Dan brown ihanet noktası e kitap

Page 58

parlıyordu. Tolland'in gözleri su yüzeyindeki ışıltılara kaydı. Sanki birisi suyun üstüne mavi-yeşil pırıltılar serpiştirmişti. bir süre bu pırıltılara baktı. Tuhaf gelen bir şey vardı. 155 ilk baktığında, parıldayan suyun, kubbedeki projektör ışıklarını yansıttığını düşünmüştü. Ama şimdi öyle olmadığını anlıyordu. Pırıltıların yeşil bir rengi vardı ve sanki belirli bir ritimle yanıp sönüyorlardı. Sanki suyun yüzeyi canlıydı ve kendi kendini aydınlatıyordu. Tereddüde düşen Tolland, daha yakından bakmak için işaretlerin arkasına ilerledi. Habikürenin diğer ucundaki Rachel Sexton, GTH konteynerinden çıkıp karanlığa girdi. Çevresini kuşatan karanlık kubbede yönünü şaşırarak, bir süre durdu. Habiküre, artık sadece kuzey duvarına yaslanmış medya ışıklarının yansımasıyla aydınlanan geniş bir mağaraya dönüşmüştü. Karanlık yüzünden cesaretini kaybeden Rachel, içgüdüsel olarak basına ayrılmış aydınlık bölgeye doğru yürümeye başladı. Beyaz Saray çalışanlarına verdiği brifingden memnundu. Başkan'ın yaptığı emrivakinin şaşkınlığını üstünden attıktan sonra, göktaşı hakkında bildiği her şeyi kolay bir dille aktarmıştı. Konuştukça, başkanlık çalışanlarının yüzlerindeki kuşkucu şok ifadesinin, umut dolu bir inanç ve en sonunda hayretle kabullenişe dönüşünü izlemişti. Içlerinden birinin ansızın, "Dünya dışında yaşam mı?" diye bağırdığını duymuştu. "Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz?" Bir başkası, "Evet," diye cevaplamıştı. "Bu seçimi kazanacağımız anlamına geliyor." Rachel basına ayrılmış hareketli bölüme yaklaşırken, az sonra yapılacak duyuruyu düşündü. Babasının, kendisini ve kampanyasını bir kere de ezip geçecek başkanlık silindiriyle hezimete uğramayı gerçekten hak edip etmediğini düşünmekten kendini alamadı. Cevap elbette, evet idi. Babasına karşı zaaf gösterdiği zamanlarda Rachel Sexton'ın annesini hatırlaması yetiyordu. Katherine Sexton. Sedgewick Sexton'ın ona verdiği acı ve utancın affı yoktu... akşam eve geç gelmeler, kendini dev aynasında gören davranışlarve parfüm kokmalar. Babası sahte din duygulârının arkasına saklanıyordu. Yalan söyleyip aldatırken, Katherine'nin onu terk etmeyeceğini biliyordu. Evet, diye karar verdi. Senatör Sexton hak ettiğini bulacak. Basına ayrılan bölümdeki kalabalık neşe içindeydi. Herkesin elinde bira vardı. Rachel kendini erkekler partisindeki kız öğrenci gibi hissederek kalabalığa yaklaştı. Michael Tolland'ın nereye gittiğini merak ediyordu. Corky Marlinson yanına geldi. "Mike'ı mı arıyorsun?" Rachel şaşırmıştı. "Şey... hayır... sayılır." Corky başını bıkkınlıkla iki yana salladı. "Biliyordum. Mike az önce ayrıldı. Sanırım biraz şekerleme yapmaya gitti." Corky gözlerini kısarak loş kubbeye baktı. "Ama yine de onu yakalayabilirsin sanırım." Muzip bir tebessümün ardından eliyle işaret etti. "Mike suyu ne zaman görse büyüsüne kapılır." Corky'nin karşı tarafı işaret eden parmağını gözleriyle takip eden Rachel göktaşının çıkartıldığı çukurun başında duran Michael Tolland'ın siluetini gördü. "Ne yapıyor'?" diye sordu. "Orası biraz tehlikeli." Corky sırıttı. "Su döküyor herhalde. Haydi gidip arkadan itelim." Rachel ile Corky karanlık kubbede, göktaşının çıkartıldığı deliğe doğru ilerlediler. Michael Tolland'a yaklaştıkları sırada, Corky, ona seslendi:"Hey, balıkadam! Dalgıç kıyafetlerin nerde?" Tolland arkasını döndü. Rachel, loş ışıkta bile Tolland'ın vakur ifadesini görebiliyordu. Yüzü, ışık aşağıdan vuruyormuş gibi garip bir şekilde aydınlanıyordu. "Her şey yolunda mı Mike?" diye sordu. "Pek sayılmaz." Tolland suyu işaret etti. Ikaz işaretlerinin yanına gelen Corky, çukurun başındaki Tolland'a atıldı. Suya bakar bakmaz Corky'nin ruh hali duruldu. Çukurun çevresindeki 157 işaretlere doğru yürüyen Rachel yanlarına geldi. Deliğe göz gezdirince, yüzeyde gördüğü mavi-yeşil pırıltılar onu hayrete düşürdü. Su üstünde sanki neon toz zerreleri yüzüyordu. Yeşil ışık verip sönüyor gibiydiler. Çok güzel bir görüntü oluşturuyordu. Yerden bir buz parçası alan Tolland, suyun içine fırlattı. Buzun düştüğü yerde sıçrayan su, fosforlu yeşil ışıkla yakamozlandı. Endişeli görünen Corky, "Mike," dedi. "Lütfen bunun ne olduğunu bildiğini söyle." Tolland kaşlarını çattı. "Ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Yalnız burda ne işi. var onu anlayamadım."


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.