II. PSİKANALİZ VE DEVRiMCİ DÜŞÜNCE
Kültürel devrim ci düşünce ve m ücadele ak ım larm ı kendi gelişmele rinin tarihsel baglam m a ve B atı’d a Yeni S ol’un gelişim inin ortaya çıkardığı çağdaş sorunsalla ilişkilerinin çerçevesine yerleştirdikten sonra, b u projeyi günüm üze k ad ar getirm e yolundaki nihai hedefi mize bir giriş o larak , şim di b u n ların özgül entelektüel kaynaklarım ve içeriklerini inceleyebiliriz, ö z g ü n k ü ltü r devrim cilerinin klasik M arksizm ’in yetersizliğini kanıtlam ak ve yeni b ir eleştirel teoriye te mel olu ştu rm ak için neden her şeyden önce psikanalize başvurduk larım araştırm akla işe başlamalıyız. Psikanaliz bugün hem en her yan dan bir baskı ve zorla uyum sağlatm a aracı olarak saldırıya uğra m asına rağm en, F reu d ’u n fikirlerinin kültürel M arksistlerin ilk ku şakları için m uazzam b ir cazibeye sahip olduğunu hesaba katm ak önem lidir. Psikanalizin Batı k ü ltü rü üzerindeki özgün itkisi ile baş langıç etkisinin derin devrim ci karakterini tek rar ele alarak işe baş layabiliriz. Psikanalizi tu tu c u hedeflere yöneltm ek için sürdürülen b ü tü n girişimlere rağm en, o n u n , çağdaş uygarhğın devrim ci eleşti risinden ayrılam ayacak belli b ir an tro p o lo jik nüveyi koruyan kap sam ını ancak bu yolla anlayabiliriz. D ar\«in ile M a rk s’ın on d o k u zuncu yüzyılın o rtaların d a doğaya ve top lu m a dair düşünceleri m ut lak şekilde devrim ci kılm ış olm aları gibi, 1920’lerde insanlar yine haklı olarak , Sigm und F re u d ’la birlikte insan to p lu m u n u n tarih in de çok önemli b ir şeyin m eydana gelmiş- o ld u ğ unu hissetmeye başladılar. İnsan toplum u tarihsel ve sosyolojik olarak nasıl ilk kez M arks’la özbilince vardıysa, F re u d ’la da b u n a paralel olarak bireyin yeni 33