ıslah

Page 12

cc) Tutanaklara yanlış geçen işleten, araç maliki, sürücü ve sigorta şirketi ad ve unvanlarının düzeltilmesine (değiştirilmesine) izin verilmelidir. dd)Genel olarak tüm tazminat sorumlularında yanılma aynı dava içinde düzeltilebilmelidir. (değiştirilebilmelidir.)

III- TAZMİNAT DAVALARI VE USUL HÜKÜMLERİ

Tazminat davalarında ıslahın nasıl yapılacağı ile faiz ve zamanaşımı gibi konulara geçmeden önce Anayasa’da yer alan hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı ve ayrıca Borçlar Yasası 42. maddesindeki hakimin zararı ve kapsamını doğrudan araştırma yükümlülüğüne aykırı, yasa hükümlerini ve yasakoyucunun amacını aşan katı biçimsellikleri, sert kuralları ve gereksiz sınırlamaları irdelemek ve eleştirmek istiyoruz. Bunlar sırasıyla, eda davası açılabilecek yerde tespit davası açılamayacağı anlayışı, istemle bağlılık kuralının davacının yanlış ve eksik anlatımına ya da kullandığı sözlere bakılarak katı biçimde uygulanması ve bu yüzden hak kaybına neden olunması, kısmi davanın tespite ilişkin bölümünün zamanaşımını kesip kesmeyeceği ve sonraki davada kesin hüküm etkisinde olup olmayacağı sorunlarıdır.

1-

EDA DAVASI – TESPİT DAVASI SORUNU :

Zarar veya alacağın önceden bilinemediği durumlarda bir “tesbit davası” açılması, daha sonra bunun “eda davası”na dönüştürülmesi (harcın tamamlanması) biçimindeki kolay,yalın ve hızlı bir uygulama neden engellenmektedir? Denir ki, Usul Kanunumuzda tespit davaları düzenlenmemiş olduğundan, yargısal inançlarda tespit davası açılamayacağı görüşü yerleşmiştir. tespit davası açılmak istenen durumlarda, kısmi dava açılarak tüm hukuksal ilişkiyi kapsayan bir hüküm elde edilebileceği, bu nedenlerle tespit davalarına gerek bulunmadığı söylenmektedir. Ancak ne var ki, kısmi davada zamanaşımının kesilmesi ancak istek tutarı ile sınırlı olup, tespite ilişkin bölüm için zamanaşımı işlemeye devam edeceğinden, davacının eda davasının öncüsü olarak bir tespit davası açmasında hukuki yararı bulunduğunu savunabiliriz. Öğretide de çoğunluk görüşü bu yöndedir. Delillerin tespiti yolu ile de zararın kapsamını veya alacak tutarını öğrenmek olanağı vardır desek (m.368 vd.) burada da engellerle karşılaşacağımızdan hiç kuşkumuz olmasın. Bir defa, “tesbit davası” ile “delil tespiti istemi” birbirine karıştırılacak, bu kavram kargaşası içinde “eda davası açma olanağı varken bu yola başvurulamaz.” denecek. Oysa, trafik kazası geçiren bir kimse, dava açmadan önce araç hasarını tespit ettirebildiğine göre, beden hasarını (maluliyet derecesini) neden tespit ettiremesin ve cana değil de mala üstünlük tanıyan böyle bir anlayışa neden karşı çıkılmasın. Kaza geçirip kolu bacağı kırılan kişi bir hekim, hatta bir ortopedi uzmanı da olsa, kendi maluliyet derecesini bilemeyeceğine göre, rasgele bir miktar üzerinden tazminat davası açmak yerine, önceden bir tespit davası neden açamasın, ya da doğrudan maluliyet tespiti neden yaptıramasın? Deniyor ki “Hukukumuzda genel anlamda tespit davaları yasal olarak düzenlenmemiştir. Ancak, tespit davalarının da dinlenebileceği uygulamada ve yerleşmiş yargı kararlarında kabul edilmiş bulunmaktadır. Tespit davası, bir hukuki ilişkinin tespitine yöneliktir. Hukuki ilişkiden amaç, bir kişi ile diğer bir kişi veya eşya arasında somut bir olaydan kaynaklanan ilişkidir. Her türlü ilişki tespit davasının konusu olabilir. Ancak


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.