fp_12

Page 19

rini sarfettiğini varsaydı. Aksi ispat edilmediğinden katil Hakan Kalkan’ın sözlerine itibar etmek gerektiğine hükmetti. Ölmüş kadın neyi ispat edecekti? Yargı, öldürülen ve kendini savunma hakkı olmayan kadına karşı katil kocanın yanında yer almayı uygun gördü. Hasan Kalkan tahrik ve iyi hal indiriminden yararlanarak 20 yıla mahkum oldu. Biz kadın cinayetlerinde hiçbir söz ve fiilin tahrik oluşturamayacağını söylüyoruz. “Haksız tahrik indirimi”nin, kadın cinayetleri kapsam dışında bırakılarak düzenlenmesini talep ediyoruz. Hasan Kalkan lehine işleyen erkek adalet; eylül ve ekim ayında birçok kadın cinayeti davasında devreye girdi. Yenibosna’da 23 Ağustos 2010 tarihinde sevgilisi Gülbeyaz Arslan’ı öldüren Ferdi Sevim’in yargılanmasında cinayetin “kıskançlık” sonucu ağır tahrik altında gerçekleştiğine kanaat getirildi. Ferdi Sevim 21 Ekim 2011 tarihindeki karar duruşmasında 15 yıla mahkum oldu. Adana’da 1 Haziran 2010 tarihinde 23 yıllık eşi Nazlı Umakoğlu’nu, öldüren İmadettin Umakoğlu 20 Ekim 2011 tarihindeki karar duruşmasında 20 yıl ceza aldı. Mahkeme katilin “bana kadınlık yapmıyordu ve yatak odasına almıyordu” beyanını ağır tahrik olarak kabul etti. İzmir’de 20 Temmuz 2010 tarihinde eşi Songül Acar’ı balta ve bıçakla öldüren, kızları Rabia ve Ebru’yu ağır yaralayan Tevfik Acar 12 Eylül 2011 tarihli karar duruşmasında 15 yıl hüküm giydi. Songül Acar’ın başka bir erkekle telefonla konuşma yapmış olması tahrik olarak kabul edildi. Bursa’da boşandığı eşi Aysel Çalışır’ı barışmak için ikna edemeyince bıçaklayarak öldüren Cemal Aydın, “Her şey Aysel’in bana küfür ve hakaret etmesi ve bir anlık öfke sonucu oldu. Pişmanım” dedi. Mahkeme heyeti Ce-

mal Aydın’ın sözlerine inandı. Tahrik olduğuna karar verdi. 14 Eylül 2011 tarihindeki duruşmada Cemal Aydın 20 yıl hapis cezası aldı. Konya’da 30 Mart 2010 tarihinde 3 çocuğunun annesi olan dini nikahlı karısı Ayşe Demir’i öldürüp 10 parçaya bölen Yaşar Kaya’nın cezası 11.10.2011 tarihinde verildi. Yaşar Kaya 19 yıla mahkum oldu. Katil erkeğin “bana hakaret etti” beyanını doğru kabul eden mahkeme heyeti cinayetin tahrik altında işlendiğine hükmetti.

Kadın cinayetlerini önlemenin katillere ağır cezalar verilmesi ile mümkün olacağını söylemiyoruz tabii ki. Ancak indirimlerle kuşa çevrilen ve caydırıcılığı kalmayan cezaların şiddet uygulayan erkekleri harekete geçirdiğini görüyoruz Türkiye’de yargının inisiyatifine bırakılan haksız tahrik indiriminin uygulanması için erkek olmak yetiyor. Cinayeti işleyen erkeklerin “kadınlık görevini yapmıyordu”, “erkekliğime hakaret etti”, “bana küfretti”, “beni aldatıyordu”, “cilveli saat sordu”, “tayt giyiyordu” gibi ucu açık beyanları mahkemelerin tahrik indirimi yapması için yeterli oluyor. Bu konuda acilen bir düzenleme gerekiyor. Haziran ayında Yargıtay Ceza Genel Kurulu önemli bir karara imza attı. Genel Kurul, “Boşandıktan sonra hiçbir şey tahrik oluşturmaz” diyerek, eski eşini öldüren kocalara en ağır cezanın verilmesine hükmetti. Bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Ancak bu yetmez. Bütün kadın cinayetlerinde tahrik unsurunun kabul edilmemesini, bu doğrultuda erkek beyanlarının esas

alınmamasını istiyoruz. Bu nedenle, 21.10.2011 tarihinde BDP milletvekili Sebahat Tuncel’in TBMM’ye sunduğu “Türk Ceza Kanunu ve Ailenin Korunması Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”ni içerik olarak destekliyoruz. Bu teklifte, kadın cinayetlerinin nitelikli haller kapsamına alınması ve “namus saikiyle, kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı nedeniyle” bir insanı öldüren kişilerin, müebbet hapis ile cezalandırılması öngörülüyor. Kanun teklifinde ayrıca “kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle işlenen kasten öldürme suçları, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı nedeniyle işlenen kasten öldürme suçlarında” haksız tahrik indiriminin uygulanmayacağı hüküm altına alınıyor. Kadın cinayetlerinde haksız tahrik indirimi uygulaması erkek egemenliğinin sonucu olarak ortaya çıkıyor. Kadınların boşanmak istemesini, tartışırken kendini ifade etmesini, istediği kıyafetle gezmesini, sevişmek istememesini… tahrik sebebi olarak değerlendirmek; kadınların aile içinde erkeklere itaat etmesi gerektiğini varsayıyor. Dolayısıyla kadınları ölüme kadar götüren erkek egemenliği ve erkek şiddetini pekiştiriyor. Kadınların iradelerini ve erkek egemenliğine direnişlerini cinayetin gerekçesi olarak kabul ederek erkek şiddetini ve cinsiyetçiliği meşrulaştıran ‘haksız tahrik indirimi’ uygulamasının kadın cinayeti davalarında devre dışı bırakılmasını erkek egemenliğine karşı mücadelemizde bir köşe taşı olarak değerlendiriyoruz. Biliyoruz ki kadının tayt giymesini, sevişmek istememesini cinayet için tahrik unsuru olarak görmek; kadınların kıyafetleri, cinsellikleri, iradeleri üzerinde erkek denetimini ve erkek şiddetini meşru sayar. İtaat etmeyeceğiz! feminist politika

19


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.