Baby Kid & Store Ocak/Şubat'14

Page 1

www.azizbebe.com.tr

www.babyjem.com.tr

www.babymol.com.tr

www.balerin.com

www.bebeceyizsarayi.com

www.bebesi.com.tr

www.beneto.com.tr

www.cantoybebe.com

www.babychippo.com

www.coalo.net

www.tortoisebaby.com

www.elsima.com

www.jojomama.com.tr

www.kidboo.com.tr

www.lariceclub.com

www.losan.com

www.massimoricco.com

www.mayoral.com

www.mycey.com

www.papetto.com.tr

www.aykintekstil.com

www.pltlife.com

www.rolypoly.com.tr

www.sevibebe.com.tr

www.silversunkids.com

www.sanbebe.com.tr

www.torybaby.com

www.uspoloassn.com

www.babywee.com

www.wonderkids.com










Editörden

İmtiyaz Sahibi İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına H. Ferruh Işık Genel Müdür Ahmet Kızıl ahmet.kizil@img.com.tr Yayın Editörü Penbe Koç penbe.koc@img.com.tr Reklam Müdürü Mehtap Akyel mehtap.akyel@img.com.tr Grafik Tasarım Sami Aktaş sami.aktas@img.com.tr Sorumlu Müdür Cüneyt Aktürk cuneyt.akturk@img.com.tr Dış İlişkiler Müdürü Hakan Kurt hakan.kurt@img.com.tr Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Pekel ebru.pekel@img.com.tr Muhasebe Müdürü Mürsel Gürler mursel.gurler@img.com.tr Abone Zekeriya Aydoğan zekeriya.aydogan@img.com.tr CTP-Baskı İhlas Gazetecilik A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A / 41 Yenibosna-Bahçelievler/İstanbul Tel: 0 212 454 30 00 Adres İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar / İstanbul Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212 604 51 35

İyi ki doğdun CBME! Yeni yıla, yeni bir fuarla birlikte zengin içerikli ve kaliteli bir dergi hazırlayarak giriyoruz. Türkiye’nin de içinde bulunduğu büyük bir coğrafyanın anne/bebek/çocuk ihtiyaçları ticareti için buluştuğu en büyük toplanma yeri olan Anne, Bebek, Çocuk Fuarı kapılarını açıyor. Türkiye’nin yenilikçi ve en büyük ‘anne-çocuk’ konseptli etkinliği olan “Children-Baby-Maternity Expo” (CBME) insanlığın ciğerpareleri olan bebek ve çocuklar için en son ve en sağlıklı ürünleri sergileyecek. 15-18 Ocak 2015 tarihlerinde, CNR Expo Center’de yapılacak olan fuarda son ürünler ve en yeni trendler görücüye çıkacak. 25 yıldır yapılmakta olan ve ailelerin, hem çocukları hem de kendileri için ihtiyaç duydukları ürün ve hizmetleri bünyesinde barındıran fuar, dört gün boyunca canlı bir alışveriş festivaline sahne olacak. Yaklaşık 1000 marka ile katılan 400 firmanın trend ürünleri, kaliteli ve geniş ürün yelpazesi ile renkli bir festival ortamını hedefliyor. Tek bir çatı altında yaşanan bu eğlence her yıl yüzlerce hamile kadın ile yanlarında eşlerinin ya da başka yakınlarının renkli görüntülerine sahne oluyor. Yakında hep birlikte o güzel tabloları ve milyarlık ciroların oluştuğu güzel bir ortamı gözlemlemek ümidiyle 2015 yılının her gününün renkli ve zevkli olmasını diliyoruz. 25. yılında hala bebek ve çocuk olan CBME Fuarı’nın, fuarcılık alanındaki hızlı ve istikrarlı büyümesinin devam etmesini ve sosyal anlamda da her zaman bebek/çocuk kalmasını arzu ederek herkese iyi bir fuar ve şahane bir yıl dileriz! Penbe Koç Editör

Happy birthday CMBE! We are entering the new year with an new fair and a comprehensive issue of the magazine of the sector. International Children, Baby Maternity Industry Expo (CBME), the only and greatest sectorial fair of a big geography including Turkey for the trade of needs of mother, baby and kids opens its gates. It is a remarkable platform exhibiting all kinds of products of baby and child sector as well as bringing buyers, manufacturers and distributers together. CBME will exhibit healthiest and quality products for the needs of the sweethearts of humanity at CNR Expo Center, January 15-18, 2015. Having been organized for 25 years, International Children, Baby Maternity Industry Expo (CBME Turkey) will meet its visitors and exhibitors with its new scope as CBME Turkey thanks to the support provided by UBM, one of the leading companies in the fair organization sector. Around 400 exhibitors representing almost 1000 brands will display their competitive products at an atmosphere of a lovely festival as hundreds of pregnant ladies tour the show with either their spouse or with other relatives while buyers make lucrative meetings with stand owners. We hope that the show continues its stabile growth in trade but stays baby in its social nature. We wish a lucrative show and an excellent new year for every one. Penbe Koç Editor





RÖPORTAJ

“Trafikte çocuk güvenliği deyince; İtameks!” Uzun yıllardır sektörün öncü firmalarından biri olan İtameks ile ilgili olarak İtameks Grubu CEO’su İsmail Yalçın Delemen’den bir demeç aldık. 1982 yılında kurulmuş olan ve 33 yıldır otomotiv yan sanayi ve çocuk gereçleri sektöründe faaliyet gösteren İtameks, İstanbul Uluslararası Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’nda daha önceki yıllarda olduğu gibi “Çocuk güvenliğinde oto koltuğunun önemi” konulu bir panel düzenleyecek. Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem veren firma “Trafikte çocuk koltuğu lüks değil ihtiyaç” sloganıyla, bu önemli konuyu masaya yatırırken, Türkiye ve dünyada trafikte gerçekleşen çocuk ölümlerinin nedenleri ve dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde duracak. Sektöre uzun yıllardır sektörde faaliyet gösteren ve buna devam eden İtameks, her sene büyüyerek gerek

12

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

yurtiçi gerek yurtdışında pazara öncülük eden standartları belirleyen yapısı gün geçtikçe gelişmektedir. Daha önceki yıllarda IMES Dilovası OSB’deki fabrika yatırımıyla üretim kapasitesini 2 katına çıkarmış olan İtameks, 2015 yılında da üretim faaliyetlerini artırarak yoluna devam edecektir. Firma, çocuk gereçleri pazarındaki yatırımlarını 2015 senesinde de hızlandırmaktadır. İtameks, katıldığı fuar ve etkinliklerle hem tüketici hem bayileriyle buluşmaktadır. 1996’dan beri İtameks “İstanbul CBME Uluslararası Anne Bebek Fuarı” ile yeni ürünlerini ve planlarını bayilerine tanıtma ve anlatma fırsatı bulmaktadır, 2 senedir Bozcaada Newbalance koşusuna B.O.B marka yavaş tempo koşu

pusetleriyle katılmaktadır, ürünleri tüketici ile buluşturmaktadır. İstanbul Bebek Şenliğine (İBS) 2 senedir katılmaktadır. Senelerdir katılmakta olduğu bebek şenliklerine, fuarlara ve aktivitelere markalarıyla katılmaya devam etmektedir. İtameks, gelişen ürün grupları ve gelecek olan yeni ürünleriyle yine bayilerin vazgeçilmez iş ortağı olmaya devam etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda lansmanı gerçekleşen, yavaş tempo koşu puseti markası B.O.B tüketiciler tarafından beğenildi ve spor yapan ebeveynlerin bir numaralı tercihi oldu. Bu beğeni ve tercih hala devam etmektedir. Yeni Römer çocuk güvenlik koltukları Dualfix ve Kidfix XP SICT ailelerin beğenini kazanarak, bayilerin vazgeçilmez güvenlik koltukları oldular. Grup 1 koltuklarında standartları değiştiren “Römer King II ATS” ise bayiler tarafından büyük beğeniyle karşılanmıştır. Bayilerin en rahat sattıkları ve tüketici tarafından en fazla beğenilen rakipsiz “4moms mamaRoo” ürününe kardeş “4moms rockaRoo” gelerek, tüketicinin büyük ilgisini çeken tek hareketle açılıp kapanan park yatak “4moms Breeze” bayilerin ilgisini çekmektedir. İtameks 2007 yılından beri bayilerin vazgeçilmez çocuk güvenlik koltuğu markası olan

Koala da bebek pusetleriyle seçkin çocuk mağazalarında yerini korumaktadır.

Bayilerimizle Beraber Büyüyoruz • İtameks bütün ürün gruplarında yüksek talepleri karşılayabilecek stok bulundurmaktadır. • Haftanın her günü bayilerine ürün sevk edebilmektedir. • Bayilerine maksimum pazarlama desteği vermektedir. • Çalıştığı bayilerini özenle seçmektedir. • Bayilere maksimum düzeyde teknik destek sağlamaktadır. • Bayiler 7/24 İtameks çalışanlarına ulaşabilir. • Bayiler arası ayrım yapmamaktadır

Yeni Bayilerimizin Görüşleri • Mini Moda (Okan Okandan, Kayseri) : İtameks ile yeni çalışmaya başladım, çalışanların yaklaşımları çok samimi ve profesyonel. • Çocukça (Gökhan Taş, Gaziantep): Bölgemde Römer’i bir tek ben satıyorum, satışlardan çok mutluyum. • Mine Çocuk (İbrahim Bey, İzmir) Zaten uzun süredir Römer satmaktaydım, ürünleri doğrudan İtameks’ten almaya başladığım için stok problemi yaşamıyorum artık.





RÖPORTAJ

Lrc Larice Kids; ‘’Sözlü ya da yazılı olması fark etmez, sözümüz ’söz’dür!’’ Lrc Larice Kids’in Kurucu Ortağı Yasemin Melek Fındıkçı ile sektörün iç ve dış pazarlardaki olağan konumundan, eleştirilecek noktalarına, firmanın fuar hazırlıklarından 2015 planlarına kadar geniş yelpazede bir röportaj gerçekleştirdik. 1987 yılında kurulan firma, halen Tülay Tekstil olarak bay bayan pijama ve iç giyim sektöründe hizmet veriyor ve 2012 yılında ise yeni bir oluşumla çocuk pijama ve ev giyim ürünleri markası Lrc Larice Kids ‘i müşterileri ile buluşturdu. Lrc Larice Kids olarak çocuk pijama ve ev giyim ürünleri üretmekte olan firmanın markalaşma çalışmaları da büyüme hızıyla eşdeğer özellikler gösteriyor. Markalaşmayı sadece reklam vermek yada reklam kanallarını kullanmak olarak değerlendirmeyen bir anlayışla yoluna devam eden firma, marka olma sürecinin uzun

ve zorlu bir yol olduğunu ve acısıyla, tatlısıyla riskleri içerisinde barındırdığını baz alıyor. Yasemin Melek Fındıkçı bu konuda, ‘’Markalaşma sürecinin içerisinde kazanç da var kayıp da… Uzun bir zaman disiplinle ve işin özünden uzaklaşmadan çalışmayı gerektirir. Lrc Larice Kids olarak bizler öncelikle uzun vadeli stratejileri belirleyerek buna bağlı bir iş planlarımızı yaptık. Yine buna bağlı ekiplerimizi oluşturduk oluşturmaya da devam ediyoruz. Ekibimiz bizim en vazgeçilmez değerlerimizden biri. Birlikte yol aldığımız birbirimize inanarak

yola çıktığımız arkadaşlarımız, insan kaynağımız markamızın temsilcileri aslında. Elbette ki ekibimizle bu süreci yürütürken onların eğitim ve gelişimlerini de önemsiyoruz’’ diyor.

Bu fuar için özel bir koleksiyon hazırlandı Lrc Larice Kids’in kuruluşu, dünü, bugünü ve markalaşma sürecini öğrendikten sonra şimdiki zaman dilimine gelip, 15 – 18 Ocak 2015 tarihleri arasında gerçekleşen İstanbul Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı’na dair yaptıkları hazırlıkları soruyoruz. Fuarlara hazırlanırken, genel olarak benzer stratejiler üzerinden yola devam ettiklerini dile getiren Yasemin Melek Fındıkçı, sorumuzu yanıtlarken, ‘’Ancak bu sefer bizi heyecanlandıran farklılıklarımız var. Bu koleksiyonumuz çok özel, ürünlerimizin her bir parçası üzerinde titizlikle durarak özen ve emekle hazırladık. Müşterilerimize sunmak için gerçekten sabırsızlanıyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Çocuklar gibi dinamik bir marka Yurt için ya da yurt dışında tüm fuarlara hazırlanırken genellikle öncelikle müşterilerinden aldıkları geribildirimleri(feedback) öncelikli stratejik

16

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

planları olarak değerlendirdiklerini ifade eden Yasemin Melek Fındıkçı, ‘’Fuarlar müşteri beklentilerini anlama ve buna bağlı yol haritamızı belirleyebilmek için bulunmaz fırsattır. Mevcut bir Lrc Larice Kids marka algısı vardır. Sizin marka algınızın dışına çıkmaması gerek. Bu ürünümüzün tasarım ve planlamasından başlar ve satış sonrası sürece kadar aynıdır. Ürünün kalitesinin değişmediği, verilen siparişin tam ve eksiksiz müşteriye ulaşılabilirliği bizi güçlü ve farklı kılan değerlerdir. Kısaca sözlü ya da yazılı olması fark etmez, sözümüz ’söz’dür’’ dedi. Müşteri beklentilerinden sonra sezonda trend olacak ürün renklerin araştırmasını yaptıklarını da sözlerine ekleyen Yasemin Melek Fındıkçı, ‘’Çocuk ürünlerinde ne gibi yenilikler ve uygulamalar söz konusu bunları takip etmekteyiz. Markamızda tıpkı bir çocuk gibi dinamik yapıda. Değişikleri, ilkleri oluşturmak ve öncüsü olmak bizim hedeflerimiz arasında. Fuara katılırken, size uygun pazar araştırmalarının mutlak yapılaması gerekliliğinden bahsedebiliriz. Zaten tüm katılımcıların olmazsa olmazıdır bu araştırmalar. Fizibilitenizi yaparsınız, hedef pazarları belirler ve buna göre çeşitli fuarlarda yer alırsınız’’ diye konuştu.


Yeni yılda rahatlık ve dinamizm ön planda Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Sektörü’nde yeni trendler ve yeni yılın modası konusunda da düşüncelerini dile getiren Yasemin Melek Fındıkçı, sezon trendlerini her zaman dikkate alarak gerek renklerde gerekse temalarda özellikli tasarımlar ortaya çıkardıklarını söyledi. Fındıkçı, ‘’2015 ilkbahar-yaz koleksiyonumuzla evdeki günlük yaşama rahatlık ve dinamizm getirmek amacındayız. Kız ürün gruplarında hazırladığımız dantel, fırfır, püskül ve birbirinden şık fiyonk detayları ile sezonun pijama ve ev modasında iddalı olduğumuzu söylemek isterim. Erkek ürün grubunda ise birbirinden keyifli hayvan figürleri, özellikle balık desenleri, enerjik çocuklar için canavar ve geometrik desenler kullandık. Renklerimiz yine capcanlı cıvıl cıvıl enerjik’’ dedi. Yasemin Melek Fındıkçı, Lrc Larice Kids’in koleksiyonunu hazırlarken amaçlarının evde, parkta ya da bahçe de giyilebilecek, rahat hareket kabiliyeti sağlayan tayt ve kapri takımlar üretmek olduğuna ve uyku saatinin vazgeçilmezi keyifli pijamaların da her zaman vazgeçilmezler içerisinde yer aldığına dikkat çekti.

Dünya trendleriyle yenilikçi üretim anlayışı Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörünün hem ihracat hem de yurt içi pazarlar konusundaki düşüncelerini

aktaran Yasemin Melek Fındıkçı, ‘’Tekstil sektörünün en değişken ve dinamik ürün grubunda üretim yapıyoruz. Hal böyleyken sizin yenilikleri takip etmemek gibi bir lüksünüz olmamalı. Dünya trendlerini bilerek yenilikçi ürünlerle yol alıyoruz. Türkiye Avrupada en genç nufusa sahip ülke dolayısıyla bir iç Pazar potansiyelinin de yadsınamayacak kadar iyi olduğunu söylemek gerek’’ ifadelerine yer verdi. Çevre ve insan sağlığıyla dost organik ürünler Sürdürülebilir giyim, bebe çocuk giyim sektörüne yansımalarını da değerlendiren Yasemin Melek Fındıkçı, ‘’ Bu gün tekstilde iki yönde bir sürdürülebilirlik ten söz edebiliriz. Birincisi çevreyle ve insan sağlığıyla dost organik ürünler, ikincisi tasarımsal sürdürülebilirlik. İşi çocuk üzerine olan her tekstilcinin üzerinde titizlikle durması gereken bir konudur bu aynı zamanda. Biz de Lrc Larice Kids olarak insan sağlığına zarar vermeyecek ipliklerle dokunmuş kumaşlar kullanmaktayız. Tedarikçilerimizi buna göre seçmekteyiz. Yine kullandığımız baskılarımızda da bu titizliği göstermekteyiz. Tasarımsal sürdürülebilirliğimiz ise sürekli yenilenen ürünlerimizle her daim yeni bir ürün bulabileceğiniz bir çalışma sistemi içerisindeyiz’’ açıklamasında bulundu.

Sektördeki önemli boşluklar ve eksikler Sektörün piyasadaki boşluklarını

değerlendirirken, tekstil sektörünün de Kobilerin de en önemli sorunlarının başında kurumsallaşma ve markalaşma yönünde atılan adımların yeterli düzeyde olmamasına işaret eden Yasemin Melek Fındıkçı, ‘’Yine bunun yanı sıra genel olarak sektöre baktığımızda insan kaynağının yetersiz olması ve nitelikli iş gücü bulma açısından da zorluklar yaşanmaktadır. Son yıllarda tekstil çalışanı olmak artık çok cazip değil ne yazık ki. İşte burada çeşitli dernek ve kuruluşların(devlet destekli) nitelikli işgücü yetiştirmesi ve destek de bulunmaları çok büyük önem arz etmektedir. Siz teknolojik olarak markanıza ne kadar yatırım yaparsanız yapın bu teknolojiyi kullanamayan bir insan kaynağı varsa eğer emeklerinizin boşa gitmiş olması istediğiniz sonuçları alamamanız olası bir sonuç. Bunun yanı sıra rekabet ortamındasınız ve ürünlerinizin farklılık yaratabilecek bir algı oluşturması şart. Bu algıyı en iyi markalaşma ile oluşturabilirsiniz’’ dedi.

Sektör yeni teknolojilerle, yeni bir alan oluşturmalı Sektörün Türkiye ve dünya pazarları konusundaki yerini değerlendiren Yasemin Melek Fındıkçı, ‘’Tübitak verilerine göre günümüzde ve önümüzde ki yıllarda tekstil ürünleri üretiminde meydana gelebilecek olan önemli değişikliklere bakacak olursak; Türkiyede modaya yönelik, parti üretimi yapılan ve sağladığı katma değer daha yüksek olan ürünlerin pazar payı %20

dolaylarındadır. Moda-marka ürünlerinin pazar payı ise %5’i geçmese de, sağladıkları katma değerin yüksekliği nedeniyle şu anda bütün tekstilcilerin rüyası olmaya devam etmektedir’’ ifadelerine yer verdi. Ucuz, sıradan, seri üretilen tekstil ürünleri’nin (commodity textiles) halen hacim olarak pazarın yaklaşık %55-60 kadarını oluşmakta olduğunu da vurgulayan Yasemin Melek Fındıkçı, ‘’Tekstil sektöründe mevcut kapasite fazlasının hemen hemen tamamı bu gruba aittir. Bir diğer deyişle, bu türden ürünlerin üretimini arttırmaya her an imkân sağlayacak atıl kapasite, dünyanın bir (veya birkaç) köşesinde her zaman mevcuttur. Kısaca Türkiye parti üretimi yapmak yerine know-how yeni teknolojilerle sürdürülebilir giyim teknolojilerini kullanarak yeni bir alana yönelmelidir. Dünya pazarında ki rekabet gücü ancak bu şekilde arttırarak daha başarılı olabilir’’ diye ekledi.

Üretim yeni yılda yeniliklerle devam edecek 2015 yılından firma olarak beklentilerinin neler olduğunu merak ettiğimiz Yasemin Melek Fındıkçı, yeni yılda yenilik ve üretimin devamlılığını öngörerek, ‘’2015 yılında markamızı daha çok müşterilere ulaştırmak ve tanıtmak açısından çok heyecanlıyız. Ekibimizle birlikte daha çok çalışmaya, yeniliklerin öncüsü olmak için üretmeye devam edeceğiz. İnşallah 2015 yılımız daha da güzel bir yıl olacak, 2015 yılının kurumumuz ve tüm tekstil sektörü için iyi olmasını temenni ediyoruz’’ dedi. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

17




RÖPORTAJ

Kidboo; ‘’Bebek ev tekstilinde Türkiye’nin en geniş koleksiyonuna sahibiz’’ Evliyaoğlu Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Özsoy ile firmanın kuruluşundan, 2015 yılına dair olan planlarına kadar pek çok konuyu içeren bir röportaj gerçekleştirdik.

ilgilendiğimiz için en çok önem verdiğimiz konu hijyen ve kalitedir. Tüm ürünlerimiz anti bakteriyel apre ile üretilmektedir.

Güzel bir fuar teşhiri olacak Adeta sektör temsilcilerinin buluşma noktası olan fuarlar konusunda da aktif olan firmanın, bebek ev tekstili konusunda 1 adet yurt dışı, 1 adet de yurtiçi fuara katıldığını ifade eden Özsoy, ‘’Her iki fuar için de yeni koleksiyonlar hazırlamaktayız. Müşterilerimizi desen, kalite ve ürün çeşidi konusunda maksimum düzeyde tatmin etme stratejisi

Firmanızın, kuruluşu, sektördeki konumu ve iş hacmi konusunda bizleri bilgilendiren Fuat Özsoy, ‘’Firmamız, 30 yıldır tekstil sektöründe faaliyet göstermekte olup, 15 yıldır da havlu ve bornoz imalat ve ihracatı yapmaktadır. Son 3 yıldır da bebek ev tekstili konusunda imalat ve ihracat yapmaktadır. Yıllık ev tekstili alanında 15.000.000 USD’lik satış yapmaktayız’’ dedi.

Kalitede tavizsiz bir tutum Firmayı diğer firmalardan ayırıp, öne çıkartan hususlara dikkat çeken Özsoy, ‘’Firmamızı diğer firmalardan

20

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ayıran en önemli özellik, kalite konusunda tavizsiz oluşu ve bebek ev tekstili koleksiyonu açısından Türkiye’nin en geniş koleksiyonuna sahip oluşudur. Şu anda 3 marka altında, 100’ün üzerinde konseptle, bin 200 parçalık bir koleksiyon satmaktayız. Son 6 aydır bebek mobilyası üretimine de girmiş bulunmaktayız. Böylece müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu ve bizi yönlendirdikleri farklı alanlara da üretim yatırımlarımızı kanalize ediyoruz’’ ifadelerini kullandı. Ürünleri konusunda öncelikli olarak dikkat ettikleri noktalara da ışık tutan Özsoy, ‘’Bebek ev tekstili ile

üzerine pazarlama sistemimizi bina ediyoruz. Bu yıl gerçekleşen İstanbul Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı’na dair yaptığınız hazırlıklarla da ev tekstili koleksiyonlarımız ve bebek mobilyası koleksiyonlarımızla müşterilerimiz için güzel bir fuar teşhiri yapmayı planlıyoruz’’ diye konuştu.Özsoy ayrıca, İstanbul Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı dışında, Almanya’nın Köln kentinde yapılan Kind &Jungend fuarına ve Almaya’nın Frankfurt kentinde yapılan Heimtextile fuarına katılım gerçekleştireceklerinin haberini verdi.


Türkiye, trend oluşturan bir ülke… Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörü için ‘’Çok zor, fakat çok keyifli bir sektör’’ diyen Özsoy, piyasada gerçekten güçlü rakipler olduğunu ve bu nedenle rakiplerden sıyrılıp, müşterinin tercih ettiği bir marka haline gelmek için ekstra çaba sarf etmek gerektiğini söyledi. Sektörün muhtelif pazarlarına da değinen Özsoy, ‘’Türkiye, dünyada bebek ev tekstili konusunda trend oluşturan bir ülke olmaya başladı. Bu durum sadece bebek tekstili değil yetişkin tekstili için de geçerli. Önümüzdeki dönemde, tasarım ve Ar-Ge’ ye önem veren firmalar, dünyada ülkemizin adını daha fazla duyurmaya başlayacaktır diye düşünüyorum. Biz hali hazırda 14 ülkeye kendi markamızla satış yapıyoruz, amacımız 2015’de bu rakamı 20 ülkeye çıkarmak’’ dedi. Sektörün sorunlarını da masaya yatıran Özsoy, en büyük sorunun özgünlük eksikliği olduğunu söyledi. Özsoy, ‘’Rakiplerimiz, ortaya bir değer yaratıp koymak yerine, mevcut

desen ve temaları alıp, ufak değişiklikler yaparak piyasaya sürmekteler. Bu durum da bizim firmamız gibi desen atölyesi kuvvetli ve yeni urun

Ar –Ge’sine bütçe ayıran firmalar için hâksiz bir rekabete sebep olmaktadır’’ diye ifade etti.

Geçen yılın ardından… Geçen yılın değerlendirmesini yapan ve 2014 yılının son 3 ayına kadar çok başarılı bir yıl geçirdiklerini dile getiren Özsoy, ‘’Son 3 ayda komsu ülkelerde yaşanan siyasi ve ekonomik olumsuzluklar, bu bölgelere satış hedeflerimizi revize etmemize neden oldu. Ne mutlu ki, iç piyasada bu yıl pazar hâkimiyetimizi pekiştirdik. Bugün için, ülke çapında 250’nin üzerinde satış noktasında müşterilerimizi, Kidboo ürünlerimizle buluşturabiliyoruz. Bu durum ihracatta yaşanan olumsuzlukları bir nebze telafi etti’’ ifadelerini kullandı.

Yeni ürünler ve yeni müşteriler… 2015 yılına dair planlarından da bahseden Özsoy, ‘’Bu yıl, iç piyasada satış noktalarımızı 350’ye çıkarıp, mevcut müşterilerde Bebek mobilyası ile başlatmış olduğumuz yatay derinleşme stratejisini yeni urun grupları ile takviye etmeyi planlıyoruz’’ diyerek sözlerini noktaladı.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

21




RÖPORTAJ

Pierre Cardin Baby; ‘’Hedefimiz, sektörün zirve noktasını temsil etmek’’ Pierre Cardin Baby markasıyla bebe tekstiline giriş yapan Aykin Tekstil Firma sahipleri Uğur Suha Keskin ve Mahir Aydın ile sektöre dair bir söyleşi geçekleştirirken, firmanın dünü, bugünü ve gelecek planları ile ilgili bilgiler de aldık.

Bizleri firma ile ilgili bilgilendiren Uğur Suha Keskin, ‘’2014 yılında kurulan firmamız 0-3 yaş bebe sektörüne yeni girmiş olmasına rağmen Pierre Cardin markasının konumu, her zaman diğer sektörlerde de olduğu gibi, pazarın zirve noktasını temsil etmektir’’ dedi. Mahir Aydın ise firmanın sektörel olarak ön plana çıkışıyla ilgili

24

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

olarak, ‘’Bizi diğer firmalardan ayıran en önemli konu, markanın bilinirliği ve gücüdür’’ ifadelerine yer verdi.

Öncelik; sağlıklı üretim yapmak Üretimde en hassas oldukları konular üzerinde duran Uğur Suha Keskin, ‘‘Bebek sağlığı ve hassasiyetini ön planda tutarak, buna uygun


hammaddelerle ürünler üretmek ve tüm bebeklerin gerektiği gibi sağlıklı giyimlerle büyümelerine katkıda bulunmak’’ açıklamasında bulundu.

2015 koleksiyonu görücüye çıkacak Bu yılki İstanbul Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’nın bebe sektöründe katılmış oldukları ilk fuar olduğunu söyleyen Mahir Aydın, ‘’Öncelikle bu fuarda kendimizi pazara tanıtmayı hedefliyoruz. Fuar için 2015 yaz koleksiyonumuzu hazırladık ve sunacağız’’ ifadelerine yer verdi.

Organik ürünler hazırlanıyor Çoğu sektörün mercek altına alıp, üzerinde çalıştığı sürdürülebilirlik ile ilgili görüşlerini dile getiren

Uğur Suha Keskin, ‘’Aynı zamanda eko-moda veya ekolojik moda olarak da adlandırılan sürdürülebilir moda, günümüzdeki sürdürülebilirlik alanındaki eğiliminin giyim sektöründeki iz düşümü olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilir moda felsefesinde amaç süresiz olarak devam ettirilebilir sistemler oluştururken çevrecilik ve sosyal sorumluluk ilkelerinden dışarıya çıkmamaktadır. Sürdürülebilir moda aynı zamanda, sürdürülebilir tasarım kavramının bir alt kümesi olarak da konumlandırılabilir. Sürdürülebilir tasarıma göre bir ürünün tasarlanması ve üretilmesi süreçleriniz her basamağında çevresel etkiler karbonoyak izine kadar detaylı olarak yapılandırılır ve bu süreçlerin doğaya en az zarar verecek şekilde olmasına dikkat edilir. Günümüzde

çevrecilik anlayışının moda sektöründeki yükselişi çok hızlı olmasa da, her geçen gün tasarımcıların ve firmaların bu alana yönelimi artmaktadır. Bizim de bu kapsamda firmamız adına hazırlamakta olduğumuz organik ürün çeşitlerimiz bulunmaktadır’’ dedi.

Global ekonomik kriz Türkiye’yi etkiliyor Sektördeki olumsuzlukların da dile getirilmesi gerektiğini ifade eden Mahir Aydın, sektörün en büyük sorununun, diğer sektörlerde de olduğu gibi global ekonomik kriz ve bunun Türkiye ‘ye olan yansımaları olduğunu söyledi. Ancak Türkiye’nin sektörde önemli bir yere sahip olduğunu da vurgulayan Aydın, ‘’ Türkiye’de her yıl ortalama 1.250,000 çocuk dünya ya gelmektedir. Türkiye nüfus artış hızı olarak da dünyada 187 ülke arasında 92.nci sıradadır. Nüfus

yoğunluğu olarak da 18.nci sıradadır. Bu durumda çocuk ve bebek pazarında Türkiye hayli iyi bir konumdadır’’ ifadelerine yer verdi.

2015’te de hedef; Başarı… Uğur Suha Keskin, 2014 yılını değerlendirip, ‘’Bizler tüm Aydınlı Grup lisansörleri gibi hedefler üzerine çalışmaktayız. 2014 hedefimizi gerçekleştirebildiğimiz için çok mutluyuz’’ derken, Mahir Aydın ise 2015 yılında hedeflerinin 2014 yılındaki başarılarını ikiye katlamak olduğuna işaret etti. Uğur Suha Keskin ve Mahir Aydın son olarak, belirledikleri amaçlar doğrultusunda tüm enerjilerini bu işe konsantre etmiş olduklarını ve her ne kadar 2015 yılı piyasalarına dair olumsuz bazı bilgiler verilse de, Pierre Cardin Baby’nin, yeni hedeflerine başarı ile ulaşacağını ifade ederek sözlerini noktaladılar. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

25


MAKALE

KOBİ’lere kurumsallaşma ve markalaşmada KOSGEB desteği Ülkemizdeki işletmelerin %99,8’ini Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) oluşturmaktadır. Bu oran göz önünde tutulduğunda, KOBİ’lerin ülke ekonomisindeki rolü ve sanayimizin profilini oluşturdukları görülmektedir. Ülke sanayimizin gelişmesi, KOBİ’lerin gelişmesi ile doğru orantılı olacaktır. KOBİ’lerin ülke ekonomisindeki önemi, KOBİ’lerin bilgilendirilmesi ve geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Kurumsallaşma son yıllarda, işletmelerimizin yapısal sorunları arasında en çok konuşulan konulardan birisidir. Kurumsallık, profesyonel bir yönetim anlayışını, profesyonel bir yaklaşımla dünyaya bakışı getirmektedir. Kurumsal yapıya sahip olmak, işletmelerin büyümeleri için ihtiyaç duydukları finansman kaynaklarına erişimi kolaylaştırmaktadır. İşletmelerin yaşam döngülerini uzatmak kurumsallaşma ile mümkün olmaktadır. Küreselleşen dünyada, yerel ve uluslararası marka olmanın yolu kurumsallaşmaktan geçmektedir. İşletmelerimiz, kurumsal yönetim ilkelerini içselleştirdikleri takdirde, kurumsal yönetimin şeffaflık, eşitlik, sorumluluk ve hesap verebilirlik

26

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014


ilkeleri ışığında kendilerini yenileyebilecekler ve markalaşma yolunda emin adımlarla yürüyebileceklerdir. KOBİ’lerde marka yaratmak ise; KOBİ’lerin dış pazarlara açılması, büyümesi, yeni yatırım ve tanıtım olanaklarına kavuşması gibi nedenlerden dolayı büyük önem taşımaktadır. Küçük bir telefon uygulamasının bir anda milyarlarca dolar gelir getirmesi, günümüz dünyasının projeksiyonunu ortaya koymaktadır. Markalaşma, şirketlerin ürettikleri ürün ve hizmetlerin karlılıklarını arttırabileceği gibi firmaların itibarını yükselterek kurumsal marka değerini de arttırmaktadır. Bugün markalaşmış birçok şirketin marka değerinin bilanço değerlerinin çok üstünde olduğu görülmektedir. Ülke olarak 2023 hedeflerimize emin gidebilmemiz için öncelikle inovatif, kurumsal ve markalaşmış yapılara ihtiyaç duymaktayız. Bu bağlamda, Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) ile uygulamaya alınacak öncelikli dönüşüm programlarından “Yenilikçi Üretim ve İstikrarlı Yüksek Büyüme” başlığı altında; · KOBİ’lerin markalaşmaları, kurumsallaşmaları ve yenilikçi iş modelleri geliştirmeleri, · Ticaret hizmetlerinde markalaşma ve kurumsallaşma kapasitesinin geliştirilmesi yoluyla işletmelerin özellikle yeni gelişen çevre ülke pazarlarına daha fazla açılması ve girişimcilerin yurtdışı pazarlara açılması amacıyla elektronik ticaret hizmetleri geliştirmeleri, hedeflenmiştir. Diğer taraftan, 62. Hükümet Programı’nda da KOBİ’lerin yapısal dönüşümünün gerçekleştirilmesinin bir gereklilik olduğu ve bu dönüşümü, verimlilik artışı ve sanayileşmenin hızlandırılması için özel sektör öncülüğünde AR-GE’ye daha fazla ağırlık vererek, ihracata dayalı ve rekabetçi bir üretim yapısıyla sağla-

mak mümkün olabileceği vurgulanarak, bu dönüşümü hayata geçirebilmek ve yapıyı sürdürülebilir kılmak için KOBİ’lerin desteklenmesine özel önem verilmiştir. KOSGEB olarak, KOBİ’lerin kurumsal yönetim becerileri ve markalaşmaları sürecindeki sorunlarının tartışılması, genel sorun başlıkları ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi için 24 Haziran 2014 tarihinde Ankara’da konuya tarafkurum/kuruş, özel sektör ve akademisyenlerin katılımında bir Çalıştay gerçekleştirilmiştir. Çalıştay sonucunda elde edilen bilgiler ışığında, KOBİ’lerimizin KOBİ Proje Destek Programı kapsamında; KOBİ’lerin yönetim becerilerinin ve kurumsal yetkinliklerinin geliştirilmesi, · KOBİ’lerin markaya yönlendirilmesi, konu başlıklarında hazırlayacakları projelerin desteklenmesine karar verilmiştir. Program kapsamında KOBİ’lerimiz

tarafından en az 6 en fazla 24 ay

KOBİ, Markalaşma konusunda 250

olarak hazırlanacak projelere işletme

KOBİ,

başına150.000 TL’ye kadar geri

olmak üzere 50.000.000.-TL

ödemesiz destek verilecektir.

(ellimilyon) bütçe ile toplam 500

Program Kapsamında;

KOBİ’nin Projesi desteklenmesi

· Kurumsallaşma konusunda 250

hedeflenmiştir.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

27




RÖPORTAJ

Losan; ‘’Amacımız, çocukların masalsı dünyalarını daha eğlenceli ve renkli hale getirmek’’ Losan Türkiye Satış Müdürü Melih Arslan ile markayı daha yakından tanırken, sektöre dair genel konulara değindik.

fiyat kalite endeksimiz bizi rekabetçi konuma getiriyor’’ ifadelerine yer verdi.

Rahat, özgün ve renkli tasarım Tasarım konusunda öncelikli olarak dikkat ettikleri hususları da anlatan Arslan, ‘’Çocuklarımızın günlük yaşantılarında rahat, özgün ve renkli giyinmelerini istiyoruz. Tasarımlarımızın tamamı Barcelona’da Losan tasarım merkezinde yapılıyor ve bütün kalite kontrol süreci üreticiden dağıtıma kadar Losan tarafından yüksek standartlarda sağlanıyor. Koleksiyonumuzda mayolardan montlara, renkli kız çocuk elbiselerinden denim pantolonlara kadar 1500’ü aşkın tasarım bulunuyor.

2015 yılı için özel projeler Bizleri Losan ile ilgili bilgilendirerek sözlerine başlayan Melih Arslan, ‘’Çocukların masalsı dünyalarını daha eğlenceli ve renkli hale getirmeyi amaçlayarak, 1985 senesinde Ispanya’da kurulduk. 0-16 yas arası bebek ve çocuk giyimi tasarlayan bir firmayız. Barcelona’da ki tasarım merkezimizde her sezon 1500’den fazla tasarım ürününü dünya genelinde 42 ülkede çocuklarımızın

30

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

üzerinde görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Dünya genelinde farklı ülkelerde Losan’ın kendi ofisleri bulunuyor, biz de Türkiye ofisi olarak Istanbul Dünya Ticaret Merkezi içerisindeki merkez mağazamızın yanı sıra İzmir ve Ankara’da ki ofislerimiz ile faaliyet gösteriyoruz. Türkiye pazarındaki hedef satış noktalarımızı ise çok markalı çocuk mağazaları olarak nitelendirebiliriz’’ dedi

Losan ürün konsepti Losan ürün konseoti ile ilgili bilgiler veren Arslan, ‘’Losan’ın ürün konseptinde 0-12 ay, 6-24ay, 2-7 ve 8-16 yaş gruplarında tasarımlar yapılıyor. Ürünlerimizin koleksiyon temalı tasarlanması kombinasyon için geniş bir seçim şansı yaratıyor. Losan’ın marka kimliğinden gelen ve Akdeniz ülkelerinin bir özelliği olan canlı renklerin kullanımı ile

2015 yılı için özel olarak üzerinde durdukları çalışmalar olduğunu belirten Arslan, ‘’2015 yılında start verdiğimiz LOSANIZATION projesi kapsamında, müşterilerimize mağazalarında satışını desteklemek ve marka farkındalığını arttırabilmek amacıyla Losan özel tasarım mobilya konseptlerimizi uygulamaya geçiriyoruz. Ayrıca yenilenecek sosyal medya alanını da çok önem verdiğimiz bir diğer yatırım fırsatı olarak görüyoruz’’ diye konuştu.



RÖPORTAJ Ticaret Merkezi içerisindeki merkez ofisimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız’’ yanıtını verdi.

Sektöre dair sorunlar… Sektörün yaşadığı sıkıntılara dair fikirlerini dile getiren Arslan, ‘’Türkiye’nin çok güçlü üretim altyapısı var. Bu üretim altyapısının verimli değerlendirebilmesi için firmalarımızın koleksiyon firması veya üretim firması arasında karar vermesi gerektiğini düşünüyorum. Birçok üretim yapan firma ‘nasıl marka oluruz’ sorusunu kendisini soruyor. Üretimi doldurma endişesi ile koleksiyon hazırlamaya çalışmak maalesef bir takım zorlukları beraberinde getiriyor. Türkiye’de ki firmalardan bulundukları konumu iyi analiz etmeleri ve fırsat gördükleri güçlü yönlerine yatırım yapmaları gerektiğini düşünüyorum’’ dedi.

Ülke ile birlikte sektör de gelişiyor Sektörün Türkiye ve dünyadaki pazarlar konusunda yeri ile ilgili değerlendirmelerini paylaşan Arslan, ‘’Sektörü sadece çocuk giyim değil çocuklar için olan genel pazar yapısı olarak ele almamız gerektiğini düşüyoruz. Türkiye gibi gelişen ülkelerde, çalışan aile birey sayısının artması, ailelerin çocuklarını mutlu edebilmek için aktivite, oyuncak ve kıyafet ihtiyaçlarında daha fazla harcama yapmasına sebebiyet veriyor. Ülkemizdeki pazar dinamiklerine gelince ise şehirlere göre oldukça değişkenlik gösteriyor. 2014 yılı itibari ile Türkiye’deki AVM’lerin %35’i İstanbul’da bulunuyor. İstanbul’un hızlı gelişmesinin yanı sıra şehir mimarisi de Avrupa’da ki eski dönem şehirleri gibi cadde mağazacılığına çok fazla imkân tanımadığı için alışveriş ağırlıklı olarak AVM’lerden sağlanıyor.

32

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Diğer tarafta Anadolu’nun genelinde ise, bugün için, AVM’lerden ziyade hala cadde mağazacılığının işlediğini görebiliyorsunuz. Bu yüzden ülke genelinde çoklu marka satan, Losan stratejisine uygun her mağaza da bulunmak istiyoruz.

Fuara hazırlık… 15-18 Ocak 2015 tarihleri arasında gerçekleşen İstanbul Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı’na dair yaptıkları hazırlıkları sorduğumuz soruya Arslan, ‘’Fuarda 2015 İlkbahar/Yaz koleksiyonumuzun yanı sıra 2015-16 Sonbahar/Kış koleksiyonumuzdan da tasarımlarımızı sergileyeceğiz. Global bir firma olarak birçok ülke pazarına hitap edecek 1500 parçalık bir koleksiyonumuz var, doğal olarak fuarda tasarımlarımızın bir kısmını sergileyebiliyoruz. Koleksiyonumuzun tamamını görmek isteyen misafirlerimizi, CNR fuar alanının yanındaki İstanbul Dünya

2015’te de çocukların dünyasını renklendirmeye devam… 2014 yılını firmaları açısından bizler için değerlendiren Arslan, ‘’2014 yılında LOSAN globalde ve yerelde bir yapılanma sürecinden geçti. Losan Türkiye ofisi olarak İstanbul – İzmir ve Ankara yerleşik ekibimizle 35 şehrimize ulaşmış durumdayız’’ ifadelerini kullandı.Firma olarak 2015 yılına dair planlarını da dile getiren Arslan, ‘’Yenilenen organizasyon yapımız, Losanization çalışmalarımız ve fiyatlandırmadaki avantajlarımız ile sadece 2015 için değil gelecek yıllarda da anne babaların ve pek tabi çocuklarımızın dünyasını renklendirmek istiyoruz. Herkese mutlu, sağlıklı bir yıl ve Losan dünyasında müşterilerimize keyifli ve renkli alışverişler diliyoruz’’ diyerek sözlerini noktladı.



RÖPORTAJ

Cantoy Tekstil’den markalaşmanın ardındaki detaylar… Cantoy Tekstil’in Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Yunus Emre Otman ile firmanın çalışmalarını konuşurken, kendisinden sektörün genel bir değerlendirmesini de aldık.

yeni doğan grubundan başlayıp, yeni doğan grubunun bazı yan ürünleri, aksesuar gruplarıyla başlayıp, 16 yaşındaki bir çocuğun tekstil alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak üzerine bir marka portföyümüz var. Bu portföyle bizim istediklerimiz, bizim ihtiyaçlarımız ve modanın trendi ne ise o doğrultuda ticaret yapıyoruz’’ dedi.

Ticaretin değişkenliğine uygun planlar Hedef marka olmaktı Aile büyüğü Eyüp Otman tarafından 1980’li yıllarda kurulan Cantoy Tekstil, önceleri oyuncak, kırtasiye üzerine toptan satışlar yaparak ticarete başladı. 1997 yılından itibaren bebe sektörüne geçiş yapan firma, o gün bu gündür alanında en iyi markaları pazarlamaya çalışan ve hem üreticisine, mal aldığı tedarikçisine hem de mal sattığı müşterisine güven çerçevesinde ciddi anlamda hizmet sunan bir müessese haline geldi. Güven ve kaliteyi ön planda tutan, toptan ticaret üzerine iş yapan ve toptan ticareti bir marka haline getiren, toptanda marka olabilmiş Can-

34

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

toy Tekstil, yıllar önce marka olmak için sadece imalat yapılması gerekmediğini ortaya koymak için kolları sıvadı. Cantoy Tekstil şimdilerde, 10 – 15 yıl önce insanların inanmadığı, ihtimal vermedikleri ‘’toptanda marka’’ imajını gerçekleştirdi.

Yüzlerce markayı temsil ediyorlar

Firmaları bünyesinde 100’ün üzerinde markanın ürünleri olduğunu belirten Yunus Emre Otman, bu markaların her sezonda farklılık gösterdiğini söylerken, ‘’ Bazı sezonlarda marka sayısı artıyor. Ama genel olarak 0 grubundan 16 yaş grubuna kadar,

Toptan ticaret yapan bir işletme oldukları için proje anlamında sürekli olarak yenilik yaptıklarını ifade eden Otman, bulundukları ticari güç noktasında yerde sağlam kalıp, kök salıp, geçen zaman içerisinde açılan mağazaların aracılığıyla da ağacı yeşil tutarak, sağlıklı bir şekilde gelişmekle ilgili bir planları olduğunu söyledi. Bu süreç içerisinde 2014’te pazar araştırmalarını yapmış olan firmanın, 2015 başından itibaren yurt dışı fuarlarla ilgilenerek yeni projeler planlama işini genel hatlarıyla şekillendirdiklerini dile getiren Otman, ‘’Herkesin bir tarzı vardır, kimisi 50 sene sonrasını planlar. Ama biz ticari olarak düşünüyoruz ve genelde bulunduğumuz sene ve bir sonraki seneyi düzenliyoruz. Çünkü ticarette

bazen günler bile bazı gerçekleri değiştirebilir, biz de bunu görüyoruz. Genellikle planlar yaptığınız günün piyasa gerçekleri ile bugünün gerçekleri arasında ciddi farklılıklar vardır. Biz geçmiş günkü planımızı çok ciddi risklerle çok uzun vadeli yapmış olmakla belki kâr değil; zarar edebilirdik. Biz bu şekilde ticaret yaptığımız için; 100’ün üzerinde üretici, binlerce müşteri, 40’a yakın personel, bunların sorumluluğuyla


hareket ederek sağlıklı işler yapmaya çalışıyoruz. Bu nedenle 50 yıl sonrasını değil de, bir sonraki yılı planlamaya çalışıyoruz. İnşallah da başarılı oluruz” diye konuştu.

Cantoy’a dünyanın birçok yerinden e-ticaret ile ulaşılabiliyor Çalışıyor oldukları ana markaların ürünlerinin, mağazaya geldiğinde fotoğraflarıyla birlikte internet siteleri olan www.cantoyshop.com ‘da sunuluyor olduğuna işaret eden Otman, ürünlerin burada siteye üye olan ve toptan ticaret üzerine çalışan müşterilerin beğenisine sunulduğunu belirtti. Otman, ‘’Bizim ürün portföyümüz genel itibariyle orta, ortanın üstü ve kaliteli ürün ürünlerden oluştuğu için müşterilerimizin büyük çoğunluğu ürünlerimizi kendi eliyle dokunarak, görerek tedarik etmek istiyorlar. Bu e-ticaret işi de yeni bir dükkân açmak gibi, zamanla oturan ve büyüyecek olan bir iş. Sattığınız ürün gruplarına bağlı olarak basic ve standart ürünlerde sorun yok ama koleksiyon ve lüx ürün gruplarında insanların görerek, beğenerek, dokunarak, çeşidi bir arada bir mağaza içinde görüp, kıyaslayarak yapıldığı zaman daha çok başarılı olunur.

İnternet sitemiz bizim bir reklamımızdır. Aynı zamanda uluslararası alanda prestijimizi artıran bir e-ticaret sayfamız var. Bugün dünyanın birçok ülkesinden bizim e-ticaret sayfamızdan insanlar bize ulaşıyorlar” diye belirtti.

Moda ve yeni trendler ne kadar hızlıysa o kadar kazanç söz konusu “İç piyasayı da değerlendiren Otman, insanların genellikle biraz daha gösterişli, moda olmuş ve güncel renkleri yakalayan ürünler istiyor olduğuna işaret etti. Otman, modada sabit bir duruşun olmadığına ve değişimin çok hızlı olduğuna vurgu yaparak, ‘’ Özellikle kız grubunda moda çok sık değişiyor. Erkelerinki de değişken ama durum kız grubunda olduğu kadar hareketli değil. Erkeklerinki yıllar boyunca devam ediyor, kız çocuklarının kıyafetleri, renkleri, desenleri ve kumaş seçenekleri çok daha hızlı değişiyor. Bu nedenle bu sektörde kız çocuğu üzerine üretim yapanlar çok zorlanırlar. Kız çocukları için çok enteresan şeyler çıkıyor. Hem renk, hem giyim tarzı ve hem de kumaş seçeneği olarak bu modayı yakalayabilirsen, insanların taleplerine tam manasıyla doğru zamanda hitap edebilirsen başarılı olabiliyorsun. Biz de bakıyoruz insanların taleplerini değerlendirip, bunu üreticiye aktarıp, doğru zamanda o doğru ürünü tezgâha sokmaya çalışıyoruz” dedi.

İlk kural; ticaret adabına uygun işler yapmak Sattıkları markalarda ürünlerin satış fiyatlarını üretici firmaların belirlediğini ve bu markaların taban satış fiyatının üstüne karışmadığını söyleyen Otman, ‘’ Biz 30 seneden fazladır ticaret yapıyoruz ve hep demişizdir, ‘Biz taban satış fiyatımızdan yürüyelim, müşterimizi mağdur etmeyelim’ diye… Yani Cantoy’dan bir ürünü aldığında hasbelkader dünyanın başka yerinde başka firmada o ürünü gördüğünde Cantoy’dan daha ucuza olmasın ama biz bunu yapar-

ken de başka bir toptancının da sattığı bir ürünü ondan daha ucuza satma adına hayatımız boyunca bir hamle yapmadık’’ diye ifade etti. Kendilerini ticari manada yaralamak, zedelemek isteyen ve onları bu açıdan rakip gören birçok firma olduğunu da dile getiren Otman, ‘’Bu noktada bazı firmalar bizimle rekabet etmek için uğraştılar fakat biz onların rekabetine karşılık vermeyerek, ticari ahlakın gereği ne ise ona göre hareket ettik. Ben hep söylerim, her işin bir yapılma adabı var ve bu adabı ben yazmadım. Kim ne iş yapıyorsa onun adabına ve kurallarına uysun. Ticaretin kuralına göre bir ürün alınır, zamanında sezonunda kâr etmeden satılmaz. Kâr etmeden satarsanız, başkalarına da zarar verirsiniz. Sahadaki diğer kişilerin ahını alırsanız görüntü itibari ile ettiğiniz kâr, neticede zarara dönüşür. Ticari olarak yaptığımız bütün işlere hep bu açıdan bakmışızdır. Alan, satan ve diğer satanların da zarar etmeyeceği bir ticareti öngörüyoruz. Bizim rızkımızı veren Allah’tır, herkesin rızkını vereceğini de taahhüt etmiştir. Biz başkasının rızkına göz koyarsak, kendi rızkımızdan oluruz. Kanaat bitmek tükenmek bilmeyen bir hazinedir” dedi.

‘Ticari istihbarat ile riski azaltıyoruz’ Ticari riskler konusunda nasıl bir yol izlediklerine de değinen Otman konuyu, ‘’Biz bu kadar yıldır yurt içiyle ticaret yapıyoruz. Son 7 senedir yurtdışıyla da ticaret yapıyoruz. 2004’lere kadar hiç fuara katılmamış ve dolayısıyla yabancı müşterisi olmayan bir firmaydık. Cenabı Hakk’ın lütfu, bize nasip etti, önce fuara katıldık, sonra da 2 kere dükkânımızı büyüttük. Bugün sektörde en büyük mağazaya sahibiz ve bir de İstanbul’da şube sahibi olmayı Cenabı Hak nasip etti. Yurt içiyle iş yapmak bana göre bir uzmanlık işidir. Çünkü insanlar eskiden doğru sözlüydü. Günümüzde yurt içinde ticaret yapmak adına gelişen uzmanlık ile 5, 10 ve 20 sene önceki uzmanlık arasında büyük farklılık var. Eskiden ticaretle uğraşan insanlar doğru sözlüydü, söyledikleri şeylerde gösteriş, riya, yalan gibi şeyler olmadığı için onlara inanıyorduk ve itimat edip onun sözüyle iş yapıyorduk. Bu tutumdan yana zarar da görmüyorduk ama bugün maalesef bu tarzda ticaret yapanların sayısı azaldı. Bu nedenle de ticari anlamdaki riski insanların sözü ile değil, ticari istihbarat ile eritmeyi daha doğru buluyorum. Bu da sahaya hakim olmakla ve iç piyasadaki insan yapısını bilmekle alakalıdır’’ diyerek açıkladı. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

35




RÖPORTAJ

Babychippo; ‘’Bu yılın koleksiyonu pratik, ergonomik, sağlam, sağlıklı ürünleri temsil ediyor’’ Babychippo Kurucu Ortakları Deniz Akbulut ve Ercan Dost ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi vesilesiyle hem firmayı yakından tanıma fırsatı bulduk hem de sektöre

dair genel görüşlerini öğrendik.

Akbulut ve Dost, kendileri için en önemli noktaya vurgu yaparak sözlerine başladılar ve 2010 yılından bu yana Chipolino markası ile içine girdikleri bebek gereçleri sektöründe edindikleri tecrübe ile her yıl kendini yenileyen bir kadronun da gücüyle, yarınların teminatı çocukların ilerdeki yaşantılarında sağlıklı ve mutlu gelişimleri için, yılmadan müşterilerine hep daha iyisini sunmak için uzun uğraşlar ve ciddi bütçeler ortaya koyarak, anne babaların en büyük yardımcısı olma idealini sürdürmenin kendileri için birincil hedef olduğunu vurguladılar.

Bebeklere verilen önemin tam karşılığı; Chipolino Firmanın farkını ortaya koyan nüasları aktaran Ercan Dost, ‘’Firmamızın ithalatını yaptığı ve Türkiye mümesilliğini sürdürdüğü Chipolino markası, bebeklere

38

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

verilen önemin gerçekten tam da karşılığı ve bizim firmamız BABYCHİPPO’yu diğer firmalardan, siyahla ile beyaz kadar net bir şekilde ayıran ve öne çıkaran, tüm Avrupa normlarını üzerinde toplayan çok ciddi sağlık kuruluşlarından özel testlere tabi tutularak aldığı sertifikalar ile iş ortaklarımıza ve nezdindeki tüm nihai tüketicilere en başta vicdani görevini yerine getirmenin haklı gururunu yasamaktayız’’ dedi.

Bu yılın koleksiyonu… Koleksiyonlarından bahseden Deniz Akbulut ise, ‘’Bu yıl koleksiyonumuzu oluştururken en büyük hassasiyeti gösterdiğimiz, kalite sınırlarımızı daha üst seviyelere taşımanın yanı sıra, ürünlerimizin kullanıcılara getireceği kolaylıkları,

şehir yaşamının gerektirdiği pratik, ergonomik, sağlam, gerçekten sağlıklı ürünlerin olmasına özen gösterdiğimizi net olarak söyleyebiliriz’’ ifadelerini kullandı.

Sağlıklı ürün çok önemli Ayrıca ‘’sağlıklı ürün’’ kavramının detaylarını da aktaran Deniz Akbulut, ‘’Sektörümüzde yapılan ithalatların birçoğunu yakından takip etmekteyiz, bizler firma prensibi olarak, iştigal ettiğimiz tüm iş kollarında olduğu gibi bebek gereçleri sektöründe de bazı önceliklerimizin olduğunu, fakat bu önceliklerimizden ilk sırayı ticaretin ana prensibi olan ‘her koşulda para kazanmak’ olmadığını açık yüreklilikle vurgulamak isteriz. Evvela yaptığımız işin hakkını tam olarak vermek en önemsediğimiz husustur. Zira


iştigal ettiğimiz sektör insan sağlığı ile çok yakından alakalıdır ve üstelik de hiç bir koşula itiraz edemeyen bebekler esas tüketicidirler. Bu durumun sorumluluğunu taşımak bizleri bir kat daha özenli olmaya mecbur kılmıştır’’ diye ifade etti.

Babychippo2014 fuarına katılmadı 2014 yılında düzenlenen fuara katılamadıklarını bildiren Ercan Dost, ‘’2014 yılında düzenlenen fuara katılmadık çünkü Almayan da ki fuarda katılımcı idik. Katılamamamız tesadüf olarak da olsa yerinde oldu, malum geçen yıl tam fuarın olduğu tarihlerde ülkemizde döviz çok inişli çıkışlı bir dönem yaşadı birçok katılımcı firma bayilerine fiyat dahi verememişti, bu sıkıntılı durum her zaman karşı karşıya geleceğimiz ve radikal çözümleri olmayan bir durumdur’’ diye belirtti.

Türkiye, umut verici bir pazar Ayrıca sektörün genel bir değerlendirmesini de paylaşan Ercan Dost, ‘’Çok büyük bir pazara sahip olan ülkemizde yılda yaklaşık olarak 1.500.000 doğumun gerçekleştiğini düşünürsek ne denli önemli ve ilerisi için ümit verici büyük bir pazar olduğunu anlayabiliriz. Pazarın büyüklüğüne göre oyuncular yani ithalatçılar ve üreticilerimiz maalesef tamamen fiyata endeksli düşünerek kaliteyi çok alt seviyelere indirmişlerdir. Ülkemizin gelir seviyesine göre düşünürsek iş yapmaları, para kazanmaları için bu şekilde hareket etmeleri doğru görüne bilir. Fakat bu durum o fiyatlarla sağlıklı ve kaliteli ürünler sunma sansını neredeyse sıfırlamaktadır. Kaliteyi ucuza almak her tüketicinin arzusudur, ama bazı koşullarda bilhassa Çin den yapılan ithalatlarda ki keza %100 e yakını Çin den yapılmaktadır, bu çok mümkün değildir. Sektördeki ürünlerin büyük bir kısmının Çin de üretildiğini ve ithalatçı firmaların, büyük bir kısmı fiyata endeksli Ürün talep ettiklerinden ve maalesef ki Çin’deki üreticilerin istenilen fiyat aralıkların-

da imalat yapmaları sonucu, kalite ve sağlık standartlarından taviz vererek üretilen ürünler ülkemize taşımaktadır’’ dedi.

Piyasadaki Çin faktörü… Piyasadaki Çin faktörü ile ilgili görüşlerini bildiren Deniz Akbulut, ‘’Çinli üreticilerin tek derdi ürün satmaktır. İthalatçının derdi de bu ise çok iyi anlaşabilirler! Açıkça ifade etmeliyiz ki bizler bu sektörü tamamen bırakma pahasına da olsa böyle bir ithalat yapamayız. Bu durum Çin deki bütün imalatların ve imalatçıların böyle olduğu anlamına asla gelmez dünyanın marka olmuş ürünlerin den nerdeyse tamamı Çin de üretilmektedir fakat karşılığı tam olarak ödenmek koşuluyla. İşte bu, durum koşulları çok zorlu ve ciddi rekabetçi pazar içinde sağlıklı ve kaliteyi, ön planda tutarak hem de rekabetçi fiyatlarla pazara ürün sunma ihtimali yok denecek kadar azdır. Her şeye rağmen biz ümidimizi kaybetmeden bilinçlenen tüketicilerimizin isteklerini yerine getirmeye, onların sağlıklı bebekler yetiştirmelerine, bilhassa çalışan

annelerin hayatlarını kolaylaştırmaya olanca gücümüzle devam edeceğiz’’ ifadelerini kullandı. Babychippo’nun 2015 yılı için özenle hazırlanmış çok kaliteli, sağlıklı, uygun değerde fiyatları ile birlikte farklı çizgileri olan renkleri, bebekler ile bütünleşecek fevkalade

bir koleksiyon sunacaklarını belirten Firma Ortakları Dost ve Akbulut, bayilerine bu yıl inanılmaz sürprizler ve promosyonlar hazırlayarak, firmanın iş hacmini bayileriyle birlikle büyütmeyi, ayrıca zevkli, sağlıklı ve bol kazançlı bir yıl geçirmeyi hedeflediklerini dile getirdiler.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

39




MAKALE

İhracat yaparken bunlara dikkat! İhracattaki kalıcı başarı için katma değeri yüksek malların üretilmesinin yanında ihracatçıların dünya piyasalarının gerektirdiği şartlara göre hareket etmeleri zorunludur. Bunun sağlanmasında girdi maliyetlerinin dünya fiyatlarından sağlanması ve ihracata belirli bir stratejinin siyasi otoriteler tarafından benimsenmesi önemlidir. Türk İhracatçısı uluslararası piyasalarda daha etkin yer almak için ihracatı kısa vadeli getirisi olan bir ticari faaliyet olarak görmemeli ve özellikle aşağıdaki hataları yapmamaya çalışmalıdır.

Türk İhracatçıların Başlıca Hataları · İhracatçılar sırf mal satma hevesi ile tanımadıkları firmalara açık hesap (mal mukabili) mal gönderebil-

42

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

mektedirler. Bu tür ödeme şeklinde ihracatçı tamamen alıcısının insafına kalmakta, alıcı malları satıp ödeme yaparsa ihracatçı parasını almaktadır. Yeterli güvence alınmayan alıcılara bu tür ödeme şekli ile mal satılması oldukça risklidir. · İhracatçılar iç piyasa daraldığı zaman ihracata yönelmekteler, iç piyasa canlanınca ihracattan gelen talepleri dikkatli değerlendirmemekte ya da tamamen ihracatı ihmal etmektedir. İhracatı sadece kriz dönemlerinde hatırladığı için fiyat üzerinde alıcıların bir baskısı ile karşılaşmaktadır. Aynı anda dış pazara yönelen ihracatçılar yeni pazar ve yeni müşteri elde etmek için birbirleri ile kıyasıya rekabet etmektedirler. Bunu çok iyi sezen dış alıcılar ise en düşük fiyattan istediği malı oldukça

esnek bir ödeme şekli ile almaya çalışmaktadırlar. · İhracatçıların ilk ihracatlarından bile yüksek kazanç beklentisi belki de çok yüksek ihracat şansı olan ürünlerin dünya piyasalarına girmesini önlemektir. Ürün ve firmanın kendini tanıtmadan büyük paralar kazanması dünyanın hiçbir yerinde mümkün değildir. · Alıcılar ülke şartları ile değil malın fiyatı, zamanında teslimi ve ödeme şartlarının esnekliği ile daha çok ilgilidirler. Eğer müşteri ilgilenmiyorsa ülke şartlarından bahsetmemek daha doğru neticeler verebilir. Alıcı ülkenin şartlarını (tatil günleri, gümrükleme sistemi, Pazar şartları gibi) bilmek ve ona göre strateji belirlemek daha etkin sonuçlar verir. · İhracatta döviz getirme mecburiyeti ve sürelerine (ihracattan sonra 180 gün) tam anlamı ile dikkat edilmemektedir. Yurt dışına yapılan satış iç piyasaya yapılan satış gibi düşünülmektedir. Ama mal bedeli belirtilen zamanlarda yurt içine getirilmezse ve mücbir sebep (olağanüstü sebepler; tabi afetler, grev, iflas, savaş gibi) hali yoksa mal bedeli kadar para cezası ile karşılaşılabilmektedir. · Dış pazarlarda özellikle aynı sektörde ihracat yapan işletmeler birbirlerine zarar verecek, aynı zamanda ülke menfaatini etkileyecek şekilde fiyat düşürülmesi yapılmakta (tekstil,

madencilik gibi) ve kazançların dış firmalara geçmesi sağlanmaktadır. · İhracat işlemleri için hizmet veren kuruluşlardan (banka, gümrük müşavirlik gibi) daha ucuz maliyetli olanların tercih edilmesi sonucunda zaman zaman istenen hizmetler elde edilememektedir. Kısa vadeli düşük maliyet uzun vadeli büyük zararlara yol açabilmektedir. · İhracatçı, akreditif gelmeden üretime başlamakta, üretime başladığı iş için de kendisini bağlamakta ve alıcının şartlarını kabul etmek zorunda kalmaktadır. Bazı durumlarda ihracatçı malları temsil eden dokümanları akreditife rağmen bankaya vermeyip doğrudan alıcıya göndermekte, alıcı da malları kolayca çekmekte, bankalara hiçbir doküman verilmediği için mal bedelinin tahsili alıcının insafına kalmaktadır. Akreditifli işlemlerde bankaya verilen ihracat dokümanları akreditif şartlarına büyük oranda uymamakta ve zaman daraldığı için rezervli olarak (kusurlu doküman) işlem yapılmaktadır. · Aldığı siparişi yazılı hale getirmeyi ihmal etmekte, bu durumda iş hukuki boyuta geçtiğinde ya da sigortadan ( Eximbank ihracat sigortası) tazminat talep edildiğinde sıkıntı oluşturmaktadır. Sözleşme yapılmadan mal sevk edilmekte, alıcı mal bedelini ödemediğinde ise, mal bedeli hukuki yollardan alınmaya çalışılmaktadır.


Ayrıca, sözleşmelerde bulunması gereken en önemli maddelerden bazılarının (tahkim yeri gibi) yazılması unutulmaktadır. · Dış pazarlara girerken alıcıların konuştuğu yerel dilin kullanılmaması sonucu gerekli bağlantılar yapılamamakta ve istenilen sonuçlar alınamamaktadır. Yabancı dil kullanırken karşı tarafın durumu anlaması beklenmektedir. Alıcılar ile işletme ortamında iş görüşmesi yapılırken alıcıların dikkatini çekecek şekilde ortaklar ya da elemanlar arasında Türkçe olarak iş ile ilgisi olmayan müzakereler yapılabilmektedir. Alıcıya konuşulan konu hakkında mutlaka bilgi verilmesi gerektiği unutulmaktadır. · Siparişin alınması esnasında üstlenilen yükümlülükler (malların teslim zamanı, ödeme şekli ve zamanı, kusurlu malların tazmini, fiyatların kur dalgalanmalarına göre değişimi gibi) tam olarak analiz edilmemekte, aksamalar meydana geldiğinde alıcıdan anlayış beklenmektedir. · İhracatçıların çoğunun dış pazarlarda markalaşma yolunu seçmeyip fason üretici olarak kalmaya çalışmaları bir çok sektörde kaliteli

üretimlerin dış pazarlarda alıcılar tarafından markalanıp yüksek kazançların dış pazarlara geçmesi sağlanmaktadır. Markalaşma ile elde edilecek uzun vadeli kazanç kısa vadeli sipariş kazançlarına tercih edilmektedir. İhracatçılarımızın uygulamada sıklıkla yaptıkları yukarıda sıralanan hatalara, diğer önemsiz gibi gözüken kusur ve hataları da eklemek mümkündür. Bunlar ise; randevulara zamanında gidilmemesi, giyim ve kuşama dikkat edilmemesi, ikramda kısıtlama yapılması, numune hazırlanmasının zahmetli bulunması, iş ortamının düzensiz olması ve alıcı ülke örf ve adetine dikkat edilmemesi olarak sayabiliriz. Artık markalaşma yolunda ilerleyen bir ülkenin ihracatçılarının en azından bu gibi temel hatalara düşmemesi gerekir.

işlemlerinin kolaylaştırılması, bazı teşvik ve desteklerin sağlanması gerekmektedir. Çok hızlı gelişen uluslararası ticaret işlemleri ve büyüyen diğer ülke ekonomileri karşısında ihracat rakamlarımız büyümekle birlikte, ihracatçımızın rekabet gücü zayıflamıştır. Son zamanlarda ihracata yönelik düzenlemeler yeterli gelememektedir. Özellikle, ihracatçılara sağlanan desteklerin ve ihracat mevzuatının revize edilmesi ve bazı dış ticaret işlemlerinin disipline edilmesinde fayda sağlayacağı kuşkusuzdur. Son zamanlarda ekonominin gündemini sürekli işgal eden “dış ticaret açığı” nın giderek büyümesini engellemek ve açığı ihracat lehine çevirmek, ancak ihracata yönelik köklü ve radikal düzenlemeler yapmakla gerçekleşebilecektir. Ancak, izlenen kur politikası piyasada kimi zaman güven ortamı, kimi zaman da karamsarlık ve tedirginlik ortamı yaratmıştır. Özellikle ihracatçılar için belirsizlik veya karamsarlık ortamının

iyimserlik havasına veya ortamına dönüştürülmesi sağlanmalıdır. Küreselleşen dünyada artık ekonomik sınırlar giderek genişlemektedir. Her yatırımcı/girişimci pazar hedefini belirlerken uluslararası boyutta düşünmelidir. Ancak, dış ticarete açılan firmaların özellikle ihracat konusunda faydayı ve riski önceden çok iyi analiz etmeleri ve ihracat planlaması ile işe başlamaları, ciddi hatalara düşmemeleri için profesyonel kadro istihdam etmeleri ya da profesyonel hizmet alarak organizasyonlar yapmaları gerekmektedir. Ülkemizde son aylarda ihracattaki artış rekor seviyeye gelmesine rağmen piyasalarda olumlu etkisinin henüz kendisini yeterince hissettirmemesi; yazımızda da belirtildiği gibi, yüksek vergi ve işçilik maliyeti karşısında uluslar arası rekabet gücünün zayıflığı ve ihracatçı firmaların başta ihracat planlaması olmak üzere risk/fayda/maliyet analizlerini sağlıklı yapmamalarından da kaynaklanmaktadır.

Bilinen hatalardan nasıl kaçınılabilir? Türk ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi de ihracatın geliştirilmesi ve bunun için de sınai ürün payının artırılmasıdır. Bu anlamda, ihracatın desteklenmesi ve teşvik edilmesi için ihracat mevzuatının ve Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

43




RÖPORTAJ

46

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014


Baby & Kid Store Ocak / Ĺžubat 2015

47


RÖPORTAJ

Aydınlı Grup; ‘’Türk tasarım ve üretim gücünü dünyaya göstermekteyiz’’ U.S. Polo Assn. Genel Müdürü Osman Şentürk ile sektöre dair özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Aydınlı Grup olarak, dünya modasına yön veren U.S. Polo Assn., Cacharel ve Pierre Cardin markalarının ana lisans sahibi olduklarını söyleyen Osman Şentürk, ‘’3 kıtada üretim ve satışını gerçekleştirdiğimiz

markalar ile Türk tasarım ve üretim gücünü dünyaya göstermekteyiz’’ dedi. 50. yılını yaşıyor olan Aydınlı Grup’un, bünyesinde yer alan U.S. Polo. Assn. ile ilgili serüvenine

1997 yılında başladığını ifade eden Şentürk, ‘’U.S. Polo. Assn., Türkiye dahil 50 ülkede Aydınlı Grup tarafından temsil edilmektedir. U.S. Polo Assn.’nin, kadın-erkek-çocuk hazır giyim ve iç giyim, aksesuar, ayakkabı, çanta, kemer v.b. ürünlerine ek olarak; ev tekstili, promosyon grubu, yüzme giyim v.b. koleksiyonları da Aydınlı Grup lisans yönetimindedir. U.S. Polo Assn., 148’i Türkiye’de olmak üzere dünya genelinde 264 mağazaya sahiptir’’ diye konuştu. 1890 yılında Amerika’da kurulan U.S. Polo Assn’nın polo sporunun Amerika ve Kanada’daki temsilcisi olduğunu ifade eden Şentürk, tarihte, kralların ve asillerin sporu olarak da anılan polo sporundan doğan markanın, bu spordan ilham aldığı giyim tarzını koleksiyonlarına taşıyor olduğuna işaret etti. Şentürk, ‘’Klasik U.S. Polo Assn. renkleri ve arması bu tarzı desteklerken, sporun ruhunu da yansıtıyor. Özgün, rahat

48

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ve şık modelleriyle kadın, erkek, çocuk herkese ve her yaşa hitap eden U.S. Polo Assn. hem gençlerin, hem de ailelerin favori markasıdır. Bütün üretimimizi, tasarımımızı, tedariğimizi U.S. Polo. Assn markası ile Türkiye’de gerçekleştiriyoruz. Ağırlıkla satışımızın %70’inden fazlasını kendi satış kanallarımızla diğer %30’unu da bayi ve franchise gibi organizasyonlarla müşteriye arz ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.

‘’Detaylı Perakendecilik…’’ Firmayı rakiplerinden ayıran unsurları da aktaran Şentürk, ‘’Bu konuyu açıklarken söyleyeceklerime, İngiliz perakendecilerin organize perakende alanında ilerledikleri zaman kullandıkları çok güzel bir söz ile başlamak isterim. “Retail is detail“ yani perakende detaydır. Bizler tüm markalarımız ile detaylı perakendecilik yaptığımızı düşünüyoruz. Dolayısıyla bu da bizi birçok rakibi-


mizden ayrıştırıyor. Çünkü perakende detayları ve incelikleri çok fazla olan bir alan ve her bir detay, sürecin doğru ilerlemesi için çok önemli. Bir düğmenin rengine, kalınlığına, kullanmış olduğumuz kumaşlardaki ipliklerin kalınlığına, bunların ekolojik testlerinin sonuçlarına, bu kumaşların hissiyatlarına, bunların testler sonrasında yıkanma sonrasındaki dayanıklılığına, dikiş kalitesine, estetik olarak renk uyumlarına, müşteriye arz edilirkenki görsel sunumlarına kadar birçok sürecimiz var. U.S. Polo Assn. olarak bizler bu süreçlerin her birini en doğru şekilde yapmaya çalışıyoruz. O yüzden bizler bu döngüye ürün yaşam döngüsü diyoruz. Bir ürün, bir yıl öncesinde ilk defa bir tasarım süreçleriyle birlikte doğmaya başlıyor. Ondan sonra bunun planlaması, satın alınması, tedariği, lojistiği, mağazadaki sunumu, pazarlama faaliyetleri, satışı gibi birçok süreç ile yaklaşık bir yıla ya-

kın bir süre bu ürün seyahat ediyor. Bu bir yıllık macerasında bizler bu ürünün bütün detaylarına iniyoruz’’ açıklamasında bulundu.

Özgünlük ve müşteri beğenisi çok önemli Ürünlerinizde öncelikli olarak dikkat ettikleri unsurları bizlerle paylaşan Şentürk, ‘’Bizler ürünü müşteri ve onun beğenisi için hazırlıyoruz. Burada altını çizdiğimiz en önemli nokta özgün olmak. U.S. Polo Assn. markası 1890’da kurulmuş güçlü mirası ile kendi özgün hikâyesi ve kendi özgün yaşam tarzı olan bir marka. Bu sebeple bizim de bu markaya uygun kurallarımız var ve Türkiye olarak bu kurallar dahilinde ilerliyoruz. U.S. Polo Assn.’de markamızı temsil eden polo sporunun ruhunu ürünlerimize bir şekilde yansıtmaya çalışıyoruz. Bu genellikle logolarımız vasıtasıyla oluyor. Bazen özel bir arma da kullanabiliyoruz.

Kurumsal renklerimizi kullanıyoruz. Çok ciddi kullanım kurallarımız var. Kullanım kurallarımızı dikkate alacak şekilde bu ürün geliştirme faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ama ürün geliştirme dediğimiz zaman sadece tasarımda kalmıyor, ürünün dayanıklılığı, kalitesinin yanı sıra müşteri tarafından kullanıldığı dönemde göstereceği dayanıklılık dahil bütün yönleri ile planladığımız bir süreci yönetiyoruz’’ şeklinde ifade etti.

Özellikle Avrupa fuarlarına katılım söz konusu Fuarlar konusundaki genel görüşlerini de açıklayan Şentürk, ‘’Satış kanalları itibarıyla toptan ağırlığımız olan bazı ülkelerde fuarlara katılarak, bu fuarlarda yeni müşteri kitlelerine, yeni franchise adaylarına sunumlar yapıyoruz ve orada koleksiyonumuzun tamamını sunuyoruz. U.S. Polo Assn. olarak koleksiyonumuzu kombinler şeklinde sunarak, ürünlerimizin karakteristik özelliklerini anlatıyoruz ve diğer ürünlerden farklılaşan noktalarını vurgulamaya çalışıyoruz. Bunun yanında belli bir ekonomik değeri de yakalaması gerekiyor. O yüzden kalite ve fiyat uygunluğunun optimum olduğu noktayı yakalamaya çalışıyoruz. Bu yüzden de uluslararası özellikle Avrupa’daki fuarlarda

markalarımızı ön plana çıkarttığımız fuarlara katılıyoruz. Aynı zamanda U.S. Polo Assn. olarak geniş bir ürün yelpazemiz var. Giyim başta olmak üzere ayakkabıdan, aksesuara, çantadan, ev tekstiline kadar birçok alanda ürün gruplarımız bulunuyor. Her biri kendi içinde farklı uzmanlık alanları. Dolayısıyla ayakkabı fuarlarında, lisansörlerimiz olsun, bizler olsun markalarımızı temsil ediyoruz. Çocuk giyim fuarlarında da aynısı geçerli’’ dedi.

Fuarda bebek grubu lansmanı boy gösterecek İstanbul Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı’na dair yapılan hazırlıklara da değinen Şentürk, ‘’U.S. Polo Assn. özellikle erkek kategorisinde çok güçlü olduğumuz bir marka. Son yıllarda ise kadın ve çocuk grubunu geliştirmek için çok emek harcadık ve bu çalışmalarımızda oldukça başarılı olduk. Çocuk grubunda çok ciddi bir fırsat ve büyüme yakaladık. Bu nedenle bu yıl çocuk grubuna bebek gruplarını da dâhil etmeye karar verdik. Ocak ayında fuarda bebek grubumuzun lansmanını yapacağız. Minik bebeklere özel olarak tasarlanan ürünlerimizde aynı zamanda özgün U.S. Polo Assn. ruhunu taşıyan tasarımlar yapmaya Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

49


RÖPORTAJ olduk. Koleksiyon, öncelikle yurt içinde sunuluyor. Ama ardından diğer satış kanallarına dağılmaya başlayacak. Yurtdışı müşterilerimize de 2015 yılı içerisinde ürünlerimizi sunmaya başlayacağız. Ve yurtdışındaki talebe göre de o pazarlarda da kendimizi göstermeyi hedefliyoruz’’ yanıtını verdi.

Firma sürdürülebilirliği her alanda sağlıyor

çalıştık. 0-3 yaş grubuna yönelik ürünlerimiz var. Zıbın setleri, hastane çıkışı ve hediyelik yeni doğan setleri hazırladık. Tasarımcılarımız bebek grubunu çalışırken çok keyif aldı. 0-3 yaş bebeklerin masumiyeti, onların tatlılığı tasarım yapan arkadaşlarımızın çalışma ortamlarına bile yansıdı. U.S. Polo Assn.’ nin bebek koleksiyonunu bu fuarda görücüye çıkarıyoruz. Bu bizim için çok özel ve önemli. Bu koleksiyonumuz tıpkı bir bebek gibi emekleyecek, sonra ayağa kalkarak yavaş yavaş yürümeye ve ondan sonra da koşmaya başlayacak. Bizim marka olarak en önem verdiğimiz şey müşteri beklentileriyle ve müşteri yorumlarıyla koleksiyonun kendini yönlendirmesi. Bundan sonraki süreç şöyle işleyecek: Fuardan sonra müşterilerimizin vereceği geri bildirimlerle ve müşteri tercihleri ile tekrar ürünlerimizi,

50

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

tasarımlarımızı geliştireceğiz’’ açıklamasında bulundu.

Hem ithalat, hem de yurt içi üretim mevcut Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörünün hem yurt dışı hem de yurt içi pazarlar konusundaki düşüncelerini sorduğumuz Şentürk, ‘’Özellikle çocuk grubu ürünlerde şirket olarak hem ithalat hem de yurtiçi üretim yapıyoruz. Şu andaki üretimimizin %70’e yakını yurtiçi üretimidir. Özellikle ilk olan bebek koleksiyonumuzda yurtiçi üretim ağırlıklı olarak çalıştık. Şu anda bu ağırlığımızı devam ettiriyoruz. Koleksiyonumuzun tasarım sonrasındaki süreçlerini bizim çok yakın çalıştığımız kumaşçılar, çok yakın çalıştığımız konfeksiyon atölyeleriyle birlikte hazırladık. Bu konuda deneyimleri olan işletmelerle sürekli iletişimde

Firmanın sürdürülebilir giyim alanında yaptığı çalışmaları bizlerle paylaşan Şentürk, ‘’Sürdürülebilirliği tüm boyutlarıyla ele alıyoruz. Ekonomik sürdürülebilirliğe büyük önem veriyor, istihdam olanaklarımız ve ülke ekonomisine sağladığımız katma değerin artması için çalışıyoruz. Markamızı geleceğe taşımak için sistemlerimizi ve süreçlerimizi sürdürülebilir kıldık. Çevre konusunda da tabii ki çok ciddi önlemlerimiz ve yatırımlarımız var. Her şeyden önce bizlerin çalıştığı bütün üreticiler onaylı üreticilerdir. Onaylı üreticiler derken, çevreye duyarlı, iş yeri ortamları düzenli, çocuk işçi çalıştırmayan iş ortaklarıyla çalışıyoruz. Bizim etik ve teknik olmak üzere iki büyük standardımız var. Bunları taşıyabilen yerlerle çalışıyoruz. Bizim şirketimizde iki ayrı mekanizma vardır. İlki tedarik grubumuz, diğeri de satın alma grubumuz. Tedarik grubumuzun onaylamadığı hiçbir şeyi satın alma grubumuz satın almaz. Çünkü tedarik grubu sürdürülebilirlik esaslarına bağlı olarak o üreticinin çevre duyarlılığı, temizliği, titizliği, iş güvenliği kontrollerini ve denetimlerini yapar. Sadece o denetimlerce onaylanan üreticiler satın alma süreçlerine dâhil edilebilir. Dolayısıyla bu bizim için çok önemli bir şey. İkinci boyutta dış kontrollerin yanında, depomuza giren her türlü ürün belli kontrollerden geçer’’ diye konuştu. Şentürk sözlerine, ‘’Aydınlı Grup olarak iki yıl önce ekolojik bir laboratuvar yatırımı yaptık. Türkiye’de çok az olan ekolojik bir laboratuvara sahibiz. Bütün ürünlerimizi, belli prosedürler

ve standartlar çerçevesinde ekolojik testlere tabi tutuyoruz. Ürünlerimiz azoboyar testleri, kanserojen maddelere karşı testler, ağır metaller ve benzeri birçok olası testlerden geçiriliyor. Bu da sürdürülebilirlik konusunda önemli bir yatırım. Aslında bu bizim sosyal vatandaşlık bilincimizin bir göstergesi. Yasal olarak 2 veya 3 test yapmamız yeterli. Ama biz şu anda 10’dan fazla test yapıyoruz’’ diye devam etti.

Ürünler ekolojik test laboratuvarlarından geçiyor Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Sektörü’nde yeni trendler ve yeni yılın modası konusunda da fikirlerini paylaşan Şentürk, ‘’Öncelikle hazır giyim moda perakendeciliğinde ürünlerin rahat olması çok önemli. O yüzden biz ürün rahatlığına çok önem veriyoruz. Bunu kullanan bebeklerin rahat etmesi, onların vücutlarının hava alması, onların vücutlarının temas ettiği bu kumaşların herhangi bir tehlike barındırmaması gibi kritik süreçlerimiz var. Bu yüzden de şirketimiz merkezinde bulunan ekolojik test laboratuvarlarından geçirdiğimiz ürünlerin üretimlerine devam ediyoruz. Bu testlerden geçmeyen hiçbir ürün kesinlikle üretilmiyor. Diğer konular ise çocuk güvenliği, rahatlığı ve estetik güzellik dediğimiz süreç ile başlıyor. Estetik ve tasarım konusu zaten şirketimizin deneyimli olduğu bir konu. Özgün bir marka olan U.S. Polo Assn., tasarımdaki özgünlüğünü bugüne kadar diğer müşteri gruplarında göstermişti. Tabii ki bebek grubu için şu anda çok iddialı konuşmayı doğru bulmuyorum çünkü bizim ilk koleksiyonumuz. Hep şunu söylüyoruz, bizim için koleksiyonu beğenmemizden daha önemlisi müşterinin bu koleksiyonu beğenmesi. O yüzden biz müşterinin beğenisine sunacağız. Gelen geri bildirime göre de ihtiyaç varsa koleksiyonumuzda yenilikler yapacağız’’ diye ifade etti. Şentürk söylediklerine ek olarak, ‘’U.S. Polo Assn. olarak bebek koleksiyonunu hazırlarken çok ciddi bir çalışma


stratejisi izlendi. Çalışmalarımız gerek yurtdışı gerek yurtiçi fuarlar takip edilerek genişletildi. İtalya, İngiltere ve Amerika’dan birçok moda otoritesinin bulunduğu fuarlara katıldık, mağaza ziyaretleri yaptık. Yurtdışındaki üreticilerle, bu konuda çalışmış insanlarla istişareler yapıldı. Ama dediğim gibi en nihayetinde bu bir süreçtir. Biz bu süreçte daha bebek olarak emekleme safhasındayız diyoruz. Bizim markamızın simgesi at; özgürlüğü, asaleti, sporu, enerjiyi simgeleyen bir mesajı var. Biz bebeklerimizde de aynı doğallığı, enerjiyi, özgünlüğü yaşatmayı hedefliyoruz’’ ifadelerine de yer verdi.

Sektörde Türkiye önemli bir yerde Sektörün Türkiye ve dünyadaki pazarları konusundaki yerini de değerlendiren Şentürk önemli noktalara temas etti ve ‘’Tekstil ve moda sektöründe Türkiye, bulunduğu konum itibarıyla çok ciddi bir hazır giyim ihracatçısı konumunda. Özellikle de markalı ürünlerde yapılan ihracatın katma değeri çok daha fazla. Bu sebeple sektörümüz ülke ekonomisine özellikle de cari açığa pozitif katkıları olan ekonomik bir değer üretiyor. Bu anlamda çevre ülkeler olan, Balkanlar, Rusya, Eski Türki Cumhuriyetler, Arap Coğrafyası, Kuzey Afrika diye tabir ettiğimiz bölgeye çok ciddi bir ihracat potansiyelimiz var. Son 5 yılda bu ülkelerde ihracat alanındaki büyümeyi ciddi anlamda görüyoruz. Bu noktada da Türkiye’nin rekabetçi üstünlüğü devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda da biz bunun büyüyeceğine, artacağına inanıyoruz. O yüzden bu konuda çok ciddi bir beklenti içerisindeyiz’’ dedi. Sektörün sorunlarına da dikkat çeken Şentürk, ‘’Tabii her sektörün kendine özgü sorunları var. Bunlardan en başında yetişmiş insan kaynağı sorunu geliyor. Hazır giyim perakendeciliği dediğimiz zaman bu alan yani organize perakende, Türkiye’de özellikle de AVM’lerin gelişmesiyle birlikte son 15-20 yılda çok ciddi gelişti. Bu alanda yetiş-

miş insan kaynağı bulmakta tabii ki zorlanıyoruz. Bizim için en önemli sorunlardan bir tanesi bu diyebiliriz’’ ifadelerini kullandı.

2014 hedeflerin gerçekleştiği, güzel bir yıl 2014 yılının firmaları adına ticari açıdan çok güzel geçtiğini söyleyen Şentürk, ‘’Aydınlı Grup olarak son yıllarda tüm markalarımıza ciddi bir yatırım yaptık. 2014 yılı bu yatırımların meyvelerini almaya başladığımız bir yıl oldu. Özellikle altyapısal anlamda; bilgi işlem altyapımızı yeniledik, laboratuarlarımızı kurduk, tedarik ağlarımızı genişlettik, yeni mağaza açmaya devam ettik. Bu yıl yaptığımız bu çalışmaların finansal sonuçlara dönüştüğü güzel bir yıl oldu. 2014 yılı birçok dışsal makroekonomik sıkıntıya rağmen hedeflerimizi gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu diyebiliriz. Önümüzdeki yıllarda da aynı önlemlerimizi aynı aksiyonlarımızı almaya devam edeceğiz. Bunun yanında 2014 yıl sonuçları, uygulamakta olduğumuz iş modelinin doğru olduğunu teyit ettiğimiz bir yıl oldu. Bu sebeple sürdürülebilir büyümeye dayalı iş modeli dediğimiz yani sistemlerin, süreçlerin, yetkin insanların, kendisini geliştirmiş uzmanların iş modelimize katkısı çok oldu’’ diye konuştu.

atma projesinin gündemde olduğu söyleyebiliriz’’ dedi.

Rekabet alanı; dünya arenası Şentürk son olarak, U.S. Polo Assn. olarak dünya çapında bir markanın temsili ile büyük sorumluluk taşıdıklarını dile getirdi ve ‘’U.S. Polo Assn. ile bizim rekabet ettiğimiz arena, dünya arenası. Dünyanın en iyileri ile aynı sahnede, müşterilere daha iyi hizmet verebilmek için mücadele ediyoruz. Dolayısıyla çok ciddi ve büyük bir sorumluluğumuz var. Bu bizi tabii ki çok heyecanlandırıyor. Aydınlı Grup olarak dünya çapında yaptığımız bu çalışmalar bizleri ülkemiz adına çok gururlandırıyor. Ülkemizden bu tür rekabet edebilecek markaların çıkması gerçekten çok önemli. Bu konuyu insanların iş gücü gayretleri, yetkinlikleri ve ağırlıkla da insan işgücü yüksek olan

bir sektörde gerçekleşmesi daha da önemli kılıyor. Bu sebeple önümüzde bizi çok heyecanlandıran bir süreç var. Önümüzdeki yıllarda elde edilecek başarılar bizi şu an çalıştığımız çevre ülkeler olan, Balkanlar, Rusya, Eski Türki Cumhuriyetler, Arap coğrafyası, Kuzey Afrika gibi coğrafyalarda daha kalıcı ve daha söz sahibi markalar, şirketler haline getiriyor. Bu sorumluluğu yerine getirebilmek için de çok ciddi bir ödevimiz var. O ödev de yukarıda bahsettiğimiz gibi dünya çapında çok kaliteli rakiplerin ve çok kaliteli rekabetin içerisinde mücadele etmek. Bu süreç çok ciddi bir hazırlık gerektiriyor. Dediğim gibi bu bizim ne kadar büyük bir sorumluluk taşıdığımızı bize hatırlatıyor ama aynı zamanda buradaki gelişim, potansiyel bizi bir o kadar da heyecanlandırıyor diyebiliriz’’ diyerek sözlerini noktaladı.

2015’in etkin planları hazır Firma olarak 2015 yılına dair planları ve bu yıldan beklentilerini sorduğumuz Şentürk, ‘’2015 yılında markalarımız için birçok etkin planımız var. Öncelikli olarak e-ticaret konusunda ciddi yatırımlar yapıyoruz ve bu 2015 yılında da devam edecek. Hem kendi ülkemizde hem çevre ülkelerdeki potansiyelleri araştırıyoruz. Bu alanda bir yatırım yapabiliriz. İkinci yatırım alanımız lojistik alanında. Kendi lojistik merkezimizi kurmakla ilgili bir yatırım projesi başlattık. Çok ciddi otomasyona dayalı bir lojistik merkezi kurmak istiyoruz. Önümüzdeki dönemde bunun fizibilitelerini yapacağız. 2015’te bunun temel Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

51








EKONOMİ

Türkiye, Ucuz Üretimde Çin’i Yakaladı Üretim maliyeti endeksinde Türkiye yerini koruyor, Çin kan kaybederken, ABD yükselişe geçti.

83 endeks puanı ile ilk sırada yer alırken, onu Hindistan, Tayland ve Meksika takip ediyor. Dünyada ucuz üretim denince ilk akla gelen ülke olan Çin ise beşinci sıraya kadar gerilemiş durumda. Sıralamada ABD 9. (Maliyet Endeksi: 100), İngiltere 13. (M.E:109), Japonya 15. (M.E:111), Almanya ise 20. Sırada (M.E: 121) yer alıyor.

“Türkiye ihracat potansiyelinin çok altında” En fazla ihracat yapan ilk 30 ülkeye The Boston Consulting Group (BCG) tarafından yayınlanan İmalat Sanayi Maliyet Endeksi’ne göre imalat sanayinde global dengeler değişiyor. Araştırmaya göre ucuz üretimde Çin kan kaybederken, ABD yükselişe geçti. Listede yerini koruyan Türkiye ise birçok büyük marka tarafından bölgesel üretim merkezi olarak tercih edilmeye devam ediyor. Dünyanın lider yönetim danışmanlığı firmalarından The Boston Consulting Group (BCG) tarafından hazırlanan ve en büyük 30 ihracatçı ülkeyi imalat sanayinde üretim maliyeti rekabetçiliğine göre inceleyen çalışmaya göre, Türkiye imalat sanayinde önemli bir maliyet avantajına sahip görünüyor. Türkiye’nin rekabet

58

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

avantajını sağlayan en önemli faktörler olarak ise düşük maaşlar ve TL’nin dolar karşısındaki değeri öne çıkıyor. İmalat Sanayi Maliyet Endeksi’ne göre imalat sanayinde global dengeler değişirken, Türkiye listedeki avantajlı konumunu koruyor. 97 endeks değeri ile Çin ve Tayvan’la başa baş rekabet ederek dünya klasmanında yedinci sıradaki yerini koruyor. Araştırmaya göre ucuz üretimde Çin kan kaybederken, ABD yükselişe geçti. Listede Türkiye ise yerini koruyor. ABD’deki üretim maliyetleri 100’e eşitlenerek hazırlanan imalat sanayi maliyet endeksine göre ucuz üretimde global dengelerin de değiştiği görülüyor. Endonezya

bakıldığında Türkiye’nin maliyet konusunda oldukça rekabetçi olduğunu, ancak bu rekabetçiliğin ihracat rakamlarına yeteri kadar yansımadığını belirten BCG Türkiye Yönetici Ortaklarından Aykan Gökbulut, “İhracat oranımız 2000 yılından beri yıllık ortalama %14 ile büyüyor. Ancak, 2013 sonu itibariyle Türkiye’de ihracatın gayri safi milli hâsılaya oranı sadece %19. Bu rakam, maliyet olarak daha rekabetçi olduğumuz ülkelerde çok daha yüksek. Türkiye, 500 milyar dolarla, 2023 için potan-


siyelini yansıtan bir ihracat hedefine sahip ve bu hedef, Türkiye’nin dünya ticaretindeki payının %0.83’den %1.46 çıkması anlamına geliyor. “ diye konuştu.

Türkiye rekabette önemli avantajlara sahip Rapora göre Türkiye, yabancı yatırım çekebilmek ve ihracatını daha da artırabilmek için, ileride daha da iyi değerlendirmesi gerektiği birçok avantaja sahip durumda. Türkiye’yi öne çıkaran bu avantajlardan bazıları şu şekilde: • Genç nüfus: Avrupa ülkeleri arasında çalışabilecek yaşta kişi sayısı en yüksek ülke Türkiye ve ortalama yaş 29. • Lokasyon: Türkiye hızlı gelişen ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasında bir köprü konumunda. Türkiye maksimum 4 saatlik uçak yolculuğu mesafesi ile 1 milyar kişiye ve 21 trilyon dolar GDP’ye erişim sağlıyor. • Sağlıklı bankacılık sistemi: Türkiye’nin bankacılık sistemi gayet

sağlıklı bir sermaye yeterlilik oranına sahip. • Düşük vergi oranları: Türkiye, yaklaşık %20 seviyelerindeki kurumsal vergi oranı ile birçok ülkeden avantajlı durumda. Vergiler; Brezilya, Hindistan ve EU ülkelerinde %30-35 seviyelerine çıkıyor. Türkiye’nin sunduğu bu avantajlar, Mercedes-Benz, Nestle, Ford ve HP gibi birçok global şirketin Türkiye’yi bölgesel üretim merkezi olarak seçmesinin ana sebepleri olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’nin sunduğu avantajlardan daha iyi faydalanabilmek ve bir sonraki seviyeye geçebilmek için şirketlerin yalın bir üretim yaklaşımı ve esnek bir tedarik zinciri ve bir ‘Toplam-maliyet’ bakış açısı geliştirmeleri gerekiyor.

Türkiye’nin engeli pahalı elektrik ve doğalgaz Türkiye’nin üretim maliyeti açısından avantajlarının yanı sıra dezavantajları da bulunuyor. Türkiye doğal gazın en pahalı olduğu ülkeler arasında yer alıyor. En pahalı

doğal gaz ise İsviçre, Güney Kore ve Tayvan’da kullanılıyor. En büyük 30 ihracatçı ülke arasında en ucuz doğal gaza sahip ülkeler ise Rusya, Kanada ve Endonezya.

Türkiye ayrıca İtalya, Brezilya ve Japonya’nın arkasından en pahalı elektriğe sahip ülke konumunda yer alıyor. Rusya hem doğal gaz hem de elektrik maliyetleri açısından oldukça avantajlı görünürken, elektriğin ucuz olduğu diğer ülkeler olarak ABD ve Tayland öne çıkıyor.

Çin kan kaybediyor Ülkelerin 2004 ve 2014 yıllarındaki birim iş gücü, elektrik, doğalgaz ve diğer üretim girdileri ile verimlilik gelişimleri ve yerel para birimlerindeki değer değişimi göz önüne alınarak yapılan hesaplamalara göre global dengelerin olukça değiştiği, en dikkat çeken sonuçlardan birinin ise Çin’in rekabetçiliğinin azaldığı görülüyor. Bütün ülkeler incelendiğinde rekabetçiliklerindeki değişime göre dört ana grup ortaya çıkıyor; • Rekabetçiliğini artıranlar: ABD ve Meksika • Rekabetçiliğini kaybedenler: Brezilya, Rusya, Çin, Polonya • Rekabetçiliğini koruyanlar: Türkiye, Hindistan, Endonezya • Rekabetçi olmamaya devam edenler: Fransa, Belçika, İtalya ve İsveç Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

59




MAKALE

İnovasyona dikkat! Günümüz şartlarında şirketlerin başarılarının geçtiği yol bir noktada mutlaka inovasyondan geçiyor. Bu bağlamda inovasyon konusuna biraz daha ışık tutmak gerekiyor.

İnovasyon, ekonomik ve sosyal bir katma değeri olan, yeni, farklı, orijinal ve yaratıcı buluşların en temel özne olduğu, tüm organizasyonu fırsatları yakalayacak ve pazar payını artıracak şekilde iç ve dış faktörlerle etkileyen, sürekli bir faaliyettir. İnovasyonun anahtar kelimeleri “de-

62

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ğişiklik” ve “yenilik” olup, başarılı bir inovasyon yönetimi için en temel prensip değişimi yönetebilmektir. İstatistiklere bakıldığı zaman Avrupa’nın AR-GE faaliyetleri Amerika’ya göre daha çok gelişmiş olmasına rağmen Amerika’nın ekonomik olarak daha ileride olduğu

görünür. Avrupa paradoksu olarak da nitelendirilen bu olay, yeniliğin sadece Ar-Ge den ibaret olmadığını açıkça gözler önüne sermektedir. İnovasyonlar başarılı bir şekilde ticarileştirilmeyip, ondan yeterli sosyal ve ekonomik katma değer elde edilmediğinde hem rekabetçilik açısından hem de kullanılan kaynakların etkinliği ve verimliliği açısından dezavantajlı bir duruma düşülmektedir. İnovasyon, ulusal ve bölgesel ekonomilerin sürdürülebilir ekonomik büyümesinin toplumlar için sosyal kalkınma ve refah düzeyinin, hem işletmeler hem de ulusal ekonomiler için rekabet gücünün temel dinamiği haline gelmiştir. İyi bir strateji ile yönetilen inovasyon iyi sonuçlar doğurmaktadır. İşletmelerin hem inovasyon üretme hem de üretilen inovasyonları ticarileştirme odaklı güçlü stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir. Bir şirkette inovasyon faaliyetlerinin başarısı, inovasyon stratejisinin şirketin kurumsal stratejisi ile bütünleşmiş olmasına bağlıdır. Doğru İnovasyon stratejileri geliştirebilmek için şirkette çalışanların ihtiyaç ve beklentilerini anlamak, iş yapılan

pazarı tanımak, paydaşların kimler olduğunu ve beklentilerinin neler olduğunu bilmek, pazarın, paydaşların ve çalışanların ihtiyaçlarını bir vizyon etrafında birleştirmek, bu vizyonun, herkes tarafından paylaşılan bir vizyon olmasını sağlamak, şirketin hedeflerini, misyonunu ve stratejik planını hazırlamak gerekmektedir. Bir şirket için inovasyon faaliyetleri, sürekliliği olan bir faaliyet olarak düşünülmeli ve bu süreci planlarken belirlenen adımlar süreklilik arz edebilecek yapıda olmalıdır. Fırsatların Yakalanması: Olası inovasyon fikirleri, çeşitli ihtiyaçlardan doğabilecek veya mevcut tekniğe yenilik getirme ihtiyacı veya yeni bir düzenlemeye uyma zorunluluğu ya da rakiplerinizin yaptığı çalışmalardan kaynaklanıyor olabilir. Rekabet gücünü kaybetmek istemeyen bir şirketin bu tür verileri sürekli tarıyor ve değerlendiriyor olması gerekmektedir. Stratejik seçimin yapılması: Veriler tarandıktan sonraki adım stratejik olarak en önemli olan, en büyük rekabet avantajını sunan veriyi belirlemek ve onun için kaynak ayırmaktır. Gerekli bilginin edinilmesi: Hangi


veriye yanıt verileceği belirledikten sonra, sıra, belirlenen veri doğrultusunda yazılı veya yazısız bilgilerin toplanıp bu bilgilerin en verimli uygulamayı sağlayacak şekilde birleştirilmesidir. Çözümün geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi: Bilgi kaynakları bir araya getirilip geliştirme işleminin nasıl yapılacağını belirledikten sonra ürün, hizmet veya süreç ortaya çıkana kadar araştırma ve geliştirme çalışmaları sürdürülür. Sürekli taranan veriler yardımıyla hizmetin pazarlanması veya sürecin ticari kullanımı ile ilgili en önemli kriterler belirlenip uygulamaya geçirilir. Öğrenme: Bu aşama, kendisine ulaşılana kadar geçilen aşamalarla ilgili kazanılan olumlu yada olumsuz tecrübeler ışığında sürecin eksikliklerinin belirlenmesi, düzeltme ve değişikliklerinin yapılması suretiyle, inovasyon sürecinin mihenk taşı olan ‘süreklilik’ kriterinin oluşmasına olanak sağlayan aşamadır.

kurumlar olarak tescilleyip koruma altına almalıyız. Patentin tanımından yola çıkacak olursak, patent teknikte belli bir alanı kendinize ayırmanız ve dolayısıyla bu alana sizin izniniz olmadan başkasının girememesi olarak ifade edilebilir. Başka bir ifadeyle, patent koruması, başkalarının buluşunuzdan yararlanmasını sınırlandırmaktadır. Yani buluş sahibine ‘kanuni tekel hakkı’ sağlamaktadır. Üzerinde durulması gereken diğer bir husus ise, ekonomik kriz nedeniyle zor durumda olan firmaların, bu ortamda TÜBİTAK, TTGV ve KOSGEB gibi kurumların verdiği teşviklerden yararlanmalarıdır. Bu şekilde başvuru sahibi patent maliyetinin bir kısmını geri alabilmektedir.

Avrupa Komisyonu (Europian Comission) tarafından gerçekleştirilen IUS (Inovation Union Scoreboard) 2005 ve 2010 yılları istatistiklerine göre Türkiye’nin diğer Avrupa ülkeleri arasındaki yeri aşağıdaki grafikte görülmektedir. Grafiklerden de görüleceği üzere yıldan yıla inovatif fikir sayısı artmaktadır. Türkiye inovatif fikir sayısı açısından diğer Avrupa ülkelerinden geride kalsa da 5 yıl içerisinde 4 kat büyüme sağlamıştır. Bu sayının artması için yapılması gereken en önemli işlemlerden birisi inovatif fikirlerimizin patent tescil ile koruma altına alınmasıdır. Ancak patent ile tescil edilen çalışmalar korunabilir, uzun dönemli katma değer sağlayıp ekonomimize ve toplumsal refah düzeyimize katkı sağlayabilir. Bu doğrultuda, her zaman yeni fikirlere ve değişime açık olmalı, inovatif fikirlerimizi bilinçli birey ve/veya

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

63








MAKALE

Türkiye’de aile şirketlerinin yapısı nasıl olmalı? Dünyanın en büyük 100 aile şirketi listesinde sadece 3 Türk ailesine ait şirket yer alıyor. Tahmin edileceği gibi, yıllar boyu kahvehanelerde birçok vatandaşımızı hangisi daha zengin diye tartışmalara sevk eden iki aile olan Sabancı ve Koç aileleri bu listede; ardından Şahenk ailesine ait Doğuş Grubu geliyor. Peki ya tarihi geçmiş olarak Türk aile şirketleri ne durumda? Bin yılın üzerinde tarihe sahip olan Japon aile şirketleri var. En uzun ömürlü Türk aile şirketi sizce kaç yıllık? Hemen cevaplayalım; 2 asırdan fazla değil. Tarih ilminin ışığında şunu tespit etmek kolay; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden önce bu topraklarda hüküm süren Osmanlı Devleti’nde Türklerin ticaretteki rolü zayıftı. Yüzyıllar boyu at üzerinde hareket halinde ve savaşmaya, devleti için askerlik yapmaya alışkın bir topluluk olan Türklerin görevi devleti askeri açıdan güçlü kılmaktı. Devletin tebaasına mensup diğer etnik gruplar

70

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

üstlenmişti ticari rolleri. Örneğin Rumlar, Ermeniler, birçok sektörde esnaflık hizmeti veriyor, Süryaniler kuyumculuk zanaatını icra ediyor, Yahudiler ise her türlü mal alım satımıyla meşgul oluyordu. 18. yüzyılın sonlarına doğru özellikle buhar gücüyle çalışan makineleşmenin başlaması ve yaygınlaşması, başta İngiltere olmak üzere, Avrupa ülkelerinde ve ABD’de demiryollarının hızla gelişmesini ve hemen her alanda fabrikalaşmaya gidilmesine neden oldu. Önceki zanaat temelli işlerini seri üretimle büyütmeyi başaran Avrupalı aileler giderek zenginleşmeye ve uluslararası ticari faaliyette bulunmaya başladılar. Bankaların kurulması ve halktan mevduatların toplanmasıyla sanayi faaliyetleri sürekli finanse ediliyordu. Ekonomi giderek günümüzdeki gibi daha karışık bir hale gelmeye ve sürdürülebilir büyüme için, güçlü aileler hükümetlerini yönlendirmeye başlamışlardı. Öyle ki hem ucuz hammadde temini hem de yeni tüketim pazarları için Batılı devletler sömürgecilik yarışına girmişti. Bütün bunlar olurken, Osmanlı toplumu bu çılgınlığın dışında ve sanayi devriminin gerisinde kalmış, dünyadaki gelişmelerden uzak, kendi iç dünyasında yaşıyordu. Türk vatandaşlarının ticari faaliyette bulunan kesimi genellikle gıda sektöründe tecrübe edinmişti. Merkezi Saray Mutfağı olan bir Ar-ge ve Ür-ge vardı. 19. Yüzyıl sonuna kadar, Dünyaya nam salan Türk Lokumları, baklavalar ve

daha nice tatlı ve şekerleme çeşitlerine sürekli yenisi ekleniyordu. Böylece Türk aile şirketlerinin en köklü olanlarının gıda alanında faaliyet gösteriyor olmalarının tesadüf olmadığını belirtmekte fayda var. En köklü Türk aile şirketi tam 238 yıllıktır ve Lokum üreticisidir (Ali Muhiddin Hacı Bekir). Bir diğer 2 asır devirmiş aile şirketi, Şekerci Cafer Erol’dur. Karaköy Güllüoğlu, Kurukahveci Mehmet Efendi, İskender, Hafız Mustafa gibi diğer köklü geçmişe sahip Türk aile şirketlerinin neredeyse tamamı gıda işiyle meşguldür. Anadolu’daki aile yaşamını ve kültürünü muhafaza etme konusunda başarılı olan ailelerin şirketleri uzun ömürlü oluyor. 200 yıldan fazla bir zaman önce dönemin başkenti İstanbul’a gelerek ticari faaliyetlerde bulunan Türk aile şirketlerinin uzun ömürlü olma sırlarından birisi işte budur. Sadece rakamlara odaklanan CEO’ların kişisel başarı hırslarına kapılıp, devasa şirketleri iflasa sürüklemesinin örnekleri dünya ticaret tarihinde çoktur. Ancak sağlam bağlara sahip ailelerin, şirketleri kısa vadeli kazançlardan ziyade, kalıcı olmak ve geçmişten devir alınan yapıyı geleceğe taşımakla daha çok ilgilenirler. 80’li yılların ortalarında

Van’da çeşitli ürünlerin ticaretini yaptıktan sonra, İstanbul’a gelerek, sakız üretimine ardından yumuşak şeker üretim ve satışına girişen Başar Ailesi günümüzden verebileceğimiz güzel bir örnek. Aile içindeki bireylerin ilişkileri oldukça ölçülü ve saygılı. Buna karşılık yaş sıralamasına bakılmaksızın Genel Müdürlük görevini, diğer bir deyişle aktif yönetimi küçük kardeşlerine bırakmışlar. Yani aktif yönetim yetkilerinin devri konusunda liyakati esas almışlar. Japon aile şirketlerinin uzun ömürlü olmasının temeli kültürlerine ve aile bağlarına sıkıca sarılmalarıdır. Anadolu kökenli Türk aile şirketlerinin de uzun ömürlü olmalarının yolu aslında buradan geçiyor. Ailenin en büyüğü, bütün bireyleri birleştirici ve ana çatıyı koruma görevini üstlenirken, kalıcılığı ve sürdürülebilirliği sağlar. Eğitimi ve donanımı, yönetsel yetkinlikleri ve tecrübeleriyle öne çıkan herhangi bir aile mensubu aktif yönetimi üstlenirken de, grubun kalıcılığının yanında, çağın ve piyasa koşullarının gerektirdiği büyümeyi gerçekleştirebilecek yönetim iradesi sağlanmış olur. Saygılarımla, Mustafa Başar


RÖPORTAJ

Massimo Ricco; ‘’Maksimum kalite, maksimum müşteri memnuniyeti!’’ 2010 yılından bu yana Massimo Ricco markasını temsil ediyor olan SNS Dış Ticaret’in Genel Müdürü Sami Delikan, firma hakkında merak ettiğimiz soruları yanıtladı ve sektöre dair görüşlerini bizlerle paylaştı. Bizleri öncelikle firma hakkında bilgilendiren Sami Delikan, ‘’ Massimo Ricco markası ile bu sektörde faaliyete başladığı 2010 yılından beri, sektöre renk katan markalardan biri olarak ön plana çıkmayı başarmıştır. Gerek ürün gamımızda kullanılan tasarım, gerekse kaliteye gösterdiğimiz özen fark yaratmıştır. Bu durum sektörün öncü markalarından birisi olmamızı da kaçınılmaz kılmıştır’’ dedi.

markalaşma sürecinde dikkat edilmesi gereken hususları dile getirirken, kendi markaları adına da açıklamada bulundu. Delikan, ‘’Markalaşma konusu bizim çok önem verdiğimiz bir konu. Eğer bir markanız yoksa ürünlerinizi ve kendinizi ifade etmeniz, güven toplamanız çok güç. Tüketici tercihlerini güvendiği markalardan yana yapmaktadır. Ancak güvenilir bir marka oluşturabilmek kolay bir iş değildir’’ dedi.

ciddi yeniliklere açılan kapıdır’’ yanıtını verdi. Delikan ayrıca, ‘’Bu yılki İstanbul Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı’na, Massimo Ricco Ailesi olarak, yüzde 70 yenilenmiş ürün çeşidimiz ve değişmeyen kalite çizgimizle katılacağız. Dolayısı ile Massimo Ricco, her zaman olduğu gibi yenilikçi ve fark yaratan ürünleri ile İstanbul Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı’nda da yerini alacaktır’’ dedi.

Sağlıklı ve güvenli ürünler ön planda

Massimo Ricco yenilenmiş ürün çeşitleriyle Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarında

Sektörün en büyük sorunu iletişim eksikliği

Ürünlerinde dikkat ettikleri ve ön plana çıkan detaylar konusunda da bizlere bilgiler veren Delikan, ‘’Bilindiği üzere çocuk ve bebek sektörü gerek sağlık, gerekse ürün güvenliği ve kalitesi açısından itina gösterilmesini gerektiren bir sektör. Biz bu sektörde var olmanın ve süreklilik arz etmenin bir gereği olarak ’Maksimum kalite, maksimum müşteri memnuniyeti’ ilkesini benimsemiş durumdayız. Kaliteli ürünler, Sorunsuz hizmet ve koşulsuz müşteri memnuniyeti vazgeçilmez prensiplerimizdendir’’ ifadelerini kullandı. Firmanın öncelikli konuları arasında yer alan ‘’Markalaşma’’ hususunda da fikirlerini beyan eden Delikan,

Fuarlara dair olan bakış açılarını ve fuara katılım noktasında nasıl bir hazırlık süreci geçirdiklerini sorduğumuz Delikan, ‘’Sektörümüzü ilgilendiren yurtiçi ve yurtdışı fuarlara gerek katılımcı, gerekse ziyaretçi firma statüsünde maksimum düzeyde katılmaya özen gösteriyoruz. Sektörde yer alan tüm markalar gibi biz de Massimo Ricco ailesi olarak yoğunluğu ve enerjisi yüksek bu organizasyonlara üst seviyede katılımın gerçekleşmesi için üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz. Fuarlar her sektörde olduğu gibi çocuk ve bebek ürünlerinde de markaların buluşma yeri olmasının yanı sıra,

Sektörün var olan sorunlarına da dikkat çeken Delikan, ‘’Sektörümüzün güzellikleri olduğu gibi, ne yazık ki sorunları da var. Sektörümüzün en büyük problemi, sektörde faaliyet gösteren oyuncuların bir araya gelmemesi, yani iletişim eksikliği idi. Bu sorunun, kurulum aşamasında olan derneğimiz ile çözüleceğini umut ediyorum. İletişim sorununu çözdüğümüzde diğer sorunların tespitinin ve çözümünün daha kolay olacağına inanıyorum’’ açıklamasında bulundu.

2014 yılı Massimo Ricco adına başarılı bir yıldı 2014 yılını firmaları açısından

değerlendiren Delikan, ‘’2014 yılı, seçimlerle geçen, ekonomik anlamda hem küresel, hem de ülkemiz ölçeğinde çok iyi beklentiler olmayan bir yıldı. Ancak yılsonuna gelip, dönüp arkamıza baktığımızda, çok kötü bir yıl olmadığını gördük. Sonuçta 2014 yılı markamız için başarılı bir yıldı’’ ifadelerine yer verdi.

2015 yılında da büyüme devam edecek 2015 yılına dair öngörüleri ve firma olarak planlarını da paylaşan Delikan, ‘’2015 yılında çok iyi beklentilerin olmadığı bir yıl. Ancak bizler, çok karamsar olunmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bizce, 2015 yılı ticari açıdan en az 2014 yılı kadar iyi bir yıl olacak. Bizler, yapacağımız çalışmaların doğuracağı sonuçları sektörel öngörülerimiz ışığında değerlendirdiğimizde, umut verici tablolardan bahsedebiliriz. Markamız, 2015 yılında da büyümesini sürdürecektir’’ dedi. Delikan son olarak, 2015 yılının Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Sektörü adına faaliyet gösteren tüm imalatçı, ithalatçı, perakende satıcı firmalar için başarılı, tüm sektör çalışanları adına da sağlık ve huzur dolu bir yıl olmasını dileyerek sözlerini noktaladı. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

71


RÖPORTAJ

Erva Tekstil, tasarımda dünya trendini, üretimde marka imajını baz alıyor Erva Tekstil Firma Ortağı Yılmaz Görmez ile sektöre dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

2005 yılında faaliyete ba şlayan Erva Tekstil’in ilk çalışmaları, bebe uyku seti imalatı üzerine olmuştu. Şimdi ise, 10 yılı geride bırakmış bir firma olan Erva Tekstil, zaman içerisinde ürün imalatını bırakıp, bebe çocuk kumaş işine devam etti ve bebe çocuk tekstili ile ilgili kumaş alanında yoluna devam etmekte oldukça kararlı görünüyor. Çeşitliliği, bebe battaniye, alt açma, dış giyim kumaşları gibi ürünlerde tercih ettiklerini ifade eden Görmez, bebe çocuk sektöründe müşterilerine kalite standardı yüksek, dünya markalarının kullandığı değerde ürünlerle hizmet vermeyi amaçladıklarını söyledi.

Tasarımda ölçüt dünya trendleri Tasarımın kalitenin bir parçası haline geldiği sektörlerden biri olan tekstil sektöründe bu konunun ne kadar önemli olduğuna da değinen Görmez, “Desen hazırlama, hazırlanan desenlerin iplik kalitesi ve dokuma uyumluluğunun sağlanabilmesiyle ilgili epey yol kat ettik. Tasarım

72

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ekibimizin fikirlerinin çizime, çizimden dokumaya dönüşmüş halini müşterilerimizle değerlendirip üretimde karar kılıyoruz. Bundan 2 yıl sonrasının desen ve numune kumaş çalışmalarını hazırlamış durumdayız. Bunların hazırlanmasında dünya trendlerini de takip ediyoruz. Müşterilerimizin çoğunluğu, direkt ya da dolaylı olarak yurt dışına satış yapıyor. Onların bu pazarlarda yer alabilmelerine kalite ve ürün çeşitliliğimizle katkı sağlıyoruz.” dedi. Yurtdışında anlaşmalı 3 fabrika ile çalışan Erva Tekstil, bu ülkelerde çalışmalarını takip edebileceği kendi ofislerine ve ekibine sahip.

ken, ‘’Bizim desenlerimiz taklit edilirken izin almıyorlar bari aynı kaliteye özen göstersinler. Yurt dışında üretim yaptırdığımız fabrikalarda üretim yaptıran dünyada söz sahibi markalar da var. Bizim desenlerimizi görüp, beğendiklerini kendileri de ürettirmek için izin istiyorlar. Onlar, o nezaketi gösteriyorlar. Biz yurt içi firmalardan da bu nezaketi bekliyoruz. Ürünlerimizin tamamına yakını kendi tasarımımız ve patentli. Şimdiye kadar hiçbir taklitçi firmaya karşı bu hakkımızı kullanmadık. Ama fiyatları düşük tutmak amacıyla düşük kalitede piyasaya çıkmaya devam ederlerse yasal hakkımızı kullanacağız’’ diye konuştu.

Yüksek vergi oranlarından yana sıkıntı var

Bu sebeple üretimle ilgili, herhangi bir değişiklik gerektiğinde anında müdahale edebiliyorlar.

Üretim, ithalat ya da ihracat ile ilgili sorunlar yaşayıp yaşamadıklarını sorduğumuz Görmez, ‘’Üretimde bir sıkıntı yaşamıyoruz. Ama ithalatta yüksek vergi oranları nedeniyle maliyette sıkıntı yaşıyoruz. Bu yüksek vergi oranları, ihracat yapan, Laleli, Merter ve Osmanbey piyasalarında ürün satan müşterilerimize rekabet açısından olumsuz yansıyor’’ yanıtını verdi.

Taklitçilere karşı yasal mücadele söz konusu olabilir

Tekstil sektörü markalaşma sürecinde avantalı

Sektörde hiçbir firmayı kendilerine rakip olarak görmediklerini dile getiren Görmez, her firma kendi işini yapıyor olduğu için herkesin kendi kendinin rakibi olduğuna inandığını söyledi. Sektörden yana şikayetlerini de aktaran Görmez, taklit edilme sorunuyla karşılaştıklarını ifade eder-

Tekstil sektörünün geleceğine dair de görüşlerini paylaşan Görmez, bu sektörün, ekonominin lokomotif gücü olmaya aday olduğunu ifade etti. Görmez, ‘’Aynı zamanda katma değeri yüksek ve marka yaratmada daha avantajlı durumda. Firmalarımız markalaşma konusunda

iddialılar. Eskiden olduğu gibi “göz kararıyla’’ değil, daha kavramsal düşünerek hareket ediyorlar. Dünyayı takip ediyorlar ve yerinde gözlem yapabiliyorlar. Aynı zamanda kendilerine özgü çizgi oluşturuyorlar. Bebe-Çocuk tekstili de bu sürecin içerisinde. Biz markalaşma sürecinde bu sektörü daha avantajlı görüyoruz. Çünkü bu sektörde tüketici daha fazla bilinçleniyor. Anne ve babaların kalite ve hijyen konusunda daha duyarlı ve seçici olmaları kalite gelişimini hızlandırmaktadır. Kaliteli üretim yapıyorsanız, yenilikleri de yakından takip edip hızlı uygulamaya geçebiliyorsanız çoğu şeyi aşmışsınız demektir. Ürünün tanınması ve pazarlanmasında, artık dünya pazarları gelişen görsel teknoloji ile daha yakınlaşmış durumda’’ dedi.


RÖPORTAJ

Ful Aksesuar; ‘’Kalitemiz ve fiyat politikalarımız bizi rakiplerimizden ayırıyor’’ Ful Aksesuar ve Klips Tekstil Ortaklarından Fatma Bertuğ ile hem firma ve hedefleri, hem de sektörün genel konuları hakkında bir röportaj gerçekleştirdik.

Firmanın, faaliyetlerine 1998 yılında ithalat ile başlayıp 2006 yılında imalat ile devam ettiği bilgisini veren Fatma Bertuğ, büyümekte olan aksesuar firmaları arasında olduklarını ifade etti. Bertuğ, daha çok ihracat ağırlıklı çalışıp, Türkiye pazarında ise bayi sistemini uygulamaktayız’’ dedi. Bertuğ, firmayı rakiplerinden ayıran noktaları belirtirken ürün kalitesi, sunulan hizmet ve fiyat politikalarına vurgu yaptı. Ürünlerinde dikkat ettikleri hususları sorduğumuz Bertuğ, ‘’Öncelikli olarak dikkat ettiğimiz husus; ürünlerimizin, bebe sektöründe de maalesef kullanılan kanserojen maddeleri

içermemesi ve imal ettiğimiz ürünün homojen olmasıdır’’ diye yanıt verdi. Fuarlara katılım konusunda da görüşlerini bildiren Bertuğ, ‘’Fuarlara yaklaşık olarak 10 yıldır kendi ismimizle katılmıyoruz. Yurtiçi ve yurtdışı pazarlarımızda bayilerimiz tarafından ürünlerimiz sunulmaktadır’’ dedi. Bu yıl İstanbul Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’na katılacaklarını söyleyen Bertuğ, fuar için müşterilerinin talebi üzerine değişik aksesuarlar tasarladıklarını ve şuan ki sergilenecek olan bebe fuarındaki kıyafetlerin de görücüye çıkacağını dile getirdi. Genel olarak bir sektör değerlendir-

mesinde bulunmasını istediğimiz Bertuğ, ‘’Anne, bebek ve çocuk ürünleri şuanda hem yurtiçi hem de yurtdışı pazarı konusunda Türkiye’nin ileri planda olduğunu görüyoruz. Bu pazarında neredeyse %80’ini Bursa firmalarının ürettiğini görüyoruz. Sektörün dünya pazarındaki yeri geçmişe göre çok daha fazla mesafe kat edip, şuanda en iyilerin yanında olduğunu düşünüyorum. Geçen yılın sonunda da gördüğümüz gibi Rusya’daki dolar kurunun artması sonucu sıkıntılar oldu. Bu yıl herkesin karamsarlığına karşılık, biz bu sene daha olumlu bir yıl geçireceğimizi düşünüyoruz’’ diye belirtti. Sektördeki trendler konusundaki

fikirlerini de aktaran Bertuğ, ‘’Bildiğimiz gibi aksesuar, tekstilde çok ufak bir ayrıntıdır. Ama olmazsa olmazıdır. Bu yıl aksesuar üzerinde yeniliklerin olduğu, eski yıllar gibi standart ürünlerin kullanılmadığı, daha modern ve değişik boyalar kullanarak renklendirildiğini görüyoruz’’ dedi. Bertuğ, 2014 yılının kendileri için ticari açıdan muhteşem olmasa da iyi geçtiğini ve beklentilerini karşıladığını ifade ederken, 2015 yılına dair planlarının ise, geçen yıla göre daha farklı aksesuarlar üretip, daha çok tanıtım ile tüm imalatçılara hitap edip iyi bir hizmet vermek olduğunu söyleyerek sözlerini noktaladı.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

73




MAKALE

Mağazada çalan müzik satışı etkiliyor! Müzik hayatımızın bir parçası… Evde, sokakta, mağazalarda, seyahatte, … Her yerde müzik ile iç içeyiz. Peki, bu kadar iç içe olduğumuz bir öğe ticarette nasıl kullanılabilir? Müzik, müşterinin alışveriş alışkanlıklarını etkileyebilir mi? Buradan yola çıkarak bu sayfalarda biraz da müziğin alışveriş üzerindeki etkilerinden bahsedelim istedik. Müzik insanların alışveriş yollarını değiştirebilir. Bir kitap satın alırken arka planda çalan klasik müzik sizi entelektüel hissettirdiğinden kitaplara daha yakın olabiliyorsunuz ve satın alma oranınız artabiliyor. Bu-

nun dışında, bir kıyafet mağazasında çalan popüler müzik sizi heyecana sürüklüyor, mutlu ediyor ve alışveriş amaçlarınızdan çıkıp ummadık kıyafetler alabiliyorsunuz. Şimdi gelelim kilit sorularımıza…

Müziğin sesi ve alışveriş arasındaki ilişki Araştırmalara göre, müziğin ses düzeyi alışverişin şeklini ve yolunu değiştirebiliyor. Çabuk alışveriş yapılan bir yerde (gündelik kıyafet mağazası gibi…) yüksek sesli müzikler tercih edilmelidir. Bunun nedeni ise gayet anlaşılır, gürültülü çalan müzik insanda “HEMEN AL ÇIK” etkisi yapıyor ve alışverişinizi hızlı bir şekilde tamamlayabiliyorsunuz. Hafif müzikler ise teknoloji, lüks, detaylı ürün satışı yapan mağazalarda kullanılmalıdır. Bunun sebebi ise insanların ürünlerin özelliklerine göre seçim yapmasıdır. Ürünü detaylı olarak inceleyecek olan müşteri hafif müzikler ile havaya sokulabilir. İkna edilmesi daha kolay hale gelebilir.

Müziğin temposu ve alışveriş arasındaki ilişki Araştırmalara göre, düşük tempolu müzikler insanı yavaşlatmaktadır. Bir restoranda gittiğinizde müzik arka planda hafif hafif çalmakta ve yavaş yavaş devam etmektedir, bunun sebebi ise sizin daha fazla yemek yemenizi sağlayacak olan ortamı hazırlamaktır. Ne kadar yavaş yemek yerseniz o kadar fazla yersiniz. Bu durum süpermarketlerde de geçerlidir. Düşük tempoda çalan müzik sizi markette tutacak ve her ürünü incelemenizi sağlayacaktır. Bu da daha fazla alışveriş yapmak demektir.

76

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Bu durumların tersi de aynı etkinin tersine neden olmaktadır.

Müzik türü ve alışveriş arasındaki ilişki Müziğin türü insanların/müşterilerin hislerini değiştirebilir. Araştırmalara göre, bilindik müzikler müşterilerin iyi şeyler hissetmesine ve iyi düşünceler içinde olmasına neden olmaktadır. Bilindik müzikler müşterilerin zaman kavramını unutmamasını sağlamaktadır. Müziğin başı, ortası, sonu kişi tarafından bilindiğinden ve o müziğin ortalama kaç dakika olduğu tahmin edilebilir olduğundan müşteriler zamanı iyi kullandığını düşünecektir. Peki ya bilinmedik müzikler… İşte o zaman tüm kontrol karşı tarafa geçmektedir. Zaman kavramını unutan müşteri alışverişi uzatacaktır ve bu da beraberinde daha fazla alışveriş yapmalarını sağlayacaktır. Bunlara ek olarak, müziğin çeşidi de alışverişi etkiler. Şöyle ki; eski deneyimlerinizi hatırlatacak olan duygu yüklü bir müzik sizi mutsuzluğa ve düşünmeye sevk edeceğinden alışveriş yaparken aldığınız ürün miktarınız otomatik olarak düşecektir.

Ancak; sizi mutlu hissettirecek olan hareketli veya anlamsız müzikler sizi alışverişe sevk edecek ve tüm düşüncelerinizi alışverişe yöneltecektir. Bu da beraberinde fazla ürün almayı getirecektir.

Müzik ve ürün ilişkisi Bir mağazada satılan ürün ile o mağazada çalan müzik ilişkili olmalıdır. Aksi durumda müşteri alışverişine yoğunlaştırılmış olamaz ve bir ürün almadan mağazadan ayrılır. Örnekler ile açıklayalım. Bir spor dükkânında çalan müzik mutlaka hızlı ve heyecan verici olmalıdır. Çünkü müşteri kitlesi genç insanlardan oluşan bu dükkânlar müşterilerini bu şekilde etkileyebilir. Bir kitapçı da ise çalan müzik klasik müzik olmalıdır. Çünkü klasik müzik insanlara entelektüel bir hava kattığından müşteri kendisini kültürlü, ağır hissedebilir. Bu da beraberinde satış demektir. Görüldüğü gibi müzik insanları etkiliyor. İnsanların alışveriş yöntemlerini, alışveriş alışkanlıklarını değiştirebiliyor. Bu makalemizi okuduktan sonra bir mağazaya/dükkana gittiğinizde arka planda çalan müziğe dikkat ederseniz bizi daha iyi anlayabilirsiniz.


RÖPORTAJ

Stylo Çanta; ‘’Tüketicinin ihtiyaçlarını karşılayıp, sektörün eksiklerini gideriyoruz’’ Stylo Çanta’nın CEO’su Mehmet Ali Çelik ile firmanın üretim anlayışından, ürün yelpazesine, fuar maratonundan, gelecek planlarına kadar uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik. 90 yılında kurulan ve 2010 yılından bu yana da Stylo Çanta markasıyla çanta üretimi yapan firma, başarı grafiğindeki dikey gelişimle dikkatleri çekiyor. Firmanın 20 yılı aşkın süre boyunca da perakende alanında boy göstermiş olan ve mağazacılık alanında ilerlerken tüketicinin nabzını tutmuş olan firma, tüketicinin ihtiyaçlarını alarak üretim yapmaya devam ediyor. Mehmet Ali Çelik bu konuyu, ‘’Bunca yıldır edindiğimiz tecrübe ile, tüketicinin ihtiyaçlarını karşılayıp, sektörün eksiklerini gideriyoruz’’ diyerek açıklıyor.

Üretimin yönünü kalite tüketicinin istekleri belirliyor

Kendi özel tasarımlarını üreten firma aynı zamanla birçok tanınmış markası için üretim de yapıyor. Çelik,

üretim faaliyetlerinden bahsederken, ‘’Staylo markası elbette bizim için üretimimizin temelini oluşturuyor ancak, farklı markalardan gelen üretim taleplerini de geri çevirmeyip, onlar için de üretim yapıyoruz. Kendi markamız için konuşacak olursak, ürettiğimiz ürünlerde tüketicinin istediği ve direkt ihtiyacına hitap eden tasarımlar üzerinde duruyoruz. Markamızın içerisinde kaliteyi, bir ürün ile ilgili en temel beklentileri, kullanışlılığı, rahatlığı ve şıklığı harmanlıyoruz’’ dedi.

Tüm annelere hitap eden çanta; ‘’Annelerin Seçimi’’ Çanta ile ilgili her türde üretimi gerçekleştirdiklerini de dile getiren Çelik, laptop çantasından, seyahat çantalarına, sırt çantasından, özel

anne çantalarına kadar geniş bir yelpazede çalıştıklarını ifade etti. Tüm bunların yanı sıra bazı özel tasarımlara da imza attıklarını dile getiren Çelik, ‘’Geçtiğimiz yıllarda yaptığımız bir çalışma ile annelerin bir çantadan beklentilerini araştırdık. 2.000’in üzerinde anne ile gerçekleştirdiğimiz bu araştırmayı, annelerin bir çantada aradığı rahatlıktan, şıklığa, fonksiyonellikten, talep ettikleri fiyata kadar tüm verileri tek tek kontrol ederek sürdürdük. Elde ettiğimiz veriler üzerine de özel bir çanta tasarlanması gerektiği sonucuna ulaştık. Elbette bu sonucun gereğini yerine getirdik ve ‘Annelerin Seçimi’ ismini verdiğimiz özel tasarlanmış bir çanta ürettik. 2014 yılında pazara sunduğumuz bu çanta pazarda çok yüksek bir talep gördü’’ diye konuştu.

Fuarda özel tasarımlar boy gösterecek

İstanbul Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı için yaptıkları hazırlığa da değinen Çelik, ‘’Fuar için kendi özgün tasarımımızla oluşturduğumuz modelleri bir araya getirerek bir koleksiyon oluşturduk. Bu koleksiyon da yine sektörde eksikliğini gördüğümüz ihtiyaçlara yönelik hazırlıklarımızdan oluşuyor aslında ve müşterilerimize bunları sunacağız. Biz fuarlarda mal satışı da yapmıyoruz ve bu sebeple diğer

firmalar tarafından yadırgandığımız da oluyor. Biz üreten, eğer ürün ile ilgili bir sorun yaşanıyorsa şartsız koşulsuz değişim yapan, müşterimizin satamadığı elinde kalan malları dahi geri alan ve sadece nakit ödeme ile çalışan bir firmayız. Farkımızı gören ve bizimle çalışmak isteyen müşteriler bizi zaten buluyor’’ dedi.

Hedef Avrupa’nın da en iyisi olmak

Hedeflerinin asla herhangi bir çanta yapmak olmadığını, bu tür bir çantayı sıradan bir çantacının üreteceğini, ancak kendi hedeflerinin özgün tasarımlar ile kalite üretmek olduğunu söyleyen Çelik, ‘’Biz yıllardır bu sektörün farklı mecralarında yığınla tecrübe biriktirmiş bir firma olarak, ürünü satanlardan değil de, direkt olarak tüketiciden fikir alıyoruz. Bu nedenle de ürünlerimiz piyasadaki çoğu ürüne fark atarak ön plana çıkıyor. Bu nedenle de 2015 yılı için ‘Annelerin Seçimi’ gibi özel tasarımlara yenilerini eklediklerini ekledik. Ayrıca bu yıldan başlayacak olan çalışmalarla ve 2016 yılı içi belirlediğimiz asıl hedef Avrupa’ya açılmak ve orada ‘Avrupa Tasarım ve Kalite Ödülü’nü almak. Çünkü biz Türkiye’de tüketiciden gördüğümüz ilgi, takdir ve talep ile ödülümüzü zaten aldık’’ ifadelerini kullandı. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

77


RÖPORTAJ

Tam Plastik, dünyanın en büyük askı üreticisi olma yolunda 35 yılı aşan deneyimi ile dünya askı sektörünün tartışmasız en başarılı firmalarından biri olan Tam Plastik’ten yeni bir birleşme haberi geldi.

üreticisi olma yolunda hızla ilerliyor olduğunu belirtti. Tezsezer, Tam Plastik’in 300 kişilik dinamik ekibi, 90 enjeksiyon makineli üretim parkuru, 1000’in üzerinde askı modeli ile sadece Türkiye’de değil, bugün tüm Avrupa’da ve çevre ülkelerde en önemli firmaların bir numaralı çözüm ortağı olduğunu söyledi.

Tam Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Tezsezer

Geçtiğimiz yıl Taykon Askı firması ile birleşme kararı alan Tam Plastik yönetimi bu sene de yine sektörün en başarılı firmalarından biri olan Şahsan Askı ile birleşme kararı aldı. Tam Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Tezsezer gerçekleştirdikleri firma birleşmeleri ile ilgili sorularımızı yanıtladı ve sektörel değerlendirmelerini paylaştı. Tam Plastik’in sektördeki konumu ve iş hacmi konusunda bilgiler veren Gökhan Tezsezer, 35 seneyi aşkın bir süredir plastik askı sektöründe üstün başarılı ile faaliyet gösteren Tam Plastik’in sektöre bu kadar uzun süredir hizmet etmenin verdiği engin tecrübe, yaptığı uluslararası stratejik ortaklıklar, yüksek üretim kapasitesi, enerji ve motivasyon sahibi ekibi ile başarı grafiğini her geçen gün yükseltmekte ve dünyanın en büyük askı

78

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Etik Değerler Ve İyi Hizmetin Işığında Gerçekleşen Bir Büyüme Şahsan hakkında da bilgiler aktaran Tezsezer, ‘’Şahsan firması kurulduğu 1980’li yıllardan bu yana sektöre en iyi şekilde ve etik değerlere sahip çıkarak hizmet etmiştir. Üstün yönetim ve yatırım becerilerine sahip firma ortakları, esnek ve seri üretim kabiliyetlerini, fedakâr personelinin üstün çabaları ile harmanlamış ve çok başarılı bir firma ortaya çıkartmışlardır. Kendilerine büyük hedefler koyan Şahsan yönetimi, onlarca ufak firmanın sektörde parçalanarak hiçbir zaman global bir oyuncu olmayacağını fark etmiş ve Tam Plastik ile güç birliği yapmaya karar vermiştir. Bu birleşme projesinde her iki firmanın da değerli personel ve yöneticileri, sürecin en iyi şekilde yürütülebilmesi için fedakârca çalıştılar. Onların destekleri olmasa böylesine önemli bir projeyi hayata geçirmek gerçekten çok zor olurdu’’ dedi.

Birleşme Projeleri Devam Edecek Tezsezer, önümüzdeki günlerde de benzer birleşmelere devam edip etmeyecekleri sorusunu ise, ‘’Birleşmeler ile amacımız sektöre fayda sağlayabilecek sinerjiler oluşturmaktı. Bu birleşmelerle, daha iyi koşullarda personel istihdamı sağlamak, üretimde verimlilik ve etkinlik oluşturabilmek, kaynaklarımızı daha doğru kullanabilmek, deneyimlerimizi tek çatı altında birleştirmek ve sektöre çok daha iyi bir çözüm ortağı olabilmek gibi değerleri hedefledik. Taykon Askı ve Şahsan Askı firmaları ile birleşerek, Türkiye ve dünya askı piyasasına bu anlamda çok önemli katkılar ve yeni fırsatlar sunduğumuza inanıyoruz. Benzer sinerjiler oluşturarak sektöre faydalı yönde katkılar sağlayabileceğimize inandığımız sürece bu amaçlara hizmet eden birleşme projelerine her zaman açık olacağız’’ diyerek yanıtladı.

Tüm Sektörler İçin Tek Sorun; Haksız Rekabet Sektörün sorunları ve geleceğine dair de değerlendirmelerde bulunan Tezsezer, Türkiye’deki tüm sektörlerde tek bir sorun bulunduğunu, bu sorunun, merdiven altı üretimden kaynaklanan haksız rekabet olduğunu dile getirdi. Tezsezer, ‘’Sürekli gelişen bir ekonomimiz, Avrupa’nın hemen yanı başında olmamızdan kaynaklanan fırsatlarımız, genç ve dinamik nüfusumuz ile gelecekte çok daha

büyük ekonomik başarılara sahip olacağımıza inancım büyüktür. Lakin büyük ve kurumsal firmaların tam olarak uyum gösterdikleri kanun ve uygulamalara karşın; aynı kanun ve uygulamalara, gerekli denetimler yapılmadığı için, merdiven altı firmalar uyum göstermemektedir ve bu durum haksız rekabete sebebiyet vermektedir’’ diye konuştu.

2015’İn Güzel Geçeceğine Dair Sinyaller Var 2014 yılı için sektörel olarak genel bir değerlendirmede bulunan ve 2015 yılı için de ön görülerini bizlerle paylaşan Tezsezer, Tam Plastik için 2014 yılının başarılı bir yıl olduğunu, şimdi ise önlerinde önemli bir birleşmeden doğan fırsatlar bulunduğunu aktardı. Eldeki istatistiklerin ve oluşturulan birliklerin, 2015’in de güzel geçeceğine dair sinyaller verdiğine işaret eden Tezsezer, ‘’Geçtiğimiz son 2-3 sene içerisinde Türkiye’de hazır giyim üretimi ve hazır giyim ihracatı artmıştır. Aynı zamanda Çin’in pahalılaşıyor olması da Türkiye’ye önemli fırsatlar getirmektedir. Modanın artık daha hızlı servis edilir olması da Avrupa hazır giyim talebi açısından Türkiye için çok büyük bir artı sağlıyor. Bu da bizim Avrupa’da güzel ve başarılı beraberlikler kurmamıza olanak sağlıyor ve oralara yüksek miktarlarda ürün satabilme avantajını getiriyor. Tabii bunun üzerine son yıllarda sağlanan dengeli döviz kuru yapısını da eklediğimiz zaman, bizim için güzel bir ortam oluşmuş oluyor. Yani biz 2015’ten de çok ümitliyiz’’ dedi.



MAKALE

A’dan Z’ye pazar araştırması! Elbette ki ihracatçılarımız başta olmak üzere ticaretle ilgilenen büyük çoğunluk “pazar araştırması” kavramının içerisinde defalarca yüzmüştür. Bizler de bu konuyu enine boyuna masaya yatıran bir yazı derlemek istedik.

Pazarlamada ilk adım bir “Pazar Araştırması” yapmaktır. İçinde bulunduğunuz veya girmeyi düşündüğünüz sektörü çok yakından tanımak ve pazarı iyi analiz etmek gerekmektedir. Pazarı bilmeden bir ürün çıkartmak ve yeni bir sektöre girmek, başarılı olamayabilir ve kötü sonuçların gerçekleşmesine neden olabilir. Zaman, para, imaj, işgücü, moral gibi birçok kayıplar oluşabilir. Bu nedenle “Pazar Araştırmaları”nı önemsemeli ve uygulamalısınız. Ürününüz pazarda çok iyi ve hatta pazar lideri de olabilir, ama geleceği doğru tahmin etmek ve ileriye doğru

80

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

“Stratejik Planlama”lar yapmak için, sürekli pazarın nabzını tutmalısınız. Bugünün pazar bilgilerine tam anlamı ile sahip olmadan, ne bugün için, ne de gelecek için bir plan yapmanız mümkün değildir. Deneyimlerinize güvenerek, elde etmiş olduğunuz başarıların mirasını yiyerek ve “Pazar Araştırması” yapmadan ürün ve hizmetlerinizi sürdürdüğünüzde, değişen pazar dinamiklerinden haberdar olmayacaksınız ve ister istemez bir zaman sonra ürününüz gelişmelere ayak uyduramayacağından, pazar kaybına uğrayacaktır. Oysa pazar ve müşteriler yenilik,

değişiklik, fiyatta cazibe, ödemede kolaylık, teknik destek, “İnovasyon” (İleride bu konuya değineceğiz) gibi beklentiler içindedir. Bunları yapan ve pazarı çok iyi analiz eden yeni firmalar ise hızla pazara girmekte ve pazar lideri ürünlerden, pazar payı almaya başarmaktadırlar. Demek ki, ister yeni bir ürün çıkartın, ister mevcut ürünlerle devam edin, şirketinizin faaliyet konusu olan sektörü mutlaka araştırmanız gerekmektedir. Pazar hakkında tüm bilgiler, her an güncellenmiş olarak elinizin altında bulunmalıdır: Sektörünüzün pazar büyüklüğü nedir? Dünyada bu konuda ne büyüklükte bir pazar var? Ülkemizdeki pazarın büyüklüğü ne kadardır? Ülkemiz bu konuda gelişmiş ülkelerin konumuna ne zaman gelebilir? Bu sektörde kaç şirket faaliyet göstermektedir? Bu şirketlerin ürünleri nelerdir? Bu ürünlerin pazar payları nedir? Bu sektörde pazar nasıl bir büyü-

me göstermektedir? Geçmiş yıllara bakarak, pazarın büyümesi nasıl bir grafik çizmektedir? Bu sektörü büyütecek başka hangi sektörler vardır ve o sektörlerin gelişimi nasıldır? İlgilendiğiniz sektörde ne gibi fırsatlar vardır? Aynı sektörü tehdit eden ne gibi unsurlar vardır? Örneğin; Asansör üretimi yapan bir şirket, asansör sektörünü iyi analiz edebilmek için, inşaat sektörü bilgilerine sahip olmalıdır. Çünkü inşaat yapıldıkça, asansör talebi olacaktır. Aynı şekilde, mobilya üreten bir şirket de, yine inşaat sektörü bilgileri ve nüfus bilgilerine sahip olmalıdır. Yani, nüfus artışı oldukça ev gereksinimi artacaktır. Yeni binalar yapıldıkça, buraya taşınan insanların mobilya gereksinimi olacaktır. Dolayısıyla inşaat sektörü büyüme gösteriyorsa, nüfus verilerinde bir artış varsa, asansör sektöründe veya mobilya sektöründe bir gelişme olacak demektir. Peki, bütün bu bilgi ve verilere nasıl


ulaşacağız? Nasıl değerlendireceğiz? Dünyada ve ülkemizde birçok piyasa araştırma şirketleri bulunmaktadır. Araştırma şirketleri yukarıda belirtilen araştırmaları yapar ve bu araştırmalar sonucunda tüm verileri aylık, dönemsel veya yıllık raporlar halinde getirip, ücret karşılığı dileyen şirketlere teslim ederler. Şirketinizin maddi kaynakları yeterliyse bu raporları satın alabilir ve bir takım analizler yapabilirsiniz. Burada bir parantez açmak isteriz; bu araştırma verilerini incelemek çok basit bir şey değildir, bu verileri doğru değerlendirebilmek ve “İşe yarar” çıkarımlar yapabilmek için, araştırma yapan şirketten bir eğitim talep ediniz veya size sunulan kılavuzu dikkatle inceleyiniz. Sadece verileri inceleyerek bir yere varmak çok zordur; önemli olan bu verilerden, bir takım analizlere ulaşmaktır. Bu analizler sonucunda ürününüz ile ilgili yeni pazarlama stratejileri oluşturmanız gerekebilir. Eğer söz konusu raporları satın alma şansınız veya ilgilendiğiniz sektörde bir araştırma yok ise, o zaman sektör dergilerinde yayınlanan araştırmaları, gazetelerin ekonomi sayfala-

rında ve benzer dergilerde yapılan araştırmaları dikkate alabilirsiniz. Bu araştırmalar son zamanlarda oldukça kapsamlı yapılmakta ve yayınlanmaktadırlar. Araştırma yapmadan, bir analiz veya değerlendirme yapmak imkânsızdır; en kötü yapılan araştırma bile, hiç yapılmamış bir araştırmadan daha iyidir. Hangi araştırmayı elde etmiş olursanız olun, en iyi araştırma bizzat pazara çıkıp, ürünlerinizin satıldığı noktalara giderek, raflardan veya ürünlerin teşhir edildiği yerlerden rakip ürünlerin durumlarını incelemektir. Çeşitli kategorilerdeki perakende satış noktalarına (Hipermarket, süpermarket, market, bakkal, eczane, parfümeri, temizlikçi, nalbur, zücaciyeci, bebe mağazası, çeyiz mağazası… vs. gibi) giderek, Rakip ürün çeşitlerine, ambalajlarına, ambalaj üzerindeki iddialara, vaatlere, ürün özelliklerine (Örneğin; en ucuz, en iyi temizleyen, %100 doğal, vitaminli… vs. gibi), raf fiyatlarına, rafta bulunan çeşit sayısına, rafta bulunan “Ön yüz” sayısına (Aynı üründen, bir rafta tüketici tarafından bakıldığında kaç adet yan yana görüldüğüne) dikkat

ediniz; mümkünse fotoğraf çekiniz (Bunun için mağaza yöneticisinden izin almanız uygun olur). Böyle bir araştırma, pazar, rakip ürünler, satış noktaları, rekabet, pazar dinamikleri ve birçok konuda mutlaka size bir fikir verecektir. Kendi gözlerinizle göreceğiniz ve bizzat yapacağınız

bir araştırma, size birçok araştırmadan daha fazla fikir verecektir. Sektörünüzde, yan sanayi veya hizmet sektörü gibi, direkt olarak değil, ama endirekt olarak mal veya hizmet üreten sektörlerin araştırmalarını da dikkate almanızda fayda vardır.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

81




RÖPORTAJ

BabyJem; “Vizyonumuz, kalitemizi daha fazla anne ve bebeğe ulaştırmaktır’’ BabyJem Genel Müdür Yardımcısı Ferah Küskü ile bir röportaj yaptık ve bu sayede hem firmayı daha yakından tanıma olanağımız oldu, hem de sektör ile ilgili verimli bir sohbet gerçekleştirmiş olduk. Baby Jem’in, bebek aksesuarları üretimi yaparak sektöre adım atmış, genç, dinamik kadrosu ve yaratıcı ürünleri ile anne ve bebeklere hizmet etmek üzere faaliyetine devam eden bir firma olduğunu belirten Ferah Küskü, ‘’Doğumdan itibaren her bebek annesinin ilgi ve bakımına muhtaçtır. BabyJem bu bakımı kolaylaştırmak için anne ve bebeklere hizmet

84

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

vermeyi kendisine misyon edinmiştir. Ürünlerinde bebek sağlığına ve rahatlığına öncelik vererek sektörde yüksek kaliteli üretime ulaşmıştır. Kumaştan, plastiğe, çıtçıttan ipliğe kullandığı tüm malzemenin Oekotex 100 standartlarında olmasına dikkat etmiş, kanserojen madde içeren hiçbir baskı,boya ve hammaddeyi ürünlerinde kullanmamıştır’’ dedi.

Kaliteli ürün, ulaşılabilir fiyat Annelerin ve 0-2 yas arası bebeklerin ihtiyaçlarını sürekli olarak yakından takip ettiklerini dile getiren Küskü, Baby Jem Ar-Ge departmanı, ürün çeşidini her gün biraz daha geliştirerek, bugün 300 ye yakın ürünle hizmet vermektedir’’ ifadelerini kullandı. Bebek bakımının ve sağlığının gerektirdiği sorumluluğu bilerek,

kaliteli ürünü ulaşılabilir fiyatlarda müşterilerine sunmak için çalışmalarına devam ettiklerine dikkat çeken Küskü, ‘’ Türkiye’nin seçkin bebek mağazalarında ve zincir marketlerde 600 e varan satış noktasında müşterileri ile buluşmaktadır. Vizyonumuz, kalitemizi ülkemizde ve dünyada daha fazla anne ve bebeğe ulaştırmaktır’’ diye konuştu.


Babyjem Firma Sahibi Cem Vatansever

İhracatın önemi

Kısa sürede tanınan bir marka

İhracat yapan bir firma olarak, bunun önemine de değinen Küskü, “Türkiye’den bir markanın dünya çapında bir marka olmasının gururu yanı sıra ekonomiye ve istihdama katkısı da çok büyük. Ayrıca iç piyasada vadelerin uzaması ve riskin büyümesi birçok firmayı ihracatta yönlendiriyor” açıklamasında bulundu.

Firmaları adına yurt içi ve dışı pazarları konusunu da değerlendiren Küskü, ‘’Babyjem markamız kısa sürede Türkiye’de bilinen, kendi dalında lider, takip edilir ve aranan bir marka oldu. Hedefimiz markamızı bir dünya markası yapmak, bunun için hızla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Türkiye’de kaliteli bebek

ürünü satan tüm satış noktalarında Babyjem markasını bulmak mümkün, her yıl katıldığımız yurtdışı fuarları da ihracat yaptığımız ülke sayısını arttırmakta ve yeni pazarlara ulaşmaktayız’’ dedi.

Her yıl yeni bir fuar Her yıl Ocak ve Haziran aylarında CNR da düzenlenen Anne Bebek

fuarına katılıyor olduklarını da söyleyen Küskü, ‘’Fuarların önemimin çok büyük olduğuna inanıyoruz. Marka bilinirliğimizi arttırmak daha çok ülkeye markamızı göndermek amacı ile her yıl yeni bir ülkede fuara katılmayı hedefliyoruz’’ diyerek sözlerini tamamladı.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

85


MAKALE

Türk şirketlerinin patent başvurusu sadece yüzde 3 artarken, yabancılar yerinde saydı Yamankaradeniz, başvuru rakamlarını artırmak için somut adımların atılmasının altını çizerek devlet desteğinin artırılması gerektiğini savundu Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz

Yerli ve yabancı patent başvurusu 12 bin 135 adet oldu Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir patent ve marka tescil vekili hizmeti veren Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, 2014 yılında gerçekleşen ve Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından yayınlanan patent başvurusu rakamlarını değerlendirdi. 2014 yılında patent başvurusu sayısı geçtiğimiz yıla oranla yüzde 3 artış kaydetti. Türkiye’de yerli ve yabancı şirketlerin patent toplam başvuru sayısı 2014 yılında ise bu sayı 12 bin 135 adet olurken 2013 yılında 12 bin 53 adet adete ulaştı. Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, daha fazla patentli ürün üreterek dünya pazarlarına açılması gerektiğine dikkat çekerek, “Türkiye”nin 2023 hedeflerine ulaşması için gerçekleştirilebilir hedefler koyması ve belirli sektörlerdeki şirketleri doğrudan teşvik etmesi gerekiyor. 2023 yılına önümüzde 8 yıl var, çok fazla zamanımız kalmadı.” diye konuştu.

86

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Hedefler için somut adımlar atılmalı Yamankaradeniz, Türkiye’nin halen Avrupa ülkeleri arasında en çok marka tescili başvurusu yapan ülke olduğunu, ancak 2014 yılında Türk şirketlerinin 2013 yılına göre patent başvuru sayısındaki artışın yüzde 3 seviyesinde kaldığını vurguladı. Yamankaradeniz, başvuru rakamla-

rını artırmak için somut adımların atılması gerektiğini belirterek devlet desteğinin artırılması gerektiğini savundu. Karadeniz şöyle konuştu: “Ar-Ge teşviklerinin daha sağlıklı kullanılması gerekiyor. İhracat hamlesinde fark yapacak şirketlerin sektörlerine odaklanarak buradaki gelişmeyi artırmamız gerekiyor. Ayrıca üniversitelerin ve akademisyenlerin

desteklenmesi gerekiyor. Bu desteklenen üniversitelerin her birinin bir uzmanlık alanına sahip olması gerekiyor. Bir üniversitemiz sağlık medikal alanda uzmanlaşırken bir diğeri otomotiv, bir diğeri ile iletişim bilişim teknolojileri alanında uzmanlaşmalı. Ancak bu şekilde odaklanarak organize olabilirsek somut ilerleme kaydetmemiz mümkün olacaktır.”





MAKALE

Tekstil sektörüne genel ve derin bir bakış! Tekstil sektörü ile iştigal edenler elbette sektörü oldukça iyi bilirler. Ancak sektörün tarihi ve gelişiminden başlayarak tüm girdi ve çıktılarına kadar kendi içerisinde adeta helezonik halkalar çizerek giriftleşen ve dünya üzerindeki çoğu sektöre oranla piyasalar ve dünya pazarındaki yerini sarsılmazca koruyan, üretim, satış ve tüketimin sektörel kalesini gelin biraz daha yakından inceleyelim.

Tekstil ve hazır giyim, sanayileşme sürecinin önemli yapı taşını oluşturan ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasına ciddi katkılar sağlayan

emek yoğun sektörlerin başında gelmektedir. Dünyada rekabetin en yoğun yaşandığı bu sektörde, kotaların kalkmasıyla hem arz hem

de talep yönünde rekabet daha da keskin hale gelmiştir. Bu çerçevede tekstil ve hazır giyimde markalaşma büyük önem arz etmeye başlamış, nitekim sektörün güç kaybetmesi soncunda bazı ülkelerin markalaşmaya yöneldikleri görülmüştür.

Sektörün Türkiye’deki gelişimi Tekstil ve hazır giyimin temeli Osmanlı İmparatorluğu döneminde atılmıştır. Dokuma konusunda Denizli ve Tokat, ipekli ürünler konusunda da Bursa bölgesinde küçük işletmeler halinde üretim yapılmıştır. 1915 yılında önde gelen 22 kamu sanayi işletmesinin 18’i, 28 anonim şirketin 10’u, 214 özel sektör işyerinin 45’i ve toplam 264 sanayi işyerinin 73’ü bu sanayide faaliyet göstermiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Sümerbank’ın kuruluşuyla birlikte

90

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

bütün tekstil ve konfeksiyon fabrikaları ve atölyeleri bu kuruluşun çatısı altında toplanmıştır. Sümerbank, yaptığı yatırımlar ve yetiştirdiği personelle özel sektöre öncülük etmiş ve içerisinde oluşan birikimin zaman içinde özel sektöre de aktarılmasını sağlanmıştır. Sektörde, 1950’li yıllardan sonra özel sektörün öncülüğünde gelişim başlamış ve 1960’lardan sonra sentetik elyaf üretimine geçilmiştir. Planlı dönemde uygulanan ithal ikamesi politikası ve teşvik tedbirlerinin de katkısıyla 1960-1970 yılları arasında sektörde daha ileri teknoloji kullanılmaya ve işlenmiş ürün imal edilmeye başlanmış, 1960-1980 yılları arasında önemli teknik deneyim kazanılmıştır. 1980 yılından sonra uygulanan, serbest piyasa ekonomisine dayalı dışa


AB’nin ABD, Japonya, Kanada ve Hindistan gibi ülkelerle tesis ettiği/ edeceği anlaşmalardan oluşuyor. Sektör temsilcileri, bu anlaşmaların dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirtirken, bu ülkelerde üretilmekte olan pek çok ürünün, Avrupa pazarına Türkiye’nin yoğun miktarda ihraç ettiği ürün gamlarını kapsadığını ifade ediyor.

Tekstil sektöründe 2023… Tekstil ve hazır giyim sektöründe yılın ikinci yarısına ilişkin planlar, açılan ve açılacak olan yeni lokasyonlarla birlikte perakendede yüzde 10 büyüme olacak öngörüsüne göre kurgulanıyor. İhracat artışını sürdüren hazır giyim, beklentilerinin karşılanması halinde yılı 17 milyar dolar ihracat ile kapatmayı planlarken, tekstil sektörü de, AB’nin, Türkiye’nin tekstil ürünleri ihracatındaki rakibi ülkelerle tesis ettiği/edeceği anlaşmaları takip ediyor. Bu arada Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefinden, tekstil sektörünün 20 milyar dolar, hazır giyimin ise 63 milyar do-

lar pay alacağı öngörüleri yapılıyor. Sektör oyuncularına göre bu hedefe ulaşmak içinse her yıl yüzde 10 oranında büyüme yakalanması şart.

Sektörün Güçlü Tarafları • Sektörün, imalat sanayi üretiminde ve ihracatta itici güçlerden biri olması, • Türkiye’nin, Avrupa Birliği’nin (AB) Çin’den sonra ikinci büyük tedarikçisi olması, • Coğrafi konum nedeniyle ihraç pazarlarına yakınlık, • Türkiye’nin iplikte kullanılan teknoloji açısından ilk sıraları paylaşması, • Kaliteli hammadde ve girdi, • Dinamik ve genç nüfus.

Sektörün Zayıf Tarafları • Küresel rekabetin hızla artması, • Enerji fiyatları ve işçilik maliyetinin rakiplere göre yüksek olması, • AR-GE ve markalaşmada eksiklik, • Kayıt dışılığın önüne geçilememesi, • Döviz kurlarındaki dalgalanma.

açılma ve ihracatı teşvik politikaları ile birlikte, özellikle 80’li yılların ikinci yarısından itibaren tekstil ve hazır giyim ihracatı önemli oranda artmış ve ihracatın en önemli kalemi haline gelmiştir. 1990’lara gelindiğinde ise toplam ihracat içindeki sektörün payı yüzde 40’a kadar çıkmıştır. 1980’li yılların başında daha çok iplik, elyaf, kumaş gibi tekstil mamulleri ihraç eden Türkiye, 1984 yılından sonra daha fazla konfeksiyon mamulü ihraç etmeye başlamış, daha uç ürün olması nedeniyle toplam katma değeri tekstil mamullerinden yüksek olan konfeksiyon mamullerinin ihracatı artarak devam etmiştir.

Gelişimi etkileyebilecek faktörler Tekstil sektörünün gelişimini ve performansını etkileyebilecek en önemli gündem maddelerinden biri,

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

91


RÖPORTAJ

Şevval Bebe; ‘’Rekabete dayalı değil, bebek sağlığını ve anne ihtiyacını gözeterek üretim yapıyoruz’’ Şevval Bebe Genel Koordinatörü Ayten Özer’in sektöre dair görüşleri ve firmanın dünü, bugünü, hatta 2015 yılı planlarını sizler için öğrendik.

Firmanın, 15 yıl önce küçük bir atölyeyle başlayarak, şu anda bulunduğu üretimde, Ar-Ge, imalat, pazarlama ve idari bölümü ile profesyonel olarak faaliyet gösteriyor olduğu bilgisini veren Ayten Özer, ‘’15 senelik tecrübe ile birlikte konumumuzu ve iş hacmimizi yukarı doğru taşımış bulunmaktayız. Yıllık 55 bin parça üretimimiz ile yurt dışında ve Türkiye’de bulunması gereken her noktada ürünlerimizi alıcıya ulaştırıyoruz’’ dedi.

Üretimdeki öncelikler… Rekabete dayalı üretim değil de, tamamen bebek sağlığını ve anne ihtiyacını gözeterek üretim yaptıklarını dile getiren Özer, ‘’Misyonumuz bebek sağlığını gözetmek olduğu için, bebek ürünlerinin üretiminde ve hammaddesinde dikkat ettiğimiz en önemli husus; sağlıklı olmasıdır. Ürünlerimizde, pamuklu, hava alabilen, antialerjik kumaş ve materyaller kullanıyoruz. İkinci husus;

92

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ergonomisi, kullanılabilirliği ve uzun ömürlü olması. Üçüncü husus da fiyat politikamız, ürünlerimizi kalite-fiyat dengesinde tutup, her eve girebilmesini hedefliyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Yeni koleksiyon ve yeni kataloğun sunumu… Katıldıkları yurtiçi ve yurtdışı fuarlarında, mevcut müşteri ve yeni pazarlara ulaşmayı, marka bilinirliğini, şirket devamlılığı ile güvenilirliği arttırmayı amaçlıyor olduklarını belirten Özer, İstanbul Anne, Bebek ve Çocuk ürünleri Fuarı’na dair yaptıkları hazırlıklardan da bahsetti. Özer; ‘’Fuara dair yaptığımız hazırlıklar arasında, yeni koleksiyon ve yeni kataloğumuzun sunumu ile ilgili hazırlıklarımız oldu. Bu fuar sektörün tek buluşma noktası olması açısından bizim için önemli. Ayrıca Köln Messe Kind and Jugend fuarına da katılıyoruz’’ diye konuştu.

Sektörün yeri, konumu ve sorunları… Ülkemizde, Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Sektörü ’nün gerek ithalat, gerek ihracat olarak kısa bir zamanda hızla yol aldığını, özellikle de kaliteli hammadde ve işçilikle Türkiye tekstilinin dış pazarda yerini almak için çabalamakta olduğunu vurgulayan Özer, ‘’Sektörün sorunu pazar darlığı, kendini yeterince ifade edememesi, tekstilin hak ettiği teşviki görememesidir. Biz bu anlamda ne İtalya, ne İspanya, ne de Çin’iz. Türkiye, çalışkan girişimcileri ve değerli ürünleri ile dünya pazarında hak ettiği yerde kesinlikle değildir’’ dedi.

Sektördeki sürdürebilirlik kavramı Özer, üretim ve daha birçok kalemde önemlilik kaydeden sürdürebilirlik kavramına dair ise, ‘’İnsan emeği, doğal malzeme, doğal enerji, yavaş tasarım, insan bünyesi ve doğa için daha uyumlu olan kaliteli ürünlerle, sürdürülebilir tekstil, tüketim mantığından, ihtiyaç mantığına getirerek, insanı ve doğayı kapitalist düzenin zararlarından koruyacaktır. Bebek ev tekstili ürünleri üreten firmamız, sentetik, doğal olmayan hammaddeden ilke olarak her daim uzak durup tüketicisini kullan at mantığına mecbur etmemiştir. Sürdürülebilir tekstil ve tasarımın farkındalığında, takipçisi

ve destekçisiyiz. Umarım ülkemiz üreticisi, tüketicisi ve tasarımcılarına yansımalarını görürüz’’ açıklamasında bulundu.

Sade ve pastel tonlar… Bu yılın trendlerini sorduğumuz Özer, ‘’Bu yıl sade, pastel tonlar, bir klasik olarak da krem tonları, ufak mobil figür detayları bu senenin trendini oluşturmaktadır. Özer, gerek dünyadaki pazar krizleri, gerek komşu ülkelerdeki savaş ve kaos ortamı, gerekse iç piyasadaki güvensiz ortam nedeniyle geçen yılı ticari açıdan çok da iyi geçirmediklerini belirtirken, mevcut durumu koruyup, 2015’in daha zor geçeceğini düşündükleri dönemi iyi bir şekilde atlatmayı planladıklarını söyleyerek sözlerini noktaladı.



RÖPORTAJ

Yenilikle tasarımı, kaliteyle uygun fiyatı harmanlayan bir marka; ‘Coalo’ ‘’Daha sade ama bir o kadar da huzur veren tasarım ve renkleri birleştiriyoruz’’ Öncelikle Sağlık Ve Konfor

2005 yılında kurulan firma, bebek arabaları ve bebek taşımaları alanında kaliteli ürünleriyle dikkat çeken Bordolüks’ü müşterilerinin memnuniyetinden destek alarak halen üretmeye devam ediyor. Firma aynı zamanda birçok ünlü markaya üretim yaptıktan sonra 2013 yılı itibariyle Coalo markasıyla ürettiği beşikler, salıncaklar, bebek bakım çantaları, mobilya beşikler ve oda takımları ile yurt içi ve yurt dışı piyasasına girdi. Yenilikçi tasarım anlayışını benimseyen Coalo, bebek arabalarından sancaklarına, mobilyasından, aksesuarlarına kadar birçok ürün çeşidiyle hizmet veriyor. 10 bin metrekarelik fabrikasında ürünlerinin yüzde 100 yerli olmasına önem vererek üretim yapmaya devam ediyor.

94

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Tüm ebeveynlerin ilk kriteri olan bebek sağlığı konusunda ürünlerini üretirken ve tasarlarken Coalo, hiç kimsenin bebeğine zarar gelmesini istemeyeceğinden yola çıkarak, bir ürünün fikir aşamasından teslimat aşamasına kadar sadece ama sadece bebekleri düşünerek hareket ediyor. Örneğin; bir puset tasarlarken “ön koruması ne kadar yukarıda olmalı ki bebeğin güvenliği riske girmesin?” veya mobilya üretirken “hangi boyayı kullanılmalı ki bebeğe zarar vermesin” soruları Coalo’nun dikkat listesinin başında geliyor. Yapılan her şey, her kademe de bebeğin sağlığı ve konforu için uygulanıyor.

Online Mağazada Müşteri Aradığını Buluyor Anneler veya babalar www.coalo.net

‘i tıkladığı anda rengarenk ve kaliteli bir site ile karşılaşıyor. Kolay, bilgi açısından zengin ve açıklayıcı bir siteye sahip olan Coalo’nun buradaki amacı ise, ebeveyn internet sitesini tıkladığı anda aklında ki tüm soruları gidermek, aradığı ürünleri karşısına getirmek.Ayrıca yaygın olarak kullanılan ,onlıne satış yapan sitelerde ürünlerin satışının yapılıyor olması müşterilerinin daha kolay ürüne ulaşabilmesini sağlıyor.

Başarı İtici Kuvvet Oluyor Hem tasarım, hem üretim, hem satış, hem de satış sonrası memnuniyet hizmeti veriyor olan Coalo’nun tek amacı,bebeklerin mutlu ve huzurlu olmasına yardımcı olmak. Sürekli olarak bebekler için çalışıp, tasarlayıp üreten Coalo, kendilerinden bebek odası mobilyası alan ebeveynlerin 2 ay sonra puseti aldığına işaret ediyor. Bu durum ise firmanın doğru bir iş yaptığının bir tür göstergesi oluyor. Ekip olarak başarıyla beslenen Coalo’nun, güzel geri dönüşler alması yoluna daha mutlu, daha özverili devam etmesini sağlıyor.

Huzur Veren Tasarım ve Renkler Mobilya ve tekstil tasarımlarınınsoft renkler ve şirin karakterlerden oluşması ile ilgili olarak Coalo yetkilileri, “Bebeklerin oyuncak, aksesuar, süs, halı gibi yaşam alanlarını tamamlayıcı unsurları zaten dikkat çekmek için yeterince renkli… Biz daha sade ama

bir o kadarda huzur veren tasarım&renkleri birleştiriyoruz. Tasarım ekibimiz için en önemli kriter bu. Satış grafiğimize bakarsak da markamız için doğru bir karar aldığımızı görüyoruz’’ diyor.

Yenilik, Kalite ve Uygun Fiyat Coalo’nun yakın gelecek ile ilgili planları arasında neler olduğunu sorduğumuz firma yetkilileri,“Sürekli yeniliğe açık bir firma olmamız Ar-Ge çalışmalarımızı da o yönde hızlandırıyor, yeni ürünler hazırlarken, kaliteyi en uygun fiyata satma prensibiyle dünya markası olma hedefimiz doğrultusunda ilerlemeye çalışıyoruz’’ diyerek konuya açıklık getirdi.


MAKALE

TGI Net Türkiye Araştırması’na göre, internet kullanıcılarını satın almaya en çok tetikleyen reklam türü televizyon reklamları TGI Net Türkiye Araştırması’na göre, internet kullanıcılarını satın almaya en çok tetikleyen reklam türü televizyon reklamları.

Türkiye’de son 1 ayda internete bağlanan ve alışveriş yapan kullanıcıların %21’i, televizyonda gördükleri bir reklamın yönlendirmesiyle o ürünü satın aldıklarını belirtiyor. Offline olarak satın almaya en teşvik eden başlıca diğer reklam türleri ise online reklamlar olarak dikkat çekiyor. Peki online olarak (internet üzerinden) satın almayı tetikleyen

reklam türleri neler? Bu yazıda TGI Net verilerine göre, Türkiye’deki internet kullanıcılarını hem offline’da hem de online’da alışverişe teşvik eden mecraları ve reklam türlerini bulabilirsiniz. Aşağıdaki tabloda, cinsiyet ve yaş kırılımı bazında Türkiye’deki internet kullanıcılarını offline olarak satın almaya teşvik eden reklam türleri yer almaktadır. Türkiye’deki her 4 internet kullanıcı kadından 1’i, geçen ay yaptığı bir alışverişini TV reklamlarının yönlendirmesiyle gerçekleştiğini belirtiyor. Erkeklerde bu oran %18. TV reklamlarından sonra offline olarak satın almaya en teşvik edici başlıca diğer reklam türleri ise online reklamlar olarak dikkat çekiyor. İnternette pop-up şeklinde

açılan reklamlar, markanın web sitesinde yer alan reklamlar ve çeşitli web sitelerinde yer alan reklamlar, Türkiye’deki internet kullanıcılarını offline olarak satın almaya yönlendiriyor. Kadınlar, TV reklamlarından olduğu gibi, erkeklere göre bu online reklam türlerinden de daha çok etkileniyorlar. Erkekleri ise kadınlara kıyasla daha çok teşvik eden reklam türü arama motoru sonuçları. Türkiye’deki internet kullanıcısı olan erkeklerin %13’ü , arama sonuçları sayfasında gördükleri bir reklam neticesinde offline olarak o ürünü aldığını belirtiyor. Televiyon reklamları, offline’da olduğu gibi online’da da etkisisini sürdürüyor. Her 5 internet kullanıcısından 1’i, bir önceki ay internet üzerinden yaptıkları alışverişi

televizyonda gördükleri reklamlar neticesinde gerçekleştirdiklerini belirtiyor. TV reklamları, offline’daki gibi online alışverişlerde de kadınlar üzerinde daha etkili. Aşağıdaki tabloda, cinsiyet ve yaş kırılımı bazında Türkiye’deki internet kullanıcılarını internet üzerinden bir ürün satın almaya teşvik eden reklam türleri yer almaktadır. Tüketicileri online olarak satın almaya yönelten başlıca diğer mecra ise internet. Türkiye’deki internet kullanıcılarının %18’i pop-up şeklinde açılan reklamlardan, %17’si markanın web sitesinde gördüğü reklamlardan, %15’i ise başka bir web sitesinde yer alan reklamlardan etkilenerek online satın alma gerçekleştirdiğini belirtiyor.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

95




MAKALE

İş dünyası artık ‘’z kuşağı’’yla çalışacak İşe alım ve insan kaynakları alanında hizmet veren, bir şirket olan Randstad’ın 2003 yılından beri yılda dört kez yayınladığı Randstad Workmonitor’ün 2014 yılsonu verileri, önümüzdeki yıllarda iş hayatında yer almaya başlayacak ‘’Z kuşağı’’ ile ilgili çarpıcı verileri göz önüne seriyor. Peki, ‘’Z kuşağı’’nın iş dünyasına ne gibi katkıları olacak ve iş dünyası bu kuşaktan olanlar için ne düşünüyor? Bu soruların yanıtlarını sizler için araştırdık…

98

Hollanda’da başlatılan ve şu anda Avrupa, Asya Pasifik ve Amerika kıtalarını içeren bir alanda, tüm dünyada 33 ülkeyi kapsayan ve söz konusu İnsan Kaynakları ve danış-

Kimler ‘’Z kuşağı’’na giriyor?

manlık hizmetleri şirketinin yaptığı Workmonitor, 2014 yılı 4. çeyrek sonuçlarına göre; 2015 için çalışanların genel görünümü iyimserlikte artış, işe alınabilirliğe odaklanma ve Z kuşağına hazırlanma olarak karşımıza çıkıyor.

bu kişiler, bilginin ve zamanın hızına çok kolay adapte olabilmeleriyle dikkat çeker. Hız onları tanımlar. Tüketim toplumu içinde büyürler, iç dünyaları diğer kuşaklardan gözle görülür ölçüde farklıdır.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

90’lı yıllarda doğan, hızlı öğrenen ve gelişim gösteren, teknolojiyle iç içe kişilerden oluşan gruba Z kuşağı denir. Teknolojiyle iç içe büyüyen

‘’Z kuşağı’’nın genel özellikleri • Zihinsel ve psikolojik açıdan hızlı gelişim görülür. • Ekip çalışmasına çok uygun değillerdir. • Eğitime ve sosyal statüye önem verirler. • Öz güvenleri oldukça yüksektir. • Bağımsızlığı savunurlar. • Sosyal mecralar ile iletişim kurmaya tercih ederler. • Ailelerinin genelde korumacı bir yapısı vardır. • Analitik düşünme yetenekleri dikkat çekici düzeydedir. • Bilgiye aç gibidirler. Teknoloji çağında büyüyor olmaları bu anlamda en büyük avantajlarıdır. • İçe dönük bir dünyaları vardır, çok kolay arkadaş edinemezler. • Teknoloji ve lüks onlar için bir ihtiyaçtır. Böyle bir dünyada doğdukları için, bunu özel bir istek olarak görmezler. • Ne istediklerini çok iyi bilirler. • Hayatta her şeyin mümkün olduğuna inanırlar. İş dünyasının profesyonelleri X kuşağı ve genç profesyoneller Y kuşağından sonra sıra, Z kuşağı için hazırlık yapmaya geldi. Peki, mevcut

çalışanlar, bugünden itibaren beş yıl içinde işgücü pazarına girecek olan Z kuşağını nasıl görüyor? •Ankete katılan çalışanların yüzde 70’i, Z kuşağının önceki kuşaklara göre işyerinde daha esnek çalışma düzenleri talep edebileceğine inanıyor. •Küresel olarak çalışanların yüzde 62’si, mevcut çalışanların Z kuşağından teknoloji kullanımıyla ilgili çok şey öğrenebileceğini söylüyor. •Bu konu, iş/yaşam dengesi açısından pek de önemli değil ve katılımcıların sadece yüzde 39’u bu açıdan Z kuşağından öğrenecekleri şeyler olduğuna inanıyor. •Kuşaklar arası işbirliğini güçlendirmek için işverenlerin yüzde 59’u mentorluğu aktif biçimde destekliyor: daha yaşlı olan elemanlar gençlere koçluk yapar. Hollanda’da (yüzde 46), Danimarka’da (yüzde 43) ve Japonya’da (yüzde 39) bu konu fazla önemsenmiyor. •Küresel olarak çalışanların yüzde 65’i gerçekten yenilikçi olmak için Z kuşağının bir gereklilik olduğunu düşünüyor. Bu yaklaşımı en fazla benimseyenlerin Portekiz (yüzde 88), Brezilya (yüzde 87) ve Hindistan (yüzde 86) çalışanları olduğu görülüyor.


RÖPORTAJ

Anıl Çocuk Ürünleri; ‘’Prensibimiz, uygun koşullarda en iyi kalitenin sunulması’’ Anıl Çocuk Ürünleri firma sahibi Nuri Dalmızrak ile hem sektöre hem de firmanın çalışmalarına dair bir söyleşi gerçekleştirdik. yılından bu yana firmamız, sektörün öncülerinden olmayı başarmıştır. Başarımızı belirleyen önemli etkenler, müşteri memnuniyeti, ticaret ahlakı ve satış sonrası sunulan hizmet kalitesidir” dedi.

Yeniliklere açık bir firma Bünyesinde Crest ve Tortoise gibi markaları bulunduran Anıl Çocuk Ürünleri’nin, kuruluşundan ve bu günlere geliş sürecinden bahsederken, 2008 yılından bu yana bebek sektöründe faaliyet gösterdiklerini söyleyen Nuri Dalmızrak, “2008

Her zaman sektöre yeni ürünler kazandırmanın gayretinde olan Anıl Çocuk Ürünleri, 2015 yılı için ahşap bebek ürünleri için yatırım yapmış bulunmakta. Bu yeni yatırım konusunda Dalmızrak, ‘’ Yeni ve orijinal tasarımlı ahşap bebek ürünlerimizi müşterilerimiz fuar standımızda görebilirler’’ ifadelerini kullandı.

Hedef; kaliteyi uygun fiyata sunmak En çok tüketilen ürün gruplarını, hitap ettikleri yaş ve gelir gruplarını da dizlerle paylaşan Dalmızrak bu nüansları, ‘’En çok tercih edilen ürün grubumuz bölgelere ve sezonlara göre değişiklik gösteriyor. Genel anlamda bebek oyun parkı ürün grubumuz müşterilerimizin en çok ilgi duyduğu ürünüdür ve biz bu alanda modayı belirleyen bir firmayız. Ürünlerimizle hitap ettiğimiz yaş aralığı 0 - 4 yaş aralığıdır. Alım gücüne göre orta ve üst seviyede bulunan kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz. Genel olarak, kaliteli ürünü

uygun fiyata sunup, satış sonrası kaliteli hizmetle bunu destekliyoruz’’ şeklinde açıkladı. Firmanın ürünlerini satan bayilerde aradıkları kriterlere de değinen Dalmızrak, “Ürünlerimizin perakende satışını yapmak isteyen bayilerde aradığımız kriterler; güvenilir, sağlam ticari ahlaka sahip, kalite çizgisini aşmadan kaliteli hizmet sunabilir olması gibi özelliklerdir. Firma olarak samimi ve yaptığı işi seven kişilerle çalışmak daha verimli sonuçlara götürür’’ dedi.

sı gibi konulara özel bir hassasiyet gösterdiklerini ifade etti.

Sektörün bugünü ve geleceği Dalmızrak, sektörün bu günü ve geleceği konusunda, “Dünyada pek çok ülkeye göre bebek ve çocuk nüfusu yüksek bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla, sektörümüz büyük bir müşteri potansiyeline sahip. Firma olarak, bulunduğumuz ülke ekonomisine paralel olarak sektörümüzün iyi durumda olduğunu düşünüyoruz’’ dedi.

Rakiplerinden farkı Dalmızrak, sektör içerisindeki birçok firma ile aralarında nasıl farklar olduğu sorusuna ise, ‘’Bizimle bu sektörde rekabet eden firmalardan farkımız veya bizi ön plana çıkaran özelliklerimiz olarak, satış sonrası verilen hizmetimiz, bayilerimizle sürekli diyalog içerisinde olmamız ve yenilikçi fikirlerimizi sıralayabiliriz’’ diye yanıt verdi.

Üretim ve ürün üzerindeki yoğun hassasiyet Ayrıca Dalmızrak, üretilen ürünlerin ve üretim koşullarının hijyenik olması, ürünlerde kullanılan malzemelerin sağlık ve kalitesi açısından 1. sınıf malzeme olması, firmanın tüm ürünlerinin arkasında olması, uygun koşullarda en iyi kalitenin sunulma-

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

99






SEKTÖR

Mina Baby & Kids’ten

dördüncü mağaza! Mina Baby & Kids dördüncü mağazasını Gaziemir’de açtı

Ltd. Şti. ile toptan ve perakende sektöründe faaliyet gösteriyor. Sahip olduğu 25 yıllık tecrübe ve bilgi birikimini kullanarak, İzmir ve Ege bölgesinde; Dünya Sağlık Örgütü, ECE R44 ve Euro NCAP standartlarında hamile anne, bebek ve çocuk gelişimine katkıda bulunan birçok saygın, tescilli markalar ile hizmet veriyor. Tüm ebeveyn ve anne adaylarının oyuncaktan gerece, mamadan mobilyaya kozmetikten tekstile kadar tüm ihtiyaçlarını karşılayacakları Mina Baby Kids firması kalitesinden ödün vermeden müşterilerine hizmet etmeye devam ediyor. Her gün büyümekte olan uzman kadrosu mağaza ve e-ticaret hizmetleri

Büyümesini sürdüren Mina Baby & Kids açtığı dördüncü mağazasında rahat, şık ve sağlıklı ürünlerle müşterilerine rahatlık ve konfor sunuyor. Mina Baby & Kids, 1989 yılından bu yana, ticari unvanı olan, Mina Çocuk Giyim ve Gereçleri San. Tic.

104 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ile gelişimde sınır tanımıyor. Değerli müşterilerinin de desteğiyle firma, dördüncü büyük mağazasını açarak büyüme hedefini tüm Türkiye’de de göstermeyi planlıyor. Mağazalardaki yenilikler ve e-ticaretteki büyümesi ile yerel marka olmaktan çıkıp ulusal bir marka olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Bu bağlamda, tüm Türkiye’ye hizmet yapan e-ticaret sitesi ve her yıl düzenli eğitim ve sertifika ile eleman yetiştiren bünyesi ile bölge insanına kalitesini sergiliyor.

Firma, 1989 yılında Mina bebek ismi ile adını duyurdu ve daha sonra, Mustafa Acar tarafından 2010 yılında Mina Baby & Kids adını alarak aynı zamanda da e-ticaret sitesi ile büyümesini devam ettirdi. Aralık 2014’de 4. fiziksel mağazası olan Gaziemir D park açıldı. Bundan sonraki hedefi diğer illerde şubelerini genişletmek ve e-ticarette büyümeyi sağlamaktır. Firma, Gaziemir mağazasına da tüm anne ve anne adaylarını bekliyor.


SEKTÖR

Şan Bebe şimdi Merter’de

38 yıllık deneyimi ile sektörün öncülerinden olan Şan Bebe dördüncü toptan mağazasını Merter’ de açtı. 0-5 yaş arası tüm bebek tekstil ürünleri üreten ve geniş bir pazara hitap eden Şan Bebe, Sultanhamam, Laleli ve Osmanbey toptan mağazalarından sonra yeni açılan 4 katlı Merter mağazasıyla da hizmet vermeye başladı. Bebe ve çocuk giyimine dair A’dan Z’ye birbirinden şık ve çok çeşitli ürünün bulunduğu bu yeni mağaza 350 metrekare alandan oluşuyor. Her sezon yeni trend model ve renkleri takip ederek bebeklerin hassas tenlerine uygun ürünler üretiyor. Düzenlenen açılışta sorularımızı yanıtlayan firma sahibi Ramazan Alaşan “Markalaşma, kurumsallaşma ve marka bilinirliğini arttırmak için bir takım çalışmalar yürütüyoruz. Bu bağlamda pazarlama ve dış ticaret alanındaki faaliyetimizi büyütmek için bir tane daha toptan satış mağazası açmayı düşündük ve bunun için de Merter bölgesini seçtik. Kalitenin en büyük markalaşma çalışması olduğunun farkında olan firmamız şu ana kadar olan ürünlerindeki kalitesini daha üst seviyelere taşıyarak çizgisinde devam edecek. Bundan sonraki hedeflerimiz arasında ise yeni toptan satış mağazaları açmak uluslar arası fuarlara katılmak var. Yurt içi ve yurt dışında yeni

bayilikler açarak marka bilinirliğini arttırmayı hedefliyoruz“ dedi. Yeni açılan mağaza ile ilgili olarak duygu ve görüşlerini dile getiren firma yetkilisi Eda Sarıcalı ise ‘’ Yeni açılan mağazamız için çok heyecanlıyız. Merter mağazamızla müşteri portföyümüzü geniş tutmaya ve daha fazla müşteriye ulaşmayı hedefliyoruz. Ataşehir ve Bilecik fabrikalarımızla üretim kapasitemizi arttırarak, yolumuza kaliteden taviz vermeden devam ediyoruz. Açılan yeni mağazamızla, daha çok kişiye ulaşmayı hedefliyoruz “ diye konuştu.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

105






RÖPORTAJ

Akbarkod’dan profesyonel çözümler

İstanbul’un önemli tekstil merkezlerinden Merter’de faaliyet gösterene Akbarkod, 20 kişilik uzman ekibiyle İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerine hizmet vermekte. Barkod sistemlerinde Yazılım, Donanım, Sarf Malzemeleri

110

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ve Teknik Servis olarak 4 bölümde hizmet veriyor. Akbarkod’un temel felsefesi ve hedefi, müşterilerinin bilişim alt yapılarını sağlam ve düzgün bir yapıyla kurarak teknoloji kanadından işletme verimliliğini arttırmasına

katkıda bulunmak, en güvenli ve en doğru teknolojiyi kullanmalarını sağlamak. Ayrıca Akbarkod, 1990 yılında Bursa’da kurulan ve 2008 yılı itibarı ile 25.000 den fazla iş yerinde, 100.000 den fazla program kullanıcılarına hizmet üretmeye devam eden

BAY-T YAZILIM’ın İstanbul ana bayiliğini yapmakta. Bay-T ile sektör ayrımı olmadan danışmanlık hizmeti sağlayarak uzman analiz ve yazılım ekibiyle firmaların yazılımsal ve muhasebesel problemlerine çözümler üretmekte. Müşteri odaklı düşünme ve üretim yaklaşımının sonucu olan Bay.t Entegre yazılımları ile güncel ihtiyaçlara cevap veren ve kullanıcıların günlük ticari işlemlerinin bire-bir yansıtıldığı yazılımlar oluşturmak ve bu yazılımlar ile küresel düzeyde rekabet ortamında kullanıcılarının sahip olması gereken tüm verimlilik ve karar/destek sistemi ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bay-T Entegre Pro sayesinde firma yapınıza en uygun, iş gücünüzü büyük miktarda azaltacak, işletmenizin güncel durumunu, kar- zarar oranınızı, stok takibinizi, muhasebe hesaplarınızı, carilerinizi ve aklınıza gelecek bir çok özelliğe hızlı ve pratik bir şekilde ulaşılmasını sağlıyor. *Stok-Depo Yönetimi *Finans Yönetimi *Satın Alma ve Satış Yönetimi *Dövizli Çalışma *Mağaza Otomasyonu *Market Otomasyonu *Üretim (MRPII) Çözümleri *ERP Çözümleri *Mobil (El Terminali) Çözümleri *Mali Müşavir Programları *Diğer Sektörel Çözümler





RÖPORTAJ

Atılgan Tekstil; ‘’Müşteri ve kalite odaklı hizmet anlayışı ile her yıl büyüyoruz’’ Atılgan Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Atılgan ile gerek sektörü, gerekse firmanın gelecek hedeflerini konuştuğumuz bir söyleşi gerçekleştirdik. güvenirlik, doğruluk ve dürüstlük gibi kavramlarla açıklanabilir’’ diye konuştu.

Kalite ve standart fiyat politikası önemli

1980 Yılında kurulan Atılgan Tekstil’in, 100’ e yakın seçkin marka ve firmanın bölge bayiliklerini yapmakta olduğunu ifade eden Ramazan Atılgan, müşteri ve kalite odaklı hizmet anlayışı ile her yıl büyüyerek, Akdeniz Bölgesi’nin en büyük tekstil firması haline geldiğini ve kalitelerinden ödün vermeden, hizmet vermeye devam edeceklerini belirtti.

Firmayı ön plana çıkaran unsurlar… Atılgan, kendilerini rakiplerinden ayırıp, ön plana çıkaran hususlar konusunda, ‘’Tüm markalarımızda oldukça iddialıyız. Hem kalite, hem de fiyat konusunda mutlak bir şekilde takip edilen, öncü bir firmayız. Bizi sektördeki firmalardan farklı kılan özelliklerimiz, kalite, hizmet,

114

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Ürünlerinde öncelikli olarak dikkat ettikleri hususları da dile getiren Atılgan, ‘’Kalite ve standart fiyat Konusunda oldukça hassasız. Kalitemizdeki istikrarımızın yanı sıra, fiyat politikamız da kurulduğumuz günden bu güne kadar aynı kalmıştır. Tek bir fiyatımız olur ve müşterilerimiz aynı kaliteye her zaman en doğru fiyatla ulaşmanın güvencesiyle karşılaşırlar’’ ifadelerine yer verdi.

Tüm müşteriler davet edildi Bu yıl gerçekleşecek olan İstanbul Anne Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı için hazırlıklarını yapmış olduklarını belirten Atılgan, müşterilerini fuar katılmak üzere birebir davet ettiklerini ve kendilerini bu konu hakkında bilgilendirdiklerini ifade etti. Atılgan ayrıca, yurtdışında da Almanya, Fransa, Hollanda ve İngiltere fuarlarına da katıldıklarını ve dünyadaki tüm önemli fuarları birebir takip edip, neredeyse günlük olarak perakende rafları yakından izlediklerini söyledi.

Sektöre genel bir bakış… Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörünün hem de yurt içi hem de yurtdışı pazarları konusundaki düşüncelerini sorduğumuz Atılgan, ‘’Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Sektöründe ihracatımızı artırmamız gerekiyor. İthalat konusunda da tam tersi bir yol izlememiz gerektiğine inanıyorum.’’ dedi. Atılgan sektörde var olan sıkıntılar konusunda da, ‘’Sektörde kümeleşme yok. Kalite standartlarına da önem verilmelidir. Bu sektörün profesyonelleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bizce, ülkemizde sektörde bir dağınıklık söz konusu. Üretmek veya geliştirmek yerine var olanı kopyalayarak, kaliteyi ve fiyatı düşürmek gibi genel bir strateji takip edildiğini ve bunun sektöre zarar verdiğini izliyoruz.

Sektörde Türkiye gelişiyor. Ancak sektör, Rusya ve Körfez ülkeleri hariç olmak üzere, özellikle Avrupa’da çok zayıf. Avrupa pazarını geliştirmek gerekiyor’’ açıklamasında bulundu.

Ar-Ge ve markalaşmaya ağırlık veriliyor Atılgan, sürdürülebilir giyimin, tekstil sektöründe önem kazanmasıyla birlikte, bunun bebe çocuk giyim sektörüne de yansımaları olduğunu ve bu konuda kendilerinin de marka ve Ar-Ge çalışmaları yaptıklarını söyledi. Atılgan, markalaşma sürecinin kendileri için öncelikle pazarı, pazarın eksiklerini ve kendi doğrularını bir arada değerlendirmekle başladığını, bünyelerinde bulunan markaların da kalitesine ve kalitesini korumasına her zaman çok önem verdiklerini dile getirdi. Atılgan ayrıca, sektördeki son trendleri Ar-Ge birimlerinin yenilikçilik anlayışıyla ve dikkatle takip ettiğini belirtti. Atılgan son olarak, 2014 yılının kendileri için ticari açıdan olumlu geçtiğini, 2015 yılında da Ar-Ge ve markaya değer veren tutumlarıyla, yenilikleri takip ederek yola devam edeceklerini ifade etti.



RÖPORTAJ

‘’1994 yılından önce bebe çeyizi sektörü yoktu’’ Bebe ve Çeyiz Sarayı Firma Ortağı Hızır Albayrak, firmanın dünü, bugünü ve gelecek planlarını bizlerle paylaşırken, sektöre dair fikirlerini de dile getirdi.

Hızır Albayrak, 1994 yılında kurulmuş olan Bebe ve Çeyiz Sarayı Tekstil Tic. Ltd. Şti.’nin b u günlere kadar üretim sürecini şu sözlerle anlattı; ‘’Türkiye’de, “ Bebe Çeyizi” adı altında bir sektör 1994 yılından önce mevcut değildi. Bebe Çeyiz Sarayı faaliyete geçtikten sonra; Bebe Çeyizi Sektör haline geldi ve Türkiye geneline il, ilçe bazında birçok firma açıldı. Hem üretici firmayız, hem toptan mağazalara mal satıyoruz, ithalat ve ihracat yapıyoruz. Perakende satış mağazamız da var. 0-5 Yaş arası bebekler, çocuklar ve hamile bayanlar için gerekli tüm malzemeleri son tüketiciye ulaştırıyoruz.’’ Albayrak, Türkiye’de bebe çeyizi sektöründeki firmaların, Bebe Çeyiz Sarayı’nı örnek alarak hem üretimini

116

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

hem de modellerini şekillendirme yoluna gittiğini ifade etti. Firmanın değişmeyen bir statüsü olduğunu söyleyen Albayrak, ‘’ Fuarlar yılda 1 veya 2 defa olur. Bebe Çeyiz Sarayı, faaliyetlerine yılın

12 ayı fuar merkezli olarak devam eder. Kısacası, Bebe ve Çeyiz Sarayı çeşidiyle ve ekibiyle 12 ay boyunca

daima fuara hazırdır’’ dedi. Yurt içi ve Yurt dışı fuarlara katılımcı değil, firmayı temsil eden firmalar nezdinde iştirak ettiklerini dile getiren Albayrak, ‘’Markaların buluştuğu nokta Bebe Çeyiz Sarayı olduğundan, markalar bizi temsil etmektedir. Çoğu markanın reyonunda temsilci bulundurmaktayız’’ diye konuştu. Sektörde devamlı bir daralma olduğuna dikkat çeken Albayrak, kaliteyi, istikrarı ve dünya normlarını takip eden firmaların ayakta kalabildiğini vurguladı. Albayrak, sektörün en büyük sorunun ise kalitesiz malların, kaliteli malları taklit etmesi ve haksız rekabetin oluşması olarak değerlendirdi. ‘’Tekstil sektöründe Türkiye, bize göre dünyada 1 numaradır’’ diyen

Albayrak, Türkiye’nin dünyaya tekstil ürünleri üreterek büyük miktarlarda mal vermesine karşın, bunun karşılığında yurt dışından bir el çantası dolu elektronik eşya alıyor olduğunu ve tekstil ürünlerimizin marka azlığından dolayı para etmeyişinden yana şikâyet etti. 2014 yılının ticari açıdan çok iyi geçmediğini belirten Albayrak, ‘’Geleceğimizden ümitliyiz ve daha güzel işler yapacağımıza güvenimiz tamdır. Kararlılığımızı hiç kaybetmedik, umutla geleceğe bakıyoruz’’ dedi. Albayrak, ‘’Türkiye genelinde ve yurt dışında firmamız felsefesine uyum sağlayan mağazacılarla birlikte hareket edip, mağaza açtırıp, çeşitlerinin devamlılığını sağlamaktayız’’ diyerek sözlerini tamamladı.


RÖPORTAJ

Bektay Bebe; ‘’Kas gelişimini engellemeyecek tasarımlar ve sağlıklı hammaddeler ile üretim yapıyoruz’’ Bektay Bebe Yönetim Kurulu Başkanı İlker Bektay ile hem firma, hem de genel olarak sektöre dair bir röportaj gerçekleştirdik. idari kadromuz; tasarım ve üretim ekibimiz ile birlikte hareket ederek müşterilerimize en kaliteli ürünleri verebilmek için çalışmaktadır’’ dedi.

Yenilikçi anlayış ve özgün tasarım…

Firmanın, Bektay Ayakkabı adıyla küçük bir aile şirketi olarak 1989 yılında kurulmuş olduğunu aktaran İlker Bektay, ‘’0-12 ay arası bebeklere patik üretimiyle sektöre adım atan firmamız, daha sonra 1-3 yaş arası yürüyen çocuklara 19-25 numara arası ev ayakkabıları, silikon tabanlı kaymaz çorap ve keten ayakkabı üretimine geçmiştir. Bektay Ayakkabı, gerek tasarım, gerek üretim kapasitesi, gerekse kurumsal firmalara verdiği hizmet ile Türkiye’deki öncü firmalar arasında yer almaktadır. İstanbul’da bulunan fabrikamızda

Rakiplerinden kendilerini ayırıp, ön plana çıkaran hususlara işaret eden Bektay, ‘’Bizi çoğu firmadan ayıran nokta, özgün tasarımlarımız ve sürekli yenilikçi oluşumuzdur. Ayrıca çalışanlarımızı referans ile işe başlatır, aile ortamımızı korumaya özen gösteririz’’ açıklamasında bulundu.

Sağlığı tehdit etmeyecek hammadde… Ürünlerinde kendileri için en önemli noktanın bebeklerin sağlığı olduğunu söyleyen Bektay, ‘’Üretimde kullandığımız materyaller ve hammaddelerde insan sağlığını tehlikeye atacak hiçbir kimyasal madde bulunmamaktadır. Azo boyar madde, allerjen ve kansorejen maddeler ve fitalat

gibi yasaklı kimyasalların testleri daha ham madde aşamasındayken yapılmaktadır. İkinci dikkat ettiğimiz husus ise, bebeklerin ve çocukların ayak kas gelişimini engellemeyen rahat, terletmeyen, esnek tabanlı tasarımlar yapmaktır’’ ifadelerine yer verdi.

Fuarlar sezon için bir ön bilgi kaynağı Fuarların kendileri için sezona dair bir ön bilgi oluşturduğunu belirten Bektay,’’Fuarlar bizim için önemli bir yerdedir. Firmamızda fuarlara katılırken hazırlık aşamasında, dünya trendleri yakından takip edilip, geçmiş sezonlardaki tecrübelerle modeller seçilip, üstünde çalışmalar yapılmaya başlanır. Fuar zamanına kadar bütün kreasyon tamamlanır. Müşterilerimizle aynı anda buluştuğumuz fuar ortamı, yaz sezonunu tanıtma fırsatı vermektedir’’ dedi.

Türkiye’de kaliteli üretim yapmak, çok yüksek bir maliyeti göğüslemek anlamına geliyor. Biz, çalışanlarımızın sosyal haklarını sağlıyoruz, iş güvenliğine dikkat ediyoruz, kullandığımız hammaddelere önem veriyoruz. Bütün bunların üretim maliyetlerinin içine eklenebilmesi gerekmektedir’’ diye konuştu.

Ara eleman sıkıntısı… Son olarak sektörde yaşanan sorunlara da dikkat çeken Bektay, ‘’Sektörün en önemli sorunu, eleman sıkıntısıdır. Yetiştirilecek ara eleman bulunamamaktadır. Bu da üretici firmaları önemli ölçüde etkilemektedir. Bütün bu sorunlar çözülebilirse, Türkiye üretim kalitesi ve kapasitesiyle dünyaya üretim yapabilecek güçtedir’’ diyerek sözlerini noktaladı.

Kaliteli üretim ve yüksek maliyet… Sektörün sürdürülebilir hale gelebilmesi için gerekli olan noktalara da ışık tutan Bektay, ‘’Önce haksız rekabetin ortadan kalkması gerekmektedir. Firmaların kurumsal bir yapıya geçmesi de kesinlikle gereklidir. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

117




RÖPORTAJ

‘’Kaliteyi, fonksiyon ve görsellikle birleştirip tüketiciye en uygun fiyata sunmak için çalışırız’’ VETA Yönetim Kurulu Başkanı Enes Genç, bünyelerinde bulundurdukları Pierre Cardin ve Kanz markaları ile ilgili olarak bizi bilgilendirirken, sektöre dair görüşlerini de bizlerle paylaştı. Firmanın kuruluşu, sektördeki konumu ve iş hacmi konusunda bilgiler veren Enes Genç,’’Pierre Cardin ve Kanz markaları ile 2002 yılından bugüne gereç sektöründe her zaman en önde gelen, yenilikçi ve kaliteyi önce-

likli prensip edinmiştir. 2014’ den itibaren bu markalar VETA bünyesinde ivmesini daha da arttırarak büyümektedir. Marka gücü ve teveccühü ile sektördeki konumu her zaman ve her şartta önemli olmuştur’’ dedi.

Kalite ve üstün standartlarla ebeveynlerin beğenisini kazanmak… Sektörel anlamda firmalarını ön plana çıkartan konulara da, sağladıkları faydalar açısından açıklık getiren

Genç, ‘’Biz bu konuda iki farklı fayda sağlıyoruz. Birincisi; Fiziksel Fayda yani, Pierre Cardin ve Kanz markalarının aynı zamanda yurt içindeki isim hakkı sahibinin uygulamış olduğu Kalite Standart Yönetimi. İkincisi; Duygusal Fayda, yani kalitesi ve standartlarıyla ebeveynlerin beğenisini ve güvenini kazanmış markalar onlara verdiğimiz huzur ve güven’’ ifadelerini kullandı.

Hem AB, hem de VETA standartları bir arada Ürünlerinde öncelikli olarak dikkat ettikleri hususlara da dikkat çeken Genç, ‘’Ürünlerde bizim dikkat ettiğimiz iki kriter var. Birincisi, ulusal ya da uluslar arası standartlar. Burada da Avrupa Birliği standartları ve ülkemizde uygulanan diğer standartları da şart koşuyoruz. İkincisi, bizim kendi standartlarımız. Bu standartların başında müşteri fayda maliyet analizi gelir. Yani kaliteyi, fonksiyon ve görsellikle birleştirip tüketici açısından en

120 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014


uygun fiyata çıkmak için çalışırız’’ açıklamasında bulundu.

Fuar ve ziyaretler… Özellikle yurt dışı fuarlarının kendileri için çok önemli olduğunu söyleyen Genç, ‘’Fuarlarda dünyadaki son trendleri, teknolojileri ve yenilikleri görebiliyorsunuz. Bizim bir fuar ve yurt dışı fabrika ziyaret takvimimiz var. Bu takvime göre fuarlara hazırlık yapıyoruz. Kendimizi yenileyeceğimiz ya da geliştirebileceğimiz ürünler üzerinde çalışarak gidiyoruz. Böylece ne istediğimizi bilerek hareket ediyoruz. Yurt içerisinde sadece Anne Bebek Çocuk Ürünleri fuarına katılım gerçekleştiriyoruz. Bunun dışında, Veta Çocuk Gereçleri olarak her sene Antalya’daki iş ortaklarımızla Büyük Aile Toplantısı yaparız. Yurt dışında ise başta Çin, Hong Kong, Köln olmak üzere dünyadaki tüm önde gelen fuarlara katılırız. Ayrıca aynı yurt içinde yaptığımız

gibi, yurt dışında da iş ortaklarımla bir araya geliriz’’ dedi. Genç ayrıca, bu yıl Ocak ayında gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı’na dair yaptıkları hazırlıklardan da bahsetti ve ‘’Bu sene fuar ile ilgili geçen yıllara göre daha hassas çalışıyoruz. Özellikle iş ortaklarımıza ürünlerimizi daha iyi teşhir edebilmek için özel tasarımlar çalıştık. Bunu yanı sıra, tabii ki ziyaretçilerimiz için ufak tefek bazı sürprizlerimiz de olacak’’ diye konuştu.

Hızla gelişen sektör ve talepler… Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörünün hem yurt dışı, hem de yurt içi pazarlar konusundaki düşüncelerini de bizlerle paylaşan Genç, ‘’Sektör çok hızlı gelişiyor ve talepler de o yönde değişiyor. Bu da, sektördeki oyuncuların hep dinamik olmasını sağlıyor. Sektör rakamsal olarak

artsa da verilen önem ya da dikkat anlamında alması gereken daha çok yol var. En önemli konu denetim.

Gerek yurtiçinde üretilen gerek yurtdışından ithal edilen ürünlerin belirli kalitelerde olma zorunluluğu

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

121


RÖPORTAJ

Sektörü’nde yeni trendler ve yeni yılın modası konusundaki görüşlerini sorduğumuz Genç, ‘’Yeni trendler ve moda tasarım konusunda hem sıkı sıkya Avrupa’ yı takip ediyor, hem de Aydınlı’dan destek alıyoruz. Tasarımda her zaman önceliğimiz güvenlikli ve fonksiyonel olmasıdır. Tüketici alışkanlıkları bizim için öncelikli rehberdir. Bu sene Avrupa’nın en önemli en başta gelen Köln Fuarında da gördüğümüz öne çıkan ve son derece iddialı renkli ve kumaşlı ürünler getirdik. Ayrıca kendimize özel ve inovotif ürünlerde yapıyoruz örneğin Pierre Cardin 405 Exclusive ve Kanz Bavyera (çift renk) gibi…’’ yanıtını verdi.

güvenliği için oto koltuğu denetimi

Güvenlikli ve fonksiyonel tasarımlar…

yapılmalı’’ ifadelerini kullandı.

Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri

getirilmeli ve çocuklarımızın can

122 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Sorunlara rağmen her geçen gün büyüyen bir sektör… Sektörün genel olarak sorunları, bu günü ve geleceği ile ilgili

olarak görüşlerini aktaran Genç, ‘’Kalite standartlarının yurt içinde özellikle yetersizliği ve denetimsizliği sektörün en büyük sorunudur. İthal ürünlerde uygulanan fonlarda sorunlar arasındadır. Bir diğer taraftan sektörü temsil eden bir derneğin olmaması da sorunlar arasında dikkat çekmektedir. Sektörün geleceği çok açık, ama kurallar çok net çizilmeli. Kalite anlamında standart uygulamalar olmalı. Ülkemizdeki bebek pazarının ciro anlamında en düşük payını bebek araç ve gereçleri oluşturuyor. Ama Türkiye’nin büyüyen ekonomisini ve artan nüfus oranını göz önüne aldığımızda sektörün büyüme hızını her geçen gün daha da arttığını öngörüyoruz’’ dedi.

2014 yılı değerlendirmesi 2014 yılının kendileri açısından bir milat olduğunu ve bunu tüm iş ortaklarıyla da bu şekilde pay-


laştıklarını söyleyen Genç, ‘’Çok şükür ki, bu yıl yani ilk yılımız beklentilerimizin üzerinde geçti. Özellikle bizi burada en çok motive eden ve destekleyen iş ortaklarımıza, yani bayilerimize çok teşekkür ediyorum. Onlarla aramızdaki bağ çok kuvvetli. Bize bir aile olduğumuzu hissettiriyorlar. Bunun bizi en çok mutlu eden tarafı ise, markaları bizden çok sahiplenmeleri. Bu sene itibari ile artık hep birlikte daha heyecanlıyız’’ diye belirtti.

2015’de marka yatırımı… Firma olarak 2015 yılına dair planlarını ve beklentilerini de paylaşan Genç, ‘’2015 yılında marka yatırımının üzerinde duruyoruz. Ayrıca nihai müşteriler üzerinde

de çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Bu konularla ilgili Aydınlı’nın da desteği ile gerek uluslararası, gerek ulusal anlamda danışmanlar ve ajanslarla çalışmaya başlıyoruz. Ayrıca yine grup firmalarımızdan bir diğeri olan Afili Fikirler’den de ajans hizmeti alıyoruz’’ dedi. Genç, teknolojiye yatırımlar yapıyor olduklarını söyledi ve ‘’Raporlamaları anlık yapıyor, satış ve stok yönetimini daha hızlı ve verimli yapabiliyoruz. En çok üzerinde durduğumuz bir diğer konu da, oluşturduğumuz Ürün Geliştirme Müdürlüğü ile başta Avrupa olmak üzere tüm Dünyayı yakından takip ederek her zaman daha iyiyi ve yeniyi yapmayı çalışıyoruz’’ diyerek sözlerini noktaladı. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

123




RÖPORTAJ

Happy Baby®; ‘’Daha fazla aranan bir marka olma yolunda emin adımlarla yol almaktayız’’ Happy Baby markası üreticisi Birlik Çeyiz’in şirket sahibi ve Genel Müdürü Tamer Çimencioğlu ile firma ve sektör ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik.

1978 yılında İzmir’de ev tekstil sektöründe faaliyete başlamış, 1995 yılında ise kuyumculuk sektörüne adım atmış olan firma, 2010 yılından itibaren de Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Sektörü’nde faaliyet gösteriyor. Tamer Çimencioğlu,

uzun yılları kapsayan bu tecrübelerin serüvenini kısa ve oldukça anlamlı bir cümle ile özetliyor ve ‘’Sektöre hızlı bir giriş yapan Birlik Çeyiz, pazar payını üretimle destekleyerek alanında üst seviyeleri yakalamıştır’’ diyor.

Özgün fikirler ile Ar-Ge ön planda Ürünlerini kendi özgün fikirleriyle üreten Birlik Çeyiz’in, çalışma prensibine de açıklık getiren Çimencioğlu, ‘’Özgün fikirler ışığında ürünler ortaya çıkartırken, üretimimizi Ar-Ge çalışmasını ön plana çıkartarak oluşturmaktayız. Ürünlerimizde kullandığımız hammadde ve mamulleri titizlikle seçiyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Fuarda yeni ürünler boy gösterecek Fuarlara katılım konusunda neler düşündüklerini sorduğumuz Çimencioğlu, yeniliğe verdikleri önemin altını çizerek, ‘’Fuarlarda daima yeni ürünler sergilemek istiyoruz. Farklı ürünlerle sektörde öne çıkmak istiyoruz’’ diye konuştu.

2014 ticari açıdan zor bir yıldı 2014 yılında ticari olarak elde ettikleri verilerden yana memnu-

126 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

niyetlerini de merak ettiğimiz Çimencioğlu, ‘’2014 yılı ticari açıdan zor bir yıldı. Ancak pazarlama ağımızın güçlü ve stratejik ataklarıyla, bu yılı da pazar payımızı artırarak kapattık’’ dedi.

2015 de zor bir yıl olacak Her yeni yılın aslında sektörel anlamda yeni stratejiler, hedefler ve yeni ürünler anlamına geldiğinin farkındalığı içerisinde sorduğumuz Birlik Çeyiz’in bu yılı nasıl planladığı sorusuna Çimencioğlu, ‘’Sektör içerisinde yenilikçi anlayışımız ile Ar-Ge çalışmalarımızı sürdürmeye devam edip, yine en iyiyi otaya koyacağız. 2015 yılının bir önceki yıla oranla ticari açıdan daha da zor geçeceğini tahmin ediyoruz. Bu konuda da bütün önlemlerimizi alarak stratejimizi belirledik’’ yanıtını verdi. Çimencioğlu son olarak, ‘’Büyümekte olan bu sektörde daha fazla aranan bir marka olma yolunda emin adımlarla yol almaktayız’’ diyerek sözlerini tamamladı.



MAKALE

Satış görüşmesinde etkili konuşma... Güzel konuşmak iletişimde en az dinlemek kadar önemlidir. Özellikle satış ve pazarlama üzerine bir iş yapıyorsanız etkili ve güzel konuşmanın başarınıza etkisi oldukça büyük olacaktır.

Konuşmak insanlara verilmiş bir armağandır. Bazılarımız bu güzel şansı çok iyi değerlendiriyor ve başarılı işler yapıyor. Bazılarımız ise ne yazık ki bu şansı değerlendirmiyor. Özellikle satış, pazarlama işindeetkili konuşmak çok önemli ve

128 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

gereklidir. Görüşma ile ilgili konuyu yeterince açamamak ya da söz konusu görüşmenin süresini gerekli ve yeterli ölçüde kullanamamak satış ve pazarlama alanında çalışan birçok kişinin ortak bir sıkıntısı aslında. Bu bağlamda konunun üzerinde

durarak bazı kurallara dikkat etmek gerekiyor.

Konuşmaya başlamak ve giriş yapmak Konuşmaya başlamadan önce şuna dikkat edin; sesiniz kırılgan, çok

sakin, yavaş, yüksek sesli ya da özür diler pozisyonda olmasın. Doğallığı elden bırakmayın. Her zamanki gibi olun… Oraya satış görüşmesi için gittiniz ya da müşteri size bu yüzden geldi. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Yani


müşteriyle ortamı yumuşatmak için yaptığınız havadan sudan muhabbeti çok uzatmayın. Müşterinizin durumuna ve isteğine göre mutlaka oradan buradan şeyler konuşun ama dediğim gibi bu kısmı çok uzatmayın. Yoksa müşterinizin dikkati dağılabilir. Müşteriniz ya da sizi dinleyen kişi ilk başta tüm dikkatini size yoğunlaştırır. Sakin bir biçimde dinler. Bu esnada beyni bazı kararlar vermeye başlar. Kalmak ya da gitmeye karar verebilir. İlkel beynimiz bu şekilde işler. ”Kal ya da git” bu kadar basit bir komut. Konuya başlarken birkaç cümleyle kısa bir giriş yapın ve müşterinizi muhakkak görüşmeye dahil edin. Bir şeyler gösterin, müşterinize sorular sorun. Konuşmanızı aşırı resmi bir dille yapmayın. Müşterilerinizin beyninde merak uyandırın. Onlarıda ilgilendiren bir şeyler anlatın. Sesinizi çok iyi kullanın. Ahenkli, ritmli, tane tane anlaşılabilir biçimde konuşun. Anlatacağınız konuya hakim olun. Bunun için de iyi bir hazırlık yapın.

Gelebilecek soruları tahmin edin. Bilmediğiniz bir soruyla karşılaşırsa-

nız asla cevap vermeyin. Araştırıp en kısa süre içinde doğru bilgiyi ileteceğinizi söyleyin. Bu aynı zamanda müşteri gözünde güvenilirlik algınızı da yükseltir. Ürün ya da hizmetinizi anlatacağınız zaman konuyu planlayın, bir sıralama yapın. Etkili ve güzel konuşabilmek için entelektüel bilgi seviyemizin de yüksek olması önemlidir. Bu da çok okumakla ve ilgimizin dışında kalan konuları da araştırmakla mümkün olur. Müşterinize ürün, hizmet, firma bilgisi, pazar ya da rakipler hakkında bilgi verirken; “şey, aa, hmm, falan, filan” gibi kelimeleri kullanmamaya özen gösterin. Net verilerle net bilgiler verin ve bildiğiniz kadarını verin. Bilmediğiniz konulara girmeyin. Sadece bir müşteri değil de iki ve daha fazla müşteri karşısında an-

latıyorsanız, herkese hitap edin. Dinleyicilerle göz teması kurun. Göz teması her bir dinleyiciyle 3-5 saniye arasında olmalıdır. Bu şekilde tüm dinleyicileri konuya dahil edebilirsiniz. Yukarıda da belirttiğim gibi karşınızda bir grup müşteri varsa bu, sesinizi yükseltmeniz anlamına gelmez. Rahat olun ve yumuşak bir ses tonuyla konuşun. Nefesinizi diyaframdan alın verin. Nefes aldığınızda göğsünüz değil, karnınız şişsin.Bu şekilde nefes alıp verirseniz, hem heyecanınızı bastırırsınız hem de sesiniz titremez, kelimeler tane tane çıkar. Ürün/hizmetinizi anlatıp konuşmanızı bitirirken mutlaka anlattıklarınızın bir özetini yapın. Son olarak soruları alın. Bir de sizi dinledikleri için teşekkür etmeyi unutmayın.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

129








MAKALE

İnternette ticaret var! Ticaret, Sanal Mağaza, Online Alışveriş gibi kavramlar çoğumuzun aşina olduğu kelimeler. Peki bu kelimeleri ticaret yaparken aktif olarak işimize kanalize etmemiz gerekiyor mu gerçekten? Bunu sorgulamak için isterseniz gelin öncelikle bu kavramları bir gözden geçirelim.

Internet hem dünyada hem de Türkiye’de iş yapma aracı olarak hayatımıza çoktan girdi. Bu alanda var olan tabloya bakacak olursak da ülkemiz firmalarının yeniçağın dinamiklerine ayak uydurma noktasında çok da eksiye düştüklerini söyleyemeyiz. Ancak dünya küresel bir pazar halini almaya başladığından beri ticaretin gerek anlamı gerek se niteliği ve araçları da anlam değişikliklerine uğradı. Bu değişikliklere uyum sağlamak ise kolay göründüğünün aksine zor oluyor ancak uyum sağladıktan sonra da lehimize adapte ettiğimiz bu değişiklikler işleri zor sıfatından kolaylığa götürmek için tasarlanmış bir sihirli değnek misali

136 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

hayatımıza giriveriyor. E-ticaret ile ticaret yapma yöntemlerimiz gelişiyor ve zenginleşiyor. İşletmeler İnternet’i, verimliklerini artırmak, maliyetlerini azaltmak, yeni pazarlara ulaşmak ve hem müşteriler hem de iş yaptıkları diğer kurumlarla daha etkin iletişim kurabilmek için kullanıyorlar. İnternet’in iş hayatına getirdiği en önemli yeniliklerden biri e-ticaret kavramıdır. E-ticaret, çok kısaca özetlersek, geleneksel satış yöntemlerinin dışına çıkarak, ürün veya hizmetlerin elektronik ortamlarda (İnternet, cep telefonu, interaktif televizyon gibi) pazarlanması ve alım satımının yapılmasıyla ilgili faaliyetlerin toplamıdır. Peki, e-ticaret

kapsamında ne tür faaliyetler yapılır? Pazarlama: Anne ve bebek ürünleri yapıp satan bir şirketseniz, ne tür ürünler yaptığınızı sitenizde anlatıp, daha önce yaptığınız işlerin resimlerini gösterip, ilgilenen kişilerin atölyenize gelmesini sağlayabilirsiniz. Bu örnek, İnternet’in pazarlama amacıyla kullanılabilenini gösteriyor. Bu durumda satışlarınıza destek amaçlı bir e-ticaret uygulaması yapmış oluyorsunuz. Sipariş alma: Diyelim ki oyuncak ve hediyelik eşya satıyorsunuz. Bir web siteniz var. Sitenizi ziyaret edenler, İnternet üzerinden sipariş verebiliyorlar. Siz bu siparişleri alıp, ürünü müşterinin adresine teslim ediyorsunuz. Ödemeyi müşteri kapıda yapıyor. Bu da İnternet üzerinden satış şeklinde bir e-ticaret örneği. Satış ve online ödeme: Bir basamak daha ileri gitmek ve ürünün parasını kredi kartıyla online almak istediniz. Bunun için gerekli banka bağlantısını da kurdunuz. İşte bu da İnternet’in ödemeler için kullanıldığı bir e-ticaret uygulaması. Teslimat: Sizin ürün satan bir şirketiniz yok. Örneğin avukatsınız ve pek çok insan size danışmaya geliyor. Siz bu danışmanlığı İnternet üzerinden yapmak isterseniz, İnternet aynı

zamanda hizmetin teslim edildiği bir yer haline de gelir. Müşteri İlişkileri: İnternet çift yönlü iletişim için çok iyi bir araçtır. İnternet üzerinden müşterilerinizle birebir diyalog kurabilirsiniz. Sipariş ve satış sonrası destek hizmetlerini verebilir, müşteri memnuniyetini ölçebilir, hizmetlerinizi müşteriye özel hale getirebilirsiniz. Özetle e-ticaret, ürün veya hizmet satabilmeniz için geleneksel şekilde yaptığınız tüm faaliyetlerin İnternet’te de yapılabilmesi demektir.

Hemen al e-ticaret sistemini biliyor muyuz? HemenAl, firmanızın internet pazarında yerini almasını ve dünyada tanınmasını sağlayacak bir elektronik alışveriş platformudur. Yüksek güvenlik ve hızlı serverları ile sürekli güncellenen ve desteklenen e-ticaret lojistik hizmetidir. HemenAl da E-ticaret yapabilmeniz için gerekli yazılım, güvenlik, sunucu hizmeti, güncelleme ve destek hizmetleri bir araya toplanmıştır. Yazılım: Ziyaretçilerinizin gördüğü web sitesi, sizin ürün ekleyip çıkardığınız, reklam yönetimi yaptığınız, resim eklediğiniz ve daha birçok özelliklerin çalışması için gerekli


kodların hazırlanıp kullanımınıza sunulmasıdır. Güncelleme: Kullandığınız sistemin, yeni teknoloji ve kanunlara uygun hale getirilip, ticaretinizin aksamadan devam etmesi için yapılan çalışmadır. Sunucu hizmeti: Sizin kullanımınıza sunduğumuz yazılımın yüksek hızdaki internet hatları üzerinden, gelişmiş serverlarımız da, internette yayınlanması hizmetidir. Güvenlik: Hem sunucu güvenliği, hem de sanal mağazanızın dış etkenlere karşı sürekli olarak kontrol ve güncellemelerin yapılmasıdır. Destek Hizmeti: Sanal mağazanızı daha aktif kullanmak için yapacağınız çalışmalarda hem mağaza yönetimi hem de e-ticaretle ilgili sorularınızın, e-mail ve telefon ile kısa sürede cevap alarak , sorunlarınıza çözüm bulabilirsiniz. HemenAl , tüm bu özellikleri ile e-ticaret’e biran önce geçmenizi sağlayacak düşük maliyetli bir hizmet paketidir.

Hemenal e-ticaret sistemi kimlere hitap ediyor? HemenAl E-ticaret sistemi B2C ( Perakende ) ve/veya B2B ( Bayi ) elektronik ticaret yapmak (ürünlerini satmak) satışlı veya satış olmaksızın ( Oyuncak, Tekstil, Kozmetik, Eğlence, Bilgisayar, Yazılım, Elektronik, Kitap, Hırdavat, Çiçekçilik, Emlak, Kuyumculuk, 2.el v.b.) ürünlerini tanıtmak isteyen tüm firma ve kişiler için ideal bir çözümdür.

Neden HemenAl E-ticaret Sistemi HemenAl E-ticaret Sistemi gerek içerdiği özellikler, gerekse teknolojisi ve altyapısıyla sizin için en ideal çözüm olacaktır. HemenAl Elektronik Ticaret sistemini tercih etmeniz için bir kaç neden; - Online ürün yönetimi HemenAl E-ticaret Sistemi sizlere yönetimi son derece kolay ve hızlı bir ürün yönetim sistemi sunmaktadır. Internet üzerinden ürünlerinizi sisteme istediğiniz an ekleyebilir veya ürün

bilgilerinde değişikler yapabilirsiniz. Sitenizi ziyaret eden kullanıcılar ürünler hakkında en son ve detaylı bilgilere ulaşabilirler. -Esnek Kayıt Yapısı HemenAl E-ticaret Sistemi değişik sektörlere kolayca uygulanabilir bir kayıt yapısına sahiptir. Sistemdeki esnek kayıt yapısıyla dilediğiniz büyüklükte bir elektronik mağaza oluşturmanız mümkündür. Yine bu sayede sistemi satışlı/satışsız ürün sitesi olarak da kullanabilirsiniz.

Online sipariş ve sipariş takip sistemi Müşterileriniz seçtiği ürünlere anında sipariş verip, siparişlerinin durumlarını siteden takip edebilir. Müşteriler tarafından verilen siparişler anında e-mail olarak ilgili kişilere bildirilir ve sistemin yönetim modülünden kontrol ve takip edilebilir. Siparişle ilgili tüm ayrıntılar (sipariş verildiğinde döviz kurları, komisyon oranları, ürün fiyatı/indirimi vs gibi tüm bilgiler) kaydedilir, bu sayede ileride çıkacak problemlerde sipariş anındaki bilgiler saklandığından sorunlarınızı daha kısa sürede çözüme kavuşturursunuz. - Email gönderme sistemi HemenAl E-ticaret Sistemi ile ister tüm müşterilerinize isterseniz haber listesine kayıtlı (ör: Sitedeki değişikliklerden haberdar olmak isteyen müşteriler) kişilere e-mail gönderebilirsiniz. Ayrıca seçeceğiniz bir ürünün tanıtım sayfasını da E-mail gönderme özelliği ile tüm kayıtlı kullanıcılarınıza göndermeniz mümkündür. - Değişik ödeme opsiyonları ve indirimler Müşterileriniz sipariş ödemelerini ister havale isterlerse kredi kartı veya taksitli kredi kartı ile yapabilirler. HemenAl E-ticaret Sistemi her ödeme opsiyonuna farklı indirim yapma imkanı sunmaktadır. Örneğin kredi kart komisyonu %3 ise havale ile alışveriş de sistem kullanıcıya otomatik olarak %3 indirim uygular. Ürünlerinize veya belli bir ürün grubuna da indirim yapabilirsiniz.

- Güvenli alışveriş HemenAl E-ticaret Sistemi Elektronik ticaret sistemi sipariş ödemelerinde, özellikle kredi kartı işlemlerinde yüksek güvenlik sunar. Sistemde COMODO tarafından sağlanan 128 SSL desteği mevcuttur. - Gelişmiş Müşteri hizmetleri Müşteri hizmetleri bölümü müşterilerinizin sitenizi daha kolay ve hızlı kullanabilmesi, sipariş verip, siparişlerini takip edebilmesi amacıyla hazırlanmış birçok bölümden oluşmaktadır. Müşteri hizmetleri kısmında yer alan bazı bölümler

online olanlara sitedeki kullanıcıların canlı olarak bağlanabileceği ve canlı yazılı mesajlaşma yapabileceği sistemdir. Sisteme bağlı destek operatörü bulunmaması durumunda kullanıcılar operatörlere mesaj bırakarak kendilerine ulaşmalarını isteyebilirler. “Mesajlarım” Bu bölümü kullanarak müşterilerinize veya müşterileriniz sise özel mesaj yazabilir. Yazdığınız mesajları kullanıcı sisteme bağlandığı anda okuyabilecektir. - Basit ve kolay Web Yönetim sistemi

şöyledir: “Sipariş takip” Müşterileriniz vermiş oldukları siparişlerin durumlarını buradan izleyebilirler. “Alışveriş listem” Sisteme kayıtlı kullanıcılar isterlerse kendilerine özel alışveriş listesi oluşturabilirler. Oluşturdukları bu alışveriş listesi sayesinde istedikleri ürünlere çok daha kolay bir şekilde ulaşabilirler, böylece daha hızlı alışveriş yapabilirler. “Alarm listem” Bu özelliği kullanan müşterileriniz, seçtikleri ürünlerin kendi belirledikleri fiyatların altına inmesi durumunda e-mail yoluyla bu indirimden haberdar olurlar. “Müşteri destek” Operatörlerinizden

HemenAl E-ticaret Sistemi basit ve kolay kullanıcı ara yüzü ile etkili bir web yönetim sistemi sunmaktadır. Her işlem aşamasında size yol gösterecek olan küçük yardım kutucukları bulunmaktadır. Ayrıca her bölüm için toplu silme ve düzenleme sayfaları ile işlemlerinizi 20-30 kat hızlandırırsınız. - Satın alma şekli ve fiyatlandırma HemenAl E-ticaret Sistemi ürününü yıllık periyotlarla kiralama yöntemiyle kullanabilirsiniz. Ürünün kurulumu tarafımızdan yapılacak vgüncellemeler yine tarafımızdan ücretsiz olarak sağlanacaktır.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

137




RÖPORTAJ

Wonder Kids; “Bebekler ve çocuklar için sağladığımız şıklığın yanısıra onların rahatlığı ve sağlığı da bizim için çok önemli” Ermoda Tekstil’in başarılı markası Wonder Kids adına bizleri, firmanın Marka Sorumlusu Fatma Şen bilgilendirdi.

Tekstil sektöründe 30 yılı aşkın süre dünyanın önde gelen yabancı markaları için üretim yapan ve edindiği bilgi ve tecrübelerle de 2009 yılında kendi markaları olan WONDER KIDS’i oluşturan Ermoda Tekstil’in gelişim süreci ile ilgili olarak Fatma Şen, ‘’Wonder Kids, kısa sürede her yaş grubundan çocukların temel giyim ihtiyaçlarını karşılayan bir marka haline geldi. 0-12 yaş iç giyim ve dış giyim alanlarında yüksek kalitede ürünleri en uygun fiyatlarla satışa sunmamız, adımızı hem yurtiçinde hem de yurtdışında duyurmamıza olanak sağladı. Her sezon new born -toddler ve kids gruplarına ayrı ayrı hazırlanan 180 parçalık koleksiyonumuzla müşterilerimize hizmet vermekteyiz’’ diyor. Pazarda çok tercih edilme nedenlerini, tecrübelerini, annelerden ve uzmanlardan öğrendikleri bilgilerle harmanlayıp kullanışlı, güvenli

140 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

giysiler üretmelerine ve her sezon birbirinden şık, farklı temalarla oluşturulan koleksiyonlarıyla ilişkilendiren Şen, ‘’ Kolay ulaşılabilir olmamız ve özellikle hem üretimde, hem de sevkiyatlar konusunda hızlı hizmet vermemiz, bizi sektördeki rakiplerimizden ayırıp, öne çıkaran bir özelliğimiz olmuştur’’ ifadelerini kullandı. Wonder Kids olarak bebekler ve çocuklar için sağladıkları şıklığın yanı sıra, onların rahatlığı ve sağlığının da kendileri için çok önemli olduğuna değinen Şen ‘’Sağlıklı ürünler konusunda hassas olan anneleri çok iyi anlıyor ve yarınlarımızın güvencesi çocuklarımız için iplikten, düğmeye kadar tüm materyellerimizi kanserojen olmayan, azo ve fitalat içermeyen hammaddelerden seçiyoruz’’ diyerek üretimdeki hassasiyetlerini anlattı. Şen, “Katıldığımız tüm fuar ve tanıtımlarda yakın ilgimiz ve gülümseyen yüzümüzle müşterilerimizin yanında oluruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını biliriz ve en kaliteli ürünlerimizi en uygun fiyatlarla sunarız. Katalog ve reklam çekimleriyle de satış ve pazarlama desteği veririz” dedi. Uluslararası Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı için de 2015 için hazırladıkları birbirinden şık, rahat ve renkli giysileri müşterileriyle

buluşturacaklarını söyleyen Şen, ‘’İşbirliği içerisinde olduğumuz tüm müşterilerimizi bu fuara davet ediyoruz. Heyecanla hazırlanan bu yeni koleksiyonu tüm müşterilerimizle paylaşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Ayrıca fuarda müşterilerimiz için hazırladığımız sürprizlerimiz olacak’’ dedi. Şen ayrıca, 2015 yılı içinde İran, Rusya, Cezayir, Ukrayna, Kazakistan, Almanya, Mısır gibi ülkelerde gerçekleşecek fuarlara katılmayı da planladıklarını dile getirdi. Hızla büyüyen Anne ,bebek ve çocuk sektörü hakkındaki görüşlerini ise şöyle sıraladı, ‘’Anneler artık bilinçli tüketiciler olarak kaliteli ve güzel ürünleri ucuza almayı hedefliyorlar. Firma olarak bizim de çalışmalarımız, kaliteden taviz vermeden, ürünlerimizi tüketiciye en uygun şekilde sunmak yönünde hızla ilerlemektedir’’ Yeni trendler konusunda yaptıkları çalışmalara da değinen Şen, ‘’ Trendler konusunda yurtdışı forecast firmaları ile çalışmaktayız. Farklı temalarla hazırlanan birbirinden güzel elbiseler, şık takımlar, cıvıl cıvıl renklerle ve baskılarla hazırlanmış cool t-shirtler, şortlar, pantolonlar, pijamalar ve daha bir çok ürün Wonder Kids ve Wonder Baby etiketleriyle 0-12 yaş arası tarz sahibi miniklerle buluşacak’’ dedi.

‘’Sektörün en büyük sorunu bilinçsiz üreticiler ve tüketicilerin olmasıdır’’ diyen Şen, yakın gelecekte Wonder Kids gibi markaların, alt tedarikçilerini ve tüketiciyi, kalitesi yüksek ve sağlığı tehdit etmeyen ürünlerle buluşturmasının sektörü daha iyi yerlere getireceğini belirtti. 2014 yılının kendileri için gayet verimli geçirdiğini söyleyen Şen, ‘’İstanbul merkezli firmamızın ,Merter ve merkez toptan satışları, internet satışları, yurtiçi ve yurtdışı tecrübeli satış ağı ile iç ve dış piyasada marka bilinirliğini ve pazar payını her geçen gün daha da arttırmaktadır. Zevkle tasarlayıp, özenle ürettiğimiz Wonder Kids ürünlerini tercih eden annelerin ve çocukların mutluluğu bizi işimize her geçen gün daha da bağlamaktadır’’ diyerek başarı grafiklerinin yükseleceğine vurgu yaptı.



RÖPORTAJ

Coolbaby; ‘’Bir dünya markası olan Lorelli’nin Türkiye temsilcisiyiz’’ Coolbaby’nin Satış ve Pazarlama Müdürü Erman Köse, bizleri firma hakkında detaylı olarak bilgilendirip, sektöre dair sorularımızı yanıtlarken, firmanın 2015 yılına dair planları ile ilgili de tüyolar verdi. olan renkleri tercih etmiyoruz. Pozitif enerji veren canlı ve dinamik renkleri kullanıyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Önce sağlık… Köse, ürünlerinde öncelikli olarak dikkat ettikleri hususlar konusunda ‘’Ürünlerimizde öncelikli olarak dikkat ettiğimiz konu sağlıktır. Bütün ürünlerimiz sertifikalıdır. Herhangi bir şekilde insan sağlığına zarar verilmeden üretilmektedir’’ diye konuştu. Bizleri öncelikle firmanızın, kuruluşu, sektördeki konumu ve iş hacmi konusunda bilgilendiren Erman Köse, ‘’Sektörde bir dünya markası olan Lorelli’nin Türkiye temsilcisi olarak firmamız, 2014 yılının Ekim ayında kurulmuştur. Kuşkusuzdur ki Avrupa onaylı ürünlerimiz ve geniş ürün yelpazemizle sektörde ki yerimizin büyük olacaktır’’ dedi.

Canlı ve dinamik renkler ön planda Coolbaby’yi rakiplerinizden ayırıp, öne çıkaran hususlara değinen Köse, ‘’Bizi rakiplerimizden ayıran özelliklerin başında kaliteli ürünlerin, tüketiciye uygun fiyatta sunulması gelir. Alışagelmişin dışında biz ürünlerimizi tasarlarken sektörde yaygın

142 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Fuarlar önemli bir yere sahip Köse, yurt içi ya da yurt dışında fuarlara, genellikle nasıl yollar izleyerek ve ne tür stratejilerle hazırlandıkları sorusunu ise, ‘’Sektör ile ilgili yurt içi ve yurt dışı bütün fuarlara katılıyoruz. Fuarlar bizim için önemli bir yere sahiptir. Hedef kitleler ile birebir yapılan görüşmeler bize uzun vaade de çok büyük katkı sağlamaktadır. Ürünlerimizi ve kendimizi tanıtma anlamında fuarlar bizim için eşsiz bir yere sahiptir’’ diye yanıtladı.

Fuar için tüm hazırlıklar tamam 15 – 18 Ocak 2015 tarihleri arasında gerçekleşecek olan İstanbul Anne

Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı’na dair yaptıkları hazırlıkları da dile getiren Köse, ‘’İstanbul’da gerçekleşecek bu fuar için tüm ön hazırlıklarımızı tamamlamış bulunuyoruz. KOSGEB ile bağlantı kurduk. Standımız da yer alacak ürün gruplarının hazırlığını yaptık. Müşterilerimizden gelecek olan taleplere cevap vermek adına kataloglarımızı bastırdık. Ve tabi ki de bize yardımcı olmaları adına bir reklam ajansı ile anlaşma yaptık. Lorelli’nin Türkiye temsilciliği 2014 yılı Ekim ayında kurulduğu için kendi bünyesinde katılacağı ilk fuardır, fakat Lorelli olarak yurt dışında yapılan bütün fuarlara katılımlar mevcuttur’’ açıklamasında bulundu.

Türkiye sektörde önemli bir yere sahip Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörünün hem dış hem de yurt içi pazarları konusundaki düşüncelerini sorduğumuz Köse, konu ile ilgili olarak, ‘’Anne, Bebek ve Çocuk ürünleri hayatımızın vazgeçilmezidir. İnsan neslinin devamı söz konusu oldukça bu sektör var olamaya devam edecektir. Dünya üzerinde 6 milyon insanın yaşadığını kabul edersek rakamların büyüklüğü, pazarın da ne kadar büyük olduğunu gözler önüne sermektedir. Türkiye şu anda Avrupa’da doğurganlığın en çok olduğu ülkeler arasında yer almaktadır. Bu sebepten dolayı da ülkemizde Anne, Bebek ve Çocuk sektörü pazar konusunda çok önemli bir yere sahiptir’’ açıklamasında

bulundu. Köse, ayrıca sürdürülebilir giyim konusunda da araştırmaları olduğunu sözlerine ekledi.

2015 yılına dair hedefler…

2014 yılının firmaları adına hedeflerini gerçekleştirebilecekleri bir hazırlık yılı olarak geçtiğini söyleyen Köse, 2014 yılında Lorelli’nin bünyesine katmış oldukları, Türkiye temsilcisi Coolbaby’nin bunlardan biri olduğunu ifade etti. Köse, firmanın 2015 yılı planlarını ise, ‘’2015 yılına dair planlarımızdan biri, var olan müşterilerimizi koruyarak, potansiyel müşterilere ulaşmak. Dağıtım noktalarımızı genişleterek, pazarda var olan yerimizi korumak ve ilerletmektir. Dünya çapında yer edinmiş bir markanın bütün temsilciliklerini kurumsal şirketler haline dönüştürmek bizim planlarımız içerisinde yer alır’’ diyerek dile getirdi.



RÖPORTAJ

Rota’nın birinci ilkesi; En iyiyi oluşturmak ve üretimde markalaşmak! Gerek Rota Çocuk Gereçleri hakkında gerekse sektör hakkında merak edilen çoğu soruyu firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Demirel, bizler için yanıtladı. 1979 yılında 200 metrekarelik bir atölyede başladığı mesleki serüvenine bugün yurt genelindeki üç yüz elli bayi ağıyla ve birbirinden çeşitli ürünleriyle hizmet veren Rota Çocuk Gereçleri, son olarak yeni markası olan Beneto ile üretimlerine ara vermeden devam ediyor. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Demirel, zaman içerisinde katlanarak büyüyen başarılarını yenilikten

yana bir yol çizmekle ilişkilendiriyor ve bu durumu; ‘’Kendimizi sürekli yenilememiz, bizi diğer firmalardan ayırıyor’’ diyerek özetliyor. 35 yılı aşkın meslek tecrübesine sahip olan Rota Çocuk Gereçleri, 2004 yılında şirketleşip Rota Çocuk Gereçleri ismini almış. Şu anda Beneto, Rosso, McRae, Babıla, Funny Duck adı altında bulunan markaları ile üretim yaptıklarının altını çizen

Yalçın Demirel, 40 yıldır sektörün içinde olduğunu ve her zaman kaliteli işçiliği ve kaliteli malzemeyi tercih ettiklerini belirtti. Üretim tesislerinin ISO 9001 – 2008 kalite yönetim belgesine sahip olduğunu söyleyen

Demirel, metalden mamul her türlü ürünü üretebilecek tam entegre bir tesise sahip olduklarına da işaret etti.

Her sene yeni ürün 0-3 yaş aralığına hitap eden araç gereçler üzerine çalışan firma, pusetler, bebek arabaları, salıncak, beşik, hamak, taşıma koltuğu, oyun parkları gibi ürünlerin üretimini yapıyor. Ancak firma, tüm bu ürünlerin dışında her geçen gün yenilikler üzerine çalışıp, piyasaya çıkartacağı sürpriz ürünler ile ilgili hazırlıklarına devam ediyor. Demirel, bu durumu ‘’Her sene kendimizi yeni ürünlerle yeniliyoruz’’ diyerek özetliyor.

Firma 2015 için hazır Tamamen yerli üretim yapan firmanın, ithalat çalışması bulunmuyor. Markalaşmak ve olanın en iyisini ortaya çıkarabilmek firmanın birincil ilkesi. Bu nedenle de Ar-Ge çalışmalarının sürekli olarak devam ettiğini ifade eden Demirel, ‘’2015 yılı için piyasaya çıkaracağımız yeni modellerimiz için 2014 yılında tüm hazırlıklarımızı zaten yapmıştık. Kurulduğumuzdan beri plastik, kumaş ve diğer maddelerin anti-kanserojen olmasına dikkat ediyoruz. Kısacası bebek sağlığına zarar vermeyen yeni ürünler üretme çabasındayız’’ diye-

144 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014


rek yenilikçi anlayışla sürdürdükleri üretimi açıklıyor.

Sağlık ve kalite için; alüminyum Yaptıkları oyun parklarında ve bazı başka ürünlerde özellikle alüminyum kullanmayı tercih ettiklerini belirten Demirel, ‘’ Alüminyum, sektörde çok fazla kullanılan bir madde değildir. Metalin zaman içinde paslanabilmesinden dolayı alüminyumu seçtik. Maliyetleri yükseltti bu durum, ama bizim için önemli olan sağlık ve kalite’’ dedi.

Genel fiyat politikasıyla geniş bir pazar… Hitap ettikleri kitlenin genellikle alt, orta ve ortanın üstü alım gücündeki müşteri olduğunu ifade eden Demirel, ‘’ Biz en üst kesime hitap etmiyoruz. Aynı zamanda para dolaşımı genel olarak orta tabakada daha fazla’’ diye belirtti. Müşterilerine genel bir fiyat listesi çıkardıklarını dile getiren Demirel, ‘’Fiyat politikasını, satış noktaları müşterilerimiz kendileri ayarlıyorlar. Daha sonra bayiler şartlara, duruma, il veya ilçenin gelirine göre kar marjlarını belirliyorlar’’ ifadelerine yer verdi.

Doğru olan herkesin en iyi olduğu işi yapması

Rant önemli ancak bazı değerlere dikkat edilmeli

Firmanın, bayi kanalıyla ilerlemesinden yana tercih kullandıklarını da söyleyen Demirel, ‘’Ürün çeşitliliğimiz kendi mağazacılık sistemimizi kurmamız için yeterli ama bildiğimiz işi yapmamız bizim için en doğru olanı. Mağazacılık farklı bir dal, farklı bir iş. Ben bildiğim işi yaparım. Çalışma sistemi bu olmamalı. Hepimiz bir şeyleri paylaşmak zorundayız. Tüm parayı kendimiz kazanmayı istersek bu durumda benim işçilerimi çıkarıp üretimi kendim yapmam lazım. Ayrıca Bursa ve İstanbul adresli olmak üzere iki adet showroom mağazasına sahibiz’’ dedi.

Sektörün ticari anlayışına dair şikâyetlerini de dile getiren Demirel, ‘’Aynı kulvarda koştuğumuz sürece, biz yarışa hazırız. Firmalar, 2 pazarlamacı, 3 depocuyla sektöre girip ithalat yaparak çalışılırsa, biz de karşımıza almak zorunda oluyoruz.

Oyun parkı getiriyorlar fakat içinde çocuk uyuyor. Çin’den ithal edilen çocuk parklarının çoğu kanserojen maddeler içeriyor. Bizim ürünlerimizin üzerinde anti kanserojen damgası var ve bu damga için her yıl 25 bin Euro bedel ödüyoruz. Rant da önemli ancak onun kadar önemli olan değerler de var’’ dedi.

Satıştaki başarıyla gelen reklam Perakende satış kanallarından beklentilerini de bizimle paylaşan Demirel, ‘’Tabi ki daha fazla satış adedi bekliyoruz. Bu sayede tüketicinin yaptığı reklam en büyük reklam oluyor. Biz de firma olarak ürünlerimizi satan mağazalarda satış arttırıcı kampanyalar düzenliyoruz. Özellikle satıştaki arkadaşları motive edici hediyeler sunuyoruz’’ diye konuştu.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

145




RÖPORTAJ

M&Y Collection; “Güçlü Ar-Ge ve dijital dünyaya uyumlu ticaret ile yola devam ediyoruz” Sektörün önemli firmalarından biri olan M&Y Collection’ı, firmanın Yönetim Kurulu Başkanı ve Sahibi Melih Yeşilçiçek ile yaptığımız röportaj vesilesiyle daha yakından tanıma fırsatı bulurken, Yeşilçiçek’in sektör ile ilgili görüşlerini de öğrendik.

Öncelikle bizleri firma hakkında bilgilendiren Yeşilçiçek’den, 1998 yılında baba Yeşilçiçek tarafından temelleri atılan firmanın yönetiminin 2003 yılında kendisine geçtiğini öğrendik. Markalaşma arzusunu babasından öğrendikleri ile birleştiren Melih Yeşilçiçek, firma adına büyük ve bir o kadar da yenilikçi adımlara imza atmış olduğunu belirtti. Yeşilçiçek ayrıca, şu anda birçok ünlü marka ile çalışmakta olduklarını ve M&Y Collection müşterilerinin memnuniyetinden taviz vermeden, yeni teknolojileri kullanarak, kalite standartlarını her geçen gün yükseltmekte olduklarını söyledi.

Güçlü ARGE ve sağlıklı ürünler… Sektördeki diğer firmalarla rekabet konusunda neler düşündüğünü sorduğumuz Yeşilçiçek, ‘’Bizi rakiplerimizden ayıran faktör, kuvvetli ARGE sonucunda çıkan ve anneler tarafından çok beğenilen ürünlerimizdir. Bunların yanı sıra kalifiye üretim elemanlarımız, pazarlamacılarımız ve koşulsuz müşteri memnuniyeti hedeflemiş firma prensibimiz bizi rakiplerimizden ayıran noktalarımızdır’’ dedi. Ürünlerini oluştururken dikkat ettikleri noktalara da işaret eden Yeşilçiçek, önce güvenliğe ve insan sağlığına dikkat ettiklerini belirtti.

Fuarlara hazırlık önem arz ediyor… Yaklaşık 2 yıl önce fuar yürüyüşünü başlatmış olan firmanın, fuarlara hazırlık dönemini, söz konusu fuardan bir yıl önce başlattığını ve sunulacak yeni ürünleri, dünya trendleri ve müşteri taleplerini tespit ettiklerini öğrendiğimiz Yeşilçiçek, ‘’Bu yıl katılıyor olduğumuz İstanbul Anne Bebek Çocuk ve Ürünleri Fuarı için de anne ve bebeklerin kullanabileceği rahat, güvenli, şık, her yaşa ve her alım gücüne hitap edecek ürünler hazırladık. Almanya’da gerçekleşen Kind-jugend fuarına da katılmayı planlıyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Digital çağın gereklerine uygun ticaret… Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörü ile ilgili genel bir değerlendirmede de bulunan Yeşilçiçek, ‘’21 .yüzyıl internet çağıdır, günümüzde e- ticaret giderek yaygınlaşıyor. Türkiye’de 37 milyon internet kullanıcısı bulunmaktadır. Biz de bu verilere göre pazarlama taktiğimizi e-ticaret kısmına yatırım yaparak, online satış sitemiz www.mybabybayi.com’yi kurarak

148 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ve online satış siteleri ile anlaşmalar yaparak ürünlerimizi tüketiciye hızlı bir şekilde buluşturuyoruz. Yurt pazarlarımızı ararken yine internet üzerinden ticari siteleri takip ediyoruz’’ dedi.

Yeni yılda yeni mağaza 2014 yılının firmaları açısından zor bir yıl olduğunu belirten Yeşilçiçek, 2015’te ise ürünlerini müşterileri ile daha rahat buluşturmak için 2014 yılında planladıkları üzere ilk toptan satış mağazalarını kurduklarını ve fuar sonrasında müşterileri ile bu noktada buluşabileceklerini dile getirdi. Yeşilçiçek, ‘’Ülkemizde KOBİ olarak üretimimizi devam ettirmek için zor bir mücadele vermekteyiz. Ekonomiyi yakından takip edip, olumsuz durumlardan etkilenmeden ayakta kalmayı çalışıyoruz. 2015 yılında doğru planlama yaparak ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayarak istihdam oluşturmak için çalışacağız. M&Y Collection olarak hedefimiz, daha fazla araştırma ve geliştirme yaparak yolumuza devam etmektir’’ diyerek sözlerini tamamladı.



MAKALE

Türkiye, genç nüfusu ile dikkat çekiyor 28. Uluslararası Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı 15-18 Ocak 2015 tarihinde yine İstanbul da sektörü buluşturuyor. Fuara için yapılan araştırma ise sektörün tablosunu çizmekle kalmıyor, aynı zamanda sektör temsilcilerini güncel verilerle aydınlatıyor. İşte o bilgiler…

2012 sonu itibariyle Türkiye nüfusunun yaklaşık %30’unu 0-17 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır. Avrupa’da bu oran %19’larda kalıyor.

Türkiye; Doğum Oranı Avrupa Birliği Ülkeleri ile Karşılaştırıldığında Yaklaşık 2 Katı Seviyelerinde Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon 250 bin bebek doğuyor, bu da saatte ortalama 160 bebeğe denk geliyor. En az bir çocuğu olan hane halkı sayısı toplam hane sayısının %54,2’sidir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de aileler bebek başına , 2 yaşına kadar aylık ortalama 60$ - 70$ , yıllık 720$ - 840$ harcama yapıyor. Bilinç düzeyinin yükselmesi anne babaları, çocuklarını da sağlıklı büyütme isteği ile yeni ürün ve hizmet arayışına itiyor. Diğer taraftan her alanda dünya ortalamasının altında seyreden bebek başına harcama tutarlarının çok yüksek potansiyel barındırması yerli ve yabancı şirketleri pazara çekmektedir. Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında 3 - 5 kat daha hızlı büyüyen bebek - çocuk pazarı Türkiye ekonomisi içerisinde her geçen gün payını arttırmaktadır.

150 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Bebek ve Çocuk Gıda Pazarı Türkiye’de 0-3 yaş arası bebek ve küçük çocuk sayısı yaklaşık 4,7 milyon kadar. Pek çok Avrupa ülkesi ile kıyaslandığında 0-3 yaş arası bebek ve küçük çocuk sayısının bu denli yüksek olması elbette Türkiye’yi cazip bir ülke haline getiriyor. Büyüme beklentilerinin iki önemli dayanağı bulunuyor; bebek besini tüketen ailelerin halen az sayıda olması ve bebek başına tüketimin de henüz sınırlı kalması. Türkiye’de bebek başına mama tüketimi 9,5 kilo iken, dünya ortalaması 60 kg., Batı Avrupa’da ise 160 kg. 0-3 yaş arası çocukların sadece %20si biberon maması kullanıyor. Bu da 4 milyon bebekten sadece 1 milyonunun biberon maması kullandığı anlamına geliyor. Bebeklere verilen besinlerin içerik yönünden ve kalite yönünden yetişkinlerin beslenme ürünlerinden farklı olması gerekliliği çeşitli mecralarda vurgulanarak, ailelerin bilinçlenmesi sağlandıkça bebek beslenmesi pazarı da büyümesini hızlanarak sürdürecektir. Bebek besini kategorilerinin hane penetrasyonu sadece %25 civarındadır. Genel olarak bebek besinlerini


kullanmayı tercih eden aileler kullanma sıklıklarına bağlı olarak bu pazarın önemli kısmını oluşturur. En iyi örnek biberon mamalar ve kavanoz mamalar kategorisidir. Bebek sütü tüketiminin %65’i nüfusun %13’ünden gelirken kavanoz mamalarda tüketimin önemli çoğunluğu nüfusun sadece %9’undan gelmektedir. Tüm bebek beslenme kategorileri arasında; sıvı ya da toz olan biberon mamaları, yaklaşık %28 ile en yüksek büyüme oranına sahiptir. Büyümenin hızlı seyretmesinin başlıca sebepleri, tüm bilinçlendirme çalışmalarının sonucunda inek sütünün bebek beslenmesinde kullanımının giderek azalması ve annelerin daha uzun süreler devam sütü kullanmaya devam etmesi şeklinde özetlenebilir. İkinci en yüksek büyüme ise yaklaşık %18’lik bir büyüme hızına sahip olan kavanoz mamalarındadır. Bu kategorinin gelecekte de önemli ölçüde büyüme göstermesi beklenmektedir. Kavanoz mamalarda, bebekler için meyve püreleri, sebze püreleri, çorbalar, tavuklu yemekler, yoğurtlu ve sütlü tatlılar yer almaktadır. Elbette kullanım kolaylığı ile öne çıkmakta olan bu kategoride aslında temel tüketici faydası bu ürünlerin üretiminde kullanılan hammaddelerin yani meyve ve sebzelerin bebek beslenmesi standartlarında olması. Biberon mamaları, tahıllı kaşık mamaları ve kavanoz mamalar gibi

tüm dünyada yaygın olarak tercih edilen bebek besinlerinin yanında, Türkiye pazarında bir de geleneksel bebek beslenme ürünleri yer alıyor;

örneğin bebek bisküvisi. Diğer ülkelerde bisküviler bebek besinlerinin sadece küçük bir kısmını oluştururken Türkiye’de geleneksel bir bebek maması kabul edilmekte. Bebek bisküvileri Türkiye’de toplam bebek besini pazarının yaklaşık %50’sini oluşturuyor.

Bebek ve Çocuk Giyim Sektörü Türkiye hazır giyim konusunda dünyanın 7., Avrupa’nın 2. büyük tedarikçisidir.Bebek ve Çocuk Hazır giyimde en çok tercih edilen hammadde olan pamuk üretiminde dünyada 5.sırada yer alan Türkiye aynı zamanda organik pamuk üretiminde de yüksek kalite standartlarında son teknolojileri kullanması , yaratıcı dizaynlar yapması ve çalışanların bilgi birikimi, yeteneği sayesinde önemli bir rol oynamaktadır. Buna ilave ola-

rak esnek üretim imkanı sayesinde müşteri isteklerine hızlı bir biçimde cevap verebilmektedir. Üreticilerin çoğu Bursa, İstanbul, Denizli ve İzmir’de kurulu olup; bebek ve çocuk giyimi üretiminin %80’i Bursa’da gerçekleştiriliyor. 2012 yılında en fazla ihracat yapılan ülke %20 pay ile Almanya. Almanya’yı sırasıyla İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika, Rusya, İsveç, Danimarka takip etmekte.

Türkiye, Nüfus Artış Oranı En İyi Ülkelerin Başında Geliyor Bebek ve çocuk giyim sektörü, bebek ve çocuk segmentinde en büyük paya sahip ve en hızlı büyüyen alanlardan birisidir. Ancak açık pazarların kullanımının çok yaygın olması markalaşmayı zorlaştırmaktadır. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

151


MAKALE

arasında iken, Türkiye’de eğitimli ve genç ebeveynlerin artmasıyla birlikte yüzde 20’lik bir artış bekleniyor. Türkiye’de oyuncak sektörünü ilgilendiren 18 milyon çocuk nüfusunun her geçen yıl artmasıyla birlikte Pazar hacminin 2015 yılı itibariyle 2 milyar doları geçmesi bekleniyor. Türkiye’deki oyuncak sektörü % 85 ithalata dayalı. İthalatın artmasıyla beraber oyuncak pazarı da önemli bir gelişme gösteriyor.

Mobilya ve Ev Tekstili

Bebek Bakımı

Bebek Araç ve Gereçleri

Türkiye’de bebek bezi pazarının büyüklüğü yaklaşık 350-400 milyon Euro olarak hesaplanıyor. Türkiye’de ailelerin %84 hazır bezi tercih ediyor. Ancak Avrupa’da günde 4-5 bez tüketilirken Türkiye’de 3 kez alt değiştiriliyor . Türkiye’de ortalama bez kullanım süresi 27 ay. Bu süre Avrupa’da daha uzunken en uzun bez kullanım süresi Japonya’da. Günlük bez kullanım sayısı yeni doğan bebeklerde günde 8 adet, büyük bebeklerde günde ortalama 4 adet. Bu sayı Avrupa ortalamasının altında kalıyor. Bebek bakımında bezlerin ana yardımcısı olan alt temizliği ürünleri de ciddi bir pazar yaratıyor. Alt temizliğinin önemli araçlarından biri olan ıslak mendil, bebek cilt bakımında en çok satan ürün olarak ayrı bir kategoride ele alınıyor. Islak mendillerden sonra cilt bakımlarında en güçlü kategori olarak şampuan ve saç kremleri öne çıkıyor. Türkiye’de bakım ürünleri pazarında eczane kanalı çok güçlü.

Bebek pazarının ciro anlamında en küçük payını pusetten, biberona, mama koltuğundan oto koltuklarına kadar bebek araç ve gereçleri oluşturuyor. Türkiye, büyüyen ekonomisi ve artan nüfusu bakımından bebek araç gereçleri için önemli bir pazar olarak görülmekte. Ayrıca daha önce tüketici algılaması bakımından lüks mal sınıfına giren puset ve oto koltukları, özellikle 2000’li yıllarda hem düşen fiyatlar hem de artan tüketici bilinci nedeniyle önemli bir ihtiyaç olarak görülmeye başlandı. Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde getirilen yeni yasalarla zorunlu hale gelen oto koltuğu kullanımı bu grupta büyüme potansiyeli olan en önemli ürünlerden bir tanesidir.

152 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Oyuncak Türkiye’de oyuncağa çok az bütçe ayrılıyor. Ülkemizde çocuk başına yıllık 20-25 dolarlık oyuncak harcaması yapıldığı tahmin ediliyor. Bu rakam ABD’de çocuk başına 300 $, Avrupa’da 350 $ ve dünya ortalaması ise 35 $. Dünyada oyuncak pazarı için beklenen büyüme yüzde 2 ila 4

Mobilyada, sektörün ekonomik büyüklüğü 7 milyar dolara ulaşmış durumda. Çocuk ve Genç ürünlerinin payı ise bunda %5. Ancak bu oran nüfus sayısının ve aynı zamanda milli gelirin artması ile gittikçe yükseliyor. Bu oranın sadece %20’sini ise bebek mobilyası oluşturmakta bu da ortalama 70 milyonluk bir Pazar payına denk gelmekte. Türkiye’de bebek mobilyasının

geçici olmasıyla ilgili mevcut bir algı bulunuyor. Bu nedenle de aileler, özellikle bebeklerde 0-2 yaş arasını fonksiyonel bebek mobilyası ile geçirip daha sonraki yaşlarda çocuk odasına geçişi tercih ediyor. İlk kez bebeği olacak, ekonomik durumu daha iyi ailelerde ise durum biraz daha farklı. Bu aileler, “özel bebek odaları” hazırlatıyor ve daha çok özel üretim yapan butik firmalardan alışveriş yapıyor. Özel butiklerin bebek mobilya pazarında paylarının yüzde 10’larda olduğunu açıklanıyor. Uyku setleri, yatak örtüleri ve nevresim takımlarını kapsayan ev tekstili ürünleri ise bebek ve çocuk piyasasında ciddi bir pazar oluşturuyor. Ev tekstil konusunda niş, organik veya bambu gibi farklı tarzda ürünlerin üretimini yapabilen Türkiye, bu konuda dünyadaki önemli bir talebi de karşılamakta. İhracatta dünya 3. olan ülkemizin gelecek yıllardaki hedefi ise birinci sıraya yerleşmek.


RÖPORTAJ

Babymol; “Her bir ürünü kendimiz kullanacakmışız gibi, kaliteli, sağlıklı ve güvenli üretiyoruz” Babymol markasını bünyelerinde bulunduran Severoğlu Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Gürcan Severoğlu ile firmayı daha yakından tanırken, sektöre dair görüşlerini de aldık.

2015 fuarı ilk olacak İstanbul Uluslararası Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’na, sektörde 40 yılı devirmiş bir firma olarak, ilk defa bu yıl katıldıklarını ifade eden Serveroğlu, ‘’Dış pazara açılma ya da mevcut pazardaki ticari ilişkilerimizi geliştirmede fuarların katkısını ve öneminin bilincindeyiz’’ dedi

Fuar hazırlıkları

Firmaları hakkında bizleri bilgilendiren Gürcan Severoğlu, ‘’1970’de perakende ve imalat ile başlayıp. 1997 de yılında tamamen imalata geçtik. Firmamız, Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nde olup, 5 bin metrekarelik alan içinde entegre olarak faaliyet göstermektedir’’ dedi.

Firmayı ön plana çıkartan özellikler… Sektör içerisinde kendilerini ön plana çıkartan ayrıntıların neler olduğuna değinen Severoğlu, ‘’Bizleri sektör içerisindeki pek çok firmadan ayıran ve ürünlerimize olan talebi artıran

hususlar, tecrübe, güvenilirlik, kalite, devamlılık, satış ve sonrasındaki hizmetlerimizden yana oluşan memnuniyettir’’ ifadelerini kullandı.

Serveroğlu sözlerine, ‘’Bu fuar için yaptığımız çalışmalar, yeni çanta modelleri ve desenleri, kanguru, ikili

setler, beşli setler ve ana dizi gibi ürünlerin çalışmalardan oluşuyor. Ayrıca yeni üretimine başladığımız 5’li, 10‘lu, 20‘li setler, mevlütlükler, tulumlar, badiler, file yan yatma yastığı, çamaşır yıkama torbası, hamile karın destek minderi, bebe yıkama süngeri, çorap gibi yeni ürünlerle de fuarda olacağız’’ şeklinde devam etti. Serveroğlu, 2015 yılı için öncelikle umutlu olduklarını ve bu yıl içinde yine yeniliklere yer verip, yenilikçi olmaya devam edeceklerini ifade ederek sözlerini noktaladı.

Ürünler konusundaki hassasiyet… Ürünlerinde öncelik arz eden ve dikkat çerçevesinde değerlendirilen nüansları sorduğumuz Severoğlu, ‘’Bizlerin, ürünlerimizde öncelikli olarak dikkat ettiği hususlar, her bir ürünü kendimiz kullanacakmış gibi, kaliteli, sağlıklı, güvenli ve modern üretip, tüketicimize sunmak’’ yanıtı verdi. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

153




MAKALE

Dünyanın en iyi şirketleri yüksek kârlılıklarını doğru fiyatlandırma stratejilerine borçlu! Danışmanlık şirketi Simon-Kucher & Partners’ın düzenlediği İstanbul Fiyat Stratejisi Forumu’nda fiyatlandırmanın kârlılık üzerindeki etkisi enine boyuna masaya yatırıldı.

çok farklı sektör temsilcisinin yoğun katılım gösterdiği etkinlikte, dünyanın lider şirketlerinin en önemli rekabet avantajı olan “fiyatlandırma” yaklaşımları masaya yatırıldı.

Doğru fiyatlandırma Yüksek kâr Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Simon-Kucher & Partners İstanbul Başkanı Prof. Dr. Çelik Kurtoğlu, Türkiye’de FAVÖK beklentisinin, sektör ortalamasının üzerinde olduğu şirketlerin ortak özelliğinin güçlü fiyatlama stratejisi olduğunu söyledi. Kurtoğlu, birçok şirketin fiyat savaşı içerisinde olduğu Türkiye’de başarılı uygulanan bir fiyat stratejisinin şirket kârlılığını yüzde 2 ila 4 oranında artırdığını vurguladı.

Fiyatlandırma ve gelir yönetimi süreçlerini yapılandırarak, kurumların kârlılığını artıran yönetim danışmanlığı şirketi Simon-Kucher & Partners, fiyatlandırmanın kârlılık üzerindeki etkilerine odaklanan

156 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

İstanbul Fiyat Stratejisi Forumu’nu 4 Aralık tarihinde İstanbul Shangri-La Bosphorus Otel’de gerçekleştirdi. Finans, telekomünikasyon, otomotiv, perakende, hızlı tüketim ürünleri, inşaat, yapı malzemeleri ve daha bir-

Fiyat baskısının panzehri Değer üretmek Etkinliğin konuşmacıları arasında yer alan Simon-Kucher & Partners CEO’su Georg Tacke, doğru fiyat yönetimi konusundaki başarılı yaklaşımlardan bahsertti ve Simon-Kucher & Partners’ın dünya çapında gerçekleştirdiği, her sektörden 2 bine yakın şirketin fiyatlandırmaya bakışını içeren araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 83’ünün fiyat baskısının arttığını hissettiğini aktaran Tacke, şirketlerin yüzde 58’inin bir fiyat savaşının içerisinde olduğunun altını çizdi. “Fiyat savaşı içinde bulunan şirketlerin yüzde 89’u bu savaşının başlamasından rakiplerini sorumlu tutuyor” diyen Georg Tacke, şirketlerin yüzde 77’si-


nin fiyat baskısına karşı yenilikçi ürünlerle önlem almaya çalıştıklarını vurguladı. Fiyatlama alanında ‘en iyi’ seviyedeki şirketleri diğerlerinden ayıran faktörlerin liderlik ve strateji, organizasyon, inovasyon ve teknoloji bilgisi olmak üzere 4 ana başlıkta özetlenebileceğini aktaran Tacke, fiyatlama stratejisinde üst yönetim desteğinin ve yönlendirmesinin önemine dikkat çekti.

Fiyatlandırma şans değil, beceri işi Etkinliğin bir diğer konuşmacısı ise Simon-Kucher & Partners Yönetim Kurulu Üyesi Kai Bandilla idi. Türk şirketlerinin kaliteli ürün ve hizmetler ürettiğini belirten Bandilla, yeni dönemde fiyat kavramının yalnızca maliyet eksenli değil, değer odaklı olması gerektiğinin altını çizdi. Simon-Kucher & Partners olarak ürün ve hizmetlerin ‘değerini’ ölçtüklerini ifade eden Kai Bandilla, fiyatlandırmayı yaparken bunun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. “Fiyatlandırma bir şans işi değil, deneyim ve analizle geliştirilen bir beceridir” diyen Bandilla, gelenek-

sel yaklaşımdaki maliyet ve rekabet kavramlarının fiyatlama stratejisini oluşturan tekfaktörler olmadığını kaydetti. “Belirleyici olan değer analizidir” diyen Bandilla, fiyatlama stratejisinde esas odaklanılması gereken kavramın ‘değer fiyatlaması’ olduğunun altını çizdi. Kai Bandilla, “Bir ürünün fiyatını o ürünün maliyeti ve rakiplerin fiyatı değil, ürünün tüketiciler için ifade ettiği değer belirler” diye ekledi.

Maliyete değil, müşterinin psikolojisine odaklanın Kai Bandilla’nın ardından söz alan Simon-Kucher & Partners İstanbul Yönetici Direktörü Mert Terzioğlu ise, fiyatlandırma stratejisinde tüketici davranışlarının doğru analiz edilmesinin önemine değindi. Yeni dönemde markaların ‘Müşterimin davranışsal psikolojisini ne kadar anlıyorum?’ sorusunu sorması gerektiğini belirten Terzioğlu, kurumların fiyat belirlerken fazlasıyla analitik düşündüğünü, tüketicilerinse bir ürünün fiyatını düşünürken duygularını ve algılarını ön plana çıkardıklarını vurguladı. Mert Terzioğlu, fiyatlan-

dırma stratejisi oluşturmaya çalışan şirketlerin yalnızca ellerindeki verileri analiz etmekle yetinmeyip, tüketicilerin bir ürünü değerli bulmasının arkasında yatan sebeplere eğilmesi gerektiğinin altını çizdi. Fiyatlandırma stratejisini en iyi yapan şirketlerin, müşterilerine bu stratejilerini iyi aktardığını belirten Terzioğlu, bu alanda başarı hedefleyen şirketlerin doğru fiyatlandırma iletişimi, anlaşılır teklif sunma, doğru taktiği kullanma ve marka imajını doğru aktarma adımlarını gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı.

E-ticarette fiyat kadar kolaylık da önemli Simon-Kucher& Partners Paris Yönetici Ortağı David Vidal ise, e-ticaret şirketlerinde fiyatlandırma stratejilerini masaya yatırdı. Tüketicilerin mobil uygulamalardan erişim, gün içinde teslimat ve maliyet avantajı gibi faktörler nedeniyle online alışverişi tercih ettiğini belirten David Vidal, e-ticaret müşterilerinin online alışverişlerinde düşük fiyatla-

rın yanı sıra, erişim ve işlem kolaylığı ve fiyat şeffaflığı faktörlerine de önem verdiklerinin altını çizdi. Fiyatlama stratejisi ve gelir modelini yüksek kârlılık odaklı olarak yenileme hedefiyle Simon-Kucher & Partners ile çalışan Çimsa Çimento’nun Strateji, Pazarlama ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ülkü Özcan ise, fiyatlama sistemindeki dönüşüm sürecinin ayrıntılarını paylaştı. Fiyatlama stratejisini oldukça uzun soluklu bir süreçte Simon-Kucher & Partners ile birlikte çalışarak yenilediklerini aktaran Ülkü Özcan, “Projeye üst yönetimimizden tam destek aldık, fiyatlandırma komitesi kurduk, kilit performans belirleyicilerini Simon-Kucher & Partners’daki danışmanlarımızla birlikte belirledik, yalnızca projenin ilerlemesinden sorumlu ekipler kurduk, BT altyapımızı projeye göre yeniledik ve 13 ayrı modülle tüm projeyi takip ettik” dedi. Özcan, sürecin sonunda, alanında dünyanın en önemli şirketleri arasında yer alan Çimsa’nın yeni fiyat stratejisiyle kârlılığını artırdığını belirtti. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

157




RÖPORTAJ

Tümler Mobilya: ‘’Prensibimiz, taklit eden değil, taklit edilen olmak!’’ Firmaya ve sektöre dair sorularımızı Tümler Mobilya Baby Life Firma Sahibi Uğur Tüm yanıtladı. Firmanın, kuruluşu, sektördeki konumu ve iş hacmi konusunda bizleri bilgilendiren Uğur Tüm, ‘’ Firma bebek sektörüne 1996 yılında perakende mağaza ve bebek mobilyası üreterek başladı. Daha sonra 2009 yılında bebek gereçleri ithalatı ile devam etti. Firmamız, 1996 yılı kuruluşlu olup, bu tarihten beri her yıl emin adımlarla vizyonumuzu geniş tutarak, sektörde ki diğer markalara örnek olacak ürünler piyasaya sokarak, gelenekçi değil, yenilikçi bir faaliyet yürütüyor. Prensibimiz, taklitçi değil, taklit edilen olmak… Bu iddia, çoğu kişiye iddialı bir laf olarak gelebilir. Fakat sektörde karşımıza çıkan olaylar sonucunda test ettiğimiz bir husus olduğu için biz bunu gönül rahatlığı ile söyleyebiliyoruz’’ dedi.

Öncelik kalite ve müşteri memenuniyetinde… Ürünleri konusunda öncelikli olarak dikkat ettikleri hususlar konusunda bizleri aydınlatan Tüm, ‘’Tabi ki öncelikli olarak kalite ve sonrasında müşteri memnuniyeti… Zaten kalite ön planda tutulduğu sürece müşteri memnuniyeti de peşinden geliyor. Ürünlerimizi sattığımız müşterilerimizden olsun, bayilerimizden olsun bu memnuniyetin dile getiriliyor olması, hem bizleri mutlu ediyor, hem de işimize ve üretimimize olumlu yönde katkı sağlayarak, bizleri var olanın daha iyisini yapmak üzere teşvik ediyor. Bir başka dikkat ettiğimiz husus ise, biraz önce söylediğim gibi, ‘’ Her zaman daha iyisi

160 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

‘’prensibi ile iş yapıyor olmamızdır. Aynı ürünlere, renklere, tarzlara takılıp kalmamamız, yenilikçi olmak ve sektöre daha farklı ürünler kazandırmak lazım. Bu yenilikçiliği gerçekleştirmek için elimizden gelen çabayı sarf ettiğimize inanıyorum’’ ifadelerine yer verdi.

Fuarların sektörel önemi… Yurt içi ve yurt dışı fuarların, sektör içi veya da sektör dışı firmalar için önemli bir yer teşkil ediyor olduğunu aktaran Tüm, ‘’Fuarlar hem şahsi olarak hem de tüzel kişilik olarak insanların ufkunun genişlemesini sağlıyor. Strateji konusuna gelirsek, bizim stratejimiz ‘’ Empati ‘’… Üretici olduğumuz kadar aslında birer tüketiciyiz sektöre bu gözle bakarsak şayet o zaman hem kaliteyi, üretkenliği artırmış, hem de daha iyiyi yakalamış oluruz. Biz fuarlara her zaman bu gözle bakıyoruz’’ diye konuştu. Tüm ayrıca, her yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’nda hem ürün bazında, hem de bu ürünlere uygulanan renkler bazında yeniliklerle yerlerini alacaklarını sözlerine ekledi.

Sektörün sahip olduğu pazarlar konusunda… Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörünün hem yurt içi hem de yurt dışı pazarlar konusundaki düşüncelerini de paylaşan Tüm, ‘’Her sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de ithalat-ihracat ayağı oldukça meşakkatli bir iş. Fakat biz firma olarak bu

zorlukların üstesinden gelebiliyoruz. Yurt içinde de sektörümüz geniş bir yelpazeye sahip. Aynı zamanda da sonu olmayan bir sektör ve bu pazarda daha da güzel şeylerin olacağı yönünde olumlu düşüncelere sahibim’’ dedi.

Sektördeki trendler… Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Sektörü’nde yeni trendler ve yeni yılın modası konusunda bilgi aldığımız Tüm, ‘’Sektör de önemli bir yere sahip olan oyun parkları ile birlikte, son dönemler de çokça rağbet gören çok amaçlı travel sistem dediğimiz bebek arabaları, trendler arasında olan ürünler. Firma olarak bizim de bu bağlamda güzel çalışmalarımız oldu fuarda da bu ürünlerle yerimizi alacağız’’ ifadelerine yer verdi.

Sektörü temsil eden bir dernek olmalı… Sizce sektörün mevcut sorunları ve Türkiye’nin dünya pazarları konusundaki konumunu değerlendiren Tüm, ‘’Sektörün en büyük sorunu, şimdiye kadar sektörü temsil eden bir derneğin olmayışı sonucu bazı bürokratik problemlerin çözülemeyişidir. Sektörün Türkiye ve dünya pazarları konusundaki yerini konuşacak olursak, gelişmiş ülkelere göre satılan bebek araç gereçlerinin ülkemizde daha az olduğu bir gerçek. Fakat son dönemlerde insanlarımızdaki bilinçlenmenin artması ile birlikte satış grafiğinin yukarı eğimli olarak devam ettiğini görüyoruz’’ diye konuştu.

2015’de de zenginleşen bir ürün yelpazesi… 2014 yılını firmaları açısından değerlendiren Tüm, ‘’2014 yılı bizim için ve birçok sektör için olumlu geçmedi. Yaşanan ekonomik sıkıntılar, kurdaki yükseliş gibi olumsuz etkenler insanların bebek araç gereçleri alımlarını tabi ki etkiledi’’ dedi. Tüm, ‘’Bizler 2015 yılının verimli bir yıl olacağından yana umutluyuz. Bu yıl da yelpazemize birkaç ürün ilavesi ile biraz daha zenginleştirerek daha kaliteli bir hizmet vermeyi umut ediyoruz. Sektörümüzde olan veya olmayan ticaret erbabı herkesin 2015 yılının güzel geçmesini temenni ediyorum’’ diyerek sözlerini tamamladı.



RÖPORTAJ

Moje; ‘’Hedefimiz, istikrarı bozmadan emin adımlarla ilerlemek’’ ‘’Bebeklerin Güvencesi’’ sloganıyla yola çıkan Moje’ye ve sektöre dair sorularımızı Firma Ortağı Hande Çalışkan yanıtladı. 2010 yılından bu güne dek Bebek Sektöründe Anne ve Bebek Aksesuarları alanında hizmet veren Moje’nin, sektör olarak yenilikleri sadece ticari anlamda tamamlamayıp , Anne ve bebeği konu alan tamamlayıcı aksesuar ve yardımcı aksesuarların üretim ve satış pazarlama ağını oturtmuş olduğunu dile getiren Çalışkan, ‘’ Türkiye ‘nin bir çok iline hizmet vermekteyiz. Hizmet anlayışımızın bizi rakiplerimizden ayırdığını ve öne çıkardığını düşünüyorum’’ dedi. Çalışkan, üretimde öncelikli olarak faydalı ve sürekliliği olan ürünleri, sağlıklı ve doğal ham maddeleri tercih ettiklerini ifade etti.

Fuar sektörün buluştuğu bir platform İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı’na her yıl katıldıklarını söyleyen Çalışkan, ‘’ Anne bebek fuarı artık geleneksel bir nitelik taşıyor. Çünkü, tüm bebek sektörünün buluştuğu

bir platform ve sezonun başlangıcı diyebileceğimiz tek faydalı fuar diye düşünüyorum. En azından bizim adımıza… Bu fuara her yıl yeni ürün olarak seçtiğimiz ürünlerin hazırlıkları ve tanıtımları ile ilgilenerek hazırlanıyoruz. Türkiye’de çok geniş bir çerçevede hizmet veriyoruz ve bu hizmeti gerçek manada vermeye çalışıyoruz. Yurt içine hitap ettiğimiz için, bizim adımıza en faydalı fuar Anne bebek fuarının Türkiye de düzenleneni diyebiliriz’’ ifadelerini kullandı. Genel olarak fuarlara katılım konusunda da görüşlerini beyan eden Çalışkan, ‘’ Fuarlara, tüketiciye kazandırılabilecek yeni ürün üzerinde çalışıp, en faydalı ve sağlıklı ürünleri seçip kendi ürün portföyümüze ekleyerek hazırlanıyoruz. Bebek sektöründeki piyasa şartlarını da göz önünde bulunduruyoruz’’ diye konuştu.

Sektörde hala gelişmekte olan bir üretim alanı… Kendi üretim alanlarının bebek sektöründe hala gelişmekte olan bir üretim alanı olduğuna da dikkat çeken Çalışkan, ‘’Bu alanın yurt dışında çok daha gelişmiş olduğunu düşünüyorum. İhracat şu anda ülkemizde biraz daha sıkıntılı bir hal alsa da yabancı para girişinin ekonomi açısından önemi büyük. Daha tedbirli bir şekilde ihracata da yer vermek gerekiyor’’ dedi.

162 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Modaya uygun yeni ürünler Sektördeki yeni trendler konusunda da fikirlerini almak istediğimiz Çalışkan, ‘’Sektör değil de, ‘Son yıllardaki trend’ desek daha doğru olur. Artık moda sadece amaca yönelik yeni ürünler çıkartmak değil, sağlıklı ve gerçekten içeriğinin ne olduğu bilinen doğal ürünler tüketiciye çok cazip geliyor. Biz de bu konuda ki çalışmalara çok önem veriyoruz. Bu yıl da doğal ve sağlık açısından tüm belgelere sahip, farklılık açısından ise vücut ısısını dengeleyen termal kılıflı yataklar ürettik…‘’ diyerek trend konusuna açıklık getirdi.

Sektörün geleceğini piyasa şartları belirliyor Çalışkan, sektörün geleceği konusunda da günümüzdeki piyasa şartlarının

daha belirleyici olduğunu ve ticari kaygının belirginleştiği dönemde güven olgusunun ön plana çıktığını düşünüyor. Bu konudaki kanaati ise ,biraz daha tedbirli hareket edilmesi gerektiği yönünde.

Moje’nin 2015 yılı planları… 2014 yılının firmaları açısından müthiş diyemeseler de de hedeflerinde başarıya ulaştıkları bir yıl olduğunu söyleyen Çalışkan, ’’Son 3 ay tüm sektörler için zorlayıcı geçti, ama bu daralmaların yerini daha geniş noktalara bırakacağını ümit ediyoruz. 2015 yılında da ürün gamımıza eklenen yeni ürünlerle müşterilerimize hizmet vermek, istikrarı bozmadan emin adımlarla ilerlemek, daha büyük işlere imza atmak istiyoruz’’ ifadelerine yer verdi



MAKALE

Rekabette en önemli faktör; satış! Her geçen gün artan rekabet ve gittikçe daha da bilinçlenen tüketiciler, işletmelerin mal ve hizmetlerini satmasını zorlaştırmaktadır. Günümüzde işletme sayısının artması ve üretilen mal ve hizmetlerin çeşitlenmesiyle birlikte “Ne üretirsem satarım.” yaklaşımının yerini, ürün ve hizmetleri müşterinin ayağına götürme yaklaşımı almıştır. Bu da müşterilere ulaşmak için profesyonel satış tekniklerinin kullanılmasını gerektirmektedir. Yani satışta başarı için tam donanımlı satışçılar çalıştırmak ve satış stratejilerini çok iyi planlamak gerekmektedir.

Satışta başarı, başarılı bir satış görüşmesi ile başlar. Satış görüşmesinde alıcılara talep ve istekleri doğrultusunda bir değer sunulmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde çoğu zaman satış gerçekleşmeden görüşme sona erer. Bu nedenle satış görüşmesinden önce şu sorular cevaplanmış olmalıdır: Kiminle niçin, ne konuda ve nasıl görüşeceğim? Nelerle karşılaşabilirim? Bunlara hazırlıklı mıyım? Satış görüşmelerinden sonuç alarak ayrılmak için, karar verme yetkisine sahip kişilerle bir araya gelinmelidir. Böylece satış süreci kısalacak ve daha hızlı sonuç alınacaktır. Satış görüşmesi öncesi mutlaka bir ön çalışma yapılmalı; stoklar, kâr marjı, fiyatlar gibi önemli tüm bilgiler gözden geçirilmelidir. Bu gibi konularda müşteri adayının karşısında tereddüt etmek, yapılan işe hâkim olunmadığı imajını yaratacaktır. Ayrıca toplantı yeri, saati ve kimlerle görüşüleceği gibi bilgiler de görüşmeye gitmeden önce yeniden gözden geçirilmelidir. Müşteriler ürünü satın almadan önce satıcıya güvenmek ve sempati duymak isterler. Yani üründen önce satıcıyı satın alırlar. Bu nedenle

164 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014


satıcının öncelikle müşteri adayına kendini sevdirmesi gerekir. Bir satıcı mutlaka iyi bir dinleyici olmalıdır. Özellikle satış görüşmesinde dinlemek konuşmaktan daha önemlidir çünkü insanlar konuşurken karşı tarafa ipuçları verir. Satışta başarının yolu karşı tarafın ne istediğini öğrenmek ve bunu elde etmesinde ona yardımcı olabilmekten geçer. Profesyonel satışçılar görüşme esnasındaki konuşma ve hareketleriyle müşteri adaylarında satın alma isteği yaratmalıdırlar. Bu da karşı tarafa ne istediğini göstermekle olur. Karşı tarafta istek yaratıldığı takdirde, satılan ürünü elde etmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Müşteri adayına işletmenin ve ürünün diğerlerinden farklı ve avantajlı olan yönlerinin çok iyi anlatılması gerekir. Günümüzün bilinçli tüketicisi ihtiyaç ve beklentilerini tam anlamıyla karşılayacak ürünleri satın almayı tercih etmektedir. Bu nedenle ürünlerin hangi ihtiyaçlara karşılık geldiği iyi bilinmeli ve görüşmede bu yönler ön plana çıkarılmalıdır. Görüşme esnasında müşteri adayının ihtiyaç ve isteklerine odaklanmak gerekir. Karşı taraf “Bunun bana ne yararı var?” sorusuna cevap alabilmelidir. Bu da görüşmeyi müşteri adayının kişisel ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak biçimde kişiselleştirmekle olur. Görüşmede kullanılan en önemli tekniklerden biri kanıtlama yoluyla ikna etme yöntemidir. Bu yöntemde en çok kullanılan memnun müşterilerin sözlerini aktarmaktır. Üçüncü tarafların onaylayıcı ifadeleri, işletme ve ürünler hakkında güven oluşturmak açısından son derece etkilidir. Satışta önemli olan, karşı tarafa kazançlı çıktığını hissettirmektir. Bu nedenle satış gerçekleştiğinde yalnız satıcı tarafın değil, her iki tarafın da kazançlı çıkması sağlanmalıdır. Bunun için de alıcının da kazanacağı alternatifler araştırılmalı ve sunulmalıdır. Aksi halde güven kaybı oluşacak ve gelecekteki ilişkiler zedelenecektir. Müşteri adaylarına önyargılı dav-

ranmamak gerekir. Alıcının satın alma potansiyeli düşük olsa bile tüm müşterilere aynı ilginin gösterilmesi gerekir. Bugün satın alma potansiyeli düşük olan bir müşteri gelecekte büyük bir müşteri haline gelebilecektir. Her sektörün kendisine göre bir sipariş kabul ve kredilendirme sistemi vardır. Önemli olan bu formalitelerde müşteriye yardımcı olarak ve yol göstererek işi kolaylaştırmaktır. Böylece müşterilerin vazgeçme kararını alması da engellenecektir. Her satış yeni bir satış için başlangıç olmalıdır. Müşteri işletmenin diğer ürünlerini de satın almak isteyebileceği gibi, referans olacağı kişiler de gelecekte müşteri portföyüne dahil olabilecektir. Görüşme esnasında müşterilerden gelen talepler pazarlama bölümüne aktarılarak işletmenin pazarlama stratejilerine destek verilmelidir. Görüşme esnasında satış yapılamadığı halde daha sonra satış yapabilme

ihtimali varsa, karşı tarafın mutlaka ısrarla aranması gerekir. Satışların yüzde 80’i, beşinci arayışta ya da daha sonra gerçekleşir. Arama sıklığıyla ilgili olarak yapılan çalışmalara göre; Amerika’daki satış elemanlarının yüzde 50’si, müşteri adayını

bir kez arayıp bırakmaktadır. Yüzde 18’i iki defadan fazla aramamaktadır. Yüzde 7’si 3 kez, yüzde 5’i 4 kez arayıp vazgeçmektedir. Yalnızca yüzde 20’si, vazgeçmeden önce müşteri adayını beş ya da daha fazla kez aramaktadır.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

165


RÖPORTAJ

Yeni marka, yeni moda; Dearbaby! Çınar Tekstil’in Kurucusu Saniye Demir ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Bebeklere, Türkiye için mevlit seti, yurt dışı için ise vaftiz seti üreten ve 0 – 6 yaş aralığına hitap eden firma, aynı zamanda kız çocukları için ürettiği gelinlik ve abiye konusunda da oldukça iddialı. Saniye Demir, firmanın kuruluş hikâyesini bizlerle paylaşırken ‘’Üretmenin, sadece tüketmekten çok daha önemli olduğunu düşünen bir ev hanımı ve 3 çocuk annesi olduğum dönemlerde bazı anaokulları için

özel kıyafetler dikiyordum. Tabii o zamanlar tek başıma üretiyordum ve küçük bir ofisim vardı. Tüm bu tabloyu zamanla kendime koyduğum hedefler değiştirdi. Zamanla modelistlik, tasarım ve daha başka eğitimler alıp, kendimi oldukça geliştirdim. Zamanla da üretim kapasitesini artırmaya devam etti. Yıl 2012 olduğunda ise Çınar Tekstil’i kurma gücüne ulaşmıştım. Daha son-

166 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ra da Çınar Teksti’in markası olan Dearbaby’yi oluşturduk’’ dedi.

Öncelik çocukların fikirlerinde… Üretimde hassas oldukları noktalara da dikkat çeken Demir, ‘’Bir anne olarak, üretim yaparken her zaman ortaya çıkardığımız kıyafetleri kendi kızıma giydirip, giydiremeyeceğimi düşünürüm. Hatta çoğunlukla tasarımdan çıkan ilk modelleri önce

kızıma giydirip, kıyafetin içinde rahat edip edemediğini ve beğenip beğenmediğini sorarım. Kıyafetlerin kalıpları, kumaşları ve aksesuarları bizim için çok önemli. Çocuklar kıyafetlerimizin içinde hem rahat etmeliler, hem de onları çok beğenerek giymeliler. Çocukların fikirleri bizim için çok önemli. Bu nedenle de mutlaka çocukların görüşlerini alıyoruz’’ diye konuştu.

Kadın eliyle üretim…

Atölyelerinde genellikle kadın çalışanlar ile üretim yaptıklarını vurgulayan Demir, ‘’Biz üretim faaliyetlerimizi sadece hanım arkadaşlarımızla sürdürüyoruz ve bütün çalışanlarımız hanımlardan oluşuyor. Bunun üç ayrı sebebi var. Bunlardan birincisi; Türkiye toplumunda kadınların üretimde daha aktif olması ve ekonomiye kendi elleriyle katkıda bulunması adına bir sosyal sorumluluk üstlendik. İkinci amacımız ise biraz daha sosyolojik tabanlı. Ülkemizde çoğu koca, baba ya da ağabey evdeki kadını dışarıda belirsizliklerle dolu olan iş dünyasına emanet edemiyor ve biz hanımların koca, baba ya da ağabeylerinin içlerinin rahat edebileceği bir çalışma ortamı oluşturmak istedik. Üçüncü sebep ise sadece çalışan kadınların kendi içlerinin rahat olması ile ilgili. Kadınların hemcinsleriyle birlikte çalışıyor olmaları onları psikolojik olarak rahatlatıyor ve işlerini yaparken çok daha rahat hareket ediyorlar ’’ diyerek konuya açıklık getirdi.

Hedef, başarıya doğru koşmak Demir, büyüme hedeflerini bizlerle paylaşırken hepimizin aşina olduğu doğal bir süreci örneklendirdi ve ‘’Ben firmaların büyüme süreçlerinin, bebeklerin büyüme sürecine benzediğini düşünüyorum. Firmala-

rın da doğum, emekleme ve koşma süreçleri var. Kendi firmam için konuşacak olursam, 2014 yılı bizim için emekleme sürecinden ayağa kalkış arasındaki süreyi temsil etti ve yürümeyi öğrendik. 2015 için ise artık yürümeyi bilen bir firma olarak, koşmayı hedefliyoruz.

Dearbaby, Haziran ayında fuarda

Bu yıl Haziran ayında gerçekleşecek olan İstanbul Anne Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’na katılmayı planladıklarını dile getiren Demir, ‘’Bu güne kadar hiçbir fuara katılmadık ancak, fuarlar bizim için önemli. Çünkü, fuarların biz üreticileri, perakendecileri, toptancıları ve aslında sektörün tüm kalemlerini bir araya getirip, bu sinerji içerisinde çoğu firmaya ivme kazandırdığını düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı.



RÖPORTAJ

Buude Kids; ‘’İstenilen ürünü en kısa sürede, uygun fiyata ve kaliteli üretiyoruz’’ Buude Kids’in Satış Sorumlusu Burak Köse’den firma ile ilgili bilgiler alırken, geçen yılın değerlendirmesi ve 2015 yılı beklentileri gibi konulara da değindik. Firmanın kuruluşu ile ilgili olarak bilgi veren Burak Köse, ‘’Firmamız 1998 yılında toptan çocuk dış giyim satışı ile ticari hayatına başlamış ve 2002 yılında da, çocuk mont, kaban, yağmurluk imalatı ile üretime start vermiştir. 2012 yılı itibari ile de üretim ağını genişletip bebe dış giyim üretimine başlamıştır’’ dedi.

Kısa sürede, uygun fiyata, kaliteli üretim… Ülkemizde Anne Bebek ve Çocuk Ürünleri üretiminde faaliyet gösteren tüm diğer firmalar arasında kendilerini ön plana çıkartan faktörleri sorduğumuz Köse, ‘’Bizi rakiplerimiz den ayıran en önemli özellik, istenilen ürünü en kısa sürede, uygun fiyata, kaliteli üretebilmektir’’ yanıtını verdi.

Fuarlar son 3 yıldır daha da önemli Sektörün önemli buluşma noktaları olan fuarlar ve bu fuarlara katılım konusunda fikirlerini aldığımız Köse, ‘’Yaklaşık 5 yıldır Türkiye’ deki fuarlara katılmaktayız. Zamanında

168 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’nda tanıştığımız müşterimiz ile ilk ihracatımızı yapmıştık ve şimdiki zaman diliminde de en büyük müşterimiz ile de fuar da tanışmıştık. Dolayısıyla fuarların bizim için önemi büyük. Ülkemizdeki fuarlar, son 3 yıldır Arap müşterilerin Türkiye’yi tercih etmelerinden dolayı hem genel olarak sektör için, hem de firmamız adına Ortadoğu’nun pazar payı göz önünde bulundu-

rularak, daha da önem kazanmış durumda’’ ifadelerine yer verdi.

Küçük esnafın durumu ve global etkenler… Sektörün yaşadığı dolaylı ya da direkt sorunlar olup olmadığı konusuna da açıklık getiren Köse, ‘’Sektörün en büyük sorunu, iç piyasadaki küçük esnafın, makro ölçekli dinamikler karşısında giderek kaybolmasıdır. Sektörel anlamda sorun yaşanmasına

neden olan bir diğer durum ise, Rusya’da son yıllarda yaşanan siyasal ve ekonomik bunalımın dünya pazarına yansıdığı gibi, Türkiye’ye de yansımış olmasıdır’’ diye konuştu. 2014 yılının firmaları adına ticari açıdan oldukça iyi geçtiğini aktaran Köse, 2015 yılının ise, pek parlak bir yıl olmayacağı söylentilerinin çok da doğru olmadığını, bu yıldan yana da beklentilerinin olumlu yönde olduğunu dile getirerek sözlerini noktaladı.


Çocuklarımızın gelişimine, yaşlarına, isteklerine uygun aynı zaman da annelerimizi mutlu edecek kalite ve makul fiyatlarla modayı takip ederek ürünlerimizi özenle tasarlıyor, kullandığımız malzemeleri dikkatle seçiyoruz.

Duaçınarı Mh. Vişne Cd. No.: 213 Yıldırım / BURSA Telefon: (0224) 364 53 53 - 364 91 59 www.buude.com buude@buude.com

0-3 YAŞ GRUBU

0-6 YAŞ GRUBU

6-12 YAŞ GRUBU

BATTANİYE VE ALT AÇMA


RÖPORTAJ

Türk Barter; ‘’Her müşteriye uygun proje ve çözüm üretme yeteneği’’ Barter sistemini diğer sistemlerden farklı kılan temel unsur, her müşteriye uygun proje ve çözüm üretme yeteneğidir diyen Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı M.Sırrı Şimşek; “ Türk Barter olarak, 2015’te 15 şubeye ulaşarak ve 50 kişilik broker kadrosu istihdam etmeyi planlıyoruz” dedi bir ticarete dönüştüren düzenleyici bir sistem olduğunu söyleyen 1994 yılından beri sektörün Türkiye’deki kurucusu ve öncüsü olan Türk Barter’ın Yönetim Kurulu Başkanı M.Sırrı Şimşek’ten Barter sistemi hakkında bilgiler aldık.

Barter sistemi nedir?

Türk Barter, barter sisteminin Türkiye’de uygulanmasına öncülük etmiş bir grup girişimci profesyonel iş adamı tarafından kurulmuştur. Böylelikle dünyada büyük bir hızla gelişen barter endüstrisi ülke ekonomisine yeni bir anlayış ile kazandırılmıştır. Kurum girişimcilerinin barter endüstrisi hakkındaki birikimleri, kurum liderlerinin Uluslararası Barter Birliği’ndeki saygınlığı, Türk Barter’ın ulusal ve küresel rolünün önemini göz önüne sermektedir. Girişimcileri ve çalışanlarının aynı çatı altında bütünleştiği aile yapısı, teknolojik altyapı desteği ve çağdaş yönetim sistemiyle Türk Barter’ın bugünkü güçlü yapısını oluşturmak-

170 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

tadır. Müşterilerine süratli ve kaliteli hizmet sunmayı ilke edinen Türk Barter, ticari işlemlerde paradan barter’a giden süreci ulusal ve küresel boyutlara taşımayı başarmış durumda. Türk Barter’ın amacı, ticaret yaşamında parayı tamamen ortadan kaldırmak değil, para olmadan da ticaret yapılabileceği bilincini yaygınlaştırmaktır. Alternatif Ticaret ve Finansal model olan Barter sistemi bugün Türkiye iş dünyasına Türk Barter tarafından kazandırılmış önemli bir sektördür. Dünyanın belki de en eski ama günümüzde en farklı ticaret sistemi olan Barter, işletmelerin öz kaynakları ile finanse olmalarını sağlayan ve bunu düzenli

“Barter, dünyanın belki de en eski ama günümüzde en farklı ticaret sistemidir. Barter, işletmelerin öz kaynakları ile finanse olmalarını sağlayan ve bunu düzenli bir ticarete dönüştüren düzenleyici bir sistemdir. Günümüz koşulları ve değişen ticari yapı içinde bu sistemin önemli bir konumu vardır. Barter ticaret sistemi, şirketlerin ihtiyaçlarını kendileri için en uygun ödeme enstrümanıyla yani üretilen mal ve hizmetleriyle karşılama imkânı sunmaktadır. Bu ticaretteki en önemli unsur Barter aracı kurumudur. Alıcı ve satıcı arasında hassas dengelerin kurulması, piyasanın ihtiyaç duyduğu güvenin oluşturulması ve uluslararası Barter anlaşmaları ile üye firmalara yeni açılımların sağlanması Barter şirketlerinin en önemli görev ve amacıdır.”

Barter sistemi nasıl işler? “Barter, sadece sisteme üye olan firmaların birbirleriyle alışveriş yapabildikleri bir ortak pazarda, satın alınan mal veya hizmet bedelinin, üretilen mal veya hizmetle ödendiği

bir finans sistemidir. - Sistem, üye firmaların arzlarının satışı ve taleplerinin karşılanması esasına göre çalışır. Sistem, talepleri sunabilecek ilgili firmaları Barter ortak pazarına birlikte çalışmaya davet ederek büyür. Barter sistemini diğer sistemlerden farklı kılan temel unsur, Her müşteriye uygun proje ve çözüm üretme yeteneğidir. Barter sistemi, kendisine katılacak kuruluşa, sistemin ‘neden’ kullanılması gerektiği bilgisini, ’nasıl’ kullanılması gerektiği bilgisi ile birlikte vererek kendisini diğer finansal sistemlerden daha ayrıcalıklı kılar.

Kaç şube açıp ne kadar personel almayı planlıyorsunuz? “2015’te ki hedefimiz 15 şubeye ulaşarak ve 50 kişilik broker kadrosu istihdam etmeyi planlıyoruz.”

Yurtdışında büyüme planlarınız var mı? Hangi pazarlarda büyüme potansiyeli var? “Faizsiz finans modelini uygulan Türk Barter, alternatif İslami finans olarak tüm İslam ülkelerinde uygulanacak tarzda yapılandırmayı hedefliyoruz. Dünya Barter Birliğinin Türkiye’de ki tek temsilcisi ve Avrupa’nın en büyük oyuncusu olan Türk Barter, uluslararası anlaşmalarla hedeflerini gerçekleştirmeyi planlıyor.”


2015 yılında sektörünüze ilişkin beklentileriniz? “2015 yılında hükümete sunduğumuz barter özel kanunu ve uluslararası barter işlemleri kanunun yürürlüğe girmesini, sektör kurallarının belirginleşmesini buna bağlı olarak sektörde faaliyette bulunacak, güçlü rekabet edebilecek şirketlerin olmasını bekliyoruz.”

Bireysel yatırımcılara yatırım tavsiyeleriniz neler, en cazip yatırım hangisi? “Ülkemizde hala gayrimenkul yatırımları diğer yatırımlara nazaran daha sağlam, kalıcı ve risksizdir.”

Türk Barter’ın sektörüne yönelik yaptığı çalışmalar nelerdir? “Türk Barter Genel Merkez ve Şube ofislerinde hafta içi her gün ücretsiz Barter seminerleri düzenleyerek Barter sistemini kullanmak isteyen firmalara üyelik öncesi detaylı eğitim veriyor. Alternatif Ticaret ve Finans sistemi, Türkiye kurucusu ve lideri Türk Barter, hedef firmaların mevcut ticaret hacimlerinin genişletmesi ve yeni ticari ortaklar kazanması kapsamında Barter bilincinin doğru algılanması, doğru işlemler yapılması için uzman kadrosu ile seminerlerine devam ediyor.”

Ülkemizde barter sisteminin bugün ve gelecekte ki yapısından bahseder misiniz? “Barter’la ilgili olarak rakamsal veriler elde edilebilmesi için Türk Barter gibi tüm kurumsal şirketlerin IRTA (Dünya Barter Birliği) bağlı olarak ciroları hakkında bilgileri açıklamaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde tüm sektörlerle yapılan işlemlerle ilgili olarak rakamsal verilere ulaşılabilir. Gelecekte barter sisteminin mevzuatı oluşacak ve kanunlar çerçevesinde yürütülerek yaygınlığı çok daha fazla olacaktır.”

“BARTER SIKI DENETLENMESİ GEREKEN BİR SEKTÖRDÜR” Barter sisteminin hukuksal ve ticari enstrümanlarının tamamı ülkemizde var mıdır?

“Hukuki alt yapıyla ilgili mevzuat gereklidir. Bu anlamda Türk Barter olarak ilgili bakanlıklar ve hazine müsteşarlığı nezdinde özel barter kanunuyla ilgili tekliflerimizi sunmuş bulunmaktayız. Bu düzenlemelerde reel sektörlerle karşılıklı yapılmadığı için bu sefer mevzuatla ilgili problemler başlıyor ve çok zamanlar kaybediliyor. Barter sisteminde de bunu önceden düşündüğümüz için aslında faaliyetlerimizle birlikte biz mevzuat çalışmalarını da yapmış olduk. Türkiye’de de şu anda yine barter ile ilgili yasal alt mevzuatla ilgili problem olduğunda bu işin nasıl yapılacağı, kimler tarafından uygulanacağı incelendiği zaman tamamen finansal bir yapı içerisinde ilerlediğimizi hepimiz biliyoruz. Bu anlamda barter sıkı denetlenmesi gereken bir sektördür.”

Stokları barterla nasıl eritebiliriz? “Barter sistemi firmaların (ya da devlet) nakit para karşılığında satabildiği değerlerle ilgilenmez. Barter şirketinin ilgi alanı atıl kapasite üzerinedir. Yani şirketlerin stoklarında bulunan, girişimlerine karşın satamadığı mal ve hizmetlerle ilgileniyoruz. Bu durumda sisteme üye şirketler ellerindeki atl kapasiteyi sisteme sunuyor, bu atıl kapasitenin meydana getirdiği maddi değer karşılığında da sistemde bulunan on binlerce üründen ihtiyaç duyduğu mal ve hizmeti nakit para ödemeksizin alabiliyor.”

Türk Barter sistemine dâhil olan üyeleriniz hangi avantajlardan yararlanmaktadırlar? NAKDİNİZ KASANIZDA KALIR Bir barter üyesi sisteme dahil olurken bir talebin karşılanması dikkate

alınmıştır. Türk Barter’ın proje yaklaşımlı hizmeti ile satış ve alış yapacak olan üye barter işlemlerinde birkaç adım ilerisine hazırlıklıdır. Satın alma süreci başladığında nakit vererek ihtiyacını karşılayacağı bir ürünü, daha önce satışını yaptığı ürün alacağına karşılık satın alabilir. Bu süreçlerin ilk adımı olan satış ayağında ise üyenin sattığı ürün kendisinden çok satın alan için daha çok önemli ise yürütülen barter satış ve alış faaliyetleri nakdin tasarrufunu tam olarak sağlamaktadır. PAZARINIZI GENİŞLETİR Barter sisteminin önemli avantajlarından biri firmaların halen sürdürdükleri pazarlama faaliyetlerindeki hedef piyasanın üzerine bir ek olarak gelmesidir. Özellikle girişimcilerin başlangıç yıllarında Barter ortak pazarı oldukça ciddi bir satış potansiBaby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

171


RÖPORTAJ YENİ İŞBİRLİKLERİ SUNAR Barter Ortak Pazarı’nda firmalar birbirleri ile çalışarak yeni vizyonlara doğru adım atabilmektedir. Normal faaliyetlerini sürdüren bir firma barter sisteminin getirdiği geniş açılımı sayesinde farklı ve karlı yeni girişimlere zemin oluşturabilmektedir. Üye böyle bir çalışma ortamında hem işlerini genişletip büyütebilmekte hem de karını artırabilmektedir. ATIL KAPASİTENİZİ İŞLETİR Türk Barter, üye firmalara alternatif ticaret ve finans modeli olan barterı kullanmalarını önerirken başlangıçta atıl olan iş gücünü ve kapasitenin zorlanarak % 5 ile 10 arasında bir fazla üretim yapılmasını talep eder. Bu ürünler barter sistemine arz edilir. Talep karşılığında satışları gerçekleştiğinde kar oranında artış gerçekleşir. Elde edilen alacak ile nakit harcayarak alınması düşünülen bir ürün Barter Ortak Pazarı’ndan temin edildiğinde de atıl olan kapasitenin tam olarak değerlendirilmesi yapılmış olur.

yeli sunmaktadır. Öz sermayenin ve nakit akış dengelerinin çok iyi kontrol edilmesi gereken dönemde Barter sistemi, çok iyi bir geçiş süreci sağlar. Türk Barter ortak pazarımız ağırlıklı KOBİ’lerden oluşmaktadır. Bu yönü ile dinamik bir pazar içinde her sektörden faaliyet gösteren firmalar ile işbirliği imkânı bulunmaktadır.” SATIN ALMA KOLAYLIĞI SAĞLAR Barter sistemi kullanılırken alım yapabileceğiniz geniş bir pazarın olması nedeniyle, dar bir alanda satın alma mecburiyeti kalkar. Firmalar satın alma faaliyetlerinde daima

172 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

teklif süreci yaşar. Bu süreçte firma yetkilileri nakit teklifler yanında barter ortak pazarındaki üyelerden de teklif alırlar. Satış yaparak alacak bakiyesine sahip olan üye alım yapmak istediği mal veya hizmeti barter ile alım yapabilir. REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ SAĞLAR Üzün süreler ile barter sistemini kullanan üye firmalar ürünlerinin hammaddesini ya da yarı mamullerini de barter ile sağlamaya başladığında fiyat politikasında düzenlemelere giderler. Burada özellikle rekabetin acımasız yönü olan fiyat indirimi silahını kullanabilir.

SATIŞLARINIZI ARTIRIR Atıl kapasitenin işletilmesi neticesinde satışlar havuzuna bir de Barter modelini ekleyen firmanın satışlarının arttığından bahsetmek mümkündür. Üye firmaların barter sistemini ek satışlar olarak kullanması dışındaki uygulamaları nakit akış dengesine müdahaleyi gerektirebilir. Bu duruma düşmeden planlı ve koordineli hareket ederek üyenin barter modeline yaklaşımını alternatif olarak algılaması sağlanır.

Üyeleriniz için düzenlediğiniz sosyal etkinlikler var mı? “Barter Club, Türk Barter’ın sosyal etkinlik faaliyetlerini üstlenmiş bir oluşumdur. Gerek üyeler ile etkileşim ve diyalogların sağlıklı işlemesi, gerekse üye adaylarını bilinçlendirme faaliyetlerini üstlenmiştir. Gün geçtikçe faaliyet alanlarını genişleten ve özellikle seminer organizasyonları ile büyük kitlelere ulaşarak Barter sisteminin yaygınlaşmasına katkı sağlayan Barter Club, Barter faaliyetlerinde bulunan firmalara ayrıcalıklar sağlanmasında da etkin rol üstlenmiştir.”


MAKALE

İş dünyasının en belirgin riskleri Riskler konusunda hazırlıklı olmak elbette sadece iş dünyası için gerekli bir önlem değil ancak iş dünyasında yapılan hamleler ile ilgili olası risklere karşı hazırlıklı olmak ve bunları bertaraf edebilmek ticari başarının merdivenlerini tırmanırken hayati önem taşıyor. İş dünyası için mühim olanlar listesinde sadece başarı grafiğini yükseltmek de yer alıyor, başarı adına gelinen en son nokta ne ise orayı sabit tutmayı başarabilmek de bir o kadar önemli. Olası bir risk faktörü ile karşı karşıya gelindiğinde izlenecek yol ve uygulanacak taktikler konusunda yapılan hazırlık şirketlerin altın kuralları arasında olmalı. Buradan hareketle konunun üzerine eğildiğimizde uzmanların iş dünyasındaki riskleri iki ana başlık altında değerlendirdiğini görüyoruz. Bunlardan ilki; Girdi ve Üretim Riskleri, ikincisi ise Pazar Riskleri. Yaşanabilecek risklere genel bir örnek vermek gerekirse; tedarikçilerde yaşanabilecek finansal, teknik veya sosyal sorunlar şirket için kritik

girdilerden mahrum kalma riski oluşturabilir. Benzer bir şekilde lojistik gibi tedarik zincirinin her hangi bir halkasında oluşacak kesintiler de potansiyel risk alanları arasındadır. Bu nedenle şirketler tek bir tedarikçi ile çalışmak yerine aynı zamanda farklı tedarikçileri denemeyi ve birden çok tedarikçi ile çalışmayı tercih ediyorlar. Tedarik zinciri ile ilgili olarak yaşanabilecek riskler arasında sadece her hangi bir halkadaki kesinti değil, aynı zamanda maliyet artışları da önemli riskler oluşturabilir. Örneğin, petrol fiyatlarındaki artış uzak mesafelerden taşınması gereken girdilerin maliyetini aşırı düzeyde artırtarak bazı tedarikçileri ekonomik olmaktan çıkarabilir. Üretim ile ilgili olarak altyapı sorunları (örneğin elektrik kesintisi) veya bilgi akışındaki sorunlar önemli kesintilere neden olabilir. Kritik personelin sağlık sorunları veya şirketten ayrılması, grevler gibi konular da üretimin aksamasına neden olabilir. Şirketin çevre gibi önemli konulardaki standartlara uymasını engelle-

yebilecek gelişmelerde üretimin durdurulmasına neden olabilir. Örneğin, Belçika’daki bir üretim tesisindeki sorunlar Coca ’nın üretimi durdurmasına neden olmuştu. Kapasite yetersizliği, zamanında yapılmayan bakımlar nedeniyle oluşan ekipman sorunları da üretimin yetersiz kalmasına neden olabilir. Hırsızlık, yolsuzluk gibi riskler de varlıkların zedelenmesine ve üretimin durmasına neden olabilir. Tedarikçilere veya satış kanallarına açılan kredi riskleri belki de bilançoda takip edilebildiği için yönetim kurullarında en çok üzerinde durulan riskler arasındadır. Ancak, diğer riskleri de düzenli olarak değerlendirmek gerekir. Pazar riskleri arasında müşterilerin konsolidasyonu, yeni teknolojilerin tercih edilmesi, farklı yetkinliklere sahip rakiplerin piyasaya girmesi gibi konular ön plana çıkıyor. Örneğin, büyük perakende zincirlerinin oluşması, tüketim malları üreticilerini zor durumda bırakabiliyor; televizyon teknolojisindeki gelişmeler, tüplü televizyon üreticilerini işsiz bırakabiliyor; büyük sermayeye sahip uluslararası bankaların piyasaya girmeleri yerel bankaların rekabet gücünü zayıflatabiliyor. Bunun yanı sıra marka değerine zarar verebilecek her hangi bir gelişme de önemli bir risk alanı oluşturuyor. Örneğin, obezitenin ABD’de önemli bir trend olarak ortaya çıkması Mc

Donalds firmasının marka değerini zedeleyebiliyor. Ancak, menülerde sağlıklı yiyeceklere verilen ağırlığın artırılması gibi önlemler bu sorunun aşılabilmesini sağlıyor. Devletin düzenleyici mekanizmalar çerçevesinde aldığı kararlar da önemli risk alanları arasında yer alabiliyor. Örneğin, gaz ile çalışan özel sektör elektrik santrallerinin artan girdi maliyetlerini nihai fiyata yansıtamamaları onları zor durumda bırakabiliyor. Kurşunsuz benzinin yasaklanması belli katkı maddesi üreticilerini işsiz bırakabiliyor. Ekonomik durgunluk, finans piyasasındaki krizler gibi konuların, şirketleri ne kadar etkileyebildiğinin belki de en yakından öğrenen piyasalardan birisi Türk piyasaları oldu. Kur riski, faiz riski gibi konulardaki duyarlılığımız çok arttı. Özetle, şirketlerin karşılaşabileceği birçok risk kategorisi var. Bunlardan bilançoda takip edilebilen krediler, alacaklar, açık pozisyon gibi konularda genellikle yönetim kurulları çok duyarlı oluyor. Ancak, bilançoya gerçekleştikten sonra yansıyabilecek birçok diğer riskin de düzenli olarak değerlendirilebilmesi için yönetim kurulu gündemlerinde öncelikli olarak yer almaları ve senaryo analizi, simülasyon gibi tekniklerle detaylı olarak değerlendirilmeleri unutulmamalıdır. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

173




SEKTÖRWWWW

Fulya Kids 25. yılını kutluyor! Fulya Kids 25. Yılı için çalışanları ve aileleriyle birlikte Bolu Koru Otel’de bir organizasyon düzenledi ve orada 10. Yılını dolduran çalışanlarına plaket verdi.

1990 yılında kurulan Fulya Kids’den, 25. Yılında da 0-14 yaş çocuk ürün ve aksesuarlarını, yüksek kalite ve uygun fiyatlarla müşterilerine sunmaya devam edeceği bildirildi. Firma yetkilileri, Fulya Kids olarak, müşterilerine güvenilir, üstün kaliteli ve artı değeri olan hizmetler vermeye, rekabet güçlerini artırmaya, çalışanlarının gurur duyduğu bir firma olmaya kararlı olduğuna vurgu yaptı. Bu doğrultuda şu an geldiği noktada ve sektörde elde ettiği başarıda en büyük emeği sergileyen çalışanlarını, bir anlamda ödüllendiren firma, yaptığı işi severek ve en iyisini yaparak, en iyi performansı gösteren çalışanlarını takdir etti. Firma, öncelikle Türkiye’de lider markalardan biri olma konumunu pekiştirerek, yurdun dört köşesindeki müşterilerine ulaşıp, en uygun ve en iyi hizmeti sunma noktasında en büyük paya sahip olduklarını belirttiği çalışanlarına ve tüm müşterilerine şükranlarını bildirdi.

176 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014



RÖPORTAJ

Miradababy, ‘’Annelerin ihtiyaçlarını bebeklerin şıklığıyla birleştirme yolunda ilerliyoruz’’ Miradababy Firma Ortağı Özlem Güleç firmanın çalışmaları hakkında bizleri bilgilendirirken, sektörünün hem ihracat, hem de yurt içi pazarlar konusundaki durum değerlendirmesini de bizlerle paylaştı. Güleç, ‘’İşimiz ile alakalı herkes oradayken, biz de orada olmak adına, İstanbul Uluslararası Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’na katılıyoruz’’ dedi.

Fuara özel bir koleksiyon hazırlandı

Öncelikle firma hakkında bilgiler veren Özlem Güleç, bebek ve çocuk dünyasının ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Grimoor Dış Tic. Ltd. Şti tarafından 2009 yılında hayata geçirilmiş bir marka olan Miradababy’nin, sağlık, güvenlik ve konforu ön planda tutarak, 5 yıldır ithal ettiği bebek araç, gereç ve ürünlerini Türkiye’nin dört bir tarafındaki annelere, bayileri aracılığıyla ulaştırıyor olduğunu söyledi. Güleç, 2014 yılında da Bursa’da 0-1 yaş bebek giyim ürünleri imalatına başlamış olduklarını ve çok kısa bir süre içerisinde Türkiye genelinde alıcılarıyla buluştuklarını

178 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

da ifade etti. Firma, faaliyet gösterdiği alanın hassasiyetini göz ardı etmeden annelerin tüm ihtiyaçlarını bebeklerin şıklığı ile birleştirme yolunda ilerlemeye devam ediyor.

Miradababy’de sektörün buluşma noktasında olacak Güleç, uluslararası fuarların, aynı sektörde yer alan yüzbinlerce kişinin (tedarikçiler, müşteriler, rakipler vb.) bir araya geldiği bir platform olduğuna değinerek, yurt içinde her sene Ocak ayında düzenlenen, Anne Bebek ve Çocuk Ürünleri fuarına da 5 yıldır olduğu gibi bu yıl da katıldıklarını bildirdi.

Miradababy’nin, bu fuara hazırlanırken tüketicilerin beğeni ve alışkanlıklarını dikkate alarak, özel bir koleksiyon hazırladığını belirten Güleç, tüm bunların yanı sıra, dünya trendlerini takip etmeyi de ihmal etmediklerini dile getirdi. Güleç, ‘6 kişilik Ar-Ge ekibiyle bebeklerin şıklığı ve konforu düşünülerek en titiz şekilde fuara yoğun bir şekilde hazırlanıldı” ifadelerini kullandı. Pazara, trendlere ve modaya uygun ürünler Güleç, fuarda görücüye çıkan ürünlerin, hitap ettikleri pazara uygun ve gelişen moda trenlerini, kalite standartlarını yakalıyor olmasının, bir fuara katılırken öncelikli olarak göz önünde bulundurulması gereken hususlar arasında olduğunu da sözlerine ekledi.

İhracatın önemi büyük İhracatın hem ülke ekonomisi için, hem de firmaların sağlıklı bir büyüme sergilemesi için oldukça önemli olduğunun altını çizen Güleç, ‘’İhracat işimizi büyütmenin en iyi yoludur. Dünya nüfusunu düşünür-

sek çok sayıda müşteriye ulaşmış oluruz, satışlarımızı ve karlılığımızı arttırırız. Ayrıca ihracat ile krizlere karşı dayanıklılığımız da artar. Pazarın çeşitliliği ticari riskleri küçültür’’ dedi.

2015 yılı hedefleri Firma olarak 2015 yılına dair hedeflerini de bizlerle paylaşan Güleç, ‘’Hedefimiz bu yıl, gereç sektöründeki hedeflerimiz yurtiçindeki Pazar payımızı müşteri memnuniyetini göz önünde tutarak arttırmak.2014 yılında başladığımız tekstil yatırımlarımızı arttırmak, bu artışı da yurt için genişlemenin yanı sıra ihracatı da ekleyerek hızlandıracağız’’ açıklamasında bulundu.

Ürüne olan ihtiyaç, sektörel büyümeyi getiriyor Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri sektörünün sürekli büyüme trendini asla kaybetmeyeceğini söyleyen Güleç, ‘’Anne ve babalar, yeri gelince iki üç sene aynı ceketi, pantolonu kullanabilirler. Ancak çocuğun kıyafetini almak zorundalar. Bu zorundalık, sürekli büyümeyi de beraberinde getiriyor. Bu büyümeden pay almak ise kalite, fiyat ve moda dengesini bir arada yakalayarak mümkün olacaktır’’ diye konuştu.

Sürdürebilirlik geleceğimiz için önemli Sürdürülebilir giyimi, tekstil sektöründe önem kazanması ve bu durumun bebe, çocuk giyim sektörüne yansımalarını da değerlendiren Güleç, ‘’Moda, teknoloji, tüketim derken dünyamızı unutmaya başladığımız dönemde sürdürülebilirlik, yarınlarda çocuklarımıza bırakacağımız dünya için çok önemli. Diğer sektörler kadar hızlı olmasa da tekstil sektöründe de bu alanda çalışmalar yapılıyor. Ancak bu konunun hala gerektiği önemi görmediği kanısındayım’’ dedi.



RÖPORTAJ

Elsima; ‘’Bütün ürünlerimiz Elsima garantisi altındadır’’ Elsima tekstil San. Tic. Ltd. Şti Firma Müdürü Eşref Geyik ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Firma ile ilgili bilgiler veren Eşref Geyik, ‘’Firmamız, 1986 yılında kuruldu. Elsima Tekstil’in modern düzeyde çocuk pijaması markası olarak geliştirdiği Elsima, 0-18 yaş grubuna hitap ediyor. Her sezon özgün tasarımlara sahip koleksiyonlarında farkını sunan Elsima, sürekli yenilenen ürün anlayışı ile her gün daha çok tercih edilerek sektördeki yerini güçlendirmektedir’’ dedi.

Avrupa standartlarında üretim… Sektörde ön plana çıkma konusuna da açıklık getiren Geyik, ‘’Özgün tasarım anlayışına önem vererek

180 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

her geçen gün değişen trendler ve müşteri beklentilerine uygun, kaliteli ve Avrupa standartlarına uygun üretim yapan firmayız. Bu faktörler bizi sektörde ön plana çıkartıyor’’ ifadelerine yer verdi.

Kimyasal yok, yüzde 100 pamuk var Ürünleri konusunda mercek altına alıp, titizlikle hareket ettikleri hususlara da değinen Geyik, ‘’Ürünlerimiz yüzde 100 pamuktur ve hiçbir zararlı kimyasal madde içermemektedir. Bütün ürünlerimiz Elsima garantisi altındadır’’ diye konuştu.

Fuarlara katılım önemseniyor…

Sürdürülebilirlik adına yapılan çalışmalar…

Sektöre dair düzenlenen fuarlara katılım noktasında görüşlerini beyan eden Geyik, ‘’ Fuarlara katılımı önemsiyoruz. İlgili pek çok fuara da katılım gerçekleştiriyoruz. Yurtiçinde Ocak ayında yapılan İstanbul Uluslararası Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı’na, Şubat ayında ise İfexpo iç giyim fuarına katılıyoruz. Yurtdışı fuarlarına ise, dönüşümlü olarak Almanya, Fas, Mısır ve Cezayir fuarlarına katılım sağlıyoruz. Fuarlara katılmak için öncelikle gezi organizasyonlarını takip edip, tespit yapıp, hazırlıklar yapılmaktadır. Niyetimiz elbette satış yaptığımız ve yapacak olduğumuz ülkelerde yeni pazar oluşturmaktan yana. Bunun için sürekli tespit ve analiz yapıp, firmamız bünyesinde kararlar verilmektedir’’ dedi. Geyik ayrıca, ‘’Fuar ve organizasyonları yoğunlaştırmak ve bu konularda firma sahiplerine daha fazla teşvik vererek, bu konuda ilgilerini çekmek gerektiğini düşünüyoruz’’ diye ekledi.

Sürdürülebilirliğin hemen her sektör için önem kazanmış olduğunu belirten Geyik, ‘’Sürdürülebilir giyim konusu, firma olarak bizim de önemsediğimiz konulardan biridir. Giyim ve tekstil sektöründe yeni oluşan trendlerden biri olan bu konu, bizim de üzerinde çalışmalarımızı sürdürdüğümüz hususlar arasındadır’’ açıklamasında bulundu.

Sektörde Türkiye birinci sırada Türkiye’nin sektörel anlamda dünya pazarında hangi noktada olduğunu da sorduğumuz Geyik, ‘’Türkiye, sektördeki en ideal pazarlardan biridir. Hatta bize göre birinci sıradadır’’ dedi.

Hedef, pazar payını daha da büyütmek Geyik son olarak, 2014 yılında firma olarak yurtdışı ve yurtiçinde yakalamak istedikleri hedeflere ulaşmış olduklarını belirtirken, amaçlarının, pazar paylarını her sene artırmak olduğunu ve 2015 yılına dair tüm hazırlıklarını yapmış olduklarını söyleyerek sözlerini noktaladı.



MAKALE

Uluslararası pazarlamada başarı! Firmaların çoğu kendisini uluslararası pazarda görmek istiyor. Uluslararası pazara açılmış olan firmalar ise başarılarını devamına dair çalışmalarını titizlikle sürdürüyor. Uluslararası pazarda söz sahibi olmak ve bunun devamlılığını sağlamak adına ipuçlarını iyi bilip, bu bağlamda bir rota çizmenin önemi artıyor.

Uluslararası pazarda doğru stratejiyi kurabilmek ve başarıyı yakalayabilmek için, öncelikle birçok şirketin neden başarısız olduğunu bilmek gerekir. Hedef bir pazara girmeden önce, uygulanmış modelleri incelemek, size fikirsel bir deneyim sağlayabilir. İhracatta başarılı olabilmek için

182 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

gerçekçi hedefler oluşturulmalıdır. Örneğin yeni şirketlerin, 3-4 ayda yüksek ihracat yapması mümkün olamaz. Hatta bu aşamaya gelene kadar, yıllar bile geçebilir.

Öncelikle uyum sağlanmalı… Yabancı kültürlere ve pazarlama taktiklerine uyum göstermek, sizi ha-

talardan korur. Kültür hiç bir zaman daha iyi ya da kötü olamaz, yalnızca farklıdır. Bazen ihracat yapan ülkelerin taktikleri ithalat yapan ülkeler tarafından kabul edilmez. Alıcının güveni olmadan başarı imkânsızlaşır. Bu, uygun fiyat sunmaktan çok daha önemlidir. Verilen sözlerden çıkılmamalıdır. Yapılan

anlaşmaların geçerliliği ve kalitesi sizi adım adım başarıya götürür. İhracatın değeri, şirketin ayakta kalabilmesi için çok önemlidir. Ne kadar sabır ve azim gösterirseniz, satış anlaşmalarınızda da o kadar çok artış elde edersiniz. Her ülkenin kendine özgü bir ambalaj taktiği ve zevki vardır, tıpkı


farklı pazarlama taktikleri gibi. Kendi ülkenizde yok satan ürünler, yurtdışında belki de hiç satılmaz. Her ülkeye has, farklı istekleri yerine getirebilmek için, her şeyi rahat ve hazırlıklı karşı lamanız gerekir. Aksi takdirde harcamalarınız çoğalır ve anlaşmanızı geri çekmek mecburiyetinde kalırsınız.

İhtiyaçların belirlenmesi… Dünya pazarlarının ve tüketicilerinin ihtiyaçları hiç durmadan değişiyor. İhracatınızın başarısı için, bu ihtiyaçları ne kadar çabuk keşfeder, ürün ve serviste yenilik sunabilirseniz, o kadar iyi olur. Yeni eğilimler yaratıp, devamını getirmek de bir o kadar önemlidir.

Finans kaynaklarının devamlılığı… İhracatın ön harcamaları genellikle yüksek olur. İhracat ortamı yaratmak için çok zaman ve kaynak gereklidir. Paranızı alabilmeniz, yabancı pazara girmeye ve finans anlaşmanıza göre çok daha uzun sürebilir. Bu nedenle, ihracat geliri elde edebilmek için, sağlam finans kaynaklarına sahip olmanız gerekiyor.

Hedef pazarda başarılı olmaya dair… Doğru ihraç ürününün seçimi ihracatta başarı için çok önemlidir ve aşağıda kısaca değinilen bir seri etkene bağlıdır: İhracat/İthalat Eğilimleri: İhracatçı, bir ürünün uluslararası ticaretindeki eğilimleri analiz etmek için bu konuda hazırlanmış yayınlardan faydalanmalı ve ilgili kuruluşlar ile temasa geçerek analiz için gerekli istatistikî bilgilere ulaşmalıdır. Böylece pazarlama stratejisini tasarlamak için gerekli bilgilere sahip olacaktır. Hedef Pazarlar: Ürün hedef pazarda sadece istikrarlı değil, aynı zamanda yükselen bir talebe de sahip olmalıdır. Bu talep demografik araştırmalar ve pazar araştırması yolu ile belirlenmelidir. Tedarikçi Tabanı: İhracatçının müşterilerinin isteklerini kesintisiz kar-

şılayabilmesi için, sürekli ve düzenli olarak hammadde alabileceği üreticilerle ilişkide olması zorunludur. Üretim Kapasitesi: Kısıtlı üretim kapasitesinden dolayı, ürün teslimatında ortaya çıkacak sorunlar, ihracatçının imajını zedeleyebilir. Ürün Adaptasyonu (konumlandırma): Bir ürünün iç ve dış pazarlardaki başarısını garanti altına almak için, ihraç pazarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere, ürünün hedef pazara uyarlanması gereklidir. Ürünün renginde, boyutunda, tadında, ambalajlamasında ve buna benzer konularda değişiklik gerekip gerekmediğini saptamak önemlidir. Satış Sonrası Hizmetleri: Eğer ihraç edilen ürün satış sonrası hizmet gerektiriyorsa, ihracatçı ya o ülkede bir servis merkezi açmalı ya da bu hizmetleri sağlayabilecek bir

dağıtımcı/acente bulmalıdır. Eğer ihracatçı bu hizmeti sağlamak için gerekli mali ya da teknik olanaklara sahip değilse, ürün ihracat için uygun olmayabilir. Ticaret Kısıtlamaları: İhracat için seçilen ürünler, Türkiye’nin ihracat mevzuatı kapsamında ihraç edilebilir, ithal eden ülkenin ithalat mevzuatında da ithal edilebilir, olmalıdır. Uluslararası rekabet gücü, bir başka deyişle ihraç pazarlarında rakiplere nasıl üstünlük sağlanabileceği konusunda firmayı uluslararası pazarlarda başarılı kılabilecek, çağdaş bir yönetim modeli uygulanmalıdır. İşletme Yönetiminde çağdaş yaklaşıma göre, işletmenin ihracata veya kısaca satışa yönelik işleri, işletmenin bütünsel yönetiminden ayrı değerlendirilmemelidir. Bir işletmenin hem iç hem de dış pazarlardaki

başarısı, doğru işin doğru şekilde yapılmasına, yani yöneticinin bilgi ve becerilerine bağlıdır. Pazar araştırması, firmaların, ürünleri için hangi yabancı pazarların en fazla potansiyele sahip olduğunu belirlemesine olanak tanır. Yeni ihracata başlayan firmalar, demografik ve fiŞziki çevreye, politik ortama, ekonomik faktörlere, sosyal ve kültürel çevreye, pazara giriş imkânlarına ve ürün potansiyeline dayalı birkaç hedef pazar araştırmalıdırlar. İyi bir pazar araştırması, firmanın ürünleri veya hizmetleri için talebi ve hedef pazarda ürünlerinin ne kadar iyi bir performans göstereceğini tahmin etmesine yardım eder. İki ya da üç hedef pazar belirlemek üzere, potansiyel, en fazla on ülke için aşağıdaki konular teker teker incelenmelidir: Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

183


MAKALE

Satış sonrası hizmetler nasıl geliştirilir? Satış sonrası hizmetler bir ürün satıldıktan sonraki süreçte müşteriye sunulan teknik destekler olarak değerlendirilebilir. Bu hizmetler arasında garanti, sigorta, ürün güncellemeleri ve bakım/onarım hizmetleri ve markaların tüketicilere sundukları çağrı merkezleri, kargo bilgileri ve farklı kanallardan iletişim kolaylıkları gibi seçenekler yer alır.

Satış sonrası hizmet, ürün satmak kadar önemli Satış sonrası hizmetler, markaların kalıcı ve sadık müşteriler yaratmalarındaki en önemli etkenler arasında yer alıyor. Özellikle e-ticaret söz konusu olduğunda tüketicilerin satış sonrası yaşadıkları deneyimlerin kötü sonuçlanması marka için doğrudan bir negatif izlenim oluşmasına neden olabiliyor. Forumlar ve sosyal medya aracılığıyla ya da site üzerinde ürünlerin altına yapılan yorum-

184 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

larda müşteriler yaşadıkları sorunları dile getirerek şirket hakkında kötü bir izlenim yaratabiliyorlar. Bu gibi nedenlerden dolayı markaların ürün satmaya verdikleri önemden daha fazlasını da satış sonrası hizmetlere vermeleri gerekiyor.

Müşteride güven hissi oluşturmak… Sağlıklı bir satış sonrası hizmet sunmak için müşteriyi anlayarak onunla empati kurmak ve müşteride güven


hissini oluşturarak, kişinin sorununa çözüm bulunacağı hissini yaratmak oldukça önem taşıyor. Sorunlarına çözüm bulan ve gerektiği zaman gerektiği desteği alabilen müşterilerin kalıcı müşterilere dönüşme oranları daha yüksek. Bu bağlamda firmalar, satış sonrası hizmeti veren özel kuruluşlardan da destek alabilirler.

Üründen memnun kalan müşteri firmaya bağlı kalıyor Tüketiciler alışveriş yaparken belli markalara bağlanabiliyorlar ve memnun kaldıkları takdirde sadece bu markalardan alışveriş yapmayı tercih ediyor. Aynı durum e-ticaret sitelerinde de söz konusu olduğu için tüketiciler mutlu ayrıldıkları sitelerden alışveriş yapmayı seçecekler.

Müşterinin firmaya kolaylıkla ulaşabileceği farklı kanallar oluşturulmalı Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de KOBİ’lerin yüzde 73’ünün ana sayfasında iletişim bilgileri, yüzde 98’inde ise harita veya yol tarifi yer almıyor. Ürünleri satın aldıktan sonra müşterilerin sizinle iletişime geçebilmeleri oldukça önemli. Bu sebeple de internet siteniz üzerinde

farklı iletişim kanallarının olmasına özen göstermenizde yarar var. Online destek hatları, çağrı merkezleri ya da iletişim kutunuzdan e-posta gönderimi gibi farklı iletişim kanalları sunabilirsiniz. Tabii ki bu kanallardan en önemlisinin çağrı merkezi olacağını göz önünde bulundurmakta fayda var; çünkü tüketiciler alışkanlıkları gereği bir sorunla karşılaştıklarında size ilk olarak telefonla ulaşmayı deneyeceklerdir. Bunun arkasında yatan sebep, tüketicilerin sorunlarını anında çözmek istemeleri ve bu sebeple e-postayı tercih etmek istememeleri olarak değerlendirilebilir. Son dönemlerde şirketler çağrı merkezlerinin yanı sıra online destek sağlasalar bile yine tüketicilerin alışkın olmadıkları bir yöntem olduğu için çok fazla tercih edilmeyebilir.

Tüketicilerin sorunlarına hızlı bir dönüş yapın Satış sonrası hizmetlerde tüketicilere kısa sürede dönüş yapmanızın da oldukça önemli bir yeri var. Tüketicilere gerek sosyal medya gerekse e-posta üzerinden hızlı bir şekilde dönüş yaparak onların sorunlarını hızlı bir şekilde çözmeye çalışmak

satış sonrası hizmetler söz konusu olduğunda oldukça önem taşıyor.

Ürünlerin paketlenme ve kargolanma aşamasında tüketiciyi bilgilendirin Tüketiciler alışveriş yaptıktan sonra sipariş numaralarıyla, satın aldıkları ürünlerin sipariş takiplerini yapabiliyorlar; ancak satıcı firma olarak kullanıcıyı ürünün paketlenme ve kargoya verilme sürecinde bilgilendirmeniz tüketicinin güvenini kazanmanızı sağlayabilir. Eğer özel üretim yapıyorsanız, ürünün hangi aşamada olduğunu ve ne zaman kargoya verilmeye hazır olacağını SMS veya e-posta ile tüketiciye bildirebilirsiniz. Bunun gibi küçük detaylar tüketicinin siparişinin hazırlanmakta olduğunu ve yakın bir süre içinde eline geçecek olduğu hissini verecektir. Eğer ürünün teslimatında bir gecikme ya da aksama olacaksa bunları da SMS veya e-posta ile tüketiciye bildirmekten çekinmeyin. Haber vermeden geç ulaştırılan ürün tüketicinin tepkisini çekebilir; aksi durumda kullanıcı-

yı bilgilendirerek sorunun neden kaynaklandığını belirttiğiniz takdirde tüketici bir önceki senaryodaki tepkiyi vermeyebilir.

Destek ekibinizi ürünler hakkında ve müşteri ilişkileri konusunda bilgilendirin Müşteriler satış sonrası destek almak istediklerinde çoğunlukla bir sorunla karşı karşıya oldukları için çağrı merkezlerini ararlar. Bu durumda da buradaki destek ekibinin ürünler hakkında bilgili olması gerekli ve aynı zamanda bu ekibin müşteri ilişkileri konusunda da bilinçli olmasının önemi büyük. Müşterinin sorunun çözüleceğine dair güven hissinin verilmesi ve gerçekten bu sorunun çözülmesi için yardımcı olmaya çalışan bir ekibin olması, müşterin de yaklaşımını değiştirerek yerine getirilen destek sonrası bu müşterilerin tekrar sitenizden alışveriş yapmasını sağlayabilir.

Hızlı bir kargo hizmeti sunun Rekabet ortamının artmasından dolayı markalar hızlı kargo seçenekBaby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

185


MAKALE Tutamayacağınız sözler vermeyin

leriyle tüketicileri çekmeye çalışıyorlar. Bunun için aynı gün içinde kargo teslimi ya da aynı gün içinde ürünü kargoya verme gibi hizmetler sunarak tüketicilerin satın aldıkları ürünleri en kısa zamanda teslim etmek iyi bir satış sonrası hizmet olarak değerlendirilebilir. Ek olarak tüketicilerin kargo teslimi sırasında bilmesi gerekenleri onlarla paylaşabilir, ek bilgilendirme ile güvenlerini tazeleyebilirsiniz.

İyi bir CRM sisteminizin olması önemli İyi bir CRM yani “müşteri ilişkileri yönetimi” sisteminiz olmasının önemi oldukça büyük. Tüketicileri alışveriş yapmak için siteye girdiklerinde size verdikleri verileri iyi değerlendirip, tüketicilerin size bir sorunla ulaştıklarında o kişilerin bilgilerine ulaşarak tüketicilere daha kapsamlı bir teknik hizmet sunabilirsiniz. Kullanıcı bilgilerinin iyi bir şekilde analiz edilerek, satış sonrası hizmetlerde kullanılabileceğini unutmamak gerekiyor.

Tüketicilerin geri bildirimlerini değerlendirin Tüketicilere sunduğunuz satış sonrası hizmetleri değerlendirmelerini istediğiniz kısa anketler sunabilirsiniz; ya da satış sonrasında tüketicilerin sitenizde yaptıkları yorumları dikkate alabilirsiniz. Kullanıcılar

186 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

bir hizmetten mutlu ya da mutsuz olduklarında dile getirmeyi severler. Bu nedenle forumlarda ve sosyal medya hesaplarınızda sizin hakkınızda tüketicilerin yaptıkları yorumları inceleyerek satış sonrası hizmetleriniz hakkında bir değerlendirme yapabilirsiniz. Yapılan yorumlara göre eksiklerinizi düzeltebilir, iyi olduğunuz yanları daha da güçlendirecek adımlar atabilirsiniz.

Müşterilerin memnuniyetsizlikleriyle karşılaşmamak için tutamayacağınız sözler vermekten kaçının. Tüketicinin sorununu çözmek adına o an bir söz verip bunu yerine getirmediğiniz takdirde markanıza ciddi bir zarar vermiş olursunuz. O müşteri bir daha hayatı boyunca sizden alışveriş yapmayabilir ve bunu çevresindeki insanlara da anlatarak markanız hakkında kötü yorumlarda bulunabilir ki bir de günümüzde sosyal medyanın gücünü arkasına alarak büyük kitleleri böyle bir durumdan haberdar ederek markanıza ciddi zararlar verebilir. Tüketicilere yalan söylemek yerine onlara doğruları söylemek ve tutacağınız sözler vermek, sorunu çözmese bile dürüstlüğünüzü ortaya koyacaktır.

Ürünlerinizin garanti ve iade koşullarını açık bir şekilde belirtin Ürünlerin satışını yaparken, site üzerinde bu ürünlerin ne kadar bir garanti süresi bulunduğunu ve tüke-

ticilerin iade ve cayma haklarını yani ürünleri kaç gün içinde iade edebileceklerini açık ve net bir şekilde belirtmekten kaçınmayın. Böylelikle tüketici sahip olduğu hakları bilerek, bir sorunla karşılaştığında ne tür bir destek alacağını bilebilir. Tüketici hakları gereği satılan ürünler iade edilebilir ya da ödenen bedel değerinde başka bir ürünle değiştirilebilir, bu sebeple tüketicilerin bu haklarını rahat bir şekilde kullanacakları bir ortam sağlamak kalıcı müşterilere giden yolda atılan bir adım olarak öne çıkabilir.

Hatanızı kabul ederek, hatanızı telafi edecek adımlar atın Hiç kimse hatasız değildir ve bu yüzden siz de şirket olarak hatalar yapabilirsiniz. Böyle bir hata ile karşılaşıldığında tüketiciye iyi niyetiniz göstermek için adımlar atabilirsiniz. Bir özür mesajı ya da küçük bir hediye ile hatanızı kabullenip bunu telafi etmeye çalıştığınızda müşterilerin tepkisi de olumluya dönüşecektir.


RÖPORTAJ

Rusya’da yaşanan kriz komşu ülkeleri de etkiliyor Atalay: Rusya krizi gelecekteki büyük krizin ayak sesleri, kriz 2 yıl sürerse çok kötü etkileniriz, Rusya’da yaşanan kriz komşu ülkeleri de etkiledi Rusya ve Ukrayna’daki yaşanan kriz ile birlikte Türkiye’ye para akışının durduğunu ifade eden Bebe Çocuk Konfeksiyonu Sektörü Sanayici İş Adamları Derneği (BEKSİAD) Başkanı Halil Atalay, bu sıkıntıların gelecekte yaşanacak krizlerin ayak sesleri olduğunu söyledi. Son günlerde birçok sektörde Rusya’ya ihracatta yaşanan sıkıntılara bir yenisi daha eklendi. Bebe konfeksiyoncularının zor günler yaşandığını ifade eden BEKSİAD Başkanı Halil Atalay, Rusya’daki Ruble krizinin sektörü olumsuz etkilediğini söyledi. Rusya’daki yaşanan krizden en etkileneninse ise Bursa’daki bebe ve çocuk konfeksiyonu olduğuna dikkat çeken Atalay, “Türkiye’nin çocuk ve bebe konfeksiyonu üretiminin yüzde 80’i Bursa’da yapılıyor. Rusya

ve Ukrayna krizi bizim sektöre de yansımış durumda. Piyasalardaki bu tür tıkanıklıkların kabuk değiştirmek için faydalı olacağını düşünüyorum. Bununla birlikte tasarımlarımızı mevcut pazarlara uygun bir şekilde tasarlamaya başladık. Zaten bu sıkıntıyı en kolay atlatmanın yolu üretimi kısmadan dikkatli üretmekten geçiyor. Şu anda daha dikkatli hale geldik. Geçmişte hızlı hareket ettiğimiz alanlarda bir kontrol mekanizması oluşturarak hareket ediyoruz” diye konuştu.

“Rusya’da yaşananlar önümüzdeki krizin ayak sesleri” Sektörün durağanlık ve kriz çerçevesinde aynaya bakma ihtiyacı duyması gerektiğini ifade eden Atalay, “Daha fazla sıkıntıya girmemek için

ihracatları genellikle peşin yapmaya çalışıyoruz. 2014 yılının başında dış dünyadaki bir takım sıkıntıların bize yansıması oldu. Ama bu son 6 ayda Rusya’daki krizle birlikte yaşadığımız sıkıntılar yükselmeye başladı. Ruble krizi de sektörün ani fren yapmasını sebep oldu. Ruble ve para akışları konusunda bir şey dememiz kolay değil, bu meselede uzman olan insanlar bile bir şey diyemez. Rublenin dolar karşısında değer kaybetmesi Rusya’nın bile kendi içinde ayrı bir karışıklık oluşturdu. Doğal olarak bu da hem alıcılara, hem satıcılara yansıdı. Şu anda en büyük sıkıntı para akışının Türkiye’ye gelmemesi. Rusya’dan Türkiye’ye para ancak yüzde 10 gibi bir fark verilebilirse geliyor. Bunu düzeltmek için bizim yapacağımız bir şey yok. Bunu sadece devletler halledebilir. Önümüzdeki zamanlarda bir kriz olacaksa şu anda biz onun ayak seslerini duyuyoruz” dedi.

“Kriz 2 yıl sürerse çok kötü etkileniriz” Türkiye’de bebe ve çocuk konfeksiyonu üretiminin yüzde 80’inin Bursa’da Vişne Caddesi ve etrafındaki fabrikalarda üretildiğini ifade eden Atalay, ”Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in krizin 2 yıl sürebi-

leceği yönündeki açıklamaları bizleri korkutuyor. Ama bir devlet başkanını da böyle bir açıklama yaptıysa buna ayak uydurmak gerekir. Eğer kriz 2 yıl sürerse sektör çok büyük zarar görür. İhracatımız yarı yarıya düşer. Bunun iç piyasaya da etkisi büyük olur. Zaten şuan diğer sektörler dillendirmese de gizli bir kriz var. İyimser olmaya çalışıyoruz’’ dedi.

”Rusya’da yaşanan kriz komşu ülkeleri de etkiledi” Yaşanan sıkıntıların daha büyük boyutlara ulaşabileceğinden korktuklarını belirten Atalay, ”Şu anda bir ara dönemimiz var. Kış Koleksiyonlarımızı bitirdik. Yaz koleksiyonlarımıza başladık. Kaygımız yaz koleksiyonu ve 2015 yılı içindir. İslam dünyasında bizim için büyük bir pazar, ama oralardaki karışıklık ve sıkıntılarda üst üste geldiği için katmerli bir sıkıntı yaşıyoruz. Biz üretmeye devam edeceğiz, tasarlamaya devam edeceğiz. 3 kıtaya ürün satıyoruz. Birlik ve beraberlik içerisinde yeni pazarlar ve oluşumlar içerisine gireceğiz. Yaptığımız satışların yüzde 80’ini Laleli kanalıyla yapıyoruz. Nakit akışı sağlıklı bir hale gelmezse sıkıntılar kapıda. Rusya’daki bu sıkıntı çevresindeki ülkeleri de etkileyecektir” diye konuştu.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

187


MAKALE

Devler arasında olabilmek için tasarım şart!

Dünya çapında başarı adına gerek Anne, Bebek ve Çocuk Gereçleri sektörü, gerekse tüm sektörler adına tasarımın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serecek veriler, ticari kulvarlarda kulisleri doldururken, konunun elzem olduğunu anlatan en açık ifadeleri bu satırlarda bulabilirsiniz.

188 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Türkiye’nin 10 büyük ekonomi arasına girme hedefine ulaşmak için ‘tasarım’ gücünü hızla artırması gerekiyor. Tasarım, şirketler bazında da çok önemli. Özellikle ürün tasarımındaki başarı rekabette bir anda öne geçirebiliyor. Neden ‘İtalyan takım elbisesi, ayakkabısı, çantası’ deriz. Cevabı; İtalyan üreticilerin ‘tasarım’ gücünde gizlidir. Türkiye’nin de 2023 yılında ihracatını 500 milyar doların üzerine çıkarma, dünyanın en büyük 10 ekonomi arasına girme hedefi büyük ölçüde ‘tasarım yeteneğinin’ güçlenmesine bağlı. Çünkü tasarım tüm sektörlerde rekabet gücünün çok belirleyici bir unsurudur. Şirketler için de aynı şey geçerli. Küçük ve Orta Boy İşletmelerin de (KOBİ) tasırımı öğrenmesi, üretim süreçlerine ve ürünlerine uygulaması hayati önem kazanmış durumda. En büyük sıkıntımız da ‘tescil’ ihmalkârlığımız. Birçok KOBİ’nin ‘endüstriyel tasarım’ kavramına ve ‘tescil’ işlemlerine uzak durduğunu görüyoruz.

Endüstriyel tasarım nedir?

554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname endüstriyel tasarımı, “Bir ürünün tümü, veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütünü ifade eder” diye tanımlıyor. Buradan hareketle sanayide üretilen, tüm ürünlerin; işlevsellik, beğeni ve ihtiyaca yönelik geliştirilmesi ve üretime uygun yeni bir ürün ortaya çıkarılması endüstriyel tasarımdır. Bu işte büyük emek ve yatırım var. Kullanıcı (müşteri) odaklı ilerleyen tasarım çalışmalarıyla; çok satan ürüne ulaşmak şirketlerin cirolarını, kârlarını ve itibarını artırıyor. Tasarımın önemli olmadığı hiçbir sektör yok. Ya da her sektörde tasarımda iyi olan firmalar hep bir adım önde kalıyor.


Müşterinin tarım konusundaki hassasiyeti

Satın alma eylemini tetikleyenin ne olduğuna dair araştırmalar da tüketicinin ürün tercihinde marka, kalite, fiyat gibi unsurların yanı sıra ürünlerin dış görünümünün de çok önemli olduğunu gösteriyor. İşin ilginç tarafı ‘iyi marka’ ve ‘kaliteli ürün’ tanımlamasını hak edenden ‘kötü tasarım’ beklenmiyor. Tüketiciye aynı kaliteyi sunan iki ürün arasında tercihi etkileyen de ‘tasarım’ oluyor.

Tescil de en önemliler arasında

Türkiye’de ‘endüstriyel tasarım’ konusu son 20 yılda büyük önhem kazandı. Ancak halen, tescilin önemini bilmeyen ya da tescilden çekinen çok sayıda işletme var. Tasarımda tescil süreci; özet olarak şekli inceleme, endüstriyel tasarım siciline kayıt ve yayın, itirazlar ve belgelendirme olarak dört ana işlem sürecinden oluşuyor. Sonuç olarak, 6 aylık yasal itiraz süresi içinde tasarım süreciyle ilgili itirazda bulunulmaması ya

da itirazların reddedilmesi tasarım tescil belgesinin alınmasını sağlıyor. 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, bir tasarım tescil başvurusu, başvuru aşamasında ‘yenilik’ ve ‘ayırt edici nitelik’ kriterlerine göre incelemeye tabi tutuluyor.

Hızlı Prototipleme Merkezi açıldı

İMMİB Erkan Avcı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ile İKMİB, TET ve İDDMİB, İstanbulKalkınma Ajansı (İSTKA) desteğinde, ‘Hızlı Prototipleme Merkezi’ Projesi tamamlandı. Proje kapsamında yapılan workshop çalışmalarında sanayici, tasarımcı ve tasarımcı adayları buluştu. Seyahat için şarjlı tıraş makinası, kolay taşınabilen akıllı mini ütü, pişirme, hazırlama ve ikram alanı olarak üç bölümden oluşan kahve setine kadar birbirinden ilginç tasarımların prototipleri üretildi. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

189


MAKALE

Renkleri keşfeden, çocukların kalbini fethediyor!

Bilim adamları renklerin ruh hali üzerindeki etkisini zaten kanıtlamışlardı. Bu bilgiler günlük hayatta birçoğumuzun da işine yaradı. Ancak biz bu yazımızda, bu konuya biraz da sektörel açıdan yaklaşmak istedik. Çocukların en çok hoşuna giden renkler nelerdir? Hangi renkler çocukları daha çok mutlu eder? Çocuklar daha çok hangi renkleri üzerindeki kıyafetlerde ya da etrafındaki eşyalarda görmek ister? Tüm bu soruların yanıtlarını netleştirmemize olanak sağlayacak tüm bilgileri sizler için derledik.

İsterseniz öncelikle genel olarak renklerin anlamları ve etkilerinden bahsedelim: KIRMIZI: İştah açıcı özelliği vardır. Gıda firmalarının birçoğunun logo ve tabelalarında ağırlıklı olarak kırmızıyı tercih etmelerinin sebebi budur. Kırmızı aynı zamanda kan basıncını ve adrenalini artırır. Psikolojik olarak uyanık ve tetikte olmayı teşvik eder. Parlak tonları ve fazla

190 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

kullanımı aşırı uyarıcılığı dolayısıyla gerginliğe sebep olabilir. TURUNCU: Psikolojik olarak neşeyi teşvik eder. SARI: Geçicilik ve dikkat çekiciliğin sembolüdür. Taksilerin sarı olmasının sebebi budur. Psikolojik olarak olumluluk ve canlılık özel-

likleri vardır. Uçuk tonları karanlık odalara ışık verir, neşeli bir renktir. PEMBE: Rahat hissettirme etkisi vardır. Kasları gevşetir, duyguları geliştirir. Doğuya bakan odalarda, bebeğin daha erken uyanmasına neden olabilir. YEŞİL: Güven verir, yaratıcılığı

körükler. Uyumlu ve dengeleyici özelliği vardır. Yatak odası için rahatlatıcıdır. Özellikle uçuk yeşil gözleri dinlendirir, sakinleştirir. Bebeğin gündüz uykusuna dalmasını kolaylaştırabilir. MAVİ: Sakinlik simgesidir. Kan basıncını düşürür. Batıda intiharı azaltmak için köprü ayakları maviye boyanır. Okulların maviye boyanmasının sebebi de mavinin bu sakinleştirici ve barışçıl etkisidir. Özellikle soft mavi fazla heyecanlı bebeklerin odaları için uygundur. TURKUAZ: Canlandırıcı ve serinleticidir. Daha uçuk tonları mavi ve yeşil gibi sakinleştiricidir. MOR: İç bilinci teşvik eder. Nevrotik duyguları ortaya çıkartır. BEYAZ: Genelde temizlikle ilgilidir. Saflık sembolüdür. Çalışma odalarında kullanılmamalıdır. Çünkü beyaz, gözü yorar, öğrenme hızını düşürür. Bu anlamlar çocukların renklerle olan ilişkisinde göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle yatak odalarında renklerin pastel tonları kullanılırsa uykuya geçişin kolaylaşması sağlanabilir. Kırmızı, turuncu gibi sıcak renkler kan akışını hızlandırdıklarından uyku ortamında temel renk olarak kullanılmamalıdır. Bunlar yerine mavi, yeşil, pembe gibi rahatlatıcı renkler tercih edilmelidir. Ancak bu renklerin de


parlak tonları gözleri yorabileceğinden pastel ve açık tonları daha uygundur. Burada unutulmaması gereken, çocuğun zeka gelişimi için farklı uyaranlara da gereksinim duyduğudur. Odadaki aksesuarlar farklı renklerden seçilebilir ve bu şekilde çeşitlilik yaratılabilir. Yatak odası dışında, çalışma odası gibi konsantrasyon gerektiren işlerin yapıldığı odalarda sarının yumuşak tonları kullanılabilir. Çocuk odasında renklerin yanında dikkat edilmesi gereken bir başka etken de ışıktır. Oda yeterince aydınlık olmalı fakat özellikle yapay ışıklandırma çok fazla olmamalıdır. Çünkü fazla güçlü ışık çocuğun gözlerini yorabilir ve dikkatini azaltabilir. Çocuğun kıyafet seçiminde de renkler önemlidir. Gündüz giydirilen canlı renklerdeki kıyafetler çocuğun daha enerjik, daha neşeli olmasını sağlayabilir. Fakat yapı olarak daha sinirli olan çocuklarda kırmızı, sarı gibi sıcak renklerin canlı tonları gerginliklerinin artmasına sebep olabilir. Akşam saatlerindeyse kıyafetle-

rin mavi, yeşil, pembe gibi renklerde olması sakinleşmesine yardımcı olup uykuya geçişini kolaylaştırabilir. Unutulmamalıdır ki, renklerin bize etkisi en çok bizim onlara verdiğimiz anlamla ilgilidir. Renklerin anlamları kültüre ve kişiye göre değişebilmektedir. Örneğin siyah bizde ve batıda matem rengidir, oysa Japonya’da mutluluğu temsil eder. Ya da birileri bu rengin iç karartıcı olduğunu düşü-

nürken, Einstein konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan odaları tercih ederdi. Her rengin herkesi aynı şekilde etkilemesi mümkün değildir. Ne zaman pembe giyse başına kötü bir şey gelmiş olan biri için bu renk, rahatlatıcı olmaktan çok uzaktır. Ya da hasta babası için günlerce hastanede kalmış biri için yeşil renk, hiç de sakinleştirici olmayabilir. Mor rengin nevrotik duyguları ortaya çıkardığınızı söylediğinizde şaşıranlar çıkabilir çünkü bazıları moru uğurlu rengi seçmiş olabilir. Son olarak; Renkler çocuklarımızın hayatlarında bütün dış etkenler gibi önemli ve etkilidir. Onlar renklere ilk başlarda tarafsız yaklaşırlar ve zaman geçtikçe anlam yüklerler. Önemli olan onların renkleri öğrenmeleri ve doğru anlamlandırmalarıdır. O zaman renkler çocuklar üzerinde hep olumlu etkiler gösterecek. Yapılan çalışmalarda araştırmacılar renklerin sinir sisteminin emosyonel uyarılmadan sorumlu bölümlerini direkt olarak etkilediğini söylüyor.

Gözlerimiz bir renge odaklandığında beynimizden, bizi fiziksel ve duygusal seviyede etkileyen çeşitli kimyasallar salınıyor. Renkler ve Psikoloji üzerine çalışmalarda bulunan Uzman Psikolog Ayben Ertem’in görüşlerini de yazımıza taşıyalım dedik. Ertem; “Yaşam alanlarımızda hangi renkleri, hangi kombinasyonlarla ve ne yoğunlukta kullandığımız; renklerin beynimizde gerçekleştirdiği tetiklemelere paralel olarak yaşam kalitemizi etkiliyor” diyor.

Çocukların mutluluğu için Sarının çocuk odalarında çok yoğun olarak kullanılmaması gerektiğine dikkat çeken Ertem; “Yapılan çalışmalarda yeni doğan bebeklerin odalarında sarı yoğun olarak kullanıldığında o bebeklerin daha fazla ağladığı görülmüş. Kırmızı, mavi ve sarının birbirleriyle uyumlu kullanımı bir erkek çocuğu odası için ideal olacaktır. Öte yandan yeşiller, eflatunlar ve yine açık mavi ve açık sarının yeşil ile uyumlu kullanımı

kız çocukları için çok feminen, sakin ama bir o kadar da canlı olacaktır. Ayrıca hiperaktivite bozukluğu olan çocukların bulunduğu ortamlarda yoğun kırmızı kullanılmaması gerekir; çünkü tetikleyici özelliğe sahiptir” diyor.

Pembe renk ile kolayca uykuya dalan çocuklar Yatak odalarında mor kullanımı uykuya rahat geçiş sağlıyor, pembe sakinleştiriyor. Uzman Psikolog Ayben Ertem pembeyle ilgili diğer sırları, “Mesela pembenin rahatlatıcı ve sakinleştirici bir etkisi var. Amerika’da bazı hapishanelerde ya da psikiyatrik hastanelerde renk terapisi uygulanıyor; şiddet uygulayan suçluları ya da hastaları sakinleştirmek için bazı hücreler ya da odalar pembeye boyanıyor. Pembe enerjiyi boşaltan ve sakinlik veren bir renktir. Mor ve tonları ise sakinlik ve dinginlik verir. Yatak odalarında belirli bir ölçüde kullanımı rahat uykuya geçmemizi sağlar” şeklinde tamamlıyor. Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

191


SAĞLIK

Karakışla gelen hastalıklara kapınızı kapatın Soğuk havalara karşı tedbir almamak kalpten cilde, gözlerden iç organlara kadar genel sağlığımızı olumsuz etkiliyor

gibi besinlerdir. A vitamini de güçlü bir antioksidandır. Yumurta, süt, balık, ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze-meyvelerde bulunur. Haftada 2-3 kez kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagiller tüketilmelidir. Öğünlerde yoğurt, ayran veya kefire mutlaka yer verilmelidir. Gün içinde bol su tüketmeye özen gösterilmelidir.

Soğuk algınlığına yakalandıysanız…

Kış soğuklarının kendisini bütün şiddeti ile göstermeye başladığı bu dönemde hastalıklarda da artış yaşanıyor. Soğuk havalara karşı tedbir almamak kalpten cilde, gözlerden iç organlara kadar genel sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, kış soğuklarında sağlıklı kalmanın yolları hakkında bilgi verdi.

192 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Kışın sofranızı C, A ve E vitamini açısından zengin besinlerle donatın Kış aylarında sık görülen grip, nezle ve bronşit gibi kış hastalıklarından korunmak için bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir. Güçlü metabolizmanın temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yatar. Beslenmede C vitaminine

özel yer verilmelidir. Bu vitamin; yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinlerde bol miktarda bulunur. Bir diğer önemli antioksidan olan E vitamininin en zengin kaynakları; fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve tahin

Soğuk algınlığı durumunda dinlenmek ve sağlıklı beslenmek çok önemlidir. Çay ve kahve yerine kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi bitki çayları tüketilmelidir. Bunların vücuda etkilerini tam olarak gösterebilmesi için, tüketilecek bitkilerin mutlaka doğal kurutulmuş olmasına ve çay haline getirirken de demlenme sürelerine özen gösterilmelidir. C vitamini başta olmak üzere her öğünde düzenli olarak sebze ve meyve tüketilmelidir. Çorba gibi sıvı ağırlıklı besinler tercih edilerek, vücuttan toksik maddelerin uzaklaştırılması için bol su tüketimine özen gösterilmelidir. Şikayetler uzun sürdüğü takdirde mutlaka doktora başvurulmalıdır.


sızlıklardan biri de kırmızı göz hastalığıdır. Soğuk hava ve rüzgâr kişinin yüzüne çarptığında gözde batma, yanma ve kaşıntı olabilir. Sabah uyanıldığında gözde çapaklanma sorunu yaşanıyorsa gözde kuruluk olabilir. Bu, tedavisi olan ancak ciddi bir hastalıktır. Bu nedenle; rüzgarlı havada dışarı çıkarken gözlerin etrafını saran gözlükler takmak uygun olacaktır. Belirli aralıklarla bilinçli olarak göz kırpmak önemlidir. Klima ve saç kurutma makinesi gibi cihazların gözlere direkt hava üflemesinden kaçınılmalıdır.

Soğuk ve rüzgarlı hava cildinizi kurutmasın Kuruluk, kızarıklık, pullanma ve kaşıntı kış aylarında sık görülen cilt şikayetlerinin başında yer almaktadır. Çevresel koşullara bağlı gelişen bu şikayetleri, alınacak bazı basit önlemlerle engellemek mümkündür. Cilt doğru şekilde nemlendirilmeli, kış aylarında da güneş koruyucu kullanılmalı, bol sıvı alınmalı ve taze meyve-sebze tüketilmelidir.

Kalp krizi riski kış aylarında 3 kat artıyor

Kış aylarında artan yüz felci vakalarına dikkat!

Soğuk havanın kalp üzerinde doğrudan etkisi vardır. Bu nedenle kalp hastaları, soğuk havalarda sağlığına dikkat etmesi gereken grubun başında gelmektedir. Mümkünse yaşam şekli, mevsim şartlarına göre planlanmalıdır. Çünkü kalp krizi riski kış aylarında ciddi oranda artmaktadır. Bunun nedeni soğuk havanın uyardığı damarlardaki büzülme ve kışın hareketin azalmasıdır. Soğuk hava, kalp hastası olmayan kişilerde bile göğüs ağrısına neden olabilir. Bunun için mevsime uygun giyinilmeli, ilaç düzeni kış şartlarına göre ayarlanmalı, fiziksel aktiviteleri ihmal edilmemelidir. Soğuk havalarda göğüs ağrısı ve kalple ilgili şikâyetler görüldüğünde mutlaka bir kardiyoloji uzmanına gidilmelidir.

Soğuk havaya maruz kalma, yutaktaki yapıları etkileyip, herpes virüsünü aktifleştirebilir. Bunun sonucunda yüz felci gelişir. Yüzün bir tarafında kaş kaldırma, göz kapatma ve ağız büzme hareketlerini yapamamak ilk belirtilerdir. Genç ve orta yaşlı yetişkinlerde daha sık görülür. Yüz felcinden kısmen korunmak mümkündür. Nemli yüz ve ıslak saçla sokağa çıkılmamalıdır. Açık alanda soğuk havaya uzun süre maruz kalınmamalı, soğuk havada açık pencereli bir arabada seyahat edilmemelidir. Kışın kaşkol kullanmayı alışkanlık edinmek önemlidir.

Soğuk havalar göz hastalıklarına zemin hazırlıyor Kış aylarında en sık yaşanan rahatBaby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

193


AKTÜEL

İş dünyasını yansıtan en iyi filmler! Bu sayımızda, aktüel sayfalarımızdan birini de senaryosunu iş dünyası ve para kazanma gibi konular üzerine yoğunlaştırmış birbirinden güzel 3 DVD’yi sizlerle paylaşmak istedik. Sizin için bu sayfada bir araya getirdiğimiz ve başyapıtlar arasına girmeyi başarmış bu filmlerin, iş yoğunluğundan sizi bir anlığına olsa da uzaklaştırıp, stres atmanız temennisiyle, şimdiden iyi seyirler… da birşeyler yapması gerekmektedir. Büyük usta Martin Scorsese’nin başyapıtlarından biri olan Goodfellas, 1991 yılında 6 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Joe Pesci’ye ödül kazandırmıştı.

Tranding Places (Ticaret Yolları) İronik ve sosyal içerikli bir film olan Ticaret Yooları, iş dünyasına ve insani değerlere de değinen bir film. Bu filmde Dan Aykroyd ve Eddie Murphy’nin muhteşem performansı göz doldururken, filmin 1980’li yılar için bazı sosyal tabulara değindiğini de görüyoruz. Filmde Murphy, sokakta yaşayan, hapisten yeni çıkmış bir insanken, 1980’de ortaya çıkan Amerikan rüyasının yanlış anlaşılması ile kendini lüks bir hayatın içinde buluyor. Birbirinin tam zıttı iki karakteri canlandıran Murphy ve Dan Aykroyd, hayatlarını altüst eden Ralp Bellamy ile Don Ameche’den intikam almak için birleşir. Murpy’ye Altın Küre Adaylığı getiren komedi filmi müzikleriyle de Oscar’a aday olmuştu.

194 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

Goodfellas (Sıkı Dostlar) Bir zamanlar bilge bir adam, “İş yaşamında gidip birinin kafasına balyozla vurmanıza gerek yok ama agresif olmak zorundasınız.” demiş. Bazen yapılan bir işin ardından perde arkası anlaşmaların, gizli el sıkışmaların, arkadan vurmaların, anlaşma sonrası şok edici sürprizlerin görüldüğü de olmuştur. Goodfellas’ı bu nedenle seçtik çünkü bir grubun dinamiği üzerinde yoğunlaşmış: bireylerin rollerinin ve başarılarının nasıl değiştiğini gösteren açgözlülük, aşk, onur, güven ve aldatmanın motiflediği başarılı bir film. Filmde Henry Hill adında bir gangster, Jimmy Conway ve Tommy De Vito adlı iki arkadaşıyla birlikte bir soyguna kalkışır. Gözleri daha yukarda olan iki arkadaşı soyguna katılan diğerlerini öldürür ve mafya içinde yükselmeye başlarlar. Bu durum Henry’i olumsuz etkilemiştir ve bu konu-

Film 3: Kazan Dairesi (Boiler Room) Bu film, New Yorklu kurnaz borsa işlemcilerinin, saf müşterilerini nasıl kandırdıklarını anlatıyor ve finans dünyasının karanlık gerçeklerini gözler önüne seriyor. Seth Davis (Giovanni Ribisi), kendine ait ufak bir kumarhaneyi işleterek hayatını sürdürmektedir. Kendini idare eden Seth, bir takım adamların sahibi olduğu kural tanımayan bir borsa şirketinde çalışmak için teklif alır. Seth, yaptığı yeni iş ile çok hızlı bir şekilde çok fazla para kazanır. Fakat yakaladığı bu başarının ardından bilmediği başka gerçeklerle yüzleşecektir. Özellikle borsa ve pazarlamadan anlayanların ayrıca ilgisini çekebilecek bu film, birçok ünlü oyuncudan oluşan bir kadroya sahip. Giovanni Ribisi, Ben Affleck ve Vin Diesel gibi oyuncuların yer aldığı filmde, Wall Street’in kirli oyunları anlatılıyor.


AKTÜEL

Raflardaki yardımcılarınız olmaya aday 3 kitap! İş Hayatının Sırları Uzmanlar anlatıyor; ZOR İNSANLARLA ÇALIŞMA SIRLARI… Sizler için önereceğimiz ilk kitap, NTV Yayınlarının yeni çıkanlar listesinden, taptaze bir eser. Bu kitap ile başarılı bir iş hayatı ve mükemmel iş iletişimi becerileri kazanmak için artık bir yardımcınız daha olacak. NTV Yayınları’nın yeni serisi İş Hayatının Sırları size bu konuda destek verecek. İşyerinde çalışmakta zorlandığımız

kişiler olabilir. İnsan sorunu başkasında aramaya o kadar alışkındır ki kendi davranışlarına, çalışma ortamına, motivasyon unsurlarına bakmak aklına bile gelmez. ‘’Zor İnsanlarla Çalışma Sırları’’ isimli kitapta, bu çatışmanın altında yatan sorunun nereden kaynaklandığını bulup çözüm üretebileceksiniz. Kitaptan bazı satır başları; *Uzmanlar ve üst düzey profesyonellerden zor insanlarla çalışma sırları

*Zor insanlarla daha kolay nasıl çalışacağınızı anlatan bu hızlı ve kolay rehberle hemen sonuç alın. *Doğru faaliyetleri ve sonuçları ödüllendirin *Üçüncü kişilerden geribildirim alın *Beden dilinin önemini keşfedin *Uyumsuzluğun nedenini bulun *İletişimin çift yönlü olduğundan emin olun

Teknolojide Boğulan Liderlere Oksijen Sizler için seçmiş olduğumuz ikinci kitap ‘’Teknolojide Boğulan Liderlere Oksijen’’ adıyla, teknolojiyle küreselleşen dünyanın sektörel liderlerine yardımcı olmak için raflarda okuyucusunu bekliyor. Bilişim dünyası büyük bir değişim yaşıyor. Bulut bilişim, mobil cihazlar, büyük veri analizi ve sosyal ağlarla beraber çevremizdekilerle iletişimden, iş yapış biçimlerimize kadar önceliklerimiz de değişiyor. Günümüz Türkiye’sinde bilişim alanındaki liderler, dünyadaki değişimi yakından takip etmek ve değişime adaptasyonu Türkiye şartlarına

ve kültürüne uyarlamak zorunda kalıyor. Kitap, liderlerin bilişimin dünya çapındaki kuralları ile Türkiye’nin gerçekleri arasında köprü oluşturması ve organizasyonlarında yol gösterici olması düşüncesini temel alarak hazırlanmış bir başucu eseri olmaya aday özellikler gösteriyor. Rehber niteliğindeki bu kitapla; -Organizasyonunuzu kısa zamanda doğru ve yeterli biçimde değerlendirebilecek, odaklanmanız gereken konulara hızlıca erişebileceksiniz. -Elemanlarınızla ve üst yönetimle gerçekçi ve işlevsel bir fikir köprüsü kurabi-

lecek ve her iki grubun nabzını aynı anda tutabileceksiniz. -Gerek Türkiye’de gerek uluslararası arenada yıllar içinde pek çok farklı projeden damıtılarak edinilmiş tecrübeleri, anında, ihtiyacınız olan alanda ve gerektiği kadar kullanabileceksiniz. -Başka ülkelerin kültür ve yapısına hitap eden yöntemler yerine Türkiye’nin şartlarına ve kültürüne uygun tavsiyeler sayesinde öne çıkacaksınız. Bu kitap, organizasyonunuz içinde parlak noktaları görebilen, başarılı bir bilişim lideri olmanız için size yol gösterecek.

Kıvılcım Anı: Küçük Şeyler Nasıl Büyük Farklar Yaratır? ‘’Küçük şeyler nasıl büyük farklar yaratır” isimli bu kitap dünyaya farklı bir gözle bakmanızı sağlayan sıra dışı bir kitap ve pek anlayamadığımız sosyal salgın olgusu üzerine sayfalarını merakla çevireceğiniz, temposunu hiç yitirmeyen bir eser. Kıvılcım Ânı, manipülasyon ilmine kazandırdığı yeni teorilerle, iş dünyası profesyonellerinin okuması gereken gerçekten üstün bir çalışma olmayı vaad ediyor.

Kitabın yazarı olan Gladwell’in teorileri doğru uygulandığı takdirde, işletmelerin daha etkin yönetilmesi, ürünlerin satışlarında patlama gerçekleştirilmesi ve en önemlisi de insan davranışlarında değişiklikler yaratılması gibi amaçlara hizmet edebilir. Kıvılcım Ânı, bir fikir, bir trend veya bir sosyal davranışın belli bir eşiği aşıp kıvılcımlandığı ve çılgın bir yangın gibi etrafa yayıldığı o sihirli anı temsil etmeyi hedefliyor. Nasıl tek

bir hasta, bir nezle salgınının başlaması için yeterliyse, küçük ama isabetli bir değişim de bir moda akımının patlaması, yeni bir ürünün kitlesel rağbet görmesi ve suç oranlarında düşme kaydedilmesi için yeterli olabilir. Malcolm Gladwell’in kıvılcım ânı fenomenini parlak bir dil ve anlatımla ele aldığı bu çarpıcı kitap, dünyada birçok insanın ürün pazarlaması ve fikir aktarımına dair düşüncelerini değiştirmiştir ve halen de değiştirmektedir.

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

195


AKTÜEL

Daha enerjik bir gün için bu çaylara dikkat! Sizler için DVD ve kitap tavsiyelerinde bulunduktan sonra, gerek izleme gerekse okuma aktivitelerini gerçekleştirirken mutlaka bir şeyler yudumlama ihtiyacı hissedersiniz diye düşündük. Bunun için de sizleri yoğun iş temponuzun arasında biraz olsun rahatlatacak ve yorgunluğunuzu atmanıza yardım edecek bitki çayları önermek istedik. Aslında önerecek olduğumuz bitkiler ve çaylarına zaten hepimiz aşinayız ancak, gelin onları bira daha yakından tanıyalım… Yorgunluk, mevsimsel olarak ya da yoğun iş temposu, stres, yetersiz beslenme veya uykusuzluk nedeniyle hepimizi zaman zaman etkileyebilir.

Kronik yorgunluk için bir doktora giderek altında yatan neden ve doğru tedavi yöntemleri hakkında bilgi

alabilirsiniz. Dönemsel yorgunluk içinse, enerji verdiği bilinen bazı bitki çaylarından faydalanabilirsiniz. Yeşil Çay: Siyah çayla aynı bitkinin, camellia sinensis’in yapraklarından üretilen yeşil çayda kafeinli çaylar arasındadır. 240ml yeşil çay 24-40 mg kafein içermektedir. Yeşil çayın üretimi sırasında yapraklar daha az işlendiği için siyah çaya göre daha sağlıklı bir alternatifidir. Kafein tüketmenin sakıncalı olduğu gebelik ve emzirme dönemlerinde yeşil çay içilmesi önerilmez. Ayrıca düzenli ilaç kullanıyorsanız yeşil çaya başlamadan önce olası etkileşimler hakkında doktorunuzdan bilgi almalısınız. Biberiye: Akdeniz’e özgü bir bitki olan biberiye (Rosemarinus officinalis) yine Akdeniz mutfağında oldukça sık kullanılmaktadır. Sağlık alanındaki geleneksel kullanım şekilleri ise; sinirleri sakinleştirmek, kan dolaşımını arttırmak ve hafif depresyon tedavisidir. Biberiye çayı, uykusuzluk ve yorgunluğa neden olabilen sindirim sistemi sorunlarını rahatlatmak için kullanılabilir. Bitkiden elde edilen yağ, harici olarak kas ağrılarını ve gerginliği almak için masaj yağı olarak kullanılır. Saf biberiye yağının ağız yoluyla alınması emziren veya hamile kadınlara önerilmemektedir. Ayrıca şeker hastalığı, kan pıhtılaşması, hipertansiyon ilacı alanların ve ülseri bulunanların biberiye çayı tüketmesi tavsiye edilmemektedir. Ginseng: Doğu Sibirya’ya özgü bir çalı olan Sibirya ginsengi (Eleutherococcus senticosus) strese bağlı yorgunluk için önerilen bitkiler arasında yer alıyor. Ayrıca bir diğer ginseng türü olan “panax ginseng”in

196 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

ise enerjiyi yükselterek ruhsal ve fiziksel güç sağladığı söyleniyor. Ancak ginseng bitkisi kanamayı arttırdığı için düzenli olarak aspirin kullananlara veya kan inceltici ilaç alanlara önerilmiyor. Yerba Mate: Güney Amerika kıtasında, bir kaç ülkede geleneksel olarak içilen yerba mate çayı kafein benzeri uyarıcı bir madde içermektedir. Ülkemizde zayıflamaya yardımcı bitkisel ürünler içerisinde sıkça kullanılan yerba mate aynı zamanda amino asitler, vitaminler ve mineraller bakımından oldukça zengindir. Metabolizmayı hızlandıran yerba mate gün içinde ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi sağlayabilir ancak uyku kaçırabileceği ve çarpıntı yapabileceği için kontrollü tüketilmelidir.



GEZİ

Şanıyla, heybetiyle Moskova ve Petersburg!

Bizler bu sayımızda, Moskova ve Petersburg şehirlerini sizlere detaylıca anlatmak, bu satırlar arasında dahi olsa bir kültür turizmine vesile olmak istedik. Bizler örnek bir geziyi

size sunacağız ancak tabii sizler güzargahı kendinize uygun şekilde ayarlayıp, Moskova’da keyifli bir geziyi hayata geçirebilirsiniz.

Geziyi planlarken de 4 gün Moskova 5 gün Petersburg olacak şekilde günleri bölmüştük. Moskova’dan Petersburg’a geçişi uçakla yaparsanız, yaklaşık 1 saat sürüyor. Ancak bunun yerine tren de tercih edilebilir fakat trenin daha uzun sürmesi ve neredeyse uçak ile aynı fiyat olması sebebi işle biz uçağı tercih etmenizi öneriyoruz.

Moskova turu başlasın! Gezimizin ilk günü ana meydanları dolaşarak şehrin keşfine başlayabiliriz. Ayrıca o gün Bolşoy (Bolshoi) Tiyatrosu’nda bir opera biletimiz vardır. Biletimizi o çok süslü Bolşoy ana sahneden alamamış olsak da çok keyifli bir opera izledik. Bu arada bileti 2 ay öncesinden internet

198 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

sitesinden satın almıştık. Tabi gittiğiniz gün kapı önünde bilet satmaya çalışan karaborsa biletçilerden de alabilirsiniz. Ama fiyat konusunda yorum yapamayacağım. Elimizdeki rehber kitap Moskova’yı bölgelere ayırmıştı biz de günlere göre bölgeleri ayırdık ve Moskova’yı çoğunlukla yürüyerek adım adım gezdik. *Kremlin bölgesi *Kızıl meydan ve kitay gorod *Arbatskaya bölgesi *Tverskaya bölgesi *Tretyakovskaya *Merkezin dışı Hostelden aldığımız haritaya gitmek istediğimiz her yeri (Saray, müze, yazar evleri, meydanlar, parklar…) işaretledik. Mesafeler harita üzerindeki mesafeden çok daha uzak


bu arada. Fakat yürüyerek şehri keşfettiğinizde bambaşka yeni yerler görme şansı yakalıyorsunuz Moskova’da. O sebeple tavsiyem hava durumu müsaitse şehri yürüyerek gezmek. İkinci gün kremlin bölgesini gezdik. Saray kompleksine giriş biletimizi erkenden aldık. Aklınızda bulunsun devlet silahhanesi bölümü için ayrı bilet almak gerekiyor. Kremlin bölgesine; *Kremlin saray kompleksi *Devlet silahhanesi *Kremlin kuleleri *Alexander bahçeleri *Katedral bulunmaktadır. Çoğu kullanılmakta olan resmi bina olduğu için içerisine giriş izni bulunmamaktadır. Bir de belirlenen yaya yollarının dışına çıktığınızda

Rus askerleri hemen düdük çalarak uyarıyorlar. Bunu da başıma gelen bir olay neticesinde öğrenmiş bulundum J Siz siz olun yaya yolları dışına çıkmayın. Suratsız Rus askerlerini kızdırabilirsiniz ;) Kremlin saray bölgesinden sonra çok yakınındaki Kızıl meydan ve Kitay gorod bölgesini gezdik. Bu bölgede görülecek yerler ise şu şekilde; * Nikitniki teslis kilisesi * Romanov boyarları sarayı * Aziz vasili katedrali * Kazan katedrali * Kızıl meydan Öğleden sonra ise Tretyakovskaya bölgesindeki Tretyakov galerisini gezdik. Tretyakov ailesinin evinde sergilenen eserler gerçekten görülmeye değer. Küçük bir sergi zannet-

Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2015

199


GEZİ sergisini (Monet, Van Gogh, Signac, Cezanne, Matis, Picasso, Kandinsky’nin orijinal eserlerini Puşkin güzel sanatlar ’da mutlaka görmelisiniz.) *Melnikov evi *Gorki evi *Çehov evi’ni gezdik. Bu ünlü isimlerin yaşadıkları evlerin çoğu müze haline getirilmiş. İçlerinden sadece Çehov’un evini gezebildik. Diğerleri ya kapalıydı, ya da henüz müze haline getirilmemişti.

Önemli notlar: Moskova havaalanına gece inerseniz ve exchange ofisler kapalıysa panik olmayın JAşağıda fotosu olan makinalar ile para dönüşüm işleminizi gerçekleştirebilirsiniz. Hatta “havaalanında kazıklanırım dur az çevireyim şehir merkezinde hallederim” diye düşünmeyin çünkü şehir merkezinde çeşitli miktarlarda komisyon alınmakta. Şehir merkezinde para değişimi yaptırırken mutlaka

meyin bir günün öğleden sonrasını alacak büyüklükte! Ayvazovski’nin İstanbul resimleri, Perov’un Dostoyevski portresi, Kiprenski’nin Puşkin portresi mutlaka görülmesi gereken eserlerden. Üçüncü gün sabahtan (bir önceki gün gidemediğimiz) Devlet silahhanesi için hemen Kremlin saray kompleksine koştuk ve biletimizi alıp gezdik. Öğleden sonra şehir merkezi dışında kalan fakat metro ile kolayca ulaşılabilen Novodevici mezarlığına, Tolstoy’un evine ve Moskova’nın en büyük parkı olan Gorki parkına gittik. Novodevici; Nazım, Çehov, Gogol

200 Baby & Kid Store Ocak / Şubat 2014

gibi isimlerin defnedildiği mezarlık. Nazımın mezarı (8. Bölüm 1. sıra) aynı kendine yakışır biçimde sade ve güzel. Gözlerimiz dolarak mezarlığı dolaştık. Tolstoy’un evi müze haline getirilmiş fakat gittiğimizde kapanmıştı. Dışarıdan bakmakla yetindikL Sonrasında Gorki parkına giderek çimlere yayıldık. Bu park Moskova’nın en büyük parkı ve çoluk çocuk Moskovalılar akşamüstü keyfini az ısıtan güneş altında bu parkta geçiriyorlardı. Dördüncü günümüzde; Arbatskaya ve Tverskaya bölgesindeki; *Puşkin güzel sanatlar binasını ve

komisyon alınıp alınmadığını sorun! Moskova havaalanından merkeze ulaşım otobüs+metro şeklinde yapılabilmektedir. Rusya’da taksiler pahalı olduğu için halkın kullandığı ulaşım araçlarına binmek daha mantıklı. Havaalanından hemen çıktığınızda otobüsü bulamazsanız bizim gibi şaşırıp kalmayın J Otobüs numarasını (611) bir kâğıda yazın ve güvenliğe gösterin. Size otobüsün nereden kalktığını tarif edecektir. Havaalanından çıktıktan sonra 5-6 dakika yürümeniz gerekecek durağa varmak için. Otobüsün son durağı bir metro durağı. Son durakta indikten sonra da Kiril alfabesi ile yazılmış karışık Moskova metrosu haritası ile baş başa kalıyorsunuz J Park Kulturi, Arbatskaya, Kievskaya, Mayakovskaya, Teatralnaya, Çistye Prudi, İzmaylova Park, Tretyakovskaya, Belaruskaya gibi metro istasyonları da mutlaka görülmesi gereken iç mekan tasarımlarıdır.



ANNE BEBEK ÇOCUK ÜRÜNLERİ FUARI YURT İÇİ 28.ULUSLARARASI İSTANBUL ANNE BEBEK ÇOCUK ÜRÜNLERİ FUARI 15 – 18 Ocak 2015 (CNR Expo Center- İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy) * Uluslararası Dossodossi Moda Gösteri Fuarı 08 – 13 Ocak 2015 (Antalya Fuar Merkezi) * TEXPO EURASIA Uluslararası Örgü, Nakış, Çorap, Baskı, Dar Dokuma Makineleri, Tekstil Fuarı / 05 - 08 Şubat 2015 (Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi) * Uluslararası İstanbul İplik Fuarı 05 - 08 Şubat 2015 (Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi) * IFEXPO Uluslararası İstanbul İç Giyim, Çorap Fuarı 05 - 07 Şubat 2015 (Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi) * PENTEX Penye, Tekstil ve Teknolojileri Fuarı 19 – 22 Şubat 2015 (OFM Ortadoğu Fuar Merkezi –Gaziantep) * EURASIA SHOP DESIGN Mağaza, Market Donanımları ve Teknolojileri Fuarı 25 - 28 Mart 2015 (CNR Expo Center) * AYMOD Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı 15 – 18 Nisan 2015 (CNR Expo Center) * TEXMAK 2015 Tekstil Makineleri, Aksesuaraları Fuarı 08 - 10 Nisan 2015 (İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy) * AYSAF Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı 06 – 09 Mayıs 2015 (CNR Expo Center) * Anne Bebek ve Gelecek Fuarı 01 - 3 Mayıs 2015 (Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı) * KIDEX Oyuncak, Eğlence, Anne ve Çocuk Gereçleri Fuarı 14 - 17 Mayıs 2015 (ATO Kongre ve Sergi Sarayı- Ankara) * İzmir Enternasyonal Fuarı- Genel ticaret fuarı 28 Ağustos – 06 Eylül (Uluslararası İzmir Fuar Alanı) * PREMIERE VISION ISTANBUL Kumaş Fuarı 21 – 23 Ekim 2015 (CNR Expo Center) * AYMOD 15.Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı 07 – 10 Ekim 2015 (CNR Expo Center) * BAYİM OLUR MUSUN Franchise ve markalı bayilik fuarı 15 – 18 Ekim 2015 (CNR Expo Center) * PREMIERE VISION ISTANBUL Kumaş Fuarı 21 – 23 Ekim 2015 (CNR Expo Center) * 29.Uluslararası Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı (İstanbul Çocuk Moda) 04 - 07 Hazi ran 2015 (İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy) * Gapshoes 21.Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Fuarı 10-13 Haziran 1015 (OFM Ortadoğu Fuar Merkezi – Gaziantep) * TRIKONFEX Triko, Triko İpliği, Konfeksiyon ve Teknolojileri Fuarı 10 – 13 Haziran 2015 (OFM Ortadoğu Fuar Merkezi – Gaziantep) * Texworld İstanbul Hazır Giyim Kumaşları ve Aksesuarları Fuarı 04 –0 6 Kasım 2015 (Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı) * Moda Show 2015 Ortadoğu Hazır Giyim Fuarı 05 – 08 Kasım 2015 (Tüyap Diyarba kır Fuar ve Kongre Merkezi) * İBS Anne Bebek Çocuk Fuarı / 11 – 13 Aralık 2015 (İstanbul Kongre Merkezi )

YURT DIŞI Christmas & Gift Show Yılbaşı ve hediyelik eşya fuarı 11 – 14 Ocak 2015 (Harrogate) Toys & Games Hong Kong Oyuncaklar ve Oyun Fuarı 12 – 15 Ocak 2015 (Hong Kong) Zak Garmentech 2015 Bangladeş Uluslararası Konfeksiyon ve Tekstil Makineleri ve Aksesuarları Fuarı 14 – 17 Ocak 2015 (Dhaka) Pitti Bimbo Çocuk Giyim Fuarı / 22 – 24 Ocak 2015 (Floransa) Pitti Filati İplik Fuarı / 28 – 30 Ocak (Floransa) Moda Uk Hazır giyim, Ayakkabı, Aksesuar ve Moda Fuarı / 15 – 17 Şubat 2015 (Birmingham) YARN EXPO İplik Fuarı / 18 – 20 Mart 2015 (Şangay) Techtextil + Material Vision : Tekstil ve Makineleri Fuarı / 04 -07 Mayıs 2015 (Frankfurt) Techtextil North America Tekstil Fuarı / 02 – 04 Haziran 2015 (Houston) Intertextile Shanghai Apparel Fabrics Hazir Giyim Tekstil Kumaş ve Aksesuar Fuarı / 12 – 19 Aralık 2015 (Sangay) ITMA Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Makinaları Fuarı / 12 – 19 Aralık 2015 (Milano)





www.kidboo.com.tr


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.