Siyaset Sayı 2

Page 21

Şubat 2013 # 2

Siyaset

Dünya

21

programını uygulamak. Şu anda iki taraf arasında seçimler konusunda siyasi bir irade oluştuğunu görmüyorum. Seçimler gereklidir; ancak hem Hamas hem El Fetih içinde ittifak sürecini geriye çeken unsurlar var. Özellikle de güvenlik birimleri. Bu durum uzlaşmayı geciktirici ve birliğe engeldir. Seçimler ve hükümet kurulması ihtimali şu an uzak görünüyor.

bu durumda bir değişiklik oldu mu? Filistin halkının yaklaşımı nasıl?

Hamas son yıllara kadar İran-Suriye ekseninde görünüyordu. Ama Mısır’da Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesiyle birlikte Mısır’a yakınlaştı. Bu yakınlaşma Hamas’ın İsrail’le ve ABD’yle uzlaşma çizgisine girmesine neden olabilir mi?

İsrail bize saldırdığında Türkiye’nin bize silah verdiğini, silah desteği sağladığını görmedik. Ama Suriye’ye silah gönderiyor. Suriye’de silahlı gruplara destek sağlıyor, Suriye’ye geçişlerine izin veriyor.

Hamas bildiğiniz gibi Müslüman Kardeşler örgütünün bir parçasıdır. Müslüman Kardeşler daha ılımlı, daha dengeli bir siyaset yürütmektedir. “Ilımlı olmak” demek ABD ile bir ilişki kurmak demektir. Ve bu gerçekleşmiş durumda. O nedenledir ki Hamas Suriye ve İran’dan uzaklaşmaya başladı. İlk belirtileri, İsrail’le yapılan son savaştaki dirençsizliğidir. Bu dirençsizlik ateşkes diye tercüme edildi. Bu yanlış bir politikadır. Herhangi bir Filistin örgütünün İsrail’e tam bir güven vermemesi gerekir. Hiçbir Filistin örgütü İsrail’i rahat bırakmamalı, İsrail’de “bunlar uzlaşıyor” havası yaratmamalıdır. Hamas İsrail’le anlaşıyorsa, bu anlaşmaya bağlı kalarak direnişi de engelleyecek demektir. Bu uzlaşmada 10 ya da 20 yıla yayılacak bir ateşkes projesinden söz ediliyor. Hamas direnişi engelleyecekse bu durum bizim için tehlikeli bir politikadır. Bu şunu gösteriyor: Ilımlı İslam adı altında ABD ile ilişki kurmaya doğru giden ya da kuran tarafın, aynı zamanda rahat bir şekilde ileride İsrail’le de ilişki kurabileceğini düşünüyorum. Bugün olmazsa yarın. Hamas ile FHKC’nin ilişkisi nedir? FHKC serbestçe örgütlenme ve siyasal faaliyet yürütebiliyor mu?

Hamas’ı Filistin halkının bir parçası olarak görüyoruz. Filistin halkının bünyesinden doğan bir oluşum olduğunu düşünüyoruz. Ulusal kurtuluş sürecinde tarafların mutlaka birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aynı zamanda siyasi düşüncelerimiz ve politikalarımız arasında çok ciddi farklılıklar var. Ancak farklılığımız sadece siyasi düşüncelerimizin farklılığından kaynaklanmıyor. Biz asgari birlik uzlaşması üzerinde dururuz. Çünkü ulusal kurtuluş savaşı veriyoruz. Direniş mücadelemizi özellikle de silahlı mücadele direnişimizi rahatça yaptığımızı söyleyemeyeceğim. Bu durum Batı Şeria için de geçerli. Ama bir şekilde deniyoruz. İki tarafta da takip ediliyoruz, engellenmeye çalışılıyoruz. Hatta iş tutuklamalara kadar varıyor. Gazze’ye yapılan İsrail saldırısında misilleme olarak ilk saldırının FHKC’den geldiğini biliyoruz. Hamas’tan bu konuda bir tepki aldınız mı?

FHKC’nin iki askeri operasyonu vardı. Biri Han Yunus’ta diğeri de Refah’ta. Hamas bunlardan dolayı rahatsızlık duydu. Ancak savaşı başlatan İsrail’di, Ahmed el-Caberi’ye suikast düzenlemişti. AKP’nin İsrail karşıtı görünümlü politikalarıyla Ortadoğu halklarının gözünde olumlu bir imaj oluşturduğu ileri sürülüyor. Bu doğruysa Suriye’ye yönelik dış müdahalenin aktif bir unsuru olmasıyla

Şunu açıkça dile getirmek istiyorum. Filistin halkının direnişini, Filistin halkının davasını destekleyen herhangi bir taraf, kim olursa olsun, biz ona saygıyla bakıyor, takdirle karşılıyoruz. Ama bunu yeterli görmüyoruz. Doğru olan İsrail’le ilişkiyi

kesmektir. Türkiye İsrail’le askeri ilişkisi olan bir ülke. Bu ne demek? Bu bir çelişkidir. Bunu siz zaten sorunuzda da belirtiyorsunuz. Görünüşte başka, gerçekte başka. Şu anda ılımlı bir Müslüman uzlaşması var. Onun ayakları Mısır, Katar ve Türkiye’dir. Bu ülkeler ABD için araçtır. Mesela İsrail bize saldırdığında Türkiye’nin bize silah verdiğini, silah desteği sağladığını görmedik. Ama Suriye’ye silah gönderiyor. Suriye’de silahlı gruplara destek sağlıyor, Suriye’ye geçişlerine izin veriyor. Ve bunu yaptığını da açık bir şekilde dile getiriyor. Tayyip Erdoğan gece gündüz “Esad’ın günleri sayılıdır” diye tekrarlıyor. Türkiye ordusunu sınıra yığıyor, Suriye’yi tehdit ediyor. Başka bir ülkede cereyan eden olaylara karışma hakkını nereden buluyor? Böyle bir hakkı olabilir mi? Mesela Türkiye Suriye’nin kendi iç olaylarına müdahale etmesini kabul eder mi? O zaman Türkiye bu durumda büyük bir hata yapıyor. Biz bu müdahaleyi kınıyoruz. Suriye halkının kendi sorumluluğundadır; ister iktidarı ortadan kaldırır, ister kabul eder. Bu onun meşru hakkıdır. Kendi kaderine kendisi karar verme hakkına sahiptir. AKP’nin uluslararası kamuoyu nezdinde İsrail’e karşı çıkması şu an için Filistin halkına yetiyor. Ama Filistin halkı olarak Suriye’ye borçluyuz. Filistin halkı göç ettirildiğinde Suriye kucak açtı. Suriye’ye göç eden Filistin halkına, seçim hakkı hariç, Suriyeli vatandaşlarla eşit haklar tanındı. Suriye’de ilk olaylar başladığında biz bir bildiri yayınladık ve Suriye’nin iç olaylarına hiçbir şekilde karışmayacağımızı ve taraf olmayacağımızı bildirdik. Buna karar verecek Suriye halkıdır. Aramızdaki ilişki bu şekilde ve Suriye’nin Filistin direniş örgütlerine çok şey verdiğini düşünüyoruz. Biz dostlarımıza ve yoldaşlarımıza sadığız. Ortadoğu coğrafyasında Filistinliler ulusal kurtuluş mücadelesi verirken, Kürt halkı da benzer bir mücadele veriyor. Son dönemde Irak’ın ardından Suriye’de de özerk bir Kürt Bölgesi kurulması söz konusu. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Ben dünya üzerinde tüm azınlıkların ve halkların haklarının tam olarak tanınmasını savunuyorum. Bu halkların, bu azınlıkların kendi yaşadıkları topraklarda kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesinden yanayım. Bir halk olarak kendi kaderimizi tayin etme hakkına sahipsek, bunu meşru sa-

yıyorsak, başka halkların da bu hakka sahip olması gerektiğini düşünüyor ve savunuyoruz. Ama başka bir şeyi de eklemek isterim. Biz aynı zamanda yaşadıkları ülkede halkların birliğinden yanayız. Ve Türkiye’de yaşayan bir halk olarak Kürtlerin bütün haklarını almaları gerektiğini düşünüyoruz. Siyasi rejimin bir parçası olmaları en temel haklarıdır. Ülkenin bütün kurumlarına eşit haklarla ortak olmaları gerekir. Konuşulan dilin eğitim sistemine girmesi temel haklardan bir diğeridir. Dillerinin ikinci resmi bir dil olarak kabul edilmesi gerekiyor. Eğer yerel bir yönetim istiyorlarsa bu onların bileceği bir şey. Az önce de söylediğim gibi biz insanların kendi kaderlerini tayin etmesinden yanayız. Şükran, teşekkür ederiz.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.