/sosyalistdayanisma_2

Page 24

Sosyalist Dayanışma / Kasım 2010

“KARA DERYALARDA BİR FENERSİN”*

BİRAZ DA FUTBOL

Kuzey Karahan

Futbol taraftarlarının çoğunluğunu yoksullar, emekçiler oluşturuyor. Bunların içinde elbette halktan yana, aydın gençler de eğitimli insanlar da var. Son yıllarda cılız da olsa bu kesimlerden endüstriyel futbola, ırkçılığa, fanatizme karşı, emekçi dostu taraftar grupları ortaya çıkıyor. Ve bu taraftar grupları emekçilerin hak mücadelelerine açık, eylemsel destek veriyorlar.

AZ

gelişmiş ülkelerde spor, genellikle futbolla özdeşleşmiştir. Her çocuk, aklı biraz bir şeylere ermeye başlayınca bir takım tutar ya da tutturulur. Tutulan takıma da neredeyse ömür boyu “sadık” kalınır. Bu olgu siyaset jargonuna da girmiştir. Değiş(tiril-e)meyen siyasi angajmanlar, “takım tutar gibi” deyişiyle damgalanır.

Özal’ın sol, devrimci saflarda yoğunlaşmış kitleleri politikadan uzaklaştırma siyaseti olan depolitizasyon oldu. Daha sonra fanatizme kadar varacak olan futbol taraftarlığı bu yılların ürünüdür. Futbol, devasa yatırım ve parasal

tildi. Eskiden maça gitmek bir yana, pek takım bile tutmayan kadınlar, futbol rüzgârına dâhil edilebildiler. Maça gitmeye para ayıramayan yoksul emekçiler, TV önlerine oturtulup futbol bombardımanına uğratıldılar. Dü-

Sol siyasetin tarihinde başı futbolla pek hoş olmamıştır. Eskiden siyasi saflaşmaların yoğun olduğu eski yıllarda, her hangi bir siyasi safta yer almayanlara, “memleket meseleleriyle” ilgilenmedikleri için “futbolcu” denirdi. Hatta vulger bir atasözü bile oluşmuştu denebilir; “Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu”. Hepten yadırganacak bir durum da değildi tabi. Beri tarafta insanlar, devletin anti demokratik uygulamalarına, zenginlerin soygununa karşı, yoksulların hakları ve sorunları için canhıraş direnirken; söz konusu sorunlardan uzak, apolitize bir duruşu içe sindirmek kolay olmuyordu. Egemenlerin çabaları bugün olduğu gibi o yıllarda da insanları ülke sorunlarından, politikadan uzak tutmaktı. Futbola da böyle bir işlev yüklemişlerdi.

pompalamalarla endüstrileştirilerek, “alternatifleştirildi”. Önce görselliğe, sahalara öncelik verildi. Yarım yamalak “çim” sahalar, televizyonlarda imrenilerek bakılan yemyeşil Avrupa sahaları haline getirildi. Önce İstanbul’da başlayan bu kampanya, hızla Anadolu’ya yayıldı. Ardından teknik direktör ithalleri ve pahalı oyuncu transferleriyle takımların oyun kaliteleri de Avrupa takımlarıyla mücadele edebilecek seviyeye yükseltildi.

12 Eylül darbesinden sonra şu “iş bitirici” Özal, bir depolitizasyon kampanyası başlattı. Faşist Cunta ilk yıllarda halk üzerinde, müthiş bir baskı ve terör uyguladı ama o şiddette bir terörün uzun yıllar sürdürülmesi mümkün değildi. Bu kaba “asker tarzı” siyaset Cunta siyasetçisi Özal eliyle “sivilleştirildi”. Sonraki yıllara damgasını vuran,

Medya da bu kampanyanın önemli bir parçası oldu. İki üç geveze “futbol bilir”in TVlerde, keh keh-kih kihleri arasında saatlerce süren futbol geyikleriyle, kafalar futbola kilitlendi. Başta “hedef kitle” olan erkeklerin yanına önemli ölçüde kadınlar da yerleştirildi. Üç gün önce “topu görse karpuz sanacak” “alımlı kızlardan” futbol habercileri üre-

zene, işsizliğe, yoksulluğa, haksızlıklara karşı tepkileri, futbol tutkusuyla törpülendi. Dahası taraftarlar, Kürt sorunu geriliminin yükseldiği dönemlerde, tersinden bir “politizasyona” da uğratıldı. Her maç öncesi söyletilen İstiklal Marşlarıyla kaba bir ırkçılık yaratılmaya çalışıldı, yaratıldı da. Futbol taraftarlarının çoğunluğunu yoksullar, emekçiler oluşturuyor. Bunların içinde elbette halktan yana, aydın gençler de

KARA DERYALARDA BİR FENERSİN

* Kara Deryalarda bir Fenersin (Avusturya İşçi Marşı’ndan) FenerbahCHE sitesinin spotu.

YAŞA FENERBAHCHE KARA DERYALARDA BİR FENERSİN

24


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.