Talip apaydın yar bükü

Page 140

acaba? Karanlığın içini iyice görmeğe çalışarak ark boyuna baktı. Haydar gelirse muhakkak oradan ağrı yürüyerek gelirdi. 179 — Çık çık çık... diye söylendi kendikendine. Canım tarlası zehir olmuştu be. Rahatı huzuru kaçıp gitmişti. Ne olacaktı bu işin sonu? Yorganı koltuğunda tâ karadulların yanından dolaşarak köy yoluna yukarı tırmandı. Kayalık tepenin üstünde yatacaktı. Haydar'ın aklı-ha bile gelmezdi burası. .Yahn ayak, kayalara basa basa yürüdü. Sonra vadiye doğru döndü. Uçuruma yakın bir yerde iki kayanın arasına yorganı serdi. Ama yatası yoktu. Oracığa oturdu. Bugün olanları bir daha düşünmeğe başladı. Vadinin içi iyice görülüyordu buradan. Hemen aşağıda geniş çeltik tarlaları belli belirsizdi orada. İçinde bir yer ince ince sızladı, nasıl verilirdi bir başkasına? Hem de pisipisine... Canı sigara istedi birden. Koynundan teneke tabakayı çıkardı. Taşın arkasına saklanıp kibriti çaktı. Sigaranın ateşini avucunun içinde tutuyordu. Askerlikte öğrenmişti bunu, karanlıkta sigara ateşi tâ uzaklardan görülürdü. — Huhhh... diye ağzından burnundan dumanları üfledi. İçinde kocaman, yakıcı bir endişe kımıldanıp acıtıp duruyordu. Yorganın üstüne uzandı. Dirseğini başının altına destek yaptı. Aşağıya, vadinin içine bakıyordu. Gökte açık, kıpır kıpır yıldızlar vardı. O sırada ilerdeki bir kayalığın üstünde bir gece kuşu ötmeğe başladı. İnsana korku veren, boğuk bir sesi vardı. Durup durup ötüyordu. Bütün vadiyi dolduruyordu sesi. Remzi dinledi dinledi, dayanamadı, — Huşşt! diye doğruldu. Kolunu salladı. Kuş duymuştu herhalde, sustu. Biraz sonra tehlikenin geçtiğini sezinlemiş olacak, yeniden ötmeğe başladı. .— Allah Allah! dedi Remzi. Var bunda bir iş..: ; Zayıf yüzüne yeni bir bunaltı çöktü. Tehlike hemen karsısına gelip dikilmiş gibiydi. Alnını yanıbaşındaki büyük kayaya dayayıp kuşun 180 sesini dinledi. Her ötüşünde içinde sürtünmeğe benzer sinirli, uğursuz bir titreme oluyordu. Sabaha kadar uyuyamadı. Sıkıntılar içinde kıvrandı bunaldı durdu orada. Remzi ertesi gün, daha ertesi gün gene burada yattı. O kuş da her gün gelip orada öttü, Usulca gidip kovalıyor, arkasından taş atıyor, sonra gelip yorganının arasına uzanıyordu. Tam uyuyacağı sırada kuş boğuk sesiyle «uğğğ... uğğğ...» diye başlıyordu gene ötmeğe. Remzi doğrulup oturuyor, bir sıkıntı içinde bildiği dualan arka arkaya okumağa başlıyordu. Rahatı huzuru kalmamıştı iyice. Gündüzü de gecesi de zehir olmuştu. Ne edeceğini bilemiyordu. Baktı olmayacak, bu kuş kendisini uyutmı-yacak burada. Yorganı koltuğuna kıstırdı, gene ırmak


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.