ALTUST_5_minik

Page 27

27

sosYalizm

MarkSİzM üzErİnE düŞüncElEr “Daha iyi bir hayat nasıl kurulabilir?” sorusu felsefî bir sorudur. Marx da aslında bu çerçeveye ait olan, bu sorunun yanıtını arayan bir düşünürdür. Besim F. Dellaloğlu György Lukacs 1956’da Macaristan’da İmre Nagy hükümetinin Kültür Bakanı’dır. Sovyetler Macaristan’ı işgal eder. Bir Sovyet subayı elinde silahla Lukacs’ın odasına girer ve bağırır: “Silahlarınızı bırakın ve teslim olun.” Lukacs cebinden kalemini çıkarır ve masanın üstüne koyar ve ellerini kaldırır. Kalem kılıçtan keskin midir? Bilinmez. Ama en azından kalem kılıçtan değerli olmalıdır. Ya da öyle olacağını ummak doğal olmalıdır. Hayır doğal değil, ideal. Realizme onun kadar bulaşmış birinin, neredeyse çocukça bir idealizmi içinde hâlâ taşıyabilmesi ilginçtir. Bu yaşanan sadece Lukacs’ın kişisel trajedisi değildir sanki. Reel Marksizm’in açmazını bu küçük öykü çok güzel anlatır.

Ortodoks ve heterodoks Kimi zaman birbirleriyle bağlantılı, çoğu zaman da birbirleriyle çelişen iki Marksizm’den söz edilebilir belki de. Ortodoks Marksizm ve heterodoks ya da heretik Marksizm. Bu anlamda da, “heretik” olan ortodoksun kendisi gibi olmayana verdiği addır. Ortodoks Marksizm, merkezde, iktidarda olan, dominant, hegemonik olan, güçlü olan Marksizm. Heterodoks Marksizm ise çevrede, muhalefette olan, zayıf, marjinal Marksizm. Ortodoksi Marksizm’i daha çok bir bilim olarak görür. Böyle bakanlar için Marx bir sosyologdur; pozitivist bir tarih felsefecisidir. Tarihsel materyalizm de tarihin ve toplumun yasalarını keşfeden bir bilimdir. Marx dar anlamda içinde yaşadığı toplumun, yani modern kapitalizmin aslında ne olduğunu anlatır. Ama bu tek başına yeterli değildir ortodoksi için. Geniş anlamda Marx

bütün tarihsel, toplumsal formasyonların hangi mantıkla birbirinin yerine geçtiğini söyler. Bu anlamda Marksizm tarihin genel yasalarını keşfeder. Yani kapitalizmin analizi giderek genel bir tarihsel analize dönüşmüştür. Dar anlamda sadece kapitalizmin analizi, geniş anlamda bütün insanlık tarihinin analizi. Marksizm’de her iki yaklaşım da mevcuttur. Hatta Marksizm bu ikisinin kararsız bir birlikteliğidir. Bu ikisi arasındaki bir diyalektiktir. Kapitalizmden sosyalizme geçiş sadece etik veya felsefî bir tercihin

sonucu olarak görülmez ortodoksi tarafından. Aynı zamanda tarihin zorunlu bir aşaması olarak görülür. Sosyalizm kapitalizmden daha iyi, daha insanî olduğu için değil. İnsanlar böyle bir tercihte bulunduğu için, sosyalizmi arzuladıkları için değil. Kapitalizmden sonra sosyalizmin gelmesi zaten bir tür mukadderat, bir tür zorunluluk olduğu için. Nasıl feodalizmden kapitalizme geçiş tarihsel koşulların zorladığı, koşullandırdığı bir şey ise, kapitalizmden sosyalizme geçişin telos’u tarihe içkindir.

Ortodoksiye göre Marksizm bir bilimdir; heterodoksiye göre ise bir felsefe. Olan ile olması gereken arasındaki fark gibi. Heterodoksinin, ortodoksinin kıyısında, kenarında yaşaması gibi, olması gereken de, olanın kıyısında kenarında yaşar. Marksizm aslında en çok bu noktada kaybetmiştir. Olması gereken olarak düşündüğünü, olanın içkin telos’u sandıkça, olması gerekenden uzaklaşmış ve olana teslim olmuştur. Marksizm’in reelleşmesinin kıssadan hissesi budur. Realiteye gömülmek idealiteden kopuştur çoğu zaman. Belki her zaman değil, ama çoğu zaman. Ortodoks Marksizm çoğunlukla fazla realist olmuştur ne yazık ki. Kurucusu, işçi sınıfını “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar” olarak tanımlamış olmasına rağmen. Marksizm’in en zayıf noktası eninde sonunda bir felsefe olduğunu sürekli olarak unutmaya, hatta bastırmaya çalışmasıdır. İdealizmden uzaklaştıkça pozitivistleşmiştir.

İyi ve kötü ideoloji Marx’ın kendisinde bile birden fazla “ideoloji” kavramı vardır. Biri olumlu, diğeri olumsuz. Bir tanesi tamamen “yanlış bilinç” anlamında. Tarihsel rolünün farkında, bilincinde olmayan işçinin ideolojisi olumsuz anlamda ideolojidir. Bir tür yanılsama yani. Bu bakış işçi sınıfının bir “esas” ideolojisi olduğunu varsaymaktır aslında. Lukacs’ın “işçi sınıfının ahlakı” olarak nitelediği olumlu anlamda ideoloji, yani sınıf bilinci. Bu aslında tipik bir özcülük açmazıdır. Bu noktada insanların aslında neyi istediklerinin bir önemi yok gibi görünmektedir. Kapitalizmden sonra sosyalizm gelecektir. O kadar. Bunun farkında olanlar iyidir. Farkında olmayanlar ise yanlış bilinçlidir. Böylesi bir ideoloji kavramı aslında Marksizm’in


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.