Partizan Sayı 77

Page 83

ilgili karakteristik özelliklerine dair saptamalarının günümüzde “geçersiz” hale geldiğine ilişkin görüştür. Yeniden paylaşımcılık bilindiği gibi karda sınır tanımama, yani daha fazla kar güdüsüyle yaşama karakterinden ötürü kapitalist üretim tarzının yasasıdır ve emperyal yapı bunun sonucu olarak mevcut bölüşümle yetinmez, yetinmemektedir. Bu, öteden beri emperyalizm konusunda yürütülen tartışmaların can alıcı bir başlığı olagelmiştir. Zira, bu durumda tarif edilen “global devlet” olgusu geçici ve dönemsel değil kalıcı bir yapı olarak tanımlanmakta ve hem etki gücü açısından (önleyicilik, baş edilemezlik) hem de ittifak politikaları bakımından gerçekten de başka sözler sarf etmenin gereği ortaya çıkmaktadır. Geliştirdiği ve geliştireceği politikalara kılıf, duruma meşruiyet kazandırmanın çaresi böyle bulunmuştur. Bu görüşlerin yanıtı komünist önderler tarafından zamanında verilmiş, durum bütün açıklığıyla ortaya konulmuştu: “Ancak emperyalist sistem yıkıldıktan ve ancak insanın insan tarafından ezilmesine ve insanın insan tarafından sömürülmesine yol açan sistemler yok edildikten sonradır ki, bütün savaşları ortadan kaldırmak ve ‘savaşsız bir dünya’ya ulaşmak mümkün olabilir. Marksist-Leninist’lerin daima savundukları budur.” (“Togliatti Arkadaşla Aramızdaki Farklılıklar, Renmin Ribao başyazısı, 31.12.1962”, Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz, Bilim ve Sosyalizm Yay. s.50) “Emperyalizm, tekellerin ve mali sermayeniN egemenliğinin ortaya çıktığı, sermaye ihracının birinci planda önem kazandığı, dünyanın uluslararası tröstler arasında paylaşılmasının başlamış olduğu ve dünyadaki bütün toprakların en büyük kapitalist ülkeler arasında paylaşılmasının tamamlanmış bulunduğu bir gelişme aşamasına ulaşmış kapitalizmdir.” (Lenin, Emperyalizm, İnter yay. s.92) “(B)irincisi, dünyanın paylaşılmasının tamamlanmış olması, bir yeniden paylaşım durumunda, her hangi bir ülkeye el atmayı zorunlu kılmaktadır; ikincisi, emperyalizm için karakteristik olan, birkaç büyük gücün hegemonya yarışıdır, yani doğrudan kendisi için değil de, rakibini zayıflatmak ve onun hegemonyasını sarsmak için toprak ilhak etmeleridir.” (Lenin, Emperyalizm, İnter Yay. s.94-95)(ABÇ) “Dünyanın geri kalan kısmının tamamen

81

paylaşıldığı mali sermaye çağında, yarı bağımlı ülkeler için mücadelenin şiddetlenmesi anlaşılırdır.” (Lenin, Emperyalizm, İnter Yay. s.85) “Toplum yaşamı artık tümüyle askerleştirilmiştir. Emperyalizm, dünyanın bölüşülmesi ve yeniden bölüşülmesi için büyük devletlerin giriştikleri vahşi bir savaşımdır. Bu yüzden, bütün ülkeler, yansız olanlarla birlikte küçükler de, daha fazla askerleşmeye doğru gideceklerdir.” (Lenin, Sosyalizm ve Savaş, Sol Yay. s.66) “Emperyalist devletler arasındaki keskin çelişmeler, nesnel olarak vardırlar ve uzlaşmaz bir nitelik taşırlar. Emperyalist ülkeler ve emperyalist bloklar arasında, büyük ya da küçük, doğrudan ya da dolaylı, şu ya da bu biçimde çatışmalar mutlaka çıkacaktır. Bu çatışmalar, emperyalistlerin temel çıkarlarından doğarlar ve emperyalizmin doğası tarafından belirlenirler. Emperyalist ülkeler arasında, emperyalistlerin temel çıkarlarından doğan bu çatışmaların, yeni tarihsel koşullar altında çıkması olasılığı olmadığını ileri sürmek, emperyalizmin tümden değiştiğini söylemekle aynı şeydir, ve aslında emperyalizmi yüceltmektedir.” (“Bir Kez Daha Togliatti Arkadaşla Aramızdaki Farklılıklar Üzerine, Hongqi Yazı Kurulu, sayı 3-4, 1963”, Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz, Bilim ve Sosyalizm Yay. s.211) ÇKP’nin ve Lenin yoldaşın bu saptamalarına itiraz etmek için bu dünyadan bihaber olmak gerekir. Emperyalist devletler arasındaki kıyasıya savaşım her alanda kendini göstermektedir. Bu durum yalnızca en büyükler için değil neredeyse bütün gerici devletler için geçerlidir. Hummalı bir silahlanma, bütün bölgelerde gerilim, ve sınıf mücadelesinin ürünü savaşlar sürekli gündemdedir. Mali krizin yıkıcı etkilerine karşın silahlanma olanca hızıyla sürmektedir. Son 6 yıla göz attığımızda 2006’da yüzde 14 olan artış oranı, devamı yıllarda da yüzde 15, 16, 15 ve yüzde 9 oranında büyüme göstermiştir. International Institute of Strategic Studies’in Military Balance (Askeri Denge) 2012 raporuna göre, Asya’nın savunma harcamalarının Avrupa’yı yakaladığı ve bu yıl geçeceği belirtilmektedir. 2001-2011 arasında yüzde 250 oranında artış gerçekleştiren Çin’in 2015’e gelindiğinde ABD dışındaki tüm NATO üyelerinin toplamını aşacağı öngörülüyor. Savaş sanayini körüklemede başı çeken ABD’nin yeni yayınlanan “21. Yüzyıl Savunma Öncelikleri/ABD’nin Yeni Savunma Stra-


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.