kullandıkları dil ve kültürleri, Hattuşa’ da Hititlerden kalma malzemelerin neler olduğunu, özellikle kil tabletlerden oluşat arşiv-kütüphane ve katalog tabletler hakkında bilgi sahibi olduk. Arşiv, tapınak ve kütüphane arası mesafenin fazla olmasına rağmen o dönemde insanların ulaşımlarının zor olduğu halde oralara gidip gelmeleri bilgiye ne kadar önem verdiklerini göstermekte. Taş yapıtlar, duvarlara işlenen figürler, toplu mezarlar ise tarihimizin izlerini yansıtmaktalar. Yazılıkaya ve Alacahöyük’ün görkemli görüntüsünü görmeyi ve o havayı solumanın heyecanını yaşadık. Kastamonu Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sayın Hasan S. Keseroğlu, bölüm hocalarımız ve arkadaşlarımızla bir araya geldik. Saat 21.00 civarlarında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi önünde sonlanan Hattuşa gezimizde, Prof.Dr. Sayın Özer SOYSAL ve Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal TAMDOĞAN’a ve katkısı bulunan hocalarımıza, araç desteği veren Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’müze ve arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunarız.

- 16 -


(MUSTAFA KOYUER)

BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ 60. YIL ARMAĞAN KİTABI Yayına Hazırlayanlar: Nevzat ÖZEL, Neslihan ERKOÇOĞLU. Ankara: Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, 2014. ii, 129 s. ; 23 cm. ISBN 978-605-136-187-1 “60. Yıl Armağan Kitabı”, Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nün kuruluşunun 60. Yıl dönümüne özel olarak oluşturulmuştur. Birçok akademisyenin yazılarıyla oluşan kitap, Kütüphanecilik üzerindeki sorun-çözüm vb. içerikleri barındırmaktadır. Birçok değerli akademisyenin yazılarıyla oluşan armağan kitabımızdaki yazılarımızın başlıkları şu şekildedir; DTCF Kütüphanecilik Bölümü Üzerine Bir Söyleşi, Türk Kütüphaneciliği’nde Düşünsel Yapılanma Sorunu, Pittsburgh Üniversitesi Kütüphanecilik Eğitiminin DTCF Kütüphanecilik Bölümü’ndeki Eğitime Yansımaları Akademik Çalışmalarda Bilgi Yönetimi, Kütüphanelerde Bilgi Yönetimi Uygulamaları, Disiplinlerarası Yaklaşımlar ve Bilgi ve Belge Yönetimindeki Yansımaları, Meslek Eğitimimizde Yeni Yöntemler, Fırsatlar Türkiye’de Bilgi ve Belge Yönetimi Eğitiminde Hacettepe Üniversite si Deneyimi, Belge Yönetim Sistemlerinin E-Dönüşümünün Modellenmesi ve Uygulanmasında Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Eğitim Programlarının Yeterliliği, Yeni Kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümleri,Atatürk Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrencilerinin Bölüme ve Disipline Karşı Tutumve Davranışları, Bilgi Yönetimi Disiplini Farkıyla YDÜ İnovasyon ve Bilgi Yönetimi Yüksek Lisans ve Doktora Programları,Bilgi ve Belge Yönetimi Eğitiminde Yeni Bir Soluk, Bilgi ve Belge Yönetimi Öğrencilerinin Staj Uygulamaları Üzerine Bir Araştırma, Kütüphanecilik ve Bilgi Bilimi Eğitiminde 60 Yıl: Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, Dokümantasyon ve Suzanne Briet, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde Yürütülen Lisansüstü Tezlerin Bibliyometrik Analizi.

- 17 -


BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ 60. YIL ALBÜMÜ 1954-2014 Yayına Hazırlayanlar: Fatoş SUBAŞIOĞLU, Mehmet Faruk AKGÜL, Can ÇELİK Ankara: Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, 2014 iv, 156 s. ; 35 cm. ISBN 978-605-136-185-7 Kapak Tasarımı: Mehmet Faruk AKGÜL 60. Yıl Albümü’nün hazırlanmasına katkı sağlayanlar: Aynur AKAR Uzm. Korcan DOĞAN Nebi COŞKUN Murat DUMAN Albüm, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünün kuruluşunun 60. Yıl dönümüne özel çıkmıştır. Sempozyuma gelen misafirler, albümü aldıklarında okul yıllarındaki anılarının canlandığı ve çok mutlu oldukları gözlemlenmiştir. Albüm, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi, eski adıyla Kütüphanecilik Bölümü’ne emek vermiş olan öğretim elemanlarının yanı sıra 1954-2014 yılları arasındaki Kütüphanecilik/Dokümantasyon-Enformasyon/Arşivcilik/Bilgi ve Belge Yönetimi mezunlarına yer vermektedir. Bölümümüze kattıkları değerlerden ötürü kitaplarda emeği geçen ve katkı sağlayan hocalarımız ve öğrenci arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunarız.

- 18 -


(HALİME YILDIZ)

Bu mesleği seçme sebebiniz nedir? ODTÜ’ de Fizik Bölümünde okuyordum. Fakat fen bilimlerine çok uygun olmadığımın farkına vardım. Babam akademisyendi “Kütüphanecilik Bölümü’nü” o tavsiye etti. Gelmeden önce bölümden hocalarla görüştüm, çok olumlu yanıtlar vermediler bana. Fizik bölümündeki hocalarım da “Onlar olmasa bizler araştırma yapamayız” diyerek teşvik ettiler. Mesleği seçmeden önce bölümümüz ve meslek hakkındaki düşünceleriniz nelerdi? Seçtikten sonra değişen düşünceleriniz oldu mu? Hiç yoktu. Tamamen yeniden inşa oldum. Buradaki öğrendiğim şeyler hayata bakışımı etkiledi. Mantıksal ve düşünsel kapasitemi arttırdı. Bilginin insan hayatındaki önemini kavradım. Meslek adına öğrendiğim şeylerin aslında kişisel hayatımı büyük ölçüde değiştirdiğini ve geliştirdiğini anladım. Bunun da birayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Çünkü elimizde bilgiye ulaşmanın anahtarını tuttuğumuzu düşünüyorum. Hiç kimseye nasip değildir bu. Şimdiye kadar hangi projelerde yer aldınız? Üniversitenin BAP projesinde yer aldım ( 2 tane ). 1 tane de TÜBİTAK projesinde yer aldım. Bugüne kadar hangi alanlarda, üniversitelerde ve kurumlarda çalıştınız? Mezun olunca Ankara Üniversitesi elemanıydım. Bu arada Norveç’ e gidip 2 yıl eğitim aldım. ODTÜ’de ders verdim. Bölümümüzü seçecek öğrenciler için onlara söylenebilecek en geçerli sebep sizin için ne olurdu? Çoğu kişi istihdam alanına bakıyor. Onların bu gereksinimlerine hitap ediyor. Yani istihdam alanıgeniş. Sadece kütüphane ve bilgi merkezi odaklı düşünmemek gerekiyor. Diğer yandan yüksek düzeyde ücretli iş bulmak bizlere kalıyor. Kendimizi donatırsak, diplomaya ilaveten yabancı dil, bilgisayar gibi sertifikalar alırsak eğer o zaman özel sektörde de iyi ücretler alabileceğimizi düşünüyorum. Bizler bilgiyle uğraşıyoruz. En başta bilginin toplumsallaşması adına hizmet veriyor / üretiyoruz. Aynı zamanda kaynaklar üretiyoruz. Bu, insanın perspektifini genişleten bir durum. Çünkü topl umu tanıyoruz. Gereksinimlerini görüyor, analiz ediyoruz. Hem de bilginin düzenlenmesini sağlıyoruz. Bu, geleceği öngörebilmemizi sağlıyor. Eğitim misyonumuz da var. İnsanların farkında olmadıkları bilgi gereksinimleri var ve bu gereksinimleri ifade etmede, nasıl karşılayacağını bilmede de problemler var. Bizler insanların bu gereksinimlerini

- 19 -


karşıladığımız zaman onlara, eğitim de vermiş oluyoruz. Sunduğumuz kaynaklar ve hizmetlerle onları aydınlatmış, ışık tutmuş oluyoruz. Bana kalırsa başka mesleklerde insanları tatmin eden bu unsurlar yok. Mesleğimizin geleceği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Araştırma görevlisiyken bilgisayar yoktu. Doküman derleme süreci bayağı zorlu bir süreçti. Her zaman kaynak bulunmuyordu, özellikle de yabancı kaynaklar. Bunlar ortadan kalktı. Artık veri tabanlarını kullanabiliyoruz, katalog taramaları yapabiliyoruz. Ağ ortamındaki kaynaklar giderek çeşitlenmeye ve zenginleşmeye başladı. Kütüphaneler; Online katalog taramasına, veri tabanlarına, açık eriş im dokümanlarına ulaşmamızı sağladı. Artık basılı sözlükler kullanmıyoruz. Bilgiye temel, basit şekilde ulaşmamızı sağlayan Wikipedia gibi ansiklopedik kaynaklar var. Görsel -işitsel, sanat eserleri, elektronik formlar gibi birçok materyal var artık. Halk kütüphanelerimiz mutfak hizmeti yapabilir, insanların sosyalleştiği, canlı olarak katılacağı, var olabileceği etkinliklerle bizi kendine bağlayabilir ve kaynaklarla etkileşime girmemizi sağlayabilir.Herkesin bizler gibi ağa bağlanma şansı yok. Böyle bir durumdayken insanların bilgi ihtiyaçlarını karşılayacak kurumlar devlet politikalarıyla desteklenmelidir. Çünkü sahip olanlarla olmayanlar arasında uçurum var. Amerika’da hala daha görkemli, akıllı kütüphaneler inşa ediliyor. Yönetim politikalarında hala bu değeri korumaya yönelik önlemler var. Bizim bunun nedenini çözemeyişimizin en büyük nedeni; bilgiyle organik bağ kuramayışımızdır. Özellikle eğitim sürecinde bunu başaramıyoruz. Bizim yöneticilerimizbusüreçlerden geçmedikleri için yokluğunu fark edemiyorlar. Avrupa’da halk kütüphaneleri yaşam boyu öğrenme için herkesin kendini geliştireceği, yenileyeceği kurumlardır. Bu, eğitim sürecinin dışında kalan insanlar için de bir fırsattır. Sonuç olarak kütüphanelerin fiziksel mekânlarının fonksiyonlarını değiştirerek var olacağına inanıyorum. Geçtiğimiz ay fakültemizde yapılan bölümümüzün 60. Yıl Sempozyumu hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Sempozyumun hem içerik, hem de organizasyon açısından başarılı geçtiğini düşünüyorum. Benim dikkatimi çeken husus: Bölüm başkanlarının katıldığı oturumlarda, bölümlerin istihdam alanındaki uygulamacıların baskısı altında kaldığı. Bölümler akademik organlar ve hem eğitim hem de araştırma sorumlulukları bulunuyor. Bilimdalındaki gelişmeleri ve bilimsel ilerlemeleri program ve araştırma stratejilerine yansıtmak durumundalar. Ancak istihdam alanı politik ve idari yapıdan ve personel rejimi açısından istenilen düzeyde gelişemiyor ve bu durum disipliner gelişme ile uygulama alanı arasındaki uçurumun büyümesine yol açıyor. Öğrenciler ve uygulamacılar kuramsal çalışmalar yerine pratik ve işleme dayalı bilgiyi edinme eğilimi gösteriyor. Bu da akademik organlar olan bölümleri baskı altına alıyor. Prof. Dr. Sayın Tülay Fenerci hocamıza katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.

- 20 -


(AHMET TURAÇ - SÜPHAN MAĞAÇ)

Erasmus’a nasıl katılabiliriz? Şartlar nelerdir? Bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz? Erasmus programı Öğrenim Hareketliliği ve Staj Hareketliliği olarak iki yoldan gerçekleştirilir. Erasmus Öğrenci Öğrenim Hareketliliği ile Türkiye'de örgün eğitim veren ErasmusÜniversite Beyannamesi (EÜB) sahibi bir yükseköğretim kurumunda kayıtlı öğrenciler 1 akademik yıl içinde 1 veya 2 (3-12 ay arasında) dönemliğine diğer bir Avrupa ülkesi EÜB sahibi yükseköğretim kurumunda değişim öğrencisi olma ve program dâhilinde yurtdışında kaldıkları süre için mali destek alma şansına sahip olurlar. Verilen mali destek geri istenmeyecek olup, öğrencilerin bütün masraflarını karşılamak amaçlanmamakta, yalnızca hareketlilikten kaynaklanan ek masraflara yardımcı olmak istenmektedir. Seçilen öğrenciler istedikleri takdirde hibesiz ("SIFIR" hibeli) Erasmus öğrencisi olarak Erasmus öğrencisi olabilirler. Erasmus Öğrenci Staj Hareketliliği ise, yükseköğretim kurumunda kayıtlı öğrencinin yurtdışındaki bir işletmede veya organizasyonda mesleki eğitim alma ve/veya çalışma deneyimi kazanmasürecidir. Erasmus staj hareketliliği ile öğrenci, bir Avrupa ülkesinde, öğrencisi olduğu mesleki eğitim alanında uygulamalıiş deneyimi elde eder. Öğrencinin faaliyet süresi lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri için 3 ile 12 ay arasında bir süredir. Meslek Yüksekokulu gibi kısa dönemli yükseköğretim programları öğrencileri için asgari süre 2 aydan başlar, 12 aya kadar sürebilir. Öğrencilerin faaliyete katılabilmeleri için Genişletilmiş Erasmus Üniversite Beyannamesi sahibi bir yükseköğretim kurumunda öğrenci olmaları, öğrencisi oldukları yükseköğretim kurumuna başvurmaları ve Erasmus kapsamında staj yapmak üzere seçilmeleri gerekmektedir. Daha ayrıntılı bilgilere www.erasmus.ankara.edu.tr ve www.ua.gov.tr adreslerinden ulaşabilirsiniz. Erasmus’un öğrencilere ne gibi fayda veya katkısı vardır? Öncelikle Erasmus öğrencisi olarak yurtdışına gidecek öğrencinin belirli bir düzeyde yabancıdil bilmesi gerekir. Bunun gidilecek ülkenin dili olması şart olmayabilir. İngilizce dili Avrupa ülkeleri içinde büyük ölçüde birleştirici bir dil olmaktadır. Bununla birlikte, gidilen okuldaki eğiti m dilinin bilinmesininistenmesi de mümkündür. Öğrencinin İngilizce veya gittiği ülkenin dilini Erasmus öğrenim veya staj hareketliliğinin gerekliliklerini (dersleri takip etme, sınavlarda ve çalışma ortamında kendini ifade etme vb.) yerine - 21 -


getirebilecek düzeyde bilmesi gerekmektedir. Faaliyete başlamadan önce gidilecekkurumdahangi dil veya dillerin kabul edildiğinin bilinmesi gerekmektedir. Erasmus programının kazandırdıklarını gelecekolursak öğrencinin yurtdışı deneyimi elde edebilme, dersleri çok kültürlü ortamda işleme imkânı bulabilme,kendi kültürünü tanıtma fırsatını elde edebilmeyle beraber diğer kültürleri tanıyabilme şansını yakalayabilme ve bunların yanında sayabileceğimiz birçok sosyal deneyim yaşayabilme fırsatını doğurur. Öğrenciler yurtdışına gittiklerinde farklı ülkelerdeki Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümlerinin eğitimlerini görebilme ve karşılaştırabilme fırsatlarını bulabilirler. Dil sorununun olduğunu düşünen öğrenciler, Erasmus öğrenme ve staj hareketliliğine katılma konusunda tereddüt edebilmektedir. Buna rağmen programa katılma cesaretini gösteren öğrenciler,hem dillerini geliştirme, hem de farklı kültürleri tanıma olanaklarına sahip olabilmektedir. Bu durum, öğrencilerin daha önceden sahip oldukları önyargılarının ortadan kalkmasını ve özgüven kazanmalarını sağlamaktadır. Bölümümüz öğrencilerinin gidebileceği Erasmus programı içerisinde anlaşmalı ülkeler hangileridir? Bölümümüzün Erasmus programı kapsamında 2014-2021 yılları arasında anlaşma yapmış olduğu üniversiteler ve bölümler şu şekildedir:

1. Hırvatistan - University of Zadar - Department of Library and Information Sciences, 2. Macaristan- University of Pécs - Faculty of Adult Education and Human Resources Development - Institute of Library Sciences, 3. Litvanya- Vilnius University- Faculty of Communication - Institute of Library and Information Sciences, 4. Letonya - University of Latvia - Faculty of Social Sciences - Department of Information and Library Studies, 5. Polonya - Nicolaus Copernicus University - Institute of Information Science and Book Studies, 6. Slovenya- University of Ljubljana - Faculty of Arts- Department of Library and Information Science and Book Studies, 7. Romanya - Transilvania University of Brasov, Romania, Faculty of Product Design and Environment. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Erasmus Koordinatörü Sayın Dr. Nevzat Özel’e teşekkürlerimizi sunarız.

- 22 -


(

)

Geçtiğimiz ay Fakültemizde yapılan Bölümümüzün 60. Yıl Sempozyumu hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Hem öğrenciler hem de akademisyenler açısından yararlı oldu diye düşünüyorum. Yararlarından bir tanesi; neredeyse bütün Bilgi ve Belge Yönetimi bölümü başkanlarını bir araya getirmesiydi. Bölümlerin birbirileri ile aynı olan yönleri ile birbirlerinden farklı olan yönleri ortaya daha net bir şekilde konuldu. Bölümün çevresi, hocaların dolayısıyla, öğrencilerin çevresi kadardır. Hocaların ve öğrencilerinin bildikleri ve beraber öğrendikleri bölümün çevresini değiştirecek ve genişletecektir. Ayrıca sempozyuma diğer üniversitelerden bölüm öğrencilerinin katılması ile ortam renklenmiştir. Bu mesleği geleceğe taşıyacak olanlar akademisyenler aracılığı ile öğrencilerdir. Öğrencilerin birbirini rakip görmek yerine birlikte çalışarak mesleğimizi daha iyi biryere getirme fikri sempozyum sayesinde bir kere daha hatırlanmıştır. Bu mesleği seçme sebebiniz nedir? Bir odada oturup her gün aynı işi yapmak bana göre değildi. Sürekli yeni şeyler öğrenmek gerektiğini düşünürüm. Yeni şeyler öğrenip kendimi yenilemeyi seviyorum. Öğrendiklerimi öğretmeyi seviyorum. Normal hayatta yaptığım şeyi iş hayatıma da taşımak istediğim için bu mesleği seçtim. Bilgi ve Belge Yönetimi niçin diye sorarsanız, kitapları sevdiğimden derim. Mesleği seçtikten sonra, bölümümüz ve meslek hakkındaki düşüncüleriniz nelerdi ve değişen düşünceleriniz oldu mu? Bölüm mezunlarını sadece kütüphane ve arşivlerde istihdam ediyorlar. Hâlbuki ki bilgi ve belgenin olduğu her yerde çalışma imkânları var. Web içeriklerinin indekslenmesi ve sınıflanmasında bize ihtiyaç var. Kurumlar için oluşturulacak veri tabanlarının yönetiminde de yapabileceklerimiz bulunmakta. Dijitalleşen dünyada her gün tonlarca üretilen verilerin yönetilmesine katkılarımız olacaktır. Bu yüzdenbu konulara yönelik dersler arttırılmalıdır, öğrencilerin araştırma yapması teşvik edilmelidir diye

- 23 -


düşünüyorum. Öğrenilecek en küçük bilgi bile ufkumuzu genişletecek, mesleğe bakış açımızı değiştirecektir. Türkiye’de kütüphane kültürü ve arşivlerin önemi gerektiği gibi yerleşmedi. Bir şeylerindeğişmesi gerektiğini düşünüyorum. Değişimi gerçekleştirmek için henüz yeterli bilgiye sahip olmadığımı gördüm. Bugüne kadar hangi alanlarda, üniversitelerde ve konumlarda çalıştınız? İş hayatıma öğrencilik zamanımda asistan öğrenci olarak başladım. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde uzman kütüphaneci ile beraber veri girişi yaptım. Bölüm kütüphanelerinde çalışan kişilere işleri nasıl yapacaklarına, kullanıcılara nasıl yardım edeceklerine dair eğitim verdik. Mezun olduktan sonra Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’nde kütüphaneci olarak çalışmaya başladım. Kütüphanede tek olduğum için bütün hizmetlerden ben sorumluydum. Bu işten ayrılmadan önceki 3 ay kütüphane işleri ile beraber, kurumda faaliyet gösteren taşeron firmada işçi şefliği yaptım.Bir personel şubesinde yapılan işleri yaptım. Daha sonra Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kütüphaneci olarak atandım. Yeni açılan bir fakülte olduğu için buraya yeni bir kütüphane kurdum ve rutin işlemleri yürüttüm. Daha sonra dekanlığın görevlendirmesi ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nda bir süre Tıbbi Dokümantasyon ve Sağlık Bilgi Sistemleri derslerini verdim. Sonra da Ankara Üniversitesi’nde akademisyen olarak başladım. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde yaklaşık 3 aydır araştırma görevlisi olarak çalışmaktayım. Uzmanlık alanım ise kataloglama ve sınıflama. Bölümümüzü seçenek öğrenciler için onlara söyleyebilecek en geçerli sebep sizin için ne olurdu? Bölümü; kütüphaneleri, kitapları seven, uygulanabilecek değişik fikirleri olan kişiler seçsinler. Bütün gün oturabileceğim bir işim olsun zihniyeti olanlar da gelmesin. Zira oturmaya hatta yemek yemeye vakit bulamayabilirler. Parası için de hiçbir meslek seçilmez. Maaşı iyiymiş diyerek de meslekseçimi yapmasınlar. Mesleğimizin geleceği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? İnsanlar her şeyin Google’da olduğunu düşünüyor. Kütüphane gerekliliğini insanlara anlatamazsak, kendimizi ifade edemezsek, kütüphanecilik Türkiye’de gelecekte olmayacak bir meslek olabilir. Dünya standartlarını yakalamamız gerekiyor. Elektronik arşivler için vazgeçilmez bireyler olduğumuzu hatırlatmamız ya da kanıtlamamız lazım. Semantik web dünyasındaki ekibin bir parçası olmalıyız. Bu keyifli röportaj için Arş. Gör. Sayın Ayşenur Varol’a teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.

- 24 -


(

)

Ankara Üniversitesi Adalet MYO Kütüphanesi’nde memur olarak çalışan ve aynı zamanda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde Yüksek Lisans yapan sevgili Rahşan Muslu’yla memurluktan kütüphaneciliğe uzanan serüvenini konuştuk.

Bu mesleği seçme sebebiniz nedir? Kütüphaneci olmadan önce Hukuk Fakültesi’nde dekan sekreteriydim. Ama yaptığım iş beni yeterince

tatmin

etmiyordu. Dekanın önerisi üzerine kütüphanede çalışmaya başladım. Tambu dönemde, “Ben kimim, niye varım?” gibi sorular soruyordum kendime. Bu sorgulamanın sonucunda, kendime en uygun işi yaptığım sonucuna vardım. 13 yıldır işi öğrenme adına hangi birimde iş verilse yaptım. Buna taşıma ve silme dâhil. Böylece kendimi yetiştirmeye çalıştım. Çeşitli dönemlerde sekreterlik teklifi gelse de, kendi yapıma uygun bu işe devam kararı aldım. Ayrıca teorik bilgilerimi artırmak ve mesleği daha iyi öğrenmek için yüksek lisans dersleri alıyorum.

Bölümümüz ve meslek hakkındaki düşünceleriniz nelerdi? Değişen düşünceleriniz oldu mu? Aslen Kamu Yönetimi Bölümü mezunuyum ve örneğin bir müfettiş olsam, mesleğimde bu kadarmutlu olacağımı ve yaptığım işten bu kadar haz alabileceğimi düşünmüyorum. Kütüphanecilik disiplinler arası olduğundan farklı birçok konuyu araştırıyorum ve bu konularda yardımcı olmaya çalışıyorum. Bilgimi ve deneyimimi öğrencilerle, kullanıcılarla paylaşma imkânı buluyorum. Bunun karşılığında, onlardan da çok şey öğrenme imkânı buluyorum. Osman Ersoy hocamız, bu mesleği yapanların olsa olsa Kadir Gecesi - 25 -


doğmuş olacağını söylüyormuş. Gerçekten işini iyi yapan birisi i çin önemli bir misyonu var.

Mesleğimizin geleceği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? İnsanların başına ne geldiyse cehaletten geldi. Sizler bilgiyi sunan kişiler olarak cehalete engel olacaksınız. Bu kadar önemli bir misyonunuz var aslında. Unutmayın! Sizler batıda politikacılar dâhil herkesin danıştığı önemli bir mesleğe sahipsiniz. Gelecekte teknoloji hızla artmaya devam edecek ve otomasyon sistemleri yaygınlaşacaktır ama insan faktörü varlığını devam ettirecektir. Bunun için klasik kitap alan veren kütüphaneci modelinden çıkıp gerekli bilgiyi kullanıcı henüz istemeden araştıran, çözümler üreten, yaratıcı bir bilgi danışmanınadönmek zorundayız.

Geçtiğimiz ay Fakültemizde yapılan Bölümümüzün 60. Yıl Sempozyumu hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Bilgi Belge Bölümü’nün geçmişi ve geleceği masaya yatırılmış oldu. Sempozyuma özellikle öğrenci oturumunun konulması daha demokratik bir tartışma ortamı sağladı. Fakat katılımın az olmasına ve gençlerin haklı iş kaygılarına üzüldüm. Fakat çağımız bilgi çağı ve bizler daha donanımlı olursak tek alternatifimiz memurluk değil. Yabancı dili olan ve bilgisayarı çok iyi bilen bir kütüphaneci özel sektörde de çalışabilir. Sonradan fark ettim ki, bizim mesleğimizde yurtdışı deneyimi de mutlaka o lmalıdır. Çünkü donanımlı bir kütüphaneciye herkes muhtaçtır.

Rahşan Hanıma bu keyifli röportaj için teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.

- 26 -


(MUSTAFA KOYUER)

2014-2015 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümü birinci sınıf öğrencisiyim. Ben bu bölümü hayatım boyunca hiç duymamıştım, LYS den önce karşıma çıktı. Ailemin ve rehber öğretmenimin ısrarları sonucu bu bölümü yazdım. Nasıl bir bölüm olduğunu, ne yapacağımı bilmiyordum. Herhangi bir beklentim yoktu çünkü bölümü tamolarak kavrayamamıştım. Geldikten sonra fikrim yavaş yavaş değişti.Bölüme ısınmaya ve bölümün önemini kavramaya başladım. Düşüncel erimin değişmesinde hocalarımızın katkısı çok büyük oldu, gelecekte bilgi ve belge yöneticilerine çok ihtiyacın olduğunun farkına vardım. Gelirken hiçbir bilgim yoktu ama şuan bir çok şey öğrendim ve bölümü iyi ki tercih etmişim diyorum. DERYA TOK 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı 1. Sınıf Öğrencisi

Ben Hanife Gül Hacıoğlu; 2014-2015 Eğitim-Öğretim yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesinde Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü birinci sınıf öğrencisiyim. Bu bölümü daha önce duymuştum az da olsa bilgim vardı. Hayalimdeki bölüm farklıydı ama baktım olmayacak Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünü ayrıntılı bir şekilde araştırmaya başladım. Araştırmalar sonucunda birçok yerden ve kişiden olumlu cevaplar aldım ve bu bölümü yazmaya karar verdim. Tercihlerimi yaptım ve geriye sonucu beklemek kaldı. Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümüne onuncu tercihim ile yerleştim. Kayıt olmaya geldiğim gün çok mutlu ve heyecanlıydım. Bölüme gelmeden önce neyle karşılaşacağımı bilmiyordum ve biraz tereddütlüydüm. Yeni bir ortama girecek olmanın heyecanı büyüktü. Bölümün ortamının sıcaklığı beni çok memnun etti. Öğrenci sayısının az olması beni hem şaşırttı hem de çok mutlu etti. Çok kalabalık bir ortam beklerken sıcak ve rahat bir yerde buldum kendimi. Hocalarımız bölüm hakkındaki sorularımı cevapladı ve kendimi bu bölümde geliştireceğimi düşünmeye başladım. İyi ki Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümüne gelmişimbubölümü okumaktan gurur duyuyorum. HANİFE GÜL HACIOĞLU 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı 1. Sınıf Öğrencisi

- 27 -


(

)

İnsanlar hayatları boyunca bilgiyi her yerde kullanırlar. Gündelik yaşantıda, meslek hayatında, aklımıza gelebilecek her yerde. Ve biz, Bilgi ve Belge Yöneticileri olarak bilginin olduğu her yerde varız, demektir. Bu açıdan mesleğin önemini ve anlamını kavramak, bu eğitimi alan biz öğrenciler için önemlidir. Bunun için de mesleğimizi her yönden tanımalı ve bakış açımızı genişletmeliyiz.

Bölüme ilk geldiğimde Bilgi Topluluğu ile tanışmamın bu açıdan bir fırsat olduğunu düşünüyordum. İki senedir Bilgi Topluluğuailesi içerisinde yer alıyorum. Yaptığımız etkinlikler, yapmayı planladığımız organizasyonlar, bunların içerisinde yer almak gerçekten heyecan ve mutluluk verici. Bu duyguyu ilk kez geçen yıl Mayıs ayında düzenlediğimiz Kitap Destek Kampanyamızda tattım. Bilgiye susamış insanlara bilgiyi götürmek, onlar için bir şeyler yapmak ve bu sevinci, mutluluğu onların gözlerinden okumak eşi benzeri olmayan tarifsiz bir duygu.

Bu yıl da mesleki açıdan çok verimli olacağını düşündüğüm, Kariyer Günleri'nin hazırlıkları aşamasındayız. Mayıs ayında gerçekleştirmeyi planladığımız bu organizasyona Sayın Özer Soysal Hocamız başta olmak üzere meslekte uzman birçok kişi katılacaktır. Bizlerin bilgilenmesi ve aydınlanması açısından faydalı bir organizasyon olacaktır.

Bilgi Topluluğu bana en başta birlik içerisinde bir şeyler yapmayı, paylaşmayı, saygının önemini, insanları mutlu etmeyi öğretti. İyi ki bu Bölümdeyim ve iyi ki Bilgi Topluluğu ailesi içerisinde yer alıyorum. Bu benim ve ailem için onur ve gurur verici bir olay. Başta danışmanımız ve hocam olan Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal Tamdoğan'a, benden önce emek vermiş ve hâlâ emek veren arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım. - 28 -


(

)

Ankara Üniversitesi’nin dağınık yapısı nedeniyle neredeyse her fakültede kütüphane olması Bilgi ve Belge Yönetimi öğrencileri olarak iş olanakları açısından bizim için büyük nimete dönüşmüştür, öyle ki biz bölüm öğrencileri olarak kendi mesleğimizi daha okurken pratik düzlemde uygulamaya başlıyoruz. Ben, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kütüphanesi’nde bu yıl kısmi zamanlı olarak çalışmaya başladım. Kısmi zamanlı çalışma bana derslerde öğrendiğim kataloglama, kullanıcılarla ilişkiler gibi konularda pratik yapma ve deneyim kazanma imkânı sundu. Mesleğin gerçek yüzüyle daha okurken tanışıp bu mesleği gerçekten yapabilecek kapasitenin kendimizde olup olmadığı hakkında kendimizi değerlendirme imkânına da sahip oluyoruz. Günümüzde birçok insanın mesleğini, mesleğe başladığında sevmediğini, bunun sonucunda da mutsuz bireylerin çoğaldığını göz önüne alırsak bu çok büyük bir şans. Sayın Doğan Atılgan Hocamıza bu konuda bize verdiği sonsuz destekten dolayı çok teşekkür ediyoruz.

- 29 -


KİTAP DESTEK 5 YAŞINDA Bu sene de köy okulları için düzenlediğimiz KİTAP DESTEK! Kampanyamız devam ediyor. Her yıl kütüphanesi olmayan ve kitaplara ihtiyacı olan bir köy okulu belirleyerek, öğrencilere uygun kitaplar topluyoruz. Topladığımız kitapları ayıklıyor ve öğrencilere uygun olanları sınıflandırıp kolilerimizi hazırlıyoruz. Bu sene Burdur Tefenni 75. Yıl Başpınar İlkokulu’na kütüphane kuracağız. Topluluk danışmanımız önderliğinde öğrencilerle bir araya gelerek kitap ve kütüphane kullanımını anlatacağız. Onların mutluluğunu gördüğümüz an amacımıza tekrar ulaşmış olacağız. 5 yıldır yüzlerce çocuğa dünyaları götürüyoruz, siz de onlara dünyaları göndermek i stemez misiniz? Bir kitap değişen bir hayat, açılan yeni bir ufuk, aydınlık bir gelecek demek. Gelin bu sefer de Burdur Tefenni 75. Yıl Başpınar İlkokulu’ndaki çocukların dünyalarını kitap bağışlarınızla aydınlatalım. Kitap bağışlarınızı bekliyoruz.

- 30 -


(

)

Anıl Kaya’nın kısa filmi Dün Bugün Yarın, oldukça renkli bir oyuncu kadrosuna sahip. Sezin Akbaşoğulları, Sermet Yeşil ve Erkan Yolaç’ın rol aldığı filmin senaryosu Özgür Onurme’ye ait; filmin yönetmeni Anıl Kaya. FİLMİN KONUSU Alp etrafta kimse yokken hep düşündüğü ama başkalarının içindeyken köşe bucak saklandığı eski hatıralarını unutabilmek için bir kütüphanede çalışmaya başlar. Fakat kitap rafları arasında geçirdiği zaman onu dününe daha çok yaklaştırır. Alp’in devam edebilmesi için evet ya da hayır arasında bir karar vermesi gerekecektir. Dün Bugün Yarın, Alp’in yaşadığı mağlubiyetlerden almak istediği rövanşın hikâyesidir. Yalnızken sürekli yanında taşıdığı ama etrafında başkaları olduğunda hep saklamaya çalıştığı hatıraları yenip hayata yeniden başlama arzusunu izleriz. Dün ile karşılaşmalarında yaşadığı heyecanı, vereceği “Evet” ya da “Hayır’” cevabından sonra, Yarın’dan da bekler Alp. Sonunda mutluluğun karar vermekten ibaret olmadığını bazen tahmin ettiğinden fazla beklemesi gerektiğini anlayacaktır.

10-18 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilen 51. Altın Portakal Film Festivali Ulusal Kısa Film Yarışması’na başvuran 245 filmden 15’inin içerisinde yer aldı. Dün Bugün Yarın, Sırbistan’da Kraljevski Film Festivali’nde “En İyi Kısa Film” seçildi. İvan Mandic,Milos Zuza, Biljana Dukic’den oluşan jüri, olağanüstü atmosferi ve ana karakterlerin performansları gerekçesiyle filmi “En İyi Film” olarak ilan etmiş. İrlanda’nın prestijli festivallerinden Kerry Film Festival yarışma seçkisinde Best Original Score dalındaödül için yarışıldı. 21. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde finalist oldu. Akdeniz Ülkeleri Kısa Fi lm Yarışması bölümünde yerli ve yabancı filmler beraber yarıştılar.

- 31 -


Kerry Film Festivali’nden sonra festival turuna devam eden film, Bridge Film Festivali (Kosova), Kraljevski Filmski Festival (Sırbistan), Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali (Türkiye), CorkFilm Festivali (İrlanda) ve son olarak da İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali ’ne de katıldı. 2. Uluslararası Kayseri Altın Çınar Film Festivali’ne başvuran 127 kısa film arasından, ön eleme jürisinin kararı sonucu 16 film finalist olarak yarışmaya hak kazanmıştır. Dün Bugün Yarın bu 16 film arasında yer aldı. Kayseri Uluslararası Altın Çınar Film Festivali’nde Tunç Başaran başkanlığındaki jüri tarafından ‘ En İyi Kısa Film’ ödülüne layık görüldü. 25. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Ulusal Kısa Metraj Yarışma bölümünde yer aldı.

19 Ocak 1985 Ankara doğumlu olan Anıl KAYA, üniversite hayatına Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nde başladıktan bir yıl sonra İletişim ve Tasarım Bölümü’ne yatay geçiş yaptı. 2008’de okuldan mezun olmadan önce ilk kısa filmi olan ve ulusal ve uluslararası festivallerde yer alan Dore Giderken’i tamamladı. Üçüncü kısa filmi Bir Cevapsız Arama: Hayat ile Eskişehir Kral Midas Uluslararası Kısa Film Festivali’nden “En İyi Yönetmen” ödülünü aldı. Şimdi ise Publik bünyesinde yönetmenlik yapıyor. Filmografi: Dore Giderken (2008) Bir Cevapsız Arama (2012) Dün Bugün Yarın (2014)

Kaynak: http://www.anilkaya.com/dun-bugun-yarin

- 32 -


TNT, kanalın Librarians film serisini esas alan 10 bölümlük yeni bir dizinin yayınına başladı. The Librarians isimli dizinin yıldız oyuncuları arasında, filmde de aynı rolü (Flynn Carsen) üstlenmiş olan Noah Wyle, Rebecca Romijn, Christian Kane (Leverage), Lindy Booth (Dawn of the Dead), JohnKim (Neighbors) ve John Larroquette (Night Court) yer alıyor. Dizi, dünyayı bir takım sihirli güçlere karşı korumak için Noah Wyle’ın oynadığı Flynn karakteri tarafından seçilen sıra dışı yeteneklere sahip dört kütüphanecinin etrafında gelişiyor. Wyle aynı zamanda dizinin yürütücü yapımcılığını da üstleniyor. Amerika’nın TNT kanalı için çevrilen ve ülkemizde de televizyonlarda gösterilen dizi, tarihi ve gizemli eserleri koruyanbir grup kütüphanecinin yaşadığı maceraları konu alıyor. Diziyi TNT kanalında Pazar günleri 07:00-08:00 saatleri arasında izleyebilirsiniz. Kaynak: http://www.turkcealtyazi.org/mov/3663490/the-librarians.html

- 33 -


Ne çok sevda Ne çok anı var Ne çok yer, Ne çok bakış, gülüş, ses ve söz var. Ne çok iz var. Ne çok sokak, ne çok cadde. Ev, gündüz ve gece. Ne çok biz var bir şiirde hece hece. Ne çok sen varsın içimde, ne çok ben saklıyım içinde. Ne çok çoğalmışız birbirimizde. Ne dolup taşmışız; ne çok aşkmışız gözlerimizde. Ne çok iyi ki biriktirmişim seninle. Yer yok keşkeye bundan böyle. Yok bildiğim senden öte. Kal yakınımda; ol yangınımda. Yeniden doğuyorum ben nefesin nefesime her vurduğunda.

Gamze KÖSEALİ Bir gülümsemenle parladı bütün yıldızlar, Hayalin, umuda dönüştü işte o an. Anladım ki, Sebebini yalnızca sen ve benim bileceğim, Doyasıya gülümsemelerim ve sen olacaksın geleceğim. Bütün dünyayı gözlerinde göreceğim, Gözlerinde öleceğim. Gülümsemenle yeniden doğacak, Bu döngünün içinde kaybolacağım. İsmail KARACA

- 34 -


Profe sörl ük kadrosuna atanan Sayın Fati h Rukancı hocamızı te bri k e di yor, böl ümümüze ÖYP kapsamında ge l e n Arş. Gör. Demet Işık ve Arş. Gör. Ayşe nur Varol ’a “Hoş Ge l di ni z” di yor, başarıl arının de vamını di l i yoruz.

Prof. Dr. Fatih Rukancı

Arş. Gör. Demet Işık

Arş. Gör. Ayşenur Varol

BÖLÜMÜMÜZ TANDOĞAN KAMPÜSÜNE TAŞINDI! Bölümümüzün bulunduğu binanın tadilata girmesi dolayısıyla, 22 Aralık 2014 Pazartesi günü geçici olarak Tandoğan Yerleşkesi Şevket Aziz Kansu Binasına taşındık. 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı Bahar Yarıyılı’nı burada tamamladıktan sonra tekrar Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi’ne döneceğiz.

BÖLÜM VE TOPLULUK W EB SİTELERİMİZ YENİLENDİ! Tasarım ve işlev bakımından oldukça faydalı bir görünüme sahip olan yeni web sitelerimiz Ankara Üniversitesi web sitesinin yapısına uygun olarak yenilendi. Ayrıca Topluluk web sitemizin www.bilgitoplulugu.org olan adresi bilgitoplulugu.humanity.ankara.edu.tr olarak değiştirildi.

- 35 -


YÖNETİM KURULUMUZ DEĞİŞTİ! Bilgi Topluluğu’nun Yönetim Kurulu'nda değişlikler var. Topluluğumuza yeni üyelerkazandırdık!Bilgi Topluluğu ailemizin yeni üyeleri, yeni fikirleriyle topluluğa güç katacak ve böylece topluluk bazında daha güzel işler yapılacaktır. 2014-2015 Akademik Yılı Yönetim Kurulumuz; topluluk danışmanımız Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal Tamdoğan önderliğinde, başkanımız Gamze Yıldız ve üyelerle birlikte üretken bir yıl daha geçirmek için çalışmalara başladık. 2015 yılında kitap destek kampanyamız, geçmiş yıllarda olduğu gibi hız kesmeden devam edecek. Gerçekleştireceğimiz yeni etkinliklerden de “Bilgi Topluluğu” olarak sizleri haberdar edeceğiz. Takipte kalın!

- 36 -


“DTCF Bilgi Topluluğu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde, öğrenciöğrenci, öğrenci-öğretim üyesi arasındaki bütünleşmeyi sağlamak, bilgi konusu ile ilgili veya bağlantılı fakülte içi veya dışındaki birey ya da kuruluşlar ile etkileşim kurmak ve böylece bir tartışma platformu oluşturmak amacıyla söyleşi, panel, konferans vb. toplantıları düzenlemek, film gösterimi, şiir dinletisi, konser, gezi gibi etkinlikleri yürütmek, kampanyalara (kitap, okuma v.b) önderlik etmek, sosyal aktiviteleri gerçekleştirmek üzere faaliyet gösteren bir topluluktur.”

Web Site: http://bilgitoplulugu.humanity.ankara.edu.tr Facebook:

facebook.com/groups/bbybilgitoplulugu Twitter: twitter.com/toplulugu_bilgi E-Posta:

audtcfbilgitoplulugu@gmail.com

Adresi: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Sıhhiye, 06100 Ankara, Türkiye

- 37 -


BİLGİ TOPLULUĞU DANIŞMANI Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN İletişim: ogurdal@ankara.edu.tr

“BİLGİ-SİZSİNİZ!” BİLGİ TOPLULUĞU BÜLTEN KOMİTESİ

BİLGİ TOPLULUĞU YÖNETİM KURULU

Editör:

Başkan

İsmail Karaca

Gamze YILDIZ

İletişim:

Kültürel ve Sosyal Faaliyetler Komitesi

ismailkrc@gmail.com

Safa AKDEMİR (Komite Başkanı) Metin AKAR Şeyma DÖLEN Gamze DURAN Mustafa KOYUER Ercan ÖZTOPRAK Gizem SUSAM Ahmet TURAÇ Halime YILDIZ

Editör Yardımcısı: Tuğçe Üncü

Yazı İşleri Komitesi Büşra YEĞİN (Komite Başkanı) Aysel CULFA Meltem ÇALIŞKAN Şeyma DÖLEN Mali İşler Sorumlusu Oğuzcan AKKAYA Web Sorumluları Mustafa KAYA (Komite Başkanı) Yavuz PULCUOĞLU

- 38 -


Ahmet TURAÇ

Aysel CULFA

Büşra YEĞİN

Ercan ÖZTOPRAK

Gamze DURAN

Gamze YILDIZ

Gizem SUSAM

Halime YILDIZ

İpek IŞIK

İsmail KARACA

Meltem ÇALIŞKAN

Metin AKAR

Mustafa KAYA

Mustafa KOYUER

Oğuzcan AKKAYA

Rabia Özlem BOZAN

Safa AKDEMİR

Süphan Mahaç

Şeyma DÖLEN

Tuğçe ÜNCÜ

Yavuz PULCUOĞLU

Prof. Dr. Oya Gürdal TAMDOĞAN

-39-


31


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.