İçindekiler TİMDER Yönetim Kurulu: Yalçın Ali Tung, Kemal Yıldırım, Mehmet Arslan, Adem Yıldıray Yılmaz, Aydın Eşer, Baki Kartalkaya, Bircan Şahin, Cemal Kır, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Serdar Dönmez
Ön Kapak İçi: Arka Kapak: Arka Kapak İçi:
Elmor Seramiksan Teka
1
Zimmer
7
Yapı Servis
9
Ege Seramik
11
Adell
15
Ekpaş
23
Creavit - Çanakcılar
25
Bien Seramik
27
Gül Pres Döküm
29
UNICERA
31
Seranit
33
Baymak
35
Formina Banyo
37
Hitit Seramik
39
Fırat Boru
42-43
Hakan Plastik
45
Duravit
47
Schlüter Systems
49
Esen Plastik
51
Graniser
53
Badella
55
Ge-Ti
57
Gelişim Teknik
Yapım & Görsel Tasarım Yönetmeni: Güray Ergün (guray@timder.org.tr)
59
Sesa Yapı
61
Koramic YK - Cermix
Yapım & Görsel Tasarım Yardımcı Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timder.org.tr)
63
Yurtbay Seramik
65
Uşak Seramik
Yönetim Yeri Adresi: Ortaklar Cd. No:14 K:3 D:5 Mecidiyeköy - İSTANBUL
67-69
Panelduş
71
Petek Banyo
Basım Yeri Adresi Telefonu: Ömür Matbaacılık A.Ş. Haramidere Beysan San. Sit. Birlik Cd. No:20 Büyükçekmece - İSTANBUL - 0212 422 76 00
73
Özlider
75
Doğa Banyo
77
Vela Banyo
79
Termal Seramik
81
Kütahya Seramik
83
Öncü Banyo
84-85
Uğur Yapı - Evdema
93
Penta
103
Damla Banyo
115
Sim Ltd.
117
Te-Ma Banyo
Kapak Fotoğrafı: Orhan Hopa
Mekan:
UNICERA 2011 Kütahya Seramik Standı
Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Yalçın Ali Tung Necatibey Cd. Karınca Çıkmazı Sk. No:7 Karaköy - İSTANBUL (yalcinalitung@timder.org.tr) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan Kayışdağı Mh. Bostancı Dudullu Yolu No:40 Kadıköy - İST. (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç (hkarakoc@anadolu.edu.tr) Ekonomi Danışmanı: Prof. Dr. Emre Alkin (emre@emrealkin.com) Hukuk Danışmanı: Av. Murat Çelikten (murat@murathukuk.com)
Basım Tarihi: Kasım 2011
Yayın Türü: Yaygın Süreli
Yayın Yürütme Kurulu: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Mehmet Arslan, Nurhan Tanyeli, Güray Ergün, Orhan Hopa İletişim Bilgileri: Adres: Ortaklar Cd. No:14 K:3 D:5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Telefon: 0 212 274 28 42 / 0 212 274 28 43 e-posta: info@timder.org.tr Web Sitesi: www.timder.org.tr
2
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ticari reklamlar firmaların sorumluluğundadır.
İçindekiler
TİMDER’den
10
Söyleşi
86
TİMDER Üyeleri Basketbol Turnuvası Yaptı TİMDER Akademi Sektöre Katkı Vermeye Devam Ediyor Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2011 Şampiyonu; PİMAŞ TİMDER Yönetim Kurulu Bien Seramik’i Ziyaret Etti Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkan Yardımcısı - Banyo Grubu Atalay Gümrah
TİMDER Yönetim Kurulu İMSAD’I Ziyaret Etti TİMDER Yönetim Kurulu İETT Genel Müdürü ve TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni Dr. Hayri Baraçlı’yı Ziyaret Etti
Haberler
36
Adell’den Kurumiçi Eğitim Aktivasyonları Daikin Türkiye’nin Havasını Değiştirmeye Geldi Demirdöküm Megabuıld Fuar’ında Büyük İlgi Gördü
Dönmez Yapı, Kale Grubu’nun 360 Derece Mağazacılık Anlayışı ile Güneşli’de
firMarka
90
Duravit’in Yeni CEO’su Prof.Dr.Frank Richter Türkiye’yi Ziyaret Etti E.C.A.’nın Başarılı Bayileri Las Vegas Gezisi ile Ödüllendirildi Fransız “Parexgroup Enternasyonal Semineri” İstabul’da Yapıldı GPD Bayisi Erpa Yapı Malzemeleri Yeni Showroom’unu Açtı
Ideal Standard Satış Pazarlama Müdürü Yakup Fırat
Nazmi Durbakayım Yeniden İNDER Genel Başkanı Seçildi İntema Mutfak’ın Mağazaları Yenileniyor Kılıçlar Isıtma Yapı Mühendislik Açıldı Megabuild Avrasya Yapı Fuarı’nda Yeni Bir Marka: Cermix Pakplast’tan Tesisat Ustalarına Seminer Seramiksan Şanlıurfa ve Bartın Bayi Açılışları Söğütsen Seramik İzmir’de İnfo Mağazasını Açtı Umpaş Seramik Yeni Yatırımı ile Kapasitesini Arttırıyor
Satış Hattı 94
Vaillant, Sektörün Geleceğiyle İlgili Öngörülerini Paylaştı
Koramic YK Pazarlama Müdürü Ali Yıldırım
Zimmer Yetkili Satıcılarını Tayland’da Ağırladı Kütahya Seramik ve Porselen Şimdi İstanbul Anadolu Hisarı’nda Akgün Group Yeni Mağaza Açılışlarına Devam Ediyor
Sahadan
104
Hukuken
106
Etkin Yönetim
108
İletişimde İletişim
110
Bayi Vizyonu
112
Sağlıklı Yaşam
114
Ürünler
116
98
Seramiksan İç And. Konya Böl. Müd. Ahmet Kaptan
Üretici
100
Damla Yapı Elemanları Satış Destek Direktörü Hacer Kara
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
3
Yönetimden
Van Depremi Sonrasında Türkiye’nin Deprem ve İnşaat Gerçeği Türkiye’de yürürlükte bulunan “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkındaki Yönetmelik”e göre topraklarımızın %66’sı, nüfusumuzun %71’i, toplam belediyelerin %68’i 1. ve 2. derece deprem belgeleri içinde yer almaktadır. 3. ve 4. derece deprem bölgelerini de dikkate aldığımızda topraklarımızın yaklaşık %92’si deprem tehlikesi altında bulunmaktadır. Bu nedenle, can ve mal kayıplarının fazlalığı bakımından deprem, doğal afetler içinde önemli bir yere sahiptir. 1900’lü yıllardan bugüne kadar ülkemizde yaşanan depremlerde yaklaşık olarak 100.000 insanımız ölmüş, 250.000 insanımız yaralanmış, 600.000’den fazla yapımız da yıkılmış veya önemli ölçüde hasar almıştır. Başbakanlık Proje Uygulama Biriminin 2000 yılı baz alınarak 2002 yılında hazırlatmış olduğu bir rapora göre; Ülkemizde bulunan konutların %62’sinin inşaat yapım ruhsatı bulunmakta, %38’nin ise inşaat yapım ruhsatı bulunmamaktadır. Yine yapılarımızın %33’nün yapı kullanma izin belgesi olmasına karşın, %67’sinin ise yapı kullanma izin belgesi bulunmamaktadır. 1984 yılında yapılan bina sayımında 8 milyon hane 5 milyon bina varken, hane ve bina sayısı 2000 yılında % 60~70 mertebesinde artmıştır. Bu sayı nüfus artışı nedeniyle ihtiyaç duyulan ölçüde bir artış değil, ülkemizin şehirleşmesiyle ilgili bir sonuçtur. Türkiye gittikçe şehirleşen buna karşın nüfus artış oranı azalan bir ülke konumundadır.Başka bir ifadeyle de şehirleşme, Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu yerlere doğru büyük bir hızla devam etmektedir. Üretilen yapıların %80’i konut, diğerleri de okullar, resmi binalar, spor tesisleri ve benzeri yapılardır. Son 25 yılda üretilen bina sayısı, 25 yıl öncesine kadar üretilen toplam bina sayısından fazladır. Bu yapıların çoğunluğu barınma amaçlı olarak kullanılan konut türü yapılardır. Üretilen yapılara, yapı sistemleri açısından bakıldığında da bu yapıların önemli bir kısmının betonarme ve yığma yapı olduğu görülmektedir. Çelik malzemesi ile üretilen konut nitelikli yapı, yok denecek kadar azdır. Daha çok sanayi türü yapılar çelik malzemesi kullanılarak üretilmişlerdir. 1999 Gölcük depremine bir göz atacak olursak, bugüne kadar karşılaşılan depremlere göre en fazla hasara uğrayan yerlerin başında gelmektedir. Gerek yıkılan bina oranları açısından, gerek kaybettiğimiz insan sayısı bakımından dünyada yaşananlara göre oldukça ağır sonuçlar doğurmuştur. Gölcük’te oturan insanların yaklaşık olarak %4’ü hayatını kaybetmiştir. Binaların %15’i yıkılmış veya son derece ağır hasar görmüştür. Betonarme binaları gördükleri hasar ölçüsünde değerlendirdiğimizde, daha çok 4 kat ve üzeri yapıların hasar aldıkları görülmektedir. Ayrıca yapım yılı olarak 1980-90 ve 1990 sonrası dönemde
4
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Yalçın Ali Tung TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı yalcinalitung@timder.org.tr
üretilen yapıların önemli ölçüde hasar aldıkları izlenmiştir. İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamla birlikte insan etkinliğini durduran veya kesintiye uğratan, toplumları etkileyen doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli olaylara “afet” diyoruz. Teknolojik veya doğa kökenli bir olayın afet sonucunu doğurması için, insan faaliyetini önemli ölçüde etkilemesi gerekir. Kısaca afet; bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçlar olarak değerlendirilmektedir. Yine 1967 Adapazarı depremi, 1971 Bingöl depremi, 1983 Erzurum depremi, 1992 Erzincan depremi, 1995 Dinar depremi, 1998 Adana Ceyhan Depremi, 1999 Gölcük ve Düzce depremleri, 2003 yılı Bingöl depremi ve 2011 Van depremi yapı stokumuzun depreme karşı güvenli olmadıklarını açıklıkla ortaya koymuştur. 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra hazırlanan çeşitli raporlar, ülkemizde bulunan konut probleminin sayısal olmaktan çok, kalite problemine dönüşmüş olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle “imar aflarıyla” yasallaştırılan kaçak yapı stokunun, kentlerimizde doğal afet ve deprem açısından büyük risk alanları oluşturduğu da bilinen bir gerçektir. Ayrıca, orman alanları üzerine kurulan lüks konut alanları, Üniversite kampusları, tarım arazileri üzerine kurulan sanayiler, yapılaşmaya kapalı olan kıyı alanlarına yapılan turizm tesisleri, kent merkezlerinde yapılan kaçak ticaret merkezleri, tapu kaydında “inşaat yapılamaz” hükmü olan, buna karşın imar hukuku açısından bir dizi skandal yaratılarak yapımı tamamlanan, aynı zamanda yasal olarak yıkılması kesinleşen gökdelenler ve benzeri kaçak yapılar, yapı kültürü açısından toplumda ortaya çıkan yozlaşmaya önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Bütün bu bilgilerin doğrultusunda aslında depremin değil kalitesiz binaların insanlarımızı öldürdüğü ya da sakat bıraktığı gerçeğinin hiç unutulmadan acil bir depreme dirençli yapılara dönüşüm projesinin hayata geçirilmesi olmalıdır.
Kaynak: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası “TÜRKİYE’NİN DEPREM GERÇEĞİ DEĞERLENDİRMELERİ” raporundan alınmıştır.
Öngörünüm
Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç TİMDER Dergisi Genel Yayın Yönetmeni hkarakoc@anadolu.edu.tr
Değerli okurlar, Gelişme ve büyüme ivmesini sürdüren inşaat sektörünün son Van depreminden sonra ortaya çıkacak kentsel dönüşüm projeleriyle yeni bir büyüme trendine daha gireceği bekleniyor. Van’da yaşanan önce 23 Ekim daha sonra da 9 Kasım’daki depremlerden sonra sağlıksız yapı stokunun nasıl ortadan kaldırılacağına yönelik ciddi çalışmaların ipuçları ortaya çıkıyor. Aslında 12 yıl önceki büyük Marmara depreminden sonra bu hamleler yapılmalıydı. Marmara depreminden sonra, yapılan önemli çalışmalardan biri, deprem yönetmeliği ve bununla birlikte ortaya çıkan yapı denetim kavramı oldu. Van’daki son depremde de yıkılan binaların, yapı denetim kurallarına uygun olmayan ve özellikle deprem yasasından önce inşa edilen binalardan olması, depreme dayanıklı ve yapı denetimine uygun bina inşa etmenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Burada, neredeyse klasikleşen “İnsanı, deprem değil çürük bina öldürür.” ifadesini tekrarlamak istiyorum. Önemli bir tespit de, insanların bu tür yatırımları herhangi bir yasal zorlama ya da teşvik olmaksızın kendiliğinden yapma eğiliminde olmadığıdır. Hayati önemi olmayan yalıtım konusunda yıllardır uğraşmamıza karşın vatandaşları kendiliğinden yalıtım yapmaya teşvik edemedik. TS-825 yönetmeliği yalıtımı zorunlu hale getirdikten ve yeni binalar yalıtımlı yapıldıktan sonra, yalıtımın enerji gideri açısından dramatik sonuçları olduğu ortaya çıktı. Mevcut binalar bu gelişmeden sonra, Yönetim Kurulu kararı ile yalıtım yapmaya kısmen de olsa başladılar. Burada çözüm olarak kentsel dönüşüm projeleri ortaya koyuluyor. Özellikle mali imkânsızlıklar nedeniyle bina sakinleri, binalarının eski ve depreme dayanıksız olduğunu bilseler bile, bu binayı yıkıp yerine yenisini yapmaya cesaret edemiyorlar. Burada, yasal düzenlemeler açısından devlete gerçekten de önemli bir görev düşüyor. Bir yandan, yasalarla bu konuda zorlayıcı düzenlemeler getirilmeli, bir yandan da çeşitli mali kolaylıklar ortaya konulmalıdır. Bu noktada aslında mevcut yapı stokunun depreme dayanıklılık açısından incelenmesi, birinci adım olarak ortaya çıkmaktadır. Burada Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmayı örnek bir araştırma olarak verebilirim. Anadolu Üniversitesi Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Alper Çabuk ve Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Yücel Günay yönetiminde kurulan ekiplerle 3 yıl süren uzun bir çalışma sonucunda kent merkezinde pilot olarak seçilen büyük bir bölgede, tüm konutlar tek tek elden geçirildi. İnşaat mühendisi, mimar, jeoloji ve jeofizik mühendislerin-
Depreme Karşı, Hem Zorlayıcı Hem de Teşvik Edici Yasal Düzenlemeler Gerekiyor den oluşan ekipler kuruldu. Kurulan ekipler uzun süreli ve zahmetli bir çalışma ile önemli bir çalışmaya imza attılar. Bu çalışma sonucunda çeşitli deprem senaryoları oluşturuldu. Hangi şiddette deprem olduğunda, hangi binaların yıkılacağına ilişkin senaryolar da oluşturuldu. Böyle bir çalışma yapılmazsa hangi binanın hangi şiddette depremde yıkılacağına dışarıdan bakarak mı anlayacağız? Benzer bir araştırmaya bugün başlamazsak olası yeni bir depremden sonra yine aynı konuları konuşuyor olacağız. Depreme dayanıklı olmayan binalarda, bu durumu bina sahiplerine açıklasanız bile kendiliğinden çözüm oluşturup binayı boşaltmazlar. İşte bu noktada yasal düzenlemelerle çözümler ortaya konmalıdır. Ortaya atılan çözümlerden birisi de kentsel dönüşüm projeleridir. Özellikle kat mülkiyeti yasasının değişmesine yönelik öneriler de bulunuyor. Ciddi tepki çekecek diğer bir öneri, böyle binaların bulunduğu yerlerde kat artışı hakkı verilmesi, bir anlamda kazanç veya rant sağlanması ile binanın yeniden inşasının cazip hale getirilmesidir. Başka bir öneri ise, çürük evlerde oturanları, oluşturulacak teşvik yöntemleriyle TOKİ’nin başka bölgelerde yapacağı yeni evlere taşımak olarak ortaya atılıyor. Kat mülkiyeti kanununda yapılacak değişiklikle bina sakinlerinin yarısının ya da üçte ikisinin oyuyla binanın yeniden yapılması kararının alınabilmesi tartışılıyor. İmar yasasında yapılacak kat artışı hakkının değişikliğinin bunu teşvik edeceği ortaya koyuluyor. Bu durumda bina sakinlerinin müttehit ile anlaşarak binayı yenileme yoluna gideceği konuşuluyor. Bunların dışında, bu durumdaki binalar için çeşitli teşvikler yürürlüğe koyulabilir. Burada düşük faizli krediler, KDV indirimleri tartışılabilir. Özetlersek, öncelikle vatandaşa gerçekten akademik bir çalışma ile binasının depremde yıkılacağını söylemek gerekiyor. İkinci adımda yasal düzenlemelerle, hem zorlayıcı hem de teşvik edici önlemler alınmalıdır düzenlemeler yapılmalıdır. Son yıllarda inşaat sektöründeki gelişmenin devam edeceğine yönelik pek çok rakamsal veri bulunuyor. İnşaat sektöründeki büyüme trendi de bunu rahatlıkla görmemizi sağlıyor. Mevcut durumun yanına Van depreminden sonraki olası yasal düzenlemeler de eklenirse inşaat sektöründe daha büyük bir büyüme ve canlanma beklenmesi sürpriz olmaz.
Mimarlık-mühendislik bürolarından, müteahhitlere, inşaat ve tesisat malzemesi üreticilerinden, satıcılarına kadar tüm sektörün kendini buna hazırlamasında yarar görüyorum. En iyi dileklerimle
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
5
Ekonominin Nabzı
2012 Türkiye ve Dünya Ekonomisi Herşeyden önce, 2012 yılı ile ilgili bir yorum yapmadan önce 2008 Ekim ayında başlayan Küresel Krizinin yan etkilerine bir göz atmakta fayda görüyoruz: 1929 Dünya bunalımından bu yana yaşanan en büyük resesyon olması sebebiyle 2008 krizinin yıkıcı etkileri büyük oldu. Ancak başlangıcı ABD’de de olsa, AB ülkelerinin öngörülemeyen bir şekilde sertçe etkilendiklerinin altı çizilmesi gerekiyor. Hiç tartışmasız küresel krizin etkilerinin geçerek, kriz öncesi seviyelere ulaşmamız 2012 yılının sonlarını bulacaktır. Aslında bu beklenti 2010 yılları ortasında Yunanistan, İspanya, İrlanda ve İtalya ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkmadan önce dile getirilmişti. Şimdi ise karşımızda son derece zor bir atmosfer bulunuyor. İlk olarak milli gelir büyümelerine göz atalım. Hükümetin Orta Vadeli Planında 2012 büyüme hedefi % 4 olarak gözükmekte ancak uluslar arası kuruluşlar bu büyüme rakamını % 2.5-3 olarak tarif etmektedirler. Biz OVP’de belirtilen rakamın doğru bir rakam olduğunu hatta bazı durumlarda daha da yüksek çıkabileceğini tahmin ediyoruz. Bizim görüşümüz, 2011 yılında Merkez Bankasının kurların yükselmemesi için faiz silahını kullanmasıdır. Bunu da rezervlerin önemli bir kısmını tükettikten sonra karar vermiştir. Bu durum piyasa faizlerinin hızla yükselmesine yol açmıştır. Şu anki durumda % 16 ve 25 arasında değişen ticari ve kurumsal (masraflarla birlikte) kredi oranlarının 2012 yılında en az 3 puan artması beklenmektedir. Döviz kurları 2012 yılında belki 2011 yılından daha az konuşacağımız bir meseledir. Ancak öngörüde bulunmak kolay değildir. Bazı piyasa aktörlerinin Dolar/TL’de 1.92 TL seviyesinde işaret ettikleri sert direnci zorladıktan sonra, yurt dışı gelişmelerle ilk önce güçlendi sonra da yükselen faizin etkisiyle gevşemeye başladı. Cari açık ile ilgili yapısal herhangi bir tedbir alınmadığı için yüksek vergilere rağmen, kurların 1.65-1.70 seviyesine gerilemesi ithalatın hız kazanmasına sebep olabilir. 2012 yılında kurların bu seviyeye düşme ihtimalini yüksek görüyoruz. Enflasyon beklentilerine bakıldığında ise son 10 yılda sürekli olarak hedeflemede ıska geçen TCMB’nin % 5-5.5 arasında bir oran tutturmak için var gücüyle çalışacağını söyleyebiliriz. Bunun birinci sebebi, rasyonel beklentilerin bozulmaması için, ikinci sebebi ise faiz seviyesinin yükselmesini önlemek için. Başarısının tartışılır olduğunun altını çizmek gerekiyor. Yapılan tüm anketler TCMB’nin kısa vadeli problemleri gidermede başarılı ancak uzun vadeli hedefleri tutturmada fazla güvenilir olmadığını ortaya koyuyor. Bu nedenle 2012 yılında enflasyonda radikal bir düşüş beklemiyoruz. Ortalama olarak % 6 civarında dengelenmesini öngörüyoruz. Tüm bu öngörülerin, AB Liderlerinin şu an içinde bulunduğumuz krize karşı gösterdikleri tepkiler ve Euro Bölgesinin bekasına dayalı olduğu gibi, Suriye ve İran’ın merkezinde olduğu siyasal gerginliğin nasıl gelişeceğine de bağlı olduğunu hatırlatmak isteriz. Euro/Dollar Paritesinin uzun bir zamandır 1.30-1.45 arasında sıkışmış olduğu görmekteyiz. Şu an için Euro’nun güçlenmesi için elle tutulur rasyonel bir sebep bulunmamaktadır. Euro Bölgesi faizlerinin orta vadede yükselmeyeceğini düşünerek 2012 yılında da uzunca bir süre 1.45 bandının üzerine çıkmayacağı düşünülebilir. Bu tahmini Euro Bölgesinden herhangi bir ülkenin çıkarılma durumu veya radikal bazı gelişmelerin olması haricinde yapıyoruz. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen Euro Bölgesinin şu anki sorunları çözmesiyle paritenin hızlı bir şekilde çıkacağının da altını çizelim. Ancak sorunun çözümü için atılan adımların orta vadeli bazı komplikasyonlara yol açabileceğini de belirtelim. AB ülkelerinin birçoğu hatırı sayılır Milli Gelir ve İhracata sahip. Ancak Almanya haricindeki ülkelerde çok ciddi ithal girdi kullanıldığını ve Çin’de üretilen malların süreçlenerek ihraç edildiği görülmektedir.
6
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Prof. Dr. Emre Alkin TİMDER Ekonomi Danışmanı emre@ermrealkin.com Tarihte her zaman en zengin bölgelerden biri olan Kuzey İtalya’nın artık eski itibarını kaybettiğini, teknolojik yarışta geriye düştüğü gözlemlenmektedir. İngiltere için de aynı durum geçerlidir. Fransa teknolojik gelişme için çabalamaktadır ancak sanayinin sorunları büyümektedir. Atlantik Okyanusu’nun diğer yakasında ABD’nin son 1 yıldır ihracat atağında olduğunu ve bunun meyvelerini toplamaya başladığını söyleyelim. Katma Değer yaratmada ABD şirketleri oldukça güçlüler. Bu durumu sadece APPLE örneğinde bile görebiliriz. Artık Türkiye’nin ABD’ye satacağı fazla bir şey bulunmamaktadır. Yakında aynı durum gıda haricinde AB için de geçerli olacaktır. Bu durumda ABD’nin aşırı değerli Euro ve YEN’den memnuniyet duyacağı ortadadır. Ancak bu durumu parasal genişleme yoluyla yapmasını beklemiyoruz. Daha önceki genişlemenin boyutu FED Bilançosunu 850 Milyar Dolardan 3 Triyon Dolara çıkarmıştı. Ancak dünyada Dolar cinsinden risklerin toplamı FED Bilançosunun neredeyse 100 Katına yakın olduğunu söyleyelim. Bu nedenle parasal genişlemenin ilk önce “likidite tuzağı” yani harcama ve yatırım cesaretinin para bolluğuna rağmen zayıflığı sebebiyle etkisiz kalacağı, ikincisi de söz konusu risklerin daha da büyüyeceği düşünüldüğünde kerhen yapılacağı söylenebilir. Bu da kademeli bir genişlemeyi gündeme getirecektir. G-7 ülkelerinin sürekli geriye revize ettikleri büyüme rakamları ve muazzam borçları onları 2030 yılında oldukça olumsuz bir tabloyla karşı karşıya bırakacaktır. 2030 yılında Toplam Borçlarının Milli Gelirlerine oranı % 441 olacağı beklenen G-7 ülkelerinin “Arap Baharı” ile sağlamak istedikleri avanjaj ortadadır. MENA diye tarif edilen 24 Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkesinde 400 Milyon kişi yaşamaktadır. Yaş ortalaması düşük ve Dünya Bankası normlarına göre eğitimli olan bu nüfusun, sahip oldukları doğal kaynaklar ile tüketim toplumuna dönüştürülmesi ana amaç olarak gözükmektedir. 2012’de dünya ticaretinde bir yavaşlama beklemiyoruz. Emtia fiyatlarındaki güçlü duruş devam edecektir. Altın’ın her ne kadar 2000 Dolara yükselme potansiyeli bulunsa da, şu an için görünümü zayıftır. Petrol’ün (BRENT) 90 Doların aşağısına sarkması ihtimali zayıftır. Dünya Enerji Ajansı Petrol ve Doğal Gaz fiyatlarında hızlı yükseliş olmasa da sert bir düşüş beklenmemesi gerektiğini söylemektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi tüm bu öngörüler yanı başımızda gerçekleşmesi muhtemel bir sıcak çatışmanın etkileri hesaba katılmadan yapılmıştır. Bu ihtimal gerçekleştiğinde tüm seviyeleri baştan revize etmek gerekecektir.
Dipnot
İş Hayatında 50’li Yaşlarda Olmak Günümüzün 50’li yaşlarında olan iş hayatında tecrübeleri ile artık kendilerini ispat etmiş kişiler yavaş yavaş emeklilik yaşlarına gelmeye başladı. Her ne kadar eski düzenlemelere göre emeklilik zamanları gelse de bir çoğunun iş hayatını bırakmaya gönlü razı değil. Ancak özellikle ülkemizin çok genç bir nüfus yapısına sahip olması ve alttan sürekli yeni bir neslin iş hayatına girmeye başlaması onları her ne kadar oturmuş bir düzenleri ve tecrübeleri de olsa zorlamaya başlar oldu. Özellikle iş hayatının yapısında teknolojiye bağlı olarak yaşanan gelişmeler ve değişimlere 50’li yaşlarına gelmiş çalışanlar çok ta kolay adapte olamıyorken, neredeyse teknolojinin tüm unsurlarını hazmederek büyüyen genç nesil, tecrübesi ile parlayan büyüklerine göre bu konuda bir adım önde duruyor. Peki kim bu 50’li yaşlarda olan çalışanlar? Onları genç nesilden farklı kılan ve günümüz iş hayatına uyum sağlamalarında zorluk yaşamalarının sebepleri neler? Bugün 50 yaş ve üstü olanlar, 1946 – 1964 arası dönemde dünyaya gelenlerden oluşuyor. Söz konusu yıllarda Türkiye’nin profiline baktığınızda 20-30 yaşında genç bir Cumhuriyet ülkesi, kalkınmak için çabalayan bir ekonomi ve bir çok noksanlığın hissedildiği bir yaşam düzeni görebiliriz. Trafikte otomobillerin bir elin parmağını geçmediği, televizyonun olmadığı, radyonun temel iletişim aracı olduğu, telefon sahibi olmanın lüks olduğu ve o dönemin çocuklarının tahta oyuncaklarla sokaklarda zaman geçirdiği zaman diliminde yetişen bugünün 50 ve üstü yaşlarındaki kişilerin büyüdükleri bu ortam elbette onların çalışma hayatlarının ve iş alışkanlıklarının da günümüzde farklı durmasına sebep olmaktadır. Bu yaş grubunun iş disiplinin de bugünkü gençlere nazaran en dikkat çeken yönü hiç şüphesiz çalıştıkları firmaya duydukları aidiyet duygusu ve sadakatleri olsa gerek. Hatta bir çoğu başladığı yerde iş hayatını tamamlayarak emekli oluyor ya da oldu. Oysa ki 1980 sonrası jenerasyonun firmaya sadakatten çok kendi ruhuna sadık olduğu görülüyor. Eskiden çalışmak için yaşamak şeklinde olan çalışan felsefesinin günümüzde yerini yaşamak için çalışmanın aldığını görüyoruz ki bu da zaten iki kuşak arasındaki iş zihniyetindeki değişimin en iyi açıklaması olarak dikkat çekiyor. Elbette farklılıklar bu kadarla da sınırlı değil. Çalışma saatleri esnek olan dinamik sektörler, iletişimin artık akıllı cep telefonlarıyla bile iş yapılabilir seviyeye gelmesi, yabancı dil bilgisinin yeni nesil için neredeyse standartlaşması, teknolojiye uyum ve tabii ki yaşlarının getirdiği enerji ve dinamizm sebebiyle yeni nesil çalışanlar oldukça göze çarpıyor. Ancak herşeye rağmen 50 yaş ve üstü jenerasyonun yıllar içinde biriktirdiği ve hatta ülkemizde bir çok sektörün gelişiminde oynadıkları aktif roller de onların öne çıkan özellikleri olarak dikkat çekiyor. Tabii ki, bazı sektörler için durum farklı. Teknik uzmanlık gerektiren sektörler ya da danışmanlık içeren işlerde bu yaş grubunun tecrübelerinden faydalanmak şirketler için çok önemli.
8
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Mehmet Arslan TİMDER Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr
İşten ayrılırlarsa aynı şartlarda çalışmaları zor 50 yaş ve üzerinde olanların işten ayrılmak zorunda olduklarında (veya kovulduklarında) yeni bir iş bulma şansları aynı şartlar ile oldukça zayıf. Aynı şartlardan kastedilen ücret, çalıştıkları şirketin ünü, genel çalışma ortamı, şartları, kişinin pozisyonu hepsi beraber düşünüldüğünde aynı şartlarla bulmaları zor. Özellikle büyük şirketler, yönetici atamalarında içeriden kendi yetiştirdikleri personelleri yükseltmeyi tercih ediyorlar, çünkü onlara da bir kariyer imkanı sunmak zorundalar. Çok uluslu şirketlerde çalışan ve ayrılan 50 yaş ve üzeri kişilerin genellikle lokal yapılarda kendilerine yeni iş imkanları bulabilmeleri mümkünken, mutlaka bazı imkânlarından feragat etmek durumunda kalabiliyorlar. Zamanın akışı karşısında hepimizin bu yaşlara geleceğini varsayara bu yaş grubundakilerin ne yapması gerektiğine değinecek olursak; Kendimizi bu döneme hazırlamamız gerekiyor. Mutlaka bir B planımız olmalı ve öncelikle gençlerin yaptıklarını ve bakış açılarını eleştirmek, eleştirisel bir gözle bakmak yerine onların neyi neden yaptıklarını anlamaya çalışmalı, onların gözünden bakmak için çaba sarf etmelk gerekiyor. Zira her ne kadar tecrübe farkımız olsa da o yaşlara geldiğimizde onlar bilgi ve dinamizim ile bu açığı çok çabuk kapatabiliyorlar. Kendi işini kurmak da bir seçenek olabileceği gibi, eğitim, danışmanlık gibi konularda halen çok fazla açık olduğu düşünülecek olursa bu da 50 ve üstü yaşlarda emekli adayları için iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkabiliyor. Öncelikle kişinin kendiyle ilgili bir analiz yapması lazım, ‘ben ne yapabilirim?’ ya da ‘ben neyi iyi yapıyorum?’u kendine sorması lazım. Hatta ‘ben neyi yapmaktan keyif alıyorum?’ sorularına kendi içinden vereceği cevaplar ile 50 yaş ve üstü kişilerin yapmaktan keyif aldığı şeyi işe dönüştürmesi ve bundan kazanç sağlaması da mümkün olabiliyor. Netice itibariyle alttan dalga dalga gelen genç nesil karşısında bu rüzgara direnmek yerine zamanı gelmeden önce B planının ön hazırlıklarını tamamlayıp , zamanı geldiğinde de devreye almaları 50 yaş ve üzeri kişilerin yıllar içerisinde tecrübeleri ile birlikte biriktirdiği gönül yorgunluğunu da dikkate alarak zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Hep beraber güzelce yıllanmak, yaşlanmak dileğiyle...
TİMDER’den
TİMDER Üyeleri Basketbol Turnuvası Yaptı
TİMDER Üyeleri kendilerine sosyal bir ortam daha yaratmak amacıyla 18 Eylül 2011 tarihinde Göztepe Parkı’nda bir basketbol turnuvası düzenlediler. Creavit, Hitit Seramik, Kale Grubu ve Zimmer personelinin katıldığı şirketler arası turnuvada dosluk ve ve sportmenliğin öne çıktığı izlemeye değer mücadeleler gerçekleşti. Turnuva sonunda gerçekleşen sıralama da Creavit Birinci Kale Grubu ise İkinci olarak turnuvada başarı gösterdi. Turnuvanın önümüzdeki yıllarda da katılımcı sayısının arttırılarak TİMDER destekleriyle gelenekselleştirilmesi hedeflenmektedir.
10
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
TİMDER’den
TİMDER Akademi Eğitimleri Sektöre Katkı Vermeye Devam Ediyor
TİMDER’in, eğitim misyonu ile 2005 yılından beri sürdürmüş olduğu TİMDER Akademi Eğitim Seminerleri yedinci eğitim dönemi 6 Eylül 2011 tarihinde gerçekleşen İşletmelerde Büyüme Stratejileri ve Kurumsallaşma semineri ile Dedeman İstanbul Gayrettepe Otel’inde başladı.
TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni ve İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı’nın keyifli sunumuyla ve yoğun katılım ile gerçekleşen eğitimde katılımcılara; işletme yönetiminin amaçları, kurumsallaşma, bütünsel kalite
12
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
yönetimi, büyümenin 7 yolu, en hızlı büyüyen şirketlerin sırları hakkında bilgi verildi.
Rekabet Stratejileri başlıklı ikinci eğitim semineri ise 20 Eylül 2011 tarihinde Zeki Yüksekbilgili’nin sunumuyla gerçekleşti. Rekabet stratejileri, stratejik analiz süreci, yönetim düzeyine göre stratejiler, pazarlama, satış ve servis faaliyetleri ile ilgili stratejiler hakkında örnekler ile katılımcılara bilgi aktarıldı.
TİMDER’den
Eğitim seminerlerinin üçüncü konusu; İş Hayatında Beden Dili ve İletişim Teknikleri eğitimi ise Almila Dalkılıç’ın renkli, katılımcı, uygulamalı eğitim teknikleriyle 86 kişinin katılımıyla, 4 Ekim 2011 tarihinde gerçekleşti. Beden hareketlerinin anlamları, toplantılarda beden dili konularında bilgi verilen seminer keyifli uygulamalara da sahne oldu.
Başarılı bir tahsilat için şirket içi ve şirket dışı davranışları, doğru müşterinin tanımı, tahsilat başarısı kriterleri, müşteri tanıma becerileri, tahsilata giderken uyulması gereken kriterler, tahsilatta ikna yöntemleri konularına değinilen Tahsilat Becerisi için Kişisel Beceri başlıklı dördüncü seminer Hakan Ömer Gider’in sunumuyla 11 Ekim 2011 tarihinde, 75 kişinin katılımıyla gerçekleşti.
Satış Psikolojisi ve İkna Yöntemleri eğitimi ise 24 Ekim 2011 tarihinde Erim Hısım’ın esprili, uygulamalı eğitim teknikleriyle gerçekleşti. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
13
TİMDER’den Katılımın yoğun olduğu seminerde satıcı ve alıcıda olması gerekenler, satışın bilimsel yanı, satış aşamaları konularında bilgi paylaşıldı ve katılımcı eğitim uygulamalarıyla keyifli anlar yaşandı.
2011 - 2012 DÖNEMİ SPONSORLARINA TEŞEKKÜR EDERİZ
TİMDER Akademi eğitimlerine sponsorluk desteği veren; Türkiye Seramik Federasyonu, Kale Grubu, Eczacıbaşı Grubu, Franke, Teka, Duravit, Elmor, Ekpaş, Adell, Bien Seramik ve Creavit / Çanakcılar’a teşekürlerini sunar.
TİMDER Akademi 2011 - 2012 Eğitim Dönemi Programı EĞİTİMİN KONUSU 01) İşletmelerde Büyüme Stratejileri ve Kurumsallaşma 02) Rekabet Stratejileri 03) İş Hayatında Beden Dili Kullanımı ve İletişim Teknikleri 04) Tahsilat Becerisi İçin Kişisel Beceri 05) Satış Psikolojisi ve İkna Yöntemleri 06) Başarı Ama Nasıl? 07) 1. Vaka Çalışması: 10 Teori 10 Oyun (İdeal Yöneticilik) 08) İş Hayatında Görgü, Nezaket ve Adab-ı Muaşeret 09) Mali Analiz ve Bilanço, Gelir Tablosu Okuma Teknikleri 10) İş Hayatında Tatmin ve Motivasyon 11) İş Hayatında Öfke Kontrolü 12) Satışçılara Gereken Pazarlama Bilgisi (Plasiyerlik) 13) Farklılaşma ve Yenilikçilik 14) 2. Vaka Çalışması: Yapılamayan Satışın Ardından Satışın Otopsisi(Workshop) ve Sınav Eğitimler Dedeman İstanbul / Gayrettepe Otel’inde gerçekleşmektedir Eğitim Programı: 18:30 - 19:00 İkram 19:00 - 22:00 Eğitim LCV:
14
Naz Bölükbaşı / 0212 274 28 42 - 43
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
06/09/2011 20/09/2011 04/10/2011 11/10/2011 24/10/2011 15/11/2011 29/11/2011 13/12/2011 20/12/2011 27/12/2011 03/01/2012 10/01/2012 17/01/2012 19/01/2012
TİMDER’den
Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2011 Şampiyonu; PİMAŞ
TİMDER’in en çok takip edilen sosyal faaliyetleri arasında yer alan ve büyük çekişmeler ile yeni dostluklara sahne olan Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2011, 11 Eylül – 23 Ekim tarihleri arasında Kadıköy Kalamış Gençlik Merkezi’nde gerçekleşti.
16
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
TİMDER’den
Cresta, Damla Banyo, Elmor, Ersin Yapı, Fırat, İntema, Kabiller, Kalekim, Kaleseramik, Pimaş, Teka ve Türkmenler Yapı’nın katılımıyla gerçekleşen ve her yıl olduğu gibi Merhum Taner Oğuz’un eşi Emel Oğuz’un ilk vuruşuyla başlayan açılış maçında sektöre emek veren yöneticilerin karma olarak oluşturduğu mavi ve beyaz takımların izlemeye değer bir mücadele gerçekleştirdi. Mücadelenin 5-5 berabere sonuçlanmasının ardından da turnuva katılımcılarının şampiyonluk mücadelesi başladı. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
17
TİMDER’den A GRUBU
18
CRESTA
ERSİN YAPI
KABİLLER
KALEKİM
KALESERAMİK
TÜRKMENLER
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
TİMDER’den B GRUBU
DAMLA BANYO
ELMOR
FIRAT
İNTEMA
PİMAŞ
TEKA
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
19
TİMDER’den 1. Hafta Maç Sonuçları ve Puan Durumu (11 Eylül 2011) A Grubu
B Grubu
CRESTA
8– 8
KABİLLER
ERSİN YAPI
3 – 14
TÜRKMENLER
KALESERAMİK
4–7
KALEKİM
DAMLA BANYO
7–2
ELMOR
PİMAŞ
7– 1
FIRAT
TEKA
5– 5
İNTEMA
2. Hafta Maç Sonuçları ve Puan Durumu (18 Eylül 2011) CRESTA A Grubu
B Grubu
13 – 6
ERSİN YAPI
KABİLLER
6– 5
KALEKİM
TÜRKMENLER
10– 5
KALESERAMİK
DAMLA BANYO
0–5
PİMAŞ
FIRAT
3–4
TEKA
ELMOR
3–5
İNTEMA
3. Hafta Maç Sonuçları ve Puan Durumu (25 Eylül 2011) A Grubu
B Grubu
CRESTA
7– 2
TÜRKMENLER
KABİLLER
7– 6
KALESERAMİK
ERSİN YAPI
7– 9
KALEKİM
DAMLA BANYO
9–4
FIRAT
ELMOR
1 – 15
TEKA
PİMAŞ
1– 1
İNTEMA
4. Hafta Maç Sonuçları ve Puan Durumu (02 Ekim 2011) A Grubu
B Grubu
5. Hafta Maç Sonuçları ve Puan Durumu (09 Ekim 2011) A Grubu
B Grubu
20
CRESTA
4–5
KALEKİM
KABİLLER
7–7
TÜRKMENLER
ERSİN YAPI
3–0
KALESERAMİK (Hükmen)
DAMLA BANYO
0–3
İNTEMA (Hükmen)
ELMOR
4 – 13
FIRAT
PİMAŞ
7–4
TEKA
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
CRESTA
8–6
KALESERAMİK
KABİLLER
13 – 6
ERSİN YAPI
TÜRKMENLER
7–3
KALEKİM
DAMLA BANYO
2–3
TEKA
ELMOR
1 – 17
PİMAŞ
FIRAT
5 – 13
İNTEMA
TİMDER’den Yapılan grup maçları sonucunda A Grubundan Kabiller ve Cresta, B Grubundan ise Pimaş ve İntema yarı finale çıkmaya hak kazandı. Gerçekleşen yarı final müsabakalarında Pimaş, Cresta’yı 6-3, Kabiller İntema’yı 5-3 yenerek finale çıkmaya hak kazandılar.
Son hafta derece müsabakalarında Cresta, İntema’yı 3 – 0 yenerek üçüncülük kupasını kazanan taraf oldu. Pimaş ve Kabiller arasında geçen şampiyonluk mücadelesini ise Pimaş 9 – 2 kazanarak turnuvada üst üste ikinci şampiyonluğunu ilan etti. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
21
TİMDER’den
Son hafta müsabakalarının tamamlanmasıyla birlikte Turnuva’nın ödül törenine geçildi.
Turnuva Komitesi Başkanı Adem Yıldıray Yılmaz ise Cresta’ya üçüncülük kupasını takdim etti.
Hakem raporlarıyla belirlenen Turnuvanın En Centilmen takımı ise Ersin Yapı oldu. Ersin Yapı’ya Kupası TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Kır ve Turnuva Komitesi Üyesi Turgay Kılıç tarafından verildi. Turnuva’nın Birincisi Pimaş’a kupası TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung ve Merhum Taner Oğuz’un Eşi Emel Oğuz takdim etti.
Turnuva süresince attığı gollerle Gol Kralı ünvanına sahip olan Cresta takımından Onur Döğer’e kupası TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Eşer tarafından takdim edildi.
Turnuvanın ikincisi Kabiller’e kupasını TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yıldırım ve Turnuva Komitesi Üyesi Turgay Kılıç tarafından verildi.
22
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Turnuva’da dereceye giren takımların tüm oyuncularına TİMDER Taner Oğuz Halı Saha Futbol Turnuvası Madalyası ve Boyner Mağazalarından hediye çekleri takdim edilmesinin ardından ödül töreni ile birlikte turnuva sona erdi. TİMDER, turnuvaya sponsorluk desteği veren Elmor A.Ş.’ye ve katılan tüm takımlara teşekkürlerini sunar.
TİMDER’den
TİMDER Yönetim Kurulu Bien Seramik’i Ziyaret Etti
TİMDER Yönetim Kurulu üye ziyaretleri kapsamında 6 Ekim 2011 tarihinde Bien Seramik Genel Müdürü Metin Savcı’yı makamında ziyaret etti. Ziyaret TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung’un kısaca TİMDER ve son dönem faaliyetleri hakkında bilgi vermesiyle başladı. Bien Seramik Genel Müdürü Metin Savcı’nın da kısaca Bien Seramik hakkında bilgi vermesinin ardından sektör üzerine sohbet başladı. Sohbet sırasında Bien Seramik Genel Müdürü Metin Savcı sektör üzerine görüşleri ve sorunlar hakkında şu ifadeler ile belirtti. Toplu işleri tariflemek gerekir. Tabi ki üreticiler kendilerini daha iyi temsil etmek için projelere hizmet verebilir ancak 20 dairelik bir projenin de toplu işler sınıfına alınmaması gerekir.
Toplu işler pazarı gün geçtikçe azalacak, yenileme ve butik projeler pazarı öne çıkmaya başlayacak. Çeklerin geri dönme oranı düştü, kredi kartı ile satışlar ise oldukça yükseldi. Bu sistemeleri daha da geliştirerek hem riski azaltabiliriz hemde daha sağlıklı bir ticaret yapısı oluşturabiliriz. Yapı marketlere Bien Markamızın yeni pazara girmesi dolayısıyla girdik. Ancak bayilerimizi her zaman için yapı marketlere karşı koruduk. TİMDER’in sektör içinde iletişimi çok kuvvetli, hükümet ve kamu nezdinde de gücümüzü arttırarak derneğimiz daha iyi noktalara gelecektir. Karşılıklı sohbet ve sektörün geleceği ve sorunları üzerine görüş paylaşımları sonrasında bölgenin ünlü pidecisi Lider Pide’de öğle yemeği yenilerek organizasyon sona erdi.
24
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
30X80 İNCİ
Doğadaki gibi... İncinin doğal güzelliğini yansıtan seri, mekânlarında asalet ve zarafeti yansıtmak isteyenler için doğru seçim. 30x80 cm ebadında üretilen İnci serisi, siyah ve beyazın şıklığını yaşam alanlarına taşıyor.
www.bienseramik.com.tr
TİMDER’den
TİMDER Yönetim Kurulu İMSAD’I Ziyaret Etti
TİMDER Yönetim Kurulu, sektörel ziyaretler kapsamında İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu’nu İMSAD Genel Merkezinde 20 Ekim 2011 tarihinde ziyaret etti. İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç ve TİMFED & TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung’un kısaca dernekleri hakkında bilgi vermesini mütakiben başlayan toplantıda STK’lar ve sektör paydaşlarının sorun ve çözüm önerilerinin de paylaşıldı. Ziyarette sektörün iki güçlü Sivil Toplum Kuruluşu olarak ne gibi ortak çalışmaların yapılabileceği de masaya yatırıldı.
26
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
TİMDER’den
TİMDER Yönetim Kurulu İETT Genel Müdürü ve TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni Dr. Hayri Baraçlı’yı Ziyaret Etti
TİMDER Yönetim Kurulu Temmuz 2009’da İETT Genel Müdürlüğüne atanan TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni Dr. Hayri Baraçlı’yı, 3 Kasım 2011 tarihinde makamında ziyaret etti. Ziyarette İETT’nin tarihi ve kendi döneminde yaşamış olduğu gelişmeler hakkında Dr. Hayri Baraçlı’dan bilgi alınmasının ardından TİMDER Akademi eğitim seminerleri hakkında da Baraçlı’nın görüşleri alındı. Ziyaret İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı’nın TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung’a ziyaretin anısına Nostaljik Tramvay maketi takdim etmesiyle son buldu.
28
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Adell’den Kurumiçi Eğitim Aktivasyonları Adell Armatür’de insan kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla yürütülen “Kurum İçi Eğitim Aktivasyonları” kapsamında düzenlenilen Gelişim ve Paylaşım Toplantısı’na bu ay Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Ali Dumankaya konuk oldu. Fatih Üniversitesi’nden yeni mezun olan Hülya Kan Adell Armatür Dış Ticaret Departmanı’nda işe başladıktan sonra yazılı olmayan bir geleneği yerine getirdi. Gelişim ve Paylaşım toplantısında “Yaptığınız Her İşe Yüreğinizi Katın” adlı kişisel gelişim kitabını anlatan Hülya Kan başarıya götüren yolun yüzeysel yaşamaktan vazgeçerek inanmak ve denemekten geçtiğini söyledi. Kitap sunumundan sonra, bu ayki gelişim ve paylaşım toplantısının konuğu olan Dumankaya Yönetim Kurulu Üyesi Ali Dumankaya konuşma yaptı. Sektörde hızla ilerleyen Adell ekibiyle bir araya gelmekten, deneyimlerini paylaşmaktan mutlu olduğunu, 48 yıllık Dumankaya başarı öyküsünü anlayabilmek için firmanın temellerine gitmek gerektiğini, babası ve amcasının yıllar önce gurbete gelerek sıvacılık yapmasıyla başlayan emek ve alın teri dolu yolculuğu anlattı. Firmalar aynen insanlar gibi ancak değerleriyle var olabilir ve yaşayabilirler dedi. Adell’e gelişinden itibaren gördüğü enerjiden, firma kültüründen ve modern yapılanmasından övgüyle bahseden Ali Dumankaya, 30 yılda oluşturulan Abı Hayat Koleksiyonu’nun şirketin kazandığı paradan daha değerli olduğunu belirterek su müzesi kurma düşüncesinin gerçeğe dönüşmesini diledi. Geçmişte çok büyük bir toplum olduğumuzun değerini yeni anlayabildiğimizin altını çizen Ali Dumankaya “Artık geldiğimiz nokta çok farklı. Küçük düşünme lüksümüz yok. Dumankaya da düşünemez Adell de düşünemez. Elimizde bir varsa bunu nasıl iki yapabiliriz şeklinde hedef odaklı düşünmek zorundayız. Ayakları yere basan bir şekilde büyümek zorundayız” şeklinde konuştu. Deprem ve 2001 finansal krizinin ardından inşaat sektörünün yeniden yapılandığını anlatan Ali Dumankaya “Sektörde çok farklı firmalar başarılı şekilde büyüdüler. Marka olma yolunda önemli çalışmalar yapıldı. Bizler de kendimize büyüme hedefleri koyarken kazandığımız değerleri toplumla nasıl daha fazla paylaşabiliriz düşüncesini işimize katmak durumundayız. Bu sayede yaptığımız işler katlanarak büyür ve dünya çapında işlere imza atabiliriz. Tüm bunları çalışanlarımızla oluşturduğumuz sinerjiyle yapabiliriz. Kendimizi geliştirmezsek geriye doğru gideriz. Sürekli gelişim ve sürekli eğitim gerekli. Şirketlerin sıralamasına bakıyoruz. 10 yıl önceki sıralamada yer alan firmalar sektörde yok gibi nerdeyse. Bu nedenle hep daha iyisini yapabilmek önemli.” dedi. Program sonunda, Adell Armatür yönetim kurulu başkanı Recep Ali Topçu’da Ali Dumankaya’ya paylaşımı için teşekkür ederek “kendilerinin ülkemiz adına herkes için şımarmayan, duruşunu, değerlerlerini muhafaza edebilen yapısıyla güzel bir örnek ve rol modeli oluşturduğunu, kültürün, eğitimin yanında yer alarak erdemli iş adamlığı yapısını sergilediğini, kendilerinin ülkemizin parlak geleceğinde önemli katkıları olacağını ve sektör paydaşı olarak kendileriyle gurur duyduğunu belirterek, başarılarının devamını dileyerek kendilerine günün tarihini taşıyan el yapımı bir gümüş bardak hediye etti.
30
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Türkiye’nin “İlk Bağımsız Mimarlık Merkezi” Arkitera 11 Yaşında 9 Ekim 2000’de Türkiye’nin ilk mimarlık portalı “Arkitera.com” ile faaliyetlerine başlayan Arkitera Mimarlık Merkezi 11 seneyi geride bıraktı. Türkiye’nin ilk ve tek bağımsız mimarlık merkezi konumundaki kurum, isminin de getirdiği sorumluklukla attığı her adımda, mimarlık sektörü için yeni açılımlar yaratıyor. Dünyanın pek çok kentinde devletin ve yerel yönetimlerin desteklediği ya da Sivil Toplum Kuruluşları (STK) olarak çeşitli fonlarla varlıklarını sürdüren mimarlık merkezlerine göre farklı bir yapıya sahip olan Arkitera Mimarlık Merkezi, hiç bir kuruma bağlı olmadan bir STK gibi çalışmalarını sürdürüyor. Merkezin tüm etkinlikleri Türkiye mimarlık ortamının ihtiyaçları ve imkanları göz önünde tutularak planlanıyor. Haziran - Ekim 2000 arasında sürdürülen hazırlık çalışmalarının ardından, 9 Ekim 2000 tarihinde ilk yayını olan arkitera.com ile faaliyetlerine başlamış olan Arkitera Mimarlık Merkezi daha sonra RAF Ürün Dergisi ve gazeteparc.com başta olmak üzere diğer yayınlar ve etkinlikler ile çalışmalarına devam etti. Merkez, kurulduğu günden bugüne dek çeşitli çalışmalara destek verdi, mimarlık dünyası için düzenlenen etkinliklerde sektördeki firma, kurum ve üniversitelerle iş birliği yaptı, fiziksel çevre ve kent sorunları ile ilgili konularda bir buluşma platformu görevi üstlendi. Kuruluşundan bugüne kadar Türkiye’de pek çok ilke imza atmış olan Arkitera Mimarlık Merkezi çeşitli kurum ve dernekler tarafından verilen ödüllerle de onurlandırıldı. İLK’lerimiz
32
Ekim 2000
Türkiye’nin ilk mimarlık portalı Arkitera.com yayına başladı.
Ocak 2001
Mimarlık ve tasarım alanındaki Türkiye’nin ilk interaktif tartışma forumu “Arkitera Forum” açıldı.
Ekim 2003
Türkiye’nin ilk dijital mimarlık arşivi “ARKİV” açıldı.
2004
Türkiye’nin ilk gezici mimarlık sergisi yapıldı.
Ekim 2004
Türkiye’de ilk kez “Genç Mimar Ödülü” verildi.
Ekim 2004
Türkiye’nin ilk mimarlık festivali “İstanbul Mimarlık Festivali “düzenlendi.
Ekim 2005
Türkiye’de ilk kez “İşveren Ödülü” verildi
Nisan 2005
Türkiye, EUROPAN mimari proje yarışmasına Arkitera sponsorluğunda ilk kez dahil oldu.
Ocak 2006
Türkiye’nin ilk yapı malzemesi dergisi “RAF Ürün Dergisi” yayın hayatına başladı.
Aralık 2007
Türkiye’nin ilk mimarlık almanağı olan “Arkitera Mimarlık Almanağı” çıktı.
Eylül 2007
Türkiye’nin ilk interaktif dijital mimarlık haritası “Arkitera Mimarlık Haritası” yayına açıldı.
Ekim 2007
Türkiye’de ilk kez mimarlık alanında lisans ve yüksek lisans eğitimi veren üniversiteler
“Arkitera Kampüste” etkinliği ile ziyaret edildi.
Ekim 2008
Türkiye’de Gayrimenkul, mimarlık ve inşaat sektörlerini biraraya getiren ilk etkinlik olan “ArkiPARC” düzenlendi.
Ekim 2008
Türkiye’de ilk kez “Yapı Malzemesi Ödülleri” verildi.
Ekim 2008
Türkiye’de ilk kez “Gayrimenkul Ödülü” verildi.
Mayıs 2010
Türkiye’nin halka açık ilk mimarlık festivali “Açık Kapı Mimarlık Festivali “ düzenlendi.
Aralık 2010
Türkiye’nin mimarlık alanında verilen ilk seyahat bursu, “Arkitera Seyahat Bursu” ilan edildi.
Ocak 2010
Türkiye’de ilk kez mimarların kendi tasarladıkları binaları gezdirmesi projesi olan “ARKİV Buluşmaları” yapıldı.
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Borusan, Yönetim Merkezi Perili Köşk’ü 100. Yaşında Çağdaş Sanat Müzesine Dönüştürüyor
Borusan Holding Yönetim Merkezi’nin faaliyet gösterdiği Rumelihisarı’ndaki Yusuf Ziya Paşa Köşkü, 100’üncü yaşında ‘Borusan Contemporary’ adıyla Türkiye’nin ilk ‘ofis müze’si olarak hizmet vermeye başladı. Hafta içi ofis çalışmalarının süreceği Borusan Contemporary Müzesi’nde, hafta sonları birbirinden yenilikçi sergilerle çağdaş sanatseverlerle buluşacak. Türkiye’nin önde gelen kurumsal koleksiyonlarından biri olan Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu da ilk kez Borusan Contemporary’de sergilenecek. Müzenin 17 Eylül’de gerçekleşecek açılışı yedi çağdaş sanatçının, Borusan Contemporary için ürettiği video eserlerinden oluşan ‘Yedi Yeni İş’ adlı sergi ve Borusan Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerin sergilendiği Segment #1 sergisiyle yapılacak. Yedi Yeni İş sergisinin küratörlüğünü Mario Codognato ve Sylvia Kouvali üstlenirken, Segment #1 sergisinin küratörü ise Dr. Necmi Sönmez. Yedi Yeni İş ve Segment #1 sergileri 11 Aralık’a kadar Perili Köşk’te ziyaret edilebilecek. Borusan Contemporary’nin görsel kimliği, tasarımı ve sergi programı da dâhil olmak üzere yönetimi konusunda Solomon R. Guggenheim Vakfı’nın eski direktörü ve GCAM’nin kurucusu Thomas Krens’ten danışmanlık hizmeti alındı. Hani Rashid ve eşi tarafından kurulan Asymptote ise proje geliştirme sürecinin mimari aşamasına dâhil oldu. Mimari uygulamayı Mat Mimarlık gerçekleştirdi.
34
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Daikin Türkiye’nin Havasını Değiştirmeye Geldi Daikin Europe N.V Başkanı Masatsugu Minaka, global kriz beklentileri tartışılırken Daikin olarak yatırım için Türkiye’nin geleceğine güvendiklerini belirterek; “Türkiye iklimlendirme pazarı Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’yı içeren EMEA bölgesinde hızla en önemli pazar haline gelecek” diye konuştu. Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder de, “Daikin Türkiye pazarına etkili bir giriş yaptı. Bu anlaşma ile Türk iklimlendirme sektörünün yapısı değişecek” diye konuşarak 2011 ciro beklentisini ve 2015 hedeflerini aktardı: “2011 yılını yaklaşık 140 milyon Euro ciro ile kapatacağız. Şu anda Türkiye pazar payının %12’sine sahibiz. 2015 yılında ciromuzun 500 milyon Euro’ya, pazar payımızın da %20’ye ulaşacağını ve sektör lideri olacağımızı öngörüyoruz.” Geçtiğimiz aylarda Airfel’i satın alarak Türk iklimlendirme sektörüne büyük yatırım yapan dünya klima sektörünün lideri Daikin, çalışmalarını, hedef ve planlarını düzenlediği bir basın toplantısıyla açıkladı. 13 Ekim Perşembe günü Kuruçeşme Divan’da yapılan toplantıda Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder ve Daikin Europe N.V Başkanı Masatsugu Minaka basın mensuplarıyla bir araya geldi. Toplantıda konuşan Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, Airfel’in Daikin Avrupa’nın yaptığı en büyük, Daikin’in dünya çapında yaptığı ikinci büyük satın alma olduğunu belirterek, “Daikin Airfel’i bütün tesisleriyle; 90 bin m2 arazi, 45 bin m2 kapalı alan ve tüm satış ağı, bayi kanalıyla, markalarıyla 260 milyon dolara satın aldı. Satın almanın ardından şirketimiz Daikin Türkiye adı altında faaliyetlerini sürdürecek” dedi. Fabrika yatırımları planlanıyor Satın alma sonucu Daikin Türkiye’nin Türkiye’de ısıtma-soğutma ve havalandırma alanında en geniş ürün gamına sahip marka haline geldiğini aktaran Önder, “Bu satın alma ile Daikin sadece Türkiye pazarını değil, farklı pazarları da hedefliyor. Bu doğrultuda 2015 yılına kadar inverter split klima, fancoil ve klima santralleri fabrikaları yeni yatırımlarla büyüyecek” diye konuştu. Daikin ısıtmada başrolü Airfel’e verdi Daikin’in, Airfel’den gelen deneyim ve birikim ile ısıtma sektöründe elini güçlendireceğini ve tüm dünyada ısıtma alanında büyüyeceğini vurgulayan Önder, “Daikin’in ısıtma stratejisi, Airfel tecrübesiyle belirlenecek. Türkiye’yi üretim ve Ar-Ge üssü haline getirecek olan Daikin, dünyayı Türkiye üzerinden ısıtacak” diye bilgi verdi. 162 ülkeye ihracat hedefliyoruz Bugünlerde yeniden gündeme gelen olası global ekonomik krizin etkilerinin minimuma inmesinin beklendiği 2014 yılında, dünya iklimlendirme pazarındaki talebin 88 milyar dolara ulaşacağının tahmin edildiğini söyleyen Hasan Önder, “Türkiye’nin coğrafi fırsatları, Daikin’in ülkemizi lojistik üssü olarak konumlandırmasını sağladı. Daikin’in, Türkiye’nin potansiyeli doğrultusunda yaptığı bu yatırım, ihracat açısından ülke ekonomimize büyük katma değer sağlayacak. İhracatımız, satın alma öncesinde 44 ülke iken Daikin ile birlikte yeni pazarlara girme fırsatımız olacak. Daikin grup şirketleri 162 ülkede faaliyet gösteriyor ve bu bizlere yeni ihracat fırsatları doğuracak” diyerek ihracat potansiyeli hakkında bilgi verdi. Daikin Türkiye’nin yurtiçinde de istikrarlı bir büyüme hedefi olduğunu aktaran Önder, “Tüketicilerin Daikin’e her yerden ulaşabilmesini sağlayacak çalışmalar yapıyoruz. Özel Daikin Showroom’lar açıyoruz, şu anda 64 tane Daikin Showroom ile hizmet veriyoruz. Bu rakamın Mart 2012’de 100’e ulaşmasını planlıyoruz. Bu arada yatırım yaptığımız bölgelerde istihdam yaratıyoruz. 2013 sonu itibariyle hedefimiz çalışan sayımızın 480’den 1000’e çıkması” diye konuştu.
36
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
DemirDöküm Megabuild Fuar’ında Yabancı Ziyaretçilerden Büyük İlgi Gördü
DemirDöküm, İMSAD (İnşaat Malzemeleri Sanayicileri Derneği) ve CNR Holding işbirliğiyle, 8–11 Eylül tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da düzenlenen MEGABUILD Avrasya Yapı Ürünleri Fuarı’na katıldı. İran, Romanya ve Çin’in milli katılımcı olarak, Kanada, İsviçre, Belçika, Ukrayna ve Polonya gibi ülkelerinse marka bazında katılım gösterdiği fuarda yabancı ziyaretçilerin yoğunluğu dikkat çekti. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki sektörel fuarlarda yerini alan DemirDöküm, Megbuild Fuarı’nda da 200 m2’lik standında, kombiden klimaya, güneş enerji sisteminden radyatörlere kadar zengin ürün grubunu ziyaretçilerin beğenisine sundu.
38
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Konuyla ilgili olarak DemirDöküm Satış ve Pazarlama Direktörü Erdem Ertuna şunları belirtti. “Geniş ürün yelpazesi ile Çin’den Şili’ye uzanan bir coğrafyada 53 ülkeye ihracat yapan DemirDöküm, Vaillant Group sinerjisi ile ihracat performansını sürekli artırmaktadır. DemirDöküm İhracat bölümü, müşteri memnuniyeti hedefi doğrultusunda hızlı ve pro-aktif bir tutumla HVAC pazarına rekabetçi ürünler sunarak global müşterilerin önemli bir partneri olmayı hedeflemektedir. Megabuild Fuarı bizim için, ihracat hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda yeni yatırımcılarla tanışma ve yeni iş bağlantıları sağlama açısından oldukça başarılı geçmiştir.”
Haberler
Dönmez Yapı, Kale Grubu’nun 360 Derece Mağazacılık Anlayışı ile Güneşli’de
Kale Grubu’nun tüketicilerine bütünsel çözüm sunmak üzere geliştirdiği yeni mağazacılık anlayışı ile düzenlenen Dönmez Yapı Güneşli Showroom’u, Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın katılımıyla 1 Ekim 2011 tarihinde hizmete açıldı. Yenilikçi konsept mağaza ve hizmet anlayışını bayilerine de
40
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
uyguladıklarını ve Türkiye’nin her köşesinde ürün ve hizmetlerini müşterileriyle buluşturduklarını dile getiren Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, “Dönmez Yapı ile 40 yıldan bu yana gönül birliği içinde çalışıyoruz. Değerli oğulları Serdar Dönmez ve Şener Dönmez sektörde yeniliklerin sürekli takipçisi oldular ve bunu servis ve hizmetlerine yansıtarak işlerini geliştirdiler. Çalışanlarına sürekli eğitim vererek ve hizmet kalitelerini artırarak, önemli projelerde yer aldılar. Yeni mağazalarında hizmet çıtalarını daha da yükseğe çıkaracaklarına yürekten inanıyorum. Bu showroom, bayilere yansıttığımız yeni mağazacılık anlayışımızın da en güzel kanıtlarından birisi oldu. ” dedi. 3 katlı bir mağaza olarak açılan Kale Güneşli Showroom’u, Yenibosna Merkez Mahallesi Cemal Ulusoy Caddesi Bahçelievler’de bulunuyor. 2200 m2’lik alanda kurulan mağazada
Haberler
Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kale ve Kalekim gibi Kale Grubu’nun öncü markaları ile doğal taştan cam mozaiğe, parkeden karo çiniye, armatürden mutfak dolabına, yapı kimyasallarından ısı ve su yalıtım ürünlerinin hepsine 360 derece hizmet anlayışıyla ulaşmak mümkün. Kale Grubu’nun tüm markalarına ait ürünlerle döşenmiş pek çok canlı mekanda, uyumlu tasarımlarla her şeyi bir arada seçme ve satın alma kolaylığı sağlayacak olan Kale Güneşli Bayisinde bu ürünlerin yanı sıra çelik ve ahşap kapılar, duvar kağıtları, avize ve dekorasyon ürünleri, sürgü dolaplar, ankastre ürünler de bulunuyor. 1972 yılında Aziz Dönmez tarafından kurulan Dönmez Yapı, oğulları Serdar Dönmez ve Şener Dönmez tarafından yönetiliyor. 40 yıldan bu yana Kale Grubu ile çalışan işletme, aralarında mimarlarında bulunduğu 20 çalışanı bünyesinde barındırıyor. Mimarlar, nihai müşteriden büyük ölçekli projelere kadar geniş bir kesime özel proje desteği veriyor. Ayrıca açık alanda bir depo ve geniş bir otopark da bulunuyor. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
41
Haberler
Duravit’in Yeni CEO’su Prof. Dr. Frank Richter Türkiye’yi Ziyaret Etti Vitrifiye, banyo mobilyası, banyo ve wellness ürünleri alanında dünyanın önde gelen üreticilerinden olan Duravit’in yeni CEO’su Prof. Dr. Frank Richter, incelemelerde bulunmak ve sosyal sorumluluk kapsamındaki Duravit faaliyetlerine katılmak üzere Türkiye’yi ziyaret etti. 47 yaşındaki Richter Ulm Üniversitesi Stratejik Yönetim ve Finans Enstitüsünde İşletme Profesörü. Bazı sanayi ve hizmet firmaların icra ve danışma kurullarında üyelikleri bulunuyor. Profesör olmadan önce McKinsey’de strateji danışmanlığı da yapan Richter, Goldman Sachs’ta Yönetici Direktör olarak görev yaptı. Prof. Richter, Duravit’teki görevine 1 Eylül 2011 tarihinde başladı ve 1 Ocak 2012 tarihinde resmen Duravit Yönetim Kurulu Başkanı (CEO) olacak. Prof. Dr. Frank Richter, Duravit’in Tuzla halkının kullanımına sunmak üzere hazırladığı dinlenme parkının açılışında da yerini aldı. 28 Eylül tarihinde düzenlenen açılış töreninde, bu projeye büyük destek veren Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’nın yanı sıra Duravit Türkiye Genel Müdürü Müfit Ülke de hazır bulundu. Duravit Dinlenme Parkı; yeşil alan içinde büyükler için fitness aletleri, çocuk oyun alanları, piknik alanları, kameriyeler ve süs havuzu şeklinde projelendirildi. Duravit bundan önce, Tuzla Belediyesi’nin katkılarıyla Tuzla Duravit Ormanı projesini de hayata geçirmişti.
44
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
E.C.A.’nın Başarılı Bayileri Las Vegas Gezisi ile Ödüllendirildi
E.C.A, 2011 yılı yurtdışı seyahat ödüllü satış kampanyasına katılan başarılı bayileri ile birlikte dünyanın en büyük 6. ekonomisine sahip, ABD’nin Kaliforniya Eyaletinde bulunan dünyaca meşhur şehri Los Angeles ve Nevada Eyaletinde bulunan eğlence yerleriyle ünlü Las Vegas şehrine seyahat düzenledi. Los Angeles’da hep birlikte tarihsel ve kültürel geziler yapıldı. Şehir turunda, önce Walt Disney Tiyatrosu’nu ve hemen arkasında King Kong ve Supermen filmlerine sahne olmuş Belediye Binası görüldü. Zengin ve ünlülerin yaşadığı birçok diziye ve filme mekan olmuş, her köşe başında bir lüks aracın bulunduğu Beverly Hills ve Tiffany, Armani, Vuitton gibi ünlü markaların bulunduğu Rodeo Drive’da gezildi. Şehir turunun en önemli noktası elbette ki yıldızlar ile dolu ‘Şöhretler Yolu’, Kodak Tiyatrosu ve Hollywood Bulvarı’ydı. Dünya sinema endüstrisindeki film ve dizilerin %90’ının çekildiği sahne ve platoların olduğu 1964 yılından bu yana halka açık olan Universal Stüdyo’larında çeşitli filmlerin çekim teknikleri hakkında bilgilenildi ve seyredilen show’larda çocuklar gibi eğlenildi. Los Angeles gezisinin son gününde San Gabriel Vadisi içindeki en büyük şehir olan, güzel lokantalar ve sanat merkezleriyle dolu Pasadena’daydı. Gezinin 5.günü olan 16 Mayıs’ta Nevada eyaletinde bulunan Mojave Çölü üzerinde kurulu, kumar ve eğlence yerleriyle ünlü bir kent olan Las Vegas’a geçildi. 3 gecelik Las Vegas gezisi boyunca, yapıldığı yıl 5500 odası ile dünyanın en büyük oteli olan MGM Grand’da kalındı. Ama şehirdeki tematik otellerin de neredeyse tamamını görme imkanı oldu. Üzerindeki roller coaster’ı ile meşhur; Newyork Newyork Otel, belki de en meşhurlarından biri olan İtalyan tarzı dekore edilmiş ve Ocean’s Eleven ve Ocean’s Twelve adlı macera filmlerine de mekân olan Bellagio Oteli’de görüldü. Amerika’nın bu gizemli şehirlerinde tatlı anılar bırakarak ülkemize geri dönüş yapıldı. Los Angeles ve Las Vegas herkesi büyüledi. Gezi, unutulmaz bir gece şovu eşliğinde gerçekleştirilen son gece gala yemeği ile tamamlandı. Bu büyüleyici seyahatte bayilerimize eşlik eden ELMOR A.Ş. (Elmor Tesisat Malzemesi Ticaret A.Ş.)’nin Genel Müdürü Hakan Günderen ile Pazarlama ve Planlama Müdürü Hakan Ürün eşlik ettiler.
46
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Fransız “Parexgroup Enternasyonal Semineri” Bu Yıl İstabul’da Yapıldı
Her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan PAREXGROUP enternasyonal grup semineri bu yıl Türkiye’de PAREXGROUP bünyesinde olan “GESERPAREX” firması tarafından organize edilerek yapıldı. 18-23 temmuz haftasında RITZ CARLTON oteli tesislerinde, Avustralya’dan Şili’ye kadar 29 ülkeden gelen CEO, Genel Müdür ve grubun üst seviye yöneticilerinin (yaklaşık 45 kişi) katılımı ile gerçekleşti. Seminer 17 Temmuz akşamı açılış kokteyli ve akşam yemeği ile başladı. Katılımcılar seminer saatleri dışında İstanbul’un en meşhur restoran ve eğlence yerlerinde katılımcılar ağırlandı. Ayrıca, bir gün İstanbul’umuzun görülmesi gereken yerleri (Topkapı Sarayı, Adalar, Kızkulesi gibi ) topluca özel araç ve özel teknelerle gezdirilerek büyük ve gösterişli tanıtımlar yapıldı. Diğer bir gün misafirlere, Geserparex ürünlerinin büyük bayileri, uygulama şantiyeleri ve GESERPAREX üretim tesisleri gezdirilerek özel bir kokteyl ile tanıtım yapıldı.Grupta emniyet ve temizlik hususunda geçen yıl grup başkanı bay Oliver Legrain’den ödül almış olan tesisimiz gezildi. Seminer sonunda katılımcılar bu unutulmaz organisazyonu gerçekleştiren başta Genel Müdür Erdoğan Yıldız olmak üzere Geser Parex yöneticilerini ve emeği geçen grubun Finans Müdürü Bay Frederic Herbaut ve CEO Bay Richard Seguın’i ayakta alkışladılar. İstanbulu ve Geserparex’i tanımaktan büyük mutluluk duyduklarını ayrı ayrı dile getirdiler. Bu yılın semineri çok olumlu izlenimlerle ve başarı ile sona erdi.
48
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
GPD Bayisi Erpa Yapı Malzemeleri Yeni Showroom’unu Açtı
GPD Kocaeli bayii Erpa Yapı’nın Eylül 2011’de gerçekleştirilen yeni showroom açılışına GPD Yönetim Kurulu Üyesi ve Satış-Pazarlama Koordinatörü Aret Polat, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zekeriya Özak, İzmit Belediyesi Başkan Vekili Muammer Diner ile birlikte Erpa Yapı firma sahibi Mehmet Ergün ve şirket müdürü Mustafa Selçuk katıldı. GPD, yurtiçinde genişleyen bayi ağı ve dikkat çeken pazarlama aksiyonları ile her geçen gün daha da büyüyerek ve müşteri algısında daha çok farkındalık yaratarak en çok tercih edilen marka olma yolunda hızla ilerlemektedir.
GPD Yapı Market Tedarikçileri Fuarı’na Katıldı GPD, 15-18 Eylül 2011 tarihleri arasında Yapı Market tedarikçileri fuarına katıldı. Fuarda kendi alanındaki yegane marka olarak banyo-mutfak armatürleri, musluklar, el duşları ve vanalardan oluşan geniş ürün gamını hem fuarı gezen tüketicilere hem de profesyonel satın almacılara tanıttı. Stand tasarımı ile de dikkat çeken firma, fuarda Astro ve Solus gibi yeni serilerini de müşterilerine lanse etme fırsatı buldu.
50
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Nazmi Durbakayım Yeniden İNDER Genel Başkanı Seçildi İstanbul İnşaatçılar Derneği’nin (İNDER) yeni Yönetim Kurulu seçildi. Geçen dönem İNDER’in Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Teknik Yapı Başkanı Nazmi Durbakayım, yeniden İNDER Yönetim Kurulu Başkalığı’na getirildi. Soyak Holding CEO’su ve Gayrimenkul Grup Başkanı Emre Çamlıbel, Seba İnşaat Yönetim kurulu Başkanı Engin Keçeli, Yapı Endüstrisi Genel Müdür Barış Onay, Fer Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Ramadan Kumova, Denge İnşaat’ın ortaklarından (Genel Müdür)Mesut Geniş ve Aşçıoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Aşçıoğlu ilk kez İNDER’in yönetim kurulunda görev aldılar. Geçen dönem İNDER Yönetim Kurulunda görev yapan Genel Sekreter Abdullah Baysal, İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan, ECF Mimarlık Eşref Albayrak, Güral İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Güral, Dap Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz ve Sadıkoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Sadıkoğlu, İNDER’in yeni Yönetim Kurulu’nda da yerlerini aldılar. Yeni yönetim 3 yıl işbaşında Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nın ardından ilk Yönetim Kurulu Toplantısını da gerçekleştiren İNDER’in yeni Yönetim Kurulu Üyeleri, gelecek döneme ilişkin görev dağılımını da yaptılar. Buna göre, Nazmi Durbakayım’ın üç yıl daha genel başkanlık görevini yürütmesine karar verilirken Serdar İnan’ın da Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevine devam etmesine karar verildi. Eski Genel Sekreter Abdullah Baysal’ın İNDER Genel Sekreterliği görevini 3 yıl daha sürdürmesine karar verilen toplantıda yeni üyelerden Ramadan Kumova da yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı’na getirildi. Öte yandan Dernekler Kanunu gereği, her derneğin bir federasyon çatısı altına girmesinin zorunlu olduğunun hatırlatıldığı toplantıda, mevcut bir federasyon çatısı altına girmek ya da bir federasyon oluşturmak için çalışmalara başlandığı açıklandı. Bu çalışmalarda görev almak üzere Genel Başkan Nazmi Durbakayım, Yönetim Kurulu Üyesi Emre Çamlıbel ve Genel Sekreter Abdullah Baysal’dan oluşan bir komisyon oluşturuldu.
‘Sektöre sahip çıkalım’ çağrısı İNDER Genel Başkanı Nazmi Durbakayım yeni yönetimin belirlenmesinin ardından yaptığı konuşmada, dernek yönetiminde yer alan ve almayan tüm üyeleri, dernekte aktif olarak görev yapmaya davet etti. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren herkesin bu sektör için çalışmak zorunda olduğuna işaret eden Durbakayım, “Bu sektöre bizler sahip çıkmak zorundayız. Bu yüzden önümüzdeki dönem sektörün bütün üyelerini bir çatı altında toplamak niyetindeyiz” dedi. Genel Sekreter Abdullah Baysal ise İNDER’in geçen dönem faaliyetlerini özetleyen ve gelecek dönem hedeflerini anlattı. Yeni dönemde küresel bağlamda teknoloji kullanımı ve bilgi akışını sağlaması için gerekli girişimleri sürdüreceklerini de ifade eden Baysal, İNDERGİ’yi ise Avrupa Eğitim Alanı oluşturma süreci olarak bilinen Bologna süreci ve değişim programı doğrultusunda uluslararası akreditasyon tanıtım programına dahil etmek için girişimlerini sürdüreceklerini açıkladı.
52
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
İntema Mutfak’ın Mağazaları Yenileniyor
Eczacıbaşı’nın mutfak mobilyaları alanında faaliyet gösteren markası İntema Mutfak’ın yeni mutfak teşhir konseptiyle yenilediği mağazaları, mutfak ve dekorasyon tutkunlarından büyük ilgi görüyor. Dünyaca ünlü tasarımcı ve iç mimar Atilla Kuzu tarafından “zamansızlık” ve “yalınlık” kavramları ile geçtiğimiz yıl yeniden tasarlanan İntema Mutfak Nişantaşı, İzmir ve Ankara mağazaları, müşterilerine modern, şık ve rahat bir alışveriş ortamı sağlıyor.
planlamasında önemli bir yere sahip olması hedeflendi. Bu yaklaşımla, ahşap kaplama seçenekleri günümüz beklentilerini yansıtacak şekilde yeniden tasarlandı.
ZOOM/ TPU tarafından yapılan iç mekan tasarımda mutfak mağazaları içinde ziyaretçilerin rahatı ve özgürlüğü için alan yaratabilmeye özen gösterildi.
Yeni mağazalarda fütüristik bir ortam yaratmak için farklı tipte aydınlatma seçenekleri, digital ekranlar ve LED teknoljisi kullanıldı. Şeffaflığın önemli olduğu yeni konsept dahilinde yarı geçirgen üniteler ve farklı formlar birarada yer aldı. Ziyaretçilere konforlu bir mutfak seçim atmosferi yaratılmak istenen mağazalarda, ziyaretçi görüşme odaları ve müşterilerin seçtikleri ürünlerin kendi mutfaklarında nasıl olacağını hayal etmelerini kolaylaştıracak özel bir mutfak kapak standı tasarlandı.
Mutfak planlamasında ne gereğinden fazla, ne de gereğinden az modül kullanılarak, müşterilerin ihtiyacını en doğru şekilde karşılayacak tarzda ve adette mutfaklar yerleştirildi. Makro trend olarak kabul edilen “çevreye duyarlılık” ve “tabiata yakın olma” yaklaşımının, mağaza
54
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
İntema Mutfak’ın “Modern Romantizm” adını verdiği yeni koleksiyonunundan izler taşıyan yeni mutfak teşhirleri, tonsür tonda beyaz renkler ve farklı ahşap kaplamaların birlikte kullanılmasını içeriyor.
Haberler
Kale, Yeni Mağazacılık Anlayışını Alsancak Showroom’u ile İzmir’e Taşıyor
Kale Alsancak Showroom, 30 Eylül 2011 tarihinde Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve çok sayıda davetlinin katılımı ile açıldı. Showroom, Kale Grubu’nun öncü markaları Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kale ve Kalekim ürünlerini 360 derece hizmet anlayışıyla 520 m²’lik alanda tüketicilere sunuyor. Mağaza konseptini ve projelendirmesini Demirden Design’ın yaptığı Kale Alsancak Showroom, yenilikçi, çevre dostu ve fonksiyonel tasarımları ile dikkat çekiyor. Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay açılışta yaptığı konuşmasında, Kale Grubu’nun Türk yapı sektöründe 54 yıldan bugüne kadar öncü çalışmaların ve güvenin temsilcisi olduğunu vurguladı. Okyay, Kale Grubu’nun Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kale ve Kalekim markalarıyla her zaman teknoloji, kalite ve yeniliğin simgesi olduğunun altını çizdi. Okyay, Kale Grubu’nun, seramik kaplama malzemelerinin yanı sıra seramik sağlık gereçleri, armatür, küvet ve duş tekneleri, seramik yapıştırıcı, derz dolgu, ısı ve su izolasyon malzemeleri, boya-sıva, banyo ve mutfak mobilyaları yatırımları ile ürün gamını genişleterek, yapı sektöründe ürün adını alan güçlü markalar ile hizmet verdiğini sözlerine ekledi. Zeynep Bodur Okyay, “Kale Grubu olarak, başarımızı artırmak üzere, yenilikçi ürün ve hizmetler sunmaya, mevcut pazarların bize
56
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
sağladığı avantajları değerlendirirken, alternatif pazarları ihracat haritamıza katma çabalarımızı büyük bir dikkat ve özenle sürdürüyoruz” diyerek, Kale Grubu’nun yenilikçi bakış açısıyla ihracat pazarlarında hareket ettiğine vurgu yaptı. Grup’un müşterilerine seramikten vitrifiyeye, parkeden doğal taşa, mutfak ve banyo mobilyalarına kadar ihtiyacı olan her türlü ürünü bütünsel bir yaklaşımla sunmak için yeni kurumsal kimliğe uygun olarak tasarlanan mağazalarla 360 derece hizmet verdiğini söyleyen Zeynep Bodur Okyay, “İstanbul Fulya’da açtığımız ilk konsept mağazamızdan sonra, şimdi de yenilikçi ürün ve hizmetlerimizi Kale Alsancak Showroom aracılığıyla, İzmir’deki seçkin müşterilerimizle buluşturuyoruz” dedi. Aynı konsept mağaza ve hizmet anlayışını bayilerine de uygulayarak; ürün ve hizmetlerini Türkiye’nin her köşesindeki müşterilere ulaştırdıklarını belirten Okyay, “Grubumuz bugün, 5 bin 350 direkt çalışanı, 250 münhasır bayii ve yaklaşık 15 bin tali bayii ile Türkiye’nin önemli sanayi kuruluşları arasındaki yerini almıştır” dedi. Alsancak Showroom, 520 metrekarelik alanda, doğal taştan cam mozaiğe, parkeden, karo çiniye, armatürden, mutfak dolabına ve yine Kale Grubu’nun öncü olduğu yapı kimyasallarında ısı ve su yalıtımı ürünlerine ulaşmak ve üstelik uyumlu tasarımlarla hepsini bir arada seçme ve satın alma kolaylığı sunuluyor.
Haberler
Kılıçlar Isıtma Yapı Mühendislik Açıldı DemirDöküm İstanbul Satış Müdürlüğü, Baykan Satış ve Pazarlama Müdürlüğü ve son olarakta Alsa Tesisat Genel Müdürlüğü ile profesyonel iş hayatını noktalayan Mak. Müh. / Enerji Yön. Recep Kılıç’ın tecrübelerini ticaret ve uygulama hizmetlerinde sunmak üzere kurmuş olduğu KILIÇLAR Isıtma Soğutma Yapı Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. 01 Ekim 2011 tarihinde, İstanbul Zeytinburnu Demirciler Sitesi’nde açıldı. TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung ve Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Eşer’in de katıldığı açılış ile faaliyetlerine başlayan Kılıçlar‘ın Genel Müdürü Recep Kılıç, yaptığı açıklamada; Kılıçlar‘ın mekanik ve yalıtım ürünleri konusunda satış ve uygulama hizmetlerinde enerji verimliliğini esas alacaklarını ve müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı esas aldıklarını ve bugüne kadar kazanmış olduğu profesyonel iş hayatı tecrübelerinin , bu esasları gerçekleştirmek için önemli bir kaynak olacağını vurguladı. Seyitnizam Mah. Demirciler Sit. 2. Cad. No:77 Zeytinburnu / İstanbul adresinde faaliyetlerine başlayan Kılıçlar Yapı, 200 m2 showroom, 250 m2 depo alanıyla, 4 Mühendis , 1 Depocu, 1 sekreter, 3 Mekanik usta olmak üzere 9 kişi ile hizmet vermeye başladı.
58
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Megabuild Avrasya Yapı Fuarı’nda Yeni Bir Marka Görücüye Çıktı: Cermix
Türkiye’de yeniden yapılanan Koramic Yapı Kimyasalları, Megabuild Avrasya Yapı Ürünleri Fuarı’nda yeni markası CERMIX’i tanıttı.
60
08 -11 Eylül 2011 tarihleri arasında CNR Expo Center Yeşilköy İstanbul da düzenlenen Megabuild Avrasya Yapı Fuarı’nın en yeni markası olan CERMIX standı yoğun ilgi gördü. 170 m2’lik bir alanda kurulan CERMİX standında yeni ürünler ve teknolojileri hakkında bilgi verildi.
ürün portföyü ile profesyonellerin beğenisini kazandı. Yüksek kaliteleriyle tercih sebebi olan CERMİX ürünleri 3 ana ürün grubunda profesyonellere tanıtıldı. Epoxy, Poliüretan sistemler, seramik yapıştırıcıları, derz dolgu ve bakım ürünleri ile dış cephe ısı yalıtım malzemeleri sunumuyla fuar ziyaretçilerinin beğenisini topladı. İlk etapta 58 profesyonel ürünle Türk yapı Sektörüne merhaba diyen CERMIX’in Epoxy ve Poliüretan ürünlerine en çok mimar ve mühendisler ilgi gösterdi.
Hızla gelişen inşaat sektörünün en önemli kollarından biri olan yapı kimyasalları alanında CERMIX ürünleriyle de pazar payını artırmayı hedefleyen Koramic Yapı Kimyasalları, geniş
Cermix, uzun yıllardır Avrupa da elde ettiği Epoxy ve Poliüretan sistemlerdeki bilgi ve tecrübesini ilk etapta Türk Yapı Sektörünün hizmetine sunmayı hedefliyor.
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
V1 Challenge Şampiyonası Sponsoru; KYK Yapı Kimyasalları
Projesi, geliştirme çalışmaları ve üretimi, Türk motor sporları tarihinin uluslararası alanda en başarılı ralli pilotu unvanını taşıyan Volkan Işık tarafından gerçekleştirilen yarış otomobili Volkicar’ ın yarışacağı V1 Challenge Şampiyonasının sponsorluğunu, spora verdiği önem ve desteği ile de sosyal sorumluluk projelerinde öne çıkan KYK Yapı Kimyasalları üstlendi. Volkicar’ ın 16 Haziran 2011 tarihinde VOLKICAR’ın tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Volkan Işık, otomotiv sektörünün ayrılmaz bir parçası olan motor sporlarının Türkiye’de otomotiv endüstrisiyle benzer ivmeyle gelişemediğinin altını çizdi. Motor sporlarının gelişmiş ülkelerde ekonomik ve sosyal anlamda önemli bir sektör olduğunu söyleyen Volkan Işık, VOLKICAR ile motor sporlarında bir Türk markası yaratmayı hedeflediğini belirtti.İlk taslaklarından üretim aşamasına kadar yaklaşık 2 yıllık bir çalışmayla ortaya çıkarılan VOLKICAR’ın ilk versiyonu V1 logosunu taşıyor.
62
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Pakplast’tan Tesisat Ustalarına Seminer
Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında “Yıllar Boyu Sağlam Boru” sloganıyla alt ve üst boru üretimi yapan Pakplast, tesisatçıları ürünleri hakkında bilgilendirmek amacıyla Türkiye çapında eğitim seminerleri düzenliyor. Temmuz ayında sırasıyla Antalya Kumluca, Erzurum, Iğdır, Kars ve Van’da gerçekleştirilen ve yaklaşık 800 tesisatçının katılımıyla gerçekleştirilen seminerlere ilgi büyük oldu. Ürünlerini tesisatçılara daha yakından tanıtmak amacıyla Pakplast, Türkiye çapında Tesisatçı Seminerleri düzenleyen Pakplast, temmuz ayında Antalya, Erzurum, Iğdır, Kars ve Van’da tesisat ustaları ile bir araya geldi. Seminerde ustalara, Pakplast’ın üretim teknikleri, rekabetteki farkı ve uygulamada Pakplast farkını ortaya koyan konularla ilgili bilgi verildi. Pakplast Üst Yapı Boru Grubu Satış Müdürü Aykut Tekinalp ve Pakplast Boru Fabrika Müdürü Melih Beşkazalıoğlu tarafından bilgilerin aktarıldığı seminerlere yaşam koçu ve eğitmen İsmail Karasu “Kazanan İnsan Olma” konusu ile eşlik etti. Tekinalp yaptığı konuşmada Pakplast’ın yaptığı yatırımlar ve satış ağı ile ülkenin ve bölgenin lider markası olmayı hedeflediğini söyledi. Pakplast Boru Fabrika Müdürü Beşkazalıoğlu ise Pakplast’ın Avrupa’nın en büyük fabrikalarından biri olduğunu belirterek, ödün verilmeden dünya standartlarında üretim yapıldığını söyledi. Seminer sonunda düzenlenen ve katılımcıların eğlenceli anlar yaşadığı akşam yemeğinde tüm katılımcılara katılımcı sertifikası ile çeşitli hediyeler verildi. İlk durağı Antalya Kumluca’da yapılan seminerler sırasıyla Erzurum, Iğdır, Kars ve Van’da yapıldı. Pakplast yaptığı açıklamada katılımlara yönelik talebin yüksek olduğunu, diğer illerde de seminerlere devam edileceğini söyledi.
64
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Kale ve Berloni Restore’de
Banyo, mutfak ve dekorasyon ürünlerinde, dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen markalarının bir araya geldiği Restore Keklikoğlu, ünlü markalarına iki yeni halka daha ekledi. Dünyanın en büyük seramik üreticilerinden Kale’nin en yeni konsepti olan A Plus ve İtalya’nın önde gelen mutfak ve mobilya markalarından biri olan Berloni’nin showroomları, Restore merkez mağazası Ümitköy Design Plaza’da düzenlenen görkemli kokteylle hizmete açıldı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ankara Milletvekili Sinan Aygün, ATO Başkanı Salih Bezci, TİMKODER Başkanı Temel Aktay, Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve Berloni Grup Başkanı Roberto Berloni’nin de katıldığı açılışta, yeni showroomlar ve organizasyona ev sahipliği yapan Keklikoğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Keklikoğlu sektör profesyonellerinden tam not aldı. Restore son bir ay içerisinde, İstanbul Kalamış showroomdan sonra Ankara Kale ve Berloni showroomlarını da satış hattına ekleyerek atılımlarına devam etti. Franchising ağına son olarak eklenen Ordu Restore ile yurt çapında satış noktalarını 10’a ulaştırdı.
66
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Seramiksan Şanlıurfa Bayisi Harran İnşaat’ın Yeni Showroomu Açıldı
Seramiksan’ın Türkiye genelindeki bayi ağı hızla genişliyor. Yer karosu, duvar karosu, sırlı granit, teknik granit, dış cephe kaplaması ve yapı kimyasalları ürünlerinde ileri teknolojisiyle fark yaratan Seramiksan’ın yeni showroomları arasına son olarak Şanlıurfa’daki Harran İnşaat da katıldı. 1999 yılından beri Seramiksan’ın iş ortağı olan Harran İnşaat’ın yeni Showroom’u, 22 Ekim Cumartesi günü hizmete girdi. Resmi açılış törenine Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman, Şanlıurfa Belediye Başkanı Dr. A. Eşref Fakıbaba, Turgutlu Belediye Başkanı Serhat Orhan, İl Emniyet Müdürü Sabri Durmuşlar, Turgutlu Ticaret Odası Başkanı Mesut Altan gibi mülki idare amirleri ile Seramiksan Yönetim Kurulu
Üyesi Bilgehan Demirdöver ve Sermiksan yöneticileri katıldı. Şanlıurfa’nın başarılı iş adamlarından Bekir Sındıraç’a ait olan Harran İnşaat Showroom’u, 2 katta toplam 1.100 m2’lik bir alanda hizmet veriyor. Showroom’da Seramiksan’ın geniş ürün gamını gösteren yenilikçi ve estetik tasarımları Şanlıurfalıların ve bölge halkının beğenisine sunuluyor. Seramiksan’ın özellikle Nano teknolojisi ile parlatılmış parlak granitleri olan NanoTech Serisi, Soluble Salt, Lappato, Full Lappato ve Rotodigit teknolojisi ile üretilen Digiart karoları büyük beğeni topluyor. İyi tasarım herkesin hakkı’ anlayışıyla yaşam alanlarını en yeni teknolojilerle güzelleştiren Seramiksan’ın yeni şubesinde, tasarımı ve teknolojisiyle fark yaratan ürünler sergileniyor.
Seramiksan’ın Bartın Bayisi Barmay Yapı Açıldı
Teknolojisi, ürün çeşitliliği ve üretim kapasitesi açısından seramik sektörünün önemli markaları arasında yer alan Seramiksan’ın Bartın bayisi Barmay Yapı, 28 Ekim’de açıldı. Seramiksan’ın ‘Yeniliklerin öncüsüyüz’ sözüyle hizmete giren Barmay Yapı’nın resmi açılış törenine Bartın Millet Vekili Rıza Yalçınkaya, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Bartın Valisi İsa Küçük, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, Emniyet Müdürü Burhan Gümüş, Jandarma Alay Komutanı Vahdet Yıldırım ve Seramiksan yöneticileri katıldı. Ev dekorasyonunda estetik tasarım, ileri teknoloji ve kalite arayanların adresi olacak Barmay Yapı, 3000 m2 alan üzerinde 1500 m2 kapalı alan ve 300 m2 showroom alanı ile hizmet veriyor. Showroom’da Seramiksan’ın geniş ürün gamını gösteren yenilikçi ürünleri ve her beğeniye yönelik tasarımları dikkat çekiyor.
68
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
TTMD, “Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu”nun Onuncusunu “Binalarda Enerji Verimliliği ve Sürdürülebilirlik” Temasıyla İstanbul’da Gerçekleştirecek 10.su düzenlenecek olan “Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu” 30 Nisan - 2 Mayıs 2012 tarihleri arasında İstanbul’da “Binalarda Enerji Verimliliği ve Sürdürülebilirlik” temasıyla gerçekleştirilecek. Türk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD) tarafından iki yılda bir düzenlenen “Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu” ulusal ve uluslararası kuruluşların destekleri ile yurtiçi yurtdışı üniversite ve firma temsilcilerinin katkılarıyla gerçekleştirilmektedir.
“Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu” ana başlıkları; 1. Yapılarda Isıtma, İklimlendirme ve Havalandırma Tesisatı Uygulamaları 2. İç Hava Kalitesi ve Konfor Şartları 3. Sıhhi Tesisat 4. Enerji Ekonomisi ve Çevre 5. Kontrol ve Bina Yönetim Sistemleri 6. Soğutma 7. Yapı Fiziği 8. Yapılarda Güvenlik ve Koruma 9. Modelleme ve Yazılımlar 10. Yapı Tasarımı ve Uygulamalarda Proje Yönetimi 11. Enerji Verimli Binalar 12. Yenilenebilir Enerji ve Uygulamaları 13. Hijyenik Tesisat Uygulamaları
70
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
“Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu”, ısıtma, soğutma, havalandırma, iklimlendirme ve sıhhi tesisat alanlarında bilimsel ve teknolojik gelişmeleri paylaşmak ve tartışabilmek, ayrıca tasarımcı, uygulayıcı, araştırma ve işletmecilerin deneyimlerinden faydalanabilmek adına düzenlenen bir platformdur. TTMD’nin ev sahipliğinde 10.su gerçekleştirilecek olan sempozyumda, teknolojik gelişmelerin aktarılması ve yeni ürünlerin sergilenmesi, sektör profesyonelleri için önemli bir platform sağlamaktadır.
Haberler
Söğütsen Seramik İzmir’de İnfo Mağazasını Açtı
Söğütsen Seramik İzmir Yenişehir’de info-showroom mağazasını açtı. Açılışta Söğütsen Seramik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Harun Güdeberk, açılış kurdelesini kesti. Tüm ürün gruplarını farklı konseptlerde bir araya getirerek en kaliteli hizmeti sunabilmek adına tüketiciye merhaba dedi. Açılış seramonisi vesilesiyle bir araya gelen sektör temsilcileri mağazayı incelemelerinin ardından uzun uzun sohbet ettiler. İzmir’de açılan bu info mağaza ile Söğütsen Seramik info mağazalar zincirini başlatmış oldu.
72
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Umpaş Seramik Yeni Yatırımı ile Üretim Kapasitesini Arttırmaya Devam Ediyor
Umpaş Seramik 15 Eylül tarihinde organize sanayi bölgesindeki üretim tesislerinde, Uşak valisi, milletvekilleri, bayiler, sanayiciler ve kalabalık bir davetli topluluğunun katıldığı törenle yeni yatırımını devreye aldı. Törende dünya, ülkemiz ve ilimizdeki seramik sektörü ve Umpaş Seramik’in konumu hakkında bilgi veren Genel Müdür Necmettin Arman yaptığı açıklamada ; “Dünya seramik sektöründe 2010 yılı rakamları ile toplam da 9milyar 200 milyon m2 lik bir üretim büyüklüğü söz konusudur, bu rakamın yaklaşık % 45’i Çin tarafından üretilmekte ve ülkemiz 9.Sırada ve toplam 245 milyon m2 üretim hacmine ( % 2,6) sahip bulunmaktadır. Dünya seramik ihracatı pazarının yaklaşık büyüklüğü 2 milyar m2 seviyesindedir. İhracatta Çin’den sonra ilk iki ülke İtalya ve İspanya, dördüncü sırada ise Türkiye yer almaktadır. Geçmiş beş yıl itibariyle ülkemiz sürekli olarak ilk 5 içersinde yer almış, üretimde dünya ölçeğinde çok büyük paya sahip olmamakla beraber, ihracatta dördüncü sırada yerini korumaktadır. Ülkemizde toplam üretim kapasitesi yaklaşık 415 milyon m2 dir. Seramik üretim kapasiteleri ve bunların illere dağılımına baktığımızda, Uşak yaklaşık 42 milyon m2 ile % 10 luk kapasite payına sahip bulunmakta, ancak ülke genelindeki kapasite kullanımının daha düşük gerçekleşmesinden dolayı üretimde yaklaşık % 15’lik paya ulaşmaktadır. Umpaş Seramik son dönemde dördüncü üretim holünü devreye almış, sonrasında ise üçüncü pişirim bordür dekor üretimi yatırımı yaparak bu konudaki önemli bir eksikliğini gidermiştir. Bugün devreye alacağımız son yatırımımız ile birlikte umpaş seramik üretim kapasitesi de 10.5 Milyon m2’den yaklaşık 13 milyon m2’ye çıkmış olacaktır. Bu yatırımımızı 2000 yılında
74
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
2.El olarak kurduğumuz ilk tesisimizin, ki fırın boyu 70 metre, pres hacmi 1.500 Tondu, yerinden sökülerek ek alan ve inşaat yapımı ve maliyetine ihtiyaç duymaksızın üçüncü üretim holümüzde realize etmiş durumdayız. Bu yatırımda fırın boyu yaklaşık 130 metreye ve pres hacmi de 3.600 Tona yükseltilmiş ve günlük üretimde bu holde % 55, toplamda yaklaşık % 20’lik artış sağlanmıştır. Bu aşamada toplam 12 milyon TL’lik yatırım planlanmış ve bu yatırımın 8,5 milyon TL’lık kısmı gerçekleştirilmiştir. Destekleyici makina ve ekipman ile, yeni baskı sistemleri, ısı tasarrufu vb. projeleri kapsayan yatırımlarımızın kalan kısmı halen devam etmektedir. Gerçekleştirilen yatırımla şirketimiz ürün gamında yer almayan 60x60 gibi büyük ebatlı ürünleri üretmenin yanı sıra, fırın boyu ve genişliğinin ve gelişen teknolojinin sağladığı ısı tasarrufu vb. Katkılarla da maliyetlerini iyileştirmeyi ve rekabet avantajı sağlamayı hedeflemektedir. Umpaş Seramikte bugün devreye giren yatırımla 380 olan istihdam sayısı % 10 artarak 420 kişiye çıkmıştır. Şirketimiz uşak’ta her zaman ödenen prim büyüklüğü ve diğer performans kriterleri açısından ilk sıralarda yer almaktadır.” dedi. Umpaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Türk ise yaptığı konuşmada yatırım ve gelişmelerden bahsederek; “İstikrarlı ve tedbirli büyümeyi hedefliyerek ve mevcut yatırımlarını güncel durumda tutmak adına yatırımları gündemde tutmaya devam edeceklerini, Umpaş Holding’in SPK kurul kaydına alınması sonrası, şirket hisselerinin İMKB ‘de işlem görmesi için ilgili kuruluşlarla işbirliği ve çalışmaların devam ettiğini ve yakın sürede sonuçlandırmayı planladıklarını ” açıklamıştır.
Haberler
Vaillant, Sektörün Geleceğiyle İlgili Öngörülerini Paylaştı
Vaillant, ısıtma soğutma pazarının geleceği ve Türkiye’nin pazardaki yeri konulu özel bir toplantı düzenledi. Toplantıda Ev, Enerji ve Çevre Teknolojileri Almanya Sanayicileri Derneği (BDH) Başkanı ve halen Avrupa Isıtma Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Klaus Jesse ile Vaillant Group Türkiye Country Manager’ı Christoph Grosser görüşlerini katılımcılarla paylaştı. Christoph Grosser yaptığı sunumda, ısıtma soğutma pazarında büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye’nin, 2015 yılında Avrupa’nın üçüncü büyük pazarı olacağını belirtti. Toplam 1 milyar Euro seviyesinde bulunan iklimlendirme pazarının 2015 yılı itibariyle 2 milyar Euroya ulaşacağını söyleyen Grosser, ekonomik kriz ve Japonya’daki nükleer tehlike nedeniyle tedarikçilerin daha güvenli ülke arayışına gittiklerini, Türkiye’nin de bu ortamda potansiyeli ve alt yapısı sayesinde önemli bir fırsat yakalayabileceğini ifade etti. Klaus Jesse
76
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
de toplantıda global düzeydeki enerji tüketimi, yenilenebilir enerjilere yapılan yatırımlar ve Avrupa’da uygulanan çevre politikaları hakkında bilgiler verdi. Jesse, Çin ve ABD’nin atmosfere zararlı gaz salımının yarısından sorumlu olduğunu, bu iki ülkenin gerekli önlemleri hızlı bir şekilde almaları halinde atmosferdeki zararlı gaz oranının yüzde 50’ye yakın bir oranda azalabileceğini sözlerine ekledi. Klaus Jesse, fosil enerji kaynaklarının çevreye ve doğaya verdikleri zararı göz önünde tutan dünya kamuoyunun, daha temiz enerji talebinin sürekli arttığını ve hükümetleri, bu konuya daha fazla eğilmeye zorladıklarını belirtti. Jesse enerji kullanımında Avrupa’nın 2020 hedefinin; enerjiyi verimli kullanmada yüzde 20 artış, yenilenebilir enerji kullanımında yüzde 20 artış, zararlı gaz salımında yüzde 20 azalma olduğunu belirtti. Ancak enerjiyi verimli kullanmadaki hedefin sadece % 10’unun gerçekleşebileceğini, diğerlerinin ise hedeflenen oranlarda oluşacağını ilave etti.
Haberler
Zimmer Yetkili Satıcılarını Tayland’da Ağırladı
Geride bırakılan yoğun bir sezonun son günlerinde, ıslak mekân malzemeleri üretim ve satışında pazarda kendine önemli bir yer edinen ZIMMER, kuruluşundan beri markaya ve ürünlerine güvenerek satan Yetkili Satıcıları ile, Tayland’ın gözde tatil yörelerinden Pattaya’da hoş bir mola verdi. ZIMMER’in Yetkili Satıcıları, 9 Ekim – 17 Ekim tarihleri arasında, 7 gece 9 gün boyunca iş stresinin uzağında, hatta “uzak doğu”sunda, gün boyu güneşin ve alış verişin tadını çıkarttılar, Timsah Çiftliği ve Botanik Bahçesinde çeşitli şovlar izlediler, Mercan Adası’nda tropik bir plajda denize girdiler. Gün sonunda ise yöresel masajlar ile dinlenirken, seyahat boyunca her akşam ayrı ayrı seçilmiş şehrin en özel mekanlarında değişik dünya mutfaklarını tatma imkanı buldular. Gelişen iletişim teknolojisi yüzünden, eğlenirken bile iş hayatının içerisinden çıkılamayan bir çağda, “çalışırken de eğlenmek gerektiği” felsefesini benimseyen ZIMMER, bu tür molaların çeşitli kategorilerde tekrarlanacağı mesajını verdi.
78
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
FLY
20X50
Doğanın Yaşayan Yüzü TERMAL www.termalseramik.com.tr
Haberler
Kütahya Seramik ve Porselen İstanbul Anadolu Hisarı’nda
2004 yılından bu yana Kütahya Seramik ile iş ortaklığı içinde olan Atıl İnşaat, yeni mağazasını 28 Ekim’de görkemli bir törenle hizmete açtı. Törene, iş dünyasından katılımcıların yanı sıra, Ak Parti İstanbul Milletvekili Osman Boyraz, Kütahya Porselen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, KYK Yapı Kimyasalları Genel Müdür Yardımcısı Uğur Kavukçuer, Kütahya Seramik Bölge Müdürü Okan Kaya Doğulu, eski milli futbolcular Bülent Korkmaz, Mert Korkmaz ve Hakan Ünsal, A Milli Futbol Takımı İdari Koordinatörü Okan Buruk, Fenerbahçeli Emre Belözoğlu, eski Galatasaraylı futbolcu Evren Turhan, Atıl İnşaat’ın yöneticileri Atilla Çebi ve Selçuk Yakupçebioğlu katıldı. Törende, Osman Boyraz ve Nafi Güral’ın konuşmalarından sonra katılımcılar hep birlikte kurdela keserek, mağaza açılışını gerçekleştirdiler. Kütahya Porselen ve Kütahya Seramik tasarımlarının yer aldığı 1080 m2 büyüklüğündeki mağazanın seramik bölümünde, dünyaca ünlü tasarım ödüllü Versatile koleksiyonunun birçok farklı kombinasyonu, cam mozaik koleksiyonu Brezza, birbirinden farklı ve yenilikçi çizgisiyle yer ve duvar karosu tasarımları sergileniyor.Mağazanın porselen bölümünde Kütahya Porselen’in her yaşa ve zevke hitap eden yemek takımları, gençlere yönelik hazırlanan mini setler, tek parça ürünler, renkli sofra takımları Naturaceram ürünler ve Türk el sanatlarının en güzel örneklerinden oluşan Sanat Evi koleksiyonları yer alıyor.
80
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Haberler
Akgün Group Yeni Mağaza Açılışlarına Devam Ediyor
Akgün Group, 19 Kasım’da Istanbul Kağıthane, Cendere yolunda, Yılmaz Yapı ve İnşaat Malzemeleri ile birlikte Duratiles markası ile yeni consept mağazasını açtı. Hazırlıklarına Temmuz 2011 tarihinde başlanan mağazanın açılışı Akgün Group Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Erhan Akgün ve seçkin bir davetli grubunun katılımıyla gerçekleştirildi. Açılışta konuşan Erhan Akgün, Duratiles consept mağaza açılışlarının süreceğini , kendileriyle birlikte olan tüm bayilere tam destek vermeye devam edeceklerini belirtti. Erhan Akgün, Akgün Group’un kalite ve tasarım konusunda sektöre birçok yenilik getiren 45x45, 30x60, 60x60, 20x120, 60x120 mat ve lappato sınıfında Duratiles ürünlerinin teşhir edildiği Yılmaz Yapı Ayazağa Cendere yolundaki mağazasında tüm tüketici gruplarına hizmet vermekten mutluluk duymakta olduğunu ifade etti. Uzun yıllardır yapı sektöründe hizmet veren Yılmaz Yapı, 1999 yılında MEHMET YILMAZ tarafından Istanbul Kasımpaşa’da Yılmaz Yapı Malz.inş. ve inş. malz.san.tic.ltd.şti. olarak kurulmuştur. 2005 yılında 6500 metrekare depoya sahip olan Kağıthane’ye, 2011 yılında 2000 metrekare kapalı 6000 metrekare açık depoya sahip olan Ayazağa’ya taşınmıştır. Değişen müşteri taleplerine cevap vermek amacıyla, 2010 yılında ortakların ikinci firması olan ERT Mimarlık Seramik Dünyası Yapı inş.san.ve tic. ltd.şti kurulmuştur. Firmanın ayrıca Kasımpaşa’da İsaş inş.adı altında inşaat şirketi bulunmaktadır Genel olarak ürün yelpazesinde,granit, seramik, seramik yapıştırıcısı, laminant parke, pvc ve pprc plastik malzemesi,alçı,batarya,vitrifiye banyo dolabına ağırlık veren Yılmaz Yapı, seramik ve granit grubunda Akgün Group ‘un markası olan Duratiles ile birlikte hizmet vermeye başlamıştır. Akgün Group concept mağazalar halkasına dahil olan bu showroomda tüm banyo ve mutfaklarla her türlü iç ve dış mekanlara yönelik yüksek kaliteli teknik porselen ürün tedariği sağlamaktadır. Mimari projelere verdiği dekorasyon ve mimari proje desteği ile de gerek perakende gerekse proje grupları tarafından tercih edilmektedir. Geniş ürün yelpazesiyle, uluslararası kalite standartlarında üretilen özgün tasarımlı modelleri ve fonksiyonellikle şıklığı birleştiren modern çizgili ürünleriyle, yapı sektöründe fark yaratmaktadır.
82
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Söyleşi
Güray Ergün
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkan Yardımcısı - Banyo Grubu
Atalay Gümrah “İnovasyon ve değer katan yaklaşımlar ile müşterinin ürüne ihityaç duymasını tetiklemeye çalışıyoruz.” Eskiden rakibiniz tanıdığınız, bildiğiniz komşunuzdu. Bugün ise bilmediğiniz bir ülkeden hiç bilmediğiniz bir firma ile rekabete maruz kalıyorsunuz. Bu noktada iki yolunuz var. Birincisi maliyetlerinizi belli kıstaslarıda dikkate alarak kısmak ki bunu zaten hepimiz yapmaya çalışıyoruz. İkincisi ise yenilikçi, farklı ürün ve sunumlar ile müşteriyi heyecanlandırarak müşterinin daha büyük bedeller ile bu ürüne ihtiyaç duymasını tetiklemek. Biz Eczacıbaşı Grubu olarak inovasyon ve değer katan yaklaşımlar ile müşterinin ürüne ihityaç duymasını tetiklemeye çalışıyoruz.
86
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Söyleşi Ar-Ge çalışmalarımız ile tüketicinin bizi farklı görmesini ve sektörümüze fayda sağlamaya çalışıyoruz. Bozüyük’te önemli bir inovasyon merkezi yatırımı yaptık. Buradaki amacımız daha önce farklı fabrikalarımızda bulunan ArGe ekiplerimizi bir çatı altında toplayarak fikir vahası oluşturmak. Bu sayede daha önce farklı fabrikalarımızda çalışan ekiplerimiz bir çatı altında birleşerek oluşturdukları beyin fırtınası ile bizlere katkılarını daha da arttıracaklar. Ar-Ge ekiplerimiz süreçleri nasıl iyileştiririz? Maliyetler nasıl aşağı çekeriz? Dünyada farklı malzemeleri nasıl kullanırız? Doğaya daha saygılı ürünleri nasıl geliştirebiliriz? Yenilikçi ürünler ile nasıl farklılaşırız? gibi konular üzerinde çalışıyorlar. Yapmış olduğumuz bu inovasyon merkezinin yarattığı sinerjinin önümüzdeki süreçte bizlere çok önemli faydalar sağlayacağına inanıyoruz.
sorumlu tutuyor. Bizde bu sorumluluğumuzu en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Vitrifiyede; sır teknolojileri ve su tasarrufuna yönelik çalışmalarımız sürekli olarak devam ediyor. Armatürde; su tasarrufu her zaman ön planda tutularak çalışmalar yürütülüyor. Küvet konusunda da yıkanma alışkanlığının değişimine cevap verecek çözümler üretiyoruz. Eskiden hidromasajlı ev olgusu vardı. Günümüzde ise her ne kadar daha basit gibi görünse de alışkanlıkların değişmesi ile duş teknesi daha ön plana çıkmaya başladı. Bizde bu değişimleri göz önünde bulundurarak çalışmalarımıza yön veriyoruz. Banyo mobilyasında da hem Türkiye hemde Almanya’daki fabrikalarımızda doğaya daha saygılı ürünler nasıl üretebiliriz ve elektroniği bu alanda nasıl daha aktif kullanabiliriz? Konularına yönelik çalışmalarımız sürüyor.
Kalite artık bir mecburiyet, önemli olan farklılıklar yaratmak. Eczacıbaşı Grubu’da farklılıklar yaratmakta öncü olmayı misyon edinmiştir. Tüketicinin yarattığınız farklılıklar ile beklentileri her geçen gün artıyor. Mimarlar da aynı ürünleri kullanmaktansa her zaman farklı ürünleri tercih etmesi dolayısıyla karşınızda beklentileri her zaman yenilikçilik olan bir tüketici topluluğu çıkıyor. Bu nedenle Eczacıbaşı’nın misyonu bizi her zaman bu kitleye cevap vermek ile
“Eczacıbaşı Grubu’nun yurtdışında 8 üretim tesisi, 1000’in üzerinde çalışanı var.” İlk yurtdışı yatırımımız İrlanda’da fabrika satınalmamız olmuştu. Sonrasında Karo grubumuz bilindiği üzere 2000’li yıllarda Engers’i ağırlıklı olarak satınaldı. Arkasından Villeroy&Boch karo seramik bölümünü aldı ve guruba öncülük etti. Şuan baktığımızda Eczacıbaşı Grubu’nun yurtdışında 8 üretim tesisi, 1000’in üzerinde çalışanı var. Bu bağlamda banyo grubumuzda en önemli
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
87
Söyleşi Türkiye sanayi ve ticarette tecrübesini henüz yeni edindi, cesaret kazandı. 1990’lı yıllarda yurtdışında yatırımlar başladı. 2000’li yıllara geldiğimizde ise orta ölçekli işletmelerinde yurtdışı yatırımlarının başladığını görüyoruz. Dolayısıyla henüz tecrübe kazanan Türk sanayi ve ticareti asıl bundan sonra sağlıklı adımlar ile yoluna devam edecektir. Biz işimizi yerel ve global olarak iki gelişme ise Almanya’da pazar lideri, showroomlarda önemli bir yeri olan ve karlı bir kuruluş olan Burgbad’ı satın almamız oldu. Diğer bir önemli yatırım da Rusya’da gerçekleşti. 2000’li yılların başında almış olduğumuz arsamızda son dönemde karo fabrikamız faaliyete geçti. Bununla birlikte de vitrifiye tesislerimizin çalışması sürüyor. 2000’li yıllardan beri ticaret yaptığımız ve çok önem verdiğimiz Rusya’da varlığımızı üretimlerimiz ile pekiştiriyoruz. Bu yatırımlarımızın yanı sıra özellikle Hindistan pazarını yakından takip ediyoruz. Ortaklık yapılarının oldukça zor olduğu bu ülkede ilerleyen dönemler içinde yatırım yapabiliriz. Birde ne yazık ki Türkiye’nin kaçırdığı bir fırsat olarak gördüğümüz bir Çin gerçeği var. Avrupa ve Amerikan sanayicilerinin doğru zamanda maliyet avantajlarını görerek yapmış oldukları yatırımlar ile iyi değerlendirdikleri bu ülke artık üretim ve ticari anlamda dünya markaları statüsünde yeterli doyuma ulaştığı için artık bizler için kaçmış bir fırsattır. Türk seramik sektörü olarak bizde doğru zamanda bu fırsatı göremedik. Avrupalı ve Amerikalılar ise doğru zamanda bu fırsat ülkeyi görerek yatırımlarını yapmış hem üretim hemde pazar avantajını yakalamışlar. “Türkiye sanayi ve ticarette tecrübesini henüz yeni edindi, cesaret kazandı.” Ekonomi tarihini incelediğimizde 14001500’lü yıllarda Hollandalılar faktöring yapıyormuş. Villeroy&Boch 1748’de üretime başlamış. Bizim ise üretim – ticaret kültürümüzün en fazla 100 yıllık geçmişi var. Asır gören veya görmeye yakın şirketler ise yok denecek kadar diyebiliriz. Dolayısıyla
88
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
farklı girişim yapısıyla bakıyoruz. Eczacıbaşı markaları özellikle de banyo ürünlerinde pazarın liderliğini üstlenen markalardan oluşuyor. Karo da ise pazarın fiyat yapısı ve bizim yaklaşımımız dolayısıyla satış hacminden daha çok bilinçli tüketicilerin ilk tercih edilen markası olma hedefi ile hareket ediyoruz. Gelecek dönemler içindeki hedefimiz de bu başarılarımızı arttırarak devam etmektir. Bunun için inovasyon’u doğru kullanarak sürdürülebilirlik ilkesini taşıyan, çevreye duyarlı ürünler ile yolumuza devam edeceğiz. Dış pazarda da özellikle vitrifiye alanında dünya çapında ilk sıraları zorlayan üreticilerden biri olmayı hedefliyoruz. “Marka algısı yaratmak değil, tüketicinin ürünü aldıktan sonra marka avantajını yaşıyor olması önemlidir.” Marka olmak bir firmanın en önemli değerlerinden biridir. Eczacıbaşı Grubu’nun bu anlamda herkesin bildiği üzere gerek yapı malzemeleri gerekse diğer sektörlerde başarılı bir yapısı bulunuyor. Bu Eczacıbaşı’nın işe bakış açısının ticaretten ziyade, hep değer katmak arzusuyla yaklaşımı sayesinde gerçekleşmiş bir başarıdır. Marka algısı yaratmak değil, tüketicinin ürünü aldıktan sonra marka avantajını yaşıyor olması önemlidir. Yani yapmış olduğunuz reklamlarla da marka bilinirliği kazanırsınız. Ancak müşteri ürününüzü aldığında sizin imajınıza yakışan değeri yaşamıyorsa o zaman markanızın değeri olmaz. Vizyonumuzda; “Eczacıbaşı çağdaş, kaliteli, sağlıklı yaşamın öncüsüdür” diyoruz. Eğer bu vizyonu ürün ve hizmetlerimiz ile müşterilerimize, tüketicilerimize yansıtmamış olsaydık. Ne Eczacıbaşı ,ne de markaları bugün bulundukları değere sahip olamazlardı.
Söyleşi “Sektörümüzde öncelikle bayilik seçimi sonrasında da sürdürülebilirlik için karşılıklı saygı ve güven çok önemlidir.” Mağazacılık yapımız da özellikle son 15 yıldır marka imajımızı oldukça güçlü bir şekilde destekliyor. Bu da marka algısına önemli katkılar sağlıyor. Belli kurallar çerçevesinde oluşturulan showroomlarımızda teşhirlerimiz sıklıkla yenileniyor. Profesyonellerin satış noktalarımıza yöneltilmesi amacıyla birebir ilişki kuruyoruz. Bayiler, alt bayiler, yetkili servis ve profesyonellere yönelik düzenli toplantılar düzenliyoruz. Bunlarında biz ve dağıtım kanallarımıza önemli katkıları oluyor. Bununla birlikte sektörümüzde öncelikle bayilik seçimi sonrasında da sürdürülebilirlik için karşılıklı saygı ve güven çok önemlidir bu konularda da doğru çalışmalarımız dolayısıyla güçlü bir yapımız bulunuyor. Sektörümüzde tüketici hem son kullanıcı hemde profesyoneller yani müteahhit Ahmet Bey, Mimar Mehmet Bey, ev hanımı Ayşe Hanım da tüketici kitlesinde yer alıyor. Tabi ki bu kişilerin her birinin de motivasyon faktörleri birbirinden farklı, dolayısıyla hepsine hitap etmeli ve doğru iletişimi kurmalısınız. Diğer yandan ürün portföyü oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Bununla birlikte sermaye yoğun bir sektör olmasını da dikkate aldığımızda gerçekten zor bir sektör yapımız bulunuyor. Bu zorlukları alt alta koyduğunuzda da bayiniz sizi temsil etmek için yola çıktığında önemli bir yatırım ve sorumluluğun altına giriyor. Bu nedenle biz üreticilerin de onlara doğru mesajları vererek yönlendirmesi ve gelişimine katkıda bulunması gerekiyor. Bu konuda en doğru yöntemlerden biri olarak TİMDER’in de bir sivil toplum kuruluşu olarak yapmış olduğu gibi bayinin gelişimine katkı sağlamak için eğitimler düzenli eğitimler veriyoruz. Bu katkılar ile hem bayilerimiz bizleri müşteri kitlesi karşısında doğru temsil ediyor hemde sürekli bir ihtiyaç olan eğitimi almış oluyor. “Artık ülkeler kendilerini gümrük vergileriyle değil, sertifikasyonlar ile koruyorlar.” FECS’teki amacımız Avrupa’da alınacak kararlarda Türkiye’nin daha etkin bir rol oynaması ve olası olumsuzluklardan ülkemizin etkilenmemesi için görev almaktayız. Bu konuda örnek olarak seramik karo üreticilerinin önemli çalışmaları sonucunda
Avrupa ülkeleri dış ülkelere karşı kota uygulaması yaparken Türkiye’yi Avrupa’nın bir parçası olarak görerek bu uygulamadan olumsuz etkilenmemesi sağlandı. Bu gibi ülkemiz, sektörümüz adına yararlı çalışmalar yapmak ve Türkiye’nin sesini dış dünyada da güçlü bir şekilde duyurmak amacıyla bu görevleri üstleniyoruz. Türk sanayini olumsuz etkilerden korumak ile birlikte dünyada ortaya çıkan yeni regulasyon, normlar hakkında ne kadar yakından takip edebilirsek ileriye yönelik Türk sanayi üzerinde gerçekleşebilecek dezavantajları avantaja çevirebiliriz. Çünkü artık ülkeler kendilerini gümrük vergileriyle değil, sertifikasyonlar ile koruyorlar. İMSAD’ın sektörlerden ziyade tüm inşaat malzemeleri sektörünü bir çatı altında topluyor olması nedeniyle ülkemiz ve sektörümüz adına önemli bir STK’dır. Bununla birlikte inşaat sektörünün gelişimi, enerji verimliliği, Avrupa entegrasyonu gibi konularda önemli projeler ile sektörümüze destek sağlıyor. Bu nedenle İMSAD’ın Türk inşaat malzemeleri sektörünün çıtasını yükseltmek adına çok büyük faydalarının olduğuna ve olacağına inanıyorum. TÜRKONFED’te sektörümüzden Erdem Çenesiz’in başkanlığını yürütmüş olduğu, çok geniş bir tabanı olan ve iş dünyasına önemli katkılar sağlayan bir sivil toplum kuruluşu özelliğini taşıyor. Erdem Başkanımız da sektörümüzün sıkıntılarının devlet nezninde dikkate alınması ve çözümler üretilmesi adına önemli çalışmalar yapıyor. Bizde bu STK’lar içinde bize verilen görevleri yerine getirmeye çalışıyoruz. TİMDER, sektörümüzde önemli bir kuruluş olmakla birlikte TİMFED yapılanmasıyla birlikte gücünü daha da pekiştirmiş oldu. Benim bakış açım ile sektörümüze en büyük katkılarından biri eğitim misyonunu düzenli ve kaliteli bir şekilde sürdürebiliyor olmasıdır. Yapmış olduğu çalışmaların yanı sıra sektöre daha nasıl katkılar sağlayabileceğini düşündüğümde nihai tüketici ile birebir iletişim sağlayan TİMDER üyeleri ürün, hizmet gibi konularda tüketicinin yansıttığı beklentileri, eksiklik veya beğenileri düzenli olarak üyelerinden alarak üreticiler ile ortak payda da paylaşabilir. Bu geri bildirimler ile de biz sanayi kuruluşları geleceğimize yön verebiliriz. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
89
firMarka göre, Ece Grup, Ideal Standard markasıyla Arcade ve Plain adı verilen seramik ürünlerini Türkiye’de üretmektedir. Ayrıca banyo dolaplarında da Ideal Standard olarak 2011 yılında Türkiye’de üretime başlamış bulunmaktayız. Bu ürünler hem Türkiye’de hem de Ideal Standard’ın bulunduğu onlarca ülkede pazara sunulmaktadır. Banyo ürünleri sektörünün global pazardaki başlıca aktörlerinden olan Ideal Standard olarak Türkiye pazarında A+ sosyo ekonomik gruba dahil hedef kitleye hitap ediyoruz. Dünyanın en prestijli yapılarında Ideal Standard ve JADO ürünleri kullanılmaktadır. Türkiye’deki prestijli projelerde de Ideal Standard ve JADO ürünlerini rekabetçi ve yüksek hizmet kalitesiyle vermek başlıca hedeflerimiz arasındadır. 2012 yılı Türkiye’de Ideal Standard’ın pazar payını arttırdığı bir yıl olacaktır.
Satış Pazarlama Müdürü
Yakup Fırat Ideal Standard’ın Ece Banyo distribütörlüğü ile başlayan Türkiye yapılanması ve çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz? 2008 yılı Ekim ayında Ece Grup ile Ideal Standard INTERNATIONAL arasında yapılan anlaşma çerçevesinde, Ideal Standard ve JADO markalarının Türkiye’deki ithalat, dağıtım, satış ve pazarlama hakkı sadece Ece Grup’a verildi. Ideal Standard INTERNATIONAL ile distribütörlük anlaşmasının yanı sıra bir de işbirliği anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya
90
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ürün gamınız ve üretim koşullarınız hakkında bilgi alabilirmiyiz? Yakın zamanda ürün gamınıza kattığınız yada katacağınız ürünler nelerdir? 1875 yılında Brüksel’de kurulan Ideal Standard, bugün 13000 çalışanı, 7 ülkede 11 üretim tesisi, 19 ülkedeki satış ofisi ile Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika’da faaliyet gösteren dev bir ailedir. Avrupa’da İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan’da üretim faaliyetleri sürmektedir. Banyo çözümleri sunan binlerce ürünümüzün başlıcalarını vitrifiye seramik ürünleri, bataryalar, akrilik ürünleri, banyo mobilyaları, banyo aksesuarları çeşitleri oluşturmaktadır. RedDot, Design Plus ve IF ürün tasarım ödüllerini farklı ürünleriyle defalarca almış bir firma olarak ürün gamımıza her yıl ünlü tasarımcıların çizgilerinden çıkan yeni modeller ekliyoruz. Satış Pazarlama Faaliyetleriniz hakkında bilgi alabilirmiyiz? Ürünlerinizi hangi kanallar ile hangi pazarlarda tüketiyle buluşturuyorsunuz? Tüketicinin ilgisini çekmek için yaptığınız çalışmalar nelerdir? 2008 yılında Ideal Standard olarak Türkiye pazarında işe başladığımızda markamız sadece belli bir profesyonel kitlenin bildiği, kalite algısı yüksek fakat pazar payı çok düşük bir markaydı.
firMarka
Bu çerçevede Ece Grup olarak markayı dünya çapında olduğu gibi Türkiye’de de hak ettiği yere getirebilmek için sıfırdan başlayarak bu pazarın şartlarına uygun bir pazarlama ve satış stratejisi oluşturduk. Lüks ürün segmentinde yer alan Ideal Standard ürün gamını için A+ tüketici grubu nezdinde beklentileri karşılayacak, bilinirliği artıracak etkili ve verimli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Ideal Standard Türkiye olarak web sitesinden tutun teşhir malzemeleri ve kataloglara kadar birçok pazarlama aracının altyapısını oluşturduk. Satış noktalarını markaya uygun kalite ve şıklıkta özel teşhirlerle donattık. Bunun yanısıra mimari ve proje tanıtımları düzenleyerek dünya çapında bilinen bir markanın Türkiye’de de mimarlara ve inşaat firmalarına tanıtımını gerçekleştirdik. Fuarlara katıldık ve reklam çalışmalarını başlattık. Bunun yanısıra özel bir satış kadrosu oluşturarak dağıtım kanalını güçlendirmeye başladık. Satış noktalarını özenle seçtiğimiz gibi her birinin bulunduğu bölgede seçkin noktalar olmasına özen gösteriyoruz.Bugün 20 ilde, 65 adet bayi ile belli bir penetrasyona ulaştık. 2012 yılı içinse satış noktalarının sayısını 80’e çıkarmayı hedefliyoruz.
Projelerde de etkin bir çalışma gayreti içerisindeyiz. Örneğin Türkiye’de Sapphire İstanbul, Trump Towers, Varyap Meridian, Folkart Konutları, Sinpaş Akasya Acıbadem, Medical Park İzmir, Acıbadem Ankara Hastanesi, Robinson Club Antalya, Atlantic City Ankara, Teknik Yapı Deluxia Ataşehir, Seba Green Yalıkavak, Güral Premıer Antalya, Divan Asia Hotel, Dumankaya Vizyon, Max Royal Hotel Antalya projeleri ile yurtdışında Burj Al Arab, Sheraton, Intercontinental, Hilton otelleri önemli proje referanslarımızdandır. Günümüzde daha da artan müşteri beklentileri firmaları daha estetik; fonksiyonel ürünler üretmeye yönlendiriyor. Ece Banyo Ideal Standard bu bağlamda ürünlerini tasarlarken nelere dikkat ediyor ? Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarınız hakkında bilgi alabilirmiyiz ? Bir dünya devinin onlarca yenilikçi ürününün olması ve her yıl yeni ürünlerle bu konumunu koruması gayet doğal ve rekabetin gereğidir. Ideal Standard da her biri farklı bir tasarımcının elinden çıkan ürün serileri ile estetik, kalite ve fonksiyonelliği mükemmel bir biçimde birleştirmeyi oldukça iyi başaran bir markadır. Zaten global pazarda yer almak için tasarım Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
91
firMarka değerler katmaktadır. Bu işbirliğinden en çok faydayı da elbette müşterilerimiz görecektir. Ideal Standard, Türkiye’de lüks sınıfta yer alarak öncelikle A+ sosyo ekonomik tüketici grubuna hizmet vermektedir. Bu segmentteki pazar payımızı ise 5 yıl içerisinde %25 olarak hedefledik. Ideal Standard’ın Türkiye’deki en önemli güçlerinden birisi de Türkiye’de Ece Grup ile birlikte gerçekleştirdiği ortak üretim stratejisidir. Türkiye gibi zor bir pazarda yerli üretim gücü olmadan tutunmanın çok güç olduğunu düşünürsek bu birlikteliğin önemi daha da ortaya çıkıyor. Ayrıca ülkemiz açısından da sadece ithalatçı değil Ideal Standard markalı ürünleri tüm dünyaya ihraç eder durumundayız. ve AR-GE’ye önem vermeniz şarttır. Ideal Standard bu özelliğe sahip olmasaydı 1870’den bugüne dünyanın en önemli inşaat projelerinde yer alması mümkün olmazdı. Ideal Standard’ın son çıkan inovatif ürünlerinden bahsetmek gerekirse Soft Serisi buna çok iyi bir örnek olacaktır. Sıcak su ile yumuşayıp yastıklaşan özel bir yapıya sahip akrilik küvetler ve duş tekneleri banyolardaki konforu en üst düzeye taşıyor. Ceramix Blue batarya serisindeki “Cool Body” ve “IdealPure” teknolojileri ile su tüketimine yeni standartlar getiriyoruz. “Cool Body” teknolojisi sıcak suyun geçişiyle ısınan lavabo ve banyo bataryalarına son veriyor. El yakmayan bu özel teknoloji ile bataryaların gövdesi asla ısınmıyor ve olası yanıklara baştan önlem alınmış oluyor. “IdealPure” teknolojisi ise nikel ve kurşun değmeyen su yolları ile çok daha güvenli suya kavuşmamızı sağlıyor. Ece Banyo ve Ideal Standard Türkiye’nin gelecek hedefleri ve bu hedefler doğrultusundaki çalışmaları nelerdir ? Uluslararası bir markanın Türkiye’de Ece Grup ile yaptığı bu işbirliğini açıkçası tecrübelerin birleştirilmesi ve sıkı bir etkileşimle ortak faydanın katlanarak güçlendirilmesi olarak düşünüyoruz. Ayrıca Türkiye dinamik ve yeniliklere açık bir pazar olmakla birlikte Ideal Standard gibi global bir markaya da önemli
92
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Düzenli Katılımcılardan biri olarak özelde UNICERA Fuarını , genelde de yurt içi ve yurt dışı fuarlarını değerlendirirmisiniz ? 2011’de 70 ülkeden yaklaşık 60.000 katılımcının ziyaret ettiği Unicera fuarı geçmiş yıllara göre ciddi bir büyüme gösterirken, Ideal Standard standı ve ürünleri tüm katılımcıların büyük beğenisini topladı. Aynı şekilde 2012 yılında da her zamanki yerimizde standımızla birlikte ürünlerimizi profesyonel kitle ve tüketicilerin ilgisine sunacağız. Yurtdışındaki fuar katılımlarını yine 19 ülkede bulunan satış ofisleri düzenlemektedir. Başta İngiltere, Almanya ve İtalya’daki sektörün önemli fuarlarında Ideal Standard’ı görebiliyorsunuz.
Satış Hattı
Orhan Hopa
Koramic Yapı Kimyasalları San. ve Tic. A.Ş. Pazarlama Müdürü
Ali Yıldırım
1995 yılında ODTU metalurji mühendisliğinden mez un olduktan sonra İbrahim Polat Holding’e bağlı Ege İnşaat Malzemeleri A.Ş. ve Markem Marmara Yapı Kimyasalları A.Ş.’de 1998 yılına kadar pazarlama ve satış müdürlüklerinde görev yaptım. 1998 yılında Eczacıbaşı - Koramic Yapı Kimyasalları A.Ş’nin kurulmasıyla birlikte İntema İnşaat Malzemeleri Pazarlama A.Ş.’de Vitrafix Yapı Kimyasalları’ndan sorumlu Ürün Yöneticisi olarak çalışmaya başladım. 2001 yılından itibaren üretici firma Eczacıbaşı – Koramic A.Ş.’ye geçtim. 2005 yılında Pazarlama Müdürü oldum ve halen bu pozisyonda çalışmaya devam ediyorum. “Tüm başarılarımız ekip ruhumuz ve özverili çalışmalarımız ile gerçekleşti.” Benim profesyonel iş hayatımdaki en büyük miheng taşı olarak adlandırabileceğim nokta; Vitrafix’in sıfırdan kurulması ve bununla
94
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
birlikte pazarın ilk 3 markası arasında yer alabilecek bir başarıya imza atmış olmamızdır. Bunda ekibimizin özverili çalışmaları gibi VitrA markasının güvenirliği, İntema dağıtım teşkilatının güçlü yapısının da önemli katkıları oldu. Ancak bakış açımızı değiştirdiğimizde bunun gerçekten de hiç kolay olmayan bir başarı olduğunu görebiliriz. Sonuçta Eczacıbaşı gibi güçlü bir yapının içine İntema gibi güçlü bir markanın ismi ile giriyorsunuz. Bununla birlikte İntema gibi bütün taşları yerine oturmuş bir organizasyonun içine kendinizi kabul ettiriyorsunuz. Bu kabul ettirme sadece firmaların markaların yönetimlerine karşı değil, aynı zamanda bu firmaların çalışanları, bayi kanalları, diğer üreticileri de kapsıyor. Dolayısıyla burada doğru bir şekilde kanalize olmak oldukça büyük emekler istiyor. Biz bunu Vitrafix ekibi olarak en iyi şekilde yerine getirdik ve markamız bugünkü başarısına kavuştu.
Satış Hattı Bizde sistemler kişiler üzerine değil, takımlar üzerine kurulur. Bu nedenle de en güçlü yanlarımızdan biri; takım ruhunumuz, biz olma bilincimizdir. Bu nedenle kazandığımız başarılarımızın hiçbiri için bir kişi çıkıpta ben yaptım ifadesini kullanmaz. Vitrafix’in bugün %18’lik bir pazar payı kazanmış olmasında olduğu gibi tüm başarılarımız ekip ruhumuz ve özverili çalışmalarımız ile gerçekleşti. Koramic Yapı Kimyasalları 2011 yılı Haziran ayında Eczacıbaşı ve Koramic Grupları arasında yapılan hisse devri anlaşması sonucu firmanın %100 hissesi Koramic Yapı Kimyasalları A.Ş.’ye devredildi. Vitrafix ve Vitratherm markalarının sahibi Eczacıbaşı Grubu, marka kullanım haklarını bu sözleşme ile birlikte Koramic Yapı Kimyasalları A.Ş.’ye devretti. Vitrafix ve Vitratherm markalı ürünlerimiz halen İntema A.Ş. satış ve dağıtım kanalında hizmet vermeye devam ediyor. Koramic Yapı Kimyasalları, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en ileri teknolojilerine sahip, yıllık 100 bin ton kapasiteli Bozüyük ve yıllık 60 bin ton kapasiteli Tarsus fabrikalarında olmak üzere, toplamda yıllık 160 bin ton yapıştırma harçları, derz dolgu malzemeleri, su yalıtım malzemeleri, kendinden yayılan şaplar, astar ve harç katkıları, uygulama sonrası temizlik ve bakım ürünleri, tamir ve yüzey düzeltme sıvaları, karo seramik uygulama aletleri; poliüretan ve epoksi esaslı zemin kaplama ve su yalıtım malzemeleri ile dış cephe ısı yalıtım sistemlerinin üretimini gerçekleştiriyor. Vitrafix ve Vitratherm markalarının yanı sıra yeni markamız Cermix ile de pazarda faaliyetlerimize devam ediyoruz. Vitratherm markalı ürünlerimiz; dış cephe ısı yalıtım sistemleri ürünlerini kapsamaktadır. Vitratherm markası dahilinde 2011 yılında 1 milyon m2’den fazla uygulama ve satış yaptık. 2011 yıl sonunda 1,5 milyon m2 hedefimizle yolumuzda ilerliyoruz. Vitrafix markamız; karo seramik uygulamalarına sistematik çözümler üreten markamızdır. Vitrafix markalı ürünlerimiz içerisinde çimento esaslı ve akrilik sürme su yalıtım malzemeleri de bulunmaktadır. Vitrafix ve Vitratherm markalarımız dahilinde 2011 yılı ürün portföyünde toplam 64 ürün bulunmaktadır. Cermix Türk yapı sektörünün yeni bir
markası. Koramic, Belçika merkezli bir firma ve 1964 yılından bu yana; başta Fransa, Belçika, Hollanda, İsveç, İtalya gibi birçok Avrupa ülkesinde bilinirliği ve tüketimi oldukça yüksek olan Cermix markalı yapı kimyasallarını üretiyor. “Türk Yapı Sektöründe 122 değişik tip ürünle hizmet veriyoruz.” Türk yapı sektörüne bu yıl itibariyle tanıtıyor olduğumuz Cermix profesyonel epoxy ve poliüretan sistemlerini kapsamakla birlikte diğer ürün gruplarında da faaliyetlerine devam edecek. 2011 yılı ürün portföyünde Cermix markamızda toplam 58 ürün mevcut. Bütün markalarımız dahilinde de şuanda Türk Yapı Sektöründe 122 değişik tip ürünle hizmet veriyoruz. Günümüzde tüketici bilinçli ve kaliteyi arıyor. Garanti istiyor. Bu bilinçlenme inşaat sektörünü de markalaşmaya ve kaliteli üretim yapmaya sevk ediyor. Bu durumda önümüzdeki dönemde ekonomik segmentteki ürünlerde azalma olacak. Markalaşmış ve kalitesini ispatlamış ürünler ön plana çıkacak. Koramic gerek yurtdışında gerekse yurt içinde senelerdir sürdürdüğü istikrarlı kalite anlayışı ve hizmet ağıyla ilgi çekti. Özellikle Vitrafix ve Vitratherm markalarımız inşaat sektöründe kaliteli ve sistematik çözümler sunan markalar olarak kendilerini kanıtladı. Bu başarıların arkasında ise iyi bir takım çalışması, hedefe odaklanma, yeniliğe ve gelişime verilen önem yatıyor tabii. Gelişimin en büyük parçası olan Ar-Ge çalışmalarımızın çoğunu yurtdışı destekli olarak yapılıyoruz. Bozüyük ve Mersin fabrikalarımızda ki laboratuarlarımızda da ArGe çalışmalarımız ise aralıksız devam ediyor. “Rakibiniz olarak görmediğiniz, hatta duymadığınız bir firma bir projenin teklifi sırasında sadece kağıt üstünde de olsa rakibiniz olabiliyor.” Türkiye’de rekabet daha da önemlisi haksız rekabet oldukça yoğun bir şekilde dikkat çekiyor. Haksız rekabet denildiğinde özellikle sektörümüzde merdivenaltı üretim akla gelen ilk noktalardan biridir ama buna gelene kadar faturasız satışlar, bizim gibi ulusal markaların yapmış olduğu çalışmalara karşı vurkaç diye tabir ettiğimiz firmaların faaliyetleri gibi ne yazık ki birçok önemli nokta daha Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
95
Satış Hattı Elmayla armudu mukayese etmeye karşılaştığınızda haksız rekabet başlar. Bu noktada Avrupa Birliği’nin çok güzel bir standardı var. Tüm ürünlerin üzerinde kendi teknik kodları bulunuyor. Bu sayede tüketici teknik kodları dikkate alarak doğru karşılaştırmayı yapabiliyor. Bu konuda da bilinçlendirme ve standardizasyon tabiki biz üreticiler ve sivil toplum kuruluşlarımızın çabaları ile hayat bulabilir. Bu sayede de tüketici bilinci artar ve haksız rekabetin önüne geçilir.
var. Hiç rakibiniz olarak görmediğiniz, hatta duymadığınız bir firma bir projenin teklifi sırasında sadece kağıt üstünde de olsa rakibiniz olabiliyor. Yapı kimyasalları sektörü sadece seramik yapıştırma harçları ve derz dolgu malzemeleri olarak görüldüğünde oldukça basit, büyük yatırımlar gerektirmeyen bir sektör olarak görünse de işin içinde epoksi poliüretan sistemler – kaplamalar, izolasyon malzemeleri, dış cephe kaplama sistemleri, beton katkıları gibi yapı kimyasalları olduğunda pazara ciddi bir bilgi birikimi, now-how vermeniz gerekiyor. Elimize son ulaşan verilere göre Türkiye’de çimento esaslı ürün üreten 600’den fazla üretici var. Bunları ulusal markalar ile sınırladığımızda ise ancak 7-8 firma sayılabiliyor. Bu firmaların yapmış oldukları yatırımlar, sürdürülebilirlik çalışmaları gibi birçok faktörü dikkate aldığımızda da 600 firmadan ayırmak gerekiyor. “Elmayla armudu mukayese etmeye karşılaştığınızda haksız rekabet başlar.” Piyasada 10TL’ye satılan bir seramik yapıştırıcısı ile 3TL’ye satılan bir seramik yapıştırıcısını gördüğünde tüketicinin arasında bir fark olduğunu içgüdüsel olarak anlaması gerekiyor. Bu sadece sektörümüz için değil, teksil, otomotiv, elektronik eşya kısacası her sektör için geçerli bir düşüncedir. Yani elmayla, elmayı mukayese etmek gerekir.
96
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
“Ege bölgemizde yeni üretim tesisleri kurmak için çalışmalarımızı başlattık.” Sektörde marka bilincini ve pazar payımızı arttırmak için müşteriye yakın olmanın önemini de biliyor ve bunun için çalışıyoruz. Kaliteyi daha uygun fiyatlara sunabilmenin lojistik olarak doğru büyümeye dayandığının bilincindeyiz. Bunun için 2012 yılı başında önce Akdeniz’de yılın sonlarına doğru ise Ege bölgemizde yeni üretim tesisleri kurmak için çalışmalarımızı başlattık. Dağıtım teşkilatımız İntema ve müşteriye doğru ürünü doğru fiyata sunabilme kapasitemiz rekabet konusunda bizi rakiplerimizden ayıran en büyük ve en önemli faktör oldu. Bizler Koramic olarak gerek iş ortaklarımız gerekse çalışma ekiplerimizle bu işi doğru yaptığımıza inanıyoruz. “2011 yılını inşaat sektörünün büyüme hızını baz alırsak yaklaşık 3 katı oranında bir büyüme ile kapatacağız.” Rakamlarda bunu gösteriyor bizlere. 2010 yılında şirketimiz; inşaat sektöründe gerçekleşen büyümenin 2 katı oranında yıllık büyüme gösterdi. İçinde bulunduğumuz 2011 yılını ise yine inşaat sektörünün büyüme hızını baz alırsak yaklaşık 3 katı oranında bir büyüme ile kapatacağız. Her yıl katlanarak artan büyüme hızımızı 2012 içinde biraz frenlemeyi ve inşaat sektörü ile paralel büyümeyi, sektörle doğru orantıda ivme kazanmayı hedefliyoruz. Vitrafix ve Vitratherm markalarımızın dağıtıcılığını İntema A.Ş. gerçekleştirmektedir. 2010 yılı verilerine göre ürünlerimiz 850
Satış Hattı noktada tüketici ile buluştu. 2011 yılında ise bu sayının 1000’in üzerine çıkmasını öngörüyoruz. Bu kadar geniş bir dağıtım ağı içinde markanız ve ürününüzün değerini, farklılıklarını eğitim ile satış noktalarına yansıtmanız gerekiyor. Bu konuda İntema’da eğitim yıl boyunca aralıksız olarak sürmektedir. Bu nedenle satış noktalarımıza gelen tüketiciler kaliteli ürün ve hizmet ile birlikte nitelikli satıcı ile karşılanmaktadır. Bugüne kadar Vitrafix ve Vitratherm’i rakiplerinden ayıran bu özelliğimiz bundan sonra Cermix markamızın da en önemli avantajı olacaktır. “Türkiye’de inovasyon kültürünün yerleşmesi için, üreticilerin pazar odaklı yapıya geçmeleri önemlidir.” İnşaat malzemeleri sektörünün sürdürülebilir rekabet gücüne ulaşması için üretim odaklılıktan, teknoloji odaklılığa geçiş yapmasının şart olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin ve sektörün inovasyon kabiliyetinin artması için birkaç önemli adımın atılması gerekiyor. Bunlardan birincisi sektördeki öncü firmaların Türkiye’yi bir Ar-Ge üssü olarak kullanılmasını sağlamak adına ArGe çalışmalarını daha da güçlendirmeleri, ikincisi ise Türkiye’de inovasyon kültürünün yerleşmesi için, üreticilerin pazar odaklı yapıya geçmeleri önemlidir. Sektörün rekabet gücünü artırmak için kritik konulardan birisinin de az önce bahsettiğimiz gibi markalaşma olduğunu tekrar belirtmek isterim. Marka yaratmak uzun soluklu bir mücadeledir ve yaratılmış güçlü markaların değerini korumak da sürekli yatırım yapmayı ve gelişmeyi gerektirir. İnşaat sektörünün hızlı gelişimine paralel olarak yapı kimyasallarında markalı markasız, kaliteli kalitesiz her türlü ürüne ciddi bir talep var. Bu kadar çok ürün ve markanın içerisinden sıyrılmak çok zor. Ürün kalitesine, Ar-Ge’ye, insan kaynaklarına değer veren firmaların en büyük sıkıntısı ise tabii ki haksız rekabet. Yerel üreticilerin piyasaya sunduğu markasız ürünlere olan
talebin artması, sektördeki rekabetin daha da yoğun olmasına neden oluyor. İnşaat sektöründeki bu büyüme devam ettiği sürece her türlü ürün pazarda alıcı bulacaktır. Markalaşmış projelerde bu belki olmayacak ama, kasabalarda veya mahalle aralarında gerçekleştirilen projelerde fiyat avantajından dolayı söz konusu ürünler her zaman talep görecektir. Standartlara uygun olmayan bu ürünlerin piyasada, ekonomik inşaat yapmaya çalışan müteahhitler ve son kullanıcılar tarafından bilinçsizce tercih ediliyor olması, gerek yapı ömrünün kısa ve kalitesiz oluşuna olumsuz katkısı, gerekse nihai kullanıcı ve sektörümüz adına gerçekten üzüntü verici bir durum. Sektördeki tüm öncü firmaların, dernek ve meslek kuruluşlarının nihai tüketiciyi bu konularda bilinçlendirmesi gerektiğine de son derece inanıyoruz. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
97
Satış Hattı
Orhan Hopa
Seramiksan İç Anadolu Bölgesi Konya Bölge Müdürü
Ahmet Kaptan
1980 Afyonkarahisar doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Afyonkarahisar’da tamamladım. 2002 yılında Kocatepe Üniversitesinden mezun oldum. 2007 yılında evlendim ve bir kız çoçuk babasıyım. İnşaat yapı sektörüne 2003 yılında Doğal taşlar ve mermer satışları ile giriş yaptım. Seramiksan ile buluşmam 2006 yılı başında gerçekleşti. İlk olarak satış temsilciliği görevini üstlendim. sırasıyla Afyon, Eskişehir, Denizli, Uşak, Kütahya bölgelerinde bayilik ve tali bayilik çalışmaları ve buna paralel olarak şantiye ve proje işlerinde yoğunlaşarak görevimi titizlikle devam ettirdim. 2010 yılı itibariyle İç Anadolu bölgesinde Konya Bölge Müdürü olarak görevimi devam ettirmekteyim. Satış pazarlama faaliyetleri zor olmasına rağmen yaptığınız çalışmalar, işinize vermiş olduğunuz önem ve sahiplenme
98
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
duygusuyla yaklaştığınız zaman çok keyifli ve bir o kadar da kolay hale geliyor. Satış pazarlama faaliyetlerinde üzerinde durulması gereken diğer bir husus da; müşterilerimize sunduğumuz ürün ve hizmetlerin özelliklerini ve faydalarını analiz edebilme konusu. Satış ve pazarlamada bu özellikleri doğru yönde gerçekleştirebilirseniz başarı kaçınılmaz oluyor. Seramiksan bayilik sistemiyle çalışmakta olduğundan işimiz gereği pek çok bayi ve müşteri ile iletişim kuruyoruz, bu süreç içerisinde dönem dönem bazı zorluklarla karşılaşıyorsunuz. Eğer bayilerinizle güvene dayalı bir iletişim söz konusu ise bu zorlukların üstesinden çok rahat gelebiliyorsunuz. Seramiksan’ın 2009 yılında markalaşma ve kurumsallaşma sürecini başlatmasıyla
Satış Hattı beraber İç Anadolu bölgesinde Seramiksan marka kimliğine uygun bayiler, tali bayiler ve yeni konsept mağazalar kazandırmayı amaçladık. Seramiksan olarak ekip ruhunu artırarak toplu iş ve projelere taraf olduk ve satış ekibimizin satış potansiyelini artırdık. Yaptığımız diğer çalışmalar ile de artırmaya devam ediyoruz. Yeniliklerin öncüsü olarak başlattığımız konseptimiz ile Seramiksan’a ilgi ve yaklaşım her geçen gün artıyor. Bölgelerden gelen bayilik talepleri ile tüm Türkiye’yi Seramiksan markasıyla buluşturmak ana hedefimiz. Türkiye’ de ilk defa Seramiksan tarafından üretilen ve ‘’İlkler ve Tekler’’ konsepti ile piyasaya sunulan Nano Tech grantler, Soluble Salt teknolojisi ile elde edilmiş parlak granitler, Full Lappato, Full Lappato NanoTech ürünler ve yine Seramiksan tarafından üretilen rotodigit teknolojisi ile üretilmiş Digiart karolar, bölgelerimizdeki konsept mağazalarımızda şık tasarımlarla beraber sunuluyor. Seramiksan olarak beğenipte alamamak tarihe karışacak sözüyle çalışmalarımızı birleştirerek her zevke ve mekana uygun çözümler üretiyoruz.
Öncelikle sektörün bölge ile ilişkisini değerlendirebiliriz. Ekonominin gelişimine paralel olarak inşaat sektöründe oluşan büyümeyle beraber İç Anadolu bölgesinde hareketlilik artmıştır. Geçmiş yıllara nazaran ekonomik ürünlerle rekabet yapılırken müşteri beklentilerinin değişmesiyle beraber trend ürün gruplarına olan taleplerin bölgelerde arttığını söyleyebilirim. Bölgemizde nalburiyecilikten mağazalaşmaya geçiş artmakta, şantiye ve proje anlamında çok değerli yatırımlar yapılmaktadır Seramiksan 2009 yılı itibariyle yenilenen yapısı ve her zevke hitap eden ürün gamı ile her geçen gün bilinirliğini artırarak adından sıkça söz ettiriyor. Bizlerde hedeflerimize ulaşabilmek için tüm ekibimizle beraber çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Seramiksan olarak markalaşma ve kurumsallaşma adına yaptığımız yatırımlarla Türkiye’nin inşaat yapı sektöründe parlayan bir yıldızıyız. Seramiksan olarak geliştirdiğimiz ve geliştireceğimiz yeni ürünler, tasarımlar ile beraber dünyada da tercih edilir bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
99
Üretici
Orhan Hopa
Damla Yapı Elemanları Ür. Paz. San. ve Tic. A.Ş. Satış Destek Direktörü
Hacer Kara 1988 yılında duroplast klozet kapakları ve banyo aksesuarları üretim ve pazarlaması ile birlikte faaliyetlerimize başladık. Zamanla müşterinin ve pazarın değişen ihtiyaçları doğrultusunda metal banyo aksesuarlarına geçiş yaptık. Banyo kültüründe yaşanan değişiklikler ile birlikte de 2006 yılında 1650m2 kapalı bir atölyede banyo dolabı üretimine başladık. Gerek bayilik yapımızın genişlemesi ve oturması gerekse ihracat ataklarımızın başlamasıyla da bu atölye ihtiyaçlarımız için yetersiz kaldı ve Hadımköy’de şuan bulunduğumuz üretim tesisimize taşındık. Burada ilk etapta 5.000m2’lik bir alanda hizmet vermeye başlamıştık. İhtiyaçlar doğrultusunda fabrikamızın genişleme süreçleriyle bugün 11.000m2’lik bir alanda üretim gerçekleştiriyoruz. Kriz dönemleri dahil düzenli olarak makine parkurumuzu ve üretim sürekli teknolojilerimizi yeniliyoruz.
100
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Kazançlarımızı işimize yatırım olarak kullanarak gelişmeye devam ediyoruz. Banyo mobilyalarında 75’i aşkın bir çeşidimiz bulunuyor. Her yıl banyo kültürünü değiştiren diğer seramik, vitrifiye ürünlerindeki değişim ve gelişimleri de dikkate alarak ürün portföyümüzde yenilikler yapıyoruz. Tüketici kitlesi her geçen gün daha da bilinçleniyor. Bu da bizi çok memnun ediyor. Çünkü ihtiyacı olan ürünü daha iyi analiz edebiliyor. Bununla birlikte dağıtım kanalındaki satış temsilcisi arkadaşlarımıza daha doğru brifler vererek aldıkları destek ile ihtiyacına uygun çözümleri tercih ediyorlar. Bizde bu noktada geniş bir tüketici kitlesine uygun olarak ürün portföyümüz ile hizmet veriyoruz. Bundan birkaç yıl öncesine kadar klasik, ekonomik modeller pazarın büyük
Üretici bir bölümünü oluştururken bugün maddi olarak belli kısıtlamalar olsa dahi tüketici farklı yenilikçi çizgiler görmek istiyor. Bizde bu konuda modern çizgiler, renk alternatifleri ile tüketicinin isteklerini karşılamakla birlikte kalitemizden de ödün vermeden ihtiyaçlarına çözümler üretiyoruz. Lüks ürün gamına da pazar gittikçe genişliyor. Bu konuda da doğru modeller ile kendimizi gösterdiğimiz için memnun edici bir şekilde lüks ürün pazarında etkimizi her geçen gün daha da arttırıyoruz. Banyoların artık birer yaşam alanına dönüşmesi nedeniyle de sadece farklı çizgiler, renk alternatifleri ile ürünlerinizi sunmanız yetmiyor. Bunun yanında ürünlerinizin fonksiyonel çözümler yansıtması gerekiyor. Bizde bunun bilinci ile ürünlerimizin tasarımlarına ayrı bir özen gösteriyoruz. Uzun süredir sektörde yer almamızın vermiş olduğu tecrübe, bayilerimiz ile sıcak ilişkilerimizin vermiş olduğu geri bildirim, talep, tavsiye ve eleştrileri ile ürünlerimize yön veriyoruz. Bizim en büyük avantajlarımızdan biri bayilerimiz ile sıcak ilişkilerimiz, aidiyet duygusu sayesinde bu konularda çok önemli geri bildirimler almamızdır. Bununla birlikte uzun süreli iş birliklerimizin avantajı olarak bayimizin bizi iyi tanıyor, ürünümüzün arkasında sonuna kadar olduğumuzu biliyor ve tüketiciye yansıtıyor olmasının da bizim için çok önemli bir avantaj olduğunu biliyoruz. UNICERA fuarının sektörümüz adına faydası, geri dönüşümü tartışılamaz. Sektörümüzün prestij fuarı olmak ile birlikte yurtdışı ziyaretçi portfötündeki son dönem artışlarla birlikte faydalarını daha arrtıran fuarımızdan çok memnunuz. Nisan ayının UNICERA için kemikleşmiş gibi görünmesine rağmen aslında Mart ayında gerçekleşmesinin çok olumlu katkılarının olduğunu gördük. Nisan ayı ürünlerin bayilerin stoklarında bulunması gereken ticaretin hareketlendiği bir dönem bu nedenle fuarın Mart ayına çekilmesiyle tüketiciler sezonun hareketlenmeye başladığı Nisan ayında ıslak mekan sektörünün yenilikliklerini satış noktalarında görebilir oldular. Bunun da ticarete önemli faydalar sağladığını düşünüyoruz. TİMDER’i sektör paydaşlarımızın tümünün ortak havuzu gibi görüyorum. Dolayısıyla bir Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
101
Üretici
sektörel dernekten çok daha fazla anlam ifade ediyor. Hepimizi bir araya getiren, faaliyetleri ile sektörümüz ve şirketlerimize katkı sağlayan bu platform içinde bulunmaktan çok memnunuz. Özellikle de eğitim misyonunu layıkıyla üstlenmiş olması ve bu noktada sürdürülebilir, kaliteli hizmet vermesi dolayısıyla ayrı bir başarıya sahip olduğunu düşünüyorum. Faaliyetlerinde emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Sanayicilerimiz ihracat ile ülkesine katkı sağlamaya çalışırken üzerinde gerek vergi yükü gerekse genel giderler ile büyük bir yük bulunuyor. Yani dünya pazarında yer almak, ülkenize katma değer sağlamaya çalışırken yaptığımız rekabet ile birlikte diğer yandan da bu yükler nedeniyle eziliyorlar. Bu nedenle en azından ülkemizi yurtdışında temsil ederek fayda sağlacak üreticilerin sırtındaki kamburun biraz azaltılması gerektiğine inanıyorum. Ağır koşullar sonucunda sadece tüketim toplumuna dönüşmememiz, üretim ülkesi konumumuzu daha da güçlendirmemiz için özel çalışmalar yapılması ve kayıtdışı gerçeğinin engellenmesi gerekiyor.
102
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Hayallerinizi banyonuza getirdik ...
Erguvan
Siz Hayal Edin Biz Üretelim Cam lavabo tezgahı ile banyonuza farklı bir hava katan ERGUVAN, alışılmışın dışındaki şık görünümü ile banyolarınızda hakettiği yeri buluyor. Beyaz-Afrika Cevizi, Beyaz-Venge ve Beyaz-Tik renk seçenekleri ile sunulan model, hem estetik hem de fonksiyonel yapısı ile hayallerinizi sizin için üreten bir Damla Banyo ürünüdür.
www.damlabanyo.com
Yenidoğan Mahallesi Cicoz Yolu No: 26 Bayrampaşa / İSTANBUL T: (0212) 577 20 00 F: (0212) 577 34 34 info@damlabanyo.com
Sahadan
Orhan Hopa
olduğum Kale grubunda tecrübe ve bilgiye dönüşen deneyimlerim oldu.Bu tecrübeleri uygun organizasyonlarda kullanma ve geleceğimi planlama düşüncesiyle Kale grubundaki çalışma hayatımı Mayıs 2011 de sonlandırarak Orka banyo mobilyaları firmasında Bayi Satış Yöneticisi olarak yeni görevime başladım.
Orka Ahşap Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
Bayi Satış Yöneticisi
Yüksel Yavuz Geçmişten bugüne profesyonel iş hayatınız hakkında bilgi alabilir miyiz? 1995 yılında Çanakkale Seramik sipariş yönetiminde çalışma hayatıma başladım. 1 yıl sonra Yurt içi bayi kanalında bölge sorumlusu olarak sahaya indim. Kale grubunda 16 yıl satış ağırlıklı çalışma hayatım oldu. Bu süre içinde hem sahada hemde çalışmış
104
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Satış/Pazarlama Temsilcisi/Yöneticisi olarak firmanın iletişim köprüsü görevini üstleniyorsunuz. Büyük bir sorumluluk gerektiren görevinizin zorlukları ve keyif veren noktalarından bahseder misiniz? Bayi Satış Yöneticisi olarak görev yaptığım satış kanalında zincirin en kritik noktasında bulunuyoruz. Memnuniyetlerin ve itirazların iç içe girdiği zincir tam burada şekilleniyor. Hizmet verdiğimiz bayilerimizin toplamda bu hizmetlerden memnun kalarak ticari kazançlarına katkıda bulunduğumuzu tarafımıza hissettirmeleri bu duyguyu bizle paylaşmaları işin en keyif verici yanıdır.
Sahadan Pazarın günümüzde geldiği nokta artık güven, denge ve toleranslı olma esasına dayanıyor. Günümüzde bilgiye çabuk ulaşmak tüketimin çok hızlı olmasını, modanın hızlı değişmesini tetikliyor. Bu nedenle hem üretim aşamasında hemde birebir pazarda tüm donanımlarla kişi olarak ve aynı zamanda kurum olarak günceli yakalamak gerekiyor.İşin en zor kısmı herzaman yeni kalmak. Son dönemlerde farklılaşan ticari koşullar çerçevesinde gelişen, değişen ne gibi kurallara şahit oldunuz? Bu yeni kuralların ticarete etkileri nelerdir? Ticeretin içindeki tüm öğeler içinde özellikle insan ilişkileri belirleyici olmaya başladı.Üretim kalite ve moda evrensellik kazanınca fark yaratmak daha fazla öne çıkmaya başladı. Görevimi yaptığım tüm çalışma hayatım boyunca gelinen son noktada insanlar , firmalar mutlaka kendilerinin özel olduğunu hissetmek ve bunu yaşamak istiyorlar.Bu özel olma hakkını müşterinize iş ortağınıza sağladığınızda size olan ticari bağlılığı artıyor.Ticaretin ana kuralı Müşterinizin beklentisinin karşılanmasından daha ziyade bu beklentinin aşılmasından geçer hale gelmiştir. Ticari rekabet sahasının oyuncularından biri olarak gelecek rekabet şartları ve ticari gelişmeler hakkında ön görüleriniz nedir? Ekonominin temeli olan sınırlı kaynaklar ve insan ihtiyaçlarının sınırsızlığı kuralı rekabetin en üst seviyesine ulaştığı noktaya gelmiştir. Hertürlü bilgiye çabuk ulaşılan ve bu bilgilerin çok çabuk tüketildiği günümüz iş dünyasında karlılık ve verimlilik geleceği bugünden kazanmaktan geçiyor. Müşterilerinizin ister bayi olsun ister tek tek tüketici olsun değer yargılarına olan saygınızla sizleri ölçtüğü bir ticari anlayışa giddiği noktadayız. Orka ailesi olarak
bayi kanalında temasda olduğumuz iş ortaklarımızın karşısında bir ekip anlayışı ile disiplinle hizmet verdiğimiz takdirde başarının mutlaka geleceği aşikardır. Kısaca ticarette başarı Hedeflerin belirlenmesi, gerçekçi olmak, kendini adamak, sorumlu hissetmek, müşteri gibi düşünmek ve yaptığın işten keyif almaktan geçecektir. İşin değişmez yasası: kelimler kelime, açıklamalar açıklama, sözler sözdür ama sadece performans gerçektir. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
105
Hukuken
Yeni Ticaret Kanunu’nda Tüketici Lehine Haksız Rekabet 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek yeni Ticaret Kanunu kapsamında pek çoğu köklü sayılabilecek değişiklikler gerçekleştirilmiş bulunmaktadır. Tek ortaklı anonim ve limited ortaklık kurulabilecek olması, sermaye ortaklıklarına internet sitesi kurma zorunluluğu getirilmesi, ortaklıkların denetimine ilişkin yenilikçi düzenlemeler bunlardan yalnızca birkaçıdır. Bu kapsamda haksız rekabete ilişkin hükümler bakımından da bazı değişiklikler meydana getirilmiş bulunmaktadır. Bu yazımızda, yeni Ticaret Kanunu’nda haksız rekabet hükümleri çerçevesinde yapılan değişiklikler ve özellikle tüketiciyi merkez alan düzenlemelerden biri olan dürüstlük kurallarına aykırı satış yöntemleri üzerinde duracağız. Yeni Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet hükümlerine ilişkin bir değerlendirme yapıldığında, öncelikle göze çarpan nokta, önceki kanunda çok daha genel olarak ele alınan haksız rekabet hükümlerinin yeni kanun ile belirgin bir şekilde kapsamının artırıldığı hususudur. Haksız rekabete ilişkin hükümlerin temel amacının ticari hayatta dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olarak belirlendiği yeni Ticaret Kanunu’nda da, tıpkı önceki kanunda olduğu gibi, öncelikle haksız rekabetin tanımı yapılmış ve ardından sıklıkla karşılaşılan uygulamalardan haksız rekabet teşkil edenler örnekseme yolu ile sayılmıştır. Yani, her iki kanunda da haksız rekabet oluşturan dürüstlük kurallarına aykırılığın somut örnekleri sayılmış ancak bu örneklendirmeler haricindeki durumların da haksız rekabet sayılmasına imkan tanınmıştır; ancak bu özel haller yeni Ticaret Kanunu’nda 6 kategori altında toplanmış ve alt bentler ile de kapsam ve sayı anlamında geliştirilmiştir. Söz konusu 6 kategori şöyle sıralanabilir: a.Dürüstlük kurallarına aykırı reklâm ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar, b.Sözleşmeyi ihlâle ve sona erdirmeye yöneltmeler, c.Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma, d.Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etme, e.İş şartlarına uymama, f.Dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanma.
106
Haksız rekabet tanımına giren durumlarda da haksız rekabet hükümlerine başvurulabilecektir ki bu halde haksız rekabet teşkil eden fiilin yasaklanması, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve verilen zararın derecesine göre maddi veya manevi
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
TİMDER Hukuk Danışmanı Avukat Murat Çelikten murat@murathukuk.com
tazminata çarptırılma söz konusu olacaktır. Yeni Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet hükümlerine ilişkin bir başka önemli fark, tüketiciyi daha çok koruyan hükümlerin getirilmiş olmasıdır. Önceki kanunda yalnızca rakipler arası ilişkilerde devreye gireceği yanılgısına yol açan “iktisadi rekabet” ibaresi çıkarılmış ve “katılanlar” ibaresi eklenmiştir. Böylece korunmak istenen tarafın rakipler olduğu kadar tüketici de olduğu özellikle vurgulanmıştır. Maddenin (a) bendi, dürüstlük kurallına aykırı satış ve reklam yapma konusunu düzenlemektedir. Bu bendin alt bentlerinin ise neredeyse tamamı tüketici lehine düzenlenmiştir. Örneğin, seçilmiş bazı mallara ucuzluk uygulayarak tedarik fiyatının altında satış yapmak, doğrudan tüketicilere zarar verdiği için yasaklanmıştır. Aynı şekilde, saldırgan satış yöntemleri de tüketicinin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir yaklaşımla satış yapmayı yasaklar. 6102 sayılı yeni Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet hükümlerinin özellikle tüketiciyi koruyan alt bentleri aşağıda ayrı ayrı incelenecektir. Kanun’un 55. maddesinin içerisinde, yanıltıcı beyanla kendini veya üçüncü kişiyi avantajlı duruma getirme, yani aldatıcı reklam konusu düzenlenmiştir. Aslında bu husus, önceki Ticaret Kanunu ile hükme bağlanmıştı; ancak yeni Ticaret Kanunu ile hakkında yanıltıcı beyanda bulunulabileceklere ilave olarak “firma işletme işaretleri, stokları, iş ilişkileri ile satış kampanyalarının biçimi” de eklenmiştir. Bu noktada, özellikle satış kampanyaları ibaresinin eklenmesi pek çok tüketiciyi sıklıkla düştüğü yanılgıdan kurtaracak niteliktedir. Bu sayede, örneğin %50 indirime tabi olduğu belirtilen
Hukuken
ürünün aslında yalnızca % 10 oranında bir indirim uygulanarak satılması gibi durumlara karşı tüketici korunacaktır. Bu bent kapsamında hem tüketici hem de ara kullanıcılar ve rakipler korunmaktadır. Oysa önceki Ticaret Kanunu’nda bulunmayan ve bu hükme benzeyen, ancak yalnızca tüketicinin korunmasını amaçlayan ayrıca bir hüküm yeni Ticaret Kanunu ile getirilmiştir. Aynı maddenin içerisinde yer alan bu düzenleme, malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin özellikleri, miktarı, kullanım amaçları veya tehlikeleri gizlenerek müşteri yanıltmaktır. Burada yanıltma eylemi açıklama dışında her türlü görsel öğe ile de yapılabilir. Örneğin, kutusunda çok büyük gibi gösterilen bir ürünün çok küçük çıkması veya 500 ml.’lik görünen bir parfüm şişesinin iç hacminin çok küçük olması da bu alt bent kapsamına girecektir. Bir sonraki alt bentte -önceki Ticaret Kanunu’nun ilgili hükmü içerik olarak aynen korunarakkısaca hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembollerini kullanmak fiili, yalnızca farklı söz dizimi ile düzenlenmiştir. Açık bir şekilde tüketiciyi korumaya yönelik olan bu hükmün klasik örneklerinden bir kısmı “Paris’ten diplomalı terzi”, “Christian Dior’un kalfası” şeklindedir. Hemen arkasından gelen alt bentte, yine önceki Ticaret Kanunu ile de düzenlenmiş olan “başkalarının malları ile karışıklık yaratma” dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eden satış yöntemlerine örnek olarak verilmiştir. Farklı olarak yalnızca “iltibas” sözcüğü yerine “karıştırılma” sözcüğü kullanılmıştır. Belli mallarda ucuzluk olduğunu görerek bir mağaza veya markete girip, çok ucuz ve kalitesiz olan o mala değil diğer mallara yönelme durumu tüketicilerin sık sık karşılaştıkları bir durumdur. İşte 55. madde içerisinde düzenlenen diğer bir husus olan seçilmiş mallara ucuzluk uygulayarak tedarik fiyatının altında satış yapma konusunda getirilen hüküm, 6102 sayılı Ticaret Kanunu ile öngörülen yeniliklerden biri olarak bu durumu haksız rekabet kapsamına sokmaktadır. Buna “göstermelik ile aldatma” ya da “mostra ile avlama” da denmektedir. Bu sayede satıcı elindeki kalitesi düşük olan mala çok düşük fiyat uygulayarak o malı “göstermelik” olarak kullanır ve böylece tüketicinin ilgisini diğer mallara çekmiş, bir anlamda tüketiciyi avlamış olur. Bir satıcı uygulamasının bu kapsama sokulup sokulmayacağı ise, malın fiyatının satıcının kendisine mal olduğu fiyattan çok düşük olması ile saptanacaktır. Satış konusunda tüketicin aleyhine olabilecek bir başka durum armağan, prim gibi kimi ek edimlerle yanıltılma durumudur. Bu halin yeni Ticaret Kanunu kapsamında haksız rekabet olarak
sayılmasındaki temel amaç tüketicinin, satışa arz edilen malın gerçek değeri hakkında yanıltılmasıdır. Çünkü pek çok müşteri, armağanların söz konusu olduğu durumlarda asıl malın özelliklerini göz ardı etmektedir. Kanun’un 55. maddesinin bir diğer alt bendi bu uygulamanın da haksız rekabet kapsamında değerlendirileceğini hükme bağlamaktadır. Yeni Ticaret Kanunu aynı zamanda son dönemde belki de tüm tüketicilerin bir şekilde karşılaştığı ve rahatsız olduğu bir başka konuyu haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle yasaklamaktadır. Bu uygulama, saldırgan satış yöntemleridir. Hükmün gerekçesine göre, saldırgan ibaresi, şaşırtan, beklenmedik anda evin kapısına gelerek yapılan, bir kamyondan veya yoldan zorla çevirerek yapılan satışları ifade etmektedir. Özellikle tatil beldelerinde rastlanan, yollara çıkmış satıcıların potansiyel müşteriyi kolundan tutarak ya da önünü keserek satış yerine sokma çabaları veya kapıdan satışta satıcının içeri girme çabası bu kapsamda değerlendirilebilecektir. Kimi satıcıların tabiri caizse duygu sömürüsü gibi yollarla müşteri üzerinde manevi baskı uygulayarak bir ürünü satın almalarını sağlamaları da tüketicinin karar verme özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle yine bu madde ile engellenmektedir. Maddenin son üç alt bent içeriğinde, yine doğrudan tüketicinin korunmasına hizmet eden hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümler ile tüketicilerin taksitle satışın şartlarında açık olunmaması, uygulanan faiz veya vade farkının, ödemelerin nasıl yapılacağının ve taksitle satış yapanın unvanının açıklanmaması gibi durumlara karşı haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunmuş olacaklardır. Böylece, pek çok tüketicinin satış gerçekleştikten sonra karşılaştığı şaşırtıcı oranlardaki vade farkı veya faiz uygulamalarının tüketici lehine olarak önüne geçilmiş olacaktır. Tüm bu hükümlerin ortak özelliği tüketiciyi de koruma özelliğine sahip olmaları ve aynı zamanda rekabetin dürüstlük kurallarına aykırı yollarla bozulması durumuna örnek teşkil etmeleri nedeniyle haksız rekabet hükümleri ile de koruma altına alınmalarıdır. Yeni Ticaret Kanunu ile haksız rekabet hükümlerinde tüketicilerin yararına ve kanımızca son derece isabetli olarak getirilmiş bu hükümler şüphesiz yürürlüğe girdikten sonra oldukça fazla uygulama alanı bulacak ve bu sayede, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulama ve yaptırımlarının yetersiz kaldığı hallerde tüketicilerin imdadına haksız rekabet kuralları koşacaktır.
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
107
Etkin Yönetim
Beşeri Sermaye yapabileceklerini pazarlamaya çalışmaktadır. Bir işletmede tüm bu faaliyetlerin gerçekleşmesinin odağında insan kaynağı vardır. Her bir temel işletme fonksiyonun birinin diğerine üstünlüğü yoktur, en az diğeri kadar önemlidir ve birbirini tamamlamaktadır. Birçok KOBİ için insan kaynakları yönetiminin işletme fonksiyonlarına verilen önem açısından son sıralarda geldiğini söylemek mümkündür. Birer KOBİ olan İnşaat malzemeleri satış firmalarında da durum benzerdir. Bununla birlikte, en çok şikâyet edilen konular arasında kalifiye eleman bulamama, yetiştirememe ve eleman sirkülâsyonu problemleri ön plana çıkmaktadır. Bu sorunların giderilmesinde insan kaynakları yönetiminin etkinliği önemli rol oynamaktadır.
Atakan GENÇ Endüstri Yüksek Mühendisi Yıldız Teknik Üniversitesi - Doktora STRATEJİTEK Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri – Yönetici Ortak agenc@stratejitek.com Bir işletmenin temel fonksiyonlarını pazarlama, finansman, üretim ve insan kaynakları oluşturmaktadır. Bu fonksiyonlardan pazarlama merkezde yer almakta ve organizasyon içerisinde müşterinin bir nevi temsilcisi olarak çalışmaktadır. Diğer bir işletme fonksiyonu olan finansman, işletmenin hayatını devam ettirebilmesi adına mali varlıklarının yönetimi sağlamakta ve para bulma işlevini yerine getirmektedir. Üretim ise gerek hizmet üretimi anlamında, gerekse mamul üretimi olarak müşterinin yani pazarlamanın talepleri doğrultusunda çalışmaktadır. Doğal olarak, pazarlama müşteri istekleri doğrultusunda üretimden talepte bulunurken diğer taraftan da üretim departmanının kabiliyetleri doğrultusunda
108
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Bu nedenle, insan kaynağı yönetiminin ne olduğunu iyi kavramak gerekmektedir. İnsan kaynağı ifadesi en tepe yöneticiden en alt düzeydeki çalışana kadar herkesi kapsamaktadır. İşletmenin beşeri sermayesi olan insan kaynağı bir maliyet kalemi değil, aksine yatırım olarak değerlendirilmelidir. Bu yatırımın iyi değerlendirilmesi işletmenin daha verimli çalışacağı ve daha karlı olabileceği anlamına da gelmektedir. Kurumsal işletmelerde proses bireyden önce gelir yaklaşımı bulunsa da entelektüel sermayenin kurumsal hafızanın oluşturulmasında rol oynayan önemli bir değer olduğu unutulmamalıdır. İnsan kaynakları yönetimi, çalışanın kendisine ve işletmeye faydalı olacak biçimde, yasalara uygun biçimde etkin ve verimli olarak yönetilmesini sağlayan tüm çalışmalardır. İnsan kaynakları yönetimin temel iki amacı bulunmaktadır. - Birincisi, çalışanların bilgi ve becerilerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlayarak, onların işletmeye olan katkılarını en üst düzeye çıkarmak. Yani, çalışanlardan maksimum verimi almak.
Etkin Yönetim - İkincisi, iş yaşamının kalitesini yükselterek çalışanların sağlıklı ve güvenli bir ortamda, yaptıkları işten zevk almalarını sağlamaktır. Emek, yani insan kaynağı sadece bir üretim aracı olarak görülecek olursa, yukarıda sıraladığımız iki amacın gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır. Çalışanın bilgi, becerisi ve yeteneklerini kullanabileceği bir iş ortamı oluşturulurken, çalışanların ihtiyaçları ile birlikte işletme ihtiyaçlarını dikkate almak gerekir. İnsan kaynakları yönetimi bu sorunla başa çıkmaya çalışır. İşletmede çalışan sirkülasyonu fazlaysa, motivasyon sorunu varsa, yapılan işlerden sonuç alınamıyorsa insan kaynakları yönetiminde ciddi problemler var demektir. Bu problemlerin ortaya çıkmasındaki bazı çevre faktörleri rol oynamaktadır. Bunları iç çevre ve dış çevre faktörleri olarak ikiye ayırmak mümkündür. İç çevredeki faktörler daha çok kontrol edilebilir değişkenler iken dış çevredekiler üzerinde ise işletmenin kontrolü çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Örneğin, kişiler arası iletişim bir iç çevre faktörü iken rakiplerin insan kaynağı politikası kontrol edilemeyen dış çevre faktörleridir. İnsan kaynakları yönetimi, işlevlerini kontrol edilebilen veyahut edilemeyen faktörler göz önünde tutarak gerçekleştirmelidir.
gereklerini karşılaması esastır. En iyi durum, iş gereklerinin adayın nitelikleri tarafından ne fazla ne de az olarak karşılanması olarak ifade edilebilir. Çünkü, nitelikleri yüksek bir adayın işe alınması durumunda, bir süre sonra motivasyon bozukluğu yaşadığı görülecektir. Aksi durumda yani adayın niteliklerinin işin gereklerini karşılayamayacak düzeyde olması halinde de kısa sürede başarısız olacağı aşikârdır. Bu nedenle işi iyi tanımlamak ve sınırlarını çizmek gerekmektedir. İnsan kaynakları yönetimde değerlendirme ve ödüllendirme de önemli bir işlev olarak görülmelidir. Burada, amaç çalışanların performanslarını değerlendirecek sistemler geliştirerek işin daha verimli gerçekleştirilmesi ve aynı zamanda çalışanın da gelişimine kaktı sağlamak olmalıdır. Performans değerlendirmeler sonucunda bir takım ödüllendirmeler söz konusunda olduğunda motivasyonun artması söz konusu olabilecektir. Bununla birlikte, ücret politikası da bu değerlendirmeler çerçevesinde şekillendirilebilir. Yerleştirme ve geliştirme işlevi, insan kaynakları yönetiminde işe yeni alınanların oryantasyonunu onların eğitilmesini ve kariyer planlarının yapılmasını konu alır. Her bir çalışan işletmenin sermayesi olarak görüldüğüne göre, onun gelecekte işletme içinde hangi konumda daha fazla değer katacağının planlanması da etkin yapılmalıdır.
İnsan kaynağı işlevlerini şu şekilde sıralamak mümkündür. 1. Planlama 2. Kadrolama 3. Değerlendirme ve Ödüllendirme 4. Yerleştirme ve Geliştirme 5. Endüstri İlişkileri 6. Koruma ve geliştirme
KOBİ’ler için çok fazla görülmese de büyük işletmelerde sendikalar ile görüşmeler ve toplu pazarlıklar söz konusu olabilmektedir. Bu amaçla insan kaynakları yönetiminin bu konuda çalışmaları olmaktadır. Sendika olmayan KOBİ’lerde de personel haklarının korunması disiplin ve güvenilirlik açısından insan kaynakları yönetimi önemlidir.
İnsan kaynakları yönetiminin planlama işlevinde iş gücü planları ortaya koyulmalıdır. Bu planlar iş analizleri sayesinde ortaya çıkacak veriler üzerinden işlerin tanımlarının ve gereklerinin belirlenmesi sonucunda ortaya çıkar.
İnsan kaynakları yönetimin koruma ve geliştirme işlevinde ise iş güvenliğini ve iş gören sağlığını korumaya yönelik çalışmalar konu alınmaktadır.
Yapılan işgücü planlarına uygun olarak kadrolama işlevi gerçekleştirilir. Bu çalışma ile işe seçme yerleştirme için işin gereklerine uygun adaylar belirlenerek seçim yapılır. Seçim yapılırken adayın özelliklerinin işin
Tüm bu işlevlerin yerine getirilmesi ile insan kaynaklarından verimli biçimde faydalanmak mümkündür. Ancak, bu işlevleri yerine getirecek bir organizasyonel birimin oluşturulması veya en azından asli görevi insan kaynakları yönetimi olan bir sorumlunun atanması gereklidir. İnsan kaynakları yönetimi ikincil bir görev olarak kaldığı sürece başarılı olma şansı düşük olacaktır. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
109
İletişimde İletişim
Herkesle Herşeyle İletişim ! Gelin bu yazımızda öncelikle birbiriyle karıştırılan sözcüklere şöyle bir bakalım Eminim ki pek çoğuna şaşıracak hatta şimdiye kadar yanlış kullanmış olduğunuzu fark edecek hayretlere düşeceksiniz.
Almila Dalkılıç almilad@gmail.com
Sonrasında, bazı garip ama gerçek bilgileri okuyunca daha da şaşıracağınızı düşünüyorum… Sevgiyle ve bilgiyle kalın.
110
MÜTEHASSİS: Duygulanma MÜTEHASSIS: Uzman
MUHASEBE: Hesaplaşma MUSAHABE: Söyleşi
TAKTİR: Damıtma TAKDİR: Değer biçme
NÜFUS: İnsanlar NÜFUZ: Saygınlık,İtibar
TEAMÜL: Alışılmış Uygulama TEMAYÜL: Eğilim
AKTÖR: Erkek Sanatçı AKTRİS: Kadın Sanatçı
TEFRİŞ ETMEK: Döşemek TEŞRİF ETMEK: Şereflendirmek
TABİİ: Doğal TABİ: Bağlı,bağımlı
TEHDİT: Gözdağı verme TAHDİT: Sınırlama
TAHRİFAT: Bozma,değiştirme TAHRİBAT: Harap etme,yıkma
ETKİN: Faal, Aktif EDİLGİN: Pasif
CEFAKAR: Eziyet eden CEFAKEŞ: Eziyet gören
İRTİCA: Gericilik İLTİCA: Sığınma
ÇÖZMEK: Halletmek ÇÖZÜMLEMEK: Tahlil etmek
MEVHUM: Kuruntuya dayanan ,hayali MEFHUM: Sözden çıkarılan mana,kavram
DELALET: Yol gösterme DALALET: Doğru yoldan şaşma
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
İletişimde İletişim GARİP AMA GERÇEK BİLGİLER • Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür • Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır • Başkan John F. Kennedy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi • Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar • Sadece dişi kanaryalar ötebilir • Sadece dişi sivrisinekler ısırır • Gün ışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır • Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır • Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur
• • • • • • • • • • • •
Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı İnsan vücudundaki en kuvvetli kas dildir Kadınlar erkeklere oranla iki kat fazla göz kırpar Kangurular geri geri yürüyemezler İleri doğru bir adım atıldığında insan vücudundaki 54 kas çalışır İnsanlar beyinlerinin sadece % 10’unu kullanırlar Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır Günümüzde evlenenlerin yüzde 50’si boşanmaktadır Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur Kutup ayıları solaktır Kediler ultrason sesleri duyabilirler Hapşırdığınız zaman kalbiniz de dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur • Filler zıplayamayan tek memelidir • Gözleri açık tutarak hapşırmak imkansızdır • Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
111
Bayi Vizyonu
Ekip Çalışması SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı Çetin Cinemre cetinc@ttmail.com / admin@servisegitim.com
İnsanların sosyal hayat ve çalışma hayatındaki davranışları farklılık gösterir. Temelde iki farklı davranış vardır: 1. Bireysel davranış (bireysellik), 2. Birlikte davranış (birliktelik). Bireysel davranış, bireyin kendi ihtiyaç, istek ve çıkarları yönünde hareket etmesidir. Birlikte yaşanan ve çalışılan kişiler, onların ihtiyaç ve beklentileri dikkate alınmaz. Tek başına karar verilir, hareket edilir. Ne yazık ki bu davranışın sonuçlarına sadece bireysel davranan kişi değil, birlikte yaşadığı ve çalıştığı insanlar da katlanır. Evli bir adam evin yolunu unutur, ailesini ihmal eder, kendi kafasına göre yaşarsa; aile içi sorunların çıkması kaçınılmazdır. Bir koca olarak eşine ve bir baba olarak çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getiremeyen kişi aile içindeki huzuru ve mutluluğu bozar. Huzursuzluk ve mutsuzluk, aile birliğini sarsar ve bundan herkes zarar görür. Aile de bir ekiptir ve aile üyelerinin bu ekip içinde önceden belirlenmiş rolleri vardır. Bir koca, bir baba nasıl hareket etmelidir? Kocadan veya babadan beklenen bazı rol davranışları vardır. Bunların yerine getirilmesi birlikte yaşamanın ve bir ekip olarak ayakta kalmanın temel koşuludur. Ortak sorumluluk duygusu taşımayan insan toplulukları, zamanla dağılır. Çünkü bu duygu, kişileri bir arada tutan yapışkan gibidir. Kültürümüzde geleneksel olarak bireysellik egemendir. Birlikteliği, birlikte yaşamayı ve bunun getirdiği sorumluluğu kavramada sıkıntılarımız vardır. Çarşıda ve pazarda, trafikte, aile içi ilişkilerde, apartman
112
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
yaşamında bireysel davranışlara oldukça sık rastlanılır. Başkasının hak ve hukukunu tanımamak, trafik kurallarına uymamak, ailesinin ihtiyaçlarına duyarsız kalmak, apartman aidatını ödememek gibi davranışlar çok yaygındır. Bunu yapan herkesin kendince bir gerekçesi veya açıklaması olabilir. Ancak birlikte yaşamanın doğurduğu sorunlar, yine birlikte ele alınarak çözülebilir. Bireysellik, bazı kişiler tarafından özgürlük olarak yorumlanmaktadır. Kendi başına buyruk olmak; her istediğini, istediği zaman yapabilmek düşüncesi az gelişmiş, antisosyal beyinlerin tipik özelliğidir. Bu kişiler, kendilerini çevrelerindeki diğer insanlardan ayrı, bağımsız birer varlık olarak görürler (kendini soyutlamak) ve onlara karşı hiçbir sorumluluk taşımadıklarını sanırlar. Oysa insan sosyal bir varlıktır. Diğer insanlarla birlikte yaşamak durumundadır. Birlikte yaşamanın getirdiği bazı sorumluluklar veya yükümlülükler vardır. Bunları yok saymak, kişinin sosyal bir varlık olduğu gerçeğini ret etmesi demektir. Bu bağlamda insanı insan yapan, diğer insanlardır. Sosyalleşme denilen olgu, insanların birlikteliğinden doğar. Bireyselliğin nedenlerinden biri de tek başına hareket etmenin ve tek başına başarmanın verdiği yüksek tatmin duygusudur. Kahraman olmak, insan beyninin bir köşesinde saklı psikolojik bir ihtiyaçtır. Ancak günümüz çalışma hayatında kahramanlara değil, ekip oyuncularına ihtiyaç vardır. Herkes ekibin iyi birer oyuncusu olabilmelidir. Bir futbol takımı gibi. Takımın maç kazanması bazen bir veya iki yıldız oyuncu sayesinde olabilir, ama takım ruhu olmayan bir takımın başarısı gelip
Bayi Vizyonu geçicidir. Önemli olan başarıyı, belli kişilere ve onların çabasına bağlı olmaktan çıkarmak ve bir ekip olarak başarma duygusunu yerleştirmektir. Doğaldır ki ekip içindeki kişilerin ulaşılan sonuçlara katkısı farklılık gösterecektir. Ancak az veya çok herkesin bir katkısı olacak ve kişiler yaptıkları katkı ölçüsünde değerlendirilecektir. Bütünsel kalitenin gereklerinden biri olan ekip çalışması, birlikteliğin daha iyi iş sonuçları elde ettiği görüşüne dayalıdır. Birliktelik; diğer insanlar ile birlikte olmak, birlikte hareket etmek, ne yapılacak ise birlikte yapmak ve doğacak sonuçlardan da birlikte sorumlu olmak demektir. Birliktelik duygusu güçlü insan, kendini birlikte yaşadığı veya çalıştığı kişiler ile tanımlar. Kendini onlardan bağımsız bir varlık olarak düşünmez. “Sen-ben” yaklaşımı yerine “BİZ” yaklaşımını benimser. “Benim işim değil” diyerek kenara çekilmez. “Bizim işimiz” diyerek işe dört elle sarılır. İnsanların bir araya gelmesi, ekip olmak için yeterli değildir. Ekipte olması gereken bazı değerler vardır. Ekipteki herkes bu ortak değerleri paylaşmalıdır. Şöyle ki;
anlaşılır bir yaklaşım değildir. Kıskançlık, çekememezlik, kapris, kompleks gibi duygulara kapılmak ve bunların esiri olmak; zayıf insanların işidir. Son yıllarda ekip çalışmasının önemsenmesi ve vurgulanmasının sebepleri şöyle sıralanabilir: - Şirket yapıları değişti. Dikey örgütsel yapılardan yatay yapılara geçildi. Yatay yapılaşma farklı görevlerde ve düzeydeki kişilerin bazı konularda birlikte hareket etmesi gereğini ortaya çıkardı. - İş hayatında karşılaşılan sorunlar daha karmaşık hale geldi. Sorunların çözülmesi farklı uzmanlık alanlarında çalışan kişilerin bir araya gelerek çözüm üretmesini zorunlu kıldı. - Bireysel çalışma veya bireysel performans ile artan rekabet ortamında rakipler ile başa çıkmak olanaksızlaştı. Şirket içindeki kişilerin uzmanlık alanlarında ekipler oluşturması, ekip liderliği, ekipler arasındaki ilişkiler, bir bütün olarak şirketin ekip olması ile rekabet gücü kazanılabileceği anlaşıldı.
-Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için, -El elden üstündür veya akıl akıldan üstündür, -Bir elin nesi var, iki elin sesi var, -Birlikten güç doğar, -Üzerine düşeni yapmak yerine elinden geleni yapmak, -Daha büyük işler başarma (daha iyi sonuçlar) arzusu, -Ortak yararlar veya çıkarlar, -Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma duyguları, -Sosyalleşme (sosyal varlık olma bilinci) ihtiyacı.
- Büyük hedeflere kişisel enerji ile ulaşılamaz. Kişisel enerji, diğer insanların enerjisi ile birleşmeli ve sinerjiye dönüşmelidir. Bu, ancak ekip çalışması ile olabilir.
Bu özellikler olmazsa, ekip değil, sadece kuru bir insan kalabalığından söz edilebilir.
-Ekip çalışması, uzlaşma kültürünün gelişmesine büyük katkı yaptı. Anlaşma sağlanamayan durumlarda uzlaşmak, karşılıklı adımlar atarak orta yol bulmak, ortak akıl oluşturmak, ortak paydaları yakalamak; ekip çalışması ile başarıldı.
Hayvanların bile ekip çalışması yaptığı bir dünyada bazı insanların bundan kaçınması, birlikteliğin gücünden yararlanmaması
- Ekip çalışması insanlar arasındaki ilişkileri güçlendirdi. Güçlenen ilişkiler sayesinde daha verimli çalışılabildi. İnsanların empati yaparak birbirlerini anlamaları, sorunlarını paylaşmaları ve çözüm üretmeleri olanaklı hale geldi. Karşılıklı önyargılar yıkıldı, güvensizlik ortamından çıkıldı, bencil yaklaşımlar frenlendi.
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
113
Sağlıklı Yaşam
Doç. Dr. Mustafa Çetiner -Memorial Kemik İliği Nakli Merkezi
Kemik İliği Nakli İnsan organizmasında kan yapımından sorumlu hücreler kemik iliğindeki kök hücrelerdir. Bu son derece özel fonksiyonlara sahip hücrelerin nakline genel olarak “kemik iliği nakli” denir. Kemik iliği nakli; hastanın kendisinden yapılırsa buna “otolog nakil”, aile üyeleri veya akraba dışı doku uyumu olan vericilerden yapılırsa “allogeneik nakil” ismi verilir. Kemik iliği nakli esnasında nakledilen, aslında kök hücredir. Kök hücre geçmiş yıllarda doğrudan ve ameliyathane koşullarında özel iğneler ile ve kemik iliğinden toplanmaktaydı. Ancak günümüzde bu yönteme çok nadiren başvurulmaktadır. Son yıllarda daha çok özel bir ilaç ile kök hücrelerin kemik iliğinden kana geçmeleri sağlanmakta ve hücreler “aferez” denen bir yöntemle toplanmaktadır. Bu yöntem hiçbir cerrahi girişim gerektirmemektedir. İlik damar yolu ile hastaya verilmekte, kemik iliği hücreleri kemik iliğini kendileri bulup yerleşmekte ve kan yapımını başlatmaktadır. İlik naklinin asıl zorluğu ilik yeni yerinde fonksiyonlarını kazanırken hastanın takibinin iyi yapılmasıdır. Bu kritik dönemde kırmızı ve beyaz kan hücreleri, pıhtılaşmadan sorumlu trombositler yapılamaz. Dolayısıyla bu dönem kansızlık, enfeksiyon ve kanama gibi komplikasyonların sık olduğu bir dönemdir. Bu dönemde oluşabilecek enfeksiyonlar ile kanama gibi istenmeyen durumların tedavisi, iliğin reddi veya yeni iliğin neden olduğu hastalıkların engellenebilmesi yaşamsaldır. Kemik iliği naklinde başarı; teknik alt yapı ve mikroplardan izolasyonun çok iyi olması, disiplinler arası uyum, işbirliği ve ekip deneyimi gibi şartlar bir araya geldiğinde elde edilmektedir. Kök hücre nakli yapılması gerekli olan durumlar; -Çeşitli hastalıklarda vücudumuzda bulunan kötü huylu hücrelerin ortadan kalkması için kullanılan yoğun ışın tedavisi ve ilaç tedavisi (kemoterapi) sonrası ağır hasar gören kök hücrelerin yerine konması - Başta ve en sık olarak Lenfoma ve Multipl myeloma gibi kan ve lenf bezi hastalıkları -Akut lösemiler, daha az sıklıkta kronik lösemiler - Yeterli çalışmayan, kötü çalışan (Kemik iliği
114
yetmezliği, aplastik anemi, yaşlılarda görülen bir çeşit kemik iliği yetmezliği olan MDS gibi hastalıklar vs…) iliğin yerine sağlam kök hücrelerin nakledilmesi. Dünya standartlarında bir merkez Memorial Şişli Hastanesi Kemik İliği Nakli Ünitesi uluslararası JACIE kriterleri hedeflenerek oluşturulmuş bir merkezdir. Ünite TC Sağlık Bakanlığı Kök Hücre Nakli Yönetmeliği’nde yer alan tüm unsurları sağlamış olup, 2010 yılı sonunda yayınlanan İnsan Doku ve Hücreleri ile İlgili Merkezlerin Kalite ve Güvenliği Hakkındaki Yönetmeliğe göre denetlenerek açılan ilk kemik iliği nakli merkezi olma özelliğini taşımaktadır. Hastaların enfeksiyonlara karşı korunması amacıyla oluşturulan hepafiltre sistemi ile tüm odalarda ameliyathane şartları olan ISO 5 standardı sağlanmıştır. Sistem bir organ nakli hastanesi olarak planlanmış olan Memorial Şişli Hastanesi için geliştirilen merkezi kontrol sistemi ile 24 saat boyunca takip edilmektedir. İnsan odaklı hizmet anlayışı Memorial Şişli Hastanesi Kemik İliği Nakli Merkezi’nin kurulması sırasında en önemli noktanın “insan” olduğu gerçeği ile yola çıkıldı. Tedavi yöntemlerinden (Kemoterapi, kemik iliği nakli) , bakım hizmetleri (Hijyen ve kateter bakımı) ve ünite için sosyal etkinliklere kadar her ayrıntı hastaların konforu düşünülerek tasarlandı. Hasta odalarının planlanmasında yeterli donanım ve ferahlık gibi konforla ilgili faktörler göz önüne alındı. Kemik iliği nakli ekip işidir Merkez kurulurken kemik iliği naklinde tedavi yaklaşımının birçok disiplini ilgilendirdiği göz ardı edilmedi. Tıbbın bütün branşların yanında; sosyal destek ekiplerinin ve uzman psikologların da tedavi sürecine katkı sağlayabilmesine olanak verecek alt yapı oluşturuldu. Hastaların tedavileri ve kemik iliğinin hastaya nakli dahil tüm süreçler bu ünitede yürütülecek. Hastaların temel tedavi ve bakım hizmetleri kemik iliği nakli konusunda deneyimli bir ekip tarafından verilecek. Hastaların ünitede yattıkları süre dışında, yatış öncesi ve taburcu sonrasında yakın takibi hekim ve sağlık personeli yanında sosyal ve psikolojik destek ekipleri tarafından yürütülecek.
Ürünler
İntema Mutfak’tan Sadeliğin İhtişamını Yansıtan İki Yeni Seri; Carmin ve Solido
Mutfaklarda Doğal Yansıma: Carmin Doğal ahşap mat pelesenk kaplama kapaklarıyla Carmin, klasik öğelerin abartıdan uzak ama iddalı bir yorumu. Beyaz parlak kapaklarla mat tonlamaların mükemmel uyumu mutfaklara ayrı bir şıklık katıyor. Şık olduğu kadar fonksiyonelliği ile de öne çıkan seri, depolama alanı olarak kullanılan köşe çözümleriyle dikkat çekiyor. Hayatı kolaylaştırmanın sırrı cam rafları, led aydınlatmaları ve kapak boyunca devam eden entegre kulplarında gizli. Sıcak ve sade dokusuyla fark yaratan seri, ışıltılı mutfak isteyenlere parlak pelesenk renk seçeneğiyle de farklı bir dünya sunuyor.
İntema Mutfak’tan genç ve şehirli yeni bir mutfak: Solido Stil sahibi bir sadeliğe sahip olan Solido serisi, modaya yakın duran zarif hatlarıyla fark yaratıyor. Parlak olarak beyaz, krem ve siyah olmak üzere 3 renk seçeneği sunan Solido serisi genç ve şehirli bir mutfak. Zengin renk seçenekleri bulunan parlak lake fuşya raflarıyla Solido, nötr tonlarla retro renkleri ustalıkla harmanlıyor. Bir mutfaktan beklenilen temel özelliklerin yanı sıra, mutfakta geçirilen zamanı keyfe dönüştürüyor ve heyecan uyandırıyor.
116
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ürünler
Bien Seramik’ten Birbirinden Şık Ürünler 2011 trendlerini hijyenik, işlevsel ve dekoratif amaçlı kullanım alanlarına sürekli olarak yenilikler katan ürünler ile belirleyen Bien Seramik, yılın her zamanında evlere ferahlık sağlayan bu ürünler ile bu sonbahar da doğanın tüm renklerini ve sonbahar renklerinin canlılığını mekanlarınıza sunuyor. Bien Seramik tasarladığı doğal taş görünümlü, güçlü ve parlak renklerin hakim olduğu ürünleri ile bu sezon da iç ve dış mekanlarda konfor ve huzuru sağlayarak sonbahar renklerini yaşam alanlarınıza yansıtacak. Hem otantik hem dinamik mekanlar için çözüm; Glossy Bien Seramik’in parlak, gösterişli anlamına gelen serisi Glossy, geometrik ve zigon dekorlarıyla mekanlarında hem modern hem geleneksel dokunuşları sevenler için ışıltılı ve göz kamaştırıcı ortamlar oluşturuyor. Duvar karosu 30x60 ebadında kar tanelerini anımsatan parlak beyaz olarak üretilirken, serinin zigon dekoru, adeta annelerimizin sandıklarından çıkan iğne oyası motifleriyle; geo dekoru ise sonbahar renklerinde dinamik ve canlı çizgilerin belirginleştirdiği beyaz ve bakır renk seçenekleriyle ortamlarınızla buluşuyor.
Bizans’tan günümüze mermer; Marmara Yaprakların seramiğe doğal yansıması; Yaprak Doğanın geniş ve yassı yaprak figürleri mekânlara Bien Seramik’le ulaşıyor. 30x60 cm ebadında üretilen seri, yaprağın doğal damarlı yapısını seramiğe yansıtıyor. Fildişi, bej ve kahve renkleriyle rahatlatıcı mekânların yaratılmasına olanak tanıyan Yaprak serisi, aynı renklerdeki dekorlarıyla da tüketicileri cezbediyor.
118
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Adını Bizans döneminden beri Marmara’dan çıkarılan mermerlerden alan seri, doğal bir taş olan mermerin gri beyaz bulutlu görünümünden ilham alıyor. Dijital teknoloji ile sırlı porselenden üretilen seri, ıslak mekanlarda kullanıma uygun ürünler sunuyor. 30x60 cm ebadında duvar karosu bulunan serinin 40x40 cm ve 60x60 cm yer karoları banyolarda ve evlerin diğer mekanlarında da kullanılabiliyor.
Ürünler
Duravit’in Sevilen Paiova Küveti İlk Kez Tek Parça Halinde Sunuluyor Tek malzemeden yekpare bir ürün Kendine özgü ikizkenar yamuk biçimindeki Paiova küvet 2004 yılında piyasaya çıktığından bu yana tam bir başarı hikayesiyle gelişti. EOOS Paiova’yı, banyoda karşılıklı değil yan yana durarak gevşemeyi sevenlerin de olduğu fikrinden yola çıkarak tasarladı. Başlarını konforlu boyun desteklerine dayayarak, banyodan aldıkları keyfi rahat bir biçimde paylaşabilirler. Gelişmiş akrilik teknolojisi sayesinde banyo üreticisi Duravit bu modelin imza haline gelmiş ikizkenar yamuk biçimini monoblok bir dikdörtgenden kesebildi. Paiova Monolith’te panelleri ve kenar bantı olan bir küvet yerine, zemine kadar uzanan ve tek malzemeden oluşmuş yekpare görüntü veren bir etek vardır. Malzemenin yaydığı dinginlik hissi geometrinin özündeki canlılığa zıtlık oluşturur. Yeni bir görsel kalite doğar ve buna banyo malzemeleri ve armatürler için ayrılmış bolca ilave boş alan eşlik eder. Monolith 170x100 cm boyutlardadır ve sol köşeye ve sağ köşeye monte edilebilecek çeşitleri vardır. Hava ve jet sistemleri ve Duravit renkli ışık modülü, kaliteli zindelik özelliklerini görsel zevklerle birleştiren ekstra ikramlar olarak isteğe bağlı temin edilebilir.
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
119
Ürünler
Airfel’in Yeni Digifel Premix Yoğuşmalı Kombileri Tüketiciye Yakıt Tasarrufu Sağlıyor Digifel Premix Yoğuşmalı Kombi, görme engelli ve yaşlı aile bireylerinin kullanımı için özel tasarlanmış kabartmalı kontrol paneli, LCD ekran kolaylığı, estetik görünümü, en üst düzeyde ısıl verimi ve gerçek tasarrufu bir arada sunuyor. İklimlendirme sektörünün yenilikçi markalarından Airfel, son teknolojiyle ürettiği yoğuşmalı kombi modeli Digifel Premix Yoğuşmalı Kombi ile tasarruf ve kullanım özellikleri bakımından dikkat çekiyor. Digifel Premix Yoğuşmalı Kombi, konvansiyonel cihazlara göre % 108 verim ile çalışarak tüketiciye ciddi oranda yakıt tasarrufu sağlıyor. Görme engelli ve yaşlı aile bireylerinin kullanımı için özel tasarlanmış kabartmalı kontrol paneli de bulunan Digifel Premix, 3 yıl garantiyle satışa sunuluyor. İstenildiğinde dış hava sıcaklığına göre oda sıcaklığını kendi ayarlayabilen Digifel Yoğuşmalı Kombi, kullanıcılarına PrEN 13203 standardının en yüksek değeri olan 3 yıldızlı sıcak su konforu sunuyor. Digifel Premix Yoğuşmalı Kombiler, Türkiye’de üretilen yoğuşmalı kombiler içerisinde bir ilk olarak 15 adete kadar kaskad (çoklu kazan) uygulamasıyla ve harici bir modül ile güneş enerjisine de entegre çalışabiliyor. Airfel Ceo’su Hasan Önder, “Kendi tesisimizde Türk mühendislerle geliştirdiğimiz Digifel Premix Yoğuşmalı Kombi’nin Avrupa standartlarında üretimini gerçekleştirdik. Tüketicilerin ısınma ve sıcak su ihtiyacını maksimum yakıt tasarrufuyla karşılamak amacıyla piyasaya hızlı bir giriş yapıyoruz” diyerek, kombinin son teknoloji ürünü olduğu belirtiyor. Airfel’in Digifel Premix Yoğuşmalı Kombisi, düşük emisyon değerleri ile çevreci bir ürün olarak dikkat çekiyor. Digifel Premix, düşük karbonmonoksit ve düşük karbondioksit değerleri ile yanma sonucu oluşacak sera gazları salınımını minimize ederek, gelecekte daha temiz bir dünya için çalışıyor.
120
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ürünler
Köşelere gizlenmiş güzellikler ve detaylar ECE “Elegant” Banyo Dolabı’nda
Vitrifiye sektörünün en yenilikçi markalarından ECE, yeni banyo dolabı Elegant ile banyolara ayrı bir hava katacak. Kare formlu lavabosu,şık tasarımlı aynası ve asma boy dolabı ile banyolardaki fonksiyonelliği artıran Elegant Banyo Dolabı , Beyaz – Ceviz PVC , Siyah –Ceviz PVC Renk alternatifleri ile Banyoların yeni gözdesi. Elegant’ın yavaş kapanma özellikli alt dolabı banyolardaki istenmeyen kazaların önüne geçerken, kare formu sayesinde ciddi bir kullanım rahatlığı sunuyor. Elegant , asma özelliği ve kare lavabosu ile hijyen konusunda da kullanıcılarına önemli bir avantaj sunuyor. Farklı tasarımıyla banyosuna modern hava katmak isteyen herkesin vazgeçilmezi olmaya aday olan Elegant , 90,70 ve 40 santimetrelik ebadıyla tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
121
Ürünler
GPD’den Minimalist Bir Seri: Solus
Solus Banyo Bataryası
Solus Lavabo Bataryası
Solus Eviye Bataryası
Solus, minimal tarzda, şık ve fonksiyonel yeni bir GPD serisi…Bu seride su ve enerji tasarrufuna yönelik ısı debi ayarlı kartuş ile lavabo ve eviye bataryasında bulunan dakikada max 8 lt su sarfiyatına izin veren tasarruflu perlatör mevcut. Ayrıca Solus serisinin bir başka üstün özelliği ise eviye bataryasında bulunan su çıkış ucunun mafsallı oynar sistemi. Bu sistem sayesinde batarya çıkış borusunu oynatmadan da ufak dokunuşlar ile suyun yönünü değiştirebiliyorsunuz…
122
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ürünler
Kale’den 2,7 Litrelik Çevreci Klozetler Faaliyetlerinin her aşamasında ve ürettiği her üründe, hem doğaya hem de kullanıcılarının ekonomisine dost çözümler sunan Kale, üretimde, tasarımda ve kullandığı teknolojide çevre dostu uygulamaları ile estetikle büyüleyen, hijyenle huzur veren ve enerjisiyle canlandıran yaşam alanları yaratıyor.
göstergesi oluyor. İsteğe göre 3 litre ya da 6 litre su akışı seçeneği bulunan klozet sistemi ile Kale, temizlik için ne kadar su gerektiğine tüketicinin karar verebildiği tasarrufu mümkün kılan bir çözüm yaratıyor.
Kale, 2.7 litre su ile çalışan ve yıllık kişi başı ortalama 4 bin 320 litre su tasarrufu sağlayan, hijyen standartlarından ödün vermeden geliştirilen klozetleri ile yüzde 55 oranında su tasarrufu sağlıyor. Kale’nin 2.7 litre’lik klozetleri, maddelerin yüzeyde tutulmasını engelleyerek daha az deterjan kullanma imkanı veren Easy Clean Teknolojisi ve aşınma ile çizilmeye karşı yüksek dayanım sağlayan Kaleguard kaplama sayesinde daha uzun ömürlü oluyor. Easy Clean Teknolojisi ve Kaleguard kaplama, klozetlerin ilk günkü gibi yeni kalmasını sağlarken, çevreye zararlı temizlik maddelerinin kullanımını önlediği için Kale Banyo’nun çevreye gösterdiği özenin de bir
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
123
Ürünler
Modern mekanlara cam parlaklığında dokunuşlar: Kale Kristal Cam Mozaik Serisi
Kale Grubu doğal taştaki geniş ürün gamını, parlak ve göz alıcı yüzeyler yaratılmasına imkan sağlayan Cam Mozaik Serisi ile zenginleştiriyor. Kale Cam Mozaik’in standart ölçülerinden sıyrılıp, trend renklerle zenginleşen Kristal Serisi, farklı ebattaki yeni karışımlarıyla, siyah, mürdüm ve simli kahve renk alternatifleri ile mekanlarda fark yaratıyor. Duvar yüzeyleri, sütun kaplamaları, banyo ve mutfak uygulamaları gibi farklı alanlarda kullanılabilen Kale Cam Mozaik, dekoratif olduğu kadar fonksiyonelliği ile de dikkat çekiyor. Renk ve parlaklığını yitirmeyen bu özel ürün, her tür dış etkene karşı dayanıklılık gösteriyor ve kolay temizleniyor. Kale Cam Mozaik, modüler uygulama olanağı sunduğu ve seramik ile uyum içinde kullanılabildiği için tasarımcı ve profesyoneller için de farklı tasarımlara kapı açıyor.
124
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ürünler
Kalebodur, Cover Wall ile Sektöre İnovatif Bir Yapı Malzemesi Daha Sunuyor
Gelişmiş teknolojisi ve farklı tasarım ürünleriyle dünya yapı sektörüne önemli yenilikler sunan Kalebodur, dünyadaki ilk prekast seramik cephe paneli olan Cover Wall’u tüketicilerle buluşturuyor. Dış kabuğu Kalesinterflex, iç dolgusu PIR, iç kabuğu ise alçı panel ve konstrüksiyonu alüminyum profilden oluşan Cover Wall, ekstra bir yalıtım malzemesi kullanımına gerek kalmadan ısı yalıtımı sağlıyor. İnovatif bir yapı malzemesi olarak sunulan Cover Wall, Kimyasal maddelere ve çizilmelere karşı dirençli olmasının yanı sıra, benzeri prekast cephe elemanlarından çok daha hafif bir yapı sunuyor. Yanmazlık ve ses geçirmezlik özelliklerine de sahip olan Cover Wall, çevreye duyarlı bir teknolojiyle üretiliyor. Cover Wall, kendi kendini temizleme, su-yağ iticilik, antigrafiti ve antibakteriyel yüzey özellikleri ile özellikle hastane, otel ve residence gibi yapılarda mükemmel sonuçlara ulaşılmasını sağlıyor. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
125
Ürünler
Kalekim’den Çevre Dostu Derz Temizleyicisi: Seracare Seramik uygulamaları alanında geliştirdiği ürünlere bir yenisini daha ekleyen Kalekim, Seracare Derz Temizleyicisi ile derz dolgularda zamanla oluşan kir, kireç ve deterjan kalıntılarını kolaylıkla temizleyerek, ilk günkü görüntüsüne kavuşmasını sağlıyor. Seracare, bunun yanı sıra seramik ve porselen seramik gibi kaplama malzemelerinin temizliğinde de kullanılıyor. Hemen hemen her evde seramik aralarındaki derzlerde zamanla oluşan ve bir türlü temizlenemeyen kirlerin kolaylıkla çıkarılmasına yardımcı olan Seracare, temizlik konusunda özellikle ev hanımlarının bir numaralı yardımcısı olmaya aday. Özellikle banyo, mutfak gibi ıslak hacimlerdeki derzlerin temizliğinde Seracare Derz Temizleyici kullanıldığı tüm mekanlara hijyen sağlıyor. Kalekim Seracare Derz Temizleyici, doğal içeriği sayesinde uygulandığı derz dolguyu aşındırmadan temizliyor. Ürün, organik içeriği ile de sağlıklı uygulama imkanı tanıyor.
126
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ürünler
Petek Banyo’dan Etkileyici Banyo Mobilyaları VIRGINIA: En 85 cm, Derinlik 45 cm, Yükseklik 200 cm Gövde MDF üzeri melamin kaplama. Kapaklar MDF üzeri parlak lake olarak çalışılmış. Alt modül tezgah üstü seramik lavabodan, üst modül ise led aydınlatmanın kullanıldığı raflı aynadan oluşan bu model boy dolabı ile tamamlanmış. Gövde rengi beyaz olan bu modelin kapaklarında beyaz, mor ve siyah renk alternatiflerinden birini kullanabilirsiniz. Klasik çizgilerin dışına çıkmak isteyenler için ideal bir model. BERGAMO: En 165, Derinlik 45, Yükseklik 200 cm Yeni koleksiyonda, iki temel malzeme’nin ahşap ve lake’nin bir arada kullanıldığı Bergamo modeli ile banyonuz evinizin en şık ve kullanışlı mekanı olmaya aday. Gövde MDF üzeri doğal ahşap kaplama ve parlak lake, kapaklar ise MDF üzeri parlak lake çalışılarak özelleştirilmiş. Bu uyumlu birlikteliğin gövde renginde zeytin, abanoz, Amerikan ceviz, kapaklarında ise beyaz ve siyah renk alternatifleri var. BOSTON: En 120 cm. Derinlik 45 cm, Yükseklik 200 cm 2011 katalogunun en özel modellerinden biri. Gövde MDF üzeri melamin kaplama, kapaklar MDF üzeri parlak lake olarak düşünülmüş. Tezgah üstü seramik lavabolu alt modülden, led aynalı üst modülden ve modeli tamamlayan boy dolabından oluşuyor. Ayna’nın önünden geçen renkli etajer ve aynı rengin dolabın farklı noktalarında da kullanılmış olması ürüne hareket katmış. Gövde rengi beyaz. Kapak renk seçenekleri siyah, bordo, turuncu. BOLONIA: En:160, Derinlik:45, Yükseklik:200 Estetik ve özgün tasarım bu model de hayat buldu. Adını zengin tarihsel mirasa sahip, büyüleyici olduğu kadar modern ve aydın bir şehir olan Bolonya’dan almıştır. Doğal mineraller ile saf akrilik polimerinin üstün bileşimi olan Corian’dan üretilen model de hayal gücü tasarımla birleşti. Ayna ve açık raflı üst modül, alt modülde kullanılan elips formlu özel tasarım lavabo ile bütünlük sağlamış. Banyosuna değer katmak isteyenler için. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
127
Ürünler
Seramiksan’dan Doğanın Işıltısını Evlere Taşıyan Tasarımlar Yenilikleriyle seramik sektöründe fark yaratan Seramiksan, bej ve beyaz alternatifleri bulunan Onix Serisi’yle yaşam alanlarına şık bir zarafet katıyor. Doğanın ışıltısını evlere taşıyan Seramiksan Onix Serisi, su yüzeyini andıran görüntüsüyle seçkin bir zevkin yansıması olarak beğeni topluyor. Lappato teknolojisiyle gerçeğe en yakın üç boyutlu görüntü sunan Onix karolara sadece Seramiksan’da bulunan NanoTech teknolojisi uygulanıyor, böylelikle karolar daha parlak ve hijyenik bir yapıya kavuşuyor. En yeni tasarımları ve son trendleri mekanlara taşıyarak kullanıcılarının hayatlarını güzelleştiren Seramiksan, sunduğu farklı ürün alternatifleri ile tüketicilerine kişiselleştirilebilen özel mekanlar tasarlama imkanı sunuyor. Seramik ve granit tasarımların banyo ve mutfaklardan yaşam alanlarına taşınmasıyla ev dekorasyonunun vazgeçilmezi olan karolar, Seramiksan’ın estetik anlayışı ve teknolojisi ile evlere değer katıyor. Doğadaki taşların yansımasını ev dekorasyonuyla bütünleştiren Seramiksan, dekorasyonda dingin bir zarafeti tercih edenlere ise Onix Serisi’ni sunuyor. Bej ve beyaz alternatifleri olan Onix Serisi, modern şıklığı yaşam alanlarına taşımak isteyenleri bekliyor. Gerçeğe en yakın 3 boyutlu görünüme sahip Onix Serisi, Sadece Seramiksan’ın uyguladığı Lappato teknolojisiyle üretiliyor. Onix karolar, yine yalnızca Seramiksan’ın uyguladığı NanoTech teknoloji ile daha parlak ve hijyenik bir yapıya kavuşuyor, leke tutmayan özelliği ile hayatı kolaylaştırıyor. Su yüzeyini andıran parlak görünümü ile 30x60 ve 60x60 ölçülerinde sırlı porselen olarak üretilen Onix Serisi yer ve duvarlarda kullanılabiliyor.
128
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
Ürünler
Yavaş Kapanan Creavit Klozet Kapakları!.. Creavit klozet kapakları yavaş kapanma özelliğine sahip amortisörlü yapılarına ilaveten, son derece dayanıklı. Her biri ortalama 10 bin kez kullanılabilen bu kapaklar sayesinde kapağın klozete çarparak ses çıkarması önleniyor. Ayrıca klozet ve kapak, çarpmanın vereceği hasardan korunuyor. Kapak kendi kapandığı için elin kapağa teması ufak bir dokunuş olarak kalıyor ve klozete değme ihtimali ortadan kalkıyor. Bu da bilhassa çocuklar açısından, hijyene yardımcı oluyor. Fonksiyonel ve farklı tasarımlarıyla banyoların modasını yaratan Creavit, klozetler için ürettiği yavaş kapanan kapaklarla yeni bir devrin başladığına da işaret ediyor. Binalarda ve ev içi dekorasyonunda “olmazsa olmaz” kavramına giren ürünler her geçen gün artıyor. Farkı yaratan ise ayrıntılar ve bu ayrıntılara verilen önem... Creavit; yavaş kapanan klozet kapaklarıyla banyolar için ayrıntıya önem veren tekil çözümler üretmeye devam ediyor.
Yavaş kapanan Creavit klozet kapaklarının belki de en önemli faydası aynı klozeti kullanan kadınlarla erkekler arasında açık bırakılmış kapaklar nedeniyle çıkan küçük tartışmalara bir son vermesi. Çünkü Creavit sayesinde yavaş kapanan klozet kapaklarını kapatmak için küçük bir dokunuş yeterli oluyor, ne kadınlar ne de erkekler için açık bırakılmış klozet kapağı diye bir sorun kalmıyor.
Kolay monte edilen, kullanımı rahat, her klozete ama özellikle Creavit klozetlere uyumlu bu yedi klozet kapağı, Creavit’in “banyo modası” kavramına dahil birer fonksiyonellik harikası. Kapağı bıraktığınızda sessizce kapanan, vurma ve çarpmalar sonucu hasar görme riski bulunmayan bu dayanıklı ürünler, iç içe geçmeli ürün olması ayrıcalığıyla da görsel açıdan dikkat çekiyor. Üst kapak, alt kapağı tamamen kapsıyor ve tek parçalı bir görünüm ortaya çıkıyor. SH, Slim, Amasra, Gökçebey, Hisar, Wing, Çınar isimlerindeki birbirinden farklı tasarımları olan Creavit yavaş kapanan klozet kapakları, banyosunda farkı yaşamak isteyenlerin tercihi olmaya devam ediyor. Paslanmaz özellikte plastik ve metal olmak üzere iki farklı menteşe türüyle montajda da kolaylık sunan bu klozet kapakları Duroplast malzemeden imal ediliyor. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
129
Ürünler
Vaillant Yeni Jenerasyon Yoğuşmalı ecoTEC Plus Yoğuşmalı Kombiler
Daha öncekilere göre % 30 Küçük hacim, yüksek verim, 3* sıcak su konforu, akıllı eBUS sistemi, A sınıfı enerji kullanımı ile ev konforunun yeni küçük devi Vaillant ecoTEC Plus yoğuşmalı kombiler Avrupa ile aynı anda Türkiye’de… Yeni jenerasyon Vaillant ecoTEC Plus Yoğuşmalı Kombiler, yeni dizayn şık görünümü ve sağladığı tasarruf ile ön plana çıkarken daha da küçülen ebadı ile her tür mekana kolayca monte edilebiliyor. Atık gaz kollektör entegreli paslanmaz çelik yoğuşmalı ısı eşanjörü ile tam ön karışımlı premix yanma tekniğini kullanarak % 106 (TS EN 677’ye göre) yüksek verim elde ediliyor. 20.000 Kcal/h ısıtma 25.000 Kcal/h sıcak su, 26.000 Kcal/h ısıtma - 29.000 Kcal/h sıcak su ve 32.000 Kcal/h ısıtma ve sıcak su gücüyle üç farklı modelde sunulan kombiler, A sınıfı enerji verimliliğine sahip komponentleri ve NOX sınıfı 5 emisyon değerleri ile tasarruflu ve çevre dostu kullanıma imkan tanıyor. Tek ve Vaillant patentli ActoSTOR modüler turbolux bağlantısı sayesinde, ekstra yer ihtiyacı olmadan daha bol ve sabit sıcaklıkta su konforu elde edilebiliyor. Otomatik devir ayarlı fan, elektronik su basınç sensoru ve eBUS elektronik özelliğiyle tasarruflu ve sorunsuz kullanım sağlanıyor. Hızlı ve sabit sıcaklıkta su için kullanılan Aquasensör yine bol sıcak su kullanımını garanti eder.
130
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
ecoTEC Plus Yoğuşmalı Kombilerin özellikleri: 20.000 Kcal/h ısıtma 25.000 Kcal/h sıcak su 26.000 Kcal/h ısıtma, 29.000 Kcal/h sıcak su 32.000 Kcal/h ısıtma ve sıcak su gücüyle 3 farklı model Önceki modellere göre % 30 daha küçük hacim ile her mekana kolay montaj A sınıfı enerji verimliliğine sahip komponentleri ve NOX sınıfı 5 emisyon değerleri ile tasarruflu ve çevre dostu kullanım Atık gaz kolektör entegreli paslanmaz çelik yoğuşmalı ısı eşanjörü Tam ön karışımlı premix yanma tekniği % 106’a kadar yüksek verim ( TS EN 677’ye göre) Modüler turbolux boyler bağlantı imkanı ile ekstra bol sıcak su konforu Mavi ışıklı LCD ekran yardımıyla ayarlanan sıcaklık değerlerini ve sistem basıncını görme imkanı Elektronik su basıncı sensörü ile sistem basıncının sürekli kontrol edilmesi sayesinde arızasız ve emniyetli kullanım Akıllı eBUS ile çift taraflı veri alışverişi sağlanarak sorunsuz kullanım eBUS özelliği ile diğer cihazlarla iletişim kurabilme özelliği EN 13203’e göre *** (üç yıldız) sıcak su konforu. Bol ve sabit sıcaklıkta banyo keyfi Aquasensör ile hızlı, hassas ve sabit sıcaklıkta su garantisi Otomatik devirli fan sayesinde % 28 - % 100 kademesiz modülasyon ile ekstra tasarruf Kolay kullanılabilir doldurma musluğu vrnetDIALOG ile on-line servis imkanı
Ürünler
Yalın ve Duygusal: Villeroy & Boch’tan Yeni Cosmic Duygu ve yalınlığın ortaklığından doğan Villeroy & Boch’un yeni Cosmic Serisi, yüksek tasarım standartlarıyla karakterize edilmiş bir auraya sahip… Seri modern öğeleri yalınlaştırılarak öne çıkartıyor. Yanardöner görüntüyle tamamlanan Cosmic serisi kadife yumuşaklığı hissini verirken; aydınlatmaya bağlı olarak parlak-değişen renklerin (siyah, mavi-siyah, mor-siyah ve göz alıcı beyazlar) nüanslarını ortaya çıkartıyor. Seri, porselen ve doğal taş görünümüyle hem yer hem de duvar için doğru bir alternatif olarak öne çıkıyor. Ayrıca 30x60 kesme dekorlar da seriye ayrı bir zenginlik katıyor. Cosmic serisi sadece evlerde değil, havaalanı, alışveriş merkezi gibi projelerde de kullanım fırsatıyla da farklılaşırken; bir yapıdaki tüm alanlara mükemmellikle yakışıyor.
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
131
Ürünler
GROHE’den Yeni Elektronik Bataryalar
Günümüz projelerinde toplu kullanım alanlarının yüksek kalite standartlarına ve teknolojik ihtiyaçlarına karşılık verebilmek için çalışmalarını sürdüren GROHE, yeni elektronik ve zaman ayarlı bataryaları ile alternatifler sunmaya devam ediyor. GROHE’nin Cosmopolitan ailesinde yer alan Euroeco Cosmopolitan ve Eurosmart Cosmopolitan elektronik ve zaman ayarlı bataryaları tasarımları, performansları ve rekabetçi fiyatları ile projelerin ihtiyaçlarına üst düzey alternatifler olarak sunuluyor. Yeni elektronik Euroeco Cosmopolitan E ve Eurosmart Cosmopolitan E serileri yenilikçi teknolojileri ile dikkat çekiyor. Elektronik armatürler, suyun gereksiz yere akışını önlüyor. Ayrıca armatürlerin kullanım ömrü pilli modellerde, uzun ömürlü lityum piller sayesinde 4 yıldan 7 yıla kadar uzatılarak neredeyse iki katına çıkarılmış bulunuyor. Projenin ihtiyacına uygun olarak, tek su girişi
132
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
bulunan tesisatlarda Euroeco Cosmopolitan E, çift su girişli tesisatlarda ise Eurosmart Cosmopolitan E tercih edilebiliyor. İhtiyaca göre belirlenecek ürünler, teknolojik üstünlüğün yanı sıra fiyat avantajı da sağlıyor. Yeni Eurosmart Cosmopolitan S ve Euroeco Cosmopolitan S zaman ayarlı bataryalar ise ağır kullanım koşullarına karşı ilk günkü kalite ve performans ile yanıt vermek üzere tasarlanmış ürünler. Su akış süreleri 7, 15 ve 30 saniye şeklinde ayarlanarak büyük ölçüde su ve enerji tasarrufu sağlanıyor. Zaman ayarlı bataryalar ile tek kumandalı armatürlerle karşılaştırıldığında yaklaşık %60 oranında su tasarrufu elde edilebiliyor. GROHE’nin yeni ürünleri optimum hijyen, uzun kullanım ömrü ile toplu kullanım alanları, oteller, restoranlar, havaalanları, hastaneler, vb. mekanlar için ideal seçenekler.
Ürünler
Ege Seramik’ten Autumn 2011 Koleksiyonu Ege Seramik Autumn 2011 koleksiyonundaki ürünler içerisinde hem modern ve hem de klasik tasarımlar göze çarpıyor. Geçen sezon oldukça beğeni gören ve klasik olarak kabul edilen damask desenler dikkat çekici. Matrix
Maxima
30x60 ebadında üretilen Palais serisinde siyah ve beyaz kontrastı da sıkça kullanılmış. Kahve krem taupe soft mekanlarda dekorasyonla gayet uyumlu. Ahşapla kombinli sıcak mekanlar için sıcak renkler, daha cool ortamlar için siyah ve gri seçenekleri. Palais 5 ayrı renk seçeneği ile her zevke hitab edebilecek bir seri.
30x60 Soft serisinde de sezon trendlerine uygun olarak damask desenler kullanılmış. Jakarlı dokumalar arasında kullanılan damask desenleri ile tekstil havası veren madalyonlar, klasiğin zerafeti ile zenginleştirilmiş. Alternatif olarak sunulan modern ve minimal desenli dekorlar, altın ve platin efektli bordürlerle zenginleşiyor. Casa
Seride damask desenli dekorlar ile uyumlu fonları ve farklı retro esintileri taşıyan bordürleri ile klasik desenlerin modernize edilmiş muhteşem uyumunu görmek mümkün. Palais
Soft
Koleksiyondaki Digital Tile ürün gruplarında ise, dış mekanlarda özellikle bahçelerde kullanılabilecek ürünlere ağırlık verildiği görülüyor. Bu özellikteki yeni serilerden 45x45 Maxima diagonal, 15x40 Casa birbirine geçmeli döşeme sitemi ile zemine ve duvara döşendiklerinde, son derece doğal ve zengin görüntüler sağlanıyor. 30x60 ebatlı ürünlere yeni alternatif Matrix serisi, yine el işçiliği ile döşenmiş bir duvar kadar doğal görünümün yanı sıra son derece kolay uygulanabilirliği ile, gerek iç mekan gerekse dış mekanlarda sofistike mekanlar yaratmaya aday ürünlerden. Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
133
Ürünler
Adell’den Mutfağa Fonksiyonellik Kazandıran Armatürler
Evimizin giderek genişleyen ve kapsamı artan iki ıslak mekan olan banyo ve mutfaklarımızı daha estetik, daha teknolojik ve daha çevreye duyarlı yapmak için uğraşan Adell tasarımcıları, ışık ve gölgenin en kaliteli biçimde işlenmesine hizmet eden doğadan, sanat ve matematiksel teorilerden ilham alıyorlar. Adell mutfak bataryaları tasarımlarında göz önünde bulundurulan ve son dönemde mutfaklara yansıyan tasarım trendleri şöyle sıralayabiliriz: Aile, dost ve iş arkadaşlarını bir araya toplayan büyük ve açık mutfaklar, pişirme, yeme, sosyalleşme, çalışma ve terapi işlevlerini buluşturan tasarımlarla donatılıyor. Pencereler de büyüyüp genişleyerek hem bu samimi kozanın ana ışık kaynağı oluyor, hem de sayıları giderek artan güneş enerjili tasarımları besliyor. Bambu, mutfak dolaplarında ve zeminde kullanılan popüler ve çevre duyarlılığı yüksek bir malzeme. Mutfak tezgahlarında ise doğal taş yükselişte. Mutfakta stil karışımı yapmak isteyenlerin de en büyük yardımcısı malzemeler. Örneğin endüstriyel bir görümümü tercih edenler, tuğla panel giydirilmiş bir duvar ile paslanmaz çelik dolap kapaklarını birleştirebiliyorlar. Ankastre cihazlar artık mutfak tasarımının önemli bir unsuru. Seçim yaparken fonksiyon ve güvenilirlik her zaman birinci sırada. Tarz olarak da sofistike ve net çizgiler açık ara önde. Kavisli formlar (özellikle ada ünitelerinde) mutfaklardaki yeni minimalist hareketin en önemli tamamlayıcıları. Mutfaklar küçük olduğunda, kolayca hareket ettirebilecek, kullanabilecek armatür serileri düşünülmelidir. Yeriniz büyükse, hacimli iç mekana uyum sağlayacak büyük bir
134
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
armatürler tercih edilebilir. Küçük alanlar için yüzeyleri temiz tutan ve mekânın düzenli görünmesini sağlayan çok fonksiyonlu parçalar gerekir. Mutfak armatürlerini, mutfakta kullanacak aksesuarlar ile koordine ederek daha tutarlı bir tarza sahip olunabilir. Adell armatür gerek şirket içinde tasarımcıları ve gerek dışarıdaki endüstriyel tasarım uzmanlarınca vasıtasıyla özellikle bayanların mutluluklarını attırmak üzere evye bataryaları üzerinde çalışmaları yürütmektedir. Adell mutfak bataryaları döner borulu, spiralli el duşlu modelleri vardır. Adell mutfak bataryalarından Mira, Hena, Forza, Ella, Kleo ve Vendi serileri şık ve algılanan tasarımlarıyla, fonksiyonellik ve ergonomileriyle markalı konutların, seçkin konutların seçkin mutfaklarına değer katmakta, konsepti tamamlamaktadır.
Ürünler
Seranit ile Mekanlara Porselen Zarafeti Geliyor Porselen karo sektörünün önde gelenüreticilerinden biri olan Seranit, porselen ürünlerdeki uzmanlığı ve yenilikçi anlayışı ile iç ve dış mekanlar için ideal çözümler sunmayı sürdürüyor. Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında dış cephe ve iç mekan uygulamalarını başarıyla yürüten Seranit, farklı renk ve bitiş seçenekleri, geniş yelpazede sunduğu ebat alternatifleri ile tasarımda seçme özgürlüğünü doyasıya yaşatıyor. Seramarmi ve Calcata Seranit’in en çok ilgi gören ürünleri arasında yer alıyor. Seramarmi 60x60 cm ebadında beş renk seçeneği ile parlak yüzeyli üretilen Seramarmi, parlaklığı ile göz kamaştırıyor. Seramarmi, renk geçişlerindeki etkileyiciliği ve üç boyutlu efektleri ile porselenin doğal şıklığını mekanlara taşıyor. Calcata Derinliği olan, birbirini takip etmeyen farklı efektlerden oluşan mermer görünümlü Calcata serisi, iç mekanlarda yer ve duvarlar için 60x 60 cm ebatlı parlak yüzey bitişli, beyaz zeminde bej ve gri efektli renk alternatifleri ile mekanlara şıklık ve zarafet katıyor.
Seramarmi
Calcata Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76
135
Ürünler
Demirdöküm’den Üstün Özellikli Yeni Atron Kombiler DemirDöküm’ün, tüketicilerin beğenisine sunduğu Atron kombide bulunan yeni nesil ısıtma sistemi, evinizin ne kadar ısıya ihtiyacı olduğunu hesaplıyor. Yine bu kombilerde bulunan çift NTC sensör sayesinde tesisat suyundaki sıcaklık değişimleri hassas olarak takip ediliyor. Kombinin çift eşanjörlü yapısı sayesinde, anında ve kesintisiz sıcak su konforu elde ediliyor. Atron kombide bulunan LCD ekran, tesisat ve kullanım suyu sıcaklıklarını, tesisat su basınç değerleri hata anında uyarı veren hata kodları ve Eco/Comfort ısınma seçeneklerinin takip edilmesini sağlıyor. Atron kombilerde tek tuşla değiştirebileceğiniz Eco - Comfort seçenekleri hem tasarrufu hem de konforlu ısınmayı birlikte sunuyor. Atron kombiler standart kombilerde elde edilebilecek en yüksek verim sınıfı olan 3 yıldızlı verim sınıfında yer alıyor. Çalışırken ortamın ısı ihtiyacına göre alev boyunu en ideal seviyede tutan cihaz gereksiz yakıt kullanımının önüne geçiyor. Soft touch teknolojisi kullanılan düğmeler hem ergonomik kullanım hem de şık bir görüntü sağlıyor. Blue Backlight teknolojisi kullanılan LCD ekran, Atron kombinin şıklığını artıran bir başka özellik olarak ön plana çıkıyor.
136
Ekim - Aralık 2011 / Sayı 76