Mayıs 2011 Şubat 2011 Sayı:9 Sayı: 12
AJANDA YAZARLARI ATA İSMET ÖZÇELİK
ata@ajandadergi.com
- hepsidetay.blogspot.com
BANU HIDIRLAR
banu@ajandadergi.com
- birazsoylebirazboyle.blogspot.com
DUYGU PHILLIPS
duygu@ajandadergi.com - naminghouse.com
İMGE TAN
imge@ajandadergi.com
- imgeleme.com
MÜGE KARAHAN
muge@ajandadergi.com
- yemekbahane.blogspot.com
NADİR KALBİNUR
blog.milliyet.com.tr/nadirkalbinur
ÖZGE DUMLU GüNESEN
ozge@ajandadergi.com
PINAR DOĞAN
pinar_sd@hotmail.com
SEDA ASOLAR
seda@ajandadergi.com
- sedasolar.blogspot.com
DERGİ TASARIM SİNEM ERGUN
sinem@ajandadergi.com - sanatnotlari.blogspot.com
KAPAK TASARIM ve ÇİZİMLER ŞULE COŞKUN BALMUMCU
susu@ajandadergi.com -
İLETİŞİM
iletisim@ajandadergi.com
2
susuoykusu.blogspot.com
Bundan 1 sene ve bir kaç ay önce idi. Müge ile ‘e-dergi’ çıkarma konusunda bir tiyatro çıkışı fikir birliğine varmıştık. Nasıl olur, kimle olur derken bir kaç hafta içinde hevesli ve küçük bir topluluk olmuştuk bile. Kimin hangi konuları üstleneceği, derginin ismi, kapak derken Haziran 2010’da ilk sayımızda buluştuk sizlerle. Okunma sayları, geri dönüşleriniz, yorumlarınız ise bu amatör oluşumun her ay düzenli olarak yaşamasını sağladı ve bu ay 1. Yaşımızı kutluyoruz. Bizi desteklediğiniz için önce sizlere ve yazılarıyla, fikirleriyle şimdiye kadar oluşumumuza katkıda bulunmuş, yolu Ajanda’dan geçmiş tüm yazar arkadaşlarımıza yürek dolusu teşekkürler. Önümüzdeki aylar çok daha güçlü ve yeniliklerle hayatınızda olacağız, değişime tanıklık edin ve bizi daha yakından takip etmek için Facebook sayfamızı ziyaret edin. Ajanda ekibi olarak yazın enerjisini fazlasıyla hissediyoruz, kapağımız da bunu yansıtsın istedik. Umarız enerjimizi size de geçirmiş olarak son sayfaya ulaştırırız. Keyifli günler dilerim...
3
İÇİNDEKİLER
6
Etkinlikler
12
Sinedetay “Game of Thrones”
15
İnceleme Kitap “Roma’da Yedi Cinayet” ve “Kamelyalı Kadın”
19
Müze “Türvak Müzesi”
26
İstanbul’da Turist Olmak “İstanbul’un Yalıları”
30
Gönlümün İncileri “Bir Caddebostan Macerası”
34
Hobi “Etamin”
4
38
Markalaşma Sanatı
42
Çalışanın Çığlığı “İşe Alımlarda Sosyal Mecranın Önemi”
44
Bir Kaşık Bilgi “Erik”
46
Abrakadabra
48
Bunları Biliyor muydunuz “İhsan Kemal Karaburçak”
50
Raflarda
52
Vizyonda Bu Ay
54
Ayın Blogu “Ful Yaprakları” 5
ETKİNLİKLER İmge Tan http://imgeleme.com
Pera Müzesi’nde İki Sergi Pera Müzesi’nde ziyaret edebileceğiniz iki sergiden ilki 20. yüzyıl Türk resminin en özgün –ve değeri yıllar geçtikçe daha çok anlaşılansanatçılarından İhsan Cemal Karaburçak’ın eserlerinin sergileneceği sergi olup, retrospektif niteliğindedir. “... davamız müzisyen ve ressam yetiştirmek
Pera Müzesi’nde gezebileceğiniz ikinci
kadar, belki ondan da ziyade, sanatı seven,
sergi ise Temelde İnsan adlı Çağdaş Sanat
anlayan ve çoğunluğu itibariyle "bayağı"yı ilk
ve Nörobilim sergisi. Robotbilim, üç
bakışta temyiz eden bir nesil yetiştirmek
boyutlu
davasıdır. Bu da gençliğin umumi kültürü
prototipleme, mikroskopla inceleme ve
davasıdır..." diyerek sanat anlayışını açıkça
bilgisayar görüntüsü gibi yeni teknolojileri
ifade etmiş olan usta sanatçı 1970 yılında
kullanan yedi çağdaş sanatçının
aramızdan ayrılmış olsa da eserleri ve
yapıtlarının bir araya getirildiği sergide
kendine has “mor”u yanı başımızda
sanat ve bilim buluşuyor.
bizleri bekliyor. Kaçırmayın.
İlginç olabilir, ne dersiniz?
6
tarama,
photoshop,
hızlı
Amy Winehouse Geliyor! 20 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park Gelmiş geçmiş en muhteşem seslerden biri olarak kabul edilen 5 Grammy Ödülü’ne sahip İngiliz müzisyen Amy Winehouse 20 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park’ta bizlerle buluşacak. Pazartesi sendromunu yok edeceği kesin görünen bu harika konser için biletlerinizi almayı unutmayın. Biletler için Biletix’e uğradıktan sonra geriye sadece pek sağlıklı alışkanlıkları olmayan Amy’nin 20 Haziran akşamı konser bitimine kadar “kendine iyi bakması(!)” için dua etmekten başka bir şey kalmıyor. Bir de konser zamanına kadar Back to Black albümünü dinleyerek iyice havaya girebilirsiniz.
Ricky Martin Fırtınası 18 Haziran Turkcell Kuruçeşme Arena Türkiye’de! Musica Alma Sexo Dünya Turnesi’nin Avrupa ayağı İstanbul’da başlıyor! Bir kez daha bütün dünyayı kasıp kavurmaya hazırlanan Ricky Martin, Ahmet San Organizasyonu ve FunOrg yapımıyla 18 Haziran’da Turkcell Kuruçeşme Arena ve 20 Haziran’da ise Bursa Festivali kapsamında bizlerle olacak. 1991 yılından beri solo kariyerine devam eden Porto Riko'lu pop şarkıcısının albümleri dünya çapında 70 milyon satmış. ABD ve Latin billboardlarında 21 kere top on listelerinde yer alabilmiş ve sekiz kere birinciliği elde etmiştir. Merakla beklenen konserlerin biletleri Biletix’te! Latin coşkusuyla yorulmaya hazır olun! 7
8
Sonisphere Festival Avrupa'da 2009 yılında düzenlenmeye başlanan bu müzik festivaline 2. yılından itibaren katılan Türkiye, bu sene çok önemli isimlere ev sahipliği yapacak. 19 Haziran 2011’de yapılacak bu dev festival, 2011 senesi için kapasitesi arttırılan ve tamamen yenilenen Küçükçiftlik Park’ta yer alacak. Festivale katılan dev isimler ise şöyle: Iron Maiden, Slipknot, Alice Cooper, In Flames ve Mastodon. Iron Maiden festivale tüm sahne prodüksiyonu ile katılıyor. Bu muhteşem günün sınırlı sayıda biletleri ise Biletix’te! Kaçırmayın!
Görmediğimiz Türkiye National Geographic Türkiye, 10. yaşını muhteşem bir fotoğraf sergisiyle kutluyor. 11 Haziran 2011’e kadar devam edecek olan sergide yer alan fotoğraflar 123 yıllık National Geographic arşivinde bulunan 8 milyon kart baskı arasından seçilmiş. Gün ışığına çıkmamış fotoğraflardan oluşan “Görmediğimiz Türkiye” sergisi Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan dönemi kapsıyor. Ziyaretçiler, bu çok özel sergiyi ücretsiz olarak gezebilecekler. Yer: Karaköy Antrepo 3, Tarih: 11 Mayıs–11 Haziran 9
10
TNT Yaz Konserleri 2011 Yılın ilk açık hava konserleri başlıyor. TNT ana sponsorluğunda 07–17 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek Yaz Konserleri serisinde birbirinden ünlü sanatçılar, müzikseverlerle bir araya gelecek. Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda konser verecek müzisyenler arasında Ajda Pekkan, Abba, Bülent Ortaçgil, Ferhat Göçer, Goran Bregovic ve Kenan Doğulu gibi isimler yer alıyor. Biletler ve program için Biletix’e. Yaz günlerini müzik dolu muhteşem gecelerle süslemeyi kim istemez, değil mi? Bu ay havanın harika olması için Evren’e bol bol enerji göndersek iyi olacak, çünkü bir sürü açık hava konseri bizi bekliyor!
11
SİNE DETAY
“Game of Thrones”
Ata İsmet Özçelik www.hepsidetay.blogspot.com
G
eçtiğimiz aylarda HBO kanalının Dizi , George R.R. Martin’in 7 kitaptan başarılı yapımlarından bahset-
oluşan “A Song of Ice and Fire” serisinin
miştik, bu ay HBO’nun son ami- ilk kitabını konu alıyor. 7 kitabın 5 tanesi
ral gemisi “Game of Thrones” – “Taht
yayımlanmış ve dünya çapında 7 milyon
Oyunları”ndan bahsedeceğim.
kopya satmış.
12
Dizi kurgusal bir dünyada geçiyor; izleme-
nasıl devirdiğini ve daha sonra yine önde
ye başladığınızda akıllara hemen
gelen zengin ailelerden Lannisterlar’ın kı-
“Yüzüklerin Efendisi” gelecektir, 7 krallık-
zıyla evlendiği anlatılıyor. Bir yandan da
tan oluşan ve biraz İngiltere’ye benzeyen
doğudaki diğer adada sürgündeki eski
bir ada ile doğusunda bir başka adadan
kralın soyundan gelen Targaryen ailesini
oluşan bir dünya var. Adından da anlaşıl-
görüyoruz, onların amacı da barbar
dığı gibi genel konu taht için yapılan entri-
Dothrakilerle ittifak yapıp tahtı geri almak.
kalar, güç gösterileri, kamplaşmalar üzerinde dönüyor.
Bunca konudan bahsedince aklınıza kılıçların savrulduğu, bol bol savaş sahnesinin
Bu dünyada çeşitli bölgelerin hakimi olan
yaşandığı bir dizi gelebilir, ancak dizi daha
aileler bulunuyor, kral merkezde bulunur-
çok entrikalar üzerinden ilerleyen, aksiyon
ken, yıllarca birlikte savaştığı eski dostu
sahnelerinin daha az olduğu bir dizi. Tabii
Lord Ned Stark kuzeyin hakimi. Kuzey
dizinin henüz çok başındayız, kitaptaki
fazlasıyla soğuk ve tehlikeli, soyunun tü-
konulara göre ileride ciddi savaş sahneleri
kendiğine inanılan “Others” ve diğer bar-
bizi bekliyor. Ayrıca kurgusal bir dünya
barlardan korumak için Çin Seddi’ne ben-
olduğu için mistik öğelerle de karşılaşaca-
zeyen dev bir duvar örülmüş. Kuzeyin bu-
ğız, kuzeydeki ırk ve eskiden yer alan ej-
radaki anahtar rolü güneyi buradan gele-
derhalar da ileride diziye girecek. Ama şu
cek saldırılara karşı korumak.
anda kral ve etrafındakilerin çıkar çatışmalarını ve aileler arası mücadele daha ağır-
Dizi ilerledikçe geçmişle ilgili birçok şey de öğreniyoruz, mevcut Kral’ın eski Kral’ı 13
lıklı.
Dizinin yapımcısı Troy, X-Men Origins
daha önce öğrenmek istiyorum derseniz
Wolverine gibi filmlerin senaryosunu ya-
kitapları da okuyabilirsiniz. Şu anda sadece
zan David Benioff. Başrolde izlediğimiz
1. ve 2. kitap tercüme edilmiş durumda.
Ned Stark’ı canlandıran bu rol için biçilmiş
Mayıs ayıyla beraber hemen tüm dizilerin
kaftan, Yüzüklerin Efendisi’nin Boromiri
final yaptığı bir dönemde, yaz ayları için
Sean Bean. Kraliçe’yi canlandıran Lena
mutlaka izlenilmesi gereken bir dizi olarak
Headey’i de 300 filminden tanıyoruz.
herkese tavsiye ediyorum.
Dothrakilerin kralı Khal Drogo’yu canlandıran Jason Momoa’yı da bu sene merakla beklenen Conan filminde izleyeceğiz. Diğer oyuncular çok tanınmış değil, ama yaratılan genel atmosferde gayet başarılılar. Dizinin en başarılı olduğu noktalardan biri de görüntüler, özellikle Kuzey’in o soğuk ve karanlık atmosferi çok iyi yansıtılmış. Dönemi yansıtan müzikler çok iyi, kostümler de titizlikle seçilmiş. 7 kitaplık bir seri olduğunu düşündüğümüzde bunu başarıyla işleyebilirlerse elde bolca da malzeme var. Tabii dizi seneler sürer neler olacağını 14
İNCELEME - KİTAP
“Günah işleyeni... Tanrı cezalandırır.” Banu Hıdırlar
Üstat ve
www. birazsoylebirazboyle.blogspot.com
Sibaldi, tüm
1
ipuçlarını bir 514 yılında Roma şehir meydanın-
araya getirip
da, Marc Aurele Sütunu üzerinde
olayı çözmeye
bir erkek cesedi bulunur. Ancak bu
çalışır.
cesedin başı yoktur ve kimliğini tespit etme olanağı sağlayan herhangi bir ipucu da
Sibaldi ve
yer almamaktadır.
Guido, katilin
Ayrıca bir önceki gece meydanda yapılan
Hieronymus
maskeli festival nedeniyle katili bulmak ne- Bosch’a ait bir redeyse imkansızdır. eskizi Birkaç gün sonra katil, yazılı bir mesaj gön-
canlandırdığını ve bu resimde toplamda 7
dererek kurbanının ismini açıklar ve bu ci-
cinayet olduğunu keşfeder.
nayetlerin devamının geleceğini bildirir. 6. cinayet sonrasında tüm ipuçlarını bir Mesajın doğruluğu ise kısa bir süre sonra
araya getiren Barberi, Sibaldi ve Leonardo
anlaşılır. Bu kez Phocas Sütunu üzerinde
katili bulmayı başarır fakat bu başarı 7. ci-
yaşlı bir erkek cesedi bulunur.
nayetin gözlerinin önünde işlenmesine en-
Bu kurbanların ortak noktaları günahkar
gel olmayacaktır.
olmalarıdır.
Polisiye, felsefe, tıp, resim, tarih, din ve gi-
Polis yüzbaşı Barberi, cinayetin çözümlene-
zemin bir arada olduğu keyifli ve sürükle-
bilmesi için eski Roma polis müdürünün
yici bir kitap. Ayrıca yazarı Guillame
oğlu genç tıp örencisi Guido Sibaldi ve üs-
Prevost’un ülkemizde yayınlanan tek kita-
tat Leonardo da Vinci’den yardım ister.
bı. Keyifli okumalar.
15
Kamelyalı Kadın Alexandre Dumas Fils Banu Hıdırlar www.birazsoylebirazboyle.blogspot.com
A
lexandre Dumas Fils, ünlü Fransız yazar Alexandre Dumas’nın gayrimeşru oğlu
olarak Paris’te doğar. Yazma aşkı yüzünden okulu terk eder ve yazmaya başlar. Bu nedenle de maddi sıkıntılar yaşar. 1844 yılında eşinden ayrılan babasıyla yaşamak için Saint-Germain-en-Laye’ye taşınır. Burada zengin erkeklerle beraberlikler yaşayan Marie Duplessis ile tanışır. Bu kadın, Dumas fils’in başyapıtı olacak “Kamelyalı Kadın” (La dame aux camélias) isimli romana ilham kaynağı olur. Aynı zamanda Verdi'nin 1853 tarihli La Traviata isimli operasına da kaynaklık eder.
Dumas Fils 1852 yılına kadar yaklaşık on
Kamelyalı Kadın ilk zamanlarda ilgi gör-
iki roman daha yazar ancak daha sonra
mez. Birçok tiyatro tarafından reddedilir.
kendini didaktik oyunlar yazmaya adar.
Sonunda Théâtre du Vaudeville tarafından
19. yüzyılda Paris’te, o dönemin soyluları-
kabul edilip sahnelenir. Roman olarak da
na ve yaşantılarına, yine dönemin ünlü bir
Kamelyalı Kadın ünlenir ve yazarın ünü-
fahişesinin hayatı aracılığı ile bakmamızı
nün yayılmasını sağlar.
sağlar Kamelyalı Kadın.
16
Olaylara bir anlatıcı (yazarın kendisi) ara-
"Bu öyküden Marguerite gibi tüm yosma-
cılığı ile tanık oluruz. Yazar, bizzat tanış-
ların onun yaptığını yapabileceği sonucu-
madığı ancak uzaktan tanıdığı Marguerite
nu çıkarmıyorum ; aklımdan bile geçmez
Gautier’in eşyalarının açık artırmayla satı-
böyle birşey, ama içlerinden birinin yaşa-
lacağını öğrenir.
mında, gerçek bir aşk duyduğunu ve bundan acı çektiğini öğrendim. Öğrendiğimi
Kendisinin bile tam olarak bilmediği bir
de okura anlattım. Bir görevdi bu."
gücün etkisiyle bu açık artırmaya katılmaya karar verir. Satış günü geldiğinde Marguerite’nin evine ulaşır. Paris’in tüm soylu hanımları hem satılacak eşyaların güzelliği hem de merakları nedeniyle oradadır. Marguerite’nin kıyafetleri, eşyaları teker teker satılmaktadır. Eşyalar arasında ciltli ve kenarları yaldızlı bir kitap da yer almaktadır; Manon Lescaut. Yazar, başka bir alıcı ile çekişmesi sonucunda değerinden çok daha fazlasını ödeyerek kitabı alır. Açık artırmadan birkaç gün sonra yazarın evine genç bir adam gelir ve o kitabı kendisinden satın almak istediğini söyler.
Kitap, ünlü operasının yanı sıra 1936 yılın-
Kendisi kitabı Marguerite’e hediye eden
da George Cukor yönetmenliğinde,
Armand Duval’dır.
Camille ismiyle filme uyarlanır ve Marguerite rolünde Greta Garbo yer alır.
Armand, Kamelyalı Kadın’ın büyük aşk yaşadığı ancak ayrılmak zorunda kaldığı sevgilisidir. Ve yazarımıza tüm hikayeyi anlatmaya başlar.
Hüzünlü bir aşk hikayesi, yüzlerce kez filmlere ve operalara konu olmuş bu kitabı mutlaka okuyun. Keyifli okumalar.
17
AJANDA’DAN OKURLARA HEDİYE!!!
"Kara (noir)" dizisinin İstanbul ve New York kitaplarından sonra Brooklyn kitabı da karşınızda. Kara öykülerin suç öyküleri olduğunu biliyorsunuz. Tim McLaughlin'in yazdığı ve Ajanda ekibinden İmge Tan’ın Türkçeleştirdiği bu kitapta da 20 muhteşem öykü sizleri bekliyor. Çeteler, seks avcıları, katiller, uyuşturucu satıcıları, ahlaklı ve ahlaksız polisler, daha neler neler... Soluk soluğa okuyacaksınız. Demedi demeyin. Everest Yayınları'ndan çıkan Kara Brooklyn kitabını isteyenler 15 Haziran’a kadar iletisim@ajandadergi.com adresine mail göndererek, http://facebook.com/ ajandadergi Fan Sayfamıza yorum bırakarak veya http://ajandadergi.blogspot.com adresine yorum yazarak çekilişe katılabilir. Katılımcılar arasında yapılacak çekiliş sonucunda bir kişiye “çevirmeninden imzalı” :) kitap hediye ediyoruz. Hadi bakalım, başvurular gelmeye başlasın! 18
MÜZE
YEŞİLÇAM’DA GEZİNTİ:
TÜRVAK MÜZESİ İmge Tan www.imgeleme.com
T
ürk sinema ve televizyon sektörlerinde büyük emeği olan Türker İnanoğlu, 2001 yılında kur-
muş olduğu “Türvak Sinema, Tiyatro Müzesi ve Sanat Kitaplığı”nı on yıl sonra Beyoğlu’ndaki yeni binasına taşıdı. 2011 yılının Ocak ayında Türkiye’nin ilk ve tek “Sinema ve Tiyatro Müzesi” ola-
rak Beyoğlu’ndaki kapılarını açan Türvak Müzesi’nde inanılmaz bir arşiv sizleri bekliyor. Sizler için gezdim, gördüm, derledim, sundum.
Dört Kata Yayılan Müthiş Bir Arşiv… Türker İnanoğlu, 1957 yılından bu yana Türk Sineması’nda yönetmen yardımcısı, film yönetmeni, yapımcı, sinema salonları işletmecisi, TV kurucusu ve gösteri 19
merkezi sahibi olarak 54 yıldır sanatla iç
Türker İnanoğlu bu müzeyi kurarken
içe yaşamaktadır.
“yıllarca emek verdiği kariyeriyle ilgili sonsuza kadar adını yaşatacak bir imza bırakmayı” he-
Bugüne kadar 280 adet sinema filmi ve
deflemiştir.
12.000 saatin üzerinde TV programları ve TV dizileri hazırlamış olan İnanoğlu,
Türk Sineması’nın geçmişine ait belge, bil-
Türvak Sinema, Tiyatro Müzesi ve Sanat
gi, fotoğraf, afiş, cihaz ve filmleri bir müze
Kitaplığı’nı,
1997
kurduğu
ve kitaplık çatısı altında toplayarak bu
TÜRVAK
Vakfı’nın
bünyesinde
muhteşem arşivi gelecek nesillere aktar-
yılında
“Türkiye’nin ilk ve tek sinema müzesi” olarak
mayı amaçlamıştır.
2001 yılında Kavacık’ta kurmuştur.
Pek alışık olmadığımız bir zihniyet değil mi? Çoğalması dileğiyle.
20
Müze koleksiyonunun temelleri Türker
Şu an Türvak Sinema, Tiyatro Müzesi ve
İnanoğlu’nun sinema kariyeri boyunca
Sanat Kitaplığı’nın arşivinde 1000’in
biriktirdiği ve bir araya getirdiği ERLER
üzerinde cihaz, 4.200 adet çeşitli Türk
FİLM arşiviyle atılmış.
filmlerinin kopyaları, 6000’in üzerinde yerli film afişi, 10.000’in üzerinde
“Eski 8,16 ve 35 mm’lik film oynatıcı ve çe-
sinema-tiyatro lobi ve fotoğrafları, 12.000
kici cihazları, aydınlatma projektörleri,
saatin üzerinde TV programları ve TV
dolly, şaryo arabaları, stüdyo ve laboratuar
dizileri bulunuyor.
cihazları ile Türk Sineması’nın kuruluşun-
Ayrıca müze, Ulvi Uraz Kitaplığı dahilin-
dan bugüne kadar çekilen Türk filmlerine
de 60.000 ciltlik dermeye sahip dev bir kü-
ait afiş, fotoğraf, el ilanı, lobi, broşür, rek-
tüphaneye de sahip. Çok etkileyici değil
lam malzemesi, senaryo ve sinemayla ilgili
mi?
kitap ve dergilerin alınacağı” duyurulmuş. 21
El
Afife Jale Salonu
Verenler…
TÜRVAK Salonları
Müzenin kuruluş aşamasında, Türker
Müzenin girişinde bir sergi salonu ve
İnanoğlu en büyük desteği, TRT Genel
onunla iç içe geçmiş CineTele Cafe yer
Müdürü Yücel Yener, sinemacı arkadaşı
alıyor. Giriş katından müze katlarına
Necip Sarıca, rahmetli Muhsin Ertuğrul-
çıkarken merdivenlerde alfabetik sırayla
’un eşi tiyatro sanatçısı Handan Uran Er-
hayatta olan sinema ve tiyatro sanatçıları-
tuğrul, rahmetli Ulvi Uraz’ın eşi Selçuk
nın portreleri ziyaretçileri karşılıyor.
Uraz, tiyatrocu dostu rahmetli Deniz
Tamamen Sinema Müzesi olarak düzenle-
Uyguner’den
nen birinci katta yer alan salonlar şöyle:
ve
SİNE-SEN
(Sinema
Emekçileri Sendikası)’den almış.
Nişan Hançer Sinema Belgeleri Salonu:
Tiyatro kökenli sanatçılardan da o kadar
Bu salonda sinemanın Beyoğlu’na girdiği
çok destek gelmiş ki hepsi de adeta müze-
günden itibaren belgeler, sinema biletleri,
ye el birliğiyle sahip çıkmışlar.
birçok sinema salonunun kuruluş belgeleri ve resimleri sergileniyor.
22
düzenlenecek olan özel gösterimlere ev sahipliği yapacak olan 90 kişi kapasiteli sinema salonu da hizmete sunuluyor. Sinema ve TV Müzesi olarak düzenlenmiş ikinci kattaki salonlar ise şunlar: Adnan Öztrak Televizyon Salonu: Müzenin bu bölümünde hayatımıza Fuat Uzkınay Sinema Cihazları Salonu:
girdiği günden itibaren televizyonun ge-
Ziyaretçiler sinemanın tarihini ve günü-
çirdiği tüm evrimler ve yakın tarihi sergi-
müze kadar nasıl bir yol kat ettiğini bu sa-
leniyor. 2inc 1inc Ampex kayıt cihazları,
londa en ince ayrıntılarıyla görebiliyor.
TV kameraları, siyah beyaz dönemi sinyal
Muhsin Ertuğrul’un ilk sesli çekim yaptığı
tabelaları, 70’li yılların stüdyo monitörleri,
kamera (İstanbul Sokakları / 1933) mutlaka
TRT’nin ilk siyah beyaz ve renkli kamera-
görülmesi gereken en ilginç parçalardan
sı, video
birisi olarak müzede yerini almış.
kaydediciler, özel efekt cihazları (ağır çekim, hızlı çekim), stüdyo ve aktüel kame-
Lütfi Ö. Akad Afişler Salonu: Ali Efendi
ralarla birlikte televizyonla şöhreti yakala-
Sinema Salonu’nun fuaye alanında bulu-
yan ünlüleri ziyaretçiler bu salonda göre-
nan salonda sinema filmi çekimlerinde
biliyor.
kullanılan kamera ve ışıklar, kurgu eşleme, film kopya, bant okuma, tele-sine, projek-
Halit Refiğ Sinema Fotoğrafları Salonu:
siyon, developman (film banyo cihazı) gibi
Türk Sineması’nın usta yönetmenlerinden
cihazların yanı sıra denizaltı kamerası ve
Halit Refiğ’in adının verildiği bu salonda
tek çekimlik fotoğraf makineleri de bulu-
sinemanın tarihine tanıklık etmiş çok
nuyor.
önemli cihazlardan üç adet kurgu-eşleme, projeksiyon, tele-sine cihazları ve duvar-
Ali Efendi Sinema Salonu: Modern teknolojiye sahip 35mm projeksiyon makinesi ve resim projeksiyon cihazıyla müzede 23
larda film kareleri sergileniyor.
Muhsin Ertuğrul Zati eşyalar ve özel belgeler Salonu: Türkiye’de tiyatronun meslek olarak kabul edilmesini sağlayan, yıllarını tiyatroya adamış büyük usta Muhsin Ertuğrul’un vefatından sonra uzun yıllar hiç kimse ustaya ait ne bir belgeye ne de bir dokümana ulaMuhsin Ertuğrul Salonu
şamamış.
Balmumu Heykeller Salonu: İkinci katta
TÜRVAK, eşi Handan Uran Ertuğrul ile
genel olarak sektörün daha teknik tarafına
kurulmuş olan, tamamen dostluğa ve
göz atıyoruz, o yüzden buradaki makine-
güvene dayalı sıcak ilişkiler sayesinde
ler herkesin ilgisini çekmeyebilir. Ancak
Muhsin Ertuğrul’a ait özel eşyalara ulaşa-
balmumu heykellere hepinizin bayılacağı-
bilmiş. Yani büyük ustanın özel eşyaları
nı düşünüyorum.
Türkiye’de ilk defa Türvak Müzesi’nde
Elinde ziliyle Hababam Sınıfı’ndan fırla-
sergileniyor. Sanatçının Dragos’taki evinde
mış gibi duran Adile Naşit, “Turist Ömer”
bulunan çalışma masası, yağlı boya portre-
Sadri Alışık, “Kapıcılar Kralı” Kemal
si, özel eşyaları, eşine ve Beklan Algan’a
Sunal, en babacan haliyle Hulusi
yazmış olduğu vasiyetler, şapkaları, takım
Kentmen, en yakışıklı ve güzel halleriyle
elbiseleri ve ilk eşi Neyire Ertuğrul’un re-
Ayhan Işık ve Belgin Doruk ve daha pek
simleri ile ikinci eşi Handan Uran Ertuğ-
çok isim sizleri bekliyor. Hem de birebir
rul’un resimleri, daktilosu, çalışma koltu-
boyutlu ve capcanlı karşınızda olarak!
ğu ve özel çalışmalarının hepsi bu bölümde sergileniyor.
Geldik üçüncü kata. Burada da Tiyatro Müzesi ve Kitaplık var.
İsmail Dümbüllü Orta Oyunu, Karagöz
Bu katta yer alan salonlarda neler bulunu-
Hacivat ve Temaşa Salonu: Burada bir sü-
yor derseniz, aşağıya göz atabilirsiniz:
rü oyunun kostümünü görebilirsiniz. Altan Erbulak’ın frakı da onlardan biri.
24
Ayrıca Orta Oyunu, Karagöz-Hacivat,
Dördüncü katta Türker İnanoğlu ‘’Türk
afişçi Şeref’in orijinal baskı afişleri, Vala
Sinemasında 50.Yıl’’ Salonu bulunuyor.
Somalı karikatürleri, Mengü Ertel afişleri,
Böylelikle bu müzede bir ilk gerçekleşiyor
yanan Komedi Tiyatrosu’nun maketi, İs-
çünkü Türker İnanoğlu Beyoğlu’nda us-
mail Dümbüllü ve Küçük Kemal’in büstle-
talarıyla ve çok sevdiği dostlarıyla bir ara-
ri ve vefat eden tiyatro sanatçılarının port-
da kendisine de özel bir bölüm ayırıyor.
releri de bu salonda sergileniyor.
İnanoğlu’nun 53 yıl boyunca mesleği ile ilgili almış olduğu ödüller, Erler Film’e ait
Behzat Butak Osmanlı’dan günümüze Ti-
afişler, set fotoğrafları, siyasilerle birlikte
yatro Belgeleri Salonu: Türk Tiyatrosu’-
çekilen fotoğrafları bu katta.
nun 260 yıllık tarihini anlatan bu salonda,
Bir kat daha yukarı çıktığınızda ise nefis
Darülbedayi’nin turnelerinde kullanılan
manzarasıyla Teras’taki kafeye geliyorsu-
aksesuar sandığı, Osmanlıca ve Türkçe el
nuz. “Sana dün bir Müze’den baktım aziz İs-
ilanları, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın im-
tanbul…” diyerek kahvenizi yudumlayabi-
zalı maaş bordroları, masklar, biletler ve
leceğiniz muhteşem manzaralı bir mekân
afişler sergileniyor.
burası. Zaten Yeşilçam’da gezinirken yeterince
Afife Jale, özel tiyatrolar Salonu: Darül-
yoruldunuz, artık dinlenme zamanı. Dile-
bedayi’den, şehir tiyatrolarına ve devlet
diğiniz kadar tadını çıkarın bu güzel tera-
tiyatrolarına kadar Türk Tiyatrosunun
sın…
ödenekli ödeneksiz tüm tiyatro topluluklarının yer aldığı bu salonda, grupların oyun
GİRİŞ ÜCRETLERİ
afişleri, el ilanları ve resimleri sergileniyor.
Tam: 10 TL, Öğrenci, Öğretmen ve 65 Yaş Üzeri: 5 TL, Harp malulü, gaziler ve en-
Ulvi Uraz Kitaplığı: 60.000 ciltlik dermeye
gelliler: 1 TL Gruplara özel indirim yapıl-
sahip olan kütüphane öğrencilere, akade-
maktadır.
misyenlere, araştırmacılara, yazarlara kay-
ADRES:
nak sağlayabilecek nitelikteki son derece
Yeniçarşı Caddesi No:24 Galatasaray Mey-
kapsamlı sinema, tiyatro, genel kültür arşi-
danı - 34430- Beyoğlu – İstanbul
viyle ve okuma salonuyla hizmete sunul-
Tel: 0212 245 80 91/92/93
muştur.
Web: www.turvak.com
25
GEZİ—İSTANBUL’DA TURİST OLMAK
İstanbul’un Yalıları … Gerdanlığın ucunda sallanan yakut damlaları …
Müge Karahan www.yemekbahane.blogspot.com
B
u ay birinci yaşımızı kutluyoruz
Bu tur Kandilli’yi, Bebek’i, Anadolu
Ajanda ekibi olarak. İki kafadar
Hisarı’nı anlatmayacak .. Bu tur, birinci
(Sinem ve ben) İstanbul’da güzel
sayıya layık şekilde, İstanbul’un meşhur
bir bahar gününde kol kola dolaşırken
yalılarını konu alacak…
ortaya attığımız fikrimizi hayata geçirip, üstüne üstlük aramıza birbirinden renkli
İstanbul’da Turist olmak İstanbul’un
ve değerli görüşlere sahip ekip arkadaşla-
gerdanında sallanan yakut damlaları
rımızı da katıp dergiyi yayınlamaya
misali her iki yakada ihtişamları ile boy
başladığımız ilk sayının üzerinden bir
gösteren yalılara göz atıyor…
senenin geçmiş olmasının heyecanı, kelimelerle tarif edilemeyecek boyutta.
İstanbul’u İstanbul yapan nadide özelliklerinden biri de İstanbul’un bir tarihe
Dergide kendi sayfalarımı belirlerken her
tanıklık etmiş yalılarıdır.
gün aynı rotayı gidip gelen bir kişi olarak İstanbul’da Turist olmayı isteyen bendeniz,
Hem Anadolu hem de Avrupa yakasında
12 sayıdır İstanbul’da bir oraya bir buraya
bulunan, uzun bir geçmişe sahip
dolaştım durdum. Bugün ise 13. Sayımız-
İstanbul’un tarihi yalılarının birçoğu
da, İstanbul’un tam ortasında, İstanbul
gördükleri restorasyonların sonrasında
Boğazı’nda bir tura çıkmak istedim.
hala son derece modern bir görüntü ile
26
sahiplerini barındırmaya devam ediyor.
Yeniköy’de bulunan 21 odalı Ahmet Afif
Kimisi de otel, etkinlik alanı ve hatta
Paşa Yalısı, bir zamanlar Yeşilçam filmleri-
konsolosluk olarak kullanılıyor.
ne sıkça set olarak kullanılmış. Bir dönem
Değerleri milyonlarca TL olan bu yalılar-
Uzanlar’ın sahip olduğu yalının şimdiki
dan en meşhurlarına bir göz atalım…
sahibi ise Suzan Sabancı Dinçer.
Kıbrıslı Yalısı
Zeki Paşa Yalısı
Tophane Müşiri Boğazın en eski ve sürekli oturulan yalısı
Zeki Paşa Yalısı, 20. Yüzyılın başında yap-
olan ve 18. Yüzyılda inşa edilen Kıbrıslı
tırılmış ve son Osmanlı padişahı olan 2.
Yalısı’nın 20 odası bulunuyor. Şu anda Ko-
Mehmet’in damadı Ömer Faruk Efendi ta-
mili Ailesi’nin sahip olduğu yalı, 120 mil-
rafından satın alınmış. Yaklaşık 125 milyon
yon dolar değerinde.
dolar değerindeki yalının şimdiki sahipleri ise Baştımar Ailesi.
27
Ahmet Afif Paşa Yalısı
Esma Sultan Yalısı
Tırnakçı Yalısı olarak da anılan Esma Sultan Yalısı adını 1. Abdülhamit’in kızı Esma Sultan’dan alıyor. Esma Sultan 10 yaşındayken kendisine tahsis edilen yalı 1915 yılına kadar Osmanlı mülkiyetinde kalmış. 1920’lerde yaşanan büyük yangın sonrasında sadece dış duvarları kalan harabe Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı
bina 1990 yılında Marmara Oteller zinciri
oda bir sofa şek-
tarafından satın alındı ve hala çeşitli
linde satın alınmış, sonrasında ilave inşa-
toplantı ve organizasyonlarda mekan ola-
atlarla bugünkü haline gelmiştir. Yalıda
rak kullanılmaktadır.
hala Salih Efendi’nin akrabaları yaşamaktadır. Klasik Osmanlı mimarisi şeklinde yapılmış olan Zarifi Paşa Yalısı, Boğaziçi yalılarının en büyük yapılarından biridir ve değeri 70 milyon dolar civarındadır. Osmanlı padişahlarından 2. Mahmut’un kayıkla sahilden geçerken çok beğendiği ve satın almak istediği ancak kayıkta kenMısırlı Fuat Bey Yalısı
disine nezaret edenlerden birinin yalının yılanlarla dolu olduğunu uydurması nede-
Değeri yaklaşık 50 milyon doları bulan ve
niyle adı Yılanlı Yalı olarak kalan görkem-
bir dönem lokanta olarak kullanılan Mısır-
li bina, Aşiyan Parkı’nın bitişiğinde yer al-
lı Fuat Bey Yalısı, bir dönem Baltacıoğlu
maktadır.
Yalısı olarak da anılmıştır. Anadolu Hisarı’nda bulunan Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, Salih Bey tarafından 2 28
Zarifi Paşa Yalısı
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın dayısına ait Kanlıca’da yer alan Yağcı Şefik Bey Yalısı, 1989 yılında restore edilmiş ve değeri 6 milyon dolar civarındadır. Anadolu Hisarı’nda bulunan Bahriyeli Sedat Bey Yalısı, bahçesindeki manolyalardan ötürü Manolya Yalısı olarak da bilinir.
Yağcı Şefik Bey Yalısı
Bir açık hava müzesi gibi her iki boyda bulunan onlarca yalıdan sadece bir kaçını konu ettik … Bu yalıları yakından görmek isterseniz Eminönü, Kadıköy ve Ortaköy’den kalkan teknelere binip bir İstanbul Boğazı turu atmanızı tavsiye ediyorum sizlere… İstanbul’u dolu dolu yaşamanız Bahriyeli Sedat Bey Yalısı
dileğiyle… 29
GÖNLÜMÜN İNCİLERİ
BİR CADDEBOSTAN MACERASI SALSA, BAR, FUTBOL Nadir Kalbinur nadirkalbinur@hatmail.com
C
addebostan’a yolumuz düştü.
suratı önce ağlamaklı bir hal aldı, sonra
Bostancı’dan bindiğimiz taksinin
şiddetli bir kahkaha patlattı. Bazı insanlar
genç şoförü ‘’ne tarafa abi’’?
sinirlerini böyle bastırıyor diye düşünüp,
diye sorup ta ‘’çek evladım Caddebostan Kültür Merkezi’ne’’ cevabını alınca,
30
hanımla ‘’çattık’’ diye bakıştık.
İstanbul’un trafiği kimleri çıldırtmıyor ki?
Bizim ağır, mütevazı hayatımızda, bunla-
Yine de saygılı bir gençti kaptanımız.
rın ne işi olabilir ki? Her şey gençlikte,
Şimdi oradan geldim abi dedi.
ama….
Ona gülüyorum. Bir trafik var ki, zor
Akrabadan, kıramayacağımız biri arayıp
gidip, geldim. Merak etmeyin sizi
da, ‘’bizim kız Giresun Üniversitesi ekibi
götüreceğim ama ara yollardan.
ile Üniversitelerarası salsa dans yarışmasına katılıyor, onu yalnız bırakmayın’’ diye
Kamyon arkasında yazdığı gibi
rica edince eh bu yaştan sonra düştük
‘’kaderimse çekerim’’ dedik. Bindik bir
salsanın derdine.
kere. Labirent gibi bir sürü yere girdik çıktık, Caddebostan Kültür Merkezi’ne fazla
1960 lı yıllarda, o yılların müzik ilahı,
da trafiğe sıkışmadan, bölgeyi iyi bilen
Cem Karaca’ların, Erkut Taçkın’ların,
‘’yerel sürücü’’ sayesinde ulaştık.
Barış Manço’ların, Edip Akbayram’ların seslerinin yankılandığı Budak sineması
Biri bana Caddebostan’ı tarif et dese, aske-
oradan alınmış, yerine Kadıköy Belediyesi
rin kendini tarifi gibi ‘’Kep ile bot arasına
tarafından modern, sıcak, gençliğe yakışır
sıkıştırılmış’’ türünden bir cevapla ‘’sahil
bir Caddebostan Budak Kültür Merkezi
ile Bağdat caddesi’’ arasına 2-3 dikey cad-
konulmuş. Şimdi ki gençler şanslı.
deyle sıkıştırışmış, Kadıköy’ün en zengin,
Bizim gençlik bunlarla tanışamadı.
kültürlü, eğlenceli semtlerinden biri olarak tarif ederim. Eskiden de böyleydi, şimdi
Bir an önce, salsa yapacak kızımızı bula-
de.
lım, hem moral verelim, hem de özel seyir-
Eskiden sorsalardı, Maksim Gazinosu ile
cisi olduğunu görsün başarılı olsun ama-
Budak sineması arasındaki bölge olarak
cıyla yürüyen merdivenlerin başına geldik.
tarif edilirdi, şimdi ise Migros ile Cadde-
Yarışmanın yapılacağı salonu aramaya
bostan Kültür merkezi arası. Çünkü artık
başladık ki bu yürüyen merdivenler bana
yerlerinde onlar var.
Nişantaşı metrosunu hatırlattı. Yürüyen
Yazının başlığı ‘’Brezilya’yı’’ anımsatıyor.
merdivenle metrodan yukarı çıkarken,
Salsa da, bar da, futbol da onların her şeyi
‘’amca’’ diye seslenmişti bir genç. ‘’ şöyle
ama yok efendim.
biraz kenara çekilir misin?’’
31
Ve ilave etmişti; ‘’yürüyen merdivenlerin
Davetlilerin elinde şarap bardakları, du-
sol tarafı, yürüyen merdivenlerde yürü-
varda harika sanat eseri ebru motifleri ama
yenler içindir’’.
ben ayık kafayla değerlendirmekte zorlanıyorum, davetliler yarı matiz ne anlar
Yürüyen merdivenin zaten yürüyor. Ayrı-
merak ediyorum. Garsonlar vızır vızır çalı-
ca sen ne yürüyorsun? Bize de tam tersi,
şıyor!
‘’yürüyen merdivende yürünmez’’ diye öğretmişlerdi iyi mi? Kuşak farkı dedikleri
Neyse, salonu buluyoruz. Bu sefer bizim
bu olmalı. Bizde zaman boldu, onların za-
dansçıları bulamıyoruz. Hiçbir şeyi bula-
mana tahammülü yok. Gerçekten öyley-
mıyoruz aslında. Salonu, dansçı kızımızı,
miş ki burada da aynı. Yürüyen merdiven-
davetiyeyi . Maksat spor olsun kültür mer-
lerde gençler koşarak inip, çıkıyor.
kezinde. Bir aşağı, bir yukarı. Yarışma saat 18.00 den 19.00 alındı diyor-
Salsa yarışmasının yapılacağı salonu bul-
lar. Ayrıca dansçı kızımız ilgilenmediği
mak için birkaç kez inip çıksak da o salonu
için davetiye de yok. Adam başı 25 türkiş
bir türlü bulamıyoruz. Yürüyen merdi-
lira verir, salona girersiniz diyorlar. Ne
venlerin başındaki büyük ışıklı panolar
bu? Sanki Rio’ dan karnaval ekibi gösterisi.
tam bir tuzak gibi. 4 yazıyor, 4. kat sanı-
Bu çocuklar turneye mi geldi, yarışmaya
yorsunuz ama değil, o rakam sinema salo-
mı? Bu para nedir, nereye gider? Bilemem
nunun numarası. Allah’ım bizim ne güna-
de, daha 2 saat var. 4 kişiyiz. Ben hariç di-
hımız vardı derken, Allah’ın bir lütfu ola-
ğerleri bayan.
rak Sinem ve Özgür’e rastlıyoruz da, o salona en üst katın arkasında, görünmeyen
Çıkıp biraz dolaşalım dedik. Hava da ısırı-
yürüyen merdivenlerle ulaşıldığını söylü-
yor, akşam ayazı, dışarıda bir Kafe’nin
yorlar. Vallahi buranın mimarını bilsem gi-
önüne oturduk. Zengin muhit de bir başka
dip tebrik edeceğim. Koskoca salonu sak-
oluyor. Kafenin dışında, sokakta ufo’lar
lamayı nasıl başarabilmiş?
yanıyor cayır cayır. . Millet çayını içerken üşümesin diye.
5. Kat koridorunda bir ebru sergisinin ara-
Ve gizli planımı, hanımların siniri geçtik-
sından geçiyoruz. Kokteyl de var.
ten sonra, çaylarını bitirmeye yakın, gevşeme halinde devreye sokuyorum.
32
Aynı saatte Fener’in maçı başlıyor. Her
mış, maç saatini bekliyor. Beni kesmedi.
şey yalan Fenerbahçe gerçek. Şampiyonlu-
Tek başına bir adem baba daha yok. Ayrıca
ğa ne kalmış? Ya benim yokluğumda puan
pek yer de yok.
kaybederlerse? Yok. Olmaz öyle şey.
Barlar sokağında 1-2 tur atıp bir iki bara
Zaten aklım da orda kalmamış değildi ge-
girip, çıktım ama ortamı beğenmeyip, bi-
lirken.
raz daha dolaştım ama sonu yok. Hepsi
‘’Hanımlar, isterseniz siz salona gidin
hepsi bu alan, dar ve bunların hepsi bar.
ufak ufak, takılın salsa’ya, beni Fener-
Vakit de yok çare de.
’imle baş başa bırakın ha’’ Yemişim
İçeri girip, yarı loş ortamda, oturacak bir
salsa’yı. . Çıkışta buluşuruz. Neyse ki bir
yer ararken, genç ilgili saygıyla yaklaştı.
olumsuzluk yok. Şimdi iş rahat bir mekan
Bu yaşta birinin bara girmesinin hayra ala-
bulmakta. Garsona soruyorum? Maç sey-
met bir şey olmadığını tahmin etmiş olma-
redecek bir yer nerede bulabilirim? Gidip
sı ihtimal dahilindeydi. Belki de o yüzden
öğreniyor. Kendi de bilmiyor nereyi işaret
bu kadar saygılı yaklaştı. Maliyeden biri
ettiğini ama ‘’bu tarafta’’ diyor. Orasının
olmam mümkündü veya bir sivil polis gö-
barlar sokağı olduğunu biliyorum.
revlisi. Ben öyle düşündüm. Çekindi mi ne? Tek kişi misiniz? diye sordu. Arkama
Orada, burada, kahvehane’de, birahanede,
baktım yoksa bizim salsacılar da mı arka-
çok zor şartlar altında maç seyrettiğim ol-
ma takıldı? Neyse ki arkamda kimse yok-
muştu. Zaten taraftarlık eza çekmek değil
tu!.
miydi? Ama olsun du, Fenerbahçe için he-
Aslında beni bir şey zannetmediği de he-
lal olsun du. Bakalım barda maç seyret-
men belli oldu. Saygısı aile terbiyesinden-
mek nasıl bir şeydi.
miş, çekindiğinden değil. Abi dedi hiç yer yok, isterseniz size fıçı hazırlıyayım!..
Kendime uygun bir yer aradım. Bağdat
Yahu bu çocuk bizi alkolik mi sandı diye
caddesi üzerinde üstünde BENZİN yazan
tereddüt ettiğimi anlayınca hemen girişe
bir kafe var Taxi falan da yazıyor ama içer-
yakın büyük bira fıçısını işaret etti. Buraya
deki ekranlar dışardan gözüküyor. Belli ki
oturacaksınız! Yok, bugün ben de bir şey
akaryakıt istasyonu değil orası. Dışardan
var. Her şey bizi buluyor. Evladım diye
görüldüğü kadarıyla hayatından epey
sordum. ‘’fıçının üstüne mi oturup seyre-
mutlu bu şişman çocuklar masaları donat-
deceğim maçı?
33
Hani en azından bu fıçıyı içmeye zorlan-
Hızını alamayan gençler, ardı ardına yarış-
maktan iyidir. Yok, amca dedi bu sefer.
ma harici sahneye fırlayıp, Arjantin tango-
‘’Ben sana sandalye getireceğim, fıçı masa
sundan salsaya, hip hoptan, kolbastıya
olacak’’. Rahatladım.
kadar bütün hünerlerini gösteriyor. Bizimkiler ne şanslı adamsın diyor, para
Maç başladı. Ekran biraz yan kalıyor ama
vermeden geldin, en güzel bölümü seyret-
olsun. Oturduğum yer kapıya bakıyor.
tin!.. Ama maç ne oldu, nerde seyrettin, ne
Garson çocuk saygılı. Çıkışta zorluk çek-
şartlarda seyrettin diye sormuyorlar. Fıçıyı
meyeyim diye kapıya yakın bir yer bulabil-
hiç bilmiyorlar.
di herhalde. Başka bir anlamı var mıydı
Salsa merakımız her dansa salça olduğu-
bilmiyorum. Giren önce beni görüyor ama
muzdan değildi.
giren çıkan bitmiyor. Aynı kızlar, genç oğ-
Ömür boyu süren Fenerbahçe tutkumu-
lanlar sürekli olarak giriyorlar, çıkıyorlar.
zun izin verdiği kadarıyla seyretmiş olsak
Maça konsantre olmak zor. Yandaki masa-
da, salsanın da, diğer bütün dansların da
daki gençler ise pek saygılı değil, maçla da
gençlere çok yakıştığını gözlemledim.
pek ilgileri yok. Masalarında yer olmasına rağmen ‘’gel amca leylek gibi tepeden
Böyle organizasyonlara katılmaları, kendi-
bakma’’ demiyorlar, cepten iddia takip
lerinin ruh ve beden sağlığı açısından ol-
ediyorlar.
duğu kadar, sosyal ve kültür açısından da
Sert bir maç oluyor, kafa göz yarılıyor.
önemli. Sundukları estetik güzellikler ya-
Fenerbahçe zorlanıyor, gol bir türlü gelmi-
nında hemen fark edilen dostluk, arkadaş-
yor. Kimsenin umurunda değil. Fenerbah-
lık gösterileri ve ortaya çıkardıkları pozitif
çe son dakikada atıyor, güç de olsa kazanı-
enerji, bardaki yaşıtları olan gençlerden
yor, tepki gelmiyor, anlıyorum ki bar fut-
çok farklıydı.
bol mekanı değil, müşteri futbol seyircisi
Caddebostan ise apayrı bir dünyaydı.
değil. Gençlik orada başka heyecanlar peşinde. Bize göre değil. Dönüyorum Kültür merkezine. Yarışma bitmiş. Sonuçlar bekleniyor. İşin show kısmına yetişiyorum. 9 MAYIS 2011 34
HOBİ Seda Asolar www.sedasolar.blogspot.com
Etamin işlemenin dayanılmaz hafifliği! Etamin kelimesi sizin için bir şey ifade ediyor mu? Bilen beyler bir sonraki sayfaya geçti belki, kalanlar ise ‘eee biliyoruz bir durum mu var?’ modunda okumaya devam ediyor. Bayanların çoğu ‘bilmez miyiz’ manasında kafasını salladı muhtemelen. Benim en sevdiğim rahatlama yöntemlerindendir delikli kumaşın üzerine rengarenk ipliklerle şekiller yapmak. Pek çoğumuzun evinde, kendi evinde olmasa da anne, babaanne evinde etamin üzerine işlenmiş seccadeler vardır.
35
Genelde koyu renk etaminler üzerine, simli iple işlenmiştir. Ruhani dünyaya buradan giriş yapmış olan hobimiz, başka pek çok alanda kullanılabilir. ·
Havlu üzerine süs
·
Yatak kenarı
·
Masa örtüsü
·
Peçete
·
Pano
·
Kıyafet üzerine süs
36
Birbirine eşit mesafede durmaya özen
Maalesef artık bu işe gönül veren
gösteren deliklere çarpılar atmak suretiyle
kalmamış, o yüzden bir iki dükkanda
siz de etamin işleyebilirsiniz.
etamin kumaşı bulabiliyorsunuz, metresi 5 Lira civarı. İpi de renk renk; seçmesi
Bu işin bir diğer mahareti de, işlediğiniz
apayrı bir zevk. Fiyatı ortalama 1,5 Lira.
kumaşın arkasını çevirdiğinizde tertemiz görüntüye erişmek.
Sonrasında internete girip etaminin görselleri aratarak işlemek istediğiniz mo-
Etamin kumaşı ve ipliğini semt tuhafiyecilerinde bulabileceğinizi düşünüyorum. Büyük oynamak isterseniz size Tahtakale’deki Kürkçü Han’ı tavsiye edeceğim.
37
dele karar vermeniz kalıyor.
MARKALAŞMA SANATI
Kişisel Test Bana Markanı Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim Duygu Phillips www.naminghouse.com
M
arkalar hayatımızın vazgeçil-
Marka stratejileri açısından da kritik bir
mez bir parçası. Kabul etsek
durum. Hedef kitlenin neye ihtiyacı var,
de etmesek de her satın
kişiliği ne, duyguları ne, düşünceleri,
aldığımız bir marka, her deneyimimiz bir
inançları
marka ile bağlantılı. Seyahate gitsek bir
markanın stratejisini oluştururken bunlara
marka ile uçuyoruz, alışverişe çıksak bir
cevap verecek nitelikleri ön plana çıkar-
markayı satın alıyoruz, bir markada
mak ve hedef kitle ile bağ kurabilecek
alışveriş yapıyoruz, bir yerden bir yere
markalar yaratmak gerekiyor.
giderken bir markayı sürüyoruz ya da bir
Başarılı markaların sırrı işte bu noktada.
markanın içinde oturuyoruz, öğünlerde
Markaların birer kişiliği vardır. Mutlaka
bir markayı tüketiyoruz veya bir
olmalıdır. Bu kişilik rastgele değil, stratejik
markadan satın aldığımız ürünleri
çalışmalar sonucunda belirlenmelidir. He-
yiyoruz.
def kitle yakından tanınmalıdır.
Aslında tercih ettiğimiz markalar bizim
Aşağıdaki test “bana markanı söyle sana
kişiliğimizi yansıtıyor. İster istemez
kim olduğunu söyleyeyim” tarzı bir oyun
markalarla aramızda bir bağ kuruyoruz.
aslında. 10 soruya cevap verin, cevapları-
Kimi zaman fiyatına bakarak karar versek
nızın yanındaki sayıları not edin, bitince o
de, çoğu zaman kişiliğimize uyan, hayat
sayıları toplayın ve düştüğünüz aralıkta
tarzımızı yansıtan markaları tercih
kişiliğinizi bulun. İyi eğlenceler!
ediyoruz. 38
ne bunları değerlendirmek ve
1) Haftasonunu nasıl geçirmeyi seversiniz? a) Arkadaşlarımla bir kafede buluşup sohbet ederek (1) b) Evde televizyon seyrederek (2) c) Trekking, rafting, kayak gibi doğa sporları yaparak (3) d) Kuaföre gidip ardından alışveriş yaparak (0) 2) Hangi marka jean tercih edersiniz? a) Zara (1) b) Mavi Jeans (2) c) Armani (0) d) Diesel (3) 3) Hangi marka ayakkabı sizin favoriniz? a) Gucci (0) b) Tiger (1) c) Alexander Mcqueen(3) d) Camper (2) 4) En sık hangi restorandan pizza siparişi verirsiniz? a) Pizza Hut (1) b) Domino’s Pizza (2) c) Papa Johns (3) d) Little Ceaser’s (0) 5) Akşam yemeği için hangi restorana gitmek istersiniz? a) Cafe de Paris (0) b) İl Padrino (1) c) Adana Yüzevler (2) d) Sushico (3)
39
6) İç çamaşırı markalarından hangisini tercih edersiniz? a) Marks and Spencer (1) b) La Senza (0) c) Victoria’s Secret (3) d) Kom (2) 7) Hangi alışveriş merkezinde vakit geçirmek sizi daha çok eğlendirir? a) Viaport (3) b) İstinye Park (0) c) Palladium (1) d) Nautilus (2) 8) Yurtdışına çıkacaksınız. Nasıl bir gezi yapmak istersiniz? a) Bir tur ile, rehber eşliğinde. (2) b) Sevdiğim bir kişi ile uçak biletini alır, 5 yıldızlı bir otelde oda ayarlarım. (0) c) Her türlü detayı internetten ayarlarım. (3) d) Gideceğim yerde tanıdık birilerini bulmaya çalışır, orada yaşayan kişilerle takılmak isterim. (1) 9) Nasıl bir düğün sizin tarzınızı daha çok yansıtır? a) Boğazda yemekli ve müzikli bir tekne gezisi (1) b) Şehir dışında bir kır düğünü (3) c) 5 yıldızlı bir otelin balo salonunda (0) d) Boğaz kenarında bir restoranda (2) 10) Hangi programı hiç kaçırmadan seyrediyorsunuz? a) Survivor (3) b) Master Chef (1) c) Fatmagül’ün Suçu ne? (2) d) Muhteşem Yüzyıl (0) 40
İşte Sonuçlar! (0 – 7) Gösterişi seviyorsunuz. En pahalı, en şık restoranlarda yemek yemeyi, en pahalı markalara sahip olmayı istiyorsunuz. Sizin için marka demek yüksek fiyat demek. Rahat olmasa da marka bir ayakkabı giymekten zevk alıyorsunuz. Sizin şehriniz Roma. Her sene gitseniz de sıkılmazsınız.
(8 –15) Popüler olan şeyleri seviyorsunuz. Herkesin giydiği markayı, herkesin gittiği yeri, herkesin seyrettiğini tercih ediyorsunuz. Meraklısınız. Herkesin konuştuğundan eksik kalmak istemiyorsunuz. Popüler markalar sizi tatmin ediyor. Katı bir tarzınız yok. Sizin belli bir şehriniz yok. O sene hangi şehir popülerse orada mutlu olursunuz.
(16-23) Mütevazi bir yapınız var. Fazla göze batmamaya çalışıyorsunuz. Pazardan da alışveriş yapıyorsunuz, alışveriş merkezlerinden de. Önemli olan natürel şeyler bulmak. İnsanların arasında rahat etmek istiyorsunuz. Gözlerin üzerinizde olmaması için elinizden geleni yapıyorsunuz. Sizin şehriniz sakin bir ada, Sicilya veya Malta olabilir.
(24-30) Sıradışı birisiniz. Farklı olmayı seviyorsunuz. Kimsede olmayanı almayı, moda olsun olmasın farklı markalar ve tarzlar almayı tercih ediyorsunuz. Popüler bir marka da olsa fazla görülmemiş, fazla talep görmeyen ürününü satın alıyorsunuz. Sizin bir tek şehriniz yok. Uzakdoğu ülkelerinde ya da Güney Amerika ülkelerinde sıra dışı vakit geçirebilirsiniz.
41
ÇALIŞANIN ÇIĞLIĞI
İşe Alımlarda Sosyal Mecranın Yeri Özge Dumlu Günesen ozge@ajandadergi.com
İnsan Kaynakları Uzmanları, yani
G
eçen ayki yazımızda sorduk
İK’cıların hemen hepsinin el kitabı gibidir
kendimize: Acaba biz sosyal
Linkedin. Sabah ilk iş o sayfa açılır,
medya bağımlısı mıyız?
araştırmalar yapılır, davetler gönderilir,
Bu ay da biz İşe Alım Uzmanlarına sora-
yeni bağlantılar eklenir.
lım aynı soruyu: Biz “İşe Alımcılar”, sos-
Yani eğer teknolojiyi takip eden bir
yal medya araçlarını işimiz gereği de kul-
İK’cıysanız burası sizin için bir aday
lanıyor muyuz?
havuzudur aslında. Kim kiminle bağlantı
Sosyal medya araçları arasında başı çeken
kurmuş, kim ne zaman terfi almış, rahatlık-
uygulama kuşkusuz Linkedin. 2003’te iş
la takip edebilirsiniz.
dünyasına yönelik bir networking sitesi
Diğer yandan Linkedin çeşitli gruplara üye
olarak kurulan Linkedin şu an 60 milyon
olmak, tartışmaları takip etmek, şirket
üyeye sahip.
sayfanızı düzenleyip açık pozisyonlarınızı
42
duyurmak için de bir alandır. Dolayısıyla
dediler ki, adayın Facebook, Twitter he-
siz kendinizi ve ait olduğunuz şirketinizi
sapları, blogları itinayla incelenir, çünkü
yansıtırken diğer profil sahipleri de burayı
adayın kendini nasıl anlattığı, neleri pay-
bir iş arama mecrası olarak kullanır.
laştığı önemli. O halde siz de kendinizi is-
O halde tam da bu noktada önemli bir soru
tediğiniz oranda ele verin ve hemen şimdi
başgösterir: Profil sahipleri neyi ne kadar
gizlilik ayarlarınızı gözden geçirin.
paylaşmalıdır? Yeri gelmişken değinmeden geçmeyelim, Kişiler tarafından yapılan en büyük hata
bu gibi ortamlarda çevremizi genişletirken
Linkedin’in profesyonel bir iş ağı olduğu-
nelere dikkat edelim? İş yaşamıyla ilgili
nun unutularak burayı bir Facebook ortamı
kendinize yeni bağlantılar eklemek istiyor-
gibi kullanmak ve durum güncellemeleri,
sanız Linkedin ve Xing gibi ortamları kul-
ziyaret edilen yerler gibi özel bilgilerin
lanabilirsiniz. Ancak bağlantı daveti gön-
paylaşılmasıdır. Linkedin sizin iş hayatı-
derirken küçük bir detayı atlamamakta fay-
nızdaki duruşunuzu belirler, özel payla-
da var o da bu talebin nedenini davetinize
şımlarınızı başka ortamlarda yapmanız da-
eklemek . Davet gönderme aşamasında sis-
ha özenli bir davranış olacaktır.
tem zaten size yardımcı olmakta. Önemli
Linkedin profilinizi düzenlerken bağlantı-
olan doğru istekle talep göndermek. İşe
larınız da önemlidir çünkü bunlar sizin
Alım Uzmanlarına tanımıyor olsanız dahi
kariyer portrenizin bir yansıması olacaktır.
davet göndermekten çekinmeyin, muhte-
Sizin bağlantı talebinizi inceleyen bir kişi,
melen davetiniz kabul görecektir, ancak bu
mevcutta bağlantıda olduğunuz kişilere
noktada talep sebebinizi doğru bildirmek
bakarak ya da üyesi olduğunuz grupları
önemli. Herkese “arkadaş” sıfatını ekleye-
ve takip ettiğiniz tartışmaları inceleyerek
rek davet göndermek pek şık ve profesyo-
sizin kişiliğiniz hakkında bir fikir sahibi
nel durmayacaktır. Arkadaş çevrenizi ge-
olacaktır.
nişletirken ise Facebook ya da Twitter doğru seçimler. Ancak iş yaşamındaki yönetici-
Peki Facebook demişken o da hayatımıza
lerinizi, iş arkadaşlarınızı Facebook’a ekle-
girmedi mi? Elbette girdi, hem de tam
mekten kaçının. bu mecraların özel ortam-
ortasından... Biz Linkedin, Xing vs. yeni
lar olduğunu göz ardı etmemekte fayda
alışırken yeni jenerasyon İK’cılar çıkıp
var.
43
BİR KAŞIK BİLGİ
Kütürdetmeden Yiyin Ne Olur !!! Müge Karahan www.yemekbahane.blogspot.com
benim içim çok fena olur.
K
ütür kütür ne yenir?
Benim gibi olanınız var mı bilmem ama
Benim yiyemediğim bir şey,
geçtiğimiz gün pazarda alışveriş yaparken
erik. Birisi karşıma geçer tuza
tezgahlardaki yemyeşil halini görünce de
bular kütür kütür ses çıkartarak yerse
etkilenmedim değil, itiraf ediyorum. O sebeptir ki bu ay da konumuz erik…
44
Erik de tıpkı çileğin olduğu gibi gülgiller
Komposto olarak yenirse bağırsakları çalış-
familyasına mensup bir meyve.
tırarak kabızlığa çok iyi gelir.
Çağlasını ilkbaharda vererek baharı müjde-
Erik yaprakları kaynatılıp suyu ile gargara
leyen, yeşil çanaklı, beyaz taç yapraklı çiçek yapılırsa bademcik ve boğaz iltihaplarına açan ağaçlarda yetişiyor.
iyi gelir.
Ülkemizde iki yüzün üzerinde erik çeşidi
Kuru erik barındırdığı bol miktarda A
bulunuyor.
vitamini ile cilde çok yararlıdır.
Erkenci dönem can eriğini yaz ortalarında
Eriğin çekirdekleri çıkarılıp püre haline
olgunlaşan Japon eriği takip eder.
getirildikten sonra makyaj çıkarıcı olarak
Ağustosta olgunlaşmaya başlayan Avrupa
yüzü temizlemekte kullanılabilir.
eriği olarak adlandırılan mürdüm eriği ise ekim ayına kadar yenebilir. Farklı dönemlerde olgunlaşan eriğin, farklı biçim ve büyüklükteki meyvelerinin ince kabuğu, türlere göre yeşil, sarı, kırmızı ve mor renklerdedir. Türkiye'de en tanınmış erik çeşitleri can eriği, papaz eriği, mürdüm eriği ve tatlı üryani eriğidir. A,C ve B grubu vitaminleri ile potasyum,
İşte size içinizi ferahlatacak bir komposto
magnezyum, fosfor ve demir mineralleri
tarifi:
açısından zengin olan erik, vücuda güç ve
1 kg kırmızı eriğin çekirdeklerini çıkartıp
enerji verir. Beden ve zihin yorgunluğunu
bir tencereye koyun ve üzerini geçecek
giderir ayrıca kansızlığa da iyi gelir.
kadar su ilave edip kaynatın. Kaynamaya
Sindirim sistemini güçlendiren erik, idrar
başlayınca üzerine 1,5-2 su bardağı toz
söktürücü ve kabızlığı giderici özelliğe sa-
şeker koyup, şeker iyice eriyinceye kadar
hiptir.
kaynatmaya devam edin. Tenceredeki erik-
Erik, yaş olarak yenebileceği gibi kurutula-
lerinizi başka bir tencereye süzgeçten iyice
rak, komposto yapılarak ya da suyu
ezerek geçirin. Soğuduktan sonra soğuk su
çıkarılarak da kullanılabilir.
ile açarak servis edebilirsiniz. Afiyetle & sağlıkla,
45
ABRAKADABRA
Ölümden Çalınan Zamanlar... Pınar Doğan pinar_sd@hotmail.com
H
Üstad demiş ki; doğum, hayatın bitmeye ayat çok mu zor şu günlerde? Yoksa bizler mi onu zorlaştırıyoruz. Bilmeden…
Yaşadığımız her deneyim bize kazanç olarak mı dönüyor? Biz bunun ne kadarını fark ediyoruz…
başladığı an olduğu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğu... yaşam'ı ne güzel anlatıyor. Yaşam, ölümden çalınan zamanlar... Bu çaldığımız zamanları nasıl harcıyoruz… Nasıl yaşıyoruz… Mutlu muyuz… Şu üç günlük dünyada neler uğruna s avaşıyoruz…
46
Mevlana'ya sormuşlar;
Hayat aslında çok basitmiş.
insan ömrü kaç gündür, diye…
Onu zorlaştıran bizleriz.
üstad cevaplamış:
Sadece diliyorum ve oluyor.
insan ömrü bir gündür, diye…
Şaka gibi,ama öyle...
Nasıl olur, demişler…
Yaptığım bir diğer şey sadece ''ABRA
Dün yaşandı ve bitti, yarını hiçbirimiz
KADABRA,, -artık açıklayabilirim- Abra
bilemeyiz,siz bugünü yaşayın, demiş...
Kadabra; eski Arami dilinde ''KONUŞURKEN YARATIRIM,, demek-
Günü yaşamak, an'ı yaşamak. Bu anları
tir. Sadece bu işte konuşurken siz de yara-
yaşarken bir dakika nefes alıp, bugün
tın. Bunun için dilimize ihtiyacımız var. Bu
neler öğrendim diyebilmek.
çok önemli bir araç. Hz.Ali dilimiz için şunları söylemiş; Dil, hüküm veren hakimdir.
Okul hayatımızda dersi öğrenip sonra
Cevap veren sözcüdür. Dil, iyi şeyleri emreden
sınava çekilirdik; hayat okulunda ise önce
komutandır. Dil, çirkin işten alıkoyan vaizdir.
sınava çekilip sonra dersimizi alıyoruz. Olumlu düşüncelerimizi, dilimizle de Düşüncelerimizi ve yaşadığımız olaylara
desteklersek, bizim için hayırlı olan şeyle-
tepki verme şeklimizi kontrol ettiğimizde
re kavuşabiliriz. Hayal edin, isteyin,
inanın kader dediğimiz şeyleri de kontrol
teşekkür
altına alabiliriz. Bunun için kendimi örnek
edin,gönülden isteyin ve sebepsiz teşekkür
verebilirim.
edin. Bir yerde okumuştum, teşekkür et-
Ben bunu yapabiliyorum. Kontrol altına
meyen şükür etmiş sayılmaz...
almayı başardım, diyebilirim. Özellikle
Hayatınız
son bir sene içinde kızım, eşim ve kendim
başladığında, farkındalığınız arttıkça bir
için istediğim her şeye sahip olmaya
gün bir bakacaksınız ki sebepsiz yere te-
başladım.
şekkür ederken yakalayacaksınız kendini-
Daha önce anlattığım gibi geçmişten gelen
zi.
veya zamanla deneyimlerim sonucu edin-
Gülümseyip,gerçek mutluluğu işte o an
diğim negatif kalıplarımı kırdım. Ve şimdi
yaşayacaksınız.
ektiklerimi biçiyorum.
Tanrı ya, evren'e ve meleklerime teşekkür
Hepiniz yapabilirsiniz.
ederim...
47
edin.
Gönülden
hayal
sizin istediğiniz gibi olmaya
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? Seda Asolar www.sedasolar.blogspot.com
İhsan Cemal Karaburçak •
İhsan Cemal Karaburçak’ın 20. yy Türk ressam-
ları arasında önemli bir yeri olduğunu •
Resim fırçasını eline ilk kez 1930 yılında, Telgraf
İşleri Müdürlüğü'ndeki görevi gereği bulunduğu Paris'teyken kaydolduğu École Universelle'de alan ancak katı öğretim kuralları ve sanat anlayışına uygun düşmemesi sebebiyle eğitimini yarıda bırakıp kendi kendini yetiştirmeye karar verdiğini, •
Resimlerinde mor renkli İ.C.K. imzasını kullandığını
•
İstanbul Modern Müzesinde sanatçının tablolarını gö-
rebileceğinizi •
3 Temmuz 2011 tarihine kadar Pera Müzesi’nde, İhsan
Cemal Karaburçak’ın Retrospektif niteliğinde tablolarının sergileneceğini
48
"Ben bir renk ressamıyım. Güneş de renkleri öldürdüğü için tabiatı havanın karardığı, bulutların biriktiği veya yağmurdan sonra toprağın, ağaçların ve binaların yıkandığı, renklerin meydana çıktığı saatlerde sevmekliğim bu yüzden olabilir. Koyu tonları da daha çok bu tonlar arasında uygun yerlere konulan ışıkların veya alttan gelen aydınlanmanın olgun cazibesi altında kaldığım için seçiyor olmalıyım. Belki de kötümser veya melankolik bir ruh veya mizaç meselesidir; kim bilir? Ama sebep ne olursa olsun beni doyuran bir netice aldığıma ve sanatı da sanat için yaptığıma göre sanatımdan, dolayısıyla da hayatımdan memnunum demektir”
İhsan Cemal Karaburçak, 1968 49
RAFLARDA Kitapçı Mendel
On Bir
Stefan Zweig
Mark Watson
Bu kitapta ünlü yazar Stefan
Gece geç saatlerde sunduğu rad-
Zweig'ın öykülerinden bir seçki
yo programını arayıp umutları-
sunuluyor. Yazdığı öykülerin
nı, korkularını ve pişmanlıklarını
en çarpıcı örneklerinin yer aldı-
paylaşan uykusuz Londralılar
ğı kitapta, özellikle "Kitapçı Mendel" ve
onu Xavier Ireland olarak tanıyor. Hiçbiri onun
"Geçmişe Yolculuk" uzun öyküleri ile, Zweig,
sevdiği her şeyi terkedip gerçi önce sevdiği her şey
okurun ruhunu derinden etkiliyor. Zweig bu öy-
onu terketti yeniden başlamak için Londra'ya gel-
külerinde; savaşın ve zorbalığın en acı izlerinin
diğini bilmiyor. Bir daha kaybetmemek için başka-
yaşandığı 20. yüzyılda birçok ülkede yaşanan
larını kendi hayatının parçası yapacak her türlü ya-
değişik hayatlara yüzünü çeviriyor. İnsan ruhu-
kınlaşmadan uzak bir hayat yaşıyor artık. Ta ki o
nun bilinmez ve karanlık derinliklerine inerek
hayatın tam ortasına Pippa düşene dek. Tuhaf bir
okuyucusunu canlı bir yolculuğa çıkarıyor. Aş-
şekilde hayatına sızan bu temizlikçi kız onun sil-
kın kırılganlığı, tutku, hırs, geçmişin karanlık
meye çalıştığı geçmişiyle yüzleşmesine, hiç umma-
gölgesi, savaşın açtığı derin yaralar gibi temaları
dığı yerlerde teselli ve huzur bulmasına yardımcı
konu edindiği bu öykülerde çok yönlü bir anla-
oluyor. Keşke biraz daha erken karşılaşsalardı...
tımla karşımıza çıkıyor. Savaş karşıtı ve hüma-
Xavier'nin o karlı günde yaptığı ve yapar yapmaz
nist bir yazar olan Stefan Zweig'in uzak bir gele-
içini kemirmeye başlayan bir seçim, hiç tanımadığı
ceğe emanet ettiği öyküleriyle hâlâ günümüz
on bir hayatı çoktan bambaşka yollara saptırmıştı.
dünyasına ışık tuttuğunu görmek onun unutulmayacak bir yazar olduğunun en büyük kanıtı.
Mark Watson'ın yayımlandığı tüm dillerde büyük
Burhan Arpad ve Ahmet Arpad'ın ortak çevirisi
ilgi gören zeka, mizah ve hayat dolu romanı On
olan kitapta şu öyküler yer alıyor: "Geçmişe Yol-
Bir, seçmediklerimizin bizi seçimlerimiz kadar etki-
culuk", "Kitapçı Mendel", "Karlarda",
leyip etkilemediğini sorguluyor. Aşkın, kaybedişin
"Unutulmayacak Bir İnsan", "Yürüyüş", "Acaba O
ve uzak bildiğimiz yaşamlara yakınlığımızın hika-
muydu?", "Alacakaranlıkta Bir Öykü",
yesi On Bir. Okuduktan sonra okumuş diğer insan-
"Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu", "Bir Yaz Öy-
ları bulup hakkında konuşmak isteyeceğiniz bir
küsü", "Yalnız İki İnsan".
kitap.
50
Kaygı Veren Dostluklar
Yamaç
Carlos Fuentes
İvan Gonçarov
Kaygı Veren Dostluklar'da günlük yaşamlar iç içe geçen
"Rayski'de çoğu zaman, 1840-
doğaüstü varlıklar beklenme-
1850'lerde dostum olan birçok
dik şekillerde hayatlarına gir-
insanı görür gibi oluyordum.
dikleri insanların kaderlerini
Onlar da sistemli çalışmaktan hoşlanmıyorlardı."
değiştiriyor. Bir yandan da Kazıklı Voyvoda'dan
-Gonçarov-
İkinci Dünya Savaşı'na, Shakespeare oyunlarından azizelerin rengârenk dünyasına uzanarak
19. yüzyıl Rus ve dünya edebiyatının en önemli ya-
aşk, aile, cinsellik ve din gibi evrensel konular ir-
zarlarından Gonçarov Yamaç'ta, Oblomov'da oldu-
deleniyor.
ğu gibi yine kahramanıyla öne çıkıyor. Gonçarov, kahramanı Rayski'nin ahbabı İvan İvanoviç'le ve
Fuentes, fantastik edebiyata görkemli bir dönüş
kadınlarla ilişkisini anlattığı Yamaç'ta, 19. yüzyıl
yaptığı Kaygı Veren Dostluklar'da hem Meksika'-
Rus toplumunun resmini çizerken, eleştiri ve tes-
nın çağdaş kimliğinin geçmiş tarafından nasıl şe-
pitlerini de başkarakteri üzerinden dile getiriyor.
killendirildiğini inceleyerek nesiller, sınıflar ve cinsiyetler arasındaki, toplumun üzerine çöken
Gonçarov'u yalnızca Oblomov ile hatırlayan okur-
yabancılaşmayı sorguluyor hem de okuyucuyu
lar için Yamaç, yazarı yeniden keşfetme imkânı su-
yaşamın hem tezatlarını hem de birbirine olan
nuyor.
bağımlılığını keşfe davet ediyor; biraz ürküterek, biraz da şehvetle…
Sisler Ülkesi Sir Arthur Conan Doyle Ruhlarla iletişime geçen spiritüalistlere karşı savaş açan, huysuz Profesör Challenger... Londra'daki dinî mezhepler hakkında haftalık köşe yazıları hazırlayan Profesör'ün kızı Enid ile onun yakışıklı ve bekâr arkadaşı Edward Malone... Bilim ile mistisizmin savaşı... Enid ve Edward, profesörün verdiği sert tepkiye rağmen, spiritüalistlerle ilgili bir araştırma yapmaya karar verirler ve onların toplantılarına katılmaya başlarlar. Bununla birlikte; Enid ve Edward bir yandan araştırmalarına devam ederken diğer yandan da profesörün karşı çıkacağı bir aşka yelken açarlar. Artık profesöre karşı iki cephede savaşmaları gerekecektir.
51
BU AY VİZYONDA Felekten Bir Gece Yönetmen: Todd Phillips Oyuncular: Liam Neeson, Bradley Cooper Gösterim Tarihi: 3 Haziran İkinci filmin ilkine hayli benzer hikâyesi ise şöyle: Stu, fazlasıyla çılgın attığı bir parti gecesinin sabahında, yatağında sürpriz bir travesti ile uyanıverir. Ertesi gün ekip toplanır ve geçen gece yenilen haltların tek tek izi sürülür.
X-Men Birinci Sınıf Yönetmen: Bryan Singer, Matthew Vaughn Oyuncular: James Mc Avoy, Kevin Bacon Göstreim Tarihi: 3 Haziran 2006-2007 yılları arasında, Jeff Parker tarafından yazılan ve Roger Cruz'un çizimlerini yaptığı X-Men: First Class çizgi roman serisinin bir uyarlaması olması beklenen filmde, bu seriye sadık kalındığı takdirde kahramanlarımızın gençlik yıllarına gideceğiz.
Hanna Yönetmen: Joe Wright Oyuncular: Cate Blancett, Eric Bana Gösterim Tarihi: 10 Haziran Hanna, eski bir CIA ajanı olan babası tarafından Finlandiya’nın balta girmemiş ormanlarında, soğukkanlı bir ölüm makinası olarak yetiştirilmiştir. 14 yaşına gelince babası onu ilk suikastını gerçekleştirmesi için Avrupa’ya gönderir. Yol boyunca hedefine kitlenmiş bir şekilde, usta bir katil gibi soğukkanlı hareket eden Hanna, başına gelen çeşitli olaylar sonucunda hedefine yaklaştıkça varoluşsal soru ve sorunlarla boğuşmaya başlar. 52
Süper 8 Yönetmen: J.J. Abrams Oyuncular: Elle Fanning, Amanda Michalka Gösterim Tarihi: 17 Haziran Yıl 1979...Nevada'da Area 51' adıyla anılan gizli bir askeri bölgeden Ohio'ya çok özel bir kargo taşınmaktadır. Bu kargoyu taşıyan yük trenine intihar saldırısı gerçekleştirilir ve tren raydan çıkar. Ancak tren kazası, bu özel kargonun serbest kalmasına neden olur. Dünya bunun sonuçlarını yaşayacaktır.
Rise of the Plant of the Apes Yönetmen: Rupert Wyatt Oyuncular: James Frnaco, Tom Felton Gösterim Tarihi: 24 Haziran Film, günümüz San Francisco'sunda maymunların zeka gelişimlerini inceleyen bir adamın bu deneyle ilgili tüm tecrübelerini anlatıyor. insanlar ve maymunlar arasındaki savaşta çok önemli bir figür haline gelen genç bir bilim adamı etrafında gelişiyor. wild rodman (james franco), maymunlar üzerinde Alzheimer hastalığına çare bulmak için testler yapıyor fakat maymunlardan Ceaser adındaki biri, hızlı gelişim göstermeye başlıyor. Bu yüzden wild rodman (james franco) onu kendisiyle birlikte yaşaması ve acımasız doktarlardan korumak için evine götürüyor. Böylece kaçınılmaz maymun devri başlıyor.
Transformers 3 Yönetmen: Michael Bay Oyuncular: Shia LaBeouf, ,Josh Duamel Gösterim Tarihi: 1 Temmuz Aya giden bir füzenin yanlış yere inmeleri sonucu,ayın farklı bir yerine gelmeleri, orada yaşayan bir robotu uyandıracaktır… www.sinemalar.com 53
AYIN BLOGU
İllustrator: Esen Demirci
“Ben yazılarımda hayatımı ve penceremden gördüklerimi paylaşıyorum. “Ful Yaprakları” nın kim olduğunu, neye benzediğini yada ne iş yaptığını bilmiyorsunuz ama hayatının büyük bir kısmını okuyor, yorumluyorsunuz” Yazdıklarım defterlerde, ajandalarSinem Ergun www.sanatnotlari.blogspot.com
Bir blog sahibi olma fikri ilk nasıl ortaya çıktı? Çocukluğumdan beri günlük tutarım, şiirler,denemeler yazarım, kendimi yazarak ifade etmeyi çok severim. 54
da,özensiz sayfalarda duruyordu ve hep bir arada toplamak düzenli yazmak istiyordum. İnternette takip ettiğim bloglar vardı, blog yazmak çok keyifli göründü gözüme ve “Ben neden yazdıklarımı paylaşmıyorum?”dedim kendi kendime... Sonra da bir blog oluşturdum ve hayata dair hissettiğim ne varsa o platformda
düzenli olarak insanlarla paylaşmaya baş-
kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman alma-
ladım.
dı. Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı, gözyaşlarını sildi ve ay-
Ne kadar süredir blogunuzda aktif olarak
naya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz ver-
yazıyorsunuz?
di. Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim tap-
Blogum “Ful Yaprakları”, 2008 yılının Ara-
taze ve rengarenk olacaktı..."
lık Ayı’ndan bu yana aktif olarak Internette yer alıyor.
Blogumu; hayatta hastalıklar, ayrılıklar, zorluklar atlatmış buna rağmen yılmamış
Blogunuzun adı neden “Ful Yaprakları?”
ve mutluluk oyunlarıyla ben hala varım,
Blog yazmaya başlarken adının ne olacağı
buradayım diyerek her şeyi düzene koy-
konusunda çok fazla kafa yormadım, o dö-
maya çabalayan genç bir kadının renga-
nemde devlet tiyatrolarında sahnelenen ve
renk, umut yüklü, enerji dolu günlüğü ola-
hayranlıkla izlediğim bir Civan Canova
rak tanımlayabilirim.
oyunu vardı. Oyunu o kadar beğendim ki
Kimliğimi özenle gizlememin en büyük
iki kez izledim, sadık bir tiyatro izleyicisi
nedeni ise kendimi deşifre etmeden, kim
olarak “Ful Yaprakları” için bugüne dek
olduğumu, ne iş yaptığımı bilmeden, oku-
izlediğim en iyi oyunlardan biri diyebilim,
yucuların benim içimi, ruhumu tanımasını
gerçekten çok etkilendim.
ve hayata bakışımı okumasını sağlamak.
Blogum da adını bu tiyatro oyunundan alı-
Bir de tabii ki özgür olarak düşünebilme-
yor: “Ful Yaprakları”
nin ve yazabilmenin insana sunduğu paha biçilemez keyif…
Blogunuzu bize nasıl tanımlarsınız? “Ful Yaprakları” olarak kendimi, Christina
Sıklıkla yazar mısınız , yazamadığınızda
Nöstlinger’in “Alev Saçlı Kız” romanında-
bunun rahatsızlığını hisseder misiniz ?
ki Frida’yı anlattığı gibi anlatıyorum.
Yazmak benim kendimi ifade ediş biçi-
"Bir zamanlar “Ful Yaprakları” adında bir çi-
mim. Kuşkusuz yazılı olduğu kadar sözlü
çek kız vardı. Saçları tuhaftı. Bir tutamı doma-
iletişimden de yanayım ama insan her za-
tes kırmızısı, perçemleri havuç rengi, kalanlar-
man sözlü iletişime geçebilecek kadar
sa ahududu şerbeti gibi kızıldı. Pembe gözlük-
enerjik ve dışa dönük hissedemeyebiliyor
leriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye
kendini.
55
İşte bu zamanlarda kağıdım,kalemim,
sayfa düzenim, konularım ve dünyamı on-
klavyem ve bilgisayar ekranım benim en
lara sunuş şeklim hakkında ne düşündük-
yakın dostum oluyor.
lerini merak ediyorum.
Durumları, insanları gözlemlemeyi ve
Bugün neredeyse 800’e yakın izleyicim var
içimdekileri özgürce sayfalara dökebilme-
ve ayda en az 7.000 tıklama sayısına ulaşı-
yi çok seviyorum. Yazamazsam bir şeyle-
yorum.
rin eksik kaldığını hissediyorum.
Bu yüzden istatistikleri ve yazılarıma aldı-
Kendi kalemimden çıkan yazıların yanı sı-
ğım yorumları, gelen e-postaları, benimle
ra, beğendiğim başka yazıları da kaynak
irtibata geçmek isteyen insanları gördükçe,
göstererek alıntı yapıyorum,daha fazla in-
onlardan olumlu tepkiler aldıkça çok mut-
sana ulaşmasını sağlıyorum.
lu oluyorum,bu durum bana güç veriyor, inancımı tamamlıyor,yeni yazılar yazma
Uzun yazılar yazmayı mı , yoksa aktarım-
isteğimi artırıyor…
larınızı kısa yoldan anlatmayı mı tercih ediyorsunuz ?
Blogunuz ne kadar vakit ayırabiliyorsu-
Nasıl hissediyorsam öyle yazmayı tercih
nuz, günün hangi saatlerinde yazabili-
ediyorum. Bazen içimde kopan fırtınaları
yorsunuz?
sayfalar dolusu yazarak atabiliyorum dışa-
Mümkün olduğunca fazla vakit ayırmaya
rı, bazen bir kaç satırlık bir mutluluk çıkı-
çalışıyorum, bazen günlük yazıyorum, o
yor içimden,bazen de umudum sayfalara
an ne yaşadıysam ya da ne hissediyorsam
sığmıyor ve “Küçük Mutluluk Dersleri”
bazen de arka arkaya bir kaç yazı yazıp
gibi birbirini takip eden, zamana yayılmış
bilgisayarımda saklayıp ertesi günlerde
pek çok yazıya dönüşüveriyor.,,
yayınlıyorum. İş yoğunluğuma, ruh halime göre değişiyor ancak elimden geldiğin-
Yazılarınıza gelen mesajlar size neler his-
ce blogumu güncel ve taze tutmaya özen
settiriyor?
gösteriyorum.
“Ful Yaprakları” nı yazarken beni en çok mutlu eden durum, yazılarımı okuyan in-
Blog sahibi olmanın size kazandırdığı
sanlardan gelen yorumlar ve mesajlar.
şeyler olduğunu düşünüyormusunuz
Okuyucuların beni okurken neler hisset-
Kesinlikle evet. Paylaşmak; yeryüzünde
tiklerini, yazılarım, kullandığım görseller,
insanoğlu’na sunulmuş en güzel
56
değerlerden biri. Ben yazılarımda hayatımı ve penceremden gördüklerimi paylaşıyorum. “Ful Yaprakları” nın kim olduğunu, neye benzediğini yada ne iş yaptığını bilmiyorsunuz ama hayatının büyük bir kısmını okuyor, yorumluyorsunuz hatta belki de iç dünyamı yakınımdaki pek çok insandan daha iyi biliyorsunuz ve bu benim çok hoşuma gidiyor. Diğer bloglarda yazan arkadaşlarla tanışıyorsunuz, onların hayatlarını keşfediyorsunuz, kültürel ve sanatsal anlamda yeniliklerden haberdar oluyorsunuz, blog dünyası birbirine bağlı, kocaman bir aile gibi ve bu ailenin içinde yer almaktan dolayı kendimi iyi hissediyorum.
İllustrator: Esen Demirci
Bir Blog içeriği tek bir konuya yoğunlaş-
tutarak fazla dağılmadan yazabilmenin
malı mı ?
önemli olduğunu düşünüyorum.
Bence her blogun belli bir çizgisi olmalı; yazıların konuları, görseller, okuyucuya
Örneğin ben kişisel bir blog yazıyorum,
verilen mesaj, seçilen yazı karakterinden
temamı renklerle, umut veren sözler ve
rengine kadar bir bütün oluşturmalı.
görsellerle destekliyorum, bir de fotoğraf yerine illüstrasyon kullanmayı tercih edi-
Konu ise en başından belirlenmeli, Kişisel/
yorum.
Yaşam, Moda, Müzik, Teknoloji, Kültür/
Görselleri çok özenli seçiyorum, konuyla
Sanat gibi pek çok başlıktan birini seçerek
bağlantılı olmasına ve insanlara kendileri-
ve o başlığı da mümkün olduğunca geniş
ni iyi hissettirmesine dikkat ediyorum.
57
Bu nedenle arada ufak tefek değişiklikler
Bununla birlikte keyfime düşkün bir yapım
olsa da blogumda kullandığım temaları te-
olduğundan boş zaman bulduğumda o an-
mel anlamda 2 yılı aşkın bir zamandır de-
ki ruh halime göre kendimi mutlu edecek
ğiştirmedim.
bir şeyler yapmak isterim. Güzel bir gezinti, deniz kıyınsında uzun
Hiç kimse tarafından okunmasanız bile
bir yürüyüş, arkadaşlarla yemeğin bahane
aynı çizgi ve sıklıkta yazar mısınız ?
sohbetin şahane olduğu bir toplantı, iyi bir
Elbette, blog yazmaya başladığım ilk dö-
film, güzel bir tiyatro oyunu, eğlenceli bir
nemlerde okuyucu sayım çok daha azdı ve
konser ya da kitaplarımla başbaşa farklı
yazmayı bırakmadım, yalnızca 10 kişinin
dünyalara yolculuk yapmak gibi....
beni düzenli takip ettiğini bilsem dahi,bu
Günlük hayatta en çok neye sinirlenirsi-
benim için yazma nedeni.
niz ? Haksızlık, yalan,tembellik.
Birazda kişisel ilgi alanlarınızla ilgili so-
Tahammül edemediğim ve anlam vereme-
rular sormak isteriz,
diğim üçlü...
Mesleğiniz nedir, çalışma hayatınız
Arşivini yaptığınız, biriktirdiğin herhan-
oldumu, hala çalışıyormusunuz?
gi birşey var mı ?
“Ful Yaprakları” olarak blogu yazarken
Eşyalara fazla anlam yüklemekten hoşlan-
kimliğimi açığa vurmamayı tercih ettiğim
madığımdan çok koleksiyoner bir yanım
için bugüne kadar mesleğimle ilgili bir kaç
yoktur,ama yazılarımı, kitaplarımı,
ipucu dışında pek bilgi vermedim. Beni
cd’lerimi ve dergilerimi özenle saklarım.
düzenli okuyanların güzel tahminleri var
Bir de bir anı kutum vardır, çoğu insanın
ama şunu söyleyebilirim ki okumak ve yaz- olduğu gibi, orada geçmiş etkinlik biletlemak tutkumu pekiştiren bir alan üzerine
ri,bazı broşürler ve minik objeleri biriktiri-
üniversite eğitimi gördüm ve yine aynı
rim.
alanda 7 yıldır çalışıyorum.
Teşekkürler, Sevgiler,
Boş vakitlerinizi nasıl değerlendirirsiniz?
Ful Yaprakları
Yoğun çalıştığım için anı yaşamayı tercih
http://fulyapragi.blogspot.com/
ediyorum. 58
Ücretsiz Abonelik İçin www.ajandadergi.blogspot.com İletişim: iletisim@ajandadergi.com
59