is_15

Page 5

İşçilerin Sesi

YARIN YİNE NEWROZ OLSA VE YİNE YASAK OLSA, YENİDEN VURULACAĞIMI BİLSEM DE GİDERİM 18 Mart 2012 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmek istenen Newroz kutlamalarında, polis saldırısı sonucunda gaz bombası ile başından vurularak ağır yaralanan Abdullah Aspar’la ise kısa bir söyleşi yaptık.

2012 Newroz kutlamaları, AKP hükümeti eliyle uygulanan devlet politikalarının savaş konseptine kurban edilmek istendi. Diyarbakır gerçeğine toslayarak paramparça olan savaş politikalarının AKP şarapneli, metropollerde ölüm ve yaralanmalara yol açtı. İstanbul’da polis saldırısı sonucunda kafasına gelen gaz bombası ile yaralanan Hacı Zengin, darbenin ve gazın etkisiyle hayatını kaybetti. Gözaltına alınan “kara” görünümlü ve “Kürt illeri doğumlu” gençler karakol bahçelerine kadar taştı. Hastaneler sadece polis saldırısında yaralananları değil, güdümlü faşist güruhların bıçaklarıyla kesilen Kürt gençlerini de tedavi etmek zorunda kaldı. Şişli Etfal Hastanesi’nde görüştüğümüz Kürt genci İbrahim, Zeytinburnu’nda kendisisine saldıran faşist grubu, dört yerinden bıçaklanmasını, götürüldüğü klinikteki dayağı, “sivil polislerin gözü önünde hem beyaz önlüklü bir doktor tarafından hem de ülkücüler tarafında yaralı halde defalarca dövüldüm” diyerek anlattı.

18 Mart 2012 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmek istenen Newroz kutlamalarında, polis saldırısı sonucunda gaz bombası ile başından vurularak ağır yaralanan Abdullah Aspar’la ise kısa bir söyleşi yaptık. Aspar ile ilk görüşmemiz yaralandığı günün akşamında oldu. Çapa Hastanesi’ne getirilmiş ve tetkikleri yapılıyordu. Ambulans ile hastane içindeki başka bir bölüme taşınırken kendisine eşlik ettik ve röntgen çekimleri sırasında yanında olduk. Gözlerini açamıyor, kafasından kan sızıyor, ara sıra “ölüyorum” diyen kısık sesi duyuluyordu. Yerde duran sedyenin yanına diz çöküp “ölümü asla düşünme, yaşayacaksın, daha seninle ne Newroz’lar kutlayacağız” dediğimizde inlemesi durdu. Dikkatle dinliyordu. Hafızasının yerinde olduğu anlaşılıyordu. “İyileşeceksin kardeşim, iyileşeceksin ve seninle Diyarbakır’da Newroz kutlayacağız” dediğimizde moral bulmuştu. Yanındaki yakınlarından biri duygulanmış ağlıyordu. Aspar’ı 19 Mart günü yeniden gördük. Eşi yanındaydı. Biraz daha iyi görünüyordu. 20 Mart’ta gittiğimizde ise artık yarı oturur bir vaziyetteydi. Konuşabiliyor, yaşadıklarını anlatıyordu. Önceki gün söz verdiğimiz gibi kendisiyle kısa bir sohbette bulunduk ve konuştuklarımızı, anlattıklarını kaydettik. Yaralı, ama kararlıydı. “Bayram bizim bayramımız” diyor, “on defa vurul-

sam da, yaralansam da yine Newroz’a giderim” diye ekliyordu. İşte Aspar’la kısa söyleşimiz: Bize Newroz günü yaşadıklarını ve yaralanışını anlatabilir misin? Ben Abdullah Aspar. 1975 Tatvan Bitlis doğumluyum. Evli, üç çocuk babasıyım. 18 Mart pazar günü saat 11’de Bağcılar Gülsuyu mahallesinden yola çıktık. Zeytinburnu’na ulaştığımızda bütün yollar tutulmuş, polislerce kapatılmıştı. Yoldan aşağıya inerek kitleye yetişmeye ve katılmaya çalıştık. Yaklaştığımızda çevik kuvvet polisleri müdahale ettiler ve saldırdılar. Çok miktarda biber gazı, gaz bombası atıldı. Biz de geriye doğru çekilerek kaçmaya çalıştık. Bombalar üstümüze yağıyordu. O sırada kafama bir şey çarptı ve sonradan gaz bombası ile kafamdan vurulduğumu anladım. Yüz üstü yere düştüm. Düştükten sonra da üstüme geldiler ve vurdular. Duyuyor ve hissediyordum. Cop, tekme, bir şeylerle vuruyorlardı. Duyuyordum hepsini ama göremiyordum. Bomba kafama gelmiş, gazıyla yüzüm yanmış, gözlerim kapanmıştı. Gelen arkadaşlar müdahale ettiler ve “insanlık öldü mü?” diyerek engel oldular. Beni alıp kurtardılar. Oradan hastaneye getirdiler. Fatih Medical Park Hastanesi’ne. Üç dört saat sedyede öylece beklettiler, hiçbir müdahalede bulunmadılar. Ailem akrabalarım hastaneye geldiler, “niye müdahale etmiyorsunuz?” diye tartıştılar. Daha sonra vekilimiz Sırrı Süreyya Önder geldi ve beni ambulansa bindirerek buraya, Çapa Hastanesin’e getirdi. Burada gereken müdahale yapıldı.

N. Cemal

Biz seni Çapa’da ilk gün gördük ve konuşmaya çalıştık. Durumun kötüydü. Kafana aldığın darbe nedeniyle kusuyor ve konuşamıyordun. Dün geldiğimizde ise daha iyiy-

Düştükten sonra da üstüme geldiler ve vurdular. Duyuyor ve hissediyordum. Cop, tekme, bir şeylerle vuruyorlardı. Duyuyordum hepsini ama göremiyordum. Bomba kafama gelmiş, gazıyla yüzüm yanmış, gözlerim kapanmıştı.

din, sevindik. Bugün ise artık seninle rahatça konuşabiliyoruz. Kendini nasıl hissediyorsun? Çapa’ya gelirken dahi kimseyi göremiyordum. 19 Mart sabahı kendime geldim. Çekilen filmler ve testlerle kontrol altında tutuluyorum. Kafatasımda kırık var. Çeliklerle beş dikiş attılar. Üç damla kan beynime gitmiş. Onun da şu an fazlaca bir tehlikesi olmadığını söylediler. Kafamın sağ tarafı komple yanık, biber gazının kafamda patlamasından dolayı. Emniyet tarafından ifaden ne zaman alındı? Bugün, bir saat kadar önce ifademi aldılar. Yaşadıklarımı, polisin müdahalesini ve atılan biber gazı bombasının kafama geldiğini anlattım. Kafama, bilerek ve yukardan aşağıya atıldığını söyledim. Newroz, yasaklama, polis saldırıları ve kafandan vurularak yaralanman. Bütün bunların ardından ne diyeceksin? İçişleri bakanının demeçleri ve yasaklamalar olmasaydı bunların hiçbirisi olmazdı. İçişleri bakanının dediği ve uygun bulduğu tarihte de gidip Newroz’u kutlayacak olan onların partisinin kitlesi olmayacaktı. Yine bizim partimizin kitlesi ve bizim insanlarımız Newroz’a gidecekti. Açık bir şekilde provoke yaptılar yani. Bundan sonrası için neler diyeceksin? Valla benim diyeceğim şu ki yasaklar çare değildir. Hiçbir zaman da çare olmamıştır. Ben bununla ikinci defa darbe almış bulunuyorum. On defa da olsa, yasaklar da sürse yine gideceğim. Hiçbir şey engel olamaz. Yarın yine Newroz olsa, yine yasak olsa, yeniden vurulacağımı bilsem bile yine giderim. Gideceğim de. 5


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.