Sosyalist Dayanışma Dergisi Ocak 2011 3 Sayı

Page 16

Sosyalist Dayanışma / Ocak 2011

D Mehmet YILMAZER

Sosyalist sistem yıkıldığından beri hız kazanan dünyanın yeniden paylaşılmasında, her büyük güç bu kaynaklar üzerinde denetim ve egemenlik kurmak için savaştı. Şimdi bunun yerine tüm büyük güçlerin, bir NATO stratejisi altında bu kaynaklar üzerinde ortak denetim ve egemenlik kurması mı sağlanacaktır? Kautsky’in 20. yüzyılın başlarında kurduğu “ultra emperyalizm” hayali 21. yüzyılın başlarında mı gerçekleşecektir? Elbette ki hayır!

16

ünya güçler dengesi çok sancılı bir sürece giriyor. Lizbon’daki NATO zirvesinin fotoğrafının Batı medyasındaki aktarımı tam bir uyum tablosu görünümündeydi. Gerçekliğin böyle olmadığı zirve sonrası Medvedev ve Putin’in açıklamalarıyla yeterince ortaya çıktı. Açıklamalarında iki Rusya lideri de: “Ya Stratejinin ve füze kalkanının her aşamasında oluruz, ya da hiçbir yerinde olmayız” diyerek daha pazarlıkların yeni başladığını çok açık bir dille vurgulamış oldular. Ayrıca, kendilerinin içinde olmadığı yeni bir güvenlik sisteminin inşa edilmesinin “silahlanma yarışının yeniden tırmanması” anlamına geleceğini de ilan ettiler. Bu araya bir de Kore krizi sıkıştı. Uzak Doğu’daki her krizin Amerika’nın yanında özellikle Çin’i ve Rusya’yı yakından ilgilendirdiği çok açıktır. Kriz şimdilik Sarı Deniz’de Güney Kore ve Amerika’nın ortak askeri tatbikatı ile yatıştırıldı. Kapitalizmin güç dengelerinin yeniden inşa edilmesi sürecinde en hassas alanlardan birisi Uzak Doğu olacaktır. Sosyalizm yıkıldıktan sonra, dünyadaki güç dengelerinde en önemli kırılma noktası 11 Eylül sonrası başlatılan Afganistan ve Irak savaşlarıdır. Fakat bu savaşlar aynı zamanda “süper güç” için de kırılma noktası oldu. ABD, bu savaşlarla tek başına kuramadığı dünya egemenliğini, sonunda NATO müttefikleriyle birlikte yapma noktasına geldi. Zirvede kabul edilen stratejinin ana noktası, “batı ekonomilerine akan kaynakların güvenlik altına alınması”ydı. Kaynakların içine, enerji ve hammaddenin yanında, para sermayesi de girer. Yeni NATO stratejisinin daha baştan içine düştüğü açmaz da burada yatıyor. Sosyalist sistemin yıkıldığı günden beri hız kazanan dünyanın yeniden paylaşılmasında, her büyük güç zaten bu kaynaklar üzerinde denetim ve egemenlik kurmak için savaştı. Şimdi bunun yerine tüm büyük güçlerin, bir NATO stratejisi altında bu kaynaklar üzerinde ortak denetim ve egemenlik kurması mı sağlanacaktır? Kautsky’in 20. yüzyılın başlarında kurduğu “ultra emperyalizm” hayali 21. yüzyılın başlarında mı gerçekleşecektir? Elbette ki hayır! Bu noktada son yirmi yılın dünya güçler dengesindeki yaşanan değişimler iyi okunmalıdır. Bilindiği gibi, bu süreçte, Irak bataklığının yanında, son büyük ekonomik krizle de birlikte, Atlantik’in iki yakası

ABD’NİN GERİLİ NATO ZİRVESİ da güç ve mevzi kaybettiler. ABD ve Avrupa’nın 1990’larda birbirlerine karşı konumları ile günümüzdeki yeni stratejik arayışları arasında büyük farklar oluşmuştur. 90’lı yılların başlarında Amerika’nın güvenlik şemsiyesinden çıkma çabaları içine giren Avrupa, bugün füze kalkanı ile bu şemsiyenin iyice gölgesinde kalmaya razı olmuş görünüyor. Atlantik’in iki yakasını bugünkü stratejide buluşturan, son yirmi yılda yaşadıkları mevzi kayıplarıdır. Ancak bu kayıpların nasıl, kimlerin aleyhine telafi edileceği konusu geleceğin en çetrefilli sorunu olarak ortada duruyor. Emperyalizmin tarihinde böyle büyük pazarlıkların sırf masa başında çözümlenebildiğinin örneği yoktur. Ya masa başında yapılan hesaplar savaşlarla bozulmuş, ya da savaşlarla çıkan tablo masa başında kayda geçirilmiştir. Bırakalım I. ve II. Paylaşım savaşlarını, ilk Körfez Savaşından beri aynı kanun hükmünü sürdürmüştür. Almanya, Fransa ve özellikle Japonya’nın Irak ve Merkez Asya ülkeleriyle masa başında yaptığı enerji anlaşmaları, Körfez Savaşı ve ardından Irak’ın işgaliyle bozulmuştur. Buna karşılık, Amerika Irak bataklığında debelenirken, Çin, hem Rusya, hem Merkez Asya ve hem de Orta Afrika ülkeleriyle masa başında başarılı anlaşmalar yapmıştır. Ayrıca Rusya, Avrupa ülkeleri ve Türkiye ile önemli enerji anlaşmaları yapmıştır. Bütün bunların yanında, Irak işgalinden sonra ortaya çıkan tablo yeterince netleşmediği için, hala masa üstünde önemli anlaşmalar beklemektedir. Bu karmaşık güç ve enerji pazarlıklarının bir NATO stratejisi içine sığdırılabilmesi ve düzene sokulabilmesi imkânsızdır. Fakat Amerika ve Avrupa’nın bu yolu denemekten başka seçeneği de yoktur. NATO zirvesinin iki yönü vardır. Amerika’nın komutanlığındaki NATO, uygun taktik fırsatları değerlendirerek, dünya enerji, ham madde ve para kaynaklarını kuşatmaya hazırlanmaktadır. Bu aslında, ABD ve Avrupa’nın tüm dünyaya karşı bir kuşatma hazırlığıdır. İkinci yönü, bu kapsamlı kuşatma hazırlığı, gerilim stratejileri devreye sokulmadan yü-

rütülemez. Bunun için bugün ileri sürülen en uygun araç ise füze kalkanıdır. Füze kalkanının adım adım inşası aslında gerilim savaşlarının, o andaki güçler durumuna göre yürütülmesinden başka bir şey olmayacaktır. Bu gerçekliklerden bakıldığında Lizbon zirvesi, karargâh çadırında harita üzerindeki yapılan ilk taslak karalamalardan öteye bir anlama sahip değildir. NATO stratejisinin somut kapsama alanlarıyla ilgili tahminde bulunursak, dünyayı nelerin beklediği daha iyi görülebilir. İlk ve en önemli alan elbette Ortadoğu’dur. İkincisi, Merkez Asya ve yakında yıldızı parlayacak olan Sibirya’daki yeraltı kaynaklarıdır. Üçüncüsü, Orta Afrika’daki enerji kaynaklarıdır. Bunlara Çin’in ve Japonya’nın mali kaynaklarını da ilave etmek gerekir. Elbette ki, NATO yeni stratejisiyle, bu alanlarda aynı zamanda harekete geçmeyecektir. Hangi bölgede, ne zaman gerilimlerin ateşleneceğini zamanla göreceğiz. Stratejinin genel mantığına bakıldığında, güçler dengesi açısından ortada önemli sorunlar olduğu görülebilir. Rusya, Lizbon’da masada oturmuş olsa da, büyük enerji kaynaklarına sahip olduğu ve bir o kadarını da Merkez Asya’da denetlediği için, bizzat bu kuşatma stratejisinin hedeflerinden birisidir. O nedenle, Rusya NATO işbirliği daha baştan arızalıdır. Öte yandan,


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.