KaosGLD31

Page 8

YAŞAMIN İÇİNDEN KARTPOSTALLAR... Bora, 22, biseksüel “Ruhu tanımak, bedeni tanımaktan daha kolaydır” René Descartes eritti, zayıflattı. Her geçen gün daha fazla korunması, sakınılması gerekiyordu. Güçsüzleşmiştim. Yaşama ve insanlara tahammül edemiyordum. Herkes bana karşıydı sanki, kaynaması mümkün olmayan kırıklarım vardı. Yalnız kalmak, kaçmak istiyordum. Kendi içime kaçışlarım kurtuluşlarımdı. Sessizlik istiyordum çünkü sessizlik kötülükleri örtüyordu. Ben de konuşmuyordum, konuşursam yaşama yenik düşeceğimi hissediyordum. Yenilmem bir kez daha içimden dışarı çıkamamam demekti. Korkularım nasıl da bitmek bilmez acılardı...

Bu kartpostalı, içimden taşan ve nedenini bilmediğim bir sıkıntıyla mücadele edebilmek için yazmaya başladım. Aslında bu ikinci denemem. İlkinde, duraklamadan ve fazla düşünmeden aklıma ne gelirse onu, yazıya dökmek istediğimi yazmıştım. Oysa insanın yaşadıklarını yaşadığı gibi anlatabilmesi insanüstü bir güç gerektiriyor. Postmodernizmin, tarihi niçin reddettiğini şimdi (ve bir tek şimdi) anlayabiliyorum. Sadece bu anı yaşayabiliyor ve geçmişe bu andan bakabiliyorum. O geçmiş bugünkü Ben’i yaratmış olsa da, bugünkü Ben geçmişini, konumlandığı bu andan geriye bakarak yeniden oluşturuyor. Geçmişim, bir öyküye dönüştüğü andan Peki ya öyküler? Evet, hala bu andayım. Geçmişteki Ben’lerin resmi geçiti allak bullak ediyor itibaren taşlaşıyor ve öylece kazınıyor beynime. Benim beynimi. Bir öykü geçiyor aklımdan, taşlaşıp tarihselleşecek geriye bakarak yaşanmışlıklar karşısında kendime atfettiğim olan bir öykü. Onu yazmaya başladığım andan itibaren bana duygular gerçekten geçmişteki Ben’e/Ben’lere mi ait? ait olmaktan çıkacak olan bir öykü. Kurgulanmış ve Geçmişteki bütün Ben’ler ve onların deneyimleri, duyguları, yaşanmışlığından sıyrılmış... bocalamalar bu andaki Ben’i yaratmamış olsaydı ben nasıl geçmişe bakıp bir öykü anlatabilirdim? Geçmişe bakıyorum ve gördüklerimle bir ilişki kurmaya çalışıyorum. Geçmişteki Ankara’da doğdum. Ankara’da büyüdüm. Benden Ben’lerin birleşiminden oluşan bu andaki Ben kendisini hep, yapabileceğimden fazlasını bekleyen bir baba ve bir parçalara ayırmaya çalışıyor ve bu annenin tek çocuğuyum. Hep hayali kartpostal, kendisini tanımaya çalışan ve sorumlulukların altında ezildi vücudum. bu sancılı süreci okuyucuların gözlerinin Sosyalleşme sürecimi çok geç Erkeklerle gerçekten önüne seren bir eşcinselin birbirinden tamamladım. Hayatımın ilk on yılını birlikte olabileceğimi, kopuk hezeyanlarına dönüşüyor... insanların yanında nasıl davranacağımı Kendimle yüz yüze gelmenin vereceği bilmeden geçirdim. Birçok şeyi düşe sevişebileceğimi acıları çığlıklarla değil, yazı yazmanın kalka, inanılmaz hatalar yaparak düşünemiyordum. öğrendim. İnsanlarla yapay ilişkiler uyuşturuculuğuyla gidermeye çalışıyorum. Uçuşmuş duygulara bir bakış. Fantezilerim ulaşılmaz kurdum, “olması gerektiği gibi” davranmaya çalıştım ve onlara HATIRLIYORUM.. hayallerdi benim için. ulaşamadım. Bütün bunlar bana devamlı acı verdi, kendimi her zaman yalnız Mutlu bir çocukluk geçirmiş hissettim ve yalnızlaştırdım. Sevmeyi olduğum söylenir. Nasıl bir mutluluk? Neredeyse hiçbir arkadaşlık yaşamadan, çok çok geç öğrendim (belki de hala kapalı yerlerde yapayalnız geçen bir çocukluk. Dertsizlik ve öğrenebilmiş değilim). YA EŞCİNSELLİĞİM? tasasızlık. Hiç ağlamamış ve etrafındakilere devamlı gülücükler dağıtmışım. Mutluluklarımın olduğunu Hayatı ve insanları keşfetmekte ne kadar güçlük biliyorum ama geçmişe baktığımda söyleyebiliyorum ki çektiysem, eşcinselliğimin farkına varmak ve onu hiçbir zaman mutlu olamadım. Hep kendimle yalnız kaldım, benimsemek o kadar kolay oldu benim için. Cinsel kendimle boğuştum, kendime kızdım, kendimi yaraladım, gelişimim çok erken yaşlarda başladı. Hemcinslerimi seviyor ve bunun farklı bir sevgi olduğunu biliyordum. kendimi unutmaya çalıştım, kendime küstüm, kendimi Onlara dokunmak, onları okşamak, sıcaklıklarını hissetmek öldürmeye çalıştım. Bu sonuncu çabamda hiçbir zaman için yanıp tutuşuyordum. Bu arzularımı gerçekleştirebilmek başarıya ulaşamadım ve birgün artık kendimi içimde için fırsat kolluyor ve yaratıyordum. Erkeklere karşı hapsetmeye karar verdim. Elbette bu bir karar değildi; bir duyduğum bu sevgi benim için bir süre sonra hayale kaçıştı, zayıflıktı. Benliğimi dışa kapadım, onu herkesten dönüştü. Çok küçükken yarı bilinçsizce gerçekleştirdiğim saklamaya başladım. Yalnız kaldığımda onu serbest sevgi temasları geride kalmıştı. Erkeklerle gerçekten birlikte bırakırdım. Onu korumaya, üzüntülerden, pisliklerden olabileceğimi, sevişebileceğimi temizlemeye çalışırdım. Onun güneş yüzü görmesini düşünemiyordum. istemezdim. Yıllar süren bu hapis hayatı benliğimi soldurdu, Fantezilerim ulaşılmaz hayallerdi benim için. Hayatım

KAOS GL 31/7


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.