ekmek_ve_ozgurluk_sayi7

Page 9

EKMEK & ÖZGÜRLÜK 9

Konferansa doğru

Politika

Adlı adınca yolumuz Sınırları birbirine karışan patriyarka ve kapitalizme karşı eş zamanlı mücadele yürütmek gerekiyor

Yeşim Dinçer

Alice Harikalar Diyarında adlı ünlü çocuk kitabını işitmemiş olan yoktur sanırım. Daha az bilinen bir gerçek, kitabın yazarının bir matematik profesörü ve mantıkçı oluşudur. Harikalar diyarında dolaşırken bir yol ayrımına gelen Alice önüne çıkan kediye sorar: "Hangi yoldan gitmeliyim?" "Bu senin nereye gitmek istediğine bağlı," diye cevap verir kedi. Yaklaşan konferans bizim de bir dönemece geldiğimizi haber veriyor. Yönümüzü belirlerken nereye varmak istediğimiz hep hatırımızda olmalı. Parçalara bölünmüş sosyalist solun, sınıfsız topluma giden en kestirme yolun tayini üzerinde hemfikir olamadığı sanılır genellikle. Ben görüş ayrılıklarının geleceğe ilişkin ciddi bir tasarım farkından kaynaklandığına inanma eğilimindeyim. Başka bir ifadeyle, hareketin kendi içerisinde yüz yılı aşkın bir süredir yürüttüğü tartışma ve bize buradan yansıyanlar; güzergâh ayrılığından değil, hedefteki toplumun farklı tahayyülünden kaynaklanıyor.

İki afiş

Yukarıda yan yana duran iki afişten soldaki Sovyet devriminin ilk yıllarına ait. Elinde kızıl bayrak tutan genç bir kadın, tencere, tava, semaver gibi araç gerecin altında ezilmiş daha yaşlı bir kadına uzatıyor elini. Yaşlı olanın başında Rus kadınlarının örttüğü geleneksel örtü var; ona elini uzatan kadının başındaysa kızıl bir bandana. Sol üstte büyük harflerle, "8 Mart kadın işçilerin mutfak köleliğine karşı ayaklanma günü" yazıyor. Sağ altta ise, daha küçük harflerle, "kahrolsun baskı ve ev yaşantısındaki boyunduruk". Arkada gösteri yapan kalabalıklar ve üzerinde "mutfak" yazılı büyük bir bina gözüküyor. Belli ki bu devrimin kadınlara vaat ettiği umumi mutfak. En geride fabrika bacaları yükseliyor. Sağdaki afiş Sovyetler Birliği'nin, dünyadaki iki süper güçten biri olduğu yıllardan kalma. Çok sade ve kuşkusuz görselliği ötekine göre daha gelişmiş bir afiş. Fakat hiçbir şey söylemiyor; ne bir vaat ne bir kutlama... Emma Goldman, "Dans edemeyeceksem

devriminizin bir parçası olmak istemiyorum", demişti. Bu bir korkuyu ifade ediyordu aslında. Korkulan oldu. Sovyet devrimi, kaç bin yıllık patriyarkayı yıkacak kadar "devrimci" olamadı. 8 Mart içi boş bir kutlama gününe dönüştü. Erkeklerin kadınlar üzerindeki vesayeti sürüp gitti. Parti, sınıfı vesayet altına aldı. Marx'la Engels'in "[Komünistlerin] bir bütün olarak proletaryanın çıkarlarından ayrı, farklı çıkarları yoktur" sözüne rağmen oldu bu. Bu iki vesayetin -erkeklerin kadınlar; partinin sınıf üzerindeki vesayetinin- ilişkili olabileceği üzerinde pek az durulmuştur bugüne dek. Oysa politbüro, düpedüz Babanın-Adı'nı temsil ediyordu.

Patriyarkanın/kapitalizmin sınırı nerede başlayıp bitiyor?

Sözü fazla uzatmaya gerek yok: Kadınlar toplam mülkiyetin sadece yüzde 1'ine sahipler. Başka bir ifadeyle, yeryüzündeki kadınların neredeyse tamamı mülksüzlerden oluşuyor. Hizmetten imalata her sektörde, erkeklerle aynı işi yapsalar bile daha düşük ücretle istihdam ediliyor; çalışma hayatında itibar görmüyorlar. Tekrarlanan krizler, kadın emeğinin çok daha insafsızca sömürülmesine yol açıyor ve toplumsal tabakalaşmada kadınlar adamakıllı dibe itiliyor.

Kapitalizm sınırı nerede başlayıp bitmektedir? Bu sınır sanıldığı gibi evin kapısı mıdır? Nevra Akdemir'in bu sayıda yer alan yazısı, kapitalizmin yalnızca iş yerinde hüküm süren bir toplumsal dizge olmadığını, ücretlendirilmeyen ev içi emekle de ilişkili olduğunu koyuyor ortaya. Kaldı ki patriyarka da tümüyle "özel alan"a ait değil. (Novamed'de sendikaya üye olan kadınların, kocalarına veya babalarına, "karınıza, kızınıza sahip çıkın" sözleriyle şikayet edildiğini hatırlayalım.) Yine bir kadın araştırmacıdan, Japonya'daki otomobil fabrikalarına girdi üreten orta ve küçük ölçekli işletmelere alınan işçilerin, ana fabrikada daha iyi koşullarla çalışan erkek işçilerin yakınları arasından seçildiğini; bu işçilerin aile bağları üzerinden kontrol altında tutulduğunu, kötü ücret ve koşullara başkaldırmalarının böylece engellendiğini öğreniyoruz. (Beverly Silver, Emeğin Gücü, Yordam Kitap) Kısacası, artık iç içe geçen kapitalizm ve patriyarka ile -birini ötekine indirgeme hatasına düşmeden- eş zamanlı bir mücadele sürdürmek gerekiyor. Cinsiyetçi kapitalist topluma karşı olduğunu, adlı adınca, içtenlikle ortaya koy(a)mayan bir hareketin/partinin, bizi tahayyül ettiğimiz özgür geleceğe taşıyamayacağı görüşündeyim.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.