BAYRAM ÇIKARKEN*
Geçen üç yıllık yaslı bayramlarını, yedi asır talihine hükmetti ğimiz sefil bir milletin, Yunan kavminin hakaret ve istilası altında kanayan dağlı yüreğiyle karşılayan güzel İzmir, Trakya, yeşil Bur sa, Adana, ah evet bu yıl da, bütün bu gamlı matemli Türk illeri ka til ve kanlı düşmanın kan sızan zalim satırı altında gözleri yaşlı kur banlar gibi inleyerek karşıladılar . . . Ah milletim ! .. Kurban mı yok sa kurban bayramı mı var? Diyorlar ki, yaraları derin İzmir'in, gümüş sular çağlayan laleli, sümbüllü dere boylarında gezinen ahu bak ışlı, şakrak sesli köy kız ları, Türk tarihinin bu ismet perileri susmuş, çiğnenmiş, dereler ku rumuş, çiçekler solmuş çamlı belleri süslemez olmuş . . . Adana'nın Türk tarihinin aşkını nakleden ormanlarından şimdi yetim ve dul kanı akıyormuş. Meriç, yanık çağlayanlarıyla Türk Trakya'nın si yah talihine ağlıyormuş. Bursa, yaralı göğsünde taşıdığı mukadde satına vurulan zincirlerle inliyor, titriyormuş . . . Allahım! . . Varlığını yeryüzünde ispat için yarattığın Türk mille tini bu cehennemi gecelerin sabahına kavuştur. Çektikleri yeter ol du! Allahım! Hürriyet ve bağımsızlık için dövüşen Türk milletinin dumanlı dağ başlarında kalmış kimsesiz kadınlarına, öksüzlerine acı . . . İki bin yıldır hep hürriyet şarkıları söyleyen bir tarih, Türk ta rihi esaret zehirini tanımasın, tanımasın . . . Rengini göklerinden alan, zalim dünyalarını bir meşale gibi al renkle, bir nur gibi ay yıl*
Anado/ıı'da Ye11iı:ün.
62
1 9 Ağustos 1 92 1 , Numara: 700-3 1 1 . s. 1 .