Suriye halkına karşı işlenen savaş suçları

Page 22

Suriye’ye sıcak savaş tehdidinin güncel olduğu döneme kadar, AKP hükümeti tarafından gurur kaynağı olarak gösterilen kamplar, bu günlerde yetkililer tarafından “altından kalkamıyoruz” açıklamalarına konu edilmektedir. Meclis’te bir soru önergesine, Ahmet Davutoğlu, “Ülkemizde misafir edilen Suriyelilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, hâlihazırdaki 20 barınma merkezinin inşası ve idamesi dâhil olmak üzere 1,5 milyar ABD dolarını aşkın harcama yapılmıştır” cevabını vermiştir. Söz konusu harcamalara ilişkin Sayıştay’ın raporu ise bir skandalı ortaya çıkarmıştır. Sayıştay’ın 2012 tarihli denetim raporuna göre, AFAD tarafından yapılan harcamalara ilişkin, “İnsani yardım faaliyetlerinin ve harcamalarının herhangi bir esas ve usul takip edilmeksizin yürütüldüğü” tespit edilmiştir 32. Başbakan, son olarak harcamaların toplam rakamını iki milyar dolar olarak açıklamıştır. Bu harcamalar Türkiye’deki sığınma kampları giderleri olarak gerekçelendirilmiştir. Başbakan Erdoğan’ın örtülü ödenekten harcadığı miktarların son üç yılda rekor düzeyde artmış olması ise kayda değer bir durumdur. Niteliği itibariyle nereye harcandığı gizli olan örtülü ödeneklerde 2011’de ayrılan başlangıç miktarı 500 bin TL’dir. Ancak Erdoğan, toplam 391 milyon lira harcamıştır. Bu sayı, 2012 yılında toplam 694 milyon lirayı bularak son 10 yılın en yüksek düzeyine çıkmıştır. 2012 yılının sadece Temmuz ve Ağustos aylarında örtülü ödenekten 156 milyon TL harcanmıştır. Bu tarihler ise Suriye’de savaşın en kitlesel hal aldığı dönemlere rastlamaktadır. 2013 yılında ise ilk 8 ayda 873,6 milyon TL’ye ulaşan örtülü ödenek harcamalarının, önceki yıllar harcamalarını katlayarak arttığı ve artacağı görülmektedir. Türkiye’de kurulmuş mülteci kamplarının hukuki statüsü de oldukça tartışmalıdır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kendisine yöneltilen bir soru önergesine “Sivillerle askeri gerekçelerle sığınanların mülteci hukuku olarak farklı statüleri var. Askerlerin olduğu kamplara giriş için, gelenlerin de olurunun alınması gerekiyor. Takdir edilmesi gerekir ki belli bir düzen sağlanamazsa sorunlar yaşanır. Güvenlik unsurları olarak sığınmış olanların özel bir muameleye tabi tutulmaları normaldir” cevabını vermiştir. Davutoğlu bu cevabı ile mülteci kamplarındaki uluslararası hukuka uygun davranıldığı tezini savunmaktadır. Oysaki 2001 yılında UNHCR tarafından düzenlenen “Küresel İstişare” toplantısının sonuç bildirgesinde mülteci kamplarında silahlı unsurların bulunmasının yarattığı sakıncalar belirtilmekte ve aynı belgede “Silahlı çatışmaya katılmış kişiler silahlarını gerçek anlamda bırakmaksızın bir uluslararası sınırı geçtiklerinde, askeri bir gündeme sahip kabul edilirler. Böyle bir gündeme sahip olunmasına izin verilmesi ise üye devletlerin uluslararası barış ve güvenliği koruma yükümlülüklerine, [BM] Sözleşmesinde ve BMGK kararlarında tanımlanan devletlerarası dostane ilişkilere aykırıdır.” denilmektedir. Bir başka deyişle, BM sözleşme kararları kamplarda kişilerin silahsızlandırılmasının sağlanmasını o ülke için görev kabul etmektedir. Ancak Davutoğlu’nun açıklamasından da anlaşılacağı gibi, askeri olarak 32

http://www.sayistay.gov.tr/rapor/rapor.asp

17


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.