Yol Kasım Aralık 2008 Sayı 15

Page 8

vol lamda bile solun düzen içinde bir savunucusu-takipçisi yoktur. 1974 yıllarında­ ki, “Karaoğlan” olarak simgeleşen Ecevit’in liderliğindeki CHP ölçüsünde bir sol duruşu, bugün onun sözde miras­ çısı üç partinin her hangi birinden bek­ lemek ölü gözünden yaş beklemeye eşdeğerdir. Aynı şeyi mevcut sendika konfederasyonları için de söylemek ha­ talı olmaz. Öte yandan, yoksullar açısın­ dan belli ölçülerde “umut” olan AKP yıpranıyor, neoliberal politikaların etki­ leri yığınlar tarafından acı acı yaşanıyor. “Kömür dağıtan” AKP, sosyal sigortalar, ye­ ni vergi kanunları ve zamlarla yığınların za­ ten boş olan ceplerine elini atmaya başlamıştır. Bu gerçekler sol bir politika için genel bir zemin hazırlamaktadır. Ancak bunun bugün düzen içinden de dışından da bir “sahibi” yoktur. CHP’nin yolu tıkaması nereye kadar etkili olabilir? Genel politik gi­ dişte sola doğru bir kayma ve açılım olabi­ lir mi? Düzen egemenleri arasındaki iç gerilim, doğrudan veya dolaylı yollardan bu açılımın sınırlarını çizmeye çoktan soyun­ muştur: AKP iktidarına karşı, “laik” ve Kürt Hareketi’nden uzak duran ve hatta “düş­ man” bir sol! Dün 60’lı yılların hemen öncesi ve sonra­ sında yaşandığı gibi devrimci hareketin dü­ zen içi gerilimlerin etki alanında kalmasıyla, bugünkü gerilimlerin etkisi altına girmesi arasında büyük bir fark vardır. Dün yeni do­ ğan hareket, hem Türkiye’de sınıflar savaşının yükselmesi hem de dünyadaki ge­ lişen mücadele nedeniyle sosyalizme doğru yönelme şansı taşıdı ve bunu belli ölçülerde gerçekleştirdi. Hatta dünya ve Türkiye ölçü­ sünde gelişen devrimci hareketin gücü gele­ neksel devletçi CHP’yi bile önce “ortanın solu”na, Ecevit’le birlikte “demokratik so­ la” doğru adeta arkasından zorla itekledi.

t Éfyrw®

I Í :1;ii -iti«■

Yani kendisi politik ortamın gerçeklerinden etkilenen devrimci hareket, aynı zamanda kendisi de ortamı etkileme gücünü gösterdi. Bugün, böyle bir gücü yok! Güçlü bir doğuş yaşamıyor, yıllardır yaşadığı yıpranmışlığm içinden hala çıkamamıştır. Böyle dengelerde siyasal İslam sol liberalleri etkilerken, ulu­ salcılar da kendi uzantıları olarak bir ulusal sol alan yaratmışlardır. Bu etkilenmelerin anlamı ne olabilir? Ne­ den tarihimizden gerekli dersler çıkartı lam ıyor? Ders çıkartmak sırf “akıl” işi olsa çok kolay olurdu. Olaya böyle bakılamayacağı açıktır. Son yirmi yılda devrim bilincinde ve moral değerlerde oluşan büyük erozyon so­ runun en genel cevabıdır. Elbette her siyasi eğilimin kendi tarihinden gelen “miras” da vardır. Ancak esas nedeni, bütün bunların yanında, düzenin yarattığı kuşatmanın etki­ lerinde aramak gerekiyor. Bir yandan şove­ nizmin öte yandan siyasal İslam'ın kitlelerle ilişki kurmakta yarattığı tıkanma, “ulusal sol” tarafından tek yönlü aşılmaya çalışılı­ yor. Her zaman olduğu gibi yine sol aynı ze­ minde birbiriyle yarışa giriyor, siyasal İslam’dan etkilenen geniş kitleleri onlara bı­ rakarak! Bu taktik yöneliş solu fazla büyüt­ mez, “laik” kitleler içinde çeşitli siyasetlerin güç dağılım tablosunu değiştirebilir. Ecevit, 70’li yılların ortalarında geleneksel “sağ oy­ ların” sınırlarını “toprak işleyenin su kullaJD


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.