Partizan Sayı 84

Page 161

Partizan/160

rak işçi sınıfının vardığı düzey, aynı zamanda, siyasal düzeyinin ve sınıf bilincinin bulunduğu aşamanın da göstergesidir. Yanı sıra, 1960’lar ve 1970’lerde yaşanan çok yönlü deneyimler günümüz mücadelesinin temellerini oluşturan ana unsurlardandır. İşçi sınıfının teorisi, onun deneyimleri olduğundan dolayı Türkiye işçi sınıfı bu dönem içinde teorik hazinesini oldukça derinleştirip genişletmiştir. İşçi sınıfının gelişim düzeyi ve buna paralel sınıf mücadelesindeki gelişimi egemen sınıfları zorladığından bunu durdurmak için AFC devreye sokulmuştur. İşçi sınıfı ve devrimci hareketin esas kesimi, resmi ideoloji ve dolayısıyla devletle köklü kopuşu yeterince gerçekleştirememiş, devrimci hareketin genç ve deneyimsiz oluşu, işçi sınıfı içinde öteden beri geliştirilen milliyetçilik ve devletçiliğin, bu dönem ağırlığını hissettirerek sınıf bilincini olumsuz etkilemesi (etkilemeye devam etmesi) gibi nedenler işçi sınıfının darbeyi göğüslemesini engellemiştir. Buradan hareketle işçi sınıfının örgütsel ve politik düzeyinin bir önceki döneme göre çok ilerlemiş ve gelişmiş olmasına karşın bu düzeyin bir askeri darbeyi karşılayabilecek yeterlilikte olmadığı da görülmüştür. İşçi sınıfının henüz alması gereken çok yol vardır ve birliği sağlanamamıştır. En azından işçi sınıfı hareketi açısından 1987-1989 dönemine kadar bir “ölü dönem” yaşanmasına neden olmuştur.

1980-2002 döneminde işçi sınıfının görünümü

İnceleyeceğimiz dönem birçok açıdan Türkiye toplumunda derin izler bırakan tarihsel ve toplumsal olaylarla doludur. Hâkim sınıfların başta işçi sınıfı olmak üzere bir bütün topluma azgınca saldırdığı, siyasal ve demokratik hakların yok edildiği, işçi sınıfına saldırının merkezde olduğu bir süreç 12 Eylül 1980 AFC ile sokulmaya başlanmıştır ve o saldırı konsepti 1980’den günümüze azalarak ve artarak hayata geçirilmeye devam etmektedir. 1970 ortalarında krize giren dünya kapitalist sistemi bunu neo-liberalizm diye adlandırdığı ekonomi modeli ile aşmak için bu modeli devreye sokmuştur. Özünde her alanda emeğe saldırıyı ve sömürüyü artırmayı amaçlayan bu model hâkim sınıfların devlet yapısındaki değişiklikle birlikte toplumu gündelik yaşamından var oluş tarzına kadar uzanan bir dizi alanda da dayatmaları devreye sokmuştur. Kapitalizmin “altınçağı” diye tabir edilen 1950-1970’li dönem geride bırakılmış, sürekli ekonomik krizlerle yaşama anlamına gelen kapitalizmin “karanlık çağı” başlamıştı. İthal ikameci sermaye birikim politikalarının da sonuna gelinmiş, neo-liberal


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.