koca atelyeyi dolduran kalabalık, Sovyet insanlarının her yer de benimsedikleri, SSCB.'nde çok sevilen bu marşı hep bir ağızdan söylediler. Yedigey böylesine büyük bir insan top luluğunun bir arada şarkı ya da marş söylemesine ilk kez tanık oluyordu. Toprağın tuzu ve terini oluşturan kişiler le yan yana bulunmanın onurlandırıcı, coşturucu, aynı za manda acı veren bilinci onu denizin dalgaları gibi kapıp ta uzaklara götürmüştü. Emekçilerin marşı ağızlarda ses olup yükseliyor, dalga olup kabarıyor; yürekleri yiğitlikle, coşkuy la, dolduruyordu. Çok heyecanlandığı zamanlar olduğu gi bi, Yedigey kendini gene Aral gölünün sularında hissetti. Gene özgür bir martı olup köpük saçan dalgalar -alabaşlar üstünde kanat çırptı. Eve döndüğü zaman da içinde aynı bayram havası esi yordu. Çay içerlerken Ukubala'ya toplantıyı, konuşulanları an lattı. Kendisinin de konuşmak istediğini, buna karşılık atelye parti yöneticisi Çernov'un verdiği yanıtı söyledi. Ukubala onu dinlerken çay üstüne çay dolduruyor, Yedigey ara vermeden hepsini içiyordu. Ukubala dayanamadı; - Sana ne oldu? Koca semaveri boşalttın? dedi. - Toplantıda çok susamıştım, ama o kalabalıkta kalkacak, kımıldanacak gibi değildi. Herhalde çok heyecanlandığım için böyle oldu. Sonra toplantı bitip de dışarı çıktığımız sıra da bir de baktım, bizim yöne doğru bir yük treni kalkıyor. Kaçırmamak için hemen atladım. Makinist bizim oradan Tög rek-Tama'dan Jandos değil miymiş? Yanındaki sudan içtim ama çayın yeri başka. Ukubala kocasının çayını tazeledi. - Evet, anlaşılıyor, çok susamışsın . . . Bak sana ne diye ceğim: İyi etmiş de Abutalip'in çocuklarını düşünmüşsün. Ma dem dönem değişti, işler böylesine kızıştı; sen de kimseden ge ri kalma, üzerine düşen görevi yap. Mektup yazmak kötü bir şey değil; gelgelelim mektubun yazılması, gönderilmesi, okun ması, üzerinde düşünülüp bir sonuca varılması çok zaman alır. Sen en iyisi Alma-Ata'ya kendin git. Orada olanları istediğin gibi anlatır, açıklarsın. - Nasıl, Alma-Ata'ya mı gideyim? En büyük yetkililere kendim mi anlatayım istiyorsun? - Neden olmasın? İş başa düştü bir kez. Orada bir de dos tun var. Adam kaç kez adres bıraktı, çağıra çağıra dilinde
303