Âlimlerin Söz ve Eserlerine Yaklaşımımız Nasıl Olmalıdır? - Tevhid Dergisi, Sayı 90

Page 35

ABD ki, Türkiye kendi güvenliği için en ufak bir adım atsa Avrupa ile birlikte renk renk alarmlara geçer! Hâlbuki bugüne kadar Rafızi İran yayılmacılığını önleyici hiçbir harekâta giriştiği görülmemiştir. Çünkü Farsî/Rafızi devrimin ilk günlerinden beri aralarındaki danışıklı dövüşü her uyanık mümin müşahede etmiştir, etmektedir.

Soleymanî'nin örgütlediği Rafızi güruhlar, Ehl-i Sünnet halka karşı tarihte görülmüş en büyük katliamların icrası için tugay tugay Irak ve Suriye'ye akarken, toplu katliamlara uğrayanlar sanki kendileriymiş gibi "mazlum, maktul, baldırı çıplak, sahipsiz, kimsesiz ve soykırıma uğramış olanların" diliyle ağıtlar yakıp sloganlar ürettiler. Vahdet ve kardeşlik denilince sadece Ehl-i Sünnet düşmanı Rafızilerle uhuvvet muhabbetinde düşük çenelerine fazla mesai yaptıran ve sureten bize benzeyen aramızdaki İrancı -ve gizli Rafızi- şarlatanlar da bu yavan propogandaları bire bin katarak kitlelere boca etmeye çalıştılar. Böylelikle birlikte haşrolunacaklarına inandıkları "cehennem köpeklerini" kamuoyuna "yeryüzü melekleri" etiketiyle pazarlamaya çalışmaktalardır. Kırk yıldan uzun bir zamandır müsamere oynayan kendinden menkul "aydın" ve "kanaat önderi" birtakım "pazarlamacı" utanmazlar Suriye ve Irak'ta göç, işkence, yıkım ve katliamlara maruz kalan mazlumların acılarını rezil bir şekilde oyun ve eğlence yerine koyuyorlar. Katliamcı babanın katliamcı oğlu Esed'e tek kelime laf edemeyen, Rusya'nın Suriye'deki işgalinden hiç söz etmeyen, İran'ın Suriye ve Irak'taki cinayetlerini yok sayan dilbazlar; tüm İslam âlemini Soleymanî ve Mehdi El-Mühendis isimli katliamcılar için yas tutmaya teşvik ediyor. Sözde "Kudüs Gücü" ve onun komutanı Soleymanî'nin İsrail'le değil, doğrudan Suriye ve Irak'taki Sünnilerle savaştığını dile getiren insaflı müminlerin ise ne tekfirciliği ne de Amerikancılığı kalıyor! Haçlıbaşı ABD'nin; Rafızi İran'ın Irak, Suriye, Yemen, Afganistan ve Lübnan'da yaptıkları konusunda şimdiye kadar dişe dokunur ve sonuç alıcı hiçbir girişimde bulunmamış olması ayrıca not edilmelidir. O

ABD ki, Türkiye kendi güvenliği için en ufak bir adım atsa Avrupa ile birlikte renk renk alarmlara geçer! Hâlbuki bugüne kadar Rafızi İran yayılmacılığını önleyici hiçbir harekâta giriştiği görülmemiştir. Çünkü Farsî/Rafızi devrimin ilk günlerinden beri aralarındaki danışıklı dövüşü her uyanık mümin müşahede etmiştir, etmektedir. Malum, dünya eskisi gibi değil. Neredeyse her şey gözlerimizin önünde yaşanmaktadır. Irak'taki İran çetelerinin varlığı, Suriye'de yürüttüğü kirli savaş ve çirkin siyaset, Lübnan'daki vekil gücü ve etkisi… Hepsini alt alta ya da üst üste koyduğumuzda tüm bunların, haritadan silmekle (!) tehdit ettiği İsrail'e yönelik bir tavır olarak yorumlanması asla mümkün değildir. Irak ve Suriye'de halk ABD ve Rus ordusunca katledildiğinde cinayet; fakat aynı cürmü kat be kat fazlasıyla İranlılar işleyince "direniş" oluyor! Suriye ve Irak halkı "Üzerimize bomba yağdıracaksa İranlılar yağdırsın, ABD ve Ruslar ülkemizden defolsun!" dediler de kimse duymadı mı yoksa? İran muhibbisi yerli Rafızi şarlatanlar neredeyse Musul'da, Bağdat'ta, Kerkük'te, Halep'te, Hama'da, İdlib veya Şam'da yokluk ve yoksulluk içinde kıvranan yüzbinlerce çocuğun hep bir ağızdan "Yaşasın! Hepimiz İranlı kardeşlerimiz (!) sayesinde yetim ve öksüz kaldık!" dediklerini iddia etme yüzsüzlüğündeler… İbnu'l Alkamî'nin torunu Soleymanî'nin elebaşı olduğu "Kudüs Gücü"nün, Kudüs'e ve işgalci İsrail'e yönelik bir harekâtını bugüne kadar ne duyan ne de gören olmuştur. Bilakis sözde Kudüs Gücü'nün Suriye ve Irak'taki varlığı, özellikle de Suriye'deki operasyonları daha çok İsrail'in ekmeğine yağ sürmüştür.

|ŞUBAT '20 | SAYI 90

35


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.